6 Ağustos 2009 Perşembe

Mavigün'e


.
..
gidenlerimiz var
bir de kalanlarımız
bir de gidip de
gelmek nedir bilmeyenlerimiz...

bir yanımız giden olmuş
bir yanımız kalan
bir yanımız ölür
bir yanımız doğar şimdi...
.
.
yazan:
İbrahim Düşkün
tahrif eden: ben

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Berat Kandili




Berat Kandili (Beraat Kandili) İslam dininde kutsal kabul edilen gecelerden biridir. Şaban ayının ondördüncü gününü onbeşinci gününe bağlayan gecesi Beraat gecesidir. Esasında Kandil Geceleri Hazreti Muhammed'in buyruklarında yer almamaktadır. H.S. 3. asırdan itibaren mistik çevrelerde kutlanmaya başlanmış, Osmanlı İmparatorluğu'nda II. Selim'den itibaren minarelerde kandil yakılmasıyla kandil adını almıştır.

Aslı "Berâettir." Beraat sözlükte, "bir zorluktan kurtarmak ve berî olmak" demektir. Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle mübarek gece; günahların affı ve kulların temize çıkarılması sebebiyle Beraat gecesi ve kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle de Rahmet gecesi gibi adlar da verilmiştir.

Berat gecesi, Kuran-ı Kerimin Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir gecesinde ise Peygambere ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir.

O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:
"İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım.
"Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim.
"Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.
"Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.
Çünkü o gece İlâhi rahmet coşmuştur. Berat Gecesi beşer mukadderatının programı çizilirken insanlara verilen eşsiz bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirip günahlarını affettirebilen, gönlünden geçirdiklerini bütün samimiyetiyle Cenab-ı Hakka iletip isteklerini Ondan talep eden ve belalardan Ona sığınan bir insan ne kadar bahtiyardır. Buna karşılık, her tarafı kuşatan rahmet tecellisinden istifade edemeyen bir insan ne kadar bedbahttır.

Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bu gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."

"Azabından affına sığınırım. Dargınlığından rızana sığınırım. Senden sana sığınırım. Şanın yücedir. Sen kendi zatını övdüğün gibi, seni övemem..."

4 Ağustos 2009 Salı

Sevim Hanımefendinin Anısına


Rindlerin Ölümü

Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şirâz'ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

Yahya Kemal Beyatlı

1 Ağustos 2009 Cumartesi

Eski Zaman Aşığı


Ben eski zaman aşığıyım
Sevda çeker düşünürüm ağlarım
Bazen tilki kadar kurnaz, bazen akılsız
Bazen çocuk gibiyim bacak kadarım

Herkes aşık olur sevdalanır
Bir yolu var gönül çekmenin de
Benimki sevda değil ateşten gömlek
Bir kor düşmüş ışıl ışıl yanar içimde

Ama ben eski zaman aşığıyım
Sevmek kadar katlanmak da gelir elimden
Gece hayalimde gündüz fikrimde
Ela gözlü o yar çıkmaz gönülden.

Oktay Rıfat Horozcu

31 Temmuz 2009 Cuma

Birgün


Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum...

Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl?
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde,
Bil ki seni bekliyorum...

Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak.
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum...

Gecelerden bir gece uyanırsın apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum...

Ümit Yaşar Oğuzcan

http://www.youtube.com/watch?v=-6q3bGJfUW4

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Kadınım


Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim
Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin
Bu ürkek bu al duruş söyle neden bu vazgeçiş
Ne oldu ümitlerine bu ne keder bu ne iç çekiş

Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül

Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz
Çok değil inan az kaldı az
Bu kadar erken susma biraz bekle
Ağlama, ağlama gül biraz

Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim
Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin
Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül

Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz
Çok değil inan az kaldı az
Bu kadar erken susma biraz bekle
Ağlama, ağlama gül biraz

Sezen SEzen sezeeeen aksuuuuuuu
http://www.youtube.com/watch?v=GPuTxz-45Z8

Oysa


hamağıma ay uzanmış sereserpe
yer minderlerimde eylül kokusu
yosma kırmızısı kadehimin dibi
küfürbaz üşengeç yağmurların serinliğine
gökgürültüsünden korkan sensizliğim
hatırıma düşmüş çekilmiş çizgilerin
düşmüşüm derdine
sabahsız uyanıyorum
göçmen bakışlı şehirlerine

oysa...
(sen hâlâ canımsındır)
gülistanda güz göğüdür içerim
güllük gülüşlük
morumsu düşlerimin sevdalısı
üstüm başım hep sen
sadece sanadır ay tutulması

eğreti tutarız geceyi
sırt sırta dönük
beyaz kağıtlarım ağlar
yazdığım şiirlerde
üstüne çeker karanlığını sokak lambaları
ayrılık üçte iki ihtimallerde
gecikmiş yağışlara yaslanır
sırası geçmiş bulutlar
sarhoştur sabahın körü
buz kokulu muhabbetim ıslanır

oysa...
(sen hâlâ canımsındır)
gülistanda güz göğüdür içerim
güllük gülüşlük
morumsu düşlerimin sevdalısı
üstüm başım yine sen
sadece sanadır ay tutulması...

Demir Mutlugil

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Serserim Benim


Karanlığın içinde
Yandı gözbebeklerim.
İlk önce gözlerini gördüm,
Ilık rüzgarlar misali sesin değdi tenime.
Belki bin defa yanıp, yanıp söndüm.
Bir yanda sen, bir yanda tövbeler
Bir yanım karşı koyar, bir yanım ister

Serserim benim, deli dolu sevgilim
Kor gibi sıcak yada sular gibi serin
Gelme uzak dur korkuyorum çok
Çılgınlık bu halim yok...

Söz: Sezen Aksu
Müzik: Uzay Heparı

http://www.dailymotion.com/video/x7p0qp_teoman-serserim-benim-wwwteomanforu_music

24 Temmuz 2009 Cuma

Dağların Arkasında Yar


dağların arkasında yar
önündeyse ayrılıklar
umudum yok
dermanım yok
ardımda bir bekleyenim yok
geceler uzun
gündüzüm yok
ardımdan bir ağlayanım yok

dağlar...
adım adım yaklaşıyor ayrılıklar
adım adım uzaklaşıyor ah yar

sensiz içiyorum bu akşam ah
sensiz içiyorum
iki kadeh koydum masama
biri senin için biri benim için
bir ondan bir bundan içiyorum
seni çok seviyorum

resmine her baktığımda
sevdiğim ah içim acıyor
varsın acısın içim
ben seni çok seviyorum
seninle gelen tüm acılara
buyrun hoşgeldiniz diyorum

dağların arkasında yar
önündeyse ayrılıklar
umudum yok
dermanım yok
ardımda bir bekleyenim yok
geceler uzun
gündüzüm yok
ardımdan bir ağlayanım yok
,
Alpay

http://www.youtube.com/watch?v=kaiJasJf-4c

23 Temmuz 2009 Perşembe

hercai aşklar...



Senin bakışlarında bir kelebeğin ahı var...

Bana aşkı anlat hercaim,
En ince ayrıntısına kadar.
Öyle anlat ki şu aşkı;
Onu gözlerinde göreyim...

İranlı bir şair "aşka uçarsan kanadın yanar." diyor,
bu söze cevaben Mevlâna hz.leri diyor ki " aşka uçmazsan kanat neye yarar."

Yalnızlık Zor İş Usta


yalnızlık zor iş usta
askıda kalır tutunamazsın
bağlasan da düğüm düğüm
alır başını gider sevdiğin

zaman hiçlik-sen kördüğüm
ha babam de babam
diren ha diren
hayat değirmenidir dönen
candır
dermandır öğüttüğün

o bir zamanlardı, ayrılır kavuşurlardı
dudaklarda ilahiler, yaşam üstüne
dolar yeşeren gönüllere, sarılır sarmalardı
birileri ve niceleri, o bir zamanlardı

yalnızlık, zamanı durdurmak istercesine
şimdi kim görüyor gidenleri
şarkılar susuyor ardından
kahkahalar, mümkün mü
umutsuz yarınlarda sevinç pırıltısı aramak
mümkün mü, kalanlarla yaşamı yakalamak

kim kime
kim neye tanık
nerede unutturulan insanlık
sürdürmek güya
savaşarak
dalaşarak
gaddarlaşarak
neyi
neden
kimle
vedalaştığımız kendimizle

Müsade Özdemir

Aşk: Ölüm kadar masum değil


eskir bir sevdanın gözyaşları masalda
dökülmüş Anka kuşunun kanatlarına

bir kıvılcım
bir uzun ateş
ayağında çöl tuzu
yan
yan bitmiyor

ektiği tarlada, hasretin tohumlarıyla
bir kız hasadını topluyor
denizci sevgilisine, yıllar önce ölen

mezarının üstünde otlar
soluk ay ışığında ayrılık türküleri söylüyor
kulak kesildi gecenin dorukları

bir bıçak düştü
çığlık sessizliğine, yüreği al’a kesti
bir fesleğen öldü, sardunya sararıp düştü
hiç kimse duymadı yakarışını
kırıldı kanatları, bir serçe köze düştü
yüreği delip geçti, kınından çıkan hasret

talanlara kurulan saat, ateşten bir taçla
kondu kuşlar gibi zamanın akışına
durup durup çatladı kabuk
kanadı yara

hüzün perdelerini çekti gözlerin penceresi
ektiği tarlada, hasretin tohumlarıyla
bir kız hasadını topladı

sırtında sürgün geçmişi, köz tutar gibi tuttu
geldi yangınların rahminden, denize ateş düşüren
suyun alazıyla ovdu ellerini
ne ay ışığı vardı gecede, ne kendine acıma
adanış hazırdı yalnızca
çözdü yüreğinin palamarını
döktü küllerini...

gözlerini kapattılar, yüzünü örttüler ak köpüklerle
hiç kimse duymadı küllerin iniltisini

biraz düş, biraz gerçek, hayat yalan söyledi



Müsade Özdemir

Öl Benimle İsmihan


gönüllere vururdu gülümsemeler
biz çocuklara ad takarken güzeldik
kimi Can'dı, kimi Canan'dı
birde gül yüzlü İsmihan vardı ki
tüm kainat ona hayrandı

o anları düşündüm son güne kadar
ah İsmihan, nerede o eski dostlar, nerede dostluklar
seni böyle yarım ağızla düşmanların da sorar
etrafın sahte yüzlerle dolu, sığınma İsmihan
sığınma, seni bu haller yorar

gözlerine akşam çökünce şahittir kirpiklerin
güneşin hep sabahı beklediği gibi , çizilir sınırlar
hangi yola gitsen, hangi yöne dönsen ateşten duvar
sığın çiğli şafaklara, sığın İsmihan
saçların rüzgar gülü olsa ne yazar

sen uykularda, sen suskularda uçan melek
ölümü hiçleyerek alıştın hasretlere
hüznün hazinelerine sarılarak, kaldın çapraz acıların ateşinde

ağla, utanma kendini ele vermekten
yazılmış alnına bir kere
keder yeliyle savrulan son yaprak sendin, düştün
o ağaç, seni yeniden iliştirebilecek mi dalına
ağla İsmihan ağla
tükenen umutlardan pay kalır mı yarına

düşün İsmihan, gülün sürgününe düşen bülbülü düşün
kim kimden daha güçlü,
kim kimden daha büyük, düşün İsmihan
o ıssız derelerde usul usul akıp giden kimsesiz suyu
düşün, bir gün bulabilecek mi diye okyanusunu

biz, birbirimizi severken, biz, çocuklara ad takarken güzeldik
çoğalttık kederleri kendimizde, çocukları ölümlere gönderdik
ah İsmihan, kapandı oyunun son perdesi
sen artık dolduramazsın senin yerini
dağların çöktü, okyanusların kurudu
sustu içindeki fırtınalar
şimdi son akşam

içime kurduğum sunaktan
canımdan can koparan İsmihan
ölümsüz yaram
severse tükenircesine mi sevmeli insan
öyleyse öl benimle
öl benimle İsmihan


Müsade Özdemir

22 Temmuz 2009 Çarşamba

KIRILGAN



Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı,
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı.
Saldırgan diyorlar bana,
Oysa kırılganım ben...

Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten,
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden,
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden...

Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?

Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı...

MURATHAN MUNGAN

Hüznü Gözlerinin Arkasında


Geçiyorduk tek tek önünden
Bir tek bende kaldı gözlerin
Çoktan gömdüğün ümitlerin
Benim hala ümitlerim

Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Hüznü gözlerinin arkasında olan kız

Üç beş gün hiç konuşmadan
Durabildiğim tek insansın
Hastalıklarımızı seyrederken
Birbirimize bakardık
En azından biz onlardan değiliz
Diyebilmenin mutluluğuyla
Zaman zaman dudaklarımız gülümseme kıvamında

Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Hüznü gözlerinin arkasında olan kız

Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz
Ve ışıkları kapattık yıldızlarımız çıksın diye
Ne güzel bunu bir sen bir ben biliyoruz

Kapat ışıkları kapat ışıkları
Kapat ışıkları kapat ışıkları

Karapaks

http://www.youtube.com/watch?v=DZnJbFJPEkM

21 Temmuz 2009 Salı

Bilmezsin


Etme gönül kendine
Yar için geçtiyse, giysen üstün değişmez
Gör, kendin değilsen
Yine yolun başında beyaz kefen giydiysen gel
Umrun umrumdur göremezken

Örtü örttüm üstüne yar teni inceyse
Üşür sandım kendine, yol uzun geldiyse
Bil ki durur başında geceleri beklerken, gel
Umrun umrumdur, göremezken...

hayko cepkin

http://www.youtube.com/watch?v=bP-4BbZTYbw&feature=related

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Tüp Kurtçuğu-Şakayık



Nadir ve kıymetli bir çiçek görünümünde olan bu hayvanlar, su altının en renkli en güzel canlılarından biridir. Akıntılı yerlerde kayalara bağlı olarak hafifçe salınarak yaşarlar. Yakınlarındaki ani bir basınç değişimini hemen farkederek büyük bir hızla kendine ait olan ve bir çiçek sapı görüntüsündeki borusunun içine kaçarlar...