24 Şubat 2012 Cuma

Ahh! Esma




içinin aynası derin bir yaradır gözlerin
baksam dilimin izi bir leke bırakır
dokunsam bir sevaba bin günah
kıyametim olur ah’ın
semavi değil sevi’ye inancım
döne döne yanarım
aceleci bakışlarda mahşer
dudak kıvrımında mavzer olur arzularım

çık içimden Esma!
dışımla bir değilim…

alnına sızsam iblis’i olurum riyasız sevdaların
mavi ışığına kara çalar gölgeler
kutsal sularını emer kurak duygularım
susuz
uykusuz
sevgisiz mevsimlerde hasret dolar kucağın
dolduramadığım boşluklarına sarılır ellerin
yapma..!
yüzüne dönen her kıblegahta ibadet bulur kalbim
ve limanda el sallayan bir gözyaşı ardım

sevme beni Esma!
sevilecek adam değilim

gözlerinin incilerini içer savruk yağmurlarım
toplayamaz gururdan serseri avuçlarım
şakağına bir mermi diler her amin ertesi sancıların
bilmediğin yol haritalarında
içini ısıtmayan yabancı kentlerde uyursun
terleyen ayazlarda üşür yalnızlığın
koynuna ateşten sevişmeler toplarsın
yanarsın
kanarsın
hiçbir ölüm rahatlatmaz kalbini

öldür beni Esma!
sana can verecek değilim

Ahh! Esma
türküsü yasak bir dilin tülbentidir yüreğin
şavka vursam ışığa
içime çeksem zemzeme benzersin
bilmezsin…
gözlerimin uysallığı benzemez bildiğin baharlara
firarisiyim sicili bozuk düşlerimin
pusuya yatar pul göğsü sevmelerim
bir damla denizde boğulur sevinçlerin
ağzımdan çıkacak yalan bir söze çocuk kalırsın

bekleme beni Esma!
ardında zaman heba edilecek biri değilim

zahir değil ömrüm
ahir zaman eşkıyasıyım
hiçbir ağır gecede yatıya kalmaz sevmelerim
süngüsü kalbimde saplı kızgın Tanrı’nın
filiz vermez lanetlenmiş toprağım
okşadığın her başakta mühür kalır postal izlerim
bilme..!
günleri sayılı kelebek ömrüyüm

kopar kanatlarımı Esma!
bu halimle seni taşıyacak değilim

Faik Danışman

Hiç yorum yok: