Cahit Sıtkı Tarancı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cahit Sıtkı Tarancı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mayıs 2021 Çarşamba

''Öyle eksildik ki yaşarken; bize dokunan her şeyi eksiltiyoruz.

Yalnızlığımızla çoğalıp, kalabalıklığımızla eksiliyoruz. 

Ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız;

Ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz..''

Cahit Sıtkı Tarancı

Fotoğraf; Enver Halefoğlu

27 Ocak 2018 Cumartesi

KAR VE HATIRALAR


Kar yağıyor, yine kar, yine kar, yine mahşer gibi kar.
Sanki güller içinde gülen taze kadınlar,
Bana beyaz buseler, beyaz buseler yollar;
Sanki güller içinde gülen taze kadınlar.

Bir rüya görür gibi gözümde sevinçler var.
Beyaz bir sükût işte: kar yağıyor, kar, kar, kar;
Sanırım ki uçuyor gözümde hatıralar.
Beyaz bir sükût işte: kar yağıyor, kar, kar, kar...

Cahit Sıtkı Tarancı

15 Aralık 2017 Cuma

Ölümden Sonra



Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.

Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aksimizden eser yok.

Cahit Sıtkı Tarancı

22 Ekim 2014 Çarşamba

İnsan Hıçkırıkları

Geceyle bir durgunluk oldu suda
Balıklar yosunlar gibi uykuda

Dallarda rüzgar hışırtısı dindi
Bütün kuşlar yuvalarında şimdi

Kokusuyla başbaşa kaldı çiçek
Artık emniyette hem fil hem böcek

Yarab! Semada yıldız yerde kabir
Herşey bahtınca huzur içindedir

Ürperten bu sakin karanlıkları 
Baştan başa insan hıçkırıkları


Cahit Sıtkı Tarancı
Fotoğraf; E. Halefoğlu

5 Ekim 2014 Pazar

Korkulu Köprü

Beşikten başlayıp mezara uzanan, 
Tenha ve korkulu bir köprüdür ömrüm. 
Ağır varlığımı aynı hızla her an 
Bir baştan bir başa beyhude sürürüm. 

'Haydi mezara koş' der gaipten bir ses. 
Gönlümse fısıldar: 'Boş kalamaz beşik'. 
Hep böyle tereddüt içinde ben bikes, 
Beyhude ararım bir kaçacak delik.


Cahit Sıtkı Tarancı

8 Ağustos 2014 Cuma

Abbas

Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Cahit Sıtkı Tarancı

4 Şubat 2014 Salı

Otuzbeş Yaş Şiiri


Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı TARANCI
Fotoğraf; E. Halefoğlu

7 Ağustos 2012 Salı

Fikr-i Sabit



Ne bileyim ben
Kimdi Amerika'yı keşfeden
Ne eder beş kere beş
Güneyden mi kuzeyden mi doğardı güneş

Kaçıncı padişahtı Yavuz
Aylardan Nisan mı yoksa Temmuz

Ne bileyim nereye gider turnalar
Şeftali ne zaman çıkar
Bahçemde gül açmış ya karanfil
Umurumda değil
Sabahlara dek kadeh elde
Aklım fikrim o güzelde...

Cahit Sıtkı Tarancı

29 Kasım 2011 Salı

Gece Bir Neticedir


Renkler çekildi işte simsiyah bir saraya
Birbirine müsavi artık her şey: Gecedir.

Geldi minarelerle kuyular bir hizaya;
Ya her şey dev gibidir, yahut her şey cücedir,.

Bir sular hücumudur ansızın hafızaya
Bu, başlayan, belki de biten bir işkencedir.

Kafalar ayna gibi şimdi bir muammaya
Bu, içinden çıkılmaz bir müthiş bilmecedir.

Korku bir korkudur ki karışmış bu havaya,
Ve sükut bir çığ gibi büyüyen düşüncedir.

Şimdi her kımıldanış usulca, sessizcedir.
Bir torba tutmuş gibi boşlukta bir el güya

Gülen, ağlayan başlar düştü aynı torbaya,
Gece bir sebep değil belki bir neticedir.

CAHİT SITKI TARANCI

20 Aralık 2010 Pazartesi

Bir Ölünün Ağzından


Kabrime çiçek getirenlere gülerim;
Gafil kişilermiş şu insanlar vesselâm;
Bilmezler ki bu kabirle yoktur alâkam;
Ben o çiçeklerdeyim ben o çiçeklerim.

Cahit Sıtkı Tarancı

23 Temmuz 2010 Cuma

Herkesin Gecesi


Tut kendini, belli etme kardeşim,
Görmeyeyim gözyaşını valide,
Ne dalarsın öyle güzel daktilo,
Beni rahat bırak küçük satıcı,
Ne gelir ki elimden sizin için?
Benim de dertlerim bitmez söylesem!
O kadar çok ki etrafta karanlık.
Herkesin gecesi kendine yeter...

Cahit Sıtkı Tarancı

valide: anne
daktilo: sekreter

12 Mart 2010 Cuma

Batan Gemi


İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!
Sağa sola sallanıp, bakın, çırpınıyorum;
Fakat bilmem ki sarhoş onlar mıdır ben miyim?
İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!

Deliklerim açıldı tazyikinden suların;
Kudurmuş denizinde hakkın, çırpınıyorum!
Güverteyi yıkıyor çığlığı yolcuların.
Kudurmuş denizinde hakkın, çırpınıyorum!

Gittikçe kabarıyor amanın bu dalgalar;
Ufuk sise gömülü, ne gelen var ne giden.
Kaptan imdat düdüğü durmadan çalar!
Kaptan imdat düdüğü beyhude çalar!

Ne zaman kara yüzü göreceğim ne zaman?
Bir ümit dağılıyor çıkan her nefesimden.
Batacağım galiba bir limana varmadan!
Ne zaman kara yüzü göreceğim, ne zaman?..

Cahit Sıtkı Tarancı

12 Haziran 2009 Cuma

Şaşırdım Kaldım


Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım;
Gün kasvet gece kasvet.
Bulutlar, sisler içinde bunaldım;
Gök mavisine hasret.

Olmuyor seni düşünmemek Tanrım,
Ummamak senden medet.
Suyun dibine vardı ayaklarım;
Suyun dibinde zulmet.

Kalmadı ümidin soluk ve cılız
Işığında bereket.
Ve ölüm, kapımda kişner, sabırsız
Bir at oldu nihayet.

Varlık, 15.2.1942
Cahit Sıtkı Tarancı

11 Mart 2009 Çarşamba

RÜYAMIZ


Bir havuz kenarında yan yana oturmuşuz;
Bu su bizim gölgemiz, biziz şeffaf ve temiz.
Su sesine uyarak bir şarkı tutturmuşuz,
Açılan güller gibi suda gönüllerimiz.

Ne vakitten beridir burada oturmuşuz?
Dünden, hatta bugünden bile yok haberimiz
Yaşamanın en güzel noktasında durmuşuz,
Bir huzur ahengine dalmış gönüllerimiz.

Uyanabilir miyiz sanki böyle rüyadan?
Asırlar kadar uzun, müphem ve tatlı bir an,
Biz o kadar sarhoşuz, o kadar sarhoşuz biz!

İşte gözlerimizde bu suyun derinliği,
İçimizdedir işte bu suyun serinliği;
Biz o kadar, o kadar birbirimiziniz.

CAHİT SITKI TARANCI

8 Ocak 2009 Perşembe

Yaşım İlerledikçe


Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün!
Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum,
Kadrini bilmek lâzım artık her açan gülün;
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün!
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.

Cahit Sıtkı Tarancı

2 Ocak 2009 Cuma

Elveda


Elveda alışılmış güzel günler elveda;
Sakin bahçenize bizden selam söyleyiniz.
Kara bitti demektir; Başlıyor bahtımızda
Her dalgası bir ölüm tehdidi olan deniz...
................................
.......................................
Yücel, Mart 1941
Cahit Sıtkı Tarancı

Davet


Boş ver diyordu uykumda ölüler,
Boş ver kardeşim dünya işlerine,
Değer mi sevincine, kederine;
Hatırladıkça güldüğümüz şeyler.

Duymak istemez misin daha derin
Gül bahçelerinde bülbül sesini;
Ebedi kılmak vuslat gecesini;
Saymak saçlarını tel tel o yârin.

Gel diyordu uykumda ölüler gel;
Ne hayal ettinse kavuşmak mümkün.
Suyun, ateşin ötesinde üstün
Bir şey var ki, hayattan daha güzel!

Cahit Sıtkı Tarancı

28 Kasım 2008 Cuma

Oyun


Uçtu uçtu leylek uçtu
Uçtu uçtu masa uçtu
Uçtu uçtu Semahat uçtu
Uçtu uçtu. . .?
Ne uçtu sanırsınız çocuklar
Uçtu uçtu gençliğim uçtu...

C.S.Tarancı

7 Ağustos 2008 Perşembe

İmkansız Dostluk


Değil kardeşim, dal yeşil değil,gök mavi değil,
Bilsen! Ben hangi alemdeyim, sen hangi alemde!
Aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler?
Sanmam! Yıldız ve rüzgar payımız müsavi değil;
Sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde;
Vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler!
C.S.T

1 Ağustos 2008 Cuma

DESEM Kİ


Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

Cahit Sıtkı Tarancı