27 Ekim 2009 Salı

Eski Mahalle 16. Bölüm

Ebru karşısında oturan erkeğin ellerinin titrediğini fark etmiş, hala cesaretini toplayamadığını anlamıştı. Onu rahatlatma adına bir şey yapamazdı ki, sadece bekleye bilirdi.

Ekrem boğazında konuşmasını engel olan bir taş varmışcasına bir kaç defa öksürerek gırtlağını temizledi;

-"Ben, uzun süredir kendimi iyi hissetmiyordum. Ansızın bir kriz geliyor, soluksuz kalıyordum. Nefes almak ihtiyacıyla kendimi dışarıya atarak yürümeye başlıyordum. Nereye varacağı belli olmayan bu yürüyüşler sonunda kendimi hep beni o gün gördüğünüz bankın üzerinde oturup soluklanırken buluyordum. İlk önceleri önemsemedim, ama her seferinde aynı yerde bu krizlerin bitmesi, beni ister istemez meraklandırdı. Kendime neden niçin diye sorular sormaya başlamıştım."

-"Peki çözebildiniz mi niye buraya geldiğinizi."

Aslında Ekrem'in bir açıklama yapması hoşuna gitse de, konun kendisinle ilgili kısma bir an önce gelmesi için de sabırsızlanıyordu. Ekrem, Ebru'nun sorusunu duymazdan gelerek anlatmasını sürdürdü;

-"Sizin bana rastladığınız da böyle bir gündü."
-"Yani sizi gördüğümde kriz halinde miydiniz?
-"Evet."
-"Bir doktora gitmediniz mi?"
-"Gittim, hatta bayıldığım bir gün hastaneye götürmüşlerdi. orada bir çok tahlil yapıldı, gerçi sonradan bir daha böyle bir bayılma olmadığı için tahlil sonuçlarını almaya gitmedim."
-"Keşke ihmal etmeseydiniz."
-"Aslında ben krizlerin nedeninden çok, hep aynı yere gelmemin nedenini bulmak istiyordum. Bu yüzden bir Psikiyatrla bile görüştüm."

Ekrem tekrar yutkundu, bu söyleyeceklerinin etkisini kestiremiyordu;

-"Ben, sizinle karşılaştığım o günden sonra, hiç bir şekilde rahatsızlanmadım."
-"Beni gördüğünüzden beri mi, bunun benimle ne ilgisi olabilir ki?"
-"Eğer benim sözümü kesmeden dinlerseniz, size tüm düşüncelerimi anlatabilirim, inanın aklımın içindekilerini toparlamak uzun zamanımı aldı."

Bu arada caddenin karşısında, genç bir adam camdan sızan ışığa bakıyor, ilerleyen bu saatte Ekrem'in hâlâ evden çıkmamasına bir anlam veremiyordu. Birbirlerini nereden tanıyor olabilirlerdi ki...

Ebru, uzun bir gece olacağını anlamıştı. Birer kadeh konyak doldurarak yerine oturdu, her ne duyacaksa, kahvenin kendilerini kesmeyeceğini anlamıştı. Ekrem sakin bir sesle anlatmaya başlamıştı;

devamı var
Mavigün

Hiç yorum yok: