10 Eylül 2010 Cuma

Aşk ve Katil


uzaklık avutur
ve sessizlik başlar acıtmaya

ihanet, ayrılığa borçlanmaktır
bilinmez, kimden akar en çok kan orda

her aşk bir gün, kendi katilini bulur
silah çeker biri, öteki ortak olur suça

mecalim yok yeni cinayetlere, körelmiş maharetim
bir kurbanım var ki, öldüm ölesi bende yaşar

şifrelerimi çözdüm, buydu son ustalığım
gönlüm dehlizinde beni boş yere arar

bütün yalanlarımı buruşturdu vicdanım
benden eksilen hakikat, fazlaymış artık hayata

tek mülküm kaderimdi, vedalaştım
unutulur emanette zaten, ruhum da

görgü tanıkları, posta güvercinleri, akbabalar
aşk çekişen biri var olay yerinde, belki o aklar

kundakladım gövdemi, enkazdan ibaretti o da
parola sordu birbirine dağılmış parçalarım

yüzüme sürmek için sakil gözler aradım
iyice sürttüm çehremi toprağa,

rengim atsın, aşınsın harflerim
bir parem düşman olsun kırkına

ücramla çarpıştım yetmedi
omuzbaşımla barıştım dinmedi

kapattım sesimi, ışığımı söndürdüm
yaktım, benden kalan ne varsa

küllerimi bulduğum bu kuytu köşede
bu hava kabarcığı altında

gördüm:
beni uzaklık avutmuş
sessizlik acıtmış seni...

Akif Kurtuluş
(Hayvan, Temmuz 2003)

1 Eylül 2010 Çarşamba

Eylül Oluyor Kalbiniz


Bakışlarınız nemleniyor
Sizi tutuyor nedense
Eylül oluyor kalbiniz
Ve daha da sarartarak
Saçlarınızı
Tebessümsüz bir yaprak gibi
Solmaya gidiyorsunuz.

Yanlış mı bakıyorum acaba
Uzun uzun yürüyen
Bir sağanak altında
Nasıl anlaşılabilinir
Sıcacık bir duygunun
Yüreğe inen ağrısı.
Bir aşağı bir yukarı
Nabzı da göz ardı etmemek gerekiyor
Ağacın dalına konup kalkan kuşu da

Salıncakta sallanan çocuğun keyfini de
Denizin durgun, açık, net maviliğini
Bir ikindi sonrasında öğlen öncesinde
İçinize sindirerek nefesler salarak
Aşk var mıydı gölgesi var mıydı
Uçurumların.

Hayat derin ve karanlık bir kuyu gibi
Gözünüzün içine baka baka
Alıp götürüyor sarışınlığınızı
Kekremsi bir ten ile yaşıyorsunuz
Şehir azgın bir boğa gürültüsüyle
Göğsünüze çöküyor
Sizi tutuyor nedense
Bakışlarınız nemleniyor
Eylül oluyor kalbiniz.

Yanlış mı bakıyorum acaba
Bir aşağı bir yukarı
Kırık bir fanus
Yanlış bir sabah ile
Daha da sarartarak saçlarınızı
Tebessümsüz bir yaprak gibi
Solmaya gidiyorsunuz...

Nurettin Durman

Senden Uzakta


Senden uzakta, uzak kaldım her yanıma.
Arayıp durdum kendimi, seni bulmaya,
Güneşim misin? Güneşten bir parça.
Ağladım durdum senden uzakta...

Çok uzakta aradım durdum,
Ağladım durdum, senden uzakta.
Çok uzakta aradım durdum,
Çıldırıp durdum senden uzakta...

Murat Kekilli

SenDen UzaKta

31 Ağustos 2010 Salı

Teşekkür


Yüreklerinize sağlık...

HerDemMavi


Uzunca bir aradan sonra birlikteyiz.
Biriktirdiklerimizi mavide paylaşmaya ne dersiniz?
Çünkü;
mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

27 Ağustos 2010 Cuma

HerDemCuma Şiirleri


Yüzün


Kaç kurtar kendini,
Ben oyalarım; Git
İçimde ne varsa sana alışan
Hiç olmamıştı belki

Hayat yalanlar bizi
Dilerim güçlüdür zaman bu acıdan
Yağmurdan sonra toprak kokusu yüzün
Dokunsam da özlesem de aynı hüzün... Aynı hüzün
Bir adam bul kendine sana aynalar tutmasın
O kadar güzel yüzün; İçime bakmasın
Seni korkutmasın
Özlesen de arasan da kendine sakla

Herkes herşey senin olsun
Bir beni yasakla tek beni yasakla...

Feridun Düzağaç

Y ü z ü n

26 Ağustos 2010 Perşembe

Bana Bir Şarkı Söyle

Özledim sesini ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel
Gök mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle

İçimde bir şey kımıldıyor
Gözlerim kan çanağı, yorgunum, uykusuzum
Bir baksana ne haldeyim deli divane
Yaralıyım, çaresizim umutsuzum
Bana bir şarkı söyle

Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt
Dökül karanlığıma ışıklar gibi
Al beni, en uzaklara götür
Sesin, aksın içimde bir pınar gibi
Bana bir şarkı söyle

Bütün renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan
Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi
Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan
Bana bir şarkı söyle

Yağan kar nasıl hazin yağar bilirsin
Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı
İşte öyleyim, kapkarayım bugün gel
En hüzünlü sesinle, en dokunaklı
Bana bir şarkı söyle...

