Mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
Mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı.
Mavi hayattır ve hayat masmavidir...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yalnız mı kaldım ne?....... Olsun, benim ada'm var......... Enver Halefoğlu
İnsan oldum kaya oldum
İnsanda kaya oldum kayada insan
Havada kuş oldum kuşta gökyüzü
Soğukta çiçek, güneşte nehir oldum
Şebnemde parlayan şey
Kardeşçesine yalnız kardeşçesine hür
Paul Eluard
27 yorum:
Merhabalar
Başlık benden program sizden bu Salı :)
Fırsat buldukça gelmeye çalışırım
Güzel bir gün,güzel bir program olsun...
İyi yayınlar...
basligi atmis kacmis
bakti program basina kalacak sivismis hemen
Öyle degildir Kayacim eminim ki isi coktur, patron zaten basindadir, belki pc bile sorun yaratmistir, telefon durmadan calmis, gelen giden basindan eksilmemis bir sürü vakit kaybina yol acmistir... :)
Eylemcim sever...
AFFET BENİ
ugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde
Cümle düşmanlarımı affettim
Yediğim meyvalardan
Kokladığım çiçeklerden af diliyorum
Yerde yürürken gördüğüm
Sebebsiz kanına girdiğim
Zevk için öldürdüğüm
Böceklerden af diliyorum
Dağdan, topraktan, taştan
Evlattan, akrabadan, arkadaştan
Yağan yağmurdan, doğan güneşten
Denizlerden, göklerden af diliyorum
Yıllardır kahrımı çeken kadından
Ondaki yaşamak ümidinden
Baba evinden, ana sütünden
Yediğim ekmeklerden af diliyorum
Kadrini, kıymetini bilmediğim
Hayali ile bahtiyar olmadığım
Otuz yıl arayıp bulmadığım
Geleceklerden af diliyorum.
Yazar : ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Bunu benim Kankacim sever...
HASRET
Denize dönmek istiyorum!
Mavi aynasında suların:
boy verip görünmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!
Gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider!
Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder.
Elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter.
Ve madem ki bir gün ölüm mukadder;
Ben sularda batan bir ışık gibi
sularda sönmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!
Nazim Hikmet Ran
YAKILACAK ADAM
"İlk ateşi sen yaktın
Son yangın da senden olsun
Senin canın sağolsun"
Bilmeliydim
Bir sabah çekip gideceğini
Dünyayı başıma yıkıp gideceğini bilmeliydim
Ve sen daha kırmadan bu aşkın kalemini
Ben herşeye eyvallah deyip
Çekip gitmeliydim bu şehirden
Ben yakılacak adamım bu şehirde
Sana böyle yandığım için
Ben asılacak adamım bu şehirde
Seni böyle sevdiğim için
Oysa
Neler öğretti hayat bana
Gülerken ağlamayı
Sırtımdan vurulmayı
Aç susuz yaşamayı...
Daha neleri öğretti hayat bana
Bir sana yalvarmayı öğrenemedim
Bir de seni unutmayı
Ben yakılacak adamım bu şehirde
Sana böyle yandığım için
Ben asılacak adamım bu şehirde
Seni böyle sevdiğim için
Sen sahte mutlulukların süslü prensesi
Sen sosyetik barların şımarık sokak kedisi
Sen mutluluğun korkak faresi
Sen hep aynı gecelerin
Hep aynı şarkıların
Hep aynı masaların vazgeçilmez mezesi
Senin cirit attığın sokaklarda
Ne gezer aşkın vefanın gölgesi
Çek git artık!
Yaşanmasın bir daha aşkın böylesi
Çek git artık!
Bitsin burada bu aşkın hikayesi
Oysa
Bir yudum mutluluğun için
Yollarına bir ömür serdim
Oysa
Bir gelişin için
Sokaklarına binlerce sabır ektim
Hasretse hasret
Acıysa acı
Uğrunda en kralını çektim
Üstelik yalnız ve tektim
Senin bir taş olduğunu nereden bilecektim?
Biliyorsun...
Seni bebekler gibi sevdim
Seni çiçekler gibi sevdim
Seni melekler gibi sevdim
Çünkü sen
Tapılacak kadındın (!) bu devirde
Oysa ben
Sana böyle yandığım için
Sana böyle kandığım için
Seni böyle sevdiğim için
Asılacak adamım bu şehirde
Yakılacak adamım bu şehirde
Git git artık...
Güle güle!
Ahmet Selcuk Ilkan
Not: Bu siir, maalesef siirden hic anlamayan bir nöbetci dj tarafindan rastgele secilmistir! :)
şehir
Candan Erçetin:
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Bu şehir insanı uzak kılıyor
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Bu şehir insanı hep kandırıyor(x2)
Ceza:
Senin için yazılmış her şiir
Bu bedenin olsa keşke
Bak bir ömrü vereceğim işte bu şehir benim
Bir demir atmış ki gönlüm
Yosun tutmuş limanda kalmış toprağında servetim var
Anılarım çocukluğum ve geleceğim
Bağlamış elimi kolumu ne kadar uzağa gitsem de kopamadım
Ne kadar yakınsam ona Ben o kadar uzağım
Ondan her taraf tuzak her bir yer yalan
Tutulmamış ki hiç birsöz hep yalan dolan var
Candan Erçetin:
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Bu şehir insanı uzak kılıyor
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Bu şehir insanı hep kandırıyor(x2)
Ceza:
Gel bu şehrin havası böyle kalsın
Aynalar yalancıdır
Bu şehrin dört bir yanında ayna var
Alımlıdır kandırır ki anlamazsın
Verilen sözler unutulur
Belki yarına umut olur
Fakat bu şehir unutturur
Bazen hatırlatır ve ağlatır güldürür
Birgün yaşarken birgün öldürür
Bir türküdür bu duyduğun senin için
Dikenli gül ve yaşanacak bir gündün
Bu şehirde doğdum bu şehirde söndüm
Candan Erçetin:
Gel biz şehrin havasına hiç uymayalım
Birbirimize verdiğimiz sözlerin hepsini tutalım
Birde şehirli türkü tutturup karşılıklı seninle
Şehre inat dert üstüne dert koymayalım, ayrılmayalım
Ceza:
Gönül bir bağlanmış ki sorma
Her güneşli gün ve her yıldızlı geceyi özler o da bizim gibi
Kardeşiz biz sanki yağmuruyla ıslanan
Ağaç gibi kökünden bağlı kopmaz özümdür o bilinmez
Sözüm var and içilmiş bir günde dört mevsimmiş
Bu şehir benim mi bu şehir bizimmiş anla
Pes etmedik umutla yürüdük işte hergün aynı yolda
Bırakmam, terk etmem, ben gitmem bu şehirden
Candan Erçetin:
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Bu şehir insanı uzak kılıyor
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Bu şehir insanı hep kandırıyor
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Ceza:
Gel bu şehrin havası böyle kalsın tuzakla dolmuş her yer yorulmuş tüm bedenler acep neden?
Candan Erçetin:
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Ceza:
BIRAKMAM TERKETMEM BEN GİTMEM BU ŞEHİRDEN
Not: Bu sarki müzigi ve sözleriyle bir bütün olarak cok sevildigi icin secilmistir! :)
Issız sokaklarında yürürken bir şehir ne kadar tanıdıksa o kadar boş gelir
Gördüğün bütün yüzler bir birine benzer
Gün geçer yaraları silerse zaman siler
Issız sokaklarında yürürken bir şehir ne kadar tanıdıksa o kadar dar gelir
Bu şehirde daha durmak sanki akıla zarar
Gün geçer yaraları silerse zaman siler
Güneş olmalı sıcacık sicak
Çiçek olmalı solmayan onu bulmalı
Yağmur olmalı sakince ince yağmalı
Durulmalı, durulmalı, durulmalı
Issız sokaklarında yürürken bir şehir ne kadar tanıdıksa o kadar dar gelir
Bu şehirde daha durmak sanki akıla zarar
Gün geçer yaraları silerse zaman siler
Güneş olmalı sıcacık sicak
Çiçek olmalı solmayan onu bulmalı
Yağmur olmalı sakince ince yağmalı
Durulmalı, durulmalı, durulmalı...
Not: Bunu Funda Arar söylüyor! Bence cok da güzel söylüyor... :)
Bugün senin icin kücük mucizelerin günü olsun...
Ikram edilen taze demlenmis bir bardak cay, ya da
mis kokulu bir fincan kahve olsun mesela seni mutlu
eden, ya da eski bir arkadastan beklemedigin anda
gelen bir telefon, bir sicacik merhaba sevindirsin
seni....
Eve veya okula giderken ya da alisverise trafikte hep
yesil isiklar denk düssün...
Bugün icinde kücük sevinclerin oldugu bir gün
olsun...
Markette en hizli ilerleyen kasa sirasinda sen
bekliyor ol... mis kokulu bir yemek... radyoyu
actiginda en sevdigin sarkinin caliyor olmasi ve o
güzel sarkiya yüksek sesle eslik etmek... anahtarlari
aradigin yerde bulmak... baris, mutluluk ve nese
dolu bir gün olsun. Mutlulugun, sevincin günü...
Birseylerin mükemmelliginde Tanrinin senin yaninda
oldugunu, seni kayirdigini ve bir yerlerden sana
gülümsedigini hissettigin, sana özel oldugun
hissini yasatan o garip ama hos duygu ile dolu güzel
günler diliyorum...
Cünkü bunu hakedecek kadar özel ve az bulunur
birisin...
Derler ki...
"özel bir insana rastlamak bir an,
özel biri oldugunu anlamak belki bir saat,
o özel birini sevmekse belki bir gün sürebilir...
ama o insan ömür boyu unutulmaz..."
Yok yok, bugün degil sadece, hergün kücük mucizeler
günü olsun!
Not: Galiba Can Dündar´dan bir (c)alinti bu satirlar??? Degilse sayet gercek sahibi beni af etsin...
Ask üzerine bir iki kelam buldum, ilginen var mi? :)
Bu yalniz olanlara; Ask bir kelebek gibidir. pesinden
kostukça hep senden kaçar.. En iyisi birak uçsun,
inan ki hiç beklemedigin bir anda gelip omzuna
dokunuverir... Ask mutlu eder, bazen de üzer.. Ama ask
özeldir, askini hak eden birine sunarsan eger..
Bu sevgilisi olanlara; Askin amaci birileri için
"mükemmel insan" olmak degildir, seni mükemmellige
en çok yaklastiracak insani bulmaktir..
Bu çapkin olanlara; Sevmedigin birine asla "seni
seviyorum" deme.. Içinde olmayan duygulardan varmis
gibi sözetme.. Kimsenin hayatina kalbini kirmak için
girme.. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,
çünkü birine verebilecegin en büyük aci, asik
olmadigin birini kendine asik etmektir!
Bu evli olanlara; Seven insan "senin hatan" yerine
"özür dilerim" diyendir. "neredesin" yerine "ben
buradayim" diyendir, "nasil yaparsin" yerine "niye
yaptigini anliyorum" diyendir.. Ve ask "keske" yerine
daima "iyi ki" diyendir..
.
Bu evlenmek için gün sayanlara; Bir kadin ve bir
erkegin birbirleri için ne kadar uygun oldugu,
birlikte geçirdikleri zamanin degil, birbirlerine
duyduklari askin ne kadar sürdügüyle anlasilir.
Bu kalbi kirik olanlara; Kalp yarasi siz kanatmaktan
vazgeçinceye kadar sürer.. Ve ilaci bu aciya alismak
degil, ondan ders çikarabilmektir.
Bu asik olmaktan korkan olanlara; Aska düs ama
tökezleme, anla ama bekleme.. Paylas ama isteme.
Yaralan ama asla aciyi içinde büyütme...
Bu sevdigini fazla sahiplenenlere; Sevdiginin bir
baskasiyla mutlu oldugunu görmekten daha aci bir sey
varsa, o da sevdiginin seninle mutsuz oldugunu
görmektir..
Bu askini itiraf etmeye çekinenlere; Sevdiginden
ayrilinca ask aci verir, sevdigin seni terk edince
daha da çok aci verir.. Ama en acisi, onu ne kadar
sevdigini bilmesine hiç firsat vermemektir..
Ve bu da dönmeyecek birini hala bekleyenlere; Hayatin
en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hiç
degmedigini gördügün andir.. Ve en büyük kaybin onun
için harcadigin yillardir.. Senin askini bugün hak
etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir..
O halde BIRAK GIDEN GITSIN, GITTIGI YERDE KALSIN!...
demisler... :)
Ask üzerine bir iki kelam buldum, ilginen var mi? :)
Bu yalniz olanlara; Ask bir kelebek gibidir. pesinden
kostukça hep senden kaçar.. En iyisi birak uçsun,
inan ki hiç beklemedigin bir anda gelip omzuna
dokunuverir... Ask mutlu eder, bazen de üzer.. Ama ask
özeldir, askini hak eden birine sunarsan eger..
Bu sevgilisi olanlara; Askin amaci birileri için
"mükemmel insan" olmak degildir, seni mükemmellige
en çok yaklastiracak insani bulmaktir..
Bu çapkin olanlara; Sevmedigin birine asla "seni
seviyorum" deme.. Içinde olmayan duygulardan varmis
gibi sözetme.. Kimsenin hayatina kalbini kirmak için
girme.. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,
çünkü birine verebilecegin en büyük aci, asik
olmadigin birini kendine asik etmektir!
Bu evli olanlara; Seven insan "senin hatan" yerine
"özür dilerim" diyendir. "neredesin" yerine "ben
buradayim" diyendir, "nasil yaparsin" yerine "niye
yaptigini anliyorum" diyendir.. Ve ask "keske" yerine
daima "iyi ki" diyendir..
.
Bu evlenmek için gün sayanlara; Bir kadin ve bir
erkegin birbirleri için ne kadar uygun oldugu,
birlikte geçirdikleri zamanin degil, birbirlerine
duyduklari askin ne kadar sürdügüyle anlasilir.
Bu kalbi kirik olanlara; Kalp yarasi siz kanatmaktan
vazgeçinceye kadar sürer.. Ve ilaci bu aciya alismak
degil, ondan ders çikarabilmektir.
Bu asik olmaktan korkan olanlara; Aska düs ama
tökezleme, anla ama bekleme.. Paylas ama isteme.
Yaralan ama asla aciyi içinde büyütme...
Bu sevdigini fazla sahiplenenlere; Sevdiginin bir
baskasiyla mutlu oldugunu görmekten daha aci bir sey
varsa, o da sevdiginin seninle mutsuz oldugunu
görmektir..
Bu askini itiraf etmeye çekinenlere; Sevdiginden
ayrilinca ask aci verir, sevdigin seni terk edince
daha da çok aci verir.. Ama en acisi, onu ne kadar
sevdigini bilmesine hiç firsat vermemektir..
Ve bu da dönmeyecek birini hala bekleyenlere; Hayatin
en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hiç
degmedigini gördügün andir.. Ve en büyük kaybin onun
için harcadigin yillardir.. Senin askini bugün hak
etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir..
O halde BIRAK GIDEN GITSIN, GITTIGI YERDE KALSIN!...
demisler... :)
eminim öyledir ablacim
ellerine saglik, stajyer falan ama iyisin iyi :))
OMUZUNUZDAKI KÜÇÜK KUSA DIKKAT EDIN...
"Ölmeyi ögrendiginde yasamayi da ögrenmissin demektir!"
Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörü...
1994'te vücudunda bir gariplik hissetmis. 60'lik vücudu artik dans derslerini kaldiramayacak kadar bitkinlesmis. Doktora gittiginde yakinda ölecegi
haberini almis...
Hastalik Mori'yi tekerlekli sandalyeye baglamis. Dersleri birakmis, evdeki bakicinin kollarinda bebeklige yeniden dönmüs. Kucaklanip kaldirilir,
baskasi tarafindan yikanir, poposu pudralanir olmus.
Düsünmüs o zaman: "Kendimi birakip yok olmayi mi bekleyeyim, yoksa kalan zamanimi en iyi sekilde
degerlendireyim mi?" Sonunda ölümünden utanmamaya ve yasamla ölüm arasindaki son köprünün bütün
ayrintilarini anlatmaya karar vermis. Hayattaki son dersi, "kendi ölümü" olacakmis. Önce sevdiklerini toplayip, onlara bir "canli cenaze töreni" düzenlemis.
Bizim ancak ölenlerin ardindan yaptigimiz sevgi konusmalarini hayattayken dinleme ve gönlünce cevap verme sansini yaratmis.
ABC televizyonunun ünlü haber sunucusu Ted Koppel'in programina konuk olunca üne kavusmus.
Dünyanin dört bir yanindan mektup yazan, röportaja gelen insanlar
ona "son yolculuk"u sormaya baslamislar. Mori'nin bu
sorulara verdigi yanitlar Türkçede de yayimlandi.
(Mitch Albom, "Ögretmenim Mori'yle Sali Bulusmalari",Boyner Y.1997)
Birbirinden ilginç o yanitlardan benim aklimda kalan ders su oldu: "Herkes ölecegini bilir, ama kimse buna inanmak istemez. Oysa ölecegimize inansak, bazi
seyleri farkli yapardik. Insan ölmeyi ögrenince yasamayi da ögrenmis oluyor."
Budistlerin yaptigini yap ve her sabah omuzundaki küçük kusa sor:
"- O gün, bugün mü? Hazir miyim? Olmak istedigim insan miyim? Kariyer, iyi maas, araba ve ev
taksitleri... hayattan istedigim sey bu mu?'"
"Suraya uzanmis yavas yavas ölürken rahatlikla söyleyebilirim ki, istedigin kadar güce ya da paraya sahip ol, yasami satin alamazsin" diyor Mori...
"- Son bir 24 saatin olsa ne yapmak isterdin?" sorusuna
ise herkesi sasirtacak kadar sade bir cevap veriyor:
"- Sabah kalkar, jimnastigimi yapar, ardindan çörek ve çayla kahvalti eder, yüzmeye giderdim. Sonra arkadaslarimi evde güzel bir ögle yemegine davet eder, onlara ne kadar deger verdigimi anlatirdim. Ardindan agaçlikli bir bahçede yürüyüp renkleri, kuslari
seyreder, dogayi içime çekerdim. Aksam sevdiklerimle bir restorana gidip yemek yer ve en güzel kizlarla tükeninceye dek dans ederdim. Ardindan eve gelir
mükemmel bir uyku çekerdim".
Sizin bunlari yapacak vaktiniz var. Bütün yapmaniz gereken arada bir omuzunuza bir bakis atip sormak: "Bugün mü küçük kus, o gün bugün mü?.."
CAN DÜNDAR´a bu güzellik icin bir kere daha tesekkürler.
iste hayatin en güzel özeti
"Ana rahminden indim pazara
Bir kefen aldim döndüm mezara"
-Yunus Emre-
Uzun yillar önce Çin'de, Li-Li adli bir kiz evlenir ve kaynanasi ile birlikte yasamaya baslar. Kisa bir süre sonra kayinvalidesi ile geçinmenin çok zor oldugunu anlar.
Ikisininde kisiligi tamamen farklidir. Her ikisi de bir anlasma yolu aramamaya kararlidir. Sik sik kavga edip tartisirlar. Bu durum Çin geleneklerine göre, hos bir davranis degildir. Çevrenin oldukça tepkisini alir.
Evde huzur kalmamis, bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarindan, annesi ile karisi arasinda kalan koca içinde, ev cehennem haline gelmistir.
Artik bir seyler yapmak gerektigine inanan Li-Li,
dogru babasinin eski bir arkadasi olan baharatciya kosar ve derdini anlatir. Yasli adam ona bitkilerden
yaptigi bir ekstre hazirlar ve üç ay boyunca hergün azar azar kaynanasi için yaptigi yemeklerin içine koymasini söyler. Zehir az az verilecek, böylece kaynanayi gelininin öldürdügü belli olmayacaktir.
Yasli adam gelin hanima, kimsenin ve esinin süphelenmemesi için kaynanasina çok iyi davranmasini, ona en güzel yemekleri yapmasini, kalbini kirmaktan kacinmasini söyler.
Sevinç içinde eve dönen Li-Li yasli adamin dediklerini aynen uygulamaya koyulur..
Hergün en güzel yemekleri
pisirip kaynanasinin tabagina azar azar zehiri damlatir. Kimseler süphelenmesin diye de ona çok iyi
davranir.
Bir süre sonra kayinvalidesi de çok degisir ve ona kendi kizi gibi davranmaya baslar. Evde artik barisla gelen mutluluk rüzgarlari esmektedir...
Bir süre sonra, gelin hanim kendisini agir bir yük altinda hissetmeye dayanamayarak yaptiklarindan pisman bir vaziyette baharatci dükkaninin yolunu tutar ve yasli adama su ana kadar kaynanasina verdigi zehirleri
onun kanindan temizleyecek bir iksir için yalvarmaya baslar..
Yasli kadinin ölmesini artik istemiyordur, kendisine ikinci bir anne olan kayinvalidesini seviyor
ve ona kiyamiyordur...
Yasli baharatci, yasli gözlerle
karsisinda konusup duran Li-Li ye uzun uzun bakar ve sonra kahkahalarla gülmeye baslar.
-Sevgili Li-Li, sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Sen olsa olsa kayinvalideni daha da güçlendirdin,
hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin beyninde olandi. Sen ona iyi davrandikça, nefret dagildi ve yerini sevgiye birakti, böylece siz gerçek bir ana kiz oldunuz! der...
Masal bu ya mutlu sonla biter...:)
Kissadan Hisse: Eski bir Çin atasözüne göre: Gül veren elde, gül
kokusu kalir.. Sevilen insan; sevgisini, insanlara veren insandir.
Katkilarin icin tesekkürler Kayacim, bu gün yanliz kaldik baksana is düstü basa..... :)
Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer
Her gece
Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa
Koynuna
Olur olmaz yere ıslanıyorsa
kirpiklerin artık
Herşeye
Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan
Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış
Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
İçindeki çocuğa sarıl, sana insanı anlatır Eller günahkar
Diller günahkar
Bir çağ yangını bu bütün
Dünya günahkar
Masum değiliz hiç birimiz
azicik da Sezen´le özelestiri....
Bugünkü program gurbetten geldigi icin cok yogun gecemedi
malum arada 3 bin küsür km var..
Haklisin Kayacim ya, Mavigünüm misafir agirliyor bugün, o mazeretli yani... No Namemiz zaten pek görünmüyor ortada, Eylemcim de gidince HerDemMavi bizim gibi gurbetci acemilere kaldi... E, artik hatatlar - eksikler af ola... :)
"Hadi patlat bakalim ordan bir fikra!" :)
"Sunlari biraraya toplayayim. Bir guzel muhabbet edelim" diye düsündüm.
Mutfak isinden de anlarim.. Donattim sofrayi.. Bayagi ugrastim.. Hepsinin, ayri ayri ne yemekten, ne icmekten hoslandigini iyi bilirim.. Bayagi da para gitti ha.. Birinin yedigini öbürü yemez.. Ötekinin ictigini beriki icmez..
Neyse, dört kisilik sofra kurdum. Mumlari da yaktim.. Bak hepsi, Erick Satie severdi.. Hatirladim.. Müzigi de ayarladim.. Geldiler.. Yirmi yasimi, otuzbes yasimin karsisina oturttum. Kirk yasimin karsisina da, ben gectim..
Yirmi yasim, otuzbes yasimi tutucu buldu.. Kirk yasim ikisinin de salak oldugunu soyledi.. Yatistirayim dedim.. "Sen karisma moruk" dediler..
