29 Ağustos 2008 Cuma

Sevgili-m Günlük

Seni ihmal ettiğimi de nereden çıkardın.Yalnızca dün yazmadım.Hem hergün beraber olacaz diye bir kural mı var.Varsa benim neden haberim yok.Böyle bir kural yoksa neden kapris yapıyorsun? Mısır yer misin? Sen bilirsin.Hadi yeter surat astığın, Tamam hergün yazmaya çalışırım artık.Hadi gülümsee...
Bu dünyada herkesi aynı anda memnun etmek zor.

Ben küçüğüm,Van'dayız hava çok soğuk.Rahmetli annem bahçeye çamaşır asmaya çıkmış,çamaşır seriyor.Bizde bütün kardeşler pencerenin içinde oturmuş annemi seyrediyoruz.(Duvarın genişliği rahat bir metreden fazlaydı herhalde,cümbür cemaat içinde oturabildiğimize göre.O zamanlar çift cam teknolojisi de yok tek camla idare ediliyor.)Bir ara şeytan beni dürtüyor camı açıyorum ve pencere demirlerine ellerim yapışıyor.Başımı demirlere doğru uzatıyor ve dilimi demire yapıştırıyorum.(Nedenini halen bilemiyorum.)dilim soğuğun etkisiyle anında demire yapışıyor. Bir iki zorluyorum, ı-ıh ellerimi kurtarıyorum fakat dilimi demirden sökemiyorum. Kardeşlerimin beni ispiyonlaması üzerine annem koşarak geliyor, nasıl bir paniğe kapılıyorsa, veya ben ne durumda görünüyorsam gözüne... Saçlarımdan kavrayarak nasıl asıldıysa başıma, dilimin yarısı demirde kaldı.Çok fazla kan aktığını hatırlıyorum...Başkada bir şey hatırlamıyorum.O günden beri dilimin yarısı yok. Anlayacağınız ağzım var dilim yok. Çöpsüz üzümüm.
Nerden mi aklıma geldi, dilim yarılmış mı ne olmuş acıyor da ordan aklıma geldi.
demek ki yıldönümü falandı ki hatırlatma yapıyor.
Dilimin yarısı yok ama bende bir konuşma bozukluğu yaratmadı. Sadece d,l,n,r,s,t ve z harflerini telaffuz edemiyorum. Bu harflere basabilmek için insana bir metre dil lazım nerde bende o kadar dil, sündürerek ölçüyorum ancak 45-50 santim geliyor.
Şimdi siz bu dil hikayesini okurken, ben günlüğümle dertleşme imkanı buldum.
Eskiden gelir, başını omuzuma yaslar, bütün içini bana dökerdin diyor.
Ne oldu da aramızda bu kopukluk yaşandı, bak buradasın ama halen geyik yapıyorsun, daha acılı adana kıvamında bir sıkıntı, dert, bişi paylaşımı olmadı...
Şimdi onun açısından bakarsan haklı.
Ama ben nasıl derim ki, sevgili günlüğüm, senin bilmediğin bir güzellik var, akşama kadar sohbet muhabbet, tatlı dil güler yüz, şişmeme fırsat vermediği gibi olan gazımıda alıyor. Eh ben oluyorum pamuk. Vur ensesine al ağzından lokmayı.
Eskiden öylemiydi ya, kankamla tepişe tepişe şişiyordum akşama kadar, gelip sana içimi boşaltıyordum. Şimdi kankamla bile didişmiyorum artık. Kankacım seni seviyorum...
Uzun mu yazdım ne, yazının baş tarafı görünmüyor. Konumuz neydi acaba?
Hadi bakalım bu günlük te bu kadar sevgili şirin günlük....

1 yorum:

eylem dedi ki...

bende diyordum kankam benimle neden didişmiyor
kızsamda tepki vermiyor
meğer pamuk gibi olmuş :)