20 Nisan 2009 Pazartesi

Fırtına


Bak işte yaklaşıyor fırtına
Bak yine yükseliyor dalgalar
Yollardan sonra
Yıllardan sonra
Şarkılar söylüyor çocuklar
Yollardan sonra
Yıllardan sonra
Yeniden yanyana onlar

Ne geçmiş tükendi
Ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar

MURATHAN MUNGAN

Yağmurun Elleri


Küçücük bir bakışın çözer beni kolayca
Kenetlenmiş parmaklar gibi
Sımsıkı kapanmış olsam

Yaprak yaprak açtırırsın
İlk yaz nasıl açtırırsa
İlk gülünü gizem dolu hünerli bir dokunuşla

Hiç kimsenin yağmurun bile
Böyle küçük elleri yoktur

Bütün güllerden derin bir sesi var gözlerinin
Başedilmez o gergin kırılganlığınla senin
Her solukta sonsuzluk ve ölüm

Söz: E. E Cummings & Barış Pirhasan
Müzik: Derya Köroğlu
Albüm: Yeşilmişik

18 Nisan 2009 Cumartesi

izlence


İki bilet istemiştim ortalardan
Sen almışsın uçurumun kenarından.
Ücretsiz izinlerdeyim ta başından...

Bir kere sevmek çok değil, can tenden geçmeden,
Söyleş bakalım, üç günlük ömrünle,
Herkes memnun kendinden, öyle ya da böyle.
Ne testler çözdük biz, ne yanlışlar bulduk.
Ne özetler okuduk, ne çoktan seçildik.

Bu yalnızlar liginde, her sene üst üste
Şampiyon olmuşuz da, kupalara doymuşuz da,
Üstelik, tanışmışız da bir Kadıköy akşamında,
Gidebilir miyiz dersin buradan uzaklara ?
Buradan uzaklara... Buradan uzaklara...

Cenk Taner

Başkan'ca


Bir şiir yazdım
Ben ki şiir nasıl yazılır bilmeyen,
Döktüm sadece düşüncelerimi
Karmaşık cümlelere...

Bir hikaye yazdım
Annemin bana uyuturken anlattıklarından
Tüm masal kahramanları
Aynı hikayede toplanmıştı sanki...

Masal anlatıyordum oğluma
Uyututurken başucunda
Annem geldi aklıma
Onun bana Anlattıkları geldi...

Bir DESTAN yazdım
Kahramanı meçhul
Zamanı meçhul
Hayali meçhul
Mekanı meçhul.

Bir DOSTLUK yazdım
Adı belli
Yeri belli
Zamanı belli.

Ben deliyim dedim açıkça
İlk defa utanmadım
Haykırdım herkese düşüncemi...
Meğer Yalnız değilmişim !!!

31 Mayıs 2008 Cumartesi 21:43
Başkan

Beş Çayı


Tuhaf, çok tuhaf
En yakınken en uzak,
Senin bir sevgilin var,
Muhtemel benim de olacak...

Gizli bölmelere
Saklamış gibiyiz,
Bütün yaşananlar,
Biter mi, bitince aşk ?..

Olur da yolun düşerse
Bir kahveye uğra derim,
Ya da beş çayına.
Bir yudum sohbete beklerim...
Çok ayıp mı olur ?
Yakışık almaz mı davetim ?
Bu kadar zor mu her şey ?
Canımın içi seni çok özledim...

Ben de uzun bir yola gittin farzederim
Kandırırım kendimi ne yapayım...
Bütün hatıralarıma da saygılar arzederim
Ama unutur muyum? Asla, niye unutayım...

Söz,müzik; Sezen Aksu
Solist; Ziynet Sali

http://www.youtube.com/watch?v=FTZzLQ4qGFg

16 Nisan 2009 Perşembe

Yağmur'ca...


Gece, yağmurlu ve serin...
Yan yana oturmuş hiç konuşmadan sadece yağmurun sesini dinliyoruz.
Bir ara kafanı bana çeviriyorsun ve anlatacak o kadar çok şey birikti ve o kadar çok kendi kendime yorumlar yaptım ki artık ne söyleyebilirim der gibi bakıyorsun gözlerime... Anlıyorum… Benim ise teselli edecek tüm cümlelerim bir anda yok olmuş gibi sanki. Ne diyeceğimi bir türlü bilemiyorum. Anlıyorsun...
Tüm gün ağlamaktan kızarmış olan gözlerin daha fazla dayanamıyor ve bir bir akıtmaya başlıyor yaşlarını. İçimin acıdığını hissediyorum. Seni ağlarken görmek ve bir şey yapamamak içimi acıtıyor.
Yağmurun sesi, karanlık serin oda ve hiçbir şey konuşmadan yan yana oturan iki dost...
Sessizliği bozmak istercesine, “başımı göğsüne yaslayabilir miyim sanırım şu anda buna ihtiyacım var” diyorsun. Hiç cevap vermeden kolumu açıyorum kedi gibi usulca yanaşıp sokuluyorsun bana. Gözyaşların hızlanıyor birden. Göğsümün ıslandığını hissediyorum.
Çok düşünüyorum, ne demeliyim, ne desem de biraz olsun acını hafifletebilsem. Ama telafisi yok hiçbir sözün biliyorum. Sadece sarılıyorum ve her gözyaşında daha bir sıkı sarılıyorum sana. Ben sarıldıkça sen daha çok ağlıyorsun.
İçimden yüreğine dokunmak geçiyor. Bir mucize olsa, ve ben usta bir cerrah edasıyla acıyan yerini kesip atabilsem. Ama mucizeler sadece masallarda yaşanıyor. Ve masallardaki gibi mutlu sonlanmıyor tüm aşklar...
Ne yazık ki günümüzde bir dostun göğsünde ve birkaç damla gözyaşı ile yaşanıyor aşkın son demleri...

By: Yağmur

15 Nisan 2009 Çarşamba

Ağla Kalbim


kalbim söyle ne oldu bize
nasıl ihanet etti sözümüze
ah kalbim sevme iyi gelmez bize
biraz çeksek bile çıkarız biz düze

onu bir daha görmeyi inan istemezsin
sana da acı verir bu son halleri
bilirim sen de benim kadar kolay silemezsin
ama şimdi başka renkte bakıyor gözleri

ağla kalbim ağla sen ağla kalbim ağla
sus sesin duyulmasın içinden ağla
ağla kalbim ağla sen ağla kalbim ağla
sus sesin duyulmasın içinden ağla
içinden ağla

kalbim söyle ne oldu bize
nasıl ihanet etti sözümüze
ah kalbim sevmek iyi gelmez bize
biraz çeksek bile çıkarız biz düze

onu bir daha görmeyi inan istemezsin
sana da acı verir bu son halleri
bilirim sen de benim kadar kolay silemezsin
ama şimdi başka renkte bakıyor gözleri

ağla kalbim ağla sen ağla kalbim ağla
sus sesin duyulmasın içinden ağla
ağla kalbim ağla sen ağla kalbim ağla
sus sesin duyulmasın içinden ağla
içinden ağla

Bengü

http://www.youtube.com/watch?v=CkTAlSF96SI

Gözlerimi Kapatsam


Aşk bir hastalıkmış sanki,
Seni bende hapsetti; yüreğim kilitli.
Ben odamda kokunla şimdi,
Konuştuğum duvar sessizdi.
Adın nefesimdi.

Buralar şimdi yangın yeri
Yokluğun yangının alevi
Söyle gitmenin sebebi neydi?

Gözlerimi kapatsam yüzünü görür müyüm?
Gündüzleri uzatsam geceler bir kördüğüm
Kapıları kapatsam yalnız üşür müyüm?
Bir kuş olup da uçsam üzerine süzülür müyüm?

Özgür Kurum

http://www.youtube.com/watch?v=uDXuXiXVTLI

Sevenler Ağlarmış...



Bir yarim olsun isterdim, gözleri yeşil
Bir yarim olsun isterdim, gül yüzü gülen
Onu çok sevmek isterdim, delice sevmek
Peşinden koşup koşup, sonunda almak

Ben sevmek, sevmek isterdim
Nerden bilirdim, sevenler ağlarmış

Bir yarim oldu sonunda, gözleri yeşil
Bir yarim oldu sonunda, gül yüzü gülen
Onu çok sevdim sonunda, delice sevdim
Fakat bu aşkın sonunu, ben hiç bilmezdim

Ben sevmek, sevmek isterdim
Nerden bilirdim, sevenler ağlarmış

Feridun Hürel

14 Nisan 2009 Salı

Merhaba Anka...


Sevgili-m Günlük
Merhaba,
Gene ben...
Benim günlüğüme başkası yazacak değil ya...
Saçma oldu biraz, neyse olsun varsın...
Sevgili günlük, bugün adamızı ve sitemizi bir süredir izleyen ve izledikçe bizleri seven bir arkadaşımızla tanıştım ve sizlerle paylaşmak istedim...
Adı... Ben biliyorum ama kendisi "Anka" olarak tanınmak istedi, bende saygı duyarak kendisine Anka diyeceğim...
(Bu arada ismi çok güzel)
Anka kardeşimiz Manisa'da yaşıyor, Manisa'da kendisine ait bir kuaför salonu işletiyor...
Bayanların yaşı sorulmaz diyerekten izninizle o konuyu pas geçiyorum.(laf aramızda otuzuna merdiven dayamış ve bekarmış)
Aramıza hoşgeldin Anka...

Hımm, bu arada belirteyim anka kardeşimiz bana bi dünya fotoğrafını gönderdi...
Ama ben paylaşma konusunda tereddüt içindeyim.
Neden derseniz, dermisiniz? dersiniz...
Çok güzel bir kız, o yüzden Anka'yı kendime saklıyorum.(fotoğraflarını)
Evet bencilim, paylaşmıyorum ne olacak?..

MAVİLİGÜNLER


Dostlar,
Gökyüzünün rengi ne olursa olsun,
BBO Adasında, BBO FM 95.5 te
Gökyüzü hep m a v i olsun...

mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir insanı
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

13 Nisan 2009 Pazartesi

Gözlerin Gök-yüzünde Bir Dolunay


Diyelim
ki sessiz gecede poyraz...

Sis çökmüş o heybetli dağlara;
yurdun
da kar altında, gözlerin gök-
yüzünde bir dolunay...

Diyelim ki sınamışsın uzaklığın ihanetini.
Seslere çarpmış sesin,
ama ulaşmamış hiçbir yere nefesin...

Diyelim ki şarabın dökülmüş, suların kesik,
bu hayat seni bir oyuncak sanıyor.

Diyelim ki sana çıldırmak yasak, sana ağlamak
yasak, yarın yasak, düş yasak.
Diyelim ki üşüyorsun kısacık bir ömrün sığınağında;
bir çay bile ısmarlamıyor hayat!

Diyelim ki lekesiz hiçbir şey kalmamış artık;
sis çökmüş güvendiğin dağlara...

Kederli bir süvari ol,
Orda, sen orda!
Bıkma atını mahmuzlamaktan,
bıkma bu puştlar panayırında
berrak nehirler aramaktan...

Yaslı bir kışa rehin düşse de günler,
kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt;
o tomurcuk düşlerinin yağmuruyla ıslansın.

Çünkü her insan bir limandır başucunda tekneler;
çünkü herkesin hüznü kocaman, aşkları dalgın...
Kimi kanıyor şahdamarından,
kimi bozgununda yetim dervişan,
kimi aşklarıyla, düşleriyle perişan...

Yamalı yerlerinden kanıyor hayat,
tutunduğun günlerinden soluyor hayat.
Bu yüzden salıver düşlerini kendi uğruna yansın,
salıver düşlerini ateşlere abansın!

Tutunduğun günlerinden solarken hayat,
bıkma atını mahmuzlamaktan;
bıkma sendeki insan için,
derin uçurumlar arşınlamaktan...

Yaslı bir kışa rehin düşse de günler,
bir gün rüzgâr esecektir suların serinliğinden;
bir gün kırlangıçlar geçecektir göğün genişliğinden.

Yaslı bir kışa rehin düşse de günler,
kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt,
o tomurcuk düşlerinin yağmuruyla ıslansın;
çünkü senin de bir ütopyan varsa,
i n s a n s ı n...

YILMAZ ODABAŞI

12 Nisan 2009 Pazar

Bir Yaprak Daha


artık inanmıyorum
inanmıyorum fallara
ne olur
bir yaprak daha ekleyin
papatyalara...

Beni Unutma


Bir gün daha yaşandı ve bitti
Küçük sevinçleri ve küçük kederleriyle
Herhangi bir gündü çok önemli değildi
Seni düşündüğüm birkaç andan başka

Bilirim herkes payına düşeni yaşar
Ve her yeni günde değişir hep birşeyler
Sen de kendi payından bir hatıra seç ne olur
O ben olayım beni unutma

Beni unutma, unutma, beni unutma
Bilirsin unutulmak dokunurya her insana
Sen de kendi payından bir hatıra seç
Ve o ben olayım unutma, beni unutma

Beni unutma, unutma, beni unutma
Bilirsin unutulmak dokunurya her insana
Sen de kendi payından bir hatıra seç
Ve o ben olayım unutma, beni unutma

Bilir misin seni gerçekten sevdim
Sevdiğim daha birçok şeyin arasında
Bir tek seni seçtim hatıralar arasında
Sebep diye bir küçük mutluluk

Beni unutma, unutma, beni unutma
Bilirsin unutulmak dokunurya her insana
Sen de kendi payından bir hatıra seç
Ve o ben olayım unutma, beni unutma

Beni unutma, unutma, beni unutma
Bilirsin unutulmak dokunurya her insana
Sen de kendi payından bir hatıra seç
Ve o ben olayım unutma, beni unutma

Beni unutma, unutma, beni unutma
Bilirsin unutulmak dokunurya her insana
Sen de kendi payından bir hatıra seç
Ve o ben olayım unutma, beni unutma

Beni unutma, unutma, beni unutma


Sezen Aksu

http://www.youtube.com/watch?v=qsvqyneRWMk

Beni Unutma


Ne konuşuyor bu insanlar
Ne kadar uzak kelimeler anlamdan
Aynama bir yabancı sızmış
Bakıyor bana uzaktan.
Sensizlikten kalan en acı gerçeğim, hiçliğim
Ucuz basit ve sıradan.
Pazara çıkmış gibi sanki ipliğim...
Hayat beni unutsa da sen unutma
Adımı unutacak kadar kaybettim kendimi
Olsun
Beni unutma... beni unutma
Bir uçurumun en ucundayım
O kadar yokum ki görmüyorlar
Kalbim, susmuşlar yeri.
Kuşlar korkup kaçmıyorlar...

Söz - Müzik: Feridun Düzağaç

http://www.youtube.com/watch?v=zwTBiwqb3Hk

Beni Unutma


Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma
Hala duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma
Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma..

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

http://www.youtube.com/watch?v=0kZeMk3Hb5E

11 Nisan 2009 Cumartesi

Sevgili-m Günlük


Merhaba sevgili günlük, aylar sonra yine yeniden sayfalarını karalıyorum.
Neden karalıyorum...
Ne bileyim karalıyorum işte.
Bu yıl sezon hiç başlamayacak gibi duruyor. Çevrede kimsenin yüzü gülmüyor.
Gülmeyi unutan insanlar ülkesi olduk.
İnsanlara umut, mutluluk, huzur veren şeyler o kadar az ki, ne asık suratlara ne de
Recep İvedik'in bu kadar popüler olmasına şaşmamak gerek.
Neyse ukalalık yapmayayım fazla, o zaman ne yapayım?
"Katip arzuhalim yaz yare böyle"
Eskiden arzuhalcilik diye bir meslek vardı. Halen var mı acaba? Bilemiyorum.
Adliyelerin kapısında, önlerinde küçük bir masa, üstünde bir daktilo, masanın ardında bir iskemle, iskemlede oturan zayıf yaşlıca bir tip...
İşte arzuhalci...
Adliyede dava mı açılacak, nüfus cüzdanı mı değişecek, pasaport mu çıkarılacak, velhasıl devlete işi düşen her vatandaşa, ücret karşılığı aracılık eden yol gösteren işlemleri başlatan kişilerdi arzuhalciler...
Azıcık aradım bir de fotoğraf buldum. Bu amca biraz şişman gerçi, benim hayalimdeki tip zayıfçaydı ama olsun...
Sevgili günlük, bundan sonra biraz daha sıkça beraber olacağız zannederim. Neden dersen, yaz geliyor, mesai uzamaya başladı daha şimdiden saat 21 i aşıyoruz bir hafta on güne kalmaz mesai 24 e kadar uzar. Bizde turizm esnafı olarak papazı buluruz...
Gerçi şimdiden bulduk gibi duruyor, bu sahte içkiden ölenler turizmin başını oldukça ağrıtacak gibi...
Ahanda ismim okundu, ben kaçarım. Yarın devam ederiz muhabbete...
İyi Akşamlaaar...