15 Eylül 2010 Çarşamba

Günlerden Sevdalardan


1.Şiir

Nereden geliyorsun?

Sessizliğin başkentinden geliyorum
Durgun göller ülkesinden
Pınarın büyüsünden

Hışırtısından geliyorum yaylanın
Bir dağın bir ağaca söylediği şarkıdan
Ovadaki tek çiçekten

Bir tayın yelesinden geliyorum
Yeraltında koşuşan kökler arasından
Açılmamış bir kitaptan geliyorum
Yalın bir şiirin güzelliğinden

Güzellikten geliyorum, güzelliklerden
Yürekteki kuş tüyünden, balkondan
Camın buğusundan
Çarşafın ütüsünden
Tabağın beyazından
Bir ihtiyarın gülümseyişinden geliyorum
Bir annenin dalgınlığından

Kedilerin gözlerinde okunan
Tarihinden geliyorum kuyumculuğun

Karın arkasındaki maviliğe
Gökyüzüne boydan boya kazınmış
Bir mühürden geliyorum

Uzak bir yıldızdan geliyorum
Geceleri geliyorum, sabahları
Gündüzün ortasında, ikindinin içinde

Savrularak geliyorum, fırtınayla
Elinden tutup bir kasırganın, onu da getiriyorum

Ülkü Tamer
(Adam Sanat, 94)

Balık Ağzı


Bu bir kılıç balığının öyküsü
Yazılmasa da olurdu.

Ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu
Uskumrunun arkasından gidiyorduk
Sürünün içinde ben de vardım
Sırtımda bir zıpkın yarası
Mutlu olmasına mutluydum
Nedense gitmiyordu kulağımdan
Bir türlü o "ağ var!" sesleri
Deniz kızı girmiş düşünceme
Ben iflah olmam
Dalyanları birbirine katmak orkinosların harcı
Dolanınca ağa çok geçmeden küserim
Bir çocuk bile çeker sandala beni
Bu kadar ağır olmasam
Beni böyle koşturan yaşama sevinci
Kanal boyunca bir o yana bir bu yana
Siz yok musunuz, siz derya kuzuları
Kestim kılıcımla karanlığını dibin
Yakamoz içinde bıraktım suları
Ah aysız gecelerde olur ne olursa
Sırtımda bir zıpkın yarası
Alın beni mor kuşaklı bir takaya götürün
İri gözlerimde keder
Kılıcımda hüzün
satın beni, satın beni
Rakı için

Halim Şefik Güzelson (1913-1990)


Teşekkür


Paylaşımlar için teşekkürler...

14 Eylül 2010 Salı

HerDemMavi


Merhaba Mavisevenler.
Uzun bir aradan sonra birarada olmanın heyecanını taşıyorum.
Bu arada beyaza da özlem had safhaya ulaştı...
Hadi eteklerimizde biriken taşları dökelim, bakalım kim daha çok toplamış...

13 Eylül 2010 Pazartesi

Kahverenkli


Bir adım geride
Durmak belki...
İki hayat arasında
Sırat gibi...
Kalbimin hikayesi...

Avuçlarına kelebek konmuş;
yüreği nasırlı...
Kim bu kadın?

Elinde elimin haritası,
Nefesinde nefesimin
Mayası...

Sevap ötesi,
Günah kraliçesi...
...
...
Adını yutkundum....
Hiç ağlamadım,
Hıçkırmadım....
....
Şimdi bu taşı;
Şehrin altına koymak, niye?

Ne güzeldi gözlerin...
Kahverengi...

Ahmet Emre Gülveren

Kadınım


Beni terketmediğin geçmiş zamanlarda
Bahardan arta kalan kokunun peşinde
Dört duvarın içinde
Delikanlılığıma sövüyorum...

İçimde ne kadar yangın birikmişse
Sana söyleyemeden küllenmişse söylenmek istenenler...
Ben hangi şişenin ardında sabahlasam
Mavi bir saydamlıkla aynada yüzümü yansıtsam...
Kim vurduya gider aşkın çilesi...

Ben seni sevdim içim yandı...

Bütün dilekleri bir asma kilidin ardına saklayıp
Denize sıfır bir yanlızlıkta
Rüzgarla uğultunu beklerken;
Tanığı ve sanığı meçhul bir cinayetin inadına
Firari iken;
Söyle şimdi hangi gemiler hangi şehirleri taşır...
Sorulacak nedenler artık hep yarım kalır...

Sevdiceğim bu ayrılıktan da beter...
Kalem biter söz kalır...

Yüzünü bir kez daha görebildiğim yerde
kalbimin tamamı kalır...

'Kendine iyi bak' demekle bitmez ardından bakmalar;
Bilirim bu aşk lanetidir şairin;
Hiç bir karaktere sığmayan...

Şimdi dön desem özleyen yine ben olurum..
Sen kal olduğun yerde...
Sen olmasan da
Ben sana yine aşık olurum...

Seni beklediğim bu yerde....

AHMET EMRE GÜLVEREN

10 Eylül 2010 Cuma

Atsız Karıncada Ölümü Aşkın


kedi kuşu avlayacak diyorum kadına
söyle kuşa çıldırtmasın kediyi
ne kadar çok telek var yüzünde. ve kelebek
dolaşıyor adımlarında. bir yün yumağı oluyor gün

söyleyecek film kalmadı kedi. ben artık ölüyorum
arkamdan kapanan kapıların adreslerini sana bırakıyorum
kimse gitmek istemiyorsa kendinden başka bir yere
kadının ve kuşun elinden tutup ölüyorum

kadın hafifmeşrep hayallerinin atsızkarıncasında
kuş opera meydanında vuruyor kendini tarifsiz bir aşkla
akşamgazetesi satan adam ağlıyor
gözlerinden bulvar akıyor

yaşanamayan aşk geçmişin çürük ağacıdır


Bayram Balcı

Aşk ve Katil


uzaklık avutur
ve sessizlik başlar acıtmaya

ihanet, ayrılığa borçlanmaktır
bilinmez, kimden akar en çok kan orda

her aşk bir gün, kendi katilini bulur
silah çeker biri, öteki ortak olur suça

mecalim yok yeni cinayetlere, körelmiş maharetim
bir kurbanım var ki, öldüm ölesi bende yaşar

şifrelerimi çözdüm, buydu son ustalığım
gönlüm dehlizinde beni boş yere arar

bütün yalanlarımı buruşturdu vicdanım
benden eksilen hakikat, fazlaymış artık hayata

tek mülküm kaderimdi, vedalaştım
unutulur emanette zaten, ruhum da

görgü tanıkları, posta güvercinleri, akbabalar
aşk çekişen biri var olay yerinde, belki o aklar

kundakladım gövdemi, enkazdan ibaretti o da
parola sordu birbirine dağılmış parçalarım

yüzüme sürmek için sakil gözler aradım
iyice sürttüm çehremi toprağa,

rengim atsın, aşınsın harflerim
bir parem düşman olsun kırkına

ücramla çarpıştım yetmedi
omuzbaşımla barıştım dinmedi

kapattım sesimi, ışığımı söndürdüm
yaktım, benden kalan ne varsa

küllerimi bulduğum bu kuytu köşede
bu hava kabarcığı altında

gördüm:
beni uzaklık avutmuş
sessizlik acıtmış seni...

Akif Kurtuluş
(Hayvan, Temmuz 2003)

1 Eylül 2010 Çarşamba

Eylül Oluyor Kalbiniz


Bakışlarınız nemleniyor
Sizi tutuyor nedense
Eylül oluyor kalbiniz
Ve daha da sarartarak
Saçlarınızı
Tebessümsüz bir yaprak gibi
Solmaya gidiyorsunuz.

Yanlış mı bakıyorum acaba
Uzun uzun yürüyen
Bir sağanak altında
Nasıl anlaşılabilinir
Sıcacık bir duygunun
Yüreğe inen ağrısı.
Bir aşağı bir yukarı
Nabzı da göz ardı etmemek gerekiyor
Ağacın dalına konup kalkan kuşu da

Salıncakta sallanan çocuğun keyfini de
Denizin durgun, açık, net maviliğini
Bir ikindi sonrasında öğlen öncesinde
İçinize sindirerek nefesler salarak
Aşk var mıydı gölgesi var mıydı
Uçurumların.

Hayat derin ve karanlık bir kuyu gibi
Gözünüzün içine baka baka
Alıp götürüyor sarışınlığınızı
Kekremsi bir ten ile yaşıyorsunuz
Şehir azgın bir boğa gürültüsüyle
Göğsünüze çöküyor
Sizi tutuyor nedense
Bakışlarınız nemleniyor
Eylül oluyor kalbiniz.

Yanlış mı bakıyorum acaba
Bir aşağı bir yukarı
Kırık bir fanus
Yanlış bir sabah ile
Daha da sarartarak saçlarınızı
Tebessümsüz bir yaprak gibi
Solmaya gidiyorsunuz...

Nurettin Durman

Senden Uzakta


Senden uzakta, uzak kaldım her yanıma.
Arayıp durdum kendimi, seni bulmaya,
Güneşim misin? Güneşten bir parça.
Ağladım durdum senden uzakta...

Çok uzakta aradım durdum,
Ağladım durdum, senden uzakta.
Çok uzakta aradım durdum,
Çıldırıp durdum senden uzakta...

Murat Kekilli

SenDen UzaKta

31 Ağustos 2010 Salı

Teşekkür


Yüreklerinize sağlık...

HerDemMavi


Uzunca bir aradan sonra birlikteyiz.
Biriktirdiklerimizi mavide paylaşmaya ne dersiniz?
Çünkü;
mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

27 Ağustos 2010 Cuma

HerDemCuma Şiirleri


Yüzün


Kaç kurtar kendini,
Ben oyalarım; Git
İçimde ne varsa sana alışan
Hiç olmamıştı belki

Hayat yalanlar bizi
Dilerim güçlüdür zaman bu acıdan
Yağmurdan sonra toprak kokusu yüzün
Dokunsam da özlesem de aynı hüzün... Aynı hüzün
Bir adam bul kendine sana aynalar tutmasın
O kadar güzel yüzün; İçime bakmasın
Seni korkutmasın
Özlesen de arasan da kendine sakla

Herkes herşey senin olsun
Bir beni yasakla tek beni yasakla...

Feridun Düzağaç

Y ü z ü n

26 Ağustos 2010 Perşembe

Bana Bir Şarkı Söyle

Özledim sesini ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel
Gök mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle

İçimde bir şey kımıldıyor
Gözlerim kan çanağı, yorgunum, uykusuzum
Bir baksana ne haldeyim deli divane
Yaralıyım, çaresizim umutsuzum
Bana bir şarkı söyle

Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt
Dökül karanlığıma ışıklar gibi
Al beni, en uzaklara götür
Sesin, aksın içimde bir pınar gibi
Bana bir şarkı söyle

Bütün renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan
Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi
Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan
Bana bir şarkı söyle

Yağan kar nasıl hazin yağar bilirsin
Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı
İşte öyleyim, kapkarayım bugün gel
En hüzünlü sesinle, en dokunaklı
Bana bir şarkı söyle...

Ümit Yaşar Oğuzcan