6 Şubat 2015 Cuma

Roman Okudum Seni Düşündüm


Bende tarçın sende ıhlamur kokusu 
Yürürüz başkentin sokaklarında 

Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi 
Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma 

Ayrılık lafları etme sevgilim 
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa 

Kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz 
Sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da 

Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da 
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa 

İşimiz mi yok, şu Akay'a sapalım istersen 
İstersen garson girelim ilkyazın gazinosuna 

Börekçi! diye bağır istersen şurda 
Kısmet çıkar -sanırım- Emek'te oturan kıza 

Abiler! Abiler! diye bir şey satayım ben 
Mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda? 

Üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim 
Madrid'te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu 
Londra'da 

Seversin mi beni, doğru söyle ama? - Sigara? 
Ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca 

İnan Selimiye'nin minareleri gibisin 


Cemal Süreya


Hiç yorum yok: