28 Aralık 2008 Pazar

Erciyes


Dağlar bendeymiş
Bendeymiş ırmaklar
Fırat bendeydi, Sakarya bende
Yunus geziyordu hâlâ bir meçhulün izinde
Ferhat dağ deliyordu Şirin için
Kerem yanıyordu Aslıhanın aşkına
Leyla’nın yanakları çöl olmuştu
Her vadisinde yeni Mecnunlar dolaşıyordu
Yollar bendeymiş
Bendeymiş sevdaların konakladığı kervansaraylar
İçimdeymiş Erciyes’in erimeyen karı
Meğer kulak da kör olurmuş anladım
Sessizlikle patlarmış kulakların zarı

Musa bendeydi ejderhalar bende
Sihirbazlar önümde secdedeydi
Bir yürek yarığıydı Kızıldeniz
Bundan kızıldı, kan boyası
Ferhat bendim, dağ bendim, Şirin ben
Attığım her kazma kendimeydi
Aşılacak dağlar vardı içimde
İçime akan ırmakların kenarında
Gezen Yunus bendim, türlü türlü biçimde

Bendeymiş derya deniz
Bundanmış gözlerimin içine akması
Ne zalimler boğuluyordu gördüm
Ne fırtınalar vardı henüz yolunu bulmamış
Mesafeler şaşkın
Bir gemi vardı içimde
Ve herkes onun içinde
Belkıs bendeydi
Juliet bende
Züleyha’nın eli kanıyordu hala
Züleyha yırtacak gömlek arıyordu
Bekliyordu kuyuların başında
Bir gün bir Yusuf atılır umuduyla
Her kuyu Yusuf kokuyordu
Her kuyunun başında bir Züleyha
Yusuf oluyordu...

Hayrettin Oğuz

2 yorum:

Adsız dedi ki...

i think the archive you wirte is very good, but i think it will be better if you can say more..hehe,love your blog,,,

Adsız dedi ki...

After reading the information, I may have different views, but I do think this is good BLOG!