24 Ekim 2009 Cumartesi

Eski Mahalle 14. Bölüm

*******1 hafta sonra*********

Ebru hastaneden çıkıp arabasının bulunduğu otoparka doğru yürürken arkasından bir ses duyup baktı. Kimseyi göremeyince yürümeye devam etti. Arabasının yanında kendisini bekleyen şahsı görünce korkması gerekirken sevinmesine kendisi bile şaştı.

-"Merhaba, beni hatırladınız mı?"
-"Merhaba, evet hatırladım, siz banktaki..."
-"Sizi korkutumsa özür dilerim."

Aslında Ebru korkmadım demek istiyordu, ama sesinin anlatamayacağı bir sevinci ele vermesinden endişelenerek susmayı tercih etti.
Genç adam bu suskunluğu yanlış anlamış olmalıydı ki;

-"Lütfen benden korkmayın, sadece 2 saatinizi istiyorum. Sizden beni dinlemenizi rica ediyorum sonra isterseniz bir daha hiç karşınıza çıkmam."

Ebru karşısında duran adama baktı. O günden sonra onu hiç görmesede kaç günü ve gecesi onu düşenerek geçmişti, merak içindeydi, kendisinle ne konuşmak isteye bilirdi ki.
Genç adam tekrar;

-"Lütfen hanımefendi, niyetim sadece konuşmak."
-"Benimle ne konuşmak isteyebilirsiniz ki? Sizi tanımıyorum bile."
Genç adam;"Evet" dedi "Haklısınız, gerçekten beni dinlemeniz için hiç bir neden olmadığını biliyorum ama size bu benim için çok önemli desem..."

Ebru onun yüzüne baktığında, onun samimi olduğuna inanmaya kendini hazır hissetiğini fark etti. Biraz duraksadı, sonra;

-"Karşıda bir cafe var, orada konuşabiliriz sanırım."
Genç adamın yüzündeki sevinç yerini mahcubiyete bırakarak;
-"Olmaz" dedi "Yani size söyleyeceklerimi kalabalık bir yerde söyleyemem, sizinle yalnız olacağımız bir yere gidemezmiyiz?"

-"Nasıl! Sadece ikimiz mi olacağız yani?"
Ebru sinirlenmeye başlamıştı, bu adam kendisine karşı ilgisini anlayıp, ona karşı zaafından mı yararlanmak istiyordu.
-"Bu kadar da olmaz, bu saçmalık." deyip yürümek isterken genç adam kolundan tutarak;

-"Sandığınız gibi değil, bakın kendinizi güvende hissedeceğiniz bir yer olabilir. Benim eve gidelim diyecem, aklınızdan gene benim hakkımda yanlış düşünceler geçececek size gidelim olmaz mı?"
Ebru;
-"Ne yani, sizi evime mi almamı istiyorsunuz? Yok artık, bu konu hakkında bir şey duymak istemiyorum."

Genç adam bu sefer onu durdurmak için bir hamlede bulunmadan;
-"Sizi anlıyorum, beni tanımıyorsunuz. Burası İstanbul her an herşey olabilir ama bir kere olsun mantığınızın dediğinizi yapmasanız."

Ebru şaşırmış ve yüreğine bir korku düşmüştü. Karşısındaki adamı tanıma arsusu o kadar baskın geliyordu ki, ilk gençliğimde amma pervasızdım diye düşündü. O zamanlar bir çok deneyimleri olmuştu buna benzeyen. "Ama" dedi kendine kendine, "o o zamanlar çok gençtim ve tüm cesaretimi gençliğimden alıyordum..."
Bu adamı dinlemezse ömür boyu pişman olabileceğini biliyordu. Olacaklar umrunda değildi ve bu gece kaderine razı olcaktı...

-"Tamam bize gidelim" dedi ve arabasına binerek onun da binmesini bekledi.
Arabanın otoparktan çıkışını izleyen bir çift göz vardı ve bunu ikisi de farketmemişti...

bitmedi

Mavigün

Hiç yorum yok: