Bahattin Karakoç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bahattin Karakoç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Aralık 2012 Cuma

Bir Çift Beyaz Kartal


Hangi yayla yeşil, nerde keklik çok
Gel seninle orda olalım çocuk.
Kayalar, kayalar... Sırt sırta vermiş;
Kimi yeni mürit, kimisi ermiş.
Otlar dalgalansın biz yürüdükçe
Sular düze insin kar eridikçe,
Gün burnunda bana mavi mavi gül;
Ağız-burun lale, kaş ve göz sümbül.
Doruklardan doruklara sekelim,
Bir elim göklerde, sende bir elim;
İkimizin yüreciği bir atsın,
Bizi gören bin katarak anlatsın,
 
Hangi yayla karlı, nerde çiçek çok
Gel seninle orda olalım çocuk.
Bulutlar, bulutlar iç-içe girmiş
Bulutlar ki göğe perdeler germiş;
Çiğdem devşirelim, çiçek biçelim
Susayınca hep ezgiler içelim
Batmasın eline bir gül dikeni
Sen hep beni kolla, bense hep seni
Çıkıp yükseklerden taş bırakalım,
Kopan sese, kalkan toza bakalım,
Tavşanlar ürkerken bu gürültüden
Kaçan tavşanlara ıslıklar çal sen.
 
Hangi yayla yüce, nerde kavga yok
Gel seninle orda olalım çocuk;
İster Maraş olsun, ister Erzincan,
Sonsuzluk düşüne set değil mekan,
Başın omuzumda, omuzum gökte
Ölüm bir ak çiçek bu özgürlükte,
Yaşamaksa bir ışık cümbüşüdür,
Çağıl çağıl akan sevgi düşüdür.
Hani gökyüzünün toy vakti olur,
Kaynaşırlar yıldızlar bulgur, bulgur;
En uzak nereyse ora gidelim,
Bulutları yara yara gidelim.
 
Hangi yayla serin, nerde bühtan yok,
Gel seninle orda uçalım çocuk.
Meşeler, ardıçlar, çamlar yan yana
Biz kanat çırpınca dursun divana.
Bir çift beyaz kartal, hey bu da nesi?
Diyerek şaşırsın çobanın hepsi;
İlk kez görüyoruz desin görenler,
Bütün oymaklarda dolaşsın haber.
Keşiş dağlarından görünsün İstanbul,
Bütün dağ gölleri ışırken pul pul.
Güzel dost, ey hüzne aşina yürek,
Gel gidelim keklik gibi sekerek.


Bahattin Karakoç

31 Ağustos 2012 Cuma

Senden Sonra Başlıyor Uçurumlar


Sen gittin; olanlar oldu, sevdiceğim,
Sen gittin; (sen giderken hava açıktı.)
Sen gittin; sadece kokun kaldı çiçeğim,
Sen gittin; aniden firtına çıktı,
Uzarsa bu ayrılık, neler olur bir düşün.

Sen gittin; aynalar pörsüdü, tozlandı,
Sen gittin; nevrimiz birdenbire değişiverdi.
Sen gittin; hüznümüz alazlandı,
Sen, gittin; içimize bir acı düşüverdi.
Uzarsa bu ayrılık, neler olur bir düşün.

Sen gittin; çeşmemizin suyu kurudu,
Sen gittin boz-dumanlar çöktü dağlarımıza.
Sen gittin; etrafı örümcekler bürüdü,
Sen gittin; erken gazel düştü bağlarımıza,
Uzarsa bu ayrılık, neler olur bir düşün.

Sen gittin; bu şehrin eski tadı kalmadı,
Sen gittin; öldürücü kılıcını çekti yaz.
Sen gittin; çığrıştık avaz avaz
Uzarsa bu ayrılık, neler olur bir düşün.

Sen gittin; dil bîzar, gönül vîran,
Sen gittin ağıtlar koşuldu türkülere.
Sen gittin; ne servet kaldı ne saman:
Sen gittin; bakınıp dururum gittiğin yere,
Uzarsa bu ayrılık, neler olur bir düşün.

Sen gittin; olanlar oldu, sevdiceğim;
Sen gittin içimiz dert doldu, sevdiceğim.
Sen gittin; güneşimiz soldu, sevdiceğim;
Sen gittin; neşvemiz kayboldu, sevdiceğim,
Uzarsa bu ayrılık, neler olur bir düşün.

BAHATTİN KARAKOÇ

16 Eylül 2010 Perşembe

Aşk Mektubu VIII


Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
Hizmetim sanadır ey tacidarım
Canı bir emanet bilir taşırım.
Bir ırmak delirir geceleri
Bir yıldız kayar ötelerden
Bir bulut geçer Ay’ın önüne
Birden üşürüm
Ve seni daha çok düşünürüm
----------Kokunu en sevdiğim güle veriyorsun! ...

Hangi şekle dönüşürsen dönüş
Hangi kılığa girersen gir
Bilirim ne kadar gerçeksin, ne kadar düş
Gönlüm bir şahindir takarım peşine
Bulur seni saklandığın yerde
Tutar elinden – eteğinden
Bana getirir
----------Sen kendini kolay ele veriyorsun! ...

Sarmal bir sevdayla yaşarken aynalar derbendinde
Bir Aslıhan oluyorsun, bir Leylâ
Beni de mahkûm ediyorsun değişim sürecine
Bir Kerem oluyorum, bir Mecnûn
Dağlara, çöllere vuruyor içimdeki vâveylâ
Firar ettiğimi bilmiyor bölüğüm
Kırık gönlümde kırk düğüm
----------Adımı dile veriyorsun! ...

İçimde ebedî bir sürgünlüğü yaşarım
Hangi gezegende insem rastlarım izine
Dişlerim beyaz kirazlar gibi hep birden sızlar
Ve gülümserim dişçinin elindeki demir kerpetene
Biraz daha fazla bakabilmek için yüzüne
Bir kaya yuvarlanır boşluğa
Kimse bir anlam veremez bendeki hoşluğa
----------Sense yakıp külümü yele veriyorsun! ...

Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
Terhis olsam gidecek bir yerim yok
Yüreğimden başka silah taşımam
Bütün adresleri iptal ettim
Benim senden özge gerçek yârim yok
Bir hakkuşu öter geceleri
Aşk, mektup yazmaya zorlar beni
----------Sense yeri – göğü sele veriyorsun! ...


Bahattin Karakoç

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Güller Güzeli


De, sen erişilmeyecek kadar uzak mısın
Öyleyse, yüreğimi kuran hangi deli

Kanımla sulandıran aşkın kınasını
Senin elin değil de kimin eli

Senden değil de yıldızlardan mı bu çağıltılı
Nereden gelir, hangi mevsimin yeli

Seninle sarılmasam, seninle dirilmesem
Göçerdi aşkımın temeli

Ruhum sürgün kuşlar arasında ezik yaşardı
Susardı sazımın en kıvrak teli

Taze bir usaresin yatağına sığmayan
Seğirirsin yüreğimde bir kuşça cilveli

Beni sen çağırdın aşkın bu yeşil vadisine
İçimde güneşi patlattın debdebeli

Bu sabah çimenler üstünde izini gördüm
Ey gönül vazomu dolduran güller güzeli


Bahattin KARAKOÇ