23 Nisan 2009 Perşembe

Irmak


Kusuruma bakmayın benim a dostlar, bağışlayın beni.
Ben, davullara bayraklara aldırmayan
bir padişahın yoluna düşmüşüm,
deli divane olmuşum...
Çok uzaklarda yürüyen bir adam gibiyim ben,
çok uzaklardan geçen bir hayal gibi.
Ama yok da sayılmam hani,
var olan bir şeyim ben...

Hadi ben bensiz geleyim,
sen sensiz gel.
Ne varsa şu ırmağın içinde var,
soyunalım iki can,
dalalım şu ırmağa hadi.
Bu kupkuru yerde yıkanmadan gayri ne gördük,
bu kupkuru yerde ne gördük zulümden gayri...

Bu ırmakta ne ölmek var bize,
bu ırmakta ne gam var, ne keder, ne dert.
Bu ırmak alabildiğine yaşamaktan,
bu ırmak iyilikten cömertlikten ibaret...

Durma, çabuk gel, gelmem deme.
Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır.
Senin şânına sadece gelmek yaraşır dostum,
senin şânına sadece gelmek yaraşır...

Mevlana

Hiç yorum yok: