Seval etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Seval etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ocak 2007 Cumartesi

Seval Senaryo

Sevil!.... Sevil lütfen.. durur musun?

-Birak dedim sana Soner, kolumu birak!

-Birakmam! Birakirsam gidersin... dur dedim ya.. aciklamama neden izin vermiyorsun?...

-Seni dinlemek istemiyorum, birak..

-Ama dinlemezsen ögrenemezsin ki...

-Sen git, yalanlarini baskalarina anlat!..

-Iyi de... nereye gidiiim, ya baskasi yoksa?

-Tamam, Soner... Ben görecegimi gördüm!

-Ama inan bana, hic birsey göründügü gibi degil..

-Su kolumu birakir misin?

-Hayir!

-Ufff, birak dedim.. ayy.. bak, canimi acitiyorsun...

-Kurtulmak icin bu kadar cirpinmasan acimayacak! Sakin ol biraz...

-Seni dinlemek zorunda degilim...

-Ama, ben sana anlatmak zorundayim...

-Anlatacak birsey yok Soner, hersey ortada...

-Sen simdi beni dinleyecek misin, zor mu kullanmaliyim?

-Neee? Yok, artik daha neler...

-Bak, yemin ederim simdi seni kucakladigim gibi iceriye sokar öylece kucagimdan indirmeden kollarini bastirip herseyi kulagina zorla anlatirim, haberin olsun!

-Hele bir dene... bagiririm!

-Istedigin kadar bagir, komsularimizin da cok umurundaydi sanki... Ha, sonra istersen birlikte karakola gideriz, sikayetci olursun!

-Sen iyice delirdin anlasilan, birak beni...

-Sen bilirsin! Dur bakayim...

-Aaa, n´apiyorsun? Soner!...

-Sana söyledim ya Sevilcim... ne yapcagimi, uff, ya sen kac kilosun?... .

-Sen cidden delirmissin, birak dedim... tamam... . tamam dinleyecegim.. birak, kucaklamana gerek yok!

-Hah söyle uslu ol biraz!.. Gel, haydi suraya oturalim mi, ha?

-Ne söyleyeceksen cabuk söyle... hemen gitmek istiyorum!

-Tamam.. anladim, gidersin... ama önce su göz yaslarini silmeme izin ver... hayatim somurtma böyle..

#DEĞER!

- Ne olur öyle kirgin bakma bana.... inan, kendimi sana hic bu kadar yakin, seni hic bu kadar kendimden bir parca, hic bu kadar derinlerimde hissetmemistim.. ben aslinda öyle mutluyum ki!... bilsen.... sen... sen....

-Iyi iste, Sonercim, sana daha cok mutluluklar... ben gidiyorum, birak...

-Otur lütfen, lafimi da kesme.... daha bitmedi söyleyeceklerim...

-Kisa bir özet ver istersen, detaylarla vakit kaybetmeyelim de mutlulugun bozulmasin...

-Lafini cakmadan duramazsin di mi... hic bir zaman da duramayacaksin.. off, offf.. isim var valla seninle... hadi amaaa gülümse biraz..

-Ben gülümsemek icin bir sebep göremiyorum, kusura bakma..

-Hmm, bak seni yine üzdüm... ne olur af et... biliyorum öyle bi bi halt ettim ki hala anlamiyorum nasil yaptigimi.... tam da bir daha yasamani hic istemedigimi seyi sana yasattim! Ben gercekten aptalin tekiyim sevgilim, son bir defa af et!

- Lütfen Soner ya, ne diyorsun sen? .. gözlerimle gördüm O kiz yukaridaydi, senin yatak odanda...

-Degildi! Yani yatak odamda degildi... merdivenlerde saklanmisti... Inan bana, onu ben cagirmadim.... hatta böyle birseyi aklimin ucundan bile gecirmedim... o da benim icin degil sirf kemanini almak icin gelmisti... tam cikmak üzeydi zil caldiginda... Ben kapiyi calanin sen oldugunu görünce birden yüregim agzima geldi sandim.... nasil panikledim anlatamam.. sana durumu aciklayamam diye kiza bir iki dakika yukarda saklanmasini söyledim!

-Ama benden gizleyecek birsey yoktuysa neden yaptin ki bunu?

-Aklim sira seni korudum! Yanlis anlamandan, bana inanmayacagindan korktugum icin... sen üzülmeyesin diye... ama gördügün gibi, herseyi yüzüme gözüme bulastirdim...

-Bravo Soner, senden de bu beklenirdi zaten... Kimi, nasil, ama en önemlisi dürüst kalarak daha iyi koruyacagini bilseydin belki hersey daha kolay olurdu....

-Biliyorum, gözlerinin yaslarla doldugunu gördügümde ölecegim sandim... hele sen hic bir sey söylemeden arkani dönüp uzaklasinca oracikta ölmek istedim... böyle bir aptalligi nasil yaptigimi ben bile hala anlamiyorum.... cok üzgünüm inan bana..

-Az önce cok mutlu olmaktan söz ediyordun?

-Evet! Evet, dogru cok mutluyum! Su anda yeryüzündeki en mutlu erkek oldugum bile söylenebilir..
-Off Soner, offf! Ne dedigin belli degil senin.. hani cok üzgündün simdi neden cok mutlusun?

-Seni yakalamak icin pesinden kosarken neyi farkettim biliyor musun?

-Neyi?

-Seni ne kadar cok sevdigimi! Sensiz kalmak istemedigimi, seni kaybetmekten nasil korktugumu.... ne Ayca ne bir baskasinin beni hic ama hic ilgilendirmedigini gördüm... ve en güzeli senin beni sevdigini!
-Ne? Nasil yani... sen.. sen.. yani ben, sadece Efe....

-Biliyorum... biliyorum... sen sadece Efe icin kahroldun, o kizla benim aramda birseyler oldugunu düsündügünde... ben de onu diyorum zaten... Allahim nasil mutluyum!..

-Neyse, bitti mi?

-Bitmedi! Bitmeyecek.....

-Allahim, sen bana bu deli adami ne diye verdin?

-Ask olsun! diye Sevilcim... Sahi sen kac kiloydun? Bir dur bakayim kaldirabilecek miyim? :)

-Soneeeeer...




Ne demistik? Bitmedi, bitmeyecek....:)

Seval


Dogan!

-Soner!

-Abicim ne ariyon burda?

-Asil sen ne ariyon oglum gecenin bi vakti sokakta?

-Ya, sordugu soruya bak! Tabii ki senin aradigini...

-Ee, bu gece neyin pesindesin?

-Sorma, önce boza dedi, sonra vazgecti sicak taze simit diye tutturdu, tam pijamin üstüne ceketimi giymis kapidan cikiyordum ki, fikrini yine degistirip bu defa kazandibi dedi...

-Ee, sen ne aldin?

-Riske girer miyim abicim? Hepsini birden aldim... iste, burda boza var, kazan dibi ile simitler de surda.. Eve dönmeden "Tursu da alsam mi?" diye düsünüyordum!

-Iyi edersin, ben gecen gece acik tursucu bulamadim da elim bos dönmeyim diye karsidaki meyhaneden rica ettim azicik... sag olsunlar halden anlayip verdiler..

-Haklisin abicim, gidip aliyim en iyisi.. sen ne ariyon?..

-Yesil erik!

-Ne?

-Ne, ne? Duymadin mi yesil erik dedim , eninde sonunda yesil erik! Kapat su acik kalan agizini da, nerde bulacagimi biliyorsan onu söyle..

-Vah vah, kardesim, senin isin zor valla! Kis ortasinda yesil erik ha?

-Bulcam lan! Ben de o erigi bulmazsam Soner degilim...
-Tamam tamam, bulunca azicik da bize al bari.. Nasilsa bi gece yarisi bana da lazim olcak..

-Misir carsisina mi baksam, Cicek pasajina mi?

-Ya sen erik aradigina emin misin? Kokorec demis olmasin sakin Sevil..

-Ne diyorsun? Sevil´e kokoreci silah zoruyla bile yediremezsin...

-Hersey bir garip oldu ya... Aylin´i bazen taniyamiyorum... Aksam üstü salgam suyu istemez mi birdenbire... Salgamin kokusundan tiksinirdi ama suyunu icmek istermis...

-Ee, n´aapalim o´lum, basa gelen cekilcek artik.. hayir yani yese bir sey degil, bi ucundan tadip birakmiyo mu? Onun yemediklerini yiye yiye ben göbeklendim... görenler hangimiz hamileyiz diye soruyorlar..

-Sen yine iyisin abicim ya, asil ben yandim.. Annem bi yandan tutturuyo.. kizim sunu da ye, az sonra bunu da... yok su böregiydi yok kaymakli kadayifti derken sistim baksana halime.

-Ama Dogancim normaldir yani... simdi Aylin biraz daha fazla yüklü oldugu icin... ulan sen de az diilmissin ha köftehor.... keh keh keh..

-Gülme abicim ya... Hem ne var bunda? Ilk biz miyiz yani...

-O´lum var ya, Sevil bi dogurana kadar bana dokuz dogurtmaya kesin kararli! Ben bunu iyice anladim.. Ama sen benden beter cekceksin diye de sevinmiyor diilim... kikir kiki

-Deme ya, simdi Aylin ikiz bekliyo diye bana onsekiz mi dogurtcak? Gel de anla bu kadin milletini...

-Mahsus mu yapiyorlar sence?

-Yok canim, sanmam... aslinda kiyamazlar bize ama....



:) Eglencelik olsun bugünlük..

Seval.


Aylin ile Dogan hasta ziyaretini kisa kesmek icin aceleyle vedalasiyorlardi. Zaten nedense geldiklerinden beri memnuniyetten cok rahatsizlik vermis gibi bir duyguya kapilmislardi. Ama ayrilirken Sevil´i öpmek icin egilen Aylin, hinzirca bir tebessümle arkadasina göz kirparak “Seni bosuna merak etmisim, bakiyorum da cok iyi ellerdesin!” diye fisildamaktan kendini alamadi. Bu sözleri duyan Sevil de arkadasina gülümsemek zorunda kaldi. “Evet, galiba öyleyim!” derken kendi bile sasirmisti söylediklerine.

Soner yari saka yari ciddi söyleniyordu halâ “Hadi Dogan, gidin artik kardesim... Aylincim, kusura bakmazsin di mi canim? Hadi siz yarin yine gelirsiniz, ama simdi Sevil´in dinlenmesi lazim!” “Tamam abicim, tamam ya gidiyoruz! Ama bi sey lazim olursa... arayin yani...” diyen Dogan´i duymuyor gibiydi.

Arkadaslarinin arkasindan kapiyi kapattiktan sonra agir adimlarla cekinerek yaklasti Sevil´in yattigi kanapeye dogru, suclu cocuklar gibi basi önünde, gözleri yerdeydi.. “Cok.. cok kizdin mi bana? “ diye soran sesinde az sonra patlamasini bekledigi firtinayi karsilamaya hazirlandigini duyuluyordu.

Sevil “Tanrim, bu adam hic mi büyümeyecek!” diye gecirdi icinden. Soner´in yaklasmasini beklerken gözlerini hafifce kapatmis, gülmemek icin kendini tutmaya calisiyordu. Onun bu sessizligi Soner´in birden telaslanmasina sebep oldu. “Sevilcim, hayatim? Iyi misin?” diye sorarken az önce bir kez daha yalan söylediginin ortaya ciktigini unutmustu bile.. Bir iki adimda kanapenin yanindaydi simdi. Hemen egildi ve sag elini Sevil´in alnina uzatti, atesinin beklediginin cok üstüne yükselmis olmasindan korkuyordu.. Bir kac saniye nefesini tutarak elinin altindaki sevgili basin sicakligini hissetmeye calisti. Korktugu gibi yüksek olmadigini anladiginda derin bir nefes alip rahatladi ama elini koydugu yerden cekmektense Sevil´in saclarina dogru kaydirip usul usul oksamaya baslamisti..

“Sevilcim! Uyudun mu? ” diye fisildadi, gözlerini acmamakta direnen karisina “Canim, daha iyisin di mi? Aman sana bir sey olmasin! Tanrim, ne olur sana bir sey olmasin!”

Sevil´in, Soner´in endise yüklü sesindeki sefkat ve sevgiyi hissetmemesi mümkün degildi. Yüregini titreten sevincin dalga dalga tüm bedenine yayildigina yemin edebilirdi. O kadar mutluydu ki gözlerini acarsa o anin büyüsünün bozulmasindan korktu, hic kipirdamadan uzandigi yerde sadece yutkunabildi. Sevdigi adam iste yine yanindaydi, sabahtan beri etrafinda dönmüs, iyilesmesine yardimci olmak icin cirpinmis durmustu. Simdi de bir yandan saclari oksuyor diger yandan da kulagina sevgi sözcükleri mirildaniyordu. Rüya görmedigine göre, hani nerdeyse o sabah hasta olduguna sevinecekti.

Soner onun aklindan gecenleri yüz hatlarindan okumus kadar rahatti sözlerine devam ederken, sözcükler kendiliginden dökülüyordu sanki dudaklarindan “Bugün cok korktum biliyor musun? Bu siradan bir soguk alginligi veya belki grip... Ama ben cok korktum! Ilk kez ya sana bir sey olursa, n´aparim? Düsüncesi akti bir zehir gibi yüregime... tek kelime ile korkunctu...bir daha aklima dahi gelmesini istemem cünkü ben... ben, sensizligi düsünemem bile sevgilim... ne olur hemen iyiles, hep oglumuzla benim yanimda ol, hep benim ol!”

Sözlerinin sonunda egilip dudaklariyla sevdigi kadinin saclarina hafifce dokundu, Sevil´in, uyumadigini bildigi halde onu uyandirmaktan korkar gibi büyük bir itina ile... Tam kendini geri cektigi anda Sevil´in hafifce araladigi islak gözleriyle karsilasti. Gülümsediler birbirlerine. Sevil az önce isittigi sözlerin gercek olduklarini görmek ister gibiydi.

Soner karisinin üzerindeki ince örtüyü düzeltip “Hadi, hayatim, Efe gelinceye kadar uyumaya calis sen bugün dinlenmelisin..” dedikten sonra kalmak icin dogruldugunda Sevil´in “Tesekkür ederim.. her sey icin...” dedigini duydu.

Onun da gözleri dolmustu, basini cevirip o solgun ve cok mutlu kadina “Sana söz veriyorum, en kisa zamanda corba pisirmeyi de ögrenecegim! Cünkü seni seviyorum.” Derken yemin eder gibiydi...


Eylem arkadasimizin hikayesine kendimce ekleme yaptim, okumak isteyenlere iyi eglenceler..

Imza: Misafirlerini yatirip pc basinda sabahlayan saskin ev sahibi, arkadasiniz Seval. :)

iyi geceler...






Ne olur dinle bi beni, hic bir sey göründügü gibi degil..

-Kusura bakma artik sana inanmam cok zor..

-Biliyorum hayatim, seni anliyorum da.. ama n´olur bi düsün, ya yaniliyorsan? Ya benim gercekten bir sucum yoksa? O zaman, bize yazik etmis olmayacak misin?

-Bana "hayatim" deme! Biz diye bi sey de yok zaten Soner! Aramizda hic bir sey yok!

-Nasil yok ya? Bizim askimiz, bir gecmisimiz ve bir oglumuz var!

-Adi bile üstünde, gecmis! Yani yasanmis ve bitmis seyler!

-Peki, söyle bakalim, neden bir an bile unutulmamis? Söyle, nedir bu birbirimizin yörüngesinden kurtulamayisimiz? Bir gün görmesek meraktan deli olmamiz, aklimizdan cikaramayisimiz? Kavga bile etsek, birbirimizden uzak kalamayisimizin adi nedir?

-Ne... ne... olacak Efe var diye... evet, hersey.. Efe icin...

-Yanliz kaldigimizda duydugumuz heyecan, deli gibi isteyip bir türlü yakin olamayisimiz, birbirimize dokunmaya korkmamiz da mi Efe icin? Yeniden ayni yatagi paylasmanin mutlulugu, sana sarildigim gecelerin farkli sicakligi, birlikte uyanmanin huzuru da mi Efe icin?

-Soner, susar misin artik!

-Hayir! Seni böyle görmeye, senden uzak kalmaya dayanamiyorum, neden anlamak istemiyorsun?...

-Ben iyiyim, merak edecek birsey yok!

-Sevindim! Demek iyisin cok güzel! Ama ben degilim!

-Nedenmis o?

-Neden olcak, senin bu tavirlarin yüzünden! Bana Ceyhun´la evlenecegini söyledigin gün kahrimdan ölecegimi sanmistim! Tülay´in yalaniyla ikimiz de cehennem azabi cekmedik mi? Ya senin gecen gün Ayca´yi evimde gördügün icin yikilman degil mi bu hircinligin sebebi? Bütün bunlar da sirf Efe icin mi?...

-Ben hic de yikilmadim, hircin mircin da degilim!

-Yok canim, degilsin tabii... Ben uydurmusumdur! Aa, ama bu yaslar? Agliyor musun yoksa?

-Tabii ki hayir! Gözüme toz kacmis olamaz mi?

-Olur tabiii, olur... canim ya.... dur öpeyim gecsin!

-Soner, birak beni!

-Hic öyle bir niyetim yok! Seni hazir yakalamisken, sorduklarima cevap almadan surdan suraya birakmam! Benim inatci güzelim...

-Beni kandirmaya calisma, ben cocuk degilim!

-Bazen öylesin!

-Asil cocuk sensin! Büyümemekte direnen, sorumluluk istemeyen..

-Öyle mi? Ama bak ben senin gibi kendimle savasmiyor duygularimdan kacmiyorum artik! Evet ne diyorduk, bu yasadiklarimiz... Bu duygularin sence Efe´den baska bir adi yok mu? Bu yüzden benden kactigin yalan mi?

-Git burdan Soner!

-Diiiit! Olmadi, yanlis cevap! Joker hakkini kullan istersen, bi daha dene...

-Hadi, git artik!...

-Korkuyorsun! Duygularini itiraf etmekten, yasamaktan korktugun icin beni gönderiyorsun! Ama sen bin kere de göndersen ben gidemem ki... gitsem bile hep geri dönecegimi bilmiyor musun?

-Soner, neler sacmaliyorsun?..

-Seni sevdigimi söylüyorum! Hic inkar etme, senin de beni sevdigini biliyorum... Seni aldatmadigima yemin ederim, aklimdan bile gecmedi... Ancak sabikali olunca insan aptalca bir panige kapiliyor... O gece sirf sen yanlis anlar da üzülürsün korkusuyla herseyi berbat ettim... Bana inaniyor musun?

-Tamam inaniyorum... Ama lütfen cöz artik su kollarini omuzlarimdan simdi bir gören olacak!

-Öpmeden hayatta olmaz! Simdi seni öpebilirim, di mi?

-Sonercim bahcede oldugumuzun farkinda misin? Komsularimizin gözü önünde.... Kendi derdimiz bitmis gibi bir de dedikodularla ugrasmayalim..

-Haklisin hayatim, eh ne yapalim biz de en kisa zamanda evlenir onlari sustururuz artik! Gel bakayim sen söyle...

-Soneeeer...


Not: Canlar, yarin 9. hafta bitiyor, 63 gün sonra hala aklimizda BBO-sevgisi... Kendimi tekrarlama pahasina ben Sevil ve Soner´i bir kere daha baristirdim... Severseniz, mutlu olurum...

Mavigün bugünkü hediyen icin tesekkürler canim... Cok güzel..

Sevgiler

Seval.

14 Ocak 2008 Pazartesi 17:44






-Bunu benden isteme, ben yapamam!

-Yaparsin abicim, bal gibi yaparsin!

-Ya, bi kere de beni kötü emellerine alet etmesen olmaz mi?

-Yuh artik, neyin kötü emeli lan? Seni duyan tecavüz planladim sanacak..

-Hirsizligin nesi iyi abicim?

-Yav Dogan, adami delirtme! Hirsizligi da nerden cikardin? Biz sadece birkac saatligine ödünc alicaz!

-Olmaz abicim ben korkarim!

-Ne var korkacak? Sanki gel bir kosu gidip merkez bankasini soyalim dedik! Hadi uzatma da ne söyleyecegini düsün...

-Baska bir yolu yok mu bunun? Valla bak, yakalanirsak kizlara rezil oluruz! Ben Aylin´in yüzüne bi daha bakamam...

-Olmayiz, olmayiz! Ben herseyi düsündüm! Sen dediklerimi yap, gerisini ben halletcem!

-Aylin anlar! Aylin benim halimden birseyler cevirdigimizi "sip" diye anlar!

-Biz de onun icin sana "sakin ol" diyoruz, di mi? "Belli etme, her zamanki gibi dogal ol!" diyoruz... Allah Allah ya, bu kadar zor mu? Sen olmazsan olmaz, Dogan! Gevse biraz, topla kendini..

-Tamam! Tamam deniycem... simdi ne yapiyoruz? Kizlar gelince ben onlarla... cik, olmaz!... yok.. Soner, valla olmaz! Kadir amca duyarsa, beni öldürür.... zaten daha yeni düzelttik arayi..

-Yahu, simdi durduk yerde Kadir amca da nerden geldi aklina?

-Hic cikmiyo ki... Oturmus sanki ense kökümden beni izliyor....

-Hay Allah iyiligini versin senin, emi.. Hic gülecegim yoktu... Oglum, unut Kadir amcayi... O yok! Olsa bile, bi defa, bu hayirli bir is! Hem o beni zaten cok sever, bana yardim ettin diye sana bi sey demez!

-Yaaa demez! "Göster bana arkadasini, söyleyim sana kim oldugunu!" demez mi? Bana kötü örnek olacagini düsünmez mi?

-Niye düsünsün? Ha, niye öyle düsünsün? Bi defa, kazik kadar adama örnek mi lazimmis? Hem, kötülük bunun neresinde? Hic insan en yakin arkadasina basi dertteyken yardim etmez mi?

-Eder abicim, eder tabii... ama senin basin dertten kurtulmuyor ki... üstelik bu dert filan bile diil... Herseyin bi usulü kaidesi yok mu? Senin böyle seyler belki umurunda degil ama Kadir amcanin da öyle mi? Bi ögrenirse beni kitir kitir dograyacagini hic düsündün mü? Senin de hayatin kayar ya...

-Somsun oglum sen... Som Dogan! Herseyin en kötüsünü düsünmeden duramazsin!

-N´apayim abicim, tirstim bi kere! Kadir amca bu, sagi solu belli mi olur?

-Merak etme, bi sey olursa ben konusurum onunla aciklarim herseyi... seni zorladim derim! "Dogan´a silah cektim, bana yardim etmeseydi vuracaktim!" derim... Hadi o´lum yaa.. nerdeyse gelcekler, hazirla kendini...

-Tamam, tamam... basimin belâsi, senden kurtulus yok! Hadi bari söyle ne yapcaktik?

-Hah söyle! Aslan kardesim benim, adami fitik edene kadar zorlamasan olmaz sanki...

-Sen de her duydugunu aklina koymasan, her aklina koydugunu yapmasan olmaz! Anlat su dahiyane planini da, bi daha düsünelim...

-Bak, bana 5 dakika yeter! Senin bütün yapacagin sey kizlari mutfakta 5 dakika oyalamak! Yemeklerin tadina bakmalarini iste.. o yeni aldigin mutfak aletlerini göster... kadin milleti bayilir böyle ivir zivira... nasil calisiyormus filan.. Ya da ne bileyim akil danisir gibi yap... pirasa küp seklinde nasil dogranir diye sor, fasulye nasil islanir filan...

-Hadi ordan be, böyle yaparsam esas o anda tak, anlarlar sacmaladigimi, iyice iskillenirler... pirasanin küp sekli mi olurmus?.. cik, öyle olmaz!

-Iyi o zaman, daha inandirici ol! Kek tarifleri iste.. yahut cabucak zeytinyagli enginar pisirmelerini rica et... cig börek tarifi al... off Dogan! ne bileyim, ne yap et onlara benim icerde oldugumu 5 dakkacik unuttur.. iste hepsi bu kadar....

-Tamam, tamam da enginari kim yiyecek? Ben hic sevmem de.... bi keresinde annem yapmis...

-Ben yiyecem! Ben! Icin rahatladi mi simdi? Su isi bi halledelim var ya ben o enginarlari tek tek cig cig yiyecem.. Yeter ki sen benim dediklerimi yap.... of.. off...


devam edecek...

Seval.

15 Ocak 2008 Salı 17:45


-Tamam lan anladik, panikleme hemen.... Saka yaptim, ben hic sana enginar yedirir miyim?

-Tam saka yapacak günü buldun!

-Tamam dedik ya abicim uzatma… E, ne diyorduk, ben kizlari mutfakta oyalarken sen de Sevil´in el cantasindan kizin nüfüs cüzdanini yürütceksin, öyle mi?

-O´lum ona yürütmek denmez.. Alip yeniden yerine koyacagin bir seye cok cok “emanet” derler!

-Hay senin adalet duygunu sevsinler! E, peki emaneti aldiktan sonra ne olcak?

-Ben hemen bir bahane uydurup ortadan kaybolurum.. Islemler icin basvurduktan sonra da aksama evde bir yolunu bulup aldigim gibi gizlice yerine koyarim.. Sevil´in ruhu bile duymaz...

-Eee, o zaman operasyon bitti yani?

-Evet! Simdilik bitti sayilir!

-Simdilik mi?

-Daha dogrusu ilk etap diyelim....

-Nasil ya, daa bunun baska etaplari da mi var?

-Var tabi abicim, bi düsünsene sirf basvurmakla oluyo mu bu is? Bir sürü hazirlik var sonrasinda.. Eh artik , bi kez girdikten sonra isin icine, beni yari yolda birakmazsin di mi?…

-Birakir miyim ya, ne zaman biraktim ben seni yari yolda? Yeter ki yüzümüze gözümüze bulastirmayalim.. Gün verilmesi ne kadar sürer acaba?

-Insallah cok sürmez… Ya Dogan biliyor musun, bu karari aldigimdan beri sanki icim icime sigmiyor , böyle kipir kipir… Bazen senden önce ben kendimi ele vercem diye korkuyorum, Sevil niyetimi anlayacak diye ödüm kopuyor...

-Hadi yaa? Asiksin iste o´lum, sirilsiklam asikhem de! Bi de benimle dalgani gecerdin... Ama hani sence evlilik kölelikti? En güzel, en büyük asklarin katiliydi... Ne degistirdi fikrini?

-E artik tecrübeliyiz abicim... Yasadiklarimizdan dersimizi aldik di mi? Bi defa aski bozan da koruyacak olan da bizden baskasi degilmis. Degerini bildikten, sevdikten sonra sevdikleriyle birlikte olmak herseye bedelmis... Evet belki halâ biraz kölelik ama insan buna gönüllü raziysa, o zaman bir tercih sayilmaz mi?...

-Birak edebiyat yapmayi da sen suna asil neden Sevil´i kaybetme korkusu desene..

-Derim! Ne sandin, Sevil´i kaybetmekten ödüm kopuyor, ondan ve Efe´den ayri olmayi düsünemiyorum bile... Onlarsiz gecen yillara, kacirdiklarima yaniyorum...

-Tamam be celellenme hemen.. iyi de ediyorsun,yan sen abicim, yan! yancaksin tabi! O kadar halti yedikten sonra... Ben hep dedim sana ama... dinlemedin ki..

-Dogan, n´olur baslama yine...

-Neyse, annesiyle babasinin yeniden evlenecegini duyunca Efe kimbilir nasil sevincek… Ona müjdeyi ne zaman vereceksin?

-Nikahin kiyilacagi gün elbette, ona da herkes gibi en büyük sürpriz olacak!

16 Ocak 2008 Çarşamba 01:17





Sen hep o Can Tanriyar dedikleri heriften gördün di mi bunlari? Sürpriz nikah, habersiz hazirliklar filan...

-Ondan görmüssem ne var bunda? Baktim güzel fikir, atladim kaptim hemen! Düsünsene iyi bir organizasyonla kestirmeden hedeftesin! Bi defa sevdigin kadina yalvarma yakarma turlari yok!

-Dogru valla, senin Sevil´i cok ciddi olduguna inandirana kadar en azindan göbegin catlardi herhalde…

-Ha ha cok güldük! Komik Dogan!

-Gül bakalim.. Hem gül hem anlat..

-Ne diyordum? En güzeli ne biliyor musun, kayinvalideyi ikna calismalari da yok! Daha gik desem Zerrin Teyze canima okur! Gerci o her firsatta canima okuyacak ama olsun... Tabi bi de, kiz isteme merasiminden de bu sekilde kurtulmus oluyoruz.. Laf aramizda, senin basina gelenlerden sonra benim de gözüm acayip korktu ha...

-Bana o günü hic hatirlatma, hayatimin travmasini yasadim o gün...

-Tamam ya, bozulma hemen... Bak, geldi gecti artik! Ileride hep birlikte hatirlayip güleriz...

-Valla bu dedigine hic inanasim gelmiyor.. Siz gülersiniz de ben... E, bosver sen planin devamini anlat, sonra ne var sirada?

-Nikah günü belli olunca Aylin de en büyük sucortagi olarak aramiza dahil olacak!

-Nasil ya? Aylin mi? Madem nasilsa ögrenecek, niye ben nisanlimdan herseyi gizlemek zorunda kalarak cehennem azabi yasiyorum abicim?

-Acele etme, bir iki gün kala söyleriz.. Simdi duyarsa bakarsin dayanamaz Sevil´e bi seyler ima eder.... Ne de olsa o da bir kadin, yani... Nikahti, evlilikti, yok gelinlik, balayi, malayi lafini duydu muydu kontrolden cikar, sonra tut tutabilirsen..

-Belki de haklisin, cok sevinecegi icin.. Hmm, hic söylemeyelim o halde.. Ona da sürpriz olsun!

-Olmaz, cünkü onun yardimi olmadan biz senle ikimiz herseyi halledemeyiz! Ben bu defa Sevil´i beyaz gelinlik icinde görmek, eski klasik usulle evlenmek istiyorum.. Hem kizin da icinde bir özlem kalmasin, hatirladikca o günü, mutlulugu tam olsun....

-Vay be, Soner´ime bakin... Demek klasik örf ve adetlere dönüs ha? En iyisi yine onlar galiba.. Bravo, dostum seni kutlarim...

-Eh, biz de büyüdük artik.. illa aykiri olcak zamanlar geride kaldi... Gelinlik seciminde Aylin bize yardim eder diye düsündüm... Zaten Sevil´i dügün günü bir bahane uydurarak evlendirme dairesine getirmek de onun görevi olacak!

-Haklisin, Sevil seninle bir daha nikah dairesinin sokagindan bile gecmek istemez herhalde... Iyi de Soner, ya Sevil herseye ragmen kabul etmezse ne olcak?

-Dogancim, nikah masasini gören asik bir kadinin evlenmeye itiraz etmesi mümkün mü?

-Degildir insallah! Bu arada davetli listesinin hazirlanmasinda, herkese son anda haber verirken de Aylin yardim eder bize!

-Evet, en cok da Zerrin Teyze konusunda ona güveniyorum... Artik son anda nasil bir yalan atip onun da orada olmasini saglar bilmiyorum ama o da olmali!

-Merak etme biz telefon acar “Soner kaza gecirdi, ölmeden sizden af dilemek istiyor!” dersek gözleriyle görmek icin kosa kosa verdigimiz adrese gelir herhalde...

-Gelsin de ne niyetle gelirse gelsin, yeter ki Sevil´in mutlulugu eksiksiz olsun o gün!

-Merak etme, hallederiz be evvel Allah!

-Ne iyi olur... Sonra da ver elini balayi.. Aa sahi, Efe birkac gün sizinle kalabilir degil mi?

-Kalabilir tabii...

-Gel ya, sööle bir sarilayim sana, insanin senin gibi bir dostu olduktan sonra daha nesi olsun...

-Ne demek canim, sen de benim icin... öylesin....

-Eyvah! Geliyorlar... Hadi hadi, sallanma cabuk yerine gec... Bak, bak geliyorlar!.. Dogan, ne yapcaktik oglum biz?


BITTI :)

Arkadaslarima kücük bir tebessüm olsun dilegiyle..
Seval.

16 Ocak 2008 Çarşamba 01:23



-Ay, bu kadar telas etmesene, daha 3 saat vaktimiz var, rahat rahat yetisiriz!

-Olsun! Biz yine de acele edelim, ne olur ne olmaz... Ben hemen bir taksi cevireyim de... Taksii... Taksiiiii...

-Ben halâ cikaramadim, kim evleniyor demistin? Ben gercekten taniyor muyum?

-Anlattim ya sekerim! Cok iyi taniyorsun hem de... Hah, bak taksimiz de geldi... Hadi cabuk ol da binelim, yolda konusuruz...

-Tamam Aylin, uf,cekistirip durma öyle! Hay Allah! Seni daha önce böyle gördügümü hic hatirlamiyorum....

-Iyi günler! En kisa yoldan Kadiköy´e.. Nikâh dairesine ... Lütfen, acele edin!

-Peki Han´fendi!..

-Tesekkürler... Sen az önce ne diyordun Sevilcim?

-Sen! diyorum, bir baskasi icin bu kadar heyecanlanirsan, kendi nikâhinda kimbilir neler cektireceksin bize.. Zavalli Dogan´a simdiden acimaya basladim, haberin olsun!

-Ask olsun Sevilcim! Benimle dalga mi geciyorsun? Ilk kez sahitlik etcem, düsünsene imza atarken herkes bana bakacak... Video cekilecek, nasil heyecanlanmam? Sence elbisem nasil? Cok mu sade? Ya, sacim, makyajim bari iyi mi?

-Cok güzelsin! Keske daha önceden haberim olsaydi, ben de farkli bi seyler giyerdim.. Neyse ki, ben göz önünde olmayacagim, sadece davetliyim...

-Sen her halinle güzelsin, biricik arkadasim benim! Hem merak etme, biz senle kimseye görünmeden dogruca gelin odasina gidecegiz... Orda hazirlanir, davetlilerin icine öyle cikariz...

-Demek gelinin sahidi sen olacaksin, ne güzel!... Insallah cok mutlu olurlar, mutluluklarinin da sahidi olursun..

-Insallah sekerim, insallah!

-Handan, demistin di mi?

-Kim?

-Nikahina gittigimiz gelin adayi! Ay, sen iyice dagildin Aylin! Peki, ben Handan´i nerden taniyorum?

-Bir keresinde Kadriye halamin kizi Semiha ablamlarla hep birlikte yazlik sinemaya gitmistik! Sen de bizimle gelmistin.. Hmm, galiba Kadiköy´e tasindigimiz seneydi..

-E, ama pes yani, o zaman biz bile cocuktuk, herhalde Handan kucakta bebekti...

-Yok canim, 3 - 4 yaslarinda vardi sanirim...

-Hayret, ben hic hatirlamiyorum... Izmir´deki halanin seysi... Sahi neyiydi?

-Ay, orasi cok karisik, hic sorma...

-Aylincim apar-topar atladigimiz taksiyle bir nikaha gidiyoruz! Sen sahitlik yapacak kadar iyi taniyorsun ama ben, neden davet edildigimi de, kimi kutlayacagimi da bilmiyorum! Sence de biraz garip degil mi?

-Tamam, tamam! Heyecandan düsünemedim... Bak anlatayim, Semiha ablami taniyorsun!

-Elbette, halanin kizi, yani Deniz´in annesi...

-Evet! Seni de cok sever, biliyorsun.. Dün aksam telefonda iki göz iki cesme aglayarak "Illa Sevil´i de al, mutlaka beraber gidin! Istanbul´da sizden baska hic kimsesi yok, kizcagizi böyle bir günde yanliz birakmayin!" diye yalvarinca ben de, sana sormadan senin adina söz vermek zorunda kaldim! iste bu yüzden kostura kostura gidiyoruz!

-Canim iyi etmissin, Semiha ablayi ben de severim, o rica ettiyse seve seve de gideriz... Ama kendileri niye gelmediler?

-Erol enistemin romatizmalarini unuttun mu? Iste yine azmislar...

-Ya? Cok gecmis olsun... Ama hala anlamadim, Handan Semiha ablanin neyi oluyor bu durumda?

-Handan seyy, galiba görümcesinin kocasinin bir akrabasi mi ne? O sene geldiklerinde onu da yanlarinda getirmislerdi.. Dedim ya, hep birlikte sinemaya gitmistik! Hadi ama, Söför bey daha hizli gidemez miyiz?

-Han´fendi trafigi görüyorsunuz... Yine de iyi geldik sayilir... Bakin nikah dairesi su karsidaki cicekcinin hemen yani...

-Sen simdi dooru arka kapiya cek! Bizi kimse görmemeli....

-Aylin, cekistirme!


devam etcek insallah!

NOT: Mistafa kardesim o periler bir süre daha bende kalsinlar, bak yarin nikah var, sonrasinda kismetse balayi.. Eh, yavas yavas vuslata yaklasiyoruz... Artik bedeli ne tutarsa sanirim, bütün arkadaslar aramizda toplar, karsilariz.. :)

Sevgiler

Seval.

17 Ocak 2008 Perşembe 16:40




Binanin arkasindaki servis kapisinin önünde taksiden inen Sevil ile Aylin hizli adimlarla kendilerini karsilayan Dogan´a dogru ilerlediler. Dogan, az sonra hep birlikte katilacaklari özel davete uygun, resmi sayilabilecek kadar sade ve güzel kesimli acik gri renkli bir takim elbise giymisti. Beyaz gömleginin üzerine taktigi ayni renkteki ipek kravati ve yakasina ilistirdigi beyaz bir karanfille kiyafetindeki zerafet tamamlaniyordu.

Aylin son bir kac saatte neler yasandigini soran bakislariyla gözlerini aradigi bu adama bir kez daha ne kadar hayran oldugunu düsündü. Dogan o gün, her zamankinden cok daha hos ve daha bir yakisikliydi.

Bu duygularla uzanip kücük bir öpücükle selamladigi nisanlisina takilmadan duramadi. "Biz galiba yanlis dügüne geldik! Bey´fendi, acaba damat bey siz misiniz?" derken cok begendigini belirtmek ve saka yaptigini ele vermek ister gibi gülümsüyordu.

Aylin´i görür görmez bütün gerginligi kaybolan Dogan´in aslinda cok hosuna gidiyordu sevdigi kadinin ona böyle takilmasi. Bu sözleri uzun bir cevapla karsilamayi isterdi ama can dostu Soner´in hakkiydi öncelik vermesi gereken.

Sevgiyle parlayan gözlerini üzerinden ayirmadan sarildi nisanlisina ve takindigi cok ciddi bir ifade ile "Hayir, han´fendi! Ben sadece onun sahidiyim! Ama insallah sizin gercek bir gelin olacaginiz dügünde, damat ben olurum!" dedikten sonra ekledi "Askim, ya, nerde kaldiniz? Hadi, biz coktan haziriz!"

Sitem eder gibi sarfettigi bu sözleriyle ayni zamanda "plânlarinin uygulandigi" mesajini vermis oluyordu.. Dogan, "Biz haziriz!" demisti. Gercekten hazir miydilar? Soner ne haldeydi acaba?




Taksinin arka kapiya yaklastigini gören Soner, daha önce anlastiklari gibi, Sevil ile basbasa konusmak icin hazirlattigi odaya girmis ve (Allah bilir?) ne feci sancilarla kivranarak, az sonraki kader anini bekliyordu.

Artik hersey Sevil´in dudaklarindan dökülecek tek bir kelimeye kalmisti. Soner, bu defa tüm hayatini, gelecegini, askini, gururunu hatta oglunu o kelimeye baglamisti.. Varini yogunu tek bir iskambil kagidina yatiran bir kumarbaz gibi, Soner de o gün hayatinin kumarini oynuyordu! Eger bekledigi gibi kazanirsa, asik oldugu kadin ve cocugunun sevgisiyle isinan yuvasinda bulacagi sonsuz mutluluk olacakti mükafati...

Ama ya kaybederse? Dogan, arkadasinin böyle bir durumda ne hale gelebilecegini düsünmek bile istemiyordu. Hemen toparladi kendini ve rolü geregi yapmasi gerekenleri hatirladi.

Kendisini bekleyen sürprizler zincirinden habersiz onu yanagindan öperek selamlayan Sevil´e sesinin normal cikmasina gayret ederek "Hosgeldiniz! Sevilcim nasilsin? Bi yanlis anlama oldu galiba.. ama hersey yolunda, hic merak etme.." diyebildi..

Kendi nikâhina getirildigini halâ bilmeyen Sevil, Dogan´in bu telâsini yakinda onu ve Aylin´i bekleyen dügünlerinin heyecanli sabirsizligina yordugu icin son derece sakin olarak gülümsedi ve "Ben iyiyim Dogan, asil sen nasilsin?" diye karsilik verdi.

Sevil´in bu dogal hali Dogan´in biraz daha rahatlamasina yol acti. Simdi ezberledigi rolünü daha inandirici oynayabilirdi.

"Eh iste biraz yorulduk ama degdi dogrusu..." dedikten hemen sonra ekledi, "Ya, Sevilcim, kusura bakmazsan icerde benim Aylin´e göstermek istedigim bir sey var da... Biz gelene kadar sen su odada bir iki dakka bekler misin? Biz simdi döneriz..."

Aylin Dogan´in ne demek istedigini hemen anlamisti, iste o an gelmisti. Bundan sonrasi sevgili arkadasinin yazgisi sayilirdi.. Onun karari olacakti herseyi belirleyen.

Icinden gecirdigi "Sevilcim at yüreginden korkularini ki, sesini duy. Onun kimin icin attigini gör, ne olur!" sözleri bir dilekten ötede, bir dua kadar ictendi..


Aylin, artik gizleyemedigi merakli gözlerini arkadasina cevirerek hafifce göz kirpti ve "Beklersin tabi, di mi sekerim?" diye sordu. "Bakalim, sevgili nisanlim bana neyi gösterecekmis? Hemen ögrenmezsem valla catlarim!"

Sevil´in cevap vermesini beklemeden koluna girdigi nisanlisina dönerek gurur ve sevgiyle bakti. Dogan onun gözünde tam anlamiyla bir kahramandi, ne kadar güzel bir insan, nasil vefali bir dost oldugunu bir kez daha kanitlamisti..

Sevil de gülümsüyordu, cok sevdigi arkadaslarina bakarken. Aylin ile Dogan´in yanyana geldiklerinde cevrelerine yansittiklari o huzur dolu harmoni Sevil´i hep mutlu etmisti.. "Elbette beklerim, siz keyfinize bakin!" dedikten sonra ona gösterilen kapiya dogru ilerledi ve acip iceriye dogru bir adim atti.

18 Ocak 2008 Cuma 15:17






Dogan "Eh iste biraz yorulduk ama degdi dogrusu..." dedikten hemen sonra ekledi, "Ya, Sevilcim, kusura bakmazsan icerde benim Aylin´e göstermek istedigim bir sey var da... Biz gelene kadar sen su odada bir iki dakka bekler misin? Biz simdi döneriz..."

Aylin Dogan´in ne demek istedigini hemen anlamisti, iste o an gelmisti. Bundan sonrasi sevgili arkadasinin yazgisi sayilirdi.. Onun karari olacakti herseyi belirleyen.

Icinden gecirdigi "Sevilcim at yüreginden korkularini ki, sesini duy. Onun kimin icin attigini gör, ne olur!" sözleri bir dilekten ötede, bir dua kadar ictendi..

Aylin, artik gizleyemedigi merakli gözlerini arkadasina cevirerek hafifce göz kirpti ve "Beklersin tabi, di mi sekerim?" diye sordu. "Bakalim, sevgili nisanlim bana neyi gösterecekmis? Hemen ögrenmezsem valla catlarim!"

Sevil´in cevap vermesini beklemeden koluna girdigi nisanlisina dönerek gurur ve sevgiyle bakti. Dogan onun gözünde tam anlamiyla bir kahramandi, ne kadar güzel bir insan, nasil vefali bir dost oldugunu bir kez daha kanitlamisti..

Sevil de gülümsüyordu, cok sevdigi arkadaslarina bakarken. Aylin ile Dogan´in yanyana geldiklerinde cevrelerine yansittiklari o huzur dolu harmoni Sevil´i hep mutlu etmisti.. "Elbette beklerim, siz keyfinize bakin!" dedikten sonra ona gösterilen kapiya dogru ilerledi ve acip iceriye dogru bir adim atti.

Demistik, hatirlarsaniz...

20 Ocak 2008 Pazar 01:30



Sevil, yüzünde halâ kaybolmamis tebessümü ile cekip actigi kapidan iceriye girmek üzere ilk adimini attiginda, odanin tam ortasinda ayakta duran Soner´i görünce oldugu yerde dondu kaldi.

Gözleri hemen birbirini bulmustu, saskinlik ve merak doluydu bakislari. Ikisi de birbirinin gözlerinin hapsinde, kipirdamaktan aciz, olduklari yerde duruyor, ne biri ötekine bir sey diyebiliyordu, ne de digeri karsisindakine dogru bir adim atmayi düsünebiliyordu.

Sevil nasil sasirmasindi ki? O, Soner´i ancak cok sonra, salondaki davetlilerin arasinda görecegini saniyordu. Telefonda görüstüklerinde ona “Gitmezsek Aylin´e, Kadir amcaya filan ayip olur, bir-iki dans eder sonra bi bahaneyle kacariz!” derken son derece isteksiz görünen adamin bu sekilde birdenbire, üstelik de böyle bir kiyafet icinde karsisina cikacagini kirk yil düsünse aklina getiremezdi.

Kabul, Dogan da basit bir tören icin biraz abartili giyinmisti. Ama o gelinin akrabasi sayilan Aylin´nin nisanlisi sifatiyla ve az önce söyledigi gibi damadin nikah sahidi olmasi sebebiyle biraz da dügün sahibiydi. Bu yüzden Dogan´in öyle özel giyinmesi yadirganamazdi.

Iyi de, Soner´e ne oluyordu? Sanki onun icin özel dikilmis gibi üzerine oturan siyah smokinin icine giydigi beyaz gömleginin kalitesini daha cok belirginlestiren yine siyah renkte secilmis zarif papyonu ve yakasinda Dogan´in yakasinda da gördügü beyaz karanfil ile moda dergilerinden firlamis damatlari andiriyordu. Hatta o kendisine bakan koyu gözlerinde isildayan sevgi piriltilari ve dudaklarindaki o cekingen oldugu kadar da sevimli gülümsemesiyle onlardan cok daha yakisikli oldugunu bile söyleyebilirdi hinzirin..

devam edecek...


Sevil, büyülenmis gibi kipirdamadan oldugu yerde dururken, kafasinin icinde en ucuk–kacik düsünceler en karmakarisik bir sekilde birbirini kovalamaya devam ediyorlardi..

Soner´in belki de anne-babasinin bosanmalari yüzünden kendi kendine gelistirdigi alerjisiyle, nikah törenlerini hic sevmedigini, ancak hatir icin bazi arkadaslarinin dügün eglencelerine katildigini biliyordu.

Sonraki yillarda calistigi ofise her gün takim elbise ve kravatla giden bu adam, zamaninda kendi nikâhina, özellikle üzerinde yazlik bir t-shirt ve kot pantolunuyla gelmis, Sevil´i basit bir askili bluz ve bermuda sortunu giymeye ikna etmisti.

O zaman ayaklarini yerden kesip onlara herseyi unutturan yildirim asklarinin yildirim nikâhi böyle siradisi gerceklesmisti.

Halbuki ayni Soner, simdi hic tanimadigi birinin dügün töreninde asiri sayilacak kadar resmi bir kiyafet giymis, en sevimli ve yakisikli haliyle tam karsisindaydi. Hic bir sey söylemeden biraz mahcup, tipki Efe´nin kabahatli oldugunda yaptigi gibi ona bakiyordu...

Acaba yanina yaklasmak icin ne bekliyordu? Ilk adimi o mu atmaliydi? Off ne demek oluyordu tüm bunlar?

Sevil yillarca okuyup insan psikolojisiyle ilgili ögrendigi onca bilginin kendisine o an hic bir faydasinin olmadigini esefle fark etti. Kendini ne kadar zorlarsa zorlasin bu durumu neye yormasi gerektigini, nasil bir tepki vermesinin dogru olacagini kestiremiyordu...

devam edecegi kesin...:)
Iyi geceler..

Seval.
20 Ocak 2008 Pazar 01:58



"Elbette ben beklerim, siz keyfinize bakin!" diyerek ona gösterilen kapiya dogru ilerleyen Sevil´in yanindan ayrilan Dogan ve Aylin biraz uzaklastiktan sonra ortadaki genis kolonun arkasina gizlendiler. Simdi arkadaslarini ona görünmeden izleyebilirlerdi.

Sevil odaya girer girmez kapinin önünde etten duvar olacak ve sebep ne olursa olsun hic kimse tarafindan icerdekilerin rahatsiz edilmemelerini saglayacaklardi.

Cünkü, o kapi tekrar acildiginda, sevgili dostlarinin ömür boyu birlikte olmak icin elele verdiklerini görmekti bütün umutlari. Birlikte sahitlik etmek istedikleri onlarin mutlulugundan baskasi degildi...

Ancak Sevil´in iceriye girecek yerde, yari araladigi kapinin esiginde adeta oraya cakilmis gibi kalacagini hic hesaba katmamislardi..

Saskinlikla bu beklenmeyen duruma bir anlam veremeyen Aylin "Yanlis oda mi yoksa?" diye sorunca, ondan farki olmayan Dogan da "Ha.. hayir hayatim, oda dogru! Soner orda olcakti!" diye cevap verdi. Neler oldugunu anlamaya calisirken, bakislari kapidaki Sevil ile birbirleri arasinda gidip geliyordu..

Kendini ilk toparlayan Aylin oldu. Isaret parmagini dudaklarina götürerek Dogan´i sessiz olmasi icin uyardiktan sonra usulca egildi ve ayagindaki yüksek topuklu ayakkabilarini cikartip hayretler icinde kendini izleyen nisanlisinin ellerine zorla tutusturdu.

Ciplak ayaklarinin sessiz kücük adimlariyla Sevil´in arkasina iyice yaklastiginda sirf sevdigi adamin asik gözlerinde kayboldugu icin odaya girmeyi unuttugunu gördügüne cok sevindi.

Ancak kesintiye ugrayan plânlarinin devami icin birsey yapmak zorunda oldugunu da görüyordu Aylin. Daha yapilacak birsürü is varken kaybedilen her dakikanin önemi büyüktü!

Bütün cesaretini topladi ve bir eliyle Sevil´i bel hizasindan iceriye dogru hafifce iterken ayni anda, diger eliyle kapiyi üzerine kapatarak hizla arkasini döndü ve narin bedeninin bütün kuvvetiyle kapiya dayandi. Sanki Sevil ordan cikmak isteyip kapiyi zorlayacak, o da böyle engel olacakti...

Ama baska ne yapabilirdi ki? Günlerdir Sevil´den gizli, onun mutlulugu icin yaptiklari plânin bozulmasina izin veremezdi ya... Herseyi ayrintilarina kadar düsünmüsler, hep birlikte seferberlik ilân etmiscesine kosturmuslardi. Hele süphelenmemesi icin Sevil´e anlattigi masallar... Bunca emek hep bu ani hazirlamak icin degil miydi?

"Harikaydin!" diye fisildayan Dogan´in yanina geldigini fark etmesiyle düsünceleri bölündü. Aylin, kendisine uzatilan papuclarini tekrar ayaklarina gecirirken keyifle gülümsüyordu..

Simdi büyük basarilarin kahramanlara yakisir bir gururla elele verip önünde gönüllü nöbet tutacaklari kapiya yanyana yaslanabilirdiler..

Artik ne iceri - ne disari, oradan gecis yoktu!

24 Ocak 2008 Perşembe 15:51


Gözlerini kapida donup kalan Sevil´den ayiramayan Soner ezberledigi sözcüklerin hepsini unutmustu. Sevil ayakkabisinin ince topugunun üzerinde gerisin geriye dönüp kacar saniyor, kipirdamaktan korkuyordu.

Keske insanin sadece bakislariyla derdini anlatabilmesi ve sevdigi insana onun icin atan kalbinin sesini duyurabilmesi mümkün olsaydi.

Birden arkasindan Sevil´e dogru yaklasan gölgeyi fark etti ve Aylin´in niyetini hissetmis gibi bir refleksle öne dogru atilarak, sendeleyen Sevil´i kucaklayip belinden yakalamayi basardi. Ayni anda hizla kapatilan kapinin sesiyle sicrayan Sevil de korkup ona sarilinca birbirlerinin kollarinda buldular kendilerini.

Aslinda hic bir tehlikenin olmadigini odanin sessizliginde anlamalari bir kac saniye sürdü, öyle birbirine sarilmis kalmalari icin bir neden olmadigi icin kollari birbirinden zorla cözüldü.

Soner sanki hersey cok normalmis gibi rahat olmaya calisirken, icinden sesinin herzamanki gibi cikmasini dileyerek birsey söylemek istedi.."Hay Allah, az daha düsüyordun... birden sey carpinca.. kapi..." Oh be, buna da sükür! Nihayet konusacak gücü bulmustu..

Sevil´in hâlâ anlamadigi o kadar cok sey vardi ki! Ilk aklina gelen sorulari düsünmeden siralayiverdi.. "Soner! .. neler oluyor? Sen kimi bekliyorsun? böyle....neden bu kiyafetle... yani neden burdasin diycektim!"

Sevil, Soner´in onu kolundan tutarak "Anlaticam... gel bi oturalim!" dedikten sonra, odanin karsi duvarinda asili büyük bir aynanin önündeki kanapeye dogru yönlendirmesine itiraz etmedi. Sorularina gelecek yanitlarin ayaküstü gecistirilecek kadar basit olmadiklari o kadar belliydi ki...


Sevil´i oturtup kendi de yanina, kanapenin kenarina usulca ilisen Soner sevdigi kadina herseyi aciklamasi gereken o anin geldigini görüyordu fakat, söze nerden baslayacagini bilmiyordu..

Bogazini temizlemek icin hafifce öksürüp yutkunduktan sonra kesik kesik konusmaya basladi "Simdii...nasi desem? Bak ..Söyle söyliym.. Sevilcim.. ben.. yani... düsündüm..de... seyy.. dedim ki... Cik, yok böyle olmiycak.. bi dakka.. sen kipirdama.. par..don...."

Soner hayatinda böyle bir durumda kaldigini hatirlamiyordu. Büyüklerin "Dut agacinda bülbül.." dedikleri sey kesin bu olmaliydi. Kendi kendine "O´lum, bu dagittigini toparlayamazsan, en mutlu olmayi düsündügün gün, yandigin gündür!" diyerek bütün cesaretiyle ayaga kalkti.

Sevil ile onun arasinda biraz mesafe olmasi sartti.. Anlasilan onun gözlerinin icinde kaybolacak, ona uzansa dokunacak kadar yakin olursa konusabilmesi imkansizdi..


devami edecek..

25 Ocak 2008 Cuma 15:21



Simdi söyleyeceklerini merakla bekleyen Sevil´in birkac adim uzaginda tam karsisinda duruyordu. Elleriyle önce kumasin üzerinden pantalonunun ceplerini yokladi, sonra sira ile ceketinin yan ve gögüs ceplerini. Sol ic cebinden elinde hissettigi sertlik aradiginin orada oldugunu gösteriyordu. Sevinci gülen gözlerinde okunuyordu.

Ceketinin ic cebinden cikarttigi siyah kücük kutucugu elinden birakmadan diger eliyle uzanip kanapenin üzerindeki minderlerden birini alarak Sevil´in ayaklarinin dibine atti.

Sevil büyük bir dikkatle onu izliyor, tek bir hareketini bile kacirmak istemiyordu.. Az önce anlasilir nitelikte tek bir cümle kuramayan adam simdi elindeki kutucuktan gizli bir güc almis gibi son derece sakin ve kendinden emindi.

Iki eliyle tuttugu pantolonunun pacalarini ayni anda yukariya dogru hafifce cekip yerdeki mindere dizlerinin üzerinde cökerken de gülümsüyordu. Kendi kendine yüksek sesle düsünür gibi mirildandi "Ütüsü bozulmasin..."

Sevil nefesini tutmus, mutluluktan pembelesen yüzünde karanlikta yildizlar gibi parlayan gözlerle ona bakiyor, o kutucugu gördükten sonra neler duyacagini cok iyi tahmin edebiliyordu. Heyecandan hafifce titreyen ellerini kucaginda birbirine kenetleyip bekledi.

Yerlestiginden emin olunca derin bir nefes aldi Soner. Yeniden yutkunmasi konusmaya hazirlandigini gösteriyordu.. "Bastan aliyorum.." derken bakislarinda son derece önemli kararlar aciklayacak insanlarin agir ciddiyeti vardi.

Ikisinin de baslari hemen hemen ayni hizada, birbirine cok yakindi. Gözleri o kisacik mesafeden söyleyecekleri her sözü, edecekleri her yemini onaylamaya coktan hazir....



bitmedi, simdilik bu kadar..

Iyi haftasonlari, iyi tatiller...

Sevgiler
Seval

25 Ocak 2008 Cuma 15:40



Soner elindeki kutunun kapagini acip icinde parlayan tasa söyle bir baktiktan sonra tekrar gözlerini Sevil´e cevirdi "Sevilcim.." diye basladigi sözlerine heyecandan kisilan sesiyle devam etti

"Bu kücücük tas olsa olsa "bunu veren adam seni cok seviyor!" diyen bir isaret olur... sevgimin karsiligi degil.. Ama sen zaten, seni cok sevdigimi cok iyi biliyorsun!"

Artik durup düsünmesine bile gerek yoktu, duygulari kelimelere dönüsüp dudaklarindan kendiliginden dökülüyorlardi.

"Ben de seni cok üzdügümü biliyorum, senin korkularini anliyorum.. ve yine biliyorum ki senden ayri kalmaya, sensizlige dayanam... anladim ki, iyi veya kötü, her günde, hastalikta saglikta seninle olmak istiyorum, seni sevmek, seni mutlu etmek... gülmeyi de aglamayi da seninle paylasarak, seninle yaslanmak... istiyorum!"

Onun bi anlik duraklamasini firsat bilen Sevil gözlerine dolan yaslari umursamadan bir rüyada olmaktan korkar gibi "Ama..." diyerek birseyler söyleyecek olduysa da, Soner devam etmesine izin vermedi..

"Lütfen hayatim, sözümü kesme.. biliyorum sen simdi "iyi düsünmeli, olur mu olmaz mi" diye bir sürü neden bulcak, itiraz edeceksin.. haklisin belki... ama biz, bizimle birlikte Efe.. bu kadar cok zaman kaybettikten sonra, ne kadar düsünsek eninde sonunda yine birbirimize ait oldugumuzu anlamayacak miyiz? Sence de bi sans daha hak etmedik mi?"

Yine kisa bir ara verdikten sonra konusmasina Sevil´i ürkütmekten korkar gibi cekinerek kelimelerin üstüne basa basa devam etti.

"Diyorum ki, düsünmeye evlendikten sonra birlikte devam etsek? Birbirimizi severek oglumuzu büyütsek.. Ha, olmaz mi? Yani, eger sen de beni, herseye ragmen benim sandigim gibi seviyorsan... yine benim karim olur musun? Benimle bir kez daha evlenir misin?"

Sustu Soner. Bildigi hic bir kelime yoktu daha fazlasini anlatacak... Simdi Sevil´in iki dudaginin ucundaydi herseyi... Tüm gelecegi, mutlulugu kisaca kaderi...


bitmedi...

26 Ocak 2008 Cumartesi 12:14




Sevil´in verecegi reaksiyonu beklerken, onun itiraz anlaminda hic bir sey söylemedigi her saniye umudunun cogaldigini hissediyordu..

Sevil´in suskunlugu uzadikca icindeki umut bir sevinc coskusuna dönüstü...

Sevil hemen "hayir" dememisti! Ama “belki” icin vakitlerinin olmadigini da biliyordu... O zaman bu.. bu suskunluk bir "evet" sayilmaz miydi? Yani .. demek ki.. Tanrim! Bir insanin bu kadar mutlu olmasi nasil mümkün olabilirdi?

Hâlâ elinde tuttugu kücük kadife kutuya minnetle baktiktan sonra Sevil´in gözlerini aradi. Bildigini sandigi yaniti, simdi onlarin onayladigini görmek istiyordu...

Oysa Sevil onun söyledikleri ve söylemeden anlattiklariyla o kadar duygulanmisti ki, basini dik tutacak gücü kalmamis gibi önüne egmisti.. Güzel gözlerini kucagindaki ellerine kilitlenmis, hafifce burnunu cekiyor, göz pinarlarindan bir eline düsen damlalari digeri ile siliyordu..

Soner, ona oracikta simsiki sarilip, saclarini oksamak, sebep oldugu bu yaslari dudaklariyla kurutmak istediyse de kendini tuttu, öylece bakti kaldi. Bu, cok özel ani asla unutmayacakti...

Sonra, dizlerinin üzerinde durusunu bozmadan aynanin önündeki etajerin üzerinde duran selpak-kozmetik kutusundan birkac kez arka arkaya cekerek cikartigi kagit mendilleri sevdigi kadinin kucagina birakti.

Anlasmak icin konusmalari gerekmiyordu artik..

Sevil, derin bir nefes alarak hic bir sey söylemeden aldigi mendillerle gözlerini kuruladi, burnunu sildi. Bunlari yaparken hâlâ basini kaldirip Soner´in yüzüne bakmamisti. Simdi de bütün dikkatini elinde yumak ettigi mendilleri cekistiren parmaklarina vermis, onlari inceliyordu...

Gözlerinde derin bir sevgiyle onu izleyen Soner daha fazla dayanamadi ve eliyle incitmekten korktugu bir kelebege dokunur gibi hafifce tuttugu cenesinden basini güzel gözlerini görecek kadar yukariya kaldirdi. Karsi koymamisti Sevil, sadece gözleri yari kapaliydi..

Soner, onun bu uysalligindan güc alarak, kulagina bir sey söylemek ister gibi biraz daha sokulunca Sevil´in cok sevdigi kokusu oldu onu karsilayan.

Sevincle derin bir nefes alarak icine cekerken o kokuyu bir sir verir gibi fisildadi "Ha, ne dersin?" “Sevgilim, evlenelim mi? Bak, sana yemin ederim bu son olcak! Söz! Binlerce defa söz! Ölümüne söz!“

Soner´in söyledigi o kadar güzel sözden sonra, ona yüzünde nefesinin sicakligini duyacak kadar yakinlasmasiyla deli gibi atan kalbinin o heyecana dayanamayip duracagini sanan Sevil, son söyledikleriyle gülümsemek zorunda kaldi.
Gözlerinden yeniden süzülen damlalarla hos bir tezat olusturan bu gülücügün ardindan derin bir ic cekisle ne evet ne de hayir, sadece "Ah, Soner!" diyebildi.

Sevmekten hic vazgecmedigi bu adama daha fazla karsi koyacak gücü kalmamisti.

bitmedi..

26 Ocak 2008 Cumartesi 12:22


Sevil´in ona hayat veren bir nefes gibi adini söyledigi anda yüreginin icinde aniden birbir günesin dogduguna bahse girebilirdi Soner.

Sokuldugu yerden azicik geriye cekilip sevgiyle parlayan gözlerini gururla Sevil´in saclarinda ve yüzünde uzun uzun gezdirdikten sonra yine gözlerini buldu.

Aldigi yaniti begenmedigi icin cikisir gibi "Ne bu simdi? "Evet" mi? Ne bicim evet?" derken gözlerini indirmis, özlem dolu bakislarini Sevil´in dudaklarinda sabitlemisti, "Bi daa söyle.." diye fisildadi..

Bu bakislarin karsisinda nefesi kesilen Sevil onun niyetini anlamisti, birazdan olacaklari hissediyor, heyecanla bekliyordu.

Bu sessiz daveti alan Soner, Sevil´in ona "Evet!" demek icin araladigi dudaklarini bir sey söylemesine firsat vermeden kendi dudaklariyla kapatti. Sevil´in de onu istedigini yüreginde duyduktan sonra kulaklariyla isitmek icin acelesi yoktu..

Önlerinde bunu defalarca söyleyecekleri bir ömür vardi..


bugünlük bu kadar.. :)



Seval.

26 Ocak 2008 Cumartesi 12:24


Ben son yazdiklarimi eklemek istiyorum. Keyifli okumalar...

Soner yine yapacagini yapmisti!

Onu gözlerinde hapsedip söyledikleriyle ayaklarini yerden kesmis, en güzel duygulardan olusan bir okyanusun en dibine götürmüs ve iste, tüm aklini mantigini saf disi birakmisti.. Yeryüzünde Sevil´i böylesine alt-üst etmeyi basarabilecek tek bir erkek daha olamazdi, yoktu!

Birlikte teslim olduklari askin büyüsüyle dudaklari birlesir birlesmez kendiliginden kapanan gözlerini acamadan, dudaklarinin ne zaman Soner´in israrina yenik düserek ona karsilik verdiklerini kestiremedi. Bilincinden o saniyelerin tarif edilmez tadindan baska hersey silinmisti...

Hic ayrilmak istemiyormus gibi nefessiz kalincaya dek öpüsmeye devam ettiler. Soluk soluga birbirlerinden ayrildiklarinda Soner, kanapede uzanan Sevil´in üzerindeydi, Sevil ´in kollari onun boynuna dolanmis...

Kisa bir süre icin bile olsa kendilerini kaybettiklerinin farkina varinca, ilk kez öpüsen liseli gencler gibi biraz da utanarak birbirlerine gülümsediler. Nasil olmustu da kendi kollarinin digerine simsiki sarildiginin bile farkina varamamis, ne zaman Sevil´in tek basina oturdugu kanapeye birlikte uzanmislardi? Ikisi de bilmiyordu.

"Simdi seni alip burdan cok uzaklara kacmak isterdim!" dedi Soner "Ama olmaz! Cünkü yapacak cok isimiz var sevgilim!"

Soner´in boynundan kollarini cözen Sevil, bir sey söylemeden, omuzlarindan hafifce iterek ona, üzerinden kalkmasini istedigini belli etti. Bir yandan da düsüncelerini yeniden toparlamaya calisiyordu. Merakla "Ne isimiz var?" diye sordu.

Soner´in orada kalabilmek icin israr edecegini zannederken, onun "Tamam, hayatim kalkiyorum.." deyip uysallikla itaat ettgini görmek bayagi sasirtti Sevil´i ancak disarida kendilerini bekleyenleri düsünmek icin kendini zorlayan Soner´in baska secenegi yoktu ki..

Onun agirligindan kurtulan Sevil hemen dogrulup oturdu. Kadinsi bir icgüdü ile dagilan saclarini parmaklariyla sekillendirip düzeltmeye koyuldu. Ayni anda bluzunun acilmis yakasina ilisen gözleri, az önce Soner´in o dügmeleri acan elinin ve teninde dolasan dudaklarinin sicakligini yeniden hissetmesine sebep oldu.. Kendisinin ona engel olmayi aklindan bile gecirmedigini de animsayinca, gözle görünmeyen bir alev dalgasinin tüm vücudunu yaktigi duygusuna kapilarak, gizlice kapatmak icin öbür yana dogru döndü. Kipkirmizi olduguna yemin edebilirdi, düsündüklerini görmesinden korkarak gözlerini kacirdi Soner´den.

Soner büyük bir olgunlukla onun bu haline, ona belli etmeden gülümsemekle yetindi.

Bu konuda bir sey söylemeden egildi ve onlar öpüsürken minderin üzerine düsen kücük kadife kutuyu yerden kaldirdi..

Itina ile icinden cikarttigi yüzügü Sevil´in parmagina gecirdikten sonra dudaklarina götürdügü eli öptü ve "Nasil, gercekten begendin mi?" diye sordu.

Aylin´in danismanligi ve tavsiyeleri ile alinan yüzük, Sevil´in parmagina tam olmus, cok da yakismisti.

devam etcek..

27 Ocak 2008 Pazar 15:33

-Cok güzelmis, tesekkür ederim! Ama yine de... Soner, ne oldu sana?

-Sana hâlâ asik oldugum yetmez mi? Hayatim, simdi sorularla vakit kaybetmeyelim ne olur.. Inan bana, cok isimiz var! Aksama basbasa kalinca herseyi sorabilirsin....

-Ne isi? Ne aksami? Soner, Allah askina söylesene.. Sahi, biz neden burdayiz?

-Evlenmek icin askim! Hic vakit kaybetmeden, hemen evlenmek icin..

-Ama nasil olur?

-Bal gibi olur, inanmayacaksin ama hersey hazir! Simdi ben seni, disarida bekleyen yardimcilarinla yanliz birakcam... En basta Aylin, sonra Semiha Abla, Handan...

-Ne diyorsun? Yardimcilarim mi?

-Evet! Onlar, senin dünyanin en güzel gelini olman icin herseyi ayarladilar.. Bak Allah bilir sen bunu bile daha görmedin, insallah onu da begenirsin...

Sevil, Soner´in gösterdigi tarafa baktiginda orada, bembeyaz dantellerin metrelerce tüller ve satenle biraraya gelip olusturdugu köpük köpük bir bulutun askida asili oldugunu görünce agzi acik kaldi.

-Bu.. bu.. bir gelinlik! Bu... sahiden benim icin mi? Sen... sen...mi aldin?

Diye kesik kesik sorarken gözleri yine dolmaya baslamisti.. Soner ne kadar dogru bir karar aldigini, yildizlar sacarak parlayan o yaslarda bir kere daha görüp emin oldu.

Yeniden kollarina aldi Sevil´i, sefkatle gögsüne bastirdi kisa bir an.. Sonra saclarini hafifce oksarken alnina kondurdugu bir öpücükle cevap verdi. "Evet canim! Bu defa böyle evlenecegiz! En güzel halinle ve ilk kezmis gibi... fakat son defa.... ben bosuna mi bu damatliklari giydim saniyorsun, sirf sen o beyazlar icindeyken yaninda sana layik olmak icin!

-Ah, Soner! Sana söylememistim ama.. biliyordun degil mi?

-Biliyordum tabi... Sevilcim.. Hadi amaa sil artik su yaslari da üzme beni... Bugün bizim en mutlu, en güzel günümüz bi tanem!

-Peki tamam... Kim var demistin sen disarida?

-Valla herkes burda, bütün sevdiklerimiz.. bizi sevenler... hepsi disarida bekliyorlar.. en basta oglumuz ve hemen yaninda anneannesi.. biliyor musun, babani da cagirdim, o bile seve seve geldi...

-Inanmiyorum, babam mi?

-Ne sanmistiniz han´fendi? Ikna etmeyi beceremez mi?

-Annem onu görünce ne yapti, kriz gecirmedi mi? Delirmis olmali!

-Beklenenden daha az diyelim... Ama merak etme, verilen bomba gibi sakinlestiricilerden sonra simdi cok iyiler... Cesur´u havalimanina gönderdim, ablanlari karsilamasi icin..

-Ablamlar? Amerika´dan mi geliyorlar..

-Evet, ucak vaktinde inmisse nerdeyse burda olurlar...

-Soner, inanmiyorum! Bütün bunlar gercek mi?

-Elbette gercek! Bizimkiler de hepsi burdalar! Antalya´dan teyzemler bile geldi.. sonra bütün dostlarimiz, bbo-dan ailemiz, hem de sülâlece..

bitmedi, bitcek gibi degil... :)
Seval..

27 Ocak 2008 Pazar 15:37


-BBO-ailemiz mi? Onlar da mi?

-Elbette hayatim! Onlar olmasa biz bu günü zor görürdük! Seval ablanin israrlarini Davsan Mistafa, Mavigün ve digerleri desteklemeseydi....

-Sag olsunlar! Baska? Baska kimler var? Ne olur söyle, daha fazla sürpriz kaldiramam diye korkuyorum...

-Aman ha, sakin! Kapinin önüde Aylin ve Dogan, yan odada seni bekleyen kuaförümüz, dügün pastamiz... Vee... ve... eyvah! Nikâh memuru! Hadi sevgilim, ne olur acele et, nikah memurunu bekletmek olmaz! Ceker gider maazallah...

-Delisin sen ya... Neden yaptin bunu? Neden böyle, bu sekilde?

-Neden olcak? Senin yüzünden! Sanki bana baska care mi biraktin? Baktim, seni benimle yeniden evlenmeye öyle lafla mafla kolay kolay ikna edemiycem, bin türlü bahaneyle lâfi agzima tiktin her seferinde... ben de herseyi hazirlayip ciktim karsina...

-Iyi de nasil yaptin bunu? Nikâh islemleri nasil hallettin benden habersiz?

-Canim tek basima degildim elbette, bir sürü yardimcim vardi! Ama fikir benimdi!

-Ya, hayir deseydim?

-Anlasildi sen benimle evlenmeye degil beni öldürmeye niyetlisin.. Sevil ya, bunun sakasi bile güzel degil...

-Af edersin, tutamadim kendimi.. Hâlâ rüyada gibiyim Soner...

-Rüya degil canim... Rüya degil.. Ama hadi, askim ya, noolur acele et biraz, nikah memurunu kacirmayalim.. birak beni de cikayim, yoksa biz bu gidisle yine evlenemeyecegiz!

-Ben seni tutmuyorum ki hayatim..

-Nasil tutmuyorsun ya, ben niye gidemiyorum o zaman?

-Bilmem, sence?

-Sevil, bana böyle bakmaya devam edersen, olacaklardan sorumluluk kabul etmeyebilirim.. söylemedin, deme sonra..

-Tamam, tamam cik hadi.. Ama unutma daha bin tane sorum var! Hepsine tek tek cevap isterim..

-Tamam hayatim! Söz. Dedim ya, aksama bi basbasa kalalim, ne bilmek istiyorsan sorarsin.. Yalvaririm, simdi hazirlan... su güzel gelinligi giy, kizlar gelip sana yardim etsinler.. makyaj ve sacin icin kuaför de gelsin..

-Peki, ya sonra?

-Hazirlanip bizi bekleyen nikah memurunun soracagi tek bir soruya dogru cevabi ver, bu bana yeter.. Sonra gel, canimi iste... hatta al!

-Canini ne yapayim be adam? Bana ve oglumuza sen lazimsin...

-Sevilcim, ama sen böyle konusursan ben yine cikamam burdan! Ben cikmazsam kizlar gelemezler.. Birak da gideyim...

-Tamam cik bakalim... cik da, gönder bana o suc ortaklarini... onlara bari iki lâf edeyim... yani önce azicik sitem sonra da cok cok tesekkür edeyim....

az kaldi, bugünlük bu kadar..

Seval.


Bugün yine sali....


-Hayatim, günes dogmak üzere...artik uyusak mi?

-Uyuruz, uyuruz.. gece daha bitmedi...

-Ama Sonercim..

-Ask olsun askim ya, böyle gecede uyunur mu?

-Ben seni düsündügüm icin dedim... Sen yorgunsun, diye..

-Beni düsündügün icin, öyle mi? Sevil..Sevilcim, canim karicim benim.. ben seni... sen var ya...
-Dur, n´apiyorsun? Soner.. gidiklaniyorum.. Soner dedim! Son.. Soner, dur! Ay, carsaf kaydi...

-N´olmus kaydiysa? Üstün acilcak diye mi bu telasin?

-Evet!

-Ama, biraz önce üzerinde carsaf marsaf yoktu!

-Soner!

-Hatta, yanlis hatirlamiyorsam... hic bi sey yoktu, sen de cok tatliydin...

#DEĞER!

-Aaah, cimdik? Yalan mi, var miydi?

-O baska.. Simdi var! Sen de sunu cekistirip durma...

-Tamam, tamam!... kizma... gerci kizarinca da cok güzel oluyosun ama...

-Sonercim gülme.... lütfen..

-Ya, ben cok merak ediyorum! Acaba kadin milletini anlamayi beceren erkekler var midir? Varsa onlara ne derler? Misal "Ermis" olabilir mi? Ya da "Dervis"?

-Hayir sekerim, onlar "kadini anlamaya calismadan sabirla sevenler" oluyor..

-Ama cok zor... yani... sizi anlamak! Nasil bariniyor o güzel kafalarin icinde bunca celiski? Biz erkekler dümdüz giderken.. siz illa zig zag ciziyorsunuz duygularinizla.. yaptiginizla dediginiz birbirini tutmuyor ama siz ikisinde de ciddisiniz...

-Sana zig zag gibi gelen, bizim yüregimizle aklimiz arasinda gidip gelmemizdir sanirim..

-Iste mesele burda.. gel de cik isin icinden....

-E, tabii siz ya birini, ya da ötekini dinlerken biz ortayi ariyoruz... Ama hayatim, birazcik farkimiz olmasin mi?

-Olsun da anlasilir bi sey olsun! Yani anlamayi istemek kötü mü?

-Yoo, kötü degil, sadece imkansiz oldugunu söylüyorlar!

-Kim söylüyormus bunu?

-Her yolu deneyip hic bir sonuca eremeyenler, herhalde..

-Peki, kimmis onlar?

-Onlara kisaca "Bilge" diyorlar!

-Hani su, durduk yerde Ferrari´sini satan herifler mi? Onlari duymustum..

-Dalga gecmesen olmaz di mi?

-Olmaz tabii cok bilmisim benim... nasil da hazir cevap.. kiz ben senin o dilini.. gel bakiim buraya, cek su carsafi da .. gel bura... Ahh!

-Ne oldu?

-Bi de masum masum soruyo.. hani sac cekmek ve isirmak yoktu?

-Sacini cekmedim ki!

-Ama isirdin...

-Ay, caniim, cok acidi mi? Hadi, öpeyim gecsin!

-Bak ne diycem, sen sevmekle dövmek arasinda bi kararsiz kaldiginda meraktan catlatma, oracikta öldür beni...

-Hic heveslenme, öyle bi niyetim yok!

-Olsun, ben senden gelecek herseye raziyim... Zaten o güne kadar "erenlere" karismadiysam kesin "Mutluluktan ölen ilk adam!" olur tarihe gecerim!

-Ben sana kiyamam ki...

-Canim benim, bi tanem! Ben de sana kiyamam..

-Ah, Soner, gercekten evlendigimize hâlâ inanamiyorum...

-Mutlu musun?

-Hem de nasil.. cok... cok tesekkür ederim.. hersey dedigin gibi oldu..

-Ne demistim ki ben?

-En mutlu, en güzel günümüz olacagini söylemistin ya..

-Biliyorum! Ama senden duymak istedim... Demek hazirliklarimi cok begendin, cok da mutlusun!

-Evet! Evet! Evet! Daha tekrar etmemi ister misin?

-Simdilik kafi, sonra istersem söylerim...

devami geliyor..

29 Ocak 2008 Salı 12:47


Rüyada gibiyim...

-Neler olacagini kendim plânladigim halde ben bile öyleyim... bosuna gecen yillara inat, bir kac saate neleri sigdirdik... neler yasadik...

-Hmm, evet.. Aylin´e inanip bindigim taksiyle saatlerce sehirde dolastiktan sonra bi baskasinin sandigim nikah merasiminin aslinda benim oldugunu ögrendim...

-He he he.. bu benim fikrimdi... Daha dogrusu Can Tanriyar adinda bi adamdan ödünc aldim!

-Ama bizi hastaneye yönlendirmeniz hic hos degildi, ne oldugunu tam olarak bilmedigimiz icin cok korktuk..

-O, Mistafa´nin fikriydi.. Ve cok da isimize yaradi yoksa yakalancaktik, ancak hazirlanabildik...

-Dogan ile Aylin´in yaptiklarini unutmamali... nasil da kosturdular bizim icin... Sag olsunlar... Sonercim ya, onlarin hakkini nasil öderiz?

-Onlara, onlar gibi gercek dostlar olarak hayatim! Biz de onlarin dügünlerinde herseye kosariz... Yanliz dügünlerinde degil her zaman onlarin mutlulugu icin ugrasiriz..

-Evet, öyle olmaliyiz..

-Biliyor musun, olur da korkularina yenilirsin, bana "hayir" dersin diye cok korkmustum, yikilirdim inan...

-Ama "Evet" dedim ve rüya basladi.. Birdenbire tüm sevdiklerim etrafimi sardi.. Efe´nin bu kadar mutlu oldugunu daha önce görmemistim desem yeridir... Annemin bile yüzü gülüyordu ki, seninle birlikte babamin da orada oldugu düsünülürse buna bir mucize denilebilir...

-Sakinlestirici vermistik hayatim! En etkilisinden.. Fil bayiltan cinsinden.. .Aslinda bir kadeh de raki icmeye ikna edebilseydik mis gibi olacakti ama bu kadari da yetti... Bu da benim fikrimdi...

-Ne güzel düsünmüssün... Annem sorun cikartsaydi bu güzel günümüz gölgelenirdi..

-O da anlayacak Sevilcim, bizim birbirimizden kopamayacagizi... Göreceksin bizim mutlu oldugumuzu gördükce bütün endiseleri zamanla gidecek...Dügünümüz de fena degildi ama, degil mi?

-Ne diyorsun, oglumuzla bile halay cektik..

-Cok güzeldi yaa, nerden de ögrenmis? Eline gecirdigi esarbi sallaya sallaya halaybasi kesildi bacak kadar boyuyla... Bu cocuk, cocuk degil sirf yetenek! Tipki ben!

-Evet canim, tipki sen! Ama senin annemi dansa kaldirdigin an var ya, sana bir bakisi vardi... iste ben orada bittim..

-E, en mutlu günümde sevgili kayinvalidemle dans etmemek olur muydu? Iyi ki sen de babani kaldirdin... Aslinda ikisi de cok duygulandilar, gözleri doldu...

-Evet sevgilim.... ama yine de tam pistin ortasinda babamin kolundan beni almak icin ona annemi uzatmamaliydin!

-Belki barisirlar, diye umutlandim... Hazir annen kuzu gibiyken.. Hem seni özlemistim.. "Evet" dediginden beri sana dokunmadan duramiyorum, yanimdayken bile özlüyorum..

-Ben de seni cok özlemistim..

-Seni cok seviyorum Sevil.... sana sarilip bunu kulagina fisildamak, senin de böyle bana sarildigini görmek ne güzel.. ne olur bir daha hic ayrilmayalim... Yüz yasina bile gelsek, hep böyle kalalim.. hep seviselim, konusalim, ben sana takilayim, sen bana kiz....

-Peki, öyle olsun! Sen nasil istersen öyle yapariz...

-Seni seviyorum!

-Ben de seni...

-Sen de beni, ne?

-Seviyorum!..

-Sevil, sunu bir cümleyle söyleyemez misin?

-Tamam! Ben de seni seviyorum!

-Ama ben seni daha cok seviyorum!

-Cocuk gibisin, biliyorsun degil mi? Bazen Efe´den farkin yok..


az kaldi...

29 Ocak 2008 Salı 12:48


Cocuk dedin de.. Sevil?

-Efendim?

-Sana sormak istedigim bi sey var..

-Sor o halde..

-Acaba diyorum, Efe bir kardesi olsun ister miydi?

-Ne, ne dedin?

-Dogru duydun hayatim, Efe´ye bir kardes yapsak... dedim..

#DEĞER!

-Ne o? Neden sustun?

-Sasirttin beni Soner, bunu beklemiyordum..

-Sen istemez misin? Bir bebegimiz daha olsa, birlikte sevip büyütecegimiz... belki de senin gibi güzel bir kizimiz.. ha? Ben cok isterim Sevil..

-Bilmem ki...

-Efe ister miydi dersin?

-Isterdi sanirim...

-Saniyorsun? Ama sanki baska bi sey düsünüyor gibisin... Ne oldugunu bana söylemiycek misin?

-Hiic, önemli degil aslinda.. aklima bundan bir-kacyil öncesi geldi de...

-Neden, ne olmustu o zaman?

-Efe ana okulunda bir arkadasinin kardesi oldugunu duymus, gelip "ben de isterim!" diye tutturmustu...

-Yaaa... demek öyle? Peki sen ne dedin?

-Kardesinin olmasi icin annesinin tek basina yetmedigini aciklamaya calistim...

-Af et beni, sevgilim! Keske o zamanlar ben de yaninda olsaydim.. Hepsi benim sucum!

-Unutalim demistik Soner! Kötü anilari hafizalarimizdan silecegiz, demistik!..

-Canim benim, sen... sen... bi tanesin! Benim bi tanemsin... Peki sonra ne yapti kücük bey?

sevinmeyin bosuna bitmedi... :)

29 Ocak 2008 Salı 12:49


-"O zaman bir köpek alalim!" diye tutturdu... Nerdeyse bana santaj yapiyor "Ya kardes, ya köpek isterim!" diyordu....

-Bak sen su kücük hergeleye... Köpekten vazgecmesi de kolay olmamistir...

-Olmadi ama sonra unuttu cok sükür..

-Sevilcim?

-Efendim canim..

-Bi sey daha.. var... ama.. bilmem...

-Ne var Soner?

-Sey... Ya..ni hic düsündün mü?... Bi baskasiyla... bak, sakin yanlis anlama.. bunu sormaya hakkim yok biliyorum... ama Efe´ye bir kardes... bi baskasindan... yani, hic baska birini hayatinda istedin yahut düsündün mü?

-Düsündüm Soner, düsünmek istedim, kendimi zorladim hatta ama...

-Ama?

-Ama biliyorsun, yapamadim! Seninle yasadiklarimdan sonra, sana duyduklarima benzer duygulari hic kimse icin duyamadim.. Icimde birseyler hep eksikti, bir seyler engel..

-Biliyordum hayatim, yine de senden duymak baska bir mutluluk....hak etmesemde, öyle...

-Galiba ask insana hayatinda sadece bir kez tam anlamiyla ugruyor! Bunu yasadiktan sonra bitti desen bile, gönlünü verdigin kisi gitse bile, giderken onu da yaninda götürüyor..

-.... ve kalanlar baska biriyle ayni duygulari yasamaya yetmiyor degil mi?.. Cok genc, birbirimize cok da asiktik Sevil.. iyi ki de olmusuz, delilik gibiydi ama cok güzeldi.... yanliz ben senin kadar güclü olamadim, askimizin sorumlulugunu yüklenmektense kolay olani, kacmayi sectim..

-Biliyorum, bu yüzden ben de senden nefret etmek istedim... ama olmadi... Ne senden nefret edebildim ne de hayatimda olmasini isteyecegim baska bir erkege asik olabildim.....

-Inan benim icin de sen tek kaldin.. Sen gittikten sonra senden kactim... ama seni sevmedigimden degi kendimden utandigimdandi... Efe´den de kactim....vicdanimi susturmak icin.... umursamazliga vurdum ama yoklugunuzun acisini hep icimde duydum..

-Unutalim mi artik bunlari?.... konusmayalim....

-Sunu bilmeni istiyorum.. Senden ayrildiktan sonra yasadigim o bir günlük yalan iliskilerdeki kadinlarin ne yüzlerini hatirliyordum ne de isimlerini.. hic biri senin bendeki yerine bir adim bile yaklasamadi, degil almak... benim icimde gizledigim tek askim sen oldun, hâlâ öylesin...

-Artik bunu biliyorum Soner, ama o günleri unutmadan ileriye bakamayiz... Dogrusunu istersen hâlâ biraz korkuyorum...

-Sevilcim, belki yine bazen seni kizdiracak seyler yapabilirim... yani mayonez almayi unutabilirim veya maca dalip cöpleri atmayi.. belki gider gereksiz biseylere para harcar seni sinirlendiririm... ama seni üzecek, seni kiracak, sevgime güvenini sarsacak bir sey asla yapmam! Yemin ederim! Bana inaniyor musun?

-Inaniyorum, hayatim... hadi, simdi öp beni..

-Harika fikir, ya sonra?

-Sonra da uyuyalim artik..

-Ya Sevilcim tutturdun bi uyuyalim, uyuyalim... surda iki laf ettirmiyorsun...Olmaz! Katiyyen olmaz!

-Nasil olmaz?

-Bu gece olmaz.. zaten kac gece senin yaninda uslu uslu uyudum ben... bu gece uyumam.. u-yu-ya-mam.. seni de uyutmam, rahat birakmam... gidiklarim bak yine...

-Ama hayatim günes dogmak üzere.. birazdan en güzel günümüz bitecek, ertesi sabah baslayacak...

-Bu dogru degil, birazdan en güzel günlerimizin ikincisi baslayacak, sonra ücüncüsü.. derken...

-Anlasildi, tamam kabul... uyumak yok...

-Oh be! Bak ne diyorum...

-Ne diyorsun?

-Diyorum ki, Efe´yi daha fazla bekletmesek.. Yani kardesini... diyorum... Bu konuda calismalarimiza basladik sayilir, hatirliyorsan... ama biraz hizlandirsak...daha bir hevesle.. daha cok isteyerek.. ne dersin?

-Soneeer, dur... lütfen... ben... ben "bilmem ki!" dedim "evet" demedim ki? Durur musun lütfen! Son.. er... Soner... diyorum... cikar misin o carsafin altindan...

-Kusura bakma hayatim.... seni duyamiyorum...




Oh be nihayet... -Bitti-

Onlar ermis murada, biz cikalim kerevete.. derler..

Bugün yine sali..Seveceginizi umarak, kücük bir teselli..

Sevgiler
Seval.

29 Ocak 2008 Salı 12:52



-Sevil Hanim?

#DEĞER!

-Sevil Hanim, beni duyuyor musunuz?

-Sey, pardon... af edersiniz...

-Iyi misiniz?

-Iyiyim....galiba... yani... sanirim...

-Bir bardak su ister miydiniz?

-Tesekkür ederim... Zahmet olacak...

-Rica ederim, ne demek... buyrun..

-Tesekkür ederim...

-Simdi daha iyisiniz, degil mi?

-Eh iste biraz... Nurdan Hanim, siz dogru gördügünüze emin misiniz? Bir daha baksaydiniz?

-Ilahi Sevil Hanimcim, elbette eminim ilk kez görmüyorum ki ben...

-Yaniliyor olamaz misiniz?

-Lütfen bana güvenin...

-Bana imkansiz gibi geliyor da... Bu... bu... hic ihtimal vermedigim bir sey.... olamaz!

-Anliyorum ben sizi.... inanmasi zor tabii...

-Ben bunu Soner´e nasil söylerim, ya rabbim? Söyleyemem, mutlaka delirir...

-Bir sey mi dediniz Sevil Hanim? Yardima ihtiyaciniz var mi?

-Yok! Yok, kendi kendime galiba yüksek sesle düsünüyordum...

-O halde kendinizi de daha iyi hissediyorsaniz artik giyinebilirsiniz... Ben sizi yandaki odada bekliyor olacagim... Raporlarinizi hazirlamaya baslamaliyim..

-Raporlar?

-Elbette, bundan sonraki tüm gelismeler kayitlara gecmeli... Bu cok önemli.. Siz giyinip gelin ayrintilari konusalim...

XXXXXXXXXXXXXx

-Buyrun lütfen söyle oturun Sevil Hanim...

-Sag olun Nurdan Hanim.. Evet sizi dinliyorum..

-Simdi kendinize cok dikkat etmelisiniz.. Özellikle yorulmak ve üzülmek yok! Beslenmenizle ilgili size bir-kac brosür verecegim... Onlarda dikkat edilecek hususlari okur, yapmaniz gerekenleri bulabilirsiniz...

-Baska neler var?

-Dört haftada bir sizi görmek isterim.. En azindan önümüzdeki birkac ay boyunca... Biliyorsunuz bu durumda tansiyonunuz cok önemli... Mutlaka her seferinde kan da almamiz sart... Gönderecegimiz laboratuarda gereken tahliller yapilacaktir, böylece gelismeleri yakindan takip etmemiz kolaylasir...

-Anliyorum..

-Bol bol yürüyüs yapin... cok iyi gelecektir... ama tekrar söylüyorum kendinizi yormak yok.. üzülmek yok... size yazacagim recetede özellikle demir ve magnezyum iceren tabletler olacak, her gün bir tane ile baslamanizda fayda var... Aileniz, esiniz ve oglunuz size her konuda cok yardimci olacaklardir eminim... Elinizden geldigince bu günlerin keyfini cikarin...

-Esim? Oglum? Nurdan Hanim onlara nasil söyleyecegimi bilemiyorum ki...

-Arzu ederseniz ben konusurum Soner Beyle... O sizi disarida bekliyordu yanilmiyorsam... Isterseniz cagiralim iceriye, duymasi gerekenleri ben söyleyeyim.. Sonra birlikte Efe´ye aciklarsiniz...

-Sizce dogru olan nedir? O kadar saskinim ki, düsüncelerimi toparlayamiyorum bir türlü..

-Dedigim gibi isterseniz Soner Beyle ben de konusurum ama bana sorarsaniz, bu cok özel oldugu icin sizden duymasi cok daha iyi olur...

-Haklisiniz, ona bunu ben söylemeliyim.. Benden duymali... Tesekkür ederim Nurdan Hanim, her sey icin..

-Rica ederim, tekrar görüsünceye kadar kendinize iyi bakin.. Ve en ufak bir sikayetiniz olursa hic cekinmeden beni arayin...

-Tamam, öyle yaparim... Allaha ismarladik!

-Bir sey daha var Sevil Hanim, her seferinde sizin durumunuzdaki hastalarima söyledigim bir sey...... Lütfen bunu Tanri´nin bir gazabiymis gibi algilamayin... Tam aksine onun sizi cok sevdigi icin size özel bir armagani olarak görmelisiniz... Bu sizin önünüzdeki zor günleri daha rahat gögüslemenizi saglayacaktir... Simdilik, güle güle..

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXx

-Hayatim nasilsin, yüzün bembeyaz?

-Iyiyim Soner, merak etme..

-Nasil iyisin ya? Ne oldu söylesene..

-Sonra konussak, simdi cok saskinim.. hadi cikalim ne olur..

-Sonra? Ne konusacagiz sonra? Bak Sevil kötü birsey var da söylemiyorsan...

-Kötü bi sey yokmus, telaslanma....

-Ama iyi bir sey de yok anlasilan.. Askim ya, ne olur beni böyle merakta birakma... Ne dedi doktor?

-Hiiic, bakti.. muayene etti..

-Gel surada su bankin üstüne oturalim azicik... Sen hic iyi görünmüyorsun... Hayalet görmüs gibi betin benzin atmis... Muayene etti demistin, eee, sonra?

-Sonra ultrason aldi.. Bir de öyle bakti...

-Ee, ciddi bi sey vardi yani?

-Evet emin olmak istiyordu, minicik birseyler gördügünü söyledi sonra...

-Nasil seyler?

-Ya, normal gözle görülmeyen kücük seyler...

-Sevgilim sunu biraz daha aciklasan, yüregime incek simdi... Ee, sonra ne dedi.. Sen en az 45 dakika iceride kaldin, ne anlatti ne yapti?

-Bu arada bir de kücük kan testi yapti, idrar aldi..

-Eee..

-Eee´si üc aylik...

-Ne diyorsun be, sakin bana üc aylik ömrüm kaldi deme, ben surda üc saniyede düser ölürüm haberin olsun! Sevil? Hayatim, yalvaririm bisey söyle..

-Tamam canim... Gel, yaklas kulagina söyleyeyim..

-Kulagima?

-Evet!

-Neden kulagima? Cok mu kötü söyleyecegin sey?

-Sen duymak istiyor musun, istemiyor musun?

-Tamam, hadi söyle..

-Soner..

-Evet dinliyorum..

-Sonercim...

-Sevil hayatim adimi söyledigini duymak benim icin her zaman bir mutluluk olmustur ama simdi adimi sayiklayacak yerde doktorun söylediklerini söylesen? Ha ne olur askim..

-Tamam.. ben seymisim.. sey...

-Ne? Neymissin?

-Azicik seymidim iste...sey, yani hamile..

-Nasil ya? Bunun azicigi da mi olurmus? Ne, ne dedin sen? Ne? Inanmiyorum! Hayatim, canim, bi tanem.. insan bu müjdeyi vermek icin bu kadar zorlanir mi? Gel buraya..

-Soner, nefes alamiyorum... bu kadar sarilirsan bogacaksin beni, dur lütfen.. sokak ortasindayiz, ne yapiyorsun? Soner.. diyorum.. delirecegini biliyordum...

-Pardon sevgilim! Tamam biraktim.. sadece öpcem.... bu cok güzel bi haber Sevilcim, neden hemen söylemedin? Iyi misin? Birsey ister misin? Sana erik alayim mi?

-Sacmala Soner, ne erigi simdi..

-Tursu? Tursu ister misin?

-Hayir! Sus ve dinle, daha herseyi bilmiyorsun...

-Ne? Neyi bilmiyorum?

#DEĞER!

-Sevilcim, bir sorun mu var hayatim?

-Sorun denilemez belki ama...

-Sevil, bak simdi düsüp ölcem suracikta, söylemeye firsatin olmayacak! Konussana bi tanem, nedir söyleyemedigin?
-Düsüp bayilmayacagina söz ver!

-Ne yapayim, ne?

-Düsüp bayilmayacagina, cildirip herkese saldirmayacagina söz ver!

-Tanrim! Olamaz, bebegimizle ilgili bir sorun var di mi?

-Yok aslinda, bebeklerimiz demek daha dogru olacak bu durumda..

-Bebekler derken? Ne diyorsun sen Sevil?

-Hayatim, ikiz bekliyoruz..

-Yani?

-Bebegimiz yanliz gelmiyor, yaninda bir kardesi daha varmis!

#DEĞER!

-Soner? Sonercim beni duyuyor musun.... Soner?.... Soner siritma öyle... Soner dedim... Hayatiiim? Allahim sen bana sabir ver... Soner?...


Sevgiler..

Seval.

30 Ocak 2008 Çarşamba 15:43







Bunu benden isteme, yapamam!

-Yaparsin abicim, bal gibi yaparsin! Ben herseyi düsündüm..

-Ya, bi kere de beni kötü emellerine alet etmesen olmaz mi?

-Yuh be, neyin kötü emeli lan? Seni duyan tecavüz planladim sanacak..

-Yalan söylemenin nesi iyi abicim?

-Yav Dogan, beni delirtme! Bu masum bir yalan, beyaz olanindan.. hayirli bi is icin üstelik..

-Olmaz abicim ben korkarim! Maazallah kizin yüregine iner.... ben sorumlu olmak istemem!

-Sen de sakin sakin anlatirsin... alistira alistira... Hadi uzatma da ne söyleyecegini düsün...

-Baska bir yolu yok mu bunun? Sart mi benim Sevil´e telefon etmem?

-Sart tabii.. O senin her dedigine inanir...

-Aylin anlar! Aylin benim halimden birseyler cevirdigimizi "sip" diye anlar!

-Biz de onun icin sana "sakin ol" diyoruz, di mi? "Belli etme, her zamanki gibi dogal ol!" diyoruz... Kücücük bir yalani söylemek bu kadar zor mu? Sen olmazsan olmaz, Dogan!

-Hep böyle yapiyorsun, her seferinde zorda kalan ben oluyorum sonunda ....

-Allah Allah, ben bu konusmayi bi yerden hatirliyor gibiyim lan! Biz senle daha önce bu konusmayi yaptik mi?

-Sacmalamasana abicim, nasil yapcaktik? Sen daha iki dakka önce Arsimed gibi "buldum, buldum!" diyerek yanima gelmedin mi?

-Az önce, öyle mi? Dogan, yemin ederim ben bu konusmayi senle yaptimdi... Reyinkarnasyon dedikleri sakin bu olmasin?

-Of Soner, o dedigine bi kere "de ja vü" derler... Fransizca´dan gelir ve insanin yasadigi ani daha önce bir kez daha yasadigi duygusuna kapilmasidir, Türkce aciklamasi...

-Tamam iste, ben de onu diyorum... Ben senle bu konusmayi daha önce yaptim diyorum...

-Hadi ya? Nerde yaptin, ben ne dedim? Kabul ettim mi senin cilginligina ortak olmayi?

-Dogan var ya, benim rüyalarim cikiyo kardesim! Valla dalga gecme bak... benim anlata anlata bitiremedigim rüyam vardi ya, iste orda... biz bu konusmayi yaptik senle... yemin ederim!
-Sacmalama ya..

-Aman Tanrim, erenlere mi karismak üzereyim neyim?...

-Hayir abicim, sen resmen kafayi yemek üzeresin... Tutturdun bi Sevil... Sevil de Sevil! Yaninda Kerem ile Mecnun halt etmis..

-Yapma ya? Iyi iste demek ki bana yardim etmek zorundasin... ne olur Dogan, beni yari yolda birakma...

-Tamam! Tamam.. basimin belâsi... Anlat bakalim, ne istiyon simdi benden?

-Aslanim benim, can dostum!

-Söz vermiyorum Soner, sadece deniycem... tamam mi?

-Aslan kardesim benim!

-Bi daa anlat bakalim sen su harika plânini da... düsünelim..

-Tamam! Bak simdi, iyi dinle... ben bizim Murat´i arayip ondan ameliyathanenin bos oldugu bir gün bana haber vermesini istiyorum..

-Bizim Murat? Yani senin kuzen Murat.. Su doktor olan...

-Hah evet, ya, bak valla benim rüyamda Murat da vardi... Zerrin hanima sakinlestirici igneyi o yaptiydi.. fil bayiltan..

-Soner! Ne diyon oglum sen?

-Tamam, tamam... ben o gün Murat´a gidip kendimi sargilara sardirirken sen de ayni anda Sevil´i arayip benim cok feci bir kaza gecirdigimi ve Murat´in calistigi hastaneye kaldirildigimi anlatiyorsun...

-Ne kazasi gecirmis oluyorsun sen? Basina saksi düstü desem yeter mi?

-Dalga gecme.. Uydur bi sey iste.. araba kazasi de, is kazasi de, görünemeyen kaza de... ne dersen de... ama inandirici ol...

-Ee devam et, yaptim diyelim...

-Bu arada Murat beni ameliyat odasina aliyo, kolumu, bacagimi gerekirse alciya da aliyor.. her yanimi sargilarla sariyor... Agir yaraliymisim gibi görünmemi sagliyor..

-O´lum, o cocugun meslegini ve is yerini böyle bi seye alet ettigin ortaya cikarsa asistanligini yakarsin haberin olsun! Kolay kolay bi daha calisacak klinik bulamaz..

-Hic de bi sey olmaz.. kim duycak ki? Birkac saat icinde hersey olcak bitcek..

-Ne diyorsun be, Murat yanar oglum! Ortaya cikarsa diplomasini bile alirlar elinden cocugun..

-Somluk yapmasan olmaz di mi? Illa bulursun bi itiraz etme sebebi... Som Dogan.. Sen orasina karisma... Sadece Sevil´e son nefesimde onun bana "Evet!" dedigini duymayi, onu son defa görmek istedigimi söyle yeter... ..

-Ee, tabi, ben öyle deyince Sevil de "sak" diye düsüp bayiliyor, ambulansla direkt olarak senin oldugun ameliyathaneye geliyor, öyle mi?

-Hayir! Kizi bayilt demedik sana, akli basinda olmasi lazim.. Yani alistira alistira söylüyorsun, hem korkutmadan, hem de cok ciddi agir bir kaza haberi veriyorsun... Bu kadar basit!

-Bu dedigin o kadar kolaysa sen yapsana abicim! Niye bana yüklüyorsun?

-O´lum ben komadayim o sirada, nasil haber veriiim?

-Tamam tamam anladik! E, oldu diyelim... Sevil bana inandi, atladi bi taksiye doooru senin basucuna.. Sonra ne olcak?

-Ondan sonrasini bana birak... Bi kere Sevil cok üzgün olacak, bana bunca zamandir aci cektirdigine, yeniden evlenme teklifime her seferinde hayir dedigine bin pisman.. O benim bas ucumda aglayip sizlarken ben bi sekilde onu duymus, kendime gelmis gibi yapacagim.. Ve ondan yasarsam bana "Evet!" diyecegine dair söz alacagim!

-Hadi yaa, sonra?

-Sonrasi mi? Sonrasi dügün dernek! Ve de hatta gerdek.. Yani, Happi End!

-Sevil gercegi ögrenince sana kizmayacak mi?

-Ya, biraz kizar ama olsun ben onun gönlünü alirim sen orasini merak etme...

-Bu muydu yani sahane plânin senin?

-Evet begenemedin mi? Sahane degil mi?

-Bi sey unutmadin mi?

-Neyi?

-O´lum, Murat´in calistigi hastane Kadin hastaliklari ve dogum klinigi degil mi?

-Ne?

-Ne ya... Oraya senin, kaza gecirdigin icin yatirildigina kim inanir ki Sevil de inansin!

-Inanmaz di mi? Ulan ben o salaga "Doktor olacaksan dahiliyeci ol!" dedim ama dinlemedi ki hiyar.. Gitti de dogum uzmani - jinekolog oldu iyi mi?...

-Yani senin sahane plânin da böylece suya düstü!

-Off offff offf.. Dogan ya, ne yapcam ben simdi? Ben Sevil´i nasil ikna etcem...

-Sabretcen Soner! Ne demisler, "Sabreden dervis, muradina..

-....eremeden gebermis!" yok kardesim benim bi yolunu bulmam sart... hemen bi seyler yapmaliyim....

-Bence acele etme, Sevil zaten seni seviyor! Efe de var arada.. Eninde sonunda o da kabul etcektir...

-Öyle mi diyorsun? Sen beni hic anlamiyorsun Dogan..

-Neyi anlamiyorum abicim? Biz de asik degil miyiz? Ben de Aylin´le bir an önce evlenmek istemiyor muyum? Neyi anlamiyor musum? Ayni sey degil mi?

-Degil, ayni sey diil abicim! Her gece iskence gibi... sadece saril ve uyu!

-Ne güzel iste, sükretcegine nankörlük etmesene.. keske ben de Aylin´e sarilabilsem, onun yaninda öyle uyuyabilsem..

-Allahim ya... Dogan beni delirtme...Nasil anlamazsin? Aylin´le ayni yataga girip ona sarildigini düsün..

-Düsünüyorum iste, abicim.. :) .. hmm, ne güzel...

-Sonra, biraz dokunmak istiyorsun, kokusunu icine cekmek.. hem biraz dertlesmek hem de... yani hic degilse bi kez öpeyim diyosun... daha dogrusu diyemiyorsun cünkü sevdigin kadin niyetini anlar anlamaz, "Olmaz Soner! Bu dogru diiil, evli degiliz!" deyip arkasini dönüyor... Anladin mi simdi?

-Abicim, Aylin bana niye "Soner" desin ki?

-Aylin demiyo olum, Sevil diyor...

-Sevil de mi orda oluyor?

-Nerde? Ne diyon sen Dogan ya..

-Ne bileyim ben, sen anlatiyordun... Ben mi karistirdim, sen mi? Anlamadim ya...

-Sevil niye orda olsun ya... Sevil bana öyle diyor..

-Haaa, sana öyle diyor... Hakli ama kiz abicim! Siz evli degilsiniz..

-Hemen evlenelim diyorum ona da yanasmiyor...o kadar yakin ol, sonra da tut kendini...sanki her gece imtihan gibi lan!

-E, sen de haklisin tabii, insan sevdigi zaman sevdigini özlüyor..

-Hah sunu bileydin! Her gece ayni sey... Korkuyorum anlamiyor musun? Ufacik bir yanlis yapmaktan, azicik ileri gitmekten korkuyorum, onu yine kaybetmekten... Ama öyle inat ki! Anlamiyor... Ya, bazen gözüme sabaha kadar uyku girmiyo... off... off... ne yapsam?

-Birak artik oflamayi, puflamayi... Sabretceksin baska caren yok!

-Dogan bu kadar kati olmak zorunda misin?

-Ben gercekciyim abicim, kati degil.. Bak bana, nasil beklemesini biliyorum, bizimki can diil mi.. Aylin´le nisanlandigimiza sükrediyorum ben.. Dügünümüz de yaza insallah..

-Bana bak Dogan, anlasilan sen, kendin evlenmeden beni anlayamayacaksin... Yürü gidiyoruz...

-Nereye abicim.. Birazdan müsteriler dolar.. Nereye böyle baskina gider gibi?

-Kadir amcaya gidiyoruz..

-Ne demeye? Canimiza mi susadik?

-Sizin dügünü hemen yapmak istedigimizi söylemek icin! Hadi, hadi.. cikar su önlügü.. Cesur idare eder biz gelene kadar...

-Olmaz abicim, Kadir amca "Kisin dügün olmaz!" dediydi...

-O niye lan? Soguk diye mi, daha iyi ya göbek atar isiniriz ne güzel...

-Aylin´in Izmir´deki halasinin kocasinin romatizmalari mi aziyormus, ne? Gelemezler diye... Kadir amca, yaza dedi.. daha önceye kesin razi olmaz....

-Olur olur... Ben o halalarin masasina bir mangal koydurur, isinmalarini saglarim... Gel biz Kadir amcaya gidelim... Hadi ama cabuk ol biraz...

-Soner ne bu telasin? Senin kafanda yine kac tilki dolaniyor? Bi sey söylesene...

-Oglum, düsünsene.. Sizin dügün demek, bizim dügün demek..

-Nasil, nasil anlamadim?

-Bak anlatayim... ben senin, Sevil de Aylin´in yaninda olmayacak miyiz?

-Olmazsaniz valla gücenirim!

-Hah iste... Her seye beraber kostururken dügündü, dernekti, gelinlikti, davetiye, cicekti derken....

-Eee..

-Eesi, kadin milleti böyle seylere hic dayanamaz... Sevil de acayip duygulanacaktir... Tamam mi? Iste ben onun böyle en duygulu bir anini yakalayip, yakalayabilirsem... yani...

-Vay uyanik seni vay... Anladiiiim...

-Üff, nihayet! Hadi yürü, beni iki saattir ne konusturuyon? Bi gün gelir bana tesekkür edersin, seni Aylin´e erken kavusturdugum icin...

-Ya da sen bana..

-Oglum, Cesuuur biz biraz cikiyoruz..

:)


Bugün de döküldü benden bir seyler...Severseniz sevinirim..

Sevgiler

Seval.

31 Ocak 2008 Perşembe 17:05





Mavigün arkadasim, gecen gün benden "Bizimkiler Tatilde" ´yi anlatmami istemistin ya... :)

Bakalim düsünüp uzun uzun anlattiklarimi begenecek misiniz?



-Hayatim, hadi ama bi gülümse... yeterince surat asmadin mi?

-Sonercim, ne olur bir sey söyleme, yine baslamayalim... Efe arka koltukta hâlâ uyuyor, onun uyanmasini istemiyorum.....

-Peki, nasil istersen.....

-Rica ederim, ikide bir dönüp dönüp bana öyle bakma!..

-Nasil bakiyorum ki sana..

-Seyy iste... Senin tüm dikkatini yola vermen gerekmiyor mu? Ellerin de mümkünse direksiyonda kalsin da su meshur otele sag salim varalim...

-Tamam, bak ellerim direksiyonda, gözüm yolda.... ama kulagim sende... istedigin oldu mu?

-Tesekkür ederim... Yolumuz daha ne kadar kaldi?

-Geldik sayilir... sevgilim, hatirim icin.. ne olur bi gülümse yaaa...

-Bana sevgilim deme, Soner..

-Ne diyeyim? Senin tercih ettigin bi sey varsa söyle, bana hepsi uyar....

-Off, sus ne olur, kafami karistiriyorsun....

-Aa, kafani mi karistiriyorum ben senin? Aklini basindan almaya calisiyordum halbuki..

-Soner!

-Hayatim, saka yapiyorum, maksat gül yüzünü güldürmek... Cok mu kizdin sen simdi bana?

-Yok, öyle demek istemedim... Yani, merak etme, simdi daha sakinim... aslinda hata biraz da benim.. Seninle tatil yapmayi kabul ettigim yetmez gibi, organizasyonu da sana birakirsam hic bir seye sasirmamam gerekir...

-Ya, böyle konusma ama, bak kirilirim ....

-Bunda kirilcak bi sey yok ki Sonercim, baba ogul bir olup, beni nasil razi ettiginizi de hâlâ anlamis degilim... Ben, siz tatilden bahsederken "bakariz" dedigimi saniyordum, "yapariz" degil! Seni bilmem de, Efe yanlis anlamis olmali..

-Aslan oglum benim be! Nasil ama, tutturdu mu tutturuyor... Tuttugunu koparcak bu cocuk Sevil, bak bir gün dediydin dersin...

-Aman, dedigi dedik, dik kafalinin biri olmasin da...

-Ne o, sana benzemesinden mi korkuyorsun?

-Dalga gecme Soner, ben dik kafali degilim... yani cok degilim... hem önce kendine bir bak, sen az mi inatcisin?

-Öyle oldugumu bildigim icin diyorum zaten hayatim, benim inadimla senin dik kafaliligini bir arada düsünsene... saka saka... Ama “yarin gidiyoruz!” dedigimizde ne kadar mutlu oldu degil mi... yerinde duramiyordu..

-Evet, ilk defa ücümüz birlikte yolculuk yapiyoruz, tatile gidiyoruz.... Cocuk heyecandan dün bütün gece uyuyamadi...

-Ben de... ben de uyuyamadim, cünkü ben de cok mutluydum... Seninle ve oglumla birlikte, herseyden ve herkesten uzakta olmak sanki gerceklesen rüyalarim gibi.... Tanri´dan daha ne isteyeyim?

-Sürekli "rüya" görmekten kurtulmayi isteyebilirsin meselâ... Üstün acik yata yata zatürre olmandan korkuyorum...... hayir yani, ayrintilariyla anlatmakta bu kadar israrli olmasan hadi neyse... senin rüyanin etkisiyle ben bile kâbuslar görmeye basladim ya... Ikizler filân, ay... cik cik cik.. yok canim olcak sey diiil.....töbe.. töbe...

devami geliyooo..

05 Şubat 2008 Salı 10:58





Sen gülüyor musun, bana mi öyle geldi? Gülüyorsun... evet, evet güldün... naaber sonunda nasil güldürdüm ama seni...

-Sonercim, ben sana degil, kendi olmayacak rüyama gülüyorum.. Ha, tabii, bi de anlattigimda senin güm diye yataktan düstügünü animsayinca.. kendimi tutamadim, zaten ne zaman hatirlasam gülme krizlerine giriyorum...

-Ben sikayetci degilim halimden.. her seferinde yataktan düsmeye bile raziyim yeter ki sen beni rüyanda görmeye devam et... ki gözün alissin... bak suraya yaziyorum, o rüyalarin hepsi bir gün gercek olacak...

-Aa, basimiza bir müneccim kesilmen eksikti... ne kadar da eminsin... Simdilik sadece kisacik bir tatil var gerceklesen o da tamamen Efe´nin zorlamasi ve onun hatiri icin Sonercim... Lütfen bunu aklindan cikarma!

-Tamam ya tamam... hayal kurmak da mi yasak? Sen ne dersen de, benim sevincimi, heyecanimi azaltamayacaksin.. Ben bu bir kac günün ücümüz icin de cok güzel olacagindan eminim, ömrümüzün sonuna kadar unutmayacagimiz, ileride torunlarimiza anlatacagimiz kadar güzel...

-Umarim hakli cikarsin..... ama Istanbul´dan kilometrelerce uzaklastiktan sonra, tam da bu kus ucmaz kervan gecmez dag basindayken, gittigimiz otelde sadece bir oda ayrildigini ögrendigimden beri bu konuda senin kadar iyimser olamiyorum...

-Sevilcim, tek oda olsa bile ne var bunda? Evdekiyle ayni sey degil mi? Yine senle ben ve oglumuz, yine bir oda, yine bir yatak.....

-Ayni sey degil Soner, kendi evimizde ayni odayi, kendi aramizda ayni yatagi paylasabiliriz ama bunu disarida da yapmak ne derece dogru olur? Hele bir otelde, ne bileyim...benim icim hic rahat degil...

-Sanki ne olcaksa? .... yine bir yatak, yine sarilarak uyumak... off lan offf, meger ben en kral manastirda bas rahip olcak adammisim da haberim yokmus, bunu da ögrenmis olduk ya....

-Ne mirildaniyorsun öyle kendi kendine Soner? Söylediklerimi duydun mu? Acaba diyorum.. yani... keske geri mi dönseydik?..

-Olur mu hic hayatim ya... Bunca yolu geldikten sonra dönülür mü? Surda iki-üc kilometre bi sey kalmis.... Bu bizim ilk tatilimiz... Simdi senin icin rahat degil diye vazgecip, geri dönerek Efe´yi hayal kirikligina mi ugratalim? Ask olsun, seninki de laf mi simdi....

-Su anda yapilcak bir sey olmadigini ben de kabul ediyorum... Keske rezervasyon yapmadan önce benimle de konusmus olsaydin Soner.. Dogru dürüst bir otel bulmus olaydin bunlar olmazdi..

-Sevilcim, yapma böyle ne olur! Anlattim ya hayatim, bizim Cesur´un bir arkadasi calistigi icin sectim o oteli.... hani her bakimdan yardimci olur, bize kolaylik saglar diye güvendim... Ama talep cok olunca, biz de son anda karar verdigimiz icin... E, yani cocuk ne yapsin?

-“Bos odamiz yok, bosuna gelmeyin!” Demesi yeterdi... Biz de gider, baska bir yere bakardik... Ama simdi bu sansimiz bile yok, geldik sayilir... Üstelik dag yolundayiz ve hava da karardi bile...

-Canim “bos odamiz yok!” demedi, cünkü varmis! Ancak istedigimiz gibi iki tane degil de bir tane... Ama hemen yanimizda Efe icin kücük bir cocuk odasi ayarlanmis iste... Bütün mesele bu geceyi atlatmak... yarindan itibaren odalarimiz hazir dedi ya.... Az önce telefonda söylediklerini sen de duydun!

-Eh, öyle olsun bakalim... Ama bu iste bir is varsa, o iste de senin parmagin varsa, senin de benim elimden cekecegin var....

-Herseyde benim bir parmagimin oldugunu düsünmen hic hos degil, Sevilcim... Beni hic mi taniyamadin?

-Bana "masum melek" rolü yapma Soner, hele böyle gözlerinin ici bile gülüyorken hic yapma.. karanlik diye seni görmüyorum da sanma... seni cok iyi tanidigim icin böyle düsünüyor olamaz miyim? Adi ne demistin gittigimiz yerin?

-Sevda Oteli!

-Al iste! Adi bile son derece sakincali bir yer... Sarki adi yahut bir siiri animsatir gibi...

-Tesadüf hayatim, bu isim tamamen tesadüf! Hayat zaten tesadüfler zinciri degil mi?

-O dedigin Cesur´un olmayan arkadasinin mi, en son eline gecen felsefe kitabinin adi mi?

-Ne kadar süphecisin Sevilcim ya...

-Gercekten merak ediyorum... Bakalim bizi neler bekliyor...

-Merak etme, inan bana, bir sorun ciksa bile... Ben hallederim..

-Görecegiz bakalim...sorunlari da görecegiz, onlari halledeni de.. Hah, bak karsida isiklar görünüyor... galiba... evet evet, orasi olmali..... Efecim, uyan artik oglum, otelimize geldik.... Sevda ha? Hem de tesadüfmüs, güleyim bari....

otele geldiiiiik... devami aksama insallah...

05 Şubat 2008 Salı 13:05



-Yatti mi? Arabadan inerken her yani bembeyaz karla kapli görünce nasil da sevindi...

-Evet! Ona yarin kahvaltidan sonra hep birlikte kocaman bir kardan adam yapacagimiza ve kartopu oynayacagimiza söz verdim... Kizakla kayacagimiza da.. Bir an önce sabah olsun diye sevinerek uyudu..

-Arabada, yol boyunca uyudugu icin, ben tekrar uykuya dalamaz saniyordum.... Üsümedi degil mi? Odasi sicak mi?

-Merak etme Sonercim, odasi cok güzel ve Efe cok mutlu uykuya daldi... Sen asagida neden o kadar oyalandigini anlatmayacak misin? Hani hersey yolundaydi? Ne olmus bize ayrilan odaya?

-Yolunda hayatim, hersey yolunda...

-Ne olmus, dedim Soner? Bize ayrilan odaya ne olmus?

-Sey... seyy olmus... henüz tam olarak bosalmamis... Sen, sen burayi begenmedin mi ?

-Neyi? Neyi begenmedim mi Sonercim? Hani, hic degilse cift kisilik bir odamiz olacakti?

-Evet! Evet, ama...

-Ama gördügün gibi, burasi oda bile degil... bir kücücük ficicik misali minicik ve sirin bir odacik... icinde bir kücücük yatakcik... Banyoya, banyocuk bile diyebilmek icin bin sahit lazim...Sen gördün mü bilmiyorum ama dus almak isteyenin önce klozetin üzerinden sirikla atlamasi gerekiyor..

-Ne yapmasi, ne yapmasi? Sevilcim ne diyorsun?

-Keske buraya gelmeden önce olimpiyatlara katilip biraz forma girseydik, kimbilir ne cok faydasini görürdük... diyorum... Ha, ama bak suyun akip akmadigini henüz bilmiyorum...

-Yapma yaa, hic mi olumlu bi.. seycik yok?

-Var canim, olmaz mi? Bak meselâ banyocuk ve bu gördügün minyatür yatagin carsaflari ve camlardaki perdecikler cok temiz... Simdi dogruya dogru.. her yer cok temiz.. .. Ha, bi de su gördügün kalorifercik... hakkini yemeyelim, gayet güzel yaniyor....

-Ne güzelcik ...mis iste!..... Sicacik ve tertemizmis...

-Soner cok ciddi olarak bir aciklama bekliyorum... yani ne söyleyecegini gercekten merak ediyorum...

-Ya hayatim, bu sadece bi gececik.. bak gördün mü cikli cuklu konusa konusa beni de kendine benzettin.. Ne diyordum?

-Ne diyordun?
-Sey, baska oda yokmus, daha dogrusu bi yanlislik olmus... cikacak sandiklari müsteri odayi bosaltmamis... ama söz verdiler, yarin daha genis bir odaya gececegiz.. tamam mi? Efe arabadan inerken nasil da cok sevindi degil mi?

-Sonercim Efe´nin sevinci bir yana, sen bana baska bir secenegimiz olup olmadigini anlatsana? Buraya yerlesecegimize, baska bir yere gidemez miyiz?

-Hayatim, sen de gördün, disarida dize kadar kar var...cekip gidemeyecek kadar yorgunuz... herhalde hayatimizi tehlikeye atamayiz degil mi?... bi sekilde bu geceyi atlatmak zorundayiz.... ne olur öyle suclayarak bakma bana.. ha?.. Efe uyudu mu yani? Emin misin?

-Sonercim, konuyu degistirmek icin mi bu Efe merakin?

-Sevilcim, oglumu merak etmis olamaz miyim? Uyuyor degil mi, yani yolculuk onu sarsmadi?

-“Hayir!” hic sarsmadi! Ve “Evet!” Uyudu, misil misil da uyuyor! Odasi hemen yanimizdaki zaten, istersen git... bi de kendin bak, icin iyice rahat etsin!.

-Tamam sevgilim, hemen niye kiziyorsun? Ben en iyisi öyle yapayim.. haklisin, bi bakiim.. oglumu öpüp geleyim.. .. üstünü örteyim...

-Git bakalim...git.. Belki sicak su sinirlerime iyi gelir, ben de su dus kabinine atlamayi deneyim bari.. Etrafta bir sirik - sopa ya da benzeri bir sey görüyor musun?

-Seni gidi sakaci sey seni...

-Ask olsun Sonercim, bi kere o sifat sana ait! Ailemizde en sakaci sensin... Ne yaparsan yap, sonunda hep bir sekilde komik oluyoruz...

-Sevilcim, sen dusa girmiyor muydun? Hani söylenmeye orda devam edersin diye seyyttim..

-Giriyorum, giriyorum... anahtari da al bari yanina, geldigini duymayabilirim... bu gece var ya bu gece.... bu hayatimda gercekten unutulmayacak bir gece olacak! Artik ben de emin oldum...

-Sana dedim ama inanmadin ki...

-Su garip gülmeni kesip bir an önce disari ciksan cok iyi edersin!..

az kaldi sayilir...

05 Şubat 2008 Salı 17:25




Sihhatler olsun, nasilsin? Biraz rahatladin mi... yani sicak dustan sonra.. sular akiyordu. mu? .. yani... sicak miydi?

-Tesekkür ederim, gercekten cok iyi geldi... Farkina varmamisim ama yol bayagi yorucuymus... Efe´ye baktin mi, iyi mi?

-Evet, evet... dedigin gibi misil misil uyuyordu...

-Niye orda, yere cakilmis gibi duruyorsun?

-Be..ben mi?

-Baska biri de mi var yaninda?

-Yo... yok tabii ki...

-Soner, bir sey mi oldu?

-Bo... bornoz...un... pek güzelmis... yani, sa..na cok yakismis...

-Soner, sen iyi misin?

-Iyiyim tabii canim... neden sordun?

-Ne bileyim, iceri girdiginden beri bir tuhafsin... bi de simdi kekelemeye baslayinca....

-Yo, yoo iyiyim... bir an sasirdim galiba...

-Niye? Bende bir gariplik mi var?

-Ha...hayir... canim... ne olsun?

-Neden öyle bakiyorsun o halde?

-Nasil bakiyorum?

-Sanki ilk defa, saclarimi islak görüyormus gibi bakiyorsun..

-Ilk defa degil canim.... ama cok uzun.... yillar sonra...

-Efendim, duyamadim...

-Off, Sevil!

-Ne demek bu simdi "off, Sevil"? Dogru dürüst bir cümle kuramaz misin?

-Seni böyle bornozla, aynanin karsisinda oturmus sacini tararken görmeyeli yillar oldugu icin belki de.. bir an..yani.. böyle cok... cok güzelsin..

-E, senin saatlerce araba kullandigini unuttum... Pardon, yoruldun tabii... haliyle yorgunluk beynine vurmus olmali, sacmalamaya baslaman normaldir..

-Saclarin islak mi yatacaksin?

-Niye sordun, rahatsiz mi olacaksin?

-Yoo... tabii ki olmam...

-Ama ben senin resepsiyondaki görevliye odalarimizi sorarken "Esimle benim ve oglumuz!" demenden rahatsiz oldum.. Neden yalan söyledin? Bu odacigi kabul etmek zorunda kalmamiza belki de o yalan sebep oldu...

-Ne deseydim Sevilcim? Hanfendi, benim eski esim olur ama yeni sevgilim... mi?

-Ben senin yeni sevgilin eski mevgilin degilim!

-Neyimsin o halde? Sen söyle! Hadi söyle....

-Ben senin.. senin.... ben... seyinim... senin..

-Sen benim biricik sevdigimsin, sevgilimsin! Sen... sen benim aklimdan cikmayanimsin... sen, karim olmasini istedigim tek kadinsin.. sen benim oglumun ve hatta dogacak ikizlerimin... annesi... sen benim...

-Soner! Susar misin lütfen... Nedir bu ikide bir ikizler diye tutturman?

-Senin rüyandi Sevilcim, ben sadece onayliyorum....

-Beni kizdirmak icin söylüyorsun bunlari degil mi? Seni bazen gercekten anlamiyorum...

-Anliyorsun... hem de cok iyi anliyorsun ya.. neyse... sorguya cekilmem bittiyse, ben de bir dus alabilirim saniyorum..

-hmm...

-"Bitti!" de ki, inanayim.....

-Bitti...

-Güzel, uzat yanagini bi de öpeyim.... Bak ne diyorum, istersen ben cikana kadar sen de üstüne güzel bi seyler giy... daha erken... asagidaki barda canli müzik var...

-Ne olmus varsa?

-Gider bir iki dans ederdik.. biraz iki sevgili gibi konusur, bi seyler icerdik...

-Sen beni sarhos etmeyi düsünmedin umarim..

-Hayir güzelim, ama kendim olmayi isterdim! Hatta o kadar sarhos olayim ki diyorum, senin yaninda hic bir sey hissetmeden ööle sizip kalayim...

-Soner sakaydi..

-Sen, bana hic güvenmiyecek misin?

-Sonercim özür dilerim, gercekten sadece bir sakaydi..

-Ben onu demiyorum Sevil, ben "güvenmiyorsun" diyorum... ya söyler misin, ben bizim icin bosuna mi umutlaniyorum?

-Soner!...

-Evet, bekli de sen haklisin.. benim gibisine neden güvenesin ki... sorumsuz, beceriksiz, inatci herifin tekiyim ben...

-Sonercim lütfen...

-Birak Sevil, birak beni... bana acidigin icin sarilmani istemiyorum... senin bu kadar yakinligini hak etmiyorum.. bu sicakligini... kokunu.. bana güvenmiyor, aciyorsun...

-Hayatim o nasil söz? Sana güvenmedigim dogru degil... öyle olsaydi kapidan iceriye bile adim atmana izin vermezdim degil hayatima, hatta yatagima bile girmene... Sana güvenmesem seninle ayni evde yasamaya razi mi olurdum? Seninle "nereye" diye bile sormadan yollara mi düserdim? Sana güvenmesem..

-Yani, bana güveniyorsun!

-Güveniyorum!

-Eh, o zaman sevmiyorsun! Tamam... belki de haklisin, benim gibi bir adami niye sevesin ki.. sorumsuz, beceriksiz, inatci....

-Soner!

-Soner, ne?

-Bu yaptigin hic hos degil... beni resmen tuzaga düsürdün!

-Sevmiyorsun!... Ben biliyorum... biliyorum...

-Soner... Sonercim... diyorum ki....

-Ne diyorsun?

-... cocuk gibi... bor...nozun kemeriyle oynamasan.... diyorum.. hadi birak.. bak, kayiyo..

-Sevmedigini söylemeden birakmam! Sen beni sevmiyorsun!

-Peki, ya sevdigimi söylersem?

-Bilmem...

-Ya, seni... seni cok sevdigimi... söylersem?

-Bir dene bakalim... ama korkarim o zaman hic birakamam!

-Sonercim...

-Seni dinliyorum..

-Hani sen dusa giriyordun ya....

-Eeee?

-Sicak su kullanmasan diyorum..... buzz gibi suyun altina girsen de kendine gelsen! Sonra istersen, asagiya iner bir iki dans ederiz... böyle iki sevgili gibi biraz sohbet... belki bir icki iceriz...

-Tamam sevgilim.. ama sonra...

-Sonra mi? Son..er.. dur! .. birak ...o... kemeri.. Son... dur... de...dim...biliyordum... beni dinlemeyecegini biliyordum...


Son..

Bu ilk gecenin ve yol yorgunlugunun telasiydi arkadaslar... O gece neler oldu bilemeyiz ama anlasilan "Nikâh" yine tatilden dönüse kaldi...

Mavigünüm canim arkadasim, benden bu kadar. Bilmem kacinci kez baristilar da, kavustular da... Bundan sonrasi onlara kalmis... Biz diyelim ki yine: Onlar ersin murada, biz cikalim kerevete..


Sevgiler

Seval.

05 Şubat 2008 Salı 17:27






Nese icinde elele ciktiklari üst katta, yatak odasina girmeden önce durup ayni anda ayni seyi düsünmüs gibi birbirlerinin gözlerini aradilar.

Daha bir kac gün önce, o minicik otel odasinda itiraf ettikleri asklarinin yeminini eder gibi, alabilecekleri en dogru karari aldiklarina olan inanclarini bir kez daha anlatir gibi baktilar birbirlerine..

Aslinda o geceden sonra duygularini dile getirmek icin konusmalarina ihtiyaclari yoktu. Sözcükler sadece birbirlerine takilmak istediklerinde, ya da dikkatlerini baska yönlere cekmek geregini duyduklarinda islerine yariyordu... Gözlerinden okunan özlem ikisinin de yüreklerinden geliyor, o geceden sonra bir daha ayri kalamayacaklarini cok iyi biliyorlardi... Birbirlerinden güc almak ister gibi hic bir sey söylemeden oracikta simsiki sarildilar. Soner´in kollarinin cemberinde kendini olmak istedigi en güvenli yerde hisseden Sevil´in güzel gözlerine dolan yaslar son günlerde hep mutluluktandi..

Uzun bir süre öylece kaldilar.

Sevdigi kadinin ona büyük bir güvenle sokuldugunu hisseden Soner basini hafifce egerek derin bir nefesle onun saclarinin kokusunu icine cektikten sonra kulagina "Sevgilim!" diye fisildadi... "Yarin sabah oglumuza müjdeyi birlikte verelim! Ne dersin?"

Sevil, usulca onu saran kollardan siyrilirken gülümsüyordu. "Tamam!" diyebildi heyecanla, gözleri hâlâ islakti.

Soner, kendine cevrilen gözlerdeki sevdali teslimiyeti görünce sevgiyle uzanip onun basini kendine biraz daha yaklastirdi ve kisik bir sesle “Bi daha... bir daha asla ayrilmayalim... ve... ve ne olursa olsun ayri veya dargin yatmayalim, kabul mü?" diye sordu.

Sevil o kadar duygulanmisti ki, o anda, dün gece neden öyle bir inatlasmaya kalkistigini bile hatirlamiyordu. Soner´in önerisine itiraz etmeyi aklindan bile gecirmeden "Kabul!" derken, onun gözlerinde gördügü ateste yanmaktan korkarak bakislarini kacirmak ihtiyaciyla ona tekrar sarildi. Soner onun bu kücük kacislariyla eglenmekten kendini alamiyordu. Bu yüzden biraz da muziplik olsun diye “O zaman söz ver!” diye üsteledi... “Söz verdigini duymak istiyorum!”

Sevil cevap vermek icin basini kaldirdiginda Soner´in bekledigi an gelmisti, tam dudaklari kendiliginden birbirini bulmak üzereyken, aniden acilan kapiyi farketmeleri olduklari yerde ikisinin birden korkuyla sicramalarina yol acti. Uyuyor zannettikleri Efe gözlerini kirpistirarak oda kapisinda belirmisti...

Yaramazlik yaparken sucüstü yakalanmis cocuklar gibi telasa kapilarak birbirlerinden uzaklastilar. Yari uykulu da olsa birbirlerine sarilmis annesiyle babasini ve onlarin aniden korkuyla birbirlerinden uzaklastiklarini gören Efe´nin gözlerindeki saskinlik yerini hemen sonsuz bir sevince birakti..

-Gene mi öpüstünüz? O zaman küs diiilsiniz.... yasasin!.... Yupppiiiiii... yuppiii ... diye haykiran kücük bacaksiz, iki yetiskinin icine düstükleri zor durumu anlamaktan cok uzakti.. Sevinc icinde oldugu yerde hoplamaya baslamisti coktan...


Not: Benden kücük bir hatirlatma niyetine...

Sevgiler

Seval.

12 Şubat 2008 Salı 12:00



Icerde:

-Cok güzel oldun sekerim... inanilmaz güzel... bu gelinlik sana müthis yakisti... sacin bir harika...makyajin keza..... görenlerin gözleri kamasicak... tü tü tü... Allah nazardan saklasin!

-Tesekkür ederim canim.. ama inan, bu dediklerini göremeyecek kadar heyecanliyim, suracikta düsüp bayilabilirim...

-Sakin ha! Bugün senin en güzel günün! Ben de yaninda oldugum icin cok mutluyum.. hadi toparla kendini bakiiiim...

-Canim arkadasim benim...sen olmasan ne yapardim?... gercekten cok heyecanliyim... Darisi basina diyecegim ama zaten cok yakinda bu heyecanimi kendin de yasayacaksin..

