27 Eylül 2011 Salı

Seval'ce


"Eylül´ün son haftası..." demiş ve eklemiştik.
Bir kaç gün sonra bir veda daha...

Eylül de bitti demek, geldi Ekim... Sonra Kasım... Ardından Aralık...
İyi ama... Ama...

Aman Tanrım! Olamaz! Kış geldi bile işte, kahretsin!

Üşüyeceğiz yine. Üstüste, kat kat giyinsek de, aylarca ısınamadan sürecek yaşam titreye titreye...

Kim nefret etmez sobayla uğraşmaktan? Ki, bilen bilir hiç kolay değildir hani. Kömür torbalarını taşımak, her gün kül temizlemekle uğraşmak resmen işkence gibi. Ailece zehirlenme tehlikesi de cabası. Üstelik, ucuz bile değil meret, Dünyanın parası...

Bu sene doğal gaz döşetse miydik acaba? Kömürden, mazottan rahattır mutlaka, ama daha çok masraflı. Nasıl döşetiyorsun yahu? Zar-zor denkleştiriyorken ev kirasını...

offf yaa... Keşke kaloriferli olsaydı bütün evler... Hatta herkesin oturduğu ev, kendi evi... :)

Salak gibi hayal kurup da insanı güldürme. Var mı herkesin ev sahibi olduğu bir ülke? Hem olsa ne yazar? Günümüzde ev sahipleri için hayat daha mı kolay? Düşün, onların da bin çeşit vergisi, tadilatı-tamiri, kapısı-penceresi, çatısı-bahçesi-duvarı, şusu-busu bir sürü derdi var...

Offf...Eylül geldi de, gidiyor ha?..
Şimdi çabucak günler kısalacak... Hem kısalacak hem kararacak, benim de içim git gide daha çok daralacak...

Bir yağmur başlar yakında, dinmek bilmez bir türlü... Önceleri hoş gelir insana, özlemiştir çünkü ama sonra iyice sinir bozar... Mazgallar tıkanmıştır, her yerden sular taşar, ortalık su birikintileriyle dolar... Islak ağaçlar, ıslak yollar, yer yer çamurlar...

En kötüsü ışığa hasret kalmak, çünkü her gözünü açtığında gördüğün sonsuz bir alacakaranlık olacak. Hani güneş doğmuş mu, batmış mı kestiremediğin... Başını her yukarı kaldırdığında griden başka bir renk göremediğin... Nereden baksan berbat!..

Öff yaaa... İyi olan ne kaldı ki? Bu memlekette her şey berbat...

Oku... Oku... Oku... Okuduğun onca okul bir iş bulmana yetmiyor. Haydi buldun diyelim, kazandığın para yaşamana yetmiyor. Öde öde faturaların bitmiyor. Yok telefon derdi, kredi kartı ekstreleri, yok bilmem ne vergileri, yok sigortalar, aidatlar...

Hele de o sigortalar... Şaka gibi ya... Artık, kimin işine yarıyor, hangi sağlığı veya güzel geleceği sigortalıyorlarsa?

İşimi sevmiyorum! Her günüm bir öncekinin kopyası, yorulduğuma değmiyor. Ailem, arkadaşlarım, Çevrem kalabalık ama hiç kimse beni anlamıyor... Bıktım bu monotonluktan, canım hiç bir sey yapmak istemiyor...

Şeytan diyor, kaç git uzaklara... Sadece çektiği sıkıntılar kâr kalıyorsa insanın yanına...

Üfff... Öyleyse, batsın kardeşim bu dünya!.. Biz de topluca geberelim içinde! Daha fazla direnmek niye? Ne!.. Yalan mı söylediklerim? İtirazı olan var mı? Kim mutlu, kim huzurlu bu devirde?..

Hay Allah! cık cık cık...

Ne oldu bana böyle? Tövbe tövbe... Ne olmuş yani Ekim gelmişse... Öyle de biliyorum ya soğuklar kapıda... Hem oldukça da yorgunum galiba... Ondan böyle....


devamı var ona göre.. :)

2 yorum:

eylem dedi ki...

Okuma işini sitede yaptığım için burada direk yoruma geçiyorum
Tek kelimeyle "Mükemmel"...

Ellerine yüreğine sağlık ablacım...

Yalnız biraz kısa yazarsan ablam
tüm bloğu kaplamış
dün yaptığım programın başlığını bulana kadar bayaa uğraştım :))

Şaka şaka güzel yazılarınla hep aramızda bizlerle ol...

mavigun41 dedi ki...

kankacım hislerimize tercüman olmuşsun çok sağol canım benim..
teşekkürler..