Özdemir Asaf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Özdemir Asaf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2010 Çarşamba

7 Ağustos 2009 Cuma

Aşk


Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

Özdemir Asaf

29 Haziran 2009 Pazartesi

Bekle Dedi


Bekle dedi gitti
Ben beklemedim, o da gelmedi...
Ölüm gibi bir şey oldu
Ama kimse ölmedi...

Özdemir Asaf

Bu Sevgidir


Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir.
Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.
Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir.
Yalnız ben biliyorsam bu aşktır.
Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır...

Özdemir Asaf

Sensiz


Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
Hem dalgaların dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.
Hep boş konuşurduk hatırlar mısın?
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala...

Özdemir Asaf

3 Nisan 2009 Cuma

Çizgi


Kendimi sileceksem, bilirim sende varım.
Senin ben yarısıyla seni ben tamamlarım.
Seni sende bütünler, sana sende inanır,
Seni sende silerim, seni bende yazarım.

ÖZDEMİR ASAF

Başka- Kendilerimiz İle Kendi


"Akıllı olduğunu düşünemeyecek kadar akıllı
Deli olduğu düşünülmeyecek kadar delinin
niçindenliğini bilmediği sıkıntısı geçiyor"

Uyanmak, bir akşam bir adamı yatağından kaldıracak.
Adamın gözleri adama uyanışı anlatacak.
Gözleri gel gel diyecek.
Doğrulmak adamı kucağına alacak.
Adımın birincisi ayağına sarılacak.İkinci adım birincisinin içinden doğacak.
Adımlar ana-oğul babasız sıralanacak.
Adamın gözleri adama bak bak diyecek.
Pencere adamın gözlerini kuşatacak,
Bakışlarını caddeye serecek
Görüşleri yayılacak.
Caddede insanlar gezinecek.
Oda bu sırada işe karışacak,
Adamı dışına çıkaracak.
Çıkmak öbür fiillere komutan çıkacak,
Merdivenlere indir komutunu verecek.
Merdivenler onu bir kapıya itecek.
Kapıya açıl komutu gelecek.
Kapı bu işi adama yaptıracak.
Evin içi dışına dönecek,
Burada adama karış komutu ulaşacak.
Adam saf saf yanaşacak,
Bakmaya alışmak adama gördürecek.
Görmek adamı sürekli bunaltacak.
Adam gördükçe şaşıracak,
Şaşırdıkça sürekli görecek.
Adam bilmek fiilini arayacak,
Ama bulamayacak.
Adam geleni geçeni kendi sanacak.
Bu ne kadar çok kendim diyecek.
Hep başkalarını görecek.
Hani ben, nerede ben diyecek.
Anlamak isteyecek ─ bir istemeseydi─ .
Anlamakla bunu istemek yan yana gelecek
Bir çağ bitecek, biri başlayacak.
Neden-, niçin-, nasıl’a yönelecek ─ ya yönelmeseydi─ .
Anlamak fiili ─ ister istemez─ birden adama verilecek.
Adamın durumu belirecek, hızı gelişecek.
Ayarı insanca bozulacak.
Neleri anlamalı, neleri değil, ayıramayacak.
Başka-kendilerini görünce şaşıracak.
Kendi-başkalarını onlarla karıştıracak.
Önünden boyuna başkaları geçecek,
Önünden boyuna kendisi geçecek,
Bu ne kadar çok ben diyecek.
Aralarında bir yabancı arayacak.
Kendinde bir yabancı arayacak.
Bu ne kadar çok yan yana ben diyecek.
Ben kendime nereden gireyim diyecek.
Ben kendimden nasıl çıktım diyecek,
Ne zaman diyecek, niçin diyecek.
─ Diyecek de ne olacak─
Olan olacak olduğunca, olacağınca.
Bu andan o ana olanca.
İş işden geçecek.
Adama bir yardımcı fiil birden düşecek.
Adam onu ilkin bir şey sanacak.
Onunla düşünmeye alışacak.
Düşünceleri onunla kör-topal gidecek.
Adam bundan şımaracak.
Dur şununla bir iş göreyim diyecek,
Eline cebi değecek.
Adam ile tabancası birleşecek.
O anda bütün öbür fiiller ondan geri alınacak.
Adam ateş edecek.
Bütün fiiller ona geri verilecek..
Adam birini vuracak..
Adam kendini vuracak..
Adam beni vuracak. Bilecek..
Ler, siniz.
Perde burada inecek.
Perdenin önündekiler donup kalacak..
Lar, sınız.
Perdenin arkasındakiler bekleyecek..
Ler, siniz.
Bir ölü yerde uzanık yatacak.
Vuranı görenler vurulanı görmek isteyecek.
Tıklım tıklım insanlar eğilecek.

Kim baktıysa görecek.
Yerde kendini görecek.
Hepsi başkayı umduğunda şaşıracak.
Dışlarına binlerce A çıkacak.
A’lar çelik teller gibi dolaşacak.
İçlerine birer nefes Hi dolacak.
Yerde yatanda herkes kendini tanıyacak.
Bir perde aralanacak
Vuran ortaya çıkacak.
Ortaya çıkanda herkes kendini tanıyacak.
Herkes kendini tanıyınca iş bitmeyecek,
Başlayacak...

(20 Şubat 1955 Pazar-
21 Şubat Pazartesi, saat 3.20)

ÖZDEMİR ASAF

25 Mart 2009 Çarşamba

Yer


Bir yerde o varsa,
Onda da bir yer vardır.
Yer nerede ya da ne kadarsa;
O yoksa, yok kadardır.
Ama bir de o varsa,
Yer hem hep kadar, hem her kadardır.

Özdemir Asaf

10 Mart 2009 Salı

Affedilmeyen...



Muhakkak ki hayatımızda birçok yanlışlıklar ve hatalar yapmışızdır. Evet affedilmeyi beklediğimiz çok anlar olmuştur. Özellikle, bir hatamıza karşı acımasızca yargı ve infazda bulunanlara karşı yüreğimizde bir burukluk hissetmişizdir.
Halbuki başkalarını affedebilmek bir erdemdir...
Goethe bu yaklaşımın büyüklüğünü şöyle dile getirmektedir; “Hiç kimse, affettiği zaman olduğu kadar yükselemez." Affetmeyi düşünmeye başladığımız anlarda içimizdeki gurur, özür dilemeyi engelleyerek büyüklük yolunda set olmaktadır. Arkasından ağlayacağımız ve üzüleceğimiz insanların hatalarını affederek onların yüreklerinde taht kurmak varken ne diye onların hatalarını sırtımızda taşırız. Aslında affettiğimiz suçlar başkalarına değil, kendimize yaptığımız bir iyiliktir.
Robin Sharma der ki ; "Size kötülük yapan birini düşünmeye adadığınız her dakikanız, çok daha değerli bir arayışınızdan çalınmış bir zamandır.” Mark Twain bunu çok güzel bir benzetmeyle açıklamıştır; "Bağışlamak, menekşelerin onu ezen topuklarda bıraktığı hoş bir kokudur.” Yaşamımızı güzel kokularla süslemek varken, nefretin çürümüşlüğünde kendimizi kaybetmeye ne gerek var. Deneyin affetmenin güzelliğini siz de fark edeceksiniz. İnsanların yanlışlarına göstereceğiniz af duygusu size saygı ve sevgi olarak geri dönecektir...

Siyah beyaz tuşlarında piyanomun
seni çalıyorum şimdi.
Çaldıkça çoğalıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboluyorum.

Seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak .
Her şey sen oluyor her yer sen
ben ölüyorum.

Sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın.
Rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum.

Duymak istediklerimi söylemiyorsun
hiç dokunmuyorsun bana.
Sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı.
Ben gidiyorum.

Özdemir Asaf

23 Şubat 2009 Pazartesi

SHAKESPEARE'DEN SHAKESPEARE'E


Çok şey var
Olmakla olmamak arasında

Bence bütün ve her şey
Bölmekle çıkarmak arasında

Çokluk ikiye bölerler her şeyi
Toplamakla çarpmak arasında

Ben dörde bölerim her şeyi
Gitmekle kalmak arasında

Bir yokluk, yok olmak
Aldanmakla inanmak arasında

Bir varlık, var olmak
Unutulmakla unutmak arasında

Ben yok oldum kimi zaman
Yok olmamak içindim kimi zaman

Var oldum öyle anlar oldu ki
Var olmamak içindim kimi zaman

Her şey senin yüzünden
Deyip çıkmak vardı aradan

Ama ben bilirdim ki
Benim yüzümdendi de çoğu zaman

ÖZDEMİR ASAF

22 Şubat 2009 Pazar

Yalnız'ın Durumları...


I
Her şeyi süpürebilirsin;
Sonbaharı süpüremezsin.

Sen herşeyi süpürebilirsin;
Sonbaharı süpüremezsin.

Yalnız'sa,
Sürekli bir sonbaharı
Süpürür hep...
Düşünemezsin.

II
Yanar
Sobasında
Yalnız’ın
Üşüyen
Bakışları.

Lâmbasında
Karanlığa dönük
Bir ışık
Titrer
Sönük-sönük.

Penceresi
Dışına kapanmıştır,
Kapısı
İçine örtük.

III
Yalnız
Bin yıl yaşar
Kendini
Bir an’da

IV
Yalnız’ın
Nesi var, nesi yoksa
Tümü birdenbiredir.

V
Yalnız
Bir ordudur
Kendi çölünde...

Sonsuz savaşlarında
Hep yener
Kendi ordusunu.

VI
Yalnız’ın
Sakladığı bir şey vardır;
Boyuna yerini değiştirir,
Boyuna onu arar...

Biri bulsa diye.

VII
Yalnız
Hem bilgesi,
Hem delisidir
Kendi dünyasının.

Ayrıca;
Hem efendisi,
Hem kölesidir
Kendisinin.

Tadını çıkaramaz
Görecesiz dünyasında
Hiçbirisinin.

VIII
Yalnız
Sürekli dinleyendir
Söylenmemiş bir sözü.

IX
Sözünde durması
Yalnız’ın yalancılığıdır
Kendisine...

Hep yüzüne vurur utancı...
O yüzden
Gözlerini kaçırır
Gözlerinden.

X
Yalnız’ın odasında
İkinci bir yalnızlıktır
Ayna.

XI
Yalnız
Hep uyanır
İkinci uykusuna.

XII
Yalnız
Kendi ben’inin
Sen’idir.

XIII
Bir sözde saklanmış bir yalanı
Bir gözde okunduğundan
Bakmaz kendi gözlerine bile.

XIV
Her susadığında
O
Kendi çölündedir.

XV
Kendi öyküsünü
Ne anlatabilen,
Ne de dinleyebilen.

Kendi türküsünü
Ne yazabilen,
Ne söyleyebilen.

XVI
Bir zamanlar güldüğünü
Anımsar
da...

Yoğurur hüzün’ün çamurunu
Avuçlarında.

XVII
Yalnız
Aranan tek gördü tanığıdır
Yargılanmasında
Kendi davasının...

Her duruşması ertelenir
Kavgasının.

XVIII
Yalnız
Hem kaptanı
Hem de tek yolcusudur
Batmakta olan gemisinin...

Onun için
Ne sonuncu ayrılabilir
Gemisinden,
Ne de ilkin.

XIX
Yalnız’ın adı okunduğunda
Okulda ya da yaşamda...
Kimse
“Burada”
diyemez...
Ama
Yok da...

XX
Uykunun duvarında başladı...
Önceleri bir toz gölgesi sanki;
Sonra bir yumak yün gibi.

Ama şimdi iyice görüyor
Örümceğin ağını
Gün gibi.

XXI
Yalnız
Duymuş olduğunun sağırı,
Görmüş olduğunun körü
Dür...

Ölür ölür öldürür,
Öldürür öldürür ölür.

Duyduklarını unutur,
Duyacaklarını düşünür.

XXII
Yalnız’ın adına
Hiç kimse konuşamaz...

O
Kendi kendisinin
Sanığıdır.

XXIII
Yalnız
Önceden sezer
Sonra olacakları...

Paylaşacak biri vardır;
Anlatır anlatır ona
Olanları, olmayacakları.

XXIV
Her leke
Kendisiyle çıkar...

ÖZDEMİR ASAF

Yarış


Herkes herkesi seviyor...
Hepsi de başka türlü seviyor.
Herkes herkesi sevmesin, gerek yok.
Adam azaldı, sevgi de elden gidiyor...

("Bana, sen haklısın diyorlar,
Hayır hayır, ben çok haklıyım.")* bilen biliyor.
Bu yarışın dışında kalanlar,
Adamı sevgi, sevgiyi de adam ediyor...

(*)Friedrich Nietzsche

ÖZDEMİR ASAF

3 Şubat 2009 Salı

Yalnızlık nedir göreceksin...


YALNIZLIK

Yalnız kaldınız sanırsınız,
Biliyorum.
Yalnız bırakılmışsınız,
Biliyorum.
Ötesi yok...



Ötesi var:
Yalnızlık,
Müziğin bile seni dinlemesidir...
Yalnızlık,
İnsanın kendine mektup yazması
Ve dönüp-dönüp onu okuması
Yalnızlığın da ötesidir...

Özdemir Asaf

LAVİNİA


Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme Lavinia.
Adını gizleyeceğim,
Sen de bilme Lavinia...

Özdemir Asaf

Sesiniz


Siz gittiniz, gittiniz, gittiniz,
Ben kaldım, kaldım, kaldım,
Sesiniz kaldı, onda kaldım,
Yöneldim yüzünüze baktım,
Yöneldim gözlerinize baktım,
Orada yansıyan bana baktım.
Yalnızlığımı nasıl anlayacaktım.

Özdemir Asaf

İsimsiz...


Biri sana sorarsa;
Sana, beni sorarsa;
Gitti, der misin?
Gittiğimi söyler misin?
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin?

Özdemir Asaf

Yuvarlağın Köşeleri...


Aşka gönül ile düşersen yanarsın.
Zeka ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın.
Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.

Özdemir Asaf

31 Ocak 2009 Cumartesi

Sabaha Kadar


Dünya o kadar büyük ki;
Bir noktayım ortasında, ne yapsam.
Bazan da o kadar küçülüyor ki dünya,
Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam.

Hayat o kadar uzun ki,
Öyle bitmez geliyor ki bir an...
Bir de bakıyorum, o kadar kısalıyor ki;
Ne çıkar, diyorum, bir hayattan...

Saadet o kadar lazım ki yaşayana;
Billahi can verir uğrunda insan.
Hem o kadar boş ki mesud olmak,
Gün yüzü görmeden ölenlerin arkasından.

Ben o kadar önemli kişiyim ki,
O kadar iyiyim ki aklım ve düşüncelerimle.
O kadar fenayım ki ben
Delice niyetlerimle...

Gece; ne kadar karanlık ve sessizsin...
Öyle kaplıyorsun ki evleri, denizleri.
Hem o kadar aydınlık ve seslisin ki;
Çılgınca coşturuyorsun bizleri...

Sabah; bir yeni dünya gibi geliyorsun;
Öylesine süslü, öylesine sadesin ki...
Sen o kadar güzelsin ki sabah,
O kadar güzelsin ki...

Özdemir Asaf

Sesiniz...


Siz gittiniz, gittiniz, gittiniz,
Ben kaldım, kaldım, kaldım,
Sesiniz kaldı, onda kaldım,
Yöneldim yüzünüze baktım,
Yöneldim gözlerinize baktım,
Orada yansıyan bana baktım.
Yalnızlığımı nasıl anlayacaktım.

Özdemir Asaf

Günbegün


Benim mezarlarımda ölü yok;
Hep yaşamış olanlar var...
Anılarımda bir yer
Dinmeksizin acıyor,
Günbegün,
Bundan...

Güldüğümü görenler
Bana bakıyor,
Görüyorum...
Ağlasam geçer,
Biliyorum...
Ağlanmıyor...

Özdemir Asaf