27 Eylül 2011 Salı

Seval'ce


Öyle ya da böyle geçti tatil, yaz bitti...

Ekim kapıda, döndük en başa...

Insanoğlu ne garip değil mi? Hoşuna gitmeyen gerçeklerden kaçmak için devekuşu gibi gömmeye hazır başını kuma... Hele kendi canı azıcık yanıyorsa, görmez gözü kimseyi, sağırdır yüreği...

Halbuki kaçış yok! Bu iletişim çağında istese de istemese de herşeyin farkında olmak zorunda... Kime yabancıdır mesela; Bütün sektörlerde işsizliğin arttığı, üretimin durduğu, fabrikaların kapandığı... Içinde değilsek de görmedik mi, işci direnişlerini, polis coplarını... Gördük, görmesine de, çabucak unutmadık mı?

Hayvancılığın, çiftçiliğin öldüğünü, en bereketli toprakların ekilmeden boş kaldığını, ekilenleri sel bastığını, yahut kuraklığın yaktığını da duyuyor, görüyor, biliyoruz... Ama suçluyu bulduğumuz için içimiz rahat bu konularda... Tüm bunların sebebi biz değiliz, sadece "küresel ısınma"...

Zaten, ithalat büyüyüp ihracat küçüldügü için temel gıda madde taban fiyatları tavan yapmış! Yoksa, ekonominin sağlığı gayet normal sayılırmış. Inanmayanlar, borsayı takip edip endeksleri hesaplasınmış... Borsanın çökme ihtimali filan, külliyen yalanmış!

Oh beee... Neyse ki, son anda depresyondan kurtulduk...

Siz kurtulamadınız ama hâlâ..:)

Hiç yorum yok: