Yahya Kemal Beyatlı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yahya Kemal Beyatlı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mart 2010 Pazartesi

Sessiz Gemi


Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemal Beyatlı

http://www.youtube.com/watch?v=th9OgsPBvew

4 Şubat 2010 Perşembe

Özleyen


Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Hulya gibi yalnız gezinenler köye indi
Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.

Yahya Kemal Beyatlı

3 Şubat 2010 Çarşamba

Endülüs'te Raks


Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk akşamında Endülüs üç def'a kırmızı...

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...

Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.

Alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü...

Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;
İspanya varlığıyle bu akşam bu güldedir.

Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli...

Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sîneden: 'Ole!'

YAHYA KEMAL BEYATLI

http://www.youtube.com/watch?v=fBVszPwqf-g

12 Mayıs 2009 Salı

Mavigün'e


Deniz Türküsü

Dolu rüzgarla çıkıp ufka giden yelkenli!
Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli,
Ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça
Ve hayalinde dolan aleme yaklaştıkça,
Dalga kıvrımları ardında büyür tenhalık,
Başka bir çerçevedir, gitgide, dünya artık.
Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziya;
Mavidir her taraf, üstün gece, altın derya...

Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala
O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla...
Lakin az sonra leziz uyku bir encama varır.
Hilkatin gördüğü rüya biter. Etraf ağarır.
Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri,
Ta uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri...
Musikîyle bir alem kesilir çalkıntı!
Ve nihayet görünür gök ve deniz saltanatı!

Girdiğin aynada geçmiş gibi diğer küreye,
Sorma bir saniye, şüpheyle sakın: Yol nereye?
Ayılıp neş'eni yükseltici sarhoşluktan,
Yılma korkunç uçurum zannedilen boşluktan!
Duy tabiatte biraz sen de ilâh olduğunu!
Ruh erer varlığın zevkine duymakla bunu.
Çıktığın yolda bugün yelken açık, yapayalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!

İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar...

Yahya Kemal Beyatlı

22 Ekim 2008 Çarşamba

Yahya Kemal'in gözünden


VUSLAT

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,

Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı…

Gördükleri Rüya ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka.

Bülbülden o eğlencede feryat işitilmez;
gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez…

gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi…
Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;

Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler.

Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa
Boynunda Onun kolları, koynunda O varsa,

Dalmışsa Onun saçlarının rayihasıyla,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gözlerdendir artık.

Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan…
Bir sır gibidir azcık ilah olduğumuzdan.

Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler?

Aşk, onları sevk ettiği günlerde, kaderden
rüzgâr gibi bir sevk alır, oldukları yerden.

Geldikleri yol, Ömrün ışıktan yoludur o!
Âlemde bir akşam ne semavi koşudur o!

Dört atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin,

Simaları her lahza parıldar bu zefirle;
gök, her tarafından, donanır meşalelerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar

Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-

Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan,
Baştanbaşa, her yer kesilir kapkara, zindan…

Bir faciadır böyle bir âlemde uyanmak…
Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak…

Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık!
Ey Aşk! O gönüller sana mal oldular artık!

Ey vuslat! O aşıkları efsuna Rafet!
Ey tatlı ve ûlvi gece! yıllarca devam et!

Yahya Kemal Beyatlı



KAVUŞMAK

Bir uykuyu sevgiliyle beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün refahını kavuşmak sananlar,

Bu zevki, geceyi bitmez sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı…

Gördükleri rüya ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka.

Bülbülden o eğlencede feryat işitilmez;
Gül solmayı, mehtap, azalıp gitmeyi bilmez…

Gök kubbesi her an, bütün gözlere mavi…
Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;(eşit)

Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler.

Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa
Boynunda Onun kolları, koynunda O varsa,

Dalmışsa Onun saçlarının kokusuyla,
Sevmekteki sihri duyar her nefesiyle.

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gözlerdendir artık.

Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan…
Bir sır gibidir azcık ilah olduğumuzdan.

Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler?

Aşk, onları sevk ettiği günlerde, kaderden
rüzgâr gibi bir sevk alır, oldukları yerden.

Geldikleri yol, Ömrün ışıktan yoludur o!
Âlemde bir akşam ne semavi koşudur o!

Dört atlı o dünyaya, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin,

Yüzleri parıldar her an ateşin sesiyle,
gök, her tarafından, donanır meşalelerle!

Bir uykuyu sevgiliyle beraber uyuyanlar,
Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar

Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-

Bir an uyanırlarsa leziz uykularından,
Baştanbaşa, her yer kesilir kapkara, zindan…

Bir faciadır böyle bir âlemde uyanmak…
Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak…

Ey kader! Ölümden ne beterdir bu karanlık!
Ey Aşk! O gönüller sana mal oldular artık!

Ey kavuşma! aşıkları büyüle, merhamet et!
Ey tatlı ve yüce gece! Uzun yıllar devam et!

Yahya Kemal Beyatlı
Şiiri tahrif eden no name