2 Mayıs 2010 Pazar

dikenli teller


biz ki
iki çiçektik
toprak ananın cömert bağrında
boy atan

zaman
aramızda
dikenli tel

30 Nisan 2010 Cuma

Nefes Bile Almadan


Kelebek kadar ömrümüz var
Sevmek lazım, hemen başlayalım
Kaybedecek daha neyimiz var
Aşk için ne gerekiyorsa hepsi bende var
Nefes bile almadan seviyorum seni
Sarmaşıklar gibi sardın kalbimi
Değiştirdin kanımı koydun zehrini
Örümcek gibi ördün zihnimi
Düşündükçe daha çok isterim seni
Nefes bile almadan seviyorum seni
İçimde dolaşan alkol gibi
Sana gitgide sarhoş oluyorum
Ruhumu kaybetmiş gibi
Sadece senin için yaşıyorum
Nefes bile almadan seviyorum seni

Redd

http://video.google.com/videoplay?docid=2832524535971113228#

29 Nisan 2010 Perşembe

Demli Bir Sevda


Üzerine sünger çekilmiş sevdalarıma inat,
Demli bir çay gibi geldin,
Yorgun hayatımın ortasına.
Bir hoşçakal zamanında.
Ama olsun yinede,
Bir parmaklık bal tadındaydın.
Gönlümün kırık telinin,
Bitmemiş bestesi gibi.
Hikayelerini anlat bundan böyle,
Yıldız saydığım gecelere.
Tazece bir öpücük yolla,
O zaman, ben de güleceğim.
Derince bir nefes al,
Şu içime sindiremediğim dünyadan.
Gözlerinde demlensin zaman, ağırdan.
Bu defa sevinçten olsun,
Kahveden dökülen inciler.
Usulca deyiver,
Yıdızlı gökler merhaba.
Gül dalı, martı çığlığı,
Ve Akdeniz´in ılık mavi tuzu,
Merhaba...

Faruk TEKİN

28 Nisan 2010 Çarşamba

Sen Gidiyorsun


Gidiyor ellerin
Gidiyor sesin
Gidiyor nefesim ama
Hepsinden önce
Sen gidiyorsun
Gidiyor yarınım
Gidiyor ellerim
Yaşamım sebebim gidiyor ama
Hepsinden önce
Sen gidiyorsun
Kalıyor yastığıma sinmiş kokun
Kalıyor sevişmelerimizin son şahidi
Sen gidiyorsun
Gitmek tüm kalanları yanında götürmekmiş
Ben bilmem sen bilirsin elbet
Sen gidiyorsun
Dur dur gitme
Bir bakış borcun var bana
Son gidişinden
Vur kır parçala
Sen kazan bu aşkı ama
Bırak benim olsun harcanacak son kurşunlar
Sen yaz sen oyna kalan tüm perdeleri ama
Bırak benim olsun bize dair bütün alkışlar...

Gripin


http://www.youtube.com/watch?v=LHqIxQ-jrYU

Müsait Bir Yer


Öyle bir düş ki bu,
Doğruya yakın gerçeğe uzak,
Yolun sonu kara toprak,
Issız bir son durak,
Her birimizin içinde,
Biraz aşk var,
Biraz yalnızlık olduğu kadar,
Gel sen gel de sinemize dönelim,
Kendi yolumuzu kendimiz çizelim,
Aşka gelince kalpleri durdurup,
Müsait bir yerde inelim,
Öyle bir düş ki bu,
Hayale yakın hayata uzak,
Yolun sonu kara toprak,
Issız bir son durak
Her birimizin içinde,
Umudu var en az korkuları olduğu kadar,
Gel sen gel de sinemize dönelim,
Kendi yolumuzu kendimiz çizelim,
Aşka gelince kalpleri durdurup,
Müsait bir yerde inelim...

Gripin

http://www.dailymotion.com/video/xcjb6b_gripin-musait-bir-yerde-2010-yepeye_music

Teşekkür


Tüm ada sakinlerine, bu güzel program için
çok teşekkürler...

27 Nisan 2010 Salı

HerDemMavi


mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

23 Nisan 2010 Cuma

Zifiri


Bak yine uyku yok gözümde
Zifiriyim bir yerlerde
Dur geri döndür beni sende
Ölüm olsan götür benide

İçtiğim şaraptı hayalin
Yakar bir cigara biterim
Dumanında yitip giderim
İçime seni çekerim

İçtiğim biraydı hayalin
Yakar bir cigara biterim
Dumanında yitip giderim
İçime seni çekerim of

Sensiz kötüyüm beterim
Çıkmaz sokağın biriyim
Öksüz kaldım yetimim ben
Sönmüş ateşin külüyüm
Zindan oldum hapisim ben

Sensiz kötüyüm beterim
Çıkmaz sokağın biriyim
Öksüz kaldım yetimim ben
Sönmüş ateşin külüyüm
Zindan oldum hapisim ben
İsmin dilimdeki bin keder

Bak yine uyku yok gözümde
Zifiriyim bir yerlerde
Dur geri döndür beni sende
Ölüm olsan götür benide

İçtiğim şaraptı hayalin
Yakar bir cigara biterim
Dumanında yitip giderim
İçime seni çekerim

İçtiğim biraydı hayalin
Yakar bir cigara biterim
Dumanında yitip giderim
İçime seni çekerim of

Sensiz kötüyüm beterim
Çıkmaz sokağın biriyim
Öksüz kaldım yetimim ben

Sönmüş ateşin külüyüm
Zindan oldum hapisim ben

Söz & Müzik: Rüzgar Pehlivan

http://www.youtube.com/watch?v=ha3oS1MAOYA

http://www.youtube.com/watch?v=kGylLNsk6yU&feature=related

Biri Rüzgar'dan diğeri Ferhat'tan ikisi de güzel...

22 Nisan 2010 Perşembe

Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm


Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
Verdi mi adama her şeylerini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği
Kızılırmak parça parça olasın
Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
Taş toprak arasında türküler arasında
Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını
Dicle kıyılarına tiren varınca
Büyük bir gökyüzü git allahım git
Genel olarak önce kaşları görünür
Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
Gül kurusu
Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar...

Cemal SÜREYA
(1955)

Aşka Sabah Serenadı


Seni, yatağında yakalamalıyım bir sabah erkenden
Yüzün saçlarınla saklı olmalı
Duymazsan adımlarımın sesini
Nefesim uyandırsın seni
Yada
Omuzbaşına indirdiğim bir öpücükle uyandığında
Usulca açtığın gözlerin şaşırmalı gözlerimde
Ve o kısık
Özlem kokan sesinle
Hoş geldin demelisin

Ellerin beş kez uzansın boynumu avuçlamaya
Her defasında, beklemek yılgınlığıyla
Küskün çekilsin geriye
Dudakların da, gelen her güzel sözcüğü tutsak etsin isterse
Yeter ki bak gözlerime
Bak güneş gibi
Bakarsan sana denizimden kucaklayıp getirdiğim mavilerden veririm
Bakarsan avuçlarında yıldız kuşu olur, yanıbaşında sevinçli insanlar
Sonra martı gülüşleri
Bir de her sabah yeniden yaratılan
Bir yaşamın penceresi

Ardından haydi derim, ürkekliğine aldırmadan
Haydi gidelim seninle düşlerime
Boş bir film şeridinden düşeriz, belki
Bir tek ikimizin bildiği baharına
Sen, nazlı bir bebeksin ya
Alıp kucağıma anadenize götürürdüm avutmak için
Ama tam mavilerden geçerken
Yani denizden yani gökyüzünden gözlerinden yani
Yeniden yaratırken yaşamı işte
Sakın susma, ansızın gülümse olur mu?
Alnından bulutlar kalkıp gitsin böylece

Seni, yatağında yakalamalıyım bir sabah erkenden
Yüzün saçlarınla saklı olmalı.
Sen açık unutmuşsun da kapını
Duymamışsın gelişimi
Girip, saçlarında saklı yüzünü bin kez daha çizmeliyim beynime
Alnıma koymalıyım kirpiklerinin öldüren yanını
Ama sen uyandığında herşeyden habersiz
Dudaklarında bir bahar bulmalısın, kulaklarında martı sesleri
Ve avuçlarında,
Yeniden yaratılmış bir yaşamın penceresini


Zübeyir KINDIRA

ses



Çeneni avuçlarının içine alıp,
duvara dalıp
kalma!..
Çeneni avuçlarının içine alma!..
Kalk!
Pencereye gel!
Bak!
Dışarda gece bir cenup denizi gibi güzel,
çarpıyor pencerene dalgaları...
Gel!
Dinle havaları;
Havalar seslerin yoludur,
havalar seslerle doludur;
Toprağın, suyun, yıldızların
ve bizim seslerimizle...
Pencereye gel!
Havaları dinle bir;
Sesimiz yanındadır,
sesimiz seninledir...

Nazım HİKMET

Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım


Bulutlardan beyaz, gökyüzünden mavi aldım
Denizlerden sonsuzluk, gözlerinden umut aldım
Yıldızlardan ışık, kuşlardan haber aldım
Annemden önlük, Tanrıdan inanç aldım
Ben bu şarkıyı sana yazdım...

Gecelerden yalnızlık, sabahlardan umut aldım
Sesleri dinledim, dinledim cesaret aldım
Gözyaşlarından şarkı, karanlıktan korku aldım
İçine biraz hüzün, hüzün kattım
Şarkı yaptım.
Ben bu şarkıyı sana yazdım...

Söz: Cem Adrian Müzik: Cem Adrian

http://www.youtube.com/watch?v=D07EQNsGGTU

21 Nisan 2010 Çarşamba

Teşekkür


HerDemMavi programını tek başına kotaran,
adamızın temel direği sevgili Mavigün'ümüze,
gönül dolusu teşekkürlerimizi sunuyoruz...

20 Nisan 2010 Salı

HerDemMavi


İllaki mavi,
neden mi?
çünkü;
mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

19 Nisan 2010 Pazartesi

uyusun da büyüsün


Tüketme nefesini maviş kızım,
Bildiğin Türkçe kıt gelir masallarıma.
Sözden sazdan anlamazsın,
Kuştan, yapraktan haberin yok.

Biz yaşlılar neler de bilmeyiz,
Hele sen belle dilimizi.
Biliriz de güzel güzel laf etmesini,
Çekiniriz konuşmaktan;
Yazmasını bilir, yazamayız,

Üzme beni yum gözlerini,
Uyutacak ninnilerim yok.
Türküler mi istersin benden,
Bağrıyanık memleket türküleri,
Ne arasın bizde o ses
Islıkla söylenir
Kaçak şarkılar mi istersin;
Bunlar size gelmez
Uykusunu kaçırır çocukların.

Sana hazır ninniler söylesem
Bahçeye kurdum desem salıncak,
İnanir mısın?
Ne bahçe var, ne de beşik...
Bir arabacık da mı istemezdi şu asfalt?
Yorganın, yatağın iğreti,
Doğdun doğalı, ne oyun gördün,
Ne oyuncak!

Uyu benim maviş kızım.
Dem geçecek, devran geçecek,
Keloğlan murada erecek,
Sökülecek Hasbahçenin çitleri
Ağlayan nar gülecek!

Rıfat Ilgaz

16 Nisan 2010 Cuma

Yol İşareti


Sevdinse...
Aşkında yitip yok oldun,
Karıştıracaksın günü, ayları.
Sevgi yollarında ne kaide, kanun
Kendin aşmalısın bu dolayları.

Eriyip kendini yok sanacaksın
Bu derdin olmayıp özge çaresi
Sen hız hız "kazaya" uğrayacaksın
Yoktur bu yollarda yol işareti

Bahtiyar Vahapzade

14 Nisan 2010 Çarşamba

ÇOCUKSUN SEN / I


Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan

Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen

Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.

Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil...

Ahmet Telli