31 Temmuz 2009 Cuma

Birgün


Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum...

Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl?
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde,
Bil ki seni bekliyorum...

Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak.
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum...

Gecelerden bir gece uyanırsın apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum...

Ümit Yaşar Oğuzcan

http://www.youtube.com/watch?v=-6q3bGJfUW4

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Kadınım


Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim
Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin
Bu ürkek bu al duruş söyle neden bu vazgeçiş
Ne oldu ümitlerine bu ne keder bu ne iç çekiş

Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül

Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz
Çok değil inan az kaldı az
Bu kadar erken susma biraz bekle
Ağlama, ağlama gül biraz

Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim
Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin
Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül

Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz
Çok değil inan az kaldı az
Bu kadar erken susma biraz bekle
Ağlama, ağlama gül biraz

Sezen SEzen sezeeeen aksuuuuuuu
http://www.youtube.com/watch?v=GPuTxz-45Z8

Oysa


hamağıma ay uzanmış sereserpe
yer minderlerimde eylül kokusu
yosma kırmızısı kadehimin dibi
küfürbaz üşengeç yağmurların serinliğine
gökgürültüsünden korkan sensizliğim
hatırıma düşmüş çekilmiş çizgilerin
düşmüşüm derdine
sabahsız uyanıyorum
göçmen bakışlı şehirlerine

oysa...
(sen hâlâ canımsındır)
gülistanda güz göğüdür içerim
güllük gülüşlük
morumsu düşlerimin sevdalısı
üstüm başım hep sen
sadece sanadır ay tutulması

eğreti tutarız geceyi
sırt sırta dönük
beyaz kağıtlarım ağlar
yazdığım şiirlerde
üstüne çeker karanlığını sokak lambaları
ayrılık üçte iki ihtimallerde
gecikmiş yağışlara yaslanır
sırası geçmiş bulutlar
sarhoştur sabahın körü
buz kokulu muhabbetim ıslanır

oysa...
(sen hâlâ canımsındır)
gülistanda güz göğüdür içerim
güllük gülüşlük
morumsu düşlerimin sevdalısı
üstüm başım yine sen
sadece sanadır ay tutulması...

Demir Mutlugil

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Serserim Benim


Karanlığın içinde
Yandı gözbebeklerim.
İlk önce gözlerini gördüm,
Ilık rüzgarlar misali sesin değdi tenime.
Belki bin defa yanıp, yanıp söndüm.
Bir yanda sen, bir yanda tövbeler
Bir yanım karşı koyar, bir yanım ister

Serserim benim, deli dolu sevgilim
Kor gibi sıcak yada sular gibi serin
Gelme uzak dur korkuyorum çok
Çılgınlık bu halim yok...

Söz: Sezen Aksu
Müzik: Uzay Heparı

http://www.dailymotion.com/video/x7p0qp_teoman-serserim-benim-wwwteomanforu_music

24 Temmuz 2009 Cuma

Dağların Arkasında Yar


dağların arkasında yar
önündeyse ayrılıklar
umudum yok
dermanım yok
ardımda bir bekleyenim yok
geceler uzun
gündüzüm yok
ardımdan bir ağlayanım yok

dağlar...
adım adım yaklaşıyor ayrılıklar
adım adım uzaklaşıyor ah yar

sensiz içiyorum bu akşam ah
sensiz içiyorum
iki kadeh koydum masama
biri senin için biri benim için
bir ondan bir bundan içiyorum
seni çok seviyorum

resmine her baktığımda
sevdiğim ah içim acıyor
varsın acısın içim
ben seni çok seviyorum
seninle gelen tüm acılara
buyrun hoşgeldiniz diyorum

dağların arkasında yar
önündeyse ayrılıklar
umudum yok
dermanım yok
ardımda bir bekleyenim yok
geceler uzun
gündüzüm yok
ardımdan bir ağlayanım yok
,
Alpay

http://www.youtube.com/watch?v=kaiJasJf-4c

23 Temmuz 2009 Perşembe

hercai aşklar...



Senin bakışlarında bir kelebeğin ahı var...

Bana aşkı anlat hercaim,
En ince ayrıntısına kadar.
Öyle anlat ki şu aşkı;
Onu gözlerinde göreyim...

İranlı bir şair "aşka uçarsan kanadın yanar." diyor,
bu söze cevaben Mevlâna hz.leri diyor ki " aşka uçmazsan kanat neye yarar."

Yalnızlık Zor İş Usta


yalnızlık zor iş usta
askıda kalır tutunamazsın
bağlasan da düğüm düğüm
alır başını gider sevdiğin

zaman hiçlik-sen kördüğüm
ha babam de babam
diren ha diren
hayat değirmenidir dönen
candır
dermandır öğüttüğün

o bir zamanlardı, ayrılır kavuşurlardı
dudaklarda ilahiler, yaşam üstüne
dolar yeşeren gönüllere, sarılır sarmalardı
birileri ve niceleri, o bir zamanlardı

yalnızlık, zamanı durdurmak istercesine
şimdi kim görüyor gidenleri
şarkılar susuyor ardından
kahkahalar, mümkün mü
umutsuz yarınlarda sevinç pırıltısı aramak
mümkün mü, kalanlarla yaşamı yakalamak

kim kime
kim neye tanık
nerede unutturulan insanlık
sürdürmek güya
savaşarak
dalaşarak
gaddarlaşarak
neyi
neden
kimle
vedalaştığımız kendimizle

Müsade Özdemir

Aşk: Ölüm kadar masum değil


eskir bir sevdanın gözyaşları masalda
dökülmüş Anka kuşunun kanatlarına

bir kıvılcım
bir uzun ateş
ayağında çöl tuzu
yan
yan bitmiyor

ektiği tarlada, hasretin tohumlarıyla
bir kız hasadını topluyor
denizci sevgilisine, yıllar önce ölen

mezarının üstünde otlar
soluk ay ışığında ayrılık türküleri söylüyor
kulak kesildi gecenin dorukları

bir bıçak düştü
çığlık sessizliğine, yüreği al’a kesti
bir fesleğen öldü, sardunya sararıp düştü
hiç kimse duymadı yakarışını
kırıldı kanatları, bir serçe köze düştü
yüreği delip geçti, kınından çıkan hasret

talanlara kurulan saat, ateşten bir taçla
kondu kuşlar gibi zamanın akışına
durup durup çatladı kabuk
kanadı yara

hüzün perdelerini çekti gözlerin penceresi
ektiği tarlada, hasretin tohumlarıyla
bir kız hasadını topladı

sırtında sürgün geçmişi, köz tutar gibi tuttu
geldi yangınların rahminden, denize ateş düşüren
suyun alazıyla ovdu ellerini
ne ay ışığı vardı gecede, ne kendine acıma
adanış hazırdı yalnızca
çözdü yüreğinin palamarını
döktü küllerini...

gözlerini kapattılar, yüzünü örttüler ak köpüklerle
hiç kimse duymadı küllerin iniltisini

biraz düş, biraz gerçek, hayat yalan söyledi



Müsade Özdemir

Öl Benimle İsmihan


gönüllere vururdu gülümsemeler
biz çocuklara ad takarken güzeldik
kimi Can'dı, kimi Canan'dı
birde gül yüzlü İsmihan vardı ki
tüm kainat ona hayrandı

o anları düşündüm son güne kadar
ah İsmihan, nerede o eski dostlar, nerede dostluklar
seni böyle yarım ağızla düşmanların da sorar
etrafın sahte yüzlerle dolu, sığınma İsmihan
sığınma, seni bu haller yorar

gözlerine akşam çökünce şahittir kirpiklerin
güneşin hep sabahı beklediği gibi , çizilir sınırlar
hangi yola gitsen, hangi yöne dönsen ateşten duvar
sığın çiğli şafaklara, sığın İsmihan
saçların rüzgar gülü olsa ne yazar

sen uykularda, sen suskularda uçan melek
ölümü hiçleyerek alıştın hasretlere
hüznün hazinelerine sarılarak, kaldın çapraz acıların ateşinde

ağla, utanma kendini ele vermekten
yazılmış alnına bir kere
keder yeliyle savrulan son yaprak sendin, düştün
o ağaç, seni yeniden iliştirebilecek mi dalına
ağla İsmihan ağla
tükenen umutlardan pay kalır mı yarına

düşün İsmihan, gülün sürgününe düşen bülbülü düşün
kim kimden daha güçlü,
kim kimden daha büyük, düşün İsmihan
o ıssız derelerde usul usul akıp giden kimsesiz suyu
düşün, bir gün bulabilecek mi diye okyanusunu

biz, birbirimizi severken, biz, çocuklara ad takarken güzeldik
çoğalttık kederleri kendimizde, çocukları ölümlere gönderdik
ah İsmihan, kapandı oyunun son perdesi
sen artık dolduramazsın senin yerini
dağların çöktü, okyanusların kurudu
sustu içindeki fırtınalar
şimdi son akşam

içime kurduğum sunaktan
canımdan can koparan İsmihan
ölümsüz yaram
severse tükenircesine mi sevmeli insan
öyleyse öl benimle
öl benimle İsmihan


Müsade Özdemir

22 Temmuz 2009 Çarşamba

KIRILGAN



Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı,
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı.
Saldırgan diyorlar bana,
Oysa kırılganım ben...

Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten,
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden,
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden...

Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?

Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı...

MURATHAN MUNGAN

Hüznü Gözlerinin Arkasında


Geçiyorduk tek tek önünden
Bir tek bende kaldı gözlerin
Çoktan gömdüğün ümitlerin
Benim hala ümitlerim

Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Hüznü gözlerinin arkasında olan kız

Üç beş gün hiç konuşmadan
Durabildiğim tek insansın
Hastalıklarımızı seyrederken
Birbirimize bakardık
En azından biz onlardan değiliz
Diyebilmenin mutluluğuyla
Zaman zaman dudaklarımız gülümseme kıvamında

Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Hüznü gözlerinin arkasında olan kız

Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz

Kapat ışıkları kapat ışıkları
Kapat ışıkları kapat ışıkları

Karapaks

http://www.youtube.com/watch?v=DZnJbFJPEkM

21 Temmuz 2009 Salı

Bilmezsin


Etme gönül kendine
Yar için geçtiyse, giysen üstün değişmez
Gör, kendin değilsen
Yine yolun başında beyaz kefen giydiysen gel
Umrun umrumdur göremezken

Örtü örttüm üstüne yar teni inceyse
Üşür sandım kendine, yol uzun geldiyse
Bil ki durur başında geceleri beklerken, gel
Umrun umrumdur, göremezken...

hayko cepkin

http://www.youtube.com/watch?v=bP-4BbZTYbw&feature=related

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Tüp Kurtçuğu-Şakayık



Nadir ve kıymetli bir çiçek görünümünde olan bu hayvanlar, su altının en renkli en güzel canlılarından biridir. Akıntılı yerlerde kayalara bağlı olarak hafifçe salınarak yaşarlar. Yakınlarındaki ani bir basınç değişimini hemen farkederek büyük bir hızla kendine ait olan ve bir çiçek sapı görüntüsündeki borusunun içine kaçarlar...

Ben seni çok özledim...


Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün Pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Daha uyanmadı komşular
Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim
Dışan çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık etmek
Islanmak Pazar sabahında yağmurda
Boş caddelerde dolaşmak
Vitrinlerine bakmak mağazaların
Sinemaların afişlerine
Sokakların isimlerine
Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
Bir merhaba demek sessizce
Sahilde martılara simit atmak
Otobüslerin ilk seferlerine binmek
Gitmek istiyor canım
Hayatın gittiği yere
Islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
Fırından taze ekmek alıp
Buğusunu çekmek içine
Ve ben seni çok özledim
Tam böyle bir şey
Çiçeğe su yürümesi
Bebeğin ağlaması
Toprağın uyanması
Yağmurun yağması
Ateşin sıcağı
Bu Pazar sabahı
Tam böyle bir şey
Bir sabahçı kahvesine uğramak
Bir bardak çay
Taze dem kokusu
Hayatın atardamarlarında dolaşmak
Bölmeden şehrin uykusunu
Bir siir yazmak
Pazar bulmacasının boş karelerine
Şiirde tam da bunu anlatmak delice
Tam böyle bir şey
Hesapsız gölgesiz bedelsiz kimsesiz
Bir şiir yazmak
Bir bardak çay içmek
Sokaklarda gezmek
Yağmurda ıslanmak
Ve ben seni çok özledim

İ.Sadri

19 Temmuz 2009 Pazar

Bana Bana


Sebepsiz yere gitmedin ki sen
Boşluğa beni koydun bilmeden
Yüzüme vuran boğaz rüzgarı
Hiç soğuk değil sensizliğimden

Kendini görmek ne acı
Yok olmuş hayallerin çıkmazı
Anlamak çok zor değil
Farkı yok aslında sonların

Bana bana hep bana
Ayrılıklar hep bana
Gidenlerin ardından
Bakakalmak hep bana

Korkumdan değil yüzsüzlüğümden
Kaçtım her zaman geri dönmekten
Kısacık yolum ne kadar uzun
Dalgalar vurur şimdi sarhoşum

Kaybeden yalnız ben miyim
Yok olmuş inancımı neyleyim
Son bir kez ağla bana
Gözyaşın sulara karışsın

Bana bana hep bana
Ayrılıklar hep bana
Gidenlerin ardından
Bakakalmak hep bana

Grup Dilemma

http://www.youtube-muzik.com/dilemma/bana-bana-video_1bf70f21f.html

http://www.youtube.com/watch?v=Z8Cl33oikmc

Kapıldım Gidiyorum... ( Kardeşime sevgiyle )


Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına
Ey ufuklar diyorum, yolculuk var yarına
Ayrılık görümüşken yar tutmuyor elimden,
Misafirim bugün ben, gurbet akşamlarına.

Güfte; Ömer Bedrettin Uşaklı
Beste; Kaptanzade Ali Rıza

Şevval Sam söylüyor
http://www.youtube.com/watch?v=N8sDZawBfgA&feature=related

Kandilimiz kutlu olsun


Miraç Kandili, İslam dininde kutsal sayılan gecelerden biridir. Recep ayının 27. gecesidir. Müslümanlar bu gecede peygamberleri Muhammed'in, Mekke´deki Mescid-i Haram´dan, Kudüs´teki Mescid-i Aksa´ya götürüldüğüne, oradan da gökleri aşarak, Allah´ın katına ulaştığına inanırlar. Bu olayın bahsi İslam'ın kutsal kitabı Kuran-ı Kerim'de İsra ve Necm surelerinde geçer. Bu olaya miraç ya da göğe çıkış denir. Beş vakit namaz, bu gecede farz kılınmıştır. Bakara suresinin son 2 ayeti tebliğ edilmiştir ki bu ayetler, iman esaslarını ve dua cümlelerini içermektedir. Bu mübarek günde genelde Müslümanlar dua eder, tesbih çeker ve Yasin suresini okurlar.

"Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir."

(İsra :1)

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Kankalara...


Dışarıda yağmur,
Yağmurda papatyasını bekleyen mavigün...

17 Temmuz 2009 Cuma

Ne Olur Bırakma Ellerimi


Kapatmıştım kalbimin kapılarını
Ama sen geldin araladın
Bıkmıştım bu zalim yalan hayattan
Beni sen hayata bağladın

Bilmezdim bir daha bir daha seveceğimi
Yine öğrettin bana sevmeyi
Yeniden doğdum sende öğrendim yürümeyi
Ne olur bırakma ellerimi

Yalnızlıktı sensizken tek yoldaşım
Gecelerse arkadaşım
Neredeydin bu güne dek beni bulmadın
Oysa ben seni hep aradım

Bilmezdim bir daha bir daha seveceğimi
Yine öğrettin bana sevmeyi
Yeniden doğdum sende öğrendim yürümeyi
Ne olur bırakma ellerimi

Bu güne dek hep keşke deyip durdum,
Her yeni başlangıcın sonunda yine aynı kelime
Keşke,
Yanılgılar içinde büyüdüm
Yanlış insanlar, yanlış yüzler, yanlış aşklar
Evet kapatmıştım kalbimin kapılarını
Ama sonra sen çıktın karşıma
Bunu sen kalbime girince anladım
İşte yeni bir başlangıç daha
Ama bu sefer eminim
Bu sefer keşke demiyecem
Yıllar sonra senin için söylediğim tek şey İYİ Kİ olacak

Bilmezdim bir daha bir daha seveceğimi
Yine öğrettin bana sevmeyi
Yeniden doğdum sende öğrendim yürümeyi
Ne olur bırakma ellerimi

Grup Koridor

http://www.youtube.com/watch?v=Y-O4tlL-m7M&feature=related

Nefesim Nefesine


Yatar gül harmanı gibi
Canımın dermanı gibi
Har yanında çiçek açmış
Binboğa ormanı gibi

Nesine yar nesine
Ölürüm ben sesine
Bir daha vursa idi
Nefesim nefesine

Canım sese mi geldin
Kadem basa mı geldin
Sağ olsam gelmez idin
Öldüm yasa mı geldin

Nesine...

Saçın yüzüne perde
Yüreğim düştü derde
Ayak üstü duramam
Seni gördüğüm yerde

Nesine...

Söz; Karacaoğlan
Müzik; Zülfü Livaneli

http://www.youtube.com/watch?v=thU_k5O2TKI

http://www.youtube.com/watch?v=Pshjt7Nbhpo

Dert Olur



Düşündürdü yine beni gözlerin
Her bakışın içimde ateş olur
Beni senden alır senin sözlerin
Biri biter ötekisi dert olur

Geçmişte kaldı artık mutlu günler
Deli gönlüm sana hala vurgundur
Yeter artık yeter gönül feryat et.
Bir bakarsın düşlerin gerçek olur

Biliyorum bu iş böyle çözülmez
Düşünüp susmak içine dert olur
Yeter artık yeter gönül feryat et.
Bir bakarsın düşlerin gerçek olur

Söz, müzik; Gökhan Şeşen

http://www.youtube.com/watch?v=0oaAbaOXoJo

Karadır Kaşların Ferman Yazdırır


Karadır Kaşların Ferman Yazdırır,
Aşkın Beni Diyar Diyar Gezdirir.
Lokman Hekim Gelse Yaram Azdırır,
Yaramı Sarmaya Yar Kendi Gelsin.

Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.

Karadır Kaşların Benzer Kömüre,
Yardan Ayrı Düşmek Zarar Ömüre.
Kollarımdan Bağlasalar Demire,
Kırarım Demiri Kaçarım Yare.

Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.

Uzaklara Gittim Gelirim Diye,
Tabancamı Doldurdum Vururum Diye.
Hiç Aklıma Gelmez Ölürüm Diye,
Ölüm Ver Allah’ım Ayrılık Verme.

Ormanlardan Aşağı Aşar Gezerim,
Nazlı Yari Kaybettim Ağlar Gezerim.
Ormanların Gümbürtüsü Başıma Vurur,
Nazlı Yarin Hayali Karşımda Durur.

Zonguldak-İsmet Yeşilgül-Ahmet Yamacı

http://video.google.com/videoplay?docid=-9177424522970838585

Ben seni sevduğumi dünyalara bildurdum


ben seni sevduğumi da dünyalara bildurdum
endurdun kaşlaruni babani mi eldurdum

en dereye dereye da al dereden taşlari
geçti bizden sevdaluk al cebumden saçlari

kız evunun onine da sereceğum kilimi
oldi hayli zamanlar görmedum sevduğumi

yaz geldi bahar geldi da açti yeşil yapraklar
ben sana doyamadum doysun kara topraklar

Kazım Koyuncu
Şevval Sam

http://www.dailymotion.com/video/x6nrua_ben-seni-sevdigimi-de-dunyalara-bil_music

16 Temmuz 2009 Perşembe

Yağmur'un Getirdikleri



Gerçek bir masala dahil olmayı isterdim seninle. O çok sevdiğim masalların birinde yaşasaydık her şey çok daha kolay olabilirdi. Bu bir masal der geçerdi herkes. Hiç kimse bizi üzemez, canımızı acıtamazdı. Gökten üç elma düşmüşle son bulmalıydı bu aşk. Sonu iyi biten bir masal olmalıydı yaşadıklarımız...

Olur mu sence, masallar gerçeğe dönüşebilir mi?
Evet, haklısın aslında. Hiç büyümeyen bir çocuk yanım var benim. Hâlâ masallara inanan ve bir masala dahil olmayı umut edecek kadar saf bir çocuk ruhuna sahibim...
Bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü bilemiyorum, ama ben buyum, değişemiyorum...

Aslında çok güçlü olduğum için değil bunca şeye göğüs gererek hâlâ ayakta durabilmem. Bu içimde hiç büyümeyen çocuğun inandığı masallar sayesinde gerçekleşiyor.
İçimdeki o umut hiç tükenmiyor.

Sen aşkım, bir masal değilsin, uzaklığın boşuna her an içimdesin.
Ben senin suskunluğundayım... Sürekli içinde haykırdığın yalnızlığın, nereye varacağını bilemediğim suskunluğunun...

Şubat ayında Ankara'da yazılan bir şiir...


Bu yıl erken bastırdı kış
Yağmur yağıyor, yağmur yağdıkça seviyorum seni
kar yağıyor, kar yağdıkça seviyorum seni
karaya vurdukça, sular dondukça
uşüdükçe, birşeyler yitirdikçe, umudum kırıldıkça
çıkmaza girdikçe yaşam, yüreğim sıkıştıkça
sen değiştikçe daha çok seviyorum seni...

Donmuş suda çelik tadı var
ağzımda eski tütün ve buruk çay tadı
her sabah yaya geçiyorum bütün Ankara'yı
kömür ve kükürt kokuları arasında
her akşam yaya geçiyorum bütün Ankara'yı
okuyarak bildirilerini direnen öğrencilerin
bakarak yırtık afişlere, sarkıcı resimlerine
nereye gitsem içimde bir geç kalmışlık duygusu
bu yüzden bir saat erken gidiyorum gideceğim yere
ne zaman, nerede ve nasıl bilmiyorum, ama birden
yaşamın korkunç bir hızla değiştiğini düşünüyorum
ve ikimizin aynı kişiler olmayacağımızı yarın

Bu yıl erken bastıran kışı yaşıyoruz
Sanki ölümlü kahramanlarıyız kötü bir romanın
yeni bir dilin sözdizimine çalışıyoruz
gökyüzünü verip yüzünü alıyorum
görüntünü verip acıları siliyorum
yüzünü koyuyorum umutsuzluğun yerine

Usumda sesinin ve gövdenin
usumda sesinin ve gövdenin görkemli atlası

Özdemir İnce

O ve Ben


Sana koşuyorum bir vapurun içinden
Ölmemek, delirmemek için.
Yaşamak; bütün adetlerden uzak
Yaşamak.
Hayır değil, değil sıcak
Dudaklarının hatırası
Değil saçlarının kokusu
Hiçbiri değil.
Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmalı.
Gözlerine bakmalıyım
Sesini işitmeliyim
Beraber yemek yemeliyiz
Ara sıra gülmeliyiz.
Yapamam, onsuz edemem
Bana su, bana ekmek, bana zehir
Bana tad, bana uyku
Gibi gelen çirkin kızım
Sensiz edemem.

Sait Faik Abasıyanık

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Ellerimde Yokluğun


Sessizliğin silueti
Omuzbaşlarımda
Söğütlerin toprağa yağdığı
Yerde ve zamanda
Yokluğun değer saçlarıma
Ürperirim...

Dağlar dağ biçimindedir, serviler servi
Ve
Her akşamki yerindedir yıldızlar.
Erimiş pırlanta döker ay sulara
Bir suya bir yokluğuna uzanır ellerim
Yoğunluğundur, tutabildiğim...

Nuran Harirî

Papatyanın Mevsimi


Papatya falına bakacak zamanlar geçti,
Yağmur yağınca toprak kokmuyor.
Artık tükendim ben, gençliğim gitti,
Elim tutulunca kalbim durmuyor.

Damarlarımdaki kan dondu sanırım,
Deli gibi akıp birden coşmuyor.
Giysilerim gibi mat, karamsarım,
Yüzüm aynalardan bıktı, bakmıyor.

Sesim öyle çok çıkmıyor eskisi gibi,
Geleceğe ait düşlerim bitti.
"Ben onsuz ölürüm, yaşayamam ki"
Diye düşündüğüm dünler dönmüyor.

Necla Maraşlı

Ya sensizlik ölmekse...


Bir zamanlar sen vardın ya, ben böyle yok değildim.
Düşünürdüm, neyi mi? Hep seni odalarda,
Kimdi bana benzeyen baktığım aynalarda?
Senden başkası mıydı o sessiz beklediğim?..

Bir zamanlar sen vardın ya, ben böyle değildim.
Kim bilir ağlamayı, ölüp kendi kabrinde...
Sensizliği bu türlü benim kadar kim bilir?
Akşam karanlığında herkes gider, o gelir,
En sevdiğim çiçekler çürümüş ellerinde...
Kim bilir ağlamayı, ölüp kendi kabrinde...

Ya sensizlik ölmekse her gün bir başka türlü,
Ya bir şey olmamaksa, sen olmak o yerlerde.

Yaşamak nerde hani, yaşamak gücü nerde?
Bilinmez sensiz kalan yaşıyor mu, ölü mü?
Ya sensizlik ölmekse, her gün bir başka türlü...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Sen Beni Tanımamışsın...


Daha ne kadar parça parça olmalı yüreğim?
Daha ne kadar kanlı bıçaklı sürecek aşkımız?
Üzmeyecektin, söz verdin ama nafile.
Kendini yorma hiç boşuna kendini zorlama...

Yar olmaz sen beni durduramazsın,
Devamlı oyunlarla bağlayamazsın,
Yok yok yok sen beni tanımamışsın,
Eğri ruhum benim, anlamamışsın...

Yok yok yok sen beni tanımamışsın,
Karadır gözüm benim anlamamışsın...

Ben bu gemiler yakmasını da
Ben bu durumdan çıkmasını da
Ben ağlarken gülmesini de
Bilirim...

Nilüfer

http://www.youtube.com/watch?v=7UZYdo9l44M&feature=related

Sen ve Ben


Gün görmeden geçti yine
Dün oldu yaşanmadan yine
Yarın yar olduğundan habersizken
Ansızın geçer gider zaman

Söyle şimdi sence biz dargın mıyız ?
Söyle şimdi sence biz ayrıldık mı ?
Söyle sen ve ben bu kadar yazık mıyız ?
Sen ve ben biz etmiyor artık !

Yani şimdi yasak mıyım sana
Yani şimdi uzak mı sığmalı aramıza
Söyle sen ve ben bu kadar yazık mıyız ?
Sen ve ben biz etmiyor artık !


http://www.youtube.com/watch?v=SAzJPaGuCNw&feature=related

Celebrity Solstice


Dünyanın en lüks ve ikinci büyük yolcu gemisi Celebrity Solstice İstanbul’a geldi.

Toplam uzunluğu 315 metre olan lüks yolcu gemisi, Karaköy İskelesi’nde demirledi. Malta bandıralı gemi 122 bin ton ağırlığında. 3 bin yolcu kapasiteli gemide 10 ayrı restoran bulunuyor. 1425 odası bulunan Celebrity Solstice’de bin 700 personel çalışıyor. 16 katlı gemide, açık ve kapalı yüzme havuzu, jakuzi, spor tesisleri, sauna, kütüphane, tiyatro, sinema salonu, bar, disko ve büyük bir kumarhane yer alıyor. Gemide ayrıca doktor ve hemşirelerin bulunduğu özel bir hastane yer alıyor.

14 Temmuz 2009 Salı

Her kadın kendi ağacını tanır...


Sana geldiğimde
Kanatlarını,
Siyah taşlarla örülmüş
O ıssız şehrin üzerinde açacak,
Bulduğum bir ağacın dallarına tüneyecek
Ve acıyla bağıracaktım.

Her kadın kendi ağacını tanır.

Uçtum o gece.
Karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim.
Gölge olmayınca ruh yalnızdı.
Uludum.

Bejan Matur

Ah Sensiz


Güneş küsmüş şavkımıyor ah sensiz,
Zerdali güzeli gözlerinle bak bana.

Kader eş oldu yenemiyorum ah sensiz,
Baldan tatlı sözlerinle gül bana...

Diken sarmış güllerimi deremiyorum,
Gülden nazik ellerini uzat bana.
Hasret yanar gecelerim ah sensiz,
Davran gülüm, esen yel ol gel bana...

İlkay Akkaya
http://video.google.com/videoplay?docid=-4847363985443323003

13 Temmuz 2009 Pazartesi

hiç bir şey yerini tutamaz...


Bende senden başka bir ben yok ki
Seni düşünmek namaz
Hiçbir şey yerini tutamaz
Nefes kadar yeni, günah kadar eski
Alıp götürecek seni
İçinde bekleyen gemi
Gitme...

Rüyamda bir balıkla tanıştım
Onunla senden benden
Göç etmekten konuştum
Biraz garip şimdi bakınca
Hayvanlar konuşamaz
İnsanlar duymadıkça
Gitme, ne olur gitme, bu yüzden gitme
Sen gidersen çöl gelir
Çekirgeler beni alır
Gitme bu yüzden gitme
Bende senden başka bir ben yok ki
Seni düşünmek namaz...

Söz: Kutlu Özmakinacı
Müzik: Kutlu Özmakinacı
Albüm: Katil & Maktûl

Hüzün


Hüzün gün batımında
Hissettirir kendini,
Akşam üstü yükselip
Alçalan ateş gibi.

Karşılaşan iki dost
Zamanın değirmeni...
Bir sahil lokantası,
Ege'nin zeytinleri
Uzakta...
Hüzün hep yanımda...

Geçmişten gelen sesler,
Gözümden kaçan gözler...
Ne kadar çok tırmansam
Benden yukarıda gizler...
Bir gelincik tarlası
Guneydoğu vakası
Tv'de kan banyosu
Neden ölür bu gençler?
Bilemem...
Hüzün seni silemem...

Bu oyun nerde biter,
Hangi yol dosta gider?
Ben sevmeye alıştım,
Muhabbet bana yeter...
Hüzün gün batımında
Bir an koluma girer...
En sevdiğin kuş olur,
Sonra da uçar gider...
Tutamam...
Hüzün sensiz yapamam...

Yüksek Sadakat

12 Temmuz 2009 Pazar

Turnalar


Ben derdimi hangi dağa
Yüreğimi hangi suya diyemiyorum
Sen benimsin bahar gözlüm, yarınlarda ikimizin
Yürüyoruz...

Turnalar sevdiğim ol
Sen benimsin bahar gözlüm
Yarınlarda ikimizin, yürüyoruz...

Yavuz Bingöl


http://www.youtube.com/watch?v=f_pzIA9Y0UU

11 Temmuz 2009 Cumartesi

RUMELİ FENERİ


Rumeli Feneri, İstanbul'un Avrupa yakasında İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'le birleştiği kuzey ucunda yer alan deniz feneridir. Karşısındaki Anadolu Feneri'nden 2 deniz mili uzaktadır. Bu iki feneri birleştiren çizgi İstanbul Limanı'nın kuzey sınırını oluşturmaktadır Fenerin bulunduğu köy de aynı isimle (Rumelifeneri) adlandırılır.

Kırım savaşı sırasında Fransız ve İngiliz gemilerinin boğazın ve karadeniz'in girişlerini görebilmeleri için yapılmasına karar verilen fener 15 Mayıs 1856'de Fransızlar tarafından karşı sahildeki fenerle beraber kule kısmı yapılarak işletilmeye başlanmış. 1933'de Fransızlara verilen 100 senelik işletme imtiyazı iptal edilmiş ve tamamen Türklere geçmiştir.

Deniz yüzeyinden 58 metre yüksekte olan kule 30 metre boyundadır. Fener kulesi üç kademede inşa edilmiş olup lambası ilkin gazyağı ardından asetilen ile çalışmıştır. Günümüzde elektrik enerjisi ile aydınlanan fenere bütan gazı ile yedeği alınmaktadır. Fener beyaz ışığı ile 18 deniz mili uzaktan görülebilir.

Özledik...


Sağ yanım, sol yanım, kalbim, birşeyler dokunuyor, yanıyor.
Ya havanın kararması, ruhumun dağılması, zaman neden, nereye gider ...
Bilemiyorum, bazen aklım yetmiyor ...
Tüm akılları toplasam da, bir aşk etmiyor...

Kazım Koyuncu

9 Temmuz 2009 Perşembe

Sahilde (Sevgili-m Günlüğe ek)



Akşam güneşini kaçırmak istemiyordum, makinemi kaptığım gibi sahile doğru yürümeye başladım, sahilde bir kafeye kendimi atarak makinemi hazırlamaya başladım.
Karşı masada oturan bir güzellik dikkatimi çekti. Masada tek başına oturmuş, nefes kesen manzaraya aldırmadan iç dünyasına dalıp gitmişti. Farkettirmeden bir kare fotoğrafını çektim, deklanşörün mekanik sesiyle kendine geldi, boş gözlerle bana bakarak başını iki yana salladı ve suratını asarak başını çevirdi.
Hemen karşısındaki masaya oturarak çaktırmadan izlemeye başladım. Çok üzgün görünüyordu, ruhununda kopan fırtınaların izleri yüzüne yansımıştı. Bu kadar genç ve güzel birisinin bu duruma gelme sebebi ne olabilirdi ki?
Başını kaldırarak gözlerime baktı;
-" Çok mu merak ediyorsun?"
Bir an şaşırdım, kekeleyerek;
-" Pardon, sizi rahatsız etmek istemedim,
evet, sizi bu derece üzen şeyi merak ettim ve ben iyi bir dinleyiciyim."
Gözlerini kapayarak başını hafifçe öne eğdi, kalkarak karşısındaki sandalyeye oturdum. Uzunca bir sessizlikten sonra;
-" Aklımda... Aklımda o kadar çok neden ve niçinle başlayan soru var ki cevaplamaya korktuğum. Gerçekle yüzleşmeye henüz hazır değilim, sadece anı yaşamak istiyorum."
Kalkarak çantasını omuzuna attı, hafifçe gülümseyerek;
-" Teşekkür ederim"
Diyerek yürüyüp gitti. Arkasından seslendim;
-"Fotoğrafınızı kullanabilir miyim?"
Başını çevirip gülümseyerek baktı, gözlerini onaylar manada kırparak yoluna devam etti...

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Sevgilim


Sevgilim,
yetimim benim,

aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken
kapılar kapalı, dünya buzlu can
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan

ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı

kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların

Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının...

Murathan Mungan

Aynalar


Ah, nasıl da ölümler buldunuz kendinize nasıl da,
Nerede gözünüz, nerede kulağınız, nerede kalbiniz,
Sahi, nerede kalmıştınız siz?
İşte bir daha giriyoruz ilk yaza,
Bir daha akşam oluyor.
Bir daha çığlığı duyuluyor mu şeytanın?..

Kırk bin kere maşallah diyorum,
Kimse bakmasın kimsenin aynasından kendine,
Buyursun burnundan soluyarak
Deccal gelsin,
Şeytan gelsin,
Ateşi harlı
Ateşi kendinden.
Aman ha aynalar çatlamasın aniden.

Ah aynacı kalbimi alsan da aynaya,
Baksam baksam ağlasam.
Korkuyorum ey dağlar, umuyorum ey dağlar,
Geldi oturdu ayak ayak üstüne attı
Başladı anlatmaya putunu.
Ama nasıl ama nasıl ama nasıl dedim
Hep o eski bildik masal.
Al putunu başına çal...
Ah aynacı kalbimi alsan da aynaya,
Baksam baksam ağlasam...

Kahramanca bir duruşu vardı aynaya karşı,
Uçurtuyor gibi hayallerini zakkum,
Ağzını açıyor zebani
Kömür karası vede ölünmemiş darağacı
Üstelik haytanın biri.
Kendine başka buluyor ölümleri,
Belki de bu uğultulu kara fücur besteler,
Belki de bu beton yığını evler,
Bu vapur dumanları,
İşkenceler...

Aynaya baktım yok oldu kocaman dilli dev,
Bu kadar mı olur, ancak kime ne olmak fiili
Çarşının kalbine merhamet ola,
Merhamet ola çarşının kalbine ey
Sarı başak, doyur beni çoğalt hüznümü benim...

Nurettin Durman

http://www.youtube.com/watch?v=a8l5BoFjfR0
önerilir, şiddetle önerilir, keyfiniz bilir...

Yanımdayken Özlerdim


Seni en çok yanımdayken özlerdim,
Gözlerinin derinliğinde kaybederdim seni
Ve gözyaşlarımda arardım.
Tuttuğum pamuk ellerin gideceğini düşünür,
Üşürdüm...

Hüzünlü şarkılarla okşardım saçlarını,
Saçlarında yüzen ellerimden
Ansızın kayacaksın diye ağlardım.
Seni en çok yanımdayken özlerdim...

Soğuk ayrılık rüzgarları vururdu
Sardığım vücudun sıcaklığına.
Balı tattığım dudaklarında
Suskunluğun sinsi yatışını görürdüm.
Ve bir gün gideceğini bilirdim...

İşte ben bu yüzden
Seni en çok yanımdayken özlerdim...


Selman Er

7 Temmuz 2009 Salı

Ağlamak İçerime


Neden huzursuzluk gelir çöreklenir yüreğine hiç düşündün mü?
Nedir o anda olan?
Nedir başlatan....
Bir söz müdür?
Bir bakış?
Bir duruş?

Nedir söylesene...

Nedir ağlamaya hazır hale getiren seni...
Sabahtan akşama değişen nedir durup dururken?

Ağlamak içerime
Nasıl birşeydir sen bilmezsin.
Bilemezsin bazen susmak acıtır, bazen konuşmak...
Bazen soru acıtır bazen cevap...
Bazen gelmek acıtır bazen gitmek...

Nicedir kabarmamıştı yüreğim kahve fincanının dibinde...
Nicedir karanlık çıkmıyordu içim...
Sıkılmamıştı böylesine...
Nicedir bir yolu özlemle beklemekteydim ben divane...

Yarın hatırlat da bir fincan kahve içeyim.
Belli mi olur falımda çıkar yarın ertesi düşlerim,
Belki de düşüşlerim...
Sana kapılıp gidişlerim...
Ama sevmek herşey değil dimi?
Aşk da öyle...
Bazen yenik düşer biri yek diğerine...
Bazen küçüğüm, sevmek herşeydir.
Öğrenirsin yaşın yaşıma erişince...

Yollarına mürdüm eriklerinin çiçeklerini döşedim geleceksin diye
Bekliyorum sonsuz yeşilliklerin tam ortasında
Yerini huzursuz kılma bende...
Yerin sevda senin
Yerin sevda
Senin...

Evren'den alıntıdır...

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Barış Akarsu


Barış Akarsu, (d. 29 Haziran 1979, Zonguldak – ö. 4 Temmuz 2007, Bodrum), rock müzik şarkıcısı, TV oyuncusu.

Aramızdan ayrılışının ikinci yılında Barış'ımızı rahmetle anıyoruz...
Toprağı bol olsun...

Ben (Tek Başıma)

Hep bir şeyler içinde, kaybolduk sessizce
Tükendi umutlar, yaşanmadan gizlice
Bir zehir sardı bedeni, öldürmeyen süründüren
Razıyım artık, yeter ne olur kurtar beni.

Kayboldum teninden
Ne gelir ki elimden
Fırlattım tüm yalanları
Çırılçıplak kaldım birden

Barış Akarsu

http://www.youtube.com/watch?v=-3-u6ILGL4k

3 Temmuz 2009 Cuma

iyi ki doğdun ** BBO **


BBO Ailesinin, hepimizin doğum günü kutlu olsun...
Bu dostluğun sonsuz olması dileğimizdir...

Üryan Geldim


Bir gece vakti ansızın fark ediverdim yalnızım
Fark ediverdim, kendime geldim, gerçeği gördüm anladım
Bir gece vakti ansızın yavaşça kalktım uyandım
Vurdum kendimi, vurdum yollara, ovaları, dağları ben aştım
Arkama dönüp bakmadan, kendime sorular sormadan
Geceleri köyleri, kentleri geçtim, yürüdüm durdum güneş doğmadan
Bir gece vakti ansızın fark ediverdim, yalnızım
Fark ediverdim, kendime geldim, gerçeği gördüm anladım...

Üryan geldim yine üryan giderim
Var mı elde ölmemeye fermanım
Azrail gelmiş can talep eyler
Var mı, var mı ölmeye dermanım ?

Herkes kendine taparken sıkılıp durdum aynı bedenden
Kimimize düşman kimimize dostken ölümden bile korkmadım.
Attım kendimi yabancı kollara, inanıp durdum boş dualara
şeytanı haktan, düşmanı dosttan, hayrı da şerden ayıramaz oldum.
Bir ömür sürdü hayallerim ama bir geceye sığdı tüm hüsranım.
Aklımı fikrimi çelemedi yalanlar, asla yoldan çıkmadım.
Bir gece vakti ansızın fark ediverdim, yalnızım.
Fark ediverdim, kendime geldim, gerçeği gördüm anladım...

Üryan geldim yine üryan giderim
Var mı elde ölmemeye fermanım
Azrail gelmiş can talep eyler
Var mı, var mı ölmeye dermanım ?

MangA

http://www.youtube.com/watch?v=eSmEhgdniVg