30 Haziran 2009 Salı

Mavigün'e


Sevgili Mavigün'ümüz,
Uzun ve yorucu bir yıl boyunca kahrımızı çekerek, gönlünden süzdüğün güzellikleri bizlerle paylaştığın için BBO Ailesi adına şükranlarımızı sunuyorum...
Yeni sezonu sabırsızlıkla bekliyor olacağız...
Seni Seviyoruz...

MAVİLİGÜNLER** Sezon Finali **


Dostlar,
Gökyüzünün rengi ne olursa olsun,
BBO Adasında, BBO FM 95.5 te
Gökyüzü hep MAVİ olsun...

mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

29 Haziran 2009 Pazartesi

Alışırım Gözlerimi Kapamaya


Tertemizdi sanki dünya gözlerimi açtığım anda
Hiç düşünmeden inandım masal tadında yarınlara
Yalanlar ortasında kaldı tüm çocukluk anılarım
Çizgi romanların dışında bir kahraman bulamadım
Toz pembe olmasaydı keşke tüm rüyalarım
Hep sorular sordum ama cevaplarını alamadım
Hep yalan söylenmiş hep yalan
Kavuşamadı hiç ayrılanlar, masallar gerçek olmadı
Aşık oldugum sokaklarda kimseler konuşmadı
Ama şehir hiç susmadı hep ağladı hep ağladı…

Son bir umut verse biri
Ve güzel olacak bir gün herşey dese
Ben inanırım belki de bu yalana
Ben de alışırım gözlerimi kapamaya

Bir yol görünse uzaklarda ışıklar altında son bulan
Melekler alsa beni götürse karanlığa teslim olmadan
İşkence gördü asfaltlar, çatlaklarına kan doldu
Yıkıntılar arasında kaç çocuğun hayalleri kayboldu?
İnsan neden kendini unuttu neden kendinden oldu?
Hangi yolda kaç kişi bir hiç uğruna canından oldu?
Hep yalan söylenmiş hep yalan
Ayrılanlar hiç kavuşmadı, dinlediğim masallar hiç gerçek olmadı
Kimse sandığım kadar masum kalmadı, savaş durmadı ölüm azalmadı

Son bir umut verse biri
Ve güzel olacak bir gün herşey dese
Ben inanırım belki de bu yalana
Ben de alışırım gözlerimi kapamaya...

MangA

http://www.youtube.com/watch?v=Dy1j-OpxTCk&feature=related

Cevapsız Sorular


Birden Ay ışığını kesti
Bir de Sen çok değiştin
Yaşananlar hiç yaşanmamış gibi
Söylenenler hiç söylenmemiş gibi
Birde Sen karşıma geçtin
Başka biri var, biri var dedin
İnanamadım gittiğine,inanamadım gittiğine...

Ne sen baktın ardına ne ben
Hep ayrı yollarda yürüdük.

Sustu bu gece, karardı yine ay
Kaldı geriye cevapsız sorular
Uyandığında onu ilk kim görecek
Bıraktığım düşü kim büyütecek?

Her sabah kaybolup giden
Bir rüya gibi oldun artık gecelerimi bekleyen;
Gündüzlerimi zehir eden...

Ne sen baktın ardına ne ben
Hep ayrı yollarda yürüdük.

Sustu bu gece, karardı yine ay
Kaldı geriye cevapsız sorular
Uyandığında onu ilk kim görecek
Bıraktığım düşü kim büyütecek?

MangA

http://www.youtube.com/watch?v=SmiMjnAi2yg

Bekle Dedi


Bekle dedi gitti
Ben beklemedim, o da gelmedi...
Ölüm gibi bir şey oldu
Ama kimse ölmedi...

Özdemir Asaf

Bu Sevgidir


Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir.
Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.
Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir.
Yalnız ben biliyorsam bu aşktır.
Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır...

Özdemir Asaf

Sensiz


Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
Hem dalgaların dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.
Hep boş konuşurduk hatırlar mısın?
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala...

Özdemir Asaf

Defter-i Divanımız


Gönüldendir şikayet kimseden feryadımız yoktur
Ateş kesilir geçse saba gülşenimizden
O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler
Bir ah etsem bu dünyayı viran ederim ben
Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mahım
Kurbanın olam var mı benim bunda günahım
O gül endam bir al şala bürünsün yürüsün
Uçup gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün
Neler çeker bu gönül derdim şikayet olur
Ben aşıkım sözüm de benim aşıkanedir
Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı...

Güfte; Fuzuli, Hayali, Nev'i gibi divan şairlerimizin şiirlerinin
bir karmasıdır.
Beste; Ergüder Yoldaş
Solist; Nur Yoldaş

http://www.youtube.com/watch?v=Ovl1kM6gHFw&feature=related

her aşk ölümü tadacak



Kimileri kaybolur unutulur hatta sesi bu şehirde
Bir gidenle, bir kalanın bilinir hikayesi
Kimileri hayattan mutlu sonlar çalar bu şehirde
Kiminin de bizim gibi yarım kalır hikayesi...

Bir hüzün şehri ayırdı bizi
Ve bu son olmayacak
Gözyaşıyla beslediği
Her aşk ölümü tadacak...

Ne dualar kurtarır bizi artık ne de zaman
Unutabilmek gerek bazen ağlamadan
Ne yeni bir aşk avutur bizi ne de geçmişin izi
Kabullenmek gerek bazen yenilgiyi...

Bir hüzün şehri ayırdı bizi
Ve bu son olmayacak
Gözyaşıyla beslediği
Her aşk ölümü tadacak...

MangA

http://www.youtube.com/watch?v=Sx3Thd5uawE

28 Haziran 2009 Pazar

Gözlerinde Samanyolu


Gitarımın içinde bi cin var
Onundur duyduğun tüm şarkılar
Çenesi düşüyo bazen
Soruyor öyle olur olmaz sorular

Seni sordu bitti dedim
Bırakıpta gitti dedim
Sana bir şarkı yazmak istedi
İçim yanar söyleyemem dedim

Bir hüzün sardı gecelerimi
Düşünürken gözlerini
Bir hayal kurdum ikimiz için
Aldım yanıma gitarımı cinimi

Gözlerinde samanyolu yağdı gözlerime doğru
Cinimin en son şarkısı bu, ikimizin olsun bir ömür boyu
Gözlerinde samanyolu yağdı gözlerime doğru
Yüreğimdeki kor ateş sönmeyecek bir ömür boyu

Ne betermiş öyle sen uzakta
Ben uzakta hasretine yanmak
Kahrolduğum bir plakta
Kor alev keman soloya dalmak

Hakir görme çok aşığım ben
Anladığım buymuş hüzünden
Nakaratta bahsin geçerse
Akacak yaşlar gözümden

Senin aşkına düştüm düşeli
Hayal edip gözlerini
Dalıp ağlıyorum gökyüzüne
Sana hasret yaz geceleri

Gözlerinde samanyolu yağdı gözlerime doğru
Cinimin en son şarkısı bu, ikimizin olsun bir ömür boyu
Gözlerinde samanyolu yağdı gözlerime doğru
Sana yazılmış bir şarkı bu aşkıma şahit bir ömür boyu

Söz: Ehan Güleryüz
Müzik: Erhan Güleryüz
Albüm: Nefes

http://www.youtube.com/watch?v=33dFxZ_wflM&feature=PlayList&p=CAD46F56BA1A898E&playnext=1&playnext_from=PL&index=4

Bir Nehrin Tükenişi


Hasretin kançanağı gözlerinde oturuyorsun;
seni soruyorum
hiçbir şey bilmiyorsun...

Hep bir çağlayan gibi senin sevdana aktım;
sen ise sularını kaçıran bir nehir gibi uzaktın...

Tükenişi bir aşkın,
bir nehrin tükenişine benzer.
Ne deniz olabildin,
ne nehir kalabildin...

Kendin ol,
kendin ol...
Sen buysan başkası ol!

Buysan kederden öleceğim,
başkası olursan de kimi seveceğim?

-Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen;
oysa ne çok sevdim ikinizi de bir bilsen...-

Yılmaz Odabaşı

Kendine Benim İçin Gül Ver


(Sensizlikle flört etmeyi sen değil, sensizlik bilir;
sesi ses, sessizliği sensizlik bilir…)

Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut!
Çok ağrımış kendinin, siyah
ve ayaz kendinin.
Hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver...

Bak, Palandöken dağlarında karlar erimiş,
teknelerle kol kola bir bahar sulara inmiş;
dağlar için, sular için bana bir gül ver.
Bir gül ver söküldüğüm günler için
-ve önce kendinin ellerinden tut.-

Kendimin ellerinden tutunca,
içimden nehirler gibi akmak geliyor;
yollara çıkmak, yolculuklara bakmak geliyor.
Geberesiye içip salaş meyhanelerde,
buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor…

Tutunca kendimin ellerinden,
pusulasız gemilerde yatmak;
yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda
sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor…

Sevgilim, iyi insan, tutunca ellerimden,
ömrümün içinden akmak geliyor...

(Sessizlik sensizliği ezbere bilir;
sensizlik her şeyi bilir...)

Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut;
sonra bana aşkı öğretmeyen kendimin
ellerinden...

Bak, yıllarım sırılsıklam/ yağmurlar giymiş,
günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş;
dağlar için, sular için bana bir gül ver.
Avuttuğum düşler için bana bir gül.
Bir
gül
pusulasız gemiler, sökülmüş günler için...

(Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım;
sen kendinin ellerinden tut
ve kendine benim için bir gül ver.)

Kendine
bir
gül(ü) ver


Yılmaz Odabaşı


http://www.youtube.com/watch?v=a8l5BoFjfR0&feature=PlayList&p=0EE90277C6C38F88&playnext=1&playnext_from=PL&index=10

27 Haziran 2009 Cumartesi

Ayla Gezinti


Ağaçlar ki atlar gibi ayak üstü
Uyurlar, başlarında düş torbaları,
Dalgın, el ele geçiyorduk uykulu
Ağaçları. Bulutları geçiyorduk,
O yerde ben gökte, el ele, göz göze,
Ağır ağır kayıp giden bulutları .
Döküyordu akçıl, gümrah saçlarını
Denize, o yerde ben gökte, el ele;
İçiyordum yıldızlı, gecesel sütü
Dudaktan, omuzdan, en yüksek memeden


Oktay Rıfat Horozcu

Sitare


“Çeşmek Be-zen Sitare
Ezmen Mekon Kanare”

Nerden çıktın karşıma böyle Sitare
Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde
Kirpiklerin yüreğime batıyor
Telaşlı bir kalabalığın ortasında
Ayaküstü konuşuyoruz
Nedimin nigehban nergisleri gibi
Üstümüzde bütün nazarlar
Çok utanıyorum Sitare
Dün oturup hesap ettim
Sen doğduğun zaman
Ben bir askeri mektepte talebeymişim
Sen bilmezsin Sitare
Burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tespih
Geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu
Her akşam dokuzda yat borusu çalardı
Yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı
Bir derin uykuya atardım kendimi
Siyah benli bir kız düşlerime kaçardı
Bende onu alır anamın düşlerine kaçardım

Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

Seninle konuşurken Sitare
Aklıma yıldızlar dökülüyor
Bir çaresiz Zühre oluyorsun Babil caddelerinde
Ateş gözlü kahinler koşuyorlar arkandan
Binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında
Gökyüzü salkım salkım
Zigguratlar tıklım tıklım
Dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
Ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
Kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
Kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım
Gözlerine baktığım zaman Sitare
Bütün çöllere ay doğuyor
Yoldaş ediyorum kendime İmrül Kays’ı Antere’yi A’şa’yı
En kuytu vahaları dolaşıyorum
Hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş Sitare
Çadırla su arasında bir cılga var
O cılgada narin ayak izlerin var
Durgun suya düşüp kalmış gözlerin var

Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

Bazan sapsarı bir benizle geliyorsun
Yorgun çizgileri alnında uykusuzluğun
Biliyorum içinde bir sızı var
Bıçak ağzı gibi bir sızı var
Bu sızıdır işte seni verimsiz kılan
Züheyr’in Suad’ı gibi keremsiz kılan
Kuzeyden güneye
Güneyden kuzeye
Heyy! Gidip geliyorum bu çöllerde
Kureyş’in heybetli ve inatçı develeri
Hiç aldırmadan benim esmer sevdama
Geviş getiriyorlar ufka bakarak
Ben kaçıp Yesrib’e sığınıyorum
Yesrib bahane, bir kitaba sığınıyorum
Dağda, ovada, badiyede okuduğum hep elif
Elif diyorum Sitare, sineme elif çekiyorum
“Ah minel aşk-ı ve halatihi..”
Çok eski bir gerçektir bu biliyorum

Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz
Ve ikimizde ıslanıyoruz
Ben ne yağmurlar gördüm Sitare
Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım
Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın
Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır
O şehirde sırılsıklam gezerdim
Bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan
Tapınaklar insanları safra gibi atardı
Sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı
Bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni
Gidip bir Uygur çadırında göğü dinledim
Kara bulutlar kükrerken bir Kaşkar sabahında
Oturup Aprunçur Tigin ile seni konuştuk
Bakışlarımı sunuyorum, tereddütsüz alıyorsun
Gizli bir tebessümle çağırıyorum, geliyorsun
Kaşı karam, gözü karam, saçı karam
Umay gibi yumuşak huylum
Nerden çıktın karşıma böyle
Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime
Asya’nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime
Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare
Adam akıllı yorulmuşum
Ellerin böyle olmamalıydı
Ellerine acıyorum
Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum
Durup durup ıssız yerlerde
“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
Daha çok işimiz var” diyorum

Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum...


Dilaver Cebeci

Meraklısına not;

“Çeşmek Be-zen Sitare
Ezmen Mekon Kanare”
"Yıldız göz kırp,
Benden uzak olma"

Olumsuz Koşma



Yüreğime kör düğümler atıldı,
Çözemedim, çözülmüyor Sultanım,
Yıllar yılı kaderimin hükmünü,
Bozamadım, bozulmuyor Sultanım.

Yollarıma tuzak konmuş bir kere,
Güvenim yok haftalara günlere,
Zamanın tesbihi saçıldı yere,
Dizemedim dizilmiyor Sultanım.

Bu bendeki çölün suya çağrısı,
Fecir vakti yıldızların ağrısı,
Bu diyarlar güzel ama doğrusu,
Gezemedim, gezilmiyor Sultanım.

Barış umdum şu yılların kaçından,
Kan döküldü bulutların saçından.
Gök mâviyi, gün ışığı içinden,
Süzemedim, süzülmüyor Sultanım.

Sana dert dökmeye yetmiyor bir gün.
Kâğıt bile mısralardan tedirgin.
Vakit gece, kalem hasta, göz yorgun,
Yazamadım, yazılmıyor Sultanım...

Dilaver Cebeci

26 Haziran 2009 Cuma

Sevgili-m Günlük

G Ü N A Y D I N
Sevgili Günlük
Heey hey...
Özledin mi beni, seni gidi senii.
Ben de özledim valla, en çok da kokunu.
Kağıt kokusu gibisi var mı?
Aslında var, mesela yeni araba kokusu. Alırsın yeni arabayı içine binersin, en güzel parfüm kokusundan daha bi güzel koku karşılar seni. Bir iki ay boyunca da o koku gitmez. Bir ara nasıl müptelası olduysam o kokunun yılda 2-3 kez araba yenilediğimi bilirim.
Sonraa...
Bebek kokusu, bayılırım, çok hoşuma gider, bir ara nasıl da bağımlılık yapmıştı bende. Gerçi yenidoğan ünitesindeki hemşireye bağlayanlar var bu bağımlılığımı ama inanma sen sevgili günlüğüm. Bak Berrak hemşirenin kokusunu hatırlamıyorum bile, ama çocukların kokusu hafızama kazınmış...
Ne Pavlov'u kardeşim...

Nerden daldık bu konuya şimdi, sevgili günlük hiç yardımcı olmuyorsun bugün. Girişte de bir sürü yağ çektim sana, demek boşunaymış.
Şaka yaa hemen asma suratını, aslında bugün yeşilden börtüden kelebekten çorba ve baklavadan bahsedecektim ama ne olduysa yolda fikrim şaştı, kız da güzeldi ama kabul et. Zaten ne varsa slav ırkında var azizim. Boş vakit nelere kadir, özene bezene yaratınca böyle oluyor demek ki. Bizim ırk prototip...

Neyse fincancı katırlarını ürkütmemek gerek, fincancının eli ağır sopayı belimizde kırmasın sonra...

Evet sevgili günlük. Benim acilen toplantıya girmem gerek, sekreter kız telef oldu arada. Hadi kolay gelsin bana...

25 Haziran 2009 Perşembe

Uçları Kırık


Bir sen varmışsın
ve biri istiyor seni
Karanlıkmışsın onun uçları kırık saçları gibi
Hemen arkandan o yürür
Kanı aktıkça korkusu gözlerinde büyür
Bir sen varmışsın ve biri bekliyor seni
Dağınıkmışsın onun en yakını, yorganı gibi
Her rüyanda gizlice uyur
İstemezsen yalnızlığa uyanmaya mecbur
Dileğini tutmuş sayar, sonsuzdan geri
Yanarken yanakları üşürmüş elleri
Ah dönebilsen, bakabilsen geri
Unutmuştun, hatırlarsın belki ismini
Yağmurlar yağdığında,
biri geçerken yanından ellerine
Tutunur
Yağmurlar durduğunda biri kaybolur aniden,
bilerek unutulur,
unutulur...


Vega

http://www.youtube.com/watch?v=CtnPishKAj0