11 Ekim 2009 Pazar

Eski Mahalle 1. Bölüm


''Aşk ve ölüm arasındaki tek benzerlik her ikisininde insanın karşısına ne zaman çıkacağının bilinmemesindedir.''

Hızlı hızlı nefes almaktaydı bir adım daha atacak hali kalmamıştı. 30 unu çoktan devirmiş olmalıydı. Büyük çınar ağacının altındaki, Üsküdar Belediyesi yazan banka oturarak uzun bir süre kız kulesini seyretti... Neden sonra arkasına yaslandı; “ne kadar dinlenmeye ihtiyacım var” diye düşündü. Her geçen gün kendisinden korkar olmuştu. Etrafına baktı, hayat kendisiyle ilgilenmeden akıp gitmekteydi. Sanki kendisi bu hayatın içinde değildi de yanıbaşında devam etmekteydi. Kalkıp bir adım atsa, hayat onu elinden tutup içine çekecekmiş gibi gelmişti kendisine. Sıkıca banka tuttundu. İçi ürperdi. Elini saçlarına götürerek bir tel saç çekti, canı yanınca kendi kendisine gülümsedi, demek ki ölmemişti... "Çıkmayan candan ümit kesilmezmiş" kendisi de böyle bir can mıydı acaba?..
Yavaşça banktan kalktı biraz yürüdükten sonra ilerdeki bir kafeye girdi, boğazı kurumuştu. Bir çay ve su söyleyerek oturdu. Garson bir iki dakika sonra istediklerini getirdi. Önce bir solukta suyu içmeye başladı, soğuktu, her bir damlası hayata ve bu kargaşaya doğru onu itiyor ve koptuğu zamana tekrar bağlıyor gibiydi. Suyu bitirdikten sonra derin bir oooh çekti. Kendine gelmişti. Çayına bir tek kesme şeker atıp karıştırmaya başladı. "Akşam simidi" diye bağıran çocuktan bir simit aldı. Acıkmıştı...


**************

devamı var

Mavigün

Hiç yorum yok: