8 Kasım 2010 Pazartesi

Geçmiş Olsun


Hoşgeldin Kankacığım...
Geçmiş olsun...
Sensiz buralar pek ıssız...
Özledik çok...
Dikkat et kendine, bizi sensiz bırakma...

2 Kasım 2010 Salı

İmkansızım


Biliyordum imkansızdı
Sana yetmek mümkün değil
Denedim şansımı

Sınırların yoktu senin
Eline değdiğim, dokunup sevdiğim sadece resmindi sen değildin

Sana yetmek mümkün değil
Ben şansımı denedim

Sınırların yoktu senin, kanatlarım yoktu benim
İmkansızım sana emanet ümitlerim

Sen ne olur üzülme benim için
Ben dururum ayakta yine
Biraz keder biraz pişmanlık
Biraz da sen içimde

Söz: Sezen Aksu
Müzik: Nino Varon
Aşkın Nur Yengi
İmkansızım

Göreceksin Kendini


Çocukluk rüyanda
Elele okul yolunda
Aniden başlayan
İlk gönül macerasında
Aşkına inanmayıp
Akan gözyaşımda

Görecek göreceksin kendini
O kırılan aynada
Beni ve ölümsüz sevgimi

Mutluluk arayan
Her genç kızın hülyasında
Sevgiyi inkar eden
Bu bencil ve nankör dünyada
Köşesine büzülmüş
Hayattan korkanlarda

Söz: Nino Varon
Müzik: C. Morgan

Anne Maria David

Papatya Falları


Dün seni aradım Kalamış'ta
Sokak sokak
Ne kadar cadde varsa bizi tanıyan
Sordum, yoktun
Güneşin batışını seyrettim burundan
İnanmazsan git Bekir Amca'ya sor
O da seni sordu
Yine papatya verdi elime
Her zamanki gibi başladım
Seviyor....Sevmiyor....
Sapını da sayarsam
Seviyor çıkıyor

Nerdesin ah nerde
Bunu kimse bilmiyor
Bu ne biçim yalnızlık
Bana çok zor geliyor

Ah şu papatya falları
Çaresiz yüreğim buna mı kaldı
Ah şu papatya falları
Başka bahara kaldı

La lo la lo la lo lay, seviyor....
La lo la lo la lo lay, sevmiyor....

Unuttum diye yalan söyledim
Bugün gibi aklımda vapurda simit alışın
İşte o simidin susamları gibi
Havaya savruldu ezildi binlerce anılar
Şimdi anılarımı tekrar topluyorum

Unutabilir miyim acaba seni
Düşüncelerimi boğaza bıraksam
Ve boğsam aklımı
Ümidimi de kestim
Zaten yalan söylüyor papatya falları

Söz: Nino Varon
Müzik: Aydın Sarman
Şiir: Demet Sağıroğlu

**Demet'ten**

Bir Falcı Vardı


Günler sonra yalnız başıma
Otururken yine o parkta
Bir çingene geldi yanıma
Bakayım dedi şu falına.

Gel falcı gel al işte elim,
Oku da hepsini bileyim.
Sürsün mü o ümitlerim
Bitsin mi o hayallerim?

Esmer mi desem
Kumral mı desem sarışın mı?
Sevdiğin gelecek kollarına
Üzülme seviyor seni...

Bir yıl sonra yine o parkta
Aniden çıktı karşıma
Aynı falcıyla başbaşa
Sorarken beni ona.

Gel falcı gel, ne dedin ona?
Söylesene bana da,
Odur benim tek sevdiğim
Hasretini hep çektiğim.

Bir vakit mi desem
Üç vakit mi desem?
Düğün var sevinin
Dedi ki beni unutmayın
Fakir bir falcı vardı deyin...

Nino Varon

Tanju Okan

**Bir Falcı**

Teşekkür


Tüm katılımcılara, yürek dolusu teşekkürler...

HerDemMavi


Mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
Mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı.
Mavi hayattır ve hayat masmavidir...

31 Ekim 2010 Pazar

Kadınlar Çıkmazı


Yarım bir aşk, yarım bir dudaksın
sıkıntılı ikindi yağmurlarında
her yeni erkekten sonra daha erkeksin
tuzlu inciler dolu
kuş uçmaz mavisi gözlerinin.

Işıklara çarpıyorsun sokağa çıksan
şehrin korkusu büyüyor pencerelerde.
Avuntusu yok erkekli yatakların
ne olur gitme
daha kaybolacaksın.

Bir yanın şarkılar
kan tutmaları öbür yanın.
Gülerken iki kadeh arasında
nasıl ağladığın anlatılmıyor.
Ne olur
bu kadar kendine saklanma.

Sen kapalı, mahzun odalarda
kırık oyuncaklara karşı bir çocuk.
Ürperiyorsun denizin çığlıklarını duydukça
dudakların kaskatı öpüldükçe neden?
Kaç ölüm tasarlıyorsun çıkmazında
belli, yoruldun kendini denemekten.

Ahmet Oktay

29 Ekim 2010 Cuma

Akrobat


Duyduğuna inanma
Gördüğüne inanma
Eğer yalnızca gözlerini kapatırsan
Düşmanı hissedebilirsin
Seninle ilk tanıştığımda kızım
Ruhunda ateş vardı
Yüzüne ne oldu
Karda eriyen
Şimdi böyle gözüküyor

Ve yutabilirsin
Ya da tükürebilirsin
Onu kusabilirsin
Ya da onunla boğulursun
Ve hayal kurabilirsin
Öyleyse yüksek sesle hayal kur
Senin zamanının yaklaştığını biliyorsun
O zaman bu alçakların seni ezmesine izin verme

Hayır, hiçbirşey mantıklı gelmiyor
Hiçbirşey uygun görünmüyor
Biliyorum karşı koyardın
Eğer kime vuracağını bilseydin
Ve harekete katılırdım
İnanabileceğim bir tane olsaydı
Evet ekmek ve şarabı paylaşırdım
Eğer kabul edildiğim bir kilise olsaydı
Çünkü şimdi buna ihtiyacım var

Bir fincan al
Doldur
Yavaşça iç
Gitmene izin veremem
Bir akrobat olmalıyım
Böyle konuşmak için
Ve böyle davranmak için
Ve hayal kurabilirsin
Öyleyse yüksek sesle hayal kur
O zaman bu alçakların seni ezmesine izin verme

Oh bu incitiyor bebeğim
(Ne yapacağız şimdi herşey söylendi)
(Yeni fikirler yok ve her kitap okundu)

Ve ben bir akrobat olmalıyım
Böyle konuşmak için
Ve böyle davranmak için
Ve hayal kurabilirsin
Öyleyse yüksek sesle hayal kur
Ve bulabilirsin
Çıkışını
İnşa edebilirsin
Ve isteyebilirim
Ve arayabilirsin
Bekleyemem
Sen saklanana kadar
Ve kavrayabilirsin
Hayaller başlar
Sorumluluklarda
Ve aşık olabilirim
Ve aşık olabilirim
Ve biliyorum gelgit tersine dönüyor
O zaman bu alçakların seni ezmesine izin verme...

U2

**Akrobat**

Bir Gün Önce Erken Kutlama


Duydum ki kakaolu pastayı çok seviyormuşsun, ben de en güzelinden alıp geldim bir tane :) Şaka şaka stoklarda meyvalı pasta kalmamışta ondan böyle oldu.
İyi ki doğdun kankacığım, sahi bu arada yaş kaç oldu?


Bu da kankama özel pasta, kendi ellerimle yaptım nasıl olmuş...

Sevmediğin böyleyse sevdiğin kakao nasıl ki?
Biraz yavaş, misafirlere de kalsın...


Ve bu da hediyen...


Mutlu Yıllar
Bu gün dünyayı istediğin bir renge boya
Rengârenk batan günü al karşına
Bir renk de kendinden kat
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak
Kapat gözlerini bir hikâye yarat
Vazgeçme hissedilir biraz da sıcaklığını kat
Kalbindeki elleri bırakma sıkıca tut
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama
Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana
Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana...
(İyi ki Doğdun)

Can Yücel

Kutlu Olsun


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
Kutlu Olsun Hepimize

28 Ekim 2010 Perşembe

Rübai


Ben aşıkım aşka; aşk da sevdalı bana.
Aşık tene can- ten ise sevdalı cana.
Bazen dolarım boynuna ben kollarımı,
Bazen de sürükler beni canan yanına.


Gitsin, güzelim, hepsi de, tek sen gitme.
Ey dost, ey gam ortağı-bizden gitme.
Ey gülbeşeker, şarap koy, iç, doldur, gül.
Dünya süsü saki, allasen gitme.

Mevlana

26 Ekim 2010 Salı

sevgili/m günlük

Uzun zaman oldu değil mi?
Neredeyse unutulmuştun/k.
Akşam aldığım bir haberden duyduğum acıyı seninle paylaşma ihtiyacı duydum.
Çok sevdiğim bir yakınım, madde bağımlısıydı. Uzunca bir mücadeleden sonra temizlendiğini sanıyordum/k ki, yenilerek tekrar maddenin pençesine düştüğünü öğrendim...
Şimdi başım ellerimin arasında, nasıl yardımcı olabilirimin hesaplarını yapmaktayım...
Olabilir miyim ne dersin?

Tellal Deve Berber Pire


Devenin nerede tellal, pirenin neden berber olduğunu ben hiç anlamadım. Kimseye de soramadım ama.
Ben küçükken hayatı masallardaki gibi sanırdım.

Çok uzaklarda bir yerde, güzel bir memleket ve bir orman vardı, peri padişahı olmasa da kötüler cezalandırılır, iyilik yapan, doğru olan hep kazanırdı.

Bir varmış bir yokmuş denilince, sihirli bir dünyaya açılırdı kapılar, hayalimde zümrüt yeşili ağaçlar, ucsuz bucaksız tarlalar, çalıskan ve mutlu insanlar görürdüm...
"Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde..." Bir tekerleme değil bir bilmeceydi bence.
Çözemeden büyüdüm.

Her sabah; "Türküm, doğruyum, çalışkanım..." Diye haykırdım. Açık ve temizdi küçücük anlım, onurlu dimdik başım... Sonra su gibi geçti yıllar, çabucak ilerledi yaşım.

Bin kere düştüm, bin kere kalktım. Yamuldum doğruldum, tekrar yola koyuldum. Bazen çok yoruldum, yolun kenarına oturdum. Arkada bıraktıklarıma baktım, kaybettiklerime ağladım. Dizlerimden akan kanı, yüreğimde yaraları, gözlerimden dökülen yaşı herkesten sakladım...

Ayakta durabilmek, gerçeği görebilmek kolay oldu sanma, ne bir Alaaddin vardı etrafta ne de bir sihirli lâmba... Hem cahildim hem de inat, kibirli bir keçi gibi... Hatta biraz da ukala... İtiraf ederim ama aramızda kalacaksa...

Gel zaman git zaman, hiç beklemediğim bir anda bir dev çıktı karşıma. Ben hayretler içinde kendimi rüyada zannederken, ayaklarım birden kesiliverdi yerden. Dev ısrarla tekrar ediyordu "Dile benden ne dilersen!"

Kaybedecek vakti yoktu, yakışıklı dev sürekli;
"Lütfen acele et!" diyordu
"Güneş 3 kez ardarda doğmadan önce bilmeliyim, aksi halde öleceğim!"

Pamuk prensesin üvey annesi gibi taş yürekli değilim ki, göz göre göre ölüme razı olunur mu?
"Dileğim senin sağlığındır!" diye kekeledim. Zaten düşünmekten aciz, büyülenmiş gibiydim.

Çocuklar gibi sevindi koca dev, sarıldı ellerime
"Teşekkür ederim!" dedi "Hayatımı kurtardın, iyiki sana rastladım!"

Ben o gün, kendi cesaretimin sarhoşu ve gerçek bir masal kahramanıydım.

Uçmak için devler ülkesine, şartlar öyle gerektiriyor diye, tıkadım kulaklarımı her şeye, yumdum gözlerimi iyice. Ancak uçus bitince, merağıma yenildim, nereye geldiğimi bilmek ve görmek istedim. Daha aralarken kirpiklerimi açıldı gözlerim faltaşı gibi.

Aman Tanrım ne göreyim, ne gökte, ne yerdeyim! Ben devin kucağında, meşhur Kaf dağının ardında, kuş uçmaz, kervan geçmez bir çöldeyim...
Meğer dev yolunu şaşırmış Kaf dağından aşırmış...

Mutlu olmak zordu çölde, öylesine yaban elde, derken günün birinde dev başladı güneş altında kalan kardan adam gibi erimeye... Ne adaklar, ne kurbanlar, ne de her gün kırk kere, kırk gün, kırk gece iyileşmesi için edilen dualar... Hiç bir şey işe yaramadı, çok geçmeden devin büyüklüğünden eser kalmadı. Gözlerimi kamaştıran o parlak ışık mum gibi söndü, her geçen gün biraz daha küçüldü ve yavaş yavaş öldü...

Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim...
Yani yola devam ettim. Galiba geride kalan artık sıradandı, önemli olan yaşananlardan ders almaktı. Belki de bütün mesele, sihirli dostluklarda masalların karışmasıydı gerçeğe...

Aslında demek istediğim, kendi beceriksizliğime gençliğim olsa da mazeretim, herkes kendi yönünü kendi seçmeli... Ve seçerken bilmeli ki, çayır çimen olacağı gibi, kumlu ve taşlı da olur yollar, hatta bazen de dikenli...

Seval

Teşekkür


Katılımlarınız ve paylaşımlarınız için sağolunuz varolunuz...

HerDemMavi


Mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
Mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı.
Mavi hayattır ve hayat masmavidir...

25 Ekim 2010 Pazartesi

Otuz


Bıraktığın şişeden elimi kestim,
Şarap gibi kanım sanadır.
Alışmışım, soldan sağa geçemedim
Yatağımda yanım sanadır.

Vapurda Galata’yı seyre dalmam sanadır,
Rüzgara karşı, dağlara karşı duruşum sanadır
Vapurda Galata’yı seyre dalmam sanadır,
Rüzgara karşı, dağlara karşı duruşum sanadır.
Şu burukluğum durgunluğum mutsuzluğum sanadır...

Biliyorum artık alışığım
Biliyorum acıdan ölünmüyor
Yine de bir ders çıkarmam lazım
Otuzuna kolay gelinmiyor...

Bıraktığın şişeden elimi kestim,
Sarap gibi kanım sanadır.
Alışmışım, soldan sağa geçemedim
Masamızda yerim sanadır.
Bu akşam batan ayı seyre dalmam sanadır,
Düşmana karşı, dostlara karşı duruşum sanadır.
Bu akşam batan ayı seyre dalmam sanadır,
Düşmana karşı, dostlara karşı susuşum sanadır...

Şu burukluğum durgunluğum mutsuzluğum sanadır.
Biliyorum artık alışığım,
Biliyorum acıdan ölünmüyor
Yine de bir ders çıkarmam lazım
Otuzuna kolay gelinmiyor...

Mavi

++Mavİ++