-Hic te bile... Ben gayet sakin bir gelin olacagimdan eminim.... bak, görceksin... Bu heyecanlar, bu gidip gelmeler size göre seyler... bize diiil...

-Diyor-sun? Öyle mi?

-Evet, yine sasirdin? Biz askimizi gayet sessiz, sakin yasiyoruz... Haliyle evliligimiz de öyle olacak bööle durgun göller gibi...

-Yani monoton ve tekdüze mi?

-Sekerim, sizinkindeki civil civil hareketlilik nasilsa bize de yansiyor, yeter de artar bile..

-Bak sen? Görecegiz sekerim! Hep birlikte görecegiz insallah... Su cekine cekine birbirinize yaklasarak dokunmaya korktugunuz flört -nisanli günleriniz bi bitsin... bi evlenin de görecegiz..

-Ah, aah nerde o günler?

-Yeter ama, Aylin! Gülme artik ..

-Nasil gülmem ya? Böyle bir günde konustugumuz seylere bak... nasil gülmem?

-Iyi ya... Gül o zaman...

-Tamam, tamam gülmüyorum.. Sevilcim, hazirsan Soner´e haber vereyim mi? Ha, gelsin mi?

-Tamam!. Ver!.. Hazirim..... Hayir dur! ... degilim... Aylin dur!

--devami geliyor--

14 Şubat 2008 Perşembe 13:45



-Güzelim, eninde sonunda bu kapinin acilacagini ve Soner´in seni almak icin iceri girecegini biliyorsun, di mi? Zavalli, kapinin önünde beklerken dokuz dogurmustur simdiye kadar.... Allah bilir, Dogancim da onu yatistirmak isterken telef olmustur... hic mi acimiyorsun?

-Aa, sevgili nisanlisini da nasil kayirirmis benim arkadasim...

-Kayiririm tabii sekerim.. Bu kadar bekledikten sonra, dogru adami zar zor bulmusum... Rica etsem biraz daha insafli olur musun?

-Pes yani Aylin! Bunca yillik arkadasligimizi bi kalemde sattin ya...

-Aa, olur mu öyle sey? Senin yerin baska, onunki baska sekercim... Ama gercekten fazlasiyla oyalandik.. Nikâha surda 15-20 dakika kaldi... Biz durmus hâlâ gevezelik yapiyoruz! Ben cikiyorum...

-Peki, tamam...

-Haa.. bi dakka... cikmadan önce.... Sevilcim ya, ben sana seyi sorcaktim...

-Neyi?

-Seyi... Allah askina söyle... sen... Soner´e n´aaptin böyle?

-Ne, ne yapmisim?

-Bilmem! Ben de onu soruyorum....

-Anlayamadim... Aylin ne diyorsun kuzum, ne yapmis olabilirim ki?

-Ayol "odun gibi hassastir!" dedigin adam, seni yeniden fethetmek icin, seninle üstelik de sevgililer gününde, evlenebilmek icin adeta kendini parcaladi..

-Ay, sen bunu diyorsun! Evet ya.. öyle oldu! Ne romantik degil mi?

-Yaa bence de cok romantik!

-Inan ben de cok sasirdim, bu kadarini beklemiyordum.. Ama bu tamamen onun becerisi sayilir, yani ben bi sey yapmadim...

-Hadi... hadi... yeme bizi... surda kizkardes sayiliriz.... Hayir, yani bir tarifi varsa söyle de bilelim! Ki, biz de faydalanalim... Hatta hic vakit kaybetmeden yayalim ortaliga.. Fena mi olur? Sevaba girer, milyonlarca kadinin hayir dualarini alirdik...

-Aylincim güldürme beni ne olur... zaten heyecanim bana yetiyor... o kadar mutluyum ki.. korkuyorum!

-Tamam arkadasim, tamam.... sakin ol.... ben sadece biraz takilmak istedim..

-Biliyorum.... biliyorum...

-Mutlu olmaktan da korkma artik Sevil! Korkmadan yasa biraz da.. Simdi beni dinle! Güzelce derin bir nefes al ve bir yere kipirdama... zaten kipirdayacak halde degilsin ya... ben de cikip senin yanina romantik damadimiz Soner Bey´i göndereyim.... size birbirinizle son kez... bi... ne desem?.... hah, 10 dakika.. size 10 dakika veriyorum!

-Nasil son kez ya? Ne demek bu?

-Ay, hemen korkma! Yani bekâr olarak birlikte olabileceginiz son 10 dakikadan bahsediyorum sekerim.... evlendikten sonra zaten 24 saat sizin...

-Aylin dalga gecme!....

-Dalga gecmek icin degil, seni yeniden gülümsetmek icin söyledim Sevilcim... E, cagirayim mi? Yani, tamam mi?

-Tamam... da, sonra? Sonra ne yapiyoruz?...


-Hayatim kac kez konustuk bunlari! Sonra biz Dogan´la gelip sizi aliyoruz... Sen Soner´in kolunda önde ilerlerken, Dogan´la ben hemen arkanizda, salona giriyoruz...

-Ya bi aksilik olursa? Ya annem bir sorun cikartirsa?

-Hayiiir....öyle bisey olmaz, o Efe´nin yaninda taskinlik yapmaz biliyorsun... Hem, belli etmez ama icin icin seviniyordur bile inan bana.... Ne de olsa sevgili torunu babasina, kizi da sevdigi adama kavusuyor...

-Insallah hakli cikarsin Aylin! Iyi ki yanimdasin arkadasim..

-Ask olsun Sevilcim, sen de benim yanimdaydin her zaman hayatim.. ve hep öylesin...canim arkadasim benim...ama beni böyle duygulandirma ne olur... rimellerim akicak..

--bitmedi---
Seval.

14 Şubat 2008 Perşembe 13:46


-Tamam, canim..af edersin... rimelleri düsünemedim... sen devam et!

-Evet, sonra hep birlikte salona giriyoruz.. Herkes orda zaten.... Efe´nin sizi büyük bir heyecanla bekledigi o malûm masaya dogru yavas yavas ilerliyoruz... Tabii bu arada tüm davetliler elleri patlayana kadar bu güzeller güzeli gelini ve yanindaki yakisikli damadi alkisliyorlar...

-Aylin! Sus, yoksa.. yüregime inecek!

-Nasil susarim gelin hanim? Bitmedi ki.... dinle, oturup imzalarimizi atiyoruz.. ..Önce sen! Sonra Soner, sonra yine biz.. ve o andan itibaren kari-kocasiniz... Allah bir yastikta kocatsin diyerek, oglunuzla birlikte kücücük, tatli bir ailecik oluyorsunuz!

-Ne güzel anlatiyorsun! Evet, Efe cok seviniyor... Insallah gercekten yeniden aile olmayi beceririz..

-Becerdiniz bile Sevilcim! Bunu siz aylardan beri basardiniz.. Simdi de bu kararinizi yasallastiriyorsunuz, biz de buna sahitlik ediyoruz... ne kadar güzel degil mi? Hadi ama gülümse artik! Bak biliyorsun tüm merasim boyunca Cesur ve iki arkadasi kameralarla görüntüleri kayit edecekler, resimler cekecekler... Dogan hepsine ayri ayri neler yapacaklarini anlatti..

-Sag olun, canim arkadaslarim, iyi ki varsiniz..

-Sulandirma Sevil!.. rimellerimi düsün, birak da anlatayim..

-Tamam... sonra ne yapiyoruz?

-Sonrasi kolay.. kutlamalari kabul ettikten sonra orkestra calmaya baslayacak ve siz ilk dansinizla herkesi piste davet etmis olacaksiniz.... bir ara pastanizi kesmeniz gerekecek ama ardindan yine vur patlasin.... Dogan´la birbirimize söz verdik, bu gece sizin serefinize yikilana kadar dans edecegiz...

-Ne güzel düsünmüssünüz... Ee sonra?

-Sonrasi, yer ayirttiginiz otelde devam etcek gelin hanim.. yani sadece sizin bilceginiz bir sey..

-Off Aylin! Bana ikide bir, gelin hanim deyip durma..

-Niye? Bak su aynaya, ne kadar güzel bir gelin oldun...

-Canim arkadasim benim... Rüyada gibiyim... Aylin, rüya degil di mi?

-Valla bunu Mavigün ablaya bir sormak lâzim! Bilse bilse o bilir.. :)


bitmiyoooo..

Seval.

14 Şubat 2008 Perşembe 13:50



-Aylin!

-Saka saka.. bakma bana öyle korkuyla, rüya degil! Bu defa degil!

-Biz pazar günü dönünceye kadar Efe ile ilgilenirsin di mi?..

-Elbette...hayatim, lütfen gözün arkada kalmasin... Efe konustugumuz gibi bu bir kac gün evde anneannesiyle kalacak.. Kadife hanim her gün gelip, yemegiyle ilgilenecek... Biz de devamli arayip soracagiz.. gidip derslerinde yardimci olur, hatta alir sinemaya veya gezmeye bile götürürüz isterse.. Tamam mi?

-Tamam! Cok tesekkür ederim canim.. siz olmasaydiniz...

-Sevilcim bunlari düsünme artik... git balayinin keyfini yasa, tadini cikart!..bu günler bir daha geri gelmez... zaten bugün persembe... topu topu 3 günlük bir balayinda neden israr ettiginizi de anlamadim gitti.. insan hic degilse bir haftaligina gider...

-Aylincim, bu kadari da yeter... Efe´den daha fazla ayri kalamayiz..

-Valla, Soner´in bile buna itiraz etmemesine sasirmadim dersem yalan olur...

-Soner niye itiraz etsin ki, daha yeni tatilden döndük, zaten hâlâ balayinda gibiyiz... yani sayiliriz.. ay pardon.. neler sacmaliyorum? Ne diyorduk?

-Hadi ya? Evet, ne diyorduk?

-Bilmem?

-Ama, ben biliyordum! Bak, ben anlamistim! Yemin ederim, siz o tatilden bambaska döndünüz... Kac defa söyliycek oldumsa, sen her seferinde konuyu degistirdin, di mi? Ama benden kacmadi, ben anlamistim...

-Neyi? Neyi anlamistin?

-Neyi olacak, o tatilde sana iyi gelenin Bursa´nin dag havasi olmadigini elbette.. Tevekkeli degil, Soner´in ayaklari yere basmiyor... Senin icin icin gülen gözlerin, Efe´nin havalarda ucmasi...

-Aylin! Lütfen, zaten heyecandan titriyorum bana o tatili hatirlatma... gerci cok güzeldi ama....

-Sanki unutabiliyorsun da......

-Aylin! Lütfen...

-Tamam, anlasildi.. Sen simdi biraz sakinles ben gidip Soner´i cagiriyorum...

-Demesi kolay.. Soner´i düsünmek bile beni alt-üst ederken.... Sana hayret ediyorum, nasil bu kadar sakin olabiliyorsun?...

-Sekerim, ben sakinim tabii... cünkü sen evleniyorsun, ben degil! Ama o gün geldiginde benim de deli gibi heyecanlanacagim kesin... E, o zaman da beni yatistirmak, simdi benim sana yaptigim gibi itip dürtmek sana düsecek....tamam mi? Hadi, ben kactiiiim... yoksa nikâhi kaciracagiz...

-Aylin! Dur, bir iki dakka daha..... dur.. bak duyuyo mu?.. Ay... lin, ay....gitti bile...


Kizlardan bu kadar, az sonra erkeklerin muhabbetiyle yaninizdayim.. Insallah!
Sevgiler
Seval.

14 Şubat 2008 Perşembe 13:51




Bu arada o kapinin önünde:

-Ya, abicim bunlar icerde saatlerdir ne yapiyor? Bir gelinlik giymek, biraz boyanmak kac dakkalik is?

-Sakin ol abi ya... sana saatler gecmis gibi geliyor ama kizlar iceri gireli o kadar olmadi....

-Off, offf... ne zormus lan evlenmek!

-Bunu sen mi söylüyorsun?

-Evet! Söyleyemez miyim?

-Söyleyemezsin tabi abicim, bi kere sen tecrübelisin! Sana zor gelmemeli..

-Bunun tecrübesi olmuyor Dogancim! Bu is öyle mantarli tavuk hazirlamaya benzemiyor!

-Nedenmis abicim, Bak Seda´ya... ona hic zor geliyor mu? Kadin elinin hamuruyla kacinci seyini seytti... koca eskitti.... yani...

-Sacmalama be....verdigin örnege bak!.. Hem Seda Sayan bile her seferinde heyecanlaniyordur inan bana! Ya da dur, sen bana inanma... git bi sor.. ...gerci o seni, fazla kart bulacagi icin iceri bile sokmaz ama...

-Valla bravo abicim, böyle bir günde bile dalga gecebildigine göre....

-Sinirden be kardesim.. valla sinirden... Hem kim acti Seda´nin lafini? Ben mi, sen mi?

-Ya bir espri yapalim dedik! Su gerginligini üstünden bi türlü atamadin diye... Tamam iste uzatma... Allah Allah ya... iyilik de yaramiyo ki...

-Dogan bir vursak mi kapiya ha? Bir seslensek mi acaba, acele etmeleri icin... Beklemekten daral geldi lan!.. Bak, bak ellerim nasil da terliyor, bogazim kurudu abicim ya.... Berbat görünüyorum di mi? Ha, nasilim? Dogruyu söyle.. berbat mi görünüyorum?

-Alâkasi yok, cok yakisiklisin! Tam bi damat gibisin...

-Sahi mi? Peki, sa...salonda hersey hazir di mi?

-Tamam olum, her sey yolunda.. Davsan Mistafa ve digerleri herseyi ayarladilar... yeter ki, sen biraz sakin ol... Beni de korkutma böyle abicim.... Sen ikinci evliliginde böyle olursan ben ilkinde heyecandan geberir giderim.. arkamdan dediydi dersin, oracikta dikerim ben nallari.... zavalli Aylin daha evlenemeden dul kalir!

-Üff, yani be Dogan, laf mi simdi bu dedigin? Nallari dikmek te, ne demek?

-Neden? Ne yani, olamaz mi?

-Olamaz kardesim! Daha stadi görmeden, ceza sahasina girmeden, bir gol bile atmadan dikemezsin nallari!... Iste o kadar!....

-Sag ol abicim be... Ne yaptin ettin bizi yine sokuverdin futbol muhabbetine..

-Alinganlik yapma be olum.. ... zaten sinirlerim bozuk... saka ettigimi biliyorsun!..

-Alinganlik filan degil Soner ya.. Gercek bu! Ben bu konuda cok acemi kaldim. Bu yasima kadar cok da önemli bir sey yasamadan Aylin´e asik oldum... ondan önce biri var miydi hic hatirlamiyorum... demek ki yokmus!

-Demek ki Aylin´mis senin bekledigin o´lum! Onun icin de senmissin! Birbirinizi bulmaniz biraz uzun sürmüs... Ne var bunda? Bak biz cabucak bulduk da ne oldu, yine cabucak kaybettik... Anlayana kadar senelerimiz bosa gecti...

-Sen yine de cok sanslisin be Soner, düsünsene cok iyi tanidigin tek kadinla ikinci kez oturcaksin o masaya ama ben öyle mi?

-O´lum sen bir erkegin bir kadini tanimaya ömrü yeter mi saniyorsun? Inan bana, kadinlari anlamak icin sey olmak lâzimmis.. neydi yahu onun adi?....rüyamda duymustum hani.... sey.... yani abicim, Sevil de beni, her gün, her yerde sasirtiyor...

-Yapma ya?

-Ne sandin ya? Hem böyle olmasa insan digerinde merak edecek, sasiracak bi sey bulamaz, iliskilerde heyecan kalmaz... Onun icin, kadinlari tanimaya cabalamayi bir kenara birakip onlari olduklari gibi sevmek lazimmis...

-Hadi ya...

-Tabii... Bundan ötesi ya fasa-fiso.... ya da bosa harcanan enerji.. iste o kadar.!.. Zaten tanimak degil, sevgidir önemli olan abicim, her kapiyi acan da...

-Vay be, amma filozofca laflar ettin simdi.. madem öyle, siz ikinci kez evlenecek kadar seviyorsunuz birbirinizi, bu gercek seni rahatlatmaya neden yetmiyor? Niye bu stres, bu heyecan?

-Ya orasi öyle... sevgi konusunda haklisin ama bizimki de ilk kez sayilir... böyle dügünlü dernekli, kocaman oglumuz da varken üstelik... ilk kez.. off hadi be Sevilcim... Ben caliyorum bu kapiyi...


bitmedii...

seval.

14 Şubat 2008 Perşembe 14:25




-Acele etmesene ya, rahat biraksana kizlari... onlar icin cok önemli bugün... istedikleri gibi hazirlansinlar... Bak ne güzel konusuyoruz iste... Soner, dur Allah askina, daha vakit var abicim, merak etme....

-Peki öyle olsun..uff, ne diyorduk?

-Bilmem, sen anlatiyordun...

-Biz var ya, ilk evliligimizi herkesten gizli bir nikahla gecistirmistik ya hani, yüzüklerimizi bile evlendikten sonra alip takmistik ha...anlatmis miydim?

-Eh yüz kere kadar.... anlatmistin!

-Sahi yüzük! Yüzükler nerde? Dogan yüzük? Yüzükler yok!

-Ya bi dur, ikide bir ziplama havalara söyle.... al iste burdalar... Bak , bu siyah kutuda alyanslariniz... Öteki kirmizi kutudaki de senin Sevil´e dügün hediyen, hani pirlantali olan... Soner sakin ol!

-Oh be, iyi ki yanimdasin Dogan ya... Valla saka degil, iyice dagildim ben dostum heyecandan.... Iyi ki varsin, kardesim benim... senin gibi bir arkadasim oldugu icin cok sansli bir adamim ben ya...

-Böyle konusma lan, beni de aglatacaksin... Sen de benim icin öylesin... hem biz arkadastan öte, kardes gibi degil miyiz olum ya...konusma böyle...

-Tamam be tamam, sustum iste...

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

-Ama bir konuda acayip sanslisin ha, artik evlenme yildönümünü unutmak istesen bile unutmazsin... Hem bu tür özel günleri hic sevmedigini söylersin, hem de tutup nikahi da dügünü de 14 subata denk getirirsin...

-Sus lan, yavas ol... duycaklar.. gördün di mi, geriye ezberlencek bi Sevil´in dogum günü kaliyo... Evlilik yildönümünü garantilemisim... her sene bir hafta on gün kala nasilsa bütün piyasada ne kadar radyo ve televizyon, gazete, magaza varsa hepsi birden basliycaklar hatirlatmaya.. 14 subat, sevgililer günü, 14 subat esinize hediye alin.... 14 subat ....14 subat...nereye baksan 14 subat... ulan dedim, bunca tantana bi ise yarasin bari!

-Ben de mi öyleyapsam, özel bir güne mi denk düsürsem? Ha, ne dersin?

-Valla, elini cabuk tut derim, bak önümüzde 8 mart dünya kadinlar günü var... yoksa kalirsiniz 23 nisana... o da olmadi... 19 mayis.. Ama korkarim sendeki bu hizla 30 agustosa bile sarkar sizin is.... yanliz, 29 ekime birakcaksan yilbasini bekle daha iyi... .

-Gec dalgani bakalim... sana soranda kabahat.... zaten nerde bende sendeki sans?

-Ne sansi be, bu defa saksiyi calistirdik o´lum.. bi tasla iki kus! Hem Sevil´e özel bi jest olsun dedim, hem de bir an önce evlenmek istedigim icin tarihi öne aldirdim....

-Ya abicim neydi bu acelen? Hep sorcak oldum, firsat bulamadim...

-Neyi sorcak oldun be..

-Hani sen evlilige karsi bi adamdin, hani evlilik adami da kadini da bozardi, karsilikli esaretten baska bir sey degildi... bu halkali kölelige artik son vermeliydi..

-Ne diyon olum sen?


devami geliyooo..

14 Şubat 2008 Perşembe 15:20



Ben degil sen diyordun bunlari, unuttun mu? Simdi ne oldu abicim? 180 derece genis aciyla ters istikamete döndün... üstelik uyduruk bir sevgililer gününde nikahlanmak icin sabirsizlanip sanciyla kivranir hale bile geldin...

-Ya Dogan, illâ damarima basmasana.. Ne yani, insan fikrini degistiremez mi? Bu memlekette herkes her gün bin kere fikir degistirirken, ben de azicik degismisim cok mu?

-Degismismis... sen onu benim külahima anlat.... Pisst, yoksa Sevil hamile mi lan?

-Degil! Yani, bilmem?..olabilir de.. degildir de... olur mu?... yok canim.. Ya, nerden cikardin simdi sen bunu?

-Bilmem! Birden öylesine aklima geldi.. Tatilden döndügünüzden beri aranizcok iyi ya... belki ondan.. cok mutlu görünüyorsunuz ikiniz hatta ücünüz de....

-Ya evet! Tanriya bin sükür, o tatil bize cok iyi geldi...

-Belli belli... Ama ben yine de merak ediyorum.. Büyü mü yaptilar olum sana? Kafana saksi mi düstü? Hani sence nikahsiz birliktelik en dogrusuydu?

-Eskinden öyle düsünüyorken simdi farkli düsünemez miyim? Allah allah ya... bazi seyleri daha iyi anlamis olamaz miyim? Demek ki olmuyomus!

-Neymis o olmayan?

-Yani abicim, hem özgür hem asik olunmuyormus, cünkü insan biriyse, öteki degilmis! Birini severken hâlâ "özgürlügüm" diye tutturmak ya saflik, salaklik ya da bencilligin daniskasiymis... Cünkü sevmek, fedakârlik ve emekmis...

-Vay be! Soner´im, aslan kardesim benim! Lan, oglum gördün mü, ask seni de neyledi? Iste, büyük konusmaycaktin.. Asik oldugun belli de benim anlamadigim evlilik konusunda ...

-Asksiz bir evlilik düsünülemez tabii be Dogan, ama evlenmek icin tek neden de maalesef ask degil...

-Askin yaninda baska ne gibi nedenler olabilir abicim ya..

-Bir sürü nedenler bir araya geliyor iste... Herifin biri cikip ahlâk dersi vermeye kalkisiyor.. Efe´nin okuluna gittigimizde ögretmenin ilk sorusu "siz ayri degil misiniz?" oluyor.. Hadi cevap ver! Kayinvalidecim benim neyse, kizinin yüzüne bile bakmiyor.. Sevil belli etmese de üzülüyor...

-Ya ben bunlari hic aklima getirmedimdi... Simdi sen deyince... dogru bak, Kadife abla bile kötü kötü bakiyordu sana be..

-Evet ya! O bile.. ki beni oglu gibi sever bilirim... Bir yere gidiyorsun, yaninda sevdigin insani nasil tanimlayacagini bilmiyorsun... "Eski Esim!" diye tanistirdiginda herkes tuhaf birsey söylemissin gibi bakiyor suratina... Hani "Eskiyse neden atmadin? der gibi..

-Millet alisik degil abicim! Eski esler illâ birbiriyle kanli bicakli olur ya bizde...

-Evet.... Sevil de gittigimiz otelde evli olmadigimiz icin utanip ayri oda diye tutturunca, dedim, bu böyle olmayacak, pes ettim yani... Senin anlayacagin Dogancim, ne kadar asik olursan ol, ayni evde nikâhsiz yasamakla evli olmak farkli seylermis ....

-Öyle olmali.. herhalde yani... sanirim, insanin en derin hücrelerine islemis ta cocuk yasta ögretilen kurallar.. sonradan da cikarip atilmiyor..

-Evet, iste o toplum kurallarini hice saymak, herkesi karsina almak benim sandigim kadar kolay degilmis, duygularini doyasiya özgürce yasamak icin meselenin hukuksal yönünü de düsünmek gerekiyor.. Hele arada annesiyle babasinin yeniden ayrilacaklarindan korkup üzülen bi de cocuk varsa... hic olmuyor!

-Haklisin ya... ben o kadar uzun düsünmemistim ama.... Yani usul-kaide.... Bunlar illâ da bos seyler degil.... Ama sen cok iyi düsünmüssün Soner... Valla beni sasirttin... senden bu kadar olgunluk... ne bileyim, beklemezdim..

-E, abicim...Sevil sag olsun! Bana bilmedigimi ögretmekte üstüne yok! Merak etme sen de Aylin´le bi evlen de bak... yepyeni bir dünyaya adim atcaksin o zaman görceksin hanyayi konyayi... ve bilmedigin neler neler varmis, hepsini ögrenceksin.....

-Insallah abicim, insallah...

az kaldi..

14 Şubat 2008 Perşembe 15:22


-Haa, tabi bi de su var, sevdigin kadinin, senin karin olmasi en iyisi abicim! Senin adini tasisin meselâ.. gögsünü gere gere "KARIM" der takar koluna istedigin yere götürürsün... Düsündüm de, öbür türlü yani nikahsiz neysiz bayagi riskli... ne olur ne olmaz, yarin öbürgün cikar docentin biri, onu bekâr sanar, seni yaninda gezen arkadasi.....

-Bak sen su denyoya... eee..

-Eeesi, kalkar kiza kur mur yapar... e, sen bu durumda haliyle herife dalcaksin.. gördün mü, durduk yerde belânin icindesin... Ne geregi var, di mi? Bas nikâhi, olsun bitsin! Dalsan da hakkindir!

-Bu ne simdi abicim?

-En alâsindan, en babasindan "Erkek" bencilligi iste olum... Hepimiz azicik magarali degil miyiz?

-Bak bunlari Sevil duymasin, karismam ha! Baslarsa "Sen bana güvenmiyor musun?" demeye görürsün sen magarayi....

-Yahu biz de sana söylüyoruz herhalde di mi? Sevil´e degil... Onun duymasini isteseydim ona da söylerdim.... bana bak, bunlar aramizda... sakin agzindan kacirmayasin...

-Yok kacirmam! Merak etme... cenen düstü mü düsüyo hani...

-Off, hadi be Sevilcim..bildigim bilmedigim herseyi konustuk... konuscak bi sey kalmadi..... Dogan bi sey yap artik ya..

-Tamam simdi Aylin´e sesleniyorum.... Aa, bak Cesur geliyor.... Cesuuuuur oglum, gel hele.... Nasil, icerde hersey hazir mi?

-Ayip ettin Dogan abi, elbette hazir... E, Soner abicim, nasilsin bakalim? Hâlâ tonganin altina gönüllü girmeye niyetli misin? Ben yengeyi tutar pesinden kosmasina engel olurum, vakit varken tüymek istersen...

-Ne diyorsun o´lum sen ya.. Zaten geberiyorum burda heyecandan.. git surdan Cesur.. Icerdeki davetlilerle ilgilen...hic bi eksik istemem, burnundan getiririm sonra.. Nikâh memuru gelince de hemen bize haber ver...

-Tamam abicim ya saka ettim... hemen gitcem.. sakin ol... Al yak bi tane... Buyur, Dogan abi bi de sen yak!

-Bu ne lan?

-Kör müsün, sigara!

-Oglum biz sigara iciyor muyuz da elimize tutusturdun bunlari?

-Valla ikinizi de bu kapinin önünde volta atarken görünce.. dogumhane önünde bekleyen baba adaylarina benzettim de.. onun icin seyttim.. ha ha ha...

-Cesur!

-Tamam abi ya, kizmasana.... Sevil Yengeee... su Soner abime bi sey söyle!...

-Sevil? Sevil nerde? Dogan, Sevil beni mi cagirdi?

-Dur be saskin asik, seni Aylin cagiriyor... Sevil hazirmis, hadi gir iceri... Allahim ya rabbim... Hadi hayirlisi!





Sevalin Notu: Bundan sonra olacaklar belli... Davetliydik hepimiz... Önce nikah kiyilacak, sonra davullar vuracak... En güzel danslar edilecek sarmas dolas, halaylar cekilecek elele.... Kisaca, kahramanlarimiz muratlarina erecekler... Bu güzel gecenin sonu yeni evli asiklarimiz icin otel odasi... Bize dügünden sonra dagilmak düser... di mi ama? :)

Bugünlük ve simdilik....benden bu kadar.... bitti...

Hepinize sevgiler..

Seval.

14 Şubat 2008 Perşembe 15:24





Yazan seval 19-02-2008 11:01 - Misafir



D.M. usülü senaryo..
Bugün D.M. usülü servis var arkadaslar.. Yani bölüm bölüm, kidim, kidim...

Tabi sizin yeterli sabriniz varsa! :) Basliyorum!


-Sevilcim, güzel kizim benim.... Ne kadar mutlu görünüyorsun...

-Gercekten öyle oldugum icin annecim.. Endiselenmeyi birak artik.. inan bana ne olur..

-Inaniyorum canim... Hatta bak ne diyorum...

-Ne? Hayirdir insallah..

-Acaba diyorum..... Yani bu güzel dügün bitip sona ermeden... ben de sevgili damadimla bir kez dans etsem mi? diyorum..

-Aa... annecigim? Sahi mi? Ne demek... Eminim ki o da sizinle seve seve.... Sen görebiliyor musun kuzum, nerde yine bu adam? Soneeer? Biz Aylin´le bir kac dakikaligina lavoboya giderken burda oturuyordu, geri geldigimizde yerinde yeller esiyor..

-Ayol pistin ortasinda iste.... görmüyor musun? Doganla ikisi Efe´yi almislar ortalarina birlikte halay cekiyorlar.. Yanlarinda da Sami Bey... Cok centilmen bir adam allah icin... Baban olacak kart zampara bile orda... bak... bak...nasil da hopluyor... yasindan basindan utanmadan genclik tasliyor!

-Annecim lütfen.. tansiyonunu düsün... hani ne olursa olsun sinirlenmeyecektin?

-Tamam, tamam.. sinirlenmiyorum..

-Efe de mi orda? Hani nerdeler? O kadar kalabalik ki ... Ay gördüm... ne kadar da güzeller... sunlara bakar misin? Aylincim görüyor musun?

-Hayatim, görüyorum tabii ki... dur hemen kameraya aliyorum, bu görüntüler kacmaz...

-Haydi annecim hazir Aylin kayittayken biz de onlara katilalim mi? Ha, ister misin?

-Sirf senin hatirin icin ama.. yoksa hayatta o baban olacak herifin oldugu yere ayak basmazdim biliyorsun!

-Biliyorum annecim... biliyorum... hadi gel benimle....

Sevil daha fazla konusmasina firsat vermeden elinden tuttugu gibi annesiyle birlikte dans pistine dogru yürümeye basladi. Annesinin cikislarini ciddiye almamayi ögrenmisti.

Onlarin yaklastigini gören Efe hemen babasi ile Dogan abisinin ellerinden firlayip kosarak

-Annem geliyor.. Yasasin... en güzel gelin geliyo.. benim annem geliyor... Anneannem de.. hadi annecim tut elimden birlikte dönelim... anneanne sen de.... sen de... hadi ama..

diye haykiran kücük yaramaz sevincten durdugu yerde duramiyordu. Sevil sevgiyle egilerek kucakladi oglunu, yanaklarindan öperek Gel bakalim halaybasi... Nasilda güzel dans edermis benim oglum!"

-Gördün di mi anne? okulda herkese anlaticam... Gördün di mi?...

"Gördüm tabii oglum... cok güzeldin... ama sen cok terlemissin Efe´cim! Biraz dinlenmelisin... Surda bak Aylin teyzenin arkasinda Ayten teyzelerin masasi var.. Gidip orda, Kadir amcanin yaninda biraz otur... Ben de hemen yanina gelip senin sirtini peceteyle kurulayacagim... Sakin soguk bir sey icmeye de kalkisma, tamam mi?

-Ama anne ya.. hani, seninle babamla yine dans etcektik? ..

-Oglum defalarca ettik ya... Tamam söz, yine ederiz.. ama simdi beni dinlemen gerek hasta olmak, beni üzmek istemezsin di mi?

-Hayir ama o zaman cabuk gel... olur mu?

-Tamam canim, merak etme sen.. Babani anneannenin pencelerine teslim edip geliyorum..

-Ne? Anlamadim?

-Geliyorum dedim Efecim... sen git ben hemen geliyorum.. soguk bi sey icme sakin!

-Tamam!

Yanindan uzaklasan Efe´nin ardindan bir süre onu mutlulukla izleyen Sevil derin bir nefes alarak yapmasi gerekenleri gerceklestirmek icin gözleriyle annesi ile Soner´i aradi.. Ikisini bir arada düsündükce nesesi azaliyordu...

neydi? devam edebilirdi! :)

19 Şubat 2008 Salı 11:04


D.M. usüllü 2. bölüm
Soner Sevil´in hemen yaninda kendilerine dogru gelen Zerrin Hanimi gördügünde belli belirsiz bir korkuyla ürpermekten kendini alamadi... Tam da kayinpederi Hakki Bey ile yanyana halay cekerken Zerrin Hanimin da halay cekecegi mi tutmustu? Yoksa baska bir niyeti mi vardi, maazallah! Korktugu basina mi gelecekti? Vurmak icin yakinlarinda bir yerlerde tahtaya benzer birsey bakindi ama dans pistinin tam ortasinda tahta ne arardi?

Yutkunarak gülümsemeye zorladi kendini, halay halkasindan cikarak onlara dogru bir kac adim atti..

Iyi ki Sevil de oradaydi.. Yani, demek ki o kadar da korkacak bir sey olmamaliydi ama yine de bilinmezdi ki... Yardim degil, imdat ister gibi bakti tam karsisindaki Sami Bey´e...

Onun cikmasiyla zaten dakikalardir hoplayip ziplamaktan iyice yorulmus olan digerleri de yavasca cözüldüler birbirlerinden.. Oynayanlarin iyice yorulduklarini fark eden orkestra elemanlarinin müzigin volümünü azaltmalariyla hepsi bir yerlere dogru yöneldi.. Az önce salondaki tüm davetlileri yerinden kipir kipir oynatan canli müzik, yerini derin bir ugultuya birakmisti simdi..

Soner, herseye razi kurbanlik koyunlar gibi duruyor Zerrin Hanim´in kendisine gülümsemesini neye yoracagini bilemiyordu... Sami Bey´in kendisine gönderilen sinyalleri hissetmis gibi kayinvalidesine dogru yaklastigini görünce sevincle Sevil´in ona bir aciklama yapacagini umarak karisina sokuldu.

Sevil de onun icinden gecenleri okumus gibi gülümseyerek kulagina iyice yaklasti ve "Korkma hayatim, annem sadece seninle, daha dogrusu senin onunla da dans etmeni istiyor!" diye fisildadi.

Soner herseyi beklerdi ama bu? Yo hayir, olamazdi.... Saka miydi simdi bu, yeni bir imtihan mi? Bir daha yutkundu, gözleri korkuyla büyümüstü... Kipirdamaktan aciz gibi degil, resmen acizdi...

Kolunda hissettigi hafif bir aciyla irkildi birden. Koluna giren Sevil´den baskasi degildi onu etrafa belli etmeden cimdikleyen.. Hemen ardindan da yine kulagina yaklasip "Özür dilerim sevgilim, sana söz! ilk firsatta simdi acittigim yeri öpecegim.. ama lütfen hemen kendine gelir misin? Bak annem senin ona gitmeni bekliyor, benim de Efe´nin yanina gitmem gerek! Cocuk cok terlemis, hasta olcak yoksa.. Tamam mi canim? Simdi seni birakabilir miyim? Seni seviyorum... "

Sevil bu kadar güzel sözden sonra ondan cani dahil herseyi isteyebilirdi.. Bunu bilerek gülümsüyordu oglunun yanina dogru uzaklasirken..

19 Şubat 2008 Salı 12:20



D.M. usülü 3. bölüm
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX 3. Bölüm XXXXXXXXXXXXXXXX

Soner, Sevil´den aldigi güclü dopinge ragmen cekinerek yaklasti eski patronu, yeni agabeyi ve dostu Sami Bey´le dans pistinde ayaküstü sohbet eden kayinvalidesine.. Sami Bey´e minnet dolu bir bakis attiktan sonra tüm cesaretini topladi ve kendini zorlayarak

-Aa.. af edersiniz... Ze... Zerrin Ha.. Hanim, bana bu dansi.... yani benimle eder misiniz? diyebildi.

-Aa ne demek? Elbette ederim! diyerek onu yanitlayan Zerrin hanim hemen ardindan Sami Bey´e seslendi.

-Siz kusura bakmazsiniz degil mi Sami Beycim? Bakin, damadim benimle dans etmek istiyor...

Büyük bir anlayis ve nezakêtle "Rica ederim efendim! Ben de simdi size, gidip icecek bir seyler almayi teklif edecektim..." diyen Sami Bey, Soner´e onu cesaretlendiren bir bakisla arkasini dönerek büfeye dogru ilerledi.

Onun uzaklasmasindan sonra "Cok kibar bir adam, gercek bir Beyefendi!" diye söylenerek kendisine dönen kayinvalidesine otomatige bagli gibi ellerini uzatan Soner icinden sürekli "Hadi hayirlisi!" diyordu... " Tanrim sen bana yardim et! Ne olur ayagina filan basmayayim simdi... Ne olur... "

Gözlerini davetlilerden ayirmayan orkestra sefi, damat beyin dans pistinde konustugu yasli bayanla dans etmek istedigini hemen anlamis, klasik bir eski zaman parcasi olana "samanyolu" ile giris yapmisti bile..

Damadi ile birlikte muzik esliginde yavasca dönmeye baslayan Zerrin Hanim, Soner´in gözlerindeki korkuyu daha fazla görmemezlikten gelmedi ve hemen gülerek söze girdi.. "Bu kadar tedirgin olma evlâdim!" ve ekledi.. "Rahat ol! Sana tesekkür etmek icin seninle dans etmek istedim.. Bi de herkese seni af ettigimi, yeniden kayinvaliden oldugumu göstermek icin...."

Soner agzi bir karis acik duyduklarina inanamadan dinliyordu onu.. "Cok... cok tesekkür ederim efendim! Yani... Zerrin Ha... Hanim!" diyebildi ancak. Simdi adimlarini sasirmazsa bir daha hic sasirmazdi...

-Zerrin Anne! diye düzeltti onu Zerrin hanim.. "Bana yine Zerrin Anne diyebilirsin!"

-Memm.. memnuniyetle.. Zerrin Anne...

-Sonercim, cok güzel bir dügün oldu... Bu kadar cabuk, bu kadar güzelini ben bile organize edemezdim.. sen basardin... üstelik sevgililer gününde kizimi cok mutlu ettin...

-Ne demek? Ben kizinizi cok seviyorum, Zerrin Anne..

-Biliyorum... Bu yüzden de sana tesekkür etmek boynumun borcu oldu.... ben biraz sonra Efe´yi alip size gidecegim.. vakit hayli gec oldu.. gitmeden seni kutlamak istedim, size mutluluklar dilemek istedim.. ama biiliyorsun...

-Biliyorum, efendim..

-Neyi?

-Bilmem, efendim..

-Oglum toparla kendini...ben öcü degilim... biliyorsun tabi... karini bir daha üzmemen gerektigini biliyorsun..

-Emin olun bunu biliyorum Zerrin Anne... Belki degil biz mutlaka yine didisecegizdir Sevil ile... En basiti Efe icin meselâ ben futbol oynayacak diye tuttursam o bale yapmasini isteyecektir...belki... Ya da ben maca gitmek istedigimde o tiyatroya gidelim, diyecektir... Yahut...

-Bunlari bekliyorum zaten cocugum..

-Ama ne olursa olsun birbirimizi kirmadan anlasmanin bir yolunu bulucagiz! Biz bundan eminiz, siz de olabilirsiniz...

-Iyi ya... Madem birbirinizi bu kadar seviyorsunuz...

-Seviyoruz!

-O zaman senden istedigim bi sey daha var...

-Buyrun, nedir?...

-En kisa zamanda bir torun daha... Sizin vaktiniz olabilir ama benim yok! Söyle elim ayagim tutuyorken doya doya sevebilecegim bir torun istiyorum!

-Aman efendim.. Yani Zerrin Anne...

-Efe´yi kücükken severken hep bir hüzün vardi icimde.. Anliyorsun degil mi?

-Anliyorum.. cok iyi anliyorum hem de.. Lütfen, iciniz rahat olsun...

-Tesekkür ederim evladim.. Bu dans icin, bu konusma icin..

-Asil ben tesekkür ederim efendim..

-Hadi, o zaman beni simdi masama kadar götür bakalim... Centilmen bir erkek gibi. . Bak, Sami Bey´i kendine örnek al... nasil kibar bir adam.. Onu bosayan karisini anlamak mümkün degil! Bir kadin bu kadar kiskanc ve güvensiz olmamali.. yazik yani.. bir yuva kolay mi kuruluyor.. tüh tüh tüh.. .

-???

-Oglum ne bakiyon öyle aval aval...

-Pa... pardon, da... bu... buyrun annecim.. .

devam etcek gibi görünüyor... :)

19 Şubat 2008 Salı 13:43









yayindayiz.. 1. bölüm
Uykulu uykulu gerinerek vucüdunu öbür tarafa döndürmek istediginde sol kolunun üzerindeki agirligin hareket etmesine engel oldugunu hissettigi icin güclükle araladi gözkapaklarini. Yattigi yer ona yabanci olmakla beraber rahatsizlik verici degildi..

Gözleri isiga alistiginda kirpiklerinin arasindan, kolunun üzerinde yatan Sevil´in güzel basini tanidi. Isinan yüreginden tüm bedenine dalga dalga yayilan bir sevincle kendi kendine gülümsedi.

Kolunu basinin altindan cekmek icin zorladiginda istemeden de olsa, onu sarsmis olmaliydi cünkü Sevil´ in de hafifce kipirdandigini ve gözlerini actigini gördü. "Günaydin canim! Ben mi uyandirdim yoksa?" diye sordu. Gözlerini karisindan ayirmadan secebildigi kadariyla ikisi yanyana onun tanimadigi bir odada kendilerinin olmayan bir yatakta yatiyorlardi.

Yüzünde sevimli bir tebessümle ona tatli tatli bakan Sevil de "Günaydin hayatim! Iyi uyudun mu?" Diye yanitladi onu.

Soner hâlâ tam anlamiyla uyanmis sayilmazdi, bilinci ancak yavas yavas kendine geliyordu.

-Sevilcim bu... . bu yatak... sen... ben.. ..burasi?.. neredeyiz?

-Oteldeyiz hayatim, dün gece buraya geldigimizi unuttun mu yoksa?

-Bak eger bu da rüyaysa valla cok bozulurum! Yeter yani... Ama.... degil.... di mi?

-Degil!..

-Emin misin?

-Eminim tabi, sen degil misin?

-Ben.. galiba biraz paranoyak .. azicik da sersem gibiyim... uff, basim.. yoksa sarhos muyum? cok mu ictim dün gece?

-Sonercim sakin "hic bi sey hatirlamiyorum!" deme bana...

-Ha.. hatirlamaz olur muyum?.. sey... sey.. vardi.. da.. ne?

-Anlamistim zaten, bu bos bakislarindan belliydi... Hic bir sey hatirlamiyorsun!

-Ya, bi dur.. simdi hatirliycam..... aklimda kalan bi gazoz var ama.. ilacli miydi yoksa? . cok mu kacirdim n´aaptim?

-Bilmem? Ben senin cok ictigini görmedim..

devami geliyo..
svl

26 Şubat 2008 Salı 16:12




yayindayiz 2. bölüm
-Yani bu rüya degilse.. tamam iste... o zaman biz evlendik! Dün gece dügünümüz vardi! yani....annenle dans ettigim filan... hepsi gercekti.. bak nasil hatirladim! Biz ikimiz, evlendik di mi?

-Evet sevgilim, evlendik!..

-Oh be, Tanri´ya cok sükür! Sana simdi sarilabilir, istedigim kadar öpebilirim öyle mi?

-Evet... ama...

-Ama, ne?

-Önce bana dogruyu söyler misin? Yani dün geceyi hatirlamadigini..

-Hayatim.. .neyi duymak istedigini bilsem.. vallahi de billahi de hemen söyleyecegim ama.. yani... senden mi esirgeycem?...

-"Hatirlamiyorum!" demen yeterli Soner..

-Asma suratini askim... hatirliyorum, hatirliycam, hatirliycaaz... biz senle gercekten evlendik, di mi?

-Bir kere daha sorarsan avaz avaz bagirmaya baslayacagim.. Evet, biz gercekten evlendik.. bak, su parmagimdaki yüzügün aynisi sende de var... hani... alyans diyorlar... Hatirladin mi hayatim, birbirine büyük bir askla bagli olanlar takiyor ve ömürlerinin sonuna kadar cikartmiyorlar...

-Tamam canim, niye kiziyorsun?

-Bu "kizmak" degil Sonercim, eger cikarttigini bir görürsem iste o zaman kizmanin ne oldugunu görürsün...

-Ask olsun hayatim ya.. cikartir miyim hic...onlari parmaklarimiza takana kadar canim cikti... hah, tamam hepsini hatirladim.. Efe´den ayrilisimiz... buraya gelisimizi... gördün mü? ...hepsini hatirliyorum.. hani sen asansörde ayakkabilarini cikartip eline almistin..

devami var..
svl

26 Şubat 2008 Salı 16:22
Adsız dedi ki...
devam ediyorum.. 3. bölüm.
-Tamam, tamam anlasildi.. Ama bu kadar zorlandigina göre cok derin... ve cok iyi uyumus olmalisin!

-Hem de nasil... ölü gibi... ama cok yorgunduk be tatlim. sahane oldu dügünümüz .. annen bile sasirdigini itiraf etti..... sonra halayla cektik, saatlerce dans ettik!.. hersey o kadar güzeldi ki.... kütük gibi düstügüm yerde kalmisim...

-Yaaa... evet, aynen dedigin gibiydin..... öyle de oldu...

-Nasil, nasil? Dur bakiim dur.... ne demek bu simdi? Sen ne demeye calisiyorsun?

-Ay dur, gidiklama.. Son- er.. dur.. tamam bi sey demeye calismiyorum...

-Calisiyorsun!.. Ben seni bilmez miyim? Söyleyecek misin, zor mu kullanayim?.. Bak basliyorum..

-Dur... lütfen.... dur, tamam söylüyorum.. deli sey...

-Söyle!

-Var misin bahse? Herseyi hatirlamiyorsun!

-Hatirliyorum!

-Hatirlamiyorsun!

-Dur bak, sayiim...bi dakka... iceri girdik, sen kucagimdaydin....seni ben tasidim...sonra birlikte yataga düstük... ve öpüstük.. .

-Söyle genis genis gülmeden anlatamaz misin?

-Anlatamam, o kadarini da idare et artik!...

-Peki sonra?

-Sonra sen... sen kalkmak istedin... beraber kalktik...dogru mu?

-Evet!

-Ben sampanyayi actim, kadehleri doldurdum... sen o arada duvagini cikarttin, oraya bir yere koydun.... askimizin serefine ictik... orada yine...


bitmediii..



svl
26 Şubat 2008 Salı 16:25






bakalim bunu begenecek misiniz?
-"Sevil Hanim, bebeklerinizin maasallahi var.. ikisi de turp gibi.. artik üc aylik oldular ve ben gelismelerinden cok memnunum... boylari, kilo almalari cok normal...siz de görüyorsunuz, refleksleri, isiga ve sese karsi reaksiyonlari yerinde.. kaslari gayet güzel gelisiyor.. kisaca bu birbirinden saglikli tatli seylerle anneligin tadini doya doya cikarin.... yanliz?..."

-Tesekkür ederim Doktor Bey... beni nasil rahatlattiniz bilemezsiniz.. Insan bir rahatsizliklari olmadigini kendi görse de, anne olarak hissetse bile.. biraz olsun korkmaktan kendini alamiyor....

-Haklisiniz Sevil Hanim! Siz daha iyi biliyorsunuz, anneligin en önemli özelligidir endiselenmek.. normal sinirlarda kaldigi sürece cok da dogrudur... Iciniz rahat olsun.. fakat.."

-Tekrar ne zaman gelmemizi tavsiye edersiniz Doktor Bey?

-Bir saniye hanfendi.... Eveet, bugün gerekli kontrollerini ve asilarini da yaptik... .. ancak.. Sevil Hanim size söylemek istedigim baska bir sey daha var... "

Ege ve Eda bebekle ilgili muayene sonuclarini bilgisayarina vermekle ugrasan cocuk doktoru Can Beyi o ana kadar gülümseyerek dinleyen Sevil´in güzel yüzü isittigi son cümleyle donuverdi:

-Aman doktor bey ne diyorsunuz? Ne demek bu? Lütfen, kötü bir sey mi var?

Dr. Can Bey, Sevil´in sorularini yanitlayamadan yan odadan Soner´in mutluluk sacan neseli sesi duyuldu:

"-Hayatim, biz kizimla haziriz... Ege´yi de ben hallediiim miii?.. Haniymis bakiim oglusu? Kiziiim kardesini de giydirsin mi baba?.. seni... seni.. seni..agu bugu.... oglum, nerdeymis benim aslanim... gulu gulu gulu...."

Sevil endiselerini belli etmemek icin caba sarfederek cevap verdi kocasina. "Tamam hayatim, geliyorum, sen basla istersen giydirmeye... üsümesin! Can Beyle bundan sonra yapilmasi gerekenleri konusup geliyorum.."

-Tamam canim... Oglusu.. gel bakalim delikanlim... gel babaya... "

Soner ic odada bebekleriyle oynasarak onlari giydirmeye calisirken Sevil korkuyla doktor Can Beye dönerek "-Lütfen Doktor Bey bana ne söylemek istiyorsunuz?" diye fisildadi. Soner´in duymasindan korkuyordu, sanki o duyarsa henüz ne oldugunu bile bilmedigi felaketi katmerlenecekmis gibi bir his vardi icinde.

#DEĞER!

Sevil basindan asagiya kaynar sular dökülmüs gibi olduysa da tüm korkusunu gizlemeyi basararak "-Tamam!" diyebildi..

Tam o sirada pür nese iceri giren Soner "-Sevgilim? Hadi ama.. biz haziriz... Doktor bey cok tesekkür ederiz... kusura bakmayin sizi de yorduk!" diyerek elini tokalasmak icin Can Bey´e uzatti..

Ona uzanan eli karsiliksiz birakmayan doktor "-Rica ederim, Soner Bey!" dedi "Görevim benim.. Yanliz müsaade ederseniz Sevil hanimla görüsmek istedigim bir kac husus var.. Arzu ederseniz siz bebeklerden birini alip asagiya inebilirsiniz tabii..."

Soner "-Tamam o zaman!" dedikten sonra mutlulukla gülümseyerek Sevil´e döndü ve.. "Sevgilim Ege uyudu. Ben Eda´yi alip asagiya iniyorum.. Siz gelene kadar arabayi parktan almis olurum.. kapinin önünde bulusuruz.. tamam mi?.. Iyi günler doktor bey! Tekrar tesekkürler..." dedikten sonra Sevil´in cevap vermesini bile beklemeden tekrar ic odaya girdi.. Bir kac saniye sonra kapanan kapinin sesi icerdekilere konusma aninin geldigini gösteriyordu..

devam edecek ama biraz müsaade..
Seval

29 Şubat 2008 Cuma 18:25
Adsız dedi ki...
Sevil korkuyla karisik bir ciddiyetle Dr. Can Bey´e dönerek "-Evet sizi dinliyorum doktor bey!" dedi.. Doktorun muayeneden sonra herseyin yolunda oldugunu söyledigini hatirladigi icin bebeklerinin sagliginin cok büyük bir tehlikede olamadigi umuduna sarilarak biraz toparlamisti kendini..

Ama yine de.. Neydi bu gizemli tavirlarinin anlami?

Dr. Can Bey, hala Soner´in arkasindan, onun nese ile az önce ciktigi kapiya dudaklarinda garip bir gülümsemeyle bakiyordu. Sevil´in sesiyle bakislarini ona dogru cevirirken "-Hep böyle midir?" diye sordu..

Sevil beklemedigi bu soruyla biraz saskin "-Kim? Soner mi? Haa.. evet! " diye kekeledi.. ve ekledi "Nasil midir? Yani anlamadim?"

-Böyle civil civil, enerji dolu, neseli. yerinde duramayan biri midir yani... Esiniz...

-Ha, evet öyledir.. O hep böyledir... kipir kipir.. deli fisek.. .

Sevil sevgiyle gülümsemisti, Soner´i düsünmesi yeterliydi mutlu olmasina.. Onu gören Can Bey devam etti sözlerine..

-Birbirinizi ne kadar sevdiginizi görmemek icin kör olmak gerek Sevil Hanim! Sizin gibi yillara ragmen üstelik anne baba olduktan sonra da asklarini yitirmemis ciftlere her zaman rastlamak mümkün olmuyor maalesef günümüzde... Ama rica ederim ayakta kalmayin, söyle oturun... Biraz hashas bir konuda konusacagim icin öncelikle özür diliyorum... ve acikcasi nerden baslayacagimi da bilmiyorum...


.....devam edecek kesin...

Seval.
29 Şubat 2008 Cuma 18:27
Adsız dedi ki...
Soner kucaginda kiziyla islik calarak cikti hastanenin asansöründen... Gözlerini elindeki dünya güzelinden ayirmadan bir kac adim atmisti ki, maalesef tanidik ve sevimsiz bir sesin kendisine seslendigini duydu.

-Aa Soner? Sen misin bebegim?

-Aa Tülay? Hay aksi seytan!

-Gercekten sen misin? Durur musun biraz lütfen.. Soner... konusamaz miyiz?

-Ne diyceksen cabuk söyle Tülay, acelem var..

-Bebegim bana hala kizgin misin?

-Ne?

-Hic aramadin, beni özlemedin mi?

-Tülay, sen ne diyorsun, soguk saka misin ya?

-Ama bebegim?

-Tülay, ne bebegi? Bak bu bebek! Ben degilim! Ben babayim...

-Bu ne elindeki ne?

-Bu benim kizim, Tülaycim! Ama seninle tanismasa da olur.. Hadi hadi.. acelem var.. cekil karsimdan.. yolun acik olsun!

-Kizin mi? Senin bebegin mi oldu?

-Ee, az önce dogurdum...

??

devam etcek..

Seval.
29 Şubat 2008 Cuma 18:27
Adsız dedi ki...
O sirada yukarida:

Sevil sabirsizlanmaya baslamisti, yani basindaki sedyenin üzerindeki anakucaginda misil misil uyuyan kücük oglu Ege´ye sefkatle baktiktan sonra bir an önce her seyi ögrenmek istedigi icin dayanamayarak onun sözünü kesti, "-Doktor bey, lütfen bir sorun mu var? Varsa nedir? Beni daha fazla korkutmadan aciklayamaz misiniz?"

-Sorun... seyy... sorun esiniz.... yani Soner Bey... Sevil hanim.. esiniz ve ..."

Sevil iyice afallamisti simdi "-Esim ve.... ne? Nasil bir sorun?"

-Sevil Hanim, evet benim sorunum sizin esiniz...cok rica ediyorum... siz bir konussaniz.. herseyin yolunda olduguna inandirsaniz.... sanirim, hepimiz icin daha saglikli olacaktir.. lütfen... onu cok iyi anliyorum, bu yüzden de kizamiyorum... Efe kücükken yaninda degildi... bunun psikolojisiyle, böyle davraniyor olabilir... ama yine de...

-Doktor Bey inanin ne demek istediginizi ben hala anlamiyorum!..

-Sizin haberiniz olmadigini tahmin etmistim zaten Sevil Hanim...

-Neden haberim yok Doktor Bey?

-Sevil hanim, esiniz.... saniyorum ki, sizden habersiz...

-Esim benden habersiz ne yapiyor Can Bey, lütfen söyler misiniz?

-Sunu: "Dr. Bey, Ege bugün 3 kez arka arkaya aksirdi! Neden aksirdi, hemen alip gelelim mi? veya Dr. Bey, Eda tam bes kere kesik kesik öksürdü, neden öksürdü? Antibiyotik verelim mi? Birinin burnu akti, neden akti? Biri uyudu, öteki uyandi..... hele gecen gün, "Dr. Bey Ege önce "gak" dedi, Eda ona "guk" dedi, bunlar aralarinda ne konusuyorlar?" demez mi?

-Ne diyorsunuz Doktor Bey?

-Ben de öyle dedim zaten.. "Ne diyorsunuz Soner Bey!" dedim.... En son bana dün gece saat 12 de, ne sordu biliyor musunuz? "Birinin kakasinin rengi neden digerininkinden daha sari? Bunlar ayni sütü icmiyorlar mi?" Uyuyamamis, cünkü kafasina takilmis... yani nasil desem.. Sevil Hanim, telefon numarami da degistirmem mümkün degil, bu numaram bütün hastalarimda acil durumlarda bana ulasmalari icin var....

-Soner size gece yarisi telefon mu aciyor? Bunlari sormak icin mi?

-Yanliz o olsa neyse.. Sevil Hanim! .. bir de Halil Dedeniz var ki dostlar basina.. "-Doktor bey evladim bunlar ne zaman büyüyecek?" diye sormak icin günde 3 kez ariyor... Hayir, o kadar tatli insanlar ki ben kizamiyorum... ama yalvaririm size... Ne olur, siz birseyler yapin... benim baska hastalarim da var, özel hayatim da... benim de uykuya ihtiyacim var..

-Hay Allah, beni nasil korkuttunuz... Kusura bakmayin güldügüm icin... Ama, cok özür dilerim Doktor Bey! Onlar adina da...

-Rica ederim, ben kizmiyor aksine cocuklarina bu kadar düskün olduklari icin cok seviniyorum... Ancak herseyin normal oldugunu ben bir türlü onlara anlatamadim... Rica ederim, beni öne sürmeden bir de siz deneyin..

Sevil hala gülüyor, kendini tutamiyordu..

-Yine de, onlarin adina ben sizden özür dilerim, keske daha önce söylemis olsaydiniz... Doktor Bey, ama merak etmeyin, Halil Babayla da kayinvalidemin görüsmesi yeterli olacaktir emin olun.... Size hos görünüz icin cok tesekkür ederim... Bir daha rahatsiz edilmeyeceksiniz, inanin!

-Tesekkür ederim Sevil Hanim?

-Rica ederim, ben özür dilerim..

-Sevil Hanim?

-Buyrun Can Bey?

-Allah askina Sefer Dayi kim?

-Ne? Siz onu nerden..... O da mi yoksa?

-Evet Sevil hanim o da... Atlas okyanusunun tam ortasindan telefon acip Ege ile Eda´nin sagligi hakkinda bilgi edinmek istemesi takdir edilecek bir davranis olabilir ama lütfen söyler misiniz, hic degilse saat farkini da göz önüne alsa....

-Aman Allah´im, Can Bey... nerden bulmus Sefer Dayi sizin numaranizi... size niye soruyorum ki... ay inanmiyorum...ah Soner! Ah, sen.. yok musun simdi düsüp bayilacagim..

-Duyamadim af edersiniz Sevil hanim, ne dediniz?

-Ben hemen kayinvalidemle görüsüyorum, siz merak etmeyin... Lütfen.. tekrar özür dilerim.. ailem adina Can Bey....

-Rica ederim, anlastik o halde... .. 3 ay sonra yine normal kontrollerimiz icin görüsmek üzere Sevil Hanim, tabii arada olagandisi bir durum yoksa... :)

devam ediyor...

Seval.
29 Şubat 2008 Cuma 18:28
Adsız dedi ki...
ecmisle hesaplasma!


Karsilastiklari andan itibaren, asiri bir samimiyetle sokularak ve davet eden bakislariyla tüm disilik cazibesini konusturdugu halde Soner´in onun yüzüne bile bakmamasina iyice bozulmustu Tülay.. Bekledigi ilgiyi görememenin verdigi hayal kirikligi ile...

-Sen eskiden bu kadar kaba bir adam degildin, degismissin! dedi.

-Sen hic degismemissin, hala eski sakiz gibi yapiskan kalmissin!

-Evlendin yani, öyle mi?

-Evet evlendim!

-Yine eski karinla mi yoksa? Tahmin etmeliydim... Vicdan azabi insana neler yaptirirmis meger!

-Cok haklisin! Evet, o vicdan azabi nerdeyse seninle evlenmeme bile neden olcakti.. Ama neyse ki Allahin sevgili kuluymusum, iyi yirttim...

-Ben seni iyi bilirim Soner, sen cok yakinda bu bebekten de eski karinla evcilik oynamaktan da bikar yine eski Soner olursun.. O zaman bana kosar seni kabul etmem icin ayaklarima kapanir, bana yalvarirsin! Ben beklerim..

-Tülay sen sarhos musun?

-Degilim, senden nefret ediyorum, hepsi bu...

-Bak, buna cok sevindim.. Hadi hoscakal..

Tam o sirada kucaginda Ege ile asansörden cikan Sevil, kendine arkasi dönük Soner´in Tülay ile konustugunu görmüstür. Zehirini akitmak icin hala firsat kollayan Tülay da onu görünce alayci bir gülüsle Soner´e dönerek

-Ooo, bak sevgili karin da geliyor... Eski, yeni, simdiki karin!

-Eksik söyledin, O benim biricik karim!

Soner sözlerini daha bitirmeden arkasina dönerek Sevil´e dogru yürümeye baslamisti...

"Oh, simdi kesin kapisirlar!" diyerek icin icin sevinen Tülay, gülümseyerek birbirlerini karsilayan kari-kocayi izlemeye devam etmek istiyordu.. Sevil´in onu gördügü icin verecegi reaksiyonu merak ediyor, Soner´in kendini savunmak zorunda kalmasini bekliyorudu ki Soner´in elindeki bebekten bir tane de Sevil´in kucaginda oldugunu görünce durdugu yerde civilenmis gibi kalakaldi.

Iki bebek mi? Iki tane birden mi? Bu nasil seydi yaa.. Ya, ikisinin de birbirlerine bakarken yüzlerinde okunan mutluluk, gözlerindeki isik neydi?


az kaldi..

Seval.
29 Şubat 2008 Cuma 18:29
Adsız dedi ki...
gecmisle hesaplasma :)
Sevil de görmüstü elbette Tülay´in oldugu yerde kalarak onlari izledigini. Kendisine dogru gözlerinde biraz endiseliyle yaklasan kocasina kocaman gülümseyerek egildi, yanagina kücük bir öpücük kondurduktan sonra "Aksama verilecek hesabin var hayatim!" diye fisildadi.. Soner onun ne demek istedigini tam olarak anlamasa da, hazirdi...

Yanyana otoparkta, Halil Baba´nin hediyesi arabalarina dogru yürürken Sevil dayanamayarak sordu.

-Hayatim, kimdi o konustugun?

-Gecmisimin hatirlamak bile istemedigim cehennem azabi.. Sevil, sakin aklindan yanlis bir sey gecirmedin insallah... yani burda karsilasacagim aklimin ucundan....

-Adi üstünde sevgilim, gecmis! Sakin ol hadi.. Su arabanin kapisini acar misin? Sonercim, cocuklarin kemerlerini baglayalim da bir an önce evimize gidelim... Hem daha konusacak cok seyimiz var...

-Ne demek bu? Su kadinla ilgili mi? Gecmis... Yani ne demek istiyorsun?

-Hayir hayatim, "gecmisse, bitmis demektir!" demek istiyorum.. Hem ben ona artik kizmiyorum, hatta tesekkür borclu oldugumuzu bile düsünüyorum aslina bakarsan... Unut artik onu da yaptiklarini da..

-Nasil yani ya... Hadi beni bosver, ben hepsini hak etmistim diyelim, ama bilerek ve isteyerek senin ve Efe´nin üzülmenize sebep oldugu icin onu asla af etmeyecegim!

-Yine de, hic bir seyin bosuna yasanmadigini unutma, sevgilim... O´nun yaptiklari olmasaydi, aci cekerek de olsa birbirimizi hâlâ sevdigimizi anlayip itiraf etmemiz cok daha uzun sürebilirdi.. Bugün bile belki de hâlâ inatlasiyor olurduk.. Eger bugün birbirimize bu kadar asik ve bu kadar mutluysak biraz da onun yaptiklarinin sayesinde degil mi?

-Sen... sen... sen nasil bir seysin ya.. Ben seni hak edecek ne yaptim? Gel buraya..

-Sonercim...dur ne yapiyorsun?

-Karimi öpüyorum!

-Görüyorum, da... dur, lütfen... Son- er otoparktayiz, yanliz degiliz...

-Kendi arabamda kendi karimi öpemez miyim? Peki, peki... ama son bi tane daha.. bak sonra eve kadar uslu duracagima söz veriyorum..

-Soner!

-Sevgilim kimseler yok... Zaten burasi karanlik , biri olsa da kim görcek.. ne yani? Gel dedim...

-Dur, sacim basim dagildi yine Soner.... .

-Seni daginik da seviyorum ben... dagitmayi da seviyorum...

-Deli, ben de seni seviyorum..

-Sevil? Efe bugün kacta gelecek?

-Hayatim, haydi ama arabayi calistirmayacak misin? Aksama annenleri de cagiralim diyorum... Bizde toplanalim, ne dersin?

-Ya biz senle hic basbasa kalamayacak miyiz? Neden topluyoruz simdi yine hepsini basimiza? Sevil sen iyi misin?

-Hem de nasil...

-Eh, iyi o zaman, ben de iyiyim... Ha, sahi Can Bey ne diyordu?


-hikayecigimiz burda bitti cocuklar... Size iyi tatiller, sevgiler kucaklar dolusu...-

Seval.
29 Şubat 2008 Cuma 18:30





Bugün yine sali.. BBO-Ailesinin günü.. :)


-Soner, hadi ama abicim somurtma söyle.. O´lum cenazeye gelmedin ya... Töbe töbeee... kötü kötü söyletme adami.. Hem söyletir hem de bana som dersin!

-Haklisin! Cok özür dilerim Dogan, senin bu mutlu gününde böyle olsun istemezdim ama biliyorsun be kardesim..

-Biliyorum abicim, ama sen de bu kadar büyütme... Hadi, gülsün su yüzün azicik.. Hersey düzelecek..Inan bana... Bu gece bir firsatini bulur konusursun Sevil´le halledersiniz... Topla kendini.....

-Insallah öyle olur... Ya Dogan, sen benim kusuruma bakma... Ama aklim bu kadar Sevil´deyken yeterince senin yaninda olamiyorum.... Ne olur kizma bana dostum...

-Ne demek abicim, biz halden anlariz.. Sevil de hakli kardesim... Kirildi tabi kiz, bu yüzden yani o soguklugu.. Ama düzelir düzelir...

-Insallah Dogan, insallah.. Anlayisin icin sag ol.... Bak, sana söz veriyorum! Eger senin dedigin gibi Sevil´le bir konusabilir de su yanlis anlamayi bir düzeltebilirsem var ya bu nisan töreninde senin kadar mutlu ikinci erkek ben olacagim..

-E, hadi insallah!... Kravatim nasil, uydu mu sence bu takima..

-Telas etme lan... valla cok yakisikli oldun, merak etme, Aylin seni görünce bayilcak..

-Soner, dalga gecme... Kadir Amca son anda su koyvermez, bir zorluk cikarmaz di mi?

-Cikarmaz, cikarmaz.. Verdi ya vizeyi be olum... Daha ne zorluk cikarsin? Sen asil anneni düsün, onun bir ariza cikartmayacagindan emin misin?

-Yok, tamamdir o is...Anneme sonunda resti cektim.. Bir sorun cikartirsa, ne pahasina olursa olsun Aylin´le yine de evlenecegimi ama onun beni bir daha göremeyecegini söyledim.. Bu defa ciddi oldugumu anladi galiba, o gün bu gün itiraz etmez oldu..

-Iyi iyi... Yüzükleri kim takacak? Kadir amca mi?

-Evet! Onun takmasin ben istedim, herkes kiziyla evlenememe razi oldugunu kendi agzindan duysun diye...

-Tamam, ama nikah sahidin ben olcam ona göre...

-Elbette abicim, senden baskasinin olmasini ister miyim saniyordun?.. Ya, Soner, benim kalbim cok carpiyor.. Normal mi bu acaba? Sakin simdi buracikta düsüp ölmeyeyim?

-Ölmezsin lan! Kalbinin cok hizli carpmasi normal tabi.. Asiksin bi defa.. Sevdigin kadinla az sonra nisanlanacaksin, yakinda dügününüz de olacak... Hayatin kökünden degisecek... Simdi hizli carpmayacak da ne zaman carpacak? Hani yüzükler nerde?

-Burda iste abicim... Tamam o zaman hadi ben Aylin´i ariyorum, bakalim onlar da hazir mi?
-Aylin nerde? Sevil de orda miymis? Off, acaba benim yüzüme sizin hatiriniz icin olsun bakacak mi? Ulan ben var ya ben... Ben salagin önde gideyim, ben...

-Öyle deme be olum.. Bir hatadir olmus iste... Yani herkesin basina gelir böyle bir sey!

-Cik, yok Dogan yok... valla böyle bir salaklik gelir ancak beni bulur... yok ya, ben adam olmam kardesim! Bana müstehaktir... O kiz ne yapsa haklidir yani..

-Öff be Soner! Böyle konusacagina gönlünü nasil kazanacagini düsün.. Ariyorum bak Aylin´i... birazdan salondayiz ona göre... kalbim, Soner kalbim cok carpiyor benim.. neden acaba?

-Sordugu soruya bak... Bu daha bi sey degil olum, yarin öbür gün dügün var.... Sen dügününde ne yapcaksin abicim? Biliyorsun di mi... yani, basina gelecekleri...

-Sus abicim ya.. sirasi mi simdi..... hadi cikalim...

-devam edecek-
Seval.

04 Mart 2008 Salı 10:31
Adsız dedi ki...
-Aylincim cok güzel oldun, nisan elbisen gercekten sahane... Koyu saman rengi sana cok yakisiyor, saclarin böyle harika... Dogan seni görünce bir kez daha asik olacak haberin olsun..

-Umarim dedigin gibi olur Sevil´cim... Fena mi olur yani... Ama sen de cok güzelsin hayatim.. Ayni seyleri ben de Soner icin sana söyleyebilirim.. Seni bu kadar alimli bu kadar güzel görünce o da sana bir kere daha asik olacak, eminim..

-Aman ne olur Soner deme bana... Gerci zaten aklimdan cikmiyor ama yine de hatirlatma... Yaptigi aptalligi düsündükce hâlâ tepem atiyor cünkü..

-Günlerden beri, ne kadar üzgün oldugunu görüyorsun ama degil mi? Hic acimiyor musun?

-Ona müstehak.. Soner´in burnu bu defa iyice sürtsün istiyorum Aylin... Dersini almasini ve bi daha böyle sacmaliklar yapmamasini istiyorum.... Sonunda üzülen yine ikimiz oluyoruz...

- Kolay af etmem! diyorsun yani..

-Yani, edemem... Ben de cok üzülüyorum elbette onu öyle gördükce ama.... Neyse.. Hem bugün sizin gününüz... Dogan´la sen birlikte yürümek istediginiz yola ilk adimlarinizi atacaksiniz az sonra... Ben cok mutluyum sizin adiniza...

-Canim arkadasim benim, yanimda oldugun icin de ben cok mutluyum

-Cok ama cok mutlu olursunuz insallah...

-Insallah Sevilcim... Hep birlikte mutlu oluruz...

-Aylincim, calan senin telefonun mu?..
-Evet, Dogan ariyor... Efendim askim, tamam biz de haziriz... O halde gelin artik da ne olacaksa olsun... Ben de cok heyecanliyim hayatim.. Tamam canim..... ben de seni....

-Demek bugün resmen nisanlaniyor benim arkadasim! Nihayet güzel bir olay...

-Sevil cok heyecanliyim! Kalbim duracak sanki..

-Bu daha bi sey degil sekerim, sen dügün geceni düsün bi de...

-Sevil! Ask olsun Sevil! Bu senin yaptigin simdi yardim mi yani? Hadi yürü.. Nerdeyse Dogan´la Soner burda olurlar...

-Aa ne dedim ki ben simdi?

-Hadi hadi.. bilmez gibi konusma da düs önüme, surdan cikalim da, bari ne olcaksa olsun.... dügünü bile degil gecesini hatirlatiyor bana ya... E, be Sevil,
senin de alacagin olsun!...

-Aylincim neyin var senin? Seni güldürmeyi basardim ya daha ne istiyorsun?.. Unutma, birazdan bir sürü kamera sana cevrilecek biliyosun degil mi?

-devam edecek-

Seval.
04 Mart 2008 Salı 10:32




Nisan töreni sadece aile ve en yakin dostlar arasinda olacakti. Kadir Bey´le Bahtiyar Amca kafa kafaya verip Soner ile Dogan´in ortak calistirdiklari restorantin bu kücük davet icin gayet uygun olacagini düsünmüsler, Sabiha Hanim´in itirazlarina ragmen, cocuklarinin nisanini orada kutlamayi kararlastirmislardi.

Günen cok erken saatlerinde hazirliklara baslandi. Bu özel günde her seyin yolunda gitmesi icin sabah saatlerinden itibaren restoranta gelen Dogan ve Soner seferber ettikleri arkadaslarinin da yardimlariyla kendi elleriyle süslediler hayatlarini kazanmak icin umutlarini bagladiklari bu sirin mekâni..

Önce bütün masalari duvar kenarlarina cekerek, en güzel örtüleri serdikten sonra üzerlerine rengarenk taze cicekler serpistirdiler. Böylece tam ortada hem davetlilerin dans edebilecekleri kadar bir bosluk birakmis, hem de canli müzikle onlari costuracak kücük orkestranin kösesini hazirlamislardi. Mutfaktaki hazirliklar ahcibasi Nedim Usta´nin nezaretinde son hizla devam ederken Cesur ve akradaslari servis icin ayarlanmislardi.

Kahramanlarimiz icin unutulmayacak, cok önemli bir geceydi baslayan....

Uzun ugraslar sonunda ikna edilen Kadir amcanin, biricik kizi Aylin´e layik damat olarak nihayet kabullendigi Dogan´in parmaklarina taktigi yüzüklerle nisanlanmalari gerceklesti.

Rahatlayip derin bir nefes alan genc cift icin gecenin en zor kismi bu sekildi atlatilmis sayilirdi. Nitekim akabinde, Ayten teyzenin mutluluk gözyaslari akmis, takilar takilmis, konusmalar yapilmis, hatira fotograflari da cekilmisti...

Simdi tüm davetliler kendilerini ya oturduklari masalarda yiyip icmeye ve birbirleriyle sohbete ya da müzigin esliginde dans etmeye vermislerdi...

Aylin ile Dogan da misafirlerinin kutlamalarini kabul ettikten sonra kendilerini dans icin ayrilan piste atmislar, asklarini yasallastirmalarinin rahatligiyla birbirlerinin kollarinda olmanin mutlulugunu yasiyorlardi. Onlar artik resmen nisanliydilar.


seval.

04 Mart 2008 Salı 23:14
Adsız dedi ki...
Restoranta yanlarinda Aylin ve Dogan ile birlikte girdiklerinden beri Sevil, bakislari her karsilastiginda inatla gözlerini Soner´den kaciriyordu. Ayni gözler cok gecmeden yine digerini arayip buluyorsa da, aralarindaki bu sessiz carpisip kacmalar merasim boyunca devam etti.

Kadir amcanin yüzükleri takmasinin ardindan baslayan müzikle tüm davetli ciftler kendilerini Dogan ile Aylin´in yaninda birbirlerinin kollarinda bulurken Sevil, Soner´in kendisine yaklasmasini engellemek ister gibi Efe´yi kucaklamis ve annesi Zerrin Hanim´in Sami Bey´in yaninda oturdugu masaya giderek oradaki sandalyenin birine ilismisti.

Zerrin hanimin tecrübeli gözlerinden kiziyla ex-damadinin arasindaki gerginlik kacmamisti elbette. Tüm zorlamasina ragmen Sevil´in hic birsey söylememesi onun olan biteni daha cok merak etmesine sebep oluyordu..

Ancak Sevil´in Efe´yi kucaginda uzun süre tutmasi mümkün degildi, kücük afacan hizla dönerek annesinin kulagina birseyler fisildayip babasinin oldugu tarafa dogru atilimisti bile...
Soner, kendi restorantinda kutlanan en yakin arkadasinin nisan töreninde ev sahibi sifatiyla tüm davetlilerle ilgilenmek zorundaydi elbette. Bir cogu müsterek tanidik ve arkadaslari da olsa, gelen misafirlerin eksiksiz agirlanmalari icin görevlilerin basinda sözü gecen biri olmaliydi. Mutfak ve büfe arasinda gidip gelirken bir yandan talimatlar veriyor, diger yandan da göz ucuyla salonun öbür tarafinda oturan Sevil´i sürekli izliyordu..

Icini nasil da acitiyordu sevdigi kadinin kendisine yönelttigi sitem dolu bakislarinin arkasinda gördügü bu derin keder. Ah, ne olurdu sanki onu bir dinlese, ona herseyi anlatmasina izin verseydi... Ama Sevil´in bakislarinda o ana kadar en ufak bir yumusama yoktu, onun da cesaretini kiran buydu ya....

Oglunun kosarak ona dogru geldigini görünce, sevgiyle kollarini acarak kucakladi.. Efe tüm masumiyetiyle kollarini boynuna doladigi babasina gülen gözlerin dikmis, ciddi ciddi "Baba, herkes dans ediyor... Siz neden annemle dans etmiyorsunuz?" diye soruyordu.

"Ederiz oglum, biz de dans edecegiz!" diye yanitladi oglunu Soner ve ekledi, "Benim biraz daha isim vardi da.. Biliyorsun burasi bizim yerimiz, benim ilgilenmem gerek.. isim bi bitsin! Annenle biz de dans edecegiz, cok eglenecegiz... merak etme sen..."

Bu sözlerle Efe´yi mi rahatlatmak istiyordu, kendini mi? Bilemedi. Kucagindaki kücük oglundan güc almak istercesine ona sevgiyle sarildi, yaklasip yanagina kücük bir öpücük koydu ve gülümseyerek "Haydi bakalim delikanli, simdi dogru annenin yanina, ama kosmadan....." diye tembihleyip Efe´yi yavasca yere indirdi. Yeniden dogruldugunda hala gülümsüyordu.

Sevdigi kadinin oturdugu yöne dogru dönerek oglunun annesinin yanina varisini izlemek isterken gördügü manzara karsisinda birdenbire donup kaldi, gözlerine inanamadi.

Yüreginin daraldigini, görünmeyen bir elin bogazina yapistigini hissediyordu. Zorlukla yutkundu. Catilan kaslarinin altinda iyice koyulasan gözlerindeki öfkeyle dislerinin kenetlendigini yüz ifadesinden anlamak mümkündü. Ellerinin birer yumruga dönüstügünün kendi bile farkinda degildi belki..

Iyi ki Efe babasindaki degisimi görmeden, arkasini dönüp onun yanindan uzaklasmisti bile..

XXXXXXXXXXXXXXXX

Zerrin Hanim, kendilerine dogru yaklasan uzun boylu, yakisikli genc adami görür görmez hem cok sasirmis, hem de oldukca keyiflenmisti..

-Sevil, bak bak... su gelen Ceyhun degil mi? diye soran sesi merak doluydu..


hadi, bilin bakalim devam etcek mi? :)

Seval.
04 Mart 2008 Salı 23:15


Merhaba Sevil.. Iyi aksamlar Zerrin Hanim, nasilsiniz?.

-Iyi aksamlar cocugum.. Hos geldin.... Ceyhun, oturmaz misin?...

-Tesekkür ederim efendim, fazla vaktim yok rica etsem, Sevil ile birkac dakika görüsmeme izin verir misiniz?

-A, elbette evladim.. Dans edin siz... dans... Hem böylece rahat rahat konusurdunuz....

-Anne! diyerek kendisine hisimla dönen Sevil´e "Ne var bunda?" der gibi cocukca bir inatla bakti Zerrin Hanim. Eger yaninda oturan Sami Beyden cekinmese nanik bile gösterebilirdi, cünkü Sevil´in damarina basmak icin özellikle söylemisti bunlari. Kizinin Amerika´dan döndükten sonra Soner denilen hayirsiz zamparaya yeniden asik oldugunu, hatta belki de onun yüzünden yasadigi acilara ragmen onu sevmekten hic vazgecmedigini o da herkes gibi görmüstü elbette..

Ama, yine de Ceyhun gibi bir kismeti teptigine inanmak istemedigi icin kizini denemisti.. Ve maalesef Sevil tam bekledigi tepkiyi vermisti.. Deli genclik, ne olacak! Deli ve asik...

Deneyinin sonuclarini gördükten sonra gülümseyerek Sami Beyden tarafa döndü.. Kizi icin yapabilecegi bir sey olmadigina göre kendi icin bir seyler yapmali, bu kibar beyefendinin kendisini dansa kaldirmayi akil edebilmesine yardimci olmaliydi...

Seval.

05 Mart 2008 Çarşamba 16:35
Adsız dedi ki...
Sevil ancak toparlamisti kendini, bogazini temizleyerek zorlukla konusabildi.

-Merhaba Ceyhun.. sey af edersin... saskinligimi mazur gör, seni görmeyi beklemiyordum acikcasi..

-Biliyorum, özür dilerim... Ama seni görmek istedigimi söyleseydim, kabul etmeyebilirdin, bu yüzden böyle habersiz geldim.. Umarim Aylin beni af eder... Yani cagrilmadan geldigim icin...
-Rica ederim, siz arkadassiniz.. Aylin burda oldugunu bilseydi haber verirdi sanirim.. Seni Amerika´da biliyorduk biz....

-Ordayim, sadece birkac günlügüne gelmistim... Ve tam gitmek üzereydim duydugumda..

Bilegindeki saate bir baktiktan sonra devam etti sözlerine Ceyhun. “Birkac saat sonra ucagim kalkiyor Sevil... Aylin´in bu gece nisanlanacagini duyunca senin de onun yaninda olacagindan emin oldugum icin geldim... son bir kez seni görmek istedim.. ne olur sadece , bir kac dakikani bana ayiramaz misin? Lütfen, gecmis arkadasligimizin hatirina..

-Ceyhun, ben... konusacak bir seyimiz oldugunu sanmiyorum, daha dogrusu sana ne diyecegimi bilemiyorum... Ben.. ben..

Sevil cümlesini tamamlayamadan, gözlerini yere indirdi, Ceyhun´un ona cok yardimlari olmustu gecmiste, bunu nasil inkar edebilirdi? O ise karsiliginda sadece aci verebilmisti ona, daha dogrusu askina karsilik veremedigi icin aci cekmesine sebep olmustu... Ama ask söz konusu oldugunda zorla güzellik olmuyordu iste... Zorla asik olunmuyordu!

Bu düsüncelerinin dalginliginda Ceyhun´un onu iki kolundan tutarak kenara cektigini fark edince irkildi birden. Refleks gibi gelen bu irkilisle kendini tutan ellerden de kurtulmustu. Sadece “Lütfen birak.. Ben... yani, ben cok özür dilerim!” diyebildi..

Ceyhun sormak istedigi sorularin yanitini bu birkac kelimeyle almisti... Daha dogrusu Sevil´in durusu, bakisi ve kendini onun ellerinden kurtarisi ona her seyi binlerce kelimeden daha iyi anlatmisti...

Elleri iki yanina düserken “Anladim!” dedi ve aciyla ekledi “Biliyordum, yine de son kez sormak istedim... Keskem olmasin diye... hayatindan kesin olarak cikmadan önce... Ama simdi anladim! Sevdigin ben degilim... Elveda!”

bitmedi...
Seval.
05 Mart 2008 Çarşamba 16:37
Adsız dedi ki...
Arkasini dönerek geldigi gibi sessizce uzaklasan Ceyhun´un arkasindan bakarken sadece vicdan azabi duyuyor, onun acisini azaltmak icin elinden gelen bir sey olmadigini biliyordu Sevil.

Bitkin bir halde önünde durdugu duvara yasladi sirtini, gözlerini kapatti.. Birdenbire cok yorulmustu sanki...

"Anne!.. Anne.!" diye kendisini cagiran oglunun sesiyle acti gözlerini.. Ne düsünecegini bilemeden sesin geldigi yöne baktiginda önce ona dogru kosarak gelen Efe´yi ve karsidaki mutfak kapisinin önünde adeta bir heykel gibi duran Soner´i gördü.

Aralarindaki mesafeye ragmen kendi üzerinde sabitlenen bakislardaki korkuyla karisik öfkeyi, derin aski ve o sessiz yalvarisi gördü. Soner´i daha önce böyle görmediginden emindi. Kivilcimlar sacan gözlerin büyülü hapsinde kipirdamakta acizdi.. Birkac saniye öyle kaldilar, göz göze... Soner´in gözlerindeki keder ona kendi ask acisini hatirlatti daha birkac gün önce canini ölesiye yakan...

Ceyhun´un aski tek tarafliydi, ona aci vermesi normal sayilirdi, ama onlarinki karsilikli degil miydi? Bu koyu karanlik gözlerde yanan ates, ask degil miydi? Soner onu sevmese böyle bakabilir miydi? Sevil de bu adama asik oldugundan onu sevdiginden emindi.. O halde birbirlerine bu kadar aci vermeleri nedendi?

Derin bir nefes aldiktan sonra gülümsemeye zorladi kendini, gözlerini Soner´inkilerden kacirmadan önce... Ne olursa olsun o gece onunla konusmaya ve bu dayanilmaz darginliga bir son vermeye karar verdi. Ikisi de yeterince aci cekmislerdi.

Kucakladigi Efe´ye sarildi tüm gücüyle..

:) bitmedi
Seval.
05 Mart 2008 Çarşamba 16:41



devam..

Onun gözlerinde gördügü sevgi miydi yüregindeki sanciyi hafifleten, belli belirsiz gülümsemesi mi yumruklarinin gevsemesini saglayan? Bilmiyordu.

Bildigi tek sey o herifi, yani Ceyhun´u Sevil´in yaninda gördükten sonraki birkac dakikanin ona bir ömür gibi uzun geldigiydi....

Ancak simdi, Sevil´in Efe´ye sarilarak güldügünü ve müzige uyarak ogluyla dönmeye basladigini görünce derin bir nefes alabildi... Sadece biraz hafiflemisti acisi, rahatladigi söylenemezdi....

Yanliz kalmaya ihtiyaci vardi, hic degilse birkac dakikaligina. Arkasini dönerek mutfak kapisindan disari atti kendini.. Alninda boncuk boncuk ter damlaciklarinin olustugunu yüzüne carpan soguk hava sayesinde hissedebildi.. Umursamadi, tek düsüncesi Sevil´i hala kaybedebilecegi, hatta o gece kaybetmesine ramak kaldigiydi..

Kapanan bir otomobil kapisinin sesiyle bakislarini yolun kenarindaki kaldirima cevirdiginde, binmek üzere oldugu taksinin kapisini carparak kapattiktan sonra kendisine dogru gelen Ceyhun´u gördü. Tehlike demek hala oradaydi, adim adim yaklasiyordu.... Yumruklari kendiliginden olusmustu yeniden.

Ceyhun bir kac basamak kala durdu Soner´in önünde. Rakip iki erkegin düsmanca bakislari carpisti önce, duygularini saklamak ihtiyaci hic duymamislardi. Soner dislerinin arasindan "Ne istiyorsun? Neden geldin?" diye sordu. Son derece sertti sesi.

Ceyhun, gözlerinde engel olamadigi bir kücümsemeyle bakarken ondan daha sakin bir sesle konustu. "Sadece sana "Sen kazandin!" demek istiyorum!" "Evet, Sevil seni seviyor, hep sevdi galiba... Ben görmek istememistim.. Aklini basina topla ve onu mutlu et! Herkes senin kadar sansli degil, bu defa degerini bil!"

Soner´in isittikleriyle iyice karisan düsüncelerini toparlayip bir cevap vermesini beklemeden geldigi gibi hizla dönen Ceyhun bir daha arkasina bile bakmadan atladigi taksiyle oradan uzaklasti.. Taksinin egzoz dumani bile tamamen gözden kayboldugunda ancak iliklerine isleyen sogugu hissetti Soner. Hemen iceri girmeli, sevdigi kadina gitmeliydi.. Ona söylemek istedigi o kadar cok sey vardi ki...

bitmedi...

Sevgiler
Seval.

06 Mart 2008 Perşembe 01:12


Yanina yaklasmaktan cekindigi icin uzaktan uzaga izliyordu Sevil´i. Cünkü iceri girer girmez tüm cesareti yine geldigi gibi gitmis, yok olmustu..

Kendisini toplamasinda yardimci olacagini umdugu ickisini yudumlamak icin cekildigi kösede öyle dalgin dalgin oturdugunu gören Dogan ile Aylin elele geldiler yanina. Genc nisanlilarin mutluluklari yüzlerinden okunuyordu..

-"Soner, abicim ne bu surat? Ne bu gamli baykus hali? Sen hâlâ Sevil´le konusmadin mi yoksa?" diyen Dogan´in neseli sesiyle sicradi yerinden.

Soner, gülümseyerek tedirginligini itiraf etti arkadasina "Yok be Dogan, konusamadim... Hâlâ söze nerden baslayacagimi bilmiyorum ki! Ya terslerse yine beni... " diyebildi..

Aylin arkadasinin caresizligine anlayisla gülerek, nisanlisinin elini birakmadan hafifce egildi ve "Sonercim, git Sevil´i dansa kaldir!" dedi. Bunu duyan Dogan da hemen atilip "Aylin hakli abicim, sen aksamdan beri misafirlere kosmaktan kizi daha dansa bile kaldirmadin... Ne bekliyon, onun gelip seni kaldirmasini mi?" diye cikisir gibi onayladi nisanlisinin önerisini...

-Ya bilmem ki... kabul eder mi? diye itiraz edecek oldu.

Dogan, Aylin´den önce atilip "-Niye etmesin abicim? Bizim nisanimizda, bu güzel gecemizde siz en yakin dostlarimiz dans etmeyeceksiniz de kim etcek?" dedikten sonra nisanlisina dönerek "Haksiz miyim hayatim?" diye sordu.

Aylin gülümseyerek bakti nisanlisina, gözlerinde sonsuz bir sevgiyle... Ve onu desteklemekten geri kalmak istemedigi icin "-Soner gidip bunu Sevil´e sormadan bilemezsin! Birak bos bos oturmayi da hadi kipirda bakalim!" diye ekledi.

devam edecek..
Seval.

06 Mart 2008 Perşembe 21:25
Adsız dedi ki...
Iki arkadasi da onu yüreklendirmek icin "Hadi.. Hadi Soner!" diyerek uzaklastilar yanindan.

Sevil´le dans etmek! Günlerden beri onunla karsilasmaktan kacan, telefonlarina cikmayan, ancak baskalari ve Efe yanlarindayken zorla bir iki kelime konusan Sevil´le dans etmek! Bu ne güzel bir fikirdi.. Niye sanki kendisi bunu daha önce düsünememisti?

Gözleriyle Sevil´i arayip buldu. Onu kollarina almak icin sabirsizlaniyordu simdi.. Ah, ulan (pardon!) ne olurdu sanki onu bir dinlese ve af etseydi! Ona baktikca icinden onu kucaklamak, o güzel basini tutup yüzünü, gözlerini, üzgün oldugunda tam iki kasinin ortasinda olusan derin kisa cizgiyi defalarca öpmek istegi cogaliyordu... Kendini tutmak zorunda oldugunu biliyordu, bu güzel ve inatci kadin (en azindan simdilik), ona dokunmasina kesinlikle izin vermezdi..

Ama dans teklifine hayir diyemezdi, dememeliydi.. Hem o da Soner´e belli belirsiz de olsa gülümsememis miydi? Bu düsüncelerle saatlerden beri gergin olan yüz hatlarinin gevsedigini, yüreginin her an artan bir sicaklikla isindigini hissetti, duydugu heyecanin siddetiyle carpan kalbinin nabzinda hizlandigindan emindi. "Basarmaliyim!" diye gecirdi aklindan "Sevil´i, onu ne kadar cok sevdigime inandirmaliyim!"

XXXXXXXXX

Cok dikkatli hareket etmeli biraz da oldu-bittiye getirmek zorundaydi, Sevil´in dans etme teklifini, herkesin icinde ret edebilecegi düsünmek bile istemiyordu. Hizli adimlarla Sevil´in ona arkasi dönük olarak oturdugu masaya dogru ilerlerken aklinda sadece Tanri´dan yardim istemek kalmisti.

-Benimle de dans eder misin?

Yalvaran gözleri Sevil´inkilerle bulusurken fisildar gibi tekrarladi, “-Rica ediyorum, lütfen!" Ve hemen hic vakit kaybetmeden dünyanin en normal hareketiymis gibi uzanip Sevil´in elini yakalayip hafifce cekerek ayaga kalkmasini sagladi.. Oh, simdi belli etmeden derin bir nefes alabilirdi cünkü planin en zor kismini asmis sayiyordu kendini.

Saatlerden beri kendisini sadece gözleriyle uzaktan uzaga izleyen, yanina yaklasamayan, Soner´i böyle birden yerden bitmis gibi karsisinda bulmanin saskinligini halâ üzerinden atamamis olan Sevil, elini kurtarmak icin de "Hayir, git basimdan!" demek icin de cok gec kalmisti.

“-Seyy, peki, madem istiyorsun..” diye mirildanarak Soner´in onu piste dogru yönlendirmesine izin verdi. Soner "-Tesekkür ederim! Hadi gel.." derken hâlâ onun elini kendi avucunda hapsetmis, kacmasindan korkar gibi birakmiyordu.

Nihayet ikisinin birlikte elele dans pistine dogru ilerlediklerini gören Dogan hemen elini kaldirarak orkestra sefine bir isaret verdi. Daha önce verdigi talimat dogrultusunda, tembihledigi sarki calmaya basladi.. "Seninle basim dertteeeee..."

Soner yakaladigi bu firsata inanamiyordu. Mutluluktan basinin döndügüne yemin edebilirdi.. büyük bir sevincle basini hafifce egip Sevil´in kulagina "-Kadere bak, bizim sarkimiz!"... diye fisildadiginda Sevil´in ona firlattigi buz gibi bakislari görmemezlikten gelerek öbür koluyla sevdigi kadinin beline sarildi.

devam edecek..

Seval.
06 Mart 2008 Perşembe 21:26
Adsız dedi ki...
son bölüm..
Daha önce defalarca dans etmislerdi, özel bir caba sarfetmeden kendilerini birakmalari yeterliydi, ayaklari birbirlerini cok iyi taniyordu. Müzigin esliginde uyum icinde hareket ederek dönmeye basladiklarinda bekledigi anin geldigini biliyordu. Kendi kendine "Hadi, o´lum göster kendini! Anlat su icindekileri!" diye düsündü. "Iste hayatinin en önemli ve en zor sinavi, basar sunu!" Ancak ayni anda beyninin bombos oldugunu dehsetle fark etti!

Söylemeyi tasarladigi ve saatlerce ezberlemek icin tekrar ettigi o güzelim cümleler, sözcüklerin hepsi adeta "püf" diye ucmus, yok olmustu..

O ki, kadin ruhuna hitap eden, onlarin gururlarini oksayan sözcüklerin efendisi sayilirdi. Karsilastigi yüzlerce kadini sirf cenesinin laf ebeligi sayesinde yalan yanlis iltifatlarla "hayatindaki en önemli kisi" olduguna inandirmayi basarmis olan o degil miydi? Ya simdi nasil olur da dut yemis bülbül misali gik bile diyebilmekten aciz olurdu? Dudaklarindan caresizlik icinde sadece bir "Sevil!" döküldü..

"-Efendim?"

Diyerek basini kaldirip onun gözlerini arayan Sevil´in bakislarinda büyük bir merak vardi simdi. Gülümsüyor muydu, Soner´e mi öyle gelmisti? Gülümsüyordu galiba, evet, evet!

xxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Sevil daha fazla dayanamamisti. Karsisinda süt dökmüs kedi gibi duran, günlerden beri yanina yaklasmak icin bocalayan Soner´in neyi söylemek icin böyle sancilandigini, neyi aciklamak istedigini cok iyi biliyordu cünkü. Dogan ve Aylin ona Ayca ile ilgili herseyi anlatmislar, Soner´in aylardan beri ne Ayca ile ne de baska bir kadinla uzaktan yakindan ilgilenmedigini defalarca söylemislerdi. Ve sirf Sevil alinmasi gereken dersi öne sürerek rica ettigi icin Soner´e bosuna üzüldügünü söylememislerdi.

-Sevil?

-Efendim Soner? Seni dinliyorum...

-Sevil, neden o herifin sana yaklasmasina, sana dokunmasina izin verdin?

Soner, dudaklarindan dökülenleri duydugunda kendi bile inanmak istemedi. Hayir! Hayir söylemek istedigi bu degildi.. Bu da nerden cikmisti simdi? Ama olan olmustu bi defa, söz agizdan cikmisti! Nefesini tutarak alacagi yaniti bekledi.

Sevil de cok sasirmisti. Ceyhun´un geldigini-gittigini Soner´in gördügünü biliyordu, ama onun bu olaydan bu kadar cabuk bahsedecegini beklemiyordu... Daha aralarindaki "kemanci kiz" krizi asilmamisti.

Umursamayan bir tavirla onun ne demek istedigini anlamamis görünerek "-Kimden bahsediyorsun? Hangi herif?" diye sordu.

-Hangi herif oldugunu biliyorsun Sevil... Sayin Kilkuyruk Bey!

-Sadece biraz konustuk, iki laf ettik.. Ne var bunda?

-Ne olur, bi daha etme! Seni onun yaninda gördügümde icim nasil yandi bilemezsin.. Yalvaririm bana bu aciyi bir daha yasatma..

-Öyle mi? O zaman gecen gece gördüklerimle benim de nasil yandigimi anlamissindir... . O kizi senin evinde, benden gizledigini gördügümde...

Soner onu susturmak, ikisinin de icindeki aciyi durdurmak icin "-Biliyorum!" dedi... -Biliyorum sana yalan söylemekle büyük bir halt ettim... Ne olur, beni son kez af et, ben kocaman salagin tekiyim!"

Oh be, bu itirafla rahatlamisti adeta, simdi o da gülümsüyordu... Cevap beklemeden dudaklarini Sevil´in kulagina iyice yaklastirdi ve "Ama yemin ederim sana sirilsiklam asik bir salak!"

Tekrar gözleri bulustugunda Sevil acik acik gülümsüyordu, "-Eh, sen öyle diyorsan dogrudur herhalde, ben itiraz etmeyim o zaman!"

Soner onun gözlerinde gördügü sevgiyle, sevincten kalbinin acidigini hissetti, kollariyla sardigi kadini biraz daha kendine cekerek yeniden kulagina "Etme!" diye fisildadi "...ne olur itiraz etme, bir seycik de söyleme... sadece beni dinle... Sevil, canim! Seni cok seviyorum... inanamayacagin kadar cok... ama gördügün gibi tek basima birakildigimda istemeden de olsa, herseyi yüzüme gözüme bulastirmayi beceriyorum... bak ne diyorum?"

-Ne diyorsun?

-Diyorum ki, bir daha böyle birseyin yasanmamasi icin hic vakit kaybetmeden hemen evlenmeliyiz!

-Ne? Ne diyorsun?

-Evlenelim diyorum hayatim! Ne olur.. yine evlen benimle... bir kere daha "evet" de!

-Bitti-

Seval.
06 Mart 2008 Perşembe 21:33




Aklima gelenleri yazmazsam catlarim! Mistafa kardesimin beni hosgörecegini umarak, araya giriyorum...

Acilan kapidan heyecanla iceriye giren Efe tam karsisinda elinde onun yaptigi heykelcigi inceleyen babasini görünce önce ne yapacagini bilmez gibi oldugu yerde durarak üzgün ve saskin gözleriyle ona bakti. Soner de bu kücük tatli oglana bakiyor, onun hayatinda ne kadar önemli bir yeri oldugunu hatirlamak icin beynini zorluyordu..
Odadaki herkes baba ile ogulun karsilasmalarini nefeslerini tutmus olarak izliyordu.
Soner, yavasca elindeki heykelcigi yanindaki sehpanin üzerine biraktiktan sonra yeniden döndü Efe´ye dogru. Efe de bu arada farkinda olmadan sirtindaki okul cantasini omuzlarindan siyirmis, yere birakmisti, cekinerek gülümsedi babasina.
O bakislar birbirine neler söyledi, digerleri neler anladi bilinmez. Efe birden “Baba, babacim!” diyerek Soner´e dogru kosmak icin öne dogru atildi.
Ayni anda Soner bu atagi karsilamak icin bir refleks gibi dizlerinin üzerine cökmüs ve kollarini iki yana dogru acmisti. Agzindan cikan sözcügün anlami onun anladigindan daha büyüktü... “Oglum!” demisti fisildar gibi... “Oglum!”
Hersey o kadar cabuk oldu ki odadakilerin araya girmelerine ya da engel olmalarina imkan yoktu. Efe´nin tüm gücüyle üzerine atilmasi, Soner´in dengesini kaybetmesine sebep oldu. Ikisi birden yere yuvarlandilar daha önce sevisip-bogusurken defalarca oldugu gibi. Ancak bu defa düserken Soner´in son anda Efe´nin basini carpmamasi icin kendini üst kata cikan merdivenlerden taraf atmasi oldu. Sonra heryer karardi, derin ve koyu bir karanlik cöktü heryere.....


devami gelcek elbet..

Seval.

11 Mart 2008 Salı 09:57


hafiza kaybinin faydalari...

XXXXXXXXXX

Gözlerini tekrar hafifce araladiginda kendi yataginda oldugunu gördü. Basi fena zonkluyordu. Cok uzun bir yolculuktan yeni dönmüs gibi yorgun hissediyordu kendini. Yorgun ama rahatti, mutluydu da, nasil olmasin hemen yanina uzanmis olan Sevil, hem kulagina birseyler söylüyor hem de onun alnindan itibaren yüzünü, gözlerini oksayarak öpüyordu.. Uyuyan Efe´yi uyandirmaktan korka korka sever gibi.. Ege´nin veya Edacigin yüzüne sevgiyle bakarken kokusunu icine ceker gibi..

Neler oldugunu anlamadigi icin tepki vermekten korkarak ona kulak kabartti.. Sevil “Ah be Sonercim, ne olur uyan artik! Hadi sevgilim, daha fazla korkutma beni...” diyordu..

Allah Allah neden korkuyordu Sevil, agir hasta gibi bir sey mi olmustu yoksa? Komada olabilir miydi? Ama komada olan insan hastanede olurdu, evindeki kendi yataginda karisinin kollarinda degil...

Hastane gelince aklina sanki baska bir seyler hatirlar gibi olduysa da Sevil´in üzgün ve tatli sesi daha fazla düsünmesine izin vermedi... Yeninden tüm dikkatini karisinin söylediklerine verdi..

“Seni kaybetmeye dayanamam... Yalvaririm Soner, cocuklarimiz icin.. ne olur hayatim, uyan artik, duy beni... Ahh bir hatirlasan.. Ya rabbi ne kadar mutluyduk... nasil da asiktik birbirimize... bu kadarcik miydi hepsi? ... onca sene ayri kaldiktan sonra.... hepsinin acisini cikartir gibi sevisiyorduk.. cekilen acilara inat gibi.. askim ne olur bizi birakma... hatirla ne olur... sensiz yapamam artik de.. yine bana.. Sevdigini söyle.. Soner.. ah bir uyansan bir hatirlasan sevgilim.. inan ...herseyimi verirdim, bir uyansan... “ diye fisildiyordu ama sanki onun duymasina hic ihtimal vermiyormus gibi ümitsizdi sesi..

Neyi hatirlamasini istiyordu ki Sevil? Ne olmustu? Neden bu kadar derin uyumus kalmisti? Yoksa?

Yoksa... “Aman Tanrim, yoksa ben öldüm mü?” diye dehsete kapildi bir an. Ama Sevil´in tatli sesini gayet net duydugundan emindi, ellerinin, dudaklarinin sicakligini yüzünde, gözlerinde hissettigine de yemin edebilirdi...

O halde niye korkuyordu sevdigi kadin, neden onun hatirlayamayacagini düsünüyor bu kadar üzülüyordu?

Rüya miydi gördügü? Hayir buna da ihtimal veremedi, evin ici cok sessizdi, cocuklar yatmis olmaliydi, onlar da yatakta olduklarina göre... Ama Sevil bu kadar capcanli ve dipdiri yanindayken bu gördügü rüya olamazdi...

Kendi yataginda oldugundan emindi, biricik karisi ona en güzel sözcükleri söylüyor ve onun saclarini oksuyordu...
Kendini zorlayarak “Ne oldu bana?” diye sordu.

Onun kendine geldigini gören Sevil bir sevinc cigligi gibi ”Soner, sevgilim uyandin nihayet!” dedikten sonra yine korka korka usulca “Nasilsin? Kendini nasil hissediyorsun?” diye sordu..

Soner onu üzgün gözlerine, süzülmüs yüzüne gülümseyerek bakti, ne cok seviyordu bu kadini.. “Merak etme, iyiyim.. Nasil geldim ben buraya?” diye sordu yeniden.

Sevil heyecanla oturmustu simdi yatagin icinde, anlatmaya basladi.. “Sen basini vurunca kendini kaybettin, kanapenin üzerine yatirdik seni, hemen doktor cagirdik... Bereket versin herhangi bir müdahaleye gerek yokmus, gelen doktor sadece uyumani istirahat etmeni söyleyince babam ile Dogan seni buraya tasidilar..”

-Evde baska kimler var?

-Cocuklar yatti hayatim, annenleri de zorla gönderdim, cok üzgün cok da yorgunlardi ikisi de..

-Cocuklar, annemler?

-Hatirlamiyorsun degil mi? Ah askim... ah, zavalli sevgilim...
-Neyi?

-Herseyi, hepimizi.. Neyse Sonercim, doktor bunun normal oldugunu söyledi, basina aldigin darbe... Sabirli olacagiz, bu zor günleri de birlikte asacagiz eminim...

-Darbe? Hangi darbe? Efe nasil?

-Efe mi? Allaha sükürler olsun, hic degilse oglumuzu hatirladin! Aman Tanrim, ne güzel.. birkac güne kalmaz hersey düzelecek insallah...

Ne demekti simdi tüm bunlar, Sevil aklini kacirmis olabilir miydi? Niye onun sadece Efe´yi hatirladigina sükrediyordu durup dururken.

-Ya neler oldugunu bir hatirlasam... ama basim... hala basim kazan gibi...

-Biliyorum hayatim, sen hic yorma kendini.. zorlama.... hemen kapat gözlerini... simdi dinlenmelisin... Hersey düzelecek, bunlar da gececek.. Uyu bi tanem.. uyu.. yarin insallah daha cok sey hatirlayacaksin... yine bizim olacaksin....

devami gelecek...

11 Mart 2008 Salı 09:59


hafiza kaybinin faydalari, son bölüm...


Sevil onu sakinlestirmek icin yeniden elini alnindan saclarina dogru gezdirmeye baslamisti..

Soner bu dokunusla birden neler oldugunu görmesine engel olan bir perdenin gözlerinin önünden aniden kaldirilmasi gibi son 24 saatte yasananlari hatirlayiverdi...

Cevresini saran ailesini, üzgün dostu Dogan´i, Efe´nin babasini kaybetmekten korkan güzel gözlerini, melekler kadar güzel iki yavrusunu, canindan cok sevdigi karisinin büyük bir metanetle kendi teselli edilmeye ihtiyaci varken korkularina yenilmeden onun anne ve babasi basta olmak üzere herkese ümit verici sözlerle teselli olmasini...

Gülümsedi, büyük bir mutlulukla... Sevil, bu harika kadin simdi bile kendi derdine düsmemis, onu teselli etmeye calisiyordu.. Büyük bir sevgi dalgasinin tüm benliginde yayildigini hissetti, ani bir hamle ile alnindaki ele uzandi, bileginde tuttu karisinin..

“-Ne oldu?” Diye korkuyla sordu Sevil “-Sonercim bir sey mi hatirladin? “

Soner ona iyice yaklasarak nefes gibi kisik bir sesle -”Galiba” dedi.. –“Galiba birsey hatirladim, ama emin degilim, yardim eder misin? “

Sevil büyük bir sevgiyle ve umutla bakiyordu ona, -“Ne yapabilirim ki?” diye sordu fisildayarak..

Soner -“Yaklas, kulagina söylerim!” dedikten sonra kendi dogrularak gülümseyen dudaklariyla Sevil´inkileri buldu...

O dokunus herseyi unutturacak kadar güzeldi, Sevil´in cok iyi tanidigi bu güzellik gecmiste yasanan ask dolu anlari hatirlatacak kadar da gercek... Hatirlamisti, iste! Soner nihayet onu hatirlamisti, onu ve asklarini...

Nefes nefese ayrildiklarindan oyunlari devam ediyordu..

-“Nasil?” diye sordu Sevil gülümseyerek, gözleri mutluluktan parliyordu “Hatirlamana yardimci olabildim mi?” .
.
-Hmm, bilmem ki? Diye nazlandi Soner, tam ondan bekledigi gibi.

-“Biraz hatirlar gibiydim ama... yani hic emin degilim.. kusura bakma olmadi... “

-“Öyleyse bir daha denemeliyiz!” diyerek yeniden yaklasti Sevil sevdigi adama, sinirsiz bir mutlulukla kollarini onun boynuna dolarken.

O hinzir gülüsünü saklamaya gerek görmeden -“Bence de sevgilim, bi daha... gerekirse bi daha!” diyen bu adama da onun bu muzurluklarina da asikti..

SON

Bitti, herkese iyi uykular, iyi geceler... Böyle cabucak araya giriverdim, Mistafa arkadasim kusura bakma...
Seval.

11 Mart 2008 Salı 10:00


Mavigünün kaldigi yerden cerezlere devam..


-Sevil...yani Sevil Hanim?

-Efendim...

-Uyudun mu?

-Evet! Hatta rüya görmek üzereyim!

-Haa... iyi.. o zaman.. ben seyytmeyim... yani rahatsiz..

-Zarari yok... ama lütfen artik su kipirdanmaniza bir son verir misiniz... Arkamda birinin devamli hareket etmesi rahatsizlik veriyor.....

-Tamam yaaa, yerlesiyoruz iste....

-Soner Beycim yerlesmeniz bitince rica etsem gece lambasini da kapatir misiniz? Fazla isik da beni rahatsiz ediyor da..

-Tamam, tamam kapatiyorum...

-Tesekkür ederim..

-Rica ederim canim.... n´oolcak ki.. o halde... iyi geceler..

-Iyi geceler...

-Sevil...

-??

-Sevil hanim..

-Yine ne var?

-Sen simdi gercekten uyuyacak misin?

-Sence baska ne yapabilirim?

-Valla bir iki önerim olurdu ama söylersem belki kizarsin...

-Soner beycim önerilere hic baslamayalim... bilmez miyim ben, karanlikta sizinle sohbete doyum olmaz... ama siz herseyi yeniden hatirlayana kadar konusmasak ve de uyumaya calissak daha iyi olur saniyorum...

-Tamam ya tamam.. sadece seyi sorcaktim..

svl

12 Mart 2008 Çarşamba 17:31
Adsız dedi ki...
-Tamam ya tamam.. sadece seyi sorcaktim.. dur yahu su gece lambasini tekrar acayim.. Üff, isik olamadan da insan konusamiyor ki.. pardon ama yüzünüzü görmem lazim!

-Iyi peki, sizi dinliyorum Soner bey, madem uyuyacak yerde konusmamiz gerekiyormus...

-Sey diyordum, ne diyordum?

-Bilmem, bir sey sorcaktiniz bana galiba..

-Soruyorum, hazir misin?

-Sor bakalim...

-Senle ben, yani daha önce.. hep böyle mi yatiyorduk?

-Nasil?

-Yani bana birbirimize asik oldugumuzu anlatmistin ya, asiklar böyle aralarinda yastiklar koyup da mi yatarlar?

-Sonercim biz de böyle yatmiyorduk elbette, ama sen hatirlamadigin icin hep bunlar.. bugün doktorun söylediklerini sana anlattim ya..

-Ama Sevil...

-Aa bir karar ver artik sekerim Sevil mi Sevil hanim mi?

-Ne fark eder ki Sevil, ya da Sevil Hanim, siz benim gecmisimizi hatirlamami istiyor musunuz, istemiyor musunuz?

-A, o nasil söz, istiyorum elbette...

-O halde neden yardimci olacak yerde bana arkanizi dönüyorsunuz?

-Cünkü siz Soner beycim, gece hatirladiklarinizi ve yasadiklarinizi ne hikmetse sabah olunca unutuyorsunuz!

-Yaa, ben... ben.. nasil da cok zavalliyim di mi? Ama bu bu büyük talihsizlik...

-Ah kiyamam, duygu sömürüsü de hic bilmez benim kocam..

devami gelecek, sabirsizlanmayin..

svl
12 Mart 2008 Çarşamba 17:33






seval dedi ki... -1
-Aylincim Dogan hic mi birsey fark etmemis, sana anlatmadi mi? Bak, eger bir sey biliyor da söylemiyorsan cok kirilirim haberin olsun...

-Dogan, Soner ´le ilgili tek kelime bile etmedi diyorum, inanmiyorsun... Ask olsun Sevilcim, yaaa bilsem söylemez miyim?

-Duydugumda benim üzülecegimi düsünüyorsan söylemezsin tabiii.... Unuttun mu, Soner´in Tülay ile evlenmek üzere oldugunu nasil saklamistin benden...

-Ayol aradan iki seneden fazla zaman gecmis, onu yüzüme vuruyorsun? Aa hayret bisey... Bir parca pasta daha alabilir miyim?

-Tabii sekerim, begendin mi gercekten, nasil olmus?

-Hmm, ellerine saglik canim... üzeri jelatinle kapli mandalin dilimlerini görüyorum ama icindeki karisimda ne var?.. Hmm, dur söyleme, ben bulacagim..

-Bosuna ugrasma bulamazsin... tarifini Almanya´dan orada peynirli pasta diyorlar, ben süzme yogurtla yapiyor, onlarin dibe dizdikleri mandalinleri de en üste yerlestiriyorum... Nasil, cok güzel olmus degil mi?

-Harika! Gecen gün yaptigin cikolatali da cok nefisti.. senin yüzünden sismanlayacagim kizim ya.. Almanya´dan geldin geleli pasta yapmaya fazlasiyla merak sardin..

-Ne yapayim Aylincim, Soner´le Efe cok seviyorlar...

-Ben de onlardan asagi kalmiyorum ki.... bakar misin, hem ayila bayila, hem de söylene söylene yiyorum..

- Afiyet olsun!

-Hm hmm... cok güzelmis.. Ya, biz Soner´le ilgili ne diyorduk?

-Senin bazi bildiklerini beni üzmemek icin sakladigini konusuyorduk canim... hani su Tülay olayindan bahsediyorduk....

-Off Sevilcim ya, o zaman hersey cok baskaydi .. Soner´in sana ve Efe´ye yillar sonra yakinlasmasiyla sen cok hashas bir dönem geciriyordun.. Kafan karismisti, fazlasiyla kirilgandin.. O kadar ki, kendi duygularini bile görmek istemiyor, aci cekiyordun... hatirlasana... haksiz miyim?

-Haklisin ama...

-Hem sen benim yerimde olsaydin gelip bana pat diye söyler miydin ki, beni suclar gibi konusuyorsun?

-Af edersin canim, ama bugünlerde Soner´in bazi davranislarindan öyle huzursuz oldum ki... Ne düsünecegimi sasirdim.. ona direk olarak soramiyor, kocama güvenmek istiyorum!

-Aklini kurcalayan ne? Sevil, bir sorun mu var ? Yani ikinizin arasinda?

-Iste mesele de bu zaten... Yok! Aramizda bildigim kadariyla hic bir sorun morun yok! Yine de benden birseyler gizlediginden eminim..

-Yaniliyor olamaz misin? Frankfurt´tan döndügünüzde liseli asiklar gibiydiniz, sunun surasinda kac hafta oldu ki..

-Evet ordan cok mutlu döndük..

-Dogan´la ben sasirmistik sizi öyle görünce, cok da sevinmistik... cünkü biz orda sizden ayrildigimizda hem dargin hem endiseliydiniz...

-Evet canim ya, Allah bir daha göstermesin, ömrümüzün en zor anlarini yasadik orada... ama Tanriya sükür cok da güzel asabildik hepsini, yeniden kenetlendik... hatta o aci günlerin sonunda birbirimize tekrar asik olduk bile diyebiliriz..

-Ne güzel iste... simdi degisen ne? Soner mi?

-Evet! Yani hayir! Daha dogrusu, aslinda her zamanki gibi ama yine de degil... nasil desem?... eve geldiginde yine sevecen, bana asik, cocuklarina düskün... tam bir baba gibi davraniyor... Ama..

-Ama ne? Ne var Sevil?

-Hissediyorum! Benden birseyler gizledigini his-se-di-yo-rum!

-Öfff Sevil nasil seyler? Biraz acikla o halde, cünkü ben anlamiyorum..

-Bak meselâ, gecen gün Dogan, Soner´e cepten ulasamadigi icin evi aradi, ama Soner evde yoktu! Halbuki "Ben eve gidiyorum!" diyerek yaklasik 3-4 saat önce restoranttan ayrilmis..

-Ve hemen eve gelmemis! Bu mu yani? Nerdeymis peki sormadin mi? Bir aciklamasi vardi mutlaka..

-Sordum, trafik filan diyerek gecistirdi ama dili dolasiyordu sanki.... kekelemeye basladi resmen ya..

-Soner mi kekelemeye basladi? Inanmiyorum..

-Inan, zorlandigi o kadar belliydi ki... Erkekler hic de zannettikleri kadar ustalikla yalan söyleyemiyorlar Aylincim.. o durumu kurtardigini sandi ama blâkis icime süpheyi yerlestirdi..

-E, belki de dogruydu söyledikleri sekerim, az yol degil ki oradan burasi..

-Ama her gün en gec bir saat icinde burda olurken o gün tam 4 saatte gelebildi...

-Ah, kuruntulu arkadasim benim! Bana bak, sen yaslaniyor musun yoksa?

-Alay etme Aylin!

-Ne yani, hepsi bu kadar mi?

-Hepsi bu kadar degil elbette.. neden her zamanki gibi gecikecegini haber vermedi, cebi neden kapaliydi? Sonra.. seyy...de var..

-Ney?

-Cok yorgun!

-Anlamadim?

-Bir süredir cok yorgun oluyor, nerdeyse televizyonun karsisinda oturdugu koltukta uyuyakaliyor... Hasta degil, bir seyi yok... sadece yorgun...

-Sevilcim, ne var bunda? Senin kocan da bütün gün calisiyor, bazi aksamlar eve geldiginde yorgun olamaz mi?

-Olur tabii ama her zaman benimle basbasa kalmak icin Efenin ve ikizlerin uykuya dalmasini dört gözle bekleyen adamin, Efe´den önce uyuyakalamasi sence normal mi?

-Hmm, yani bir tuhaflik oldugundan eminsin! Tamam farzedelim ki bi anormallik var, bu ne olabilir ki hayatim? Sakin bana "baska bir kadin!" deme inanmam..

-Yani ben de öyle demek istemiyorum zaten... ama yine de aklimdan bin türlü sey gecmiyor degil....

-Sevilcim, Soner sana asik, sen de ona... bu o kadar belli ki.... siz birbirinizi bu kadar cok severken... mümkün mü?

-Biliyorum Aylin, o kadar mutluyuz ki... beni korkutan da mutlulugumuzun bozulmasi, yani Soner´i kaybetmek...

-Hic bosuna endiselenme sen hayatim, Soner´e gidip sorsak o da ayni seyleri söyleyecektir eminim... Kesinlikle hayatina bir baskasini sokmaz, seni ve cocuklari kaybetmeyi göze alacak kadar aptal olamaz! O hatayi bir kez yapti, tekrar etmesi icin aklini kacirmis olmali.. Sen icini rahat tut, sakin ol ne olur...

-Yani sebepsiz mi kuskularim diyorsun..

-Evet, her ne ise o yorgunlugun nedeni o da ortaya cikar zaten inan bana.. belki bir doktora görünmesi iyi olur ama senden önce Soner bu durumdan rahatsizlik duyacak ve gerekeni yapacaktir...

-Sag ol Aylincim, beni rahatlattin... seninle konusmak iyi geldi... yanliz lütfen Dogan´la konusurken dikkatli ol ve benim süphelerimden bahsetme sakin..

-Eder miyim hic Sevilcim? Bunlar elbette aramizda kalacak, sen hic merak etme....

-Sag ol canim... bak, telefonun caliyor, sen rahat rahat konus, ben de bu arada su masayi toplayayim..

-Ay dur lütfen bekle birlikte toplariz.....

-Bosver masayi da sen, telefonuna bak sekerim, Dogandir mutlaka...selâm söyle...

-Bakiim, evet o.. iyi insan derler ya.. Efendim hayatim? Evet Sevildeyim... nasil? anlamadim.. Dogan daha yavas konusamaz misin?... hayatim... bu defa da cok yavas konusuyorsun seni duyamiyorum.... ha, tamam gelirim tabii.... nasil yani hemen mi? kac metrekareymis? Efendim, anladim, dur lütfen bi sakin ol, bagirma!.. Üff Dogancim yaa...tamam görüsürüz....

-Ne diyor Dogan?

-Hic sorma cekmiyordu galiba... ancak yarisini anladim söylediklerinin.. bizim icin cok güzel bir ev buldugunu söylüyordu, hemen emlâkcida bulusmamizi istiyor...

-Haydi bakalim hayirli olsun... Insallah istediginiz gibidir..

-Insallah Sevilcim... Bak, ben cikiyorum canim, ama sen önce bana evhamlara kapilip üzülmeyecegine söz veriyorsun....

-Tamam arkadasim, sen merak etme... evi gördükten sonra mutlaka ara beni, detaylariyla anlatmalisin..

-Tamam canim herseyi tek tek anlatirim... simdilik hosca kal..

09 Mayıs 2008 Cuma 18:13
Adsız dedi ki...
seval-2
-Ask olsun Dogancim neden öyle panik yaptin anlamadim?

-Kusura bakma sevgilim ya, hep su Soner´in yüzünden.. Adam tutturdu mu tutturuyor biliyorsun..

-Neyse canim önemli degil artik... Ne yapmami istiyorsun sen simdi tekrar anlatir misin?

-Tamam hayatim... Bak simdi, sen “.......????.............” diyorsun, sonra da biz “............?????....” yani sonunda herkes mutlu ha? Nasil, simdi herseyi anladin mi?

-Pes yani Dogan! Pes diyorum! Ya ben size inanamiyorum, neden düzdüz yol dururken zig zaglar cizersiniz?

XXXXXXXXXXXXXXXXXXX

-Sonercim söför sensin isine karismis gibi olmayayim ama Aylinlerle bulusacagimiz adresi ararken kaybolduk mu, bana mi öyle geliyor?

-Sen merak etme Sevilcim, ben nereye gittigimizi cok iyi biliyorum...

-Su navigasyonlardan biz de mi alsaydik? Büyük kolaylikmis diyorlar..

-Gerekmiyor ki hayatim! Benim ihtiyacim yok, sen araba kullanmayi sevmiyorsun... istersen ilerde bakariz... Bak az kaldi yolumuz surdan sola saptik mi 5-10 dakika sonra ordayiz...

-Aylin neden bu kadar israr etti anlamadim, tamam nikah icin gün almalari elbette bir kutlama sebebi ama bu kadar lüks bir yerde bunu bizimle kutlamak istemeleri biraz garip geldi bana... sence de öyle degil mi?

-Yok canim, neden garip olsu? Nihayet birbirlerine kavusacaklari günü ögrenmis ve bu müjdeyi en yakin dostlariyla kutlamak istemisler...

-Ama cok masraflari olacak, daha dügün yapacaklar.. Bunun takisi, balayi masrafi var... sonra sifirdan ev kuracaklar... Yani her kurusa ihtiyaclari olacak.. Bence sen Dogan´la bunlari bir yanliz kaldiginizda konusmalisin Soner, bizim yüzümüzden bu kadar masraf yapmasinlar...

-Tamam canim, söz... konusurum... herseyi düsünen karim benim... Ama düsünme simdi bunlari.. Sana bu gece ne kadar güzel oldugunu söylemis miydim?

-Söylemistin, ama yine söylemende hic bir sakinca görmüyorum..

-Madem öyle diyorsun... Cok güzelsin.. Her gün sana yeniden asik oluyorum inan..

-Sonercim iltifat etmeni istemistim, abartmani degil....

-Abartmiyorum Sevil, gercegi söylüyorum...

-Peki tatlim öyle olsun.... Gece cok gec kalmayiz degil mi? Zaten her disari cikisimizda annenle babana cocuklari biraktigimiz icin de üzülüyorum.. sence de biraz ayip olmuyor mu? Nihayet onlar da yasli insanlar, dinlenmek istiyorlardir belki de..

-Bu söylediklerini sakin annemle babam duymasinlar.. seni cok sevmelerine ragmen gelinlikten ret edebilirler...

-Hangisini duymasinlar? Cocuklarin onlara rahatsizlik verdiklerini mi? Yasli olduklarini mi? Aman ha, haklisin duymasinlar...

-Hah söyle gülümse biraz... o güzel yüzünde güller acsin.... son günlerde biraz gergin gibiydin sanki... ..oysa ben seni hep mutlu... hep gülerken görmek istiyorum..

-Demek sen de farkina vardin.. ben mutluyum Soner, sadece son günlerde biraz yorgunum sanirim...

-Tamam canim sen öyle diyorsan... Ver bakayim elini bana... Basini da hafifce daya söyle omuzuma..
-Olur, sen nasil istersen, böyle mi? ... dikkat sacim bozulmasin... sen simdi tek elle araba kullanmayacaksin herhalde?

-Merak etme canim, yol zaten dümdüz, vites degistirmem gerekince cekerim... Oh be... Sevil seni yanimda hissetmeye, sicakligina ne kadar ihtiyacim varmis...

-Benim de öyle..

-O zaman iyi ki evden ve kücük afacanlardan biraz olsun uzaklasmisiz ha? Ne dersin?

-Evet hayatim...

-Sevil?

-Efendim?

-Neden sustun, ne düsünüyorsun?

-Cocuklari.... Eda´nin biraz atesi vardi galiba... uyumuslar midir acaba? Büyükbabalariyla babaannelerini cok yormamislardir insallah...

-Istersen evi bir ara sor rahatlamak icin... ama annemle babam gayet güzel halletmislerdir herseyi... Aramak ister misin?

-Hayir canim gerekli görürlerse onlar ararlar.... simdi güvensizlik gibi olur.. Halil baba ona yasli dedigimi duysa nasil bozulurdu düsünebiliyor musun?

-Bence duyarsa annem bile bozulabilir... Yasliligi kabul etmeleri cok zor...

-Ikisini de cok sevdigim icin yorulmalarini istemiyorum Soner..

-Hayatim sen onlari merak etme... onlar bize yardimci olduklari icin mutlu oluyorlar... doya doya torunlariyla birlikte olmanin tadini cikartiyorlar.. Sevil ya artik su baskalarini düsünmeyi biraksan da basbasa olmamizin tadini cikartsak diyorum..

-Haklisin hayatim, uzun zamandir basbasa kalamadik... nerdeyse Frankfurt´tan döndügümüzden beri...

-Orayi hep hatirlayacagim.. Neydi adi? Hamburger.. yok yok . Homburger Landstrasse.... hayatimin en güzel sürprizi sendin o gece...

-Demek unutmadin? Ben de unutmayacagim canim, en güzel gecelerimizden biriydi..

-Daha coook güzel gecelerimiz olacak, o sadece biriydi.. aman Sevilcim ne olur dile benden ne dilersen ama bir daha Almanya´ya gitmemizi isteme benden.. Onlarin memleketi onlara kalsin, bizimki bize..

-Tamam tamam, merak etme istemem! Ben de sevemedim orayi.. Aa, otoparka mi giriyoruz, geldik mi yoksa?

-Evet bak, ünlü “...?.. “ otelin restorantinda masamiz ayrildi... Ne o memnun olmamis gibisin? Begenmedin mi burayi?

-Begenmez olur muyum, ama nedense yolun bittigine üzüldüm... ne güzel sohbet ediyorduk senle... bunu cok özlemisim... . hele sen ikide bir elindeki elimi dudaklarina götürdükce... basim omuzunda... keske bu gece, bu yol hic bitmese diye gecirdim icimden... ama bitti iste... simdi yine basbasa kalamayacagiz, yine kalabaliga karisacagiz...

-Sen istersen kalabaliga karismaz basbasa kalacagimiz bir yer buluruz kendimize.. sadece sen ve ben... yeter ki sen iste..

-Sonercim sacmalama! Öyle olur mu hic? Hadi acele edelim de bari Aylinleri bekletmeyelim...

-Sevil dur inme hemen arabadan!

-Nedenmis o? Soner kolumu birakir misin?

-Birakamam bekle... cünkü sana.. cünkü sana söyleyeceklerim... var... gel biraz daha yaklas... hah tamam kulagina söylemem lâzim, bu cok önemli...bi sey..

-Hmm, anladim galiba... evet, seni dinliyorum... böyle iyi mi?

-Biraz daha sokulursan, kokunu da cekince icime... senden baska hic bir sey düsünemiyorum..... sadece seni öpmek istiyorum..

-Soner sakin yapma!... Ne söyleyecektin?

-Bak ne söyleyecegimi bile unuttum, bu da senin sucun... aklimi basimdan aliyorsun...

-Soner böyle seyler söyleme lütfen... nefesim kesiliyor... hem arabanin icinde öpüsmek ne demek... kacamak yapan liseliler gibi.. olmaz...

-Sevil kacirma dudaklarini...

-Hayatim cocuklasma, bi gören olacak.. ya da kamera filan vardir...uff Soner... ne olur bakma bana öyle...

-Ne yapayim, seni cok özledim, sen yanimdayken bile özlüyorum.. biliyorsun degil mi?

-Biliyorum... Ama sen yine de her firsatta bunu bana söyle, kulagima fisilda olur mu?

-Tamam söylerim! Seni seviyorum, Sevil! Canim karim seni cok seviyorum!

-Ben de seni seviyorum! Ama hayatim, simdi ilan-i askin sirasi degil ki!

-Sirasi mi olurmus sevdigini söylemenin...Icimden geldigi her an sirasidir!

-Peki tamam ama simdi arabadan inmeliyiz yoksa güvenlik görevlileri bir sorun oldugunu düsünüp birazdan dikilecekler basimize.. Dur Soner.... ne. yapi...yor...sun... Tanrim, bi gören olacak... yapma..
09 Mayıs 2008 Cuma 18:14
Adsız dedi ki...
seval-3
-“....................”

-Soner, delirdin mi!

-Evet, ne olmus? Ya ben karimi öpemez miyim?

-Öpersin ama heryerde degil....off insallah bir gören olmamistir... Hayatim gitmiyor muyuz? Aylinle Dogan iceride bir saattir bizi bekliyorlar....

-Dur bi dakka....Tamam, simdi hatirladim! Beklemiyorlar...

-Neyi hatirladin? Soner sen iyi misin? Ne demek beklemiyorlar?..

-Sey... Sevgilim, onlar bizi beklemiyorlar! Yani Aylin´den seni davet etmesini ben rica ettim.. ama onlar yoklar...

-Nasil yani? Burda bulusup nikah icin gün almalarini kutlamayacak miydik?

-Hayir sevgilim sadece senle ben olacagiz... Simdi elele iceriye gidip basbasa güzel bir yemek yiyerek hâlâ birbirimize asik olmamizi kutlayacagiz.. Sonra yorulana kadar dans edecek, istersek sabaha kadar sevisecegiz....

-Soner, sus lütfen... Neler söylüyorsun?

-Sana asigim, seni özledim... diyorum... Ne düsünüyorsam, ne hissediyorsam onu söylüyorum...

-Ya Aylin´le Dogan?

-Onlar da bir yerlerde basbasa kutlayacaklar hayatim, onlarin da yanliz kalmaya ihtiyaclari var.. ama günlük ufak tefek sorunlarin icinde kaybolmak üzere oldugumuz icin en cok bizim var.... öyle degil mi?

-Iyi ama yanliz olacagimizi bana söyleyebilirdin...

-Söyleyecektim ama cocuklari bahane edip kabul etmezsin diye korktum... Hem ben de sana sürpriz yapmak istedim...

-Sürpriz yapmak istedin, öyle mi?

-Evet! Aslinda böyle otoparkta arabanin icindeyken degil, seni kandirip yukaridaki odamiza cikarttigimda aciklayacaktim herseyi ama gördügün gibi sabredemedim...

-Ne odasi... sen burda oda mi tuttun?

-Evet askim! Bu gece sadece sen ve ben olacagiz dedim ya... Sevilcim, hemen itiraz etmeden önce beni dinle.. tam iki haftadir bu geceyi planlamakla mesgülüm...

-Iki hafta mi?

-Sadece tek bir gece bencillik yapacagiz... telefon veya kapi calmadan, bebek aglamasina uyanmadan, Efe üzermize gelecek korkusu olmadan birbirimizin kollarinda yatacagiz.... hi, ne diyorsun olmaz mi?

-Ama ya cocuklar gece uyanir, bizi ararlarsa..

-Hayatim annemle babamin haberleri var, onlar bizde kalacaklar ve cok cok önemli bir sey olmadan aramayacaklar... Tamam mi? Hadi n´olur kabul et.....

-Sonercim sana nasil hayir derim ki? Tüm bunlari beni sevdigin icin yaptigini biliyorum ama yine de bu kadar masraf etmemeliydin sevgilim, daha bir sürü ihtiyaclarimiz cikacak.... Yanlis anlama ne olur, cok sevindim böyle bir geceyi düsünmen yeter... inan cok mutlu oldum.. hayali bile güzel... ama keske benimle konussaydin bu planlarini...

-Sevilcim, sevgilim... bütcemizi sarsacak bir durum söz konusu bile degil.. Ne olur bak daha sözlerimi bitirmedim... Gecen gün beni Sami Bey aradi, yardimima ihtiyaci oldugunu söyledi.. Mustafa Abiyle ikisi büyük bir parti mal almislar onlarin pazarlanmasinda bir kac gün ögleden sonralari yardimci olmami rica etti... Ben de kabul ettim ve bazi tanidiklarimin vasitasiyla toplantilar düzenleyerek bir sürü müsteri kazandirdim onlara, hatta verilen siparislerin nakliyatini bile ben yaptim.. Yani bu gecenin tüm masraflarini ikinci isimde calisarak kazandim....

-Ah Soner bu yüzden mi o denli yorgundun.. Ben de...

-Sen de, ne?

-Hic! Hic... seni seviyorum diyecektim sadece... seni cok seviyorum....

-Söylemesen de olur sevgilim, bakislarini üzerimden cekme yeter... Madem anlastik, o halde sana “Hanimefendi, yeni bir ask gecesine buyrun!” diyebilir miyim?...

-Ah Soner... sen... sen...

-Ne o? Senin gözlerin doldu... Sevilcim, aglamayacaksin degil mi? ...


Not: Cocuklar gördügünüz gibi Seval ablaniz belki günün birinde bir roman yazar ama kisacik senaryo yazamaz! Neyse söz vermistim tuttum... Ah anacigim, uykum geldi, gözlerim kapaniyor, her harfi cift görüyor buna ragmen yazmaya calisiyorum... eksikler fazlalar vardir, eh artik idare ediverin... sevgiler...
09 Mayıs 2008 Cuma 18:15