2 Eylül 2009 Çarşamba

ateşler içinde


Ateşler içinde yandım kül oldum
Gelir geçer dedim de, geçmedi aman
Dünya bir yana, sen bir yana
Desem de ne çare, yetmedi sana

Bir rüzgara tutuldum
Sana getirdi vuruldum
Talih desem bu değil
Zindandır bana

Can parça pare pare
Baştan başa virane
Sen getirdin beni bu hale
Sen düzelt yar

Geçmez oldu sözlerin cana değdi
Geçmez oldu şu kara, yalnız akşamlar
Gün oldu yaslı dağlarda başım
Her gecem ah... ile sabahlar

Bir rüzgara tutuldum


Efkan Şeşen

Maviye Özlem


Hain lacivert bir uğultuydu gece
Gecede lacivert bir gülümseme (lacivert neyin rengiyse)
İnadına mavi diyorum ben
Avazım çıktığı kadar (sende demiştim anımsa!)
İnadına bir tek renk aklımda!
Ne ses(n) sizlik,
Ne dili tutulmuş, sus olmuş Temmuz dudaklar
Ne ak düşmüş
Ve daha düşecek olan takvimi belirsiz saçlar
Ve ne de orman gibi yalnızlık var şimdi!
İnadına o renk inadına mavi...
.......
...
...
...
....
......
Bedenimizin kaç parçası kaç bin yerde
Kaç ömrü kaç kere yaşayamadığımızın diyetidir belkide
Maviye Özlem!

Yoksul sokaklar bilir
En çok onlar satar maviyi
ki
parayla alınmazlar en çok onlardan sorulur
Binlerce yıl öteden
Binlerce sevda yüklüdür heybelerinde
Nakış nakış işlenen türküler
İlmik ilmik dokunan şiirler
Ve hepsinin mavidir gözleri
Kahverengime inat!

Senin de gözlerin kahverengiydi
Mavi desekte
Sende demlenmez miydi güzele dair ne varsa?
Sen kahve tadında
Ben fincanda kalan telvenin altında!

Hadi gülümse
Çocuk yanların yeşersin
Bak mavi bırakıyorum avuçlarına
Bu yaşam denilen macera sende demlensin!


Deniz Ekrem

1 Eylül 2009 Salı

Nice Yaşlara


Minik Meryemgül geçen yıl bu vakitlerde dünyaya gelmiş, gelişiyle de etrafını sevince boğmuş. €e büyükleri durur mu, karar almışlar her yıl Meryemgül'ün dünyaya gelişini kutlamaya...
BBO ailesi olarak bizler de bu kutlamalara davetliyiz.
Minik afetin doğum gününü kutlar, sevdiklerinin arasında sağlıklı ve uzun bir ömür dileriz...

31 Ağustos 2009 Pazartesi

O Dönmeden Önce


Geceleyin benden ayrılır ruhum,
Dönünceye kadar açık kalır cam.
Uyanık, başımın ucunda bir mum,
Beklerim, beklerim böyle her akşam.
Bilmesem de nereye gidiyor ruhum,
Bütün gece sessiz, eriyip de mum,
Sabah olduğunu çok biliyorum;
Biliyorum, bu bir sonsuz helecan.
Besbelli bir ömür böyle sürecek,
O öyle uçarı, ben böyle ürkek;
Bir gün ya bilerek, ya bilmeyerek,
O dönmeden önce camı kapayacağım...

Ahmet Kutsi Tecer

Adı Aşk


Bir yürek simgesiydi aşk
Gül ona vurgundu çaresiz
İçli ağıtları rengine vururdu
Yoldan geçenler bakıp dururdu
Yüzlerine gülün rengi titrerdi
Adı aşk
Dilleri sözcük bulamazdı
Adı aşk
Çaresiz boyun bükerdi
Adı aşk

Aşkın bahçesiydi dünya güzeli
Mevsimlere düşen bahar gazeli
Bu ömürden başka yok çare yok
Bir derde düşmüşse gönül
Kuşkusuz dillere düşmüşse sevda
Adı Mecnun'a ve Leyla’ya dönüşmüşse
Adı aşk...

Recep Garip

Gizli Bakışlar


Bir bakış ki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisanda yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.

Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bir bakış, bir aşığı saatlerce ağlatır
Bir bakış, bir aşığı aşkından emin eder,
Seven insanlar daima gözleriyle yemin eder...

Faruk Nafiz Çamlıbel

30 Ağustos 2009 Pazar

Zafer Bayramı Kutlu Olsun


Zafer Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal bayramıdır. Her yıl 30 Ağustos günü kutlanır. Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terketmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.

Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Ankara ve İzmir'de kutlanmıştır. Resmî olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur. Zafer Bayramı, tüm yurtta törenlerle kutlanır. Devlet erkânı ve bir çok vatandaş, Ankara'da Anıtkabir'i, diğer illerde de anıt ve şehitlikleri ziyaret edip, Mustafa Kemal Atatürk'e, silah arkadaşlarına ve komutasında savaşmış askerlere şükranlarını sunar. Hemen hemen her yerleşim yerinde, askerî birlikler geçit törenlerine katılır. Ayrıca dış temsilciliklerde de çeşitli kutlamalar yapılır. 30 Ağustos günü, Türkiye'de resmî tatildir.

28 Ağustos 2009 Cuma

Sihirbaz


Yanyana uzanıp
Gökyüzüne baktığımız anda
Hayatımın değişiceğini anladığım o anda

Dekorumuz yıldızlar ve
Kahkaha atan martılar
Esiyor ılık bi rüzgar
Seninle içimde huzur var

Sihirbaz, sihirbazsın, inanılmaz
Sen herşeyi yaparsın

En son inadım da kırıldı gitti
Çok düşününce zamanım geçti
Zor seçerdim de ne oldu şimdi
Aşık mı oldum yani?
Aşık mı oldum şimdi?

Sihirbaz, sihirbazsın, inanılmaz
Sen herşeyi yaparsın.

Burcu Güneş

27 Ağustos 2009 Perşembe

Aşk Mercanı Sarmaşığı


Aşk (ışk) kelimesinin sözlük anlamı, “sarmaşık” demektir.Bahçeye düşen sarmaşık tohumu, nasıl bütün bahçeyi sarıp sarmalar, hatta dışarı taşarsa; gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar. Oradan etrafa yayılır.

Nice fidanlar, serviler, çınarlar bir sarmaşık tarafından sarılınca gitgide sarmaşık dalları arasında görünmez oluyorsa, aşk sarmaşığı da insan fidanını öyle kaplayıp görünmez ve yok eder.

Sarmaşığın özelliği; sarıldığı ağacı içten içe kurutması, bitirmesi, sonunu hazırlamasıdır. Aşk da insanı sarınca, onu içten içe eritip yok eder. Dıştan görünen yalnızca aşktır ve aşkı da çevresini göremez olur. Çünkü sarmaşık onu öyle çevrelemiştir ki; dışarıda olup bitenleri ne duyar, ne görür; hatta duymak da görmek de istemez. Aşka tutulan ağaçta, artık bütün buyruklar sarmaşık tarafından verilir ve âşık, “herkesi kör; dört yanı duvar sanır.” Dıştan bakanlar, onun sarmaşığını görürler; ama ağaç, sarmaşıktan fırsat bulup çevresini göremez.

Sarmaşık, nasıl hızlıca büyüyüp ağacı kaplarsa, aşk da öyle hızlı gelişir ve âşık daha sabahtan akşama varmadan aşk sarmaşığıyla sarılıp geceyi onun koynunda geçirir.

(Kitâb-ı Aşk)
İskender PALA

Sevgilimi o kadar çok seviyorum ki...


Mutluyuz aşktan uçmuşuz
Yandık ezelden sarhoşuz
Canlıyız kanımız kaynıyor
Çocukluk saflığındayız
O canımın yarısı
Dört yapraklı yoncası
Şans meleğim uğurum nerde
Annem babam bir yana
Pek kıymetlim yanımda
Haykırmak istiyorum
Tüm Dünyaya
Sevgilimi o kadar çok seviyorum ki
Bilmeyen varsa bilsin
Sevgilimi o kadar çok seviyorum ki
Duymayan varsa duysun

Burcu Güneş
http://www.youtube.com/watch?v=Yg11lQHhYZI

Tut Ellerimden


Sırat’tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden

Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden.

Birleşmek üzredir şafakla gurup
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden.

Çağır hayallerin en ötesini
Yakından duyarsın aşkın sesini
Sonsuz mutluluğun penceresini
Beraber açalım tut ellerimden.

Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.

Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet”
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden.

Abdurrahim Karakoç

25 Ağustos 2009 Salı

Senede Bir Gün


Gönlümde açmadan solan bir gülsün
Her zaman gamlıyım her zaman üzgün
Beklerim yolunu aylar boyunca
Yeter ki gel bana
Senede bir gün, senede bir gün

Ağarsın saçların, solsun yanağın
Adını anmaktan yansın dudağım
Bu aşka canımı adayacağım
Yeter ki gel bana
Senede bir gün, senede bir gün...

Söz: Sadık Şendil
Beste: Şekip Ayhan Özışık

http://www.youtube.com/watch?v=gönlümde açmadan solan bir gülsüneSuBhP56kgw&feature=related

http://www.dailymotion.com/video/xwahi_ferhat-gocer-senede-bir-gun-live_music

23 Ağustos 2009 Pazar

İyi Ki Doğdun


Sevgili Yağmur'um, hayattan tüm beklentilerinin gerçekleşmesi dileğiyle seni kucaklıyorum.
Doğum günün kutlu olsun ve iyi ki doğdun...
Seni seviyorum...

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Gül Yüreklim


Gül yüreklim,
Hep baharlarında nefes aldım.
Hep güneşi gördüm ıslak kirpiklerinde.
Hep mutlulukları soludum sevginde..

Acılarını, gergef işler gibi
Yüreğimin solgun köşelerine motifledim.
Çünkü; umut fakiri acıların,
Yarınlarımın müjde kokan çicekleriydi.

Suyum, ekmeğim,
Nefesim, azığım oldun hayat yolculuğunda.
Baktığım her yerde,
Çiceklere adanmış bir gülüştün sen.
Gözyaşlarımla aktığım nehir ,
Yokuşlarda soluduğum
Yürek kaleminin en güzel şiiri oldun sen..

Yağmur damlası olup
Bereket türküleriyle düşerken sen,
Yüreğini açan bir toprak olurum ben...
Gül yüreklim,
Ayazlar, gözlerimi üşütmeden
Her gözyaşınla öp solgun can evimi...

Bengisuyu olup,
Rüzgarla sessizce tomurcuğa inerken sen,
Ben, güneşte titreyen yaprak olurum.
Her düşüşünde dudaklarınla öp
Üşüyen nefesimi gül yüreklim.

Korkularımda sığındıgım limandın sen.
Mutluluk olup aktığım,
Şiir olup gözlerine ağladığım candın sen.....
Sağırlaşan akşamlarda,
Alev alev yandığım bir sevdaydın sen..

Lacivert okyanuslara uzanan umuttu gözlerin.
Yaralı yüreğimi dayadığım uçurumdun sen...
Türkülerde büyüttüğüm çocuğun,
Acılara serilmiş dilsiz umudun,
Mutluluğa adanmış sevgisiydin sen....

Ah gül yüreklim,
Bir sabah uyanırsan baharlara,
Acılarında ıslanmış dudaklarınla öp yüreğimi.
Bırak, acıların benim tek mirasim olsun.
O kangren olmuş sancılarını ser yüreğime.
Öyle bir ser ki ;
Güneşi, gölgelerde seven bir çınar gibi
Acılarında bile sevginle mutlu olayım....


İSMAİL SARIGENE

Düşler Sokağı


Ben kuşlardan da küçüktüm bir gece vaktiydi
Aşk tuttu elimden benim
Geçtim düşler sokağından bir gece vaktiydi
Ceplerimde hacıyatmazlar

Yağmur yağsa, uykum kaçsa
Bir kuş konsa badi parmağıma
Ağlardım bir başıma

Sevdadandır dedi annem aldırma
Aldırma gel yanıma

Kaç mevsim aşk pazarında geçti yalanlarla
Düş sattım aldanmışlara
Aklım kaçıverdi elimden bir gece vaktiydi
Sevdiğim başka, sevenim başka

Yağmur yağsa, uykum kaçsa
Bir kuş konsa badi parmağıma
Ağlardım bir başıma

Sevdadandır dedi annem aldırma
Aldırma gel yanıma

Hüsnü Arkan
http://www.youtube.com/watch?v=OoDbXWoO0YQ

20 Ağustos 2009 Perşembe

Çerkesvored


Kazaska'da örneğin,
Şimâl rüzgârlarına yüzünü dönüp,
Bir ağıt tutturmak istersin.
Ses geçmez dağlara söylersin türkünü, yalnız...

Birbirini tamamlayan acı ve tatlı şeyler
Ve düşü gerçeğe çeviren ışıklarla girersin
Çerkes bir duruşla,
Bakışlarıyla yurdunun...

Simka'da örneğin,
Hiçbir kalpte olmayan sürgün sevdalar yaşanır.
Senin yurdundan gelir bu mızıka sesleri,
Bilmezsin, gizli bir sesle severim seni...

Vatanı bir düş bahçesi olarak gören
Bebek ninnilerini duyuyor musun?

Yamçılarına sarılmış
Dünyanın bütün dağlarına meydan okuyan
Sensin...
Senin esrik ruhundaki Çerkes türküsü:
"Adiyiuh Yi Gibze"

Kendi gurbetinin içinde bir beni büyüt,
Sende kalsın şakağımdaki Kafkas ağrısı.
Ayaz titremelerle geldiğimde kapına,
Ezikliğime beyaz parmaklarını sür.

Yedi kere üfledim hayaline Çerkes kızı!..
Yedi kere yuttum bütün sözcüklerimi.
Yedi kere uyudum ismini ve yedi kere,
Şizofren dolunaylar belirdi şiirlerimde...
Gün yağarken al al olmuş yanaklarına
Kafkas dağlarına hüzün düşer, bana sızı!

Gecenin içinde bir Adige sureti;
Sürgünlerle büyüyen kinine sarılmış,
Yatıyordu dizelerimin üstünde,
Zarif bir gülümseme belirmişti yüzünde
Gözünde, öz yurdunun haritası...

Seni seninle anlatırım;
Hem de en güzel yanlarınla...
Gizli bir dille konuşurum adını.
Damarlarımdan seni özlemek geçer.
Beyaz bir mendil sallarsın düşlerimde
Sular gibi coşar gözbebeklerin.
Uykuları sürgüne gönderirim sen yitme diye...
Başka yüreklere sığmayan bir türkü taşırım dilimde:
"Çerkes kızı, çerkes kızı
Sen allar gey ben kırmızı"

Elbrus'ta örneğin,
Yüz çevirdim ayrılıktan...
Gençliğimi bitirdim dudağımda örselenmiş bir acıyla
Bilemezdim sana çıkan yollar gelecek
Ve beyazlar içinde bırakacaktı beni...

Şimdi bir isyan duruşması
Gibi sokuluyorum kendime:
Kan gibi atlasıma akan
Griye boyanmış bütün renklerde,
Sen varsın; sessizliği seven yanınla.
Söyle bana: Kelimeler tamamlayabilir mi
Bendeki sen ürkekliğini? Senin yanında
Şahlanan atlara mı döner kalbim?
Küskünüm birçok yerimden; çünkü
Dokuz yaşında babasını kaybetmiş taşralı
Bir çocuk gibi bırakıyorsun beni...

Dilimin tüm ağırlığıyla sığınıyorum sana,
Bütün gemilerimi limanlarına çekiyorum.
Başka dağlardan esen rüzgârlara kapım kilitli
Ölüm korkaklığını bile attım üzerimden.
Bir atmaca gibi kurgulanıyorum yalanlara karşı
En çok senin için kesiyorum sabır denen taşı.
Sulak bir çöl ortasında buldum Kafkas yüzünü
Sanki o zaman bildim katlandığım ince hüznü.
Kazaska'da örneğin ya da Simka'da
Bir madenci lâmbasıyla sürüyorum izini...
Mürekkebimi sula, ben geldim Çerkes kızı
Ayrılıkla sınama sensiz soğuk yanlarımı...


Özcan Ünlü

Hiçkimse-ler


Ben hiçkimseyim peki ya sen,
Sen de hiçkimse misin ?
Öyleyese ikimizden bir çift eder
Sakın konuşma !
Bilirsin;
İkimizi de sürerler...

Birisi olmak ne kadar da sıkıcı zaten
Nasıl da sıradan
Bir kurbağa misali
Bütün gün, bataklığa söylemek ismini
Hayran hayran...

Emily Dickinson
Çeviren: Remzi Şanlı