11 Ocak 2009 Pazar

İhtiyat Ambarı


İhtiyat Ambarı...
Böyle derdi eskiler.
Balkan Köylerinden birçoğunun bir göz odası bunun için ayrılırdı. Genellikle serin pek güneş görmeyen bir oda tercih edilir ve hasat sonu kışlık yapılan erzaklar burada muhafaza edilirdi. Herşeyden bir pançacık da olsa kış için hazırlanır, ambara konulurdu.
Dizi dizi, ipe geçirilmiş güneşte kurutulmuş çuşka biberler, çarlistonlar, cin biberleri, bu ip dizilerinin arasında sarı iri daneleriyle mısır koçanları duvarlara asılırdı. Tarhana hamuru 11 gün ekşitilip, sonra pinçik pinçik güneşe çıkartılır, daha sonra ince kevgirlerden geçecek derecede ufalanıp serin gölge bir yerde havalandırılarak kurutulur ve amerikan bezinden torbalarda muhafaza edilirdi.
Ve kuskus...Ne zahmettir yapması. Ve ne keyiftir üzerine şırlan yağ yakılıp ( Balkan Köylülerinden eskiler neyden yapılırsa yapılsın sıvı yağa ama genel itibariyle ayçiçek yağına bu ismi verirlerdi...parlak, ışıl ışıl manasında kullanılan bir tabirdir...) ve azıcık tuzlu keçi peyniri ile soğuk kış sofralarında yenmesi.
Ev makarnası ya da kesme...
Buna kimileri ısrarla erişte dese de, Balkan Köylüleri bu tabiri sevmez. Onun adı ev makarnasıdır pekala. Ve o da kuskus ve tarhana gibi bez torbalarda ihtiyat ambarına alınmalıdır.
Ayva sarı, nar kırmızıdır.
Cevizler, bademler, suvan(!)lar, şifa dolu sarımsak dizileri, dere boyunda sulanmış fasule(!)ler, papudalar ( börülce ) yerini alır bu renk cümbüşü içinde. Kışa mühürü açılacak keçi peynirinin tuzlu suyunda birkaç ay beklemesi gerekir . Hele ki yağlı biber, sütlü biber ve rengarenk görüntüsüyle karışık turşular bir kenara, cin biberinden sirkeli suya yatırılmış turşular çorbanın yanına muhakkak konulmalıdır sofralara. Olmazsa olmaz! Koca meşe odunu ateşlerinde içlene içlene pişen konserveler, ev yapımı salçalar ve domates suları istif istif yerini alır.

"Bu sene ayvalar çok oldu, kış çok olacakmış !"
Kime ne bundan?
İhtiyat ambarı nasılsa dolu.
Bir gün yağ sürerim ekmeğe, bir gün bal.

Hiç yorum yok: