5 Aralık 2011 Pazartesi

Ahirim Sensin


cahildim dünyanın rengine kandım
hayale aldandım boşuna yandım
seni ilelebet benimsin sandım

ölürüm sevdiğim zehirim sensin
evvelim sen oldun ahirim sensin

sözüm yok şu benden kırıldığına
gidip başka dala sarıldığıma
gönülüm inanmıyor ayrıldığına

gözyaşım sen oldun kahirim sensin
evvelim sen oldun ahirim sensin

garibim can yıkıp gönül kırmadım
senden ayrı ben bir mekan kurmadım
daha bir gönüle ikrar vermedim

batınım sen oldun zahirim sensin
evvelim sen oldun ahirim sensin

http://www.youtube.com/watch?v=zldRCEsPrIc&ob=av2n

4 Aralık 2011 Pazar

3 Aralık 2011 Cumartesi

Eylül


Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
"Yazın bittiği her yerde söylenir"se
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu...
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider

Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!

Haydar Ergülen

2 Aralık 2011 Cuma

Bursa Sokağında Vurdular


beni Bursa sokağında vurdular
güneşi olmayan bir sabahta
yeşil şarap aktı bileklerimden
bir çöpçünün nasırlı eli saçlarımda
"picadilly" kızları öbek öbek pınarlarımda
sarhoşlar avuçlarımda yürüdü
ömür çizgim bir postalın kabarasında
güneşi olmayan bir sabahta
beni bursa sokağında vurdular
küf kokan kızlar taşıdı kollarımdan
terli köy çocukları
işkembe işkembe eller
sarımsı sarımsı dişler
tüm sarı ne varsa, tüm solgun her şey
eflatun gözler, siyah dudaklar
"picadilly" kızlarında
beni bursa sokağında vurdular
bir akşam gazetesinde sayfa sayfa ismim
karakol taşları hep soğuk mudur?
ağustos'ta da nem nem midir merdivenler?
o günden beri güneşsiz sabahlardan korkarım
o günden beri...
o sokağın her taşında ben varım...

Zeki Müren

Kaynak: Bıldırcın Yağmuru, 1965

1 Aralık 2011 Perşembe

Seni Seyrederdim


Saçların uçuşurdu rüzgârdan.
Yanından seni seyrederdim.
Güneş yakardı, deniz yanardı...
Sen konuşurdun, dinlerdim.

Gülerdin...
Susardın, düşünürdün.
Benimle el - ele yürürdün...
Yol biterdi.

Görmezdim seni...
Zaman yıl yıl geçerdi.
Uzaktan, çok uzaklardan
Seni seyrederdim.


Özdemir Asaf

30 Kasım 2011 Çarşamba

Romantik Gençliğim


ejderhalar çıkarıyorum
duvar kovuklarından
alevler çıkarıyorum
yağmur karaltılarında
hazîn
yürüyorum

uzattım ellerimi
çok uzaklara gitmiş
yıldızlar düşürmüş gelirken
yıldızsız kalınca gece
uyunur
tavanı yok siyah gök

sırt üstü yere yattım
tavansız göğe düşüyorum

Asaf Halet Çelebi

SONSUZLUK

Sanırsın,dağlarda yol olmaz
Usanırsın,kalbinde güç kalmaz
Uzanırsın,oooof yarın olmaz
Zor günlerin,ardında huzur olmaz ki
Her zaman,umutlar yön bulmaz
Yarın olsa da,beklenen gün olmaz
Sözlerim gerçektir
Yüreğim kardeştir,her zaman
Umudum sonsuzdur
Uğraşım bitmez hiçbir zaman
Geliyor geçiyor hayat
Dönüyor durmuyor dünya
Geliyor geçiyor zaman
Dönüyor durmuyor dünya

Sanırsın,yalnızlık tek dostun
Aldanırsın kaçmakla bitmiyor
Hiçbir zaman,oooof yalnızlığın
Sözlerim gerçektir
Yüreğim kardeştir,her zaman
Umudum sonsuzdur
Uğraşım bitmez hiçbir zaman

Geliyor geçiyor hayat
Dönüyor durmuyor dünya
Geliyor geçiyor zaman
Dönüyor durmuyor dünya

pentagram

http://www.youtube.com/watch?v=SzseTe-VRCg&feature=related

29 Kasım 2011 Salı

Unutamadığım


Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı - berrak.
Yenerdim acıları, kahpelikleri...

Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?

"To be or not to be" değil.
"Cogito ergo sum" hiç değil...
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.

İçmek,
Gözlerinde içmek ayışığını.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına.
Gözlerin hani?

Canımın gizlisinde bir can idin ki
Kan değil sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellad,
Kemendi...

Duymak,
Gözlerinde duymak üç - ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi...
Gözlerin hani?

Ahmed Arif

Gece Bir Neticedir


Renkler çekildi işte simsiyah bir saraya
Birbirine müsavi artık her şey: Gecedir.

Geldi minarelerle kuyular bir hizaya;
Ya her şey dev gibidir, yahut her şey cücedir,.

Bir sular hücumudur ansızın hafızaya
Bu, başlayan, belki de biten bir işkencedir.

Kafalar ayna gibi şimdi bir muammaya
Bu, içinden çıkılmaz bir müthiş bilmecedir.

Korku bir korkudur ki karışmış bu havaya,
Ve sükut bir çığ gibi büyüyen düşüncedir.

Şimdi her kımıldanış usulca, sessizcedir.
Bir torba tutmuş gibi boşlukta bir el güya

Gülen, ağlayan başlar düştü aynı torbaya,
Gece bir sebep değil belki bir neticedir.

CAHİT SITKI TARANCI

27 Kasım 2011 Pazar

Akşam Türküsü


Kimse öldüremez bu boşunalık duygusunu
Soğan doğra kıyma koy ateşi kıs
Ateşi kıs pirinçler diri kalsın
Salçalı pilavlar votkalar kahkahalar

Ödemez arkadaşsızlığımı
Zor günler yaşadım
Utanmam anmaktan
Çirkindim yoksuldum arkadaşsızdım
Kocaman sözler iri göğüsler hantallıktı simgem
Utanmam
Ama akşamları
Bu boşunalık duygusu kapıyı çalmadan
Usulca ilişiverir yanıma
Çocuğu giydir parklara çık
İşten dönenleri gözle
Köfte güzel olmuş saçın yakışmış
Orhan ağbi ölmüş... Artık yazmıyor musun?
Kirazlar aldandı
Ben aldanmadım
Ayşeyi büyüttüm
Büyüttüm öfkemi... arkadaşsızlığı
Çirkinliği
Hadi saçlarını kes ninniler söyle:
Kızımın da adı Ayşe
Yiğit atılır ateşe
Bu ışık böyle büyüsün
İş düşmez bir gün güneşe
Hadi çamaşırları yıka ölülere ağla
Ninni söyle:
Kızımın da adı Bengi
Dünyaya saldığım türkü
Sular aktıkça durulur
Bozuk yapılar yıkılır
Çürür sarı yaprak gibi

Hadi kendini yen hadi kendini...


Sennur Sezer

24 Kasım 2011 Perşembe

Belki Yine Gelirim


Cemile Çakır hocaya

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa, yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün

Ahmet Telli

23 Kasım 2011 Çarşamba

Yaprak Dökümü


Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar
Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar

Mevsim dönüp de yeniden yeşermeye başlayınca rüzgâr
Çıplağında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
O yapraklar
O şarabî eşkiyalar

Onlar da olmasalar benim gayrı kimim var?

Can Yücel

21 Kasım 2011 Pazartesi

SEVAL'CE



Sis yine çok yoğun.
Pencereden baktığımda caddenin karşı tarafını hâlâ zor görüyorum. Tuhaf bir duygu bu, sanki on adım ötesi Dünyanın sonu...

Bir dev bulutun altında ve işimin başında, hem güvende korunaktayım, hem küçülmüş, azalmışım. Bir şeyler kopup yerinden, kaybolmuş sanki sonsuzluğun içinde... Canım yanmıyor, eksildiğimin farkındayım sadece...

Günler kısaldıkça daha çabuk mu geçiyor zaman?..
Haftalar, aylar ve yıllar geçtikçe mi, anlamını yitiriyor geride kalan...
Gelecek, ne getirecek? Ne kaldı görülmedik, duyulmadık, yaşanmayan?
Bazen diyorum, "Zaman her derde derman" lafı da yalan!

Kesin olan, kayıplar çoğaldıkça acılar birikiyor, umut azalıyor...
Hayat insani yoğururken yormayı da gayet güzel beceriyor.

Tarih kitaplarıni yazanlar boşuna uğraşmışlar. İnsanoğlu kendini oyalamayı öğrenmiş, geçmişten katiyyen ders almıyor.

Öfff...

Bilmiyorum, şehri günlerden beri saran sis bulutu mu, bu düşüncelerimin sebebi... Yoksa üstüste gelen birbirinden beter felaket haberleri mi?..

Anlayamıyorum! Belki yeterince zeki değilim, bu benim suçum, benim aptallığım. Sorular üşüştü kafama, iyi kötü bir yanıt bulsam rahatlayacağım...

Dünyanın her yerinde ve her dinde en büyük günah değil mi cana kıymak?
Hak yemek, çalmak, yalan söylemek ve iftira atmak?

Öyleyse, binlerce yıldır neden bitmedi insanin insana eziyeti?

Allaha ve kitaplarına yürekten inanan, günaha girmemeye özen göstererek yaşayan gerçekten kaç kişi?

Düşmanlıklar, kinler, savaşlar, cinayetler...
Kötülüğün neden sonu yok gibi?..

Katiller, satılmış siyasetçiler, tecavüzcüler ve sadistler derken bir nazilerimiz eksikti, onlar da hortladı geri geldi...
Galiba demir alamadan, yola çıkamadan batacak bu gemi...

Allahım affet!

Ne kuşlar, böcekler, ne balıklar, ne bitkiler...
Onlar oldukları gibi kaldı, bozulmadı ama en severek yarattığın sana layık olamadı. Tersine gelişti, gördüğün gibi canavarlaştı...

İnsanlığımızdan utanıyorum, Allahım sen büyüksün affet...

Seval

16 Kasım 2011 Çarşamba

Öyle Bir Yerdeyim Ki


Öyle bir yerdeyim ki
ne karanfil ne kurbağa
Bir yanım mavi yosun
Dalgalanır sularda
Dostum dostum
Güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe

Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah Allah
Öyle bir yerdeyim ki ne karanfil, kurbağa
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım mavi yosun çalkalanır sularda


Dostum, dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe

Öyle bir yerdeyim ki bir yanım çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah, Allah dölüm düşmüş sokağa.

Hasan Hüseyin Korkmazgil
Dostum Dostum

14 Kasım 2011 Pazartesi

Herkes Gider mi ?


Sessiz bir gece, yorgun adımların… Hiç haberi yok gibi ıslak kaldırımların…
Kimse görmüyor mu? Kimse bilmiyor mu?
Durup önünde kalbinin, kimse durdurmuyor mu?
Herkes gider mi… herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam her şey biter mi?
Çok erken değil mi… erken değil mi?
Söyle bana küçük adam herkes gider mi?

Elinde cennetin kayıp haritası… Kalbinde hazineler, yüzünde anahtarı…
Kimse görmüyor, kimse bilmiyor… Ve sen hâlâ üşüyorsun…
Herkes gider mi?.. herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam her şey biter mi?
Çok erken değil mi… erken değil mi?
Söyle bana küçük adam herkes gider mi?

-Hala yalnız mısın?
-Sadece özgür…
-Peki mutsuz?
-Sadece alışmış…
-Peki ya aşık?
-Sadece eksik… Peki ya sen… Hala bekliyor musun?
-Beklemek şimdi hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar
anlamsız…
-Peki ya umut?
-Umut şimdi hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız...'
Herkes gider mi… herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam… Söyle bana küçük adam…
Çok erken değil mi… erken değil mi?
Söyle bana küçük adam… Söyle bana küçük adam…
Yağmur diner mi… yağmur diner mi?
Söyle bana küçük adam… Söyle bana küçük adam…

Söz & Müzik:Cem Adrian

*Düet*

11 Kasım 2011 Cuma

Kızılcık


İlk yemişini bu sene verdi,
Kızılcık,
Üç tane;
Bir daha seneye beş tane verir;
Ömür çok,
Bekleriz;
Ne çıkar?

İlâhi kızılcık!

Orhan Veli Kanık

9 Kasım 2011 Çarşamba

"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır,
ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
M.Kemal Atatürk