25 Haziran 2013 Salı

Muhabbet Bağı

muhabbet bağında bir gül açıldı
bir derdim var bin dermana değişmem
yüküm lâl-ı gevher mercan saçarım
bir derdim var bin dermana değişmem

cümle kuşlar dile gelir yazım der
gövel turnam şam'a gelir güzüm der
benim yarelerim tuzum tuzum der
bir derdim var bin dermana değişmem

garip bülbül gönlüm eğler ses ile
nicelerin ömrü gitmiş yas ile
arayıp bulduğum pür heves ile
bir derdim var bin dermana değişmem

sah hatayi'm muhabbete bakarım
ben doluyum ben dolana akarım
güzel pirim bir dert vermiş çekerim
bir derdim var bin dermana değişmem

Şah İsmail (Hatayi) / 1487 - 1524

23 Haziran 2013 Pazar

Romeo Jüliet


ROMEO:

 Yarayla alay eder, yaralanmamış olan.

 Dur, şu pencereden süzülen ışık da ne? Evet, orası doğu, Juliet de güneşi! Yüksel ey güzel güneş, öldür şu kıskanç ayı, Bak nasıl da sararıp soluvermiş Tanrıça kederden Sen ondan çok daha güzelsin diye.
 Kıskandığı için vazgeç ona bağlılıktan, Sayrılı ve toydur bakirelik giysisi. Soytarılar giyer bunları ancak Sen çıkar bu giysileri, at üzerinden.
 Kadınım benim, ah benim sevgilim bu! Ne olur ah, bilseydi sevgilim olduğunu! Konuşuyor, ama  bir şey de demiyor; Ne çıkar anlatıyor ya gözleriyle. 
Karşılık vereceğim ben de! Amma da yüzsüzüm, konuştuğu ben değilim ki.
 Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi, Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan: Biz dönünceye dek siz parıldayın, diye.
 Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde; Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı, Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı. Öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte, Gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.
 Bak, nasıl da dayamış yanağını eline! Ah, eline giydiği eldiven olaydım da Dokunaydım yanağına.

 JULIET:
 Aaah! 

ROMEO:
 Konuşuyor.
 Ey parlak melek, konuş yine! Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye; Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde, Tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine göründüğün gibi. Tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında, Onu seyreden insanlar gibi hayranlıkla, Öylece bakıyorum ben sana.

   JULIET: 
Ah, Romeo, Romeo! Neden Romeo'sun sen? İnkar et babanı, adını yadsı! Yapamazsan, yemin et sevdiğine, Vazgeçeyim Capulet olmaktan ben. 

ROMEO: (Kendi kendine)
 Daha dinleyeyim mi, yoksa açılayım mı ona?

 JULIET: 
Benim düşmanım olan adındır yalnızca Sen sensin, Montague olmasan da. Hem Montague nedir ki? Ne eli bir erkeğin, Ne ayağı ne kolu, ne yüzü ne de başka bir parçası.
 N'olur başka bir ad bul kendine.
 Adın ne değeri var? 
Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte?
 Romeo'nun da adı Romeo olmasaydı, Kusursuzluğundan hiç bir şey kaybolmazdı.
 Romeo, bırak, at bu adı! 
Senin parçan olmayan Bu ada karşılık al bütün varlığımı.

   ROMEO: 
Alıyorum öyleyse sözünü dinleyerek. "Sevgilim" de ki, vaftiz olayım yeniden; Romeo değilim bundan böyle ben.

   JULIET:
 Kimsin sen? Böyle geceye gizlenerek Sırrımı öğrenmeye gelen kim? 

  ROMEO: 
Bilmem nasıl söylemeli kim olduğumu Bir ad kullanarak! Ey güzel ermiş, Nefret ediyorum adımdan ben de Sana düşmandır diye. Ben yazmış olsaydım, şimdi yırtar atardım onu.

   JULIET: 
Daha yüz söz bile içmedi ağzından kulaklarım, Ama bu sesi tanıyorum: Sen Romeo değil misin, Montague'lerden hem de.

   ROMEO:
 Ne oyum, ne de öbürü güzel ermiş, Hoşlanmıyorsan eğer. 

  JULIET:
 Nasıl geldin buraya söyle, hem niye? Bahçenin duvarları yüksek, zor aşılması, Kim olduğunu düşün bir de, Mezar olur sana bu yer, bizden görürlerse.

   ROMEO:
 Aşkın hafif kanatlarıyla aştım bu duvarları, Durduramaz sevgiyi çünkü taştan sınırlar; Hem aşkın isteyip de başaramadığı ne var! Engel olamaz bana bu yüzden akrabalar. 

  JULIET:
 Bir görürlerse, sana kıyarlar.

   ROMEO:
 Hayır, daha çok tehlike saklıdır senin gözlerinde Onların yirmi kılıcından! Tatlı bak yeter; Korur beni onların düşmanlığına karşı.

   JULIET:
 Dünyada istemem senin burada görülmeni. 

  ROMEO:
 Saklar beni onlardan gecenin pelerini; Beni bulsunlar ne çıkar, yeter ki sen sev beni: Geç ölmektense senin sevginden yoksun Yaşamıma son versin kinleri daha iyi.

   JULIET:
 Kim yardım etti sana, burayı bulman için? 

  ROMEO:
 Aşk yardım etti, aramamı fısıldayarak; O bana akıl verdi, ona göz oldum ben de. Denizci değilim, ama uzak denizlerde yıkanan Uçsuz bucaksız kıyılar kadar uzak olsan da sen Sana ulaşmak için açılırdım denizlere. 

  JULIET:
 Biliyorum, gecenin maskesi var yüzümde, Olmasaydı eğer, duyduğun için demin söylediklerimi Nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın. Çok isterdim ah bir güzel uyup göreneklere Demin söylediklerimin tümünü inkar etmeyi! Ama uğurlar olsun görgü kurallarına. Seviyor musun beni? "Evet" diyeceksin, biliyorum, Sözüne güveneceğim ben de; ama yemin edeyim deme, Belki de tutamazsın; Zeus alay edermiş, derler Sözünü tutamayan aşıklarla. Romeo, beni seviyorsan, söyle bana açıkça. Sponsorlu Baglantilar Kolayca elde edilmiş sanıyorsan beni eğer, Çatayım kaşlarımı, naz yapıp "hayır" diyeyim sana, Ta ki sen kapanasın ayaklarıma. Yoksa dünyada yapmam öyle bir şey. Doğrusunu istersen güzel Montgue, Çılgınca seviyorum seni; belki de bu yüzden Hoppaca buluyorsundur benim hareketlerimi; Ama inan sevgilim, daha bağlı olacağım sana Daha kurnaz olup da çekingen duranlardan. İtiraf edeyim ki, daha çekingen davranmalıydım, Ama farkına varmadan ben, seni sevdiğimi, Ağzımdan işitmişsin. N'olur bağışla beni, Hafifliğe yorma sakın Karanlık gecenin açığa vurduğu çaresizliğimi. 

  ROMEO:
 Sevgilim, şu meyve ağaçlarının tepelerini gümüşleyen Kutsal ay üzerine yemin ederim ki…   

JULIET:
 Yemin etme kararsız ay üstüne sakın; Yörüngesinde her gece yön değiştiren ay gibi, Değişken olur sonra senin de aşkın. 

  ROMEO:
 Ne üstüne yemin edeyim? 

  JULIET:
 Hiç yemin etme; ama ille de edeceksen, O tanrı bilip tapındığım Sevimli varlığın üstüne et yeminini.

   ROMEO:
 Eğer yüreğimdeki sevgi… 

  JULIET:
 Dur, yemin etme yine. Senin varlığın bana sevinç veriyorsa da, Sevinç duyamıyorum bu geceki anlaşmadan; Pek acele, birden oldu, düşünüp taşınmadan; Daha "çaktı" diyemeden çakıp ta kaybolan Yıldırıma benziyor. Tatlım, iyi geceler! Bu sevgi tomurcuğu, öbür görüşmemizde, Yazın olgunlaştıran soluğuyla dönüşebilir güzel bir çiçeğe. İyi geceler! İyi geceler! Yüreğimdeki dinginlik ve huzur Dolsun senin gönlüne de! 

  ROMEO:
 Ah, sana doymadan mı bırakacaksın beni böyle? 

  JULIET:
 Nasıl bir doygunluk bekliyorsun ki bu gece?   

ROMEO:
 Aşkının katışıksız yeminini benimkine karşılık.  

 JULIET:
 Onu sana verdim bile, sen daha istemeden, Olsa da keşke bir kez daha versem. 

  ROMEO:
 Geri mi alacaksın yine? Peki, neden sevgilim? 

  JULIET:
 İçtenlikle geri vermek için sana. Elimde olan bir şeyi istiyorum hem, Cömertliğim uçsuz bucaksız denizler gibi, Denizler gibi derin sana olan sevgim. Sana ne kadar verirsem, o kadar çoğalıyor bende kalan, Sonsuz çünkü ikisi de.
   Seslendiler içerden, hoşçakal, canım sevgilim! "Geliyorum dadıcığım!" Unutma beni, tatlı Montague! Biraz bekle, şimdi gelirim.

   ROMEO: 
Ey kutsanmış mutlu gece! Korkuyorum gecedir diye, Bütün bu inanılmayacak tatlı şeylerin bir düş olmasından...

  JULIET: 
İki kelimecik daha, sevgili Romeo, Sonra da gerçekten iyi geceler sana! Saygıdeğerse aşkının eğilimi, Amacın evlenmekse, bildir göndereceğim adamla, Nerede, saat kaçta yapmak istiyorsan töreni; O zaman tüm varlığımı sana adar, Ardın sıra gelirim ta ölünceye kadar.   Ama kötüyse niyetin sana yalvarırım…   Vazgeç bundan, başbaşa bırak beni kederimle. Yarın birini yollarım.  

 ROMEO: 
Ancak seninle yaşar ruhum. 

  JULIET: 
Binlerce kez iyi geceler sana! 

  ROMEO:
 Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa. Öğrenciler nasıl ayrılırlarsa ders kitaplarından Öyle koşar seven sevdiğine giderken; Okula nasıl canı sıkkın giderse öğrenciler, Öyle ayrılır seven sevdiğinden  

 JULIET: 
Hişt, Romeo, hişt. Doğancı sesi gerek Ayartmak için bu erkek şahini! Kırık olur tutsaklığın sesi, gür sesle konuşamaz; İnletirdim yoksa Yankı'nın uyuduğu mağarayı. Sesi benimkinden de çok kısılıncaya dek Durmadan söyletirdim onun rüzgar sesine Romeo'nun adını. Romeo!       

ROMEO:
 Ruhum çağırıyor beni adımla! Geceleri ne de gümüşsü bir ses verir sevenlerin dilleri, En yumuşak müziktir dinleyen kulaklara.

   JULIET:
 Romeo! 

  ROMEO:
 Söyle sevgilim.  

 JULIET:
 Yarın kaçta göndereyim? 

  ROMEO: 
Dokuzda.  

 JULIET:
 Mutlaka gönderirim; daha yirmi yıl var sanki Unuttum neden çağırdığımı seni.  

 ROMEO:
 Anımsayıncaya dek beklerim burada. 

  JULIET:
 Büsbütün unuturum sen beklersen orada, Anımsadığım için seninle olmanın hazzını. 

  ROMEO: 
Ben de beklerim sen unutasın diye, Unuttuğumdan bu evden başkasını. 

  JULIET:
 Nerdeyse sabah olacak: Artık gitsen; Yine de şımarık bir çocuğun kuşu gibi uzağa gitme; Yaramazın, elinden bir parça salıverip de Sonra da verdiği özgürlüğü kıskanıp İpek bir iplikle geri çektiği Bukağıya vurulmuş tutsak gibi.

   ROMEO: 
Keşke kuşun olsaydım!  

 JULIET: 
Ne iyi olurdu, tatlım! Ama çok seveyim derken öldürürdüm seni. İyi geceler! Romeo'm elveda! Sabaha dek iyi geceler sana! 

  ROMEO:
 Uyku barınsın gözlerinde, barış da gönlünde, Uyku da ben olsam, barış da, ne tatlı bir dinlenme olur! Şu bizim kutsal pederin varayım hücresine Anlatıp bu mutlu olayı, yardımını dileyeyim...

Shakespeare

14 Haziran 2013 Cuma

Tirad

Ölmek
Ne ki ölmek zaten ya... ölmek
Ölmek uyumak sadece.
Düşün ki yalnızım. uykuda bitebilir bütün acıları yüreğin.
Çektiği bütün kahırlar insan oğlunun.
Uyumak.. ama düş görebilir insan uykusunda.
Çok kötü.. çok kötü..
Çünkü o ölüm uykularında sıyrıldığımız zaman yaşama kaygısından
öyle düşler görebilir ki insan.
Bir düşünsene ama işte bu düşüncede uzun yaşamayı cehennem eden.
yoksa kim dayanabilir ki zamanın kamçısına, zorbanın kahrına, gururun çiğnenmesine,
sevginin kepaze edilmesine, kanunların bu kadar yavaş, yüzsüzlüğün bukadar çabuk yürümesine.
kim dayanabilir kötülere kulluk etmesine iyi insanın,
bir göğsüne bıcak saplamak varken kim dayanabilir.
Kim ister ki tüm bunlara katlanmak
Ağır bir hayatın altında inim inim inleyip ter dökmek
ölümden sonraki birşeyden bu kadar korkmasa
bu kimsenin gidip de dönmediği
o bilinmez dünya ürkütmese bu kadar yüreğini kim dayanabilir?
Bilinç .. bilinç böyle korkak ediyor hepimizi.
Düşüncenin o soluk ışığı bulandırıyor gönülden gelen o doğal rengini

Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.

Hamlet
Shakespeare



22 Mayıs 2013 Çarşamba

Yine Sensiz


Bugün yine yoksun
Yine uzakta bir yerde
Yine sensiz, yine uzakta, yine sensiz...

Yine çaresiz tükendi yollar
Ben senden uzakta, uzakta...

Sevgini yolla bana, kendini yolla
Sen olmayınca yanımda
Hayat zor bana...

Grup İstasyon


20 Mayıs 2013 Pazartesi

Doğum Günün Kutlu Olsun


İnsanların yüzlerini göremiyorum
Boğazım düğüm-düğüm çözemiyorum
İstesen de yanına gelemiyorum
Tutsam şu karanlığı
Tutsam da yırtsam
Ah elim tutuşmasa, elini tutsam
Susmasan konuşsan sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü bağrıma bassam.

Doğum günüm bugünüm
Doğum günüm gülüm
Doğum günüm diyorsun.

Doğum günün kutlu olsun
Mutlu ol senelerce
Sana boncuktan kuş yaptım
Konacak pencerene
Karakollar beni alır sorgular gecelerce
Hiç bekleme belki gelmem, gelemem senelerce.

Söz: Ahmet Kaya
Müzik: Ahmet Kaya


14 Mayıs 2013 Salı

Gel Şuraya


sokak köpekleri gibi dalgın
akşamdan kalma yorgun argın
kaç şişedir bekliyorum
kaldırımlar galiba dargın

kapım kırık, kilit bozuk, gitar paslı
çalacak halim de yok işin aslı
kalbim kırık, kafam bozuk
dayanacak gücüm yok işin aslı

sıkıldım yalnız uyumaktan
gel şuraya koy başını gögsüme
usandım bomboş hayatımdan
gel şuraya koy başını gögsüme
yoruldum sensiz yaşamaktan
gel şuraya koy başını gögsüme

öyle büyük trajedilerde
kan dökülmeden kapanmaz perde
işte geldim gidiyorum
gururum paramparça yerde

kapım kırık, kilit bozuk, gitar paslı
çalacak halim de yok işin aslı
kalbim kırık, kafam bozuk
dayanacak gücüm yok işin aslı

sıkıldım yalnız uyumaktan
gel şuraya koy başını gögsüme
usandım bomboş hayatımdan
gel şuraya koy başını gögsüme
yoruldum sensiz yaşamaktan
gel şuraya koy başını gögsüme...

Demir Demirkan


10 Mayıs 2013 Cuma

Unutama Beni


Boğazında düğümlenen hıçkırık olayım
Unutma beni, unutama beni
Gözünden damlayamayan göz yaşın olayım
Unutma beni, unutama beni

Gölgen gibi adım adım
Her solukta benim adım
Ben nasıl ki unutmadım
Sende unutma beni, unutama beni

Bitmek bilmez kapkaranlık geceler boyunca
Unutma beni, unutamam beni
Ayrılığın acısını kalbinde duyunca
Unutma beni, unutama beni

Sevişirken, öpüşürken
Yapayalnız dolaışrken
Unutmaya çalışırken
Unutama beni, unutama beni...

Söz, Müzik; Erol Tanır


27 Nisan 2013 Cumartesi

Beni Bırakma


Belki güneş bir gün ikimiz için doğar 
Belki korkuları hayallerimiz boğar 
O masal günü gelinceye kadar 
Susuyorum, susuyorum 

Susadıkça yüzün düşer aklıma 
Korkar oldum düşlemekten 
Adını anarım çoğalır sesim 
Konuşmaktan düşünmekten özlemekten 

Gel bak bir elimde gökyüzü var hala 
Ötekinde kayıp giden yıldızlar la la 
Korkularda benim umutlarda 
Beni bırakma 

Kimse kimsenin herşeyi olamaz-mış 
Di'li geçmişten tek yaramsın sen 
Sensiz kimse miyim kimsesiz miyim bilmem , 
Hiç bilmek istemem hatta düşünmem 

Gel bak bir elimde gökyüzü var hala 
Ötekinde kayıp giden yıldızlar la la 
Korkularda benim umutlarda 
Beni bırakma...

Feridun Düzağaç

Cem Adrian

1 Nisan 2013 Pazartesi

Yol Yorgunu


az zaman oldu çok yalan içinde 
yalanlar bitmedi zamanın değişsede 
bildiğim bir şey var ben sana hep inandım 
yoruldum galiba yeniden yazıp yeniden oynamam 
yaktığın alevden bir daha kaçamam 
sus diyecek kalbim sen yinede sorarsan 
birlikte olamayız biz yaramız çok 
gitmekten usanmadık hiç sonumuz yok 
daha yenilmedik sadece biraz yol yorgunuyuz 
az zaman oldu çok yalan içinde 
yalanlar bitmedi zamanın değişsede

bildiğim bir şey var ben sana hiç kızamam 
susarım çaresiz bi gün özleyip yeniden arasan 
aradığın o numara yanlış insan 
ah edecek kalbim sen yinede sorarsan 
birlikte olamayız biz yaramız çok 
gitmekten usanmadık hiç sonumuz yok 
daha yenilmedik sadece biraz yol yorgunuyuz 
küstüğüme bakma yenilir dünya 
azılır öfkem biter zamanla 
geri dönerim yine gülerim 
sen bana bakma anlayamazsın 
neler kaybettin ne kaldı geri 
bir avuç sevgi birazda yalnız günlerim 
hepsi bu 
birlikte olamayız biz yaramız çok 
gitmekten usanmadık hiç sonumuz yok 
daha yenilmedik sadece biraz yol yorgunuyuz

Son Dört


29 Mart 2013 Cuma

Baba Bak

Baba bak ben daha büyümedim ki 
Evet yalnız uyuyorum artık geceleri ama 
Baba bak ben daha büyümedim ki 
Evet kendim giyiyorum artık giysilerimi ama 
Baba bak ben daha büyümedim ki 
Baksana özlüyorum delicesine seni 

Bu kalabalıkta neyin nesi baba, 
Her yerde fotoğrafın 
Ne çok sevenin varmış senin baba 
Neden ağlıyorlar ama anlamadım 
Özledim traş olmuş yumuşak yanağını baba 
Çık hadi ortaya sana sarılayım 
Özledim sımsıcak yüreğini baba 
Çık hadi ortaya ben seni özledim 


Grup Zeugma

Söz : Turgut Raviş 
Müzik : Umut Karabay & Aykut Karabay



20 Mart 2013 Çarşamba

Doğum Günü



Yarım kalmış bir sevdanın
Günlüğünü tutuyorum
Zaman kayıp giderken ellerimden
Bak sensizliği de yaşıyorum
Seni unutmaya çalıştım ama
Hatırlamakla başladım sadece
Doğum gününü kutluyorum sensiz
Senin olduğun bu şehirde

Bu aşkın bedelini
Sensizlikle ödüyorum
Üzgünüm seni kalbimden
Söküp atamıyorum

Denedim yerine sevmeyi
Bu aşktan vazgeçmeyi
Kolaysa sen gel
Unut beni...

 Zeugma

Söz : Murat Dabanlıoğlu 
Müzik : Bora Par


18 Mart 2013 Pazartesi

İlkbahar


Yüzümü bulutlara kaldırıp
Dua eder gibi mırıldanıyorum
Kuşlarla, otlarla yıkanıyorum
Rüzgârla, ilkbaharla

Güneş gözkapaklarımı ısıtıyor
Ah! Güvenilmez ilkbahar güneşi
Rüyada mıyım, gerçek mi bu
Hem var gibiyim, hem yok gibi

Bir güney kentinde, bir kıyı kahvesinde
Başakların sonsuz salınışı
Burada, kendimle başbaşa
Ömrümü böylece tamamlayabilirim

Bir kuşu dilinden hiç öpmedim
Belki bir gün öpebilirim
Belki bir gün rüzgâr olurum ben de
Eserim başakların üzerinden
Kalbim bir yaz gününe karışsın isterim
Bir kuş cıvıltısında doğmak için yeniden


Ataol Behramoğlu

15 Mart 2013 Cuma

Rüzgar İçin Sözler

Kış ayini, ateş dansı
Ne kadar uzağa gidebilirsin ki?
Düş zamanı, bir yalnızın
Ne kadar yakında durabilirsin ki?
Aniden patlayan,
Gözyaşı sağanakları…
Rüzgâr için söylenen sözler bunlar.
İç zamanı, bir keşişin
Dualardan hemen sonra dağılan yüzler-
Dış zamanlı, bir serseri
Ne kadar haklı olur hiç bilmem ki…
Aniden patlayan,
Gözyaşı sağanakları…
Rüzgâr için söylenen sözler bunlar.
Ardında bıraktığın izler;
Rüzgâr için söylenen sözler.


MŞŞ

Bas gitar: Mşş ve Anıl Çifter
Vokal: Çağdaş Özmen
Elektik ve akustik gitar: Çağdaş Özmen, Anıl Çifter
Geri vokal: Mşş, Çağdaş Özmen, Nihal Tecimer
Davul: Burak Karataş

12 Mart 2013 Salı

Kadıncığım



oyluk kemiğimi çıkarıp
kendime bir kadıncık yaptım
ve bir şamar vurup
rafa oturttum

ben evden çıkınca
kadıncığım yemeklerimi pişirdi
söküklerimi dikti
ve akşam olunca
korkusundan
çıkıp rafa oturdu

geceleri kadıncığımın dizlerine korum başımı
ve üç kıl koparınca
uyurum
Asaf Halet Çelebi

9 Mart 2013 Cumartesi

YERÇEKİMLİ KARANFİL



Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde  
Oysaki seninle güzel olmak var  
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi  
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda  
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.  
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte  
Sen de bir başkasına  veriyorsun daha güzel  
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor  
Derken karanfil elden ele.  
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle  
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil  
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk  
Birleşiyoruz sessizce.  
  
Edip CANSEVER  

7 Mart 2013 Perşembe

Uzun Geceler



Uzun geceler boyunca, düşünü sardım doyunca
Kurak mevsimler boyunca, nergis düşledim doyunca

Derdine derman olup, gönlüne ferman olup
Fikrine kurban olup, seyrine hayran olup

Biraz buruk biraz garip, haberlerin doyurmuyor
Yanındayken kolay elbet, sen olmadan uyunmuyor

Uzun geceler boyunca, düşünü sardım doyunca
Kurak mevsimler boyunca, nergis düşledim doyunca

Derdine derman olup,gönlüne ferman olup
Fikrine kurban olup,seyrine hayran olup

Biraz buruk biraz garip, haberlerin doyurmuyor
Yanındayken kolay elbet, sen olmadan uyunmuyor

Söz müzik: Cem Kısmet
Pilli Bebek