8 Haziran 2009 Pazartesi

En Fazla İçimde Ölürsün


En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Kızıl sonbaharım,
Hangi aşk kendi fırtınasına dayanabildi?

Ellerimde çoğul bir gölge kuşu
Adının arkasına basmadan yürüdüm
Alnımda birikti çizikler
Adımdan çıkardım aklımı
Aklımsız kaldım
Neylersin
İnsanız
Ne yapsak eksiğiz işte
Ölüme ayarlı saatiz.

En fazla içimde ölürsün,
Sorarım
Şiir papirüslerinin hangi köşesine karaladın beni?
Hangi hare’mden yakaladın da çiğnemeden yuttun gözlerimi?
Kekeme repliklerin ezber bozduran kuşu
Hangi rüzgârlara sattın da saçlarını
Devrik cümlelerimin öznesi oldun?

İçindeki kötü senaryoların kahramanı olmak istemezdim
Dağıldı bak derlenip toplanmış dağılmalarım.

En fazla içimde ölürsün,
Nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana.
Kalan gidene denk neyi varsa susuyor.
Ve susmak inceltiyor her yarayı
Ve susmak bakmak oluyor
Gitmediğin her yere...

Kim tutuklanmış yalnızlıktan
Gizin içine gizlenen kim?
Söyle beni nerene sakladın
Ki şimdi bu kadar sokaktayım...

En fazla içimde ölürsün,
Karla karışık yağarsın yara bereme
Karma karışık kalırsın cinnet şeridinde
Kaldırımların kaldıramadığı her neyse işte
Bulamadığın her ne varsa büyük yıkımların izinde
Sana borcum olsun
Hiç yazılmayacak bir şiirin içinde.


En fazla içimde ölürsün,
Yanağında yanar avucum
Avucumda imlası bozuk bir şiir kalır
Gözlerinin namlusu döner, yakar kirpiklerimi
Kulağımda bir tepenin rüzgârı uğuldar
Gırtlağıma kadar aşka batarım
Yeteri yok. Eksiği fazla.

Neyin kaldı eksilenlerden arda?
İçeri doğru kapanan bir kapıydın
Saçlarından geçtim önce
Ve kendimden öylece
Neyim yoksa var bildim
Eğildim
Eksildim
Eridim
Bir seni bitirmedim.

Hangi rüzgarlara sattın da saçlarını
Uğultusuna tutunamadın?

Ömürden nefes çalarak ne kadar yaşarsa insan
Öyle yaşadım gözlerini.
Tenimde itiş kakış
Cebimde depremlerin
Esrarlı gece ayinleri
Volkanik şiirler...
Usul usul giymedim mi sözlerini
Yalnızlığın tiradını kapamadım mı her sefer
Sensizlik seni anlattı en çok
Vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti.
Söyle saçlarında öldüğüm
Bir geri gidiş kaç günde gelirdi?


En fazla içimde ölürsün,
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere.
Tenimin yırtıldığı yerden mi girdin içeri?
Açar gibi yaparak açık bir kapıyı
Beni ikiye böldün,
Hadi içimi kendine aldın da
Beni nerde bıraktın?
Hangisini seçerdin benim için
Ve hangisinden vazgeçerdin kendin için?

Ben yarama çoktan sen bastım,
Yaşım kadar gencim
Adın çabuk diye geçti
Ardında aç köpekleri bırakarak
Ezberimden geçtim.
Hızla biten aşk şarkılarından geçtim
Senden bir şey eksiltmeden sana çok şey bırakmaktı aşk,
Bildim...


Biz dalkavuk bir aydınlığın yerine
Onurlu bir karanlığı seçtik,
Ve bir öyküden ağlarcasına geçtik
Cesurduk çünkü
Kendimizi kendi düşlerimizden kovacak kadar.

Ömrüne yüz çevirmiş iki masalcıyız
Gerisi hiçlik...
Gerisi yokluk...

Sensizliğin anlattığı ne vardı senden başka?
Bir hayatın tüm yanılgılarını
Saçlarında çözdüm.
Şimdi beni hangi yanımdan susacaksın
Sessizlikte bir dildir
Çoğul susulur,
Pusulur.
Şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın?

Yıkık şehrimin izbesi,
En fazla içimde ölürsün.
En çok
Gözlerime gömülürsün.
Gözlerimi kaparım
Vasiyetimi yazarım...

Kahraman Tazeoğlu

Hiç yorum yok: