14 Eylül 2009 Pazartesi

DUDAK OKUMA -8-


Dün gecenin gerginliğini üstümden atamamıştım. Mehmet'lerin gelip beni istemesi, babamın da vermesinin üstünden tam tamına 1 ay geçmişti. Ekin'in gidişi ise 1 ay 15 gün olmuştu. Dilim kopsaydı da "alay ediyorsun!" demeseydim, ne olmuş alay ettiyse?..
Etseydi de hep burada olsaydı... Belki, ne bileyim... Bendeki saçmalığa bak, "kendi kendine gelin güvey olmak" denir benimkine... Bir yabancı bana gülümsedi, bana isimler verdi diye beni alacak da götürecek mi sandın... Nah kafana...

-"Ne o kız, ne vurup duruyorsun kafana?"
-"Umrundaydı da"
-"Ne demek umurunda mı kızım, başına talih kuşu kondu diyorum sana. Neden anlamıyorsun?"
-"Ya Zehra'nın gözyaşları... Ben sevmiyorum bile Mehmet'i. Beni ne yapacak ki?"
-"Allah Allah... Gönlü ona değil sana kaymış, hem öyle resmi toplantılarda okumuş kadın iyi olur diyormuş babası, okusaydı Zehra kızda..."
-"aman anne okumak için ağladığımı bilmesem iyi koca bulmak için okududuğuma ben bile inancam neredeyse."
-"Hadi hadi, yarın düğün var erkenden yat bakalım sen."

Yat demek kolay da yatmak kolay mı bakalım?..
O hâlâ gelmedi. Ben neden bekliyorum bilmiyorum...
İşte böylesi bir gecenin sabahıydı teknesinin geldiğini gördüğümde... Ne dün, ne yarın... İşte tam da bu gün geliyordu. Erken değilse de geç de kalmamıştı... Efsunlu yabancı kesin bir şey hissetmişti. En azından benim çok üzüldüğümü... diye geçirdim içimden. Birden içim aydınlandı, efsunlu bekli de benim üzgün olduğumu uzaklardan da hissetmiş olamaz mıydı?..

*****

devamı var

Mavigün

Hiç yorum yok: