Ellerin vardı, sıcak ve masum
Ellerin, hayal gibi, düş gibi
O zaman talihime yardı ellerin
Beyaz bir gecede, iki kuş gibi
Omzuma nasıl da konardı ellerin
Hangi rüzgarlarda şimdi kimbilir
O değirmen altı, o zümrüt koru
İlk dörtlü yoncayı bulduğumuz yer
Ya o çapkın çapkın kestanecikler
Hani bir yerleri çimdiklenir hafifçe
Kanardı ellerin!
Mendilimi sarardım üstüne,
Avcumda sahici bir hasta gibi
İncecik incecik yanardı ellerin
Bazan kızar hırçınlaşırdı birden
Ruhumu kaldırır kaldırır boşlukta
Oysa bilmez miyim atamazdı
Geceler sonsuzdu, geceler derin
Bir şeyler düşünür anlatamazdı
Kahrından kaskatı donardı ellerin
İnsan, soyununca hissediyor
Gittikçe katılaştığını yerin
Tanıdık bir film geçiyordu gözlerimden
Gel gör ki en güzel yerinde
Ansızın kopardı ellerin
Sonra, dört yabanci el
Dört yorgun omuz
Mezat kapısında bir kuşluk vakti
Çekince ipini mesafelerin
Ayak uçlarıma yığıldı sonsuz
Bir tünel gerindi sefil, kapkara
Bir yokluk hıçkıra hıçkıra güldü
Büyüdü göz çukurları kırık heykellerin
Böyle bilmediğim uzak yollara
Beni bırakmasa ne vardı ellerin
Romanımız, ne kadar güzel başlamıştı
Ve işte böyle sonu
Şimdi, ışıklar sığ
Gölgeler derin...
Mor sarmaşıklarla örtük balkonu
Kafur kokusundan, od ağacından
Dört arşın geceye sardı ellerin
Bekir Sıtkı Erdoğan
10 Nisan 2012 Salı
3 Nisan 2012 Salı
AKBABALAR KELEBEKLER
Yüreği ağzında bir çocuk
Gibi alırken kalemi elime
Beceriksiz, acemi ve olasıya
Yapayalnızım her defasında
Bu sonuncu olsun diyorum
Ömrümün eksiksiz tek şiiri
Yazılsın artık kırk yaşımın
Ve bir aşkın bittiği bu gece
Akbabalar bin yıl kelebekler
Bir mevsim yaşarlarmış ki aşk
Da kısa ömürlüdür, başlar
Gibi biter yaşanmışsa eğer
Yaşanan ne varsa hoşgörünün
Bir parçasıdır artık ama ben
Yine de yakabilirim bu gece
Bütün anılarımı bir şiir için
Sonra irkiliyorum, anılarım yoksa
Dostlarım da terkedilmiştir yangın
Sürüp dururken yurdumda ki o zaman
Kıymeti harbiyesi nedir bu şiirin
Sabaha karşı dilim paslı
Beynim keçeleşmiştir ve yangın
Yalnızlığıma sıçrarken üşüyor
Bütün sözcükler. Umut yoktur
Yüreğim diyorum, kekeme
Alıngan, serseri yüreğim
Sen nerden bilebilirsin
Bir şiirin nasıl yazıldığını
Ahmet Telli
28 Mart 2012 Çarşamba
Testi
Dolu bir testiydim ben,
Başaşağı ettiniz beni;
Eh, boşalıverdim derken...
İyi mi ettiniz yani?
Sevgiler vardı içimde
Ezgiler vardı, iyilikler...
Boşaltıverdiniz, hem de
Düşürüp kırmaktan beter.
Hoş, yine bir testiyim ben,
Yine varım ama bomboş.
27 Mart 2012 Salı
AYKIRI SEVDA SÖZLERİ
1.
Sevdiğim, tabutum, ak kefenim
Derin ve dar mezar çukurum benim.
2.
Yeni bir kalıba dök, beni arıt bir potada.
Geçmişim saklı ama geleceğim ortada.
3.
Kabahatinden daha büyüktür özürü
Yüreğimin aşık olmaktan ötürü.
4.
Sen vazgeçilmez kötü bir alışkanlıksın
Cinnete ve ölüme karşı bir esrarsın.
5.
En büyük yanlış bir kadına bağlanmaktır
Gerçek aşk bir kadından kadınlara akmaktır.
6.
Seni kuşanıp çıkarım sokaklara.
Tuhaftır, hep ben olurum hazır patlamaya.
7.
Yüreğime benzin döküp kibrit çakan
Ey usta kundakçım iz bırakmayan!
8.
Söylentiler çıksın, elimi kana bula
Yeter ki günlerim olsun çırılçıplak koynunda.
9.
Kumar borcum, yani namusumsun
Masum değil, iflah etmez tutkumsun.
10.
Bütün pislikleri ortaya çıkardığından
Aşıksam nefret ediyorum yaşamaktan.
11.
Aşk bütün kötülüklerin anasıdır.
Her aşk sonunda bir bozgun anısıdır.
12.
Seninle içimde bir yakın ölüm sevinci
Sen vaktini şaşmazsın salgınlar gecikmeli.
13.
Aşkın fincanından kayıp gitmiş bir pul sırça
Ve güve yeniği umudun havli kumaşında.
14.
Benim soluğum barut kokar ve de kan.
Seninki bir ağıttır kendini yerden yere vuran.
15.
Bu ham dünyada zoraki bir söz gibi sevgim.
Sevsem sana yazık, sevmesem incinirsin.
16.
Sevgimiz bir taştır yarısı gömük toprağa
Kaldırsan böcekler görürsün altında.
17.
Temiz kalmış ne bulunur bir çöplükte
Aşk da kirlenir elbet insanla birlikte.
18.
Gözlerine derinden ne zaman baksam
Hep uzaklaşıp giden yalnız bir adam.
Metin Altıok
26 Mart 2012 Pazartesi
SÖZ / DE SARARIR
Olur, aramam seni ve kimseyi
Anıları pas tadında bırakırım
Konuşacak ne kaldıysa kalsın
Susmaktır birşeylere saygılı kılan
Ayrılık da bir olanaktır bilirsin
İnce bir sis, bir hüzün örtüsü
Dumanlı bir ıslık yakışır şimdi
Dudaklarıma, bırakıp giderim
Söz / de sararır biterken bir aşk
Kediye iyi bak çiçekleri sula
Diyorsam da aldırma sözlerime
Alışkanlık işte başka birşey değil
Söz / de sararır biterken bir aşk
Ahmet Telli
23 Mart 2012 Cuma
Soğuk Odalar
Durdu zaman bi şey diyemedim
Gitmek istedin ve gittin
Aynı gökyüzünde, ayrıydı güneşin
Söyle bari, iyi misin
Burası soğuk, soğuk odalar
Yoksun neye yarar
Örtünsem kat kat yorganlar aman
Soğuk soğuk olanlar
Vurdum dibe kadar
Halimden yalnız uyuyanlar anlar.
Soğuk, soğuk odalar
Yoksun neye yarar
Örtünsem kat kat yorganlar aman
soğuk soğuk olanlar
Vurdum dibe kadar
Halimden yalnız uyuyanlar anlar.
Emre Aydın
Söz & Müzik: Gülden Mutlu
Düzenleme: Mustafa Ceceli
Soğuk Odalar
19 Mart 2012 Pazartesi
16 Mart 2012 Cuma
DAR DÜNYA
Yüreğim gövdeme sığmıyor
Gövdem odama
Odam evime sığmıyor
Evim dünyaya
Dünyam evrene sığmıyor
Patlayacağım
Acımın acısından susmuşum
Ki suskunluğum göklere sığmıyor
Böyle bir acıyı kimlere nasıl anlatacağım
Gönül dar geliyor sevgime
Kafam beynime
Ah şakaklarım
Çatlayacağım
Anladım artık anladım
Kimselere anlatamayacağım
Aziz Nesin
Gövdem odama
Odam evime sığmıyor
Evim dünyaya
Dünyam evrene sığmıyor
Patlayacağım
Acımın acısından susmuşum
Ki suskunluğum göklere sığmıyor
Böyle bir acıyı kimlere nasıl anlatacağım
Gönül dar geliyor sevgime
Kafam beynime
Ah şakaklarım
Çatlayacağım
Anladım artık anladım
Kimselere anlatamayacağım
Aziz Nesin
15 Mart 2012 Perşembe
ÇİÇEKLİ DAĞ SOKAĞI
derindir arası güllerin
ve aşkın yakut dilinden
duyulur türküsü şiirin:
-çiçekli dağ
çiçekli dağ
aşklar anlatıdır yazın
onları bir sokağ
ın
adıyla çağırır yolllarında:
-çiçekli dağ
çiçekli dağ
aynalar uçurumdur bakarsan
derin bağ
larla
bağlanır acılarımız
çiçekli dağ
çiçekli dağ
ve sessizlik büyük ağ
larla çeker
yolcu denilen nehri
kimdir hüzün söyle söyle
çiçekli dağ?
Hilmi Yavuz
14 Mart 2012 Çarşamba
İkinin Sırrı
bugün iki kez yağdı yağmur
iki kez eskidim sanki
iki ömrü kolkola yaşadım
biri nergis bahçesi, diğeri mahşer yeri
hep iki şömine yandı yüreğimde
birinde ateşti diğerinde kül
ve iki kez aşık oldum
bundandır iki kez ölmüşlüğüm
sonra bir serüvende ikiye böldüm ömrümü
şimdi sömestrdeyim
ilk iki kitabımdan sonra sıtmaya tutuldu coşkum
daha depremlerdeyim
ve iki kere iki
kitabımda benim
ya çok eder
ya sıfır...
Yılmaz Odabaşı
11 Mart 2012 Pazar
DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ III

Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan
Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü
Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur geceleyin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli
Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden...
Gülten Akın
10 Mart 2012 Cumartesi
Delircem Ben

Deliricem, deliricem ben
Böyle giderse kafayı yiyecem
Bize çift kişilik hayat yok
Şöyle başbaşa rahat yok
Her dakka başı arar mı bi insan
Hep tantana ve olay mı çıkarsam
Ben bunları ne yapıpta ayırsam
Yok böyle bir taciz, yok
Kızın annesi bir garip,
Kızın annesi bir tuhaf,
Kızın annesi bana takmış durumda
Etmedi bir iki çift laf
Kızın annesi bir panik,
Kızın annesi bir panik,
Kızın annesi klinik bir vaka gibi
Yok bu kadar insan
Deliricem, deliricem ben
Böyle giderse kafayı yiyecem
Bize çift kişilik hayat yok
Şöyle başbaşa rahat yok
Her dakka başı arar mı bi insan
Hep tantana ve olay mı çıkarsam
Ben bunları ne yapıpta ayırsam
Yok böyle bir taciz, yok
Kızın annesi bir garip,
Kızın annesi bir tuhaf,
Kızın annesi bana takmış durumda
Etmedi bir iki çift laf
Kızın annesi bir panik,
Kızın annesi bir panik,
Kızın annesi klinik bir vaka gibi
Yok bu kadar insan
İnsaf, yeter kadın
Sen aşkı yaşadın
Peki biz ne yapalım
Söyle adım adım
Burda bitirelim mi
Hiç görüşmeyelim mi
Çaresiz bıraktın
Kızın annesi bir garip,
Kızın annesi bir tuhaf,
Kızın annesi bana takmış durumda
Etmedi bir iki çift laf
Kızın annesi bir panik,
Kızın annesi bir panik,
Kızın annesi klinik bir vaka gibi
Yok bu kadar insan
Multitab
Kızın Annesi Bir Garip
8 Mart 2012 Perşembe
6 Mart 2012 Salı
Çıkmaz Sokak
Bir daha dünyaya gelsem
Yine seni severdim
Beni üzesin diye
Beni deli divane edesin diye
Biliyorum
Sen de bir daha dünyaya gelsen
Yine beni sevmezdin
Kahrımdan öleyim diye
1957
Kaynak: Beni Unutma, 1968, Baha Matbaası, 5. Baskı
Ümit Yaşar Oğuzcan
29 Şubat 2012 Çarşamba
Değişmeyen
Dünyam benim;
Küçücük dünyam,
İşim,
Aşım,
Uğraşım.
Kusurum, yanlışım, yanılmışlığım,
Kızgınlığım, kıskançlığım, alınganlığım,
Birdenbire evrenliğim;
Birbaşıma kalmışlığım bir anda.
Belalara koşmuşluğum;
Sinmişliğim inimde.
Dünyam benim;
Küçücük dünyam benim,
Sevincim, üzüntüm, gerçeğim benim.
Dünyam benim;
Kocaman dünyam benim.
Gündüzlere, gecelere sığmayanlığım,
Caddelere, alanlara sığmayanlığım,
Kocaman dünyam benim.
Kulübede bir ölüm,
Dağbaşında bir ışık,
Kafeste bir kanarya,
Saksıda bir tohumcuk,
Bilinende acım benim.
Bilinmezde kurtuluşum.
Yana yana kül oluşum,
Külde çiçek açışım,
Özlemim, susuzluğum, kaçışım benim.
Kocaman dünyam benim.
Hasan Hüseyin Korkmazgil
24 Şubat 2012 Cuma
Ahh! Esma
içinin aynası derin bir yaradır gözlerin
baksam dilimin izi bir leke bırakır
dokunsam bir sevaba bin günah
kıyametim olur ah’ın
semavi değil sevi’ye inancım
döne döne yanarım
aceleci bakışlarda mahşer
dudak kıvrımında mavzer olur arzularım
çık içimden Esma!
dışımla bir değilim…
alnına sızsam iblis’i olurum riyasız sevdaların
mavi ışığına kara çalar gölgeler
kutsal sularını emer kurak duygularım
susuz
uykusuz
sevgisiz mevsimlerde hasret dolar kucağın
dolduramadığım boşluklarına sarılır ellerin
yapma..!
yüzüne dönen her kıblegahta ibadet bulur kalbim
ve limanda el sallayan bir gözyaşı ardım
sevme beni Esma!
sevilecek adam değilim
gözlerinin incilerini içer savruk yağmurlarım
toplayamaz gururdan serseri avuçlarım
şakağına bir mermi diler her amin ertesi sancıların
bilmediğin yol haritalarında
içini ısıtmayan yabancı kentlerde uyursun
terleyen ayazlarda üşür yalnızlığın
koynuna ateşten sevişmeler toplarsın
yanarsın
kanarsın
hiçbir ölüm rahatlatmaz kalbini
öldür beni Esma!
sana can verecek değilim
Ahh! Esma
türküsü yasak bir dilin tülbentidir yüreğin
şavka vursam ışığa
içime çeksem zemzeme benzersin
bilmezsin…
gözlerimin uysallığı benzemez bildiğin baharlara
firarisiyim sicili bozuk düşlerimin
pusuya yatar pul göğsü sevmelerim
bir damla denizde boğulur sevinçlerin
ağzımdan çıkacak yalan bir söze çocuk kalırsın
bekleme beni Esma!
ardında zaman heba edilecek biri değilim
zahir değil ömrüm
ahir zaman eşkıyasıyım
hiçbir ağır gecede yatıya kalmaz sevmelerim
süngüsü kalbimde saplı kızgın Tanrı’nın
filiz vermez lanetlenmiş toprağım
okşadığın her başakta mühür kalır postal izlerim
bilme..!
günleri sayılı kelebek ömrüyüm
kopar kanatlarımı Esma!
bu halimle seni taşıyacak değilim
Faik Danışman
19 Şubat 2012 Pazar
Belki
Belki, “Artık yeter!” diyorsun…
Belki de kendinden geçmişsindir.
Belki de ağlıyorsundur.
Belki de bütün musibetlerin sonunda eline bir şey geçip geçmeyeceğini düşünmektesin.
Duy!
Rabbin sana söylüyor.
Sabredenlere, felaketlere karşı göğüs gerenlere, mükafatları hesapsız ödenecektir!
Belki de onca insanın içinde neden senin seçildiğini soruyorsun
Oysa Rabbinin seçtikleri kıymetlilerdir.
İçinizden mücahitlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar elbette sizi deneyeceğiz.
Hayat bir imtihan değil mi?
Her soru ebedi hayatında yer olan bir tuğla…
Nefes alıp verdiğin her an yeni bir soruya gebe.
Onlar olmasaydı sonsuzluk yurdunda sana ait hiç birşey olmayacaktı..
Derdin yoksa üzül asıl.
Dertliysen bil ki…
“O”, seni seviyor…
Bak! Sevdiğin ne diyor?
Allah(Celle Celaluhu), hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar...
Belki sen Ashab-ı Uhud kadar acı çekmedin?
Hani kralları onları iman ettikleri için
Ateş dolu hendeklere attırmıştı ya...
Belki sen Ebu Zer(R.A.) kadar acı çekmedin…
Amcası inandığı için onu hasıra sarıp yakmıştı ya…
Belki sen Vahşi kadar acı çekmedin.
Sevgilisi ona “Bana görünme!” demişti ya…
Belki sen, Yakup(A.S.) kadar acı çekmedin…
Yusuf’u (A.S.) elinden alınmıştı ya…
Belki sen Hatice (R.A.) kadar acı çekmedin…
Efendimiz(S.A.V.) yurdundan kovulmuştu ya...
Unutma!
Rabbin kimseye dayanabileceğinden fazlasını yüklemez.
Belki kalbindir acıyan,
Belki bedenin,
Belki de ruhundur kıvranan,
Belkide yokluktur seni saran,
Belki de bin bir türlü muamma…
Her ne durumda olursan ol.
Diline yakışır bu dua;
La İlahe İlla Ente Subhaneke İnni Küntü Minezzalimin…
Senden başka ilah yoktur!
Sen bütün noksanlıklarından münezzehsin.
Şüphesiz ben nefsine zulmedenlerden oldum…
Sen bağışla beni.
AMİN…
Elinden geliyorsa gönül yıkma. Yıkık gönlün âhı yıkar âlemi…
- Sâdi
Benim istediğimi Allah istemiyorsa, konu kapanmıştır.
- Necip Fazıl Kısakürek
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)