10 Ağustos 2008 Pazar

Aşkların Yetim Rengi


Yalnızlığımda seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım;
Sen kendi kalabalığında hep yalnız olacaksın…

Kapattım ucu kıvrılı yerinden bir defteri
Bir defter adınla hükümlü şimdi...

Sen kendinin pası, kilidi.
Gençliğin kendine savurur seni,
Esmersin, cehennemin dibinde doğmuşsun,
baban iki karılı; evlerde, erkenler de bekler seni.
Sen feodalizmin kara dilberi,
gündüzlerin gölgesindeydi sevgi.
Gölgesinden gündüzlerin iklimler geçti…

Sesin şimdi kanayan bir gül gibi:
Kangren...

Sen orda
kendi manastırının huysuz müridi.
Sen orda
bir korkuda,
bir şarkıda,
ölüm susan uğultuda…

Sen orda
düşlerine leş kargası tüneyen!
Elleri ayazlarda
sen orda,
esmerliğine rehin feodal şatolarda..

Uyurken sen hasretin avlusunda,
gündüzlerin gölgesinde oturuyordum.
Sonra boşuna çizdim karanlığa resmini.
Boşuna... Ezberleyip hasreti…
Oysa nasıl istersen öyle gebertebilirdin beni.
Nasıl istersen!
Artık sulara k(atalım) aşkların yetim rengini...

Yılmaz Odabaşı

3 yorum:

eylem dedi ki...

"Yalnızlığımda seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım;
Sen kendi kalabalığında hep yalnız olacaksın…"

Aşkların yetim rengi güzel bir şiir
ellerine sağlık paylaşım için

no name dedi ki...

Kankacım,
Maddeye o kadar aşık bir toplum olduk ki, manânın manasını bilen kalmadı.
Günümüzde her şey karşılıklı alış veriş oldu.
Karşılıksız vermenin nasıl bir mutluluk olduğunu bilmeyen yüreklere sevginin anlamını öğretemezsin ki.
Allah göğüs boşluğunda kalp yerine taş veya cüzdan taşıyanlarla karşılaştırmasın sevenleri...

Hiç kimse yalnız kalmayı hakketmez.
İçinde birazıcık sevgi taşıyan bir insan nasıl yalnız kalabilir?
Bence mümkün değil bu.

Paylaş insanoğlu,her şeyini paylaş.
Yalnızlık kader değil...

eylem dedi ki...

"Allah göğüs boşluğunda kalp yerine taş veya cüzdan taşıyanlarla karşılaştırmasın sevenleri..."

amin kankacım

o kadar güzel yazmışsın ki diyecek sözüm yok

dediğin gibi içinde birazcıkta olsun sevgi taşıyan insan yalnız kalamaz