18 Eylül 2009 Cuma

DUDAK OKUMA -11-


Zehranın kapıyı açmasıyla yüzüme çarpması bir oldu. Bunu bekliyordum. Bu yüzden kapıya ayağımı koymuştum, canım yansa da çekmedim ve kapıyı iterek eve daldım.

-"Ya sende utanma yok mu? Hem sözlümü elimden alıyorsun..."
-"Ben almadım Zehra, anlamıyormusun! Ben öğretmenlik yapmak istiyorum, Mehmet'i sevmiyorum..."
-"Ne demeye evleniyorsun o zaman, evlenme..."
-"Babam zorla verdi ne yapabilirim vurup kapıyı dışarı mı çıksaydım." sonradan bu sözleri nasıl söylediğimi düşünüp şaşıracaktım.
-"Çok düşündüm Zehra, artık ne olursa olsun kararımı verdim." Sanki başka biri konuşuyordu ben değil.
-"Sana Mehmet'le evlenmeyeceğimi söylemeye geldim. Ben buradan gidiyorum Zehra. Mehmet seni ister mi istemez mi bilmem, bildiğim Mehmet'i benim istememem..."

Zehra O anda duyduklarının şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışırken liman kahvesinin kapısı açılınca alışkanlıkla gözü kapıya takıldı, Hazan da başını çevirdiğinde Ekin kaptanı gördü. Tam kapının önünde göğsünü tutuyordu. Hazan pencereye yaklaştı, kaptan bulunduğu yöne bakarak bir şeyler söylüyordu. Hazan pencerenin pervazında duran dürbünü alarak kaptanın dudaklarını okumaya çalıştı...

Ekin kaptanın derin nefesler alarak;
-"Yapma Hazan, yapma, evlenme sakın... Seni seviyorum... Dediğini, Hazal'ın dudak okuduktan sonra neden koşarak çıkıp gittiğini, Zehra çok sonra sonra bir postacının getirdiği mektupla öğrenecekti...

Postacı nın getirdiği zarftan bir mektupla, fotoğraf çıkmıştı.
Bir sınıfta çekilmiş fotoğrafta onlarca miniğin başında duran hamile bayan öğretmen, Hazan'dan başkası değildi.

-"Kimden gelmiş"

Zehra eşi Ali'ye dönerek;

-Hazan'dan canım...

SON

mavigün

3 yorum:

no name dedi ki...

çok güzeldi ablacığım...
yeni hikayelerini bekliyoruz...
yüreğine sağlık ve de ömrüne bereket...

Kaya dedi ki...

aynen yenilerini de bekliyoruz
süperdi bu Hazan`in hikayesi ablacim ellerine saglik

eylem dedi ki...

Ellerine yüreğine sağlık ablacım güzel bir son olmuş
ömrüne bereket...