Turgut Uyar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Turgut Uyar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Temmuz 2018 Salı

GÜNLER GEÇER

Günler geçer ve çalışır şafağın değirmeni,
Kim bilebilir ki kimi, neyi eskittiğini? Ben ne kadar önemserdim kendimi, hay Allah! Sen ne kadar kumraldın aynalarda, hay Allah! Temmuz tam bu işe göredir bana kalırsa, Gel bağışlayalım birbirimizi...
Turgut Uyar (1927 - 1985)

15 Nisan 2017 Cumartesi

Acıyor




Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun
Sevgim acıyor

Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi 
Kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor

Yazık sevgime diyor birisi 
Güzel gözlü bir çocuğun bile 
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar

Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse 

Eylül toparlandı gitti işte 
Ekim filanda gider bu gidişle 
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar 

Turgut Uyar

15 Mart 2017 Çarşamba

Bir Gün Sabah Sabah



Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, sisler daha kalkmamıştır Haliç'ten.
Vapur düdükleri ötmektedir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...

Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş-on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.

Şarkılar  söylemişim pencereden.
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım.

Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu.
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...

Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o ! dersin uykulu sesinle içeriden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Fabrika düdükleri ötmektedir...

Turgut Uyar

12 Mayıs 2016 Perşembe

Denge


sizin alınız al inandım
morunuz mor inandım
tanrınız büyük amenna
şiiriniz adamakıllı şiir
dumanı da caba
dumanı da caba

bütün ağaçlarla uyuşmuşum
kalabalık ha olmuş ha olmamış
sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
ama sokaklar şöyleymiş
sokaklar şöyleymiş
ağaçlar böyleymiş
sokaklar şöyleymiş
ağaçlar böyleymiş

ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız
ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız

sokaklar şöyleymiş
ağaçlar böyleymiş
sokaklar şöyleymiş
ağaçlar böyleymiş

aşkım da değişebilir gerçeklerim de
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
yan gelmişim diz boyu sulara
hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle döğüşemem
siz ne derseniz deyiniz
benim bir gizli bildiğim var
sizin alınız al inandım
morunuz mor inandım
ben tam kendime göre
ben tam dünyaya göre
ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız

sokaklar şöyleymiş
ağaçlar böyleymiş...

Turgut Uyar

7 Kasım 2014 Cuma

GÖĞE BAKMA DURAĞI


İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları  da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi 
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat 
Durma göğe bakalım... 
Turgut Uyar

Fotoğraf; E. Halefoğlu 

18 Ocak 2009 Pazar

Çokluk Senindir


Özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir
Özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir

Suya giden bir adam mesela omuzunu eğri tutsa
Güneş su ve adamın omzundaki eğrilik senindir

Ayağa kalkarsın, adına uygunsun ve haklısın
Kararan dünya bildiğin gibi sık sık senindir

Kararan dünya, yeni bir güle bir ateş parçasıdır
Bir ateş parçasından arta kalan soylu karanlık senindir

Bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın
Ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir

Benim sevdiğim su, senin suyunun öz kardeşidir
Senin soyunun bıraktığı güçler artık senindir

Çünkü bir silah gibi tutarsın tuttuğun her şeyi
Her yeri bir uyarma diye tutan ıslık senindir

Senindir ey sonsuzveren ne varsa hayat gibi
Tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir

Ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
Aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir.

Turgut Uyar