Hamdullah Arvas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hamdullah Arvas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Madenci Şiiri



bilir misin dünya neyle yaşar
toprağın damarlarında
kan diye benim terim akar
beni duyuyor musun
sobanın sıcağında eriyen kar tanelerinde
hayır öyle değil gerçekten duyuyor musun
ciğerlerimde katran birikiyor
tenime pürüzsüz sular karışırken
bir plastik boşluğundan soluyorum
hayatı kızımı ve gerisini
bak toprağın ta yüreğine vuruyorum
beni duyuyor musun
sobanın sıcağında eriyen kar tanelerinde

sen güneşe bakarken hayran hayran,
ben sönük ve sarı bir ışıltıyla adım atıyorum her an,
ne tutsam karanlık
ne yutsam kara karanlık
dilimde damağımda kekremsi
gözümde herhangi bir günden kalan aydınlık,
taşlara kusuyorum ızdırabımı
çelik kazma uçlarına
karbonmonoksit kokusuna

gözlerimdeki hüznü gör istiyorum
dokunuşlarımda toprağın sıcaklığı
bir ben bilirim kır yılanları nerde pullanır
bir ben bilirim ölü kanların aktığı çukurları
gözlerimdeki hüznü gör istiyorum
dokunuşumda toprağın sıcaklığı

benden dinlemelisin yerlerin hikayesini
kalbine indikçe taşlaşan bir dünyadayız
unutuveriyor insan sarı siyah rengini
kızaklar, demir arabalar
bin mağaralıya anlat sevincini
benden dinlemelisin toprak hikayelerini
kalbine indikçe taşlaşan bir dünyadayız

an gelir
atilla ilhan ölür
zihnimde biriken grizular patlayıverir
kapanır ruhların göğe çıkan yolları
insan bir ölüyken nasıl ölüverir
bilinmez sevgili kara ölüye açar mı kolları
soğuk bedenim sımsıcak toprağım
ışıtıyor mağaraları dipsiz kuyuları
ben yerlerde kurulmuş bir mahzenim
bir zaman gelir apansız
atilla ilhan ölür...
ölür gibi zihnimde grizular patlayıverir

yağmur sularıyla yıkayın
çocukları şirin odalarda ısıtan bedenimi
yüzümdeki katran toprağımın sevgisidir
mor güneşlere tutun tenimi terimi
ellerimi bir fabrika çarkına açın
gözlerimi yumun üstüne
çaresizin fakirin açın,
haykırın
işte tam da böyle ölür kayanın adamları
demek böyle ölür kayanın adamları
yağmur sularıyla yıkayın
çocukları şirin odalarda ısıtan bedenimi
Hamdullah Arvas