11 Mart 2010 Perşembe

Sen Gidiyorsun


Gidiyor ellerin, gidiyor sesin, gidiyor nefesim
Ama hepsinden önce sen gidiyorsun

Gidiyor yarınım, gidiyor evvelim, yaşamım sebebim gidiyor
Ama hepsinden önce sen gidiyorsun

Kalıyor yastığımın üstüne sinmiş kokun
Kalıyor sevişmelerimizin son şahidi
Sen gidiyorsun

Gitmek tüm kalanları yanında götürmekmiş
Ben bilmem, sen bilirsin elbet
Sen gidiyorsun

Dur! dur! gitme bir bakış borcun var bana son gidişinden
Vur, kır, parçala sen kazan bu aşkı ama
Bırak benim olsun harcanacak son kurşunlar
Sen yaz, sen oyna kalan tüm perdeleri ama
Bırak benim olsun bize dair tüm alkışlar...

Gripin

http://www.youtube.com/watch?v=LHqIxQ-jrYU

Mutlu Aşk Yoktur


İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur...

Hayatı bu, silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
Onlar ki akşamları aylak kararsız insan
Söyle bunları hayatım ve bunca gözyaşı yeter
Mutlu aşk yoktur...

Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi
Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri
Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri
Ve hemen can verdiler iri gözlerin için
Mutlu aşk yoktur...

Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek
En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek
Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek
Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine
Mutlu aşk yoktur...

Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
Bir tek aşk yok yaşayan...

ARAGON

Yalan Bu Sevdalar


Yağmur yağardı biz ağlaşırdık
Kaldırımlar boyunca
Bir hüzün vardı sanki aramızda
Susardık ay batınca

Birden yüzün solardı
Birden gözün dolardı
Birden bırakarak ellerimi
Uzun uzun ağlardın

Yalan bu sevdalar
Yalan bu gözyaşları
Yalan bu ayrılıklar yalan
Solan bir çiçekten
Kırılan bir yürekten
Başka ne var elde kalan

Yıllar uzardı mahzunlaşırdık
Hasretin kollarında
Yollar tozardı kavuşamazdık
Dağların yangınında

Birden rüzgar eserdi
Birden efkar basardı
Birden sarsılarak bir dağ gibi
Fırtınalar Koparırdı

Yusuf Hayaloğlu

Bir Akşam Üstüdür


Bir akşam üstüdür şarabî
Bahçeler ve dağlar üzre hükümran;
Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.
Ay ışığı su içer birazdan.
Kızarmış kalçalarını çanlar
Alabildiğine vurur.
Sen çocuk tulumunda
Matbaa mürekkebi
Rüsva olmuş ellerinin emeği,
Manşetlerde kilometre kilometre yalan
Sallanır durur.

Bir akşam üstüdür katil, muhteşem
Alıp götürmüşler dost dediğini
Almış rüzgârlar içini,
Ümide benzer, sevdaya benzer...
Soğuk bir namludur kör ve pusuda
Ense kökünde zulüm,
Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
Burnun dibine hürriyet.
Seviyorum mümkün değil;
Aranızda kurşun, yasak bölge var
Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
Kanunu yapanlar ihtiyar.

Ahmed Arif

Adak


Sana şiirler okuyacağım, gitme
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan

Sana bir dolu umut getireceğim
Küçük ellerine sığmayacak
Sana Afrika gecelerini getireceğim
Sımsıcak

Sana çiçekler getireceğim
Bozulmuş güz bahçelerinden
Sana bir serinlik getireceğim
Yağmur tanelerinden

Sana avuç avuç yıldız getireceğim
Güneşimden başka
Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim
Köpük köpük dalga dalga

Sana bir rüzgar getireceğim
Dağlardan, tepelerden
Gitme, sana zamanı getireceğim
Zamanın bittiği yerden...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Sere Serpe


Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;
Entarisi sıyrılmış hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama...
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!

Orhan Veli Kanık

10 Mart 2010 Çarşamba

Vazgeçilmezimdin


Yakınlaştıkça kaybolan
bir kente dönüşürdün
Keşfedilmezim olurdun
içinde yolculuk etsem de...
Günahkar mevsimimdin.

Hiç umut yoktu sende
o yüzden vazgeçilmezdin,
vazgeçilmezimdin...

Cezmi Ersöz

Yalnızın Durumları III


Yalnız
Bin yıl yaşar
Kendini
Bir an'da...

Özdemir Asaf

Bir Şiirdir İntihar


Gidiyorsun
Pencereni geceye kapatıp
Sabaha açıyorsun.
Gidiyorsun
Ölüm kapını çalıyor
Beklenen bir konuk gibi
Kapıyı koşarak açıyorsun.
Sözlerin bir intihar beyazı
Yüreğinde yalnızlık ayazı
Sarılıp ölümün kollarına ısınıyorsun.
Kapatmamışsın gözlerini
Bu kirli dünyayı görmezden geliyorsun.

Yüzünde buruk bir tebessüm var
Gözlerinde yüreğindeki yıldızlar.
Şimdi senin kan damlayan dudaklarında
Bir şiirdir intihar...

Kaynak: Söylenmemiş Sözlerin Yüreğimdeki Yankısı
Esat Selışık

9 Mart 2010 Salı

İyi ki Doğdun


Kardeşim doğumgünü pastan kankamdan, çok ısrar etti ben yapacam diye kıramadım...

HerDemMavi


Yeni bir Salı...
BBO fm. 98.1 frekansında
HerDemMavi'de birlikteyiz...
Eteğinde taş biriktirenler,
dökmek için bundan güzel mekan olur mu?
Sanmam...
Çünkü;
mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

5 Mart 2010 Cuma

Seven Bir Kadın İçin Sone


Siz ne zaman sevdiyseniz çaresizlik vardı
Bir karanlıktı basan içinizi aşkla beraber
Sevince her yeriniz bir humma ateşiyle yanardı
Sonra gözlerinizde yaş, alnınızda ter

Onu severdiniz bilirim ama gidemezdiniz ki
Sizin gibi niceleri sevip gidemediler
İşte ümitsiz aşkınızın şahidi
Dişlediğiniz yastıklar, kırdığınız kadehler

Ve sizi o keder güzelleştirdi o keder
O isyan etmeler Tanrı'ya, o içinizdeki kırıklık
O sabahlara dek ağladığınız geceler

Bütün kadınlığınızla aşkın üstündesiniz artık
O içinizdeki fırtınalar da gelir geçer
Siz de bir gün dersiniz - sevmek yalanmış meğer.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Bir Aşk Yara



“Beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti
Kalbimi suyla yudular o gece vakti
Öldüğümü bile söylemediler…”
-A. Erhan-

Ben şu kısa boylu hayatta
uzun boylu kederlerle acırım.
Yorar beni şu telaş, şu karmaşa.
Bir sığınak aranırken şu uğultuda,
bir aşk gelir, bir yara.
Bir yara…
Bir yara daha!

Eski bir aşk,
yeni bir ayrılıktır her zaman.
Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır.
Kimse bilmez be canım,
bir yara bir ömrü nasıl kanatır…

Ben seni hep ayrılıkla anmışım
Titreyen ellerimle günlerin buğusuna adını…
Hep adını yazmışım.
Bir aşk gelmiş bir yara.
Bir yara…Bir yara daha!

Eski bir aşk,
yeni bir ayrılıktır her zaman.
Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır;
kimse bilmez be canım
bir yara bir ömrü nasıl kanatır…

Yılmaz Odabaşı

4 Mart 2010 Perşembe

Seni Sevmek



Seni sevmek...
Evet haklısın, kötü kızım.
Suçluyum seni sevdiğim için.
Gece gündüz benim olman için ettiğim dualar
bir gece de olsa, rüyama girmen için dilek ağacına bağladığım umutlar
döktüğüm gözyaşları sana olduğu için suçluyum ben...
Hep terkedildiğim için
istenmesem de senden kopamadığım, her türlü sözlere maruz kaldığım ve sana güvendiğim için suçluyum ben...
Doğru...Zaten sen hep doğruyu söylersin,
bir çocuk ne anlar sevmekten?
Ne anlar ki sevgi uğruna ölmekten,
ne anlar yaşam nedir, dünya ne?
Herşey toz pembedir onun gözünde
Hep umut vardır o küçük yüreğinde...
Karanlıkta aydınlık hisseder olmayacak sevdaya olur der...
Ben de çocuğum ve cezalıyım...
Cezam sevilmemek,
tek suçum ise,
seni be canım,
seni sevmek...

Orhan Veli Kanık

Mavi Mavi Sevdim Seni


Bir tek şeyi unutma
seni sevdim ben
kalbim şimdi bir sokak çocuğu
kelebekleri göç etti gönlümün
ıssızlaştı hayat sanki
sanki sabahı eksik şiirlerimin
sanki gecesi hep kanayan bir yara
ve sanki artık hep kanayacak
ağlanacak bir aşkın kıyısına vurduysa gözlerim
çare yok ağlayacak

Bir tek şeyi unutma
seni sevdim ben
kapıları kendime ben açamadım
ya da yanlış saatlerde bekledim gelmeni
ter içinde takvimler
istasyon öksüzlüğünde gözyaşım
düşünüyorum da sen gideli ne çok yalnızım
sarmaşık aşkın sarısında kaldım, sarılamadım
savunamadım seni kimselere
anlatamadım seni kimselere
kimsesiz kaldım
en çok da sensiz

Bir tek şeyi unutma
seni sevdim ben
sana uyumak
sana uyanmaktı hayat
sıratını geçtim yaşarken,korkmadan
korkumu geçtim cesarete ihanetle
berduş bir,yalan masumiyeti öptüm bile bile
tek sen gitme diye
sonbahar oldum,yaprak yaprak
ağaç oldum köklerimi unutarak
tesellisiz bir geceye fırlatıldım
kalbimi dar bi kafese kapatarak
içimde bir kanarya
hiç susmadan ağlayacak

Bir tek şeyi unutma
seni sevdim ben
yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak
seni sevdiğimi bağırdım mehtabına
beyazında aklandım bulutunun
mavi mavi sevdim seni
içim kan ağlayarak

Bir tek şeyi unutma
seni sevdim ben
anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
anlattıkça üşüyor,anlattıkça ısınıyor yüreğim
bu gün sardunyalarım da açmadı
belkide küskün renklere
ellerimde ibadet gibi yaşadıklarım
ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
sensiz soluyorum anlayacağın
mavi mavi ölüyorum
duyuyor musun
orda mısın
var mısın
yok musun?
Bir tek şeyi unutma
seni sevdim ben
yanarak
yıkılarak
aklıma her geldiğinde AĞLAYARAK

Naşide Göktürk

Hüzün


"Hüzün dediğimiz, gözlerin yaşla dolmasına yarayan temel duyguysa, bu duyguyu harekete geçirmek için sevmek mi gerekiyor?
Ben kendi benliğimle ağlayamayacaksam, hangi sevmek beni anlatıyor?"

Robert C. Ushack

An Gelir...


An gelir, benim yokluğumu anımsarsın, bir zırh gibi kuşatır yine bensizlik bedenini, yokluğum bir kalkan olur, güçlü hissedersin kendini.
An gelir büklüm büklüm sarınır ya bulutlar,
senden anlatır sehere beni, ya bende söylenir akşam kızıllığına...
An gelir, tutuşur ya umutlar, bir akşam alacasının hüzün tünellerinde.
An gelir, ruhu tutamazsın, yıllarca taşımana rağmen üzerinde, o bile seni terkedecektir.
Şimdi söyle bana, kim için ayrılık zor ki?

Alıntı