Büyük bir hir cikti. Komsular alttan üstten duvarlara vurdular.. Yirmi yasim kirk yasima bardak atti.. Evin de içine ettiler..
Bende kabahat. "Ne çagiriyorsun tanimadigin adamlari evine!!!..
ALI POYRAZOGLU
Yirmi yasina kadar hayati ögrenmeyen,
Otuz yasina kadar evlenmeyen,
Kirk yasina kadar köseyi dönmeyen,
Elli yasina kadar ölmemis ise...
..isi çok zor...
madem öyle alin size bir fikra
________________________________
Temel bel ağrısı çekiyormuş. Bir gün bu ağrıya dayanamayıp doktora
Gitmeye karar vermiş. Doktor bel ağrıları için temele fitil vermiş ve bunu her gün anal yoldan al demiş.
Temel tamam diyerek evine dönmüş. Evde karısı Fadime sormuş;
"Doktor ne dedi Temel?"
-"Valla böyle bir şey verdi."
-"Eee ne yapacakmışsın bunu?"
-"Her gün anal yoldan alacakmışım."
-"O ne demek ki? "
-"Bilmiyorum"
-"Ben de bilmiyorum, doktoru arayıp öğrensene."
Temel doktoru aramış.
-"Doktor bey kusura bakmayın ben bunu ne yapacağımı anlayamadım"
Doktor: -"Anüsten alacaksınız beyefendi."
Temel tamam diyerekten telefonu kapatmış ve karısına dönüp;
-"Anüsten alacakmışım"
Fadime: -"O ne demek?"
-"Bilmiyorum"
-"E ben de bilmiyorum şunu adam gibi yarın doktora gidip öğrenelim."
Ertesi gün Temel doktorun odasına girer.
-"Doktor bey ben bunu ne yapacağımı gene anlamadım."
Doktor: -"Makattan alacaksınız."
Temel dışarı çıkıp tekrar anlamadığını Fadime�e söyler.
Fadime sinirli bir şekilde:
-"Niye şunu adam gibi öğrenmiyorsun" der.
Temel cesaretini toplar doktorun odasına tekrar girer ve sorar:
-"Doktor bey cehaletime verin ben bunu gene anlayamadım."
Doktor:
-"Beyefendi kıçınıza sokun"
Temel dışarı çıkar, Fadime sorar:
-"Ne oldu Temel?"
-"Valla bilmiyorum ama doktor çok kızdı."
Ablacim paylasimlar icin tesekkür ederiz
iyi aksamlar dileyerek müsaadenizi istiyorum
bis zum nächsten mal..
E be Temel! E ama yani... cik cik cik... sonunda doktoru söyletmis iste... :)
Şenay – Sev Kardeşim
Bak kardeşim
Elini ver bana
Gel kardeşim
Neşe getirdim sana
Al kardeşim
Ye, iç, gül, oyna
Sar kardeşim
Kolunu boynuma
Sev kardeşim
Canım feda yoluna
Tap kardeşim
Tüm insanlara
Dünyaya geldik bir kere
Kavgayı býrak her gün bu şarkımı söyle
Sevdikçe güler her çehre
Amaçlar hep bir olsun
Kalpler birlikte
Dünyaya geldik bir kere
Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle
Sevdikçe güler her çehre
Mutluluklar bir olsun
Acı birlikte
Şu dünyadaki en mutlu kişi
Mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi
Sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en bilge kişi
Kendini bilendir
Şu dünyadaki en soylu kişi
İnsafa gelendir
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Şu dünyadaki en olgun kişi
Acıya gülendir
Şu dünyadaki en zengin kişi
Gönül fetedendir
Şu dünyadaki en üstun kişi
İnsanı sevendir
Şu dünyadaki en soylu kişi
İnsafa gelendir
Senay
veee efendiiiiim bu gün taaaa Almanya´dan kendi kendimize sundugumuz hem canli hem acemice yayinimiz bu güzel sarkilarla sona eriyor...
HerDaimMaviyle, sevgiyle, neseyle, sevincle ve saglicakla kalin... :)
Yorum Gönder