Ümit Yaşar Oğuzcan

23 Ağustos 2010 Pazartesi

20 Ağustos 2010 Cuma

Savrulup Dururken Hayat


Kekremsi bir hayat dilimindeyiz
Bakır tadında geçiyor günler
Tutmuş yolları bir sürü harami
Geleni geçeni sigaya çekmekte

Şüphesiz onlar ölüm getiricilerdir
Ve sevincin düşmanı olarak bilinirler
Yoktur gözlerinde sevgilerin ışıltısı
Aşk yoktur, duman bürümüştür büsbütün

Onlar yalnızca ölümü bağışlayabilir
Yalnız kederi, kahrı ve zulümleri
Ve tarih onlarla bizim kavgamızın
Sürüp duran hadisatından ibarettir.

Ne yazılmışsa bize ve onlara dair
Işıklı sularındadır bilincimizin
Hükmünü yerine getirse de acılar
Biz yine neşeli türküler söylemekteyiz

Savrulup duran bir zaman diliminde
Sarsarak ve sarsılarak geçiyor günler
Ama kalbimiz çatlayacak kadar duyarlı
Hayatı savunabilecek kadar güçlüdür.
Ahmet Telli

19 Ağustos 2010 Perşembe

Bir Üç Beş


desen ki denizin tuzu
çiğ düşmüş kadife donlu patlıcanlar
desen ki kendilerinden karga çığlılarıyla kaçanlar
en fakiri en zengini çirkini ve orospusu
seni unutmuş olsun
sen ki üşümüş gökte o yalnız bulutsun
kıskanmadığın cömert bir maviliğin ortasında o
bildiğin yalnızlığın ellerinden tutmuşsun
desen ki unutulmuşsun

denizler kızılca kıyamet akıp geçiyor
zamana karşı geliyorsun
bir üç ve beş leylekler artık gitti
şimdi seni artık karanlıkta bir liman çekiyor
unutulduğun unutulmadığın bilinmediğin bir liman
bir üç ve beş derken şişede rom bitti
sen yaşamaya başladığın zaman

üşümüş gökte o yalnız bulut
kendini hic yerinde hissetmiyeceksin
keyif senin
istersen talihini billur akıntılarla bir tut
ellerini göğsüne kavuştur
doğu batı kuzey güney diyerek
koştur
bir üç ve beş istersen rom kadehleri gibi
nasıl ki unutulmuşsun
devril
ve bitir maceranı...

ATTİLA İLHAN

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Aşk İçinde


Bugün varsın yarın yoksun
Kocaman bir çığlık olsun
Bilen bilsin, duyan duysun
Benim derdim senin olsun

Aşk içinde yalan içinde
Tek bir ayna, binbir biçimde
Aşk içinde yalan içinde
Hepsi aynı hepsi içinde

Belki varsın, belki yoksun
Bihabersin, belki toksun
Gelecekler yüzlerinde
Cam gibi bir büyük öfke

Söz - Müzik: Mor Ve Ötesi

Aşk İçinde

Teşekkür


Ne kadar güzelsiniz...
Paylaşım için teşekkürler...

17 Ağustos 2010 Salı

HerDemMavi


mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Sessiz Senfoni



M A V İ G Ü N ' E
Acılarının hafiflemesi dileğiyle...


Sessiz Senfoni

Ellerin vardı, sıcak ve masum.
Ellerin, hayal gibi, düş gibi...
O zaman talihime yardı ellerin.
Beyaz bir gecede, iki kuş gibi,
Omzuma nasıl da konardı ellerin?..

Hangi rüzgarlarda şimdi kim bilir?
O değirmen altı, o zümrüt koru,
İlk dörtlü yoncayı bulduğumuz yer,
Ya o çapkın çapkın kestanecikler!..
Hani bir yerleri çimdiklenir hafifçe,
Kanardı ellerin!
Mendilimi sarardım üstüne,
Avcumda sahici bir hasta gibi
İncecik incecik yanardı ellerin!

Bazan kızar hırçınlaşırdı birden;
Ruhumu kaldırır, kaldırır boşlukta,
Oysa bilmez miyim atamazdı!
Geceler sonsuzdu, geceler derin;
Bir şeyler düşünür anlatamazdı
Kahrından kaskatı donardı ellerin!

İnsan, soyununca hissediyor,
Gittikçe katılaştığını yerin!..
Tanıdık bir film geçiyordu gözlerimden,
Gel gör ki, en güzel yerinde,
Ansızın kopardı ellerin!

Sonra, dört yabancı el,
Dört yorgun omuz,
Mezat kapısında bir kuşluk vakti,
Çekince ipini mesafelerin;
Ayak uçlarıma yığıldı sonsuz!..
Bir tünel gerindi sefil, kapkara!
Bir yokluk hıçkıra hıçkıra güldü!
Büyüdü göz çukurları kırık heykellerin!
Böyle bilmediğim uzak yollara,
Beni bırakmasa ne vardı ellerin!

Romanımız, ne kadar güzel başlamıştı,
Ve işte böyle sonu!..
Şimdi, ışıklar sığ,
Gölgeler derin...
Mor sarmaşıklarla örtük balkonu,
Kafur kokusundan, od ağacından,
Dört arşın geceye sardı ellerin...

Bekir Sıtkı Erdoğan