Hasan Türkyılmaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hasan Türkyılmaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mart 2009 Çarşamba

Elfida



Elfida, çözemedim ben bu işin sırrını;
Neden sabah olmuyor, neden doğmuyor güneş?
Belki de son gecemdir, belki görmem yarını.
Elfida, aşkım baki, bedenim olsa da leş,
Elfida, sen bir hayal, hatta muhalimsin sen;
Bir karakalem ile mısralarda çizdiğim...
Aşktan yana kör cahil; zulümde âlimsin sen!
Elfida; sancısını her hücremde sezdiğim...
Elfida, bu hançeri kim verdi, nerden buldun?
Kimden aldın boynuma taktığın bu tasmayı?
Ya her gece başıma inip kalkan bu odun?
Elfida, urgan mı yok, bilmez misin asmayı?
Elfida ah Elfida! Vazgeç şu eziyetten.
Bedeni acılarla öldüremezsin tini.
Her gün bir cımbız ile parça koparsan etten,
Seni içimden almak kadar incitmez beni.
Elfida; ölümüne sevda...

Hasan Türkyılmaz

Soğuk... (Elfida-2)


Güneşin üstüne bir yorgan örtün,
Bu soğuk onu da dondurur yoksa...
Beni düşünmeyin, çünkü ben bütün
Bir alevli ruhum, ayaz bir oksa.

Üşümem bu canda durdukça canın,
Gönlümün sahibi varken üşümem.
Üşümem dilimde döndükçe adın;
Elfida ömrüme yârken üşümem...

Hasret mi havayı böyle soğutan,
Âşıkla maşukun uzaklığı mı?
Aşk mıdır bedeni yangında tutan,
Elfida’nın cana yasaklığı mı?

Ne zaman biterse gördüğüm rüya,
Ne zaman kaçarsa sevda bedenden...
Ben “ancak ölünce” diyorum güya;
Ölünce üşürüm, bildin mi neden?

Azrail rüyadan uyandırınca,
Sevdam, aşkım senle kalsın isterim.
Elfida, kalbimi toprak sarınca,
Ellerinde özgür olsun hislerim...

Hasan Türkyılmaz