22 Ekim 2009 Perşembe

Eski Mahalle 13. Bölüm

Ebru eve gelir gelmez hemen pencereye koştu. Bank boştu... Ne olmuştu kendisine, neden hasta birinden bu kadar ürkütüğünü bilemiyordu. "Hep o bakışları" dedi kendi kendine, o bakışlarındaki hüzünlü yardım isteyen hali gözünün önünden gitmiyordu. Ne yapabilirdim ki diye düşündü. İstanbul'da yardım etmek bile tehlikeli işler arasında girmişti. Dışarıda hava yazdan kalma günü sert bir rüzgar ve yağmurla ardında bırakmıştı. Keşke biraz daha kalsaydım, biraz daha konuşsaydım diye geçti içinden. Onu düşünmek bile, uzun zamandır unuttuğu heyecanları, yürek çırpıntılarını yaşatıyordu. Gülümseyerek başını iki yana salladı. Şu an hissettikleri için bile o yabancıya teşekkür borçlu olduğunu düşündü...
Duşa girerek sıcak suyu açtı, vücudundan süzülen sular rahatlamasını sağlıyordu.
Duştan çıkıp yatak odasına geldiğinde duvardaki boy aynasından kendini gördü. Üzerindeki havluyu attı. Aynanın karşısında çıplaktı. Uzun bir süre kendisini seyretti, sonra yatağına uzandı. Cem aklına geldi. Soğuk, mesafeli ve heyecansız sevişmelerle nasıl da kandırmıştı kendini. Aklına bu gün kendine bakan o hüzünlü, yalnız adam geldi. Kendisinin yalnızlığında böyle fark ediliyormuydu ki. Onu düşündüğünde yüreğinde ki kıpırtıyı gene duydu. Hiç tanımadığı biri insanı bu hale getirebilirmiş demek ki diye düşündü...
Ellerini saçlarında, yüzünde, ıslak dudaklarında gezdirdikten sonra dolgun memelerini okşamaya başladı.
Güzel ve yalnız bir kadınım diye düşündü. Bugün kendisine hüzünle bakan gözler kendisini güzel bulmuş muydu acaba. Gözlerini kapayarak diri vücudunu yabancının ellerine bıraktı. Sertleşmiş göğüs uçlarından aşağılara doğru kayan maharetli parmaklar bacaklarının arasında son durağa ulaştılar, az sonra çığlık çığlığa kasılan bedenini tembel hareketlerle örtünün altına sakladı. Bedeneni bir erkeğe ilk defa sunuşu aklına geldi. İlk aşkı... Uzun çok uzun yıllar öncesi gibiydi yaşadıkları...

Hiç yorum yok: