Yıllar geçmişti aradan...altüst olmuştu hayatı,felek örümcek kılığına girmiş ağlarla donatmıştı tüm hayatını...saçı sakalı birbirine karışmış,insanlıktan çıkmış vaziyetteydi şuan.Küçük bir meyhanenin kuytu bir köşesinde cebindeki son parasıyla birasını yudumluyordu Soner..Hatırladığı tek şey bir yanlış anlaşılma sebebiyle Sevil'den yediği tokattı...Evlilikle geçen zamanı da dahil çapkınlık peşinde koşmuştu hep,Sevil'i gerçekten sevmeye başladığı,kendini bir baba bir eş hissetmeye başladığı anda suçu olmadığı halde Sevil'den yediği tokadın sancısı hala yanağındaydı...
Yıllar geçmişti aradan....kendini ifade edebilmek,suçsuz olduğunu söyleyebilmek,yanlış anlaşıldığını izah edebilmek için çok uğraşmıştı ama sabıkalı geçmişi sebebiyle tüm uğraşıları sonuçsuz kalmıştı...Sonunda sessiz sedasız hem sevdiklerinden hem de evinden uzaklaşmıştı...Tanımadığı,tanınmadığı başka bir şehirde bulmuştu kendini...Fazla malı mülkü,parası yoktu ama elinde avucunda ne varsa nakde çevirmiş,ayrılacağı sabah yazdığı küçük bir not ile oğluna bırakmıştı...
Şimdi ise günübirlik işlerde çalışıyor, kazandığı üç beş kuruşu da meyhane köşelerinde harcamaktaydı...Ayrıldığından bu yana her akşam olduğu gibi müdavimi olduğu meyhanede aynı masaya oturmuş birasını yudumluyordu...yine her zaman ki gibi anılara dalmıştı...yanına oturan delikanlının farkına bile varmamıştı...anılarla dolu anın etkisinden çıktığı vakit karşısında duran delikanlıyı görünce bir an irkilmiş, kendini toparladığında:
-merhaba delikanlı..diyebilmişti.
Yaşı itibariyle henüz kocamamıştı..ama görünüşü bir enkazı andırdığından delikanlının:
-merhaba beyamca..cevabını almıştı.
Küçük bir tebessümle " o kadar kötü mü halim" demişti Soner...Tam bana müsade diyecekti ki
-lütfen rahatsız olmayın,buyurun birlikte oturup sohbet edelim demişti delikanlı..
-hayırdır ! dedi kendi kendine Soner..Tanımam etmem, sen de beni tanımazsın , neyimiz olacak konuşacak diye geçirdi aklından...ama karşısındaki genci de kırmak istememişti nedense...
-ne konuşacağızki delikanlı..
-hiç
-nasıl hiç?
-kuşlardan,böceklerden ,havadan-sudan,doğadan,dünyadan..sen neden konuşmak istersen...
Allah Allah !!!....çattık mı delinin birine diye geçirdi içinden Soner..
-Benimle dalga geçmek için mi geldin masama delikanlı dedi Soner.
- Estağfurullah bey amca ,öyle bir niyetim yok.Sadece sizinle sohbet etmek istemiştim...Bir hafta önce gelmiştim bu meyhaneye, üniversitede tez konumla ilgili bir araştırma yapıyorum.Geçen hafta geldiğimde yine bu masada oturmuş,dalmış gitmiştiniz,sanki dünya ile tüm bağlantınızı koparmış gibiydiniz...ilgimi çok çektiniz,bir hafta boyunca geldim buraya ve her akşam aynı halde buldum sizi...merak ettim nedendir bu haliniz..Yapım gereği severim insanlarla sohbet etmeyi ve tanımam veya tanımamam mühim değil karşımdakini...
-evlat halimi görmüyor musun ? var mı bende sohbet edecek hal ?
diyerek kesti delikanlının sözünü..
-Belli ki bir sıkıntı,derdin,hayata karşı hayal kırıklığın var...sana sorabilirdim " derdin ne bey amca" diye, ama zaten dertlisin , bir de ben deşmeyeyim yaranı diye sadece havadan-sudan,kuşlardan-böceklerden konuşalım dedim sana daha önce...anlatmak istersen derdini zaten benim anlat dememe gerek kalmaz,sen kendiliğinden dökersin içini....
küçük bir tebessümle baktı delikanlıya ve "yAşa evlat,mantıklı bir gençsin,sevdim seni" dedi Soner..
- sende öyle bey amca,içim ısınmasa gelmezdim masana.Yanlış anlama bey amca,haddim değil hayat hikayeni kimini kimseni sorgulamak, her akşam buraya gelip cebindeki üç-beş kuruşu harcıyorsun anlaşılan, yok mu kimsen,kalacak yerin ?
-EVLAT ! diyerek kesti sözünü delikanlının..hani kuşlardan böceklerden bahsedecektik.
-Haklısın bey amca , özür dilerim..Bak ne diyeceğim,saat de epey geç olmuş varsa vaktin gel kalkalım bir çorbacıya gidelim, var mı bildiğin güzel bir yer ?
-var evlat ama.....
-ama sı yok bey amca,gel gidelim işte...
İçtenliğiyle gönlünü alan delikanlıyı kırmamak için kabul edip kalkarlar birlikte....
Başkan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Başkan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
18 Aralık 2009 Cuma
17 Aralık 2009 Perşembe
Başkan Senaryo
samimi tavrına hayran olduğu delikanlı ile birlikte bildiği en güzel çorbacıya giden Soner "acaba nereden çıktı bu delikanlı durup dururken,ve niye ben ?" sorularıyla boğuşuyordu...yine de o akşamki güzel anın tadına varmalı diye düşünüyordu..kimse kim ,nereden geldiyse geldi,benim gibi garibandan ne isteyebilir ki....
sohbet eşliğinde içilen çorbalardan sonra birlikte çıkmışlardı yine çorbacıdan...Delikanlının -gel beyamca bırakayım seni gideceğin yere kadar
ısrarına olmaz yanıtını vermişti...tam el sıkışıp ayrılacakları vakit -vay be delikanlı yaklaşık 5 saattir muhabbetteyiz ama senin adını bile bilmiyorum iyimi...
-haklısın bey amca,hata benim tanışma faslında unuttum söylemeyi kusuruma bakma, ben Soner,diyerek uzatmıştı samimiyetle elini
-hadi canım!!!!....diyerek şaşkınlığını açıkça göstermişti...şakamı bu evlat, benim adımda Soner..bir de adaş çıktık, biraz daha sohbet edersek akraba çıkacağız eminim...diyerek gülümsemişti...
-bir garip anamdan başka kimsem yok bey amca , senin gibi içten olacaksa akrabam,başım gözüm üstüne...
-sağol evlat...artık bana müsade...dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı sokak lambasının aydınlattığı boş sokakta....
Delikanlı bir müddet bekledikten sonra Soner'i takip etmeye başladı belli bir mesafeden...
Soner boş,çoğu yıkık harap bir binaya girip kayboldu gözden..
delikanlı dikkatli bir şekilde yaklaştı harap binaya..camı dahi olmayan pencerenin kenarından baktı içeriye...Soner'in kirli,yırtık bir battaniyeyle yere serdiği kartonların üzerine yattığını gördü.......
.........................
sohbet eşliğinde içilen çorbalardan sonra birlikte çıkmışlardı yine çorbacıdan...Delikanlının -gel beyamca bırakayım seni gideceğin yere kadar
ısrarına olmaz yanıtını vermişti...tam el sıkışıp ayrılacakları vakit -vay be delikanlı yaklaşık 5 saattir muhabbetteyiz ama senin adını bile bilmiyorum iyimi...
-haklısın bey amca,hata benim tanışma faslında unuttum söylemeyi kusuruma bakma, ben Soner,diyerek uzatmıştı samimiyetle elini
-hadi canım!!!!....diyerek şaşkınlığını açıkça göstermişti...şakamı bu evlat, benim adımda Soner..bir de adaş çıktık, biraz daha sohbet edersek akraba çıkacağız eminim...diyerek gülümsemişti...
-bir garip anamdan başka kimsem yok bey amca , senin gibi içten olacaksa akrabam,başım gözüm üstüne...
-sağol evlat...artık bana müsade...dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı sokak lambasının aydınlattığı boş sokakta....
Delikanlı bir müddet bekledikten sonra Soner'i takip etmeye başladı belli bir mesafeden...
Soner boş,çoğu yıkık harap bir binaya girip kayboldu gözden..
delikanlı dikkatli bir şekilde yaklaştı harap binaya..camı dahi olmayan pencerenin kenarından baktı içeriye...Soner'in kirli,yırtık bir battaniyeyle yere serdiği kartonların üzerine yattığını gördü.......
.........................
18 Nisan 2009 Cumartesi
Başkan'ca
Bir şiir yazdım
Ben ki şiir nasıl yazılır bilmeyen,
Döktüm sadece düşüncelerimi
Karmaşık cümlelere...
Bir hikaye yazdım
Annemin bana uyuturken anlattıklarından
Tüm masal kahramanları
Aynı hikayede toplanmıştı sanki...
Masal anlatıyordum oğluma
Uyututurken başucunda
Annem geldi aklıma
Onun bana Anlattıkları geldi...
Bir DESTAN yazdım
Kahramanı meçhul
Zamanı meçhul
Hayali meçhul
Mekanı meçhul.
Bir DOSTLUK yazdım
Adı belli
Yeri belli
Zamanı belli.
Ben deliyim dedim açıkça
İlk defa utanmadım
Haykırdım herkese düşüncemi...
Meğer Yalnız değilmişim !!!
31 Mayıs 2008 Cumartesi 21:43
Başkan
17 Ocak 2007 Çarşamba
Başkan Senaryo
..................
ertesi sabah Efe erkenden uyanmış ve babası uyanmadan kahvaltı hazırlamak için mutfağa inmiştir.
Önceleri babasını kahvaltı hazırlaken izlediği için onun yaptıklarını taklit etmeye çalışmıştır elinden geldiğince..sonunda işini bitirmiş ama mutfağı biraz dağıtmıştır.
babasının yanına gidip onu öpücüklerle uyandırmış ve birlikte masaya oturmuşlardır.
Soner : vay vay vay benim oğlum büyümüşte babasına kahvaltı hazırlarmış,teşekkür ederim evlat.
Efe : afiyet olsun baba ama biraz dağıttım ortalığı
Soner : olsun evlat toğlarız daha sonra, ilk seferinde o kadarcık dağınıklık olur..sen beni görecektin önceleri , perişan ederdim mutfağı, annen oklavayla kovalardı beni mutfaktan
anne kelimesinden sonra Efe durgunlaşır,gözleri yaşarır.
Efe : annemi görebilmek için herşeyimi verirdim,sadece resimleriyle avunuyorum
Soner : annen aramızdan ayrıldığında sen küçük bir bebektin efecim,bende çok isterdim şimdi yanımızda olsun ama bazı şeyleri engelleyemiyoruz.
Efe : biliyorum baba,bana hem anne hem de baba olmaya çalıştın hep, seni çok seviyorum
Soner Efe'ye doğru uzanıp saçlarını okşar - bende seni çok seviyorum Efecim...eee ne yapalım bugün
Efe : eğer izin verirsen bugün dışarıya çıkacağım,arkadaşlarla gezeceğiz...ama yalnız canım sıkılır diyorsan gitmem baba
Soner : bak sen, nereye gideceksiniz bakalım
Efe : öylesine baba, hava da güzel bak
Soner : tabiki efecim , çıkıp gezin, sen de benim yüzümden kapalı kaldın kaç gündür evde
Efe : olurmu baba ben senin yanında çok mutluyum
Soner : hadi o zaman kahvaltımızı edelim, sonra seninle biraz oyun oynayalım, geçen günün intikamını almam lazım senden, nasıl yendin beni öyle..
Efe : hehe beni yenmek için daha çok çalışman lazım baba
Soner : birazdan hesaplaşacağız perişan edeceğim seni
Efe : o biraz zor baba
(2 saat sonra)
kahvaltı bitmiş baba oğul oyun başına oturmuşlar ve herzamanki gibi Efe babasını oyunda perişan etmiştir
Soner : kesin hile yapıyorsun sen
Efe : ne hilesi baba ya, sen bu oyundan anlamıyorsun işte kabul et
Soner : o kadar antrenman yaptım sen yokken ama sonuca bak , yine hüsran
Efe : olsun baba bir gün sende yenersin
Soner : bak bide dalga geçiyor bacak kadar boyuyla
Efe : saat kaç baba
Soner : öğle olmuş nerdeyse
Efe : ben gideyim artık, arkadaşlar toplanmaya başlamıştır
Soner : tamnam Efecim, iyi eğlenin ama dikkat edin tamammı
Efe : tamam babacım
Soner : bu arkadaşlarının arasında kızlarda varmı acaba (gülümseyerek)
Efe : yok baba
Soner : hadi öyle olsun bakalım,bende yedim sanki
Efe : aman baba
Efe odasına gidip üzerini değiştirdikten sonra babasını öpüp evden çıkar.
17 Ocak 2009 Cumartesi 11:40
ertesi sabah Efe erkenden uyanmış ve babası uyanmadan kahvaltı hazırlamak için mutfağa inmiştir.
Önceleri babasını kahvaltı hazırlaken izlediği için onun yaptıklarını taklit etmeye çalışmıştır elinden geldiğince..sonunda işini bitirmiş ama mutfağı biraz dağıtmıştır.
babasının yanına gidip onu öpücüklerle uyandırmış ve birlikte masaya oturmuşlardır.
Soner : vay vay vay benim oğlum büyümüşte babasına kahvaltı hazırlarmış,teşekkür ederim evlat.
Efe : afiyet olsun baba ama biraz dağıttım ortalığı
Soner : olsun evlat toğlarız daha sonra, ilk seferinde o kadarcık dağınıklık olur..sen beni görecektin önceleri , perişan ederdim mutfağı, annen oklavayla kovalardı beni mutfaktan
anne kelimesinden sonra Efe durgunlaşır,gözleri yaşarır.
Efe : annemi görebilmek için herşeyimi verirdim,sadece resimleriyle avunuyorum
Soner : annen aramızdan ayrıldığında sen küçük bir bebektin efecim,bende çok isterdim şimdi yanımızda olsun ama bazı şeyleri engelleyemiyoruz.
Efe : biliyorum baba,bana hem anne hem de baba olmaya çalıştın hep, seni çok seviyorum
Soner Efe'ye doğru uzanıp saçlarını okşar - bende seni çok seviyorum Efecim...eee ne yapalım bugün
Efe : eğer izin verirsen bugün dışarıya çıkacağım,arkadaşlarla gezeceğiz...ama yalnız canım sıkılır diyorsan gitmem baba
Soner : bak sen, nereye gideceksiniz bakalım
Efe : öylesine baba, hava da güzel bak
Soner : tabiki efecim , çıkıp gezin, sen de benim yüzümden kapalı kaldın kaç gündür evde
Efe : olurmu baba ben senin yanında çok mutluyum
Soner : hadi o zaman kahvaltımızı edelim, sonra seninle biraz oyun oynayalım, geçen günün intikamını almam lazım senden, nasıl yendin beni öyle..
Efe : hehe beni yenmek için daha çok çalışman lazım baba
Soner : birazdan hesaplaşacağız perişan edeceğim seni
Efe : o biraz zor baba
(2 saat sonra)
kahvaltı bitmiş baba oğul oyun başına oturmuşlar ve herzamanki gibi Efe babasını oyunda perişan etmiştir
Soner : kesin hile yapıyorsun sen
Efe : ne hilesi baba ya, sen bu oyundan anlamıyorsun işte kabul et
Soner : o kadar antrenman yaptım sen yokken ama sonuca bak , yine hüsran
Efe : olsun baba bir gün sende yenersin
Soner : bak bide dalga geçiyor bacak kadar boyuyla
Efe : saat kaç baba
Soner : öğle olmuş nerdeyse
Efe : ben gideyim artık, arkadaşlar toplanmaya başlamıştır
Soner : tamnam Efecim, iyi eğlenin ama dikkat edin tamammı
Efe : tamam babacım
Soner : bu arkadaşlarının arasında kızlarda varmı acaba (gülümseyerek)
Efe : yok baba
Soner : hadi öyle olsun bakalım,bende yedim sanki
Efe : aman baba
Efe odasına gidip üzerini değiştirdikten sonra babasını öpüp evden çıkar.
17 Ocak 2009 Cumartesi 11:40
Başkan Senaryo
Sevil -alo diyerek telefonu açtığında Soner hafif kekeleyerek merhaba diyebilmiştir.
Soner : merhaba, ben Soner,Efe'nin babası
Sevil : merhaba Soner bey, nasıl oldunuz,daha iyisiniz inşallah
Soner : teşekkür ederim sayenizde daha iyiyim
Sevil : rica ederim,ben ne yaptım ki
Soner : olurmu hiç hayatımı kurtardınız
Sevil : abartmayın canım sadece küçük bir yara...
Soner : ..(kısa bir sessizlikten sonra) sizi şey için rahatsız ediyorum
Sevil : hayırdır, kötü bişey yok umarım
Soner : yok çok şükür, Efe teşekkür için sizi yemeğe davet etmemi istedi de
Sevil : Efe'mi istedi yani
Soner : şey..ikimiz istiyoruz, bizim için yaptıklarınıza teşekkür amacıyla
Sevil : üzgünüm ama gelemem, çok yoğunum,vakit bulabileceğimi sanmıyorum
Soner : sizin için ne zaman uygunsa tabi
Sevil : bu aralar sanmıyorum
Soner : peki, rahatısızlık vermedim umarım,anlayışınıza teşekkürler
Sevil : rica ederim..
.........
Soner red cevabından sonra tekrar teşekkür edip telefonu kapatır.
Efe : ne oldu baba, yüzün asık
Soner : sana söyledim o kadar Efecim, kabul etmedi işte
Efe : neden peki
Soner : yoğunmuş,vakti yokmuş
Efe : ya yarın
Soner : bu aralar öyleymiş
Efe : hımm, olsun baba daha sonra yine ararız
Soner : sonrası yok Efecim, istemiyor işte,uzatmanın anlamı yok
Efe : hadi ama baba, böyle hemencecik pes edilirmi,sana yakışmaz pes etmek
Soner :tamam evlat,kapatalım şimdi bu konuyu, acıkmışsındır sen, hadi bişeyler sipariş et de yiyelim.
Efe telefonu alıp yavaşça babasının yanından uzaklaşıp odasına çıkar ve Sevil'i arar.
Sevil : söylemiştim ama Soner Be....
Efe : ablacım benim Efe
Sevil : pardon efecim ben baban sanmıştım
Efe : öenmli değil ablacım, ben neden gelmediğini merak ettim o yüzden aradım, çok istiyordum gelmeni.
Sevil : işlerim çok yoğun efecim, vaktim yok
Efe : peki, öyle olsun
Sevil : üzülme efecim elimden bişey gelmiyor, ama yarın için biraz vakit ayırabilirim senin için, bak sana işyerimin adresini vereyim, ziyaretime gel, sohbet ederiz olurmu
Efe : olur tabi gelirim..
Sevil : tamam o zaman yarın bekliyorum.
Efe adresi alıp vedalaştıktan sonra yemek için bişeyler söyleyip tekrar babasının yanına döner..
...............
gitmeden perilerim rahat bırakmadı,bende onları kıramadım napim:))
16 Ocak 2009 Cuma 17:39
Soner : merhaba, ben Soner,Efe'nin babası
Sevil : merhaba Soner bey, nasıl oldunuz,daha iyisiniz inşallah
Soner : teşekkür ederim sayenizde daha iyiyim
Sevil : rica ederim,ben ne yaptım ki
Soner : olurmu hiç hayatımı kurtardınız
Sevil : abartmayın canım sadece küçük bir yara...
Soner : ..(kısa bir sessizlikten sonra) sizi şey için rahatsız ediyorum
Sevil : hayırdır, kötü bişey yok umarım
Soner : yok çok şükür, Efe teşekkür için sizi yemeğe davet etmemi istedi de
Sevil : Efe'mi istedi yani
Soner : şey..ikimiz istiyoruz, bizim için yaptıklarınıza teşekkür amacıyla
Sevil : üzgünüm ama gelemem, çok yoğunum,vakit bulabileceğimi sanmıyorum
Soner : sizin için ne zaman uygunsa tabi
Sevil : bu aralar sanmıyorum
Soner : peki, rahatısızlık vermedim umarım,anlayışınıza teşekkürler
Sevil : rica ederim..
.........
Soner red cevabından sonra tekrar teşekkür edip telefonu kapatır.
Efe : ne oldu baba, yüzün asık
Soner : sana söyledim o kadar Efecim, kabul etmedi işte
Efe : neden peki
Soner : yoğunmuş,vakti yokmuş
Efe : ya yarın
Soner : bu aralar öyleymiş
Efe : hımm, olsun baba daha sonra yine ararız
Soner : sonrası yok Efecim, istemiyor işte,uzatmanın anlamı yok
Efe : hadi ama baba, böyle hemencecik pes edilirmi,sana yakışmaz pes etmek
Soner :tamam evlat,kapatalım şimdi bu konuyu, acıkmışsındır sen, hadi bişeyler sipariş et de yiyelim.
Efe telefonu alıp yavaşça babasının yanından uzaklaşıp odasına çıkar ve Sevil'i arar.
Sevil : söylemiştim ama Soner Be....
Efe : ablacım benim Efe
Sevil : pardon efecim ben baban sanmıştım
Efe : öenmli değil ablacım, ben neden gelmediğini merak ettim o yüzden aradım, çok istiyordum gelmeni.
Sevil : işlerim çok yoğun efecim, vaktim yok
Efe : peki, öyle olsun
Sevil : üzülme efecim elimden bişey gelmiyor, ama yarın için biraz vakit ayırabilirim senin için, bak sana işyerimin adresini vereyim, ziyaretime gel, sohbet ederiz olurmu
Efe : olur tabi gelirim..
Sevil : tamam o zaman yarın bekliyorum.
Efe adresi alıp vedalaştıktan sonra yemek için bişeyler söyleyip tekrar babasının yanına döner..
...............
gitmeden perilerim rahat bırakmadı,bende onları kıramadım napim:))
16 Ocak 2009 Cuma 17:39
16 Ocak 2007 Salı
Başkan Senaryo
(...ertesi gün...)
Soner boş boş yatmaya alışık olmadığı için iyice sıkılmıştır.Ne televizyon seyretmek ne de evde başka şeyler onu bu sıkıntıdan kurtarmamıştır.Televizyonda kanaları zaplarken daha önce kendisininde katıldığı o evlilik programına rastlar.
Aklına hemen Sevil gelir elbette, daha önce hiç bu kadar ilgisini çeken,gününü gün etmiş ama aklından çıkaramadığı veya tekrar tekrar düşündüğü biri olmamıştı.
Kendisini tanımadığı halde yaralanma olayında dopktor ile birlikte neden gelmişti ?
Efe ile ikisi neden bu kadar güzel anlaşıyordu ?
Efe fazla tanımadığı halde neden onu bu kadar çok sevmişti ?
Neden ? neden ?
kendi halinde bu sorulara ve cevaplarına dalmışken Efe'nin sesiyle irkildi
Efe : hayırdır babacım dalmış gitmişsin
Soner : yok be evlat, televizyonda seyredecek birşeyler arıyorum
Efe : eminmisin baba, yaklaşık yarım saattir seni seyrediyorum, o programa dalmışsın
Soner : gözlerimi dinlendiriyordum, açık kalmış o program
Efe : tabi tabi, öyledir zaten
Soner : anlamadım ne demek şimdi bu
Efe : bişey yok baba, sen anladın ne demek istdiğimi
Soner : sen ne haltlar karıştırıyorsun bakim yine, bu sözlerle neyi ima ediyorsun
Efe : dedim ya baba, öylesine söyledim,bişey ima ettiğim yok
Soner : sen çok konuşma bakim
Efe : aman baba, ne dedimki şimdi
Soner : boşver evlat, yatmaktan sıkıldın acısını senden çıkarıyorum sadece
Efe : biliyorum baba, sen alışık değilsin böyle yatmaya..benim yapmamı istediğin bişey varmı
Soner : var
Efe : ne ?
Soner : telefonumu getirirmisin.
Efe : tabiki getiririm, Sevil ablayımı arayacaksın
Soner : hayır
Efe : neden aramıyorsun ama, o kadar yardım etti sana
Soner : haklısın ama...
Efe : ama ?
Soner : aramam doğru olurmu ki , rahatsız ediyormuş gibi oluruz efecim, işi gücü vardır,alıkoymayalım
Efe : olmaz baba merak etme, eminim o da aramanı bekliyordur
Soner : nerden biliyorsun bekledğini
Efe : bilmem , içime doğdu sadece
Soner : senin içine hiç doğru dürüst bişey doğmaz zaten, nerde ilginç şeyler var , onlar doğuyor hep.
Efe : bunun neresi ilginç baba, kendim için bişey istemiyorum, sadece sen mutlu ol, o yüzden
Soner : Efecim bunları sana birimi söylüyor yoksa biyerlerdenmi okuyorsun ?
Efe : yooo
Soner : senin yaşına uygun sözler değil de ondan sordum..içine başka birinin ruhumu girdi naptı
Efe : (kahkayı basar)..hadi ama ara işte, yemeğe davet et, ne güzel olur dimi
Soner : aramayı bıraktın bide yemeğe davet et diyorsun ya
Efe : tabi
Soner : bu halde nasıl yemek yapmamı bekliyorsun,sana bile iki gündür doğru dürüst bişeyler yediremedim,hazır yemek söylüyoruz.
Efe : tamam işte baba senin yapmana gerek yok, yine dışardan söyleriz
Soner : çok mu istiyorsun aramamı
Efe : istiyorum ama seni zorlayamam tabi (o çocuk masum bakışlarını kullanır)
...Soner oğlunun ısrarlı davranışına ve bakışlarına dayanamaz...
Soner : tamam arayacağım ama gelmezse üzülmek yok
Efe : tamam baba üzülmek yok
Soner : Allahım ne oldu bu çocuğa, bana neler yaptırıyor
söylentileriyle Sevil'in numarasını çevirir...
.................
devamı kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın :))
sizlere güzel ve keyifli bir akşam diliyorum dostlarım
sevgi sağlık mutluluk ve dostlukla kalın
16 Ocak 2009 Cuma 17:02
Soner boş boş yatmaya alışık olmadığı için iyice sıkılmıştır.Ne televizyon seyretmek ne de evde başka şeyler onu bu sıkıntıdan kurtarmamıştır.Televizyonda kanaları zaplarken daha önce kendisininde katıldığı o evlilik programına rastlar.
Aklına hemen Sevil gelir elbette, daha önce hiç bu kadar ilgisini çeken,gününü gün etmiş ama aklından çıkaramadığı veya tekrar tekrar düşündüğü biri olmamıştı.
Kendisini tanımadığı halde yaralanma olayında dopktor ile birlikte neden gelmişti ?
Efe ile ikisi neden bu kadar güzel anlaşıyordu ?
Efe fazla tanımadığı halde neden onu bu kadar çok sevmişti ?
Neden ? neden ?
kendi halinde bu sorulara ve cevaplarına dalmışken Efe'nin sesiyle irkildi
Efe : hayırdır babacım dalmış gitmişsin
Soner : yok be evlat, televizyonda seyredecek birşeyler arıyorum
Efe : eminmisin baba, yaklaşık yarım saattir seni seyrediyorum, o programa dalmışsın
Soner : gözlerimi dinlendiriyordum, açık kalmış o program
Efe : tabi tabi, öyledir zaten
Soner : anlamadım ne demek şimdi bu
Efe : bişey yok baba, sen anladın ne demek istdiğimi
Soner : sen ne haltlar karıştırıyorsun bakim yine, bu sözlerle neyi ima ediyorsun
Efe : dedim ya baba, öylesine söyledim,bişey ima ettiğim yok
Soner : sen çok konuşma bakim
Efe : aman baba, ne dedimki şimdi
Soner : boşver evlat, yatmaktan sıkıldın acısını senden çıkarıyorum sadece
Efe : biliyorum baba, sen alışık değilsin böyle yatmaya..benim yapmamı istediğin bişey varmı
Soner : var
Efe : ne ?
Soner : telefonumu getirirmisin.
Efe : tabiki getiririm, Sevil ablayımı arayacaksın
Soner : hayır
Efe : neden aramıyorsun ama, o kadar yardım etti sana
Soner : haklısın ama...
Efe : ama ?
Soner : aramam doğru olurmu ki , rahatsız ediyormuş gibi oluruz efecim, işi gücü vardır,alıkoymayalım
Efe : olmaz baba merak etme, eminim o da aramanı bekliyordur
Soner : nerden biliyorsun bekledğini
Efe : bilmem , içime doğdu sadece
Soner : senin içine hiç doğru dürüst bişey doğmaz zaten, nerde ilginç şeyler var , onlar doğuyor hep.
Efe : bunun neresi ilginç baba, kendim için bişey istemiyorum, sadece sen mutlu ol, o yüzden
Soner : Efecim bunları sana birimi söylüyor yoksa biyerlerdenmi okuyorsun ?
Efe : yooo
Soner : senin yaşına uygun sözler değil de ondan sordum..içine başka birinin ruhumu girdi naptı
Efe : (kahkayı basar)..hadi ama ara işte, yemeğe davet et, ne güzel olur dimi
Soner : aramayı bıraktın bide yemeğe davet et diyorsun ya
Efe : tabi
Soner : bu halde nasıl yemek yapmamı bekliyorsun,sana bile iki gündür doğru dürüst bişeyler yediremedim,hazır yemek söylüyoruz.
Efe : tamam işte baba senin yapmana gerek yok, yine dışardan söyleriz
Soner : çok mu istiyorsun aramamı
Efe : istiyorum ama seni zorlayamam tabi (o çocuk masum bakışlarını kullanır)
...Soner oğlunun ısrarlı davranışına ve bakışlarına dayanamaz...
Soner : tamam arayacağım ama gelmezse üzülmek yok
Efe : tamam baba üzülmek yok
Soner : Allahım ne oldu bu çocuğa, bana neler yaptırıyor
söylentileriyle Sevil'in numarasını çevirir...
.................
devamı kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın :))
sizlere güzel ve keyifli bir akşam diliyorum dostlarım
sevgi sağlık mutluluk ve dostlukla kalın
16 Ocak 2009 Cuma 17:02
başkan
Sevil Soner'in elini tuttuğunun farkına vardığında çaktırmadan çekmeye çalışmış ancak Soner öyle sıkı tutmuşturki başaramaz.Biraz daha hzılı çekmeye çalışınca Soner ile gözgöze gelirler.
Soner'in " lütfen " dercesine bakışları karşısında utangaç bakışlarla yüzünü öne eğer Sevil.
Durumun farkında olan Efe ise kıskıs gülmektedir.
Doktor işini bitirmiş sargısını yapmış ve gitmek için hazırlanmıştır.
Doktor : bunu nasıl başardınız bilmiyorum Soner bey ama sağlam iş yapmışsınız,yaranız epey kötü o yüzden birkaç gün o ayağınız üzerine basmamanız gerekiyor.
Soner : yapmayın doktor bey, o kadar kötü olamaz,sakat kalmam değilmi
Doktor : yok canım o kadarda değil,sadece dinleneceksiniz birkaç gün.
Soner : tamam doktor bey,sağolun.
Doktor : tekrar geçmiş olsun , ağrınız olursa haber vermeniz yeterli.
Efe : bakıyorum acı falan kalmadı babacım....diyerek Seville el ele tutuşmalarına göz atar.
Soner Efenin bakışlaıyla kendine gelir ve telaşla elini çeker.
Soner : pardon Sevil hanım,nasıl oldu anlamadım
Sevil : rica ederim,önemli değil, daha iyisiniz umarım
Soner : teşekkür ederim sizin sayenizde,sizide zahmete soktuk,kusura bakmayın.
Sevil: olurmu öyle şey, önemli olan sağlığınız..bu şirin çocuğun üzülmesini istemeyiz değilmi..
Soner Efe'ye dönüp bakar ama Efe gülmemek için başını diğer tarafa çevirmiştir.
Soner : Efecim gördünmü başıma ne işler açtın
Efe : ben ne yaptım babacım, bardağı kıran sensin, üzerine basan sensin..
Soner : tamam tamam, hiç kabul etmezsin zaten.
Sevil : tekrar geçmiş olsun biz doktor bey ile gidelim artık.Efe bişey gerekirse haber verirsin
Efe : sen hiç merak etme ablacım, aramammı hiç,teşekkür ederim..
Sevil: biz kaçalım artık,kendinize iyi bakın.
Soner uğurlamak için hareketlenmiştir..
Sevil : lütfen rahatsız olmayın,doktoru duydunuz dinleneceksiniz.
Efe Sevil ve doktoru uğurlamış ve babasının yanına dönmüştür.
Efe : baba sen varya az değilsin hani
Soner : gene ne yaptım da öyle diyorsun
Efe : sen daha iyi bilirsin,görmedimmi sanıyorsun
Soner : neyi
Efe : el ele tutuşmalar, çok hızlısın baba
Soner : Efeeee
Soner : tamam tamam sustum, sen şimdi hastasın, bişey istermisin
Soner : su getirebilirmisin evlat,ağzım kurudu
Efe : tabi babacım sen iste yeterki, eee tabi hararet yaptı biliyorum
Soner : anlamadım ne harareti
Efe : el ele tutuşunca vücut ısın yükseldi,ter bastı, su kaybettin, çok normal.
Soner : bak şimdi kalkıyorum ayağa
..............
devamı perilerim gaza gelince:))
16 Ocak 2009 Cuma 11:50
Soner'in " lütfen " dercesine bakışları karşısında utangaç bakışlarla yüzünü öne eğer Sevil.
Durumun farkında olan Efe ise kıskıs gülmektedir.
Doktor işini bitirmiş sargısını yapmış ve gitmek için hazırlanmıştır.
Doktor : bunu nasıl başardınız bilmiyorum Soner bey ama sağlam iş yapmışsınız,yaranız epey kötü o yüzden birkaç gün o ayağınız üzerine basmamanız gerekiyor.
Soner : yapmayın doktor bey, o kadar kötü olamaz,sakat kalmam değilmi
Doktor : yok canım o kadarda değil,sadece dinleneceksiniz birkaç gün.
Soner : tamam doktor bey,sağolun.
Doktor : tekrar geçmiş olsun , ağrınız olursa haber vermeniz yeterli.
Efe : bakıyorum acı falan kalmadı babacım....diyerek Seville el ele tutuşmalarına göz atar.
Soner Efenin bakışlaıyla kendine gelir ve telaşla elini çeker.
Soner : pardon Sevil hanım,nasıl oldu anlamadım
Sevil : rica ederim,önemli değil, daha iyisiniz umarım
Soner : teşekkür ederim sizin sayenizde,sizide zahmete soktuk,kusura bakmayın.
Sevil: olurmu öyle şey, önemli olan sağlığınız..bu şirin çocuğun üzülmesini istemeyiz değilmi..
Soner Efe'ye dönüp bakar ama Efe gülmemek için başını diğer tarafa çevirmiştir.
Soner : Efecim gördünmü başıma ne işler açtın
Efe : ben ne yaptım babacım, bardağı kıran sensin, üzerine basan sensin..
Soner : tamam tamam, hiç kabul etmezsin zaten.
Sevil : tekrar geçmiş olsun biz doktor bey ile gidelim artık.Efe bişey gerekirse haber verirsin
Efe : sen hiç merak etme ablacım, aramammı hiç,teşekkür ederim..
Sevil: biz kaçalım artık,kendinize iyi bakın.
Soner uğurlamak için hareketlenmiştir..
Sevil : lütfen rahatsız olmayın,doktoru duydunuz dinleneceksiniz.
Efe Sevil ve doktoru uğurlamış ve babasının yanına dönmüştür.
Efe : baba sen varya az değilsin hani
Soner : gene ne yaptım da öyle diyorsun
Efe : sen daha iyi bilirsin,görmedimmi sanıyorsun
Soner : neyi
Efe : el ele tutuşmalar, çok hızlısın baba
Soner : Efeeee
Soner : tamam tamam sustum, sen şimdi hastasın, bişey istermisin
Soner : su getirebilirmisin evlat,ağzım kurudu
Efe : tabi babacım sen iste yeterki, eee tabi hararet yaptı biliyorum
Soner : anlamadım ne harareti
Efe : el ele tutuşunca vücut ısın yükseldi,ter bastı, su kaybettin, çok normal.
Soner : bak şimdi kalkıyorum ayağa
..............
devamı perilerim gaza gelince:))
16 Ocak 2009 Cuma 11:50
7 Ocak 2007 Pazar
Başkan Senaryo
BAŞKAN dedi ki...
-çok acıyormu baba
-hayır hiç acımıyor evlat,sadece içimden geldiği için kıvranıyorum,tabiki acıyor,baksana kocaman bir cam parçası saplandı ayağıma
-ee sende okadar heyecan yapmasaydın baba, birde aramamak için sızlandın durdun,onun sesini duyunca heyecandan kendini ne hale getirdin gördünmü
-efeeeee bak kızıyorum ama
-tamam baba sustum,ben sadece acını unutturmak için şaka yapıyordum,istemezsen konuşmam
-Efecim anlayamıyorum,sen neden bukadar çok tanışmamı istiyorsun onunla
-bilmiyorum baba ama seni programda birlikte izlerken ve konuşurken içim ısındı ona, bir anne şevkati vardı sanki,sözleri ve gülümsemesi okadar güzeldiki,sanki bir yabancı değilde doğduğmdan beri tanıdığım biriydi.
-Allah Allah bak sen, nasıl oluyor peki bu
-bilmiyorum baba,sende bu kadar inat etmesen,sende çok seveceksin
-bak sen, nerden biliyorsun bunu
-onun için şuan çektiğin acıdan
-nasıl yani anlamadım,acıyla sevmenin ne alakası var
-sizi tanıştırdığımda ona bakışlarını gördüm, program sırasında bize bakışların gözümden kaçtı sanma, onu ara dedim sızlandın durdun,sesini duyunca camlara bile bastın babacım, daha ne olsun..
-seninle başa çıkılmaz efecim,kime çektin bilmemki.
-tabiki sana
-???
-neyse baba şimdi bunu boşver,sen uzan rahat et, yapmamı istediğin bişey varmı
-sağol evlat,10 dakikaya kadar gelmezlerse hastaneye gidiyoruz ona göre
-gelicem dedi baba az sabret
tam o anda kapı ziliyle sohbet bölünür.Efe hemen kapıya koşar.Sevil doktor ile birlikte kapıdadır,hemen içeriye buyur eder ve doktoru babasının yanına götürür,Sevil'de onlarla birlikte...
Doktor daha muayene etmeye başlamadan Soner ahh lara başlar
-daha bişey yapmadı baba dur, Sevil ablacım sen babama bakma canı biraz tatlıdır da.
-herkesin canı tatlıdır Efe
Doktor : hımm,bunu nasıl başardınız Soner bey,cam epey derinde gibi sanki
-demeyin doktor,çok mu kötü ?
-biraz,şimdi yaranın etranıa ilaç süreceğim,biraz acıtabilir söyleyeyim
-hadi ya, çok mu ?
-çok değil,camı çıkarırken acıyı hafifletmesi için mecburum
-ah efecim başıma neler açtın bak
-ben ne yaptım baba ya, cama basan sensin,benim suçum yok
Doktor camı çıkarmaya çalışırken Sevil olduğu için içinden naralar atmaktadır Soner ama yüzünden herşey belli olmaktadır.
-az kaldı baba dayan
-Efeeee
...Sevil gülmemek için kendini zor tutmaktadır,Soner'in halini gördükçe hem acımakta hemde o hali hoşuna gitmektedir,nasıl olduysa artık ona destek olmak için elini tuttuğunun farkında değildir..
..................
devamı meçhul:))
07 Ocak 2009 Çarşamba 16:58
-çok acıyormu baba
-hayır hiç acımıyor evlat,sadece içimden geldiği için kıvranıyorum,tabiki acıyor,baksana kocaman bir cam parçası saplandı ayağıma
-ee sende okadar heyecan yapmasaydın baba, birde aramamak için sızlandın durdun,onun sesini duyunca heyecandan kendini ne hale getirdin gördünmü
-efeeeee bak kızıyorum ama
-tamam baba sustum,ben sadece acını unutturmak için şaka yapıyordum,istemezsen konuşmam
-Efecim anlayamıyorum,sen neden bukadar çok tanışmamı istiyorsun onunla
-bilmiyorum baba ama seni programda birlikte izlerken ve konuşurken içim ısındı ona, bir anne şevkati vardı sanki,sözleri ve gülümsemesi okadar güzeldiki,sanki bir yabancı değilde doğduğmdan beri tanıdığım biriydi.
-Allah Allah bak sen, nasıl oluyor peki bu
-bilmiyorum baba,sende bu kadar inat etmesen,sende çok seveceksin
-bak sen, nerden biliyorsun bunu
-onun için şuan çektiğin acıdan
-nasıl yani anlamadım,acıyla sevmenin ne alakası var
-sizi tanıştırdığımda ona bakışlarını gördüm, program sırasında bize bakışların gözümden kaçtı sanma, onu ara dedim sızlandın durdun,sesini duyunca camlara bile bastın babacım, daha ne olsun..
-seninle başa çıkılmaz efecim,kime çektin bilmemki.
-tabiki sana
-???
-neyse baba şimdi bunu boşver,sen uzan rahat et, yapmamı istediğin bişey varmı
-sağol evlat,10 dakikaya kadar gelmezlerse hastaneye gidiyoruz ona göre
-gelicem dedi baba az sabret
tam o anda kapı ziliyle sohbet bölünür.Efe hemen kapıya koşar.Sevil doktor ile birlikte kapıdadır,hemen içeriye buyur eder ve doktoru babasının yanına götürür,Sevil'de onlarla birlikte...
Doktor daha muayene etmeye başlamadan Soner ahh lara başlar
-daha bişey yapmadı baba dur, Sevil ablacım sen babama bakma canı biraz tatlıdır da.
-herkesin canı tatlıdır Efe
Doktor : hımm,bunu nasıl başardınız Soner bey,cam epey derinde gibi sanki
-demeyin doktor,çok mu kötü ?
-biraz,şimdi yaranın etranıa ilaç süreceğim,biraz acıtabilir söyleyeyim
-hadi ya, çok mu ?
-çok değil,camı çıkarırken acıyı hafifletmesi için mecburum
-ah efecim başıma neler açtın bak
-ben ne yaptım baba ya, cama basan sensin,benim suçum yok
Doktor camı çıkarmaya çalışırken Sevil olduğu için içinden naralar atmaktadır Soner ama yüzünden herşey belli olmaktadır.
-az kaldı baba dayan
-Efeeee
...Sevil gülmemek için kendini zor tutmaktadır,Soner'in halini gördükçe hem acımakta hemde o hali hoşuna gitmektedir,nasıl olduysa artık ona destek olmak için elini tuttuğunun farkında değildir..
..................
devamı meçhul:))
07 Ocak 2009 Çarşamba 16:58
Başkan Senaryo
BAŞKAN dedi ki...
o evlendirme programında tanışanlar sevil ile soner olsaydı daha iyi olurdu sanki:))
sevil zamanında önüne gelen fırsatları tepmiş, şimdiyse evde kalma korkusu altındaki biri,
soner ise oğlu efe ile baş edemeyen ve ona acilen anne bulması gereken biri..
soner programa çıkmıştır , sevil ise o tarz programları merak ettiği için konuk olarak katılmıştır.
efe ise sevilin yanında oturmaktadır..babasının iki kelimeyi bir araya getiremeyen konuşmalarına gülmektedir.
sevil efenin gülüşmeleri karşısında
-neden gülüyorsun bakim sen
- o benim babam,baksana haline,komik değilmi sence de
...sevil ve efe programı unutmuş hem konuşmaya hemde sonerin o komik haline dalmışlardır..
reklam arasında efe koşarak babasının yanına gider
-çok komiktin baba ya
-sus bakim sen, babayla öyle konuşulurmuymuş
-tamam baba kızma hemen, gel bak seni biriyle tanıştırayım
-kimmiş o evlat
-gel sen
....efe babasının elinden tutup sessizce oturan sevilin yanına götürür..
-bak baba bu ablayla sana çok güldük
efenin bu sözüyle utanan sevil başını öne eğer.
- siz oğlumun kusuruna bakmayın,yaramazın tekidir,birazda patavatsızdır.
-önemli değil,ne de olsa çocukluk hali
sevilin hem güzelliği hem de o utangaç hali soneri epey etkilemiştir..
program tekrar başlamıştır ama sonerin aklı sevilde kalmıştır.şaşkın konuşmalar ve hareketlerle programı bitirmiştir..
program sonunda efeyle birlikte eve gelmişlerdir..
-ne oldu baba,bana yeni bir anne bulamadın galiba
-bulamadım,seninle başedebilecek birine benzemiyordu
-olsun baba,bir dahaki sefere inşallah
-bak kerataya bide dalga geçiyor
-dalga geçmiyorum baba, hem sevil abla sana hayran kaldı
-o kim
-hani seni tanıştırdığım abla ya
- hee o mu
-evet o
-beni tanımıyorki nasıl hayran olacak
-öyle deme baba, sen programda o kimik hallerdeyken hep güldü, arada çok hoş deyip durdu.
-hadi ya öylemi dedi
-evet baba aynen öyle dedi, belli ki senden hoşlandı işte
-insan tanımadığı birinden nasıl hoşlanır,sana öyle gelmiştir.
-hadi ama baba, itiraf et sende ondan hoşlandın,ona nasıl baktığını gördüm
-sus bakim sen, senin daha yaşın kaç boyun kaç,sen anlamazsın bu işlerden
-peki sen öyle diyorsan baba...bende telefon numarasını vermem sana o zaman
-neee,telefon numarasınımı aldın
-evet, ne var bunda
-nasıl becerdin almayı
-şirinliğimi kullandım, hem senden hoşlanmamış olsa niye versin numarasını demi ama..
....soner iyice aptallaşmıştır efenin bu konuşmalarıyla,içinden " ulen oğlum bile benden hızlı çıktı" diye geçirir..
-arayacakmısın,vereyimmi numarasını..
soner donmuş kalmıştır,aramalımıydı,hiç tanımadığı birini nasıl arardı ? böyle düşünüyordu ama evlendirme programına bile çıkıştı,aramanın ne zararı olurdu..
-ver bakim sen o numarayı bana,belki ararım daha sonra
.........................
05 Ocak 2009 Pazartesi 13:14
Soner telefon numarasını Efe'den almıştır ama arayacak cesareti bulamamıştır.
Efe babasına araması için ısrar etmektedir ama Soner lafı geçiştirmektedir.
-baba neden aramıyorsun sanki,korkuyormusun yoksa ?
-neden korkacakmışım oğlum,ayıp olur diye aramıyorum.
-neden ayıp olsunki , kötü bişey yapmıyorsun ,sadece arayıp konuşacaksın, hem nasıl olsa tanıştınız,yabancı sayılmazsınız.
-sadece merhaba dedik birbirimize bu tanışma sayılmaz. belki evlidir belki nişanlıdır, ne bilim erkek arkadaşı falan vardır
-merak etme baba hiçbiri yok
-nerden biliyorsun olmadığını
-kendisinden öğrendim
-yuh artık Efe, sordunmu yoksa
-yooo, laf arasında ağzından aldım bişekilde
-Efecim sen daha kaç yaşındasın ki, bu lafları söylüyorsun, hem nerden öğreniyorsun sen bunları.
-bunlar uzun mevzular baba, sen arayacakmısın onu söyle, sen aramazsan ben ararım ona göre
-sakın ha , öyle bişey yapayım deme külahları değişiriz yoksa.
-ama ben onu çok sevdim baba, ne olur sanki arasan, benim için.
....Efe'nin sözleriyle şaşkınlığa düşen Soner ne söyleyeceğini bilemez, Efe'nin Sevil'i bu kadar sevmesinin ve onu aramasını istemesinin nedenini merak eder.
-söyle bakayım,aramam için neden ısrar ediyorsun bu kadar
-sebebi yok baba, sadece onu sevdim,çok güzel birisi,sen programdayken biz çok konuştuk onunla
...oğlunu çok iyi tanıdığı için neler konuştuklarını iyice merak etmiştir
-neler konuştunuz
-orası özel babacım,söyleyemem
-bak sen, nedenmiş o
-ikimizin arasında...hadi ama baba ara işte, bi kere konuşsan ne olur sanki, benim mutlu olmamaı istemiyormusun yoksa
-onu aramamla mutlu olmanın ne alakası var anlamadım
-şimdi sen onunla konuşacaksın ya
-eeee
-belki iyi anlaşırsınız,güzel vakit geçirirsiniz, belki ilerde evlenirsiniz işte, fenamı olur
-yuh yani efecim, hemen evlendirdin bakıyorum beni..hem hani sen yeni anne istemiyordun, daha geçen gün seninle bu yüzden tartışmadıkmı
- o o zamandı baba,Sevil ablayı tanımamıştım o zaman
-Allah Allah, ne oldu sana böyle efecim, büyü falanmı yaptı sana acaba
...efe kahkayı basar bu sözden sonra.
-inan baba ben çok sevdim onu, seninde mutlu olmanı istiyorum, eminim çok iyi anlaşacaksınız.
...yaşından büyük sözler sarfeden ve ısrar eden oğlunu kırmamak için ister istemez razı olur aramaya..
-peki evlat getir bakim telefonumu.
........................
05 Ocak 2009 Pazartesi 16:07
(aynen devam)
-yaşa babacım diyerek sarılır babasına ve koşarak alıp gelir telefonu ve babasına uzatır.
Soner numaranın yazılı olduğu kağıdı cebinden çıkarıp elleri titreyerek tuşlar numaraları.
-bu kadar heyecanlanacak bişey yok baba, sanki daha önce hiç bir kıza telefon etmemiş gibi davranıyorsun.
-sus bakim sen, bak vazgeçerim yoksa aramaktan.
-tamam tamam kızma, sustum
Soner numarayı çevirir ama bir kez çaldığı anda hemen kapatır.
-ne oldu baba neden kapattın
-kapatmadım Efecim,başkasıyla görüşüyormuş şuan
-eminmisin baba heyecandan sana öyle gelmiş olmasın, ver istersen ben arayayım
...nasıl olsa Efe tanıyor onu , o konuşsun bende yırtarım bu işten diye düşünür Soner ve telefonu Efe'ye uzatır.
-ara ama düzgün konuş tamammı.
-tamam sen merak etme
diyerek alır ve arar.
Sevil : alo
Efe : Sevil abla merhaba ben Efe
Sevil : tanıyamadım,hangi Efe
Efe : hani şu programdaki komik adam vardıya onun oğlu,tanıdınmı şimdi
Sevil : (gülmekten kendini alamaz) tanımaz olurmuyum hiç, nasılsın bakalım görüşmeyeli
Efe : sağol ablacım iyiyim,ya sen nasılsın
Sevil :saol Efecim bende iyiyim,ama sen benim numaramı nerden buldun bakim
Efe : sen verdinya ablacım
Sevil : aaa ne zaman verdim, hiç hatırlamıyorum
Efe : bunu sonra konuşuruz ablacım..babam seninle konuşmak istedi ama ver önce ben konuşayım dedim..şimdi ona veriyorum..
Efeden bu sözü beklemeyen Soner elindeki bardağı düşürür telaştan..
Sevil : ne oldu efecim, bi ses duydum
Efe : yok bişey ablacım babam çok heyecanlandı da, elindeki bardağı düşürdü.
Sevil : hehehe baban eskisi gibi desene
Efe : evet ablacım , hep aynı işte, hadi ona veriyorum artık,yine görüşürüz
Sevil : dur efecim
demeye kalmadan Efe telefonu babasına uzatır ama Soner o arada yerdeki cam parçalarını toplamakla meşgul olduğu için ani hareket ettiği için cam eline batar
-ahhh
önce merhaba bile demeden
- ben iyiyim , iyiyim , yok bişeyim diyerek karşılar Sevil'i telefonda.
Sevil o sırada gülmektedir..
Sevil : merhaba Soner bey, iyisiniz değilmi
Soner : evet iyiyim sağolun, küçük bi kaza işte..
Sevil : Efe benimle konuşmak istediğinizi söyledi, buyrun sizi dinliyorum
Soner : ben mi , yoo, Efe istedi de konuşmayı
demeye kalmadan camın üzerine basar ve koltuğa atar kendini.
Efe telefonu babasının elinden alır
Efe : Sevil ablacım kusura bakma, babam heryerini kesmeden kapatmam lazım, sonra yine ararız seni olurmu.
Sevil : tamam Efe , baban iyimi yardım lazımsa söyle
(Efe bu rahat dururmu , fırsattan istifade)
Efe : aslında çok iyi olur ablacım,babam acılar içinde kıvranıyor, bize gelip yardım edebilirmisin
Sevil : bilmem ki Efecim uygun olurmu
Efe : olur tabi ablacım,hayat meselesi,babamın yardıma ihtiyacı var
Soner : Efecim hastaneye gitmemiz lazım ,cam parçası çıkmıyor, hadi oğlum
Efe : babamı hastaneye götürmem lazım ablacım
Sevil : ben bir doktor getiririm Efe, sen adresini ver bana
Adresi verip telefonu kapatır.
Soner : hadi evlat gidelim
Efe : nereye baba
Soner : hastaneye tabiki
Efe : gerek yok baba
Soner : nedenmiş o, kan kaybından ölmemimi bekliyorsun
Efe : yok baba , Sevil abla doktor getirecek
Soner : yuh artık Efecim,tanımadığın birinimi çağırdın
Efe : yabancı değil baba,hem sana doktor getirmek için geliyor,kıymetini bil,seni düşünüyor işte..sen bunları düşünme şimdi,uzan rahat olmaya çalış,hareket etmemen lazım
Soner : ah Efe ah, ne yapacağım ben seninle
Efe : inana bana baba daha sonra dua edeceksin bu yaptıklarıma..
............................
sizleri kırmamak adına birkaç kelime karalamaya çalıştım , umarım beğenirsiniz...devamını getirmeye çalışacağım.
güzel ve keyifli bir akşam sizlerle olsun
sevgiyle sağlıkla kalın dostlarım
yazılmışsa yarına da nefes alabilmek görüşmek dileğiyle
06 Ocak 2009 Salı 17:39
o evlendirme programında tanışanlar sevil ile soner olsaydı daha iyi olurdu sanki:))
sevil zamanında önüne gelen fırsatları tepmiş, şimdiyse evde kalma korkusu altındaki biri,
soner ise oğlu efe ile baş edemeyen ve ona acilen anne bulması gereken biri..
soner programa çıkmıştır , sevil ise o tarz programları merak ettiği için konuk olarak katılmıştır.
efe ise sevilin yanında oturmaktadır..babasının iki kelimeyi bir araya getiremeyen konuşmalarına gülmektedir.
sevil efenin gülüşmeleri karşısında
-neden gülüyorsun bakim sen
- o benim babam,baksana haline,komik değilmi sence de
...sevil ve efe programı unutmuş hem konuşmaya hemde sonerin o komik haline dalmışlardır..
reklam arasında efe koşarak babasının yanına gider
-çok komiktin baba ya
-sus bakim sen, babayla öyle konuşulurmuymuş
-tamam baba kızma hemen, gel bak seni biriyle tanıştırayım
-kimmiş o evlat
-gel sen
....efe babasının elinden tutup sessizce oturan sevilin yanına götürür..
-bak baba bu ablayla sana çok güldük
efenin bu sözüyle utanan sevil başını öne eğer.
- siz oğlumun kusuruna bakmayın,yaramazın tekidir,birazda patavatsızdır.
-önemli değil,ne de olsa çocukluk hali
sevilin hem güzelliği hem de o utangaç hali soneri epey etkilemiştir..
program tekrar başlamıştır ama sonerin aklı sevilde kalmıştır.şaşkın konuşmalar ve hareketlerle programı bitirmiştir..
program sonunda efeyle birlikte eve gelmişlerdir..
-ne oldu baba,bana yeni bir anne bulamadın galiba
-bulamadım,seninle başedebilecek birine benzemiyordu
-olsun baba,bir dahaki sefere inşallah
-bak kerataya bide dalga geçiyor
-dalga geçmiyorum baba, hem sevil abla sana hayran kaldı
-o kim
-hani seni tanıştırdığım abla ya
- hee o mu
-evet o
-beni tanımıyorki nasıl hayran olacak
-öyle deme baba, sen programda o kimik hallerdeyken hep güldü, arada çok hoş deyip durdu.
-hadi ya öylemi dedi
-evet baba aynen öyle dedi, belli ki senden hoşlandı işte
-insan tanımadığı birinden nasıl hoşlanır,sana öyle gelmiştir.
-hadi ama baba, itiraf et sende ondan hoşlandın,ona nasıl baktığını gördüm
-sus bakim sen, senin daha yaşın kaç boyun kaç,sen anlamazsın bu işlerden
-peki sen öyle diyorsan baba...bende telefon numarasını vermem sana o zaman
-neee,telefon numarasınımı aldın
-evet, ne var bunda
-nasıl becerdin almayı
-şirinliğimi kullandım, hem senden hoşlanmamış olsa niye versin numarasını demi ama..
....soner iyice aptallaşmıştır efenin bu konuşmalarıyla,içinden " ulen oğlum bile benden hızlı çıktı" diye geçirir..
-arayacakmısın,vereyimmi numarasını..
soner donmuş kalmıştır,aramalımıydı,hiç tanımadığı birini nasıl arardı ? böyle düşünüyordu ama evlendirme programına bile çıkıştı,aramanın ne zararı olurdu..
-ver bakim sen o numarayı bana,belki ararım daha sonra
.........................
05 Ocak 2009 Pazartesi 13:14
Soner telefon numarasını Efe'den almıştır ama arayacak cesareti bulamamıştır.
Efe babasına araması için ısrar etmektedir ama Soner lafı geçiştirmektedir.
-baba neden aramıyorsun sanki,korkuyormusun yoksa ?
-neden korkacakmışım oğlum,ayıp olur diye aramıyorum.
-neden ayıp olsunki , kötü bişey yapmıyorsun ,sadece arayıp konuşacaksın, hem nasıl olsa tanıştınız,yabancı sayılmazsınız.
-sadece merhaba dedik birbirimize bu tanışma sayılmaz. belki evlidir belki nişanlıdır, ne bilim erkek arkadaşı falan vardır
-merak etme baba hiçbiri yok
-nerden biliyorsun olmadığını
-kendisinden öğrendim
-yuh artık Efe, sordunmu yoksa
-yooo, laf arasında ağzından aldım bişekilde
-Efecim sen daha kaç yaşındasın ki, bu lafları söylüyorsun, hem nerden öğreniyorsun sen bunları.
-bunlar uzun mevzular baba, sen arayacakmısın onu söyle, sen aramazsan ben ararım ona göre
-sakın ha , öyle bişey yapayım deme külahları değişiriz yoksa.
-ama ben onu çok sevdim baba, ne olur sanki arasan, benim için.
....Efe'nin sözleriyle şaşkınlığa düşen Soner ne söyleyeceğini bilemez, Efe'nin Sevil'i bu kadar sevmesinin ve onu aramasını istemesinin nedenini merak eder.
-söyle bakayım,aramam için neden ısrar ediyorsun bu kadar
-sebebi yok baba, sadece onu sevdim,çok güzel birisi,sen programdayken biz çok konuştuk onunla
...oğlunu çok iyi tanıdığı için neler konuştuklarını iyice merak etmiştir
-neler konuştunuz
-orası özel babacım,söyleyemem
-bak sen, nedenmiş o
-ikimizin arasında...hadi ama baba ara işte, bi kere konuşsan ne olur sanki, benim mutlu olmamaı istemiyormusun yoksa
-onu aramamla mutlu olmanın ne alakası var anlamadım
-şimdi sen onunla konuşacaksın ya
-eeee
-belki iyi anlaşırsınız,güzel vakit geçirirsiniz, belki ilerde evlenirsiniz işte, fenamı olur
-yuh yani efecim, hemen evlendirdin bakıyorum beni..hem hani sen yeni anne istemiyordun, daha geçen gün seninle bu yüzden tartışmadıkmı
- o o zamandı baba,Sevil ablayı tanımamıştım o zaman
-Allah Allah, ne oldu sana böyle efecim, büyü falanmı yaptı sana acaba
...efe kahkayı basar bu sözden sonra.
-inan baba ben çok sevdim onu, seninde mutlu olmanı istiyorum, eminim çok iyi anlaşacaksınız.
...yaşından büyük sözler sarfeden ve ısrar eden oğlunu kırmamak için ister istemez razı olur aramaya..
-peki evlat getir bakim telefonumu.
........................
05 Ocak 2009 Pazartesi 16:07
(aynen devam)
-yaşa babacım diyerek sarılır babasına ve koşarak alıp gelir telefonu ve babasına uzatır.
Soner numaranın yazılı olduğu kağıdı cebinden çıkarıp elleri titreyerek tuşlar numaraları.
-bu kadar heyecanlanacak bişey yok baba, sanki daha önce hiç bir kıza telefon etmemiş gibi davranıyorsun.
-sus bakim sen, bak vazgeçerim yoksa aramaktan.
-tamam tamam kızma, sustum
Soner numarayı çevirir ama bir kez çaldığı anda hemen kapatır.
-ne oldu baba neden kapattın
-kapatmadım Efecim,başkasıyla görüşüyormuş şuan
-eminmisin baba heyecandan sana öyle gelmiş olmasın, ver istersen ben arayayım
...nasıl olsa Efe tanıyor onu , o konuşsun bende yırtarım bu işten diye düşünür Soner ve telefonu Efe'ye uzatır.
-ara ama düzgün konuş tamammı.
-tamam sen merak etme
diyerek alır ve arar.
Sevil : alo
Efe : Sevil abla merhaba ben Efe
Sevil : tanıyamadım,hangi Efe
Efe : hani şu programdaki komik adam vardıya onun oğlu,tanıdınmı şimdi
Sevil : (gülmekten kendini alamaz) tanımaz olurmuyum hiç, nasılsın bakalım görüşmeyeli
Efe : sağol ablacım iyiyim,ya sen nasılsın
Sevil :saol Efecim bende iyiyim,ama sen benim numaramı nerden buldun bakim
Efe : sen verdinya ablacım
Sevil : aaa ne zaman verdim, hiç hatırlamıyorum
Efe : bunu sonra konuşuruz ablacım..babam seninle konuşmak istedi ama ver önce ben konuşayım dedim..şimdi ona veriyorum..
Efeden bu sözü beklemeyen Soner elindeki bardağı düşürür telaştan..
Sevil : ne oldu efecim, bi ses duydum
Efe : yok bişey ablacım babam çok heyecanlandı da, elindeki bardağı düşürdü.
Sevil : hehehe baban eskisi gibi desene
Efe : evet ablacım , hep aynı işte, hadi ona veriyorum artık,yine görüşürüz
Sevil : dur efecim
demeye kalmadan Efe telefonu babasına uzatır ama Soner o arada yerdeki cam parçalarını toplamakla meşgul olduğu için ani hareket ettiği için cam eline batar
-ahhh
önce merhaba bile demeden
- ben iyiyim , iyiyim , yok bişeyim diyerek karşılar Sevil'i telefonda.
Sevil o sırada gülmektedir..
Sevil : merhaba Soner bey, iyisiniz değilmi
Soner : evet iyiyim sağolun, küçük bi kaza işte..
Sevil : Efe benimle konuşmak istediğinizi söyledi, buyrun sizi dinliyorum
Soner : ben mi , yoo, Efe istedi de konuşmayı
demeye kalmadan camın üzerine basar ve koltuğa atar kendini.
Efe telefonu babasının elinden alır
Efe : Sevil ablacım kusura bakma, babam heryerini kesmeden kapatmam lazım, sonra yine ararız seni olurmu.
Sevil : tamam Efe , baban iyimi yardım lazımsa söyle
(Efe bu rahat dururmu , fırsattan istifade)
Efe : aslında çok iyi olur ablacım,babam acılar içinde kıvranıyor, bize gelip yardım edebilirmisin
Sevil : bilmem ki Efecim uygun olurmu
Efe : olur tabi ablacım,hayat meselesi,babamın yardıma ihtiyacı var
Soner : Efecim hastaneye gitmemiz lazım ,cam parçası çıkmıyor, hadi oğlum
Efe : babamı hastaneye götürmem lazım ablacım
Sevil : ben bir doktor getiririm Efe, sen adresini ver bana
Adresi verip telefonu kapatır.
Soner : hadi evlat gidelim
Efe : nereye baba
Soner : hastaneye tabiki
Efe : gerek yok baba
Soner : nedenmiş o, kan kaybından ölmemimi bekliyorsun
Efe : yok baba , Sevil abla doktor getirecek
Soner : yuh artık Efecim,tanımadığın birinimi çağırdın
Efe : yabancı değil baba,hem sana doktor getirmek için geliyor,kıymetini bil,seni düşünüyor işte..sen bunları düşünme şimdi,uzan rahat olmaya çalış,hareket etmemen lazım
Soner : ah Efe ah, ne yapacağım ben seninle
Efe : inana bana baba daha sonra dua edeceksin bu yaptıklarıma..
............................
sizleri kırmamak adına birkaç kelime karalamaya çalıştım , umarım beğenirsiniz...devamını getirmeye çalışacağım.
güzel ve keyifli bir akşam sizlerle olsun
sevgiyle sağlıkla kalın dostlarım
yazılmışsa yarına da nefes alabilmek görüşmek dileğiyle
06 Ocak 2009 Salı 17:39
6 Ocak 2007 Cumartesi
Başkan Senaryo
kurtlar nerede ?
herkes onları aramaya dağılmış durumdadır,onlarsız olurmuydu hiç ? onlarsız yürümezdi bu dizi ?
tam o sırada "-buldum,buldum " nidalarıyla biri yaklaşır, herkes sesi duyunca tekrar bir araya toplanmaya başlar, herkes toplanmıştır ve karşıdan buldum diyerek gelen kişiyi bekler, yavaş yavaş yaklaşmaktadır o karaltı,..
nihayet onların yanına ulaştığında herkes yine bir şaşkınlık içine girmiştir, gelen kişi yanlızdır, kurtlardan eser yoktur,
fedaimiz -ne buldun? diye sorar
-birol güveni buldum der karşısındaki
-nası yani ? der şaşkınlıkla, konumuzun onla alakası yokki der fedai
-olmaz olurmu der , çok alakası var, hani hatırlarsanız otobüs bozulmuştu ve birol güven kaybolmuştu der :))
-- ee nerdeymiş bunca zaman bakalım o der mimar hanım
--nerde olacak, HAVALİMANINDA mahsur kalmış, kredi kartının ödemesini yapmamış, parası yetmemiş uçak biletine, o yüzden rehin almışlar orda der :))
birol abi kızmıyon demi :))
devam edecek :))
sağ elimde beş parmak sol elimde beş parmak say bak say bak saaaay bak...ooooo portakalı soydum başucuma koydum ben bir yalan uydurdum duma duma dum...
ooff oofff
aklıma gelmişken nolcak bu polyannanın hali ya arkadaşlarım, hele esas beni üzen kırmızı başlıklı kızın kurta yaptığı işkence yokmu tamamen hayvan haklarına aykırı, AHİM e şikayet etmek gerekiyor bu kırmızı başlıklı kızı..aslında bütün iş hep o kırmızı başlıklı kızın ninesinin başının altından çıkıyo, ele başı o..
masal bu ya, kırmızı başlıklı kız gene ninesine yemek götürmek için çıkmış yola, az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş, bir müddet sonra ileriden gelen bir kalabalık görmüş, yaklaşınca görmüşki gelenler 7 cüceler..yanlarına vardığında :
-haydır cüceler nereye böyle telaşlı telaşlı diye sormuş
cücelerde :
-pamuk prensesi kaybettik onu arıyoruz..demişler
kırmızı başlıklı kız hımmm nası kaybettiniz koca prensesi yazık size ya demiş,daha sonrada kurufasulye pilav var sepetimde ,yermisiniz diye sormuş:))
cüceler, -bırak şimdi kurufasulye pilavı,zaten bizde gaz yapıyo o yiyemeyiz, prensesi bulmamız lazım acilen demişler..
kırmızı başlıklı kız -hadi benimle beraber gelin hem yolda prenseside ararız birlikte demiş, cüceler kabul etmişler bu teklkifi ve hep birlikte yola devam etmişler...
devam edecek:))
12 Ocak 2008 Cumartesi 11:40
kırmızı başlıklı kız ve 7 tane cüce küçük bir tepeyi aşmışlar ve biraz ileriden gelen birilerini görmüşler,adımalrını hızlandırmışlar hemen,yanlarına vardıklarında birde ne görsünler, bizim pamuk prenses ve shrek kolkola girmişler muhabbet ede ede geziniyor,tabi hemen arkalarında geveze eşek (onsuz olmaz)...
cüceler buda kim prensesim demişler, prenseste hayatımın aşkını buldum onunla mutlu yuvamıza gidiyoruz demiş..tabi cüceler HÖNK olmuş halde bakakalmışlar, kırmızı başlıklı kızsa - ayyy ne romantik demiş:))
pamuk prenses siz nereye böyle cümbür cemaat diye sormuş, cüceler seni kaybolunca aramaya çıktık ve yolda kırmızı başlıklı kıza rastaldık demişler..kırmızı başlıklı kız hadi ninemin evine birlikte gidelim orda piknik yaparız beraber,hem kurufasulye pilav da var demiş :))
cüclerin ele başı olanı, sana inat geleceğiz ve o pilavı yiyeceğiz demiş..))
pamuk prenses shrek e dönmüş ve bizde gidelimmmi hayatım,hem ben kurufasulyeyi çok severim demiş, shrek tabiki hayatım sen istersinde ben olmaz diyebilirmiyim demiş ve hep birlikte yola koyulmuşlar...
devam edecek:))
12 Ocak 2008 Cumartesi 12:32
nerde kalmıştık ?
sevil sonerin evine geldiğine evde birinin olduğunu anlamış ve dizi oracıkta anlamsız hatta gaddarca bitirilmiş izleyiciye yapılabilecek en muazzam işkence yapılmıştır..kendi senaryonuzu bundan sonra kendiniz yazın denmiş ve izleyici kaderine terkedilmiştir..
ilk zamanlar hala olayın şokunda olan bu muhteşem izleyici topluluğu daha sonra SİLKELENMİŞ ve kendine gelmiştir..
ne yapabiliriz düşüncelerinden sonra alınan ortak karar gereği dizinin yayınlandığı kanal mail yağmuruna tutulmuş fakat kafasına eseni yapmakla ünlü kanalımız izleyicinin bu tutumunda dikkate almamıştır,kendisine gelen mailleri otomatik cevaba bağlayarak geçiştirme taktiğini uygulamıştır..
kanaldan bize hayır diyen sevgili izleyicimiz bu seferde diziyi yapan şirketten bir haber beklemiş fakat gelin görünkü kanal onlardan daha insaflı çıkmıştır, kanal en azından herkese aynı mesajı yollamış olsa bile nezaketen bişeyler yazmıştır, yapımcı ise ortalıkta görünmemiştir..
baktıki kimseden kendilerine hayır yok, bu seferde tv eleştirmenleri ve diğer yazarlara mail yağmuru taktiğine geçmiştir azimli izleyicimiz..
kiminine göre haklı mücadele ve MÜCADELEYE DEVAM , kiminine göreyse MAİL TERÖRÜ yarattığı iddia edilen bu azimli topluluk gene yılmamış ve her yoldan mücadelesine devam etmiştir..
bazı dostlar yaptıkta ne geçti elimize diye düşünüyor olabilir,dizimizi gerimi kazanabildik sanki diyebilir..
fakat şuan tv dünyasını dikkatle takip edenler görmüştür, dizi furyası çok azaldı, belki bazı kanallar yeni diziler yapıyor olabilir ama eskisi kadar çok değil..çoğu kanal diziyi bitirdikten sonra yerine yenisini koymuyor hemen,başka tür programlara geçiş başladı..
bizler sesimizi yükseltmeye başlamadan önce ne tv eleştirmenlerinden nede diğer yazarlardan diziler ile ilgili bukadar çok eleştiri gelmiyordu.
belki bizim sayemizde onlarda birşeyler ters gidiyor buna birazda olsa dur denmeli diye düşünmelerini sağlamış olabiliriz, eee kendimizede pay çıkarmalıyız bazı durumlardan demi :))
Bizlere haklı mücadelemizde destek veren , köşelerinde sesimizi duyuran tüm yazarlara tekrar teşekkür etmek istiyorum,sağolsunlar... mail terörü yarattığımızı düşünen yazarlarımızada kırıgn veya kızgın değilim ama keşke bizleri biraz anlamaya çalışsalardı,onlarında canı sağolsun ne diyeyim..
17 Ocak 2008 Perşembe 10:59
aylinin telefonla konuşurken yüz ifadesini gören sevil kötü birşeyin olduğunu anlar, telefonu kapatır kapatmaz aylin sevilin kolundan tutup
-hadi hemen gitmemiz lazım arayan doğandı ve ...hastanesine gelin acilen dedi..
sevilin ne oldu demesine fırsat bile bırakmadan hadi hemen gitmeliyiz,bir taksi bulalım hemen..
taksiye binip doğanın söylediği hastanenin yolu tutmuşlardır, aylin doğanın tekrar aramasını beklemektedir şaşkın şekilde..
sevil hadi ama aylin ne olmuş banada anlatsana diye sıkıştırır alini..
aylin - bende bilmiyorumki sevilcim doğan aradı ve hemen gelin seni birazdan yine arayacağım diyerek telefonu kapattı der.
ikisininde şaşkınlığı ve korkusu iyice artmış gelecek olan telefonu beklemektedirler..
devam edecek :))
17 Ocak 2008 Perşembe 17:41
ikiside hadi ama çal artık diye telefona bakmaktadır, heyecan-şaşkınlık- ne oldu korkusu gittikçe artmıştır..
sevilin ilk aklına gelen soner olur,hemen telefonunu çıkartıp soneri arar ama duyduğu tek ses operatörün sesi our.Sonerin bugüne dek telefonunu hiç kapalı tutmadığını iyi bilen sevilin korkusu dahada artar..
doğandan beklenen telefon halen gelmemiş aylin ve sevilin korkusu dahada artmıştır..
sevil restoranı arayalımmı belki oradalardır der demez restoranın telefon numarasını çevirir..
açan soner veya doğan değldir,
-sonerle görüşebilirmiyim acaba
-soner bey burda değil
-peki doğan bey ordamı diye sorar sevil
-doğan beyde yok, ikisi birlikte çıktılar
-ne zaman çıktılar acaba
-epey oldu.....
teşekkür edip telefonu kapatan sevilin korkusu iyice artmıştır...
devam edecek:))
17 Ocak 2008 Perşembe 18:01
-doğan neden hala aramadı ?
-doğan ve soner nerede ?
-kötü birşey mi oldu acaba ?
-soner kazamı geçirdi ?
-aylin ve sevilin durumu ne olacak ?
-onları bekleyen sürpriz ne ?
-sürpriz iyimi kötümü ?
ve daha nice soru..
cevabı azzz sonra değil maalesef yarın.))
neden derseniz malum benim gitme vaktim geldi dostlar, kızmazsanız yarın kaldığımız yerden devam etmeye çalışırız
herkese güzel ve keyifli akşamlar diliyorum..Tebessümleri ve kendinize iyi bakmayı ihmal etmeyin
17 Ocak 2008 Perşembe 18:07
-Off, off, midem ne bicim kasiliyor! Ben bugün heyecandan ölmezsem iyidir... Dogan! Dogan! Cesur! Ulan oglum hepiniz birden nereye kayboldunuz?
-Bagirmasana be, burdayiz iste!
-Dogan, ne oldu? Firildak Tayfun´u aradin mi, dedigim tavernayi ayarlamis mi?
-Sakin ol be oglum, tabii ki aradim... merak etme... hersey ayarlandi... musik, mönü... fotografci.. pasta... Simdi de Aylin´i ariyordum... Hastane masaliyla yeterince zaman kazandik, artik gelebilirler..
-Evet ya, nerdeyse kizlara yakalaniyorduk... aksilikler bitmedi ki bi türlü..
-Neyse, Davsan Mistafa sayesinde durumu son anda kurtardik.. yoksa hersey berbat olcakti... Sen simdi nasilsin?
-Ordan bakinca nasil görünüyorum abicim? Sence iyi miyim?
-Valla biraz rengin soluk ama yine de cok yakisiklisin, bu smokin sana accayip yakisti ha... Böyle papyon falan...
-Yav, birak dalga gecmeyi de, ara hadi su kizlari, madem hersey hazir gelsinler bir an önce, yoksa ben de düsüp bayilacam, gercekten hastanede bulacagiz kendimizi...
-Amman abicim, sakin ha! Zerrin teyzeyi yeni ayilttik, bi de seninle ugrastirma bizi...
-Nasil oldu sevgili kayinvalidem? Halâ köpürüyor mu?
-Yok simdi daha iyi... ambulansta ayakta tedavi görüyor.. Efe´yi o tatli smokiniyle görünce yumusayiverdi.. Ama tansiyonu mu ne, bi seyi firlamis!
-Onun kafatasi sigortasidir o firlayan, tepesi atmistir garanti... off lan off! Yeryüzündeki bütün kadinlar kocalarini af etseler bile, Zerrin Hanim etmeyecek!
-Sana alistira alistira söyle diye tembihledik ama beceremedin ki..
-Ya ne güzel baslamistim.... tam kayinpederi de davet ettigimi söyleyince ipler koptu... sonrasini dinlemedi bile..
-Neyse, merak etcek bi seyi yok dedi Murat... biraz sonra kuzu gibi olurmus...
-Kuzu gibi? Zerrin teyze mi be?
-He ya... Iyi ki Murat´i da cagirmisiz... Cocugun doktorlugu burda da isimize yaradi..
-Sen simdi niye öyle, kas-göz isaretleriyle imali imali konusuyon abicim? Ise yarayacagi icime dogmus olamaz mi?
-Olur tabi o´lum, ne demis atalarimiz? Abdal´a malum olur, herkese her meslekten bir kuzen lazim olur, hatta sarttir!
-Dogan! Uzatma da söyle, Murat baska bi sey dedi mi?
-Valla dedi demesine de ben ne demek istedigini anlamadim galiba..
-Ya bi seyi de sonuna kadar anlatsan, adami fitik etmesen olmaz mi? Söyle ne dedi?
-Dur bakayim: “Degil Zerrin Teyze, bir Hindistan fili bile bunu yiyince 3-4 saat gik diyemez! Ama sonrasina karismam!” dedi... Bunlari söylerken de elindeki enjektöre pis pis bakiyordu..
-Sana öyle gelmistir o´lum, hic hipokrat yemini etmis adam öyle pis mis bakar mi? O zaman bu su demek oluyor, 3-4 saat icinde Sevil´i ikna etmis o imzalari atmis olmaliyiz! Fil mi dedi hakkaten lan?
-He valla, aynen “Hindistan fili” dedi... bana bak sen mi tembihledin yoksa, kadina en agir sakinlestiriciyi vermesini...
-Yok canim, niye öyle bir sey diyeyim ki? Hadi hadi vaktimiz azalmis, cabuk ara Aylin´i de gelsinler artik..
-Hay allah... Tamam ariyorum... kimbilir nasil korkmustur simdi ikisi de.... Aylin, sirf zaman kazanmak icin onlari öyle yönlendirdigimi duyunca var ya, kesin canima okuyacak.... ben yandim o´lum.. Arkadas kurbani oldum...
-Hadi hadi abartma, Aylin sana kiyamaz bi defa... Asil Sevil herseyi ögrendiginde soku atlatir atlatmaz kesin benim üstüme saldiracaktir..
-Hah, sus caliyo.... A, alo Aylincim, simdi hemen verecegim adrese geliyorsunuz! Hayatim korkacak bir sey yok, hepimiz iyiyiz... Sadece ufak bir degisiklik gerekiyordu da o yüzden seyyttik... Ben iyiyim, Efe de.. Sevil´e mi ne diyceksin? Sey de... seyy... hah, bizim Soner´in apandisiti sandigimiz sey meger gazmis!... Ha... hayatim... hadi ama uzatma, herkes burda ve hersey hazir... sizi bekliyoruz... öptüm kapatiyorum, bay bay...
-Dogan!
-Efendim Soner..
-Dogan, son defa soruyorum tamam di mi hersey?
-Tamam Soner! Daha kac defa duymak istiyorsun? Sectigin gelinlik terziden az önce geldi, odaya koymalarini söyledim...aksesuarlar filan hepsiyle birlikte... ayakkabilar, gelin cicegi, duvak onlar da tamam... Aylin´in ayarladigi kuaför de burda, bi elinde fön makinesi ötekinde tarakla hazirolda Sevil´i bekliyor...
-Pasta? Eyvah pastayi sormayi unuttuk!
-Hayir canim, unutur muyuz? Abicim bi pasta yapmislar, var ya.. of of, kesmeye kiyamaz insan... sen görmedin mi? Kremanin en sahane hali... Olamaz böyle bi sey! Siir gibi..
-Olur olur, onu biz sectik herhalde.. sen simdi kremanin en sahane halinden kurtul da su Aylin´i bir daha ara.. cabuk olsunlar... Belediyeden nikah memuru geldi di mi? Aman Tanrim, yüzük? Yüzük nerde? Eyvah yüzügü kaybettim!
-Aptal Asik, bi de öbür cebine bak, belki oraya koymussundur..
-Hay evet tamam burdaymis! Sevil bu tasi begenir insallah... Simdi hersey gercekten tamam, di mi?
-Elbette ya, kac saattir bosuna mi kosturuyoruz? Nikahtan sonra dooru Firildaklara eglenmeye gidecegiz. Sonrasi kolay, vur patlasin göbek atariz.. Hadi ama artik at su gerginligi üstünden... O´lum bugün senin en mutlu günün!
-Atamam abicim, Sevil biraz sonra o odada bana, sonra da o masada nikah memurunun sordugu soruya “evet” demedikce ben hic seyi atamam!
-Dur su papyonunu düzelteyim, kipir kipir gidip gelmekten iki de bir yamultuyorsun... smokin sahiden cok yakisti lan... Aslanlar gibi damat oldu benim kardesim, darisi benim de basima ya rabbim! Hic bu kadar yakisikli olmamistin bana bak, seni böyle görünce Sevil de düsüp bayilmazsa iyidir...
-Aman ha, gözünü seveyim Dogan agzini hayra ac!
-Tamam, ya tamam saka yaptik.... heyecanlanma...
Devam ederiz insallah...:)
Sevgiler
Seval
17 Ocak 2008 Perşembe 22:54
1. Yazan Davşan Mıstafa 06-02-2008 10:52 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:)) )
Sevil'in Doğan'ın yanında yer almasıyla mutlaka bu işe bir çözüm bulması gereken Soner vaktin daraldığınıda farkındadır..bir an önce çözüm bulmalıdır ama nasıl ?
Aylin cephesini kolay aşacağını biliyordur ama ya Kadir Amca ?
Doğan'ı öpüşürken görmemiş olsa belki biraz daha kolay olacaktı ikna etmek ama Doğan'ı o halde görmesi işleri tamamiyle zora sokmuştur..
"Ama Sonerciğim ben şahidim Aylin olmazsa evlenmem "...Sevil'in bu sözleri Soner'in kulağında yankılanıp durmaktadır,nasıl yapmalıyım diye düşüncelere dalmış Soner'in halini gören Sevil ve Doğan birbirlerine bakarak gülümsekten kendilerini alamamışlardır..Bir yandanda her ikiside Soner bu halde ise kesin bu işi çözecektir diye akıllarından geçirirler..İkiside çok iyi bilirler Soner'in ne kadar inatçı olduğunu ve elde etmeyi aklına koyduğu şeyi ne yapar ne eder eline geçirir..
Onlar Soner'e bakarlarken, Soner birden yerinden kalkar ve yukarıya çıkar..Aşağıya indiğinde
-bugün biraz işim var akşam görüşürüz
diyerek evden ayrılır..
Sevil ve Doğan birbirlerine şaşkın şaşkın bakakalmış ama Sonerin o halde çıkıp gitmesinin aklında bireyler olduğu umudunu yeşertmiştir..
Soner ilk olarak soluğu Gamze'nin yanında alır..Soner'i karşısında gören Gamze'yi şaşkınlık ve korku sarar..Soner biraz konuşabilirmiyiz diyerek Gamze ile birlikte rahat konuşabilecekleri hastane bahçesine çıkarlar..
Burada ve benimle ne işin var diye düşünüyorsun biliyorum Gamze diye söze başlayan Soner cep telefonunu çıkararak Aylin ve Doğan'ın aşk-sevgi dolu resimlerini gösterir..Gamze birşeyler söyleyecekmiş gibi hareketlenir ama
-Gamzecim ben sana herşeyi anlatayım sonra ne istiyorsan söyle diyerek engeller Soner..
Bazı şeyler kelimelerden daha iyi anlatır sevgiyi,ben sana öncelikle ikisinin nekadar mutlu olduğunu göstermekle başlamak istedim,senin kötü niyetli biri olduğunu düşünmüyorum ama Doğan ile bir geleceğin yok,Doğan'da bunu söyledi sana ama senin enden ısrar ettiğini anlayamıyorum..
Doğan annesinin sözünden çıkmayan biri,onu kırmamak için her sözünü yerine getirir ama sevdinmi bunun önüne hiçkimse geçemez, Doğan hayatında belki ilk defa annesine restini çekti onu kırma riskini göze alarak,sende biliyorsunki sevgi engel tanımaz,Aylin ve Doğan'ın aşkını gördüğümde ben bile imreniyorum inanırmısın,hele Kadir amca gibi sert biriyle bile mücadeleye hazır olan kişi nekadar aşık var sen hesapla..
Soner uzun uzun konuşur,Gamze dinledikçe hem biraz utanır yaptıkları sebebiyle hem de yaptığının yanlışlığının farkına varır,bir yandan da ben Doğan'ı gerçekten seviyormuyum yoksa sadece bir haranlıkmı benimkisi diye mukayese eder..
Soner sözünü bitirdiğinde Gamze hiçbir şey söylemez konu ile ilgili,sadece biraz bekleyebilirmisin üzerimi değişip hemen geliyorum der ve Soner'in yanından ayrılır..
devamı var:))
06 Şubat 2008 Çarşamba 11:01
2. Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 20:28 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:)) )
Sadece akşam görüşürüz diyerek Soner'in yanlarından ayrılmasından sonra Sevil ve Doğan'ın merakı daha da artmıştır.Doğanın halini gören Sevil:
-böyle durma Doğan,Soner kafasına birşey koyduysa mutlaka sonuçlandırır, hele sonunda bana kavuşmak varsa ne yapar ne eder başarır.
-biliyorum Sevil, Soner kafasına birşey koyuyorsa mutlaka yerine getirir,ama benim korkum kaş yapayım derken göz çıkarması korkusu,biliyorsun Soner bazen işleri eskisinden beter hale getirebiliyor.
-sen hiç meraklanma Doğan, kadir amcayı ikna etmezsen seninle evlenmem dedimya, Soner bu sözden sonra mutlaka doğru bişeyler yapacaktır..
-haklısın Sevil,seninle evlenebilmek için benim işi halletmesi lazım,bunu Soner'de iyi biliyor,onun için biraz daha rahatım ama böyle oturmakla olmuyor en iyisi restorana gideyimde orda vakit geçireyim,yoksa böyle oturmakla dahada sıkılıyorum, bir haber alırsan hemen beni ara tamammı.
-tamam Doğan senin için rahat olsun,sorunu çözecek Soner, haber alırsam seni ararım.
Doğan bu konuşmadan sonra evden ayrılır ve restorana doğru yola çıkar, ama yinede dayanamaz ve Soner'i arar :
Soner telefonu açar açmaz nerdesin abicim sen,neden bişey söylemeden çıktın gittin ? sözleriyle karşılaşır.
-dur bi sakin ol abicim ne diyorsun
-neden bişey söylemeden çıktın gittin diyorum abicim
-akşam görüşürüz dedim ya abicim
-bak soner işleri karıştıracak şeyler yapma,senin sağın solun belli olmuyor bazen.
-istersen hiçbişey yapmayayımda sende ömür boyu kafayı ye abicim he..hem sonunda bende sevile kavuşacağım abicim,bu işi çözmeden bırakırmıyım
-tamam abicim ya, kusura bakma biliyorsun halimi kafayı yemek üzereyim,bakma sen bana,sana güveniyorum hallet şu işi gözünü seveyim.
-tamam sen merak etme şuan işim var sonra görüşürüz
der ve kapatır Soner.
telefonu kapattıktan 1-2 dk sonra Gamze gelir,hadi gidelim yapacak işlerimiz var diyerek Soner ile birlikte bir taksiye binerler.
-nereye gidiyoruz Gamze ?
-vardığımızda görürsün Soner
-bak işleri daha fazla karıştırmana müsade etmem haberin olsun
-merak etme Soner,sen söyle bakalım Aylin şuan üniversitedemidir?
-evet orda olması lazım ama sen neden sordunki onu şimdi ?
-önce ona uğramamız lazım.
-???
-öyle şaşkın şakın bakma Soner,sen istemedinmi herşeyi düzeltmemi,madem ortalığı karıştıran benim düzeltmekte bana düşer değilmi !!!
-şaşkınlığı bu sözlerle umuda dönüşen Soner'in heyecanı daha da artar.
Gamze Soner'e dönerek:
-Doğan ve Aylin'in sevgileri konusunda samimiydin yoksa beni aradan çıkarmak içinmi öyle söyledin ?
-dedim ya Gamze,ben bile onların sevgisine imreniyorum,başka birşey söylememe gerek varmı sence ?
-peki,samimiyetine inandım.
Sözlerini bitirir bitirmez telefonun çalması ile irkilir Gamze,arayan Doğandır.
-seninle konuşmalıyız Gmze
-şimdi olmaz Doğan,işim var sonra konuşalım diyerek kapatır telefonu.
Soner'in sormasına fırsat bırakmadan:
-arayan Doğandı,konuşmak istiyormuş ama şuan işimiz var zaten sonra bana nasıl teşekkür edeceğini bile bilemeyecek der gülümseyerek..
Soner iyice afallamış bir halde bakakalır,acaba gerçekten düzeliyormuydu Gamze cephesinde işler ??
Gamze'nin bu sözlerinden sonra dahada rahatlamıştır içi,ama Aylin ile ne konuşacakki Gamze ?
devam edecek :))
06 Şubat 2008 Çarşamba 12:44
Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 21:06 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:))
Doğan Gamze ile konuşamayınca dahada dellenir,kendini sakinleştirebilmek için Sonerin verdiği sözü aklına getirmeye çalışır ama içi içinide yemetedir.
Sevil ise beklemeye dayanamaz ve Soner'i arar
-telekoma bile bukadar sık telefon gelmiyordur heralde diye şirinlikle açar soner.
-bırak şimdi telekomu falan Sonercim,nereye kayboldun birden sen onu söyle
-sana kavuşabilmek için zemin hazırlıyorum hayatım,nerde olacağım
-nasıl yani Soner
-akşam görüşeceğiz dedimya hayatım,gerisi sürpriz..bundan sonra benden kaçacak yerin kalmayacak Sevilcim
-ne diyorsun Soner,gündüz vakti içtinmi yoksa sen
-içmeme gerek yok hayatım,senin varlığın benim günün her vaktinde sarhoş gibi gezmeme yetiyor,senin sevginin sarhoşuyum ben
-Sevil ne diyeceğiniz şaşırır Soner'in sözleri karşısında..ama Soner böyle mutlu konuşuyorsa kesin işler yolunda gidiyor diye düşünür
-tamam Sonercim ne yaptığını söylemeyeceksin belli, ama lütfen dikkatli ol tamammı
-sen merak etme Sevilcim,sana kavuşmak için yapamayacağım şey yok biliyorsun,Ferhat dağı sadece delmiş ama ben sevgim için o dağı yerle bir ederim der gülümseyerek
-Sevil duydukları karşısında söyleyecek söz bulamaz ve hadi öptüm diyerek kapatır telefonu.
Gamze,Soner'in Sevil'e söylediklerini duyunca gülümsemekten kendisini alamaz..
ve nihayet üniversitenin kapısından içeriye girerler,bina önüne geldiklerinde taksiden inerler.
-ben Aylin'i arayayımda buraya gelsin
-peki sen öyle istiyorsan
Soner cepten Aylin'i arar ve biraz aşağıya inmesini ister,Aylin'de hemen geliyorum diyerek kapatır telefonu..
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 13:41
Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 21:38 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:))
Sevil Soner'in sözlerinden sonra iyice umutlanmıştır.Aylin'i aramalıyım ne yaptı acaba,zor günler geçiriyor destek olmalıyım ..
Aylin'in numarasını çevirir heyecanla,telefonu açan Aylin:
-Sevilcim kusura bakma şuan dışarıya çıkıyorum,Soner gelmiş aşağıda beni bekliyor ben seni sonra ararım canım diyerek izin ister ve telefonu kapatır.
Sevil duydukları karşısında epey şaşırır,Soner neden Aylin'in yanına gitmiş olabilirki?
Aylin hızlı adımlarla iner aşağıya,kapıdan çıktığında Soner ve Gamze'yi görünce şaşırır,şaşkınlığını üzerinden atıp tokalaşıp hoşgeldiniz dedikten sonra Gamze Soner'e dönerek:
-bize biraz izin verebilirmisin,bizim kız kıza konuşacaklarımız var
-Soner küçük bir tereddüt anından sonra tamam der.
Gamze biraz yürüyelimmi diyerek Aylin ile birlikte Soner'in yanından ayrılırlar.
Soner ise merakla bakakalır ardından,ellerini cebine koyup volta atar bulunduğu yerde..
Doğan acaba bir haber varmı diye Sevil'i arar:
-Sevil varmı bir gelişme,sen aramayınca dayanamadım bi sorayım dedim
-yok Doğan ,bende bekliyorum.Az önce Aylin'i aradım Soner onun yanındaymış.
-hadi ya ne işi varmışki onunla şimdi ? bende Gamze ile konuşmak istedim ama o sonra konuşuruz deyip kapattı.
-Soner çok neşeliydi kesin işler yolunda gidiyor Doğan, sen sıkma canını,aksi olsaydı Soner öyle gevezelik ediyor olmazdı..
-tamam Sevil sen öyle diyorsan...ama haber alırsan hemen ara beni lütfen, çok stresli ve heyecanlyım şimdi zıplamaya başlayacağım olduğum yerde stresten
-sakin ol Doğan,kendine orda oyalancak bişeyler bul,düşünmemeye çalış,herşey yoluna girecek
-tamam dediğin gibi yapmaya çalışırım, hadi görüşürüz..
Soner karşıdan Ayin ve Gamze'nin geldiğini gördüğünde heyecandan ölecek gibi hisseder..Yanına geldiklerinde Aylin önce Soner'e şöyle bir bakar ve.....
devam edecek:))
06 Şubat 2008 Çarşamba 13:42
6. Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 21:06 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:))
Doğan Gamze ile konuşamayınca dahada dellenir,kendini sakinleştirebilmek için Sonerin verdiği sözü aklına getirmeye çalışır ama içi içinide yemetedir.
Sevil ise beklemeye dayanamaz ve Soner'i arar
-telekoma bile bukadar sık telefon gelmiyordur heralde diye şirinlikle açar soner.
-bırak şimdi telekomu falan Sonercim,nereye kayboldun birden sen onu söyle
-sana kavuşabilmek için zemin hazırlıyorum hayatım,nerde olacağım
-nasıl yani Soner
-akşam görüşeceğiz dedimya hayatım,gerisi sürpriz..bundan sonra benden kaçacak yerin kalmayacak Sevilcim
-ne diyorsun Soner,gündüz vakti içtinmi yoksa sen
-içmeme gerek yok hayatım,senin varlığın benim günün her vaktinde sarhoş gibi gezmeme yetiyor,senin sevginin sarhoşuyum ben
-Sevil ne diyeceğiniz şaşırır Soner'in sözleri karşısında..ama Soner böyle mutlu konuşuyorsa kesin işler yolunda gidiyor diye düşünür
-tamam Sonercim ne yaptığını söylemeyeceksin belli, ama lütfen dikkatli ol tamammı
-sen merak etme Sevilcim,sana kavuşmak için yapamayacağım şey yok biliyorsun,Ferhat dağı sadece delmiş ama ben sevgim için o dağı yerle bir ederim der gülümseyerek
-Sevil duydukları karşısında söyleyecek söz bulamaz ve hadi öptüm diyerek kapatır telefonu.
Gamze,Soner'in Sevil'e söylediklerini duyunca gülümsemekten kendisini alamaz..
ve nihayet üniversitenin kapısından içeriye girerler,bina önüne geldiklerinde taksiden inerler.
-ben Aylin'i arayayımda buraya gelsin
-peki sen öyle istiyorsan
Soner cepten Aylin'i arar ve biraz aşağıya inmesini ister,Aylin'de hemen geliyorum diyerek kapatır telefonu..
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 13:44
2. Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 21:38 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:))
Sevil Soner'in sözlerinden sonra iyice umutlanmıştır.Aylin'i aramalıyım ne yaptı acaba,zor günler geçiriyor destek olmalıyım ..
Aylin'in numarasını çevirir heyecanla,telefonu açan Aylin:
-Sevilcim kusura bakma şuan dışarıya çıkıyorum,Soner gelmiş aşağıda beni bekliyor ben seni sonra ararım canım diyerek izin ister ve telefonu kapatır.
Sevil duydukları karşısında epey şaşırır,Soner neden Aylin'in yanına gitmiş olabilirki?
Aylin hızlı adımlarla iner aşağıya,kapıdan çıktığında Soner ve Gamze'yi görünce şaşırır,şaşkınlığını üzerinden atıp tokalaşıp hoşgeldiniz dedikten sonra Gamze Soner'e dönerek:
-bize biraz izin verebilirmisin,bizim kız kıza konuşacaklarımız var
-Soner küçük bir tereddüt anından sonra tamam der.
Gamze biraz yürüyelimmi diyerek Aylin ile birlikte Soner'in yanından ayrılırlar.
Soner ise merakla bakakalır ardından,ellerini cebine koyup volta atar bulunduğu yerde..
Doğan acaba bir haber varmı diye Sevil'i arar:
-Sevil varmı bir gelişme,sen aramayınca dayanamadım bi sorayım dedim
-yok Doğan ,bende bekliyorum.Az önce Aylin'i aradım Soner onun yanındaymış.
-hadi ya ne işi varmışki onunla şimdi ? bende Gamze ile konuşmak istedim ama o sonra konuşuruz deyip kapattı.
-Soner çok neşeliydi kesin işler yolunda gidiyor Doğan, sen sıkma canını,aksi olsaydı Soner öyle gevezelik ediyor olmazdı..
-tamam Sevil sen öyle diyorsan...ama haber alırsan hemen ara beni lütfen, çok stresli ve heyecanlyım şimdi zıplamaya başlayacağım olduğum yerde stresten
-sakin ol Doğan,kendine orda oyalancak bişeyler bul,düşünmemeye çalış,herşey yoluna girecek
-tamam dediğin gibi yapmaya çalışırım, hadi görüşürüz..
Soner karşıdan Ayin ve Gamze'nin geldiğini gördüğünde heyecandan ölecek gibi hisseder..Yanına geldiklerinde Aylin önce Soner'e şöyle bir bakar ve.....
devam edecek:))
06 Şubat 2008 Çarşamba 13:45
Davşanca BBO-5
Yanına geldiklerinde Aylin önce Soner'e şöyle bir bakar ve Soner'e sımsıkı sarılır,öyle mutluluk ve samimi bir sarılmadır ki bu..
-teşekkür ederim Soner,tüm yaptıkların için.
-Rica ederim Aylincim ben görevimi yaptım.Hem ne konuştunuz siz öyle bakim.
-kız kıza konuştuk,aramızda...
-Hadi ama daha yapacak işlerimiz var diyerek araya girer Gamze, hemen gitmemiz lazım.
Soner : nereye gidiyoruz yine
Aylin : bende bilmiyorum inan,nereye gidiyoruz?
Gamze : gidince hep beraber göreceğiz,hadi vakit kaybetmeyelim.
hep birlikte binerler taksiye,Soner takside yine sorar nereye diye,ben başladım bu işe ama ne olacağını şimdi bende bilmiyorum diyerek söylenir..
Gamze Aylin'e dönerek:
-baban şuan nerdedir ?
-şaşıran Aylin, evdedir bu saatte,neden sordunki ?
-hiç öylesine sordum,Soner yolu tarif ediver lütfen,bir an önce gidelim.
-Soner iyice aptallaşmış vaziyette sadece tamam diyebilmiştir,bir yandan da Ayline neler oluyor bakışları atar ama Aylin'de bilmiyordur ne olacağını..
Doğan stresten restoranda ne yapacağını bilememektedir.
Sevil işlerin yolunda olduğunu tahmin etmesine rağmen yinede heyecandan yerinde duramamaktadır, böyle beklemekle olmayacak diyerek kendisini dışarıya atar,soluğu restoranda alır.Sevili karşısında görünce kötü bişeymi oldu acaba diye iyice heyecanlanır Doğan.
-neler oldu sevil,varmı bi haber,kötü bişey yok dimi
-yok Doğan, evde duramadım buraya geleyim bari dedim,hem nasıl olsa Soner buraya gelecek.
-elim ayağıma dolaştı şaşkınlıktan, ne yapacağımı bilemiyorum, inanırmısın az önce Seda'nın programını bile izledim,kadın 6. kez evlendi ama ben birinciyi bile başaramadım
-gülümsemekten kendini alamayan Sevil,sakin ol Doğan,böyle yaparak eline bişey geçmez,sende bende bekleyeceğiz Sonerden gelecek haberi..
-haklısın sevil ama engel olamıyorum işte napim
-biliyorum Doğan ama sen yinede rahat olmaya çalış, hem nerde benim kahvem,siz müşterilerede böyle yapıyorsanız vay halinize
Soner ve Aylin Gamze'ye birşey sormaya çekinirler,bilirlerki Gamze cevap vermeyecek,ama içleri nedense rahattır..
eve vardıklarında Aylin kapıyı açmak için anahtarını çıkarmak için hareketlenir ama Gamze onu durdurur,zili çalar.Kapıyı Kadir amca açar...
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 14:23
2. Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 23:10 - Misafir
Davşanca BBO-6
Kadir amca kapıyı açıpta karşısında Aylin Soner ve Gamze'yi görünce şaşırır haliyle..
Gamze Soner ve Aylin'e dönerek:
-izin verirseniz Kadir amca ile yalnız konuşmak istiyorum,eğer Kadir amcada müsade ederse
kısa bir sessizliğin ardından kadir amca :
-madem benimle görüşmek istiyorsun,gel bakalım kızım diyerek içeriye davet edip kapıyı kapatır.
Yüzlerine kapanan kapıyı şaşkınlıkla izleyen Soner ve Aylin olanlara anlam veremeselerde beklemekten başka çareleri olmadığınıda bilmektedir..
Soner Ayline dönerek:
-ne konuştunuz siz Gamzeyle ?
-(gülümseyerek)dedimya Soner,aonunla aramızda,sana söylemem..
-iyi ya öyle olsun diyerek burun kıvırır Soner.sonunda herşey yoluna girsinde sen söylemesende olur.
-ben senin bukadar güzel kalpli ve romantik olduğunu inan bilmiyordum Soner.
-nasıl yani Aylin ?
-neyse boşver Soner, ne konuşuyorlar acaba içeride, ben çok heyecanlandım ya..babam sinirlidir biliyorsun,bağırıp çağırmasa bari Gamze'ye
-valla Kadir amca bu ne yapacağı belli olmaz..
-haklısın
-eee sen söyle bakim Doğanı affettinmi ?
-ne yalan söyleyeyim,onları o halde görünce dünya başıma yıkıldı sanki ama öyle değilmiş işin aslı,neyse herşey yoluna girdiya önemli olan o, birde şu babamla işi halletsek rahat bir ohhh çekeceğim ama korkuyorum, ne oluyor acaba içerde,hiç seste gelmiyor,babamı kızdıracak birşeyler söylemiş olsaydı şimdiye kadar çoktan kükremişti babam, herşey yolundamı ne dersin?
-bilemiyorum Aylin,şimdilik ses yok ama her an herşey olabilir..
-oofff ya ölcem şimdi heyecandan..
-hem sen neden bukadar düştün bu işin üzerine söyle bakim Soner
-ya sorma Aylin, hep Sevil'in yüzünden,gerçi bende istiyordum bu işi çözelim diye,Doğan kafayı yiyecek bize sarmaya başladı,onun halini görünce bende üzülmeye başladım..Sevilde öyle deyince işe hız vermenin zamanı geldi diye düşündüm.
- Sevil yüzünden mi ? ne dediki Sevil ?
-Yaw sorma,Doğan içmiş içmiş sabah soluğu bizde aldı,yok efendim kendisini boğaz köprüsünden atacakmış söylendide söylendi,nikahta şahidim olmayacağını söyledi,Sevildeo sözü duyunca Doğan ve Aylin olmazsa seninle evlenmem dedi.
-hadi ya öyle dedi demek
-evet ya aynen öyle dedi, yani sizin iş olmazsa benim evlilik suya düşüyor
-demek sırf evlenebilesin diye bize yardım ediyorsun sen
-yok ya ondan dedğil, dedim ya zaten sizin için birşeyler yapacaktım ama Sevil öyle deyince işi hızlandırdım, bahane oldu yani
-Doğan ile birbirinizi nekadar kolladığınızı biliyorum Soner,sana ne kadar teşekkür etsem azdır..
-sağol Aylin,sizleri mutlu görmek benide mutlu eder biliyorsun, yeterki siz sorunları aşın, bide şu kadir amca engeli aşabilsek, offf ya işin içine Kadir amca girince olimpiyatlardaki engeller bile ova gibi düz kalır, içerden hiç seste gelmiyor,neler oluyor acaba ?
-bilmiyorum ya bende çok heyecanlıyım,babam sorun çıkarmasa bari....
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 15:18
Davşanca BBO-7
-kusura bakma Sevil ya heyecandan ne yaptığımı biliyormuyum ben, hemen hazırlıyorum kahveni.
-önemli değil Doğan, hem kahvemizi içer hemde sohbet ederiz..
-tamam ben hemen döneceğim.
elinde kahve fincanları ile dönen Doğan'ın titreyen elleri sebebiyle fincanlarda adeta dans etmektedir..
-sakin ol Doğan,şimdi dökeceksin üzerine
-haklısın ,hemen bırakayım masaya bir kaza çıkarmadan.
kahvelerinden henüz bir yudum almışlardırki sevilin telefonu çalar:
-efendim Sonercim,nerelerdesin sen hani arayacaktın beni
-işte arıyorum ya hayatım,dur sakin ol biraz , şuana kadar işler yolunda gitti.
-nasıl yani ,ne yaptınki şimdiye kadar,hem seninin ne işin var Aylin'in yanında
-çok şey yaptım Sevilcim,şimdi en önemli sorunu halletmeye çalışıyorum
-nasıl en önemli sorun Soner,ne yapıyorsun sen
-dedimya hayatım şu işi bi halledeyim kaçacak yerin kalmayacak,sonunda beni öpücük yağmurunda boğacaksın
-bırak gevezeliği Soner,sen ne yaptığınıu söyle
-olmaz Sevilcim,şuan söyleyemem
-eğer yanlış bişeyler yaparsan akşam eve sakın gelme Soner
-neler yaptığımı bir bilsen Sevil,akşam evde çiçeklerle karşılarsın beni
-ya Soner bi anlayabilsem seni
-Doğan nerde biliyormusun Sevil
-restoranda Sonercim,bende ordayım
-haaa çok iyi sakın ordan ayrılmayın Sevilcim,ben seni tekrar arayacağım ,şimdilik öptüm
soonerrr demeye kalmadan telefonu kapatır Soner.
Doğan heyecanla neler olduğunu ne söylediğini sorar..Sevilde bende anlamadımki Doğan, Soner gene bişeyler saçmaladı ve kapattı, ama muzipliği üzerinde,demekki işler yolunda, Soner ne zaman öyle şeyler söylese keyfi mutlaka yerindedir..
Doğanın biraz olsun içi rahatlamış ama heyecanı geçmemiştir...Sevil ise Sonerin konuşmasından gerçekten güzel şeyler yaptığını anlamış ama en büyük engel demesine anlam veremiştir..neydi ki bu büyük engel ?
06 Şubat 2008 Çarşamba 15:50
Yazan Davşan Mıstafa 06-02-2008 00:39 - Misafir
Davşanca BBO-8
Soner ve Aylin heyecandan konuşacak konu bile bulamamakta,evin önünde bir o yana bir bu yana volta atmaktadır,ikisininde yeter bu kadar heyecan içeri girelim ne olacaksa olsun demeye kalkıştıkları zamanda kapı açılır,önce Gamze çıkar,ardından Kadir amca o herzamanki çatık kaşları ile belirir kapıda,önce Aylin'ed bakar,sonra Soner'e çevirir başını..
Avına atlayacak arslan gibi bakışlar karşısında Soner güçlükle yutkunur,Soner'in o halini görünce gülmeye başlayan Kadir amcayı gören Aylin ve Soner birbirlerine bakar şaşkınlıkla,nihayet kendilerine geldikten sonra her ikiside kadir amcaya bakarlar..
Kadir amca ani bir hamleyle kollarını Soner'e doğru uzatır:
-gel evlat sana bi sarılayım
-Soner şaşkın vaziyette kekeleyerek ben mi ? diye sorar
-Kadir amcanın gülüşleri daha da artar, tabi sen ya,gel bakim buraya
Soner şaşkın halde Aylin'e dönerek ne yapmalıyım dercesine bakar
Aylin'de babamın dediğini yap der gibi cevaplar bakışlarıyla..
Soner yavaşça yaklaşır ve kendini Kadir amcanın kollarına bırakır..
Kadir amca sıkı sıkı sarıldıktan sonra Soner'e dönerek :
-sen benim oğlum gibisin ve seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun,ama bu yaptıklarından sonra seni dahada sevdim, bir evlat olarak gerekeni yaptın ve kendini birkez daha kanıtladın,sağol evlat
-Aylin babasının konuşmalarını hayretle ve mutlulukla dinler
Soner ise iyi şeyler olduğunun farkındadır ama şaşkınlığını hala atamamıştır..Sende sağol Kadir amca diyebilir sadece..
kısa sevgi resitalinden sonra Kadir amca:
-hadi bakalım gençler gidiyoruz diyerek Aylin ve Soner'i birkez daha şaşırtır..
Aylin : nereye gidiyoruz baba
Soner : evet nereye kadir amca
Kadir amca : gidiyoruz dedim,hadi bakalım düşün önüme, Gamze kızım sende bizimle geliyorsun..
Devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 16:43
Davşanca BBO-9
bahçe kapısından çıkarlarken Kadir amca Soner'e dönerek:
-Doğan işyerinde mi ?
-evet biraz önce Seville görüştüm,Doğan ile restorandalarmış.
-güzellll diye cevap verir kükrercesine..şu dakikadan sonra kimse konuşmasın ve birşey sormasın,konuşma sırası bende..
Birbirlerine şaşkın şaşkın bakan Aylin ve Soner neler oluyor acaba diye düşünür,sonra her ikiside Gamze'ye döner ama Gamze bana bakmayın dercesine omuz silker gülümseyerek..
Hep birlikte bir takisye binip restoranın yolunu tutarlar..
Kadir amca öne, Aylin,Soner ve Gamze arkaya oturur..
Soner Sevil'e haber vermeliyim diyerek telefonunu çıkarır,arayamayacağını bildiği için mesaj yazar:
" Sevilcim,Doğan ile orada kalın,biz yoldayız geliyoruz.Aylin ve Kadir amca da yanımda "
Sevil ve Doğan kahvelerini içmekte bir yandanda Sevil Doğan'ı sakinleştirmeye çalışmaktadır.Mesaj sesiyle Sevil konuşmasını keser ve telefonunu çıkarır,mesajın Soner'den geldiğini görünce Allah Allah Soner bana neden mesaj attıki arayacağı yerde diye geçirir aklından..Doğan'a çaktırmadan okumaya başlar...
devam edecek:))
06 Şubat 2008 Çarşamba 17:10
Davşanca BBO-10
Bir yandanda kahvesini yudumlayan Sevil, Aylin ve Kadir amcanında geldiğini okuyunca zorlukla yutkunur..
Doğan Sevili öyle görünce panikler birden, ne o kötü bir habermi var,mesaj kimden diye sorar..
Yok Doğan kötü birşey değil, bir arkadaşımdan mesaj diyerek geçiştirir ama ne yapacağınıda bilemez, Doğan'a söylesemmi söylemesemmi tereddütü içinde kalır..Söylerse Doğan oradan kaçacaktır,bunu iyi bilen Sevil söylememenin daha doğru olacağı sonucuna varır ve durumu akışına bırakır..Soner'de onlarla birlikteyse sorun olmaz,belki Kadir amcayı ikna etmiştir o yüzden geliyorlardır diye düşünür,aksi bir durumunda olabileceği endişesinide ihmal etmez tabi, ya Kadir amca çok sinirlendiyse ?
yok yok öyle olmamalı,Soner ikna etmiştir diyerek kendini rahatlatmaya çalışır,Doğan'a da durumunu çaktırmama telaşı içinde kalır..
Doğan zaten kendi stresi ve heyecanı sebebiyle birşey anlamaz,Sevilde bunun farkındadır..
Biraz olsun kendisini yatıştıran Sevil, eee Doğan söyle bakalım Soner bu işi hallederse ne yapacaksın?
Aylin'i dünyanın en mutlu kadını yapacağım diye cevaplar Doğan..
Sevil böyle sorar ama kafası öyle karışmıştırki Doğanı dinlemez bile..
Soner Kadir amcanın kendisine davranışları sebebiyle rahatlamıştır,eğer kızsaydı canıma okumuştu,sarıldığına göre hallettik bu işi diye düşünür ama genede ne olacağını kestiremediği için içi içini yer.Amaaan nasıl olsa az sonra restorana vardığımızda herşey belli olacak diyerek kendini avutmaya çalışır..
Taksi restoranın önünde duruduğunda Soner ve Aylin'in kalp atışları hızlanır, hep birlikte inerler, Aylin bir ara baba diye seslensede Kadir amca bakışlarıyla susturur kızını..
önde Kadir amca,Aylin Soner ve Gamze ardında kapıya doğru ilerlerler...
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 17:21
Davşanca BBO-11
önde Kadir amca,Aylin Soner ve Gamze ardında kapıya doğru ilerlerler...
Soner ve Aylin Kadir amcanın kendilerine davranışından yumuşadığı sonucunu çıkarsada Kadir amca bu ne yapacağı belli olmaz düşüncesi tedirgin etmektedir..
Kadir amca yavaşça restoranın kapısını açarak içeriye girer..
Sevil kapının tam karşısında,Doğan ise sırtı kapıya dönük olarak oturmaktadır..
içeriye Kadir amcanın girdiğini gören Sevil elindeki finacnı telaşla masaya bırakır ve ayağa kalkmak için hareketlenir.Doğan ne oldu demeye çalışırken Sevil'in kapıa baktığını görür ve arkasını döner kim geldi diye..
Kadir amcanın ağır adımlarla kendilerine yaklaştığını görünce Doğan elindeki fincanı düşürür,telaşla fincanı düzeltip ayağa kalkar ve olduğu yerde kalır,sadece Kadir amcaya bakmaktadır.
Sevil iyice telaşlanır çünkü Kadir amcanın bakışları hiç de olumlu değildir..Doğanda bu bakışların farkındadır, aklından kaçmak geçer ama nafile, kaçış yolu üzerinde Kadir amca vardır..
Kadir amca yanlarına vardığında Sevil heyecandan Doğan ise korkudan donmuş kalmışlardır..
Kadir amcanın onalrın yanına geldiğinde,bu seferde kapıdan Soner Aylin ve Gamze girer..Sevil onların geldiğini görünce yerinden ayrılır ve Soner'in yanına gider,koluna girip kulağına yaklaşıp ne oldu diye sorar ama Soner'den cevapo gelmez,çünkü Soner'de cevap verebilecek hal yoktur,en az Doğan kadar oda korku ve heyecan içindedir.Sevil Aylin'e bakar ama onunda birşey söyleyecek halde olmadığını görür..
(..hehehe Alfred Hitchcock korku filmlerine döndü ortam ..şimdi burda keser arkası yarın dersem akşam kulaklarımı epey çınlatırsınız demi..)
06 Şubat 2008 Çarşamba 18:38
Yazan Davşan Mıstafa 06-02-2008 03:03 - Misafir
Davşanca BBO-12
Doğan bildiği tüm duaları okumaktadır içinden korkuyla kadir amcaya bakarken..
Sevil Soner'in koluna sıkısıkıya yapışmıştır heyecandan..
Belki gerçekte 1-2 dakika süren o sessizlik ortamdakilere bir asırmış gibi gelir..
Kadir amca arkasını dönüp Aylin'i kolundan tutarak Doğanı'ın yanına geçirir..
Kadir amcanın arkasını döndüğü anda Soner :
-aha şimdi hepimize birden girişecek diye geçirir aklından o korkuyla.
Sevilde o an irkilir ve Sonerin beline sarılır,öyle sıkı sarılmıştırki Soner ve Sevil'in bedenleri sanki tek vücut olmuş gibi birbirlerinin kalp atışlarını duyarlar..
Aylin ve Doğan'ı karşısına alan Kadir amca Doğan'a doğru dönerek:
-Soner'e dua et, o bukadar çabalayıp durumu açıklığa kavuşturmasaydı sen zor görürdün kızımı
diyerek elini uzatır Doğan'a
-öp bakalım damat,kızımı birdaha üzersen gözünün yaşına bakmam ona göre !!!
Doğan bakakalmıştır ne yapacağını şaşırmıştır.
Kadir amca öpsene şaşkın diyerek kükrer
Doğan kükremeyle kendine gelir ve elleri titreyerek kadir amcanın elini öper.
Sonra Aylin'e uzatır elini ve eğer seni birdaha üzecek olursa haber ver hesabını sorayım der..
Soner ve Sevil önce kendilerine gelemez durum karışında, kendilerini toparladıklarında birbirlerine bakarlar mutlulukla,Sevil Soner'in omzuna yaslar başını,Soner'de alnından öper Sevil'i..
Kadir amca : Heşey yoluna girdiğine göre siz gençler birlikte eğlenin bakalım diyerek ayrılmak üzere arkasını döner..
Soner'in yanına gelerek elini omzuna atar.
-kızıma mutluluğunu geri vermek için çabaladığın için sağol evlat
der ve kapıdan çıkar gider...
::::::::::::::::::::::::::
sizleri yarına kadar bekletmemek adına mesaim bittiği halde yazmak istedim.Umarım beğenizini kazanmıştır yazdıklarım, acemi senaristin senaryosu bukadar oluyor işte..
vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür boynumun borcu..İYİKİ VARSIN BBO AİLESİ..
kim bilir belki yarın ve sonrasında senaryoya devam etme şansımız olabilir..
sevgiyle saygıyla dostlarım, herkese güzel akşamlar..
Gülümsemeleri eksik etmek yok ona göre..
06 Şubat 2008 Çarşamba 19:05
. Yazan Davşan Mıstafa 13-02-2008 13:48 - Misafir
Davşanca BBO-13
Kadir amcanın kapıdan çıkışını şaşkın bakışlarla izleyen gençler gözden kaybolmasına rağmen kapıya bakakalmışlardır..
bir müddet sonra kendilerine geldiklerinde Doğan hızla Soner'in yanına yaklaşır ve :
-sen yokmusun abicim,nasıl yaptığını sormayacağım sadece arkadaşların kralısın diyerek sevinçle sarılır.
-en bişey yapmadımki abicim herşeyi Gamze yaptı ona teşekkür et
diyerek Gamze'yi gösterir..
Gamze daha önce yaptığı hatanın utangaç bakışları altında gülümser ve
-hiçbirşey söylemene ve teşekkür etmene gerek yok Doğan, zaten ortalığı karıştıran bendim ve düzeltmesi gerekende ben olduğuma göre yapmam gerekeni yaptım
Aylin araya girerek Gamze'ye yaklaşır ve bizler geçmişi unuttuk bile,önemli olan şimdi herşeyin düzelmiş olması..
Soner herzamanki gibi ortaya atlar ve :
-hadi bakalım Doğancım,bu güzel günün şerefine bizi yemeğe götür
-senin istediğin yemek olsun be Soner,nereye istersen orası olsun
-olmaz Doğan, sen şimdi evleneceksin masrafın çok olacak,kolları sıvayalım,ulen restoran sahibiyiz dışarıdamı yiyeceğiz, hadi bakalım mutfağa.
sonra bayanlara dönerek :
-hadi bakalım kızlar siz oturun,bugün hizmet bizden,siz sadece masaya tabakları kaşıkları koyun yeter
der ve Sevil'e dönerek mutluluk dolu bir bakış atar ve öper
Sevil öpücük sonrası utangaç bir ifade ile bakar Soner'e ama mutluluğuda gözden kaçmamaktadır..
Soner Sevil'in kulağna eğilerek:
-seni nekadar çok sevdiğimi ve senin için yapamayacağım hiçbirşeyin olmadığını biraz olsun yaptıklarımla anlatabilmişimdir umarım..
diyerek Doğan'a döner ve :
-hadi be oğlum bu hızla yemeği ancak sabaha yetiştiririz, kızların dilinden kurtulamayız valla
-haklısın abicim başımızın etini yerler , hadi mutfağa hemen..
diyerek ikiside mutfağın yolunu tutar..
Aylin Sevil'e bakarak anlayalım yani noluyor Sonerle öyle fıs fıs konuşuyorsunuz bakışları atar, Sevil ise diyecek birşey bulamaz ve utangaç bakışlara başını öne eğer..
Aylin Sevil'in yanına yaklaşarak:
-neden utanıyorsunki Sevilcim bak Soner seni nekadar çok sevdiğini gösterdi,ben böyle değişebileceğini ummuyordum ama hepimizi nasıl utandırdı yaptıklarıyla..gurur duymalısın eski Soner'i yola getirdiğin ve sevgisini göstertmeyi başardığın için diyerek sarılır:
-umarm sende benim gibi hep mutlu olursun tüm hayatın boyunca Sevilcim..
Gamze iki arkadaşın mutluluk dolu sarılışlarını izlemektedir..
Sevil
-inşallah Aylincim,mutlu olmayı artık okadar çok istiyorumki, Soner'in hayatımda olmadığı onca yıl boyunca nekadar sıkıntı çektiğimi en iyi bilen sensin,Soner'i böyle etrafımda pervane gibi görmek ve benim için yaptıklarını seyretmek çok mutlu ediyor beni,artık Soner'in gerçekten değiştiğini düşünüyorum ve onunla yeniden evlenmeye karar verdim,bakarsın ikimiz aynı masada evleniriz he ne dersin diyerek gülümser..
Sevil sözlerini bitirdiği anda mutfaktan büyük bir gürültü gelir,ardından Doğan'ın Soneeeeerrrrr diye acı haykırışı duyulur...
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 14:55
Davşanca BBO-14
Doğan'ın acı sesiyle irkilen Aylin,Sevil ve Gamze ne oldu acaba şaşkın bakışlarını atlattıktan sonra hemen mutfağa koşarlar..
Soner yüzüstü yerde yatmakta,Doğan ise onun başındadır..Korku bakışları içinde Doğan Aylin'e dönerek :
-hemen ambulans çağırın çabuk
Sevil Soner'in yerde hareketsiz yattığını görünce konuşamaz ve hemen Soner'in yanına çöker.
Doğan : başını mermer tezgaha vurdu kıpırdatmayalım diyerek Sevil'i uyarır
Sevil : ne oldu Doğan anlatsana,nasıl düştü durup duruken,sesi korkudan titreyerek konuşabilmiştir gözyaşları içinde..
Doğan : hemen yanımdaydı,ben salata yapayım sende o meşhur yemeğini yap dedi bana, sonra domates doğramaya başladı dediği anda sözünü keser ve başını kaldırarak tezgaha bakar
-aman Allahım !!!
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 14:55
Davşanca BBO-15
" aman Allahım " sözlerinini duyunca korkusu iyice artan Sevil gözyaşları içinde :
-korkutma beni Doğan ne oldu söylesene
Doğan Soner'in bir elinin üzerine yatmış vaziyette olduğunu görünce :
-nolur Allahım düşüdüğüm gibi olmasın !!!
diye söylenir kendi kendine...
bu sözleri duyan Sevil'in korkudan eli ayağı boşalmış,iyice fenalaşmıştır,gözyaşları hıçkırıklara dönüşmüş Sonerrr diye haykırmaya başlamıştır,biryandanda Doğan ne oldu söylesene diyerek bağırır..
Doğan Aylin'e dönerek nerde kaldı bu ambulanssssss diye haykırır..Aylin aradım doğancım hemen geliyorlarmış diyebilir sadece, onunda durumu ordakilerden farklı değildir,korku ve gözyaşı içinde bakakalmıştır Soner'in yerde hareketsiz yatan vücuduna....
Doğan Soner'i sırtüstü çevirmeden karnının altından elini yavaşça sokar, Aylin ve Gamze'ye dönerek Sevil'i ordan çıkarmalarını işaret eder..
devam edecek:))
Davşanca BBO-16
Sevil Doğan'ın o halinden sonra iyice kendinden geçmiş ve haykırarak noldu doğan neden beni dışarı çıkartıyorsun,Soner bu haldeyken nasıl düşünebilirsin bunu..
Doğan : Tamam Sevil,kusura bakma senin daha fazla üzülmeni istemediğim için demiştim diyerek yavaşça elini çeker..
o an herşey açıklığa kavuşmuştur, Doğan'ın kanlı elini gören Sevil :
-hhaayyıırrr olaamazzz
Sevil'in gözyaşları ve haykırışı daha da artmıştır..
Aylin Doğan'ın kanlı elini görünce Sevil'e sarılarak:
-sakin olmaya çalış Sevilcim,şimdi ambulans gelecek,Soner iyiyleşecek diyebilir korkudan titreyen sesiyle..
Doğan Ayline dönerek birdaha aramasını ister hastaneyi.
Aylin telefonunu çıkarıp arayacağı anda dışarıdan ambulansın sesi duyulur,Aylin hemen fırlar dışarıya doğru..
ne olur acele edin dye haykırır ambulanstakilere..
sedyeyi hızla kapıp içeriye koşar tüm ekip.Başlarındaki kişi Sonerin yanından ayrılmasını ister,Doktor Doğan'a dönerek ne olduğunu ve durumunu sorar.
Doğan : olanı anlatır ve sanırım bıçağın üzerine düştü dikkat edin der..
Doktor ve diğer ekip yavaşça Soner'i sırt çevirir..
Göğüs kafesine yakın yerden saplanan bıçağı gördüğü an Sevil aman Allahım diyerekk ellerini yüzüne götürür,sonra Ayline sarılır gözyaşı ve hıçkırıklar içinde.Aylin Sevil'e sadece iyileşecek diyebilir gördüğü manzara karşısında..
ilk müdehaleyi yapar yapmaz hemen sedyeye yerleştirerek ambulansa doğru yönelirler.
Ambulansa sadece Sevil binmiştir.Acı siren sesleri eşliğinde yola koyulurlar.Doğan Aylin ve Gamze de taksi ile hemen peşindedir ambulansın..
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 15:14
Davşanca BBO-17
Ambulansın içinde Soner'in makinelere bağlı haline gözyaşları içinde bakmaktadır Sevil..
Doktor Sevil'e dönerek Soner'in kan grubunu sorar.Sevil soru karşısında Sonerin halinin şokuyla hatırlayamaz,doktor ehliyeti olup olmadığını sorar,Sevil evet var diyerek Sonerin Cüzdanını çıkartır hemen,içinden ehliyeti çıkartıp bakar ki AB Rh(-), doktorun yüz ifadesi değişir birden,çünkü en nadir bulunan kan grubudur bu..
Doktor : kan kaybediyor acilen bu kan grubundan bulmamız lazım
Sevil'in telaşı iyice artar doktorun sözlerinden sonra, cep telefonunu kullanmasının sakıncasının olup olmadığını sorar, sakıncası olmadığını söyler doktor..
Sevil hemen Doğan'ı arar , Soner'in kan kaybettiğini ve acilen AB Rh (-) kan bulmaları gerektiğini söyler..
Sevil'in bu sözlerini duyunca Doğan'ın yüzündeki korkuyu Aylin ve Gamze'de farketmiştir.Aylin ne oldu Doğan kötü bişeymi var,Soner'in durumu kötümü yoksa der titreyen sesiyle.
Doğan : Soner kan kaybediyormuş,Sevilin bana söylediği kan gurubu ise en nadir bulunan kan.
Aylin : Neymişki Soner'in kan grubu ?
Doğan : AB Rh(-)
Aylin kan gurubunu duyunca babaammm diye haykırır aniden..
devam edecek :))
13 Şubat 2008 Çarşamba 15:38
Davşanca BBO-18
Sevil gözyaşları içinde makinelere bağlı sedyede yatan Sonere baktıkça kahrolmaktadır.Onu kaybetme tehlikesini akılna getirmemeye çalışsada korkusu buna engel olmaktadır..
Kalp atışlarını ölçen cihazdan gelen acı sesle irkilen Sevil,Doktorun aniden hereketlenmesiyle
-ne oluyor kötümü diye sorar
doktor :lütfen sakin olun hanımefendi diyerek ambulans şöförüne daha hızlı talimatı verir
Sevil doktorun telaşından durumun iyi olmadığını anlar ama elinden birşey gelmez, dua etmekten başka..Tekrar Doğanı arar ve kan konusunda ne olduğunu sorar.Doğan da Aylin'in babasıyla kan gurubunun tuttuğunu ona ulaşmaya çalıştıklarını söyler.Sevil kanın bulunduğu haberiyle bir nebze rahatlasa bile Soneri o halde gördükçe ve doktorun telaşı buna eklenince eli ayağı dolaşır,ne yapacağını ne düşüneceğini şaşırır..
Aylin babasına ulaşmaya çalışmakta ama sürekli "aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor" uyarısıyla karşılaşmaktadır.Doğan'a dönerek babamın telefonu kapalı hemen eve gidelim onu alıp hastaneye gideriz der..Doğan da hayatım ev telefonundan arasana diye uyarır, durummun şokundan Aylinin aklına gelmemiştir ev telefonundan aramak.Hemen ev numarasını çevirir,telefonu annesi açar.
-anne babamı verirmisin der aceleyle
-baban evde değil kızım,yarım saat önce çıktı nereye gittiğini bilmiyorum.hem senin sesin iyi değil kötü bişeymi var ?
-babama ulaşmam lazım acilen anne,Soner kaza geçirdi ve kan kaybediyor,babamın kan gurubu ile aynı babamı bulmalıyız,cep telefonuda kapalı, onu hemen bulmalıyız anne..
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 16:30
Davşanca BBO-19
Aylin'in sözlerinin şokunu atlatır atlatmaz annesi hemen dışarıya atar kendini,Kadir amcanın herzaman takıldığı kahveye bakmak gelir ilk olarak aklına,eve de yakındır zaten.Hemen oraya koşar telaşla,vardığında bakarki Kadir amca ordadır,Kadir amca kadın başına ne işin var kahvenin içinde der gibi bakar ama anne daha sert şekilde telefonun niye kapalı diye çıkışır ve Aylin'in söylediklerini aynen aktarır,Kadir amca hışımla telefonuna bakar ki şarjının bittiğini görür telefona bakmasıyla kendilerini dışarıya atmaları bir olur, aceleyle hangi hastaneye gittiklerini sorar anneye, bilmiyorum ama Aylin'i aramalıyız hemen,öğreniriz nereye gittiklerini..anne kendi telefonunu vererek Aylin'i aramasını ister.Kadir amca parmakları titreyerek tuşlar numarayı:
Aylin çalan telefonla irkilir ve hemen açar:
-ne oldu anne babamı bulabildinmi ?
-benim kızım telefonumun şarjı bitmiş o yüzden ulaşamamışsın,nerdesiniz şuan,hangi hastaneye gidiyorsunuz,Soner evladımın durumu nasıl ?
-Sonerin durumunu bizde bilmiyoruz baba,ambulansın peşindeyiz taksiyle, ....hastanesine gidiyoruz, Soner kan kaybediyormuş acilen oraya gel
-tamam kızım hemen yola çıkıyorum,gecikmeden orda olacağım hadi görüşürüz
diyerek kapatır telefonu..
Sevil eli kolu bağlı birşey yapamamanın çaresizliği içinde sevdiği adamın durumuna baktıkça kendini boğulacak gibi hissetmektedir.
Ambulans aniden hız keser,doktor neden yavaşladın diyerek sert şekilde çıkışır ama şöförün yapabileceği birşey yoktur, hemen ileride kaza yüzünden trafik kilitlenmiştir.Kaza yapan araçların biri kaza sebebiyle emniyet şeridine savrulmuş ve yolu kapatmıştır.Siren seslerini duyan trafik ekipleri ve orada bulunan vatandaşlar kaza yapan aracı emniyet şeridinden çekmeye çalışmaktadır..
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 16:50
Davşanca BBO-20
Bugün tüm aksilikler bizimi bulacak diye iyice strese girer Sevil.
Yoğun bir çabayla ambulansın geçeceği kadar bir boşluk açılır açılmaz tekrar yola çıkarlar,bu sefer kendilerine eşlik eden bir trafik polisi aracı vardır,onlar için yolu açmak amacıyla önden gider..
şimdi daha hızlı gidebilme imkanı bulmuşlardır.Zaten fazla bir yol kalmamıştır hastaneye..
Doğan bugün olan olaylar ile ilgili olarak ne düşüneceğini şaşırmış halde Aylin'in elini sımsıkı tutmuştur.
-korkuyorum hayatım, ya Soner'e kötü bişey olursa
-Soner iyileşecek Doğancım,aklına kötü şeyler getirme,iyileşip eskisinden daha sağlıklı dönecek aramıza..
Doğan gözyaşlarıyla yaslar başını Aylin'in omzuna...
nihayet ambulans hastanenin kapısından içeriye girerek acil servisin kapısında durur..ambulansı karşılayan acil servis ekibi hızla sedyeyi ambulantan indirir,Doktor hemen ameliyathane hazırlansın talimatını verir..
Ameliyathane !!! bu söz Sevilin kulaklarında yankılanır..doktor bey ne olur durumu nasıl söyleyin desede doktor lütfen acilen ameliyata almamız gerekiyor size sonra bilgi vereceğiz diyerek sedyenin başında ilerlerler..
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 17:17
Davşanca BBO-21
Doktor kanı bulabildinizmi diye sorar telaşla Sevil'e, evet bulduk nerdeyse burda olur..
zaten onların hemen ardından Kadir amcada hastaneye ulaşmıştır, doktora kan verecek kişinin kendisi olduğunu söyleyip ne yapması gerektiğini sorar,doktorda kan alınması için hemşireyle birlikte servise gönderir aceleyle..
Kadir amca hemşireyle birlikte oradan ayrılırken sedye ameliyathanenin kapısından içeriye alınır ve ameliyathanenin kapısı kapatılır..
sanki kapanan hayatın kapılarıdır Sevil için, o an hayat durmuş gibidir...
Aylin Sevil'e sarılarak teselli edebilme çabasındadır ama kendiside en az Sevil kadar korku içindedir..Herşey düzelecek Soner iyileşecek demekten başka birşey gelmemektedir elinden..
Ameliyathanenin kapısı önünde doktordan gelecek müjdeli haberi beklemekten başka çareleri yoktur.
Doğan Efe'yi çağırmalımıyız diye sorar..Sevil o telaşla oğlunu okuldan almayı unutmuştur,Aylin ben anneme söyleyeyim o alsın diyerek hemen annesini arar..annesine hastanede olduklarını Sonerin ameliyata alındığını ve Efe'yi okuldan almasını ve Soner'in durumuyla ilgili birşey söylememsini ister..annesi tamam kızım ben onu okuldan alır oyalarım bişekilde siz bana haber verin ama gelişmelerden diyerek telefonu kapatır..
Ameliyathanenin önünde stresli bekleyiş sürmektedir,herkes Soner'in iyi olması için dua etmektedir.Doğan Sevil'in o halini gördükçe kendi üzüntüsüde artmaktadır ama destek olabilmek için :
-Soner iyi olacak sevil hiç merak etme, o ne inatçıdır,bizi bırakıp hiçbiyere gidemez,hem onunla yapacağımız daha çok şey var
-biliyorum Doğan, Soner inatçıdır ama çok korkuyorum ya bişey olursa,tam da herşey düzeldi derken böyle birşeyin olması ooffff ya...
.......
aradan 3 saat geçmiş ve ameliyathenden kimse çıkmamıştır.Uzun sürmesi bizimkilerin korkusunu dahada arttırmıştır.Kadir amca kendi korkusunu belli etmemek ve onlarıda üzmemek için biraz daha uzakta durmakta ve onların o korkusunu gördükçe dahada üzülmektedir..
sessiz bekleyişin sürdüğü anda ameliyathane kapısı açılır herkees telaşla yerinden kalkar, önce doktor çıkar kapıdan,ardından Soner sedye ile çıkarılır.
Doktor : elimizden gelen herşeyi yaptık ameliyat başarılı geçti şuan yoğunbakıma alıyoruz hastayı,bugeceyi atlattıkmı sorun yok hepimiz bekleyeceğiz başka çaremiz yok..
Sevil : nasıl yani doktor bey,durumu hala kritikmi diyorsunuz yani
Doktor : dediğim gibi şimdilik sorun yok ameiyat iyi geçti ama kesin birşey söylemek için erken,bugecenin geçmesi gerekiyor,sabah uyandığında hepimiz göreceğiz..
doktorun sözleri ümit vericiydi ama sabahı beklemek zorundayız demesi durumu zora sokuyordu.
Sevil Aylin'e annesini aramasını ve Efe'yi buraya getirmesini ister, bunca zamandır oğlu için mücadele eden Soner'in onun varlığını yanında hissetmesinin iyi olacağını düşünür..
Sabahı beklemekten başka çareleri yoktur,kimsenin içinden konuşmak gelmez,tek çare sabahı beklemek !!!
offf ne zor şey şu beklemek..hele bir canın hayata yeniden bakmasını beklemekse bu..
Aylin'in annnesi Efe ile birlikte yanlarına geldiğinde Sevil nasıl açıklayacağını bilemez,Doğan ben hallederim bakışı atsada Sevil'e Sevil hayır benim görevim diyerek oğlunu yanına oturtur:
-bak oğlum baban bugün küçük bir kaza geçirdi o yüzden hastaneye getirdik,korkulacak birşey yok,doktor amcalar herşeyi yaptı,babanın bu akşam dinlenmesi gerekiyor ve şimdi odasında uyuyor,sabahleyin hep birlikte onun yanına gideceğiz,baban çok iyi şimdi...canım benim diyerek sarılır,baban iyileşince bundan sonra hepbirlikte yaşayacağız tıpkı senin istediğin gibi...
-babam iyi dimi anne
-tabi iyi oğlum,sadece bu akşam biraz dinlemesi gerekiyor
-babam iyileşince bizim evemi taşınacak
-evet oğlum,artık birlikte yaşayacağız..
.....
izniniz olursa dostlarım yarın devam ederiz,malum mesai bitti ama konumuz daha bitmedi..
vaktinizi ayırıp okuduğunuz için hepinize teşekkür boynumun borcu..
güzel akşamlar dostlar..gününüz nasıl geçmiş olursa olsun yüzünüzden gülümseme eksik olmasın..sağlıcakla kalın
13 Şubat 2008 Çarşamba 18:31
Davşanca BBO-22
dün sitedeki sorun sebebiyle yazma fırsatı bulamadım..Bugünü gelmemiş farzediyor ve tarihi 14 şubat olarak kabul ediyorum:)
-babam iyi dimi anne
-tabi iyi oğlum,sadece bu akşam biraz dinlemesi gerekiyor
-babam iyileşince bizim evemi taşınacak
-evet oğlum,artık birlikte yaşayacağız..
-yaşasın artık babamda bizimle kalacak diyerek annesinin kucağına yatar Efe.
Sevil oğlunun yüzünde gördüğü mutluluğa ve doktorun " ameliyat başarılı geçti " sözlerinin verdiği rahatlıkla günün acısını bir nebze olsun unutabilmişti..Soner'in yattığı odanın kapısı önünde sabahı beklemekten başka çareleri yoktu..Sevil'i şuan üzen tek şey makinelere bağlı olark hareketsizce yatan sevdiği adamın yanında olamamsıydı.Yanında olmalıydı,elini tutmalı sevgisiyle ona destek olmalıydı ama yapamıyordu işte,kapı önünde beklemek zorundaydı..Son zamanlarda Soner'e yaptıklarını geçirdi aklından hep, onu bukadar uğraştırmasa bunlar gelmeyecekti başına "hep benim suçum" diyordu düşünceleri..
Bu düşüncelere dalmışken Aylin'in Sevil sesiyle kendine geldi,Aylin Efe'yi göstererek:
-Efe uyudu,onu burada böyle tutmak olmaz bırak eve götüreyim..
-Sağol Aylincim ben götürürüm
-eee ama yalnız nasıl kalacak evde
Sevil kısa bir duraklamanın ardından :
-kadife hanıma söylesek gelirmi acaba ?
-tabi gelir sevilcim, bize götürelim desem Efe sabah uyandığında ben neden burdayım diye sorun çıkarmı acaba ?
-yok Aylincim kendi evimize götürelim,Kadife hanımı arayayımda bu akşamlık bize yardımcı olsun diyerek telefon eder..
Telefonda Sevil'in söylediklerini duyunca Kadife hanım teleşlanır ama Sevil herşey yolunda sabahı bekliyoruz Soner iyileşecek deyince telaşı biraz olsun azalır.Soner evladım için herşeyi yaparım siz hiç merk etmeyin ben Efe'ye bakarım içiniz rahat olsun hemen size gidiyorum diyerek kapatırlar..
-tamam Aylincim kadife hanım bize geliyor ben Efe'yi bırakıp hemen geleceğim
-istersen ben bırakabilirim Sevil
-sağol Aylin,nasıl olsa beklemekten başka çaremiz yok,siz burada olun bakarsın birşeye ihtiyaç olur,ben hemen döneceğim zaten..hem biraz hava almış olurum içim daraldı iyice
diyerek oğlunu kucağına alarak hastaneden çıkmak için oradan ayrılır..Bugün olanlara hala inanmakta zorluk çekmekte ve yol boyunca takside camdan dışarıya bakarak düşüncelere dalmaktadır..
Eve vardıklarında kapıyı Kadife hanım açar,telaşlı olduğu herhalinden belli olan Kadife hanımı görünce önce Efe'yi yatıralım sonra olanları anlatırım diyerek içeriye geçerler.Efe'yi yatağına yatırdıktan sonra fazla vaktim yok diyerek olayı genel hatlarıyla anlatır..
-siz hiç merak etmeyin Efe'yi Sevil hanım ben burdayım ona gözüm gibi bakarım
-sağol kadife hanım senide akşam akşam yorduk ama başka çaremzi yoktu
-olurmu hiç sevil hanım beni aramayacaktınızda kimi arayacaktınız, en iyisini yaptınız,gözünüz arkada kalmasın..
kısa bir konuşmanın ardından Sevil ben hastaneye döneyim artık diyerek ayaklanır.Kapıya vardığında durur sonra aniden geriye döner ve yukarı kata yönelir..
devam edecek:))
15 Şubat 2008 Cuma 11:29
Davşanca BBO-23
Aylin ve Doğan Soner'in yattığı odanın ününde sessiz bekleyişini sürdürüken doktor ve hemşirenin odaya doğru geldiklerini görür..ikiside hiçbirşey söylemeden odaya girer,Aylin ve Doğan şaşkın bakışlarla birbirlerine bakarken kötü bişeymi oldu acaba endişesi sarar ikisinide..
Sevil merdivenleri hızlı adımlarla çıkarken düşündüğü tek birşey vardır.Önce Efe'nin yanına giderek sevgiyle öper oğlunu,daha sonra kendi odasına yönelir ve yatağının başucundaki dolabın çekmecesinden alması gerekeni alarak hızla aşağıya yönelir,Kadife hanıma ben çıkıyorum diyerek çıkar ve beklemekte olan takisye binerek hastane yolunu tutar..
Doktorun odadan çıkmasıyla kalp atışları hızlanan Aylin ve Doğan sesleri titreyerek ne oldu doktor bey kötü bişey yok değilmi diye sorar..Doktor:
-hayır kötü birşey yok sadece durumunu kontrol etmek için geldik,herşey yolunda içiniz rahat olsun diyerek ayrılır yanlarından.
Doktorun sözleriyle rahatlayan Aylin Doğan'a sarılarak çok şükür,korkmuştum onların öyle gelişini görünce..
Korkma hayatım Soner iyileşecek,göreceksin sabah gözlerini açıp yine o muzip bakışlarıyla bize gülümseyecek diyerek ortamı yumuşatmaya çalışır Doğan..
Sevil tekrar hastaneye geldiğinde :
-nasıl bir değişiklik varmı diye sorar
-hayır Sevilcim ,az önce doktor kontrol amacıyla geldi ve herşeyin yolunda olduğunu söyledi
Bu sözlerle içi rahatlayan Sevil'in, ancak sabah nasıl olacaktı? Bir ömür kadar uzun süreydi onlar için sabahın olması..
saat : 07:35
kontrol için gelen doktor ve hemşire yine koridorda görünür..Onların geldiğini gören Sevil Aylin ve Doğan heyecanla ayağa kalkar, doktor yine onlara hiçbirşey söylemeden Sonerin yattığı odadan içeriye girer..
devam edecek:))
Davşanca BBO-24
elele tutuşup doktorun dışarıya çıkmasını beklemeye koyulurlar...
doktor içeriye gireli henüz 5 dk olmuştur ama bekleyen için bir ömür kadar uzundur o kısacık süre..
Doktorun dışarıya çıkıpta güzel haberi vermesi hepsinin tek dileğiydi.. doktorun " hastamız kendine geldi,tehlikeyi atlattı kokulacak bir durum kalmadı " sözlerini duymak için neler vermezlerdiki..
Hiçbirinin söyleyecek söz bulamadığı,heyecanın doruk noktasında olduğu,beklemenin hiç bukadar ızdırap dolu olmadığı sessizlik anını bozan şey odanın kapısının açılma sesiydi..Çıkan ilk kişi doktordu,Sevil heyecanla sesi titreyerek:
-durumu nasıl doktor bey,Soner iyi değilmi?
kısa bir sessizlik sonunda doktor :
?????
devam edecek:))
15 Şubat 2008 Cuma 14:21
Davşanca BBO-25
kısa bir sessizlik sonunda doktor :
-evettt kimler görmek istiyor hastamızı
yürekleri ferahlatan bu sözler karşısında Sevil Aylin'e sarılarak "çok şükür" diyebilmiştir sadece..
Doktor: hastamız yeni geliyor kendine,sizlerden ricam ameliyat yorgunu olduğu için yanında fazla kalmamanız..
Soner'in iyi olduğunu duyduğu anda Doğan sevinç gözyaşlarına hakim olamaz..
ilk önce Sevil,ardından da Aylin ve Doğan girerler içeriye..Soner bitkin görünüyordur ama üçünüde gördüğü an Doğanın dediği gibi o muzip gülümsemeyle karşılar..
Sevil Soner'in elinden tutarak saçlarını okşar,Soner'i gördüğünde ağlamamak için kendine söz vermiştir ama sevincinden kendine hakim olamaz..Yüzlerce güzel söz planlamıştır söyleyecek ama mutluluktan hiçbiri dökülmez dudaklarından..sadece öylece bakakalmıştır Soner'e..
Doğan herzamanki şomluğunu yine yaparak:
-sana salata yapmak yasak bundan sonra abicim
sözleriyle sessizliği bozar..
Aylin sırasımı şimdi bunun diyerek sert bir bakış atar Doğan'a..
Soner : sizi bırakıp gideceğimimi sandınız
Sevil : şimdi yorma kendini hayatım, ağrın falan varmı
Soner : kalbim ağrıyor Sevilcim,rüyamda hep anneni gördüm yine yapıyordu yapacağını diyerek Sevil'i biraz olsun rahatlatmak ister
Soner'in bu sözleri odadakileri gülümsetmeye yetmiştir.Doğan bu söz karşısında kahkahayı patlatır ve demedimmi size Soner eski Soner olarak dönecek yanımıza,bakın performansından hiçbirşey kaybetmemiş,kimin kardeşi o..
Sevil gözlerini Soner'den bir an olsun ayırmaz,o neşeli ,etrafında pervane olan sevdiği adamın o hali acı versede onu iyi görmenin mutluluğu tüm acılarını unutturmuştur..
Doktorun içeriye giripte bukadar yeter,hastamız biraz dinlensin sonra tekrar yanına gelirsiniz uyarısı hiç hoş gelmesede Soner'in iyiliği için bunu yapmak zorundadırlar..
15 Şubat 2008 Cuma 15:11
Davşanca BBO-26
Doktorun onları dışarı çıkarmasının ardından yeni bir bekleyiş içinde kalan Sevil Aylin ve Doğan'ın yüzlerinde bu sefer bir umut ve mutluluk vardır, Sonerden baher alamadan geçen o stresli saatlerden sonra bu bekleyiş onlar için daha rahattır..
(3 saat sonra )
Sevil dayanamaz ve doktorun yanına giderek Soner'i görüp göremeyeceğini sorar,doktor bakalım kendisindeyse görmenizde sakınca olmaz diyerek birlikte çıkarlar doktorun odasından.Doktor Soner'in yanına girerken Sevil'e isterseniz sizde gelebilirsiniz der,Sevil dünden razı tabi..ikisi birlikte odaya girdiklerinde Soner'i uyanmış bakınırken bulurlar.Sevili karşısında görünce Soner'in gözleri ışıldar ama Soner bu :
-bensizliğe dayanamadın dimi Sevilcim diyerek takılır
Doktor : hastamız neşeli olduğunua göre sorun kalmamış,istediğiniz kadar yanında kalabilirsiniz ama çok konuşturarak yormayın lütfen...
Sevil : Eşim konuşmadan duramaz ama siz hiç merak etmeyin,gerekirse apzını bantlarım..
Doktor : sorun olmadığına göre ben sizi yalnız bırakayım..diyerek ayrılır odadan..
Soner Sevil'in doktora söylediği sözü hiç duymazmı :
-sen ne dedin doktora az önce
-gerekirse ağzını bantlarım dedim
-yok yok ondan önce
-konuşmadan duramaz dedim
-ya ondan önce
-hatırlamıyorum (gülümseyerek)
-hadi ama Sevil söyle işte...
devam edecek:))
15 Şubat 2008 Cuma 15:54
Davşanca BBO-27
-Sonercim doktorun ne dediğini duydun fazla konuşmaman gerekiyor
-eğer söylemezsen hiç susmam biliyorsun
-tamam söyleyeceğim ama sende fazla konuşmamaya çalışacaksın
-tamam Sevilcim sen nasıl istersen
Sevil konuşmadan önce :
-kendini nasıl hissediyorsun iyisin değilmi,ağrın falan varmı
-hadi ama Sevil söyle artık
-acele etme hayatım söyleyeceğim ama sakin olacaksın,heyecanlanmak falan yok daha yeni ameliyat oldun
-tamam tamam heyecanlanmayacağım sen söyle
-tamam sonercim, eşim dedim ne varki bunda (utangaç bakışlarla)
tam o sırada Doğan kapıyı açar :
-Sevilcim az gelebilrmisin
-ne oldu Doğan
-az gel sen
-tamam hemen geliyorum
Soner romantizmi bozduğu için Doğan'a sert bir bakış atar.Doğan'da
-kaçırmıyoruz abicim merak etme dönecek hemen..
Sevil kapıdan çıktığı an yüzü birden değişir..
-anne!!!
-evet ya anne, neden aramadın kızım böyle bir olay oldu da
-herşey aniden oldu anne fırsat bulamadım
-tamam neyse, şimdi durumu nasıl görebilirmiyim
-sabah kendine geldi,şimdi daha iyi,tabi görebilirsin ama ne olur kötü birşey söyleyipte üzme onu
-aaa kızım, ona ne kadar kızsamda hasta yatağında fırçalayacak kadar cani değilim
-tamam o zaman hadi birlikte girelim,Aylin Doğan sizde gelin..
Sevil kapıyı açıp içeri girer ardından eski kaynanasını görünce Soner'in yüzü değişir birden
15 Şubat 2008 Cuma 17:00
Davşanca BBO-28
Geçmiş olsun Soner diyerek yanına yaklaşır,Doğan bana herşeyi anlattı az önce,onun anlattıklarını dinledikçe başka bir Soner'den bahsediyor sandım diyerek gülümser..
-yok yok hepsini bu Soner yaptı diyerek katılır Doğan
Efe nerde diye sorar Sevil'e annesi
-evde anne
-neden getirmediniz kızım,babasının iyi olduğunu görmek onunda hakkı,hem Soner'de sevinir onu yanında görünce..
Soner şaşkın şaşkın bakmaktadır kayınvalidesinin güzel sözleri karşısında..
Aylin : hadi Doğancım biz alıp gelelim Efe'yi
Doğan : tamam hayatım,hadi gidelim
Soner heran birşey diyebilir tedirginliğiyle bakışlarını kaçırma telaşındadır,bunun farkında olan kayınvalinde:
-hastayı fazla yormak istemeyiz değilmi,iyi olduğunu gördüğüme sevindim Soner,ben şimdi eve gideyim,sonra yine gelirim
Soner : evet daha iyiyim ama gitmenize gerek yok kalabilirsiniz
-hasta ziyareti kısa olur Soner,nasıl olsa daha sonra bol bol görüşeceğiz
diyerek kapıya yönelir..
Sevil annesini uğurladıktan sonra Soner'in yanına döner.
Soner : ne demek istedi sonra bol bol görüşeceğiz diyerek,iyileştikten sonra canıma okuyacak demekki (gülerek)
Sevil : öyle deme Sonercim baksana nasıl güzel konuştu,hem duyunca hemen geldiğine göre sana karşı biraz yumuşuyor
Soner : tabi tabi bilirim ,hastayım diye öyle konuştu, eve dönünce gene eskisi gibi olacak
Sevil : aşksolun Soner ya,annem öyle bir insan değil, tamam sana çok kızıyor ama seni affedecek o da
Soner : takılıyorum hayatım kızma hemen, o ne derse desin peşini bırakmayacağım biliyorsun, gerekirse kaçırırım seni
Sevil : hasta yatağında bile deliliğinden vazgeçmeyeceksin dimi Sonercim
Soner : sen yanımda oldukça aklım başımda durmuyor hayatım napim der gülümseyerek..Hem sen bişey diyordun yarım kaldı
Sevil : ne diyordum ki
Soner : Doğan araya girmeden annen gelmeden önce
Sevil : söylemiştim ya
Soner : hatırlamıyorum,tekrar söylesene
Sevil : iyileşene kadar senden çekeceğimiz var Soner
Soner : biliyormusun hayatım bu hoşuma gitti,iyileşmeye niyetim yok
Sevil : iyileşmezsen tekrar nasıl biraraya geleceğiz peki
Soner : nasıl yani ?
Sevil duraksar ve yerinden kalkıp askıya doğru yürür.Montunun cebinden ......
devam edecek :))
15 Şubat 2008 Cuma 17:47
Davşanca BBO-29
Sevil duraksar ve yerinden kalkıp askıya doğru yürür.Montunun cebinden Soner'in daha önce verdiği şeyi avcunun içine alarak tekrar Sonerin yanına gelir..
Soner : o ne Sevilcim
Sevil parmağıyla Soner'in dudaklarını kapatır
Sevil : hani bana bir soru sormuştun Soner,ben değiştim senin ve oğlum için yapamayacağım şey yok ve bunu sana kanıtlayacağım demiştin,arada yanlış şeyler yapsanda değişme gayretinde olduğunu biliyorum,bana olan sevginden şüphem olmadı hiç, o umursamaz Sonerden kurtulduğumuza göre soruna cevap verme zamanı geldi diyerek avucunu açar..
-bunu benimle tekrar evlenirmisin diyerek vermiştin,bende değiştiğini ispatlamadan olmaz diyerek geri çevirmiştim...ama sen artık eski Soner olmadığına göre kabul ediyorum,seninle takrar evlenirim diyerek Soner'in kendisine verdiği yüzüğü çıkartır kutudan..ama şimdilik kutuda kalsın evimize döndüğümüzde senin takmanı istiyorum
-evimize ? diye sorar Soner şaşkın bakışlarla
-evet evimize,burdan çıkınca bana gideceğiz,sende bize taşınacaksın,seninle evlenmeyi kabul ettiğime göre ayrı evde yaşayacak halin yok dimi..
içinden Alllahhhhh diye bağırmak gelir Soner'in ama hastalığı engel olur..
-hadi hemen gidelim o zaman hayatım
-ne diyorsun Soner,daha yeni ameliyattan çıktın,doktor ne zaman derse o zaman..
tam o sırada doktor girer içeriye:
-hastamız nasıl bakalım,kontrolümüzü yapalım
-bomba gibiyim doktor
-yüzünüzdeki neşeden belli oluyor ama zor bir ameliyattan çıktınız , bir müddet daha misafirimiz olacaksınız
bir müddet daha sözü Sonerin hiç hoşuna gitmez ama yapabileceği birşeyde yoktur..Sevil duydun dimi Sonercim biraz daha burdasın diyerek gülümser..
.......................
devam edecek :))
ama nasipse yarın..
izniniz olursa..
sabrınız,anlayışınız ve vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür boynumun borcu..
hepinize güzel ve keyifli bir akşam diliyorum dostlarım..
Dünkü aksiyon dolu günün ardından bugün biraz olsun gülümsetebildiysem ne mutlu bana..
sevgiyle
hoşça ve dostça kalın
15 Şubat 2008 Cuma 18:15
Davşanca BBO-30
"Bir müddet daha" sözü Soner'in hiç hoşuna gitmez ama yapabileceği birşeyde yoktur..Sevil duydun dimi Sonercim biraz daha burdasın diyerek gülümser.. Soner nasıl olsa birkaçgün sonra çıkacağım çekeceğin var benden muzip bakışlarıyla karşılık verir..
Doktorun odadan çıkmasının ardından Sevil tekrar Soner'in yanına gelerek elini tutar
-hadi Sonercim biraz uyu ve dinlen ben yanındayım
-tamam Sevilcim,dinlenmeliyimki çabuk iyileşeyim,seninle daha çooook işimiz var
( 1 saat sonra )
Soner'in kalp atışlarını ölçen cihazdan gelen seslerle irkilir Sevil,cihazın ekranında sadece düz bir çizgi vardır,ne oluyor demeye kalmadan odaya doktor ve hemişrede girmişlerdir..
-ne oluyor doktor bey
Doktor hemşireye dönerek Sevil'i dışarıya çıkarması işaret eder.Aceleyle Sevili dışarıya çıkaran hemşire tekrar odaya döner..
devam edecek:))
16 Şubat 2008 Cumartesi 11:03
Davşanca BBO-31
Sevil kapı önünde korkuyla beklerken odaya hemşireler girip çıkmakta telaşlı koşuşturmaca sürmektedir.Biraz sonra odadan hızlı şekilde çıkarlar,doktor hemşirelere emirler yağdırmakta hemen ameliyathanenin hazırlanması talimatını vermektedir..
Tam herşey düzeldi derken Sevil olanların şaşkınlığı ve korkusuyla doktora ne olduğunu sormaya çalışır ama ne doktor ne de hemireler kendisiyle ilgilenecek durumda değildir,hepsi telaşlı bir koşuşturma içindedir..
Ameliyathane önüne geldiklerinde Doktorun "hastayı kaybetmek üzereyiz,ameliyathane hazırmı " diye hemşirelere söylediği sözü duyunca Sevil'in korkusu dahada artmıştır
-doktor bey neler oluyor banada söyleyin lütfen,iyiydi uyuyordu ne oldu birden anlamadım
-acilen ameliyata almamız gerekiyor hanımefendi,şimdi bişey söyleyemem,lütfen bekleyin
diyerek hızlı adımlarla ameliyathaneye girer doktor.
Doktorunda birşey söylememsi Sevil'in korkusunu arttırmıştır..
Aylin Doğan ve Efe az önce hastaneye gelmişler Soner'in odasına gitmişlerdir ama odayı boş görünce hemşireden durumu öğrenmişler hemen ameliyathaneye koşmuşlardır..Sevil onların geldiğini görünce hemen yerinden kalkmış ve korkuyla sarılmıştır oğluna..henüz olanlardan haberi olmayan Efe :
-ne oldu anne babam iyi değilmi
Sevil ne diyeceğini bilemez,söylemelimi söylememelimi tereddütü içindedir..
-evet iyi oğlum,dotor amca yanında şimdi
-babam ne zaman çıkacak buradan,ne zaman eve gideceğiz anne
-baban iyilşesin hemen gideceğiz oğlum ama babanın biraz dinlenmesi gerekiyor,doktor amcan ne zaman izin verirse o zaman çıkacağız
Sevil bunları söylemektedir ama durumun hiç iyi olmadığı düşüncesi doktorunda birşey söylememesi korkusunu arttırmaktadır.
Sevil Efe'yi koltuğa oturtup Aylin ve Doğana yaklaşır,olanları anlatıp :
-doktor hastayı kaybetmek üzereyiz deyip acilen ameliyata aldı,uyuyordu birden ne oldu anlamadım..
Hastayı kaybetmek üzereyiz sözünü duyunca Doğan kendini bayılacakmış gibi hissedip duvara yaslanır,gözyaşlarına hakim olmaya çalışır ama nafile...
-çok korkuyorum Aylin,ya Soner'e kötü bişey olursa
-Sakin ol Sevilcim,Soner iyi olacak,bak Efe burda,seni böyle görürse o da üzülmezmi
Sevil Efe'nin yanına gelip sımsıkı sarılır oğluna,bir yandan da dualar etmektedir Soner'e kötü birşey olmaması için..
devam edecek :))
16 Şubat 2008 Cumartesi 11:45
Davşanca BBO-32
Ameliyathane önünde stresli bekleyiş sürmekte,dualar edilmekte ve doktorun çıkıp güzel haberi vermesi beklenmektedir..
Son iki günde olan olaylar Sevil'in iyice sinirlerini boşaltmıştır,olanlara hala inanamamakta sevdiği adamın içeride ölümle pençeleştiği düşüncesi onu dahada perişan etmektedir,tek tesellisi olarak oğlunu görmekte ona sımsıkı sarılarak Sonerin iyi olacağına dair şeyler düşünmeye çalışmaktadır..
Doğan başı ellerinin arasında duvar dibine çökmüş halde gözyaşlarını belli etmemeye çalışmakta, " hepsi benim suçum,Sonere üstelemeseydim bunlar olmayacaktı" diyerek kendini suçlamaktadır.
Aylin hem kendi üzüntüsüyle başbaşadır hem de Doğan ve Sevil'i teselli edebilme çabasındadır ama ne dese boş tabiki, herkes üzüntüsüyle başbaşadır..
Sessizliğin hakim olduğu ameliyathane önünde bekleyiş sürmektdir.
( 2 saat sonra )
ameliyathane kapısının açılmasıyla telaşla ayağa kalkar herkes..
devam edecek:))
16 Şubat 2008 Cumartesi 12:30
Davşanca BBO-33
Ameliyathane kapısı açılıp doktor kapıda görününce heyecanla yanına gider herkes..
Doktorun yüz ifadesinden durumun hiç iyi olmadığı anlaşılmaktadır.
Sevil : ne oldu doktor bey ,Soner'in durumu nasıl
Doktor : çok üzgünüm,elimizden gelen herşeyi yaptık ama hastayı maalesef kaybettik..
"hastayı kaybettik" sözünden sonra Doğan olduğu yere yıkılır,aylin olamazzzz diyerek ellerini yüzüne götürür,Doğanın bayıldığını görünce hemen onun başına çöker,hemşireler Doğan için seferber olur bu sefer.
Sevil doktorun konuşmasından sonra
-hayırrrrrr olamazzzzzz
haykırışıyla birlikte....
devam edecek..))
16 Şubat 2008 Cumartesi 13:08
Davşanca BBO-33
Ameliyathane kapısı açılıp doktor kapıda görününce heyecanla yanına gider herkes..
Doktorun yüz ifadesinden durumun hiç iyi olmadığı anlaşılmaktadır.
Sevil : ne oldu doktor bey ,Soner'in durumu nasıl
Doktor : çok üzgünüm,elimizden gelen herşeyi yaptık ama hastayı maalesef kaybettik..
"hastayı kaybettik" sözünden sonra Doğan olduğu yere yıkılır,aylin olamazzzz diyerek ellerini yüzüne götürür,Doğanın bayıldığını görünce hemen onun başına çöker,hemşireler Doğan için seferber olur bu sefer.
Sevil doktorun konuşmasından sonra
-hayırrrrrr olamazzzzzz
haykırışıyla birlikte....
devam edecek..))
16 Şubat 2008 Cumartesi 13:14
Davşanca BBO-34
Sevil doktorun konuşmasından sonra
-hayırrrrrr olamazzzzzz
haykırışıyla birlikte kan ter içinde uyanır.
Soner Sevil'in bağırışıyla fırlar yattığı yerden.Ne oldu Sevilcim,kabus gördün sanırım,o nasıl bağırıştı öyle..
Sevil Soner'e doğru döner ve ona bir müddet baktıktan sonra sevgiyle öper,sonra başını Soner'in göğsüne yaslar.
Soner de Sevil'in saçlarını okşayarak ne gördüğünü sorar..
Sevil gördüğü kabusu her anını tekrar yaşıyormuşçasına anlatır.Anlatmayı bitirdikten sonra başını kaldırarak:
-biliyormsun Soner
-neyi Sevilcim
-seni kaybetmek gerçeğini kabusta da olsa gördüm,beni bir daha bırakmayacağına söz ver
-kovsan bile gitmeyeceğimi ve sizi bırakmayacağımı biliyorsun hayatım,seni seviyorum
Sevil kabusun etkisini biraz atlatmanın rahatlığıyla gülümseyerek
-bende seni seviyorum Soner..
16 Şubat 2008 Cumartesi 13:52
Davşanca BBO-35
-bende seni seviyorum Soner
Sözlerini duyunca Soner yatağından doğrulup Sevil'i öpücük yağmuruna boğar,bu sözleri duyabilmek için neler yapmamıştır aylardır.
Sevil : Sonercim Efe'yi okula götürmen gerekiyor,biran önce kalkıp hazırlansan iyi olacak.
Soner : tamam sevilcim ya daha vakit var,hem sen bu gece kabus gördün,senin teselliye ihtiyacın var şuan,bu görevde bana düşüyor biliyorsun (muzip gülümsemesiyle)
Sevil : hiç değişmeyeceksin değilmi Soner,aklın hep orda
Soner : aşkolsun hayatım ya,öyle bir söyledinki , duyanda sapık zannedecek beni,karım değilmisin
Sevil : henüz değilim Sonercim,hatırlarsan daha evlenmedik
Soner : (kısa bir sessizlikten sonra) doğru söylüyorsun Sevilcim,hemen bugün evlenelim.
Sevil : hemen bugün mü ? ne diyorsun Soner sen
Soner : tabi hayatım hemen bugün,bir an önce tekrar kavuşmalıyım sana,bu işi resmiyete dökmenin zamanı gemedimi sence de ?
Sevil : geldi Sonercim ama annemi nasıl ikna edeceğiz
Soner : annene evlendikten sonra söyleriz Sevilcim,evlenmeden söylersek kesin engel olur, o yüzden onun haberi olmaması lazım.
Sevil : annemin rızası olmadan olmaz Sonercim,onun kalbini kıramam,sana çok kızıyor ama ikna edilemez değil,sen bulursun bir yolunu, nasıl yaparsan artık (gülümseyerek)
Soner : iş annene kalırsa biz hayatta bir araya gelemeyiz Sevilcim,annen ne zaman beni görse hayatımdan endişe ediyorum
Sevil : aşkolsun hayatım ya annem okadar kötü biri değil,sadece sana çok kızgın ama değiştiğini nasıl bana ispatladıysan annemede ispatlayabilirsin,işin zor ama sen ne hınzırsın bunuda başarırsın..
Soner : annen ikna olmadan olmaz diyorsun yani son söz olarak
Sevil : evet Sonercim,annem olmadan olmaz
Yüzü asılan Soner :
-peki Sevilcim senin için anneni bile ikna ederim,göreceksin bak onuda bu işe razı edeceğim,ama nasıl ?
-Sonercim biraz daha geç kalırsan Efe bugün okula gidemeyecek
-tamam hemen kalkıyorum,ama günaydın öpücüğümü almadan olmaz
-Sonerrrr
-hadi ama hayatım bak Efe geç kalıyor :)
-anlaşıldı Soner öpmeden kalkmayacaksın
Sevil'den öpücüğü kaptıktan Soner hızla giyinerek Efe'nin odasına yönelir..
devam edebilir :))
18 Şubat 2008 Pazartesi 10:42
Davşanca BBO-36
Sevil'den öpücüğü kaptıktan Soner hızla giyinerek Efe'nin odasına yönelir..
Efe'yi uyandırıp giydirir ve okul yolunu tutarlar..Yol boyunca Sevil'in "annem ikna olmadan olmaz" sözlerini ve bunu nasıl yapacağını düşünerek planlar yapmaya çalışır ama imkansızı başarmak kadar zor olan bu durumu nasıl halledeceğine dair hiçbir çözüm bulmaz.
Sevil ile evlenmesine izin vermesine karşın gelip kendileriyle yaşaması ve değiştiğini kendi gözleriyle görmesi önerisinden,ayaklarına kapanıp yalvarmaya kadar herşeyi düşünen Soner birtürlü işin içinden çıkamaz.
Efe'yi okula bıraktıktan sonra restorana döner,Doğan'a :
-yardımına ihtiyacım var abicim,Sevil sabah sabah gene zor şartlar ileri sürdü,Zerrin hanımı ikna etmem gerekiyor tekrar evlenebilmek için
-ooo abcim senin işin hakketen zor,Zerrini ikna etmek hele sen (gülerek), ya kadın sana yakaladığı yerde bir kaşık suda boğacak kadar kızgın,nasıl yapacaksın bunu
-şomluk yapma gene abicim ya,senden neden yardım istediğimi sanıyorsun,fikir üret nasıl yaparız bunu
-abicim bu imkansız ya, sen en iyisi Sevil'i kaçır,başka türlü evlenemzsiniz siz
-saçmalama Doğan ya
-saçmalamak değil abicim ya işinin zor olduğunu söylemeye çalışıyorum,ayaklarına kapanıp yalvarsan affedermi acaba seni ?
-bende düşündüm abicim ama ben ayaklarına kapanınca kesin tekmeler beni
-Seville evlenmesine izin vermezsen kendimi köprüden atarım desen ?
-oda olmaz abicim ya, değil evlenmemize izin vermek beni o atar köprüden
-(gülerek) atara valla abicim
-hadi abicim ya gevezeliği bırakta bişeyler düşün yoksa Sevil razı olmuyor başka türlü.
-valla Sonercim benim Kadir amcayı ikna etmemden daha zor senin işin
-gidip açık açık konuşmaktan başka çaremiz yok anlaşılan Doğan, korkunun ecele faydası yok,sende benimle geliyorsun Doğan,hadi gidiyoruz
-nereye abicim ya
-Zerrin hanımla konuşmaya
-olmaz abicim ya benimde başımı yakma
-Doğannnnn, yardım etmezsen Kadir amcayı kim ikna edecek ?
devam edebilir:))
18 Şubat 2008 Pazartesi 13:48
Davşanca BBO-37
Soner'in Doğan'ı ikna etmeye çabaladığı sırada içeriye Sami bey girer :
-hayırdır çocuklar bu ne ateşli bir tartışma,neyi paylaşamadınız böyle
-zor bir durum Sami bey,Doğan'ın gene tüm korkaklığı ve negatifliği üzerinde,Nuh diyor peygamber demiyor
-hayırdır Soner nasıl yani zor durum
-buyrun oturun Sami bey,birer kahve içip konuşalım,belki bir yardımınız olur
-tabi çocuklar elimden gelen herşeyi yaparım sizin için
Soner kahveleri yapıp geldikten sonra olanları anlatır ve çaresiz kaldığını işin içinden nasıl çıkabileceğini sorar
Sami Bey : valla Sonercim hakikaten işin çok zor ama senin Sevil'i nekadar sevdiğini benden iyi bilen olamaz,işe bile hergün geç geliyordun ailene tekrar kavuşabilmek için, madem Sevil'in annesiyle konuşmaya karar verdin istersen bende seninle gelir elimden geleni yaparım.
Soner : ciddimisiniz Sami bey bunu benim için yaparmısınız
Sami Bey : tabiki yaparım Soner,sende benim evladım sayılırsın,yararım dokunacaksa mutlu olurum
Doğan : ama Sami bey Zerrin hanımın Soner'e ne kadar kızgın olduğunu bilmiyorsunuz
Sami Bey : olsun Doğancım,ne kadar kızgın olursa olsun ümitsiz değil,her insanı etkilemenin yolları vardır,belki zor olacak ama Soner kararlı olursa ve değiştiğini gösterebilirse o engelide aşacağından eminim...hadi o zaman birlikte çıkalım,benimde bugün yapılacak işim yok,şansınız varmış
Sami beyin insanları etkilemede başarılı olduğunu bilen Soner'in içinde bir umut ışığı yanmış olsada karşılarında Zerrin hanımın olması endişesini azaltmamıştır..
Hep birlikte çıkarlar,yol boyunca Soner'in düşünceli halini izleyen Sami bey:
-üzülme evlat kararlı görün,dedim ya zor ama ümitsiz bir durum değil..Sevil'i seviyorsun ve onunla tekrar biraraya gelmeyi istiyosun değilmi ?
-evet Sami bey hemde herşeyden çok
- eee o zaman bu isteğini gerçekleştirebilmek için kararlı olman ve bu kararlılığını Zerrin hanımada hissettrimen daha doğrusu kabul ettirmen gerekiyor..böyle baykuş gibi düşünerek yapamazsın,gözlerinin parlaması lazım karşısında
-ama Sami bey onun benimle ilgili düşüncelerini bilmiyorsunuz,yakaladığı yerde boğacakmış gibi bakıyor bana
Sami bey Soner'in bu sözlerinden sonra gülmekten kendini alamaz
-desene işin epey zor
-hemde nasıl
-geçmişte ne yapmış olursan ol evlat,çok kötü şeyler bile yapmış olabilirsin ama hata insanlara mahsus, eğer sen hatalarından ders aldığını ve değiştiğini en azından değişmeye çalıştığını hissettirirsen affedilmeyeceksin diye birşey yoktur,yeterki sen kararlı ol ve bunu hissettir..
-konu Zerrin hanım olunca insan ister istemez ürküyor Sami bey,karşısına nasıl çıkacağımı düşünüyorum şimdi
-sakin ol evlat bende sizinle birlikteyim,hallaedeceğiz bu işi merak etme,hem ben senin eski patronunum beni dinleyecektir eminim..
-inşallah Sami bey
devam edebilir:))
18 Şubat 2008 Pazartesi 15:34
Davşanca BBO-38
Zerrin hanımın evinin önüne geldiklerinde heyecandan ve korkudan nefesi daralıyormuş gibidir Soner'in.
Soner'in bu halinin farkında olan Sami bey :
-ooo evlat böyle olursan işimiz çok zor, hani kararlı olacak ve öyle bakacaktık
-napim Sami bey ister istemez böyle oluyor insan, kesilmeye götürülen kurbanlık koyun gibi hissediyorum kendimi
-(gülerek) arabadan inmeden önce derinn bir nefes al bakim,sakinleşmezsen olmaz,bayılıp kalacaksın yoksa daha eve girmeden
Soner derin bir nefes aldıktan sonra:
-hadi madem neyse sonumuz katlanacağız,bir an önce olsun bitsin
-he şöle be evlat,korkmakla olmaz bu iş,hazırmıyız şimdi
-evet Sami bey hazırım hadi gidelim
Hep birlikte araçtan inip kapının önüne gelirler..Zili Sami bey çalar.
Zerrin hanım kapıyı açıpta Sami beyi karşısında görünce önce şaşırır,keza Sami bey de Zerrin hanımı tanımıştır,o da şaşırmıştır
Zerrin Hanım : siz şu taksi şöförü değilmisiniz ?
Sami Bey : evet benim ama o geçici bir günlük bir işti
Soner'i görünce Zerrin hanımın yüz ifadesi birden değişir..
Zerrin Hanım : senin ne işin var burda
Sami bey söze girerek :
-izniniz olursa sizinle görüşmemiz gereken önmemli bir konu var ve konu Soner evladım ile ilgili
Zerrin hanım kısa bir tereddütten sonra :
-sizin gibi bir beyfendiyi kırmak olmaz diyerek içeriye davet eder.
Soner avcıdan kaçan av gibi atar kendini içeriye korkuyla..
içeriye geçtiklerinde Zerrin hanım oturmaları için yer gösterir..
Sami bey Soner ve Doğan'a ben konuşurum,siz ağzınızı açmayın der gibi bir bakış atar..
Zaten Soner ve Doğan da konuşacak hal nerde:)
Sami bey ve Zerrin hanım uzun uzun konuşmaya başlar,arada ortam hararetlense de Sami bey Zerrin hanımı sakinleştirerek konuşmayı devam ettirir, bazen Soner'e sert ve kızgın bakışlar atan Zerrin hanım Sami beyi dikkatle dinler..Sami beyin güzel konuşma yeteneği işe yaramış gibidir,Zerrin hanımı konuşmasıyla etkisi altına almayı başardığı Soner ve Doğanın gözünden kaçmaz,her ne kadar sami beyin konuşmasından etkilenmiş ve yumuşamış gibi görünsede Soner'e bakışları hiç değişmemiş gibidir, eee kolay değil,hemen he diyecek hali yoktur..
Sami bey sözlerini bitirmiştir ve :
-bakın Zerrin hanım,Soner evladım sizlerde üzücü hatıralar bırakmış,bunu kendiside kabul ediyor zaten,ancak şuna eminimki o değişti, eski Soner değil..Bunun en yakın şahidi benim, birlikte çalışırken işine bile geç kalıyordu hergün,işten atılma riskini bile göze alarak,sizcede Soner'in bu hali ailesine değer verdiğini göstermezmi ?
-konumuz Soner olmasa belki doğrudur ama ona güvenilmez
-haklısınız belki Zerrin hanım,bende öyle tanımış olsaydım Soner'i inanmakta zorluk çekerdiğim değiştiğine ama onunla çalıştığım ve yaptıklarına şahit olduğum için Soner'in değiştiğine ve ailesine tekrar kavuşmak için neler yaptığına bizzat şahit oldum, kefili benim yani sizin anlayacağınız, yanlış yaptığı anda karşısında bulacağı ilk kişi yine benim, ama inanın yanlış yapmayacağına eminim, onca zorluktan sonra eski hataları tekrarlamayacaltır,sizden onun hatalarını unutup hemen affetmenizi istemiyorum,sadece ona bir şans daha vermenizi istiyorum, sizde biliyorsunuzki insan ne yapmış olursa olsun ikinci bir şansı hakeder..sadece ona bir şans daha verin, isterseniz kızınız Sevil ilede konuşalım birlikte, o da kabul ederse sevenleri ayırmayalım derim ben..
Zerrin hanım Sami beyin sözlerinden epey etkilenmiştir ama Soner'in kızını tekrar üzmesi endişeside vardır..Soner'i gözleriyle süzere:
-demek değiştim diyorsun
-evet değiştim,bunu size daha öncede anlatmaya ve göstermeye çalıştım ama siz dediğim dedik davranışta bulunduğunuz için...
Zerrin hanım Soner konuşmasını bitirmeden söze girer :
devam edebilir:))
18 Şubat 2008 Pazartesi 16:42
Davşanca BBO-39
Zerrin hanım Soner konuşmasını bitirmeden söze girer :
-sana hala çok kızgınım ve güvenmiyorum Soner ama kızımın isteklerinide gözardı edemem,eğer o seninle yeniden denemeye evet derse bir şans daha vermeyi göze alabilirim,ancak tekrar aynı şekilde kızımı üzersen bu sefer sadece sana kızgın olmakla kalmam bunu bil.
diyerek telefonun yanına gider ve Sevil'i oraya çağırır..
Sami beyin konuşması işe yaramıştır,Soner'i affettirememiş olsa bile en azından tekrar denemeye izin vermesi yeterliydi onlar için..
Soner Zerrin hanımın sözleriyle ne yapacağını şaşırmış halde önce Sami beye sonra Doğan'a bakmıştır şimdi ne yapmalıyım dercesine..
sonra Zerrin hanıma dönerek :
-yaptığım aptallıkları tekrar hatırlatmak istemiyorum, ben hayata ailemle birlikte yeni bir sayfa açmak istiyorum, göreceksiniz onları nekadar çok mutlu edeceğim,bana hala kızıgn olduğunuzu ve güvenmekte zorluk çektiğinizi biliyorum,çok da haklısınız , benim yaptıklarımı bana yapsalar bende affetmekte tereddüt ederdim,bugünden sonra en iyi koca ve baba olmak için çalışacağımdan emin olun,eğer hala tereddüt içindeyseniz gelip bizimle birlikte kalabilirsiniz..
Zerrin hanım Soner'in bizimle kalabilirsiniz sözü üzerine :
-hımm fena fikir değil aslında, gözüm hep üzerinde olur bu sayede,ilk yanlışında binerim o zaman tepene..korkma sizinle yaşayacak değilim,nasıl olsa kızımı üzdüğün zaman haberim olur..
"sizinle yaşayacak değilim" sözünü duyunca Soner'in yüreği ferahlar,bu Seville yeniden evlenmesine izin vereceğine anlamına gelmektedir..
ikili diyalogların ardından bir müddet sessizlik yaşanır..
Zerrin hanım Sami beye dönerek :
-sizin Soner'in eski patronu olduğunuzu bilmiyordum,peki neden taksi şöförlüğü yapıyordunuz
-uzun hikaye ama kısaca anlatmaya çalışayım
diyerek kendi başından geçenleride anlatır..
Soner ve Doğan sessiz şekilde beklemekte ve ikisinin konuşmasını izlemektedir.Bir ara Doğan Soner'in kulağına eğilerek :
-abicim görüyormusun ne güzel anlaşıyorlar,ikisinin arasını yapalım sende rahat edersin..
Tam o sırada kpı çalar,Zerrin hanım kapıyı açmak için kalkar.Gelen Sevil'dir.
Sevil içeriye giripte Soner Doğan ve Sami beyi görünce şaşkın halde,sizin ne işiniz var burda bakışı atar Soner'e..
Zerrin hanım kızını yanına oturtarak :
-bak Sevilcim, bu Soner kendini affettirmek için takive kuvvetle gelmiş,yalnız gelseydi ona neler yapacağımı bildiği için eski patronu ve Doğanıda yanına almış.
diyerek söze başlar ve aralarında geçen konuşmaları anlatır kısaca..sonra Sevilin ellerini avuçları arasına alarak:
-benim ona ne denli kızdığımı iyi biliyorsun ama hayat senin hayatın,eğer Soner'in değiştiğine inancın varsa tüm kızmama rağmen kararına saygı duyacağım,Soner ile tekrar denemeye karar verirsen senin mutluluğun için razı olacağım,tabi herzaman gözüm üzerinde olacak..
-Soner'in değiştiğine,çabaladığına,eski Sonerden kurtulduğuna bizzat ben şahit oldum anne,benim ve Efe için çok şey yaptı,ben inanıyorumki Soner değişti..zaten hata yaparsa sana gerek kalmayacak ve cezasını ben vereceğim merak etme
diyerek yerinden kalkıp Soner'in yanına gider ve elinden tutarak kaldırır:
-iznin olursa Sonerle yeniden evleneceğim annecim,ben onu seviyorum....
::::::::::::::::::::::::::
Benden bu kadar dostlar, düğüne karışmam,orasını sizlere bıraktım:))
vaktinizi ayırıp işinizin gücünüzün arasında yazdıklarımı okuduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum..
Hepinize güzel akşamlar diliyor ve bana ayrılan vaktin sonuna geliyorum..
Gülümsemeleriniz eksik olmasın..
Buz gibi bir havnın sardığı ülkemden Dosluğun sıcaklığı ile,sağlıcakla kalın..
18 Şubat 2008 Pazartesi 18:09
Davşanca BBO-40
.....
( 1,5 ay sonra )
(((...Soner'in anne ve babası İstanbul'a yerleşmiler,Sefer dayı ablasının kendisini evlendireceği korkusuyla ilk gemiyle ufuklara yelken açmış,Zerrin hanım ve Sami bey arasındaki samimiyet artmış,Doğan ve Aylin ise Soner-Sevil-Zerrin-Esma-Halil koalisyonunun Kadir amcayı zar zor ikna etmesi ile nişanlanmışlar,Efe anne ve babasının tekrar birarada olmasının mutluluğunu son demine kadar yaşamakta ayrıca okulda kendine birde kız arkadaş bulmuştur,Soner oğluna arada taktikler vermeye kalkınca Sevil'in sert bakışlarıyla karşıkarşı kalmasına rağmen huyundan vazgeçmemektedir..)))
...olayları hatırlatmayı bitirdikten sonra geçelim senaryomuza...
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 13:04
Yazan Davşan Mıstafa 21-02-2008 13:27 - Misafir
Davşanca BBO-40
saatin alarmının çalmasıyla yattığı yerden fırlayan Soner Sevilin hala uyumakta olduğunu görünce tüm muzurluğu ile onu öper,öpücük yağmuru ile uyanan Sevil gülümsemeyle karşılık verir eşine:
-günaydın hayatım,bakıyorum sabah sabah formundasın yine
Soner gülümseyerek sarılır Sevile:
-seni çok seviyorum
-bende seni seviyorum Sonercim ama biraz daha geç kalırsak Efe okula gidemeyecek
-boşver bugünde gitmeyiversin diye takılır Soner
-Sonerrrrr diyerek kızgın bir bakış atar Sevil ve Soneri yataktan aşağıya doğru itekler.
-tamam tamam Sevilcim anlaşıldı Efe okula gidecek,ama bunun acısı çıkartırım senden
-hadi ama Soner hala konuşuyorsun,acısını çıkartmayı sonra düşünürsün,hem itiraz edenmi var yani(gülümseyerek)
Soner mesajı almıştır ve hemen yataktan fırlar:
-nerde benim çoraplarım ya
-nereye attıysan ordadır Sonercim
-hay Allah ya,nerde bunlar
-en son gördüğümde biri kapının yanındaydı ama ötekini bilmiyorum
-kapının yanında ne işi var ya
-akşam hışımla girdin odaya,sağa sola attın üzerindekileri,şimdi bul bulabilirsen
-napim Sevilcim ya,biranönce senin yanına gelebilmek için ne yaptığımı biliyormuyum ben
-Soner bak hala konuşuyorsun al yenisini çekmeceden,Efe diyorum okul diyorum..
-tamam Sevilcim hemen çıktım..
Telaşla üzerini giyen Soner Efe'nin odasına giderek uyandırır oğlunu.
-Efe hadi evlat okula geçkalıyoruz çabuk giyin yoksa annen ikimizide haşlayacak
-gene naptın annemi kızdıracak baba
-hiçbişey yapmadım evlat,o herzaman öyle biliyorsun,fırçalayacak sebebi çoktur
Efe bir yandan babasının laflarına gülmekte bir yandanda giyinmektedir
-hadi Efe şimdi annen gelecek hala giyinemedin
-tamam baba hazırım işte, çantamıda alayım
-hadi bakalım annen yakalamadan çıkalım..
Soner oğluyla birlikte odadan çıkarken bir yandanda yeni kızarkadaşıyla işlerin nasıl gittiğini sormakta,verdiği taktikleri uygulayıp uygulamadığını sormaktadır..
-nasıl evlat sana söylediklerimi yapıyorsun dimi,bak kızlara nazik olacaksın onların huyuna suyuna gideceksinki elinden kaçırma,güzel sözler söyle kibar ol,çapkın ol ama belli etme..
Ama görmediği birşey vardır ki,Sevil kapının önünde onları dinlemektedir..
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 13:29
Yazan Davşan Mıstafa 21-02-2008 13:42 - Misafir
Davşanca BBO-41
Soner Sevil'i farkettiğinde hemen ağız değiştirir:
-dediğim gibi evlat,hanımlara kibar olacaksın,onları mutlu etmek için herşeyi yapacaksın,öyle çapkın ayaklarına yatmak falan yok..
Seli'i önce görmemiş gibi yapar,sonra :
-aaa Sevilcim sen burdamıydın,bende oğluma bayanlara nasıl davranması gerektiğini söylüyordum
-evet evet duydum hepsini ne güzel öğütler veriyordun, demek öyle Sonercim,yatak rahatsız ediyor anlaşılan seni,canın salonda kanepede uyumak istiyor galiba Sonercim
-ama baba demin öyle demiyordun,başka şeyler söylemiştin
diyerek Efe araya gitince Soner telaşla :
-hadi evlat okula geç kalıyoruz bak, annen kızacak sonra diyerek çekiştirir Efe'yi kolundan.Bir an önce Sevil'in yanından uzaklaşmak için,bakışları hiç hayra alamet değildir çünkü..
-sen bakma Efe'ye Sevilcim çocuk işte,yanlış anlamış söylediklerimi
-tabi tabi benim kulaklarımda yanlış duydu zaten, bunu duymamış farzediyorum ama birdaha olursa kanepedeki yerini hazırla hayatım
-olurmu Sevilcim sen yanlış anlamışsın yok öyle bişey
Hızlı adımlarla evden ayrılır baba oğul..
Sevil onların gitmesinden sonra üzerini değiştirip birşeyler yemek için mutfağa iner,kısa yollu hazırlık yaptıktan sonra sofraya oturur ama ....
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 13:46
Davşanca BBO-42
....
Sevil onların gitmesinden sonra üzerini değiştirip birşeyler yemek için mutfağa iner,kısa yollu hazırlık yaptıktan sonra sofraya oturur ama canı yemek istemez,mide bulantısı sebebiyle kahvaltı ona o kahvaltıya bakmaktadır..
ilk başta hafif olan bulantı artınca doğru lavaboya koşturur..Akşm yediğim bişey dokundu herhalde diye düşünür.
Lavabodan çıktı anda kapı çalar,gene bişey unuttular diyerek söylenir kendi kendine..
Kapıyı açtığında karşısında Esma hanımı görür:
-annecim hoşgeldin
-hoşbulduk kızım
-babam yokmu
-o dükkana gitti,işleri varmış bugün
-gel annecim,kahve yapayım içelim karşılıklı
-olur tabi kızım,senin kahven de pek güzel oluyor
Sevil kahve yapmak için yanından ayrılıp mutfağa yönelince Esma hanımda onun ardından mutfağa gelir:
-biraz durgun görünüyorsun kızım kötü bişey yok değilmi?
-hayır annecim birşeyim yok,sadece midem bulandı biraz,sanırım akşam yediğim bişey dokundu..
Bunu duynca Esma Hanımın gözleri ışıldar birden:
-bak bakim bana sen
-ne olduki anne
-yüzünde solgun senin,hasta falan değilsin dimi
-Yok anne hasta değilim
-Annenide çağıralım Sevilcim,o da gelsin konuşuruz beraber
-iyi olur valla,çağıralım gelsin
Sevil kahveleri yaptıktan sonra annesine telefon ederek çağırır..
(Bir müddet sonra anneside gelir)
Esma Hanım : gel dünür gel,bizde kızımla kahve içmiştik az önce ama sende geldin birer kahve daha içeriz değilmi
Zerrin Hanım : içeriz tabi dünürcüm,sık sık toplanamıyoruz böyle,hazır biraraya gelmişken kaynatırız biraz..
Esma hanım : kaynatırız tabi
Sevil tekrar kahveleri yapar ve gelir yanlarına.
Esma Hanım : Zerrin hanımcım ben az önce ne öğrendim bi bilsen
Zerrin Hanım : hayırdır ne öğrendiniz bakalım
Esma Hanım : Sevil kızım midesinin bulandığını söyledi
Zerrin Hanım : (tam kahvesini yudumlarken bunu duyunca zorlukla yutkunur) aaaaa
Esma Hanım : evet aynen duyduğunuz gibi
Sevil : akşam yediğim bişey dokundu sanırım anne,kötü bişeyim yok yani
Zerrin Hanım : (gülümseyerek) ne kötüsü kızım,durduk yere midesimi bulanırmış insanın,hele yeni evlenmiş bir kadının
Sevil : nasıl yani anne anlamadım
Zerrin Hanım : hadi hadi anlamamzlıktan gelme şimdi
Sevil : valla anlamadım anne
Zerrin hanım : (Allaaahhh diyerek kalkar yerinden ve kızının yanına oturur) bu çok güzel bir haber kızım
Sevil : mide bulanmasının neresi iyi haber anne , ne diyorsun Allah aşkına
Zerrin Hanım : Efe'ye kardeş geliyor kardeş
Sevil bunu duyunca ağzındaki kahveyi dökmemek için zorlukla yutar..
-neeeee
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 14:15
Davşanca BBO-43
...
Sevil bunu duyunca ağzındaki kahveyi dökmemek için zorlukla yutar.
-neeeee
Sevil :saçmalamayın anne birkere mide bulanınca hamilemi oluyor insan
Zerrin Hanım : olmuyor kızım ama durup dururken miden bulanınca başka sebep gelmedi aklımıza
Esma Hanım : bunu öğrenmemizin tek yolu var hadi kalkın hastaneye gidiyoruz
Sevil :yapmayın anne hastaneye gitmeyi gerektirecek bişey yok,altı üstü midem bulandı sadece
Zerrin Hanım : öyle deme kızım,hasta olmasan bile tahilil yaptırmak lazım,hamilemisin değilmisin diye
Sevil : lütfen anne ya hamile falan değilim ben
Esma Hanım : (elindeki fincanı masaya bırakarak) olmaz Sevilcim,hadi nazlanma hastaneye gidiyoruz, sadece tahlil yaptıracağız.
Zerrin Hanım : dünürüm doğru söylüyor Sevil,hamile olmasan bile tahlil yaptırmanın ne sakıncası var,hadi kalkın gidiyoruz beraber
Sevil : yapmayın anne lütfen,bukadar büyüteceğinizi bilsem söylemezdim hiç
Zerrin Hanım : tamam kızım hadi lütfen , bizim hatrımız için,kırma bizi
Sevil nekadar olmaz desede iki dünür onu zar zor ikna eder ve birlikte hastanenin yolunu tutarlar..
...
Soner Efe'yi okula bırakıp restorana gitmiş ve Doğan'ı kıdırmakla meşguldür:
-Doğancım şimdi Kadir amca gelse ne güzel olurdu dimi,beraber oturur sohbet ederdik
-saçmalama abicim ya ne işi var burda,hem onu görünce elim ayağıma dolaşıyor,zaten zar zor ikna ettik onu,şimdi gelir bi patavatsızlık yaparım gene bi çuval inciri heba ederim biliyorsun
-bende ondan diyorum ya abicim,onun karşısındaki halin çok hoşuma gidiyor(gülerek)
-gül bakalım abicim sen gül,elbek bende bigün sana güleceğim
-hemen kızma Doğancım ya,şaka diyorum,hiç şakada kaldırmıyorsun ya
-Kadir babanın şakasımı olur abicim ya,hayret bişeysin
-tamam tamam sustum, ee söyle bakalım nasıl gidiyor Aylin'le işler
-masaya vur abicim masaya, nazar değmesin herşey yolunda,çok mutluyum abicim ya
-biliyorum ,halinden anlaşılıyor zaten,bunun için az uğraşmadık,ne taklalar attık Kadir amcayı ikna etmek için
-biliyorum abicim,siz olmasaydınız olmayacaktı bu iş,bana kalsa karşısına çıkma cesaretini bulamazdım,iyiki varsın kardeşim benim..
-hadi o zaman yap iki kahvede hazır kimse yokken içelim keyifle
-istediğin kahve olsun hemen geliyor
...
Zerrin,Esma ve Sevil hastaneye varmışlardır.Sevil acaba dedikleri doğrumu diye düşüncelere dalmıştır yol boyunca,birazda utanmış ve yüzü kızarmıştır..Onun bu halinin farkına varan Esma Hanım :
-aaa kızım ne bu halin,utanacak ne var, dünyanın en güzel şeyi anne olmak
Sevil : ne bilim anne, hiç aklıma gelmedi böyle bişey,siz öyle deyince birden
Zerrin Hanım : siz düşünmeseniz bile biz zaten ısrar edecektik ikinci toruna kızım,değilmi dünür
Esma Hanım : tabiki Zerrin hanımcım,az beklemedik,dünya gözüyle bir torun daha görmek hakkımız değilmi..
Hep birlikte ilgili servise geldiklerinde kendilerine nasıl yardımcı olabilirim diyen hemşireye:
Sevil : şeyyy
diyerek kekeler..
Zerrin hanım kızının utandığını ve konuşamadını anlayınca :
-hemşire hanım biz hamilelik testi yaptırmak için gelmiştik
Esma Hanım : evet onun için gelmiştik
Hemşire : tabiki hemen yapalım,üçünüzedemi
deyince Esma Hanım ve Zerrin hanım kahkahayı patlatırlar..utana sıkıla duran Sevil de bunu duyunca dayanamaz ve oda kahkahaya eşlik eder..
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 15:14
Davşanca BBO-44
...
hemşire onların gülüşü karşısında afallamıştır:
-yanlış bişeymi söyledim acaba
Esma Hanım : yok kızım yanlış bişey söylemedin ama baksana bize,bizim ahımız gitmiş vahımız kalmış,ne işimiz olur hamilelik testiyle
Hemşire : hep birlikte test için geldik deyince ben öyle zannettim özür dilerim
Zerrin Hanım : biz Sevil kızımız için geldik
Hemşire : tabiki,Sevil hanım benimle gelin lütfen
Hemşire ile birlikte yanlarından ayrılır Sevil.O giderken iki annede sevgi ve mutlulukla bakar ona..
Sevil gittikten sonra iki dünür,inşallah düşündüğümüz gibidir ve kızımız hamiledir bakışları ile bakar birbirlerine ve beklemeye başlarlar..
....
Soner ve Doğan kahvelerini içip gevezelik ederken içeriye Kadir amca girer.Doğan onu görünce ağzındaki kahveyi püskürtmemek için zor tutar kendini.Soner'e dönerek "yuh abicim ya,bide bana şom dersin" bakışı atar.Soner ise hem şaşkınlık içindedir hemde kendini Doğan'a bakıp gülmekten alamaz.Doğan telaşla yerinden kalkarak:
-hoşgeldiniz
Kadir amca : hoşbulduk (sert bakışlı haliyle)
Soner :hoşgeldin kadir amca,bu ne güzel sürpriz,bizde senden söz ediyorduk az önce
Doğan : evet ya öyle (kekeleyerek)
Kadir amca : arkamdan verip veriştirmiyordunuz dimi(çatık kaşları inmiştir)
Doğan : yok efendim olurmu öyle şey
Kadir amca : eee hani bana kahve bakim,size eşlik ettmemde sakınca yok değilmi gençler,ama yaşlı başlı adam ne işin var gençlerin arasında diyorsanız gideyim hemen(gülümseyerek)
Soner :olurmu Kadir amca,sen ne gençlere taş çıkarttırırsın
Doğan : ben hemen kahvenizi yapıyorum,buyrun oturun lütfen
Kadir amca : bol köpüklü olsun ama
Doğan tabi bol köpüklü diyerek hemen mutfaha koşar..
Soner Doğan gidince ona takılmasını anlatır Kadir amcaya,sende üstüne geline amma oldu Kadir amca diyerek gülümser..
Doğan kahveyi yapıp geldikten sonra çekinerek oturur yerine.Bunu farkede kadir amca :
-neden çekiniyorsun evlat,bende senin baban sayılırım artık,rahat ol biraz,böyle iki büklüm durunca olmuyor ama
Doğan : tamam efendim sağolun
Kadir amca : kızımı üzmediğin sürece rahat ol
.....
Sevil gerekli tahlili yaptırmış ve Esma hanım ile Zerrin hanımın yanına dönmüştür,birlikte sonucu beklemektedirler..Kısa bir süreden sonra hemşire elinde tahlil sonuçları ile yanlarına gelir...
devam edecek :))
21 Şubat 2008 Perşembe 15:51
Davşanca BBO-45
...
Sevil gerekli tahlili yaptırmış ve Esma hanım ile Zerrin hanımın yanına dönmüştür,birlikte sonucu beklemektedirler..Kısa bir süreden sonra hemşire elinde sonuçlar ile yanlarına gelir.
Hemşire : tebrikler Sevil hanım,6 haftalık hamilesiniz
Sevil : (şaşırmış halde) eminmisiniz,yanlış olmasın
Hemşire : elbette Sevil hanım,sonuçlar onu söylüyor..
Zerrin Hanım Sevil'e sarılarak :
-gördünmü bak,iyiki gelmişiz,bide bizi dinlemiyordun..okadar sevindimki kızım(gözleri dolmuştur)
Esma Hanım : bırak dünür bende sarılayım kızıma,böyle güzel bir mutluluğu yaşattığı için bize.
Sevil şaşkınlığını üzerinden atmış,aldığı haberle mutluluğun heyecanını yaşamaya başlamıştır,o heyecanın içinde bir süre birşey diyemez ikisinede, kendini toparladığında ikisinede sarılır tekrar..
-böyle birşeyi hiç beklemiyordum ama çok mutluyum annecim
Hemşire onların konuşmalarını bölerek:
- o zaman mutluluğunuzu dahada arttılarım Sevil hanım, ikiziniz olacak
Hemşirenin son söylediğini duyunca ortalık birden bayram yerine döner.Hemşire tahlil sonuçlarını kendilerine verir ve tekrar kutladıktan sonra yanlarından ayrılır..
Mutluluk sarhoşluğunu evde devam ettirelim diyerek hastaneden ayrılırlar.Yolda bunu Soner'e söylemenin sürpriz yolunu düşünmeye başlarlar, Soner hamile lafını hatta ikiz olduklarını duyunca ne yapacaktı acaba ?
Sevil : herkes bizde toplansın bu akşam hem yemek yeriz hemde Soner'e söyler onun şaşkınlığını izleriz,kesin duyunca bayılır
hemen telefonuna sarılır ve Soner'i arar
-efendim hayatım diyerek açar Soner
-Sonercim,akşam Doğan'ı da al gel,annemlerde gelecek,hep birlikte yemek yiyeceğiz
-nerden çıktı şimdi bu Sevilcim,kalabalıkmı olacağız yani
-off Soner ,sen ne diyorsam onu yap lütfen
-tamam kızma hayatım,sen iste belediye başkanını bile çağırırım ben yemeğe
-Ayyy Soner, umutma ama bak...diyerek kapatır telefonu
Soner nerden çıktı şimdi bu yemek faslının şaşkınlığı içindedir,ama bunu isteyen Sevil olduğuna göre itiraz etmeninde anlamsız olduğunu biliyordu..Hazır Kadir amca da oradayken onuda akşam yemeğine davet etti.Kadir amca daveti kabul ettikten sonra müsade isteyip kalktı ve akşam görüşürüz diyerek oradan ayrıldı..
Soner : Doğancım,meclis başkanından emir var bu akşam bize gidiyoruz,yemeği bizde yiyeceğiz
Doğan : tamam da abicim nerden çıkmış şimdi bu yemek
Soner : ne bilim abicim ya,Sevil diyosa yapamadan olmaz biliyorsun
Doğan : haklısın valla abicim,ya Soner sen baya kılıbık oldun farkındamısın (gülerek)
Soner : ne kılıbıklığı abicim ya,buna sevgi deniyor
Doğan : tabi tabi bilmemmi:)
Soner : hadi abicim bırak boş boş konuşmayıda yavaş yavaş hazırlanalım,akşama fazla bişey kalmadı,biraz alışveriş falan yapalım..Doğan yok abicim ben eve gidip üzerimi değiştireyim diyerek Soner'e tek başına alışveriş yapmasını söyler..
Alışverişi yapıp eve döndüğünde kapıyı Sevil açar,yüzünde güller açmaktadır ve Soner de bunun farkına varmıştır:
-beni görünce bukadar sevineceğini bilsem daha önce gelirdim hayatım diyerek gülümser
Sevil : Gel benim muzur kocacığım diyerek öper ve içeriye alır
Soner Sevil'in davranışının şaşkınlığındadır,Allah Allah noldu acaba diye geçirir içinden.
Elindeki poşetleri mutfağa bırakarak,etrafına bakar :
-hani annemler nerde
-eve gittiler Sonercim,birazdan gelirler
--ne yani şimdi evde yalnızmıyız
-evet ne olduki
-bunu değerlendirmeliyiz dicektimde
-off Soner dha yemek yapıcaz,sen ne diyorsun
-tamam kızma Sevilcim,sadece bir fikirdi
Sevil Soner'e doğru döner ve sımsıkı sarılır,seni çok seviyorum Soner..
Soner kapıdan bu yana Sevil'in kendisine davranışı karşısında ne düşüneceğini şaşırmıştır,Acaba sabah Efe'ye söylediklerini duyduğu için değişik bir intikammı alacaktı kendisinden...
-Sevilcim kapıda gülümsemeyle karşılamalar,öpmeler,sarılmalar hayırdır bilmeden iyi bişeymi yaptım anlamadım
-hayatımda olduğun için Sonercim,başka sebebi yok
Soner bukadar iltifata karşı ne demeliydi bilmiyordu ama Sevilin ona karşı tutumu hoşuna gitmişti.
-benimle tekrar birlikte olduğun için asıl ben mutluyum hayatım diyerek sarılır eşine..
Romantizmi bozan çalan kapı zili olmuştu.
Soner : hay Allah ya sırasımı şimdi diye söylenir
Sevil : annemlerdir Sonercim aç istersen kapıyı
Soner kapıyı açar ama karşısında aile ordusu görür,annesi-babası-kayınvalidesi-Kadir amca ve eşi-Aylin-Doğan...sanki haberleşip biyerde toplanıp gelmişler gibiydi..Hepsi teker teker içeriye girerler ama girerken hepsi Soner'e gülümseyerek bakar.
Soner herkesin bir garip olduğunun farkındadır ama anlam veremez,nasıl olsa ortaya çıkar der kendi kendine..
Beyler salona geçip oturur,hanımlarda mutfakta Sevil'e yardım ederler..
Zerrin hanım : Soner'in daha haberi yok dimi kızım
Sevil : yok anne,söylemedim
Zerrin Hanım : biz herkese haber verdik,Soner dışında herkesin haberi var
Sevil : duyunca bayılıp kalmasa bari anne
Doğan duyduğu haberle heyecanını yeteri kadar belli etmektedir,arada elleri ile Soner'in sırtını sıvazlamakta,aslanım benim diyerek onu dahada meraklandırmaktadır.Sonerde noluyor abicim ne bu hal diyerek onu terslemektedir..
Masa kurulup herkes yerini aldıktan sonra yemekler yenmeye başlar, yavaş yavaş herkes yemeğini bitirdikten sonra Sevil ayağa kalkar,yanında bulunan Soner'in elini tutarak :
::::::::::::::::::::
müsadeniz olursa yarın devam ederiz dostlar, biliyorum en heyecanlı yerinde bırakıyorum ama dizilerde öyle değilmni zaten, dua edin haftaya demiyorum bak:))
Hepinize vakit ayırdığınız ve bana sabır gösterdiğiniz için teşekkür ediyor güzel ve keyifli bir akşam diliyorum, Gülümsemeler eşliğinde tabi..
sağlıcakla kalın...
21 Şubat 2008 Perşembe 18:19
Davşanca BBO-46
......
Masa kurulup herkes yerini aldıktan sonra yemekler yenmeye başlar, yavaş yavaş herkes yemeğini bitirdikten sonra Sevil ayağa kalkar,yanında bulunan Soner'in elini tutar.
Yanında oturan Soner'e bakarak
-yemeğini bitirdin dimi hayatım,ağzında lokma falan yok.
-nedenki Sevilcim
-şimdi söyleyeceklerimi duyunca boğulmanı istememde ondan Sonercim.
Sevil'in bu sözü ve Sonerin yüzündeki şaşkınlık ifadesi masadakilerin gülüşmesine yol açmıştır..
Soner hala olayın şaşkınlığı içinde garip bakışlarla masadakileri süzmekte ve Sevil'in ne söyleyeceğiniz merakla beklemektedir.
Soner : neler oluyor Sevilcim,neden kalktın,ne söyleyeceksin,gene bana hep birlikte bir oyun mu oynuyorsunuz yoksa.
Sevil : evet Sonercim,sana hayatının oyununu oynuyoruz,ama sabırlı ol biraz söyleyeceğim şimdi
Soner : Allah Allah,çok merak ettim neymiş söyleyeceğin
Sevil Sonerin elini bırakıp çantasından hastaneden verilen sonuçları alır ve Soner'in önüne koyar.
Soner : bu ne hayatım,yoksa Mısır'da dedem vardı da mirasını bana mı bırakmış (gülerek)
Sevil : okumadan bilemezsin değilmi Sonercim,önce bi oku istersen.
Soner kağıdı okumaya başlamadan önce masadakilere şöyle bir bakar,herkesin yüzünde gülümseme vardır,heyacanlarınıda farketmiştir.Bir yandan katlı olan kağıdı açmakta diğer yandan dasuyunu yudumlamaktadır.
Hamile ve ikiz yazısını gördüğünde ağzındaki suyu karşısında bulunan Doğan'ın üzerine püskürtür.
-se se se Sevil diyerek kekeler
-efendim Sonercim
-doğrumu okudum
-evet Sonercim aynen okuduğun gibi
-Allllaaaahhh nidalarıyla kucaklar Sevil'i, masadakilerin kahkahaları eşliğinde
-Dur Sonercim düşüreceksin şimdi beni
Haklısın hayatım diyerek yere indirir,sandalyesini çeker ve masaya oturtur.
-ayakta durma hayatım,yorma kendini
Sonra masadkilerin gülüşmelerini görür:
-siz varya siz, hepiniz biliyordunuz değilmi,ondan öyle gariptiniz hepiniz
Zerrin Hanım : evet damat hepimiz biliyorduk,bugün öğrendik,senin şaşkın halini görmek içinde toplandık(gülerek)
Soner önce anne ve babasının sonra Zerrin hanımın elini öpüp sarılır,saonra sırasıyla masadaki diğer kişilere sarılır.Sıra Doğan'a geldiğinde :
Doğan : tebrik ederim abicim,ne kadar sevindiğmi bir bilsen, gel buraya sarılayım kardeşime doya doya.
Soner : sağol Doğancım,baba oluyorum baba,hemde bir değil iki tane birden
Soner Sevil'i öpüp yanına oturur ve elini sımsıkı tutar,gözleri yaşadığı mutluluğu yeteri kadar anlatmaktadır.
Soner: ne zaman öğrendiniz
Sevil : bugün öğrendik Sonercim, sabah annem geldi diyerek kısaca anlatır sabahtan bu yana gelişen herşeyi Sonerin şaşkın ve mutluluk dolu bakışları eşliğinde..
Şaşkınluk,mutluluk,heyecan ve Soner'in afallamış hali ve bakışları eşliğinde gece ilerlemiştir..
Zerrin Hanım : eee vakit epey oldu yavaş yavaş gidelim,bırakalımda gençler mutluluklarını yalnız yaşasınlar,hadi bakalım diyerek kalkar
Esma Hanım : çok haklısın Zerrin hanımcım onlar başbaşa kalsınlar..Halil beycim hadi kalk bakalım diyerek takılır kocasına.
Herkes kalkar , kapıda tekrar tebrik ettikten sonra evden ayrılırlar ..
devam edebilir :))
22 Şubat 2008 Cuma 11:15
Davşanca BBO-47
....
Herkes evden ayrıldıkta sonra Soner karısını kolundan tutup kendine doğru çeker ve uzun uzun öper.
-dur Soner napıyorsun diyerek Efe'yi gösterir.
Efe olayın daha farkına varamamış şaşkın bakışlarla anne ve babasının halini izlemektedir.
Mutluluktan Efe'yi unutan Soner oğluna dönerek onu kucaklar:
-evlat abi oluyorsun abi
-kardeşimmi olacak baba
-evet evlat kardeşin olacak
Sevil Efe'nin kıskanacağı ve üzüleceği endişesine kapılmasına rağmen Efe yaşından büyük bir olgunluk göstererek anne ve babasının sevincine ortak olur,babasının kucağında
-oleyyy kardeşim olacak
diyerek sarılır sımsıkı babasına,sonra annesinin yanına giderek onada sarılır ve öper.Başını annesinin karnına yaslayarak :
-kardeşim şimdi burdamı anne
-evet oğlum orda,daha çok küçük
-olsun anne biz bekleriz onun büyümesini,dimi baba
-evet oğlum bekleriz..aslan oğlum benim nasılda şimdiden sahip çıktı kardeşine diyerek tekrar kucağına alır,sonra Sevil'e de sarılarak uzun bir süre o halde mutluluğu tadını çıkarırlar.
-eee Efecim hadi bakalım vakit geç oldu yarın okula gideceksin,uyku vaktin geçeli çok oldu
-tamam babacım yatıyorum ama önce kardeşime iyi geceler demeliyim diyerek annesinin karnından öper,daha sonra anne ve babasınıda öpüp yatağına doğru yönelir.
Soner : ben Efe'yi yatırıp hemen geliyorum hayatım
Sevil : tamam canım bende ortalığı toplayayım biraz
Soner : hayır olmaz sen otur,ben Efe'yi yatırayım gelir toplarım
Sevil : yapma Soner,ne olacakki 3-5 tabak altı üstü
Soner : olmaz dedim hayatım,sen otur
Sevil : peki Soner
Soner Efe'nin peşinden gider.Sevil ikisinin ardından mutluluk gülümsemeleri ile bakakalır.Efe'nin sözleri ve onu öpmesi çok duygulandırmıştır.Koltuğa oturup gün içinde yaşadıklarını düşünür, hayaller kurar.
Soner Efe'yi yatırmış ve aşağıya inmiştir hızla.sevil'in yanına gidip öpücüğünü kondurduktan sonra bir çırpıda toplar masayı,herşeyi duruylayıp makineye koymayıda ihmal etmez.Sevil Soner'in o halini görünce hem duygulanır hemde gülmekten kendini alamaz:
-bu kadar hamarat olduğunu bilmiyordum Sonercim.
-sen beni dünyanın en mutlu adamı yapacaksında ben boşmu oturacağım Sevilcim,bende daha ne hamaratlıklar var göreceksin zamanla..
Soner işlini bitirip hemen Sevil'in yanına oturur,ona sımsıkı sarılır,Sevil de başını Soner'in göğsüne yaslar:
-hala inanamıyorum,sabah neydi şimdi ne oldu
-böyle şeyler beklenmedik anlarda olur hayatım,mutluluğun güzelliğide beklenmedik anda olması zaten Sevilcim.
-haklısın Soner,ama hiç hazır değildim böyle birşeye
-Sen içini rahat tut hayatım,hep birlikte hazırlanacağız yeni yavrularımıza,hep yanında olacağım
-biliyorum Soner,yanımda olacağını bildiğim için içim rahat..
-Efe'ye bak sen büyümüşte küçülmüş gibi sanki,kıskanıp surat asacak diye korkmuştum ama bize bile ders verdi sözleriyle ve yaptıklarıyla.
-haklısın Soner,bende çok korkmuştum ama..(sesslikten sonra) oğlumuz büyümüş Soner..
devam edebilir:))
22 Şubat 2008 Cuma 12:45
Davşanca BBO-48
Koltukta otururlarken,kelimeler susmuş yerini duyguların konuşması ve hayaller almıştır.Uzunca bir süre öylece sessiz mutluluk haykırışları içinde otururlar.
Sevil'in başı Soner'in göğsünde yaslı,Soner de Sevil'in saçlarını okşamakta..
Sevil : hadi Sonercim yatalım artık,saat epey olmuş,yarın işe gideceksin,çok çalışman lazım ailemiz baya kalabalık olacak (gülümseyerek)
Soner : evet ya 5 kişi olacağız,iki yeni yüz daha katılacak aramıza,olsun ben gece gündüz çalışırım Sevilcim,yeterki onlar sağlıklı şekilde gelsinler aramıza..
Sevil : sen hayatımıza yeniden girmeden önce birileri gelipte Soner değişecek,onunla yeniden evleneceksin ve baba gibi baba olacak deseydi inanmazdım ama yaşadıklarımız gerçek ve sen yanımdasın,çok mutluyum
diyerek öper ve
-hadi yatalım artık,sabah yine yataktan kalkmamak için binbir gevezelik yapacaksın..
Soner tamam diyerek ayağa kalkar ve Sevil'i kucağına alır.
Sevil : napıyorsun Soner
Soner : seni odamıza götürüyorum Sevilcim
Sevil : yürüyebilirim ama
Soner : olmaz senin yorulmaman lazım bundan sonra
Sevil : abartma Soner
Soner : olurmu hayatım,bundan sonra böyle,kendini yormak yok,herşeyi ben yaparım.
Soner'in bu hareketleri Sevil'i çok mutlu eder ama şımartmayada gelmez tabi.
Soner Sevil'i kucakladığı gibi odaya doğru yönelir,yürürken fırsatını yakaladığı anda öpmeyide ihmal etmez.
Sevil : rahat dur Soner,şimdi düşüreceksin beni
Soner : hiç düşürürmüyüm hayatım,sımsıkı yakaladım seni
Sevil : off Soner, nasıl başedeceğim ben bukadar çocukla
Soner : ben varımya Sevilcim,altını değiştirmekten başka herşeyi yaparım(gülerek)
Sevil : olmaz hayatım esas o işi sen yapacaksın
Soner Sevil'i yatağa yatırıp o da sarılıp yanına uzanır..
Sabah olmuş Efe kalmış ve giyinmiştir bile,anne ve babasınıda kaldırır öperek.
-günaydın anne,günaydın baba, biliyormusunuz rüyamda kardeşimi gördüm
Soner : nasıl gördün anlat bakalım
Efe : o da benim gibiydi ama küçücüktü ve çok ağlıyordu bende ağlamamsı için oyunlar yapıyordum
Soner : aslan oğlum benim,kardeşiyle nasılda oynarmış ağlamsın diye
Efe : evet baba oynuyordum ama yanında bir bebek daha vardı o kim bilmiyorum.
Soner ve Sevil Efe'nin sözünden sonra şaşırmış birbirine bakar.
Sevil : nasıl yani oğlum,bir bebek dahamı vardı
Efe : evet anne
devam edebilir :)
22 Şubat 2008 Cuma 14:15
Davşanca BBO-49
Efe'ye ikiz olduklarını söylemedikleri halde Efe'nin iki bebek görmesinin şaşkınlığı ile bakışır kalır Sevil ve Soner.
Soner Efe'yi aralarına alarak:
-bak oğlum hani kardeşin olacak dedikya sana
-evet baba dediniz
-aslında iki tane kardeşin olacak
-anlamadım baba , nasıl iki kardeşim olacak
-şöyle olacak Efe'cim der ama birtürlü anlatmanın yolunu bulamaz.
Sevil Soner'in çıkmaza girdiğini görünce söze girer.
Sevil : bak Efecim,hani sizin sınıfta ikiz kardeşler varya onun gibi, benimde karnımda iki tane bebek var,ikiz bebek yani
Efe : şimdi benim iki tane kardeşimmi olacak anne
Sevil : evet oğlum iki tane kardeşin olacak
Efe yaşasınn diyerek sarılır anne ve babasına.
Efe : okulda arkadaşlarımada anlatacağım,onlarda bilsin iki tane kardeşim olacağını,ben büyük abi oldum artık.
Sevil : evet oğlum sen büyük abi oldun.
Efe : ama anne onlar büyüynce çok ağır olurlar, nasıl taşıyacaksın onları
Sevil ve Soner Efe'nin bu sözünden sonra birbirine bakıp gülüşür.Soner Efe'nin saçlarını karıştırarak:
-bak sen kerataya nelerde düşünüyor..oğlum onlar okadar ağır olmayacaklarki küçücük doğacaklar
-anladım baba
Sevil :oo siz böyle muhabbete devam ederseniz okula kim gidecek , hadi bakalım kalkın,hadi Sonercim görev başına
Soner : hemen hayatım, hadi bakalım evlat zıpla çabuk yataktan,okula marş marş.
Efe hemen fırlar,çantamı alıp geliyorum baba diyerek çıkar odadan.
Soner Sevil'in yüzüne dağılmış saçlarını topar, görüşürüz hayatım,kendini yormak yok,bişey lazım olursa hemen haber verceksin anlaştıkmı diyerek öper ve Efe'yi okula bırakmak için giyinip çıkar.
Sevil oğlunun ve kocasının ardından mutlu bakışlarla eşlik eder...
devam edebilir:)
Davşanca BBO-50
......
Soner Sevil'in yüzüne dağılmış saçlarını toplar, görüşürüz hayatım,kendini yormak yok,bişey lazım olursa hemen haber verceksin anlaştıkmı diyerek öper ve Efe'yi okula bırakmak için giyinip çıkar.
Sevil oğlunun ve kocasının ardından mutlu bakışlarla eşlik eder..Hala inanamıyordur olanlara,"bebeğim olacak,hemde ikiz" düşüncesi,Soner!in de bukadar ilgi göstermesi mutluluğunu katlamaktadır.Uzunca bir müddet yattığı yerde hayaller kurar,nasıl olacaktı acaba,bakabileceklermiydi iki bebeğe birden,Efe büyümüştü,onu büyütürken çektiği zorluklar geldi aklına,ama o zamanlar Soner yoktu,şimdiyse sevdiği adam yanıbaşında pervane oluyordu,bu düşünce korkusunu tamamiyle atmasını sağlıyordu,hayalleri bozan çalan kapı zili olmuştu,aceleyle üzerini değiştirip indi aşağıya.Kapıyı açtı , karşısında Halil baba vardı,hemde yanında bebek arabasıyla duruyordu kapıda.
Sevil : hoşgeldiniz babacım
Halil : hoşbulduk kızım
içeriye buyur eder,Halil baba arabayı kaptığı gibi içeriye geçer.
Sevil : babacım oda nedir öyle
Halil : bebek arabası kızım ikizler için
Sevil : ne zahmet ettiniz babacım,daha çok erkendi araba için
Halil : olurmu kızım erkeni geçi yok,bir an önce almak lazımdı
Sevil : siz öyle diyorsanız babacım,teşekkür ederim çokda güzelmiş
Halil : Esma sultandan habersiz aldım,şimdi ona söylesem dır dır edip kafamı şişirirdi,gittim sakin kafayla aldım geldim.
Sevil :(gülümsemekten kendini alamaz) sağolun babacım zahmet ettiniz
Halil : ne zahmeti kızım,hele onlar bir gelsinler aramıza bak daha neler alacağım ben torunlarıma..Ben arabayı bırakmak için geldim kızım,biraz işim var dükkanda gidip halledeyim onları sonra yine uğrarım ben
Sevil : tekrar teşekkürler babacım
Halil bey gelinini öper,kapıdan çıkmak üzereyken geriye döner :
-öyle mutlu ettinizki bizi kızım,senin gibi bir geline sahip olduğum için dünyanın en mutlu babasıyım
diyerek ayrılır evden..
Sevil bir müddet daha evde vakit geçirdikten sonra canı sıkılır,evde yapacak birşey de bulamayınca bari Soner'in yanına gideyim der ve çıkar..
Restorana vardığında Soner ve Doğan oturmuş kahve keyfi yapmaktadırlar,Soner kapıdan Sevil'in girdiğini görünce birden telaşlanır
ve elindeki fincanı düşürmemek için zar zor masaya bırakır:
Soner : Sevilcim ne oldu kötümüsün hastanee gidelimmi(telaşlı halde)
Sevil : yok hayatım kötü bişey yok,kocamı görmeye gelemezmiyim
Soner : tabiki gelebilirsin hayatım,gel şöyle otur,ne içersin
Sevil : senin elinden şöyle güzel bir çay iyi giderdi Sonercim
Soner : sen emret yeter hayatım,gerekirse Rize'den getiririm ben
Sevil :Rize'ye gitmene gerek yok Sonercim,mutfağa gitmen yeterli
Soner : hemen getiriyorum
Soner ayrılınca Sevil Doğan'a dönerek :
Sevil: ee Doğan Aylin ile nasıl gidiyor bakalım
Doğan : (masaya vurarak) nazar değmesin Sevilcim,herşey çok güzel,bizde evlenip yuvamızı kursak sizin gibi..Soner ne kadar mutlu bir bilsen,hele bebek haberini alınca yerinde duramaz oldu,her lafı onlarla ilgili..Deli Soner ya, daha doğar doğmaz lunaparka götürmeye kalktı inanabiliyormusun
Sevil : ciddimisin
Doğan : evet ya
Soner elinde çay ile gelir o ara:
Soner : ne kaynatıyorsunuz bakim siz öyle
Sevil : hiç, seni çekiştiriyorduk
Soner : nasıl çekiştiriyordunuz
Sevil : demek lunaparka gideceksiniz he Sonercim
Soner : (Doğan'a dönerek) hemen söyledin dimi abicim.
Soner : hayatım bir aile doktoru ayarlamamız lazım,biliyorsun sık sık kontrole gitmemiz gerekecek,ben bugün bir doktor bulayım hemen
Sevil : gerek yok Sonercim,Efe'ye hamileyken gittiğim doktora gideriz yine,çok güzel bir doktordur
Soner : peki Sevilcim, sen öyle diyorsan.
devam edecek:)
23 Şubat 2008 Cumartesi 10:19
Davşanca BBO-51
...
Doğan : hadi sizi çıkın ,yürüyüş yapın biraz,şimdiden başlamanız gerekiyor
Soner : bak sen Doğan'a ya,kadın doğum uzmanı oldu birden
Doğan : dalga geçme abicim ya,hadi siz gidin gezin,ben buraya bakarım gözün arkada kalmasın
Soner : Sevilcim Doğan haklı,yürümemiz lazım
Sevil : tamam hayatım yürüyelim,benimde canım sıkılmıştı zaten evde,değişiklik olur
Soner : hadi o zaman yavaş yavaş kalk bakalım benim güzel karıcım
Sevil : Sonerrrrr !!
Soner : tamam tamam sustum...
Restoranı Doğan'a emanet edip çıkarlar.Kapıdan çıktıktan sonra :
Soner : nereye gitmek istersin hayatım
Sevil : bilmiyorumki Sonercim,deniz kıyısına gidelimmi ?
Soner : emrin olur Sevilcim,deniz kıyısına gidelim
Deniz kıyısına vardıklarında Sevil Soner'in koluna girer,Soner de kolunda sevdiği kadın omuzları kabarmıştır.
Sevil : biliyormusun Soner,sabah sen çıktıktan sonra baban geldi
Soner : hadi ya sabah sabah ne işi varmış bizde
Sevil : duyunca çok şaşıracaksın Sonercim
Soner : merak ettim bak şimdi neden gelmiş
Sevil : bebek arabası almış ikizler için
Soner :(gülerek) hadi ya,bak sen babama benden evvel davranmış gene
Sevil : nasıl yani hayatım senden evvel
Soner : bende bugün araba alayım diye düşünüyordum,şimdiden almak lazım dimi ama
Sevil : alemsin Soner ya..
(yarım saatlik bir yürüyüşten sonra)
Sevil : şu banka oturlaımmı hayatım biraz yoruldum ben
Soner : tabi hemen oturalım,senin yorulmaman lazım
Sevil : abartma Soner,yoruldum sadece
Soner : bende onu diyorum hayatım,yorulma diye
Banka otururlar,Sevil başını kocasının omzuna yaslar ve denizi seyre dalarlar..Bir müddet sonra simitçinin nidalarıyla kendilerine gelirler
Soner : simit istermisin hayatım
Sevil : olur tabi, martılarada atarız hem
Soner kalkıp 10 tane simit alır ve döner.
Sevil : bu ne hayatım napıcan bukadar simiti Allah aşkına
Soner : öyle deme Sevilcim,sen varsın bebekler var, Efe var,martılar var,ancak yeter der gülürek
Sevil : nasıl bakıcam ben 4 çocuğa ya işim zor
Soner : (şöyle bir düşünür) nasıl 4 çocuk Sevilcim,bildiğim kadarıyla üç taneler,yoksa üçüzmü he
Sevil : Efe bir ,karnımda iki bide sen 4 oluyor Sonercim..
Simitler yenmiş martılara atılmıştır,hadi restorana dönelim artık Doğan da yalnız zorlanmasın diye ısrar eder Sevil.
Restorana döndüklerinde ortam epey kalabalıktır,sevilin hamileliğini duyan herkes oradadır.Sami bey,Mustafa,Kadife Hanım,Yavuz,Müge...Soner ve Sevil içeriye girince hepsi ayaklanır ve tebrik etmek için sıraya geçer..
Kadife hanım o şen şakrak sesiyle:
-gördünmü Soner evladım,nerden nereye,daha düne kadar yanyana komşuydunuz,şimdiyse evlendin ve yeniden baba oluyorsun diyerek gözleri dolu sarılır Soner'e..
Soner : evet ya Kadife hanım,az uğraştırmadı ama beni Sevil de,neler çektim bir sen biliyorsun
Kadife Hanım: hadi ordan, Sevil kızım hiçbişey yapmadı sana,sen yaptıklarının ceremesini çektin,konuşturma şimdi beni
Soner : biliyorum Kadife hanım, takılıyorum sana sadece..
::::::::::::::::::::::.
hamileliği günü gününe takip etmeye kalkarsak önümüzde ooo daha 7-8 ay var:))
o yüzden devamını 8. ay olmuş gibi yazma niyetindeyim,sabrınıza sığınarak..
23 Şubat 2008 Cumartesi 11:22
Davşanca BBO-52
(((..ÖZET..)))
(((...aradan aylar geçmiş,Sevil hamileliğinin 8,5 ayına varmıştır,karnı iyice şişmiştir,hamile her kadının yaptığı nazlanmalarıyla Soner'i etrafında pervane etmektedir..Soner ise Sevil'in tüm isteklerini yorulmadan ve sızlanmadan yerine getirmekte ve Sevil'in etrafında dört dönerek herkesi davranışlarıyla şaşırtmaktadır..Efe babasının hareketlerini izledikçe gülmekte,her akşam yatağına gitmeden önce annesinin karnına elini koyarak kardeşlerine kendince masallar anlatmakta ve öperek uyumaya gitmektedir...Esma Hanım ve Halil Bey bebeklerin gelmesinin yaklaşmasıyla türlü hediyeler almakta,Soner'in şaşkın haline gülmekte ve ona desteğini sunmaktadır...Zerrin Hanım Soner'in bukadar değişebileceğini ve kızının etrafında pervane olacağını daha önce düşünemediği için hayretle ve mutlulukla izlemekte,ona bir şans daha verdiği için kendisiyle ve onlarla övünmektedir...Doğum zamanı yaklaştıkça Kadife hanım daha sık eve gelip gitmekte Sevil'e her konuda yardımcı olmaktadır..Doğan ve Aylin de ellerinden gelen herşeyi yapmakta,arada Doğan herzamanki şomluklarını yaparak Soner'i çileden çıkarmaktadır..Sami Bey Zerrin Hanım ile işleri epey ilerletmiştir,sık sık birlikte gezmelere çıkmalar,yemek yemeler...Sefer Dayı ya hamilelik haber verilmiştir,ikiz olduklarını duyunca Sefer Dayı sevinçten gemide ortalığı kırmış geçirmiştir,hatta işi abartmış ilk duyduğunda denize atlamıştır,onu denizden çıkarabilmek için tüm gemi mürettebatı seferber olmuştur...)))
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
(saat geceyarısı 03:00 civarı)
Sevil hafif sancıyla uyanır uykusundan,herzamanki sancı diyerek geçiştirir ama vakit ilerledikçe sancılar sıklaştıça rahatsız olur..Hemen Soneri dürterek uyandırır:
Sevil : Sonerrr (elleriyle sallar omzundan)
Soner uyanmayınca hızlı şekilde sallar bu sefer..Soner irkilerek uyanır
Soner :(uyku sersemliğiyle kekeleyerek) ne ne ne var hayatım,ne oldu
Sevil : sancım var Sonercim,giderekte artıyor
Soner bunu duyunca telaşla fırlar ve doğrulur yatakta,eli ayağına dolaşmıştır birden
Soner : hemen hastaneye gidelim hayatım,telefon nerde benim telefonum diyerek sağına soluna bakınır heyecanla,Doğan, Doğan'ı arayayım bi taksi bulup gelsin hemen,sakin ol Sevilcim,nefes derin nefes,nasıl tarif etmişti doktor(ayağına dolanan çarşafı çekiştirerek)..Hem Sevile kendince tarifler yapmakta hemde çarşafı hala çekiştirmektedir,tam o sırada yataktan düşer..Sevil sancısını bir an unutup Soner'in haline gülmeye başlar...
devam edecek:))
23 Şubat 2008 Cumartesi 12:51
Davşanca BBO-53
...
Soner düştüğü yerden telaşla kalkar,telefonunu kapar ve Doğan'ı arar hemen,Doğan telefonun sesiyle zıplar yattığı yerden,saate bakar,kim bu gecenin bir yarısı arayan diye söylenir kendi kendine.uykulu bir sesle açar telefonu :
Doğan : ne var abicim gecenin bu vaktinde
Soner : söylenme abicim ya,hemen bir taksiye atla ve bize gel,Sevil'in sancısı tuttu
Doğan bunu duyar duymaz fırlar yatağından,tamam abicim hemen geliyorum diyerek kapatır telefonu..
(yarım saat sonra)
Soner kapının çalınışıyla Doğan geldi diyerek açmak için aşağıya iner hızla..Kapıyı açtığında Doğanı pijamalarıyla görünce güler :
Soner : bu ne hal abicim ya
Doğan : ya abicim sen öyle deyince böyle fırladım hemen
Soner : tamam tamam taksi geldi dimi
Doğan : evet geldi abicim kapının önünde bekliyor hadi Sevil'i götürelim hemen
ikisi birlikte hızla çıkar yukarıya.Sevil sancıları artmış haldedir.Soner ve Doğan Sevil'in birer koluna girerek aşağıya iner takisye binip hastanenin yolunu tutar.Soner yol boyunca telaşlı halini sürdürmekte,nefes derin nefes deyip durmaktadır.Doğan'ın da Soner'den farkı yoktur,onunda eli ayağına dolaşmıştır.Soner'e dönerek:
Doğan : annenlere haber verdinmi abicim
Soner : yooo hiç aklıma gelmedi abicim ya,ne yaptığımı biliyormuyum ben
Doğan : hadi hemen ara
Soner : tamam abicim hemen arıyorum,bir yandan da Sevil'e nefes deyip durmaktadır..
Halil Bey gecenin o vaktinde çalan telefonla irkilir,Soner'in aradığını görünce açar telaşla:
Halil Bey : efendim evlat,hayırdır bişeymi oldu
Soner : baba biz şimdi hastaneye gidiyoruz,Sevil'in sancıları arttı,bizim ikizler geliyor galiba
Halil Bey Sonerin sözünden sonra hemen Esma hanımı dürter
Halil Bey : hanım hanım kalk ikizler geliyormuş
Esma Hanım: neeeee
Halil Bey : arayan Soner di, hastaneye gidiyorlarmış
Esma Hanım : hadi kalk o zaman, bizde gidelim çabuk..(onların telaşını anlatmayı sana bırakıyorum KAYA)
Soner Zerrin hanımada haber verir durumu,herkesi almıştır bir telaş..Doğan da Aylin'i arayıp haberi vermiştir..
(Hastane macerası)
birazdan
devam edecek:))
Davşanca BBO-54
....
Hastane kapısından içeriye girip acil servisin önüne gelirler,Soner telaşla yakaladığı ilk hemşireyi kolundan çekiştirir,hemen bir sedye ayarlanıp taksinin yanına getirlir,sevil'i doğumhane servisine götürürlerken Doğan Soner'e dönerek :
-Efe nerde abicim,unuttum deme sakın
Soner : (aptalca bakışlarla) valla unuttum abicim ya,dur hemen Kadife hanımı arayayım bize gitsin,Efe uyuyor zaten
Doğan : yuh abicim ya nasıl unutursun çocuğu
Soner : dur abicim ya zaten elim ayağıma dolaştı,aradım kadife hanımı gidiyor işte eve
(bu konuşmayı Sevil'e çaktırmadan yapmaktadırlar)
Gerekli kontrolleri yapmak için Sevil'i odaya alırlar,Soner'de girmek ister ama içeriye sokmazlar..Doğan ile kapının önünde beklerken Esma hanım ve Halil bey yetişir,neler olduğunu sorarlar,içerde doktor yanında der Soner..Tam o sırada kapı açılır sedye ile birlikte Sevil'i çıkarırlar
Doktor : vakit geldi Soner bey, Sevil Hanımı şimdi sezeryan için ameliyata alacağız
Soner telaştan söyleyecek birşey bulamaz,Sevil'in elinden tutarak ameliyathaneye kadar eşlik eder.Ameliyathane önüne geldiklerinde Sevil'i öper,bakışları heyecanını ve mutluluğunu yeteri kadar anlatmaktadır.o sırada Zerrin Hanım ve Aylin de yetişmiştir Sevil ameliyata girmeden..
Doktor herkesten müsade isteyerek Sevil'i oradan ayırır ve ameliyathaneye sokarlar..Kapı kapanıp herkes beklemeye başladığında Soner yerinde duramaz haldedir,hareketleri ve şaşkın bakışları olayın heyecanını oradaki herekese bir nebze olsun unutturmuştur,herkes onu gülerek izlemektedir.
Doğan bir ara çay alıp gelmiş Soner daha çayını içmeye başlamadan elleri titrediği için üzerine dökmüştür..
devam edecek:))
23 Şubat 2008 Cumartesi 14:19
Davşanca BBO-55
...
Ameliyathane önünde bekleyiş sürdükçe Soner'in şaşkınlığı da artmış,yaptığı sakarlıklarla oradakileri gülmekten helak etmiştir..
Ameliyathane kapısı açılmış ve hemşire kucağında iki yeni yavruyla belirmiştir,onun ardından Sevil'i de çıkarırlar sedyeyle..
Hemşire : tebrikler Soner Bey,bir oğlunuz ve birde kızınız oldu
Soner bayılacak gibi olduğunda Doğan koluna girer ve onu silkeler ...
Hemşire, şimdi onları bebek odasına götürelim,daha sonra görebilirsiniz diyerek yanlarından ayrılır,Sevil'i de ameliyat yorgunluğunu atması için odasına götürürler.
Sevil'in kendine gelmesini beklemeleri gerektiğinden odaya giremezler,herkes bebek odasının penceresine koşuşur,odanın penceresinden hemşirenin onları yatırmasını izlerler..
Soner : karışmaz dimi onca bebek içinde
Esma Hanım : karışmaz oğlum merak etme.. diyerek cevap verir gülerek
Soner : ne bilim anne ya birsürü bebek var baksana
Doğan : sakin ol abicim ya neden karışsın,ordalar işte
Herkes mutlu bakışlarla bebekleri izlemeye dalmıştır..
( bir müddet sonra )
Hemşire onların yanına gelir ve Sevil'in kendisine geldiğini isterlerse görebileceklerini söyler..
Herkes Sevil'in yattığı odaya doğru hızlı adımlarla gider.Önce Soner girer içeriye,ardından diğerleri..
Soner içeriye girdiğinde hemen Sevil'in alnına sevgi dolu bir öpücük kondurur
Soner : iki tane güzel yavrumuz oldu hayatım,biri kız biri erkek,onların yanındaydık,görsen nekadar güzeller
dediği anda hemşire kucağında ikizlerle odaya girer ve onları Sevil'in yanına yatırır...
Soner incitirim korkusuyla önce dokunmaya çekinir ama okadar sevimlidirlerki,o minnacık ellerine dokunur.
Hemşire : annemiz şimdi emzirsin onları,biz yalnız bırakalım diyerek odadakileri çıkartır.Sadece Soner kalmıştır içeride..
devam edecek:)))
23 Şubat 2008 Cumartesi 15:28
Davşanca BBO-56
....
ikizler karnını doyurunca uykuya dalar,Soner ve Sevil el ele onların masumluğunu izlemeye dalmıştır.
Hemşire bir müddet sonra ikizleri yeniden bebek odasına götürmek için gelmiştir,tam odadan çıkarken
Hemşire : refekatçi olarak sizmi kalacaksınız Soner bey
Soner : bu akşam çıkamayacakmıyız hastaneden
Hemşire : tabiki hayır Soner bey, Sevil hanım iki gün misafirimiz olacak
Soner : iki günmü
Hemşire : evet Soner bey iki gün
Soner : peki hemşire hanım,, elbette ben kalacağım refakatçi olarak
Sevil : ama hayatım işin ne olacak,annemler kalırdı
Soner : olurmu Sevilcim Doğan varya o halleder herşeyi,hem seni ve ikizlerimizi bırakıp gidebilirmiyim ben
Sevil gülümseyerek karşılık verir.
Hemşire daha sonra isim belirleyip belirlemediklerini sorar.Soner Sevil'e dönerek :
-isimlerini eşim belirleyecek,bana dünyanın en güzel evlatlarını verdiği için ismini koyma hakkınıda ona bırakıyorum
Sevil'in bu sözler karşısında duygulandığını gören Soner
-evet hayatım bu kararı sana bırakıyorum diyerek öper elinden
Sevil Soner'in sözleriyle çok mutlu olmuştur
Sevil: kızım olursa adını EDA koymak istemiştim hep,oğlanın adınıda sen koy Sonercim lütfen
Soner : ama hayatım senin koymanı istiyorum
Sevil : olmaz onun isminide sen koy
Soner bir müddet düşündükten sonra
Soner : EGE nasıl sence
Sevil : Efe-Eda-Ege,ne uyumlu oldular
İsimlerini hemşireye söyledikten sonra hemşire odadan ayrılır..
Soner : eve gidene kadar isimlerini kimseye söylemeyelim sürpriz olsun,nasıl olsa onlar şimdiden başlamışlardır isim aramaya,duyunca şaşırsınlar
Sevil : olur tabi ama sonra isim kavgası çıkmasın
Soner : onlar ne karışıyormuş ya,çocuklar bizim,onlara sözmü düşermiş
Sevil : tabi hayatım ama nolur onları kıracak bişey söyleme
Soner : sen hiç merak etme Sevilcim ben nazik şekilde söylerim..
:::::::::::::
devam edecek ama nasipse pazartesi günü itibariyle..
Bugün güzel birgün olarak yaşandı sayenizde dostlarım, varlığınız ve dostluğunuz için hepinize teşekkür ediyorum..iyiki varsınız..
Hepinize güzel ve keyifli bir pazar tatili diliyorum..
sevgiyle , hoşça ve dostça kalın...
23 Şubat 2008 Cumartesi 17:12
Davşanca BBO-57
......
İsimlerini hemşireye söyledikten sonra hemşire odadan ayrılır..
Soner : eve gidene kadar isimlerini kimseye söylemeyelim sürpriz olsun,nasıl olsa onlar şimdiden başlamışlardır isim aramaya,duyunca şaşırsınlar
Sevil : olur tabi ama sonra isim kavgası çıkmasın
Soner : onlar ne karışıyormuş ya,çocuklar bizim,onlara sözmü düşermiş
Sevil : tabi hayatım ama nolur onları kıracak bişey söyleme
Soner : sen hiç merak etme Sevilcim ben nazik şekilde söylerim..
(2 gün sonra)
Ailenin yeni bireyleri ve Sevil eve gelmiş,gelir gelmezde Sevil ve Soner dışındakiler tarafından isim telaşı başlamıştır.Zerrin hanım,Esma hanım ve Halil bey koltuğun bir köşesinde isim bulma çalışmaları içindedir,arada sesler yükselmekte itirazlar olmaktadır..
Soner ve Sevil ise onların bu hararetli hallaerini diğer köşeden sessizce ve arada birbirlerine şaşkın bakışlar atarak izlemektedir.
Halil beyin Cevriye ve Şemseddin olacak ısrarına iki hanım şiddetle karşı çıkmakta Halil bey ise fikrinden ödün vermeme kararlılığındadır.Sevil annesi ve kayınvalidesinin Halil babayı sinirden boğma derecesine geldiğini görünce müdehale etme gereği duyar ama Soner kolundan tutarak:
Soner : bırak hayatım nasıl olsa bi müddet sonra yorulacak ve susacaklar, ikizlerimizin isimlerini o zaman söyleriz
Sevil : ama Sonercim baksana şunların haline şimdi kavga çıkaracaklar
Soner : çıkmaz Sevilcim merak etme
Ayen Soner'in dediği gibi olmuş inatçı ihtiyar keçiler bir müddet sonra yorulmuş ve susmuşlardır.Soner Sevil'e dönerek :
Soner : demedimmi sana hayatım,bak yoruldular işte,şimdi sıra bizde,sen mi söylemek istersin yoksa benmi söyleyeyim
Sevil : ben korkarım onlara söylemeye hayatım sen söyle
Soner : tamam hayatım gel yanlarına gidelim ve şaşırtalım şunları(gülerek)
Soner ve Sevil kalkıp onların yanına gider, karşılarına geçerek elele tutuşurlar.Sevil'in heyecanı Soner'in elini sıkışından bellidir.Soner önce Sevil'i öper ve sonra ailesine döner :
Soner : tartışmanız bittimi acaba,karar verebildinizmi
Halil Bey : evet verdik evlat,benim dediğim gibi olacak,dimi Esma sultan
Esma Hanım : sen çok biliyorsun Halilcim,hiç de senin dediğin gibi olmayacak
Halil Bey : ama demin ikinizde kabul etmiştiniz önerimi
Zerrin Hanım : tamamiyle iftira,biz kabul falan etmedik
Soner : tamam tamam anlaşıldı siz birbirinizi yemekten başka bişey yapmayacaksınız, zaten boşyere uğraşıyorsunuz, biz Sevilcimle isimleri belirledik bile
Halil Bey : ne güzel,benim dediğim isimler dimi evlat
Soner : hayır baba değil
Halil Bey : nankör evlat
Soner : öyle deme ama baba,çocuklar bizim,müzsadeniz olursa isimlerinide biz belirleyelim
Zerrin hanım ve Esma hanım birbirine bakarak Soner haklı derler ama Halil beyin yüz ifadesi hiçde öyle değildir.
Esma Hanım : çok haklısın oğlum,karar verecek olan sizlersiniz,bakmayın siz bize,heyecana kapıldık birden..eee neymiş bakalım ikizlerimizin isimleri
Soner sevil'e dönerek :-hayatım sen açıkla istersen
Sevil heyecanlı ve tereddütlü bir bakış atar Soner'e,Soner de korkacak bişey yok hayatım hadi dercesine bakar.Soner'in bakışıyla biraz daha rahatlaya Sevil aile bireylerine döner :
Sevil : oğlumuzun ismi EGE,kızımızın ismide EDA
Zerrin hanım ve Esma hanım isimleri beğenmişlerdir
Zerrin Hanım : aa ne güzel isimler bulmuşsunuz kızım,hem Efe ile uyumlular
Esma Hanım : evet dünür ,gerçekten güzel isim bulmuşlar,Efe-Ege-Eda,ne güzel
Halil bey isimleri duyunca önce briaz sessiz kalır ama onunda hoşuna gitmiştir isimler.Yerinden kalkar ve oğluyla gelininin yanına gider,ikisinide alınlarından öper :
Halil Bey : biz her anne ve babanın kapıldığı heyecana kapılıp isimleri kendimiz koymaya kalktık,bunun sizin hakkınız olduğunu bildiğimiz halde,siz bizim kusurumuza bakmayın çocuklar,gerçekten güzel isim bulmuşsunuz,hoşgeldi Ege ve Eda bebek..
Babasının itiraz edeceğini sandığı için tedirgin olan Soner onun sözleri karşısında duygulandığını saklayamaz,babasına teşekkür edip elinden öper,aynı şekilde Sevil de Halil babanın anlayışı için teşekkür edip elini öper.
ikizlerin odasından gelen ağlama sesiyle hepsi kulak kesilir o yöne
Halil Bey : evlat bak ikizler uyandı fırla bak bakalım ne oldu
Sevil : emzirme vakti geldi baba,ondan uyanmışlardır
Halil Bey : hadi bakalım siz ikiniz bebeklerinizin yanına,bizlerde çıkıyorduk zaten değilşmi Esma hanım Zerrin hanım,çocuklarda yalnız kalsınlar biraz,yeteri kadar kafalarını şişirdik bütüngün..
26 Şubat 2008 Salı 11:11
Davşanca BBO-58
.....
ikizleri emzirmek için yukarıya hareketlenen Sevil'in arkasından Soner de dayanamaz ve o da çıkar onunla birlikte.
Sevil : Sonercim önce altlarını kontrol edelim istersen
Soner : tabiki hemen...gel bakim buraya Ege
Sevil : Sonercim o Ege değil Eda
Soner : hadi ya,ya bunların ikiside birbirine benziyo napim,bunları ayırt etmek için bir çözüm bulmamız lazım acilen
Sevil : nasıl bir çareymiş o Soner
Soner : ne bilim Sevilcim,bileklik taksak ? isimleri yazılı kolye taksak? kıyafetlerine isim yazsak ?
Sevil : saçmalama Sonercim,küçücük çocuğa kolyemi takılır
Soner : ee nasıl yapcaz peki
Sevil : kolayı var hayatım,değişik kıyafet giydireceğiz okadar
Soner : doğruya,nekadar pratik bir kadınsın Sevilcim...
Soner kontrol etmek için bebeğin bezini açtığında:
Soner : üffff bu ne ya,bukadar şey sendenmi çıktı bakim,inanansı gelmiyor insanın
Sevil : söyleneceğine temizlemeye başlasana Sonercim
Soner : kızma hayatım hemen temizliyorum, bu nasıl temizlenecek şimdi ya,bütün bezi doldurmuş.
Sevil : hadi Soner oyalanma,daha emzirip uyutacağız
ikizlerin altı temizlendikten sonra Sevil sırayla emzirmeye başlar,Soner'e de çıkan bezleri atmasını söyler
Soner : tamam hayatım hemen atıyorum...(diyerek bezleri alır,bir eliylede burnunu tıkamaktadır) açılın nükleer atık,değmesin..
Sevil : hayatım oyun oynamayı bırak da at ve geri gel hemen,ben Ege'yi emzirirken sende Eda ile oyna..
Soner bir çırpıda bezleri atıp gelir,Ege zaten annesini emerken uyuyakalmıştır bile,Eda ise o minnacık gözleriyle odayı tarıyormuşçasına bakınmaktadır.Soner onun yanına doğru eğildiğine sanki babasını tanımış gibi ona doğru bakmaya başlar ve gülümsermiş gibi bir hareket yapar.
Soner : Sevilcim gördünmü babasına güldü
Sevil : olurmu Sonercim daha erken sana öyle gelmiştir
Soner : öyle ama sevilcim ya remen güldü bana,tabi sana gülmedi diye kıskandın dimi(gülerek)
Sevil : aşkolsun hayatım ya neden kıskanacağım,sadece gülümsemesi için henüz erken diyorum
Soner bakışlarıyla kendisini süzen Eda'ya bakar ve o minicik elinden tutar
Soner : Sevilcim kızımız aynı sen farkettinmi,bakışları bile sert
Sevil : alemsin Sonercim,daha minnacık şey o ya ne anlar bakışlardan falan,hem ben öyle sertmi bakıyormuşum bakim
Soner : evet hayatım senin gülümserken bile bakışların sert
Sevil : demek öyle Sonercim
Soner : kızma hayatım sadece takılıyorum..
Sevil: hadi sen Ege'yi al gazını çıkart,bende Eda'yı emzireyim
Soner : ooo bütün işi ben yapıyorum ama hayatım(gülerek)
Sevil : sen daha şimdiden mızmızlanmaya başladın Sonercim,başta böyle demiyordun ama
Soner : kızma hayatım,hemen çıkartıyorum gazını,nasıl yapılıyordu birkere daha tarif etsene
Birbirlerine takılmalarla birlikte hem emzirme hemde uyutma işini bitirmişlerdir..
Soner : ne güzel uyuyorlar değilmi Sevilcim,bunlar şimdi bizim eserimiz dimi (Sevil'e sarılarak)
Bir müddet yumurcakları seyrettikten sonra aşağıya inerler.Soner Sevil'i koltuğa oturtup ona yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa gider.Sevil ise gördüğü ilgiden yeteri kadar memnundur,Soner'in ona ilgisi karşısında hem şaşkın hemde memnundur.Soner hazırladıklarıyla Sevil'in yanına gelir.
Soner : hadi Sevilcim bişeyler yemen lazım,bak sana neler hazırladım neler,taze portakal suyu bile var
Sevil : teşekkür ederim hayatım ne zahmet ettin
Soner : olurmu hayatım ne zahmeti
Sevil : Sonercim Kadife hanıma söyleyelimde sık sık gelsin bundan sonra,biliyorsun ikizlere bakmada yardım edecek biri lazım,Kadife Hanım kabul edermi acaba
Soner : haklısın hayatım hemen haber verelim ona,hem neden kabul etmesin
Sevil : bilmiyorum,onunda birüsürü işi vardır bize vakit ayırabilecekmi
(1 saat sonra)
Sevil : Efe'nin okuldan çıkma saati yaklaşıyor Sonercim, bugün servisle gelmesin onu okuldan sen al olurmu,ikizlerle ilgilenip onu kıskandırmayalım,ona da ilgimizi gösterelim
Soner : tabiki hayatım ben hemen çıkayım anca yetişirim,dönüşte 5-10 dk restoranada uğrarım,bakayım Doğan napıyor
Sevil : evet ya bu ara işini iyice boşladın,Doğan da yalnız kaldı
Soner : yalnız değilki hayatım,yeni bir garson aldıkya ben burada olacağım için.
Sevil : öyle ama sen genede arada bir uğra..
Soner Efe'yi almak için hazırlanır Sevil'i öperek evden ayrılır....
devam edecek..))
26 Şubat 2008 Salı 15:05
Adsız dedi ki...
Davşanca BBO-59
.....
Soner : hayır baba değil
Halil Bey : nankör evlat
Soner : öyle deme ama baba,çocuklar bizim,müzsadeniz olursa isimlerinide biz belirleyelim
Zerrin hanım ve Esma hanım birbirine bakarak Soner haklı derler ama Halil beyin yüz ifadesi hiçde öyle değildir.
Esma Hanım : çok haklısın oğlum,karar verecek olan sizlersiniz,bakmayın siz bize,heyecana kapıldık birden..eee neymiş bakalım ikizlerimizin isimleri
Soner sevil'e dönerek :-hayatım sen açıkla istersen
Sevil heyecanlı ve tereddütlü bir bakış atar Soner'e,Soner de korkacak bişey yok hayatım hadi dercesine bakar.Soner'in bakışıyla biraz daha rahatlaya Sevil aile bireylerine döner :
Sevil : oğlumuzun ismi EGE,kızımızın ismide EDA
Zerrin hanım ve Esma hanım isimleri beğenmişlerdir.
Soner ve Sevil ise onların bu hararetli hallaerini diğer köşeden sessizce ve arada birbirlerine şaşkın bakışlar atarak izlemektedir.
Halil beyin Cevriye ve Şemseddin olacak ısrarına iki hanım şiddetle karşı çıkmakta Halil bey ise fikrinden ödün vermeme kararlılığındadır.Sevil annesi ve kayınvalidesinin Halil babayı sinirden boğma derecesine geldiğini görünce müdehale etme gereği duyar ama Soner kolundan tutarak:
Soner : bırak hayatım nasıl olsa bi müddet sonra yorulacak ve susacaklar, ikizlerimizin isimlerini o zaman söyleriz
Sevil : ama Sonercim baksana şunların haline şimdi kavga çıkaracaklar
Soner : çıkmaz Sevilcim merak etme
Ayen Soner'in dediği gibi olmuş inatçı ihtiyar keçiler bir müddet sonra yorulmuş ve susmuşlardır.Soner Sevil'e dönerek :
Soner : demedimmi sana hayatım,bak yoruldular işte,şimdi sıra bizde,sen mi söylemek istersin yoksa benmi söyleyeyim.
Soner : ne güzel uyuyorlar değilmi Sevilcim,bunlar şimdi bizim eserimiz dimi (Sevil'e sarılarak)
Bir müddet yumurcakları seyrettikten sonra aşağıya inerler.Soner Sevil'i koltuğa oturtup ona yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa gider.Sevil ise gördüğü ilgiden yeteri kadar memnundur,Soner'in ona ilgisi karşısında hem şaşkın hemde memnundur.Soner hazırladıklarıyla Sevil'in yanına gelir.
Soner : hadi Sevilcim bişeyler yemen lazım,bak sana neler hazırladım neler,taze portakal suyu bile var
Sevil : teşekkür ederim hayatım ne zahmet ettin
Soner : olurmu hayatım ne zahmeti
Sevil : Sonercim Kadife hanıma söyleyelimde sık sık gelsin bundan sonra,biliyorsun ikizlere bakmada yardım edecek biri lazım,Kadife Hanım kabul edermi acaba
devam edecek..))
26 Şubat 2008 Salı 15:20
Davşanca BBO-60
.....
Sevil uyku sersemliği içinde kolunu Soner'e doğru attığında yatakta olmadığını farkeder,gözlerini merakla aralyıp odaya bakınır,Soner'in ikizlerin beşiğinin başında onları izlediğini görünce içini sevinç kaplar.Soner sevgi dolu bakışlarla ikizleri seyretmektedir,onları uyandırmadan o minik ellerini avcunun içine almış o dünya harikalarını seyre dalmıştır.Sevil daha önce evlenip sorumsuz davranışları yüzünden boşandığı o adamın bukadar değişebileceğini daha önce düşünememişti bile.Ancak şimdi gördüğü manzara Soner'in birdaha eski sorumsuzlukları yapmayacağı Sevil'in düşüncelerinde netleşmişti.Soner ikizleri okadar hayran bakışlarla seyrediyorduki Sevil gözyaşlarına hakim olamadı,Soner'e hiçbirşey demeden onu seyre daldı..Sevil o seyirle huzurlu bir uykuya dalmıştı bile..
Sabah gözlerini açtığında Soner yanıbaşında uyuyordu,ona sarıldı ve yanağına bir öpücük kondurdu..Öpücükle gözlerini aralayan Soner,
Soner : Allahımdan başka ne isteyebilirim ki, sevdiğim kadın yanıbaşımda beni öpücüklerle uyandırıyor,bana 3 tane güzel evlat verdi..sabah sabah hayırdır Sevilcim,bunu hakedecek ne yaptım (muzur gülümsemesiyle)
Sevil : öpmem için sebebe gerek varmı hayatım,sen benim kocamsın,öpemezmiyim
Soner : öpersin tabi hayatım,hemde ne zaman istersen..ama biraz haşin bir öpücük gibi geldi bana bu,neyi ima etmek istiyorsun bakim sen
Sevil : illa herşeyin altında bişey arıyorsun Soner, içimden geldi öptüm işte
Soner : aman Sevilcim o içine söyle herzaman öyle şeyler düşünsün,kurban olurum ben senin içine
Sevil : gene başlama Soner ya ,insanı öptüğüne pişman ediyorsun yani
Soner : tamam hayatım kızma hemen,sözümü geri aldım
Sevil : ah Soner ben senle ne yapacağım böyle
Soner : beni hep seveceksin Sevilcim,başka yapman gereken bişey yok
Sevil : evet seni çok seviyorum ama hemen gevşiyorsun sende
Soner : seni yeniden kazanabilmek için azmı uğraştım hayatım, bırak da azcık öyle olsun..
Sevil : hadi kalkalım artık Soner,Efe de uyanır birazdan kahvaltı hazırlayalım,hazır ikizler daha uyanmadan rahatça hazırlayalım
Soner : olur hayatım ama önce onları emzirmeyecekmisin
Sevil : daha 1 saat önce emdiler
Soner : oh valla hanfendiyle beyfendide keyfe bak,karınları doydu horul horul uyuyorlar
Sevil : hadi soner gevezelik etmede kalk
Soner eşini öper ve bir çırpıda fırlar yataktan
Soner : sen kalkma hayatım ben hemen hazırlarım kahvaltıyı,hazır olunca sana haber veririm, sen dinlen yatak keyfi yap biraz, zaten geceleri ikizleri emzirmek için uyanıp duruyorsun,yorgunsun sen şimdi
Sevil : eminmisin yalnız başına becerebilecekmisin
Soner : aşkolsun Sevilcim, iki yumurta kırmak zeytin peynir koymak zor değil okadar..
Sevil : peki hayatım,sen hazır olunca seslenirsin
Soner hemen mutfağa iner, önce telefonuyla eve en yakın çiçekçiden bir demet gül siparişi verir , çay koymak için demliği eline aldığında sakarlığı tutar ve elinden düşürür,Sevilin aşağıya inmemesi için -yok bişey hayatım küçük bir kaza sen keyfine bak diye seslenir...Boşver çayı şimdi diyerek dolaptan birkaç portakal çıkarıp onları sıkar..
Küçük bir tepsiye,hazırladığı zeytin-peynir-omlet ve portakal suyunu itinayla dizer..Dış kapıyı aralık bırakmıştır, çiçekçi gelipte kapıyı çalmasın diye dışarıyıda dinlemektedir bir yandan...nerde kaldı bu çiçekçi diyede söylenmektedir..o söylenmelerin arasında ayak seslerini duyar hemen kapıya fırlra, tahmin ettiği gibi çiçekçidir gelen, parmağıyla çiçekçiye sessiz olmasını işaret eder..çiçekçiyi yolladıktan sonra içinden bir tane gülü sapından dişlerinin arasına alır, buketi arkasına saklar, diğer eliyle hazırladığı kahvaltı tepsisini alarak yukarıya çıkar..odanın kapısından bir elinde tepsi, ağzında gül ile Sonerin girişini şaşkınlıkla izler Sevil..Soner tepsiyi hafifçe Sevil'in yanına bırakır,gülü eline alır ve Sevile uzatır hiçbirşey demeden, sevil şaşkın bakışlar altında gülü almak için elini uzattığında Soner parmağını dudaklarına götürüp bişey deme der gibi işaret yapar..
Sevil Soner'in diğer elinin rkada olduğunu farkettiğinde
Sevil : teşekkür ederim hayatım, ne diyeceğimi bilemiyorum,hiç beklemiyordum böyle birşey, arkanda ne saklıyorsun sen ?
Soner birşey söylemeden arkasında sakladığı gül demetini çıkarır ve Sevil'e uzatır..Sevil'in şaşkınlığı dahada artmış söyleyecek söz bulamamıştır..
Soner : hayatımdaki en özel kadına ve çocuklarımın annesine..diyerek sevgi dolu bir öpücük kondurur
Sevil yaşadığı duygusallık nedeniyle sevinç gözyaşlarını tutamaz
Soner : (eliyle Sevil'in gözyaşını silerek) sen herşeyin en güzeline layıksın hayatım,seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım inan..
devam edebilir :))
08 Mart 2008 Cumartesi 13:31
Davşanca BBO-61
...
Soner : (eliyle Sevil'in gözyaşını silerek) sen herşeyin en güzeline layıksın hayatım,seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım inan..
dedikten sonra ayağa kalkar ve 1 dk diyerek odadan çıkar..Elinde dizüstü bir bilgisayarla geri döner.Sevil bilgisayarı görünce şaşırmıştır iyice,bu nerden çıktı diyecek olduysada Soner onu yine susturur.Kahvaltı tepsisini Sevil'in kucağından alır ve bilgisayarı koyar..Bilgisayarı açar ve izlemeni istyorum der.
Sevil ile tanıştıklarından bugüne çektirdiği tüm fotoğraflardan oluşan bir slayt gösterisi hazırlamıştır,güzel slow bir müziğin eşliğinde resimler bir bir geçerken Sevil'in de hayatı gözlerinin önünden geçmekteydi sanki..
Slayt gösterisi bittiğinde Soner'in resmi belirir ekranda..Tıpkı karikatürlerde konuşanların yanında konuşma balonlarında olduğu gibi bir balonun içinde "Seni hep sevdim,Şuan seviyorum,Son nefesimde seni seviyorum olacak" yazmaktadır..Soner'in resminin ardından " birazdan bu slayt gösterisi bitecek,lütfen gözlerinizi kapayın" yazısı çıkar...Sevil o romantik anın ardından böyle bir yazı ile karşılaşınca -nasıl yani der...Soner ise ne diyorsa onu yap der gibi bakar..Sevil son 1 saattir yaşadıkları yüzünden şaşkınlığın had safhasında olduğundan -bakalım daha neler göreceğiz diyerek gözlerini kapatır..Soner bilgisayarı kapatır ve birkaç saniye sonra şimdi gözlerini açabilirsin hayatım der..
Sevil gözlerini açtığında bilgisayarın üzerinde tek taş bir pırlanta yüzüğün durduğunu görünce şaşkılığıda aşmış bir ruh haline girer,Soner yüzüğü alıp Sevil'in parmağına takar..Böyle şeylere alışık olmayan Sevil söyleyecek bir söz bulamaz,sadece teşekkür ederim hayatım,seni çok seviyorum diyebilir
Soner : tekrar hayatımda olduğun için ben teşekkür ederim,seninle yeniden doğdum
Sevil : nerden aklına geldi böyle şeyler yapmak
Soner : bugün kadınlar günüymüş hayatım ama bunları kadınlar günü diye vermedim...sana olan sevgim ve içimden geldiği için verdim..kadınlar günü hediyen başka (gülümseyerek)
Sevil : bende seni çok seviyorum ama sevgini belli etmek için böyle hediyeler vermen gerekmiyor,beni sevdiğini biliyorum,bana en büyük hediyen beni sevmen Sonercim...demek kadınlar günü hediyem başka, bugün daha fazla sürprizi kaldırabilirmiyim bilemiyorum
Soner : sevgi maddiyata dayalı hediyeler ile ölçülmez biliyorum hayatım ama dedimya içimden geldi..gelelim öteki hediyeye diyerek Sevil'e sarılır sevgiyle,alnından öper ve
-teşekkürler hayatımdaki en özel ve en güzel kadın olduğun için
Sevil : bu sabah hayatımın en mutlu sabahı,şaşırttın beni Sonercim..
Soner : daha uzun bir ömrümüz var seni daha çooook şaşırtacağım hayatım(muzur gülümsemesiyle)
Ege'nin uyanıp mızırdamaya başlamasıyla o romantik an bozulur.Soner ona bakmak için fırlar hemen yerinden.
Soner : amanda aman kalkmışmı benim aslan oğlum,karnımı acıkmış yoksa altımımı değiştirin diyor
Sevil : eee gerçek hayata dönmenin zamanı geldi,hadi bakalım Sonercim şuraları toplayıp ikisininde altını temizleyelim..
onlar ortalığı toplarken Eda da uyanmıştır konuşmalar yüzünden.
Sevil ve Soner bebeklerin altını değiştirirken ve onları severlerken Efe'nin kapıda onları izlediğinin farkında bile değillerdir.Efe bir müddet onları izledikten sonra yüzü asık şekilde odasına döner..
ikizler altı değiştikten sütünü içtikten sonra mızırtıları geçmiş boş gözlerle etrafına bakınmaya dalmışlardır.
Sevil : Efe'yi de kaldırırmısın hayatım,hiç bukadar uyumamıştı,birlikte kahvaltı edelim
Soner,tamam Sevilcim diyerek ayrılır odadan.Uyandırmak için Efe'nin yanına geldiğinde onun uyanık,yüzünün asık ve gözlerinin yaşlı olduğunu gördüğünde
Soner : ne oldu Efecim,kötü rüyamı gördün yoksa,neden ağlamış benim aslan oğlum
Efe : hayır rüya görmedim baba
Soner : neden ağladın peki
Efe : siz kardeşlerimi benden çok seviyorsunuz
Soner duyduğu karşısında önce ne diyeceğini şaşırmıştır,kendini toplayarak
Soner : olurmu hiç Efecim,biz hepinizi aynı şekilde seviyoruz,anne ve baba çocuklarını eşit şekilde sever
Efe : ama hep onlarla ilgileniyorsunuz baba
Soner : onlar daha çok küçük ve yardıma muhtaçlar Efecim,kendi başlarına bişey yapamazlarki,o yüzden daha fazla ilgilenmek zorundayız, ama onlarla fazla ilgilenmemiz seni az seviyoruz anlamına gelmez,üçünüzüde eşit seviyoruz..sen onların abisisin,bize yardım edersin dimi
Efe : nasıl yardım edeceğimki baba
Soner : öyle deme Efecim, biz onların altını temizlerken sende onlarla oynayabilirsin,onalrın rahat durması için bize yardım edersin..hem onlar sen varken daha uysal oluyorlar,seni çok seviyor onlarda
Soner Efenin gözyaşını silerek anlaştıkmı evlat der
Babasının sözlerinden sonra Efe'nin yüzü gelmeye başlar,tamam baba bende size yardım ederim diyerek yataktan kalkıp babasına sarılır..
Soner : anlaştığımıza göre hadi bakalım kahvaltıya diyerek oğlunu kucağına alır.
odaya girdiklerinde ikizler yatağın üzerinde öylece yatmaktadır,Efe ikisinide önce öper sonra kendince oyunlar yapar..
Efe onlarla oynarken Soner Sevil'in koılundan tutarak kenara çeker
Soner : Efe kıskanmış biraz ikizleri,onları benden çok seviyorsunuz diye ağlıyordu odasına gittiğimde..baba oğul konuştuk onu ikna ettim ben merak etme
Soner öyle deyince Sevil üzülür ama şimdiki neşesini ve kardeşleriyle oynayışını görünce durumun düzeldiğini görür,Soner'e sağol bakışından sonra Efe'ye sarılarak öpücük yağmuruna tutar,aslan oğlum benim kardeşleriyle ne güzel oynuyor..
08 Mart 2008 Cumartesi 15:20
Davşanca BBO-61
....
ikizleride alarak aşağıya inerler hep birlikte..Sevil ve Soner mutfakta hazırlık yaparken Efe de ufaklıklarla oynamaktadır.Eda'nın oyun sırasında Efe'nin saçını çekmesiyle ortam biraz karışır,o minicik parmaklarıyla öyle bir asılmıştırki Efe can acısıyla ahhh diye bağırır.Ne oldu diye onlara doğru dönen Sevil ve Soner Efe'nin kurtulma çabasını görünce fırlarlar hemen,zar zor ayırırlar ellerini..
Soner : bak sen Eda hanıma,büyümüşte abisiyle oynuyor (diyerek Efeyi yumuşatmaya çalışır)
Efe : ama baba oynamıyorki saçımı çekti
Soner : o daha çok küçük olduğu için nasıl oynanacağını bilmiyorum Efecim,biraz daha büyüsünler sen onlara bütün oyunları öğretirsin
Ortam yumuşadıktan sonra kahvaltıya otururlar,kahvaltı sonunda.
Soner : Sevilcim bu akşam hep birlikte yemek yiyelim restoranda,epeydir toplanamıyoruz ikizlerle uğraşmaktan, değişiklik olur bizim içinde
Sevil : iyi olur ama çocuklarla ilgilenebilirmiyiz orda
Soner : neden ilgilenemeyelim hayatım, biz yerken onlarda arabalarında oturur bizi izlerler,gözümüzün önünde olurlar yani
Sevil : tamam o zaman ben annemleri arar söylerim
Soner : tamam, ben çıkayım o zaman,sen haber verirsin,saat 6 gibi toplanırız..
Soner herkesi öptükten sonra evden ayrılır,Sevil herkesi arayarak haber verir.
(Restorana vardığında )
Soner : Doğancım bu akşam burda toplanıyoruz,hep birlikte bir yemek yiyelim,ne zamandır eğlenemedik birlikte
Doğan : iyi düşünmüşsün abicim ama nasıl yetiştireceğiz okadar yemeği
Soner : abicim düşündüğün şeye bak ya, kral ağırlamayacağızya,bizbize olacağız ,hafiften bişeyler hazırlarız yeter..ama benim önce biyere kadar gitmem gerekiyor geç kalmam
Doğan : hem yemek ayarlıyorsun hemde tüyüyorsun abicim ya bu nasıl iş
Soner : hemen gelicem dedim ya abicim,sana yaptırmayacağız herşeyi heralde
Doğan : geç kalma ama bak
Soner : tamam tamam (diyerek ayrılır)
(1 saat sonra)
Sevil annesi ve kayınvalidesi ile sohbet ederken akşam onları kimin götüreceği takılır aklına..
Sevil : ben Soner'i arayayım,bizi kaçta almaya gelecek bir sorayım annecim
Esma Hanım : biz götürürüz sizi kızım,onun gelmesine gerek yok
Sevil : olur tabi ama ben haber vereyim ona, gelmesin boşuna o zaman,biz çıkarız o gelir
Sevil restoranı arar ama telefonu Doğan açar
Sevil : Doğan Soner'i verebilirmisin
Doğan : Soner yokki Sevil,1 saat önce geldi akşam yemek yiyeceğiz dedi,benim küçük bir işim var hemen döneceğim dedi ve bir daha gelmedi.
Sevil : bişeymi oldu acaba ,ben cebinden arayayım onu sağol Doğancım
Doğan : tamam Sevil , ulaşırsan söyle hemen buraya gelsin
Sevil telefonu kapatıp Soner'in numarasını çevirir ama ulaşılamıyor mesajı ile karşılaşır,tekrar restoranı arar ve Doğan'a nereye gittiğini söyleyip söylemediğini sorar, Doğan'ında bilmediğini öğrenince endişelenir..
(1 saat sonra)
Sevil son bir saattir Soner'e ulaşmaya çalışsada telefonu hala kapalıdır,restoranı tekrar tekrar ama Doğan'dan hala gelmedi cevabını alır.Esma ve Zerrin hanımda endişelenmeye başlamıştır.
Esma Hanım : ben Halil'i arayayımda gidebileceği yerlere bir baksın,ah be Sonercim neden haber vermezsin gideceğin yeri
Sevil : tamam anne siz babamı arayın..Soner böyle habersiz gitmezdi, başına kötü bişeymi geldi acaba
Sevilin yüzündeki endişe gözlerden kaçmamaktadır,Esma ve Zerrin hanım kendi endişelerini belli etmeden sevili sakinleştirmeye çalışsada başaramazlar..
(1 saat sonra)
Soner'e hala ulaşamamışlardır,Doğandan da bir haber çıkmaz,Halil bey de Soner'in gidebileceği heryere bakmış ama bulamayınca eve gelmiştir.
Halil bey : hastanelerimi arasak acaba ?
Sevil Halil beyin bu sözünden sonra korkuya kapılır,gözyaşlarına engel olamaz..
Esma hanım : gördünmü ne yaptığını Halil,söylenecek sözmü seninki..
tam o sırada kapı çalar..önce Sevil sonra diğerleri telaşla kalkar ve kapıya yönelirler.Kapıyı açarlar ama gelen Doğan'dır.Soner gelmeyince o da telaşlanmış restoranı kapatıp eve koşmuştur.
Doğan : bakabileceğim heryere baktım ama bulamadım,siz haber aldınızmı ?
Sevil : hayır hiçbir haber yok,başına kötü bişey geldi mutlaka,yoksa bukadar saattir haber vermeden durmazdı diyerek annesine sarılır ağlamaklı gözlerle...
Soner'in tüm arkadaşlarını telefonla aramışlardır ama kimse nerde olduğunu bilmemektedir,çaresiz bir bekleyiş ve sessizlik kaplamıştır evi..
Halil bey dayanamaz : bu böyle oturmakla olmaz,bişeyler yapmalıyız ben çıkıyorum diyerek ayaklandığı anda kapı ziliyle irkilir herkes
Sevil hızla kapıya koşar ama kapıyı açtıktan hemen sonra bayılır ve kapı önüne yığılır kalır..
devam edecek ama yarından sonra:))
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
değerli dostlarım sizlerden müsade istiyorum,malum mesaim sona erdi..kaldığımız yerden devam ederiz pazartesi günü...
08 Mart 2008 Cumartesi 23:17
Davşanca BBO-63
....
Sevil telaşla kapıya koşmuş açar açmazda kapı önüne yığılmış kalmıştır.
Onun bayıldığını gören evdeki diğleri hızla kapıya fırlamışlar Sevil'i kaldırmaya çalışmaktadır.
Sevil kapıyı açtığında karşısında iki tane polis memurunu görünce,zaten Soner'in kayılığı sebebiyle başına birşey geldi diye bayılmıştır.
Sevil olduğu yere yıkılıp kalınca polislerde ona yardım etmek istemiş,yerden kaldırmaya çalışmışlardır,polisler ve evdekiler Sevil'i kaldırıp koltuğa yatırmışlardır,bir müddet sonra kendine gelen Sevil korkuyla Soner'e kötü birşeymi oldu diye sormuştur.
Polis: Soner bey eşiniz oluyor değilmi
Sevil : evet eşim
Polis : Soner beyi yolda baygın yatar halde bulup hastaneye kaldırmışlar,kimliğinden ismine bakıp bu adrese ulaştık
Sevil : nasıl yani memur bey,neden baygınmış eşim
Polis : bizde bilmiyoruz Sevil hanım,şuan hastanede,henüz kendine gelmediğinden öğrenme imkanımız olmadı,dilerseniz birlikte hastaneye gidelim
Sevil : hemen çıkalım ,hangi hastenede peki(sesinden korkusu ve telaşı bellidir)
(hep birlikte hastane yolunu tutarlar)
vardıklarında Soner'in yattığı odaya yönelirler,kapıda bir polis memuru beklemektedir,onları içeriye sokmaz,doktorla görüşmelerini söyler.Neden içeriye almıyorsunuz tartışmasının yaşandığı sırada doktorda gelir.
Doktor : neler oluyor burda,hastanedeyiz lütfen sessiz olalım
Sevil : içerideki kişi eşim doktor bey,eşime ne olumuş, durumu nasıl
Doktor : sakin olun lütfen,eşiniz başına darbe almış,şuan kendisinde değil,biz gerekli müdehaleyi yaptık,beklemek zorundayız,ancak
Sevil : ancak ne doktor bey,durumu kötümü
Doktor : gereken herşeyi yaptık,herhangi bir tehlike yok,ancak sert bir darbe aldığı için bilinci şuan kapalı,beyin kanaması tehlikesi falan yok ancak aldğı darbe nedeniyle hafıza kaybı tehlikesi var, bunu kendine geldiğinde göreceğiz
Sevil : eşim hiçbirşey hatırlamayacakmı yani
Doktor : henüz belli değil hanımefendi,sadece öyle bir tehlike söz konusu,bunu kendine gelmeden bilemeyiz,ama herşeye hazırlıklı olmalısınız
Sevil : peki hayati tehlikesi varmı
Doktor : hayati bir tehlike şuan için söz konusu değil,1-2 saate kendine gelir diye umuyoruz,kendine geldiğinde 1-2 gün müşehade altında tutacağız her ihtimale karşı,beklemekten başka yapabileceğimiz birşey yok şuan için.
Sevil : odaya girebilirmiyiz peki doktor bey
Doktor : yanına kimseyi alamıyoruz,isterseniz burada bekleyebilirsiniz,kendine geldiğinde silere haber verilecektir mutlaka,o zaman görebilirsiniz
Sevil : peki doktor bey ama bizden birşey saklamıyorsunuz değilmi, eşimin hayati tehlikesi yok
Doktor : dediğim gibi gerekli herşey yapıldı,beyin tomografisi çekildi,herhangi bir sorunla karşılaşmadık,sadece aldığı darbe nedeniyle kendinden geçmiş,kısa sürede kendine gelir merak etmeyin..biz sık sık kontrol edeceğiz zaten
diyerek doktor oradan ayrılır...
Doktorun hayati tehlikesi yok sözleri rahatlatmıştır Sevil'i ancak hafıza kaybı tehlikesi olduğunu söylemesi endişesini azaltmamıştır...ya hiçbirşey hatırlamazsa ?...düşündükçe eli ayağına dolaşmaktadır,Soner'in kendine gelmesini beklemekten başka çaresi yoktur.Tam herşey yoluna girmişken,sevdiği adamla yeniden bir yuva kurmuşken böyle bir acı yaşamak...dua etmekten başka çaresi olmadığını bilmek ve beklemek acısını hafifletmemektedir..
Hemşireler sık sık Soner'in odasına girip çıkmaktadır
(1 saat sonra )
Hemşire odadan çıkmış ve hızla doktorun odasına doğru gitmiştir,doktorla birlikte dönmüş ve ikisi birlikte Soner'in odasına girmiştir.odadan çıktıklarında hemşire ayrılmış,doktor Sevil'in yanına gelmiştir.
Sevil : durumu nasıl doktor bey
Doktor : gözümüz aydın Sevil hanım,eşiniz kendine geldi,hiçbir sorun yok ancak hafızası konusunda daha önce söylediğim gibi sorunumuz var,Soner bey ismini hatırlayamıyor..
Sevil bunu duyduğunda sanki başından aşağıya kaynar sular dökülmüştür,ne diyeceğini şaşırır
Sevil : hiçmi birşey hatırlamıyor doktor bey
Doktor : maalesef Sevil hanım,şimdilik hiçbirşey hatırlamıyor ama bu durumun kalıcı olduğunu düşünmüyorum,zamanla hafızası yerine gelecektir ancak bu süreci hızlandırmak için sizlerin yardımına ihtiyacımız olacak
Sevil : nasıl yardımcı olacağız peki doktor bey
Doktor : Soner beyin sadece hafızası ile ilgili sorunumuz var,sağlığı konusunda sorunumuz yok o yüzden yarın taburcu edebiliriz..yardım konusuna gelince, sizlerden Soner beyin hafızasını geri getirebilmek için çok iyi tanıdığı kişilerle görüştürmenizi,onun için özel eşyaları seçmenizi ve ona göstermenizi istiyorum, ayrıca birlikte vakit geçirdiğiniz sizin için önem arzeden yerlere götürmenizi istiyorum...bu hafıza kaybı meselesini kısa sürede aşabilmek için size büyük iş düşüyor Sevil hanım.
Sevil : tabi doktor bey söylediklerinizi aynen uygulayacağım,umarım işe yarar..
Doktor : tabiki yarayacak sevil hanım endişeniz olmasın, bunu 1 günde de aşabiliriz ,haftalarcada sürebilir, sizin gayretiniz çok önemli..şimdi buyrun birlikte eşinizin yanına gidelim,bakalım sizi görünce tepkisi ne olacak
Sevil, ya beni tanımazsa endişesine kapılmıştır birden..
Doktor ile birlikte odanın kapısından içeriye girerler..
devam edebilir :))
10.Mar.2008 13:43:00
10 Mart 2008 Pazartesi 13:49
Davşanca BBO-64
Doktorla birlikte içeriye girdiklerinde Sevil'in gözlerindeki tedirginlik doktorun gözünden kaçmaz
Doktor : lütfen Sevil hanım rahat olun,yanına gittiğimizde herzamanki halinizle bakın ona
Sevil : tamam doktor bey ama insan ister istemez korkuyor,ya beni görünce hatırlamazsa diye endişeliyim..
Sonerin yatağının yanına geldiklerinde Sevil Sonerin elinden tutar
Sevil : geçmiş olsun hayatım,nasıl hissediyorsun kendini(titreyen sesiyle)
Sevil o şekilde sorar ama Soner'den anlamsız bakışlardan oluşan tepkiden başka birşey alamaz,Sevil'i tanıyamadığı herhalinden bellidir.Sevil tanımadığını anladığında zorlukla yutkunur,boğazına düğümlenmiştir sanki yutkunması,üzüntüsü hafif gözyaşına dönüşür ama ağlamamak zorundadır,belli etmemelidir üzüntüsünü..sevdiği adam o haldeyken birde onun ağlaması ters tepki yaratabilirdi..
Soner Sevilin avucunda olan elini hafifçe geriye çeker - kimsiniz ,tanıyamadım!!!
Sevil aynı yastığa başkoyduğu sevdiği adamın kendisini tanıyamadığını söylediğinde dünya başına yıkılmıştır sanki,içinde fırtınalar kopar,benim aşkım senin Sevil'in demeye çalışsada kelimeler sanki ağzında tıkanmıştır,hiçbirşey diyemez..
Doktor : isminizi hatırlıyormusunuz
Soner : hayır,kimim ben?
Doktor : isminiz Soner, hanımefendide eşiniz Soner bey
Soner : eşim mi ? diyerek başını Sevil'e doğru çevirir
Sevil evet benim hayatım dercesine bakar ama nafile,Soner anlamsız bakışlarla bakmaktadır.
Soner : üzgünüm hatırlamıyorum
Doktor : geçici bir hafıza kaybı yaşıyorsunuz Soner bey,herşey düzelecek merak etmeyin.
Soner : ne oldu bana neden burdayım
Doktor : başınıza ağır bir darbe almışsınız Soner bey
Soner : ne oldu hiç hatırlamıyorum
Doktor : merak etmeyin zamanla herşeyi hatırlayacaksınız..sağlığınız iyi ,sizi yarın taburcu edebiliriz,evinize gidebilirsiniz
Soner : evime mi ?
Doktor : evet Soner bey evinize
Soner : hatırlamadığım biyere nasıl gidebilirimki
Sonerin bu sözleri Sevil'in üzüntüsünü iyice arttırmıştır..tanımadığım biryer!!! sanki hayatının aşkı değilde 7 kat yabancı biri vardı karşısında
Doktor : merak etmeyin Soner bey, eşiniz size yardımcı olacak,evinize gitmeniz hafızanıza kavuşmanız için çok önemli,şimdi yormayın kendinizi ,emin olun herşey düzelecek..şimdi biraz dinlenin
dedikten sonra doktor Sevil'e de işaret ederek dışarı çıkalım der..çıktıklarında
Doktor : üzülmeyin Sevil hanım eşiniz düzelecek,biraz sabırlı olmamız gerekiyor,bundan sonra bütün yük sizlere düşüyor,siz ne kadar güçlü durursanız okadar kolay atlatırız bu durumu..
Sevil : anlıyorum doktor bey ama ya eve gitmemekte ısrar ederse?
Doktor : merak etmeyin Sevil hanım gelecektir, yeterki sizler aceleci olup hemen hatırlasın diye sıkmayın evde eşinizi,daha öncede söylediğim gibi onun eşyalarını çıkartın ortaya,evde görebileceği yerlere koyun,birlikte çektirdiğiniz resimleri yerleştirin evin heryerine,kullanmaktan hoşlandığı veya yanından ayırmadığı eşyaları görebileceği yerlere koyun...ama bunları yaparken zorlamayın bunu hatırlıyormusun diyerek,bırakın kendisi ilgilensin onlarla,siz sadece onlara verdiği tepkileri izleyin...
Doktor ve Sevil konuşurlarken Doğan çıkagelir
Doğan : Sevilcim geçmiş olsun
Sevil : sağol Doğan,bunlarda gelecekmiş başımıza,Soner hafızasını kaybetti,kendi ismide dahil hiçbirşey hatırlamıyor,benide tanımadı az önce,ne yapacağımı bilmiyorum..
Doğan : üzülme Sevilcim,hepbirlikte hatırlatırız herşeyi ona,daha kötü bişey olmasın..doktor bey ne kadar sürer bu hafıza kaybı
Doktor : Sevil hanıma da söyledim,geçici bir durum ama ne zaman geri gelir işte buna birşey diyemem,belki 1 gün belki 1 yıl veya daha fazla, tüm iş sizlere kalıyor,sabırla uğraşma gerektiriyor..
Doğan : peki doktor bey..yanına girmemizde sakınca varmı peki ?
Doktor : bırakalımda dinlensin ve toparlasın kendisini..yarın çıkarabilirsiniz zaten
Sevil : Doğancım ben beklerim sen git istersen,annemlerede söyle çocuklarla ilgilensinler
Doğan : olmaz Sevil,ikizler var karınları acıkır,sen git ben dururum burda,çocuklarda perişan olmasın,sabah erkenden gelirsin eve götürürüz Soner'i
Sevil : evet çocuklarda perişan olacak ama aklımda burda kalacak
Doğan : sen hiç merak etme ben burdayım,zaten odaya da giremiyoruz baksana,bişey lazım olursa ben hallederim,gözün arkada kalmasın
Sevil : tamam ama beni sürekli ara,haber ver tamammı
Doğan : tamam merak etme sen
Sevil ayakları gitmek istemesede bebekler için gitmek zorunda olduğunun bilinciyle peki diyerek hastaneden ayrılır.Eve vardığında herkes oradadır heyecanlı bir bekleyiş içinde..Sevil içeriye girmesiyle birlikte soru yağmuruna tutulur..olanı biteni anlattıktan sonra doktorun söylediklerini aktarır, Esma hanımdan Soner ile ilgili resim eşya ne varsa getirmesini rica eder,Esma da hemen eve koşar...Sevil de önce ikizleri emzirip altlarını temizledikten sonra evde Soner'in hatırlayabileceği herşeyi toplamaya başlar..birlikte çektirdikleri resimler,sonerin kullandığı tüm eşyaları bir araya toplar ve evin heryerine dizer...o sırada Efe de eve gelir,Efe'ye nasıl söyleyeceğinin telaşına kapılır,ne denir nasıl anlatılıdı ki babasının hafızasını kaybettiği, ama söylemek zorunda olduğununda bilincinde olduğu için Efe'yi koltuğa oturtur.Evin dörtbiryanındaki resimler Efenin dikkatini çekmiştir
Efe : resimleri neden dizidin anne
Sevil : bende onunla ilgili konuşacağım Efecim,beni iyi dinle ama tamammı.Baban küçük bir kaza geçirmiş ve başını çarpmış,o yüzden hiçbirşey hatırlamıyor
Efe : anlamadım anne neden hatırlamıyor
Sevil : başını çok sert çarptığı için hafızasını kaybetmiş oğlum,anlamakta zorlandığını biliyorum ama baban hiçbirşey hatırlamıyor,kendi ismini bile
Efe : kendi ismini nasıl hatırlamazki anne,bizidemi hatırlamıyor
Sevil : evet Efecim hiçbirşey hatırlamıyor ama geçici olarak,doktor amcalar hafızasının yeniden geri geleceğini söyledi,şimdi babanın bizim yardımımıza ihtiyacı var bir müddet..o resimleri baban hatırlasın diye dizdim,yarın hastaneden çıkacak ve eve gelecek baban..
Efe : tamam anne ama babam beni hatırlamıyorsa ben ne diyeceğim o gelince
Sevil Efenin bu sözüne ne cevap vereceğini bilemez,kısa bir sessilikten sonra
Sevil: babacım de sarıl ama çok ısrarcı olma oğlum tamammı...baban iyileşecek Efecim
Efe'nin gözleri yaşarmıştır,ağlamaya başlar ve annesine sarılır -ben babamı istiyorum anne
Sevil oğlunun ağlamasına dayanamaz,ne diyeceğinide bilemez..oğluna sımsıkı sarılarak gözyaşlarını saklamaya çalışır..diyebildiği tek şey -üzülme oğlum baban çabucak iyileşecek...
10.Mar.2008 15:17:00
10 Mart 2008 Pazartesi 15:24
Davşanca BBO-65
Sevil Efe'nin ağlamasına engel olamaz,onu yatıştırabilmek için herşeyi söyler ama ne dese boş,Efe'nin ağlaması hıçkırılıklara dönüşür,ağlamaklı sesiyle
Efe : ben babamı istiyorum anne,bizi sevmeyecekmi artık
Sevil oğluna ne diyeceğini şaşırmıştır,ne demeliydi nasıl demeliydi..doğru kelimeleri bulmak sanki yeni konuşmaya başlamak kadar zordu o an için
Sevil : baban iyileşecek Efecim,baban neden bizi sevmesin,sadece bir müddet bizim yardımımıza ihtiyacı var,herşeyi hatırlayınca gene eskisi gibi seninle oynayacak seni öpecek...şimdi bişey hatırlamaması bizi sevmediği anlamına gelmez Efecim...
oğlunu rahatlatmak için doğru kelimelerimi kullanıyordur? bunu bile bilmemktedir,öyle karışmıştırki kafası, ufacık çocuğa nasıl anlatılırdı hafıza kaybetmek ??
kendisi bile bilmezken bunun nasıl olacağını,küçücük bir çocuğa nasıl anlatılırdı babasının durumu..Allahım yardım et ne olur diye geçirebilir içinden sadece..
sözleriyle Efe'nin ağlaması biraz olsun kesilmiştir ama üzüntüsünü geçirememiştir..
hadi efecim bak saat geç oldu şimdi uyuman lazım,yarın akşam baban gelecek bol bol oynarsınız onunla diyebilir ancak.Efe yatmak istemesede annesinin ısrar edeceğini bildiği için peki deyip odasına çıkar.Sevilde onun ardından odaya çıkıp efeyi yatırır,uyuyana kadar başında bekler.
Efe uyuduktan sonra ikizleride kontrol edip aşağıya iner.Dizdiği resimlere bakar tek tek,hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer yaşlı gözlerle resimlere baktıkça..Tek tesellisi doktorun geçici demesidir. ya kalıcı olsaydı ? aklına bile getirmemeye çalışır böyle bir durumu...Geçici ama nasıl geri getireceklerdi hafızasını,,kafası öyle karışıktıki ne yapacağını bilmiyordu..Soner ile geçirdikleri en özel anları hatırlamaya çalıştı,nerelerde mutlu olmuşlardı birlikte,nereleri gezmişlerdi,Soner'in asla unutmayacağını umduğu neler yapmışlardı ? hatırlamaya çalıştıkça sanki o da hafızasını kaybetmiş gibiydi..hiçbirşey gelmiyordu aklına...Kendini hatırlamaya zorladıkça dahada sıkıntıya giriyordu, tanıştıkları anı , evlendikleri günü , yıllar sonra yeniden karşılaşmalarını ve yaşadıklarını düşünmeye çalıştı, çalıştıkça olmadı,beyni durmuştu sanki..
-Vapurda karşılaşmışlardı ilk kez, acaba öyle bir an mı yaratsam tekrar diye düşündü ama ya işe yaramazsa ?
-düğünlerinde çekilen kasedimi izletsem diye düşündü ama ya fazla ağır gelirse biranda ?
-Efe ve ikizlerin yanınamı götürsem hemen diye düşündü ama ya ters teperse çocukları birden görmek ?
offff ne yapmalıyım allak bullak oldum diye geçirdi içinden...
bu şekilde düşünmenin yararı olmayacak,eve geldiğinde önce evde vakit geçirmeli,önce eve ısınmalı ve resimlere bakmalı diye düşündü,başka çıkar yol bulamamıştı..
(ertesi sabah)
Efe'yi kaldırıp kahvaltısını ettirdikten sonra okula uğurlamak için hazırladı oğlunu.
Efe : bende sizinle gelmek istiyorum anne,babam beni görünce belki hemen hatırlar, babalar çocuklarını hiç unutmaz dimi annecim,ne olur bende geleyim babamı görmek istiyorum
Sevil : okula gitmen gerekiyor oğlum,akşam gelince nasıl olsa göreceksin babanı
Efe gitmemekte ısrar etsede Sevil onu servise bindirip okula yollar..Esma hanım ve Zerrin hanımda o sırada çıkagelir,birlikte içeriye geçerler.
Esma Hanım: bugün geliyor dimi kızım,dün akşam gittik hastaneye ama odasına almadılar bizi,Doğan kalmak için ısrar etti bizde döndük,gece gözümüze uyku girmedi sabahı zor edip kendimizi buraya attık hemen.
Sevil : evet annecim birazdan bende gideceğim,Soner taburcu oluyor bugün,bakalım nasıl getireceğiz buraya,hiçbirşey hatırlamıyor, gelmemek için tepki vermese bari
Esma : bizde gelelim kızım,belki görünce bişeyler hatırlar
Sevil : bence gelmeseniz daha iyi olur annecim,kalabalık görünce çekinebilir,biz Doğan ile getiririz
Esma : hakılısın kızım kalabalık olunca çekinebilir ama anne yüreği işte dayanamıyor insan
Sevil : biliyorum annecim , nasıl yapacağız bilmiyorum ama Soner iyileşecek merak etme,kendimizi güçlü tutmalıyız ki bu sorunu çabuk aşalım..sen bişeyler bulabildinmi evde Soner'e göstermek için
Esma : pek bişey yok kızım,resimler falan işte ancak onları bulabildim..
Sevil : olsun annecim,onlarda yeterli..neyse ben çıkayım hemen siz ikizlere bakarsınız dimi biz gelene kadar
Esma : sen hiç merak etme kızım ikizlerle biz ilgileniriz
Sevil vedalaştıktan sonra hastaneye gitmek üzere evden ayrılır..
Hastaneye vardığında Doğan beklemektedir.
Sevil : bir gelişme varmı Doğancım
Doğan : hayır sevil aynı, doktorla görüştüm bugün çıkarabiliriz,ben taburcu etmek için gereken işlemleri yaptırdım,doktorla görüşüp çıkarırız birazdan sen neler yaptın
Sevil : ne yapayım,evde ne kadar resim ve hatırlatacak eşya varsa topladım,inşallah işe yarar yoksa ne yapacağımı bilmiyorum
Doğan : üzülme Sevil, bunu da atlatacağız
Sevil : inşallah Doğan inşallah, hadi doktorun yanına gidelim
Doktorun odasının kapısına geldiklerinde doktorda çıkmak üzeredir,Sevil ve Doğan'ı görünce gülümseyerek karşılar,Sevil'in heyecanı ve endişesini gözlerinden okumuştur
Doktor : korkunuzu,endişenizi anlıyorum Sevil hanım ama biliyorsunuzki güçlü görünmeli ve güler yüzlü olmalısınız,unutmayınki sizin sıcak davranışınız çok önemli,şimdi rahatlayın ve eşinize gülümseyerek yaklaşın.Dün akşam eşinizle biraz konuşma fırsatı buldum,eve gitmeye hazır.
Sevil : haklısınız doktor bey (diyerek derin bir nefes alır) hadi gidelim bir an önce
Üçü birlikte Soner'in odasına girer,Sevil'i daha önce gördüğü için şaşırmaz Soner ama Doğan'ı görmediği için dikkatini ona yöneltir tanımak istercesine, daha sonra başını Sevil'den yana çevirerek gülümser,HOŞGELDİN
Soner'in sanki tanımış gibi samimi şekilde söylediği hoşgeldin sözü Sevil'in endişesini azaltmış ve rahatlamasına sebep olmuştur,en azından eve gitmeye karşı koymayacağını bilmektedir artık..
Doğan :(herzamanki şomluğuyla) geçmiş olsun abicim,korkuttun bizi,şimdi nasılsın
Soner : iyiyim ama sizi hatırlamıyorum kusura bakmayın
Doğan : olsun Sonercim,geçici bir durum merak etme herşeyi hatırlayacaksın zamanla, ben senin en yakın arkadaşın ve iş ortağınım
Soner : ben ne iş yapıyorum ki ?
Sevil : sen şimdi bunlarla yorma kendini evimize gidelim,herşey düzelecek hayatım!!
hayatım demiştir Sevil ama tedirgin şekilde,kendisine bir yabancıymış gibi bakan adama hayatım diyerek söze başlamak ne kadar doğruydu bilemiyordu..
Soner kalkıp giyinir,Doğan doktora çıkış işlemlerini yaptırdıklarını ve gidebileceklerini söyler,Doktordan da izin çıkınca odadan çıkarlar,çıkışta Soner sanki içten gelen dürtüyle Sevil'in koluna girer,Sevil onun bu hareketinden sonra ona doğru gülümseyerek bakar kolundan sımsıkı tutar herzaman seninleyim dercesine...
(eve varırlar)
Taksiden inip evin kapısına geldiklerinde Soner biran duraksar,Sevil ve Doğan birbirine bakar acaba bişeymi hatırladı diye ama Soner tekrar hareketlenir.Sevil kapıyı açıpta içeriye girdiklerinde Esma hanım ve Zerrin hanım ayağa kalkar hiçbirşey demeden,ne diyebilirlerki zaten kendilerini tanımayan birine..sadece annenim ben senin oğlum dercesine bakar Esma hanım ama umduğu gibi karşılık alamaz..
Sevil evdekileri tanıştırması gerektiğini bildiği için Soner'i önce annesinin yanına götürür
Sevil : Sonercim,annen...sonra Zerrin hanımıda göstererek benim annem diyebilir sadece ne tepki vereceğini izleyerek
Soner annesine dönerek özür dilerim hatırlamıyorum der sadece..
Esma hanım için evladının kendisini tanımaması çok acı gelir ama yapabileceği birşey yoktur
Esma : önemli değil oğlum yakında herşeyi hatırlayacaksın diyerek sarılır ve öper doyasıya
Soner annesinin sarılıp öpmesine karşı çıkmaz,aksine onun sıcaklığı içini ısıtmış ve rahatlatmıştır..
Daha sonra otururlar ama kimse ne söyleyeceğini konuya nasıl gireceğini bilemediğinden ortamı sessizlik kaplar.Soner etrafına bakınmaya başlar,evin dört biryanına serpiştirilmiş resimler gözüne takılır,bakabilirmiyim der Sevil'e dönerek.Sevil tabiki der gülümsemesiyle..
Soner ayağa kalkıpresimlere bakmaya başlar,sırayla gezinirke resimlerin etrafında birden durur bir resmin karşısında,uzun uzun bakar sanki hatırlamış gibi.Herkes onun bu bakışından heyecanlanmıştır.Karşısında durduğu resim Efe'nin onları zorla yanyana oturtup babasının annesini öptürdüğü resimdir.Soner resmin karşısında gözlerini kapatıp hatırlamaya çalışmaktadır ama birtürlü olmaz.Diğer resimleride gezinir ama hiçbiri canlanmaz gözünün önünde..Sevil'e doğru dönerek özür dilerim hiçbirini hatırlayamıyorum dercesine bakar,Sevil ayağa kalkıp Soner'in yanına gelir
Sevil : zamanla hatırlayacaksın merak etme,hemen hatırlayacağım diye yorma kendini
Soner Sevil'i dinlerken gözü Sevil'in omzunun üstünden görünen karşıdaki sehbanın üzerindeki şeye takılır ve o yöne dikkat kesilir,Sevil de Soner'in neye baktığını merak edip arkasını döner.Sehbanın üzerinde Efe'nin yaptığı anne-baba-çocuk heykeli vardır
Soner heykelin olduğu yere yönelir,heykeli eline alır:
Soner : bunu biliyorum sanki,daha önce görmüş gibiyim,hiç yabancı gelmiyor ama nerde gördüğümü hatırlayamıyorum.
Soner'in böyle demesi iyiye işaretti ve birşeylerin ışığının yandığını anlamıştı Sevil ama üstelemek istemedi o an için.
O sırada kapı çalar,gelen Efe'dir.Soner kapıya doğru bakar elindeki heykelle birlikte...
devam edebilir:))
yetiştirebilirsem birazdan,yetiştiremezsem yarına inşallah dostlar...
10.Mar.2008 17:43:00
10 Mart 2008 Pazartesi 17:49
Davşanca BBO-67
....
Sevil baba oğulun kucaklaşmasını izlerken tutamadı gözyaşlarını,ağlaması hıçkırığa dönüşmesin diye eliyle kapattı ağzını..Tanımamıştı beki oğlunu ama verdiği sıcacık tepki duygudan duyguya sürükledi Sevil'i..
Soner oğlunu iki yanağından öperek ayağa kalkıp Sevil'e döner
Soner : birlike gezmeye çıkalımmı
Sevil önce duraksar teklif karşısında ama mutlu etmiştir Soner'in bu sözü..
Sevil : çıkalım ama nereye gideceğiz
Soner : bilmemki,nereye gidebiliriz
Sevil : sahile inelimmi,biraz yürürüz,yorulunca oturur biyerde çay içeriz
Soner : olur
üçü birlikte çıkarlar evden.Yol boyunca Efe ve Sevil elele yürür,Soner yanlarında hem etrafı seyreder hemde gülümseyen yüzle oğlu ve eşine bakar..yürüyüş boyunca kimse tek kelime etmez,Sevil arada Sonerin etrafı gezerken ne tepkiler vereceğini izler,arada yüzyüze geldiklerinde ikisininde gülümsemeleri eşlik eder bakışmalara..sanki yeni çıkmaya başlamış aşıklar gibidiler.Sevil kocasının koluna girmek ve ona yaslanmak için can atmaktadır ama birtürlü buna cesaret edemez..Efe'nin ben yoruldum demesi sessizliği bozar.Soner karşıdaki bankı göstererk orada oturalım der.Efe ikisinin ortasına oturmuştur,önce annesinin sonrada çekinerek babasının elinden tutar.Deniz ve martılara bakmakla geçer bir müddet.
arkalarından geçen simitçinin haykırışı bozar sessizliği.
Efe : baba simit alalımmı
Sevil : gel Efecim birlkte alalım diyerek elindne tutup kaldırır
onlarla birlikte Sonerde kalkar,birlikte simitçinin yanına gittiklerinde simitçinin Sonere olan dikkatli bakışlarını farkeder Sevil.
Simitçi : ben seni nerden tanıyorum evlat...hımmm evet hatırladım siz şu mutlu aşıklarsınız,hatırlıyormusun geçenlerde 10 tane simit birden almıştın da hepsini martılara atmıştınız,o günkü neşenizi ve mutluluğunuzu kıskanmadım desem yalan olur.
Sevil : epey zaman önceydi o, hafızanız ne kadar kuvvetli
Simitçi : aşkı gözlerinden okunanları asla unutmam ben kızım
Sevil : teşekkür ederim diyerek simitçiye yaklaşır ve hiç sormayın o günden sonra neler oldu, nazar değdi galiba sevgimize,eşim hafızasını yitirdi,bizde bir umut gittiğimiz yerleri gezdiriyoruz birşeyler hatırlarmı diye
Simitçi : vah vah gerçekten nazar değmiş,ama üzülme kızım sizinki gibi bir sevgi hafızada değil kalpte yaşar,herşey düzelir yeterki sen aşkına sahip çık,göreceksin bak nasıl düzelecek sevginle..
Sevil : inşallah dediğiniz gibi olur,tek umudum o zaten..
simitçi hepsine gülümseyerek yanlarından ayrılır ama birkaç adım sonra geriye dönerek Sevil'i yanına çağırır
Simiitçi : bak kızım,ben yaşlıyım pekde kültürlü biri sayılmam ama sonuçta hepimiz aşık olduk ve aşkı nasıl koruyacağımızın formülü bilgimizde değil kalbimizdedir.. birşeyler hatırlamasını sağlamak istiyorsan ikiniz için en özel anı düşün,birlikte geçirdiğiniz en mutlu günü getir gözlerinin önüne..emi benim güzel kızım diyerek Sevil'in cevap vermesini beklemeden yanından ayrılır..Sevil birkaç saniye simitçinin ardından bakıp söylediklerini düşünür ve ellerindeki simitleri martılara atan Soner ve Efe'nin yanına döner ama aklında en mutlu oldukları an hangisiydi düşüncesi vardır.Neydi Soner'in unutamayacağı an?
devam edecek:))
12 Mart 2008 Çarşamba 11:00
Davşanca BBO-68
Evet neydi en mutlu an?
düşündükçe daha da çıkmaza giriyordu Sevil..Tanıştıkları gün ? evlendikleri gün ? ikizlerin haberini aldığı gün ? Efe'nin haberini verdiğinde zaten kavga etmişlerdi bunu düşünmedi bile...
Efe ve Soner martılara simit atarken o ufka dalmış düşünüyordu,hava soğuk değild ama kollarını sanki üşüyormuş gibi bağlamıştı önünde.Soner onu farkettiğinde ceketini çıkarıp Sevil'in omuzlarına koydu.Sevil gülümseyerek teşekkür etti.
Elindeki tüm simidi martıya yedirdikten sonra annesine dönerek
Efe : lunaparka gidelimmi anne
Sevil : sonra gideriz Efecim
Efe : ne olur anne şimdi gidelim,gidebilirmiyiz baba
Sevil : ısrar etme Efecim sonra gideriz,hem babanda yorulmuştur eve dönelim
Soner Efenin yalvaran bakışları karşısında Sevil'e dönerek
Soner : kırmayalım çocuğu
Sevil : peki madem gidelim
lunaparka vardıklarında Efe hemen balerinin yanına koşar,en sevdiği şeydir balerinde dönmek..
Efe : anne binebilirmiyim
Sevil : olmaz oğlum ,biliyorsun ben korkuyorum,sende yalnız binemezsin,Aylin teyzen varken biniyordun ama o şimdi yok.
Efe : bizde babamla bineriz dimi babacım
Sevil : lütfen Efe,biliyorsun baban...diyerek sözünü keser
Soner ısrarına rağmen annesini ikna edemeyince Efe'nin üzüntüsü karşısında tamam binelim der..
Sevil : ama Sonercim
Soner Efenin hüzünlü bakışını gösterir Sevil'e..Sevil kısa bir sessizlikten sonra gidip iki bilet alıp gelir.Soner ve Efe koltuğa otururlar ama Soner huzursuzdur,bindiği şey nasıl birşeydi ?
Hafiften dönmeye başlar balerin,Soner yavaş dönerken bile sımsıkı tutunmuştur önündeki güvenlik demirine.Balerin hızlandıkça Sonerin tutuşu daha sert olur,kendisini iyice sıkar,nefesi daralıyor gibidir.
Sevil Soner'in o halini görünce birden eskiden Soner'in balerinden nekadar korktuğu gelir aklına,aman Allahım nasıl unuttum ben bunu diyerek telaşa kapılır...
Balerin iyice hızlanmıştır,Soner korkusundan koltukta bayılır kalır,bunu farkeden Sevil hemen görevliyi uyarır,görevli balerini durdurmak için hemen düğmeye basar ama tamamen durması 1-2 dakikayı bulur.Durduktan sonra görevli ve Sevil hemen Soner'in yanına koşar,yavaşça Soner'i koltuktan çıkarırlar ve dışarıya alıp yere yatırırlar.Sevil'in eli ayağına dolaşmıştır,Efe de korkmuştur babasına bişey oldu diye..
Ambulans lütfen birisi ambulans çağırsın diye seslenir Sevil titreyen sesiyle..
Görevli merak etmeyin sağlık görevlilerine haber verdik şimdi burda olurlar demeye kalmadan gelmişlerdir bile.
sağlık görevlisine durumu anlattıktan sonra ilk müdehaleyi yaparlar.
sağlık görevlisi : korkacak birşey yok sadece bayılmış,birazdan kendine gelir..
Sevil : eminmisiniz başka birşeyi yok değilmi
Sağlık görevlisi : hayır hanımefendi sadece bayılmış okadar,bakın kendine geliyor bile
Soner gözkapaklarını hafif hafif oynatmaktadır.Gözlerini açtığında....................?
:::::::::::::::::::::::::::::::::
12 Mart 2008 Çarşamba 11:04
Davşanca BBO-69
...
Soner gözkapaklarını hafif hafif oynatmaktadır.Gözlerini açtığında tepesine yığılmış kalabalıklığa göz gezdirdi önce,sonra farkettiği Sevil oldu,Sevil'in iyimisin Sonercim sesi yankılandı kulaklarında
Soner : iyiyim hayatım,ne oldu bana ?
Sonerin hayatım diye hitap etmesi Sevil'i şaşırtmıştı önce ama kendini toparladığında hatırlamaya başladığını farkettiğinde yüzünde gülümsemelerle
Sevil : be be beni hatırlıyormusun (titreyen ve kekeleyen sesiyle)
Soner : neden hatırlamayayım Sevilcim ama ben neden burdayım,ne oldu bana
Sevil : şimdi yorma kendini,herşeyi anlatırım sonra sana
Soner yattığı yerden doğrulup ayağa kalktı Sevil'in desteğiyle..Efe de babasının bacağına yapışıp -iyimisin babacım
Soner : iyiyim evlat merak etme
Sevil Soner'in kollarına atılıp doyasıya öpmek için zor tutuyordu kendini,okadar kalabalkık olmasaydı öpücük yağmuruna boğacaktı kocasını ama ortam müsait değildi:))
Hadi hayatım eve gidelim dinlenmen gerekiyor diyebildi sadece..
Eve vardıklarında Soner kendini kanepeye attı hemen.
Soner : offf başım çok ağrıyor,sanki bütüngün dayak yemiş gibiyim,ne oldu bana böyle hayatım
Sevil : sen bizi hatırlıyorsun dimi Sonercim
Soner : saçmalama Sevil neden hatırlamayayım
Sevil : o yüzden değil hayatım,sana neler olduğunu anlatsam ne diyeceğini şaşırırsın
Soner : alacakaranlık kuşağı gibi konuşma Sevilcim,ne oldu anlatsana
Sevil : biraz dinlen ondan sonra konuşacak çok vaktimiz var, uzan biraz istersen
Soner : iyiyim ben ,sadece başım ağrıyor okadar
Sevil o güne kadar başından geçenleri anlatır,Soner duydukları karşısında ağzı açık kalır,zaman zaman herzamanki muzur sözleriyle karıştırır gene ortalığı..Sevil hepsini anlattıktan sonra
Sevil : ne olmuştu Soner,neden yerde baygın yatıyordun hatırlıyormusun?
Soner kısa bir süre neler olduğunu anımsamaya çalıştı.
Soner : en son restorana gitmiştim,Doğanla konuştum ve çıktım
Sevil : nereye gidiyordun peki
Soner yine kısa bir sessizliğe gömülür,nereye gittiğini hatırladığında gözlerinde bir ışıltı belirir ama Sevil'e söylemez,hatırlamıyorum der sadece
Sevil : tamam hayatım zorlama kendini yavaş yavaş onlarıda hatırlarsın nasıl olsa,kendine geldinya önemli olan bu..
Soner : vayy be neler olmuş benim haberim yok
Sevil : ya sorma neler oldu ama herşey düzeldiya buna şükür
Soner : canım benim,sizi hatırlamayan biri için bukadar zahmet çektin demek,iyiki hayatımdasın Sevilcim,ben sensiz ne yapardım diyerek sarılıp öper Sevil'i..
Sevil Soneeer diyerek Efe'yi gösterir..
kendini toparladıktan sonra Soner ben biyere kadar gidip gelicem diyerek ayağa kalkar.
Sevil : daha iyileşmedin hayatım sonra gidersin,hem sen biyere gittiğin zaman dönmüyorsun diyerek gülümser..
Soner : iyiyim Sevilcim,küçük bi iş sadece hemen döneceğim,hergün yerde baygın bulunacak değilimya,o sadece birkere gelir insanın başına..
Sevil çekinsede başına yeniden bişey gelecek diye Soner'in ısrarına hayır diyemez
Sevil : bende geleyim o zaman
Soner : olmaz Sevilcim,yalnız gitmem lazım
Sevil yalnız gitmem lazım sözüne anlam veremesede üstelemez,nede olsa Soner'e laf anlatmak imkansızdır..peki demekten başka söz bulamaz
Sevil : madem küçük bir iş ve hemen döneceksin tamam ozaman, ama geç kalmak yok ona göre..
Soner tamam hayatım sen hiç merak etme diyerek hızla çıkar evden,Sevil'in tedirgin bakışları eşliğinde..
Sevil çok merak etmiştir nereye gittiğini, nasıl olsa geldiğinde ortaya çıkar nereye gittiği diyerek kendini avutmaya çalışır..
(1 saat sonra)
Sevil mutfakta yemek yapmaya çalışmakta olduğu sırada dışarıdan bir arabanın ısrarlı kornasıyla irkilir,ne oluyor diye kapıyı açıp dışarıya çıktığında güzel bir arabanın kapı önünde durduğunu görür,başında da Soner vardır..
Soner : nasıl hayatım beğendinmi ?
Sevil : bu nerden çıktı Sonercim
Soner : senin için aldım hayatım nerden çıkacak
Sevil : nasıl yani Soner,ne zaman gittin de alıp geldin
Soner Sevil'i yanına çağırır ve elinden tutar,
Soner : hani sormuştunya restorandan çıkınca nereye gidiyordun diye
Sevil : evet sormuştum,sende hatırlamıyorum demiştin
Soner : restorandan çıktığımda bu arabayı almak için galeriye gitmiştim,arabayı aldım galerici satış işlemlerini halledelim gelip arabayı teslim alırsınız dedi,bende tamam deyip ordan çıktım restorana dönmek için ama yolda yürüken arkamdan biri sanki odunla vurmuş gibiydi,kim olduğunu ve neden vurduğunu bilmiyorum,gerisinide hatırlamıyorum zaten,gözümü lunaparkta açtım biliyorsun..Sen nereye gidiyordun deyince aklıma geldi ve hemen gidip arabayı aldım,işte burda..nasıl beğendinmi ?
Sevil : çok güzel Sonercim ama nerden geldi aklına
Soner : hani yatakta kahvaltı ederken sana hediyem başka birşey demiştim hatırıyormusun
Sevil : evet demiştin
Soner : işte bu arabaydı Sevilcim,ama kusura bakma hediyeni biraz geç verdim , malum hafıza kaybı,insan normal olarak hatırlayamıyor(muzur gülümsemeyle)
Sevil : (kocasını öperek) çok güzel Sonercim teşekkür ederim ama pahalı bişeye benziyor ne gerek vardı bu masrafa şimdi
Soner : senin için az bile hayatım, sen benim hayatımın kadınısın..hadi bir tur atalım istermisin
Sevil : ama çocuklar evde yalnız,bişey olmasın
Soner : olmaz hayatım,sadece kısa bir tur atıp geliriz..
Sevil : 5 dakikada döneceğiz ama
Soner : tamam sevilcim merak etme döneceğiz..
Sevil heyecanına yenik düşüp tamam der,arabaya binip giderler..ancaaaakkk unuttuğu birşey vardır ?????
:::::::::::::::::
devam edebilir:))
12 Mart 2008 Çarşamba 17:34
Adsız dedi ki...
Davşanca BBO-70
...
Sevil heyecanına yenik düşüp tamam der,arabaya binip giderler..ancaaaakkk unuttuğu birşey vardır ?????
evet unuttuğu önemli birşey vardır, Sevil'in ehliyeti yoktur.
Sevil : Sonercim arabayı bana almışsın ama benim ehliyetim yokki
Soner : biliyorum hayatım,en kısa zamanda ehliyet sahibi olacaksın,ehliyet kursu için görüştüm bile merak etme sen
Sevil : senden korkulur valla Sonercim,ne zaman yaptın bütün bunları
Soner : hafızamı kaybetmeden hemen önce hayatım
Kısa bir turun ardından hemen eve dönerler,Sevil'in mutluluğunu gözlerinden okumaktadır Soner.Elele girerler eve,sevil hemen mutfağa koşup ocaktaki yemeği kontrol eder,Sonra Soner'e dönerek
Sevil : hayatım çocuklara bakarmısın ne durumdalar,uyuyorlardı ama bi kontrol ediver
Soner : tabi hayatım hemen çıkıyorum,çok uzun zamandır görmüyorum sanki gözlerinmde tütüyorlar
Sevil : tamam Sonercim hadi,Efe de odasındaydı onada seslen insin aşağıya
Soner önce Efe'nin odasına gidip oğluyla hasret giderdikten sonra aşağıya inmesini ister.Sonra ikizlerin yanına gidip bir müddet uyuyan yumurcakları seyreder ve o da aşağıya iner..Sevil o sırada sofrayı hazırlamıştır hep birlikte yemeklerini yerler.Yemekte Soner'in gözleri hep Sevil'de dir,sanki yeni kavuşmuş bir aşık gibi süzer onu yemek boyunca,Sevil ise Soner'in bakışlarıyla utanmış yüzü kızarmıştır..
Soner : bizimkilerin haberi yok değilmi daha iyileştiğimden
Sevil : hayır hayatım henüz söylemedim
Soner :(herzamanki muzur tavrıyla) hadi onlarıda çağıralım ama hemen söyleme iyileştiğimi,biraz işleteyim hepsini
Sevil : olurmu öyle şey Sonercim,hepsi perişan oldu zaten,birde işletirsen hepten yüreklerine inecek.
Soner : yok hayatım fazla uzatmayacağım inan kısacık işleteceğim
Sevil : ama Soner
Soner : valla ya , hadi çağırda gelsinler
Sevil hepsine telefon edip eve çağırır,herkes evde toplanır,Soner iyileştiğini çaktırmaz kimseye..hiçkimse ne diyeceğini bilemediği için sessizlik vardır salonda..Soner ayağa kalkıp
Soner : sizleri tanıyamadığım için hepinizden özür diliyorum, hiçbirşey hatırlamıyorum o yüzden hatırlayana kadar bu evde durmamın bir anlamı yok izninizle ben gidiyorum
Sevil de dahil olmak üzere herkes şaşkınlık içindedir,itiraz etmek isterler ama Soner kararlı bakışlarla etkilemiştir herkesi,lütfen kalkmayın ben çıkarım diyerek kapıya yönelir herkesin şaşkın bakışları altında..kapıyı açıp çıkar ve kapatır ardından..Herkes ne oluyor diye birbirine bakakalmıştır, o şaşkın bakışları çalan kapı zili bozar.Sevil hızla kapıya koşar ve açar, gelen yine Soner'dir.
Soner : şişşt çaktırma izle şimdi
Sevil şaşırmıştır ne diyor bu diye ama peki deyip içeri alır.
Soner salona herkesin karşısına geçip önce bir süzer etrafı ve gülerek BEN GELDİMM...
12 Mart 2008 Çarşamba 17:34
Davşanca BBO-71
Soner salona herkesin karşısına geçip önce bir süzer etrafı ve gülerek BEN GELDİMM...
...........
Soner ben geldim dedikten sonra şaşkın şaşkın biribirlerine bakan ev halkına
Soner : şuan okadar güzel görünüyorsunuzki,gülmemek için zor tutuyorum kendimi
Esma,Zerrin,Halil'in şaşkın bakışlarına Efe de bir tarafta kıs kıs gülmektedir..
Efe dayanamaz ve -babam iyileşti dede
Halil bey Efe'nin sözünden sonra kısa bir süre şaşkınlığını atarak ALLLAAAHHH nidalarıyla yerindne fırlar ve Soner'e sarılır,ardından Esma ve Zerrin'de kalkar
Esma : dur Halilcim birazda bize bırak,oğlumuz iyileşmiş
Hep birlikte otururlar tekrar,Soner Sevil'i de yayına alarak başlarından geçenleri anlatır.
Soner : yaa işte böyle, kırkyıl düşünsem korktuğum birşeyin bana yararı olacağı aklıma gelemezdi.
o akiam çok uzun süre görüşmemişler gibi bol bol sohbet ederler,Soner yine herzamanki gibi küçük dalga geçmelerle kırır geçirir ortamı.
Soner : herşey iyi hoş da , bana kim neden vurdu orasını merak ediyorum,ne paramı almışlar nede başka birşeyi, biriniz kiralık katilmi tuttunuz yoksa diyerek takılır.
Sevil : saçmalama Sonercim,olurmu öyle şey
Soner : şaka yapıyorum hayatım,ama gerçekten merak ediyorum ne olduğunu..
muhabbet uzadıkça uzar,Halil bey bir ara saatine bakıp
Halil bey : ooo vakit geç olmuş hadi kalkalım hanım
Esma : haklısın Halilcim,çocuklarda yorgundur,bak Efe bile biz burdayız diye yatmıyor
Herkes evden ayrıldıktan sonra Soner Efe'yi kucaklayıp,hadi bakalım uyku vakti diyerek odasına yönelir,yatağına yatırdıktan sonra,masal anlatıp uyuyana kadar başında bekler.Efe zaten günün yorgunluğundan çabucak uyur.Soner oğlunu öperek odadan çıkıp aşağıya Sevil'in yanına iner.Sevil mutfakta ortalığı toplamakla meşguldür,Soner sinsice yaklaşır arkasından ve Sevil'e sarılır boynuna öpücükler kondurarak..
Sevil : rahat dur Sonercim,görüyorsunki işim var
Soner : boşver şimdi işi hayatım,yapacak başka işlerimiz var,hiçmi özlemedin beni,bak ne zamandır ben ben değildim.
Sevil : iyileştiğin belli Sonercim,gene eski haline döndüğün apaçık belli oluyor,dur Soner yapmasana,gıdıklanıyorum,bak elimde bıçak var ona göre
Soner : ne yani , ne yapacaksın o bıçakla
Sevil : heran bir kaza çıkabilir hayatım o yüzden
Soner bıçak falan dinlemez, Sevil'e elindekileri bıraktırır zorla,bir hamlede Sevil'i kucağına alıp odaya doğru gider hızla,Sevil'in yavaş şimdi düşeceğiz ısrarlarına rağmen dinlememektedir onu.Odanın kapısını ayağıyla kapatıp Sevil'i yatağın üzerine bırakır.
Sevil : çok yorucu bir gündü Sonercim,hadi uyuyalım
Soner : bu mu yani şimdi söylemen gereken söz,olmaz öyle şey uyumak yok
Sevil : ama hayatım sen yeni iyileştin,yorucu bir gün geçirdik,daha önümüzde çoook zaman var (istemem yan cebime koy misali der,amacı Soner'i çileden çıkarmaktır)
Soner : biliyorsunki hayatım bugünün işini yarına bırakmamak lazım,fani dünya..sen yokmusun Sevilcim, bu nazın beni öldürüyor (elinde çorabın bir tekini sallayarak)
Soner kendini hızla yatağa atar ama Sevil'in inadı inattır,hiç yüz vermez.Soner uzun süre Sevil'i ikna etmeye çabaladıktan sonra tamam öyle olsun diyerek sırtını döner.Sevil Soner'in ısrarı bırakmasına şaşırmıştır,ona doğru döenerek
Sevil : Sonerrrrr
Sonerden ses çıkmaz.Sevil tekrar Soner diye seslenir.
Soner : sizin yüzünüzden hafızamı tekrar kaybettim hanımefendi,siz kimsizniz der somurtarak
Sevil : demek öyle ,nasıl geri getirebiliriz peki hafızanızı geriye
Soner : hiç bilmiyorum hanımefendi,işiniz çok zor,kalıcı olarak gitmiş olabilir
Sevil önce sarılır sonra bir iki küçük öpücük kondurur.-nasıl şimdi birşeyler hatırlıyormusun peki
Soner : hayır
Sevil tamam ozaman hafızan geri geldiğinde haber verirsin diyerek sarılmayı bırakır..
Soner Sevil'in bu tepkisinden sonra bu bir mucize olmalı herşeyi hatırlıyorum, nerde kalmıştık diyerek Sevil'den yana döner.
Sevil : biliyormusun Sonercim
Soner : neyi hayatım
Sevil :Sen bizleri hatırlamazken ve evin içinde bir yabancı gibi duruken içim öyle acıdıki,seni ne kadar çok sevdiğimi daha iyi anladım..
Soner : biliyorum hayatım,beni çok seviyorsun,beni sevmeden duramıyorsun hatta benim için herşeyi yaparsın
Sevil : ne gibi mesela
Soner : mesela şu nazlanmayı kesebilirsin,hadi ama bak ,yoksa sabaha kadar uyutmam seni...
:::::::::::::::
devam edebilir.))
13 Mart 2008 Perşembe 15:26
Davşanca BBO-72
...........
Soner tam Sevil'i ikna etmiş ve nazını kırmışken cep telefonu çalar,Soner oralı bile olmaz ama
Sevil : Sonercim aç istersen önemli birşey olabilir
Soner : boşver hayatım bu saatte ne olabilirki
Sevil : saçmalama hayatım ya ciddi bişeyse
Soner uflayarak telefonu alır,arayanın Doğan olduğunu görünce ne işi var bu saatte diye söylenir.telefonu açar
Soner : ne var abicim bu saatte,kabusmu gördün yoksa
Doğan : önce dinle abicim ya çabuk benim eve gel
Soner : ne oldu abicim söylesene
Doğan : çabuk gel işte ya şimdi kapatıyorum hadi
Doğanın o şekilde konuşup telefonu kapatması Soner'i endişelendirmiştir,daha önce Doğanın yapmadığı şeydir çünkü..Yataktan kalkıp pantolununu giyer hızla
Sevil : ne oldu hayatım ne dedi Doğan
Soner : bilmiyorumki,hemen gel dedi ve kapattı
Sevil : Allah Allah ne oldu acaba,kötü bişey olmasa aramazdı bu saatte seni,bende geleyimmi
Soner : yok hayatım ben gidip bir bakayım diyerek kapıya yönelir
Sevil : Sonerrrr
Soner : efendim Sevilcim
Sevil : istersen gömleğinide giy,böyle sadece pantolonla biraz garip oluyor
Soner : hey Allahım ya,Doğan telaşla gel deyince ne yaptığımı bilemedim..
Soner hızla giyinip yola çıkar..Yol boyunca ulen Doğan gene abidik gubidik bişey için çağırdıysan vay haline diye söylenir..Yolda bir iki ufak kaza tehlikesi atlatmasına rağmen Doğanın evine varır.kapıyı çalar
Doğan: gel abicim gel,ne yapacağımı bilemedim o yüzden seni aradım
Soner : ne oldu söylesene abicim meraklandırmayı bırak
Doğan : dur abicim anlatacağım , az kendime geleyim
Soner : ne adamsın ya Doğan,hem çağırıyorsun hemde bekle diyorsun , hadi anlat artık
Doğan : Tülay
Soner : anlamadım ne Tülay'ı
Doğan : Tülay diyorum abicim hani vardıya
Soner : ne diyorsun Doğan ya,bunun içinmi çağırdın
Doğan : dinlemiyorsunki abicim, Tülay aradı beni,seni aramadan önce..
Soner : ee napalım yani,hem neden aramış seni
Doğan : abicim bi dinle ya lafımı kesme
Soner : tamam tamam ,ne anlatacağını çok merak ediyorum
Doğan : beni aradı, bu gece intihar edeceğim dedi açık açık, nerde olduğunu söylemedi..
Soner : ne diyorsun sen abicim ya, dalga geçmiştir seninle..
Doğan : ciddiyim ya, sesi çok kötü geliyordu,onu terketmenden sonra bunalıma girmiş iyice,çılgınca konuşuyordu telefonda,ne dediysem dinlemedi beni,konuşup kapattı telefonu.
Soner : yok abicim ya daha neler, kesin dalga geçmiştir seninle, hem madem intihar edecekmiş niye beni değilde seni arıyor
Doğan : ben nerden bileyim abicim,sormayada fırsat olmadı zaten,dedimya konuştu konuştu sonra intihar edeceğim deyip kapattı telefonu..dediğini yapmasın sakın !!
Soner : valla Tülay'ın ne yapacağı belli olmaz biliyorsun,az çektirmedi zamanında bizede, ama intihar bu abicim ..yok yok yapmaz öyle şey,kesin onun yanına gideyim diye öyle demiştir
Doğan : evine gitsekmi acaba kontrol etmek için
Soner : ben gitmem onun evine falan,hele bu saatte Sevil'i evde merakta bırakıp..
Doğan : Sevil'e haber versen durumu, abicim ya yaparsa dediğini bizde sorumlu olmazmıyız,ben vicdan azabı çekmek istemiyorum.
Soner : offf abicim ya ne diyeceğimi şaşırdım, ne zaman rahat uyuyabileceğiz biz, gecenin biryarısı bile sorun çıkıyor ya.beni de endişelendirdin şimdi, hiç sevmiyorum onu ama dediğin gibi ya yaparsa , sonuçta insan hayatı..Sevil'i arasak ne diyeceğiz,inanacakmı bakalım
Doğan : neden inanmasın abicim, ben arar anlatırım durumu,seninle birlikte gideceğimizi falan , olurmu..
Soner : yok ben arayayım,benim ağzımdan duyması daha doğru olur..
Soner telefonunu çıkararak Sevil'i arar...
:::::::::::
devam edebilir:))
13 Mart 2008 Perşembe 15:28
Adsız dedi ki...
hadi bekliyoruz...
13 Mart 2008 Perşembe 15:59
Adsız dedi ki...
Davşanca BBO-73
.....
Soner : yok ben arayayım,benim ağzımdan duyması daha doğru olur..
Soner telefonunu çıkararak Sevil'i arar..Sevil Soner'in aradığını gördüğünde telaşla açar telefonu.
Sevil : ne olmuş hayatım,kötü bişey yok değilmi
Soner : hiç sorma Sevilcim,şimdi söyleyeceklerimi duyunca ne tepki vereceğini bilmiyorum
Sevil : heyecanladırma beni Soner ne oldu söylesene
Soner : nasıl başlasam bilmiyorum, Tülay
Sevil : ne Tülay'ı Soner , ne diyorsun sen
Soner : Tülay diyorum hayatım, Doğan'ı aramış, bunalımamı girmiş ne, intihar edeceğim deyip telefonu kapatmış.Doğan bi gidip bakalım saçma bişeyler yapmasın diyor,bende çekindim yine bir oyun oynuyordur diye..
Sevil : eminmisin Sonercim,Doğan iyi duymuşmu ne dediğini
Soner : evet hayatım,Doğan'ın anlattığı bu,şimdi yanımda telaştan eli ayağına dolanmış durumda volta atıyor evin içinde,bende gidip gitmemek arasında tereddütte kaldım, sana bi sorayım dedim, ne yapmalıyım sence
Sevil : Doğan bu saatte şaka yapaak değilya Sonercim,duyduklarından eminse gidip bi bakın, ne kadar sevmesekte Tülay'ı böyle birşey yapmasını istemeyiz,ama dikkatli olun banada haber verin vardığınızda,dur ya hatta bende geleyim
Soner : saat geç,çocuklarda yalnız kalacak Sevilcim,biz gidip bi bakalım madem, oraya vardığımızda ararım ben seni olurmu
Sevil : haklısın hayatım,siz gidin, ama beni merakta bırakmayın
Tamam diyerek kapatır telefonu Soner, Doğan'a hadi gidelim bakalım şuna der...Birlikte çıkarlar evden,Soner yol boyunca ne bu Tülay'dan çektiğim diye söylenir durur ve gaza yüklenir, Doğan çok hızlı gidiyorsun abicim ya yavaşla biraz,şimdi kaza yapacağız diye uyarsada Soner dellenmiştir bikere Doğan'ın ne dediğini bile duymaz...
devam edebilir:)
13 Mart 2008 Perşembe 16:51
Davşanca BBO-74
.......
Doğan çok hızlı gidiyorsun abicim ya yavaşla biraz,şimdi kaza yapacağız diye uyarsada Soner dellenmiştir bikere Doğan'ın ne dediğini bile duymaz...
Soner bir yandan söylenip durmakta bir yandan da gaza yüklendikçe yüklenmektedir.Doğan iyice korkmaya başlamıştır Soner'in hızlı gitmesinden,Soner'e yavaşlaması için hem bağırmaktadır hemde koltuğa sımsıkı yapışmıştır.Keskin virajları son sürat geçen Soner ileride bekleyen trafik ekiplerini bile farketmeden yanlarından o hızla geçer gider.Ekipte hemen onların peşine takılır haliyle,Soner trafik polislerinin kendilerini takip ettiğini bile algılamamıştır hala, öyle konsantre olmuşturki Tülay'a kızgınlığyla,sadece önüne bakmaktadır.Doğan polisin peşlerine düştüğünü farkettiğinde yavaşlaması için Soner'i uyarır,Soner den ses gelmeyince kolundan dürter
Doğan : yavaşla abicim ya,bak polis peşimizde
Soner Doğanın kendisini sarsmasıyla kendine gelir
Soner : ne diyorsun abicim ya ,yetişmeye çalışıyorum işte
Doğan : onu demiyorum abicim,bak peşimizde polis var
Soner aynadan geriye baktğında
Soner : haddiii nerden çıktı şimdi bunlar
Doğan : okadar hızlı gidersen olacağı bu abicim,şimdi yavaşlada kenara çek,daha fazla başımızı belaya sokmayalım,olanları anlatırız polise
Soner : tamam abicim tamam çekiyorum.
Soner yavaşlar ve kenara çekip durur.Poliste hemen arkalarında durur,araçtan inen polis onlara doğru yaklaşır yavaş yavaş,bir eli silahındadır.Yanlarına geldiğinde camı tıklatır açması için,Soner camı açarak
Soner : buyrun memur bey,hızlı gittiğimizin farkındayız ancak
Polis : hız limitinin üç katıyla gidiyordunuz beyfendi,lütfen ehliyetinizi ve ruhsatınızı verip araçtan inermisiniz
Soner : memur bey acelemiz var ,durum sandığınız gibi değil,bakın anlatayım
Polis : lütfen araçtan inin, alkol muayenesi yapamamız gerekiyor
Soner : bakın memur bey biyere yetişmemiz gerekiyor,geç kalırsak birinin hayatı tehlikeye girecek,isterseniz sizde bizimle gelin,ceza yazacaksanız bile oraya yetiştikten sonra yazarsınız
Polis : anlamadım,nasıl yani,kimin hayatı tehlikede
Soner : bakın memur bey,bir arkadaşımız yanımdaki arkadaşa telefon edip intihar edeceğini söylemiş ona yetişmeye çalışıyoruz,lütfen geç kalmadan gidelim
Polis : bu yeni bir numaramı yoksa cezadan kaçmak için
Soner : olurmu memur bey,diyorumya sizde bizimle gelin,doğrumu yanlışmı görürsünüz..
Polis :(kısa bir müddet düşündükten sonra) buyrun o zaman ekip otosuna birlikte gidelim,aracınızı iyice sağa çekip kilitleyin,dönüşte alırsınız,ama yalan söylüyorsanız eğer başınız büyük belada bilginiz olsun.
Soner : tamam memur bey ama ya çalınırsa
Polis ekip otosundaki diğer polisi yanına çağırarak orada beklemesini söyler ve Soner ile Doğan ile birlikte polis otosuna binerek yola koyulurlar.Polis yavaş gitmektedir.
Soner : lütfen memur bey durum acil,daha hızlı gidemezmiyiz,geç kalırsak biri canına kıyacak..
Polis Soner'in kararlı konuşmasından etkilenir ve durum gerçekten acil galiba diyerek sirenleride çalıştırarak gaza basar..
Tülay'ın evine vardıklarında kapıyı polis çalar ama açan olmaz,içeriden müzik sesi gelmesine rağmen kapıyı açan olmayınca
Soner : kapıyı kıralım
Polis : çelik kapıyı nasıl kırmayı düşünüyorsunuz beyfendi
Soner : ne bilim ben,ne yapcaz peki
Polis hemen merkeze telsizle haber verip durumu bildirir,çilingir ve ambulans ister olay yerine acil olarak...
Polis,Soner ve Doğan kapı önünde telaşlı bekleyişini yarım saat kadar sürdürür,yarım saat sonra 2 polisle birlikte bir çilingir gelir,gelen polisler ambulansa haber verildiğini yakında burada olacağını söyler.Çilingir kapıyı açtıktan sonra hepsi hızla içeriye girer.Salona baktıklarında Tülay'ın koltukta baygın halde olduğunu görürler,sarsıp kendine getirmeye çalışsalarda işe yaramaz,polis telsizle ambulansın nerede kaldığını sorar telaşla,birkaç dakikaya kadar orada olacağını söyleselerde,ya geç kalırsak korkusu kaplar hepsini..polislerden birine dışarıda ambulansı beklemesini söyler,onlarda Tülayı kendine getirebilmek için çabalar ama nafile..Aradan geçen 5 dakika saatler gibi gelmiştir hepsine, dışarıda bekleyen polis ambulans gelince hemen içeriye götürür onları, ilk müdehaleyi yapıp hemen sedyeye koyarlar ve ambulansa bindirirler,Soner Doğan ve birlikte geldikleri polis ile beraber ekip arabasıyla ambulansı takip ederler..hızla hastaneye doğru yola koyulurlar..En yakın hastanenin kapısından içeriye girdiklerinde hemen acile alırlar,polis doktorlara durumu anlatır...yavaşta olsa hala nabzı atmaktadır,derhal midesi yıkanır ancak hala kendinde değildir..
Soner Sevil'i arayarak durumu anlatır,polislerle birlikte olduğu için ifade verme falan gece gelemeyeceğini söyler..
Tülay midesi yıkanıp müşehade için odaya alındıktan sonra polis Soner ve Doğan'ı ifadesini almak için hastanede polislerin durduğu bölüme götürür..Doğan ve Soner tüm detaylarıyla herşeyi anlatır ve ifadelerini imzalar..evlerine gidip gidemeyeceklerini sorduklarında hayır cevabını alırlar....
::::::::::::::::::::::
devam edecek ama hayırlısıyla yarına inşallah...
13 Mart 2008 Perşembe 18:19
Davşanca BBO-75
....
Polisin gidemezsiniz sözüne Soner itiraz eder,
Soner : evden apar topar çıktım zaten,eşim evde merakla haber bekliyor,neden gidemiyoruz ki ? bizimi sorumlu tutuyorsunuz yoksa ?
Polis : sakin olun beyfendi,sizi sorumlu tuttuğumuz falan yok,sadece gerekli işlemlerin hepsini tamamlamadık,bitirelim gidebileceksiniz,fazla birşey kalmadı zaten ama hanımefendinin yanında kim bekleyecek ? hem arkadaşımız diyorsunuz hemde hastanede öylece bırakıp gideceksiniz.
Soner : evet arkadaşımız ama
Polis : aması ne ?
Soner : benim aram onunla pek iyi değil,iyi anlaşamaıyoruz yani..
Doğan araya girerek tamam memur bey ben beklerim Soner sen gidebilirsin der.Yarım saatlik bir süre sonunda yapılması gereken herşey bittikten sonra Soner Doğan'a teşekkürler abicim,ben artık gideyim,Sevil ölmüştür meraktan,sen bişey olursa beni ararsın diyerek hastaneden ayrılıp eve döner...
Eve girdiğinde Sevil salonda beklemektedir.Telaşla kalkar yerinden ve Soner'e önce sarılır,Soner Sevil'in korkuyla çarpan kalbini hissetmiştir
Soner : sakin ol hayatım,Doğan'ın dedikleri doğruymuş,Tülay'ı hastaneye yatırdık,midesini falan yıkadılar,kendinde değildi ben çıkarken,Doğan hastanede refakatçi olarak kaldı,bir sürü prosedür işte,o yüzden geç kaldım biraz.
Sevil : durumu nasıl peki ,iyileşecekmişmi ?
Soner : doktorlar iyileşeceğini söyledi hayatım merak etme
Sevil : çok şükür zamanında yetişmişsiniz
Soner : evet hayatım öyle, yolda neler oldu bir bilsen, yetişebilmek için hızlı gidiyordum polis takıldı peşimize,onu duruma inandırabilmek için epey uğraştık,Allahtan inandı ve bizi oraya kadar götürdü ve birlikte hastaneye kaldırdık..
Birbirlerine sarılıp bir müddet sessizce otururlar salonda,daha sonra yatmak için odaya çıkarlar ama ikisinide uyku tutmaz,Soner tepişip durmaktadır bir o yana bir bu yana,Soner'in huzursuzluğunun farkında olan Sevil ne diyeceğini bilemediği için sadece ona sarılmakla yetinmiştir.
Soner : ya kötü bişey olsaydı, tamam hiç sevmiyor ve yüzünü bile görmek istemiyorum onun ama ya ölseydi benim yüzümden
Sevil : öyle kötü düşünme hayatım,bak doktorlar iyileşeceğini söylemişler işte
Soner : haklısın Sevilcim ama ..neyse düzelir inşallah
Sevil : düzelir hayatım endişelenme,hadi uyumaya çalışalım biraz,nasıl yapacaksak artık.
Aradan 2 saat geçmemiştir,Soner ve Sevil yarı uykulu yarı uyanık haldeyken Soner'in çalan telefonuyla irkilirler,Soner telaşla fırlar yattığı yerden,hemen telefonuna sarılır,arayanın Doğan olduğunu görünce yüzündeki endişeli hali Sevil de farkeder
Sevil : ne oldu hayatım, kim arıyor
Soner : Doğan arıyor sevilcim
Sevil : eee açsana ne bekliyorsun
Soner : efendim abicim kötü bişeymi oldu ?
Doğan'ın sesi telaşlıdır,kelimeleri bile telaşı yüzünden yarım yamalak söyler,sesindeki ağlamaklı hali sezen Soner
Soner : konuşsana abicim ne oldu
Doğan : abicim çok kötü bişey oldu
Soner : söylesene abicim ya deli etme adamı
Doğan : Tülay abicim,Tülay öldü !!!
Soner Tülay öldü sözünden sonra elindeki etelefonu düşürür,bakışları karşı duvara sabitlenmiş haldedir.
Sevil Soner'i o halde görünce önce korkuyla yutkunur.
Sevil : ne oldu Sonercim
Sonerden cevap alamayınca kolundan tutup sarsar- Sonerrrrrr
Soner sarsılmayla kendine gelince Sevil'e döner,Soner'in gözlerindeki korku ifadesini görmemek mümkün değildir..
Sevil : ne oldu hayatım söylesene,ne bu halin, korkutuyorsun beni
Soner : Tülay ölmüş
Sevil : neeee, ne diyorsun sen
Soner : evet Tülay ölmüş,arayan Doğan'dı..
:::::::::::::
devam edebilir:))
14 Mart 2008 Cuma 14:24
Davşanca BBO-76
....
Gecenin sabaha kavuşmasına az bir süre gelen bu acı haberle sarsılan Soner söyleyecek hiçbir söz bulamaz yanında duyduğu haberle şok yaşayan eşine,sadece boş boş bakmaktadır karşıya.Sevil ne demeliydi ne yapmalıydı,sanki tüm düşünme yeteneğini kaybetmiş haldeydi, tek yapabildiği yaşlı gözlerle sarılmak oldu kocasına,belki bir teselli olur diye..
Soner uzun bir süre öylece bakakalmış daha sonra elleriyle yüzünü ovuşturduktan sonra -benim yüzümden diyebilmişti sadece.
Sevil kocasının kendisini suçlamasına üzülmüş olsada bunun onun hatası olmadığını nasıl anlatabilirdi onu bilmiyordu.
Sevil : senin hatan değil hayatım,nerden bilebilirdin böyle birşey olacağını, hem onu yüzüstü bırakıp gitmedinki,kendi hataları sebebiyle kaybetti herşeyi
Soner : öylemi sence, ama ben olmasaydım böyle olmayacaktı
Sevil : lütfen böyle düşünme hayatım, bak bende zamannında çok acı çektim ama onun yaptığı gibi bir hata yapmadım,demekki o hep yanlış tarafından bakmış herşeye, onun yanlışı senin hatam olmazki
Soner : haklısın hayatım ama ne bileyim,ne düşüneceğimi şaşırdım
Sevil : anlıyorum seni ama böyle kendi hatanmış gibi düşünmen hem yanlış hem de kendini harap etmeni gerektirmiyor..tamam çok kötü bir olay ama kendini suçlama lütfen, ne yapabilirdinki engellemek için
Soner : evet hiçbirşey yapamazdım, onu tamamiyle silmiştim çünkü hayatımdan
Sevil : üzüldüğünü biliyorum hayatım ama mantıklı düşün lütfen,ne sen ne de bir başkası onun öyle birşey yapmasını engelleyemezdi,kafasına koymuş birkere..hem sen onun için elinden geleni yaptın,haberi aldığın anda yardıma koştun ama olmadı kurtulamadı,sevmediğin halde birinin yardımına koştuğun için vicdanın rahat olmalı,kendi hatan olarak düşünmen değil.
Soner : haklısın hayatım...diyerek Sevil'e sarılır sımsıkı.Sen olmasan ben ne yapardım Sevilcim, ben senin gibi güzel kalpli birisini hakedecek ne yaptım.
Sevil o hüzün dolu ortamda elinden geldiğince gülümsemeye çalışarak yaslar başını sevdiği adamın göğsüne..-seni çok seviyorum diyebilir sadece..
Soner : bende seni hayatım, bende seni çok seviyorum...hastaneye gitmelimiyim şimdi acaba,Doğan halledermi yakınlarına haber vermeyi
Sevil : önce Doğan'ı bir ara istersen,o da perişan olmuştur üzüntüden,biliyorsun böyle olaylardan çabuk etkilenen bir yapıya sahip, gerekiyorsa sende gidersin hastaneye
Soner Doğanı arar,Doğanın sesinden perişan oldu zaten bellidir
Soner : Doğancım benimde gelmemi istermisin, Tülay'ın ölüm haberini nasıl vereceğiz yakınlarına,sen tanıyormusun birini
Doğan : sende gel abicim,beni yalnız bırakma burda,ben bir yakınını falan tanımıyorum ama polisler araştırma yapmaya başladı,onlar halleder herşeyi, hem bana neden soruyorsun yakınını, sen benden daha yakındın ona sen bilmiyormusun
Soner : ben nerden bileyim abicim ya, hiç sormadımki
Doğan : iyi halt ettin abicim
Soner : dur doğan saçmalamaya başlama hemen,üzüntüden ne dediğini bilmiyorsun, tamam ben birazdan geliyorum oraya ayrılma biyere.
Doğan : nereye ayrılacağım abicim ya hayretbişeysin, hadi çabuk ol bekliyorum diyerek telefonu kapatır..
Soner : Sevilcim Doğan iyice şaşırmış ne yapacağını bende gideyimde saçma sapan bişeyler yapmasın, bir yakınını bulupta cenazeyi teslim edelim bari, onlar ilgilensin..
Sevil : tamam Sonercim, hızlı sürme arabayı bu haldeyken,seninde başına bişey gelmesin
Soner : tamam canım sen merak etme..
Teşekkür ederim hayatımda olduğun ve desteğin için diyerek öpüp yataktan kalkar,üzerini değiştirip çıkar..Sevil ardından öylece bakakalır, tek düşündüğü son zamanlarda başlarına gelen üzücü olaylardır, Soner'in hafıza kaybı,Tülay'ın intiharı ve ölümü..neler oluyor,neden herşey üstüste geliyor diye düşünür ama hiçbir açıklama bulamaz..
(bir bilse benim yüzümden olduğunu hehehe )
Yataktan kalkıp ikizlerin beşiğinin yanına gidip uyumalarını izler sabaha dek..
Soner hastaneye varmış hemen Doğan'ı bulmuştur.
Soner : varmı bir gelişme, buldularmı bir yakınını
Doğan : evet abicim bulmuşlar,haber vermişler buraya geliyorlarmış
Soner : iyi, kimmiş peki
Doğan : anne ve babası
Soner : hadi ya
Doğan : neden hadi ya
Soner : yok bişey abicim,onlar gelince eski arkadaşı olduğumu falan söyleme sakın, normal arkadaş olarak bilsinler beni, zaten yeteri kadar üzüldüm benim yüzümden oldu diye,birde onlar benim yüzümden oldu diye düşünürse bukadarını kaldıramam.
Doğan : saçmalama abicim ya neden söyleyeyim öyle bişey
Soner : Doğan sen ifadende ne söyledin polise, Tülay'ın benim yüzümden intihara kalkıştığını falan söylemedin dimi ?
::::::::::::::::::::::
devam edecek ama nasipse yarına artık..
14.Mar.2008 17:58:00
14 Mart 2008 Cuma 18:04
Davşanca BBO-77
......
Soner : Doğan sen ifadende ne söyledin polise, Tülay'ın benim yüzümden intihara kalkıştığını falan söylemedin dimi ?
Doğan : saçmalama abicim ya neden öyle bişey söyleyeyim,hem ikimizde aynı yerde değilmiydik sende duydun benim ne anlattığımı.
Soner : evet ya aynı yerdeydik, kafamı kaldı be abicim kusura bakma,seni suçladığım falan yok.
Doğan : ya Soner, Tülay ile bir ara nişanlanyordunuz,davetiyeler bile basılmıştı,şimdi anne ve babası geldiğinde senin Soner olduğunu duyduklarında anlamayacaklarmı sanki
Soner : doğru söylüyorsun , beni görmemeleri lazım,sen karşılarmısın onları kardeşim,ben gidsem sorun olmaz dimi
Doğan : yalnız becerebilirmiyim acaba
Soner : ailesine olanı anlatıp gideceksin sadece abicim ya, nesini beceremeyeceksin,ama benim ismimi söyleme onlara
Doğan : tamam abicim ya kaç bakalım sen,yıktın bütün işi benim üzerime
Soner : biliyorsun ama durumu
Doğan : tamam tamam git bakalım..
Soner hastaneden ayrılıp eve doğru yola çıkar..Sevil evde ikizlerin altını temizlemiş karınlarını doyurmuş,salona indirip arabaya oturmuş ve Efe'yide kaldırıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmiştir, Efe annesi yemek hazırlarken kardeşleri ile oynamakta,kendinceonları güldürmeye çalışmaktadır.
Kapı çalar ,Sevil Efe'ye kapıyı açmasını söyler, Efe kalkıp kapıyı açtığında karşısında babasını görünce kucağına zıplayıp ona sarılır.
Soner : günaydın benim aslan oğlum,ne yapıyorsun bakalım
Efe : karedeşlerimle oynuyorum baba ama öylece bakıyorlar sadece,oyun oynamaktan hiç anlamıyorlar
Soner : onlar daha çok küçük Efe'cim,biraz daha büyüsünler bak nasıl koşacaklar peşinden...annen nerde
Efe : mutfakta babacım,yemek hazırlıyor
Soner Efe'yi öpüp kucağından indirir ve ikizlerin yanına yollar terar,Sevil'in yanına gider.
Soner : kolay gelsin hayatım,yardım lazımmı
Sevil : yok Sonercim sağol,nerdeyse hazır herşey, sen neler yaptın
Soner : hastaneye gittim,anne ve babasına haber vermişler,bende onlara görünmemek için herşeyi Doğan'a bırakıp geldim
Sevil : anlamadım neden görünmemek için
Soner : biliyorsun Sevilcim,bir ara nişanlanmak üzereydim,davetiyeler bile basılmıştı, şimdi benim Soner olduğumu duyunca beni suçlayacaklar diye yani
Sevil (:bir süre düşünür) haklısın hayatım,sorun çıkabilirdi,iyi yapmışsın,Doğan tek başına kaldı yani orda
Soner : evet yalnız,anne ve babasına haber verip çıkacak zaten..iyimi ettim kötümü bilmiyorum hiç ,kafam iyice karıştı ya
Sevil : bunları düşünmeyi bırak artık Sonercim,böyle olması gerekiyormuş oldu,önüne geçemeyeceğimiz şeyler için kendimizi suçlamamız hata olur, hayat devam ediyor.
Soner : haklısın hayatım,bazı şeyler bizim elimize olmadan gelişiyor öüne geçemiyoruz...diyerek Sevil'i öper ve tabakları masaya dizmek için hareketlenir..
İki adımlık mesafede bile tabakları masaya koymadan ikisini elinden düşürüp kırar.Ege sesin geldiği yöne bakıp önce korkmuş gibi bakar ama sonradan gülmeye başlar
Efe : baba bak sana gülüyor
Soner : sana öyle gelmiştir evlat,o daha gülmesini bilmiyor
Efe: valla baba baksana
Soner başını çevirip onlara doğru baktığında Ege nin güldüğünü görünce önce şaşırır sonra Sevil'e işaret ederek - hakikkaten gülüyor ya Sevil.
Seville birlikte onların yanına giderler.
Soner : bak sen kerataya babsının sakarlığına gülüyor
Sevil : çocukları güldüreceğim diye evdeki bütün tabakları kırmayacaksın dimi hayatım
Soner : fena fikir değil aslında Sevilcim
Sevil :Sonerrrrr,şakanın sırası değil
Soner : tamam tamam kızma hemen ,şaka yapıyorum işte
Sevil : sen bütün tabakları kırmadan ben sofrayı hazırlayayım,sende çocuklarla kal.
Soner Efe'yi kucağına alıp oynamaya başlar ama çocuk nasıl oynatılır bilmediği için saçma saçma hareketler yaparak onları eğlendirmeye çalışır.Sevil Soner'in çocuklarla ilgilenmeyi bilmediğini görünce seslenir
Sevil : Sonercim çocuk eğitimi ile ilgili birkaç kitap okusan fena olmaz
Soner : çocuk eğitiminin kitabı olur Sevilcim,hem o kitapları yazanlar kaç tane çocuk büyütmüş çok merak ediyorum doğrusu
Sevil : öyle deme hayatım, onlar bu işin eğitimini almış insanlar,senden daha iyi anladıkları kesin,baksana ne yapacağını bile bilmiyorsun
Soner : aşkolsun hayatım ya, beni cahil yaptın çıktın,tamam çocuk yetiştirmeyi yeni öğreniyor olabilirim ama okadarda cahil değilim
Sevil : cahilsin demiyorum Sonercim,sadece işi kuralına göre yapmak sencede doğru değilmi,hem daha çabuk öğrenirsin herşeyi
Soner : ooff tamam sevil,sen nasıl diyorsan öyle olsun..
Sonerin hareketlerine Efe gülmeye başlar,Ege de pnlara eşlik eder..Efe ve Ege'nin gülmesini gören Soner
Soner : gördünmü bak hayatım bu işi bilmiyorum ama çocuklar bana gülmekten kendilerini alamıyor
Sevil : halin okadar komikki hayatım kim olsa güler
Soner : sen öyle san Sevilcim, ama Eda varya aynı sen
Sevil : nasıl yani aynı ben
Soner : baksana bakışları nasıl ciddi,hiç gülmüyor,tıpkı sen yani
Sevil : annesi gibi ciddi ve hanım hanımcık bir kız olacak işte fenamı hayatım
Soner : tabi tabi, sen şuna inatçı olacak desene
Sevil : çocukların önünde başlamayalım istersen Sonercim,ne dersin..
Soner : bak gördünmü,söyleyince kızıyorsun hemen...
Sevil : lütfen Soner, hadi kahvaltı hazır gelin bakalım, Efe ellerini yıkadın dimi oğlum,Soner sende ikizlerin arabasını buraya getirirmisin....
::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir:)
15 Mart 2008 Cumartesi 14:19
Davşanca BBO-78
...........
Yorucu ve üzüntülü geçen bir gecenin ardından ailecek kahvaltı yaptıktan sonra Soner masayı toplamak için kalkar ama
Sevil : tamam hayatım ben toplarım sen çocuklarla oyna,onları güldürmeyi başarıyorsun
Soner : hafiften dalga geçer gibi bir ifade sezinledim Sevilcim..
Sevil : olurmu hiç öyle şey hayatım neden dalga geçeyim,güldürdüğün yalanmı yani
Soner : peki hayatım sen öyle diyorsan..
Soner çocukları alıp salona geçer ve yapabildiğince oynamaya çalışır.Bir müddet sonra yorulup çocukları Efe'ye bırakıp televizyonu açar,ne var ne yok diye kanalları zaplarken haber kanallarından birinde düşen bir uçakla ilgili haberde takılı kalır.Kazadan kurtulan olmamıştır,spiker ölenlerden kimliği tespit edilenleri saymaktadır.Soner genemi düşen uçak diye söylenir kendi kendine,Sevil Soner'in söylenmesini işitmiş ama ne dediğini anlayamamıştır
Sevil . ne oldu hayatım,ne söyleniyorsun kendi kendine
Soner : sorma Sevilcim ya , uçak düşmüş yine
Sevil : ciddimisin,nerde olmuş kaza
Soner Türkiyede olmuş hayatım,Amerika'dan gelen bir uçak
Sevil : üzüldüm şimdi ya,Allah sabır versin ailelerine, çok ölen varmıymış
Soner : 75 kişi dedi spiker en son,şimdide kimliği belirlenenleri sayıyorlar.
Soner pür dikkat ölenlerin ismini dinlemektedir,Ceyhun'un ismini duyunca önce o değildir diye düşünür ama içine kurt düşer yinede
Soner : Sevilcim
Sevil : efendim Soner
Soner : bu kılkuyruk nerdeydi
Sevil : ne oldu Soner ,nerden aklına geldi şimdi o
Soner : sen söyle ya nerdeydi o
Sevil : en son Amerikaya gidiyorum demişti,biliyorsun sende,birdaha haber almadım zaten,amann boşver bizi ilgilendirmiyor hayatım
Soner : Amerikada olduğuna eminmisin
Sevil : dedimya hayatım en son oraya gitmişti
Soner : Sevil
Sevil : ay ne var Soner,söylesene
Soner : hayatım bişey dicem ama
Sevil : gene ne diyeceksin Soner
Soner : az gesene buraya hayatım
Sevil : işim var Soner görüyorsun
Soner : boşver şimdi işi,gel sen
Sevil : off Soner ne var,ne diyeceksin bakalım
Sevil işini bırakıp Soner'in yanına gider, Soner Sevil'i elinden tutup koltuğa oturtup televizyonu işaret eder...
:::::::::::::::::::
devam edebilir:)
15 Mart 2008 Cumartesi 17:21
Sevil ise şaşkın ve şok halinde Ege diyerek olduğu yerde donup kalmıştır...
Yaşadığı şokun etkisiyle sağına soluna bakınan Sevil ne yapacağını şaşırmıştır, aklına Soner gelir ve hemen cep telofonuna sarılıp onu arar
Soner telefonu açtığında efendim bile diyemeden Sevil'in korku dolu telaşlı sesiyle karşılaşır
Sevil : So so Soner, çok kötü bişey oldu hemen bizi bıraktığın yere gel , çok çabuk
Soner : sakin ol hayatım ne oldu söylesene
Sevil : Ege yok
Soner : nası yani Sevilcim, Ege neden yok
Sevil : şimdi anlatamam hayatım çabuk gel
Soner : tamam hemen geliyorum siz olduğunuz yerde durun
Soner Doğan'a Sevilin aceleyle onu çağırdığı söyleyip çıkar..
Sevil ne yapacağını ne düşüneceğini şaşırmış halde olduğu yerde kalmıştır..polis, polise haber vermeliyim hemen..
Hemen polisi arayıp olayı anlatır ve gelmelerini ister..bir müddet Sonra zaten uzakta olmayan Soner gelir..
Sevil o gelir gelmez hemen kollarına atılıp ağlamaya başlar
Sevil : Ege yok hayatım (titreyen bir sesle)
Soner , Sevil'in sözleriyle telaşa kapılıp önce arabaya bakar ve neler olduğunu sorar, Sevil kendini toparlabildiğince anlatır herşeyi.
Sevil : Efe'yi yerden akldırmak için 1 dk ayrıldım geri döndüğümde arabada yoktu Soner, ne oldu anlamadım
Soner hemen polise haber verelim dediğinde Sevil ben çoktan haber verdim nerdeyse burda olurlar diye cevaplar..
ikiside şaşkın halde oldukları gibi kalmışlardır, ne düşüneceklerini ne yapacakları bilemez haldeyken polis gelir.
Sevil herşeyi anlatır ve ne olur bulun bebeğimi diye yalvarır yaşlı gözleriyle..okadar korku içindedirki Sevil,Sonerin koluna sımsıkı yapışmıştır ,olduğu yere yığılıp kalmamak için.Soner nekadar dirayetli görünmeye çalışsa da en az Sevil kadar endişelidir.
Polis ile birlikte karakola gidip ifade verirler..Polis tamam biz gerekeni yaparız, haber aldığımızda siz bilgi veririz diyerek eve yollar onları..
Sevil ve Soner eve vardıklarında, korkuyla ne yapacaklarını kimden yardım isteyeceklerini bilemeden beklemeye çalışırlar, tek umutları polisten gelecek müjdeli bir haberdir.İkiside kimin neden böyle birşey yapacağını düşünmeye çalışsada akıllarına hiçbirşey gelmez..bir düşman ? , kendilerinden intikam almak isteyen biri ?
her açıdan düşünmeye çalışmışlardır ama ne bir düşmanları nede çocuklarını kaçıracak kadar kızdırdıkları biri yoktur.(onlara göre tabi :) )
( 2 saat sonra )
Belki bir haber gelir diye telaşa sokmamak için ailelerinede haber vermemişlerdir durumu, ama zaman geçtikçe korkuları artmıştır.Sevil haber vermeliyiz belki onlar bişey yapabilirler diye ısrar eder Soner'e.Soner çaresiz durumda oldukları için kabul eder Sevil!in teklifini..herkes olayı duyunca akın eder eve, Doğan herzamanki gibi Sevil ve Soner den daha telaşlı gelmiştir eve.
Halil bey kim nasıl yapar bunu benim torunuma diye öfkeyle söylenmekte,Esma hanım ise durumu daha da zorlaştırmaması için ona çıkışmaktadır..
Herkes birşeyler yapmak istemekte ama ne yapacaklarını bilemediklerinden eli kolu bağlı sessizce evde beklemektedir,polisten gelecek haberi..uzun bekleyişten sonra telefon çalar, Soner fırlar hemen yerinden ,arayan polistir ve bir gelişme olmadığını söylemektedir, onlara bir haber gelip gelmediğini,fidye için arayan olup olmadığını sormak için aramışlardır..Soner telefonu kapattığında yüzü sapsarı olmuş halde döner evdekilere, polisin aradığını ve henüz bir haber olmadığını söyler herkese.Sevil o ana kadar zaten ağlamaktan bitap düşmüştür, hala bir haber olmadığını duyunca bayılacak gibi olduysada Soner'in ona sarılışı biraz olsun içini ısıtmıştır..Korkma hayatım bulacaklar oğlumuzu diyerek sarılmıştır Soner..
vakit epey ilerlemiş,Sevil Efe'yi yatırıp tekrar salona inmiştir..Herkes endişeyle beklemekte,kimse ne diyeceğini bilemediği için ortama sessizlik hakim olmuştur, sessizliği bozan tek şey Sevil'in engelleyemediği ağlayışıydı..Herkes destek olmak için birşeyler söylemeye çalışıyordu ama nafile..
(saat 02:30 civarı)
Sevil ağlamaktan bitkin düşmüş ve başını kocasının omzuna yaslayarak iyi bir haber geleceği ümidiyle beklemekteydi..
(saat 02:45)
Sevil'in çalan cep telefonuyla irkilir herkes..Sevil telaşla alır telefonu eline, arayan telefonda kayılı biri değildir.Sevil kayıtlı olmayan bir numara olduğunu görünce telaşla Soner'e bakar açmalımıyım dercesine.Soner ver ben konuşayım diye elini uzatır ama Sevil kendisi açar telefonu..titreyen bir sesle - efendim der.
Karşısındaki kısa bir sessizlikten sonra
- benim Sevil , Ceyhun..
Sevil şaşırmıştır,önce ne cevap vereceğini bilemez ama kendini biraz toparlayınca neden aradığını sorar.
Ceyhun : ne kadar güzel bir bebeğin var Sevil !!!!
Sevil : anlamadım ne diyorsun sen
Ceyhun : adını ne koydunuz
Sevil o an anlamıştır bebeği kaçıranın Ceyhun olduğunu,yerinden fırlayı bağırmaya başlar nerde bebeğim diyerek.Evdeki herkes ayaklanır birden....
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
(kaçırılmanın özeti)
Ceyhun Sevil'den aşkına karşılık bulamayınca kendi içinde yaşamaya başlamıştır aşkını,zaman ilerledikçe iyice saplantıya dömüştür bu durum,günler geçtikçe aslında Sevil'inde onu sevdiğini ama Soner yüzünden kavuşamadıklarını düşünmeye başlamış ve kendince Soner'e acı çektirmek için aylarca onları izlemiştir, Amerikaya gidiyorum yalanıyla izini kaybettirmiş ve dışarıda oldukları her dakika peşlerinde olmuştur bir gölge gibi..Soner'e verebileceği en güzel cezanın bebeği kaçırmak olduğu düşünmüş ve yakaladığı ilk fırsatta planını uygulamıştır......
bşkn
21 Mart 2008 Cuma 20:51
Davşanca BBO
...............
Ceyhun'un son telefonuyla yerinin tesbit edilmesiyle polisler hemen oraya doğru yola çıkarlar, ekip otosunda Soner ve Sevil de vardır.Sevil ve Soner korku içindedir ama en azından Ege'nin nerde ve kiminle olduğunu artık bildiklerinden endişeleri azalmasa bile rahatlamışlardır..
Soner yol boyunca Ceyhun'u yakaladığında ona yapacakları planlamaya çalışmıştır,bir yandan da endişesinden dolayı kendisine sımsıkı sarılan eşini teselli etmeye çalışmıştır..
Tespit edilen yere ulaştıklarında polisler binanın çevresini sarmışlardır, Sevil Soner ve iki polis binaya girerler, sadece iki katlı bir binadır,ilk katında oturanlar siren seslerini duyduklarında kapıya çıkmışlardır hemen, polisler üst katta kimin oturduğunu sorduklarında yeni taşınan biri olduğu için tanımadıklarını söylerler,Soner yukarıya doğru yöneldiğinde polis onu durdurur ve kendisi önce çıkar merdivenlerden..Dairenin kapısına geldiklerinde kapıda bir notun asılı olduğunu görürler..Notta " polisiye film seyretmenin avantajları, beni bulacağınızı bildiğimden sizden önce ayrıldım,misafirpervelik gösteremediğim için kusura bakmayın " yazmaktadır..Tam o sırada Sevil'in cep telefonu çalar,Sevil telaşla tefonu açar,arayan yine Ceyhun'dur.
Sevil : bunu bana neden yapıyorsun Ceyhun, ne istiyorsun ufacık çocuktan,ne olur bana geri ver bebeğimi
Ceyhun : demekki notumu aldınız Sevil,umarım kızmamışsınızdır bana
Sevil : ne istiyorsun söyle
Ceyhun : seni hayatım seni, sana şimdi bir adres vereceğim ama yalnız geleceksin, eğer yalnız gelmezsen bir daha bebeğini göremezsin, aramamda seni birdaha
Sevil : (kısa bir süre duraksar) tamam nasıl istiyorsan öyle olsun yalnız geleceğim ama bebeğimi geri vereceksin
Ceyhun : sen gel de düşünürüz Sevil..(gelmesi gereken adresi Sevil'e söyler ve kapatır)
Soner Sevil'in elinden telefonu almak için uzanır ama Ceyhun çoktan kapatmıştır telefonu..Sevil Ceyhunun ona söylediklerini aktarır Soner'e ve polislere..
Sevil : yalnız gitmeliyim hayatım,yoksa Ceyhun vazgeçmeyecek
Soner : olmaz öyle şey bende geliyorum
Sevil : yapma Soner , yalnız gitmediğimi anlarsa birdaha aramayacakmış,bebeğimizide geri vermeyecekmiş
Soner : Sevilcim seni nasıl yalnız gönderirirm o bebek kaçıran adamın yanına
Sevil : bunu yapmak zorundayım Soner, başka çaremiz yok
Polis Sevil'e dönerek verdiği adresi ister, kendisi oraya gitmeden önce kılık değiştirmiş sivil polis yollayacaklarını söyler.Sevil bir tehlike yaratabilir,Ceyhun farkedebilir tedirginliği içinde olsada başka çaresi olmadığından kabul eder.Polis merkeze haber vererek gerekli önlemlerin alınmasını söyler ve verilen adresin nerede nasıl biryer olduğunu sorar...1-2 dakika sonra merkezden gelen haberler iyi değildir, verilen adres fazla bir yerleşim olmayan ücra bir yerdir,gönderilecek sivil polislerin farkedilme olasılığının yüksek olması herşeyi altüst etmiştir ama yine de risk almak zorunluluğu olduğundan fazla yaklaşmadan oranın güvenliğinin sağlanmasını ister..Polis Sevil'e dönerek riski anlatır ve dikkatli olması gerektiğini söyler.Çağırılan taksiye binerek Ceyhun'un verdiği adrese doğru yola çıkar..Soner karısını o canavarın yanına yalnız yolladığı için içi içini yemektedir ama elinden birşey gelmediği için öylece kalakalmıştır,polise bizde gitmeliyiz diye ısrar etse de polis riski yüksek o yüzden biz uzaktan takip edeceğiz,fazla yaklaşamayız diyerek Soner'i yatıştırmaya çalışır.Birlikte ekip otosuna binerek oradan ayrılırlar..
Sevil bindiği takside yol boyunca Ceyhun'u nasıl ikna edeceğini düşünür ama çözüm olabilecek hiçbirşey bulamaz..
Sonunda verilen adrese ulaşır,etraf boştur,sadece birkaç baraka tarzı ev vardır,taksiden iner ve Ceyhun'un hangi evde olduğunu görebilmek için sağına soluna bakınır,o sırada Hoşgeldin Sevil diyerek Ceyhun çıkar evin birinden, Sevil korkuyla yutkunur ve ona doğru yürümeye başlar..
devam edebilir:)))
25 Mart 2008 Salı 14:51
Adsız dedi ki...
Davşanca BBO-77
.......
Sonunda verilen adrese ulaşır,etraf boştur,sadece birkaç baraka tarzı ev vardır,taksiden iner ve Ceyhun'un hangi evde olduğunu görebilmek için sağına soluna bakınır,o sırada Hoşgeldin Sevil diyerek Ceyhun çıkar evin birinden, Sevil korkuyla yutkunur ve ona doğru yürümeye başlar..
Bir an önce koşup bebeğine kavuşmak için can atmaktadır ama Ceyhun'dan korkusuna ağır adımlarla ilerler ona doğru,bir iki adım kala Ceyhun durmasını söyler.
Ceyhun : sana yalnız gelmeni söylemiştim Sevil
Sevil : söylediğin gibi yalnız geldim
Ceyhun : eminmisin Sevil, peki bunun aksini ispatlarsam sana
Sevil : saçmalama Ceyhun,yalnız geldim işte
Ceyhun : o senin söylemen Sevilcim ama şu ilerideki sivil polisler senin sözlerinle çelişiyor..son iki saattir etrafta dolaşıp duruyorlar,polis olduklarını anlamamak için cahil olmak lazım..
Sevil : ben kimseye haber vermedim Ceyhun, lütfen bebeğimi görebilirmiyim, o iyi değilmi
Ceyhun : evet o iyi ama polise haber vereceğini tahmin ettiğim için şuan burada değil,sadece benim ve bir kişinin daha bildiği biryerde..
Sevil : bunu bana neden yapıyorsun Ceyhun,seni sevmediğimi güzel bir dille söylemiştim, sana ümit vermedimki beni suçluyorsun,lütfen bebeğim nerde söyle, ufacık bebekten ne istiyorsun,onu bırak konuşalım..
Ceyhun : ondan birşey istemiyorum Sevil , senden ve o kocan olacak adamdan istiyorum..
Sevil : ne istiyorsun söyle
Ceyhun : ondan boşanıp benimle evlenmeni istiyorum
Sevil : ben Soner'i seviyorum Ceyhun,nasıl böyle birşey istersin, seni sevmediğimi ve istemediğimi bile bile
Ceyhun : olsun Sevilcim zamanla beni tekrar seversin,tıpkı eski günlerdeki gibi, ben beklerim..
Sevil : seni sevdiğimide nerden çıkardın, eskiden seninle bir iki sefer çıktım diye seni seviyormu olmam gerekiyor..
Ceyhun : evet Sevil, beni seviyordun ama Soner ortaya çıktı ve herşeyi bozdu, o olmasaydı şimdi seninle evli olan ben olacaktım..
Sevil : hayır Ceyhun, sen herşeyi kendince yorumluyorsun, ben sana seninle evleneceğim veya seni seviyorum demedim,sadece yakın arkadaştık okadar, lütfen fazla uzatmadan ve herşeyi berbat etmeden bebeğimin yerini söyle
Ceyhun : olmaz Sevilcim, bana Soner'den boşanacağını ve benimle evleneceğini söylemeden bebeğini vermem..
Sevil gözyaşlarına hakim olamaz ve Ceyhuna yalvarır bebeğini geri vermesi için ama Ceyhun hep aynı şeyleri söylemektedir..
Onlar tartışırlarken uzakta beklemekte olan Soner dayanamaz ve ekip otosundan inerek onların yanına doğru koşmaya başlar,polis engellemek ister ama başaramaz..
Ceyhun : söylemiştim sana yalnız gelmediğini,bak kim geliyor
Sevil arkasına doğru dönüp baktığında hızla koşmakta olan Soner'i görür,herşeyi bozmasından çekindiği için oda ona doğru gider ve Ceyhun'a birşey yapmaması için kolundan tutup engeller..
Soner : bırak beni Sevil, şunu parçalayayım
Sevil : dur soner lütfen, Ege burda değil,nerde olduğunu sadece o biliyor, eğer kötü bişey yaparsan bebeğimizi göremeyiz,lütfen sakin ol, bu sorunu çözeceğim
Soner : yapma hayatım o sadece ölmeyi hakediyor
Sevil : ama bebeğimizi düşün hayatım,ona saldırman durumu daha da zora sokar,bırak ben konuşayım
Soner : laftan anlamazki o bırak ben konuşturayım onu
Sevil : hayır Soner, seni dinlemez bile..ne olur bebeğimiz ve benim için sakin ol..
Soner Sevil'in yalvarmasına daha fazla dayanamaz ve peki der, birlikte Ceyhun'un yanına giderler..Sevil Soner'e konuşmaması ve bir hareket yapmaması için yalvarır gözle baktıktan sonra tekrar Ceyhun'a dönerek aynı sözleri tekrarlar - lütfen bebeğimin yerini söyle
Ceyhun : söyledimi kabul edersen söz veriyorum bırakacağım onu
Soner :(dayanamaz) ne istiyorsun banada söyle
Ceyhun : Sevil'e söyledim,sen karışma
Soner, Ceyhun öyle söyleyince atılıp boğazına sarılmak için hamle yapar ama Sevil ondan daha hızlı davranıp kolundan sımsıkı yapışır ve geriye doğru çeker Soner'i...
Soner : (Sevil'e dönerek) ne istiyor bu cani
Sevil nasıl söyleyeceğini bilememektedir ama söylemesi gerektiğininde farkında olduğu için Soner'i kolundan tutarak biraz uzağa götürür.
Sevil : Sonercim söyleyeceğim ama sakin olacağına söz ver tamammı
Soner : nasıl sakin olabilirim hayatım baksana şunun yaptığına
Sevil : lütfen Soner söz ver
Soner : tamam Sevil sırf senin ve bebeğimizin hatrı için sakin olacağım..
Sevil : Ceyhun iyice delirmiş durumda, şey diyor
Soner : lafı geveleme hayatım ne diyor çabuk söyle
Sevil : nasıl söyleyeceğimi bir bulabilsem,söylediğim anda delireceksin sende, bak söz verdin söylediğimde sakin olacaksın, ne olur herşeyi dahada berbat etme
Soner : tamam Sevil hadi söyle artık,yoksa onun yanına gidip ben söyleteceğim ona
Sevil : tamam Soner söyleyeceğim, Ceyhun onunla evlenmem karşılığında bırakacakmış bebeğimizi
::::::::::::::::::::
devam edecek:))
25 Mart 2008 Salı 16:01
Davşanca BBO-78
...........
Sevil : tamam Soner söyleyeceğim, Ceyhun onunla evlenmem karşılığında bırakacakmış bebeğimizi
Soner bunu duyduğunda fırlayıp Ceyhunu parçalamamak için zor zapteder kendini, eğer öyle birşey yaparsa hem Ege'ye hemde Sevil'e kötü birşey yapar endişesi sinirinin önüne geçer..Sevil Sonerin sessiz halini görünce korkuya kapılır Ceyhun'a saldıracağı endişesiyle..
Soner : kokrma hayatım ,söz verdim,sizi tehlikeye sokacak bir hareket yapmayyacağım ama bana müsade et konuşayım onunla
Sevil : lütfen Soner , o kendinde değil,aklını kaçırmış durumda, şimdi ters birşey söyler,sende sinirli birisin dayanamaz kavga çıkartırsın
Soner : hayatım, söz konusu olan bebeğimiz ve sensin, sizi tehlikeye atarmıyım hiç,sakince konuşacağım söz veriyorum
Sevil Soner'in sakin olduğunu görüyor ama birden dellenmesinden korkuyordur, istemesede konuşmasına izin vermekten başka çare yoktur, Soner ne olursa olsun konuşmaya kararlı görünüyordur.Peki der
Soner Sevil'den oluru alınca Ceyhun'a dönüp ona doğru bir iki adım atmıştır ki Ceyhun arkasında sakladığı tabancayı çıkrıp Soner'e doğru yöneltir..Tabancayı gördüklerinde sivil ve resmi tüm polisler onlara doğru hareketlenip evin çevresini kuşatır.
Amir : tabancayı bırak,kimseye zarar gelmeden çözelim bu işi
Soner tamam sorun yok konuşacağım der gibi işaret yaptıktan sonra Ceyhun'a doğru yürümeye devam eder.Sevil'de onun yanına hareketlendiğinde gelmemesi için işaret eder.Sevil tabancasıyla Soner'i hedef alınca korkusu dahada artar,Soner'in gelme işaretine yaşlı gözlerle yalvarırcasına bakar..
Soner kararlı adımlarla Ceyhun'un yanına gelir
Soner : senin sevgi dediğin bu mu ? sevdiğin kadına acı çektirmek mi ?, görmüyormusun onu nasıl üzdüğünü,istersen beni vur ama ona çektirdiğin acıya son ver,lütfen..istersen ayaklarına kapanıp yalvarmaya hazırım
Ceyhun : sen yeniden ortaya çıkmasaydın bunlar olmayacaktı, beni seviyordu ama sen gelince onun aklını karıştırdın
Soner : eğer seni gerçekten evlenecek kadar sevmiş olsaydı benimle evlenirmiydi, eskiden ona okadar acı çektirmeme rağmen beni hala sevdiği için evlendi,sevmemiş olsa evlenirmiydi, sevgi senin şuan yaptığın gibi kazanılmıyor,sadece acı çektiriyorsun bizlere..bunca yaptığın şeyden sonra onun seni sevebileceğini ve mutlu olabileceğinimi umuyorsun..lütfen bırak bebeğimizi ve bu acıya son ver
Ceyhun : peki sen onun sevgisi için ölmeye hazırmısın
Soner : onu ölümü göze alacak kadar sevmemiş olsam şuan namlunun ucunda dururmuydum sanıyorsun
Ceyhun : göreceğiz bakalım sözünde duran birimisin diyerek tanancayı Soner'in alnına dayar.
::::::::::::::::::::
devam edecek:))
25 Mart 2008 Salı 17:23
Davşanca BBO-79
...........
Ceyhun : göreceğiz bakalım sözünde duran birimisin diyerek tanancayı Soner'in alnına dayar...
Ceyhun bu hareketinden sonra polislerin ve Sevil'in oraya yaklaştığını görünce
-gelmeyin (diye bağırır),yoksa ateş ederim..
Ceyhun öyle bağırınca herkes olduğu yerde donar kalır..
Ceyhun : evet Soner nerde kalmıştık, ölmeye hazırmısın sevgin için
Soner : senden korktuğumu sanıyorsan yanılıyorsun,tek korkum Sevil'e ve bebeğime zarar gelmesi..
Ceyhun ve Soner uzun süre birbirlerinin gözlerine bakar,Soner'in kararlı bakışlarından etkilenen Ceyhun silahı yere doğru indirip yaşlı gözlerle onlara bakan Sevil'e çevirir gözlerini, " ne olur bizi rahat bırak " dercesine bakışını görünce anlarki Sevil'i nekadar severse sevsin o Soner'e aşıktır..Soner'e doğru yaklaşıp kulağına bebeğin yerini söyler ve gitmesini ister,Soner arkasını dönüp yanından uzaklaşır,Sevil'in yanına geldiğinde korkudan titremekte olan eşine sarılıp herşeyin yoluna girdiğini ve Ege'nin yerini bildiğini söyler.Arkalarına dönüp baktıklarında polise teslim olan Ceyhn'un götürülüşünü izlerler.Daha sonra bindikleri polis arabasıyla Ceyhun'un verdiği adrese doğru yola çıkarlar.Sevil hala yaşadığı korkunun tesiriyle sımsıkı sarılmış ve ağlıyordur,Soner herşey düzeldi hayatım endişelenme diyerek teselli etmeye çalışsada yaşadığı korkuyu o da atamamıştır üzerinden..Yol boyunca ikiside söyleyecek birşey bulamaz,sadece Ege'ye kavuşmanın heyecanı içindedirler..Ege bebeği bulunduğu yerden alıp evlerine döndüklerinde evde beklemekte olan herkes bir anda çevrelerini sarar ve neler olduğu konusunda soru yağmuruna tutarlar..Sevil kucağında Ege ile koltuğa oturup sevip koklamaktadır gözyaşlarına hakim olamadan..Soner herşey geçti hayatım evimizdeyiz artık diyerek eşine sarılır...uzunca birsüre böyle geçtikten sonra, olan herşeyi evde bulunanlara anlatırlar, saat epey ilerledikten sonra herkes evine dağılır..Yatma vakti geldiğinde Soner Efe'yi odasından alıp aralarına yatırır,ikizlerin beşiğinide yataklarının yanına kadar yaklaştırırlar..Çocuklarının uyuyuşlarını seyre dalmışlardır,bir ara Sevil Soner'e dönerek
Sevil : Ceyhun silahı sana doğrulttuğunda öyle korktumki
Soner : herşey geçti hayatım,artık bunları düşünme lütfen,bak evimizde hepbirlikteyiz (sevilin saçlarını okşayarak)
Sevil yaşadığı korkuyu Soner'in teselli dolu sözleriyle atlatmıştır artık, sevgi dolu gülümsemesiyle karşılık verir
Sevil : peki ne söyledin Ceyhun'a da ikna oldu
Soner : bişey söylemedim
Sevil : anlamadım, bişey söylemedin de nasıl ikna oldu peki
Soner : sevdiğin kadın için ölmeye hazırmısın diye sordu, bende seni nekadar çok sevdiğimi bakışlarımla anlattım..
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
kaçırılma olayının son perdesi:)))
Değerli dostlarım gösterdiğiniz sabır için teşekkür ediyorum, umarım geçirttiğim stresli dakikalar için beni bağışlarsınız...
Saatin mesaimin bittiği zamanı işaret ettiği şuan da sizlere güzel ve keyifli bir akşam diliyorum gülümsemelerin ışığında..
Şu fani dünyada sıkıldığınız tek şey çok mutlu olmak olsun dostlarım..
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın...
25 Mart 2008 Salı 18:14
Davşanca BBO-80
......................
Son aylarda yaşadıklarıyla iyice bunalan Soner ve ailesi kendilerine gelebilmek için en iyi şeyin tatile çıkmak olduğuna karar veriler ve oturup nereye gidecekleri konusunda fikir alışverişinde bulunurlar..
Soner denize kıyısı olan bir yere gitmeyi istemekte Sevil ise daha sakin kafa dinleyebilecekleri bir yere gitmeliyiz diye itiraz etmektedir.Soner de biraz düşündükten sonra amaçlarının dinlemebilmek olduğu için Sevil'in teklifini kabul etmiştir ancak neresi olduğuna bir türlü karar verememişlerdirş.Soner hızla yukarıya çıkıp bir harita kapar ve takrar Sevil'in yanına gelir.
Soner : seç beğen hayatım sen neresini istersen oraya gideceğiz, senin zevkin benden iyidir o yüzden sen karar ver
Sevil : teşekkür ederim Sonercim ama ikimizinde kabul edeceği biryer olmalı, ikimiz ortak karar vermezsek diğeri gideceğimiz yerde mutlu olmazsa anlamı kalmazki tatilin
Soner : seninle ve çocuklarımla olduktan sonra benim için heryer mutluluk dolu olur hayatım
Sevil : Sonercim hayırdır,başını biyere falanmı vurdun yoksa
Soner : hayır hayatım,başıma silah dayalıyken seni nekadar çok sevdiğimi anladım
Sevil : öyle konuşma Sonercim, hani olanları unutup geleceğe bakacaktık artık
Soner : tabiki hayatım geleceğe bakacağız ama o an gözüm açıldı sanki, seni sevdiğimi biliyorum ama sevdiğimi düşündüğümden daha çok sevdiğimi anladım...(biraz sessiz kalır) ne diyorum ben ya ,karışık bir cümle oldu dimi
Sevil : beni nekadar çok sevdiğini biliyorum hayatım
Soner :(canımsın diyerek öper Sevil'i ve) nereye gitmek istersin söyle bakalım
Sevil : bana bırakıyorsun kararı yani, ama bak sonra itiraz etmek yok
Soner : yok dedimya hayatım, sizinle olduktan sonra heryer benim için cennet
Sevil : Sonercim sen iyisin değilmi gerçekten, ne oldu sana böyle diyerek elini Soner'in alnına koyar ateşine bakmak için
Soner : aşkolsun Sevilcim ya neden öyle düşünüyorsun, biricik karımı kırarmıyım ben hiç,lütfen hadi bakalım seç biryer
Sevil : ama haritaya bakarak tatil yerimi seçilir Sonercim
Soner : neden seçilmesin hayatım..peki o zaman şöyle yapalım
Sevil : nasıl yapalım
Soner : gitmeyi çok istediğin ama birtürlü fırsatın olmadğı için gidemediğin yeri söyle bana
Sevil : şimdi böyle pat diye sorunca gelmezki aklıma
Soner : acelemiz yok hayatım sen düşün, ben de birer kahve yapayım içeriz düşünürken
Sevil : ben yapsaydım hayatım
Soner : olmaz Sevilcim, sen şuan meşgulsün düşünmen lazım, ben hemen hallederim..
Sevil : tamam canım, sen kahveleri yap bende bu arada düşüneyim
Soner kahve yapmak için kalkar ve mutfağa gider.Sevil " hay Allah neresi olabilir acaba" diye düşünceye dalar..Soner kahveleri yapmış getirmiştir ama Sevil hala biryer bulamamıştır.
Soner : nasıl hayatım, biryer düşündünmü
Sevil : inan aklıma hiçbiryer gelmedi Sonercim,sende yardımcı olsan biraz
Soner : tabi hayatım olurum...
(yarım saat sonra)
Soner işte budur ya diyerek fırlar yerinden, nasıl olduda aklıma gelmedi bu benim..
Sevil : banada söylesene Soner , ne geldi aklına
Soner : sürpriz hayatım , çok sevineceksin
Sevil : ayyy Soner herzaman beni çatlatmasan olmaz değilmi..
Soner : ben senin o haline bayılıyorum hayatım...
diyerek hemen cep telefonuna sarılır ve Doğan'ı arar..
::::::::::::::::::::::
devam edecek:)
26 Mart 2008 Çarşamba 15:52
Davşanca BBO-81
...............
Soner : alo Doğan işyerindesn dimi aibicim
Doğan : evet Soner,başka nerde olabilirim
Soner : ayrılma biyere,ben hemen oraya geliyorum
Doğan : hayırdır abicim gene ne muzurluklar peşindesin, sen bişeyin peşinde olmasan böyle davranmazsın
Soner : hemen negatif olma be abicim işimiz var işte,hadi kapatıyorum birazdan ordayım.
Soner telefonu kapatıp Sevil'e döner
Soner : ben birazdan dönerim canım,istediğin bişey varmı gelirken getireyim
Sevil : neler yapma peşindesin Sonercim banada söylermisin
Soner : birazdan öğreneceksin hayatım az merak et
Sevil : offf Soner hep aynı şeyi yapıyorsun, peki tamam nekadar ısrar etsemde söylemeyeceksin ama bak geç kalma
Soner : geç kalmam Sevilcim , hadi görüşürüz...diyerek evden ayrılır ve Doğanın yanına gider..
Sevil Soner'in herzaman böyle yaptığını bildiği için merakla beklemekten başka çaresinin olmadığının bilicindeydi..ama dikkat ettiği tek şey Soner daha önce hiç bukadar heyecanlı ve neşeli görünmemişti gözüne, demekki gerçekten kendisini mutlu edecek bişeyin peşindeydi ve bu da heyecanını ve merakını arttırıyordu.
Soner restorana varmış hızla içeriye girmiştir, teleşla içeriye girdiğini gören Doğan gene ne oldu abicim diyerek atılır.
Soner : korkma abicim ya , kötü bişey olmadı sana bişey sormak için geldim
Doğan : telefonda da sorabilirdin abicim , taaaa buralara gelmene gerek yoktu
Soner : soramazdım çünkü Sevil yanımdaydı
Doğan : bana bak abicim gene çapkınlık peşinde falan dğilsin dimi
Soner : yok be Doğancım, Seville tatile çıkmayı planladıkta
Doğan : eeee
Soner : eee si Sevil'e gitmeyi en çok istediğin yere gidelim dedim , o da düşündü bulamadı ama benim aklıma biyer geldi
Doğan : neresiymiş abicim
Soner : hani biz Seville daha evlenmemiştik,yeni çıkmaya başlamıştık
Doğan : ben nerden bileyim o zamanları abicim ya
Soner : dur be Doğancım,söylediğimde hemen hatırlayacaksın zaten
Doğan : tamam tamam seni dinliyorum
Soner : ilk zamanlarımızda işte ya, hani Sevil gitmek için çok ısrar etmiştide ben vazgeçirmiştim onu Allahın dağında ne işimiz var diye
Doğan : ne diyorsun abicim ya, ne dağı,Uludağ'mı yoksa
Soner : off Doğan ne Uludağ'ı
Doğan : ben ne bilim abicim ya, benim bildiğim iki dağ var, biri Ağrı Dağ'ı öteki Uludağ
Soner : ya Doğan adamı kanser edersin sen
Doğan : kızma abicim ya şaka yapıyorum, evet hatırladım demek istediğini,Karadeniz de biyerlerdi sanırım gitmek istediği yer
Soner : heh işte abicim , tam olarak neresiydi hatırlıyormusun
Doğan : evet hatırlıyorum ama söylemem (gülerek)
Soner : off offf, Doğan delirtmesene beni ya , söyle hadi
Doğan : olmaz abicim, benim çıkarım ne olacak bu işten, sen gezip tozacaksın ben burda tıkılıp kalacağım, son zamanlarda senin işe falan geldiğinde yok zaten
Soner : tamam abicim, pis rüşvetçi seni..tamam veb tatilden dönünce sende Aylin ile gidersin istediğin yere
Doğan : ciddimisin abicim ya, ama babası izin vermezki bize
Soner : eee orasınıda bana bırak kardeşim,izin alırım sizin için
Doğan : yaparmısın cidden,kardeşim benim ya
Soner : hadi söyle bakalım neresiydi o yer
Soner Doğan'dan yeri öğrendikten sonra hemen eve doğru yola çıkar..Eve geldiğinde anahtarıyla açmayıp zili çalar.Sevil kapıyı açtıp karşısında Soner'i gördüğünde neden kendin açmadın diye tam fırçalayacak gibi olduğunda Soner ondan önce davranıp kapı önünde Sevil daha ne olduğunu anlamadan öper ve kapyı kapatıp Sevil'in elinden tutarak salona götürür..
Soner : tamamdır hayatım hazırlanmaya başlayalım tatile gidiyoruz
Sevil : Sonercim hani ben karar verecektim nereye gideceğimize
Soner : zaten sen karar verdin hayatım,ben değil
Sevil : anlamadım , ben bişeye karar vermedimki
Soner : verdin verdin hayatım hatırlamıyorsun
Sevil : saçmalama Soner ya, ne diyorsun söylesene açıkça
Soner : gel otur şöyle hayatım,sana nereye gideceğimizi söyleyeyim
Sevil : çok merak ettim bakalım nereye gitmeyi seçmişim
Soner : seninle ilk tanıştığımız ve çıkmaya başladığımız yıllarda çok ısrar etmiştin gitmek için ama ben ne işimiz var oralarda demiştim,hatırlıyormusun
Sevil : (biraz düşündükten sonra) evet hatırladım, yoksa orayamı gidiyoruz
Soner : evet hayatım,tabi sende gitmeyi istersen
Sevil mutlu olmuştur kocasının eski zamanları hatırlamasından ama
Sevil : çok sevindim hayatım ama üç çocukla zor olmazmı oralarda gezmek
Soner : neden zor olsun Sevilcim,çocuklarla biraz ağır gezeriz ama seni o zaman engellemiştim şimdi o hatamı telafi etmek istiyorum
Sevil Soner'in boynuna atılır ve sımsıkı sarılır,,hiçbirşey demeden birkaç dakika öyle kaldıktan sonra ona dönerek
Sevil : teşekkür ederim canım
Soner : eğer kabul ettiysen ve seni mutlu edecekse anlaştık o zaman
Sevil : delimisin Soner, ben o zaman gerçekten çok istiyordum gitmeyi ama sen olmaz deyince sesimi çıkarmadım, birda da gitmek için fırsat bulamamıştım, çok teşekkür ederim hayatım öyle mutlu ettinki beni...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
devam edecek:)
26 Mart 2008 Çarşamba 16:58
Davşanca BBO-82
..............
Sevil : delimisin Soner, ben o zaman gerçekten çok istiyordum gitmeyi ama sen olmaz deyince sesimi çıkarmadım, birda da gitmek için fırsat bulamamıştım, çok teşekkür ederim hayatım öyle mutlu ettinki beni...
Soner : o zaman hazırlanmaya başlayalım hayatım, 2 güne kalmaz çıkarız, bir hafta gönlümüzce tatil yapalım
Sevil : bir hafta çok değilmi Sonercim, yollarda perişan olmayalım çocuklarla
Soner : sen hiç merak etme herşey mükemmel olacak, ailelerimizde sadece biz tatile çıkıyoruz diye haber veririz.Benimkileri biliyorsun önceden haber verince karışırlar herşeye,şunuda al bunuda al diye..en iyisi sadece yola çıktığımızda söyleriz olur biter
Sevil : kızmasınlar sonra sana hayatım
Soner : neden kızacaklarmışki ya,tatile gidiyoruz sonuçta
Sevil : ayy inanamıyorum ya herzaman gidip görmeyi en çok istediğim yerlere gidiyoruz, sen bitanesin
Soner : evet hayatım ben bitaneyim,arasan benden başka bir tane daha bulamazsın...
Sevil : biliyorum canım,iyiki varsın,öyle mutluyumki,şimdiden heyecanlandım
Soner : fazla eşya almayalım ama birde onları taşımak zorunda kalmayalım,yeteri kadar bişeyler alırız
Sevil : aaa olurmu hayatım herşeyi almalıyız ne olur ne olmaz , yolculuk ve tatil bu,heran herşey lazım olabilir
Soner : ne gibi mesela
Sevil : şimdi oralarda gezeceğiz ve terleyeceğiz,üzerimizi değiştirmek zorunda kalacağız, günlük en az iki kıyafetten var sen hesapla işte
Soner : (içinden yuh der) hayatım abartmıyormusun biraz
Sevil : ondan sonracıma,yaylaya çıkacağız,piknik malzemeleri falanda almalıyız
Soner :(yüzü şekilden şekile girer) ee daha başka
Sevil Soner'in yüz ifadesini gördüğünde gülmekten alamaz kendini.
Sevil : şaka yapıyorum hayatım, bir iki kıyafet aldımı yeterli,ne gerek var boşyere yük taşımaya
Soner : işte bu ya,benim karım, gel bakim buraya diyerek sarılır.
Tam o sırada kapı çalar, gelen Efe'dir..Çantasını yere atıp ikisnede sarılır önce ve ben kardeşlerimin yanına gidiyorum der..
O yukarı çıkarken Soner ve Sevil'in jeton onu gördüğünde düşer
Sevil : hayatım Efe'nin okulu ne olacak peki
Soner : benimde onu görünce aklıma geldi, izin alırız hayatım, bir hafta sorun olmaz sanırım
Sevil : haklısın,izin almaktan başka çözüm yok, ben yarın hazırlık yaparken sende okuluna gidip öğretmeniyle konuşur durumu anlatırsın
Soner : tamam Sevilcim hiç merak etme ben yarın hallederim herşeyi
Sevil : Efe'nin kayıt işine dönmesim ama
Soner : aşkolsun Sevilcim ya, o durum başkaydı
Sevil : biliyorum , şaka yapıyorum canım
Soner : tamam o zaman , akşamda oldu zaten hadi yemek yiyelim kurt gibi açım valla
Sevil : olur canım, sen ikizleri aşağıya indir Efe ile birlikte, bende sofrayı hazırlayayım..
Soner yukarıya çıkar, kapıdan Efe'nin ikizlerle oynayışını seyreder bir müddet.Efe gelince ikiside uyanmış ve kendilerince abisiyle oynamaktadırlar,Soner odaya girince önce Efe'yi öper
Soner : hadi bakalım evlat yemek vakti hep birlikte aşağıya iniyoruz
Efe : tamam baba...ne güzel kardeşlerim var dimi babacım,benide çok seviyorlar
Soner : tabi Efecim sen onların abisisin,seni çok seviyorlar, bak seninle ne güzel oynuyorlar...hadi bakalım anneni bekletmeyelim..hem sana bir sürprizimiz var bakalım beğenecekmisin
Efe : ne sürprizi baba, bana ne aldınız
Soner : almadık, gideceğiz
Efe : nereye gidiyoruzki
Soner : şimdi yemeğe gidelim,sofrada söyleriz
Efe babasının sürpriz var demesiyle hızla annesinin yanına koşup bacağına sarılır
Efe : nereye gideceğiz anne
Sevil : baban dayanamayıp söyledi dimi hemen...tatile gideceğiz oğlum, hep birlikte
Efe : yaşasınnn...diyerek zıplamaya başlar
Sevil : dur oğlum düşeceksin şimdi, hadi masaya otur bakalım
Soner ikizlerle birlikte aşağıya inip onları masanın yanına koyar ve Sevil'e yardım etmek için onun yanına gider.
Sevil : bakıyorum dayanamışsın Sonercim, söylemişsin Efe'ye hemen
Soner : napim hayatım dayanamadım, baba yüreği işte, yufka oluyor
Sevil : tabi bilmezmiyim
Soner : aşkolsun hayatım ya öyle değilmiyim yani
Sevil : öylesin canım bişey demedim..
Birlikte masayı hazırlayıp yemeklerini yemeye başlarlar..hem sohbet hem yemek epeyce vakit geçer masada....
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
değerli dostlarım, vaktinizi ayırıp okudunuz,dostluğunuzu ve yazılarınızı paylaştığınız için hepinize teşekkür ediyorum..
Gün benim için yine eve gitme vaktini gösteriyor..Hepinize güzel ve keyifli bir akşam diliyorum gülümsemelerin ışığında..
Hayat zor bir sınav ama bunu geçmek yine bizim elimizde,yeterki doğru olanı azimle yapalım..
Gününüz nasıl geçmiş olursa olsun,evinize vardığınızda kapıyı açmadan önce gün boyunca yaşadığınız tüm stresi ve sıkıntıyı posta kutusuna bırakmayı kapıyı açan eşinize-çocuğunuza-anne veya babanıza gülümseyerek karşılık vermeyi ihmal etmeyin.Unutmayınki sizin gülümseyişinizle tutunuyor onlar hayata...
Sevgi ve sağlıkla kalın...
26 Mart 2008 Çarşamba 18:35
Korkuyla " hayırrrr" diyerek bağırıyordu uykusunda Soner.Ter içindeydi...
Sevil'de irkilmişti Soner'in haykırşından..
Sevil uyku tutmadığı için kitap okuyordu, Soner'in kabus gördüğünden emindi,uyandırmak için omzundan dürttü :-Sonerrr
Sevil ne kadar uğraştıysa Soner'i uyandıramadı,hala "hayır" diye haykırıyordu..Soner'in uyanmayışı endişelendirdi,daha hızlı salladı onu uyanması için ama nafile,Soner birtürlü açmıyordu gözlerini..
Sevil ne yapacağını şaşırmış halde biraz bekleyeyim kendine gelir diye geçirdi aklından..
(1 saat sonra)
Son bir saattir Soner'i izliyordu Sevil, Soner'in bu süre içinde söylediği tek şey "hayır" dı..terden sırılsıklam olmuştu, sanki yağmurda kalmış gibiydi hali..
Birkez daha uyandırmak için salladı omzundan Soner'i ama yine başaramamıştı, iyice korkmaya başlamıştı Sevil,Soner sanki hipnonitze olmuş veya transa geçmiş gibiydi, Sevil ne yaptıysa uyandıramadı kocasını..Doktormu çağırsam acaba diye düşündü, ama ne söyleyecekti onlara,kocam uyanmıyormu diyeceğim,kabus görüyor ama uyanmıyor desem ne derler bana...
Nasıl olsa birazdan sabah olacak bekleyeyim,nasılsa uyanır diye düşündü endişe içinde...
(2 saat sonra)
Sabah olmuş güneş aydınlatmıştı odayı ama Soner hala uykudaydı ve hala "hayırrrr" diye haykırıyordu ter içinde..Sevil bu böyle olmayacak birilerine haber vermeliyim, bukadar uzun sürmez kabus dediğin...son kez uyandırmaya çalıştı kocasını ama yine başaramadı..Hemen telefona sarılıp anne ve babasını çağırdı durumu anlatarak..
Telaşla gelmişlerdi Esma ve Halil,hemen yukarıya çıkıp Soner'i uyandırmaya çalıştılar ama olmuyordu Soner uyanmıyordu.
Sevil : ne oldu anlamadım,birtürlü uyandıramadım gece,sadece hayırrr diyor başka birşey demiyor,ambulansmı çağırsak acaba, ne yapacağımı şaşırdım
Halil : nasıl iş anlamadım kızım, nasıl uyanmaz, hasta falan değildi dimi
Sevil : hayır baba hasta değildi, gece uyudu, bende uyku tutmadığı için kitap okuyordum, gecenin bir yarısı sayıklamaya başladı,ter içinde kaldı, hayır diyor başka birşey demiyor..
Hepsi uyandırmayı denedi tekrar tekrar ama nafile..üçüde endişenlenmişti durumdan..
Esma : bu böyle olmaz, rüya görüyor olsa şimdiye çoktan uyanması gerekirdi...doktor çağıralım...
:::::::::::::::::::::::::::::::
BİTTİ :))))
bşkn
15 Nisan 2008 Salı 13:21
Davşanca-BBO
............
Soner ve Doğan lokantada kimsenin olmamasını fırsat bilip oturur ve kahvelerini içer,muhabbetin eşliğinde..
Soner : bugün baya kalabalıktı abicim ya,yorulmuşum valla
Doğan : evet öyleydi,bende yorulmuşum, ama bırak kalabalık olsun para kazanıyoruz işte fenamı
Soner : ya Doğan lafı neresinden anlıyorsun abicim ya, ben memnun değilimmi dedim şimdi,bende seviniyorum işlerimizin güzel gitmesine.Sen evleneceksin,bende bisürü çocuk,bize çok para lazım...
Doğan : tamam abicim ya sanada bişey söylemeye gelmiyor..1-2 ay sonra düüğün var ben çok heyecanlıyım Soner,ya elime yüzüme bulaştırırsam
Soner : sende bu telaş varken yaparsın abicim senden korkulur yani
Doğan : sen ne iyi arkadaşsın ya,insan destek olacağına böylemi söyler şimdi
Soner : takılıyorum kardeşim ya alınma hemen
Doğan sohbet esnasında televizyonu açar,kanalları karıştırırken haber kanalların birinde durur..
flaş flaş flaş!!! üniversitede karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan olayda...diye anlatmaktadır spiker
Soner : sesini açsana az abicim
ikiside sohbeti bırakıp televizyondaki flaş habere dikkat kesilir,çünkü gördükleri manzara hiçde yabancı değildir.
Soner : burası bizimkilerin yeri değilmi
Doğan : evet Soner,burası Aylin ve Sevil'in olduğu üniversite
Yerlerinden kalkıp televizyona yakın yere otururlar ve sesini iyice açarlar..
"" sevgili izleyiciler ....üniversitesinde çıkan olaylarda yaralı öğrencilerin çokluğu dikkat çekiyor,ayrıca aldığımız son bilgiye göre iki bayan öğretim görevlisi atılan taşlar dolayısıyla yaralanmış durumda,birinin durumu ciddi..""
Soner : ne diyor abicim bu ya,hemen Sevil'i aramalıyım
Doğan : bi dur abicim ya,hemen telaş yapma ,bizimkiler değildir..dur izleyelim iyice
Soner : durmanın zamanımı şimdi abicim ya
Doğan : durup dururken ortalığı bulandırma,ya onlar değilse, arayıp onlarıda telaşlandıracaksın
ikisi tartışırken spiker tekrar yeni bir haber için yayına girer.
"..sevgili izleyiciler,son bilgilere göre 20 öğrencinin yaralandığı üniversite olayında Sevil Akın ve isminin Aylin olduğunu öğrendiğimiz iki öğretim görevliside yaralılar arasında..Sevil Akın'ın durumu ciddi değil ancak Aylin isimli öğretim görevlisinin başına isabet eden taş sebebiyle hayati tehlikesinin bulunduğu iki öğretim görevlisininde ....hastanesine sevk edildiği bildirildi.."
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir :))
18 Nisan 2008 Cuma 09:06
Davşanca-BBO
.............
Sevil ve Aylin'in isimlerini duydukları anda yaşadıkları şok sebebiyle ikiside dona kalır öylece.Kendine geldiklerinde Doğan elindeki tv kumandasını fırlatır ve
Doğan : nasıl olur bu abicim ya, kalk hemen hastaneye gidiyoruz, Aylin'in durumu ciddi diyor ya (telaştan titreyen sesiyle)..eli ayağına dolaşmıştır
Soner hemen telefona sarılıp Sevil'i arar ama telefonu açan olmaz, cevap alamayınca onunda Doğan'dan farkı kalmaz telaş konusunda..ikiside ne yaptıklarını bilmeden hızla çıkarlar lokantadan ve hastane yoluna düşerler..
Yol boyunca Doğan ne dediğini bilmez halde söylenir durur,
Soner ise hem Sevil ve Aylin'in ne durumda olduğunu düşünmekte ve telaşlanmakta hem de Doğan'ın sakinleşmesini sağlamaya çalışmaktadır ama Doğan bu,laftan anlamaz,Soner ne dese boş, zaman ilerledikçe Doğan'ın telaşı ve korkusu iyice artar,Soner onu arabada zaptetmekte zorlanır..
Soner : ya abicim bi sakin ol,ikisinede kötü bişey olmayacak..ben endişelenmiyormuyum sanıyorsun..Allah aşkına sakin ol oturduğun yerde ,şimdi kaza yaptıracaksın bana..
Doğan : onlara kötü bişey olmamıştır dimi Soner,ben Aylinsiz yaşayamam
Soner : hastanedelermiş işte, bizde gidiyoruz..ama sen illa şu şom ağzını açacaksın dimi Doğancım,yaralandılar demedimi haberde,ama sen öldürdün hemen ya , bi sus
Doğan : arasakmı cebinden ne dersin Soner
Soner : arasanda hastanede açmazlar telefonu Doğancım, ben çıkmadan önce aradım Sevil'i ama açan olmadı,sabret birazdan orda olacağız..
Doğan Soner ne kadar sakin ol desede oturduğu koltukta bir o yana bir bu yana dönüp durur ve söylenir kendi kendine, ne yapacağını bilmez halde elindeki telefonu habire düşürür..
Soner : Doğancım sakin ol,dikkatimi dağıtıyorsun şimdi kaza yapacağım..sakin olmazsan atacağım arabadan seni
Doğan : tamam abicim ya, sen nekadar rahatsın böyle Soner, senin karın benim nişanlım hastanede ve bukadar rahat olabiliyorsun
Soner : rahat olduğumu nerden çıkardın şimdi, bende senin kadar endişeliyim ama karamsar değilim, onlara bişey olmayacak..
Bu tartışmalarla varırlar hastaneye,ikiside telaşla ilk yakaladıkları hemşireyi kolundan çekiştirir..
Doğan : hemşire hanım lütfen Aylin nasıl söyleyin,nerde şuan kendisi
Hemşirenin başına üşüşen iki kişiyi gören doktor yanlarına gelir
Doktor : sakin olun beyfendi,nedir sorununuz
Doğan : Aylin nerde doktor ,durumu nasıl
Doktor : durun sakin olun biraz
Doğan : lütfen nasıl olduğunu söyleyin
Doktor : çok üzgünüm, Aylin hanımı az önce kaybettik başınız sağolsun
Doğan bunu duyunca olduğu yere yığılır kalır,Soner Doğanın konuşmasından Sevil'i soracak fırsat bile bulamamıştır.Bir yandan hemşireyle birlikte Doğan'ı kaldırmaya çalışır bir yandan da Sevil nasıl peki doktor bey söylermisiniz..
Doktor : Sevil diye biri gelmedi hastanemize
Soner : nasıl olur doktor bey,Aylinle ikisini beraber getirmişler buraya,hani şu üniversitedeki olaylar yüzünden yaralanan öğretim görevlileri
Doktor : hastanemize o sebepten gelen olmadı
Soner : Aylin öldü dediniz ama doktor bey
Doktor : evet dedim ama kendisi öğretim görevlisi değildiki...95 yaşındaydı,kalp yetmezliğinden kaybettik onu..siz doğru hastaneye geldiğinize eminmisiniz
Soner : bilmiyorumki doktor, biz telaştan ne yaptığımızı bilmiyoruzki, nereye götürüldüklerini öğrenebilirmisiniz lütfen
Doktor : hangi üniversite demiştiniz, arayıp öğrenelim hemen
Soner bir yandan doktora gerekeni söylemeye çalışır bir yandan da baygın olan Doğanı ayıltmaya...Birkaç dakika sonra kendine gelen Doğan Aylin diye sayıklamaya başlar
Doğan : ben Aylin olmadan yaşayamam
Soner : bi sakin ol ve beni dinle, Aylin öldü evet ama o Aylin bizim Aylin değil
Doğan : ne saçmalıyorsun abicim ya
Soner : haklısın abicim,bizimkilerin telaşından senin şomluğundan ne dediğimi biliyormuyum ben..şimdi dinle, yanlış hastaneye gelmişiz, ölen Aylin 95 yaşındaymış
Doğan : ben hiçbişey anlamadım Soner ya
Soner : offf abicim ya off, karımın derdinemi yanayım sana laf anlatmayamı, kalk ordan, yanlış hastaneye gelmişiz diyorum, bizimkiler başka hastanedeymiş,doktor nereye götürüldüklerini araştırıyor, birazdan söyler bize
Doğan : (yattığı yerden fırlar) Aylinime bişey olmamış dimi Soner, nerde doktor hemen öğrenelim
Soner : sana okadar söyledim arabada gelirken, bi sakin ol diye,bak senin yüzünden yanlış hastaneye geldik..
Doğan : sanki öyle yapmasam doğru hastaneye gelecektik,bilmiyoruzki nerde olduklarını,haberlerde dikkat etmedik ne dediklerine..
onlar tartışırken doktor hızla yanlarına gelir ve nereye götürüldüklerini söyle.Soner ve Doğan teşekkür edip apar topar çıkarlar hastaneden..
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir:))
18 Nisan 2008 Cuma 09:08
Davşanca-BBO
.................
Doktordan Sevil ile Aylin'in kaldırıldığı hastaneyi öğrenen Soner ve Doğan hızla çıkarlar oradan..
Soner hem arabayı kullanmakta hem de Doğan ile uğraşmaktadır,Doğan ardı arkası kesilmeyen sorularla Soner'i çileden çıkarmaya devam etmektedir..Doğan'ın sorularından ve dırdırından bunalan Soner arabayı sağa çekip durur.
Soner : bak abicim aynı şekilde devam edeceksen hemen in arabadan,Sevil ve Aylin'in durumlarını bende merak ediyorum ama sen daha betersin abicim ya
Doğan Soner'in sert konuşması ve yüz ifadesinden ciddi olduğunu görünce
Doğan : tamam sustum,hadi gidelim
Soner her nekadar Doğan'ın şomluğuna ve gevezeliğine kızsada o da endişelenmeye başlamıştır,ister istemez Doğan'ın karamsar ruh hali onuda esir almıştır..Arabayı öyle hızlı kullanmaya başlamıştırki, ne trafik ışıklarına bakar doğru düzgün ne de uyarı levhalarına.Doğan Soner'in bu kadar hızlı gitmesinden korkmaya başlamıştır, sık sık uyarır yavaş gitmesi için ama nafile, Soner dinlememektedir onu..
Doğan : yavaşla biraz abicim ya, öldüreceksin ikimizide
Soner : acele ediyorum işte, sen değilmiydin bir an önce varalım diyen
Doğan : ben dedim ama bukadar hızlı demedim Soner, şimdi kaza yapacaksın
Soner : yapmam abicim merak etme, bak trafik okadar kalabalık değil
ikisi böyle atışırken Soner keskin bir virajı almaya çalışmaktadır, virajı döndüğünde ileride trafiğin kilitlendiğini görür, aceleyle frene basar ama
Soner : olamaaaazzz
Doğan : ne olamaz
Soner sürekli frene basmaktadır ama nafile
Doğan : yavaşlasana Soner ya,şimdi çarpacaksın öndeki arabaya
Soner : frenler tutmuyor abicim
::::::::::::::::::::::::::::::::
devam edecek:))
b
29 Nisan 2008 Salı 17:29
Davşanca-BBO
......................
Doğan : yavaşlasana Soner ya,şimdi çarpacaksın öndeki arabaya
Soner : frenler tutmuyor abicim
Doğan "frenler tutmuyor" lafını duyunca olduğu yerde sıçrar, eli ayağına dolanır arabanın içinde, bir yandanda söylenir durur Soner'e
Soner : dur abicim sakin ol ya, şaka yaptım,frenler sağlam (bir yandanda Doğan'ın haline güler)
Doğan : manyakmısın abicim sen ya, böyle şakamı olur,kalpten gidecektim az kalsın..
Soner : tamam abicim kusura bakma biraz ağır bir şaka oldu ama sen kaşındın..az kaldı hastaneye,birazdan orda oluruz.Sana kızıyorum çok heyheylisin diye ama bende endişeleniyorum bizimkilerin haline, haber alamamak ne kötü şeymiş ya
Doğan : bakıyorum benden aşağı kalır yanın yok Soner bey,bide bana kızıyorsun
Soner : Doğancım ama sende ne olduğunu bilmeden herşeyi kötüye yoruyorsun.
Doğan : haksızmıyım ama endişelenmekte abicim ya, tamam ben biraz heyecanlı bir tipim, birden kaptırıyorum kendimi
Soner : üzme kendini ikiside iyi olacak merak etme
Doğan : inşallah abicim inşallah....bak şurdan döneceksin tabela öyle diyor
Atışmalar ve stres dolu dakikalardan sonra hastane kapısından içeriye girerler ve buldukları ilk yere arabayı park edip hızla içeriye dalarlar, Doğan herzamanki telaşlı haliyle gördüğü ilk hemşireyi kolundan yakalayıp konuşmaya başlar ama Soner bile ne dediğini anlayamaz
Soner : dur sakin ol abicim ben konuşayım,senin ne dediğin bile anlaşılmıyor..Hemşire hanım biz Aylin ve Sevil'i arıyoruz, şu üniversitedeki olayda yaralanan öğretim görevlileri
Hemşire : evet hastanemize getirildi ikiside
Soner : durumları nasıl, görebilirmiyiz onları
Hemşire : Sevil hanım iyi ama Aylin hanım başına sert bir darbe aldığı için kendinde değil, yoğun bakımda şuan
Doğan :(kötü olduğunu duyunca eli ayağı boşalır birden ve kekeleyerek) ne diyorsunuz hemşire hanım, çokmu kötü durumu,nerde şuan görebilirmiyim onu
Hemşire : buyrun sizi yanına götüreyim ama odasına girmenize izin veremem
Soner Doğan ve hemşire onların yanına doğru yürürler, odaya vardıklarında Sevil'i odanın önünde beklerken görürler.Sevil oturduğu yerden kalkmaya çalışır Soner'in geldiğini görünce ama Soner kalkmması için işaret eder ve onun yanına vardığında önce sarılır.Sevil kocasının kollarındayken onun ne kadar korktuğunu hissetmiştir.
Sevil : ben iyiyim hayatım ama Aylin....
Soner : çok korkuttun beni canım sana bişey oldu diye içim içimi yedi, iyisin değilmi
Sevil : birkaç sıyrık,önemli bişeyim yok (der başını Soner'in omzuna yaslayarak)
O sırada Doğan Aylin'in yattığı odanın penceresinden ona bakar,içeriye girmek için ısrar etsede hemşire müsade etmez..Doğan'ın gözyaşlarına boğulduğunu gören Soner ve Sevil ayağa kalkıp onun yanına giderler..
Soner arkadaşına destek olabilmek için koluna girer ve ona güzel şeyler söylemeye çalışır ama Doğan Aylin'i öyle gördükçe daha fena olur.
Doğan : baksana abicim ya nasıl iyi olabilirim,hayatımın aşkı orda kendinde olmadan yatıyor ve ben sakin mi olmalıyım, nasıl olabilirim sence
Sevil : Doğancım, üzme kendini ne olur, Aylin iyi olacak,doktor aldığı darbe nedeniyle kendinden geçtiğini ve iyileşeceğini söyledi,hem Aylin inatçı kızdır biliyorsun, kolay kolay pes etmez o
Doğan : biliyorum Sevil ama gördüğüm manzara korkumu azaltmıyor işte..
Soner :(arkadaşının omzunu sıvazlayarak) iyi olacak kardeşim iyi olacak,şimdi sakin olup dualarımızı esirgememeliyiz..Biz ne badireler atlattık,bunuda atlatacağız
Doğan Soner'e dönüp ona sarılır gözyaşları artarak...iyiki varsınız abicim
Sevil hem onları izlemekte hem de arada odanın penceresinden Aylin'e bakmaktadır..
(birkaç dakika sonra)
Hepsi odanın önünde oturmuş müjdeli haberi beklemektedir sessizce.Doğan oturmaktan bunalmıştır,Aylin'e bakmak için pencereye ilerler,değişen hiçbirşey yoktur,hayatının aşkı sevdiği kadın öylece yatmaktadır.hem onu seyre dalar hemde birlikte geçirdikleri günleri anımsar..Aradan birkaç dakika geçmiştir,Doğan kendine geldiğinde Aylin'in ona baktığını görür,hayalmi görüyorum diye gözlerini ovuşturur ama gördüğü gerçektir, Aylin hasta yatağında gülümseyerek ona bakmaktadır..
Doğan : açtıı, gözlerini açtı diyerek nara atar koridorda
Sevil ve Soner Doğan'ın narasıyla irkilerek doğrulurlar yerinden.Doğan onlara dönerek
Doğan : dualarımız kabul oldu abicim, Aylin kendine geldi.
::::::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir:)
29 Nisan 2008 Salı 17:55
Davşanca-BBO
..........................
Aylin'in kendine gelmesiyle fazla gürültü yapan Doğan'ın sesini duyan hemşire yanlarına gelir
Hemşire : lütfen hastanede olduğumuzu unutmayalım,biraz daha sessiz olmanızı rica ediyorum.
Doğan : Hemşire hanım Aylin kendine geldi , gözlerini açtı bakın
Hemşire odadan penceresinden bakıp siz burada bekleyin diyerek içeriye girer.Doğan'ın korkusu bu sefer umuda ve sevgiye dönüşmüştür,herzamanki telaşlı hali bu sefer mutlukluktandır,hemşirenin çıkmasını beklediği süre içinde yerinde duramaz ve sürekli Soner ve Sevil'e birşeyler söyler..Soner'i sık sık yakalyıp sarılır, Doğanın bu halinden bunalan Soner
Soner : sakin ol abicim ya bu ne hal, bak iyileşti Aylin,boğacaksın beni sarılırken..rahat dur yoksa güvenliğe haber veririm..(gülümseyerek)
Doğan : napim abicim ya, mutluluktan uçuyorum,sevincimi sizinle paylaşıyorum,sana sarılmayacağımda kime sarılacağım
Soner : şaka yapıyorum be abicim,sana takılmayada gelmiyor ya, en az senin kadar bende sevindim..
Doğan : sağol abicim ya sizler olmasanız nasıl dayanırdım ben diyerek yine sarılır
Soner : güvenlik,yetişin adam boğuyorlar..(diyerek seslenir gülerek)
Onlar tatlı tartışma içindeyken hemşire odadan çıkar
Hemşire : gözümüz aydın,hastamız kendine gelmiş,hayati tehlikesi yok
Doğan bunu duyunca oley be diyerek hemşireyede sarılır o şaşkınlık içinde..Ne olduğunu anlamayan hemşirede şaşırır birden.
Soner : yuh abicim ya, yakaladığına sarılıyorsun,sakin ol biraz
Doğan : pardon hemşire hanım,sevinçten ne yaptığımı bilmiyorum
Hemşire : önemli değil, çok sevdiğiniz biri anlaşılan hastamız
Soner : siz ne diyorsunuz hemşire hanım, hastamız bu telaşlı canlının nişanlısıdır, onları nişanlayana kadar neler çektik bir anlatsam oooo roman olur inanın.
Doğan : abartma hemen abicim ya,okadar da değil...
Soner : tabi tabi abicim,istersen kadir amcayıda çağıralım..sahi ya ailesine haber verilmedimi Aylin'in..neden kimse yok bizden başka
O anda Sevil söze girer
Sevil : kendine gelmeden önce haber vermeyi ben istemedim hayatım, şimdi onlarıda telaşa sokmak istemedim, yiyimi yaptım kötümü bilmiyorum.
Soner : iyi yapmışsın canım, Aylin kendine geldi nasıl olsa, birazdan haber veririz..bu arada hemşire hanım ne zaman çıkar hasatmız buradan
Hemşire : bu akşam burda kalması daha doğru olur, yarın sabah taburcu edebiliriz sanırım, tabi doktor bey ne derse o şekilde olur..
Doğan : doktor nerde sahi, hiç arayıp sormadık telaştan
Hemşire : bende kendisinin yanına gidip hastamız ile ilgili bilgi vereceğim, buyrun sizde benimle gelin
Soner : Sevilcim sen burda bekle istersen biz Doğan ile gidip konuşalım doktor beyle, şimdi onu yalnız göndersem ne konuşacağını şaşırır.
Sevil : tamam Sonercim, ben burdayım,geç kalmayın ama
Soner Doğan ve hemşire birlikte doktorun yanına giderler.içeriye girdiklerinde doktoru röntgen filmlerini incelerken bulurlar.Hemşire söze başlamak üzereyken Doğan ondan önce söze başlar
Doğan : doktor bey,iyi olacak değilmi,ne zaman çıkarabiliriz
Soner Doğanın bu halinden sonra ona "yuh abicim ya " der gibi bakıp doktora döner
Soner : merhaba doktor bey, biz Aylin hanımın arkadaşlarıyız,bilgi almak için gelmiştik..
Hemşire : Aylin hanım kendine geldi doktor bey
Doktor : öylemi, peki gidip bir bakalım kendisine
Doktor ve hemşire önden çıkarlar, arkalarından Soner ve Doğan onları takip eder.
Doğan : nasıl doktor bu abicim ya, hiçbişey söylemedi
Soner : sölemez tabi abicim,pat diye atladın lafa,ben olsam seni hastane dışına attırırdım..Aylin'in yanına gidiyor işte, muayene etsin bişey söyler merak etme, ne sabırsızsın abicim sen ya
Doğan : tamam abicim ya, sana bişey sormayada gelmiyor
Doktor ve hemşire Aylin'in odasına geldiklerinde onlara dışarda beklemesini söyleyip içeriye girer.
Soner ve Doğan'ın didiştiğini gören Sevil kendini gülümsemekten alamaz
Sevil : siz ne halt ediyorsunuz gene böyle bakim
Doğan : şu kocana bişey söyle Sevil ya, beni deli ediyor
Soner : kim kimi deli ediyor acaba
Sevil : tamam ikinizde sakin olun şimdi..hastanede olduğunuzu unutmayın
Soner : ben senin yanındayken hep sakinim zaten hayatım (diyerek sarılır ve öper)
Sevil : şişt Soner, rahat dur , evde değiliz.
Onların didişmesi sırasında doktor ve hemşire odadan çıkar.
Doktor : geçmiş olsun, hastamız çok iyi ancak
Doğan "ancak" dediğinde doktorun sözünü kesip lafa girer
Doğan : ancak ne doktor bey bizden birşey saklamayın lütfen
Soner : sen adamı hakikaten hasta edersin abicim ya, bi dur doktor sözünü bitirsin
Doktor : teşekkür ederim beyfendi, ancak bu akşam gözlem amacıyla hastanemizde misafir edeceğiz Aylin hanımı, yarın taburcu edebiliriz duruma göre
Soner : teşekkürler doktor bey
Dokotr ve hemşire yanlarından ayrılırken Doğan Soner'e dönerek
Doğan : duydun dimi abicim , duruma göre dedi, bizden birşey saklıyorlar belli
Soner : off abicim ya offf, Sevilcim izin verirmisin şunu boğazlayayım, nasıl olsa hastanedeyiz çabuk kurtarırlar.
Sevil : sakin ol hayatım, Doğancım duruma göre derken bu gece gözlem amacıyla tutacaklarını ve yarın taburcu edebileceklerini söylemek istedi doktor,kötü birşey yok yani
Doğan : tamam Sevil, Soner sen ne anlayışsızsın ya, bak Sevil ne güzel açıkladı durumu, sense hemen boğazlamaya kalkıyorsun beni
Soner : sessizce bakar sadece ona..Sonra Sevil'e dönerek, kadir amcalarada haber verelim, onlarında bilmesi lazım durumu
Sevil : haklısın hayatım,ben şimdi arıyorum onları..
::::::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir:))
02 Mayıs 2008 Cuma 14:14
Davşanca-BBO
tek bölüm
.........................
(bir pazar sabahı, tüm aile uyanmış ve kahvaltılarını yapmışlardır.Sevil bitirmesi gereken bir araştırması için bilgisayar başına oturmuştur,Soner ise evin içinde aylaklıktan canı sıkıldığı için volta atmakta Efe çizgi film seyretmektedir.Soner arada Sevil'e sataşmaktadır vakit geçirebilmek için ama Sevil pek yüz vermediği için Soner de sonunda pes edip oğlunun yanına gider.
Soner : ne seyrediyorsun evlat
Efe : şirinler var baba çok komik
Soner : hadi ya, o hala oynuyormu,benimde çocukluğum onlarla geçti
Efe : sen çocukkende varmıydı baba
Soner : vardı tabi Efecim, bende az seyretmedim, hiç kalkmazdım televizyon başından şirinler varken
Sevil : hayatım televizyon başından hiç kalkmazdım demesek,yanlış örnek oluyorsun Efe'ye
Soner : ney yani sevilcim,yalanmı söyleyeyim
Sevil : yalan söyle demiyorum hayatım,söylememen yeterli.
Soner : tamam tamam ,bişey söylemeyede gelmiyor,hemen fırçayı yiyiyoruz..
Soner Sevil'den yüz bulamayınca oğlunun yanına oturup onunla şirinleri seyretmeye başlar..
Efe : baba
Soner : efendim oğlum
Efe : neden sadece bir tana kız şirin var
Soner : hatırlamıyorum evlat, ben çok uzun zaman önce seyrettim bu çizgi filmi
Efe : ama hep seyrettiğini söylemiştin, unumaman lazım
Soner : bilmiyorum Efecim..(Sevil'e dönerek) sen biliyorumusun hayatım
Sevil : ben hiç seyretmedim,bilmiyorum
Soner : annenden bize fayda yok evlat
(Bir kaç dakika düşünür Soner , aklına takılmıştır neden öyle olduğu)
Soner : hakikaten ya, neden sadece bir tane vardı.Hemen telefonuna sarılır.
Soner : alo Doğan sana bişey sorcam
Doğan : sor bakim abicim ama herzamanki abuk sabuk sorularından olmasın lütfen
Soner : bi dinle be abicim, ya şu şirinler varya hani
Doğan : ne diyorsun abicim sen ya, ne şirinleri
Soner : çizgi film olan
Doğan : ee evet var, nerden geldi aklına şimdi onlar
Soner : ya abicim hani onların içinde sadece şirine varya, neden sadece bir tane kız şirin vardı
Doğan : haydaaa abicim ne biçim soru şimdi bu
Soner : Efe bana sordu bilmediğim için sana sorayım dedim
Doğan : hehehe abicim sen oturdun şirinlerimi izliyorsun,alemsin ya
Soner : napim abicim napim, canm sıkıldı ,yapacak birşey bulamadım, eski günleri yad ediyorum
Doğan : (hala gülmektedir) çok yaşa abicim ya, Allah'ta seni güldürsün...Sorunun cevabını biliyorum ama bir şartla söylerim
Soner : bırak şimdi şartı şurtu abicim ya, biliyorsan söyle işte
Doğan : işine geliyorsa abicim,kabul etmezsen söylemem
Soner : şom Doğan menfaatçi,Doğan tamam kabul ediyorum söyle
Doğan : yarın ben lokantaya gelmeyeceğim, Aylinle şöyle bir gezelim dedik,sen idare edersin işi artık, anlaştıkmı
Soner : elimiz mahkum tamam söyle
Doğan : bak şimdi abicim , hani gargamel varya
Soner : evet şu kötü olan
Doğan : işte o yarattı şirineyi, sırf diğer şirinleri yakalayabilsin diye
Soner : vayyy, demek sende seyrediyordun şirinleri
Doğan : tabi abicim, hangimizin çocukluğu onlarla geçmedi
Soner : mesela Sevilin geçmedi, o hiç seyretmemiş
Doğan : başka sorun varmı abicim,şimdi kapatmam lazım...sözünü unutma sakın
Soner : tamam abicim unutmam,sağol
Soner : bak evlat, Doğan amcandan aldığım bilgiye göre durum bundan ibaretmiş diyerek anlatır..
Sevil Soner'in hararetle oğluna anlatışını dikkatle dinler ve kendini gülmekten alamaz..
Soner : neden gülüyorsun Sevilcim
Sevil : yok bişey hayatım, senin anlatışına gülüyorum sadece
Soner : ne varmışki anlatmamda
Sevil : kızma Sonercim, sanki devlet sorununu çözmüşünde onu anlatıyorsun gibi geldi bana (hala gülmektedir)
Soner : tabi öyle hayatım, önemli bir konu,sen seyretmediğin için bilmen ve anlaman zor
Sevil : sen öyle diyorsan ne diyebilirimki hayatım, tamam sustum..
Soner ve Efe şirinleri seyretmeye devam ederler.
Soner : ya bu gargamele de üzülüyorum, baksana o kadar çile çekiyor ama bir tane bile şirin yakalayamadı, kedi desen kendine hayrı yok,miskin miskin yatıyor hep
Efe : baba neden şirinleri yakalamaya çalışıyor hep
Soner : bak onu hatırlıyorum işte evlat, onları yakalayıp altına dönüştürmeye çalışıyor, zengin olma peşinde yani
Efe : nasıl yani baba, nasıl dönüştürecekki altına
Soner : ya Efecim çizgi film işte, gerçekte böyle şeyler olmaz biliyorsun, seyret yeter..yorma kafanı böyle şeylere
Soner bir müddet sonra hem çizgi filmden sıkıldığı hem de Efe'nin sorularından bunaldığı için yerinden kalkıp Sevil'in yanına gider ve sarılıp öper.
Sevil : korkuttun beni hayatım, hem Efe var napıyorsun uluorta
Soner : karımı öpüyorum, bunda ne kötülük var.
Sevil : saoğl canım;kötülük yok ama çocukların yanında olmaz
Soner : tamam tamam , ne yapsak yaranamıyoruz..Bak ne diyeceğim hayatım
Sevil : yine ne muzurluk geldi aklına Sonercim.
Soner : yok ya muzurluk falan değil, hadi çıkalımda gezelim biraz, canım sıkıldı evin içinde, herkes bişeylerle meşgul,bense yapacak bişey bulamadım.
Sevil : bitirmem gerekiyor ama hayatım,1-2 saat sonra çıksak.
Soner : ooo o saate akşam olacak
Sevil : kusura bakma Sonercim, bitirmeden olmaz,yarın teslim etmem gerekiyor.
Soner : peki hayatım,öyle olsun..(sonra Efe'ye döner) hadi evlat maç yapalım seninle
Efe : olur baba
Soner : hadi al gel topunuda bahçeye çıkalım
Sevil : olmaz hayatım, şimdi düşüp üzerinizi kirletirsiniz, çimen lekesi çımıyor zaten
Soner : eski bişeyler giyeriz hayatım, hem baba oğul ilişkimizi geliştirmemiz lazım dimi ama
Sevil Soner'in baba oğul ilişkisini geliştirme sözünden memnun olmuştur,onları kırmak istemez.
Sevil : tamam ama üzerinizi değiştirin, bu kıyafetlerle olmaz
Soner ve Efe üzerini değiştirip dışarıya çıkarlar.Aradan 5-10 dk anca geçmiştirki Soner topa biraz sert ve yamuk vurunca salonun camını kırar.Sevil elinde topla balkona çıkar ve camı gösterir.
Soner : pardon hayatım,yanlışlıkla oldu.
Sevil : Sonercim,biraz dikkat etsen
Soner : tamam hayatım, sen topumuzu kesmeden geri alabilirmiyiz.
Sevil kızmıştır ama Efenin babasıyla neşeli vakit geçirdiğini görünce çabuk yumuşar ve topu onlara geri verir.
Sevil : tamam veriyorum ama dikkatli olun..hemen bir camcıyı ara da açıkta kalmayalım Sonercim.
Soner : tamam hayatım birazdan ararım.
Soner ve Efe yine maça başlarlar ama Sonerin dikkatsiz tavrı yine bir cama malolur..
Sevil : hayatım evde sağlam cam bırakmaya niyetin yok anlaşılan
Soner : kazara oldu sevilcim, bilerek kıracak halim yokya.
Sevil : iyi ama Sonercim, 10 dakikada iki cam kırdın.hadi ara hemen camcıyıda gelip taksınlar yenisini..
Soner : hadi evlat bırakalım, yeter bu kadar, yoksa annen bizi haşlayacak,evde cam da kalmayacak.
Efe : tamam baba, ama hep sen kırdın , benim suçum yok..
Soner : hadi hadi çok konuşma, yanlışlıkla oldu işte..
Efe babasının haline gülmekten kendini alamaz..
Camlar yenilenmiş, Sevi'lde bu arada işini bitirmiştir..
Sevil : hadi bakalım gelin de yemek yiyelim,sonra dışarıya çıkıp gezelim biraz..Sonercim ben masayı hazırlarken sende ikizlere bakarmısın uyanmışlarmı,uyandılarsa aşağıya indiriver onları..
....BİTTİ....
03 Mayıs 2008 Cumartesi 16:07
başkan dedi ki......
Her masalda olduğu üzere..
Bir varmış bir yokmuşla başlarmış anlatılar.
Bizde geleneği bozmayıp aynen öyle başlayalım masalımıza.Küstürmek olmaz bu geleneği yaratanları..
Bir varmış bir yokmuş,evvel zaman içinde kalbur zaman içinde, develerin tellallık pirelerin berber çıraklığı yaptığı çoook eski zamanlarda yine çoook uzak diyarların birinde kendi haline,insanlarının hoşgörü ve sevgiyle yaşadığı yüzölçümü ve nüfus olarak az olsada gönül kalabalıklığının çok olduğu bir krallık varmış.
Halkı öyle sevgi doluymuş ki,birinin canı yansa hepsi birden koşarmış yardıma,komşusunun derdini kendi derdi kabul ederlermiş.
Bundan birkaç yıl önce işlediği bir suç yüzünden kral tarafından sürgün edilen Soner isminde bir adamın hikayesi dilden dile dolaşmış bugüne kadar.
Soner, gençliğinin heyecanına kapılıp eşini ihmal etmiş uzun bir süre,hatta daha da abartıp aldatır olmuş eşini.Bu durum çabuk farkedilmiş küçücük krallıkta, Soner'in bu tutumu halkın ağzından düşmemiş ve haliyle kralında kulağına gitmiş,çağırmış huzuruna bu delikanlıyı ve sormuş söylenenlerin doğru olup olmadığını.
Soner ne kadar vurdumduymaz ve çapkın olsada dürüstmüş ve kabul etmiş tüm söylenenlerin doğruluğunu.
Kral dürüstlüğü sebebiyle kendisine sadece krallıktan sürgün cezasını vermiş.
Çaresiz kralın emrini uygulayan Soner suçluda olsa eşine veda edip ayrılmış ülkesinden..
Yıllar acıyla geçmiştir Soner'in eşi olan Sevil için,karnındaki çocuğuyla kalmıştır tek başına.Eşinin yokuluğuna üzülüyor ama kendisini ihmal ettiği ve aldattığı için ona affedilmesi imkansız bir kırgınlık duymuştur aradan geçen yılar boyunca.Zor da olsa kendi başına büyütür oğlunu.
Yıllar yılları kovalamış ve Efe ismini verdiği oğlunu okul çağına getirmiştir.
Sevil görev yaptığı Kraliyet Akademisi'nin kendisini başka bir krallığa geçici görevle tayin etmesi sebebiyle sıkıntıya düşer,oğlunu emanet edebileceği kimsesi yoktur.Çareyi kralın huzuruna çıkıp durumu anlatmakta bulur.Hiç tereddütsüz çıkar huzura ve anlatır herşeyi.
Kral bir müddet düşündükten sonra hak verir ona ve çağırır vezirini.
Kral : derhal Soner'i bulup getirin huzuruma
Vezir hemen kralım diyerek uzaklaşır yanlarından..
Kral : sen şimdi git, yarın bu saatte burada ol, eski eşin oğluna sen gelene kadar bakacak meraklanma.
Sevil peki kralım der ve çıkar huzurdan.Evine giderken yol boyunca şaşkınlığını atamaz üzerinden,kralın neden böyle birşey yaptığını düşünür durur, ayrıca eski eşini tekrar görmenin onu nasıl hissettireceğini çözemez birtürlü.O ne kadar böyle düşünsede kralın buyruğu olduğu için çaresiz kabul etmek zorundadır.
Ertesi gün Sevil yine kralın huzuruna çıkmak için hazırlanır,ama yol boyunca içindeki korkuyla karışık heyecanı atamaz. "Soner'i tekrar görmek" ona neler hissettirecekti...
Kralın bulunduğu salonun kapısına girmeden önce derin bir nefes alır ve öyle çıkar huzura.İçeriye girdiğinde kralın karşısında bekleyen Soner'i görür ilk önce,kalbi sanki yerinden çıkacakmışçasına atmaya başlamıştır, anlam veremez bu haline, onu görmenin verdiği heyecanmı yoksa eskiden kalan ve hala yüreğinde yer tutan öfkemi ?
Ağır adımlarla ilerler yanlarına, ayakları onu geriye gitmeye zorluyordur sanki.
Huzura vardığında selamını verir önce krala, Soner'e bakmaya cesaret edemez.
Kral : Sen Soner
diyerek başlar söze ve durumu anlatır heryönüyle ve sonra
Kral : Sevil kızımın görevi gereği buradan 1 aylığına ayrılması gerekiyor,sen hiç görmediğin oğluna gerektiği gibi bakmak zorundasın,Sevil geriye gelene kadar.
Soner : siz nasıl emrederseniz kralım.
Kral : Sevil kızım, sen hiç meraklanma, ben herzaman oğlunun durumunu denetleyeceğim,gözün arkada kalmasın.
Sevil : Biliyorum kralım ancak oğlum bu duruma nasıl alışacak, tek endişem budur.
Kral : onu bana bırak sen, ben oğluna herşeyi anlatırım.
Sevil kralın sözüne güvenilir biri olduğunu bildiği için içi rahatlamıştır sözleriyle.
Kral : şimdi ikiniz birlikte eve gidecek ve önce oğlunuzla konuşacaksınız.Bu akşamı babasıyla geçirsin Efe evladım, yarın ben kendim gelip bakacağım hallerine.
Çaresiz kralın emrini uygulamak zorunda olduklarını bildiklerinden Sevil ve Soner selamını verip ayrılırlar huzurdan.
Yol boyuunca ikiside yanyana yürür fakat tek kelime konuşmazlar.Soner hernekadar konuşmak ve pişmanlığını dile getirmeye çalışsada eskiden yaptıklarından duyduğu utanç yüzünden ağzını açamaz.sevil Soner'in konuşmaya çabaladığının ama beceremediğinin farkına varmıştır ama o da suskun kalmıştır.
Eve vardıklarında Efe'yi evin bahçesinde tek başına oynarken bulurlar..
Efe geldiklerini gördüğünde bırakır oyununu ve anneee diyerek sarılır Sevil'e.
Sevil : nasıl bakalım benim aslan oğlum,oyunmu oynuyordun kendi kendine
Efe : evet anne
Efe hem annesiyle konuşmakta hem de yan gözle Soner'e bakmaktadır.Sevil Efenin babasına baktığını farkedince ayağa kalkıp
Sevil : baban geldi oğlum
Efe : biliyorum anne (diyerek babasına döner) hoşgeldin der ve elini uzatır tokalaşmak için.
Sevil : Efecim nerden biliyorsun, daha önce hiç görmemiştin babanı
Efe : tıpkı anlattığın gibi anne
Soner oğlunun bu sözüyle mutlu olmuştur Sevil'e dönerek gülümser teşekkür edercesine.Sonra dizlerinin üzerine çöküp kollarını açar oğluna.
Efe önce tereddüt eder ve annesine bakar.Sevil oğluna "kırma babanı" der gibi gözleriyle işaret yapar.
Annesinden aldığı onayla babasının kollarına atılır Efe,hiç görmemiş olsa bile babasının kucağında aldığı o sıcaklıkla uzun süre sarılı kalır.
Sevil ne kadar kızgın ve kırgın olsada oğlunun babasıyla bu sıcak kucaklaşmasından etkilenir ve gözyaşlarnı tutamaz.ikisinin ayağa kalkmak için hareketlenmesiyle teleşla siler gözyaşlarını.
Sevil : içeriye girelimmi artık,akşam olmak üzere , yemek vakti geldi.
Soner : nasıl istersen Sevil.
Efe : bizimlemi kalacaksın artık
Soner önce yutkunur,birşeyler söylemek ister ama söyleyemez.Sonerin çaresiz kaldığını gören Sevil
-anlatırım daha sonra Efecim,hadi içeriye girelim şimdi.
Soner yıllarca yaşadığı eve misafirmiş gibi çekinerek girer ve salonda bir köşeye oturur.Efe de onun oturduğu koltuğun karşısına geçer.Kaçamak bakışlarla babasını süzer arada.Sevil ise mutfakta birşeyler hazırlamakla meşguldür,arada baba oğulun ne yaptığına bakar kapının bir köşesinden.Bir an için duyduğu kızgınlığı unutup onları seyreder.Sonersiz geçen yıllar boyunca hep hayal etmiştir böyle bir aile ortamını.İşte şimdi karşısındadır hayali ama yinede endişelidir gelecek onlara neler hazırlıyor diye.
Yemeği hazırlayıp sofrayı kurduktan sonra seslenir ikisinede.
Efe bir hışımla kurulur sofraya; Soner çekinerek gelir.
Yemek boyunca bir yandan yemeğini yiyen bir yandan da babasını süzen oğlunu izler Sevil.
Yemek yenmiş sofra topanmıştır.Soner ve Efe yine aynı yerlerine oturmuşlardır,Sevil çay yapmak için yanlarından ayrılmıştır.
Efe oturduğu yerden kalkıp babasının yanına gelip oturur.Kısa bir süre sessiz kalır ve sonra
Efe : bana masal anlatırmısın
Soner önce şaşırır oğlunun bu isteğiyle,ne yapması gerektiğini bilemediği için gözleriyle Sevil'i arar ama göremez,sonra cesaretini toplayıp
Soner : tabi anlatırım,nasıl bir masal olmasını istersin
Efe : uzun ve güzel bir masal olsun,annem yatmadan önce bana hep anlatır.
Soner önce bir düşünür ne anlatsam diye,sonra tamam buldum diyerek başlar anlatmaya.
Sevil mutfaktan ikisinin konuşmalarını duyar ama hiç müdehale etmez.
Soner anlattıkça Efe dahada yakınlaşır babasına, bir müddet sonra başını babasının bacağına yaslayıp dinlemeye başlar.Soner henüz tamamlamamıştır ki masalı Efe uyuyakalır babasının bacağına yattığı şekilde.
Soner oğlunun bu yakınlaşmasından duyduğu mutluluğu oğlunun saçlarını okşayarak göstermeye çalışır ancak çekinir ters bir tepki görürüm diye.Oğluna bakaklır öylece.
Sevil yanlarına geldiğinde ikisini öyle görmenin verdiği haz ile gülümser Soner'e.
Soner : şeyy, masal istemişti bende anlatıyordum ama uyuyakaldı böylece.
Sevil : masal dinlemeyi çok sever ve genelde yarısında uyuyakalır.
Soner : yatağına götüreyim.
ikisi birden Efe'yi kucağına almak için hareketlendiği sırada elleri değer birbirine.
Soner : afedersin Sevil.
sevil : önemli değil,sen al Efe'yi, ben yatağını hazırlayayım.
Soner Efe'yi kucağına alır ve birlikte odasına çıkarlar,Sevil yatağı hazırladığında Soner Efe'yi yavaşça yatırır.
Soner : öpebilirmiyim oğlumu
Sevil : tabiki öpebilirsin,o senin oğlun.Ben aşağıya iniyorum,sende işin bitince inersin.
Soner : teşekkür ederim Sevil,sana yaptıklarımdan sonra....(dediğinde Sevil sözünü keser.)
Sevil : lütfen Soner , şimdi bu konuşmanın sırası değil.(diyerek ayrılır odadan)
Soner uzun bir müddet oğlunun uyumasını izler.Aşağıda Soner'in gelmesini bekleyen Sevil meraklanır ve odaya çıkar.Kapıya geldiğinde oğlunun uyumasını izleyen bir babanın mutluluğunu görür Soner'de.içinden söylenir durur eski eşine..."neden böyle yaptın Soner,neden çaldın bu mutluluğu yıllar boyunca benden"...
Soner kapıda duran Sevil'i farkettiğine kalkar ayağa telaşla.
Soner : özür dilerim dalmışım uyumasını seyrederken.
Sevil : önemli değil, gel sana nerede yatacağını göstereyim.
Soner : peki geliyorum.
............................
O gece başka birşey konuşmazlar,sabah olduğunda herzamanki gibi erken kalkarlar,kahvaltıyı yaptıktan sonra Sevil Efe'yi karşısına alıp anlatır herşeyi.Efe ne kadar gitme anne dese de annesinin gitmek zorunda olduğundan ve kısa süre sonra döneceğini bildiği için kabul eder durumu.
Onlar konuşmasını tam bitirdiği an da kapı çalar.Sevil kapıyı açtığında karşısında Kralı görür ve selamını verip içeriye davet eder.kralın içeriye girmesiyle Soner ve Efe'de ayağa kalkıp selamlar.Kral Efe'yi yanına çağırıp saçlarını okşar önce.
Kral : annen anlattımı herşeyi
Efe : evet anlattı
Kral : üzülmedin dimi gidecek diye.
Efe : üzüldüm ama biliyorumki yine dönecek.
Kral : aferim sana Efe.(sonra Sevil'e döner)
Kral : Sevil kızım hemen hazırlan , bir an önce yola çıkman gerekiyor,gideceği yere kadar sana eşlik edecekler.
Sevil : ben hazırım.
Kral : madem hazırsın hadi birlikte çıkalım.
Kral : Soner gözüm üzerinde , bu yakışıklı çocuğu üzmek yok.
Soner : üzermiyim hiç efendim, o benim oğlum, nasıl yapabilirim böyle birşeyi.
Sevil oğlunu doyasıya sarılır ve öper.
Efe : beni merak etme annecim
Sevil : tamam oğlum,iyi bakın kendinize tamammı.
Soner : sen hiç merak etme Sevil.
Kral ile birlikte çıkar evden Sevil,ayakları onu geri götürsede gitmek zorunda olduğu bilinci ağır basar ama oğlunun babasıyla kalması içini rahatlatmıştır bir nebzede olsa.
kapıdan Sevil'i birlikte uğurlar Soner ve Efe.Sevil gittikten sonra
Soner : ne yapmak istersin şimdi.
Efe : bilmiyorumki, ne yapalım
Soner : oyun oynayalımmı birlikte..
.....................................
(Günler böyle geçer gider.Soner öyle alışmıştırki oğlunun yanında olmaya,hiç ayrılmak gelmez içinden,birgün tekrar ayrılacağı düşüncesi yer bitirir onu.)
Sevil'in ayrılışının 20. günü ilk defa "BABA" diye hitap etmiştir Efe.Soner günlerdir beklediği sözü duymuştur nihayet,hiç zorlamamıştır Efe'yi baba demesi için,ona bırakmıştır bu kararı..Duyduğu anda kucaklar Efe'yi, sanki ilk defa görüyormuş gibi hasretle sarılır oğluna,doyasıya öper koklar.Sevil'in dönmesine az bir zaman kalmıştır,kalan günleri daha güzel geçirirler baba oğul..
...................................
Sevil görev için gittiği yerden dönmüş ve soluğu ilk olarak evinde almıştır.Soner ve Efe'yi bahçede koşuşturuken bulur,ikisininde üstü başı kir içindedir.Geldiğini farketmemişlerdir bile,yanlarına gitmeden önce bir süre izler ikisini, öyle neşelidirki ikiside.Onları izlemenin duygusallığından sıyrılıp yanlarına gider.Efe annesini görür görmez kucağına atlar ve öper hasretle.Anne oğulun kucaklaşmasını sırasını bekleyerek ziler Soner.
Soner : hoşgeldin Sevil
Sevil : hoşbuldum
Efe : babamla oyun oynuyorduk annecim.
Sevil Efe'nin "babam" sözünü duyunca içi bir hoş olur.Soner'e bakar,Soner sadece gülümseyerek karşılık verir.
Sevil : hadi içeri geçelim.
Soner : sen bırak ben alırım valizini sevil.
Sevil : teşekkür ederim Soner,yalnız biraz ağır dikkat et.
................................
O gece hepsi ilk gecekinden daha mutludur, daha fazla konuşurlar birlikte.sabah olduğunda yine kahvaltılarını yaparlar,bir süre konuştuktan sonra
Soner : ben gideyim artık
Efe : nereye gidiyorsun baba,,,anne söyle gitmesin
Sevil : ama Efecim..
Soner kapıya doğru yönelir,Sevil de kalkıp onunla gider.Kapıda Soner Sevil'e dönerek
Soner : biliyorum bana çok kızgın ve kırgınsın, ne desem ne yapsam kendimi affettiremem,yaptığım büyük bir suç ama Kraldan ülkede kalma izni alırsam sana kendimi affettirmek için müsade edermisin,hem oğlumda bana çok alıştı.
Sevil : lütfen Soner , eskiyi unutmam çok zor oldu,yeniden üzülmek istemiyorum.
Soner : seni üzmek değil niyetim, sadece senden yeni bir şans istiyorum, yaptıklarımın pişmanlığını ve değiştimi sana ispatlamak istiyorum.
Sevil bir müddet sessiz kalır, Efe'ye döner ve "ne olur anne babam bizimle kalsın" yalvaran bakışlarını görür.
Sevil : önce kralı ikna etmen gerekiyor biliyorsun, sonrasını düşünürüz.......
...BİTTİ....
09 Mayıs 2008 Cuma 19:06
d 1
" sen kraldan izni al gerisini düşünürüz "
Cevabını alan Soner sadece gülümser ve ayrılır evden.
Yol boyunca eskiden yaptıklarına rağmen Sevil'in sözlerinin umudun başlangıcı olduğunu düşünür,şimdi tek çıkar yolu kralı ikna etmektir, kral anlayışlı biri olmasına rağmen zorludur da, onu ikna etmek hiç kolay olmayacaktır ama azimlidir Soner, bunu mutlaka başaracağım diye söylenerek yol alır..Bir yandan da nasıl yapacağı konusunda kafasında planlar yapar ama bir türlü sonuç getirecek düşünce gelmez aklına.
Sarayın önüne geldiğinde derin bir nefes alır önce, sanki gökyüzündeki tüm havayı çekmiştir ciğerlerine.Ağır ağır çıkar merdivenlerden, geniş koridordan yürür aynı adımlarla.Kralın olduğu salon kapısına geldiğinde ürperir içi,heyecanından kalbi yerinden çıkacakmışçasına atmaya başlamıştır, kendini zaptetmek için bir müddet düşüncelerinden sıyrılmaya çalışır ama nafile..
"Ne olacaksa şimdi olacak,düşünmeye gerek yok " diyerek girer içeriye.
Kralın yanına geldiğinde selamını verip izin ister konuşmak için.
Soner : izniniz olursa kralım bir maruzatım var
Kral : gitmek için mi izin istiyorsun,Sevil döndüğüne göre seninde ayrılma vaktinin geldiğinimi düşünüyorsun
Soner : hayır kralım, tam aksine, eğer izin verirseniz kalmak istiyorum
Kral : bunun mümkün olabileceğinimi düşünüyorsun, biliyorsun ki seni geçici olarak çağırdık buraya
Soner : biliyorum kralım ancak oğlumla geçirdiğim 1 aylık zamanda eskiden nekadar sorumsuz biri olduğumu ve hatalarımı anladım, izin verin kendimi onlara tekrar kabul ettireyim,izin verin onları nekadar çok sevdiğimi göstereyim,izin verin değiştiğimi onlara ispatlayayım...
Kral : can çıkar huy çıkmaz derler , nerden bileceğim tekrar eski sorumsuz Soner olmayacağını
Soner : Ailemden,sevdiklerimden ve ülkemden ayrı kaldığım yıllar boyunca hiç çıkmadılar aklımdan.Her günüm onları düşünmekle geçti,yaptığım hataların telafisi için düşündüm geceler boyu, geri gelipte aileme kavuşunca cesaret buldum kendimi affettirebilmek için..izin verin pişmanlığımı ve değiştiğimi göstereyim.
Kral :(bir müddet düşündükten sonra) peki istediğin gibi olsun,sana bir fırsat vereceğim,ama bunu başaramazsan bir daha dönmemek üzere uzaklaştırılırsın buradan..
Soner : teşekkürler kralım,güveninizi boşa çıkarmayacağım,hemen aileme haberi vermeye gideyim izniniz olursa.
Kral : dur bakalım, hemen gidemezsin, önce kendini bana kanıtlaman gerekiyor, bir şartım var
Soner : emredin kralım, ne isterseniz yaparım.
Kral : komşu krallıkta bir bilge var, ona gideceksin.Bilgede dünyanın en değerli mücevheri var onu alıp geleceksin, yalnız uyarayım, eğer bilgenin sorduğu sorulara cevap veremezsen ömür boyunca onun kölesi olarak kalacaksın.Bu şartlarda kabul ediyormusun
Soner : ediyorum kralım, aileme kavuşmak için canımı bile veririm hiç düşünmeden.
Kral : o zaman hemen yola çık, sana bir at ve yolluk versinler..
Soner : emredersiniz kralım
diyerek selamlar ve çıkar kralın yanından.Kendisine verilen at ve yollukla düşer yola.Yol boyunca neden böyle bişey istediğini ve mücevherin nasıl birşey olduğunu düşünür durur ama çıkamaz işin içinden.Bu mücevher baya gösterişli birşey herhalde yoksa neden istesin onu kral diye söylenir..
Yola çıkalı epey zaman olmuştur,neredeyse hava kararmak üzeredir, geceyi geçirmek için biryer bulmalıyım dediği sırada ilerideki küçük bir kulübeyi farkeder.
Kulübeye vardığında atı ağaca bağlar ve kapıyı çalar.
Elinde bastonuyla bir ihtiyar açar kapıyı.
Soner : iyi akşamlar amcacım, tanrı misafiri kabul edermisin
ihtiyar : tabi evlat,tanrı misafiri kabul edilmezmi, gel içeri
ihtiyarın buyur etmesiyle içeriye giren Soner gözucuyla kolaçan eder kulübenin içini, iyice yıpranmış bir masa,iki tahta iskemle ve bir köşede eski püskü bir yatak.
ihtiyar : buyur otur evlat, açmısın ?
Soner : şeyy, evet açım
ihtiyar : kuru ekmek ve sudan başka ikram edebileceğim bişeyim kalmadı ama evlat
Soner : olsun amcacım, ona da şükür
Soner yolluğu olmasına rağmen kendisine ikram edileni geri çevirmenin yanlış olacağını düşündüğü için sesini çıkarmaz, bu akşam ihtiyarın ikramıyla karnımızı doyururuz,yarın giderken yolluğun bir kısmını kendisine bırakırım diye düşünür.
ihtiyar ve Soner masaya oturup yemeğini bitirir.
ihtiyar : ben ocağa birkaç odun daha atayım , üşütmek olmaz tanrı misafirini, geceleri buralar pek serin olur.
Soner : dur amca sen zahmet etme, odunların yerini söyle ben getiririm
ihtiyar : olurmu ama evlat,sen misafirsin
Soner : ekmeğini paylaştın,yatacak yer verdin, bırak borcumu böyle ödeyeyim.
Soner dışarıya çıkıp birkaç odunla geri gelir ve ocağa atar, dışarısı gerçekten serindir, ikiside ateşin karşısına geçip epeyce sohbet eder.
ihtiyar : yolun nereye böyle evlat
(..Soner ihtiyarı hiç tanımıyor olmasına rağmen içi ısınmıştır ona, tüm mazisini ve kralın dediklerini anlatır..)
Soner : işte böyle amcacım
ihtiyar : hepimiz gençlikte hata yaptık evlat, önemli olan ders çıkarmak ve tekrarlamamak, görüyorum ki sen gerçekten pişmansın ve kendini affettirip ailene kavuşmak için azimlisin, sadece yüreğinin sesini dinle, o seni doğruya götürecektir..
Soner : inşallah amcacım inşallah...sen bu bilgeyi duydun mu hiç ?
ihtiyar : evet duydum evlat, çok acımasızmış öyle diyorlar, sorduğu soruya cevap verebilen olmamış bugüne kadar
Soner : (hadi ya der içinden) ne soruyormuşki bu kadar zor..
ihtiyar : bende bilmiyorum evlat,sadece anlatılanlar bunlar, sen kararlısın evlat, umudunu yitirme ve yüreğinin sesini dinle daima.Hadi yatalım artık,sabaha yola çıkacaksın , yolun uzun dinlenmen lazım..eski püskü ama benim yatağımda yatabilirsin.
Soner : olurmu öyle şey amcacım, ben ateşin yanında kıvrılır yatarım.
ihtiyar : peki evlat nasıl istersen..
....................................
sabah olunca ihtiyar erkenden kalkar ve ateşi canlandırıp Soner'i kaldırır..
ihtiyar : hadi evlat kalk bakalım, bir iki yudum birşey ye.
ihtiyarın ikram ettiği kuru ekmek olmasına rağmen aldığı lezzeti çoğu yemekte bulamamıştır Soner.
Yola çıkma vakti geldiğinde yolluğunu ikiye bölüp yarısını ihtiyara verir..
Soner : ikram edileni geri çevirmek olmaz diye düşündüğümden çıkarmadım bunları amcacım, al bunu borcumu böyle ödemeye çalışayım
ihtiyar : sağol evlat, Allah yolunu açık etsin,umarım isteğini gerçekleştirirsin.
Soner :(atına atlayıp) sağol,kal sağlıcakla..
ihtiyara el sallayıp düşer tekrar yola...
...............................
devam edebilir:))
17 Mayıs 2008 Cumartesi 11:33
d 2
Epeyce yol almıştır, karşısına çıkan nehri üzerine kurulmuş küçük tahta köprüden geçer.
Karşıya geçtiğinde hem kendisinin hemde atın dinlemesi gerektiğini düşünerek iner attan.
At önce suyunu içer ve otlamaya başlar,kırk yıllık dostuymuş gibi ayrılmaz Soner'in yanından.
Soner nehrin suyuyla elini yüzünü yıkayıp serinledikten sonra yakındaki bir ağacın altına oturur ve birkaç lokma birşey yer.Yolum uzun biraz kestireyim diye düşünür, tam uykuya dalacağı sırada ağlama sesiyle irkilir,sağına soluna bakınır ama kimseyi göremez fakat sesi hala duymaktadır.Ayağa kalkıp sesin geldiği tarafa yönelir, birkaç metre ilerde çalılığın diğer tarafında nehir kıyısına oturmuş ağlayan küçük bir kız çocuğunu görür ve yanına gider.Küçük kız onun geldiğini görmesine rağmen ona bakmaz ve ağlamaya devam eder.
Soner : neden ağlıyorsun küçük kız
Soner cevap alamayınca onun yanına oturur,küçük kızın dağılmış saçlarını elleriyle düzeltip yüzünü kendisne doğru çevirir.Küçük kızın ağlamaktan gözleri kızarmıştır,akan sümüklerini koluyla silmeye çalışmaktadır.
Soner dayanamayıp cebindeki mendili çıkarır ve siler küçük kızın yüzünü.
Soner : ağlama küçüğüm,anlat bana ne oldu, neden ağlıyorsun böyle
Soner'in ilgisiyle biraz rahaytlayan kızın ağlaması kesilmiştir ama hala konuşmamaktadır.
Soner : hadi anlat bana şimdi ne olduğunu, neden ağlıyordun, anlat ki yardım edebileyim küçük kız.
Kız : annem çok hasta,yataktan kalkamıyor,onun için ağlıyorum
Soner : baban doktor çağırmadımı peki
Kız : babam yok benim,ben doğmadan terketmiş bizi, hem bizim doktora verecek paramız yok
..."babam yok benim,ben doğmadan terketmiş bizi" sözüyle ürperir Soner,sanki kendi yaşantısını izlemektedir, tıpkı onun ailesini terkedişi gibi küçük kızında babası terketmişti onları.Yutkunur yutkunur, kelimeler boğazında düğümlenmiştir,uzunca bir süre konuşamaz.
Soner : eviniz nerde , hadi gel birlikte gidelim,sana yardım edeceğim.
Kız : evim yakın
Soner : hadi kalk bakalım eve gidiyoruz.
Küçük kızı ata bindirip kendisi yürür, kısa bir süre sonra küçük kızın evine varırlar.
Heryanı harap durumda olan bu evde nasıl yaşanır diye geçirir aklından.Küçük kızı attan indirip birlikte içeriye girerler.
Virane ağaç bir yatakta,heryeri yama olmuş bir yorganla örtünmüş kızın annesine yaklaşır.
Senmi geldin kızım diye yattığı yerden doğrulmaya çalışır anne,onlara doğru döndüğü vakit Soner iyice affalar.Karşısında gördüğü kişi Sevil'in ikiz kardeşidir sanki.
Küçük kız hemen annesine sarılır.
Kız : anne bak bu amca bize yardım edeceğini söyledi
- canım kızım, kim o peki
Kız : (Sonere dönerek) sahi amca senin adın neydi
Soner gördüğü manzaranın şaşkınlığını üzerinden daha atamamıştır,küçük kızın kendisini çekiştirmesiyle kendine gelir.
Kız : amca senin adın ne
Soner : (kekeleyerek) şeyy, benim adım Soner küçüğüm.
Küçük kız birden geriye çeker kendini,annesinin yanına sığınır telaşla,Soner'in ismini söylemesiyle anneninde yüzü bir acayip olur.
Soner anne ve kızın bu halinden ürker ve meraklanır
Soner : ne oldu,neden yüzünüz asıldı böyle,size yardım etmeye geldim,korkmayın.
Kız : benim babamın ismide Soner di amca,ben hiç görmedim onu ...anne o babammı ?
Anne : hayır kızım baban değil..kusura bakmayın yıllar önce babası bırakıp gitti bizi, isminizi duyunca o yüzden korktuk birden
Soner : anlıyorum,sizi üzdüysem özür dilerim
Anne : önemli değil, yıllar geçtikçe alışıyor insan ister istemez yokluğuna..
Soner : kızınız yataktan kalkamayacak kadar hasta olduğunuzu söyledi, sizi doktora götürmek gerek,böyle iyileşemezsiniz..
Anne : biliyorum ama biz çok fakiriz,doktor için paramız yok,hem doktor kasabada oturur ve buraya gelmez
Soner : (kısa bir süre düşünür) o gelmezse biz gideriz ona, bir atım var onunla gideriz.
Anne : ama ben beinemem ata,yataktan kalkamıyorum.
Soner : siz bekleyin hemen döneceğim (diyerek dışarıya çıkar)
dışarıda bulduğu uzun ağaç dallarından bir sedye yapar ve atına bağlar yaptığı sedyeyi, tekrar içeriye gelerek eskimiş bir örtüyü sedyeye serer.daha sonra annenin yanına gelerek
Soner : izin verirseniz sizi şimdi dışarıya çıkartacağım ve doktora gideceğiz
Anne : sizi yolunuzdan alıkoymayalım
Soner : öyle demeyin lütfen,bu küçük kızın ağlamasını istemiyorum,sizin iyileşmeniz için gerekeni yapmalıyım
Anne : peki,siz öyle diyorsanız,teşekkür ederim iyiliğiniz için.
Soner : teşekkür etmenize gerek yok,iyileşmeniz ve bu küçük kızın yüzünün gülmesi benim için yeterli.
Anneyi kucağına alıp sedyeye yatırır,küçük kızıda ata bindirip yola düşerler..
....................
devam edebilir:))
17 Mayıs 2008 Cumartesi 13:28
d 3
Küçük kız Soner'e iyice ısınmıştır,yol boyunca sorular sorar
Kız : senin çocuğun varmı amca
Soner : var küçüğüm,benimde bir oğlum var,o da senin yaşlarında.
Kız : onun adı ne peki
Soner : onun adı Efe
Kız : onu çok seviyormusun peki
Soner : tabiki çok seviyorum, her anne ve baba çocuklarını çok sever.
Kız : evet ama babam beni ve annemi çok sevmiyormuş,bizi bırakıp gitti.
Soner küçük kızın sözleriyle duygu sağanağı altında kalmıştı,ağlamamak için zor tutuyordu kendini.Ailesine yaşattıklarının intikamını alıyordu sanki ondan kader...Pişmandı yaptıklarından ama hiç düşünmemişti bunca yıl Sevil ve oğluna çektirdiklerini, şimdi anlıyordu ne kadar zor bir dönem geçirdiklerini.Evet sorumsuz bir hayat yaşamıştı, akıllanmış ve pişman olmuştu şimdi ama hep kendi açısından düşünmüştü herşeyi, yaptım hatalıydım diyordu bu zamana kadar..Küçücük bir çocuk hayatının dersini veriyordu şimdi ona..
Kız : annem iyi olacak dimi amca
Soner : tabiki iyi olacak,bak doktora gidiyoruz,doktor amcan hemen iyileştirecek anneni..
Kız : çok iyisin amca,çocuğun ne kadar şanslı böyle iyi kalpli bir babası olduğu için.
Büyüklerin bile böyle güzel laflar çıkarabilmesi zordur ama bu küçük kızın büyümüşte küçülmüş sözleriyle Soner'in yaşadığı duygusallık daha da artmıştı.Soner'in hem yaptıklarından duyduğu utanç hemde ailesine kavuşmak için duyduğu umut dahada artmıştı, karmakarışık duygular kaplamıştı yüreğini..pişmanlık-utanç ve umut hepsi bir aradaydı..
Arada anneyi gözucuyla kontrol ediyor,iyi olup olmadığını soruyordu Soner,bir yandan da küçük kızın sorularına cevap vermeye çalışıyordu.
Nihayet kasabaya varmışlar ve sora sora doktoru bulmuşlardı.Soner kızı attan indirdi önce ve beklemsini söyledi.Hızla içeriye girerek doktoru kolundan tuttuğu gibi annenin yanına getirdi.
Doktor : dışarıda olmazki muayene,hadi içeriye alalım birlikte,orada muayene edebilirim ancak.
Soner ve doktor birlikte anneyi içeriye taşırlar.
Doktor Soner ve kıza beklemesini söyleyip anneyi muayene etmek için ayrılır yanlarından.Kısa bir süre sonra yanlarına geldiğinde
Doktor : hadi bakalım küçük kız annenin yanına git ben babanla konuşayım
Kız : babam değilki o benim, bize yardım eden bir amca
Doktor : tamam kızım hadi sen annenin yanına git şimdi..
Soner : nesi var doktor, iyi olacakmı
Doktor : evet olacak ama iyi bakılması gerekiyor, düzgün beslenmesi ve moralinin iyi olması lazım,ilaçlarınıda düzenli şekilde kullanması tabi.
Soner : tamam ben ilaçlarını alırım,erzakta alırım ama size verebilecek param kalmıyor o zaman
Doktor : sorun değil,bana vermesenizde olur...burada yapabileceğimiz başka birşey yok,dediğim gibi iyi bakılması ve ilaçlarını düzenli olarak kullanması gerek, evine götürebilirsiniz..
Soner : peki doktor, bana hangi ilacı almamı gerektiğini söyleyin bir koşu gidip alayım.
Soner doktorun verdiği reçeteyi kaptığı gibi koşup ilaçları alır gelir, daha sonra küçük kızıda yanına alıp alışveriş yaparlar birlikte.Herşey tamam olunca anneyi tekrar sedyeye yatırıp evin yolunu tutarlar..Yol boyunca küçük kızın yüzündeki mutluluğu gördükçe Soner'in içi huzurla dolar,kendi amacını bile unutmuştur onlarla ilgilenirken.Akşamın olmaya yaklaştığı vakitte eve varırlar,anneyi tekrar yatağına yatırıp aldıkları yiyecekleri yerleştirirler dolaba küçük kızla birlikte.
Küçük kıza annesine iyi bakmasını ve ilaçlarını vakti geldikçe içirmesini öğütler, anneye dönüp tekrar iyi olup olmadığını sorduktan sonra gitmek için izin ister,kapıya doğru yöneldiği sırada
Kız : amca
Soner : efendim küçüğüm
küçük kız koşup Soner'in bacağına sarılır
Kız : sağol amca,annem senin sayende iyi olacak
Soner : sen annene iyi bak olurmu
Kız : tamam bakarım..
Küçük kızın yüzünde mutluluk gülümsemesini görmek herşeyi unutturmuştur Soner'e,o da gülümseyerek karşılık verir ve ayrılır evden. Atına binerek tekrar yola çıkar.
Son parasınıda onlar için harcamıştır,tek kalan şeyi yola çıkarken aldığı yolluktan geriye kalandır.
Hava tam olarak kararmadan epey bir yol daha gider, iyice karanlık çökünce atından inip bir ateş yakar ve birkaç lokma birşey yiyerek ateşin başında bugüne kadar yaşadıklarını,ailesini ve bilgeyi düşünür.Düşüncelere boğulduğu anda ateşin başında uykuya dalar.
..............
devam edebilir:)
17 Mayıs 2008 Cumartesi 14:44
Soner yaşlı kadının yanında yürürken şaşkın bakışlarla süzer arada onu, nerden tanıyorduki bilgeyi..
Yaşlı kadın : şaşkın şaşkın bakma evladım,seni ona götürüyorum işte, bunu istemiyormuydun
Soner : özür dilerim,şaşkınlığımı mazur görün,bilge yakınlardamı oturuyor
Yaşlı kadın : evet yakında, birazdan varırız
Önünde 3-5 kuzunun ve birkaç tavuğun gezindiği küçük bir kulübeye geldiklerinde " heralde böyle köhne bir barakada yaşamıyordur koskoca bilge " diye geçirir içinden Soner.
Yaşlı kadın : işte burası oğlum, bilge burada yaşıyor
Soner : ama nasıl olur,öyle meşhur bir bilgenin böyle viran bir barakada oturmasını beklemiyodum
Yaşlı kadın : bilgelik mal mülk zenginliği değildir oğlum..sen hele gir içeri ve otur ben kendisine haber vereyim.
Soner şaşkın haliyle birazda tereddütle girer kulübeden içeriye, içeride yok denecek az kadar eşya vardır.Yere serili bir mindere oturup beklemeye başlar bilgeyi, gözucuyla etrafı kolaçan eder...Dünyanın en değerli mücevherinin böyle harap bir evde olabileceği ihtimali ona çok uzak görünür, yaşlı kadın kendisini kandırıyormu acaba diye düşünürken içeriye yaşlı kadının girdiğini görür, saygı gösterip ayağa kalkmaya yeltenir ama yaşlı kadın rahatsız olmamasını isteyince oturur.
Yaşlı kadın da onun karşısına geçip oturur.
Yaşlı kadın : şaşırdığını ve anlam veremediğini biliyorum, evet söyle bakalım ne istiyorsun
Soner : özür dilerim ama hani bilge gelecekti
Yaşlı kadın : geldim ya işte,beni aramıyormuydun
Soner : sennnn...
Bilge : evet ben,bilge benim
Soner : ama nasıl olur
Bilge : karşında heybetli, zengin birinimi bekliyordun
Soner : ne yalan söyleyeyim evet öyle birini bekliyordum
Bilge : az öncede söyledim, bilgelik parada malda değildir evladım, bilgelik gönlünün zenginliğinde bilgindedir.
Soner : tabiki öyle ama ne bilim kafam karıştı iyice
Bilge : karışmasın oğlum, söyle bakalım şimdi nedir istediğin
Soner, kralımın emriyle geldim diyerek başlar söze ve başlar anlatmaya...uzun uzun anlatır herşeyi ve başından geçenleri.
Bilge Soner'in sözünü kesmeden dinler sonuna kadar.
Soner : (konuşmasını bitirdikten sonra) işte tüm hikaye bu
Bilge : demek mğcevheri almak için geldin
Soner : evet ama al senin olsun diyerek vermeyeceğinizi biliyorum, zor bir sorunuz varmış onun için
Bilge : evet bir sorum var ancak sorunun zorluğu senin nekadar bilgili olduğunla orantılıdır, başkasının çözemeyeciği bir soruyu sen hiç düşünmeden cevaplayabilirsin.Kararlımısın soruyu sormam için,şimdi vazgeçebilirsin ve eski hayatına dönebilirsin, soruyu sorduğumda cevaplayamazsan sevdiklerinle ilgili tüm hatıralar silinecek hafızandan, yolda gördüğünde bile tanıyamayacaksın onları..bu şartlar altında kabul ediyormusun.
Soner böyle fakir bir ortamda yaşayan bilgede dünyanın en değerli mücevheri nasıl olur diye geçirsede içinden bilgeye sormaya cesaret edemez.
Soner : kabul ediyorum
...............
devam edecek
31 Mayıs 2008 Cumartesi 14:06
herkes onları aramaya dağılmış durumdadır,onlarsız olurmuydu hiç ? onlarsız yürümezdi bu dizi ?
tam o sırada "-buldum,buldum " nidalarıyla biri yaklaşır, herkes sesi duyunca tekrar bir araya toplanmaya başlar, herkes toplanmıştır ve karşıdan buldum diyerek gelen kişiyi bekler, yavaş yavaş yaklaşmaktadır o karaltı,..
nihayet onların yanına ulaştığında herkes yine bir şaşkınlık içine girmiştir, gelen kişi yanlızdır, kurtlardan eser yoktur,
fedaimiz -ne buldun? diye sorar
-birol güveni buldum der karşısındaki
-nası yani ? der şaşkınlıkla, konumuzun onla alakası yokki der fedai
-olmaz olurmu der , çok alakası var, hani hatırlarsanız otobüs bozulmuştu ve birol güven kaybolmuştu der :))
-- ee nerdeymiş bunca zaman bakalım o der mimar hanım
--nerde olacak, HAVALİMANINDA mahsur kalmış, kredi kartının ödemesini yapmamış, parası yetmemiş uçak biletine, o yüzden rehin almışlar orda der :))
birol abi kızmıyon demi :))
devam edecek :))
sağ elimde beş parmak sol elimde beş parmak say bak say bak saaaay bak...ooooo portakalı soydum başucuma koydum ben bir yalan uydurdum duma duma dum...
ooff oofff
aklıma gelmişken nolcak bu polyannanın hali ya arkadaşlarım, hele esas beni üzen kırmızı başlıklı kızın kurta yaptığı işkence yokmu tamamen hayvan haklarına aykırı, AHİM e şikayet etmek gerekiyor bu kırmızı başlıklı kızı..aslında bütün iş hep o kırmızı başlıklı kızın ninesinin başının altından çıkıyo, ele başı o..
masal bu ya, kırmızı başlıklı kız gene ninesine yemek götürmek için çıkmış yola, az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş, bir müddet sonra ileriden gelen bir kalabalık görmüş, yaklaşınca görmüşki gelenler 7 cüceler..yanlarına vardığında :
-haydır cüceler nereye böyle telaşlı telaşlı diye sormuş
cücelerde :
-pamuk prensesi kaybettik onu arıyoruz..demişler
kırmızı başlıklı kız hımmm nası kaybettiniz koca prensesi yazık size ya demiş,daha sonrada kurufasulye pilav var sepetimde ,yermisiniz diye sormuş:))
cüceler, -bırak şimdi kurufasulye pilavı,zaten bizde gaz yapıyo o yiyemeyiz, prensesi bulmamız lazım acilen demişler..
kırmızı başlıklı kız -hadi benimle beraber gelin hem yolda prenseside ararız birlikte demiş, cüceler kabul etmişler bu teklkifi ve hep birlikte yola devam etmişler...
devam edecek:))
12 Ocak 2008 Cumartesi 11:40
kırmızı başlıklı kız ve 7 tane cüce küçük bir tepeyi aşmışlar ve biraz ileriden gelen birilerini görmüşler,adımalrını hızlandırmışlar hemen,yanlarına vardıklarında birde ne görsünler, bizim pamuk prenses ve shrek kolkola girmişler muhabbet ede ede geziniyor,tabi hemen arkalarında geveze eşek (onsuz olmaz)...
cüceler buda kim prensesim demişler, prenseste hayatımın aşkını buldum onunla mutlu yuvamıza gidiyoruz demiş..tabi cüceler HÖNK olmuş halde bakakalmışlar, kırmızı başlıklı kızsa - ayyy ne romantik demiş:))
pamuk prenses siz nereye böyle cümbür cemaat diye sormuş, cüceler seni kaybolunca aramaya çıktık ve yolda kırmızı başlıklı kıza rastaldık demişler..kırmızı başlıklı kız hadi ninemin evine birlikte gidelim orda piknik yaparız beraber,hem kurufasulye pilav da var demiş :))
cüclerin ele başı olanı, sana inat geleceğiz ve o pilavı yiyeceğiz demiş..))
pamuk prenses shrek e dönmüş ve bizde gidelimmmi hayatım,hem ben kurufasulyeyi çok severim demiş, shrek tabiki hayatım sen istersinde ben olmaz diyebilirmiyim demiş ve hep birlikte yola koyulmuşlar...
devam edecek:))
12 Ocak 2008 Cumartesi 12:32
nerde kalmıştık ?
sevil sonerin evine geldiğine evde birinin olduğunu anlamış ve dizi oracıkta anlamsız hatta gaddarca bitirilmiş izleyiciye yapılabilecek en muazzam işkence yapılmıştır..kendi senaryonuzu bundan sonra kendiniz yazın denmiş ve izleyici kaderine terkedilmiştir..
ilk zamanlar hala olayın şokunda olan bu muhteşem izleyici topluluğu daha sonra SİLKELENMİŞ ve kendine gelmiştir..
ne yapabiliriz düşüncelerinden sonra alınan ortak karar gereği dizinin yayınlandığı kanal mail yağmuruna tutulmuş fakat kafasına eseni yapmakla ünlü kanalımız izleyicinin bu tutumunda dikkate almamıştır,kendisine gelen mailleri otomatik cevaba bağlayarak geçiştirme taktiğini uygulamıştır..
kanaldan bize hayır diyen sevgili izleyicimiz bu seferde diziyi yapan şirketten bir haber beklemiş fakat gelin görünkü kanal onlardan daha insaflı çıkmıştır, kanal en azından herkese aynı mesajı yollamış olsa bile nezaketen bişeyler yazmıştır, yapımcı ise ortalıkta görünmemiştir..
baktıki kimseden kendilerine hayır yok, bu seferde tv eleştirmenleri ve diğer yazarlara mail yağmuru taktiğine geçmiştir azimli izleyicimiz..
kiminine göre haklı mücadele ve MÜCADELEYE DEVAM , kiminine göreyse MAİL TERÖRÜ yarattığı iddia edilen bu azimli topluluk gene yılmamış ve her yoldan mücadelesine devam etmiştir..
bazı dostlar yaptıkta ne geçti elimize diye düşünüyor olabilir,dizimizi gerimi kazanabildik sanki diyebilir..
fakat şuan tv dünyasını dikkatle takip edenler görmüştür, dizi furyası çok azaldı, belki bazı kanallar yeni diziler yapıyor olabilir ama eskisi kadar çok değil..çoğu kanal diziyi bitirdikten sonra yerine yenisini koymuyor hemen,başka tür programlara geçiş başladı..
bizler sesimizi yükseltmeye başlamadan önce ne tv eleştirmenlerinden nede diğer yazarlardan diziler ile ilgili bukadar çok eleştiri gelmiyordu.
belki bizim sayemizde onlarda birşeyler ters gidiyor buna birazda olsa dur denmeli diye düşünmelerini sağlamış olabiliriz, eee kendimizede pay çıkarmalıyız bazı durumlardan demi :))
Bizlere haklı mücadelemizde destek veren , köşelerinde sesimizi duyuran tüm yazarlara tekrar teşekkür etmek istiyorum,sağolsunlar... mail terörü yarattığımızı düşünen yazarlarımızada kırıgn veya kızgın değilim ama keşke bizleri biraz anlamaya çalışsalardı,onlarında canı sağolsun ne diyeyim..
17 Ocak 2008 Perşembe 10:59
aylinin telefonla konuşurken yüz ifadesini gören sevil kötü birşeyin olduğunu anlar, telefonu kapatır kapatmaz aylin sevilin kolundan tutup
-hadi hemen gitmemiz lazım arayan doğandı ve ...hastanesine gelin acilen dedi..
sevilin ne oldu demesine fırsat bile bırakmadan hadi hemen gitmeliyiz,bir taksi bulalım hemen..
taksiye binip doğanın söylediği hastanenin yolu tutmuşlardır, aylin doğanın tekrar aramasını beklemektedir şaşkın şekilde..
sevil hadi ama aylin ne olmuş banada anlatsana diye sıkıştırır alini..
aylin - bende bilmiyorumki sevilcim doğan aradı ve hemen gelin seni birazdan yine arayacağım diyerek telefonu kapattı der.
ikisininde şaşkınlığı ve korkusu iyice artmış gelecek olan telefonu beklemektedirler..
devam edecek :))
17 Ocak 2008 Perşembe 17:41
ikiside hadi ama çal artık diye telefona bakmaktadır, heyecan-şaşkınlık- ne oldu korkusu gittikçe artmıştır..
sevilin ilk aklına gelen soner olur,hemen telefonunu çıkartıp soneri arar ama duyduğu tek ses operatörün sesi our.Sonerin bugüne dek telefonunu hiç kapalı tutmadığını iyi bilen sevilin korkusu dahada artar..
doğandan beklenen telefon halen gelmemiş aylin ve sevilin korkusu dahada artmıştır..
sevil restoranı arayalımmı belki oradalardır der demez restoranın telefon numarasını çevirir..
açan soner veya doğan değldir,
-sonerle görüşebilirmiyim acaba
-soner bey burda değil
-peki doğan bey ordamı diye sorar sevil
-doğan beyde yok, ikisi birlikte çıktılar
-ne zaman çıktılar acaba
-epey oldu.....
teşekkür edip telefonu kapatan sevilin korkusu iyice artmıştır...
devam edecek:))
17 Ocak 2008 Perşembe 18:01
-doğan neden hala aramadı ?
-doğan ve soner nerede ?
-kötü birşey mi oldu acaba ?
-soner kazamı geçirdi ?
-aylin ve sevilin durumu ne olacak ?
-onları bekleyen sürpriz ne ?
-sürpriz iyimi kötümü ?
ve daha nice soru..
cevabı azzz sonra değil maalesef yarın.))
neden derseniz malum benim gitme vaktim geldi dostlar, kızmazsanız yarın kaldığımız yerden devam etmeye çalışırız
herkese güzel ve keyifli akşamlar diliyorum..Tebessümleri ve kendinize iyi bakmayı ihmal etmeyin
17 Ocak 2008 Perşembe 18:07
-Off, off, midem ne bicim kasiliyor! Ben bugün heyecandan ölmezsem iyidir... Dogan! Dogan! Cesur! Ulan oglum hepiniz birden nereye kayboldunuz?
-Bagirmasana be, burdayiz iste!
-Dogan, ne oldu? Firildak Tayfun´u aradin mi, dedigim tavernayi ayarlamis mi?
-Sakin ol be oglum, tabii ki aradim... merak etme... hersey ayarlandi... musik, mönü... fotografci.. pasta... Simdi de Aylin´i ariyordum... Hastane masaliyla yeterince zaman kazandik, artik gelebilirler..
-Evet ya, nerdeyse kizlara yakalaniyorduk... aksilikler bitmedi ki bi türlü..
-Neyse, Davsan Mistafa sayesinde durumu son anda kurtardik.. yoksa hersey berbat olcakti... Sen simdi nasilsin?
-Ordan bakinca nasil görünüyorum abicim? Sence iyi miyim?
-Valla biraz rengin soluk ama yine de cok yakisiklisin, bu smokin sana accayip yakisti ha... Böyle papyon falan...
-Yav, birak dalga gecmeyi de, ara hadi su kizlari, madem hersey hazir gelsinler bir an önce, yoksa ben de düsüp bayilacam, gercekten hastanede bulacagiz kendimizi...
-Amman abicim, sakin ha! Zerrin teyzeyi yeni ayilttik, bi de seninle ugrastirma bizi...
-Nasil oldu sevgili kayinvalidem? Halâ köpürüyor mu?
-Yok simdi daha iyi... ambulansta ayakta tedavi görüyor.. Efe´yi o tatli smokiniyle görünce yumusayiverdi.. Ama tansiyonu mu ne, bi seyi firlamis!
-Onun kafatasi sigortasidir o firlayan, tepesi atmistir garanti... off lan off! Yeryüzündeki bütün kadinlar kocalarini af etseler bile, Zerrin Hanim etmeyecek!
-Sana alistira alistira söyle diye tembihledik ama beceremedin ki..
-Ya ne güzel baslamistim.... tam kayinpederi de davet ettigimi söyleyince ipler koptu... sonrasini dinlemedi bile..
-Neyse, merak etcek bi seyi yok dedi Murat... biraz sonra kuzu gibi olurmus...
-Kuzu gibi? Zerrin teyze mi be?
-He ya... Iyi ki Murat´i da cagirmisiz... Cocugun doktorlugu burda da isimize yaradi..
-Sen simdi niye öyle, kas-göz isaretleriyle imali imali konusuyon abicim? Ise yarayacagi icime dogmus olamaz mi?
-Olur tabi o´lum, ne demis atalarimiz? Abdal´a malum olur, herkese her meslekten bir kuzen lazim olur, hatta sarttir!
-Dogan! Uzatma da söyle, Murat baska bi sey dedi mi?
-Valla dedi demesine de ben ne demek istedigini anlamadim galiba..
-Ya bi seyi de sonuna kadar anlatsan, adami fitik etmesen olmaz mi? Söyle ne dedi?
-Dur bakayim: “Degil Zerrin Teyze, bir Hindistan fili bile bunu yiyince 3-4 saat gik diyemez! Ama sonrasina karismam!” dedi... Bunlari söylerken de elindeki enjektöre pis pis bakiyordu..
-Sana öyle gelmistir o´lum, hic hipokrat yemini etmis adam öyle pis mis bakar mi? O zaman bu su demek oluyor, 3-4 saat icinde Sevil´i ikna etmis o imzalari atmis olmaliyiz! Fil mi dedi hakkaten lan?
-He valla, aynen “Hindistan fili” dedi... bana bak sen mi tembihledin yoksa, kadina en agir sakinlestiriciyi vermesini...
-Yok canim, niye öyle bir sey diyeyim ki? Hadi hadi vaktimiz azalmis, cabuk ara Aylin´i de gelsinler artik..
-Hay allah... Tamam ariyorum... kimbilir nasil korkmustur simdi ikisi de.... Aylin, sirf zaman kazanmak icin onlari öyle yönlendirdigimi duyunca var ya, kesin canima okuyacak.... ben yandim o´lum.. Arkadas kurbani oldum...
-Hadi hadi abartma, Aylin sana kiyamaz bi defa... Asil Sevil herseyi ögrendiginde soku atlatir atlatmaz kesin benim üstüme saldiracaktir..
-Hah, sus caliyo.... A, alo Aylincim, simdi hemen verecegim adrese geliyorsunuz! Hayatim korkacak bir sey yok, hepimiz iyiyiz... Sadece ufak bir degisiklik gerekiyordu da o yüzden seyyttik... Ben iyiyim, Efe de.. Sevil´e mi ne diyceksin? Sey de... seyy... hah, bizim Soner´in apandisiti sandigimiz sey meger gazmis!... Ha... hayatim... hadi ama uzatma, herkes burda ve hersey hazir... sizi bekliyoruz... öptüm kapatiyorum, bay bay...
-Dogan!
-Efendim Soner..
-Dogan, son defa soruyorum tamam di mi hersey?
-Tamam Soner! Daha kac defa duymak istiyorsun? Sectigin gelinlik terziden az önce geldi, odaya koymalarini söyledim...aksesuarlar filan hepsiyle birlikte... ayakkabilar, gelin cicegi, duvak onlar da tamam... Aylin´in ayarladigi kuaför de burda, bi elinde fön makinesi ötekinde tarakla hazirolda Sevil´i bekliyor...
-Pasta? Eyvah pastayi sormayi unuttuk!
-Hayir canim, unutur muyuz? Abicim bi pasta yapmislar, var ya.. of of, kesmeye kiyamaz insan... sen görmedin mi? Kremanin en sahane hali... Olamaz böyle bi sey! Siir gibi..
-Olur olur, onu biz sectik herhalde.. sen simdi kremanin en sahane halinden kurtul da su Aylin´i bir daha ara.. cabuk olsunlar... Belediyeden nikah memuru geldi di mi? Aman Tanrim, yüzük? Yüzük nerde? Eyvah yüzügü kaybettim!
-Aptal Asik, bi de öbür cebine bak, belki oraya koymussundur..
-Hay evet tamam burdaymis! Sevil bu tasi begenir insallah... Simdi hersey gercekten tamam, di mi?
-Elbette ya, kac saattir bosuna mi kosturuyoruz? Nikahtan sonra dooru Firildaklara eglenmeye gidecegiz. Sonrasi kolay, vur patlasin göbek atariz.. Hadi ama artik at su gerginligi üstünden... O´lum bugün senin en mutlu günün!
-Atamam abicim, Sevil biraz sonra o odada bana, sonra da o masada nikah memurunun sordugu soruya “evet” demedikce ben hic seyi atamam!
-Dur su papyonunu düzelteyim, kipir kipir gidip gelmekten iki de bir yamultuyorsun... smokin sahiden cok yakisti lan... Aslanlar gibi damat oldu benim kardesim, darisi benim de basima ya rabbim! Hic bu kadar yakisikli olmamistin bana bak, seni böyle görünce Sevil de düsüp bayilmazsa iyidir...
-Aman ha, gözünü seveyim Dogan agzini hayra ac!
-Tamam, ya tamam saka yaptik.... heyecanlanma...
Devam ederiz insallah...:)
Sevgiler
Seval
17 Ocak 2008 Perşembe 22:54
1. Yazan Davşan Mıstafa 06-02-2008 10:52 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:)) )
Sevil'in Doğan'ın yanında yer almasıyla mutlaka bu işe bir çözüm bulması gereken Soner vaktin daraldığınıda farkındadır..bir an önce çözüm bulmalıdır ama nasıl ?
Aylin cephesini kolay aşacağını biliyordur ama ya Kadir Amca ?
Doğan'ı öpüşürken görmemiş olsa belki biraz daha kolay olacaktı ikna etmek ama Doğan'ı o halde görmesi işleri tamamiyle zora sokmuştur..
"Ama Sonerciğim ben şahidim Aylin olmazsa evlenmem "...Sevil'in bu sözleri Soner'in kulağında yankılanıp durmaktadır,nasıl yapmalıyım diye düşüncelere dalmış Soner'in halini gören Sevil ve Doğan birbirlerine bakarak gülümsekten kendilerini alamamışlardır..Bir yandanda her ikiside Soner bu halde ise kesin bu işi çözecektir diye akıllarından geçirirler..İkiside çok iyi bilirler Soner'in ne kadar inatçı olduğunu ve elde etmeyi aklına koyduğu şeyi ne yapar ne eder eline geçirir..
Onlar Soner'e bakarlarken, Soner birden yerinden kalkar ve yukarıya çıkar..Aşağıya indiğinde
-bugün biraz işim var akşam görüşürüz
diyerek evden ayrılır..
Sevil ve Doğan birbirlerine şaşkın şaşkın bakakalmış ama Sonerin o halde çıkıp gitmesinin aklında bireyler olduğu umudunu yeşertmiştir..
Soner ilk olarak soluğu Gamze'nin yanında alır..Soner'i karşısında gören Gamze'yi şaşkınlık ve korku sarar..Soner biraz konuşabilirmiyiz diyerek Gamze ile birlikte rahat konuşabilecekleri hastane bahçesine çıkarlar..
Burada ve benimle ne işin var diye düşünüyorsun biliyorum Gamze diye söze başlayan Soner cep telefonunu çıkararak Aylin ve Doğan'ın aşk-sevgi dolu resimlerini gösterir..Gamze birşeyler söyleyecekmiş gibi hareketlenir ama
-Gamzecim ben sana herşeyi anlatayım sonra ne istiyorsan söyle diyerek engeller Soner..
Bazı şeyler kelimelerden daha iyi anlatır sevgiyi,ben sana öncelikle ikisinin nekadar mutlu olduğunu göstermekle başlamak istedim,senin kötü niyetli biri olduğunu düşünmüyorum ama Doğan ile bir geleceğin yok,Doğan'da bunu söyledi sana ama senin enden ısrar ettiğini anlayamıyorum..
Doğan annesinin sözünden çıkmayan biri,onu kırmamak için her sözünü yerine getirir ama sevdinmi bunun önüne hiçkimse geçemez, Doğan hayatında belki ilk defa annesine restini çekti onu kırma riskini göze alarak,sende biliyorsunki sevgi engel tanımaz,Aylin ve Doğan'ın aşkını gördüğümde ben bile imreniyorum inanırmısın,hele Kadir amca gibi sert biriyle bile mücadeleye hazır olan kişi nekadar aşık var sen hesapla..
Soner uzun uzun konuşur,Gamze dinledikçe hem biraz utanır yaptıkları sebebiyle hem de yaptığının yanlışlığının farkına varır,bir yandan da ben Doğan'ı gerçekten seviyormuyum yoksa sadece bir haranlıkmı benimkisi diye mukayese eder..
Soner sözünü bitirdiğinde Gamze hiçbir şey söylemez konu ile ilgili,sadece biraz bekleyebilirmisin üzerimi değişip hemen geliyorum der ve Soner'in yanından ayrılır..
devamı var:))
06 Şubat 2008 Çarşamba 11:01
2. Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 20:28 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:)) )
Sadece akşam görüşürüz diyerek Soner'in yanlarından ayrılmasından sonra Sevil ve Doğan'ın merakı daha da artmıştır.Doğanın halini gören Sevil:
-böyle durma Doğan,Soner kafasına birşey koyduysa mutlaka sonuçlandırır, hele sonunda bana kavuşmak varsa ne yapar ne eder başarır.
-biliyorum Sevil, Soner kafasına birşey koyuyorsa mutlaka yerine getirir,ama benim korkum kaş yapayım derken göz çıkarması korkusu,biliyorsun Soner bazen işleri eskisinden beter hale getirebiliyor.
-sen hiç meraklanma Doğan, kadir amcayı ikna etmezsen seninle evlenmem dedimya, Soner bu sözden sonra mutlaka doğru bişeyler yapacaktır..
-haklısın Sevil,seninle evlenebilmek için benim işi halletmesi lazım,bunu Soner'de iyi biliyor,onun için biraz daha rahatım ama böyle oturmakla olmuyor en iyisi restorana gideyimde orda vakit geçireyim,yoksa böyle oturmakla dahada sıkılıyorum, bir haber alırsan hemen beni ara tamammı.
-tamam Doğan senin için rahat olsun,sorunu çözecek Soner, haber alırsam seni ararım.
Doğan bu konuşmadan sonra evden ayrılır ve restorana doğru yola çıkar, ama yinede dayanamaz ve Soner'i arar :
Soner telefonu açar açmaz nerdesin abicim sen,neden bişey söylemeden çıktın gittin ? sözleriyle karşılaşır.
-dur bi sakin ol abicim ne diyorsun
-neden bişey söylemeden çıktın gittin diyorum abicim
-akşam görüşürüz dedim ya abicim
-bak soner işleri karıştıracak şeyler yapma,senin sağın solun belli olmuyor bazen.
-istersen hiçbişey yapmayayımda sende ömür boyu kafayı ye abicim he..hem sonunda bende sevile kavuşacağım abicim,bu işi çözmeden bırakırmıyım
-tamam abicim ya, kusura bakma biliyorsun halimi kafayı yemek üzereyim,bakma sen bana,sana güveniyorum hallet şu işi gözünü seveyim.
-tamam sen merak etme şuan işim var sonra görüşürüz
der ve kapatır Soner.
telefonu kapattıktan 1-2 dk sonra Gamze gelir,hadi gidelim yapacak işlerimiz var diyerek Soner ile birlikte bir taksiye binerler.
-nereye gidiyoruz Gamze ?
-vardığımızda görürsün Soner
-bak işleri daha fazla karıştırmana müsade etmem haberin olsun
-merak etme Soner,sen söyle bakalım Aylin şuan üniversitedemidir?
-evet orda olması lazım ama sen neden sordunki onu şimdi ?
-önce ona uğramamız lazım.
-???
-öyle şaşkın şakın bakma Soner,sen istemedinmi herşeyi düzeltmemi,madem ortalığı karıştıran benim düzeltmekte bana düşer değilmi !!!
-şaşkınlığı bu sözlerle umuda dönüşen Soner'in heyecanı daha da artar.
Gamze Soner'e dönerek:
-Doğan ve Aylin'in sevgileri konusunda samimiydin yoksa beni aradan çıkarmak içinmi öyle söyledin ?
-dedim ya Gamze,ben bile onların sevgisine imreniyorum,başka birşey söylememe gerek varmı sence ?
-peki,samimiyetine inandım.
Sözlerini bitirir bitirmez telefonun çalması ile irkilir Gamze,arayan Doğandır.
-seninle konuşmalıyız Gmze
-şimdi olmaz Doğan,işim var sonra konuşalım diyerek kapatır telefonu.
Soner'in sormasına fırsat bırakmadan:
-arayan Doğandı,konuşmak istiyormuş ama şuan işimiz var zaten sonra bana nasıl teşekkür edeceğini bile bilemeyecek der gülümseyerek..
Soner iyice afallamış bir halde bakakalır,acaba gerçekten düzeliyormuydu Gamze cephesinde işler ??
Gamze'nin bu sözlerinden sonra dahada rahatlamıştır içi,ama Aylin ile ne konuşacakki Gamze ?
devam edecek :))
06 Şubat 2008 Çarşamba 12:44
Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 21:06 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:))
Doğan Gamze ile konuşamayınca dahada dellenir,kendini sakinleştirebilmek için Sonerin verdiği sözü aklına getirmeye çalışır ama içi içinide yemetedir.
Sevil ise beklemeye dayanamaz ve Soner'i arar
-telekoma bile bukadar sık telefon gelmiyordur heralde diye şirinlikle açar soner.
-bırak şimdi telekomu falan Sonercim,nereye kayboldun birden sen onu söyle
-sana kavuşabilmek için zemin hazırlıyorum hayatım,nerde olacağım
-nasıl yani Soner
-akşam görüşeceğiz dedimya hayatım,gerisi sürpriz..bundan sonra benden kaçacak yerin kalmayacak Sevilcim
-ne diyorsun Soner,gündüz vakti içtinmi yoksa sen
-içmeme gerek yok hayatım,senin varlığın benim günün her vaktinde sarhoş gibi gezmeme yetiyor,senin sevginin sarhoşuyum ben
-Sevil ne diyeceğiniz şaşırır Soner'in sözleri karşısında..ama Soner böyle mutlu konuşuyorsa kesin işler yolunda gidiyor diye düşünür
-tamam Sonercim ne yaptığını söylemeyeceksin belli, ama lütfen dikkatli ol tamammı
-sen merak etme Sevilcim,sana kavuşmak için yapamayacağım şey yok biliyorsun,Ferhat dağı sadece delmiş ama ben sevgim için o dağı yerle bir ederim der gülümseyerek
-Sevil duydukları karşısında söyleyecek söz bulamaz ve hadi öptüm diyerek kapatır telefonu.
Gamze,Soner'in Sevil'e söylediklerini duyunca gülümsemekten kendisini alamaz..
ve nihayet üniversitenin kapısından içeriye girerler,bina önüne geldiklerinde taksiden inerler.
-ben Aylin'i arayayımda buraya gelsin
-peki sen öyle istiyorsan
Soner cepten Aylin'i arar ve biraz aşağıya inmesini ister,Aylin'de hemen geliyorum diyerek kapatır telefonu..
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 13:41
Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 21:38 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:))
Sevil Soner'in sözlerinden sonra iyice umutlanmıştır.Aylin'i aramalıyım ne yaptı acaba,zor günler geçiriyor destek olmalıyım ..
Aylin'in numarasını çevirir heyecanla,telefonu açan Aylin:
-Sevilcim kusura bakma şuan dışarıya çıkıyorum,Soner gelmiş aşağıda beni bekliyor ben seni sonra ararım canım diyerek izin ister ve telefonu kapatır.
Sevil duydukları karşısında epey şaşırır,Soner neden Aylin'in yanına gitmiş olabilirki?
Aylin hızlı adımlarla iner aşağıya,kapıdan çıktığında Soner ve Gamze'yi görünce şaşırır,şaşkınlığını üzerinden atıp tokalaşıp hoşgeldiniz dedikten sonra Gamze Soner'e dönerek:
-bize biraz izin verebilirmisin,bizim kız kıza konuşacaklarımız var
-Soner küçük bir tereddüt anından sonra tamam der.
Gamze biraz yürüyelimmi diyerek Aylin ile birlikte Soner'in yanından ayrılırlar.
Soner ise merakla bakakalır ardından,ellerini cebine koyup volta atar bulunduğu yerde..
Doğan acaba bir haber varmı diye Sevil'i arar:
-Sevil varmı bir gelişme,sen aramayınca dayanamadım bi sorayım dedim
-yok Doğan ,bende bekliyorum.Az önce Aylin'i aradım Soner onun yanındaymış.
-hadi ya ne işi varmışki onunla şimdi ? bende Gamze ile konuşmak istedim ama o sonra konuşuruz deyip kapattı.
-Soner çok neşeliydi kesin işler yolunda gidiyor Doğan, sen sıkma canını,aksi olsaydı Soner öyle gevezelik ediyor olmazdı..
-tamam Sevil sen öyle diyorsan...ama haber alırsan hemen ara beni lütfen, çok stresli ve heyecanlyım şimdi zıplamaya başlayacağım olduğum yerde stresten
-sakin ol Doğan,kendine orda oyalancak bişeyler bul,düşünmemeye çalış,herşey yoluna girecek
-tamam dediğin gibi yapmaya çalışırım, hadi görüşürüz..
Soner karşıdan Ayin ve Gamze'nin geldiğini gördüğünde heyecandan ölecek gibi hisseder..Yanına geldiklerinde Aylin önce Soner'e şöyle bir bakar ve.....
devam edecek:))
06 Şubat 2008 Çarşamba 13:42
6. Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 21:06 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:))
Doğan Gamze ile konuşamayınca dahada dellenir,kendini sakinleştirebilmek için Sonerin verdiği sözü aklına getirmeye çalışır ama içi içinide yemetedir.
Sevil ise beklemeye dayanamaz ve Soner'i arar
-telekoma bile bukadar sık telefon gelmiyordur heralde diye şirinlikle açar soner.
-bırak şimdi telekomu falan Sonercim,nereye kayboldun birden sen onu söyle
-sana kavuşabilmek için zemin hazırlıyorum hayatım,nerde olacağım
-nasıl yani Soner
-akşam görüşeceğiz dedimya hayatım,gerisi sürpriz..bundan sonra benden kaçacak yerin kalmayacak Sevilcim
-ne diyorsun Soner,gündüz vakti içtinmi yoksa sen
-içmeme gerek yok hayatım,senin varlığın benim günün her vaktinde sarhoş gibi gezmeme yetiyor,senin sevginin sarhoşuyum ben
-Sevil ne diyeceğiniz şaşırır Soner'in sözleri karşısında..ama Soner böyle mutlu konuşuyorsa kesin işler yolunda gidiyor diye düşünür
-tamam Sonercim ne yaptığını söylemeyeceksin belli, ama lütfen dikkatli ol tamammı
-sen merak etme Sevilcim,sana kavuşmak için yapamayacağım şey yok biliyorsun,Ferhat dağı sadece delmiş ama ben sevgim için o dağı yerle bir ederim der gülümseyerek
-Sevil duydukları karşısında söyleyecek söz bulamaz ve hadi öptüm diyerek kapatır telefonu.
Gamze,Soner'in Sevil'e söylediklerini duyunca gülümsemekten kendisini alamaz..
ve nihayet üniversitenin kapısından içeriye girerler,bina önüne geldiklerinde taksiden inerler.
-ben Aylin'i arayayımda buraya gelsin
-peki sen öyle istiyorsan
Soner cepten Aylin'i arar ve biraz aşağıya inmesini ister,Aylin'de hemen geliyorum diyerek kapatır telefonu..
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 13:44
2. Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 21:38 - Misafir
Diğer Kahramanlar (davşan versiyonu:))
Sevil Soner'in sözlerinden sonra iyice umutlanmıştır.Aylin'i aramalıyım ne yaptı acaba,zor günler geçiriyor destek olmalıyım ..
Aylin'in numarasını çevirir heyecanla,telefonu açan Aylin:
-Sevilcim kusura bakma şuan dışarıya çıkıyorum,Soner gelmiş aşağıda beni bekliyor ben seni sonra ararım canım diyerek izin ister ve telefonu kapatır.
Sevil duydukları karşısında epey şaşırır,Soner neden Aylin'in yanına gitmiş olabilirki?
Aylin hızlı adımlarla iner aşağıya,kapıdan çıktığında Soner ve Gamze'yi görünce şaşırır,şaşkınlığını üzerinden atıp tokalaşıp hoşgeldiniz dedikten sonra Gamze Soner'e dönerek:
-bize biraz izin verebilirmisin,bizim kız kıza konuşacaklarımız var
-Soner küçük bir tereddüt anından sonra tamam der.
Gamze biraz yürüyelimmi diyerek Aylin ile birlikte Soner'in yanından ayrılırlar.
Soner ise merakla bakakalır ardından,ellerini cebine koyup volta atar bulunduğu yerde..
Doğan acaba bir haber varmı diye Sevil'i arar:
-Sevil varmı bir gelişme,sen aramayınca dayanamadım bi sorayım dedim
-yok Doğan ,bende bekliyorum.Az önce Aylin'i aradım Soner onun yanındaymış.
-hadi ya ne işi varmışki onunla şimdi ? bende Gamze ile konuşmak istedim ama o sonra konuşuruz deyip kapattı.
-Soner çok neşeliydi kesin işler yolunda gidiyor Doğan, sen sıkma canını,aksi olsaydı Soner öyle gevezelik ediyor olmazdı..
-tamam Sevil sen öyle diyorsan...ama haber alırsan hemen ara beni lütfen, çok stresli ve heyecanlyım şimdi zıplamaya başlayacağım olduğum yerde stresten
-sakin ol Doğan,kendine orda oyalancak bişeyler bul,düşünmemeye çalış,herşey yoluna girecek
-tamam dediğin gibi yapmaya çalışırım, hadi görüşürüz..
Soner karşıdan Ayin ve Gamze'nin geldiğini gördüğünde heyecandan ölecek gibi hisseder..Yanına geldiklerinde Aylin önce Soner'e şöyle bir bakar ve.....
devam edecek:))
06 Şubat 2008 Çarşamba 13:45
Davşanca BBO-5
Yanına geldiklerinde Aylin önce Soner'e şöyle bir bakar ve Soner'e sımsıkı sarılır,öyle mutluluk ve samimi bir sarılmadır ki bu..
-teşekkür ederim Soner,tüm yaptıkların için.
-Rica ederim Aylincim ben görevimi yaptım.Hem ne konuştunuz siz öyle bakim.
-kız kıza konuştuk,aramızda...
-Hadi ama daha yapacak işlerimiz var diyerek araya girer Gamze, hemen gitmemiz lazım.
Soner : nereye gidiyoruz yine
Aylin : bende bilmiyorum inan,nereye gidiyoruz?
Gamze : gidince hep beraber göreceğiz,hadi vakit kaybetmeyelim.
hep birlikte binerler taksiye,Soner takside yine sorar nereye diye,ben başladım bu işe ama ne olacağını şimdi bende bilmiyorum diyerek söylenir..
Gamze Aylin'e dönerek:
-baban şuan nerdedir ?
-şaşıran Aylin, evdedir bu saatte,neden sordunki ?
-hiç öylesine sordum,Soner yolu tarif ediver lütfen,bir an önce gidelim.
-Soner iyice aptallaşmış vaziyette sadece tamam diyebilmiştir,bir yandan da Ayline neler oluyor bakışları atar ama Aylin'de bilmiyordur ne olacağını..
Doğan stresten restoranda ne yapacağını bilememektedir.
Sevil işlerin yolunda olduğunu tahmin etmesine rağmen yinede heyecandan yerinde duramamaktadır, böyle beklemekle olmayacak diyerek kendisini dışarıya atar,soluğu restoranda alır.Sevili karşısında görünce kötü bişeymi oldu acaba diye iyice heyecanlanır Doğan.
-neler oldu sevil,varmı bi haber,kötü bişey yok dimi
-yok Doğan, evde duramadım buraya geleyim bari dedim,hem nasıl olsa Soner buraya gelecek.
-elim ayağıma dolaştı şaşkınlıktan, ne yapacağımı bilemiyorum, inanırmısın az önce Seda'nın programını bile izledim,kadın 6. kez evlendi ama ben birinciyi bile başaramadım
-gülümsemekten kendini alamayan Sevil,sakin ol Doğan,böyle yaparak eline bişey geçmez,sende bende bekleyeceğiz Sonerden gelecek haberi..
-haklısın sevil ama engel olamıyorum işte napim
-biliyorum Doğan ama sen yinede rahat olmaya çalış, hem nerde benim kahvem,siz müşterilerede böyle yapıyorsanız vay halinize
Soner ve Aylin Gamze'ye birşey sormaya çekinirler,bilirlerki Gamze cevap vermeyecek,ama içleri nedense rahattır..
eve vardıklarında Aylin kapıyı açmak için anahtarını çıkarmak için hareketlenir ama Gamze onu durdurur,zili çalar.Kapıyı Kadir amca açar...
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 14:23
2. Yazan Davşan Mıstafa 05-02-2008 23:10 - Misafir
Davşanca BBO-6
Kadir amca kapıyı açıpta karşısında Aylin Soner ve Gamze'yi görünce şaşırır haliyle..
Gamze Soner ve Aylin'e dönerek:
-izin verirseniz Kadir amca ile yalnız konuşmak istiyorum,eğer Kadir amcada müsade ederse
kısa bir sessizliğin ardından kadir amca :
-madem benimle görüşmek istiyorsun,gel bakalım kızım diyerek içeriye davet edip kapıyı kapatır.
Yüzlerine kapanan kapıyı şaşkınlıkla izleyen Soner ve Aylin olanlara anlam veremeselerde beklemekten başka çareleri olmadığınıda bilmektedir..
Soner Ayline dönerek:
-ne konuştunuz siz Gamzeyle ?
-(gülümseyerek)dedimya Soner,aonunla aramızda,sana söylemem..
-iyi ya öyle olsun diyerek burun kıvırır Soner.sonunda herşey yoluna girsinde sen söylemesende olur.
-ben senin bukadar güzel kalpli ve romantik olduğunu inan bilmiyordum Soner.
-nasıl yani Aylin ?
-neyse boşver Soner, ne konuşuyorlar acaba içeride, ben çok heyecanlandım ya..babam sinirlidir biliyorsun,bağırıp çağırmasa bari Gamze'ye
-valla Kadir amca bu ne yapacağı belli olmaz..
-haklısın
-eee sen söyle bakim Doğanı affettinmi ?
-ne yalan söyleyeyim,onları o halde görünce dünya başıma yıkıldı sanki ama öyle değilmiş işin aslı,neyse herşey yoluna girdiya önemli olan o, birde şu babamla işi halletsek rahat bir ohhh çekeceğim ama korkuyorum, ne oluyor acaba içerde,hiç seste gelmiyor,babamı kızdıracak birşeyler söylemiş olsaydı şimdiye kadar çoktan kükremişti babam, herşey yolundamı ne dersin?
-bilemiyorum Aylin,şimdilik ses yok ama her an herşey olabilir..
-oofff ya ölcem şimdi heyecandan..
-hem sen neden bukadar düştün bu işin üzerine söyle bakim Soner
-ya sorma Aylin, hep Sevil'in yüzünden,gerçi bende istiyordum bu işi çözelim diye,Doğan kafayı yiyecek bize sarmaya başladı,onun halini görünce bende üzülmeye başladım..Sevilde öyle deyince işe hız vermenin zamanı geldi diye düşündüm.
- Sevil yüzünden mi ? ne dediki Sevil ?
-Yaw sorma,Doğan içmiş içmiş sabah soluğu bizde aldı,yok efendim kendisini boğaz köprüsünden atacakmış söylendide söylendi,nikahta şahidim olmayacağını söyledi,Sevildeo sözü duyunca Doğan ve Aylin olmazsa seninle evlenmem dedi.
-hadi ya öyle dedi demek
-evet ya aynen öyle dedi, yani sizin iş olmazsa benim evlilik suya düşüyor
-demek sırf evlenebilesin diye bize yardım ediyorsun sen
-yok ya ondan dedğil, dedim ya zaten sizin için birşeyler yapacaktım ama Sevil öyle deyince işi hızlandırdım, bahane oldu yani
-Doğan ile birbirinizi nekadar kolladığınızı biliyorum Soner,sana ne kadar teşekkür etsem azdır..
-sağol Aylin,sizleri mutlu görmek benide mutlu eder biliyorsun, yeterki siz sorunları aşın, bide şu kadir amca engeli aşabilsek, offf ya işin içine Kadir amca girince olimpiyatlardaki engeller bile ova gibi düz kalır, içerden hiç seste gelmiyor,neler oluyor acaba ?
-bilmiyorum ya bende çok heyecanlıyım,babam sorun çıkarmasa bari....
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 15:18
Davşanca BBO-7
-kusura bakma Sevil ya heyecandan ne yaptığımı biliyormuyum ben, hemen hazırlıyorum kahveni.
-önemli değil Doğan, hem kahvemizi içer hemde sohbet ederiz..
-tamam ben hemen döneceğim.
elinde kahve fincanları ile dönen Doğan'ın titreyen elleri sebebiyle fincanlarda adeta dans etmektedir..
-sakin ol Doğan,şimdi dökeceksin üzerine
-haklısın ,hemen bırakayım masaya bir kaza çıkarmadan.
kahvelerinden henüz bir yudum almışlardırki sevilin telefonu çalar:
-efendim Sonercim,nerelerdesin sen hani arayacaktın beni
-işte arıyorum ya hayatım,dur sakin ol biraz , şuana kadar işler yolunda gitti.
-nasıl yani ,ne yaptınki şimdiye kadar,hem seninin ne işin var Aylin'in yanında
-çok şey yaptım Sevilcim,şimdi en önemli sorunu halletmeye çalışıyorum
-nasıl en önemli sorun Soner,ne yapıyorsun sen
-dedimya hayatım şu işi bi halledeyim kaçacak yerin kalmayacak,sonunda beni öpücük yağmurunda boğacaksın
-bırak gevezeliği Soner,sen ne yaptığınıu söyle
-olmaz Sevilcim,şuan söyleyemem
-eğer yanlış bişeyler yaparsan akşam eve sakın gelme Soner
-neler yaptığımı bir bilsen Sevil,akşam evde çiçeklerle karşılarsın beni
-ya Soner bi anlayabilsem seni
-Doğan nerde biliyormusun Sevil
-restoranda Sonercim,bende ordayım
-haaa çok iyi sakın ordan ayrılmayın Sevilcim,ben seni tekrar arayacağım ,şimdilik öptüm
soonerrr demeye kalmadan telefonu kapatır Soner.
Doğan heyecanla neler olduğunu ne söylediğini sorar..Sevilde bende anlamadımki Doğan, Soner gene bişeyler saçmaladı ve kapattı, ama muzipliği üzerinde,demekki işler yolunda, Soner ne zaman öyle şeyler söylese keyfi mutlaka yerindedir..
Doğanın biraz olsun içi rahatlamış ama heyecanı geçmemiştir...Sevil ise Sonerin konuşmasından gerçekten güzel şeyler yaptığını anlamış ama en büyük engel demesine anlam veremiştir..neydi ki bu büyük engel ?
06 Şubat 2008 Çarşamba 15:50
Yazan Davşan Mıstafa 06-02-2008 00:39 - Misafir
Davşanca BBO-8
Soner ve Aylin heyecandan konuşacak konu bile bulamamakta,evin önünde bir o yana bir bu yana volta atmaktadır,ikisininde yeter bu kadar heyecan içeri girelim ne olacaksa olsun demeye kalkıştıkları zamanda kapı açılır,önce Gamze çıkar,ardından Kadir amca o herzamanki çatık kaşları ile belirir kapıda,önce Aylin'ed bakar,sonra Soner'e çevirir başını..
Avına atlayacak arslan gibi bakışlar karşısında Soner güçlükle yutkunur,Soner'in o halini görünce gülmeye başlayan Kadir amcayı gören Aylin ve Soner birbirlerine bakar şaşkınlıkla,nihayet kendilerine geldikten sonra her ikiside kadir amcaya bakarlar..
Kadir amca ani bir hamleyle kollarını Soner'e doğru uzatır:
-gel evlat sana bi sarılayım
-Soner şaşkın vaziyette kekeleyerek ben mi ? diye sorar
-Kadir amcanın gülüşleri daha da artar, tabi sen ya,gel bakim buraya
Soner şaşkın halde Aylin'e dönerek ne yapmalıyım dercesine bakar
Aylin'de babamın dediğini yap der gibi cevaplar bakışlarıyla..
Soner yavaşça yaklaşır ve kendini Kadir amcanın kollarına bırakır..
Kadir amca sıkı sıkı sarıldıktan sonra Soner'e dönerek :
-sen benim oğlum gibisin ve seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun,ama bu yaptıklarından sonra seni dahada sevdim, bir evlat olarak gerekeni yaptın ve kendini birkez daha kanıtladın,sağol evlat
-Aylin babasının konuşmalarını hayretle ve mutlulukla dinler
Soner ise iyi şeyler olduğunun farkındadır ama şaşkınlığını hala atamamıştır..Sende sağol Kadir amca diyebilir sadece..
kısa sevgi resitalinden sonra Kadir amca:
-hadi bakalım gençler gidiyoruz diyerek Aylin ve Soner'i birkez daha şaşırtır..
Aylin : nereye gidiyoruz baba
Soner : evet nereye kadir amca
Kadir amca : gidiyoruz dedim,hadi bakalım düşün önüme, Gamze kızım sende bizimle geliyorsun..
Devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 16:43
Davşanca BBO-9
bahçe kapısından çıkarlarken Kadir amca Soner'e dönerek:
-Doğan işyerinde mi ?
-evet biraz önce Seville görüştüm,Doğan ile restorandalarmış.
-güzellll diye cevap verir kükrercesine..şu dakikadan sonra kimse konuşmasın ve birşey sormasın,konuşma sırası bende..
Birbirlerine şaşkın şaşkın bakan Aylin ve Soner neler oluyor acaba diye düşünür,sonra her ikiside Gamze'ye döner ama Gamze bana bakmayın dercesine omuz silker gülümseyerek..
Hep birlikte bir takisye binip restoranın yolunu tutarlar..
Kadir amca öne, Aylin,Soner ve Gamze arkaya oturur..
Soner Sevil'e haber vermeliyim diyerek telefonunu çıkarır,arayamayacağını bildiği için mesaj yazar:
" Sevilcim,Doğan ile orada kalın,biz yoldayız geliyoruz.Aylin ve Kadir amca da yanımda "
Sevil ve Doğan kahvelerini içmekte bir yandanda Sevil Doğan'ı sakinleştirmeye çalışmaktadır.Mesaj sesiyle Sevil konuşmasını keser ve telefonunu çıkarır,mesajın Soner'den geldiğini görünce Allah Allah Soner bana neden mesaj attıki arayacağı yerde diye geçirir aklından..Doğan'a çaktırmadan okumaya başlar...
devam edecek:))
06 Şubat 2008 Çarşamba 17:10
Davşanca BBO-10
Bir yandanda kahvesini yudumlayan Sevil, Aylin ve Kadir amcanında geldiğini okuyunca zorlukla yutkunur..
Doğan Sevili öyle görünce panikler birden, ne o kötü bir habermi var,mesaj kimden diye sorar..
Yok Doğan kötü birşey değil, bir arkadaşımdan mesaj diyerek geçiştirir ama ne yapacağınıda bilemez, Doğan'a söylesemmi söylemesemmi tereddütü içinde kalır..Söylerse Doğan oradan kaçacaktır,bunu iyi bilen Sevil söylememenin daha doğru olacağı sonucuna varır ve durumu akışına bırakır..Soner'de onlarla birlikteyse sorun olmaz,belki Kadir amcayı ikna etmiştir o yüzden geliyorlardır diye düşünür,aksi bir durumunda olabileceği endişesinide ihmal etmez tabi, ya Kadir amca çok sinirlendiyse ?
yok yok öyle olmamalı,Soner ikna etmiştir diyerek kendini rahatlatmaya çalışır,Doğan'a da durumunu çaktırmama telaşı içinde kalır..
Doğan zaten kendi stresi ve heyecanı sebebiyle birşey anlamaz,Sevilde bunun farkındadır..
Biraz olsun kendisini yatıştıran Sevil, eee Doğan söyle bakalım Soner bu işi hallederse ne yapacaksın?
Aylin'i dünyanın en mutlu kadını yapacağım diye cevaplar Doğan..
Sevil böyle sorar ama kafası öyle karışmıştırki Doğanı dinlemez bile..
Soner Kadir amcanın kendisine davranışları sebebiyle rahatlamıştır,eğer kızsaydı canıma okumuştu,sarıldığına göre hallettik bu işi diye düşünür ama genede ne olacağını kestiremediği için içi içini yer.Amaaan nasıl olsa az sonra restorana vardığımızda herşey belli olacak diyerek kendini avutmaya çalışır..
Taksi restoranın önünde duruduğunda Soner ve Aylin'in kalp atışları hızlanır, hep birlikte inerler, Aylin bir ara baba diye seslensede Kadir amca bakışlarıyla susturur kızını..
önde Kadir amca,Aylin Soner ve Gamze ardında kapıya doğru ilerlerler...
devam edecek:)
06 Şubat 2008 Çarşamba 17:21
Davşanca BBO-11
önde Kadir amca,Aylin Soner ve Gamze ardında kapıya doğru ilerlerler...
Soner ve Aylin Kadir amcanın kendilerine davranışından yumuşadığı sonucunu çıkarsada Kadir amca bu ne yapacağı belli olmaz düşüncesi tedirgin etmektedir..
Kadir amca yavaşça restoranın kapısını açarak içeriye girer..
Sevil kapının tam karşısında,Doğan ise sırtı kapıya dönük olarak oturmaktadır..
içeriye Kadir amcanın girdiğini gören Sevil elindeki finacnı telaşla masaya bırakır ve ayağa kalkmak için hareketlenir.Doğan ne oldu demeye çalışırken Sevil'in kapıa baktığını görür ve arkasını döner kim geldi diye..
Kadir amcanın ağır adımlarla kendilerine yaklaştığını görünce Doğan elindeki fincanı düşürür,telaşla fincanı düzeltip ayağa kalkar ve olduğu yerde kalır,sadece Kadir amcaya bakmaktadır.
Sevil iyice telaşlanır çünkü Kadir amcanın bakışları hiç de olumlu değildir..Doğanda bu bakışların farkındadır, aklından kaçmak geçer ama nafile, kaçış yolu üzerinde Kadir amca vardır..
Kadir amca yanlarına vardığında Sevil heyecandan Doğan ise korkudan donmuş kalmışlardır..
Kadir amcanın onalrın yanına geldiğinde,bu seferde kapıdan Soner Aylin ve Gamze girer..Sevil onların geldiğini görünce yerinden ayrılır ve Soner'in yanına gider,koluna girip kulağına yaklaşıp ne oldu diye sorar ama Soner'den cevapo gelmez,çünkü Soner'de cevap verebilecek hal yoktur,en az Doğan kadar oda korku ve heyecan içindedir.Sevil Aylin'e bakar ama onunda birşey söyleyecek halde olmadığını görür..
(..hehehe Alfred Hitchcock korku filmlerine döndü ortam ..şimdi burda keser arkası yarın dersem akşam kulaklarımı epey çınlatırsınız demi..)
06 Şubat 2008 Çarşamba 18:38
Yazan Davşan Mıstafa 06-02-2008 03:03 - Misafir
Davşanca BBO-12
Doğan bildiği tüm duaları okumaktadır içinden korkuyla kadir amcaya bakarken..
Sevil Soner'in koluna sıkısıkıya yapışmıştır heyecandan..
Belki gerçekte 1-2 dakika süren o sessizlik ortamdakilere bir asırmış gibi gelir..
Kadir amca arkasını dönüp Aylin'i kolundan tutarak Doğanı'ın yanına geçirir..
Kadir amcanın arkasını döndüğü anda Soner :
-aha şimdi hepimize birden girişecek diye geçirir aklından o korkuyla.
Sevilde o an irkilir ve Sonerin beline sarılır,öyle sıkı sarılmıştırki Soner ve Sevil'in bedenleri sanki tek vücut olmuş gibi birbirlerinin kalp atışlarını duyarlar..
Aylin ve Doğan'ı karşısına alan Kadir amca Doğan'a doğru dönerek:
-Soner'e dua et, o bukadar çabalayıp durumu açıklığa kavuşturmasaydı sen zor görürdün kızımı
diyerek elini uzatır Doğan'a
-öp bakalım damat,kızımı birdaha üzersen gözünün yaşına bakmam ona göre !!!
Doğan bakakalmıştır ne yapacağını şaşırmıştır.
Kadir amca öpsene şaşkın diyerek kükrer
Doğan kükremeyle kendine gelir ve elleri titreyerek kadir amcanın elini öper.
Sonra Aylin'e uzatır elini ve eğer seni birdaha üzecek olursa haber ver hesabını sorayım der..
Soner ve Sevil önce kendilerine gelemez durum karışında, kendilerini toparladıklarında birbirlerine bakarlar mutlulukla,Sevil Soner'in omzuna yaslar başını,Soner'de alnından öper Sevil'i..
Kadir amca : Heşey yoluna girdiğine göre siz gençler birlikte eğlenin bakalım diyerek ayrılmak üzere arkasını döner..
Soner'in yanına gelerek elini omzuna atar.
-kızıma mutluluğunu geri vermek için çabaladığın için sağol evlat
der ve kapıdan çıkar gider...
::::::::::::::::::::::::::
sizleri yarına kadar bekletmemek adına mesaim bittiği halde yazmak istedim.Umarım beğenizini kazanmıştır yazdıklarım, acemi senaristin senaryosu bukadar oluyor işte..
vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür boynumun borcu..İYİKİ VARSIN BBO AİLESİ..
kim bilir belki yarın ve sonrasında senaryoya devam etme şansımız olabilir..
sevgiyle saygıyla dostlarım, herkese güzel akşamlar..
Gülümsemeleri eksik etmek yok ona göre..
06 Şubat 2008 Çarşamba 19:05
. Yazan Davşan Mıstafa 13-02-2008 13:48 - Misafir
Davşanca BBO-13
Kadir amcanın kapıdan çıkışını şaşkın bakışlarla izleyen gençler gözden kaybolmasına rağmen kapıya bakakalmışlardır..
bir müddet sonra kendilerine geldiklerinde Doğan hızla Soner'in yanına yaklaşır ve :
-sen yokmusun abicim,nasıl yaptığını sormayacağım sadece arkadaşların kralısın diyerek sevinçle sarılır.
-en bişey yapmadımki abicim herşeyi Gamze yaptı ona teşekkür et
diyerek Gamze'yi gösterir..
Gamze daha önce yaptığı hatanın utangaç bakışları altında gülümser ve
-hiçbirşey söylemene ve teşekkür etmene gerek yok Doğan, zaten ortalığı karıştıran bendim ve düzeltmesi gerekende ben olduğuma göre yapmam gerekeni yaptım
Aylin araya girerek Gamze'ye yaklaşır ve bizler geçmişi unuttuk bile,önemli olan şimdi herşeyin düzelmiş olması..
Soner herzamanki gibi ortaya atlar ve :
-hadi bakalım Doğancım,bu güzel günün şerefine bizi yemeğe götür
-senin istediğin yemek olsun be Soner,nereye istersen orası olsun
-olmaz Doğan, sen şimdi evleneceksin masrafın çok olacak,kolları sıvayalım,ulen restoran sahibiyiz dışarıdamı yiyeceğiz, hadi bakalım mutfağa.
sonra bayanlara dönerek :
-hadi bakalım kızlar siz oturun,bugün hizmet bizden,siz sadece masaya tabakları kaşıkları koyun yeter
der ve Sevil'e dönerek mutluluk dolu bir bakış atar ve öper
Sevil öpücük sonrası utangaç bir ifade ile bakar Soner'e ama mutluluğuda gözden kaçmamaktadır..
Soner Sevil'in kulağna eğilerek:
-seni nekadar çok sevdiğimi ve senin için yapamayacağım hiçbirşeyin olmadığını biraz olsun yaptıklarımla anlatabilmişimdir umarım..
diyerek Doğan'a döner ve :
-hadi be oğlum bu hızla yemeği ancak sabaha yetiştiririz, kızların dilinden kurtulamayız valla
-haklısın abicim başımızın etini yerler , hadi mutfağa hemen..
diyerek ikiside mutfağın yolunu tutar..
Aylin Sevil'e bakarak anlayalım yani noluyor Sonerle öyle fıs fıs konuşuyorsunuz bakışları atar, Sevil ise diyecek birşey bulamaz ve utangaç bakışlara başını öne eğer..
Aylin Sevil'in yanına yaklaşarak:
-neden utanıyorsunki Sevilcim bak Soner seni nekadar çok sevdiğini gösterdi,ben böyle değişebileceğini ummuyordum ama hepimizi nasıl utandırdı yaptıklarıyla..gurur duymalısın eski Soner'i yola getirdiğin ve sevgisini göstertmeyi başardığın için diyerek sarılır:
-umarm sende benim gibi hep mutlu olursun tüm hayatın boyunca Sevilcim..
Gamze iki arkadaşın mutluluk dolu sarılışlarını izlemektedir..
Sevil
-inşallah Aylincim,mutlu olmayı artık okadar çok istiyorumki, Soner'in hayatımda olmadığı onca yıl boyunca nekadar sıkıntı çektiğimi en iyi bilen sensin,Soner'i böyle etrafımda pervane gibi görmek ve benim için yaptıklarını seyretmek çok mutlu ediyor beni,artık Soner'in gerçekten değiştiğini düşünüyorum ve onunla yeniden evlenmeye karar verdim,bakarsın ikimiz aynı masada evleniriz he ne dersin diyerek gülümser..
Sevil sözlerini bitirdiği anda mutfaktan büyük bir gürültü gelir,ardından Doğan'ın Soneeeeerrrrr diye acı haykırışı duyulur...
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 14:55
Davşanca BBO-14
Doğan'ın acı sesiyle irkilen Aylin,Sevil ve Gamze ne oldu acaba şaşkın bakışlarını atlattıktan sonra hemen mutfağa koşarlar..
Soner yüzüstü yerde yatmakta,Doğan ise onun başındadır..Korku bakışları içinde Doğan Aylin'e dönerek :
-hemen ambulans çağırın çabuk
Sevil Soner'in yerde hareketsiz yattığını görünce konuşamaz ve hemen Soner'in yanına çöker.
Doğan : başını mermer tezgaha vurdu kıpırdatmayalım diyerek Sevil'i uyarır
Sevil : ne oldu Doğan anlatsana,nasıl düştü durup duruken,sesi korkudan titreyerek konuşabilmiştir gözyaşları içinde..
Doğan : hemen yanımdaydı,ben salata yapayım sende o meşhur yemeğini yap dedi bana, sonra domates doğramaya başladı dediği anda sözünü keser ve başını kaldırarak tezgaha bakar
-aman Allahım !!!
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 14:55
Davşanca BBO-15
" aman Allahım " sözlerinini duyunca korkusu iyice artan Sevil gözyaşları içinde :
-korkutma beni Doğan ne oldu söylesene
Doğan Soner'in bir elinin üzerine yatmış vaziyette olduğunu görünce :
-nolur Allahım düşüdüğüm gibi olmasın !!!
diye söylenir kendi kendine...
bu sözleri duyan Sevil'in korkudan eli ayağı boşalmış,iyice fenalaşmıştır,gözyaşları hıçkırıklara dönüşmüş Sonerrr diye haykırmaya başlamıştır,biryandanda Doğan ne oldu söylesene diyerek bağırır..
Doğan Aylin'e dönerek nerde kaldı bu ambulanssssss diye haykırır..Aylin aradım doğancım hemen geliyorlarmış diyebilir sadece, onunda durumu ordakilerden farklı değildir,korku ve gözyaşı içinde bakakalmıştır Soner'in yerde hareketsiz yatan vücuduna....
Doğan Soner'i sırtüstü çevirmeden karnının altından elini yavaşça sokar, Aylin ve Gamze'ye dönerek Sevil'i ordan çıkarmalarını işaret eder..
devam edecek:))
Davşanca BBO-16
Sevil Doğan'ın o halinden sonra iyice kendinden geçmiş ve haykırarak noldu doğan neden beni dışarı çıkartıyorsun,Soner bu haldeyken nasıl düşünebilirsin bunu..
Doğan : Tamam Sevil,kusura bakma senin daha fazla üzülmeni istemediğim için demiştim diyerek yavaşça elini çeker..
o an herşey açıklığa kavuşmuştur, Doğan'ın kanlı elini gören Sevil :
-hhaayyıırrr olaamazzz
Sevil'in gözyaşları ve haykırışı daha da artmıştır..
Aylin Doğan'ın kanlı elini görünce Sevil'e sarılarak:
-sakin olmaya çalış Sevilcim,şimdi ambulans gelecek,Soner iyiyleşecek diyebilir korkudan titreyen sesiyle..
Doğan Ayline dönerek birdaha aramasını ister hastaneyi.
Aylin telefonunu çıkarıp arayacağı anda dışarıdan ambulansın sesi duyulur,Aylin hemen fırlar dışarıya doğru..
ne olur acele edin dye haykırır ambulanstakilere..
sedyeyi hızla kapıp içeriye koşar tüm ekip.Başlarındaki kişi Sonerin yanından ayrılmasını ister,Doktor Doğan'a dönerek ne olduğunu ve durumunu sorar.
Doğan : olanı anlatır ve sanırım bıçağın üzerine düştü dikkat edin der..
Doktor ve diğer ekip yavaşça Soner'i sırt çevirir..
Göğüs kafesine yakın yerden saplanan bıçağı gördüğü an Sevil aman Allahım diyerekk ellerini yüzüne götürür,sonra Ayline sarılır gözyaşı ve hıçkırıklar içinde.Aylin Sevil'e sadece iyileşecek diyebilir gördüğü manzara karşısında..
ilk müdehaleyi yapar yapmaz hemen sedyeye yerleştirerek ambulansa doğru yönelirler.
Ambulansa sadece Sevil binmiştir.Acı siren sesleri eşliğinde yola koyulurlar.Doğan Aylin ve Gamze de taksi ile hemen peşindedir ambulansın..
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 15:14
Davşanca BBO-17
Ambulansın içinde Soner'in makinelere bağlı haline gözyaşları içinde bakmaktadır Sevil..
Doktor Sevil'e dönerek Soner'in kan grubunu sorar.Sevil soru karşısında Sonerin halinin şokuyla hatırlayamaz,doktor ehliyeti olup olmadığını sorar,Sevil evet var diyerek Sonerin Cüzdanını çıkartır hemen,içinden ehliyeti çıkartıp bakar ki AB Rh(-), doktorun yüz ifadesi değişir birden,çünkü en nadir bulunan kan grubudur bu..
Doktor : kan kaybediyor acilen bu kan grubundan bulmamız lazım
Sevil'in telaşı iyice artar doktorun sözlerinden sonra, cep telefonunu kullanmasının sakıncasının olup olmadığını sorar, sakıncası olmadığını söyler doktor..
Sevil hemen Doğan'ı arar , Soner'in kan kaybettiğini ve acilen AB Rh (-) kan bulmaları gerektiğini söyler..
Sevil'in bu sözlerini duyunca Doğan'ın yüzündeki korkuyu Aylin ve Gamze'de farketmiştir.Aylin ne oldu Doğan kötü bişeymi var,Soner'in durumu kötümü yoksa der titreyen sesiyle.
Doğan : Soner kan kaybediyormuş,Sevilin bana söylediği kan gurubu ise en nadir bulunan kan.
Aylin : Neymişki Soner'in kan grubu ?
Doğan : AB Rh(-)
Aylin kan gurubunu duyunca babaammm diye haykırır aniden..
devam edecek :))
13 Şubat 2008 Çarşamba 15:38
Davşanca BBO-18
Sevil gözyaşları içinde makinelere bağlı sedyede yatan Sonere baktıkça kahrolmaktadır.Onu kaybetme tehlikesini akılna getirmemeye çalışsada korkusu buna engel olmaktadır..
Kalp atışlarını ölçen cihazdan gelen acı sesle irkilen Sevil,Doktorun aniden hereketlenmesiyle
-ne oluyor kötümü diye sorar
doktor :lütfen sakin olun hanımefendi diyerek ambulans şöförüne daha hızlı talimatı verir
Sevil doktorun telaşından durumun iyi olmadığını anlar ama elinden birşey gelmez, dua etmekten başka..Tekrar Doğanı arar ve kan konusunda ne olduğunu sorar.Doğan da Aylin'in babasıyla kan gurubunun tuttuğunu ona ulaşmaya çalıştıklarını söyler.Sevil kanın bulunduğu haberiyle bir nebze rahatlasa bile Soneri o halde gördükçe ve doktorun telaşı buna eklenince eli ayağı dolaşır,ne yapacağını ne düşüneceğini şaşırır..
Aylin babasına ulaşmaya çalışmakta ama sürekli "aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor" uyarısıyla karşılaşmaktadır.Doğan'a dönerek babamın telefonu kapalı hemen eve gidelim onu alıp hastaneye gideriz der..Doğan da hayatım ev telefonundan arasana diye uyarır, durummun şokundan Aylinin aklına gelmemiştir ev telefonundan aramak.Hemen ev numarasını çevirir,telefonu annesi açar.
-anne babamı verirmisin der aceleyle
-baban evde değil kızım,yarım saat önce çıktı nereye gittiğini bilmiyorum.hem senin sesin iyi değil kötü bişeymi var ?
-babama ulaşmam lazım acilen anne,Soner kaza geçirdi ve kan kaybediyor,babamın kan gurubu ile aynı babamı bulmalıyız,cep telefonuda kapalı, onu hemen bulmalıyız anne..
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 16:30
Davşanca BBO-19
Aylin'in sözlerinin şokunu atlatır atlatmaz annesi hemen dışarıya atar kendini,Kadir amcanın herzaman takıldığı kahveye bakmak gelir ilk olarak aklına,eve de yakındır zaten.Hemen oraya koşar telaşla,vardığında bakarki Kadir amca ordadır,Kadir amca kadın başına ne işin var kahvenin içinde der gibi bakar ama anne daha sert şekilde telefonun niye kapalı diye çıkışır ve Aylin'in söylediklerini aynen aktarır,Kadir amca hışımla telefonuna bakar ki şarjının bittiğini görür telefona bakmasıyla kendilerini dışarıya atmaları bir olur, aceleyle hangi hastaneye gittiklerini sorar anneye, bilmiyorum ama Aylin'i aramalıyız hemen,öğreniriz nereye gittiklerini..anne kendi telefonunu vererek Aylin'i aramasını ister.Kadir amca parmakları titreyerek tuşlar numarayı:
Aylin çalan telefonla irkilir ve hemen açar:
-ne oldu anne babamı bulabildinmi ?
-benim kızım telefonumun şarjı bitmiş o yüzden ulaşamamışsın,nerdesiniz şuan,hangi hastaneye gidiyorsunuz,Soner evladımın durumu nasıl ?
-Sonerin durumunu bizde bilmiyoruz baba,ambulansın peşindeyiz taksiyle, ....hastanesine gidiyoruz, Soner kan kaybediyormuş acilen oraya gel
-tamam kızım hemen yola çıkıyorum,gecikmeden orda olacağım hadi görüşürüz
diyerek kapatır telefonu..
Sevil eli kolu bağlı birşey yapamamanın çaresizliği içinde sevdiği adamın durumuna baktıkça kendini boğulacak gibi hissetmektedir.
Ambulans aniden hız keser,doktor neden yavaşladın diyerek sert şekilde çıkışır ama şöförün yapabileceği birşey yoktur, hemen ileride kaza yüzünden trafik kilitlenmiştir.Kaza yapan araçların biri kaza sebebiyle emniyet şeridine savrulmuş ve yolu kapatmıştır.Siren seslerini duyan trafik ekipleri ve orada bulunan vatandaşlar kaza yapan aracı emniyet şeridinden çekmeye çalışmaktadır..
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 16:50
Davşanca BBO-20
Bugün tüm aksilikler bizimi bulacak diye iyice strese girer Sevil.
Yoğun bir çabayla ambulansın geçeceği kadar bir boşluk açılır açılmaz tekrar yola çıkarlar,bu sefer kendilerine eşlik eden bir trafik polisi aracı vardır,onlar için yolu açmak amacıyla önden gider..
şimdi daha hızlı gidebilme imkanı bulmuşlardır.Zaten fazla bir yol kalmamıştır hastaneye..
Doğan bugün olan olaylar ile ilgili olarak ne düşüneceğini şaşırmış halde Aylin'in elini sımsıkı tutmuştur.
-korkuyorum hayatım, ya Soner'e kötü bişey olursa
-Soner iyileşecek Doğancım,aklına kötü şeyler getirme,iyileşip eskisinden daha sağlıklı dönecek aramıza..
Doğan gözyaşlarıyla yaslar başını Aylin'in omzuna...
nihayet ambulans hastanenin kapısından içeriye girerek acil servisin kapısında durur..ambulansı karşılayan acil servis ekibi hızla sedyeyi ambulantan indirir,Doktor hemen ameliyathane hazırlansın talimatını verir..
Ameliyathane !!! bu söz Sevilin kulaklarında yankılanır..doktor bey ne olur durumu nasıl söyleyin desede doktor lütfen acilen ameliyata almamız gerekiyor size sonra bilgi vereceğiz diyerek sedyenin başında ilerlerler..
devam edecek:))
13 Şubat 2008 Çarşamba 17:17
Davşanca BBO-21
Doktor kanı bulabildinizmi diye sorar telaşla Sevil'e, evet bulduk nerdeyse burda olur..
zaten onların hemen ardından Kadir amcada hastaneye ulaşmıştır, doktora kan verecek kişinin kendisi olduğunu söyleyip ne yapması gerektiğini sorar,doktorda kan alınması için hemşireyle birlikte servise gönderir aceleyle..
Kadir amca hemşireyle birlikte oradan ayrılırken sedye ameliyathanenin kapısından içeriye alınır ve ameliyathanenin kapısı kapatılır..
sanki kapanan hayatın kapılarıdır Sevil için, o an hayat durmuş gibidir...
Aylin Sevil'e sarılarak teselli edebilme çabasındadır ama kendiside en az Sevil kadar korku içindedir..Herşey düzelecek Soner iyileşecek demekten başka birşey gelmemektedir elinden..
Ameliyathanenin kapısı önünde doktordan gelecek müjdeli haberi beklemekten başka çareleri yoktur.
Doğan Efe'yi çağırmalımıyız diye sorar..Sevil o telaşla oğlunu okuldan almayı unutmuştur,Aylin ben anneme söyleyeyim o alsın diyerek hemen annesini arar..annesine hastanede olduklarını Sonerin ameliyata alındığını ve Efe'yi okuldan almasını ve Soner'in durumuyla ilgili birşey söylememsini ister..annesi tamam kızım ben onu okuldan alır oyalarım bişekilde siz bana haber verin ama gelişmelerden diyerek telefonu kapatır..
Ameliyathanenin önünde stresli bekleyiş sürmektedir,herkes Soner'in iyi olması için dua etmektedir.Doğan Sevil'in o halini gördükçe kendi üzüntüsüde artmaktadır ama destek olabilmek için :
-Soner iyi olacak sevil hiç merak etme, o ne inatçıdır,bizi bırakıp hiçbiyere gidemez,hem onunla yapacağımız daha çok şey var
-biliyorum Doğan, Soner inatçıdır ama çok korkuyorum ya bişey olursa,tam da herşey düzeldi derken böyle birşeyin olması ooffff ya...
.......
aradan 3 saat geçmiş ve ameliyathenden kimse çıkmamıştır.Uzun sürmesi bizimkilerin korkusunu dahada arttırmıştır.Kadir amca kendi korkusunu belli etmemek ve onlarıda üzmemek için biraz daha uzakta durmakta ve onların o korkusunu gördükçe dahada üzülmektedir..
sessiz bekleyişin sürdüğü anda ameliyathane kapısı açılır herkees telaşla yerinden kalkar, önce doktor çıkar kapıdan,ardından Soner sedye ile çıkarılır.
Doktor : elimizden gelen herşeyi yaptık ameliyat başarılı geçti şuan yoğunbakıma alıyoruz hastayı,bugeceyi atlattıkmı sorun yok hepimiz bekleyeceğiz başka çaremiz yok..
Sevil : nasıl yani doktor bey,durumu hala kritikmi diyorsunuz yani
Doktor : dediğim gibi şimdilik sorun yok ameiyat iyi geçti ama kesin birşey söylemek için erken,bugecenin geçmesi gerekiyor,sabah uyandığında hepimiz göreceğiz..
doktorun sözleri ümit vericiydi ama sabahı beklemek zorundayız demesi durumu zora sokuyordu.
Sevil Aylin'e annesini aramasını ve Efe'yi buraya getirmesini ister, bunca zamandır oğlu için mücadele eden Soner'in onun varlığını yanında hissetmesinin iyi olacağını düşünür..
Sabahı beklemekten başka çareleri yoktur,kimsenin içinden konuşmak gelmez,tek çare sabahı beklemek !!!
offf ne zor şey şu beklemek..hele bir canın hayata yeniden bakmasını beklemekse bu..
Aylin'in annnesi Efe ile birlikte yanlarına geldiğinde Sevil nasıl açıklayacağını bilemez,Doğan ben hallederim bakışı atsada Sevil'e Sevil hayır benim görevim diyerek oğlunu yanına oturtur:
-bak oğlum baban bugün küçük bir kaza geçirdi o yüzden hastaneye getirdik,korkulacak birşey yok,doktor amcalar herşeyi yaptı,babanın bu akşam dinlenmesi gerekiyor ve şimdi odasında uyuyor,sabahleyin hep birlikte onun yanına gideceğiz,baban çok iyi şimdi...canım benim diyerek sarılır,baban iyileşince bundan sonra hepbirlikte yaşayacağız tıpkı senin istediğin gibi...
-babam iyi dimi anne
-tabi iyi oğlum,sadece bu akşam biraz dinlemesi gerekiyor
-babam iyileşince bizim evemi taşınacak
-evet oğlum,artık birlikte yaşayacağız..
.....
izniniz olursa dostlarım yarın devam ederiz,malum mesai bitti ama konumuz daha bitmedi..
vaktinizi ayırıp okuduğunuz için hepinize teşekkür boynumun borcu..
güzel akşamlar dostlar..gününüz nasıl geçmiş olursa olsun yüzünüzden gülümseme eksik olmasın..sağlıcakla kalın
13 Şubat 2008 Çarşamba 18:31
Davşanca BBO-22
dün sitedeki sorun sebebiyle yazma fırsatı bulamadım..Bugünü gelmemiş farzediyor ve tarihi 14 şubat olarak kabul ediyorum:)
-babam iyi dimi anne
-tabi iyi oğlum,sadece bu akşam biraz dinlemesi gerekiyor
-babam iyileşince bizim evemi taşınacak
-evet oğlum,artık birlikte yaşayacağız..
-yaşasın artık babamda bizimle kalacak diyerek annesinin kucağına yatar Efe.
Sevil oğlunun yüzünde gördüğü mutluluğa ve doktorun " ameliyat başarılı geçti " sözlerinin verdiği rahatlıkla günün acısını bir nebze olsun unutabilmişti..Soner'in yattığı odanın kapısı önünde sabahı beklemekten başka çareleri yoktu..Sevil'i şuan üzen tek şey makinelere bağlı olark hareketsizce yatan sevdiği adamın yanında olamamsıydı.Yanında olmalıydı,elini tutmalı sevgisiyle ona destek olmalıydı ama yapamıyordu işte,kapı önünde beklemek zorundaydı..Son zamanlarda Soner'e yaptıklarını geçirdi aklından hep, onu bukadar uğraştırmasa bunlar gelmeyecekti başına "hep benim suçum" diyordu düşünceleri..
Bu düşüncelere dalmışken Aylin'in Sevil sesiyle kendine geldi,Aylin Efe'yi göstererek:
-Efe uyudu,onu burada böyle tutmak olmaz bırak eve götüreyim..
-Sağol Aylincim ben götürürüm
-eee ama yalnız nasıl kalacak evde
Sevil kısa bir duraklamanın ardından :
-kadife hanıma söylesek gelirmi acaba ?
-tabi gelir sevilcim, bize götürelim desem Efe sabah uyandığında ben neden burdayım diye sorun çıkarmı acaba ?
-yok Aylincim kendi evimize götürelim,Kadife hanımı arayayımda bu akşamlık bize yardımcı olsun diyerek telefon eder..
Telefonda Sevil'in söylediklerini duyunca Kadife hanım teleşlanır ama Sevil herşey yolunda sabahı bekliyoruz Soner iyileşecek deyince telaşı biraz olsun azalır.Soner evladım için herşeyi yaparım siz hiç merk etmeyin ben Efe'ye bakarım içiniz rahat olsun hemen size gidiyorum diyerek kapatırlar..
-tamam Aylincim kadife hanım bize geliyor ben Efe'yi bırakıp hemen geleceğim
-istersen ben bırakabilirim Sevil
-sağol Aylin,nasıl olsa beklemekten başka çaremiz yok,siz burada olun bakarsın birşeye ihtiyaç olur,ben hemen döneceğim zaten..hem biraz hava almış olurum içim daraldı iyice
diyerek oğlunu kucağına alarak hastaneden çıkmak için oradan ayrılır..Bugün olanlara hala inanmakta zorluk çekmekte ve yol boyunca takside camdan dışarıya bakarak düşüncelere dalmaktadır..
Eve vardıklarında kapıyı Kadife hanım açar,telaşlı olduğu herhalinden belli olan Kadife hanımı görünce önce Efe'yi yatıralım sonra olanları anlatırım diyerek içeriye geçerler.Efe'yi yatağına yatırdıktan sonra fazla vaktim yok diyerek olayı genel hatlarıyla anlatır..
-siz hiç merak etmeyin Efe'yi Sevil hanım ben burdayım ona gözüm gibi bakarım
-sağol kadife hanım senide akşam akşam yorduk ama başka çaremzi yoktu
-olurmu hiç sevil hanım beni aramayacaktınızda kimi arayacaktınız, en iyisini yaptınız,gözünüz arkada kalmasın..
kısa bir konuşmanın ardından Sevil ben hastaneye döneyim artık diyerek ayaklanır.Kapıya vardığında durur sonra aniden geriye döner ve yukarı kata yönelir..
devam edecek:))
15 Şubat 2008 Cuma 11:29
Davşanca BBO-23
Aylin ve Doğan Soner'in yattığı odanın ününde sessiz bekleyişini sürdürüken doktor ve hemşirenin odaya doğru geldiklerini görür..ikiside hiçbirşey söylemeden odaya girer,Aylin ve Doğan şaşkın bakışlarla birbirlerine bakarken kötü bişeymi oldu acaba endişesi sarar ikisinide..
Sevil merdivenleri hızlı adımlarla çıkarken düşündüğü tek birşey vardır.Önce Efe'nin yanına giderek sevgiyle öper oğlunu,daha sonra kendi odasına yönelir ve yatağının başucundaki dolabın çekmecesinden alması gerekeni alarak hızla aşağıya yönelir,Kadife hanıma ben çıkıyorum diyerek çıkar ve beklemekte olan takisye binerek hastane yolunu tutar..
Doktorun odadan çıkmasıyla kalp atışları hızlanan Aylin ve Doğan sesleri titreyerek ne oldu doktor bey kötü bişey yok değilmi diye sorar..Doktor:
-hayır kötü birşey yok sadece durumunu kontrol etmek için geldik,herşey yolunda içiniz rahat olsun diyerek ayrılır yanlarından.
Doktorun sözleriyle rahatlayan Aylin Doğan'a sarılarak çok şükür,korkmuştum onların öyle gelişini görünce..
Korkma hayatım Soner iyileşecek,göreceksin sabah gözlerini açıp yine o muzip bakışlarıyla bize gülümseyecek diyerek ortamı yumuşatmaya çalışır Doğan..
Sevil tekrar hastaneye geldiğinde :
-nasıl bir değişiklik varmı diye sorar
-hayır Sevilcim ,az önce doktor kontrol amacıyla geldi ve herşeyin yolunda olduğunu söyledi
Bu sözlerle içi rahatlayan Sevil'in, ancak sabah nasıl olacaktı? Bir ömür kadar uzun süreydi onlar için sabahın olması..
saat : 07:35
kontrol için gelen doktor ve hemşire yine koridorda görünür..Onların geldiğini gören Sevil Aylin ve Doğan heyecanla ayağa kalkar, doktor yine onlara hiçbirşey söylemeden Sonerin yattığı odadan içeriye girer..
devam edecek:))
Davşanca BBO-24
elele tutuşup doktorun dışarıya çıkmasını beklemeye koyulurlar...
doktor içeriye gireli henüz 5 dk olmuştur ama bekleyen için bir ömür kadar uzundur o kısacık süre..
Doktorun dışarıya çıkıpta güzel haberi vermesi hepsinin tek dileğiydi.. doktorun " hastamız kendine geldi,tehlikeyi atlattı kokulacak bir durum kalmadı " sözlerini duymak için neler vermezlerdiki..
Hiçbirinin söyleyecek söz bulamadığı,heyecanın doruk noktasında olduğu,beklemenin hiç bukadar ızdırap dolu olmadığı sessizlik anını bozan şey odanın kapısının açılma sesiydi..Çıkan ilk kişi doktordu,Sevil heyecanla sesi titreyerek:
-durumu nasıl doktor bey,Soner iyi değilmi?
kısa bir sessizlik sonunda doktor :
?????
devam edecek:))
15 Şubat 2008 Cuma 14:21
Davşanca BBO-25
kısa bir sessizlik sonunda doktor :
-evettt kimler görmek istiyor hastamızı
yürekleri ferahlatan bu sözler karşısında Sevil Aylin'e sarılarak "çok şükür" diyebilmiştir sadece..
Doktor: hastamız yeni geliyor kendine,sizlerden ricam ameliyat yorgunu olduğu için yanında fazla kalmamanız..
Soner'in iyi olduğunu duyduğu anda Doğan sevinç gözyaşlarına hakim olamaz..
ilk önce Sevil,ardından da Aylin ve Doğan girerler içeriye..Soner bitkin görünüyordur ama üçünüde gördüğü an Doğanın dediği gibi o muzip gülümsemeyle karşılar..
Sevil Soner'in elinden tutarak saçlarını okşar,Soner'i gördüğünde ağlamamak için kendine söz vermiştir ama sevincinden kendine hakim olamaz..Yüzlerce güzel söz planlamıştır söyleyecek ama mutluluktan hiçbiri dökülmez dudaklarından..sadece öylece bakakalmıştır Soner'e..
Doğan herzamanki şomluğunu yine yaparak:
-sana salata yapmak yasak bundan sonra abicim
sözleriyle sessizliği bozar..
Aylin sırasımı şimdi bunun diyerek sert bir bakış atar Doğan'a..
Soner : sizi bırakıp gideceğimimi sandınız
Sevil : şimdi yorma kendini hayatım, ağrın falan varmı
Soner : kalbim ağrıyor Sevilcim,rüyamda hep anneni gördüm yine yapıyordu yapacağını diyerek Sevil'i biraz olsun rahatlatmak ister
Soner'in bu sözleri odadakileri gülümsetmeye yetmiştir.Doğan bu söz karşısında kahkahayı patlatır ve demedimmi size Soner eski Soner olarak dönecek yanımıza,bakın performansından hiçbirşey kaybetmemiş,kimin kardeşi o..
Sevil gözlerini Soner'den bir an olsun ayırmaz,o neşeli ,etrafında pervane olan sevdiği adamın o hali acı versede onu iyi görmenin mutluluğu tüm acılarını unutturmuştur..
Doktorun içeriye giripte bukadar yeter,hastamız biraz dinlensin sonra tekrar yanına gelirsiniz uyarısı hiç hoş gelmesede Soner'in iyiliği için bunu yapmak zorundadırlar..
15 Şubat 2008 Cuma 15:11
Davşanca BBO-26
Doktorun onları dışarı çıkarmasının ardından yeni bir bekleyiş içinde kalan Sevil Aylin ve Doğan'ın yüzlerinde bu sefer bir umut ve mutluluk vardır, Sonerden baher alamadan geçen o stresli saatlerden sonra bu bekleyiş onlar için daha rahattır..
(3 saat sonra )
Sevil dayanamaz ve doktorun yanına giderek Soner'i görüp göremeyeceğini sorar,doktor bakalım kendisindeyse görmenizde sakınca olmaz diyerek birlikte çıkarlar doktorun odasından.Doktor Soner'in yanına girerken Sevil'e isterseniz sizde gelebilirsiniz der,Sevil dünden razı tabi..ikisi birlikte odaya girdiklerinde Soner'i uyanmış bakınırken bulurlar.Sevili karşısında görünce Soner'in gözleri ışıldar ama Soner bu :
-bensizliğe dayanamadın dimi Sevilcim diyerek takılır
Doktor : hastamız neşeli olduğunua göre sorun kalmamış,istediğiniz kadar yanında kalabilirsiniz ama çok konuşturarak yormayın lütfen...
Sevil : Eşim konuşmadan duramaz ama siz hiç merak etmeyin,gerekirse apzını bantlarım..
Doktor : sorun olmadığına göre ben sizi yalnız bırakayım..diyerek ayrılır odadan..
Soner Sevil'in doktora söylediği sözü hiç duymazmı :
-sen ne dedin doktora az önce
-gerekirse ağzını bantlarım dedim
-yok yok ondan önce
-konuşmadan duramaz dedim
-ya ondan önce
-hatırlamıyorum (gülümseyerek)
-hadi ama Sevil söyle işte...
devam edecek:))
15 Şubat 2008 Cuma 15:54
Davşanca BBO-27
-Sonercim doktorun ne dediğini duydun fazla konuşmaman gerekiyor
-eğer söylemezsen hiç susmam biliyorsun
-tamam söyleyeceğim ama sende fazla konuşmamaya çalışacaksın
-tamam Sevilcim sen nasıl istersen
Sevil konuşmadan önce :
-kendini nasıl hissediyorsun iyisin değilmi,ağrın falan varmı
-hadi ama Sevil söyle artık
-acele etme hayatım söyleyeceğim ama sakin olacaksın,heyecanlanmak falan yok daha yeni ameliyat oldun
-tamam tamam heyecanlanmayacağım sen söyle
-tamam sonercim, eşim dedim ne varki bunda (utangaç bakışlarla)
tam o sırada Doğan kapıyı açar :
-Sevilcim az gelebilrmisin
-ne oldu Doğan
-az gel sen
-tamam hemen geliyorum
Soner romantizmi bozduğu için Doğan'a sert bir bakış atar.Doğan'da
-kaçırmıyoruz abicim merak etme dönecek hemen..
Sevil kapıdan çıktığı an yüzü birden değişir..
-anne!!!
-evet ya anne, neden aramadın kızım böyle bir olay oldu da
-herşey aniden oldu anne fırsat bulamadım
-tamam neyse, şimdi durumu nasıl görebilirmiyim
-sabah kendine geldi,şimdi daha iyi,tabi görebilirsin ama ne olur kötü birşey söyleyipte üzme onu
-aaa kızım, ona ne kadar kızsamda hasta yatağında fırçalayacak kadar cani değilim
-tamam o zaman hadi birlikte girelim,Aylin Doğan sizde gelin..
Sevil kapıyı açıp içeri girer ardından eski kaynanasını görünce Soner'in yüzü değişir birden
15 Şubat 2008 Cuma 17:00
Davşanca BBO-28
Geçmiş olsun Soner diyerek yanına yaklaşır,Doğan bana herşeyi anlattı az önce,onun anlattıklarını dinledikçe başka bir Soner'den bahsediyor sandım diyerek gülümser..
-yok yok hepsini bu Soner yaptı diyerek katılır Doğan
Efe nerde diye sorar Sevil'e annesi
-evde anne
-neden getirmediniz kızım,babasının iyi olduğunu görmek onunda hakkı,hem Soner'de sevinir onu yanında görünce..
Soner şaşkın şaşkın bakmaktadır kayınvalidesinin güzel sözleri karşısında..
Aylin : hadi Doğancım biz alıp gelelim Efe'yi
Doğan : tamam hayatım,hadi gidelim
Soner heran birşey diyebilir tedirginliğiyle bakışlarını kaçırma telaşındadır,bunun farkında olan kayınvalinde:
-hastayı fazla yormak istemeyiz değilmi,iyi olduğunu gördüğüme sevindim Soner,ben şimdi eve gideyim,sonra yine gelirim
Soner : evet daha iyiyim ama gitmenize gerek yok kalabilirsiniz
-hasta ziyareti kısa olur Soner,nasıl olsa daha sonra bol bol görüşeceğiz
diyerek kapıya yönelir..
Sevil annesini uğurladıktan sonra Soner'in yanına döner.
Soner : ne demek istedi sonra bol bol görüşeceğiz diyerek,iyileştikten sonra canıma okuyacak demekki (gülerek)
Sevil : öyle deme Sonercim baksana nasıl güzel konuştu,hem duyunca hemen geldiğine göre sana karşı biraz yumuşuyor
Soner : tabi tabi bilirim ,hastayım diye öyle konuştu, eve dönünce gene eskisi gibi olacak
Sevil : aşksolun Soner ya,annem öyle bir insan değil, tamam sana çok kızıyor ama seni affedecek o da
Soner : takılıyorum hayatım kızma hemen, o ne derse desin peşini bırakmayacağım biliyorsun, gerekirse kaçırırım seni
Sevil : hasta yatağında bile deliliğinden vazgeçmeyeceksin dimi Sonercim
Soner : sen yanımda oldukça aklım başımda durmuyor hayatım napim der gülümseyerek..Hem sen bişey diyordun yarım kaldı
Sevil : ne diyordum ki
Soner : Doğan araya girmeden annen gelmeden önce
Sevil : söylemiştim ya
Soner : hatırlamıyorum,tekrar söylesene
Sevil : iyileşene kadar senden çekeceğimiz var Soner
Soner : biliyormusun hayatım bu hoşuma gitti,iyileşmeye niyetim yok
Sevil : iyileşmezsen tekrar nasıl biraraya geleceğiz peki
Soner : nasıl yani ?
Sevil duraksar ve yerinden kalkıp askıya doğru yürür.Montunun cebinden ......
devam edecek :))
15 Şubat 2008 Cuma 17:47
Davşanca BBO-29
Sevil duraksar ve yerinden kalkıp askıya doğru yürür.Montunun cebinden Soner'in daha önce verdiği şeyi avcunun içine alarak tekrar Sonerin yanına gelir..
Soner : o ne Sevilcim
Sevil parmağıyla Soner'in dudaklarını kapatır
Sevil : hani bana bir soru sormuştun Soner,ben değiştim senin ve oğlum için yapamayacağım şey yok ve bunu sana kanıtlayacağım demiştin,arada yanlış şeyler yapsanda değişme gayretinde olduğunu biliyorum,bana olan sevginden şüphem olmadı hiç, o umursamaz Sonerden kurtulduğumuza göre soruna cevap verme zamanı geldi diyerek avucunu açar..
-bunu benimle tekrar evlenirmisin diyerek vermiştin,bende değiştiğini ispatlamadan olmaz diyerek geri çevirmiştim...ama sen artık eski Soner olmadığına göre kabul ediyorum,seninle takrar evlenirim diyerek Soner'in kendisine verdiği yüzüğü çıkartır kutudan..ama şimdilik kutuda kalsın evimize döndüğümüzde senin takmanı istiyorum
-evimize ? diye sorar Soner şaşkın bakışlarla
-evet evimize,burdan çıkınca bana gideceğiz,sende bize taşınacaksın,seninle evlenmeyi kabul ettiğime göre ayrı evde yaşayacak halin yok dimi..
içinden Alllahhhhh diye bağırmak gelir Soner'in ama hastalığı engel olur..
-hadi hemen gidelim o zaman hayatım
-ne diyorsun Soner,daha yeni ameliyattan çıktın,doktor ne zaman derse o zaman..
tam o sırada doktor girer içeriye:
-hastamız nasıl bakalım,kontrolümüzü yapalım
-bomba gibiyim doktor
-yüzünüzdeki neşeden belli oluyor ama zor bir ameliyattan çıktınız , bir müddet daha misafirimiz olacaksınız
bir müddet daha sözü Sonerin hiç hoşuna gitmez ama yapabileceği birşeyde yoktur..Sevil duydun dimi Sonercim biraz daha burdasın diyerek gülümser..
.......................
devam edecek :))
ama nasipse yarın..
izniniz olursa..
sabrınız,anlayışınız ve vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür boynumun borcu..
hepinize güzel ve keyifli bir akşam diliyorum dostlarım..
Dünkü aksiyon dolu günün ardından bugün biraz olsun gülümsetebildiysem ne mutlu bana..
sevgiyle
hoşça ve dostça kalın
15 Şubat 2008 Cuma 18:15
Davşanca BBO-30
"Bir müddet daha" sözü Soner'in hiç hoşuna gitmez ama yapabileceği birşeyde yoktur..Sevil duydun dimi Sonercim biraz daha burdasın diyerek gülümser.. Soner nasıl olsa birkaçgün sonra çıkacağım çekeceğin var benden muzip bakışlarıyla karşılık verir..
Doktorun odadan çıkmasının ardından Sevil tekrar Soner'in yanına gelerek elini tutar
-hadi Sonercim biraz uyu ve dinlen ben yanındayım
-tamam Sevilcim,dinlenmeliyimki çabuk iyileşeyim,seninle daha çooook işimiz var
( 1 saat sonra )
Soner'in kalp atışlarını ölçen cihazdan gelen seslerle irkilir Sevil,cihazın ekranında sadece düz bir çizgi vardır,ne oluyor demeye kalmadan odaya doktor ve hemişrede girmişlerdir..
-ne oluyor doktor bey
Doktor hemşireye dönerek Sevil'i dışarıya çıkarması işaret eder.Aceleyle Sevili dışarıya çıkaran hemşire tekrar odaya döner..
devam edecek:))
16 Şubat 2008 Cumartesi 11:03
Davşanca BBO-31
Sevil kapı önünde korkuyla beklerken odaya hemşireler girip çıkmakta telaşlı koşuşturmaca sürmektedir.Biraz sonra odadan hızlı şekilde çıkarlar,doktor hemşirelere emirler yağdırmakta hemen ameliyathanenin hazırlanması talimatını vermektedir..
Tam herşey düzeldi derken Sevil olanların şaşkınlığı ve korkusuyla doktora ne olduğunu sormaya çalışır ama ne doktor ne de hemireler kendisiyle ilgilenecek durumda değildir,hepsi telaşlı bir koşuşturma içindedir..
Ameliyathane önüne geldiklerinde Doktorun "hastayı kaybetmek üzereyiz,ameliyathane hazırmı " diye hemşirelere söylediği sözü duyunca Sevil'in korkusu dahada artmıştır
-doktor bey neler oluyor banada söyleyin lütfen,iyiydi uyuyordu ne oldu birden anlamadım
-acilen ameliyata almamız gerekiyor hanımefendi,şimdi bişey söyleyemem,lütfen bekleyin
diyerek hızlı adımlarla ameliyathaneye girer doktor.
Doktorunda birşey söylememsi Sevil'in korkusunu arttırmıştır..
Aylin Doğan ve Efe az önce hastaneye gelmişler Soner'in odasına gitmişlerdir ama odayı boş görünce hemşireden durumu öğrenmişler hemen ameliyathaneye koşmuşlardır..Sevil onların geldiğini görünce hemen yerinden kalkmış ve korkuyla sarılmıştır oğluna..henüz olanlardan haberi olmayan Efe :
-ne oldu anne babam iyi değilmi
Sevil ne diyeceğini bilemez,söylemelimi söylememelimi tereddütü içindedir..
-evet iyi oğlum,dotor amca yanında şimdi
-babam ne zaman çıkacak buradan,ne zaman eve gideceğiz anne
-baban iyilşesin hemen gideceğiz oğlum ama babanın biraz dinlenmesi gerekiyor,doktor amcan ne zaman izin verirse o zaman çıkacağız
Sevil bunları söylemektedir ama durumun hiç iyi olmadığı düşüncesi doktorunda birşey söylememesi korkusunu arttırmaktadır.
Sevil Efe'yi koltuğa oturtup Aylin ve Doğana yaklaşır,olanları anlatıp :
-doktor hastayı kaybetmek üzereyiz deyip acilen ameliyata aldı,uyuyordu birden ne oldu anlamadım..
Hastayı kaybetmek üzereyiz sözünü duyunca Doğan kendini bayılacakmış gibi hissedip duvara yaslanır,gözyaşlarına hakim olmaya çalışır ama nafile...
-çok korkuyorum Aylin,ya Soner'e kötü bişey olursa
-Sakin ol Sevilcim,Soner iyi olacak,bak Efe burda,seni böyle görürse o da üzülmezmi
Sevil Efe'nin yanına gelip sımsıkı sarılır oğluna,bir yandan da dualar etmektedir Soner'e kötü birşey olmaması için..
devam edecek :))
16 Şubat 2008 Cumartesi 11:45
Davşanca BBO-32
Ameliyathane önünde stresli bekleyiş sürmekte,dualar edilmekte ve doktorun çıkıp güzel haberi vermesi beklenmektedir..
Son iki günde olan olaylar Sevil'in iyice sinirlerini boşaltmıştır,olanlara hala inanamamakta sevdiği adamın içeride ölümle pençeleştiği düşüncesi onu dahada perişan etmektedir,tek tesellisi olarak oğlunu görmekte ona sımsıkı sarılarak Sonerin iyi olacağına dair şeyler düşünmeye çalışmaktadır..
Doğan başı ellerinin arasında duvar dibine çökmüş halde gözyaşlarını belli etmemeye çalışmakta, " hepsi benim suçum,Sonere üstelemeseydim bunlar olmayacaktı" diyerek kendini suçlamaktadır.
Aylin hem kendi üzüntüsüyle başbaşadır hem de Doğan ve Sevil'i teselli edebilme çabasındadır ama ne dese boş tabiki, herkes üzüntüsüyle başbaşadır..
Sessizliğin hakim olduğu ameliyathane önünde bekleyiş sürmektdir.
( 2 saat sonra )
ameliyathane kapısının açılmasıyla telaşla ayağa kalkar herkes..
devam edecek:))
16 Şubat 2008 Cumartesi 12:30
Davşanca BBO-33
Ameliyathane kapısı açılıp doktor kapıda görününce heyecanla yanına gider herkes..
Doktorun yüz ifadesinden durumun hiç iyi olmadığı anlaşılmaktadır.
Sevil : ne oldu doktor bey ,Soner'in durumu nasıl
Doktor : çok üzgünüm,elimizden gelen herşeyi yaptık ama hastayı maalesef kaybettik..
"hastayı kaybettik" sözünden sonra Doğan olduğu yere yıkılır,aylin olamazzzz diyerek ellerini yüzüne götürür,Doğanın bayıldığını görünce hemen onun başına çöker,hemşireler Doğan için seferber olur bu sefer.
Sevil doktorun konuşmasından sonra
-hayırrrrrr olamazzzzzz
haykırışıyla birlikte....
devam edecek..))
16 Şubat 2008 Cumartesi 13:08
Davşanca BBO-33
Ameliyathane kapısı açılıp doktor kapıda görününce heyecanla yanına gider herkes..
Doktorun yüz ifadesinden durumun hiç iyi olmadığı anlaşılmaktadır.
Sevil : ne oldu doktor bey ,Soner'in durumu nasıl
Doktor : çok üzgünüm,elimizden gelen herşeyi yaptık ama hastayı maalesef kaybettik..
"hastayı kaybettik" sözünden sonra Doğan olduğu yere yıkılır,aylin olamazzzz diyerek ellerini yüzüne götürür,Doğanın bayıldığını görünce hemen onun başına çöker,hemşireler Doğan için seferber olur bu sefer.
Sevil doktorun konuşmasından sonra
-hayırrrrrr olamazzzzzz
haykırışıyla birlikte....
devam edecek..))
16 Şubat 2008 Cumartesi 13:14
Davşanca BBO-34
Sevil doktorun konuşmasından sonra
-hayırrrrrr olamazzzzzz
haykırışıyla birlikte kan ter içinde uyanır.
Soner Sevil'in bağırışıyla fırlar yattığı yerden.Ne oldu Sevilcim,kabus gördün sanırım,o nasıl bağırıştı öyle..
Sevil Soner'e doğru döner ve ona bir müddet baktıktan sonra sevgiyle öper,sonra başını Soner'in göğsüne yaslar.
Soner de Sevil'in saçlarını okşayarak ne gördüğünü sorar..
Sevil gördüğü kabusu her anını tekrar yaşıyormuşçasına anlatır.Anlatmayı bitirdikten sonra başını kaldırarak:
-biliyormsun Soner
-neyi Sevilcim
-seni kaybetmek gerçeğini kabusta da olsa gördüm,beni bir daha bırakmayacağına söz ver
-kovsan bile gitmeyeceğimi ve sizi bırakmayacağımı biliyorsun hayatım,seni seviyorum
Sevil kabusun etkisini biraz atlatmanın rahatlığıyla gülümseyerek
-bende seni seviyorum Soner..
16 Şubat 2008 Cumartesi 13:52
Davşanca BBO-35
-bende seni seviyorum Soner
Sözlerini duyunca Soner yatağından doğrulup Sevil'i öpücük yağmuruna boğar,bu sözleri duyabilmek için neler yapmamıştır aylardır.
Sevil : Sonercim Efe'yi okula götürmen gerekiyor,biran önce kalkıp hazırlansan iyi olacak.
Soner : tamam sevilcim ya daha vakit var,hem sen bu gece kabus gördün,senin teselliye ihtiyacın var şuan,bu görevde bana düşüyor biliyorsun (muzip gülümsemesiyle)
Sevil : hiç değişmeyeceksin değilmi Soner,aklın hep orda
Soner : aşkolsun hayatım ya,öyle bir söyledinki , duyanda sapık zannedecek beni,karım değilmisin
Sevil : henüz değilim Sonercim,hatırlarsan daha evlenmedik
Soner : (kısa bir sessizlikten sonra) doğru söylüyorsun Sevilcim,hemen bugün evlenelim.
Sevil : hemen bugün mü ? ne diyorsun Soner sen
Soner : tabi hayatım hemen bugün,bir an önce tekrar kavuşmalıyım sana,bu işi resmiyete dökmenin zamanı gemedimi sence de ?
Sevil : geldi Sonercim ama annemi nasıl ikna edeceğiz
Soner : annene evlendikten sonra söyleriz Sevilcim,evlenmeden söylersek kesin engel olur, o yüzden onun haberi olmaması lazım.
Sevil : annemin rızası olmadan olmaz Sonercim,onun kalbini kıramam,sana çok kızıyor ama ikna edilemez değil,sen bulursun bir yolunu, nasıl yaparsan artık (gülümseyerek)
Soner : iş annene kalırsa biz hayatta bir araya gelemeyiz Sevilcim,annen ne zaman beni görse hayatımdan endişe ediyorum
Sevil : aşkolsun hayatım ya annem okadar kötü biri değil,sadece sana çok kızgın ama değiştiğini nasıl bana ispatladıysan annemede ispatlayabilirsin,işin zor ama sen ne hınzırsın bunuda başarırsın..
Soner : annen ikna olmadan olmaz diyorsun yani son söz olarak
Sevil : evet Sonercim,annem olmadan olmaz
Yüzü asılan Soner :
-peki Sevilcim senin için anneni bile ikna ederim,göreceksin bak onuda bu işe razı edeceğim,ama nasıl ?
-Sonercim biraz daha geç kalırsan Efe bugün okula gidemeyecek
-tamam hemen kalkıyorum,ama günaydın öpücüğümü almadan olmaz
-Sonerrrr
-hadi ama hayatım bak Efe geç kalıyor :)
-anlaşıldı Soner öpmeden kalkmayacaksın
Sevil'den öpücüğü kaptıktan Soner hızla giyinerek Efe'nin odasına yönelir..
devam edebilir :))
18 Şubat 2008 Pazartesi 10:42
Davşanca BBO-36
Sevil'den öpücüğü kaptıktan Soner hızla giyinerek Efe'nin odasına yönelir..
Efe'yi uyandırıp giydirir ve okul yolunu tutarlar..Yol boyunca Sevil'in "annem ikna olmadan olmaz" sözlerini ve bunu nasıl yapacağını düşünerek planlar yapmaya çalışır ama imkansızı başarmak kadar zor olan bu durumu nasıl halledeceğine dair hiçbir çözüm bulmaz.
Sevil ile evlenmesine izin vermesine karşın gelip kendileriyle yaşaması ve değiştiğini kendi gözleriyle görmesi önerisinden,ayaklarına kapanıp yalvarmaya kadar herşeyi düşünen Soner birtürlü işin içinden çıkamaz.
Efe'yi okula bıraktıktan sonra restorana döner,Doğan'a :
-yardımına ihtiyacım var abicim,Sevil sabah sabah gene zor şartlar ileri sürdü,Zerrin hanımı ikna etmem gerekiyor tekrar evlenebilmek için
-ooo abcim senin işin hakketen zor,Zerrini ikna etmek hele sen (gülerek), ya kadın sana yakaladığı yerde bir kaşık suda boğacak kadar kızgın,nasıl yapacaksın bunu
-şomluk yapma gene abicim ya,senden neden yardım istediğimi sanıyorsun,fikir üret nasıl yaparız bunu
-abicim bu imkansız ya, sen en iyisi Sevil'i kaçır,başka türlü evlenemzsiniz siz
-saçmalama Doğan ya
-saçmalamak değil abicim ya işinin zor olduğunu söylemeye çalışıyorum,ayaklarına kapanıp yalvarsan affedermi acaba seni ?
-bende düşündüm abicim ama ben ayaklarına kapanınca kesin tekmeler beni
-Seville evlenmesine izin vermezsen kendimi köprüden atarım desen ?
-oda olmaz abicim ya, değil evlenmemize izin vermek beni o atar köprüden
-(gülerek) atara valla abicim
-hadi abicim ya gevezeliği bırakta bişeyler düşün yoksa Sevil razı olmuyor başka türlü.
-valla Sonercim benim Kadir amcayı ikna etmemden daha zor senin işin
-gidip açık açık konuşmaktan başka çaremiz yok anlaşılan Doğan, korkunun ecele faydası yok,sende benimle geliyorsun Doğan,hadi gidiyoruz
-nereye abicim ya
-Zerrin hanımla konuşmaya
-olmaz abicim ya benimde başımı yakma
-Doğannnnn, yardım etmezsen Kadir amcayı kim ikna edecek ?
devam edebilir:))
18 Şubat 2008 Pazartesi 13:48
Davşanca BBO-37
Soner'in Doğan'ı ikna etmeye çabaladığı sırada içeriye Sami bey girer :
-hayırdır çocuklar bu ne ateşli bir tartışma,neyi paylaşamadınız böyle
-zor bir durum Sami bey,Doğan'ın gene tüm korkaklığı ve negatifliği üzerinde,Nuh diyor peygamber demiyor
-hayırdır Soner nasıl yani zor durum
-buyrun oturun Sami bey,birer kahve içip konuşalım,belki bir yardımınız olur
-tabi çocuklar elimden gelen herşeyi yaparım sizin için
Soner kahveleri yapıp geldikten sonra olanları anlatır ve çaresiz kaldığını işin içinden nasıl çıkabileceğini sorar
Sami Bey : valla Sonercim hakikaten işin çok zor ama senin Sevil'i nekadar sevdiğini benden iyi bilen olamaz,işe bile hergün geç geliyordun ailene tekrar kavuşabilmek için, madem Sevil'in annesiyle konuşmaya karar verdin istersen bende seninle gelir elimden geleni yaparım.
Soner : ciddimisiniz Sami bey bunu benim için yaparmısınız
Sami Bey : tabiki yaparım Soner,sende benim evladım sayılırsın,yararım dokunacaksa mutlu olurum
Doğan : ama Sami bey Zerrin hanımın Soner'e ne kadar kızgın olduğunu bilmiyorsunuz
Sami Bey : olsun Doğancım,ne kadar kızgın olursa olsun ümitsiz değil,her insanı etkilemenin yolları vardır,belki zor olacak ama Soner kararlı olursa ve değiştiğini gösterebilirse o engelide aşacağından eminim...hadi o zaman birlikte çıkalım,benimde bugün yapılacak işim yok,şansınız varmış
Sami beyin insanları etkilemede başarılı olduğunu bilen Soner'in içinde bir umut ışığı yanmış olsada karşılarında Zerrin hanımın olması endişesini azaltmamıştır..
Hep birlikte çıkarlar,yol boyunca Soner'in düşünceli halini izleyen Sami bey:
-üzülme evlat kararlı görün,dedim ya zor ama ümitsiz bir durum değil..Sevil'i seviyorsun ve onunla tekrar biraraya gelmeyi istiyosun değilmi ?
-evet Sami bey hemde herşeyden çok
- eee o zaman bu isteğini gerçekleştirebilmek için kararlı olman ve bu kararlılığını Zerrin hanımada hissettrimen daha doğrusu kabul ettirmen gerekiyor..böyle baykuş gibi düşünerek yapamazsın,gözlerinin parlaması lazım karşısında
-ama Sami bey onun benimle ilgili düşüncelerini bilmiyorsunuz,yakaladığı yerde boğacakmış gibi bakıyor bana
Sami bey Soner'in bu sözlerinden sonra gülmekten kendini alamaz
-desene işin epey zor
-hemde nasıl
-geçmişte ne yapmış olursan ol evlat,çok kötü şeyler bile yapmış olabilirsin ama hata insanlara mahsus, eğer sen hatalarından ders aldığını ve değiştiğini en azından değişmeye çalıştığını hissettirirsen affedilmeyeceksin diye birşey yoktur,yeterki sen kararlı ol ve bunu hissettir..
-konu Zerrin hanım olunca insan ister istemez ürküyor Sami bey,karşısına nasıl çıkacağımı düşünüyorum şimdi
-sakin ol evlat bende sizinle birlikteyim,hallaedeceğiz bu işi merak etme,hem ben senin eski patronunum beni dinleyecektir eminim..
-inşallah Sami bey
devam edebilir:))
18 Şubat 2008 Pazartesi 15:34
Davşanca BBO-38
Zerrin hanımın evinin önüne geldiklerinde heyecandan ve korkudan nefesi daralıyormuş gibidir Soner'in.
Soner'in bu halinin farkında olan Sami bey :
-ooo evlat böyle olursan işimiz çok zor, hani kararlı olacak ve öyle bakacaktık
-napim Sami bey ister istemez böyle oluyor insan, kesilmeye götürülen kurbanlık koyun gibi hissediyorum kendimi
-(gülerek) arabadan inmeden önce derinn bir nefes al bakim,sakinleşmezsen olmaz,bayılıp kalacaksın yoksa daha eve girmeden
Soner derin bir nefes aldıktan sonra:
-hadi madem neyse sonumuz katlanacağız,bir an önce olsun bitsin
-he şöle be evlat,korkmakla olmaz bu iş,hazırmıyız şimdi
-evet Sami bey hazırım hadi gidelim
Hep birlikte araçtan inip kapının önüne gelirler..Zili Sami bey çalar.
Zerrin hanım kapıyı açıpta Sami beyi karşısında görünce önce şaşırır,keza Sami bey de Zerrin hanımı tanımıştır,o da şaşırmıştır
Zerrin Hanım : siz şu taksi şöförü değilmisiniz ?
Sami Bey : evet benim ama o geçici bir günlük bir işti
Soner'i görünce Zerrin hanımın yüz ifadesi birden değişir..
Zerrin Hanım : senin ne işin var burda
Sami bey söze girerek :
-izniniz olursa sizinle görüşmemiz gereken önmemli bir konu var ve konu Soner evladım ile ilgili
Zerrin hanım kısa bir tereddütten sonra :
-sizin gibi bir beyfendiyi kırmak olmaz diyerek içeriye davet eder.
Soner avcıdan kaçan av gibi atar kendini içeriye korkuyla..
içeriye geçtiklerinde Zerrin hanım oturmaları için yer gösterir..
Sami bey Soner ve Doğan'a ben konuşurum,siz ağzınızı açmayın der gibi bir bakış atar..
Zaten Soner ve Doğan da konuşacak hal nerde:)
Sami bey ve Zerrin hanım uzun uzun konuşmaya başlar,arada ortam hararetlense de Sami bey Zerrin hanımı sakinleştirerek konuşmayı devam ettirir, bazen Soner'e sert ve kızgın bakışlar atan Zerrin hanım Sami beyi dikkatle dinler..Sami beyin güzel konuşma yeteneği işe yaramış gibidir,Zerrin hanımı konuşmasıyla etkisi altına almayı başardığı Soner ve Doğanın gözünden kaçmaz,her ne kadar sami beyin konuşmasından etkilenmiş ve yumuşamış gibi görünsede Soner'e bakışları hiç değişmemiş gibidir, eee kolay değil,hemen he diyecek hali yoktur..
Sami bey sözlerini bitirmiştir ve :
-bakın Zerrin hanım,Soner evladım sizlerde üzücü hatıralar bırakmış,bunu kendiside kabul ediyor zaten,ancak şuna eminimki o değişti, eski Soner değil..Bunun en yakın şahidi benim, birlikte çalışırken işine bile geç kalıyordu hergün,işten atılma riskini bile göze alarak,sizcede Soner'in bu hali ailesine değer verdiğini göstermezmi ?
-konumuz Soner olmasa belki doğrudur ama ona güvenilmez
-haklısınız belki Zerrin hanım,bende öyle tanımış olsaydım Soner'i inanmakta zorluk çekerdiğim değiştiğine ama onunla çalıştığım ve yaptıklarına şahit olduğum için Soner'in değiştiğine ve ailesine tekrar kavuşmak için neler yaptığına bizzat şahit oldum, kefili benim yani sizin anlayacağınız, yanlış yaptığı anda karşısında bulacağı ilk kişi yine benim, ama inanın yanlış yapmayacağına eminim, onca zorluktan sonra eski hataları tekrarlamayacaltır,sizden onun hatalarını unutup hemen affetmenizi istemiyorum,sadece ona bir şans daha vermenizi istiyorum, sizde biliyorsunuzki insan ne yapmış olursa olsun ikinci bir şansı hakeder..sadece ona bir şans daha verin, isterseniz kızınız Sevil ilede konuşalım birlikte, o da kabul ederse sevenleri ayırmayalım derim ben..
Zerrin hanım Sami beyin sözlerinden epey etkilenmiştir ama Soner'in kızını tekrar üzmesi endişeside vardır..Soner'i gözleriyle süzere:
-demek değiştim diyorsun
-evet değiştim,bunu size daha öncede anlatmaya ve göstermeye çalıştım ama siz dediğim dedik davranışta bulunduğunuz için...
Zerrin hanım Soner konuşmasını bitirmeden söze girer :
devam edebilir:))
18 Şubat 2008 Pazartesi 16:42
Davşanca BBO-39
Zerrin hanım Soner konuşmasını bitirmeden söze girer :
-sana hala çok kızgınım ve güvenmiyorum Soner ama kızımın isteklerinide gözardı edemem,eğer o seninle yeniden denemeye evet derse bir şans daha vermeyi göze alabilirim,ancak tekrar aynı şekilde kızımı üzersen bu sefer sadece sana kızgın olmakla kalmam bunu bil.
diyerek telefonun yanına gider ve Sevil'i oraya çağırır..
Sami beyin konuşması işe yaramıştır,Soner'i affettirememiş olsa bile en azından tekrar denemeye izin vermesi yeterliydi onlar için..
Soner Zerrin hanımın sözleriyle ne yapacağını şaşırmış halde önce Sami beye sonra Doğan'a bakmıştır şimdi ne yapmalıyım dercesine..
sonra Zerrin hanıma dönerek :
-yaptığım aptallıkları tekrar hatırlatmak istemiyorum, ben hayata ailemle birlikte yeni bir sayfa açmak istiyorum, göreceksiniz onları nekadar çok mutlu edeceğim,bana hala kızıgn olduğunuzu ve güvenmekte zorluk çektiğinizi biliyorum,çok da haklısınız , benim yaptıklarımı bana yapsalar bende affetmekte tereddüt ederdim,bugünden sonra en iyi koca ve baba olmak için çalışacağımdan emin olun,eğer hala tereddüt içindeyseniz gelip bizimle birlikte kalabilirsiniz..
Zerrin hanım Soner'in bizimle kalabilirsiniz sözü üzerine :
-hımm fena fikir değil aslında, gözüm hep üzerinde olur bu sayede,ilk yanlışında binerim o zaman tepene..korkma sizinle yaşayacak değilim,nasıl olsa kızımı üzdüğün zaman haberim olur..
"sizinle yaşayacak değilim" sözünü duyunca Soner'in yüreği ferahlar,bu Seville yeniden evlenmesine izin vereceğine anlamına gelmektedir..
ikili diyalogların ardından bir müddet sessizlik yaşanır..
Zerrin hanım Sami beye dönerek :
-sizin Soner'in eski patronu olduğunuzu bilmiyordum,peki neden taksi şöförlüğü yapıyordunuz
-uzun hikaye ama kısaca anlatmaya çalışayım
diyerek kendi başından geçenleride anlatır..
Soner ve Doğan sessiz şekilde beklemekte ve ikisinin konuşmasını izlemektedir.Bir ara Doğan Soner'in kulağına eğilerek :
-abicim görüyormusun ne güzel anlaşıyorlar,ikisinin arasını yapalım sende rahat edersin..
Tam o sırada kpı çalar,Zerrin hanım kapıyı açmak için kalkar.Gelen Sevil'dir.
Sevil içeriye giripte Soner Doğan ve Sami beyi görünce şaşkın halde,sizin ne işiniz var burda bakışı atar Soner'e..
Zerrin hanım kızını yanına oturtarak :
-bak Sevilcim, bu Soner kendini affettirmek için takive kuvvetle gelmiş,yalnız gelseydi ona neler yapacağımı bildiği için eski patronu ve Doğanıda yanına almış.
diyerek söze başlar ve aralarında geçen konuşmaları anlatır kısaca..sonra Sevilin ellerini avuçları arasına alarak:
-benim ona ne denli kızdığımı iyi biliyorsun ama hayat senin hayatın,eğer Soner'in değiştiğine inancın varsa tüm kızmama rağmen kararına saygı duyacağım,Soner ile tekrar denemeye karar verirsen senin mutluluğun için razı olacağım,tabi herzaman gözüm üzerinde olacak..
-Soner'in değiştiğine,çabaladığına,eski Sonerden kurtulduğuna bizzat ben şahit oldum anne,benim ve Efe için çok şey yaptı,ben inanıyorumki Soner değişti..zaten hata yaparsa sana gerek kalmayacak ve cezasını ben vereceğim merak etme
diyerek yerinden kalkıp Soner'in yanına gider ve elinden tutarak kaldırır:
-iznin olursa Sonerle yeniden evleneceğim annecim,ben onu seviyorum....
::::::::::::::::::::::::::
Benden bu kadar dostlar, düğüne karışmam,orasını sizlere bıraktım:))
vaktinizi ayırıp işinizin gücünüzün arasında yazdıklarımı okuduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum..
Hepinize güzel akşamlar diliyor ve bana ayrılan vaktin sonuna geliyorum..
Gülümsemeleriniz eksik olmasın..
Buz gibi bir havnın sardığı ülkemden Dosluğun sıcaklığı ile,sağlıcakla kalın..
18 Şubat 2008 Pazartesi 18:09
Davşanca BBO-40
.....
( 1,5 ay sonra )
(((...Soner'in anne ve babası İstanbul'a yerleşmiler,Sefer dayı ablasının kendisini evlendireceği korkusuyla ilk gemiyle ufuklara yelken açmış,Zerrin hanım ve Sami bey arasındaki samimiyet artmış,Doğan ve Aylin ise Soner-Sevil-Zerrin-Esma-Halil koalisyonunun Kadir amcayı zar zor ikna etmesi ile nişanlanmışlar,Efe anne ve babasının tekrar birarada olmasının mutluluğunu son demine kadar yaşamakta ayrıca okulda kendine birde kız arkadaş bulmuştur,Soner oğluna arada taktikler vermeye kalkınca Sevil'in sert bakışlarıyla karşıkarşı kalmasına rağmen huyundan vazgeçmemektedir..)))
...olayları hatırlatmayı bitirdikten sonra geçelim senaryomuza...
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 13:04
Yazan Davşan Mıstafa 21-02-2008 13:27 - Misafir
Davşanca BBO-40
saatin alarmının çalmasıyla yattığı yerden fırlayan Soner Sevilin hala uyumakta olduğunu görünce tüm muzurluğu ile onu öper,öpücük yağmuru ile uyanan Sevil gülümsemeyle karşılık verir eşine:
-günaydın hayatım,bakıyorum sabah sabah formundasın yine
Soner gülümseyerek sarılır Sevile:
-seni çok seviyorum
-bende seni seviyorum Sonercim ama biraz daha geç kalırsak Efe okula gidemeyecek
-boşver bugünde gitmeyiversin diye takılır Soner
-Sonerrrrr diyerek kızgın bir bakış atar Sevil ve Soneri yataktan aşağıya doğru itekler.
-tamam tamam Sevilcim anlaşıldı Efe okula gidecek,ama bunun acısı çıkartırım senden
-hadi ama Soner hala konuşuyorsun,acısını çıkartmayı sonra düşünürsün,hem itiraz edenmi var yani(gülümseyerek)
Soner mesajı almıştır ve hemen yataktan fırlar:
-nerde benim çoraplarım ya
-nereye attıysan ordadır Sonercim
-hay Allah ya,nerde bunlar
-en son gördüğümde biri kapının yanındaydı ama ötekini bilmiyorum
-kapının yanında ne işi var ya
-akşam hışımla girdin odaya,sağa sola attın üzerindekileri,şimdi bul bulabilirsen
-napim Sevilcim ya,biranönce senin yanına gelebilmek için ne yaptığımı biliyormuyum ben
-Soner bak hala konuşuyorsun al yenisini çekmeceden,Efe diyorum okul diyorum..
-tamam Sevilcim hemen çıktım..
Telaşla üzerini giyen Soner Efe'nin odasına giderek uyandırır oğlunu.
-Efe hadi evlat okula geçkalıyoruz çabuk giyin yoksa annen ikimizide haşlayacak
-gene naptın annemi kızdıracak baba
-hiçbişey yapmadım evlat,o herzaman öyle biliyorsun,fırçalayacak sebebi çoktur
Efe bir yandan babasının laflarına gülmekte bir yandanda giyinmektedir
-hadi Efe şimdi annen gelecek hala giyinemedin
-tamam baba hazırım işte, çantamıda alayım
-hadi bakalım annen yakalamadan çıkalım..
Soner oğluyla birlikte odadan çıkarken bir yandanda yeni kızarkadaşıyla işlerin nasıl gittiğini sormakta,verdiği taktikleri uygulayıp uygulamadığını sormaktadır..
-nasıl evlat sana söylediklerimi yapıyorsun dimi,bak kızlara nazik olacaksın onların huyuna suyuna gideceksinki elinden kaçırma,güzel sözler söyle kibar ol,çapkın ol ama belli etme..
Ama görmediği birşey vardır ki,Sevil kapının önünde onları dinlemektedir..
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 13:29
Yazan Davşan Mıstafa 21-02-2008 13:42 - Misafir
Davşanca BBO-41
Soner Sevil'i farkettiğinde hemen ağız değiştirir:
-dediğim gibi evlat,hanımlara kibar olacaksın,onları mutlu etmek için herşeyi yapacaksın,öyle çapkın ayaklarına yatmak falan yok..
Seli'i önce görmemiş gibi yapar,sonra :
-aaa Sevilcim sen burdamıydın,bende oğluma bayanlara nasıl davranması gerektiğini söylüyordum
-evet evet duydum hepsini ne güzel öğütler veriyordun, demek öyle Sonercim,yatak rahatsız ediyor anlaşılan seni,canın salonda kanepede uyumak istiyor galiba Sonercim
-ama baba demin öyle demiyordun,başka şeyler söylemiştin
diyerek Efe araya gitince Soner telaşla :
-hadi evlat okula geç kalıyoruz bak, annen kızacak sonra diyerek çekiştirir Efe'yi kolundan.Bir an önce Sevil'in yanından uzaklaşmak için,bakışları hiç hayra alamet değildir çünkü..
-sen bakma Efe'ye Sevilcim çocuk işte,yanlış anlamış söylediklerimi
-tabi tabi benim kulaklarımda yanlış duydu zaten, bunu duymamış farzediyorum ama birdaha olursa kanepedeki yerini hazırla hayatım
-olurmu Sevilcim sen yanlış anlamışsın yok öyle bişey
Hızlı adımlarla evden ayrılır baba oğul..
Sevil onların gitmesinden sonra üzerini değiştirip birşeyler yemek için mutfağa iner,kısa yollu hazırlık yaptıktan sonra sofraya oturur ama ....
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 13:46
Davşanca BBO-42
....
Sevil onların gitmesinden sonra üzerini değiştirip birşeyler yemek için mutfağa iner,kısa yollu hazırlık yaptıktan sonra sofraya oturur ama canı yemek istemez,mide bulantısı sebebiyle kahvaltı ona o kahvaltıya bakmaktadır..
ilk başta hafif olan bulantı artınca doğru lavaboya koşturur..Akşm yediğim bişey dokundu herhalde diye düşünür.
Lavabodan çıktı anda kapı çalar,gene bişey unuttular diyerek söylenir kendi kendine..
Kapıyı açtığında karşısında Esma hanımı görür:
-annecim hoşgeldin
-hoşbulduk kızım
-babam yokmu
-o dükkana gitti,işleri varmış bugün
-gel annecim,kahve yapayım içelim karşılıklı
-olur tabi kızım,senin kahven de pek güzel oluyor
Sevil kahve yapmak için yanından ayrılıp mutfağa yönelince Esma hanımda onun ardından mutfağa gelir:
-biraz durgun görünüyorsun kızım kötü bişey yok değilmi?
-hayır annecim birşeyim yok,sadece midem bulandı biraz,sanırım akşam yediğim bişey dokundu..
Bunu duynca Esma Hanımın gözleri ışıldar birden:
-bak bakim bana sen
-ne olduki anne
-yüzünde solgun senin,hasta falan değilsin dimi
-Yok anne hasta değilim
-Annenide çağıralım Sevilcim,o da gelsin konuşuruz beraber
-iyi olur valla,çağıralım gelsin
Sevil kahveleri yaptıktan sonra annesine telefon ederek çağırır..
(Bir müddet sonra anneside gelir)
Esma Hanım : gel dünür gel,bizde kızımla kahve içmiştik az önce ama sende geldin birer kahve daha içeriz değilmi
Zerrin Hanım : içeriz tabi dünürcüm,sık sık toplanamıyoruz böyle,hazır biraraya gelmişken kaynatırız biraz..
Esma hanım : kaynatırız tabi
Sevil tekrar kahveleri yapar ve gelir yanlarına.
Esma Hanım : Zerrin hanımcım ben az önce ne öğrendim bi bilsen
Zerrin Hanım : hayırdır ne öğrendiniz bakalım
Esma Hanım : Sevil kızım midesinin bulandığını söyledi
Zerrin Hanım : (tam kahvesini yudumlarken bunu duyunca zorlukla yutkunur) aaaaa
Esma Hanım : evet aynen duyduğunuz gibi
Sevil : akşam yediğim bişey dokundu sanırım anne,kötü bişeyim yok yani
Zerrin Hanım : (gülümseyerek) ne kötüsü kızım,durduk yere midesimi bulanırmış insanın,hele yeni evlenmiş bir kadının
Sevil : nasıl yani anne anlamadım
Zerrin Hanım : hadi hadi anlamamzlıktan gelme şimdi
Sevil : valla anlamadım anne
Zerrin hanım : (Allaaahhh diyerek kalkar yerinden ve kızının yanına oturur) bu çok güzel bir haber kızım
Sevil : mide bulanmasının neresi iyi haber anne , ne diyorsun Allah aşkına
Zerrin Hanım : Efe'ye kardeş geliyor kardeş
Sevil bunu duyunca ağzındaki kahveyi dökmemek için zorlukla yutar..
-neeeee
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 14:15
Davşanca BBO-43
...
Sevil bunu duyunca ağzındaki kahveyi dökmemek için zorlukla yutar.
-neeeee
Sevil :saçmalamayın anne birkere mide bulanınca hamilemi oluyor insan
Zerrin Hanım : olmuyor kızım ama durup dururken miden bulanınca başka sebep gelmedi aklımıza
Esma Hanım : bunu öğrenmemizin tek yolu var hadi kalkın hastaneye gidiyoruz
Sevil :yapmayın anne hastaneye gitmeyi gerektirecek bişey yok,altı üstü midem bulandı sadece
Zerrin Hanım : öyle deme kızım,hasta olmasan bile tahilil yaptırmak lazım,hamilemisin değilmisin diye
Sevil : lütfen anne ya hamile falan değilim ben
Esma Hanım : (elindeki fincanı masaya bırakarak) olmaz Sevilcim,hadi nazlanma hastaneye gidiyoruz, sadece tahlil yaptıracağız.
Zerrin Hanım : dünürüm doğru söylüyor Sevil,hamile olmasan bile tahlil yaptırmanın ne sakıncası var,hadi kalkın gidiyoruz beraber
Sevil : yapmayın anne lütfen,bukadar büyüteceğinizi bilsem söylemezdim hiç
Zerrin Hanım : tamam kızım hadi lütfen , bizim hatrımız için,kırma bizi
Sevil nekadar olmaz desede iki dünür onu zar zor ikna eder ve birlikte hastanenin yolunu tutarlar..
...
Soner Efe'yi okula bırakıp restorana gitmiş ve Doğan'ı kıdırmakla meşguldür:
-Doğancım şimdi Kadir amca gelse ne güzel olurdu dimi,beraber oturur sohbet ederdik
-saçmalama abicim ya ne işi var burda,hem onu görünce elim ayağıma dolaşıyor,zaten zar zor ikna ettik onu,şimdi gelir bi patavatsızlık yaparım gene bi çuval inciri heba ederim biliyorsun
-bende ondan diyorum ya abicim,onun karşısındaki halin çok hoşuma gidiyor(gülerek)
-gül bakalım abicim sen gül,elbek bende bigün sana güleceğim
-hemen kızma Doğancım ya,şaka diyorum,hiç şakada kaldırmıyorsun ya
-Kadir babanın şakasımı olur abicim ya,hayret bişeysin
-tamam tamam sustum, ee söyle bakalım nasıl gidiyor Aylin'le işler
-masaya vur abicim masaya, nazar değmesin herşey yolunda,çok mutluyum abicim ya
-biliyorum ,halinden anlaşılıyor zaten,bunun için az uğraşmadık,ne taklalar attık Kadir amcayı ikna etmek için
-biliyorum abicim,siz olmasaydınız olmayacaktı bu iş,bana kalsa karşısına çıkma cesaretini bulamazdım,iyiki varsın kardeşim benim..
-hadi o zaman yap iki kahvede hazır kimse yokken içelim keyifle
-istediğin kahve olsun hemen geliyor
...
Zerrin,Esma ve Sevil hastaneye varmışlardır.Sevil acaba dedikleri doğrumu diye düşüncelere dalmıştır yol boyunca,birazda utanmış ve yüzü kızarmıştır..Onun bu halinin farkına varan Esma Hanım :
-aaa kızım ne bu halin,utanacak ne var, dünyanın en güzel şeyi anne olmak
Sevil : ne bilim anne, hiç aklıma gelmedi böyle bişey,siz öyle deyince birden
Zerrin Hanım : siz düşünmeseniz bile biz zaten ısrar edecektik ikinci toruna kızım,değilmi dünür
Esma Hanım : tabiki Zerrin hanımcım,az beklemedik,dünya gözüyle bir torun daha görmek hakkımız değilmi..
Hep birlikte ilgili servise geldiklerinde kendilerine nasıl yardımcı olabilirim diyen hemşireye:
Sevil : şeyyy
diyerek kekeler..
Zerrin hanım kızının utandığını ve konuşamadını anlayınca :
-hemşire hanım biz hamilelik testi yaptırmak için gelmiştik
Esma Hanım : evet onun için gelmiştik
Hemşire : tabiki hemen yapalım,üçünüzedemi
deyince Esma Hanım ve Zerrin hanım kahkahayı patlatırlar..utana sıkıla duran Sevil de bunu duyunca dayanamaz ve oda kahkahaya eşlik eder..
devam edecek:))
21 Şubat 2008 Perşembe 15:14
Davşanca BBO-44
...
hemşire onların gülüşü karşısında afallamıştır:
-yanlış bişeymi söyledim acaba
Esma Hanım : yok kızım yanlış bişey söylemedin ama baksana bize,bizim ahımız gitmiş vahımız kalmış,ne işimiz olur hamilelik testiyle
Hemşire : hep birlikte test için geldik deyince ben öyle zannettim özür dilerim
Zerrin Hanım : biz Sevil kızımız için geldik
Hemşire : tabiki,Sevil hanım benimle gelin lütfen
Hemşire ile birlikte yanlarından ayrılır Sevil.O giderken iki annede sevgi ve mutlulukla bakar ona..
Sevil gittikten sonra iki dünür,inşallah düşündüğümüz gibidir ve kızımız hamiledir bakışları ile bakar birbirlerine ve beklemeye başlarlar..
....
Soner ve Doğan kahvelerini içip gevezelik ederken içeriye Kadir amca girer.Doğan onu görünce ağzındaki kahveyi püskürtmemek için zor tutar kendini.Soner'e dönerek "yuh abicim ya,bide bana şom dersin" bakışı atar.Soner ise hem şaşkınlık içindedir hemde kendini Doğan'a bakıp gülmekten alamaz.Doğan telaşla yerinden kalkarak:
-hoşgeldiniz
Kadir amca : hoşbulduk (sert bakışlı haliyle)
Soner :hoşgeldin kadir amca,bu ne güzel sürpriz,bizde senden söz ediyorduk az önce
Doğan : evet ya öyle (kekeleyerek)
Kadir amca : arkamdan verip veriştirmiyordunuz dimi(çatık kaşları inmiştir)
Doğan : yok efendim olurmu öyle şey
Kadir amca : eee hani bana kahve bakim,size eşlik ettmemde sakınca yok değilmi gençler,ama yaşlı başlı adam ne işin var gençlerin arasında diyorsanız gideyim hemen(gülümseyerek)
Soner :olurmu Kadir amca,sen ne gençlere taş çıkarttırırsın
Doğan : ben hemen kahvenizi yapıyorum,buyrun oturun lütfen
Kadir amca : bol köpüklü olsun ama
Doğan tabi bol köpüklü diyerek hemen mutfaha koşar..
Soner Doğan gidince ona takılmasını anlatır Kadir amcaya,sende üstüne geline amma oldu Kadir amca diyerek gülümser..
Doğan kahveyi yapıp geldikten sonra çekinerek oturur yerine.Bunu farkede kadir amca :
-neden çekiniyorsun evlat,bende senin baban sayılırım artık,rahat ol biraz,böyle iki büklüm durunca olmuyor ama
Doğan : tamam efendim sağolun
Kadir amca : kızımı üzmediğin sürece rahat ol
.....
Sevil gerekli tahlili yaptırmış ve Esma hanım ile Zerrin hanımın yanına dönmüştür,birlikte sonucu beklemektedirler..Kısa bir süreden sonra hemşire elinde tahlil sonuçları ile yanlarına gelir...
devam edecek :))
21 Şubat 2008 Perşembe 15:51
Davşanca BBO-45
...
Sevil gerekli tahlili yaptırmış ve Esma hanım ile Zerrin hanımın yanına dönmüştür,birlikte sonucu beklemektedirler..Kısa bir süreden sonra hemşire elinde sonuçlar ile yanlarına gelir.
Hemşire : tebrikler Sevil hanım,6 haftalık hamilesiniz
Sevil : (şaşırmış halde) eminmisiniz,yanlış olmasın
Hemşire : elbette Sevil hanım,sonuçlar onu söylüyor..
Zerrin Hanım Sevil'e sarılarak :
-gördünmü bak,iyiki gelmişiz,bide bizi dinlemiyordun..okadar sevindimki kızım(gözleri dolmuştur)
Esma Hanım : bırak dünür bende sarılayım kızıma,böyle güzel bir mutluluğu yaşattığı için bize.
Sevil şaşkınlığını üzerinden atmış,aldığı haberle mutluluğun heyecanını yaşamaya başlamıştır,o heyecanın içinde bir süre birşey diyemez ikisinede, kendini toparladığında ikisinede sarılır tekrar..
-böyle birşeyi hiç beklemiyordum ama çok mutluyum annecim
Hemşire onların konuşmalarını bölerek:
- o zaman mutluluğunuzu dahada arttılarım Sevil hanım, ikiziniz olacak
Hemşirenin son söylediğini duyunca ortalık birden bayram yerine döner.Hemşire tahlil sonuçlarını kendilerine verir ve tekrar kutladıktan sonra yanlarından ayrılır..
Mutluluk sarhoşluğunu evde devam ettirelim diyerek hastaneden ayrılırlar.Yolda bunu Soner'e söylemenin sürpriz yolunu düşünmeye başlarlar, Soner hamile lafını hatta ikiz olduklarını duyunca ne yapacaktı acaba ?
Sevil : herkes bizde toplansın bu akşam hem yemek yeriz hemde Soner'e söyler onun şaşkınlığını izleriz,kesin duyunca bayılır
hemen telefonuna sarılır ve Soner'i arar
-efendim hayatım diyerek açar Soner
-Sonercim,akşam Doğan'ı da al gel,annemlerde gelecek,hep birlikte yemek yiyeceğiz
-nerden çıktı şimdi bu Sevilcim,kalabalıkmı olacağız yani
-off Soner ,sen ne diyorsam onu yap lütfen
-tamam kızma hayatım,sen iste belediye başkanını bile çağırırım ben yemeğe
-Ayyy Soner, umutma ama bak...diyerek kapatır telefonu
Soner nerden çıktı şimdi bu yemek faslının şaşkınlığı içindedir,ama bunu isteyen Sevil olduğuna göre itiraz etmeninde anlamsız olduğunu biliyordu..Hazır Kadir amca da oradayken onuda akşam yemeğine davet etti.Kadir amca daveti kabul ettikten sonra müsade isteyip kalktı ve akşam görüşürüz diyerek oradan ayrıldı..
Soner : Doğancım,meclis başkanından emir var bu akşam bize gidiyoruz,yemeği bizde yiyeceğiz
Doğan : tamam da abicim nerden çıkmış şimdi bu yemek
Soner : ne bilim abicim ya,Sevil diyosa yapamadan olmaz biliyorsun
Doğan : haklısın valla abicim,ya Soner sen baya kılıbık oldun farkındamısın (gülerek)
Soner : ne kılıbıklığı abicim ya,buna sevgi deniyor
Doğan : tabi tabi bilmemmi:)
Soner : hadi abicim bırak boş boş konuşmayıda yavaş yavaş hazırlanalım,akşama fazla bişey kalmadı,biraz alışveriş falan yapalım..Doğan yok abicim ben eve gidip üzerimi değiştireyim diyerek Soner'e tek başına alışveriş yapmasını söyler..
Alışverişi yapıp eve döndüğünde kapıyı Sevil açar,yüzünde güller açmaktadır ve Soner de bunun farkına varmıştır:
-beni görünce bukadar sevineceğini bilsem daha önce gelirdim hayatım diyerek gülümser
Sevil : Gel benim muzur kocacığım diyerek öper ve içeriye alır
Soner Sevil'in davranışının şaşkınlığındadır,Allah Allah noldu acaba diye geçirir içinden.
Elindeki poşetleri mutfağa bırakarak,etrafına bakar :
-hani annemler nerde
-eve gittiler Sonercim,birazdan gelirler
--ne yani şimdi evde yalnızmıyız
-evet ne olduki
-bunu değerlendirmeliyiz dicektimde
-off Soner dha yemek yapıcaz,sen ne diyorsun
-tamam kızma Sevilcim,sadece bir fikirdi
Sevil Soner'e doğru döner ve sımsıkı sarılır,seni çok seviyorum Soner..
Soner kapıdan bu yana Sevil'in kendisine davranışı karşısında ne düşüneceğini şaşırmıştır,Acaba sabah Efe'ye söylediklerini duyduğu için değişik bir intikammı alacaktı kendisinden...
-Sevilcim kapıda gülümsemeyle karşılamalar,öpmeler,sarılmalar hayırdır bilmeden iyi bişeymi yaptım anlamadım
-hayatımda olduğun için Sonercim,başka sebebi yok
Soner bukadar iltifata karşı ne demeliydi bilmiyordu ama Sevilin ona karşı tutumu hoşuna gitmişti.
-benimle tekrar birlikte olduğun için asıl ben mutluyum hayatım diyerek sarılır eşine..
Romantizmi bozan çalan kapı zili olmuştu.
Soner : hay Allah ya sırasımı şimdi diye söylenir
Sevil : annemlerdir Sonercim aç istersen kapıyı
Soner kapıyı açar ama karşısında aile ordusu görür,annesi-babası-kayınvalidesi-Kadir amca ve eşi-Aylin-Doğan...sanki haberleşip biyerde toplanıp gelmişler gibiydi..Hepsi teker teker içeriye girerler ama girerken hepsi Soner'e gülümseyerek bakar.
Soner herkesin bir garip olduğunun farkındadır ama anlam veremez,nasıl olsa ortaya çıkar der kendi kendine..
Beyler salona geçip oturur,hanımlarda mutfakta Sevil'e yardım ederler..
Zerrin hanım : Soner'in daha haberi yok dimi kızım
Sevil : yok anne,söylemedim
Zerrin Hanım : biz herkese haber verdik,Soner dışında herkesin haberi var
Sevil : duyunca bayılıp kalmasa bari anne
Doğan duyduğu haberle heyecanını yeteri kadar belli etmektedir,arada elleri ile Soner'in sırtını sıvazlamakta,aslanım benim diyerek onu dahada meraklandırmaktadır.Sonerde noluyor abicim ne bu hal diyerek onu terslemektedir..
Masa kurulup herkes yerini aldıktan sonra yemekler yenmeye başlar, yavaş yavaş herkes yemeğini bitirdikten sonra Sevil ayağa kalkar,yanında bulunan Soner'in elini tutarak :
::::::::::::::::::::
müsadeniz olursa yarın devam ederiz dostlar, biliyorum en heyecanlı yerinde bırakıyorum ama dizilerde öyle değilmni zaten, dua edin haftaya demiyorum bak:))
Hepinize vakit ayırdığınız ve bana sabır gösterdiğiniz için teşekkür ediyor güzel ve keyifli bir akşam diliyorum, Gülümsemeler eşliğinde tabi..
sağlıcakla kalın...
21 Şubat 2008 Perşembe 18:19
Davşanca BBO-46
......
Masa kurulup herkes yerini aldıktan sonra yemekler yenmeye başlar, yavaş yavaş herkes yemeğini bitirdikten sonra Sevil ayağa kalkar,yanında bulunan Soner'in elini tutar.
Yanında oturan Soner'e bakarak
-yemeğini bitirdin dimi hayatım,ağzında lokma falan yok.
-nedenki Sevilcim
-şimdi söyleyeceklerimi duyunca boğulmanı istememde ondan Sonercim.
Sevil'in bu sözü ve Sonerin yüzündeki şaşkınlık ifadesi masadakilerin gülüşmesine yol açmıştır..
Soner hala olayın şaşkınlığı içinde garip bakışlarla masadakileri süzmekte ve Sevil'in ne söyleyeceğiniz merakla beklemektedir.
Soner : neler oluyor Sevilcim,neden kalktın,ne söyleyeceksin,gene bana hep birlikte bir oyun mu oynuyorsunuz yoksa.
Sevil : evet Sonercim,sana hayatının oyununu oynuyoruz,ama sabırlı ol biraz söyleyeceğim şimdi
Soner : Allah Allah,çok merak ettim neymiş söyleyeceğin
Sevil Sonerin elini bırakıp çantasından hastaneden verilen sonuçları alır ve Soner'in önüne koyar.
Soner : bu ne hayatım,yoksa Mısır'da dedem vardı da mirasını bana mı bırakmış (gülerek)
Sevil : okumadan bilemezsin değilmi Sonercim,önce bi oku istersen.
Soner kağıdı okumaya başlamadan önce masadakilere şöyle bir bakar,herkesin yüzünde gülümseme vardır,heyacanlarınıda farketmiştir.Bir yandan katlı olan kağıdı açmakta diğer yandan dasuyunu yudumlamaktadır.
Hamile ve ikiz yazısını gördüğünde ağzındaki suyu karşısında bulunan Doğan'ın üzerine püskürtür.
-se se se Sevil diyerek kekeler
-efendim Sonercim
-doğrumu okudum
-evet Sonercim aynen okuduğun gibi
-Allllaaaahhh nidalarıyla kucaklar Sevil'i, masadakilerin kahkahaları eşliğinde
-Dur Sonercim düşüreceksin şimdi beni
Haklısın hayatım diyerek yere indirir,sandalyesini çeker ve masaya oturtur.
-ayakta durma hayatım,yorma kendini
Sonra masadkilerin gülüşmelerini görür:
-siz varya siz, hepiniz biliyordunuz değilmi,ondan öyle gariptiniz hepiniz
Zerrin Hanım : evet damat hepimiz biliyorduk,bugün öğrendik,senin şaşkın halini görmek içinde toplandık(gülerek)
Soner önce anne ve babasının sonra Zerrin hanımın elini öpüp sarılır,saonra sırasıyla masadaki diğer kişilere sarılır.Sıra Doğan'a geldiğinde :
Doğan : tebrik ederim abicim,ne kadar sevindiğmi bir bilsen, gel buraya sarılayım kardeşime doya doya.
Soner : sağol Doğancım,baba oluyorum baba,hemde bir değil iki tane birden
Soner Sevil'i öpüp yanına oturur ve elini sımsıkı tutar,gözleri yaşadığı mutluluğu yeteri kadar anlatmaktadır.
Soner: ne zaman öğrendiniz
Sevil : bugün öğrendik Sonercim, sabah annem geldi diyerek kısaca anlatır sabahtan bu yana gelişen herşeyi Sonerin şaşkın ve mutluluk dolu bakışları eşliğinde..
Şaşkınluk,mutluluk,heyecan ve Soner'in afallamış hali ve bakışları eşliğinde gece ilerlemiştir..
Zerrin Hanım : eee vakit epey oldu yavaş yavaş gidelim,bırakalımda gençler mutluluklarını yalnız yaşasınlar,hadi bakalım diyerek kalkar
Esma Hanım : çok haklısın Zerrin hanımcım onlar başbaşa kalsınlar..Halil beycim hadi kalk bakalım diyerek takılır kocasına.
Herkes kalkar , kapıda tekrar tebrik ettikten sonra evden ayrılırlar ..
devam edebilir :))
22 Şubat 2008 Cuma 11:15
Davşanca BBO-47
....
Herkes evden ayrıldıkta sonra Soner karısını kolundan tutup kendine doğru çeker ve uzun uzun öper.
-dur Soner napıyorsun diyerek Efe'yi gösterir.
Efe olayın daha farkına varamamış şaşkın bakışlarla anne ve babasının halini izlemektedir.
Mutluluktan Efe'yi unutan Soner oğluna dönerek onu kucaklar:
-evlat abi oluyorsun abi
-kardeşimmi olacak baba
-evet evlat kardeşin olacak
Sevil Efe'nin kıskanacağı ve üzüleceği endişesine kapılmasına rağmen Efe yaşından büyük bir olgunluk göstererek anne ve babasının sevincine ortak olur,babasının kucağında
-oleyyy kardeşim olacak
diyerek sarılır sımsıkı babasına,sonra annesinin yanına giderek onada sarılır ve öper.Başını annesinin karnına yaslayarak :
-kardeşim şimdi burdamı anne
-evet oğlum orda,daha çok küçük
-olsun anne biz bekleriz onun büyümesini,dimi baba
-evet oğlum bekleriz..aslan oğlum benim nasılda şimdiden sahip çıktı kardeşine diyerek tekrar kucağına alır,sonra Sevil'e de sarılarak uzun bir süre o halde mutluluğu tadını çıkarırlar.
-eee Efecim hadi bakalım vakit geç oldu yarın okula gideceksin,uyku vaktin geçeli çok oldu
-tamam babacım yatıyorum ama önce kardeşime iyi geceler demeliyim diyerek annesinin karnından öper,daha sonra anne ve babasınıda öpüp yatağına doğru yönelir.
Soner : ben Efe'yi yatırıp hemen geliyorum hayatım
Sevil : tamam canım bende ortalığı toplayayım biraz
Soner : hayır olmaz sen otur,ben Efe'yi yatırayım gelir toplarım
Sevil : yapma Soner,ne olacakki 3-5 tabak altı üstü
Soner : olmaz dedim hayatım,sen otur
Sevil : peki Soner
Soner Efe'nin peşinden gider.Sevil ikisinin ardından mutluluk gülümsemeleri ile bakakalır.Efe'nin sözleri ve onu öpmesi çok duygulandırmıştır.Koltuğa oturup gün içinde yaşadıklarını düşünür, hayaller kurar.
Soner Efe'yi yatırmış ve aşağıya inmiştir hızla.sevil'in yanına gidip öpücüğünü kondurduktan sonra bir çırpıda toplar masayı,herşeyi duruylayıp makineye koymayıda ihmal etmez.Sevil Soner'in o halini görünce hem duygulanır hemde gülmekten kendini alamaz:
-bu kadar hamarat olduğunu bilmiyordum Sonercim.
-sen beni dünyanın en mutlu adamı yapacaksında ben boşmu oturacağım Sevilcim,bende daha ne hamaratlıklar var göreceksin zamanla..
Soner işlini bitirip hemen Sevil'in yanına oturur,ona sımsıkı sarılır,Sevil de başını Soner'in göğsüne yaslar:
-hala inanamıyorum,sabah neydi şimdi ne oldu
-böyle şeyler beklenmedik anlarda olur hayatım,mutluluğun güzelliğide beklenmedik anda olması zaten Sevilcim.
-haklısın Soner,ama hiç hazır değildim böyle birşeye
-Sen içini rahat tut hayatım,hep birlikte hazırlanacağız yeni yavrularımıza,hep yanında olacağım
-biliyorum Soner,yanımda olacağını bildiğim için içim rahat..
-Efe'ye bak sen büyümüşte küçülmüş gibi sanki,kıskanıp surat asacak diye korkmuştum ama bize bile ders verdi sözleriyle ve yaptıklarıyla.
-haklısın Soner,bende çok korkmuştum ama..(sesslikten sonra) oğlumuz büyümüş Soner..
devam edebilir:))
22 Şubat 2008 Cuma 12:45
Davşanca BBO-48
Koltukta otururlarken,kelimeler susmuş yerini duyguların konuşması ve hayaller almıştır.Uzunca bir süre öylece sessiz mutluluk haykırışları içinde otururlar.
Sevil'in başı Soner'in göğsünde yaslı,Soner de Sevil'in saçlarını okşamakta..
Sevil : hadi Sonercim yatalım artık,saat epey olmuş,yarın işe gideceksin,çok çalışman lazım ailemiz baya kalabalık olacak (gülümseyerek)
Soner : evet ya 5 kişi olacağız,iki yeni yüz daha katılacak aramıza,olsun ben gece gündüz çalışırım Sevilcim,yeterki onlar sağlıklı şekilde gelsinler aramıza..
Sevil : sen hayatımıza yeniden girmeden önce birileri gelipte Soner değişecek,onunla yeniden evleneceksin ve baba gibi baba olacak deseydi inanmazdım ama yaşadıklarımız gerçek ve sen yanımdasın,çok mutluyum
diyerek öper ve
-hadi yatalım artık,sabah yine yataktan kalkmamak için binbir gevezelik yapacaksın..
Soner tamam diyerek ayağa kalkar ve Sevil'i kucağına alır.
Sevil : napıyorsun Soner
Soner : seni odamıza götürüyorum Sevilcim
Sevil : yürüyebilirim ama
Soner : olmaz senin yorulmaman lazım bundan sonra
Sevil : abartma Soner
Soner : olurmu hayatım,bundan sonra böyle,kendini yormak yok,herşeyi ben yaparım.
Soner'in bu hareketleri Sevil'i çok mutlu eder ama şımartmayada gelmez tabi.
Soner Sevil'i kucakladığı gibi odaya doğru yönelir,yürürken fırsatını yakaladığı anda öpmeyide ihmal etmez.
Sevil : rahat dur Soner,şimdi düşüreceksin beni
Soner : hiç düşürürmüyüm hayatım,sımsıkı yakaladım seni
Sevil : off Soner, nasıl başedeceğim ben bukadar çocukla
Soner : ben varımya Sevilcim,altını değiştirmekten başka herşeyi yaparım(gülerek)
Sevil : olmaz hayatım esas o işi sen yapacaksın
Soner Sevil'i yatağa yatırıp o da sarılıp yanına uzanır..
Sabah olmuş Efe kalmış ve giyinmiştir bile,anne ve babasınıda kaldırır öperek.
-günaydın anne,günaydın baba, biliyormusunuz rüyamda kardeşimi gördüm
Soner : nasıl gördün anlat bakalım
Efe : o da benim gibiydi ama küçücüktü ve çok ağlıyordu bende ağlamamsı için oyunlar yapıyordum
Soner : aslan oğlum benim,kardeşiyle nasılda oynarmış ağlamsın diye
Efe : evet baba oynuyordum ama yanında bir bebek daha vardı o kim bilmiyorum.
Soner ve Sevil Efe'nin sözünden sonra şaşırmış birbirine bakar.
Sevil : nasıl yani oğlum,bir bebek dahamı vardı
Efe : evet anne
devam edebilir :)
22 Şubat 2008 Cuma 14:15
Davşanca BBO-49
Efe'ye ikiz olduklarını söylemedikleri halde Efe'nin iki bebek görmesinin şaşkınlığı ile bakışır kalır Sevil ve Soner.
Soner Efe'yi aralarına alarak:
-bak oğlum hani kardeşin olacak dedikya sana
-evet baba dediniz
-aslında iki tane kardeşin olacak
-anlamadım baba , nasıl iki kardeşim olacak
-şöyle olacak Efe'cim der ama birtürlü anlatmanın yolunu bulamaz.
Sevil Soner'in çıkmaza girdiğini görünce söze girer.
Sevil : bak Efecim,hani sizin sınıfta ikiz kardeşler varya onun gibi, benimde karnımda iki tane bebek var,ikiz bebek yani
Efe : şimdi benim iki tane kardeşimmi olacak anne
Sevil : evet oğlum iki tane kardeşin olacak
Efe yaşasınn diyerek sarılır anne ve babasına.
Efe : okulda arkadaşlarımada anlatacağım,onlarda bilsin iki tane kardeşim olacağını,ben büyük abi oldum artık.
Sevil : evet oğlum sen büyük abi oldun.
Efe : ama anne onlar büyüynce çok ağır olurlar, nasıl taşıyacaksın onları
Sevil ve Soner Efe'nin bu sözünden sonra birbirine bakıp gülüşür.Soner Efe'nin saçlarını karıştırarak:
-bak sen kerataya nelerde düşünüyor..oğlum onlar okadar ağır olmayacaklarki küçücük doğacaklar
-anladım baba
Sevil :oo siz böyle muhabbete devam ederseniz okula kim gidecek , hadi bakalım kalkın,hadi Sonercim görev başına
Soner : hemen hayatım, hadi bakalım evlat zıpla çabuk yataktan,okula marş marş.
Efe hemen fırlar,çantamı alıp geliyorum baba diyerek çıkar odadan.
Soner Sevil'in yüzüne dağılmış saçlarını topar, görüşürüz hayatım,kendini yormak yok,bişey lazım olursa hemen haber verceksin anlaştıkmı diyerek öper ve Efe'yi okula bırakmak için giyinip çıkar.
Sevil oğlunun ve kocasının ardından mutlu bakışlarla eşlik eder...
devam edebilir:)
Davşanca BBO-50
......
Soner Sevil'in yüzüne dağılmış saçlarını toplar, görüşürüz hayatım,kendini yormak yok,bişey lazım olursa hemen haber verceksin anlaştıkmı diyerek öper ve Efe'yi okula bırakmak için giyinip çıkar.
Sevil oğlunun ve kocasının ardından mutlu bakışlarla eşlik eder..Hala inanamıyordur olanlara,"bebeğim olacak,hemde ikiz" düşüncesi,Soner!in de bukadar ilgi göstermesi mutluluğunu katlamaktadır.Uzunca bir müddet yattığı yerde hayaller kurar,nasıl olacaktı acaba,bakabileceklermiydi iki bebeğe birden,Efe büyümüştü,onu büyütürken çektiği zorluklar geldi aklına,ama o zamanlar Soner yoktu,şimdiyse sevdiği adam yanıbaşında pervane oluyordu,bu düşünce korkusunu tamamiyle atmasını sağlıyordu,hayalleri bozan çalan kapı zili olmuştu,aceleyle üzerini değiştirip indi aşağıya.Kapıyı açtı , karşısında Halil baba vardı,hemde yanında bebek arabasıyla duruyordu kapıda.
Sevil : hoşgeldiniz babacım
Halil : hoşbulduk kızım
içeriye buyur eder,Halil baba arabayı kaptığı gibi içeriye geçer.
Sevil : babacım oda nedir öyle
Halil : bebek arabası kızım ikizler için
Sevil : ne zahmet ettiniz babacım,daha çok erkendi araba için
Halil : olurmu kızım erkeni geçi yok,bir an önce almak lazımdı
Sevil : siz öyle diyorsanız babacım,teşekkür ederim çokda güzelmiş
Halil : Esma sultandan habersiz aldım,şimdi ona söylesem dır dır edip kafamı şişirirdi,gittim sakin kafayla aldım geldim.
Sevil :(gülümsemekten kendini alamaz) sağolun babacım zahmet ettiniz
Halil : ne zahmeti kızım,hele onlar bir gelsinler aramıza bak daha neler alacağım ben torunlarıma..Ben arabayı bırakmak için geldim kızım,biraz işim var dükkanda gidip halledeyim onları sonra yine uğrarım ben
Sevil : tekrar teşekkürler babacım
Halil bey gelinini öper,kapıdan çıkmak üzereyken geriye döner :
-öyle mutlu ettinizki bizi kızım,senin gibi bir geline sahip olduğum için dünyanın en mutlu babasıyım
diyerek ayrılır evden..
Sevil bir müddet daha evde vakit geçirdikten sonra canı sıkılır,evde yapacak birşey de bulamayınca bari Soner'in yanına gideyim der ve çıkar..
Restorana vardığında Soner ve Doğan oturmuş kahve keyfi yapmaktadırlar,Soner kapıdan Sevil'in girdiğini görünce birden telaşlanır
ve elindeki fincanı düşürmemek için zar zor masaya bırakır:
Soner : Sevilcim ne oldu kötümüsün hastanee gidelimmi(telaşlı halde)
Sevil : yok hayatım kötü bişey yok,kocamı görmeye gelemezmiyim
Soner : tabiki gelebilirsin hayatım,gel şöyle otur,ne içersin
Sevil : senin elinden şöyle güzel bir çay iyi giderdi Sonercim
Soner : sen emret yeter hayatım,gerekirse Rize'den getiririm ben
Sevil :Rize'ye gitmene gerek yok Sonercim,mutfağa gitmen yeterli
Soner : hemen getiriyorum
Soner ayrılınca Sevil Doğan'a dönerek :
Sevil: ee Doğan Aylin ile nasıl gidiyor bakalım
Doğan : (masaya vurarak) nazar değmesin Sevilcim,herşey çok güzel,bizde evlenip yuvamızı kursak sizin gibi..Soner ne kadar mutlu bir bilsen,hele bebek haberini alınca yerinde duramaz oldu,her lafı onlarla ilgili..Deli Soner ya, daha doğar doğmaz lunaparka götürmeye kalktı inanabiliyormusun
Sevil : ciddimisin
Doğan : evet ya
Soner elinde çay ile gelir o ara:
Soner : ne kaynatıyorsunuz bakim siz öyle
Sevil : hiç, seni çekiştiriyorduk
Soner : nasıl çekiştiriyordunuz
Sevil : demek lunaparka gideceksiniz he Sonercim
Soner : (Doğan'a dönerek) hemen söyledin dimi abicim.
Soner : hayatım bir aile doktoru ayarlamamız lazım,biliyorsun sık sık kontrole gitmemiz gerekecek,ben bugün bir doktor bulayım hemen
Sevil : gerek yok Sonercim,Efe'ye hamileyken gittiğim doktora gideriz yine,çok güzel bir doktordur
Soner : peki Sevilcim, sen öyle diyorsan.
devam edecek:)
23 Şubat 2008 Cumartesi 10:19
Davşanca BBO-51
...
Doğan : hadi sizi çıkın ,yürüyüş yapın biraz,şimdiden başlamanız gerekiyor
Soner : bak sen Doğan'a ya,kadın doğum uzmanı oldu birden
Doğan : dalga geçme abicim ya,hadi siz gidin gezin,ben buraya bakarım gözün arkada kalmasın
Soner : Sevilcim Doğan haklı,yürümemiz lazım
Sevil : tamam hayatım yürüyelim,benimde canım sıkılmıştı zaten evde,değişiklik olur
Soner : hadi o zaman yavaş yavaş kalk bakalım benim güzel karıcım
Sevil : Sonerrrrr !!
Soner : tamam tamam sustum...
Restoranı Doğan'a emanet edip çıkarlar.Kapıdan çıktıktan sonra :
Soner : nereye gitmek istersin hayatım
Sevil : bilmiyorumki Sonercim,deniz kıyısına gidelimmi ?
Soner : emrin olur Sevilcim,deniz kıyısına gidelim
Deniz kıyısına vardıklarında Sevil Soner'in koluna girer,Soner de kolunda sevdiği kadın omuzları kabarmıştır.
Sevil : biliyormusun Soner,sabah sen çıktıktan sonra baban geldi
Soner : hadi ya sabah sabah ne işi varmış bizde
Sevil : duyunca çok şaşıracaksın Sonercim
Soner : merak ettim bak şimdi neden gelmiş
Sevil : bebek arabası almış ikizler için
Soner :(gülerek) hadi ya,bak sen babama benden evvel davranmış gene
Sevil : nasıl yani hayatım senden evvel
Soner : bende bugün araba alayım diye düşünüyordum,şimdiden almak lazım dimi ama
Sevil : alemsin Soner ya..
(yarım saatlik bir yürüyüşten sonra)
Sevil : şu banka oturlaımmı hayatım biraz yoruldum ben
Soner : tabi hemen oturalım,senin yorulmaman lazım
Sevil : abartma Soner,yoruldum sadece
Soner : bende onu diyorum hayatım,yorulma diye
Banka otururlar,Sevil başını kocasının omzuna yaslar ve denizi seyre dalarlar..Bir müddet sonra simitçinin nidalarıyla kendilerine gelirler
Soner : simit istermisin hayatım
Sevil : olur tabi, martılarada atarız hem
Soner kalkıp 10 tane simit alır ve döner.
Sevil : bu ne hayatım napıcan bukadar simiti Allah aşkına
Soner : öyle deme Sevilcim,sen varsın bebekler var, Efe var,martılar var,ancak yeter der gülürek
Sevil : nasıl bakıcam ben 4 çocuğa ya işim zor
Soner : (şöyle bir düşünür) nasıl 4 çocuk Sevilcim,bildiğim kadarıyla üç taneler,yoksa üçüzmü he
Sevil : Efe bir ,karnımda iki bide sen 4 oluyor Sonercim..
Simitler yenmiş martılara atılmıştır,hadi restorana dönelim artık Doğan da yalnız zorlanmasın diye ısrar eder Sevil.
Restorana döndüklerinde ortam epey kalabalıktır,sevilin hamileliğini duyan herkes oradadır.Sami bey,Mustafa,Kadife Hanım,Yavuz,Müge...Soner ve Sevil içeriye girince hepsi ayaklanır ve tebrik etmek için sıraya geçer..
Kadife hanım o şen şakrak sesiyle:
-gördünmü Soner evladım,nerden nereye,daha düne kadar yanyana komşuydunuz,şimdiyse evlendin ve yeniden baba oluyorsun diyerek gözleri dolu sarılır Soner'e..
Soner : evet ya Kadife hanım,az uğraştırmadı ama beni Sevil de,neler çektim bir sen biliyorsun
Kadife Hanım: hadi ordan, Sevil kızım hiçbişey yapmadı sana,sen yaptıklarının ceremesini çektin,konuşturma şimdi beni
Soner : biliyorum Kadife hanım, takılıyorum sana sadece..
::::::::::::::::::::::.
hamileliği günü gününe takip etmeye kalkarsak önümüzde ooo daha 7-8 ay var:))
o yüzden devamını 8. ay olmuş gibi yazma niyetindeyim,sabrınıza sığınarak..
23 Şubat 2008 Cumartesi 11:22
Davşanca BBO-52
(((..ÖZET..)))
(((...aradan aylar geçmiş,Sevil hamileliğinin 8,5 ayına varmıştır,karnı iyice şişmiştir,hamile her kadının yaptığı nazlanmalarıyla Soner'i etrafında pervane etmektedir..Soner ise Sevil'in tüm isteklerini yorulmadan ve sızlanmadan yerine getirmekte ve Sevil'in etrafında dört dönerek herkesi davranışlarıyla şaşırtmaktadır..Efe babasının hareketlerini izledikçe gülmekte,her akşam yatağına gitmeden önce annesinin karnına elini koyarak kardeşlerine kendince masallar anlatmakta ve öperek uyumaya gitmektedir...Esma Hanım ve Halil Bey bebeklerin gelmesinin yaklaşmasıyla türlü hediyeler almakta,Soner'in şaşkın haline gülmekte ve ona desteğini sunmaktadır...Zerrin Hanım Soner'in bukadar değişebileceğini ve kızının etrafında pervane olacağını daha önce düşünemediği için hayretle ve mutlulukla izlemekte,ona bir şans daha verdiği için kendisiyle ve onlarla övünmektedir...Doğum zamanı yaklaştıkça Kadife hanım daha sık eve gelip gitmekte Sevil'e her konuda yardımcı olmaktadır..Doğan ve Aylin de ellerinden gelen herşeyi yapmakta,arada Doğan herzamanki şomluklarını yaparak Soner'i çileden çıkarmaktadır..Sami Bey Zerrin Hanım ile işleri epey ilerletmiştir,sık sık birlikte gezmelere çıkmalar,yemek yemeler...Sefer Dayı ya hamilelik haber verilmiştir,ikiz olduklarını duyunca Sefer Dayı sevinçten gemide ortalığı kırmış geçirmiştir,hatta işi abartmış ilk duyduğunda denize atlamıştır,onu denizden çıkarabilmek için tüm gemi mürettebatı seferber olmuştur...)))
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
(saat geceyarısı 03:00 civarı)
Sevil hafif sancıyla uyanır uykusundan,herzamanki sancı diyerek geçiştirir ama vakit ilerledikçe sancılar sıklaştıça rahatsız olur..Hemen Soneri dürterek uyandırır:
Sevil : Sonerrr (elleriyle sallar omzundan)
Soner uyanmayınca hızlı şekilde sallar bu sefer..Soner irkilerek uyanır
Soner :(uyku sersemliğiyle kekeleyerek) ne ne ne var hayatım,ne oldu
Sevil : sancım var Sonercim,giderekte artıyor
Soner bunu duyunca telaşla fırlar ve doğrulur yatakta,eli ayağına dolaşmıştır birden
Soner : hemen hastaneye gidelim hayatım,telefon nerde benim telefonum diyerek sağına soluna bakınır heyecanla,Doğan, Doğan'ı arayayım bi taksi bulup gelsin hemen,sakin ol Sevilcim,nefes derin nefes,nasıl tarif etmişti doktor(ayağına dolanan çarşafı çekiştirerek)..Hem Sevile kendince tarifler yapmakta hemde çarşafı hala çekiştirmektedir,tam o sırada yataktan düşer..Sevil sancısını bir an unutup Soner'in haline gülmeye başlar...
devam edecek:))
23 Şubat 2008 Cumartesi 12:51
Davşanca BBO-53
...
Soner düştüğü yerden telaşla kalkar,telefonunu kapar ve Doğan'ı arar hemen,Doğan telefonun sesiyle zıplar yattığı yerden,saate bakar,kim bu gecenin bir yarısı arayan diye söylenir kendi kendine.uykulu bir sesle açar telefonu :
Doğan : ne var abicim gecenin bu vaktinde
Soner : söylenme abicim ya,hemen bir taksiye atla ve bize gel,Sevil'in sancısı tuttu
Doğan bunu duyar duymaz fırlar yatağından,tamam abicim hemen geliyorum diyerek kapatır telefonu..
(yarım saat sonra)
Soner kapının çalınışıyla Doğan geldi diyerek açmak için aşağıya iner hızla..Kapıyı açtığında Doğanı pijamalarıyla görünce güler :
Soner : bu ne hal abicim ya
Doğan : ya abicim sen öyle deyince böyle fırladım hemen
Soner : tamam tamam taksi geldi dimi
Doğan : evet geldi abicim kapının önünde bekliyor hadi Sevil'i götürelim hemen
ikisi birlikte hızla çıkar yukarıya.Sevil sancıları artmış haldedir.Soner ve Doğan Sevil'in birer koluna girerek aşağıya iner takisye binip hastanenin yolunu tutar.Soner yol boyunca telaşlı halini sürdürmekte,nefes derin nefes deyip durmaktadır.Doğan'ın da Soner'den farkı yoktur,onunda eli ayağına dolaşmıştır.Soner'e dönerek:
Doğan : annenlere haber verdinmi abicim
Soner : yooo hiç aklıma gelmedi abicim ya,ne yaptığımı biliyormuyum ben
Doğan : hadi hemen ara
Soner : tamam abicim hemen arıyorum,bir yandan da Sevil'e nefes deyip durmaktadır..
Halil Bey gecenin o vaktinde çalan telefonla irkilir,Soner'in aradığını görünce açar telaşla:
Halil Bey : efendim evlat,hayırdır bişeymi oldu
Soner : baba biz şimdi hastaneye gidiyoruz,Sevil'in sancıları arttı,bizim ikizler geliyor galiba
Halil Bey Sonerin sözünden sonra hemen Esma hanımı dürter
Halil Bey : hanım hanım kalk ikizler geliyormuş
Esma Hanım: neeeee
Halil Bey : arayan Soner di, hastaneye gidiyorlarmış
Esma Hanım : hadi kalk o zaman, bizde gidelim çabuk..(onların telaşını anlatmayı sana bırakıyorum KAYA)
Soner Zerrin hanımada haber verir durumu,herkesi almıştır bir telaş..Doğan da Aylin'i arayıp haberi vermiştir..
(Hastane macerası)
birazdan
devam edecek:))
Davşanca BBO-54
....
Hastane kapısından içeriye girip acil servisin önüne gelirler,Soner telaşla yakaladığı ilk hemşireyi kolundan çekiştirir,hemen bir sedye ayarlanıp taksinin yanına getirlir,sevil'i doğumhane servisine götürürlerken Doğan Soner'e dönerek :
-Efe nerde abicim,unuttum deme sakın
Soner : (aptalca bakışlarla) valla unuttum abicim ya,dur hemen Kadife hanımı arayayım bize gitsin,Efe uyuyor zaten
Doğan : yuh abicim ya nasıl unutursun çocuğu
Soner : dur abicim ya zaten elim ayağıma dolaştı,aradım kadife hanımı gidiyor işte eve
(bu konuşmayı Sevil'e çaktırmadan yapmaktadırlar)
Gerekli kontrolleri yapmak için Sevil'i odaya alırlar,Soner'de girmek ister ama içeriye sokmazlar..Doğan ile kapının önünde beklerken Esma hanım ve Halil bey yetişir,neler olduğunu sorarlar,içerde doktor yanında der Soner..Tam o sırada kapı açılır sedye ile birlikte Sevil'i çıkarırlar
Doktor : vakit geldi Soner bey, Sevil Hanımı şimdi sezeryan için ameliyata alacağız
Soner telaştan söyleyecek birşey bulamaz,Sevil'in elinden tutarak ameliyathaneye kadar eşlik eder.Ameliyathane önüne geldiklerinde Sevil'i öper,bakışları heyecanını ve mutluluğunu yeteri kadar anlatmaktadır.o sırada Zerrin Hanım ve Aylin de yetişmiştir Sevil ameliyata girmeden..
Doktor herkesten müsade isteyerek Sevil'i oradan ayırır ve ameliyathaneye sokarlar..Kapı kapanıp herkes beklemeye başladığında Soner yerinde duramaz haldedir,hareketleri ve şaşkın bakışları olayın heyecanını oradaki herekese bir nebze olsun unutturmuştur,herkes onu gülerek izlemektedir.
Doğan bir ara çay alıp gelmiş Soner daha çayını içmeye başlamadan elleri titrediği için üzerine dökmüştür..
devam edecek:))
23 Şubat 2008 Cumartesi 14:19
Davşanca BBO-55
...
Ameliyathane önünde bekleyiş sürdükçe Soner'in şaşkınlığı da artmış,yaptığı sakarlıklarla oradakileri gülmekten helak etmiştir..
Ameliyathane kapısı açılmış ve hemşire kucağında iki yeni yavruyla belirmiştir,onun ardından Sevil'i de çıkarırlar sedyeyle..
Hemşire : tebrikler Soner Bey,bir oğlunuz ve birde kızınız oldu
Soner bayılacak gibi olduğunda Doğan koluna girer ve onu silkeler ...
Hemşire, şimdi onları bebek odasına götürelim,daha sonra görebilirsiniz diyerek yanlarından ayrılır,Sevil'i de ameliyat yorgunluğunu atması için odasına götürürler.
Sevil'in kendine gelmesini beklemeleri gerektiğinden odaya giremezler,herkes bebek odasının penceresine koşuşur,odanın penceresinden hemşirenin onları yatırmasını izlerler..
Soner : karışmaz dimi onca bebek içinde
Esma Hanım : karışmaz oğlum merak etme.. diyerek cevap verir gülerek
Soner : ne bilim anne ya birsürü bebek var baksana
Doğan : sakin ol abicim ya neden karışsın,ordalar işte
Herkes mutlu bakışlarla bebekleri izlemeye dalmıştır..
( bir müddet sonra )
Hemşire onların yanına gelir ve Sevil'in kendisine geldiğini isterlerse görebileceklerini söyler..
Herkes Sevil'in yattığı odaya doğru hızlı adımlarla gider.Önce Soner girer içeriye,ardından diğerleri..
Soner içeriye girdiğinde hemen Sevil'in alnına sevgi dolu bir öpücük kondurur
Soner : iki tane güzel yavrumuz oldu hayatım,biri kız biri erkek,onların yanındaydık,görsen nekadar güzeller
dediği anda hemşire kucağında ikizlerle odaya girer ve onları Sevil'in yanına yatırır...
Soner incitirim korkusuyla önce dokunmaya çekinir ama okadar sevimlidirlerki,o minnacık ellerine dokunur.
Hemşire : annemiz şimdi emzirsin onları,biz yalnız bırakalım diyerek odadakileri çıkartır.Sadece Soner kalmıştır içeride..
devam edecek:)))
23 Şubat 2008 Cumartesi 15:28
Davşanca BBO-56
....
ikizler karnını doyurunca uykuya dalar,Soner ve Sevil el ele onların masumluğunu izlemeye dalmıştır.
Hemşire bir müddet sonra ikizleri yeniden bebek odasına götürmek için gelmiştir,tam odadan çıkarken
Hemşire : refekatçi olarak sizmi kalacaksınız Soner bey
Soner : bu akşam çıkamayacakmıyız hastaneden
Hemşire : tabiki hayır Soner bey, Sevil hanım iki gün misafirimiz olacak
Soner : iki günmü
Hemşire : evet Soner bey iki gün
Soner : peki hemşire hanım,, elbette ben kalacağım refakatçi olarak
Sevil : ama hayatım işin ne olacak,annemler kalırdı
Soner : olurmu Sevilcim Doğan varya o halleder herşeyi,hem seni ve ikizlerimizi bırakıp gidebilirmiyim ben
Sevil gülümseyerek karşılık verir.
Hemşire daha sonra isim belirleyip belirlemediklerini sorar.Soner Sevil'e dönerek :
-isimlerini eşim belirleyecek,bana dünyanın en güzel evlatlarını verdiği için ismini koyma hakkınıda ona bırakıyorum
Sevil'in bu sözler karşısında duygulandığını gören Soner
-evet hayatım bu kararı sana bırakıyorum diyerek öper elinden
Sevil Soner'in sözleriyle çok mutlu olmuştur
Sevil: kızım olursa adını EDA koymak istemiştim hep,oğlanın adınıda sen koy Sonercim lütfen
Soner : ama hayatım senin koymanı istiyorum
Sevil : olmaz onun isminide sen koy
Soner bir müddet düşündükten sonra
Soner : EGE nasıl sence
Sevil : Efe-Eda-Ege,ne uyumlu oldular
İsimlerini hemşireye söyledikten sonra hemşire odadan ayrılır..
Soner : eve gidene kadar isimlerini kimseye söylemeyelim sürpriz olsun,nasıl olsa onlar şimdiden başlamışlardır isim aramaya,duyunca şaşırsınlar
Sevil : olur tabi ama sonra isim kavgası çıkmasın
Soner : onlar ne karışıyormuş ya,çocuklar bizim,onlara sözmü düşermiş
Sevil : tabi hayatım ama nolur onları kıracak bişey söyleme
Soner : sen hiç merak etme Sevilcim ben nazik şekilde söylerim..
:::::::::::::
devam edecek ama nasipse pazartesi günü itibariyle..
Bugün güzel birgün olarak yaşandı sayenizde dostlarım, varlığınız ve dostluğunuz için hepinize teşekkür ediyorum..iyiki varsınız..
Hepinize güzel ve keyifli bir pazar tatili diliyorum..
sevgiyle , hoşça ve dostça kalın...
23 Şubat 2008 Cumartesi 17:12
Davşanca BBO-57
......
İsimlerini hemşireye söyledikten sonra hemşire odadan ayrılır..
Soner : eve gidene kadar isimlerini kimseye söylemeyelim sürpriz olsun,nasıl olsa onlar şimdiden başlamışlardır isim aramaya,duyunca şaşırsınlar
Sevil : olur tabi ama sonra isim kavgası çıkmasın
Soner : onlar ne karışıyormuş ya,çocuklar bizim,onlara sözmü düşermiş
Sevil : tabi hayatım ama nolur onları kıracak bişey söyleme
Soner : sen hiç merak etme Sevilcim ben nazik şekilde söylerim..
(2 gün sonra)
Ailenin yeni bireyleri ve Sevil eve gelmiş,gelir gelmezde Sevil ve Soner dışındakiler tarafından isim telaşı başlamıştır.Zerrin hanım,Esma hanım ve Halil bey koltuğun bir köşesinde isim bulma çalışmaları içindedir,arada sesler yükselmekte itirazlar olmaktadır..
Soner ve Sevil ise onların bu hararetli hallaerini diğer köşeden sessizce ve arada birbirlerine şaşkın bakışlar atarak izlemektedir.
Halil beyin Cevriye ve Şemseddin olacak ısrarına iki hanım şiddetle karşı çıkmakta Halil bey ise fikrinden ödün vermeme kararlılığındadır.Sevil annesi ve kayınvalidesinin Halil babayı sinirden boğma derecesine geldiğini görünce müdehale etme gereği duyar ama Soner kolundan tutarak:
Soner : bırak hayatım nasıl olsa bi müddet sonra yorulacak ve susacaklar, ikizlerimizin isimlerini o zaman söyleriz
Sevil : ama Sonercim baksana şunların haline şimdi kavga çıkaracaklar
Soner : çıkmaz Sevilcim merak etme
Ayen Soner'in dediği gibi olmuş inatçı ihtiyar keçiler bir müddet sonra yorulmuş ve susmuşlardır.Soner Sevil'e dönerek :
Soner : demedimmi sana hayatım,bak yoruldular işte,şimdi sıra bizde,sen mi söylemek istersin yoksa benmi söyleyeyim
Sevil : ben korkarım onlara söylemeye hayatım sen söyle
Soner : tamam hayatım gel yanlarına gidelim ve şaşırtalım şunları(gülerek)
Soner ve Sevil kalkıp onların yanına gider, karşılarına geçerek elele tutuşurlar.Sevil'in heyecanı Soner'in elini sıkışından bellidir.Soner önce Sevil'i öper ve sonra ailesine döner :
Soner : tartışmanız bittimi acaba,karar verebildinizmi
Halil Bey : evet verdik evlat,benim dediğim gibi olacak,dimi Esma sultan
Esma Hanım : sen çok biliyorsun Halilcim,hiç de senin dediğin gibi olmayacak
Halil Bey : ama demin ikinizde kabul etmiştiniz önerimi
Zerrin Hanım : tamamiyle iftira,biz kabul falan etmedik
Soner : tamam tamam anlaşıldı siz birbirinizi yemekten başka bişey yapmayacaksınız, zaten boşyere uğraşıyorsunuz, biz Sevilcimle isimleri belirledik bile
Halil Bey : ne güzel,benim dediğim isimler dimi evlat
Soner : hayır baba değil
Halil Bey : nankör evlat
Soner : öyle deme ama baba,çocuklar bizim,müzsadeniz olursa isimlerinide biz belirleyelim
Zerrin hanım ve Esma hanım birbirine bakarak Soner haklı derler ama Halil beyin yüz ifadesi hiçde öyle değildir.
Esma Hanım : çok haklısın oğlum,karar verecek olan sizlersiniz,bakmayın siz bize,heyecana kapıldık birden..eee neymiş bakalım ikizlerimizin isimleri
Soner sevil'e dönerek :-hayatım sen açıkla istersen
Sevil heyecanlı ve tereddütlü bir bakış atar Soner'e,Soner de korkacak bişey yok hayatım hadi dercesine bakar.Soner'in bakışıyla biraz daha rahatlaya Sevil aile bireylerine döner :
Sevil : oğlumuzun ismi EGE,kızımızın ismide EDA
Zerrin hanım ve Esma hanım isimleri beğenmişlerdir
Zerrin Hanım : aa ne güzel isimler bulmuşsunuz kızım,hem Efe ile uyumlular
Esma Hanım : evet dünür ,gerçekten güzel isim bulmuşlar,Efe-Ege-Eda,ne güzel
Halil bey isimleri duyunca önce briaz sessiz kalır ama onunda hoşuna gitmiştir isimler.Yerinden kalkar ve oğluyla gelininin yanına gider,ikisinide alınlarından öper :
Halil Bey : biz her anne ve babanın kapıldığı heyecana kapılıp isimleri kendimiz koymaya kalktık,bunun sizin hakkınız olduğunu bildiğimiz halde,siz bizim kusurumuza bakmayın çocuklar,gerçekten güzel isim bulmuşsunuz,hoşgeldi Ege ve Eda bebek..
Babasının itiraz edeceğini sandığı için tedirgin olan Soner onun sözleri karşısında duygulandığını saklayamaz,babasına teşekkür edip elinden öper,aynı şekilde Sevil de Halil babanın anlayışı için teşekkür edip elini öper.
ikizlerin odasından gelen ağlama sesiyle hepsi kulak kesilir o yöne
Halil Bey : evlat bak ikizler uyandı fırla bak bakalım ne oldu
Sevil : emzirme vakti geldi baba,ondan uyanmışlardır
Halil Bey : hadi bakalım siz ikiniz bebeklerinizin yanına,bizlerde çıkıyorduk zaten değilşmi Esma hanım Zerrin hanım,çocuklarda yalnız kalsınlar biraz,yeteri kadar kafalarını şişirdik bütüngün..
26 Şubat 2008 Salı 11:11
Davşanca BBO-58
.....
ikizleri emzirmek için yukarıya hareketlenen Sevil'in arkasından Soner de dayanamaz ve o da çıkar onunla birlikte.
Sevil : Sonercim önce altlarını kontrol edelim istersen
Soner : tabiki hemen...gel bakim buraya Ege
Sevil : Sonercim o Ege değil Eda
Soner : hadi ya,ya bunların ikiside birbirine benziyo napim,bunları ayırt etmek için bir çözüm bulmamız lazım acilen
Sevil : nasıl bir çareymiş o Soner
Soner : ne bilim Sevilcim,bileklik taksak ? isimleri yazılı kolye taksak? kıyafetlerine isim yazsak ?
Sevil : saçmalama Sonercim,küçücük çocuğa kolyemi takılır
Soner : ee nasıl yapcaz peki
Sevil : kolayı var hayatım,değişik kıyafet giydireceğiz okadar
Soner : doğruya,nekadar pratik bir kadınsın Sevilcim...
Soner kontrol etmek için bebeğin bezini açtığında:
Soner : üffff bu ne ya,bukadar şey sendenmi çıktı bakim,inanansı gelmiyor insanın
Sevil : söyleneceğine temizlemeye başlasana Sonercim
Soner : kızma hayatım hemen temizliyorum, bu nasıl temizlenecek şimdi ya,bütün bezi doldurmuş.
Sevil : hadi Soner oyalanma,daha emzirip uyutacağız
ikizlerin altı temizlendikten sonra Sevil sırayla emzirmeye başlar,Soner'e de çıkan bezleri atmasını söyler
Soner : tamam hayatım hemen atıyorum...(diyerek bezleri alır,bir eliylede burnunu tıkamaktadır) açılın nükleer atık,değmesin..
Sevil : hayatım oyun oynamayı bırak da at ve geri gel hemen,ben Ege'yi emzirirken sende Eda ile oyna..
Soner bir çırpıda bezleri atıp gelir,Ege zaten annesini emerken uyuyakalmıştır bile,Eda ise o minnacık gözleriyle odayı tarıyormuşçasına bakınmaktadır.Soner onun yanına doğru eğildiğine sanki babasını tanımış gibi ona doğru bakmaya başlar ve gülümsermiş gibi bir hareket yapar.
Soner : Sevilcim gördünmü babasına güldü
Sevil : olurmu Sonercim daha erken sana öyle gelmiştir
Soner : öyle ama sevilcim ya remen güldü bana,tabi sana gülmedi diye kıskandın dimi(gülerek)
Sevil : aşkolsun hayatım ya neden kıskanacağım,sadece gülümsemesi için henüz erken diyorum
Soner bakışlarıyla kendisini süzen Eda'ya bakar ve o minicik elinden tutar
Soner : Sevilcim kızımız aynı sen farkettinmi,bakışları bile sert
Sevil : alemsin Sonercim,daha minnacık şey o ya ne anlar bakışlardan falan,hem ben öyle sertmi bakıyormuşum bakim
Soner : evet hayatım senin gülümserken bile bakışların sert
Sevil : demek öyle Sonercim
Soner : kızma hayatım sadece takılıyorum..
Sevil: hadi sen Ege'yi al gazını çıkart,bende Eda'yı emzireyim
Soner : ooo bütün işi ben yapıyorum ama hayatım(gülerek)
Sevil : sen daha şimdiden mızmızlanmaya başladın Sonercim,başta böyle demiyordun ama
Soner : kızma hayatım,hemen çıkartıyorum gazını,nasıl yapılıyordu birkere daha tarif etsene
Birbirlerine takılmalarla birlikte hem emzirme hemde uyutma işini bitirmişlerdir..
Soner : ne güzel uyuyorlar değilmi Sevilcim,bunlar şimdi bizim eserimiz dimi (Sevil'e sarılarak)
Bir müddet yumurcakları seyrettikten sonra aşağıya inerler.Soner Sevil'i koltuğa oturtup ona yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa gider.Sevil ise gördüğü ilgiden yeteri kadar memnundur,Soner'in ona ilgisi karşısında hem şaşkın hemde memnundur.Soner hazırladıklarıyla Sevil'in yanına gelir.
Soner : hadi Sevilcim bişeyler yemen lazım,bak sana neler hazırladım neler,taze portakal suyu bile var
Sevil : teşekkür ederim hayatım ne zahmet ettin
Soner : olurmu hayatım ne zahmeti
Sevil : Sonercim Kadife hanıma söyleyelimde sık sık gelsin bundan sonra,biliyorsun ikizlere bakmada yardım edecek biri lazım,Kadife Hanım kabul edermi acaba
Soner : haklısın hayatım hemen haber verelim ona,hem neden kabul etmesin
Sevil : bilmiyorum,onunda birüsürü işi vardır bize vakit ayırabilecekmi
(1 saat sonra)
Sevil : Efe'nin okuldan çıkma saati yaklaşıyor Sonercim, bugün servisle gelmesin onu okuldan sen al olurmu,ikizlerle ilgilenip onu kıskandırmayalım,ona da ilgimizi gösterelim
Soner : tabiki hayatım ben hemen çıkayım anca yetişirim,dönüşte 5-10 dk restoranada uğrarım,bakayım Doğan napıyor
Sevil : evet ya bu ara işini iyice boşladın,Doğan da yalnız kaldı
Soner : yalnız değilki hayatım,yeni bir garson aldıkya ben burada olacağım için.
Sevil : öyle ama sen genede arada bir uğra..
Soner Efe'yi almak için hazırlanır Sevil'i öperek evden ayrılır....
devam edecek..))
26 Şubat 2008 Salı 15:05
Adsız dedi ki...
Davşanca BBO-59
.....
Soner : hayır baba değil
Halil Bey : nankör evlat
Soner : öyle deme ama baba,çocuklar bizim,müzsadeniz olursa isimlerinide biz belirleyelim
Zerrin hanım ve Esma hanım birbirine bakarak Soner haklı derler ama Halil beyin yüz ifadesi hiçde öyle değildir.
Esma Hanım : çok haklısın oğlum,karar verecek olan sizlersiniz,bakmayın siz bize,heyecana kapıldık birden..eee neymiş bakalım ikizlerimizin isimleri
Soner sevil'e dönerek :-hayatım sen açıkla istersen
Sevil heyecanlı ve tereddütlü bir bakış atar Soner'e,Soner de korkacak bişey yok hayatım hadi dercesine bakar.Soner'in bakışıyla biraz daha rahatlaya Sevil aile bireylerine döner :
Sevil : oğlumuzun ismi EGE,kızımızın ismide EDA
Zerrin hanım ve Esma hanım isimleri beğenmişlerdir.
Soner ve Sevil ise onların bu hararetli hallaerini diğer köşeden sessizce ve arada birbirlerine şaşkın bakışlar atarak izlemektedir.
Halil beyin Cevriye ve Şemseddin olacak ısrarına iki hanım şiddetle karşı çıkmakta Halil bey ise fikrinden ödün vermeme kararlılığındadır.Sevil annesi ve kayınvalidesinin Halil babayı sinirden boğma derecesine geldiğini görünce müdehale etme gereği duyar ama Soner kolundan tutarak:
Soner : bırak hayatım nasıl olsa bi müddet sonra yorulacak ve susacaklar, ikizlerimizin isimlerini o zaman söyleriz
Sevil : ama Sonercim baksana şunların haline şimdi kavga çıkaracaklar
Soner : çıkmaz Sevilcim merak etme
Ayen Soner'in dediği gibi olmuş inatçı ihtiyar keçiler bir müddet sonra yorulmuş ve susmuşlardır.Soner Sevil'e dönerek :
Soner : demedimmi sana hayatım,bak yoruldular işte,şimdi sıra bizde,sen mi söylemek istersin yoksa benmi söyleyeyim.
Soner : ne güzel uyuyorlar değilmi Sevilcim,bunlar şimdi bizim eserimiz dimi (Sevil'e sarılarak)
Bir müddet yumurcakları seyrettikten sonra aşağıya inerler.Soner Sevil'i koltuğa oturtup ona yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa gider.Sevil ise gördüğü ilgiden yeteri kadar memnundur,Soner'in ona ilgisi karşısında hem şaşkın hemde memnundur.Soner hazırladıklarıyla Sevil'in yanına gelir.
Soner : hadi Sevilcim bişeyler yemen lazım,bak sana neler hazırladım neler,taze portakal suyu bile var
Sevil : teşekkür ederim hayatım ne zahmet ettin
Soner : olurmu hayatım ne zahmeti
Sevil : Sonercim Kadife hanıma söyleyelimde sık sık gelsin bundan sonra,biliyorsun ikizlere bakmada yardım edecek biri lazım,Kadife Hanım kabul edermi acaba
devam edecek..))
26 Şubat 2008 Salı 15:20
Davşanca BBO-60
.....
Sevil uyku sersemliği içinde kolunu Soner'e doğru attığında yatakta olmadığını farkeder,gözlerini merakla aralyıp odaya bakınır,Soner'in ikizlerin beşiğinin başında onları izlediğini görünce içini sevinç kaplar.Soner sevgi dolu bakışlarla ikizleri seyretmektedir,onları uyandırmadan o minik ellerini avcunun içine almış o dünya harikalarını seyre dalmıştır.Sevil daha önce evlenip sorumsuz davranışları yüzünden boşandığı o adamın bukadar değişebileceğini daha önce düşünememişti bile.Ancak şimdi gördüğü manzara Soner'in birdaha eski sorumsuzlukları yapmayacağı Sevil'in düşüncelerinde netleşmişti.Soner ikizleri okadar hayran bakışlarla seyrediyorduki Sevil gözyaşlarına hakim olamadı,Soner'e hiçbirşey demeden onu seyre daldı..Sevil o seyirle huzurlu bir uykuya dalmıştı bile..
Sabah gözlerini açtığında Soner yanıbaşında uyuyordu,ona sarıldı ve yanağına bir öpücük kondurdu..Öpücükle gözlerini aralayan Soner,
Soner : Allahımdan başka ne isteyebilirim ki, sevdiğim kadın yanıbaşımda beni öpücüklerle uyandırıyor,bana 3 tane güzel evlat verdi..sabah sabah hayırdır Sevilcim,bunu hakedecek ne yaptım (muzur gülümsemesiyle)
Sevil : öpmem için sebebe gerek varmı hayatım,sen benim kocamsın,öpemezmiyim
Soner : öpersin tabi hayatım,hemde ne zaman istersen..ama biraz haşin bir öpücük gibi geldi bana bu,neyi ima etmek istiyorsun bakim sen
Sevil : illa herşeyin altında bişey arıyorsun Soner, içimden geldi öptüm işte
Soner : aman Sevilcim o içine söyle herzaman öyle şeyler düşünsün,kurban olurum ben senin içine
Sevil : gene başlama Soner ya ,insanı öptüğüne pişman ediyorsun yani
Soner : tamam hayatım kızma hemen,sözümü geri aldım
Sevil : ah Soner ben senle ne yapacağım böyle
Soner : beni hep seveceksin Sevilcim,başka yapman gereken bişey yok
Sevil : evet seni çok seviyorum ama hemen gevşiyorsun sende
Soner : seni yeniden kazanabilmek için azmı uğraştım hayatım, bırak da azcık öyle olsun..
Sevil : hadi kalkalım artık Soner,Efe de uyanır birazdan kahvaltı hazırlayalım,hazır ikizler daha uyanmadan rahatça hazırlayalım
Soner : olur hayatım ama önce onları emzirmeyecekmisin
Sevil : daha 1 saat önce emdiler
Soner : oh valla hanfendiyle beyfendide keyfe bak,karınları doydu horul horul uyuyorlar
Sevil : hadi soner gevezelik etmede kalk
Soner eşini öper ve bir çırpıda fırlar yataktan
Soner : sen kalkma hayatım ben hemen hazırlarım kahvaltıyı,hazır olunca sana haber veririm, sen dinlen yatak keyfi yap biraz, zaten geceleri ikizleri emzirmek için uyanıp duruyorsun,yorgunsun sen şimdi
Sevil : eminmisin yalnız başına becerebilecekmisin
Soner : aşkolsun Sevilcim, iki yumurta kırmak zeytin peynir koymak zor değil okadar..
Sevil : peki hayatım,sen hazır olunca seslenirsin
Soner hemen mutfağa iner, önce telefonuyla eve en yakın çiçekçiden bir demet gül siparişi verir , çay koymak için demliği eline aldığında sakarlığı tutar ve elinden düşürür,Sevilin aşağıya inmemesi için -yok bişey hayatım küçük bir kaza sen keyfine bak diye seslenir...Boşver çayı şimdi diyerek dolaptan birkaç portakal çıkarıp onları sıkar..
Küçük bir tepsiye,hazırladığı zeytin-peynir-omlet ve portakal suyunu itinayla dizer..Dış kapıyı aralık bırakmıştır, çiçekçi gelipte kapıyı çalmasın diye dışarıyıda dinlemektedir bir yandan...nerde kaldı bu çiçekçi diyede söylenmektedir..o söylenmelerin arasında ayak seslerini duyar hemen kapıya fırlra, tahmin ettiği gibi çiçekçidir gelen, parmağıyla çiçekçiye sessiz olmasını işaret eder..çiçekçiyi yolladıktan sonra içinden bir tane gülü sapından dişlerinin arasına alır, buketi arkasına saklar, diğer eliyle hazırladığı kahvaltı tepsisini alarak yukarıya çıkar..odanın kapısından bir elinde tepsi, ağzında gül ile Sonerin girişini şaşkınlıkla izler Sevil..Soner tepsiyi hafifçe Sevil'in yanına bırakır,gülü eline alır ve Sevile uzatır hiçbirşey demeden, sevil şaşkın bakışlar altında gülü almak için elini uzattığında Soner parmağını dudaklarına götürüp bişey deme der gibi işaret yapar..
Sevil Soner'in diğer elinin rkada olduğunu farkettiğinde
Sevil : teşekkür ederim hayatım, ne diyeceğimi bilemiyorum,hiç beklemiyordum böyle birşey, arkanda ne saklıyorsun sen ?
Soner birşey söylemeden arkasında sakladığı gül demetini çıkarır ve Sevil'e uzatır..Sevil'in şaşkınlığı dahada artmış söyleyecek söz bulamamıştır..
Soner : hayatımdaki en özel kadına ve çocuklarımın annesine..diyerek sevgi dolu bir öpücük kondurur
Sevil yaşadığı duygusallık nedeniyle sevinç gözyaşlarını tutamaz
Soner : (eliyle Sevil'in gözyaşını silerek) sen herşeyin en güzeline layıksın hayatım,seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım inan..
devam edebilir :))
08 Mart 2008 Cumartesi 13:31
Davşanca BBO-61
...
Soner : (eliyle Sevil'in gözyaşını silerek) sen herşeyin en güzeline layıksın hayatım,seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım inan..
dedikten sonra ayağa kalkar ve 1 dk diyerek odadan çıkar..Elinde dizüstü bir bilgisayarla geri döner.Sevil bilgisayarı görünce şaşırmıştır iyice,bu nerden çıktı diyecek olduysada Soner onu yine susturur.Kahvaltı tepsisini Sevil'in kucağından alır ve bilgisayarı koyar..Bilgisayarı açar ve izlemeni istyorum der.
Sevil ile tanıştıklarından bugüne çektirdiği tüm fotoğraflardan oluşan bir slayt gösterisi hazırlamıştır,güzel slow bir müziğin eşliğinde resimler bir bir geçerken Sevil'in de hayatı gözlerinin önünden geçmekteydi sanki..
Slayt gösterisi bittiğinde Soner'in resmi belirir ekranda..Tıpkı karikatürlerde konuşanların yanında konuşma balonlarında olduğu gibi bir balonun içinde "Seni hep sevdim,Şuan seviyorum,Son nefesimde seni seviyorum olacak" yazmaktadır..Soner'in resminin ardından " birazdan bu slayt gösterisi bitecek,lütfen gözlerinizi kapayın" yazısı çıkar...Sevil o romantik anın ardından böyle bir yazı ile karşılaşınca -nasıl yani der...Soner ise ne diyorsa onu yap der gibi bakar..Sevil son 1 saattir yaşadıkları yüzünden şaşkınlığın had safhasında olduğundan -bakalım daha neler göreceğiz diyerek gözlerini kapatır..Soner bilgisayarı kapatır ve birkaç saniye sonra şimdi gözlerini açabilirsin hayatım der..
Sevil gözlerini açtığında bilgisayarın üzerinde tek taş bir pırlanta yüzüğün durduğunu görünce şaşkılığıda aşmış bir ruh haline girer,Soner yüzüğü alıp Sevil'in parmağına takar..Böyle şeylere alışık olmayan Sevil söyleyecek bir söz bulamaz,sadece teşekkür ederim hayatım,seni çok seviyorum diyebilir
Soner : tekrar hayatımda olduğun için ben teşekkür ederim,seninle yeniden doğdum
Sevil : nerden aklına geldi böyle şeyler yapmak
Soner : bugün kadınlar günüymüş hayatım ama bunları kadınlar günü diye vermedim...sana olan sevgim ve içimden geldiği için verdim..kadınlar günü hediyen başka (gülümseyerek)
Sevil : bende seni çok seviyorum ama sevgini belli etmek için böyle hediyeler vermen gerekmiyor,beni sevdiğini biliyorum,bana en büyük hediyen beni sevmen Sonercim...demek kadınlar günü hediyem başka, bugün daha fazla sürprizi kaldırabilirmiyim bilemiyorum
Soner : sevgi maddiyata dayalı hediyeler ile ölçülmez biliyorum hayatım ama dedimya içimden geldi..gelelim öteki hediyeye diyerek Sevil'e sarılır sevgiyle,alnından öper ve
-teşekkürler hayatımdaki en özel ve en güzel kadın olduğun için
Sevil : bu sabah hayatımın en mutlu sabahı,şaşırttın beni Sonercim..
Soner : daha uzun bir ömrümüz var seni daha çooook şaşırtacağım hayatım(muzur gülümsemesiyle)
Ege'nin uyanıp mızırdamaya başlamasıyla o romantik an bozulur.Soner ona bakmak için fırlar hemen yerinden.
Soner : amanda aman kalkmışmı benim aslan oğlum,karnımı acıkmış yoksa altımımı değiştirin diyor
Sevil : eee gerçek hayata dönmenin zamanı geldi,hadi bakalım Sonercim şuraları toplayıp ikisininde altını temizleyelim..
onlar ortalığı toplarken Eda da uyanmıştır konuşmalar yüzünden.
Sevil ve Soner bebeklerin altını değiştirirken ve onları severlerken Efe'nin kapıda onları izlediğinin farkında bile değillerdir.Efe bir müddet onları izledikten sonra yüzü asık şekilde odasına döner..
ikizler altı değiştikten sütünü içtikten sonra mızırtıları geçmiş boş gözlerle etrafına bakınmaya dalmışlardır.
Sevil : Efe'yi de kaldırırmısın hayatım,hiç bukadar uyumamıştı,birlikte kahvaltı edelim
Soner,tamam Sevilcim diyerek ayrılır odadan.Uyandırmak için Efe'nin yanına geldiğinde onun uyanık,yüzünün asık ve gözlerinin yaşlı olduğunu gördüğünde
Soner : ne oldu Efecim,kötü rüyamı gördün yoksa,neden ağlamış benim aslan oğlum
Efe : hayır rüya görmedim baba
Soner : neden ağladın peki
Efe : siz kardeşlerimi benden çok seviyorsunuz
Soner duyduğu karşısında önce ne diyeceğini şaşırmıştır,kendini toplayarak
Soner : olurmu hiç Efecim,biz hepinizi aynı şekilde seviyoruz,anne ve baba çocuklarını eşit şekilde sever
Efe : ama hep onlarla ilgileniyorsunuz baba
Soner : onlar daha çok küçük ve yardıma muhtaçlar Efecim,kendi başlarına bişey yapamazlarki,o yüzden daha fazla ilgilenmek zorundayız, ama onlarla fazla ilgilenmemiz seni az seviyoruz anlamına gelmez,üçünüzüde eşit seviyoruz..sen onların abisisin,bize yardım edersin dimi
Efe : nasıl yardım edeceğimki baba
Soner : öyle deme Efecim, biz onların altını temizlerken sende onlarla oynayabilirsin,onalrın rahat durması için bize yardım edersin..hem onlar sen varken daha uysal oluyorlar,seni çok seviyor onlarda
Soner Efenin gözyaşını silerek anlaştıkmı evlat der
Babasının sözlerinden sonra Efe'nin yüzü gelmeye başlar,tamam baba bende size yardım ederim diyerek yataktan kalkıp babasına sarılır..
Soner : anlaştığımıza göre hadi bakalım kahvaltıya diyerek oğlunu kucağına alır.
odaya girdiklerinde ikizler yatağın üzerinde öylece yatmaktadır,Efe ikisinide önce öper sonra kendince oyunlar yapar..
Efe onlarla oynarken Soner Sevil'in koılundan tutarak kenara çeker
Soner : Efe kıskanmış biraz ikizleri,onları benden çok seviyorsunuz diye ağlıyordu odasına gittiğimde..baba oğul konuştuk onu ikna ettim ben merak etme
Soner öyle deyince Sevil üzülür ama şimdiki neşesini ve kardeşleriyle oynayışını görünce durumun düzeldiğini görür,Soner'e sağol bakışından sonra Efe'ye sarılarak öpücük yağmuruna tutar,aslan oğlum benim kardeşleriyle ne güzel oynuyor..
08 Mart 2008 Cumartesi 15:20
Davşanca BBO-61
....
ikizleride alarak aşağıya inerler hep birlikte..Sevil ve Soner mutfakta hazırlık yaparken Efe de ufaklıklarla oynamaktadır.Eda'nın oyun sırasında Efe'nin saçını çekmesiyle ortam biraz karışır,o minicik parmaklarıyla öyle bir asılmıştırki Efe can acısıyla ahhh diye bağırır.Ne oldu diye onlara doğru dönen Sevil ve Soner Efe'nin kurtulma çabasını görünce fırlarlar hemen,zar zor ayırırlar ellerini..
Soner : bak sen Eda hanıma,büyümüşte abisiyle oynuyor (diyerek Efeyi yumuşatmaya çalışır)
Efe : ama baba oynamıyorki saçımı çekti
Soner : o daha çok küçük olduğu için nasıl oynanacağını bilmiyorum Efecim,biraz daha büyüsünler sen onlara bütün oyunları öğretirsin
Ortam yumuşadıktan sonra kahvaltıya otururlar,kahvaltı sonunda.
Soner : Sevilcim bu akşam hep birlikte yemek yiyelim restoranda,epeydir toplanamıyoruz ikizlerle uğraşmaktan, değişiklik olur bizim içinde
Sevil : iyi olur ama çocuklarla ilgilenebilirmiyiz orda
Soner : neden ilgilenemeyelim hayatım, biz yerken onlarda arabalarında oturur bizi izlerler,gözümüzün önünde olurlar yani
Sevil : tamam o zaman ben annemleri arar söylerim
Soner : tamam, ben çıkayım o zaman,sen haber verirsin,saat 6 gibi toplanırız..
Soner herkesi öptükten sonra evden ayrılır,Sevil herkesi arayarak haber verir.
(Restorana vardığında )
Soner : Doğancım bu akşam burda toplanıyoruz,hep birlikte bir yemek yiyelim,ne zamandır eğlenemedik birlikte
Doğan : iyi düşünmüşsün abicim ama nasıl yetiştireceğiz okadar yemeği
Soner : abicim düşündüğün şeye bak ya, kral ağırlamayacağızya,bizbize olacağız ,hafiften bişeyler hazırlarız yeter..ama benim önce biyere kadar gitmem gerekiyor geç kalmam
Doğan : hem yemek ayarlıyorsun hemde tüyüyorsun abicim ya bu nasıl iş
Soner : hemen gelicem dedim ya abicim,sana yaptırmayacağız herşeyi heralde
Doğan : geç kalma ama bak
Soner : tamam tamam (diyerek ayrılır)
(1 saat sonra)
Sevil annesi ve kayınvalidesi ile sohbet ederken akşam onları kimin götüreceği takılır aklına..
Sevil : ben Soner'i arayayım,bizi kaçta almaya gelecek bir sorayım annecim
Esma Hanım : biz götürürüz sizi kızım,onun gelmesine gerek yok
Sevil : olur tabi ama ben haber vereyim ona, gelmesin boşuna o zaman,biz çıkarız o gelir
Sevil restoranı arar ama telefonu Doğan açar
Sevil : Doğan Soner'i verebilirmisin
Doğan : Soner yokki Sevil,1 saat önce geldi akşam yemek yiyeceğiz dedi,benim küçük bir işim var hemen döneceğim dedi ve bir daha gelmedi.
Sevil : bişeymi oldu acaba ,ben cebinden arayayım onu sağol Doğancım
Doğan : tamam Sevil , ulaşırsan söyle hemen buraya gelsin
Sevil telefonu kapatıp Soner'in numarasını çevirir ama ulaşılamıyor mesajı ile karşılaşır,tekrar restoranı arar ve Doğan'a nereye gittiğini söyleyip söylemediğini sorar, Doğan'ında bilmediğini öğrenince endişelenir..
(1 saat sonra)
Sevil son bir saattir Soner'e ulaşmaya çalışsada telefonu hala kapalıdır,restoranı tekrar tekrar ama Doğan'dan hala gelmedi cevabını alır.Esma ve Zerrin hanımda endişelenmeye başlamıştır.
Esma Hanım : ben Halil'i arayayımda gidebileceği yerlere bir baksın,ah be Sonercim neden haber vermezsin gideceğin yeri
Sevil : tamam anne siz babamı arayın..Soner böyle habersiz gitmezdi, başına kötü bişeymi geldi acaba
Sevilin yüzündeki endişe gözlerden kaçmamaktadır,Esma ve Zerrin hanım kendi endişelerini belli etmeden sevili sakinleştirmeye çalışsada başaramazlar..
(1 saat sonra)
Soner'e hala ulaşamamışlardır,Doğandan da bir haber çıkmaz,Halil bey de Soner'in gidebileceği heryere bakmış ama bulamayınca eve gelmiştir.
Halil bey : hastanelerimi arasak acaba ?
Sevil Halil beyin bu sözünden sonra korkuya kapılır,gözyaşlarına engel olamaz..
Esma hanım : gördünmü ne yaptığını Halil,söylenecek sözmü seninki..
tam o sırada kapı çalar..önce Sevil sonra diğerleri telaşla kalkar ve kapıya yönelirler.Kapıyı açarlar ama gelen Doğan'dır.Soner gelmeyince o da telaşlanmış restoranı kapatıp eve koşmuştur.
Doğan : bakabileceğim heryere baktım ama bulamadım,siz haber aldınızmı ?
Sevil : hayır hiçbir haber yok,başına kötü bişey geldi mutlaka,yoksa bukadar saattir haber vermeden durmazdı diyerek annesine sarılır ağlamaklı gözlerle...
Soner'in tüm arkadaşlarını telefonla aramışlardır ama kimse nerde olduğunu bilmemektedir,çaresiz bir bekleyiş ve sessizlik kaplamıştır evi..
Halil bey dayanamaz : bu böyle oturmakla olmaz,bişeyler yapmalıyız ben çıkıyorum diyerek ayaklandığı anda kapı ziliyle irkilir herkes
Sevil hızla kapıya koşar ama kapıyı açtıktan hemen sonra bayılır ve kapı önüne yığılır kalır..
devam edecek ama yarından sonra:))
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
değerli dostlarım sizlerden müsade istiyorum,malum mesaim sona erdi..kaldığımız yerden devam ederiz pazartesi günü...
08 Mart 2008 Cumartesi 23:17
Davşanca BBO-63
....
Sevil telaşla kapıya koşmuş açar açmazda kapı önüne yığılmış kalmıştır.
Onun bayıldığını gören evdeki diğleri hızla kapıya fırlamışlar Sevil'i kaldırmaya çalışmaktadır.
Sevil kapıyı açtığında karşısında iki tane polis memurunu görünce,zaten Soner'in kayılığı sebebiyle başına birşey geldi diye bayılmıştır.
Sevil olduğu yere yıkılıp kalınca polislerde ona yardım etmek istemiş,yerden kaldırmaya çalışmışlardır,polisler ve evdekiler Sevil'i kaldırıp koltuğa yatırmışlardır,bir müddet sonra kendine gelen Sevil korkuyla Soner'e kötü birşeymi oldu diye sormuştur.
Polis: Soner bey eşiniz oluyor değilmi
Sevil : evet eşim
Polis : Soner beyi yolda baygın yatar halde bulup hastaneye kaldırmışlar,kimliğinden ismine bakıp bu adrese ulaştık
Sevil : nasıl yani memur bey,neden baygınmış eşim
Polis : bizde bilmiyoruz Sevil hanım,şuan hastanede,henüz kendine gelmediğinden öğrenme imkanımız olmadı,dilerseniz birlikte hastaneye gidelim
Sevil : hemen çıkalım ,hangi hastenede peki(sesinden korkusu ve telaşı bellidir)
(hep birlikte hastane yolunu tutarlar)
vardıklarında Soner'in yattığı odaya yönelirler,kapıda bir polis memuru beklemektedir,onları içeriye sokmaz,doktorla görüşmelerini söyler.Neden içeriye almıyorsunuz tartışmasının yaşandığı sırada doktorda gelir.
Doktor : neler oluyor burda,hastanedeyiz lütfen sessiz olalım
Sevil : içerideki kişi eşim doktor bey,eşime ne olumuş, durumu nasıl
Doktor : sakin olun lütfen,eşiniz başına darbe almış,şuan kendisinde değil,biz gerekli müdehaleyi yaptık,beklemek zorundayız,ancak
Sevil : ancak ne doktor bey,durumu kötümü
Doktor : gereken herşeyi yaptık,herhangi bir tehlike yok,ancak sert bir darbe aldığı için bilinci şuan kapalı,beyin kanaması tehlikesi falan yok ancak aldğı darbe nedeniyle hafıza kaybı tehlikesi var, bunu kendine geldiğinde göreceğiz
Sevil : eşim hiçbirşey hatırlamayacakmı yani
Doktor : henüz belli değil hanımefendi,sadece öyle bir tehlike söz konusu,bunu kendine gelmeden bilemeyiz,ama herşeye hazırlıklı olmalısınız
Sevil : peki hayati tehlikesi varmı
Doktor : hayati bir tehlike şuan için söz konusu değil,1-2 saate kendine gelir diye umuyoruz,kendine geldiğinde 1-2 gün müşehade altında tutacağız her ihtimale karşı,beklemekten başka yapabileceğimiz birşey yok şuan için.
Sevil : odaya girebilirmiyiz peki doktor bey
Doktor : yanına kimseyi alamıyoruz,isterseniz burada bekleyebilirsiniz,kendine geldiğinde silere haber verilecektir mutlaka,o zaman görebilirsiniz
Sevil : peki doktor bey ama bizden birşey saklamıyorsunuz değilmi, eşimin hayati tehlikesi yok
Doktor : dediğim gibi gerekli herşey yapıldı,beyin tomografisi çekildi,herhangi bir sorunla karşılaşmadık,sadece aldığı darbe nedeniyle kendinden geçmiş,kısa sürede kendine gelir merak etmeyin..biz sık sık kontrol edeceğiz zaten
diyerek doktor oradan ayrılır...
Doktorun hayati tehlikesi yok sözleri rahatlatmıştır Sevil'i ancak hafıza kaybı tehlikesi olduğunu söylemesi endişesini azaltmamıştır...ya hiçbirşey hatırlamazsa ?...düşündükçe eli ayağına dolaşmaktadır,Soner'in kendine gelmesini beklemekten başka çaresi yoktur.Tam herşey yoluna girmişken,sevdiği adamla yeniden bir yuva kurmuşken böyle bir acı yaşamak...dua etmekten başka çaresi olmadığını bilmek ve beklemek acısını hafifletmemektedir..
Hemşireler sık sık Soner'in odasına girip çıkmaktadır
(1 saat sonra )
Hemşire odadan çıkmış ve hızla doktorun odasına doğru gitmiştir,doktorla birlikte dönmüş ve ikisi birlikte Soner'in odasına girmiştir.odadan çıktıklarında hemşire ayrılmış,doktor Sevil'in yanına gelmiştir.
Sevil : durumu nasıl doktor bey
Doktor : gözümüz aydın Sevil hanım,eşiniz kendine geldi,hiçbir sorun yok ancak hafızası konusunda daha önce söylediğim gibi sorunumuz var,Soner bey ismini hatırlayamıyor..
Sevil bunu duyduğunda sanki başından aşağıya kaynar sular dökülmüştür,ne diyeceğini şaşırır
Sevil : hiçmi birşey hatırlamıyor doktor bey
Doktor : maalesef Sevil hanım,şimdilik hiçbirşey hatırlamıyor ama bu durumun kalıcı olduğunu düşünmüyorum,zamanla hafızası yerine gelecektir ancak bu süreci hızlandırmak için sizlerin yardımına ihtiyacımız olacak
Sevil : nasıl yardımcı olacağız peki doktor bey
Doktor : Soner beyin sadece hafızası ile ilgili sorunumuz var,sağlığı konusunda sorunumuz yok o yüzden yarın taburcu edebiliriz..yardım konusuna gelince, sizlerden Soner beyin hafızasını geri getirebilmek için çok iyi tanıdığı kişilerle görüştürmenizi,onun için özel eşyaları seçmenizi ve ona göstermenizi istiyorum, ayrıca birlikte vakit geçirdiğiniz sizin için önem arzeden yerlere götürmenizi istiyorum...bu hafıza kaybı meselesini kısa sürede aşabilmek için size büyük iş düşüyor Sevil hanım.
Sevil : tabi doktor bey söylediklerinizi aynen uygulayacağım,umarım işe yarar..
Doktor : tabiki yarayacak sevil hanım endişeniz olmasın, bunu 1 günde de aşabiliriz ,haftalarcada sürebilir, sizin gayretiniz çok önemli..şimdi buyrun birlikte eşinizin yanına gidelim,bakalım sizi görünce tepkisi ne olacak
Sevil, ya beni tanımazsa endişesine kapılmıştır birden..
Doktor ile birlikte odanın kapısından içeriye girerler..
devam edebilir :))
10.Mar.2008 13:43:00
10 Mart 2008 Pazartesi 13:49
Davşanca BBO-64
Doktorla birlikte içeriye girdiklerinde Sevil'in gözlerindeki tedirginlik doktorun gözünden kaçmaz
Doktor : lütfen Sevil hanım rahat olun,yanına gittiğimizde herzamanki halinizle bakın ona
Sevil : tamam doktor bey ama insan ister istemez korkuyor,ya beni görünce hatırlamazsa diye endişeliyim..
Sonerin yatağının yanına geldiklerinde Sevil Sonerin elinden tutar
Sevil : geçmiş olsun hayatım,nasıl hissediyorsun kendini(titreyen sesiyle)
Sevil o şekilde sorar ama Soner'den anlamsız bakışlardan oluşan tepkiden başka birşey alamaz,Sevil'i tanıyamadığı herhalinden bellidir.Sevil tanımadığını anladığında zorlukla yutkunur,boğazına düğümlenmiştir sanki yutkunması,üzüntüsü hafif gözyaşına dönüşür ama ağlamamak zorundadır,belli etmemelidir üzüntüsünü..sevdiği adam o haldeyken birde onun ağlaması ters tepki yaratabilirdi..
Soner Sevilin avucunda olan elini hafifçe geriye çeker - kimsiniz ,tanıyamadım!!!
Sevil aynı yastığa başkoyduğu sevdiği adamın kendisini tanıyamadığını söylediğinde dünya başına yıkılmıştır sanki,içinde fırtınalar kopar,benim aşkım senin Sevil'in demeye çalışsada kelimeler sanki ağzında tıkanmıştır,hiçbirşey diyemez..
Doktor : isminizi hatırlıyormusunuz
Soner : hayır,kimim ben?
Doktor : isminiz Soner, hanımefendide eşiniz Soner bey
Soner : eşim mi ? diyerek başını Sevil'e doğru çevirir
Sevil evet benim hayatım dercesine bakar ama nafile,Soner anlamsız bakışlarla bakmaktadır.
Soner : üzgünüm hatırlamıyorum
Doktor : geçici bir hafıza kaybı yaşıyorsunuz Soner bey,herşey düzelecek merak etmeyin.
Soner : ne oldu bana neden burdayım
Doktor : başınıza ağır bir darbe almışsınız Soner bey
Soner : ne oldu hiç hatırlamıyorum
Doktor : merak etmeyin zamanla herşeyi hatırlayacaksınız..sağlığınız iyi ,sizi yarın taburcu edebiliriz,evinize gidebilirsiniz
Soner : evime mi ?
Doktor : evet Soner bey evinize
Soner : hatırlamadığım biyere nasıl gidebilirimki
Sonerin bu sözleri Sevil'in üzüntüsünü iyice arttırmıştır..tanımadığım biryer!!! sanki hayatının aşkı değilde 7 kat yabancı biri vardı karşısında
Doktor : merak etmeyin Soner bey, eşiniz size yardımcı olacak,evinize gitmeniz hafızanıza kavuşmanız için çok önemli,şimdi yormayın kendinizi ,emin olun herşey düzelecek..şimdi biraz dinlenin
dedikten sonra doktor Sevil'e de işaret ederek dışarı çıkalım der..çıktıklarında
Doktor : üzülmeyin Sevil hanım eşiniz düzelecek,biraz sabırlı olmamız gerekiyor,bundan sonra bütün yük sizlere düşüyor,siz ne kadar güçlü durursanız okadar kolay atlatırız bu durumu..
Sevil : anlıyorum doktor bey ama ya eve gitmemekte ısrar ederse?
Doktor : merak etmeyin Sevil hanım gelecektir, yeterki sizler aceleci olup hemen hatırlasın diye sıkmayın evde eşinizi,daha öncede söylediğim gibi onun eşyalarını çıkartın ortaya,evde görebileceği yerlere koyun,birlikte çektirdiğiniz resimleri yerleştirin evin heryerine,kullanmaktan hoşlandığı veya yanından ayırmadığı eşyaları görebileceği yerlere koyun...ama bunları yaparken zorlamayın bunu hatırlıyormusun diyerek,bırakın kendisi ilgilensin onlarla,siz sadece onlara verdiği tepkileri izleyin...
Doktor ve Sevil konuşurlarken Doğan çıkagelir
Doğan : Sevilcim geçmiş olsun
Sevil : sağol Doğan,bunlarda gelecekmiş başımıza,Soner hafızasını kaybetti,kendi ismide dahil hiçbirşey hatırlamıyor,benide tanımadı az önce,ne yapacağımı bilmiyorum..
Doğan : üzülme Sevilcim,hepbirlikte hatırlatırız herşeyi ona,daha kötü bişey olmasın..doktor bey ne kadar sürer bu hafıza kaybı
Doktor : Sevil hanıma da söyledim,geçici bir durum ama ne zaman geri gelir işte buna birşey diyemem,belki 1 gün belki 1 yıl veya daha fazla, tüm iş sizlere kalıyor,sabırla uğraşma gerektiriyor..
Doğan : peki doktor bey..yanına girmemizde sakınca varmı peki ?
Doktor : bırakalımda dinlensin ve toparlasın kendisini..yarın çıkarabilirsiniz zaten
Sevil : Doğancım ben beklerim sen git istersen,annemlerede söyle çocuklarla ilgilensinler
Doğan : olmaz Sevil,ikizler var karınları acıkır,sen git ben dururum burda,çocuklarda perişan olmasın,sabah erkenden gelirsin eve götürürüz Soner'i
Sevil : evet çocuklarda perişan olacak ama aklımda burda kalacak
Doğan : sen hiç merak etme ben burdayım,zaten odaya da giremiyoruz baksana,bişey lazım olursa ben hallederim,gözün arkada kalmasın
Sevil : tamam ama beni sürekli ara,haber ver tamammı
Doğan : tamam merak etme sen
Sevil ayakları gitmek istemesede bebekler için gitmek zorunda olduğunun bilinciyle peki diyerek hastaneden ayrılır.Eve vardığında herkes oradadır heyecanlı bir bekleyiş içinde..Sevil içeriye girmesiyle birlikte soru yağmuruna tutulur..olanı biteni anlattıktan sonra doktorun söylediklerini aktarır, Esma hanımdan Soner ile ilgili resim eşya ne varsa getirmesini rica eder,Esma da hemen eve koşar...Sevil de önce ikizleri emzirip altlarını temizledikten sonra evde Soner'in hatırlayabileceği herşeyi toplamaya başlar..birlikte çektirdikleri resimler,sonerin kullandığı tüm eşyaları bir araya toplar ve evin heryerine dizer...o sırada Efe de eve gelir,Efe'ye nasıl söyleyeceğinin telaşına kapılır,ne denir nasıl anlatılıdı ki babasının hafızasını kaybettiği, ama söylemek zorunda olduğununda bilincinde olduğu için Efe'yi koltuğa oturtur.Evin dörtbiryanındaki resimler Efenin dikkatini çekmiştir
Efe : resimleri neden dizidin anne
Sevil : bende onunla ilgili konuşacağım Efecim,beni iyi dinle ama tamammı.Baban küçük bir kaza geçirmiş ve başını çarpmış,o yüzden hiçbirşey hatırlamıyor
Efe : anlamadım anne neden hatırlamıyor
Sevil : başını çok sert çarptığı için hafızasını kaybetmiş oğlum,anlamakta zorlandığını biliyorum ama baban hiçbirşey hatırlamıyor,kendi ismini bile
Efe : kendi ismini nasıl hatırlamazki anne,bizidemi hatırlamıyor
Sevil : evet Efecim hiçbirşey hatırlamıyor ama geçici olarak,doktor amcalar hafızasının yeniden geri geleceğini söyledi,şimdi babanın bizim yardımımıza ihtiyacı var bir müddet..o resimleri baban hatırlasın diye dizdim,yarın hastaneden çıkacak ve eve gelecek baban..
Efe : tamam anne ama babam beni hatırlamıyorsa ben ne diyeceğim o gelince
Sevil Efenin bu sözüne ne cevap vereceğini bilemez,kısa bir sessilikten sonra
Sevil: babacım de sarıl ama çok ısrarcı olma oğlum tamammı...baban iyileşecek Efecim
Efe'nin gözleri yaşarmıştır,ağlamaya başlar ve annesine sarılır -ben babamı istiyorum anne
Sevil oğlunun ağlamasına dayanamaz,ne diyeceğinide bilemez..oğluna sımsıkı sarılarak gözyaşlarını saklamaya çalışır..diyebildiği tek şey -üzülme oğlum baban çabucak iyileşecek...
10.Mar.2008 15:17:00
10 Mart 2008 Pazartesi 15:24
Davşanca BBO-65
Sevil Efe'nin ağlamasına engel olamaz,onu yatıştırabilmek için herşeyi söyler ama ne dese boş,Efe'nin ağlaması hıçkırılıklara dönüşür,ağlamaklı sesiyle
Efe : ben babamı istiyorum anne,bizi sevmeyecekmi artık
Sevil oğluna ne diyeceğini şaşırmıştır,ne demeliydi nasıl demeliydi..doğru kelimeleri bulmak sanki yeni konuşmaya başlamak kadar zordu o an için
Sevil : baban iyileşecek Efecim,baban neden bizi sevmesin,sadece bir müddet bizim yardımımıza ihtiyacı var,herşeyi hatırlayınca gene eskisi gibi seninle oynayacak seni öpecek...şimdi bişey hatırlamaması bizi sevmediği anlamına gelmez Efecim...
oğlunu rahatlatmak için doğru kelimelerimi kullanıyordur? bunu bile bilmemktedir,öyle karışmıştırki kafası, ufacık çocuğa nasıl anlatılırdı hafıza kaybetmek ??
kendisi bile bilmezken bunun nasıl olacağını,küçücük bir çocuğa nasıl anlatılırdı babasının durumu..Allahım yardım et ne olur diye geçirebilir içinden sadece..
sözleriyle Efe'nin ağlaması biraz olsun kesilmiştir ama üzüntüsünü geçirememiştir..
hadi efecim bak saat geç oldu şimdi uyuman lazım,yarın akşam baban gelecek bol bol oynarsınız onunla diyebilir ancak.Efe yatmak istemesede annesinin ısrar edeceğini bildiği için peki deyip odasına çıkar.Sevilde onun ardından odaya çıkıp efeyi yatırır,uyuyana kadar başında bekler.
Efe uyuduktan sonra ikizleride kontrol edip aşağıya iner.Dizdiği resimlere bakar tek tek,hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer yaşlı gözlerle resimlere baktıkça..Tek tesellisi doktorun geçici demesidir. ya kalıcı olsaydı ? aklına bile getirmemeye çalışır böyle bir durumu...Geçici ama nasıl geri getireceklerdi hafızasını,,kafası öyle karışıktıki ne yapacağını bilmiyordu..Soner ile geçirdikleri en özel anları hatırlamaya çalıştı,nerelerde mutlu olmuşlardı birlikte,nereleri gezmişlerdi,Soner'in asla unutmayacağını umduğu neler yapmışlardı ? hatırlamaya çalıştıkça sanki o da hafızasını kaybetmiş gibiydi..hiçbirşey gelmiyordu aklına...Kendini hatırlamaya zorladıkça dahada sıkıntıya giriyordu, tanıştıkları anı , evlendikleri günü , yıllar sonra yeniden karşılaşmalarını ve yaşadıklarını düşünmeye çalıştı, çalıştıkça olmadı,beyni durmuştu sanki..
-Vapurda karşılaşmışlardı ilk kez, acaba öyle bir an mı yaratsam tekrar diye düşündü ama ya işe yaramazsa ?
-düğünlerinde çekilen kasedimi izletsem diye düşündü ama ya fazla ağır gelirse biranda ?
-Efe ve ikizlerin yanınamı götürsem hemen diye düşündü ama ya ters teperse çocukları birden görmek ?
offff ne yapmalıyım allak bullak oldum diye geçirdi içinden...
bu şekilde düşünmenin yararı olmayacak,eve geldiğinde önce evde vakit geçirmeli,önce eve ısınmalı ve resimlere bakmalı diye düşündü,başka çıkar yol bulamamıştı..
(ertesi sabah)
Efe'yi kaldırıp kahvaltısını ettirdikten sonra okula uğurlamak için hazırladı oğlunu.
Efe : bende sizinle gelmek istiyorum anne,babam beni görünce belki hemen hatırlar, babalar çocuklarını hiç unutmaz dimi annecim,ne olur bende geleyim babamı görmek istiyorum
Sevil : okula gitmen gerekiyor oğlum,akşam gelince nasıl olsa göreceksin babanı
Efe gitmemekte ısrar etsede Sevil onu servise bindirip okula yollar..Esma hanım ve Zerrin hanımda o sırada çıkagelir,birlikte içeriye geçerler.
Esma Hanım: bugün geliyor dimi kızım,dün akşam gittik hastaneye ama odasına almadılar bizi,Doğan kalmak için ısrar etti bizde döndük,gece gözümüze uyku girmedi sabahı zor edip kendimizi buraya attık hemen.
Sevil : evet annecim birazdan bende gideceğim,Soner taburcu oluyor bugün,bakalım nasıl getireceğiz buraya,hiçbirşey hatırlamıyor, gelmemek için tepki vermese bari
Esma : bizde gelelim kızım,belki görünce bişeyler hatırlar
Sevil : bence gelmeseniz daha iyi olur annecim,kalabalık görünce çekinebilir,biz Doğan ile getiririz
Esma : hakılısın kızım kalabalık olunca çekinebilir ama anne yüreği işte dayanamıyor insan
Sevil : biliyorum annecim , nasıl yapacağız bilmiyorum ama Soner iyileşecek merak etme,kendimizi güçlü tutmalıyız ki bu sorunu çabuk aşalım..sen bişeyler bulabildinmi evde Soner'e göstermek için
Esma : pek bişey yok kızım,resimler falan işte ancak onları bulabildim..
Sevil : olsun annecim,onlarda yeterli..neyse ben çıkayım hemen siz ikizlere bakarsınız dimi biz gelene kadar
Esma : sen hiç merak etme kızım ikizlerle biz ilgileniriz
Sevil vedalaştıktan sonra hastaneye gitmek üzere evden ayrılır..
Hastaneye vardığında Doğan beklemektedir.
Sevil : bir gelişme varmı Doğancım
Doğan : hayır sevil aynı, doktorla görüştüm bugün çıkarabiliriz,ben taburcu etmek için gereken işlemleri yaptırdım,doktorla görüşüp çıkarırız birazdan sen neler yaptın
Sevil : ne yapayım,evde ne kadar resim ve hatırlatacak eşya varsa topladım,inşallah işe yarar yoksa ne yapacağımı bilmiyorum
Doğan : üzülme Sevil, bunu da atlatacağız
Sevil : inşallah Doğan inşallah, hadi doktorun yanına gidelim
Doktorun odasının kapısına geldiklerinde doktorda çıkmak üzeredir,Sevil ve Doğan'ı görünce gülümseyerek karşılar,Sevil'in heyecanı ve endişesini gözlerinden okumuştur
Doktor : korkunuzu,endişenizi anlıyorum Sevil hanım ama biliyorsunuzki güçlü görünmeli ve güler yüzlü olmalısınız,unutmayınki sizin sıcak davranışınız çok önemli,şimdi rahatlayın ve eşinize gülümseyerek yaklaşın.Dün akşam eşinizle biraz konuşma fırsatı buldum,eve gitmeye hazır.
Sevil : haklısınız doktor bey (diyerek derin bir nefes alır) hadi gidelim bir an önce
Üçü birlikte Soner'in odasına girer,Sevil'i daha önce gördüğü için şaşırmaz Soner ama Doğan'ı görmediği için dikkatini ona yöneltir tanımak istercesine, daha sonra başını Sevil'den yana çevirerek gülümser,HOŞGELDİN
Soner'in sanki tanımış gibi samimi şekilde söylediği hoşgeldin sözü Sevil'in endişesini azaltmış ve rahatlamasına sebep olmuştur,en azından eve gitmeye karşı koymayacağını bilmektedir artık..
Doğan :(herzamanki şomluğuyla) geçmiş olsun abicim,korkuttun bizi,şimdi nasılsın
Soner : iyiyim ama sizi hatırlamıyorum kusura bakmayın
Doğan : olsun Sonercim,geçici bir durum merak etme herşeyi hatırlayacaksın zamanla, ben senin en yakın arkadaşın ve iş ortağınım
Soner : ben ne iş yapıyorum ki ?
Sevil : sen şimdi bunlarla yorma kendini evimize gidelim,herşey düzelecek hayatım!!
hayatım demiştir Sevil ama tedirgin şekilde,kendisine bir yabancıymış gibi bakan adama hayatım diyerek söze başlamak ne kadar doğruydu bilemiyordu..
Soner kalkıp giyinir,Doğan doktora çıkış işlemlerini yaptırdıklarını ve gidebileceklerini söyler,Doktordan da izin çıkınca odadan çıkarlar,çıkışta Soner sanki içten gelen dürtüyle Sevil'in koluna girer,Sevil onun bu hareketinden sonra ona doğru gülümseyerek bakar kolundan sımsıkı tutar herzaman seninleyim dercesine...
(eve varırlar)
Taksiden inip evin kapısına geldiklerinde Soner biran duraksar,Sevil ve Doğan birbirine bakar acaba bişeymi hatırladı diye ama Soner tekrar hareketlenir.Sevil kapıyı açıpta içeriye girdiklerinde Esma hanım ve Zerrin hanım ayağa kalkar hiçbirşey demeden,ne diyebilirlerki zaten kendilerini tanımayan birine..sadece annenim ben senin oğlum dercesine bakar Esma hanım ama umduğu gibi karşılık alamaz..
Sevil evdekileri tanıştırması gerektiğini bildiği için Soner'i önce annesinin yanına götürür
Sevil : Sonercim,annen...sonra Zerrin hanımıda göstererek benim annem diyebilir sadece ne tepki vereceğini izleyerek
Soner annesine dönerek özür dilerim hatırlamıyorum der sadece..
Esma hanım için evladının kendisini tanımaması çok acı gelir ama yapabileceği birşey yoktur
Esma : önemli değil oğlum yakında herşeyi hatırlayacaksın diyerek sarılır ve öper doyasıya
Soner annesinin sarılıp öpmesine karşı çıkmaz,aksine onun sıcaklığı içini ısıtmış ve rahatlatmıştır..
Daha sonra otururlar ama kimse ne söyleyeceğini konuya nasıl gireceğini bilemediğinden ortamı sessizlik kaplar.Soner etrafına bakınmaya başlar,evin dört biryanına serpiştirilmiş resimler gözüne takılır,bakabilirmiyim der Sevil'e dönerek.Sevil tabiki der gülümsemesiyle..
Soner ayağa kalkıpresimlere bakmaya başlar,sırayla gezinirke resimlerin etrafında birden durur bir resmin karşısında,uzun uzun bakar sanki hatırlamış gibi.Herkes onun bu bakışından heyecanlanmıştır.Karşısında durduğu resim Efe'nin onları zorla yanyana oturtup babasının annesini öptürdüğü resimdir.Soner resmin karşısında gözlerini kapatıp hatırlamaya çalışmaktadır ama birtürlü olmaz.Diğer resimleride gezinir ama hiçbiri canlanmaz gözünün önünde..Sevil'e doğru dönerek özür dilerim hiçbirini hatırlayamıyorum dercesine bakar,Sevil ayağa kalkıp Soner'in yanına gelir
Sevil : zamanla hatırlayacaksın merak etme,hemen hatırlayacağım diye yorma kendini
Soner Sevil'i dinlerken gözü Sevil'in omzunun üstünden görünen karşıdaki sehbanın üzerindeki şeye takılır ve o yöne dikkat kesilir,Sevil de Soner'in neye baktığını merak edip arkasını döner.Sehbanın üzerinde Efe'nin yaptığı anne-baba-çocuk heykeli vardır
Soner heykelin olduğu yere yönelir,heykeli eline alır:
Soner : bunu biliyorum sanki,daha önce görmüş gibiyim,hiç yabancı gelmiyor ama nerde gördüğümü hatırlayamıyorum.
Soner'in böyle demesi iyiye işaretti ve birşeylerin ışığının yandığını anlamıştı Sevil ama üstelemek istemedi o an için.
O sırada kapı çalar,gelen Efe'dir.Soner kapıya doğru bakar elindeki heykelle birlikte...
devam edebilir:))
yetiştirebilirsem birazdan,yetiştiremezsem yarına inşallah dostlar...
10.Mar.2008 17:43:00
10 Mart 2008 Pazartesi 17:49
Davşanca BBO-67
....
Sevil baba oğulun kucaklaşmasını izlerken tutamadı gözyaşlarını,ağlaması hıçkırığa dönüşmesin diye eliyle kapattı ağzını..Tanımamıştı beki oğlunu ama verdiği sıcacık tepki duygudan duyguya sürükledi Sevil'i..
Soner oğlunu iki yanağından öperek ayağa kalkıp Sevil'e döner
Soner : birlike gezmeye çıkalımmı
Sevil önce duraksar teklif karşısında ama mutlu etmiştir Soner'in bu sözü..
Sevil : çıkalım ama nereye gideceğiz
Soner : bilmemki,nereye gidebiliriz
Sevil : sahile inelimmi,biraz yürürüz,yorulunca oturur biyerde çay içeriz
Soner : olur
üçü birlikte çıkarlar evden.Yol boyunca Efe ve Sevil elele yürür,Soner yanlarında hem etrafı seyreder hemde gülümseyen yüzle oğlu ve eşine bakar..yürüyüş boyunca kimse tek kelime etmez,Sevil arada Sonerin etrafı gezerken ne tepkiler vereceğini izler,arada yüzyüze geldiklerinde ikisininde gülümsemeleri eşlik eder bakışmalara..sanki yeni çıkmaya başlamış aşıklar gibidiler.Sevil kocasının koluna girmek ve ona yaslanmak için can atmaktadır ama birtürlü buna cesaret edemez..Efe'nin ben yoruldum demesi sessizliği bozar.Soner karşıdaki bankı göstererk orada oturalım der.Efe ikisinin ortasına oturmuştur,önce annesinin sonrada çekinerek babasının elinden tutar.Deniz ve martılara bakmakla geçer bir müddet.
arkalarından geçen simitçinin haykırışı bozar sessizliği.
Efe : baba simit alalımmı
Sevil : gel Efecim birlkte alalım diyerek elindne tutup kaldırır
onlarla birlikte Sonerde kalkar,birlikte simitçinin yanına gittiklerinde simitçinin Sonere olan dikkatli bakışlarını farkeder Sevil.
Simitçi : ben seni nerden tanıyorum evlat...hımmm evet hatırladım siz şu mutlu aşıklarsınız,hatırlıyormusun geçenlerde 10 tane simit birden almıştın da hepsini martılara atmıştınız,o günkü neşenizi ve mutluluğunuzu kıskanmadım desem yalan olur.
Sevil : epey zaman önceydi o, hafızanız ne kadar kuvvetli
Simitçi : aşkı gözlerinden okunanları asla unutmam ben kızım
Sevil : teşekkür ederim diyerek simitçiye yaklaşır ve hiç sormayın o günden sonra neler oldu, nazar değdi galiba sevgimize,eşim hafızasını yitirdi,bizde bir umut gittiğimiz yerleri gezdiriyoruz birşeyler hatırlarmı diye
Simitçi : vah vah gerçekten nazar değmiş,ama üzülme kızım sizinki gibi bir sevgi hafızada değil kalpte yaşar,herşey düzelir yeterki sen aşkına sahip çık,göreceksin bak nasıl düzelecek sevginle..
Sevil : inşallah dediğiniz gibi olur,tek umudum o zaten..
simitçi hepsine gülümseyerek yanlarından ayrılır ama birkaç adım sonra geriye dönerek Sevil'i yanına çağırır
Simiitçi : bak kızım,ben yaşlıyım pekde kültürlü biri sayılmam ama sonuçta hepimiz aşık olduk ve aşkı nasıl koruyacağımızın formülü bilgimizde değil kalbimizdedir.. birşeyler hatırlamasını sağlamak istiyorsan ikiniz için en özel anı düşün,birlikte geçirdiğiniz en mutlu günü getir gözlerinin önüne..emi benim güzel kızım diyerek Sevil'in cevap vermesini beklemeden yanından ayrılır..Sevil birkaç saniye simitçinin ardından bakıp söylediklerini düşünür ve ellerindeki simitleri martılara atan Soner ve Efe'nin yanına döner ama aklında en mutlu oldukları an hangisiydi düşüncesi vardır.Neydi Soner'in unutamayacağı an?
devam edecek:))
12 Mart 2008 Çarşamba 11:00
Davşanca BBO-68
Evet neydi en mutlu an?
düşündükçe daha da çıkmaza giriyordu Sevil..Tanıştıkları gün ? evlendikleri gün ? ikizlerin haberini aldığı gün ? Efe'nin haberini verdiğinde zaten kavga etmişlerdi bunu düşünmedi bile...
Efe ve Soner martılara simit atarken o ufka dalmış düşünüyordu,hava soğuk değild ama kollarını sanki üşüyormuş gibi bağlamıştı önünde.Soner onu farkettiğinde ceketini çıkarıp Sevil'in omuzlarına koydu.Sevil gülümseyerek teşekkür etti.
Elindeki tüm simidi martıya yedirdikten sonra annesine dönerek
Efe : lunaparka gidelimmi anne
Sevil : sonra gideriz Efecim
Efe : ne olur anne şimdi gidelim,gidebilirmiyiz baba
Sevil : ısrar etme Efecim sonra gideriz,hem babanda yorulmuştur eve dönelim
Soner Efenin yalvaran bakışları karşısında Sevil'e dönerek
Soner : kırmayalım çocuğu
Sevil : peki madem gidelim
lunaparka vardıklarında Efe hemen balerinin yanına koşar,en sevdiği şeydir balerinde dönmek..
Efe : anne binebilirmiyim
Sevil : olmaz oğlum ,biliyorsun ben korkuyorum,sende yalnız binemezsin,Aylin teyzen varken biniyordun ama o şimdi yok.
Efe : bizde babamla bineriz dimi babacım
Sevil : lütfen Efe,biliyorsun baban...diyerek sözünü keser
Soner ısrarına rağmen annesini ikna edemeyince Efe'nin üzüntüsü karşısında tamam binelim der..
Sevil : ama Sonercim
Soner Efenin hüzünlü bakışını gösterir Sevil'e..Sevil kısa bir sessizlikten sonra gidip iki bilet alıp gelir.Soner ve Efe koltuğa otururlar ama Soner huzursuzdur,bindiği şey nasıl birşeydi ?
Hafiften dönmeye başlar balerin,Soner yavaş dönerken bile sımsıkı tutunmuştur önündeki güvenlik demirine.Balerin hızlandıkça Sonerin tutuşu daha sert olur,kendisini iyice sıkar,nefesi daralıyor gibidir.
Sevil Soner'in o halini görünce birden eskiden Soner'in balerinden nekadar korktuğu gelir aklına,aman Allahım nasıl unuttum ben bunu diyerek telaşa kapılır...
Balerin iyice hızlanmıştır,Soner korkusundan koltukta bayılır kalır,bunu farkeden Sevil hemen görevliyi uyarır,görevli balerini durdurmak için hemen düğmeye basar ama tamamen durması 1-2 dakikayı bulur.Durduktan sonra görevli ve Sevil hemen Soner'in yanına koşar,yavaşça Soner'i koltuktan çıkarırlar ve dışarıya alıp yere yatırırlar.Sevil'in eli ayağına dolaşmıştır,Efe de korkmuştur babasına bişey oldu diye..
Ambulans lütfen birisi ambulans çağırsın diye seslenir Sevil titreyen sesiyle..
Görevli merak etmeyin sağlık görevlilerine haber verdik şimdi burda olurlar demeye kalmadan gelmişlerdir bile.
sağlık görevlisine durumu anlattıktan sonra ilk müdehaleyi yaparlar.
sağlık görevlisi : korkacak birşey yok sadece bayılmış,birazdan kendine gelir..
Sevil : eminmisiniz başka birşeyi yok değilmi
Sağlık görevlisi : hayır hanımefendi sadece bayılmış okadar,bakın kendine geliyor bile
Soner gözkapaklarını hafif hafif oynatmaktadır.Gözlerini açtığında....................?
:::::::::::::::::::::::::::::::::
12 Mart 2008 Çarşamba 11:04
Davşanca BBO-69
...
Soner gözkapaklarını hafif hafif oynatmaktadır.Gözlerini açtığında tepesine yığılmış kalabalıklığa göz gezdirdi önce,sonra farkettiği Sevil oldu,Sevil'in iyimisin Sonercim sesi yankılandı kulaklarında
Soner : iyiyim hayatım,ne oldu bana ?
Sonerin hayatım diye hitap etmesi Sevil'i şaşırtmıştı önce ama kendini toparladığında hatırlamaya başladığını farkettiğinde yüzünde gülümsemelerle
Sevil : be be beni hatırlıyormusun (titreyen ve kekeleyen sesiyle)
Soner : neden hatırlamayayım Sevilcim ama ben neden burdayım,ne oldu bana
Sevil : şimdi yorma kendini,herşeyi anlatırım sonra sana
Soner yattığı yerden doğrulup ayağa kalktı Sevil'in desteğiyle..Efe de babasının bacağına yapışıp -iyimisin babacım
Soner : iyiyim evlat merak etme
Sevil Soner'in kollarına atılıp doyasıya öpmek için zor tutuyordu kendini,okadar kalabalkık olmasaydı öpücük yağmuruna boğacaktı kocasını ama ortam müsait değildi:))
Hadi hayatım eve gidelim dinlenmen gerekiyor diyebildi sadece..
Eve vardıklarında Soner kendini kanepeye attı hemen.
Soner : offf başım çok ağrıyor,sanki bütüngün dayak yemiş gibiyim,ne oldu bana böyle hayatım
Sevil : sen bizi hatırlıyorsun dimi Sonercim
Soner : saçmalama Sevil neden hatırlamayayım
Sevil : o yüzden değil hayatım,sana neler olduğunu anlatsam ne diyeceğini şaşırırsın
Soner : alacakaranlık kuşağı gibi konuşma Sevilcim,ne oldu anlatsana
Sevil : biraz dinlen ondan sonra konuşacak çok vaktimiz var, uzan biraz istersen
Soner : iyiyim ben ,sadece başım ağrıyor okadar
Sevil o güne kadar başından geçenleri anlatır,Soner duydukları karşısında ağzı açık kalır,zaman zaman herzamanki muzur sözleriyle karıştırır gene ortalığı..Sevil hepsini anlattıktan sonra
Sevil : ne olmuştu Soner,neden yerde baygın yatıyordun hatırlıyormusun?
Soner kısa bir süre neler olduğunu anımsamaya çalıştı.
Soner : en son restorana gitmiştim,Doğanla konuştum ve çıktım
Sevil : nereye gidiyordun peki
Soner yine kısa bir sessizliğe gömülür,nereye gittiğini hatırladığında gözlerinde bir ışıltı belirir ama Sevil'e söylemez,hatırlamıyorum der sadece
Sevil : tamam hayatım zorlama kendini yavaş yavaş onlarıda hatırlarsın nasıl olsa,kendine geldinya önemli olan bu..
Soner : vayy be neler olmuş benim haberim yok
Sevil : ya sorma neler oldu ama herşey düzeldiya buna şükür
Soner : canım benim,sizi hatırlamayan biri için bukadar zahmet çektin demek,iyiki hayatımdasın Sevilcim,ben sensiz ne yapardım diyerek sarılıp öper Sevil'i..
Sevil Soneeer diyerek Efe'yi gösterir..
kendini toparladıktan sonra Soner ben biyere kadar gidip gelicem diyerek ayağa kalkar.
Sevil : daha iyileşmedin hayatım sonra gidersin,hem sen biyere gittiğin zaman dönmüyorsun diyerek gülümser..
Soner : iyiyim Sevilcim,küçük bi iş sadece hemen döneceğim,hergün yerde baygın bulunacak değilimya,o sadece birkere gelir insanın başına..
Sevil çekinsede başına yeniden bişey gelecek diye Soner'in ısrarına hayır diyemez
Sevil : bende geleyim o zaman
Soner : olmaz Sevilcim,yalnız gitmem lazım
Sevil yalnız gitmem lazım sözüne anlam veremesede üstelemez,nede olsa Soner'e laf anlatmak imkansızdır..peki demekten başka söz bulamaz
Sevil : madem küçük bir iş ve hemen döneceksin tamam ozaman, ama geç kalmak yok ona göre..
Soner tamam hayatım sen hiç merak etme diyerek hızla çıkar evden,Sevil'in tedirgin bakışları eşliğinde..
Sevil çok merak etmiştir nereye gittiğini, nasıl olsa geldiğinde ortaya çıkar nereye gittiği diyerek kendini avutmaya çalışır..
(1 saat sonra)
Sevil mutfakta yemek yapmaya çalışmakta olduğu sırada dışarıdan bir arabanın ısrarlı kornasıyla irkilir,ne oluyor diye kapıyı açıp dışarıya çıktığında güzel bir arabanın kapı önünde durduğunu görür,başında da Soner vardır..
Soner : nasıl hayatım beğendinmi ?
Sevil : bu nerden çıktı Sonercim
Soner : senin için aldım hayatım nerden çıkacak
Sevil : nasıl yani Soner,ne zaman gittin de alıp geldin
Soner Sevil'i yanına çağırır ve elinden tutar,
Soner : hani sormuştunya restorandan çıkınca nereye gidiyordun diye
Sevil : evet sormuştum,sende hatırlamıyorum demiştin
Soner : restorandan çıktığımda bu arabayı almak için galeriye gitmiştim,arabayı aldım galerici satış işlemlerini halledelim gelip arabayı teslim alırsınız dedi,bende tamam deyip ordan çıktım restorana dönmek için ama yolda yürüken arkamdan biri sanki odunla vurmuş gibiydi,kim olduğunu ve neden vurduğunu bilmiyorum,gerisinide hatırlamıyorum zaten,gözümü lunaparkta açtım biliyorsun..Sen nereye gidiyordun deyince aklıma geldi ve hemen gidip arabayı aldım,işte burda..nasıl beğendinmi ?
Sevil : çok güzel Sonercim ama nerden geldi aklına
Soner : hani yatakta kahvaltı ederken sana hediyem başka birşey demiştim hatırıyormusun
Sevil : evet demiştin
Soner : işte bu arabaydı Sevilcim,ama kusura bakma hediyeni biraz geç verdim , malum hafıza kaybı,insan normal olarak hatırlayamıyor(muzur gülümsemeyle)
Sevil : (kocasını öperek) çok güzel Sonercim teşekkür ederim ama pahalı bişeye benziyor ne gerek vardı bu masrafa şimdi
Soner : senin için az bile hayatım, sen benim hayatımın kadınısın..hadi bir tur atalım istermisin
Sevil : ama çocuklar evde yalnız,bişey olmasın
Soner : olmaz hayatım,sadece kısa bir tur atıp geliriz..
Sevil : 5 dakikada döneceğiz ama
Soner : tamam sevilcim merak etme döneceğiz..
Sevil heyecanına yenik düşüp tamam der,arabaya binip giderler..ancaaaakkk unuttuğu birşey vardır ?????
:::::::::::::::::
devam edebilir:))
12 Mart 2008 Çarşamba 17:34
Adsız dedi ki...
Davşanca BBO-70
...
Sevil heyecanına yenik düşüp tamam der,arabaya binip giderler..ancaaaakkk unuttuğu birşey vardır ?????
evet unuttuğu önemli birşey vardır, Sevil'in ehliyeti yoktur.
Sevil : Sonercim arabayı bana almışsın ama benim ehliyetim yokki
Soner : biliyorum hayatım,en kısa zamanda ehliyet sahibi olacaksın,ehliyet kursu için görüştüm bile merak etme sen
Sevil : senden korkulur valla Sonercim,ne zaman yaptın bütün bunları
Soner : hafızamı kaybetmeden hemen önce hayatım
Kısa bir turun ardından hemen eve dönerler,Sevil'in mutluluğunu gözlerinden okumaktadır Soner.Elele girerler eve,sevil hemen mutfağa koşup ocaktaki yemeği kontrol eder,Sonra Soner'e dönerek
Sevil : hayatım çocuklara bakarmısın ne durumdalar,uyuyorlardı ama bi kontrol ediver
Soner : tabi hayatım hemen çıkıyorum,çok uzun zamandır görmüyorum sanki gözlerinmde tütüyorlar
Sevil : tamam Sonercim hadi,Efe de odasındaydı onada seslen insin aşağıya
Soner önce Efe'nin odasına gidip oğluyla hasret giderdikten sonra aşağıya inmesini ister.Sonra ikizlerin yanına gidip bir müddet uyuyan yumurcakları seyreder ve o da aşağıya iner..Sevil o sırada sofrayı hazırlamıştır hep birlikte yemeklerini yerler.Yemekte Soner'in gözleri hep Sevil'de dir,sanki yeni kavuşmuş bir aşık gibi süzer onu yemek boyunca,Sevil ise Soner'in bakışlarıyla utanmış yüzü kızarmıştır..
Soner : bizimkilerin haberi yok değilmi daha iyileştiğimden
Sevil : hayır hayatım henüz söylemedim
Soner :(herzamanki muzur tavrıyla) hadi onlarıda çağıralım ama hemen söyleme iyileştiğimi,biraz işleteyim hepsini
Sevil : olurmu öyle şey Sonercim,hepsi perişan oldu zaten,birde işletirsen hepten yüreklerine inecek.
Soner : yok hayatım fazla uzatmayacağım inan kısacık işleteceğim
Sevil : ama Soner
Soner : valla ya , hadi çağırda gelsinler
Sevil hepsine telefon edip eve çağırır,herkes evde toplanır,Soner iyileştiğini çaktırmaz kimseye..hiçkimse ne diyeceğini bilemediği için sessizlik vardır salonda..Soner ayağa kalkıp
Soner : sizleri tanıyamadığım için hepinizden özür diliyorum, hiçbirşey hatırlamıyorum o yüzden hatırlayana kadar bu evde durmamın bir anlamı yok izninizle ben gidiyorum
Sevil de dahil olmak üzere herkes şaşkınlık içindedir,itiraz etmek isterler ama Soner kararlı bakışlarla etkilemiştir herkesi,lütfen kalkmayın ben çıkarım diyerek kapıya yönelir herkesin şaşkın bakışları altında..kapıyı açıp çıkar ve kapatır ardından..Herkes ne oluyor diye birbirine bakakalmıştır, o şaşkın bakışları çalan kapı zili bozar.Sevil hızla kapıya koşar ve açar, gelen yine Soner'dir.
Soner : şişşt çaktırma izle şimdi
Sevil şaşırmıştır ne diyor bu diye ama peki deyip içeri alır.
Soner salona herkesin karşısına geçip önce bir süzer etrafı ve gülerek BEN GELDİMM...
12 Mart 2008 Çarşamba 17:34
Davşanca BBO-71
Soner salona herkesin karşısına geçip önce bir süzer etrafı ve gülerek BEN GELDİMM...
...........
Soner ben geldim dedikten sonra şaşkın şaşkın biribirlerine bakan ev halkına
Soner : şuan okadar güzel görünüyorsunuzki,gülmemek için zor tutuyorum kendimi
Esma,Zerrin,Halil'in şaşkın bakışlarına Efe de bir tarafta kıs kıs gülmektedir..
Efe dayanamaz ve -babam iyileşti dede
Halil bey Efe'nin sözünden sonra kısa bir süre şaşkınlığını atarak ALLLAAAHHH nidalarıyla yerindne fırlar ve Soner'e sarılır,ardından Esma ve Zerrin'de kalkar
Esma : dur Halilcim birazda bize bırak,oğlumuz iyileşmiş
Hep birlikte otururlar tekrar,Soner Sevil'i de yayına alarak başlarından geçenleri anlatır.
Soner : yaa işte böyle, kırkyıl düşünsem korktuğum birşeyin bana yararı olacağı aklıma gelemezdi.
o akiam çok uzun süre görüşmemişler gibi bol bol sohbet ederler,Soner yine herzamanki gibi küçük dalga geçmelerle kırır geçirir ortamı.
Soner : herşey iyi hoş da , bana kim neden vurdu orasını merak ediyorum,ne paramı almışlar nede başka birşeyi, biriniz kiralık katilmi tuttunuz yoksa diyerek takılır.
Sevil : saçmalama Sonercim,olurmu öyle şey
Soner : şaka yapıyorum hayatım,ama gerçekten merak ediyorum ne olduğunu..
muhabbet uzadıkça uzar,Halil bey bir ara saatine bakıp
Halil bey : ooo vakit geç olmuş hadi kalkalım hanım
Esma : haklısın Halilcim,çocuklarda yorgundur,bak Efe bile biz burdayız diye yatmıyor
Herkes evden ayrıldıktan sonra Soner Efe'yi kucaklayıp,hadi bakalım uyku vakti diyerek odasına yönelir,yatağına yatırdıktan sonra,masal anlatıp uyuyana kadar başında bekler.Efe zaten günün yorgunluğundan çabucak uyur.Soner oğlunu öperek odadan çıkıp aşağıya Sevil'in yanına iner.Sevil mutfakta ortalığı toplamakla meşguldür,Soner sinsice yaklaşır arkasından ve Sevil'e sarılır boynuna öpücükler kondurarak..
Sevil : rahat dur Sonercim,görüyorsunki işim var
Soner : boşver şimdi işi hayatım,yapacak başka işlerimiz var,hiçmi özlemedin beni,bak ne zamandır ben ben değildim.
Sevil : iyileştiğin belli Sonercim,gene eski haline döndüğün apaçık belli oluyor,dur Soner yapmasana,gıdıklanıyorum,bak elimde bıçak var ona göre
Soner : ne yani , ne yapacaksın o bıçakla
Sevil : heran bir kaza çıkabilir hayatım o yüzden
Soner bıçak falan dinlemez, Sevil'e elindekileri bıraktırır zorla,bir hamlede Sevil'i kucağına alıp odaya doğru gider hızla,Sevil'in yavaş şimdi düşeceğiz ısrarlarına rağmen dinlememektedir onu.Odanın kapısını ayağıyla kapatıp Sevil'i yatağın üzerine bırakır.
Sevil : çok yorucu bir gündü Sonercim,hadi uyuyalım
Soner : bu mu yani şimdi söylemen gereken söz,olmaz öyle şey uyumak yok
Sevil : ama hayatım sen yeni iyileştin,yorucu bir gün geçirdik,daha önümüzde çoook zaman var (istemem yan cebime koy misali der,amacı Soner'i çileden çıkarmaktır)
Soner : biliyorsunki hayatım bugünün işini yarına bırakmamak lazım,fani dünya..sen yokmusun Sevilcim, bu nazın beni öldürüyor (elinde çorabın bir tekini sallayarak)
Soner kendini hızla yatağa atar ama Sevil'in inadı inattır,hiç yüz vermez.Soner uzun süre Sevil'i ikna etmeye çabaladıktan sonra tamam öyle olsun diyerek sırtını döner.Sevil Soner'in ısrarı bırakmasına şaşırmıştır,ona doğru döenerek
Sevil : Sonerrrrr
Sonerden ses çıkmaz.Sevil tekrar Soner diye seslenir.
Soner : sizin yüzünüzden hafızamı tekrar kaybettim hanımefendi,siz kimsizniz der somurtarak
Sevil : demek öyle ,nasıl geri getirebiliriz peki hafızanızı geriye
Soner : hiç bilmiyorum hanımefendi,işiniz çok zor,kalıcı olarak gitmiş olabilir
Sevil önce sarılır sonra bir iki küçük öpücük kondurur.-nasıl şimdi birşeyler hatırlıyormusun peki
Soner : hayır
Sevil tamam ozaman hafızan geri geldiğinde haber verirsin diyerek sarılmayı bırakır..
Soner Sevil'in bu tepkisinden sonra bu bir mucize olmalı herşeyi hatırlıyorum, nerde kalmıştık diyerek Sevil'den yana döner.
Sevil : biliyormusun Sonercim
Soner : neyi hayatım
Sevil :Sen bizleri hatırlamazken ve evin içinde bir yabancı gibi duruken içim öyle acıdıki,seni ne kadar çok sevdiğimi daha iyi anladım..
Soner : biliyorum hayatım,beni çok seviyorsun,beni sevmeden duramıyorsun hatta benim için herşeyi yaparsın
Sevil : ne gibi mesela
Soner : mesela şu nazlanmayı kesebilirsin,hadi ama bak ,yoksa sabaha kadar uyutmam seni...
:::::::::::::::
devam edebilir.))
13 Mart 2008 Perşembe 15:26
Davşanca BBO-72
...........
Soner tam Sevil'i ikna etmiş ve nazını kırmışken cep telefonu çalar,Soner oralı bile olmaz ama
Sevil : Sonercim aç istersen önemli birşey olabilir
Soner : boşver hayatım bu saatte ne olabilirki
Sevil : saçmalama hayatım ya ciddi bişeyse
Soner uflayarak telefonu alır,arayanın Doğan olduğunu görünce ne işi var bu saatte diye söylenir.telefonu açar
Soner : ne var abicim bu saatte,kabusmu gördün yoksa
Doğan : önce dinle abicim ya çabuk benim eve gel
Soner : ne oldu abicim söylesene
Doğan : çabuk gel işte ya şimdi kapatıyorum hadi
Doğanın o şekilde konuşup telefonu kapatması Soner'i endişelendirmiştir,daha önce Doğanın yapmadığı şeydir çünkü..Yataktan kalkıp pantolununu giyer hızla
Sevil : ne oldu hayatım ne dedi Doğan
Soner : bilmiyorumki,hemen gel dedi ve kapattı
Sevil : Allah Allah ne oldu acaba,kötü bişey olmasa aramazdı bu saatte seni,bende geleyimmi
Soner : yok hayatım ben gidip bir bakayım diyerek kapıya yönelir
Sevil : Sonerrrr
Soner : efendim Sevilcim
Sevil : istersen gömleğinide giy,böyle sadece pantolonla biraz garip oluyor
Soner : hey Allahım ya,Doğan telaşla gel deyince ne yaptığımı bilemedim..
Soner hızla giyinip yola çıkar..Yol boyunca ulen Doğan gene abidik gubidik bişey için çağırdıysan vay haline diye söylenir..Yolda bir iki ufak kaza tehlikesi atlatmasına rağmen Doğanın evine varır.kapıyı çalar
Doğan: gel abicim gel,ne yapacağımı bilemedim o yüzden seni aradım
Soner : ne oldu söylesene abicim meraklandırmayı bırak
Doğan : dur abicim anlatacağım , az kendime geleyim
Soner : ne adamsın ya Doğan,hem çağırıyorsun hemde bekle diyorsun , hadi anlat artık
Doğan : Tülay
Soner : anlamadım ne Tülay'ı
Doğan : Tülay diyorum abicim hani vardıya
Soner : ne diyorsun Doğan ya,bunun içinmi çağırdın
Doğan : dinlemiyorsunki abicim, Tülay aradı beni,seni aramadan önce..
Soner : ee napalım yani,hem neden aramış seni
Doğan : abicim bi dinle ya lafımı kesme
Soner : tamam tamam ,ne anlatacağını çok merak ediyorum
Doğan : beni aradı, bu gece intihar edeceğim dedi açık açık, nerde olduğunu söylemedi..
Soner : ne diyorsun sen abicim ya, dalga geçmiştir seninle..
Doğan : ciddiyim ya, sesi çok kötü geliyordu,onu terketmenden sonra bunalıma girmiş iyice,çılgınca konuşuyordu telefonda,ne dediysem dinlemedi beni,konuşup kapattı telefonu.
Soner : yok abicim ya daha neler, kesin dalga geçmiştir seninle, hem madem intihar edecekmiş niye beni değilde seni arıyor
Doğan : ben nerden bileyim abicim,sormayada fırsat olmadı zaten,dedimya konuştu konuştu sonra intihar edeceğim deyip kapattı telefonu..dediğini yapmasın sakın !!
Soner : valla Tülay'ın ne yapacağı belli olmaz biliyorsun,az çektirmedi zamanında bizede, ama intihar bu abicim ..yok yok yapmaz öyle şey,kesin onun yanına gideyim diye öyle demiştir
Doğan : evine gitsekmi acaba kontrol etmek için
Soner : ben gitmem onun evine falan,hele bu saatte Sevil'i evde merakta bırakıp..
Doğan : Sevil'e haber versen durumu, abicim ya yaparsa dediğini bizde sorumlu olmazmıyız,ben vicdan azabı çekmek istemiyorum.
Soner : offf abicim ya ne diyeceğimi şaşırdım, ne zaman rahat uyuyabileceğiz biz, gecenin biryarısı bile sorun çıkıyor ya.beni de endişelendirdin şimdi, hiç sevmiyorum onu ama dediğin gibi ya yaparsa , sonuçta insan hayatı..Sevil'i arasak ne diyeceğiz,inanacakmı bakalım
Doğan : neden inanmasın abicim, ben arar anlatırım durumu,seninle birlikte gideceğimizi falan , olurmu..
Soner : yok ben arayayım,benim ağzımdan duyması daha doğru olur..
Soner telefonunu çıkararak Sevil'i arar...
:::::::::::
devam edebilir:))
13 Mart 2008 Perşembe 15:28
Adsız dedi ki...
hadi bekliyoruz...
13 Mart 2008 Perşembe 15:59
Adsız dedi ki...
Davşanca BBO-73
.....
Soner : yok ben arayayım,benim ağzımdan duyması daha doğru olur..
Soner telefonunu çıkararak Sevil'i arar..Sevil Soner'in aradığını gördüğünde telaşla açar telefonu.
Sevil : ne olmuş hayatım,kötü bişey yok değilmi
Soner : hiç sorma Sevilcim,şimdi söyleyeceklerimi duyunca ne tepki vereceğini bilmiyorum
Sevil : heyecanladırma beni Soner ne oldu söylesene
Soner : nasıl başlasam bilmiyorum, Tülay
Sevil : ne Tülay'ı Soner , ne diyorsun sen
Soner : Tülay diyorum hayatım, Doğan'ı aramış, bunalımamı girmiş ne, intihar edeceğim deyip telefonu kapatmış.Doğan bi gidip bakalım saçma bişeyler yapmasın diyor,bende çekindim yine bir oyun oynuyordur diye..
Sevil : eminmisin Sonercim,Doğan iyi duymuşmu ne dediğini
Soner : evet hayatım,Doğan'ın anlattığı bu,şimdi yanımda telaştan eli ayağına dolanmış durumda volta atıyor evin içinde,bende gidip gitmemek arasında tereddütte kaldım, sana bi sorayım dedim, ne yapmalıyım sence
Sevil : Doğan bu saatte şaka yapaak değilya Sonercim,duyduklarından eminse gidip bi bakın, ne kadar sevmesekte Tülay'ı böyle birşey yapmasını istemeyiz,ama dikkatli olun banada haber verin vardığınızda,dur ya hatta bende geleyim
Soner : saat geç,çocuklarda yalnız kalacak Sevilcim,biz gidip bi bakalım madem, oraya vardığımızda ararım ben seni olurmu
Sevil : haklısın hayatım,siz gidin, ama beni merakta bırakmayın
Tamam diyerek kapatır telefonu Soner, Doğan'a hadi gidelim bakalım şuna der...Birlikte çıkarlar evden,Soner yol boyunca ne bu Tülay'dan çektiğim diye söylenir durur ve gaza yüklenir, Doğan çok hızlı gidiyorsun abicim ya yavaşla biraz,şimdi kaza yapacağız diye uyarsada Soner dellenmiştir bikere Doğan'ın ne dediğini bile duymaz...
devam edebilir:)
13 Mart 2008 Perşembe 16:51
Davşanca BBO-74
.......
Doğan çok hızlı gidiyorsun abicim ya yavaşla biraz,şimdi kaza yapacağız diye uyarsada Soner dellenmiştir bikere Doğan'ın ne dediğini bile duymaz...
Soner bir yandan söylenip durmakta bir yandan da gaza yüklendikçe yüklenmektedir.Doğan iyice korkmaya başlamıştır Soner'in hızlı gitmesinden,Soner'e yavaşlaması için hem bağırmaktadır hemde koltuğa sımsıkı yapışmıştır.Keskin virajları son sürat geçen Soner ileride bekleyen trafik ekiplerini bile farketmeden yanlarından o hızla geçer gider.Ekipte hemen onların peşine takılır haliyle,Soner trafik polislerinin kendilerini takip ettiğini bile algılamamıştır hala, öyle konsantre olmuşturki Tülay'a kızgınlığyla,sadece önüne bakmaktadır.Doğan polisin peşlerine düştüğünü farkettiğinde yavaşlaması için Soner'i uyarır,Soner den ses gelmeyince kolundan dürter
Doğan : yavaşla abicim ya,bak polis peşimizde
Soner Doğanın kendisini sarsmasıyla kendine gelir
Soner : ne diyorsun abicim ya ,yetişmeye çalışıyorum işte
Doğan : onu demiyorum abicim,bak peşimizde polis var
Soner aynadan geriye baktğında
Soner : haddiii nerden çıktı şimdi bunlar
Doğan : okadar hızlı gidersen olacağı bu abicim,şimdi yavaşlada kenara çek,daha fazla başımızı belaya sokmayalım,olanları anlatırız polise
Soner : tamam abicim tamam çekiyorum.
Soner yavaşlar ve kenara çekip durur.Poliste hemen arkalarında durur,araçtan inen polis onlara doğru yaklaşır yavaş yavaş,bir eli silahındadır.Yanlarına geldiğinde camı tıklatır açması için,Soner camı açarak
Soner : buyrun memur bey,hızlı gittiğimizin farkındayız ancak
Polis : hız limitinin üç katıyla gidiyordunuz beyfendi,lütfen ehliyetinizi ve ruhsatınızı verip araçtan inermisiniz
Soner : memur bey acelemiz var ,durum sandığınız gibi değil,bakın anlatayım
Polis : lütfen araçtan inin, alkol muayenesi yapamamız gerekiyor
Soner : bakın memur bey biyere yetişmemiz gerekiyor,geç kalırsak birinin hayatı tehlikeye girecek,isterseniz sizde bizimle gelin,ceza yazacaksanız bile oraya yetiştikten sonra yazarsınız
Polis : anlamadım,nasıl yani,kimin hayatı tehlikede
Soner : bakın memur bey,bir arkadaşımız yanımdaki arkadaşa telefon edip intihar edeceğini söylemiş ona yetişmeye çalışıyoruz,lütfen geç kalmadan gidelim
Polis : bu yeni bir numaramı yoksa cezadan kaçmak için
Soner : olurmu memur bey,diyorumya sizde bizimle gelin,doğrumu yanlışmı görürsünüz..
Polis :(kısa bir müddet düşündükten sonra) buyrun o zaman ekip otosuna birlikte gidelim,aracınızı iyice sağa çekip kilitleyin,dönüşte alırsınız,ama yalan söylüyorsanız eğer başınız büyük belada bilginiz olsun.
Soner : tamam memur bey ama ya çalınırsa
Polis ekip otosundaki diğer polisi yanına çağırarak orada beklemesini söyler ve Soner ile Doğan ile birlikte polis otosuna binerek yola koyulurlar.Polis yavaş gitmektedir.
Soner : lütfen memur bey durum acil,daha hızlı gidemezmiyiz,geç kalırsak biri canına kıyacak..
Polis Soner'in kararlı konuşmasından etkilenir ve durum gerçekten acil galiba diyerek sirenleride çalıştırarak gaza basar..
Tülay'ın evine vardıklarında kapıyı polis çalar ama açan olmaz,içeriden müzik sesi gelmesine rağmen kapıyı açan olmayınca
Soner : kapıyı kıralım
Polis : çelik kapıyı nasıl kırmayı düşünüyorsunuz beyfendi
Soner : ne bilim ben,ne yapcaz peki
Polis hemen merkeze telsizle haber verip durumu bildirir,çilingir ve ambulans ister olay yerine acil olarak...
Polis,Soner ve Doğan kapı önünde telaşlı bekleyişini yarım saat kadar sürdürür,yarım saat sonra 2 polisle birlikte bir çilingir gelir,gelen polisler ambulansa haber verildiğini yakında burada olacağını söyler.Çilingir kapıyı açtıktan sonra hepsi hızla içeriye girer.Salona baktıklarında Tülay'ın koltukta baygın halde olduğunu görürler,sarsıp kendine getirmeye çalışsalarda işe yaramaz,polis telsizle ambulansın nerede kaldığını sorar telaşla,birkaç dakikaya kadar orada olacağını söyleselerde,ya geç kalırsak korkusu kaplar hepsini..polislerden birine dışarıda ambulansı beklemesini söyler,onlarda Tülayı kendine getirebilmek için çabalar ama nafile..Aradan geçen 5 dakika saatler gibi gelmiştir hepsine, dışarıda bekleyen polis ambulans gelince hemen içeriye götürür onları, ilk müdehaleyi yapıp hemen sedyeye koyarlar ve ambulansa bindirirler,Soner Doğan ve birlikte geldikleri polis ile beraber ekip arabasıyla ambulansı takip ederler..hızla hastaneye doğru yola koyulurlar..En yakın hastanenin kapısından içeriye girdiklerinde hemen acile alırlar,polis doktorlara durumu anlatır...yavaşta olsa hala nabzı atmaktadır,derhal midesi yıkanır ancak hala kendinde değildir..
Soner Sevil'i arayarak durumu anlatır,polislerle birlikte olduğu için ifade verme falan gece gelemeyeceğini söyler..
Tülay midesi yıkanıp müşehade için odaya alındıktan sonra polis Soner ve Doğan'ı ifadesini almak için hastanede polislerin durduğu bölüme götürür..Doğan ve Soner tüm detaylarıyla herşeyi anlatır ve ifadelerini imzalar..evlerine gidip gidemeyeceklerini sorduklarında hayır cevabını alırlar....
::::::::::::::::::::::
devam edecek ama hayırlısıyla yarına inşallah...
13 Mart 2008 Perşembe 18:19
Davşanca BBO-75
....
Polisin gidemezsiniz sözüne Soner itiraz eder,
Soner : evden apar topar çıktım zaten,eşim evde merakla haber bekliyor,neden gidemiyoruz ki ? bizimi sorumlu tutuyorsunuz yoksa ?
Polis : sakin olun beyfendi,sizi sorumlu tuttuğumuz falan yok,sadece gerekli işlemlerin hepsini tamamlamadık,bitirelim gidebileceksiniz,fazla birşey kalmadı zaten ama hanımefendinin yanında kim bekleyecek ? hem arkadaşımız diyorsunuz hemde hastanede öylece bırakıp gideceksiniz.
Soner : evet arkadaşımız ama
Polis : aması ne ?
Soner : benim aram onunla pek iyi değil,iyi anlaşamaıyoruz yani..
Doğan araya girerek tamam memur bey ben beklerim Soner sen gidebilirsin der.Yarım saatlik bir süre sonunda yapılması gereken herşey bittikten sonra Soner Doğan'a teşekkürler abicim,ben artık gideyim,Sevil ölmüştür meraktan,sen bişey olursa beni ararsın diyerek hastaneden ayrılıp eve döner...
Eve girdiğinde Sevil salonda beklemektedir.Telaşla kalkar yerinden ve Soner'e önce sarılır,Soner Sevil'in korkuyla çarpan kalbini hissetmiştir
Soner : sakin ol hayatım,Doğan'ın dedikleri doğruymuş,Tülay'ı hastaneye yatırdık,midesini falan yıkadılar,kendinde değildi ben çıkarken,Doğan hastanede refakatçi olarak kaldı,bir sürü prosedür işte,o yüzden geç kaldım biraz.
Sevil : durumu nasıl peki ,iyileşecekmişmi ?
Soner : doktorlar iyileşeceğini söyledi hayatım merak etme
Sevil : çok şükür zamanında yetişmişsiniz
Soner : evet hayatım öyle, yolda neler oldu bir bilsen, yetişebilmek için hızlı gidiyordum polis takıldı peşimize,onu duruma inandırabilmek için epey uğraştık,Allahtan inandı ve bizi oraya kadar götürdü ve birlikte hastaneye kaldırdık..
Birbirlerine sarılıp bir müddet sessizce otururlar salonda,daha sonra yatmak için odaya çıkarlar ama ikisinide uyku tutmaz,Soner tepişip durmaktadır bir o yana bir bu yana,Soner'in huzursuzluğunun farkında olan Sevil ne diyeceğini bilemediği için sadece ona sarılmakla yetinmiştir.
Soner : ya kötü bişey olsaydı, tamam hiç sevmiyor ve yüzünü bile görmek istemiyorum onun ama ya ölseydi benim yüzümden
Sevil : öyle kötü düşünme hayatım,bak doktorlar iyileşeceğini söylemişler işte
Soner : haklısın Sevilcim ama ..neyse düzelir inşallah
Sevil : düzelir hayatım endişelenme,hadi uyumaya çalışalım biraz,nasıl yapacaksak artık.
Aradan 2 saat geçmemiştir,Soner ve Sevil yarı uykulu yarı uyanık haldeyken Soner'in çalan telefonuyla irkilirler,Soner telaşla fırlar yattığı yerden,hemen telefonuna sarılır,arayanın Doğan olduğunu görünce yüzündeki endişeli hali Sevil de farkeder
Sevil : ne oldu hayatım, kim arıyor
Soner : Doğan arıyor sevilcim
Sevil : eee açsana ne bekliyorsun
Soner : efendim abicim kötü bişeymi oldu ?
Doğan'ın sesi telaşlıdır,kelimeleri bile telaşı yüzünden yarım yamalak söyler,sesindeki ağlamaklı hali sezen Soner
Soner : konuşsana abicim ne oldu
Doğan : abicim çok kötü bişey oldu
Soner : söylesene abicim ya deli etme adamı
Doğan : Tülay abicim,Tülay öldü !!!
Soner Tülay öldü sözünden sonra elindeki etelefonu düşürür,bakışları karşı duvara sabitlenmiş haldedir.
Sevil Soner'i o halde görünce önce korkuyla yutkunur.
Sevil : ne oldu Sonercim
Sonerden cevap alamayınca kolundan tutup sarsar- Sonerrrrrr
Soner sarsılmayla kendine gelince Sevil'e döner,Soner'in gözlerindeki korku ifadesini görmemek mümkün değildir..
Sevil : ne oldu hayatım söylesene,ne bu halin, korkutuyorsun beni
Soner : Tülay ölmüş
Sevil : neeee, ne diyorsun sen
Soner : evet Tülay ölmüş,arayan Doğan'dı..
:::::::::::::
devam edebilir:))
14 Mart 2008 Cuma 14:24
Davşanca BBO-76
....
Gecenin sabaha kavuşmasına az bir süre gelen bu acı haberle sarsılan Soner söyleyecek hiçbir söz bulamaz yanında duyduğu haberle şok yaşayan eşine,sadece boş boş bakmaktadır karşıya.Sevil ne demeliydi ne yapmalıydı,sanki tüm düşünme yeteneğini kaybetmiş haldeydi, tek yapabildiği yaşlı gözlerle sarılmak oldu kocasına,belki bir teselli olur diye..
Soner uzun bir süre öylece bakakalmış daha sonra elleriyle yüzünü ovuşturduktan sonra -benim yüzümden diyebilmişti sadece.
Sevil kocasının kendisini suçlamasına üzülmüş olsada bunun onun hatası olmadığını nasıl anlatabilirdi onu bilmiyordu.
Sevil : senin hatan değil hayatım,nerden bilebilirdin böyle birşey olacağını, hem onu yüzüstü bırakıp gitmedinki,kendi hataları sebebiyle kaybetti herşeyi
Soner : öylemi sence, ama ben olmasaydım böyle olmayacaktı
Sevil : lütfen böyle düşünme hayatım, bak bende zamannında çok acı çektim ama onun yaptığı gibi bir hata yapmadım,demekki o hep yanlış tarafından bakmış herşeye, onun yanlışı senin hatam olmazki
Soner : haklısın hayatım ama ne bileyim,ne düşüneceğimi şaşırdım
Sevil : anlıyorum seni ama böyle kendi hatanmış gibi düşünmen hem yanlış hem de kendini harap etmeni gerektirmiyor..tamam çok kötü bir olay ama kendini suçlama lütfen, ne yapabilirdinki engellemek için
Soner : evet hiçbirşey yapamazdım, onu tamamiyle silmiştim çünkü hayatımdan
Sevil : üzüldüğünü biliyorum hayatım ama mantıklı düşün lütfen,ne sen ne de bir başkası onun öyle birşey yapmasını engelleyemezdi,kafasına koymuş birkere..hem sen onun için elinden geleni yaptın,haberi aldığın anda yardıma koştun ama olmadı kurtulamadı,sevmediğin halde birinin yardımına koştuğun için vicdanın rahat olmalı,kendi hatan olarak düşünmen değil.
Soner : haklısın hayatım...diyerek Sevil'e sarılır sımsıkı.Sen olmasan ben ne yapardım Sevilcim, ben senin gibi güzel kalpli birisini hakedecek ne yaptım.
Sevil o hüzün dolu ortamda elinden geldiğince gülümsemeye çalışarak yaslar başını sevdiği adamın göğsüne..-seni çok seviyorum diyebilir sadece..
Soner : bende seni hayatım, bende seni çok seviyorum...hastaneye gitmelimiyim şimdi acaba,Doğan halledermi yakınlarına haber vermeyi
Sevil : önce Doğan'ı bir ara istersen,o da perişan olmuştur üzüntüden,biliyorsun böyle olaylardan çabuk etkilenen bir yapıya sahip, gerekiyorsa sende gidersin hastaneye
Soner Doğanı arar,Doğanın sesinden perişan oldu zaten bellidir
Soner : Doğancım benimde gelmemi istermisin, Tülay'ın ölüm haberini nasıl vereceğiz yakınlarına,sen tanıyormusun birini
Doğan : sende gel abicim,beni yalnız bırakma burda,ben bir yakınını falan tanımıyorum ama polisler araştırma yapmaya başladı,onlar halleder herşeyi, hem bana neden soruyorsun yakınını, sen benden daha yakındın ona sen bilmiyormusun
Soner : ben nerden bileyim abicim ya, hiç sormadımki
Doğan : iyi halt ettin abicim
Soner : dur doğan saçmalamaya başlama hemen,üzüntüden ne dediğini bilmiyorsun, tamam ben birazdan geliyorum oraya ayrılma biyere.
Doğan : nereye ayrılacağım abicim ya hayretbişeysin, hadi çabuk ol bekliyorum diyerek telefonu kapatır..
Soner : Sevilcim Doğan iyice şaşırmış ne yapacağını bende gideyimde saçma sapan bişeyler yapmasın, bir yakınını bulupta cenazeyi teslim edelim bari, onlar ilgilensin..
Sevil : tamam Sonercim, hızlı sürme arabayı bu haldeyken,seninde başına bişey gelmesin
Soner : tamam canım sen merak etme..
Teşekkür ederim hayatımda olduğun ve desteğin için diyerek öpüp yataktan kalkar,üzerini değiştirip çıkar..Sevil ardından öylece bakakalır, tek düşündüğü son zamanlarda başlarına gelen üzücü olaylardır, Soner'in hafıza kaybı,Tülay'ın intiharı ve ölümü..neler oluyor,neden herşey üstüste geliyor diye düşünür ama hiçbir açıklama bulamaz..
(bir bilse benim yüzümden olduğunu hehehe )
Yataktan kalkıp ikizlerin beşiğinin yanına gidip uyumalarını izler sabaha dek..
Soner hastaneye varmış hemen Doğan'ı bulmuştur.
Soner : varmı bir gelişme, buldularmı bir yakınını
Doğan : evet abicim bulmuşlar,haber vermişler buraya geliyorlarmış
Soner : iyi, kimmiş peki
Doğan : anne ve babası
Soner : hadi ya
Doğan : neden hadi ya
Soner : yok bişey abicim,onlar gelince eski arkadaşı olduğumu falan söyleme sakın, normal arkadaş olarak bilsinler beni, zaten yeteri kadar üzüldüm benim yüzümden oldu diye,birde onlar benim yüzümden oldu diye düşünürse bukadarını kaldıramam.
Doğan : saçmalama abicim ya neden söyleyeyim öyle bişey
Soner : Doğan sen ifadende ne söyledin polise, Tülay'ın benim yüzümden intihara kalkıştığını falan söylemedin dimi ?
::::::::::::::::::::::
devam edecek ama nasipse yarına artık..
14.Mar.2008 17:58:00
14 Mart 2008 Cuma 18:04
Davşanca BBO-77
......
Soner : Doğan sen ifadende ne söyledin polise, Tülay'ın benim yüzümden intihara kalkıştığını falan söylemedin dimi ?
Doğan : saçmalama abicim ya neden öyle bişey söyleyeyim,hem ikimizde aynı yerde değilmiydik sende duydun benim ne anlattığımı.
Soner : evet ya aynı yerdeydik, kafamı kaldı be abicim kusura bakma,seni suçladığım falan yok.
Doğan : ya Soner, Tülay ile bir ara nişanlanyordunuz,davetiyeler bile basılmıştı,şimdi anne ve babası geldiğinde senin Soner olduğunu duyduklarında anlamayacaklarmı sanki
Soner : doğru söylüyorsun , beni görmemeleri lazım,sen karşılarmısın onları kardeşim,ben gidsem sorun olmaz dimi
Doğan : yalnız becerebilirmiyim acaba
Soner : ailesine olanı anlatıp gideceksin sadece abicim ya, nesini beceremeyeceksin,ama benim ismimi söyleme onlara
Doğan : tamam abicim ya kaç bakalım sen,yıktın bütün işi benim üzerime
Soner : biliyorsun ama durumu
Doğan : tamam tamam git bakalım..
Soner hastaneden ayrılıp eve doğru yola çıkar..Sevil evde ikizlerin altını temizlemiş karınlarını doyurmuş,salona indirip arabaya oturmuş ve Efe'yide kaldırıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmiştir, Efe annesi yemek hazırlarken kardeşleri ile oynamakta,kendinceonları güldürmeye çalışmaktadır.
Kapı çalar ,Sevil Efe'ye kapıyı açmasını söyler, Efe kalkıp kapıyı açtığında karşısında babasını görünce kucağına zıplayıp ona sarılır.
Soner : günaydın benim aslan oğlum,ne yapıyorsun bakalım
Efe : karedeşlerimle oynuyorum baba ama öylece bakıyorlar sadece,oyun oynamaktan hiç anlamıyorlar
Soner : onlar daha çok küçük Efe'cim,biraz daha büyüsünler bak nasıl koşacaklar peşinden...annen nerde
Efe : mutfakta babacım,yemek hazırlıyor
Soner Efe'yi öpüp kucağından indirir ve ikizlerin yanına yollar terar,Sevil'in yanına gider.
Soner : kolay gelsin hayatım,yardım lazımmı
Sevil : yok Sonercim sağol,nerdeyse hazır herşey, sen neler yaptın
Soner : hastaneye gittim,anne ve babasına haber vermişler,bende onlara görünmemek için herşeyi Doğan'a bırakıp geldim
Sevil : anlamadım neden görünmemek için
Soner : biliyorsun Sevilcim,bir ara nişanlanmak üzereydim,davetiyeler bile basılmıştı, şimdi benim Soner olduğumu duyunca beni suçlayacaklar diye yani
Sevil (:bir süre düşünür) haklısın hayatım,sorun çıkabilirdi,iyi yapmışsın,Doğan tek başına kaldı yani orda
Soner : evet yalnız,anne ve babasına haber verip çıkacak zaten..iyimi ettim kötümü bilmiyorum hiç ,kafam iyice karıştı ya
Sevil : bunları düşünmeyi bırak artık Sonercim,böyle olması gerekiyormuş oldu,önüne geçemeyeceğimiz şeyler için kendimizi suçlamamız hata olur, hayat devam ediyor.
Soner : haklısın hayatım,bazı şeyler bizim elimize olmadan gelişiyor öüne geçemiyoruz...diyerek Sevil'i öper ve tabakları masaya dizmek için hareketlenir..
İki adımlık mesafede bile tabakları masaya koymadan ikisini elinden düşürüp kırar.Ege sesin geldiği yöne bakıp önce korkmuş gibi bakar ama sonradan gülmeye başlar
Efe : baba bak sana gülüyor
Soner : sana öyle gelmiştir evlat,o daha gülmesini bilmiyor
Efe: valla baba baksana
Soner başını çevirip onlara doğru baktığında Ege nin güldüğünü görünce önce şaşırır sonra Sevil'e işaret ederek - hakikkaten gülüyor ya Sevil.
Seville birlikte onların yanına giderler.
Soner : bak sen kerataya babsının sakarlığına gülüyor
Sevil : çocukları güldüreceğim diye evdeki bütün tabakları kırmayacaksın dimi hayatım
Soner : fena fikir değil aslında Sevilcim
Sevil :Sonerrrrr,şakanın sırası değil
Soner : tamam tamam kızma hemen ,şaka yapıyorum işte
Sevil : sen bütün tabakları kırmadan ben sofrayı hazırlayayım,sende çocuklarla kal.
Soner Efe'yi kucağına alıp oynamaya başlar ama çocuk nasıl oynatılır bilmediği için saçma saçma hareketler yaparak onları eğlendirmeye çalışır.Sevil Soner'in çocuklarla ilgilenmeyi bilmediğini görünce seslenir
Sevil : Sonercim çocuk eğitimi ile ilgili birkaç kitap okusan fena olmaz
Soner : çocuk eğitiminin kitabı olur Sevilcim,hem o kitapları yazanlar kaç tane çocuk büyütmüş çok merak ediyorum doğrusu
Sevil : öyle deme hayatım, onlar bu işin eğitimini almış insanlar,senden daha iyi anladıkları kesin,baksana ne yapacağını bile bilmiyorsun
Soner : aşkolsun hayatım ya, beni cahil yaptın çıktın,tamam çocuk yetiştirmeyi yeni öğreniyor olabilirim ama okadarda cahil değilim
Sevil : cahilsin demiyorum Sonercim,sadece işi kuralına göre yapmak sencede doğru değilmi,hem daha çabuk öğrenirsin herşeyi
Soner : ooff tamam sevil,sen nasıl diyorsan öyle olsun..
Sonerin hareketlerine Efe gülmeye başlar,Ege de pnlara eşlik eder..Efe ve Ege'nin gülmesini gören Soner
Soner : gördünmü bak hayatım bu işi bilmiyorum ama çocuklar bana gülmekten kendilerini alamıyor
Sevil : halin okadar komikki hayatım kim olsa güler
Soner : sen öyle san Sevilcim, ama Eda varya aynı sen
Sevil : nasıl yani aynı ben
Soner : baksana bakışları nasıl ciddi,hiç gülmüyor,tıpkı sen yani
Sevil : annesi gibi ciddi ve hanım hanımcık bir kız olacak işte fenamı hayatım
Soner : tabi tabi, sen şuna inatçı olacak desene
Sevil : çocukların önünde başlamayalım istersen Sonercim,ne dersin..
Soner : bak gördünmü,söyleyince kızıyorsun hemen...
Sevil : lütfen Soner, hadi kahvaltı hazır gelin bakalım, Efe ellerini yıkadın dimi oğlum,Soner sende ikizlerin arabasını buraya getirirmisin....
::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir:)
15 Mart 2008 Cumartesi 14:19
Davşanca BBO-78
...........
Yorucu ve üzüntülü geçen bir gecenin ardından ailecek kahvaltı yaptıktan sonra Soner masayı toplamak için kalkar ama
Sevil : tamam hayatım ben toplarım sen çocuklarla oyna,onları güldürmeyi başarıyorsun
Soner : hafiften dalga geçer gibi bir ifade sezinledim Sevilcim..
Sevil : olurmu hiç öyle şey hayatım neden dalga geçeyim,güldürdüğün yalanmı yani
Soner : peki hayatım sen öyle diyorsan..
Soner çocukları alıp salona geçer ve yapabildiğince oynamaya çalışır.Bir müddet sonra yorulup çocukları Efe'ye bırakıp televizyonu açar,ne var ne yok diye kanalları zaplarken haber kanallarından birinde düşen bir uçakla ilgili haberde takılı kalır.Kazadan kurtulan olmamıştır,spiker ölenlerden kimliği tespit edilenleri saymaktadır.Soner genemi düşen uçak diye söylenir kendi kendine,Sevil Soner'in söylenmesini işitmiş ama ne dediğini anlayamamıştır
Sevil . ne oldu hayatım,ne söyleniyorsun kendi kendine
Soner : sorma Sevilcim ya , uçak düşmüş yine
Sevil : ciddimisin,nerde olmuş kaza
Soner Türkiyede olmuş hayatım,Amerika'dan gelen bir uçak
Sevil : üzüldüm şimdi ya,Allah sabır versin ailelerine, çok ölen varmıymış
Soner : 75 kişi dedi spiker en son,şimdide kimliği belirlenenleri sayıyorlar.
Soner pür dikkat ölenlerin ismini dinlemektedir,Ceyhun'un ismini duyunca önce o değildir diye düşünür ama içine kurt düşer yinede
Soner : Sevilcim
Sevil : efendim Soner
Soner : bu kılkuyruk nerdeydi
Sevil : ne oldu Soner ,nerden aklına geldi şimdi o
Soner : sen söyle ya nerdeydi o
Sevil : en son Amerikaya gidiyorum demişti,biliyorsun sende,birdaha haber almadım zaten,amann boşver bizi ilgilendirmiyor hayatım
Soner : Amerikada olduğuna eminmisin
Sevil : dedimya hayatım en son oraya gitmişti
Soner : Sevil
Sevil : ay ne var Soner,söylesene
Soner : hayatım bişey dicem ama
Sevil : gene ne diyeceksin Soner
Soner : az gesene buraya hayatım
Sevil : işim var Soner görüyorsun
Soner : boşver şimdi işi,gel sen
Sevil : off Soner ne var,ne diyeceksin bakalım
Sevil işini bırakıp Soner'in yanına gider, Soner Sevil'i elinden tutup koltuğa oturtup televizyonu işaret eder...
:::::::::::::::::::
devam edebilir:)
15 Mart 2008 Cumartesi 17:21
Sevil ise şaşkın ve şok halinde Ege diyerek olduğu yerde donup kalmıştır...
Yaşadığı şokun etkisiyle sağına soluna bakınan Sevil ne yapacağını şaşırmıştır, aklına Soner gelir ve hemen cep telofonuna sarılıp onu arar
Soner telefonu açtığında efendim bile diyemeden Sevil'in korku dolu telaşlı sesiyle karşılaşır
Sevil : So so Soner, çok kötü bişey oldu hemen bizi bıraktığın yere gel , çok çabuk
Soner : sakin ol hayatım ne oldu söylesene
Sevil : Ege yok
Soner : nası yani Sevilcim, Ege neden yok
Sevil : şimdi anlatamam hayatım çabuk gel
Soner : tamam hemen geliyorum siz olduğunuz yerde durun
Soner Doğan'a Sevilin aceleyle onu çağırdığı söyleyip çıkar..
Sevil ne yapacağını ne düşüneceğini şaşırmış halde olduğu yerde kalmıştır..polis, polise haber vermeliyim hemen..
Hemen polisi arayıp olayı anlatır ve gelmelerini ister..bir müddet Sonra zaten uzakta olmayan Soner gelir..
Sevil o gelir gelmez hemen kollarına atılıp ağlamaya başlar
Sevil : Ege yok hayatım (titreyen bir sesle)
Soner , Sevil'in sözleriyle telaşa kapılıp önce arabaya bakar ve neler olduğunu sorar, Sevil kendini toparlabildiğince anlatır herşeyi.
Sevil : Efe'yi yerden akldırmak için 1 dk ayrıldım geri döndüğümde arabada yoktu Soner, ne oldu anlamadım
Soner hemen polise haber verelim dediğinde Sevil ben çoktan haber verdim nerdeyse burda olurlar diye cevaplar..
ikiside şaşkın halde oldukları gibi kalmışlardır, ne düşüneceklerini ne yapacakları bilemez haldeyken polis gelir.
Sevil herşeyi anlatır ve ne olur bulun bebeğimi diye yalvarır yaşlı gözleriyle..okadar korku içindedirki Sevil,Sonerin koluna sımsıkı yapışmıştır ,olduğu yere yığılıp kalmamak için.Soner nekadar dirayetli görünmeye çalışsa da en az Sevil kadar endişelidir.
Polis ile birlikte karakola gidip ifade verirler..Polis tamam biz gerekeni yaparız, haber aldığımızda siz bilgi veririz diyerek eve yollar onları..
Sevil ve Soner eve vardıklarında, korkuyla ne yapacaklarını kimden yardım isteyeceklerini bilemeden beklemeye çalışırlar, tek umutları polisten gelecek müjdeli bir haberdir.İkiside kimin neden böyle birşey yapacağını düşünmeye çalışsada akıllarına hiçbirşey gelmez..bir düşman ? , kendilerinden intikam almak isteyen biri ?
her açıdan düşünmeye çalışmışlardır ama ne bir düşmanları nede çocuklarını kaçıracak kadar kızdırdıkları biri yoktur.(onlara göre tabi :) )
( 2 saat sonra )
Belki bir haber gelir diye telaşa sokmamak için ailelerinede haber vermemişlerdir durumu, ama zaman geçtikçe korkuları artmıştır.Sevil haber vermeliyiz belki onlar bişey yapabilirler diye ısrar eder Soner'e.Soner çaresiz durumda oldukları için kabul eder Sevil!in teklifini..herkes olayı duyunca akın eder eve, Doğan herzamanki gibi Sevil ve Soner den daha telaşlı gelmiştir eve.
Halil bey kim nasıl yapar bunu benim torunuma diye öfkeyle söylenmekte,Esma hanım ise durumu daha da zorlaştırmaması için ona çıkışmaktadır..
Herkes birşeyler yapmak istemekte ama ne yapacaklarını bilemediklerinden eli kolu bağlı sessizce evde beklemektedir,polisten gelecek haberi..uzun bekleyişten sonra telefon çalar, Soner fırlar hemen yerinden ,arayan polistir ve bir gelişme olmadığını söylemektedir, onlara bir haber gelip gelmediğini,fidye için arayan olup olmadığını sormak için aramışlardır..Soner telefonu kapattığında yüzü sapsarı olmuş halde döner evdekilere, polisin aradığını ve henüz bir haber olmadığını söyler herkese.Sevil o ana kadar zaten ağlamaktan bitap düşmüştür, hala bir haber olmadığını duyunca bayılacak gibi olduysada Soner'in ona sarılışı biraz olsun içini ısıtmıştır..Korkma hayatım bulacaklar oğlumuzu diyerek sarılmıştır Soner..
vakit epey ilerlemiş,Sevil Efe'yi yatırıp tekrar salona inmiştir..Herkes endişeyle beklemekte,kimse ne diyeceğini bilemediği için ortama sessizlik hakim olmuştur, sessizliği bozan tek şey Sevil'in engelleyemediği ağlayışıydı..Herkes destek olmak için birşeyler söylemeye çalışıyordu ama nafile..
(saat 02:30 civarı)
Sevil ağlamaktan bitkin düşmüş ve başını kocasının omzuna yaslayarak iyi bir haber geleceği ümidiyle beklemekteydi..
(saat 02:45)
Sevil'in çalan cep telefonuyla irkilir herkes..Sevil telaşla alır telefonu eline, arayan telefonda kayılı biri değildir.Sevil kayıtlı olmayan bir numara olduğunu görünce telaşla Soner'e bakar açmalımıyım dercesine.Soner ver ben konuşayım diye elini uzatır ama Sevil kendisi açar telefonu..titreyen bir sesle - efendim der.
Karşısındaki kısa bir sessizlikten sonra
- benim Sevil , Ceyhun..
Sevil şaşırmıştır,önce ne cevap vereceğini bilemez ama kendini biraz toparlayınca neden aradığını sorar.
Ceyhun : ne kadar güzel bir bebeğin var Sevil !!!!
Sevil : anlamadım ne diyorsun sen
Ceyhun : adını ne koydunuz
Sevil o an anlamıştır bebeği kaçıranın Ceyhun olduğunu,yerinden fırlayı bağırmaya başlar nerde bebeğim diyerek.Evdeki herkes ayaklanır birden....
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
(kaçırılmanın özeti)
Ceyhun Sevil'den aşkına karşılık bulamayınca kendi içinde yaşamaya başlamıştır aşkını,zaman ilerledikçe iyice saplantıya dömüştür bu durum,günler geçtikçe aslında Sevil'inde onu sevdiğini ama Soner yüzünden kavuşamadıklarını düşünmeye başlamış ve kendince Soner'e acı çektirmek için aylarca onları izlemiştir, Amerikaya gidiyorum yalanıyla izini kaybettirmiş ve dışarıda oldukları her dakika peşlerinde olmuştur bir gölge gibi..Soner'e verebileceği en güzel cezanın bebeği kaçırmak olduğu düşünmüş ve yakaladığı ilk fırsatta planını uygulamıştır......
bşkn
21 Mart 2008 Cuma 20:51
Davşanca BBO
...............
Ceyhun'un son telefonuyla yerinin tesbit edilmesiyle polisler hemen oraya doğru yola çıkarlar, ekip otosunda Soner ve Sevil de vardır.Sevil ve Soner korku içindedir ama en azından Ege'nin nerde ve kiminle olduğunu artık bildiklerinden endişeleri azalmasa bile rahatlamışlardır..
Soner yol boyunca Ceyhun'u yakaladığında ona yapacakları planlamaya çalışmıştır,bir yandan da endişesinden dolayı kendisine sımsıkı sarılan eşini teselli etmeye çalışmıştır..
Tespit edilen yere ulaştıklarında polisler binanın çevresini sarmışlardır, Sevil Soner ve iki polis binaya girerler, sadece iki katlı bir binadır,ilk katında oturanlar siren seslerini duyduklarında kapıya çıkmışlardır hemen, polisler üst katta kimin oturduğunu sorduklarında yeni taşınan biri olduğu için tanımadıklarını söylerler,Soner yukarıya doğru yöneldiğinde polis onu durdurur ve kendisi önce çıkar merdivenlerden..Dairenin kapısına geldiklerinde kapıda bir notun asılı olduğunu görürler..Notta " polisiye film seyretmenin avantajları, beni bulacağınızı bildiğimden sizden önce ayrıldım,misafirpervelik gösteremediğim için kusura bakmayın " yazmaktadır..Tam o sırada Sevil'in cep telefonu çalar,Sevil telaşla tefonu açar,arayan yine Ceyhun'dur.
Sevil : bunu bana neden yapıyorsun Ceyhun, ne istiyorsun ufacık çocuktan,ne olur bana geri ver bebeğimi
Ceyhun : demekki notumu aldınız Sevil,umarım kızmamışsınızdır bana
Sevil : ne istiyorsun söyle
Ceyhun : seni hayatım seni, sana şimdi bir adres vereceğim ama yalnız geleceksin, eğer yalnız gelmezsen bir daha bebeğini göremezsin, aramamda seni birdaha
Sevil : (kısa bir süre duraksar) tamam nasıl istiyorsan öyle olsun yalnız geleceğim ama bebeğimi geri vereceksin
Ceyhun : sen gel de düşünürüz Sevil..(gelmesi gereken adresi Sevil'e söyler ve kapatır)
Soner Sevil'in elinden telefonu almak için uzanır ama Ceyhun çoktan kapatmıştır telefonu..Sevil Ceyhunun ona söylediklerini aktarır Soner'e ve polislere..
Sevil : yalnız gitmeliyim hayatım,yoksa Ceyhun vazgeçmeyecek
Soner : olmaz öyle şey bende geliyorum
Sevil : yapma Soner , yalnız gitmediğimi anlarsa birdaha aramayacakmış,bebeğimizide geri vermeyecekmiş
Soner : Sevilcim seni nasıl yalnız gönderirirm o bebek kaçıran adamın yanına
Sevil : bunu yapmak zorundayım Soner, başka çaremiz yok
Polis Sevil'e dönerek verdiği adresi ister, kendisi oraya gitmeden önce kılık değiştirmiş sivil polis yollayacaklarını söyler.Sevil bir tehlike yaratabilir,Ceyhun farkedebilir tedirginliği içinde olsada başka çaresi olmadığından kabul eder.Polis merkeze haber vererek gerekli önlemlerin alınmasını söyler ve verilen adresin nerede nasıl biryer olduğunu sorar...1-2 dakika sonra merkezden gelen haberler iyi değildir, verilen adres fazla bir yerleşim olmayan ücra bir yerdir,gönderilecek sivil polislerin farkedilme olasılığının yüksek olması herşeyi altüst etmiştir ama yine de risk almak zorunluluğu olduğundan fazla yaklaşmadan oranın güvenliğinin sağlanmasını ister..Polis Sevil'e dönerek riski anlatır ve dikkatli olması gerektiğini söyler.Çağırılan taksiye binerek Ceyhun'un verdiği adrese doğru yola çıkar..Soner karısını o canavarın yanına yalnız yolladığı için içi içini yemektedir ama elinden birşey gelmediği için öylece kalakalmıştır,polise bizde gitmeliyiz diye ısrar etse de polis riski yüksek o yüzden biz uzaktan takip edeceğiz,fazla yaklaşamayız diyerek Soner'i yatıştırmaya çalışır.Birlikte ekip otosuna binerek oradan ayrılırlar..
Sevil bindiği takside yol boyunca Ceyhun'u nasıl ikna edeceğini düşünür ama çözüm olabilecek hiçbirşey bulamaz..
Sonunda verilen adrese ulaşır,etraf boştur,sadece birkaç baraka tarzı ev vardır,taksiden iner ve Ceyhun'un hangi evde olduğunu görebilmek için sağına soluna bakınır,o sırada Hoşgeldin Sevil diyerek Ceyhun çıkar evin birinden, Sevil korkuyla yutkunur ve ona doğru yürümeye başlar..
devam edebilir:)))
25 Mart 2008 Salı 14:51
Adsız dedi ki...
Davşanca BBO-77
.......
Sonunda verilen adrese ulaşır,etraf boştur,sadece birkaç baraka tarzı ev vardır,taksiden iner ve Ceyhun'un hangi evde olduğunu görebilmek için sağına soluna bakınır,o sırada Hoşgeldin Sevil diyerek Ceyhun çıkar evin birinden, Sevil korkuyla yutkunur ve ona doğru yürümeye başlar..
Bir an önce koşup bebeğine kavuşmak için can atmaktadır ama Ceyhun'dan korkusuna ağır adımlarla ilerler ona doğru,bir iki adım kala Ceyhun durmasını söyler.
Ceyhun : sana yalnız gelmeni söylemiştim Sevil
Sevil : söylediğin gibi yalnız geldim
Ceyhun : eminmisin Sevil, peki bunun aksini ispatlarsam sana
Sevil : saçmalama Ceyhun,yalnız geldim işte
Ceyhun : o senin söylemen Sevilcim ama şu ilerideki sivil polisler senin sözlerinle çelişiyor..son iki saattir etrafta dolaşıp duruyorlar,polis olduklarını anlamamak için cahil olmak lazım..
Sevil : ben kimseye haber vermedim Ceyhun, lütfen bebeğimi görebilirmiyim, o iyi değilmi
Ceyhun : evet o iyi ama polise haber vereceğini tahmin ettiğim için şuan burada değil,sadece benim ve bir kişinin daha bildiği biryerde..
Sevil : bunu bana neden yapıyorsun Ceyhun,seni sevmediğimi güzel bir dille söylemiştim, sana ümit vermedimki beni suçluyorsun,lütfen bebeğim nerde söyle, ufacık bebekten ne istiyorsun,onu bırak konuşalım..
Ceyhun : ondan birşey istemiyorum Sevil , senden ve o kocan olacak adamdan istiyorum..
Sevil : ne istiyorsun söyle
Ceyhun : ondan boşanıp benimle evlenmeni istiyorum
Sevil : ben Soner'i seviyorum Ceyhun,nasıl böyle birşey istersin, seni sevmediğimi ve istemediğimi bile bile
Ceyhun : olsun Sevilcim zamanla beni tekrar seversin,tıpkı eski günlerdeki gibi, ben beklerim..
Sevil : seni sevdiğimide nerden çıkardın, eskiden seninle bir iki sefer çıktım diye seni seviyormu olmam gerekiyor..
Ceyhun : evet Sevil, beni seviyordun ama Soner ortaya çıktı ve herşeyi bozdu, o olmasaydı şimdi seninle evli olan ben olacaktım..
Sevil : hayır Ceyhun, sen herşeyi kendince yorumluyorsun, ben sana seninle evleneceğim veya seni seviyorum demedim,sadece yakın arkadaştık okadar, lütfen fazla uzatmadan ve herşeyi berbat etmeden bebeğimin yerini söyle
Ceyhun : olmaz Sevilcim, bana Soner'den boşanacağını ve benimle evleneceğini söylemeden bebeğini vermem..
Sevil gözyaşlarına hakim olamaz ve Ceyhuna yalvarır bebeğini geri vermesi için ama Ceyhun hep aynı şeyleri söylemektedir..
Onlar tartışırlarken uzakta beklemekte olan Soner dayanamaz ve ekip otosundan inerek onların yanına doğru koşmaya başlar,polis engellemek ister ama başaramaz..
Ceyhun : söylemiştim sana yalnız gelmediğini,bak kim geliyor
Sevil arkasına doğru dönüp baktığında hızla koşmakta olan Soner'i görür,herşeyi bozmasından çekindiği için oda ona doğru gider ve Ceyhun'a birşey yapmaması için kolundan tutup engeller..
Soner : bırak beni Sevil, şunu parçalayayım
Sevil : dur soner lütfen, Ege burda değil,nerde olduğunu sadece o biliyor, eğer kötü bişey yaparsan bebeğimizi göremeyiz,lütfen sakin ol, bu sorunu çözeceğim
Soner : yapma hayatım o sadece ölmeyi hakediyor
Sevil : ama bebeğimizi düşün hayatım,ona saldırman durumu daha da zora sokar,bırak ben konuşayım
Soner : laftan anlamazki o bırak ben konuşturayım onu
Sevil : hayır Soner, seni dinlemez bile..ne olur bebeğimiz ve benim için sakin ol..
Soner Sevil'in yalvarmasına daha fazla dayanamaz ve peki der, birlikte Ceyhun'un yanına giderler..Sevil Soner'e konuşmaması ve bir hareket yapmaması için yalvarır gözle baktıktan sonra tekrar Ceyhun'a dönerek aynı sözleri tekrarlar - lütfen bebeğimin yerini söyle
Ceyhun : söyledimi kabul edersen söz veriyorum bırakacağım onu
Soner :(dayanamaz) ne istiyorsun banada söyle
Ceyhun : Sevil'e söyledim,sen karışma
Soner, Ceyhun öyle söyleyince atılıp boğazına sarılmak için hamle yapar ama Sevil ondan daha hızlı davranıp kolundan sımsıkı yapışır ve geriye doğru çeker Soner'i...
Soner : (Sevil'e dönerek) ne istiyor bu cani
Sevil nasıl söyleyeceğini bilememektedir ama söylemesi gerektiğininde farkında olduğu için Soner'i kolundan tutarak biraz uzağa götürür.
Sevil : Sonercim söyleyeceğim ama sakin olacağına söz ver tamammı
Soner : nasıl sakin olabilirim hayatım baksana şunun yaptığına
Sevil : lütfen Soner söz ver
Soner : tamam Sevil sırf senin ve bebeğimizin hatrı için sakin olacağım..
Sevil : Ceyhun iyice delirmiş durumda, şey diyor
Soner : lafı geveleme hayatım ne diyor çabuk söyle
Sevil : nasıl söyleyeceğimi bir bulabilsem,söylediğim anda delireceksin sende, bak söz verdin söylediğimde sakin olacaksın, ne olur herşeyi dahada berbat etme
Soner : tamam Sevil hadi söyle artık,yoksa onun yanına gidip ben söyleteceğim ona
Sevil : tamam Soner söyleyeceğim, Ceyhun onunla evlenmem karşılığında bırakacakmış bebeğimizi
::::::::::::::::::::
devam edecek:))
25 Mart 2008 Salı 16:01
Davşanca BBO-78
...........
Sevil : tamam Soner söyleyeceğim, Ceyhun onunla evlenmem karşılığında bırakacakmış bebeğimizi
Soner bunu duyduğunda fırlayıp Ceyhunu parçalamamak için zor zapteder kendini, eğer öyle birşey yaparsa hem Ege'ye hemde Sevil'e kötü birşey yapar endişesi sinirinin önüne geçer..Sevil Sonerin sessiz halini görünce korkuya kapılır Ceyhun'a saldıracağı endişesiyle..
Soner : kokrma hayatım ,söz verdim,sizi tehlikeye sokacak bir hareket yapmayyacağım ama bana müsade et konuşayım onunla
Sevil : lütfen Soner , o kendinde değil,aklını kaçırmış durumda, şimdi ters birşey söyler,sende sinirli birisin dayanamaz kavga çıkartırsın
Soner : hayatım, söz konusu olan bebeğimiz ve sensin, sizi tehlikeye atarmıyım hiç,sakince konuşacağım söz veriyorum
Sevil Soner'in sakin olduğunu görüyor ama birden dellenmesinden korkuyordur, istemesede konuşmasına izin vermekten başka çare yoktur, Soner ne olursa olsun konuşmaya kararlı görünüyordur.Peki der
Soner Sevil'den oluru alınca Ceyhun'a dönüp ona doğru bir iki adım atmıştır ki Ceyhun arkasında sakladığı tabancayı çıkrıp Soner'e doğru yöneltir..Tabancayı gördüklerinde sivil ve resmi tüm polisler onlara doğru hareketlenip evin çevresini kuşatır.
Amir : tabancayı bırak,kimseye zarar gelmeden çözelim bu işi
Soner tamam sorun yok konuşacağım der gibi işaret yaptıktan sonra Ceyhun'a doğru yürümeye devam eder.Sevil'de onun yanına hareketlendiğinde gelmemesi için işaret eder.Sevil tabancasıyla Soner'i hedef alınca korkusu dahada artar,Soner'in gelme işaretine yaşlı gözlerle yalvarırcasına bakar..
Soner kararlı adımlarla Ceyhun'un yanına gelir
Soner : senin sevgi dediğin bu mu ? sevdiğin kadına acı çektirmek mi ?, görmüyormusun onu nasıl üzdüğünü,istersen beni vur ama ona çektirdiğin acıya son ver,lütfen..istersen ayaklarına kapanıp yalvarmaya hazırım
Ceyhun : sen yeniden ortaya çıkmasaydın bunlar olmayacaktı, beni seviyordu ama sen gelince onun aklını karıştırdın
Soner : eğer seni gerçekten evlenecek kadar sevmiş olsaydı benimle evlenirmiydi, eskiden ona okadar acı çektirmeme rağmen beni hala sevdiği için evlendi,sevmemiş olsa evlenirmiydi, sevgi senin şuan yaptığın gibi kazanılmıyor,sadece acı çektiriyorsun bizlere..bunca yaptığın şeyden sonra onun seni sevebileceğini ve mutlu olabileceğinimi umuyorsun..lütfen bırak bebeğimizi ve bu acıya son ver
Ceyhun : peki sen onun sevgisi için ölmeye hazırmısın
Soner : onu ölümü göze alacak kadar sevmemiş olsam şuan namlunun ucunda dururmuydum sanıyorsun
Ceyhun : göreceğiz bakalım sözünde duran birimisin diyerek tanancayı Soner'in alnına dayar.
::::::::::::::::::::
devam edecek:))
25 Mart 2008 Salı 17:23
Davşanca BBO-79
...........
Ceyhun : göreceğiz bakalım sözünde duran birimisin diyerek tanancayı Soner'in alnına dayar...
Ceyhun bu hareketinden sonra polislerin ve Sevil'in oraya yaklaştığını görünce
-gelmeyin (diye bağırır),yoksa ateş ederim..
Ceyhun öyle bağırınca herkes olduğu yerde donar kalır..
Ceyhun : evet Soner nerde kalmıştık, ölmeye hazırmısın sevgin için
Soner : senden korktuğumu sanıyorsan yanılıyorsun,tek korkum Sevil'e ve bebeğime zarar gelmesi..
Ceyhun ve Soner uzun süre birbirlerinin gözlerine bakar,Soner'in kararlı bakışlarından etkilenen Ceyhun silahı yere doğru indirip yaşlı gözlerle onlara bakan Sevil'e çevirir gözlerini, " ne olur bizi rahat bırak " dercesine bakışını görünce anlarki Sevil'i nekadar severse sevsin o Soner'e aşıktır..Soner'e doğru yaklaşıp kulağına bebeğin yerini söyler ve gitmesini ister,Soner arkasını dönüp yanından uzaklaşır,Sevil'in yanına geldiğinde korkudan titremekte olan eşine sarılıp herşeyin yoluna girdiğini ve Ege'nin yerini bildiğini söyler.Arkalarına dönüp baktıklarında polise teslim olan Ceyhn'un götürülüşünü izlerler.Daha sonra bindikleri polis arabasıyla Ceyhun'un verdiği adrese doğru yola çıkarlar.Sevil hala yaşadığı korkunun tesiriyle sımsıkı sarılmış ve ağlıyordur,Soner herşey düzeldi hayatım endişelenme diyerek teselli etmeye çalışsada yaşadığı korkuyu o da atamamıştır üzerinden..Yol boyunca ikiside söyleyecek birşey bulamaz,sadece Ege'ye kavuşmanın heyecanı içindedirler..Ege bebeği bulunduğu yerden alıp evlerine döndüklerinde evde beklemekte olan herkes bir anda çevrelerini sarar ve neler olduğu konusunda soru yağmuruna tutarlar..Sevil kucağında Ege ile koltuğa oturup sevip koklamaktadır gözyaşlarına hakim olamadan..Soner herşey geçti hayatım evimizdeyiz artık diyerek eşine sarılır...uzunca birsüre böyle geçtikten sonra, olan herşeyi evde bulunanlara anlatırlar, saat epey ilerledikten sonra herkes evine dağılır..Yatma vakti geldiğinde Soner Efe'yi odasından alıp aralarına yatırır,ikizlerin beşiğinide yataklarının yanına kadar yaklaştırırlar..Çocuklarının uyuyuşlarını seyre dalmışlardır,bir ara Sevil Soner'e dönerek
Sevil : Ceyhun silahı sana doğrulttuğunda öyle korktumki
Soner : herşey geçti hayatım,artık bunları düşünme lütfen,bak evimizde hepbirlikteyiz (sevilin saçlarını okşayarak)
Sevil yaşadığı korkuyu Soner'in teselli dolu sözleriyle atlatmıştır artık, sevgi dolu gülümsemesiyle karşılık verir
Sevil : peki ne söyledin Ceyhun'a da ikna oldu
Soner : bişey söylemedim
Sevil : anlamadım, bişey söylemedin de nasıl ikna oldu peki
Soner : sevdiğin kadın için ölmeye hazırmısın diye sordu, bende seni nekadar çok sevdiğimi bakışlarımla anlattım..
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
kaçırılma olayının son perdesi:)))
Değerli dostlarım gösterdiğiniz sabır için teşekkür ediyorum, umarım geçirttiğim stresli dakikalar için beni bağışlarsınız...
Saatin mesaimin bittiği zamanı işaret ettiği şuan da sizlere güzel ve keyifli bir akşam diliyorum gülümsemelerin ışığında..
Şu fani dünyada sıkıldığınız tek şey çok mutlu olmak olsun dostlarım..
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın...
25 Mart 2008 Salı 18:14
Davşanca BBO-80
......................
Son aylarda yaşadıklarıyla iyice bunalan Soner ve ailesi kendilerine gelebilmek için en iyi şeyin tatile çıkmak olduğuna karar veriler ve oturup nereye gidecekleri konusunda fikir alışverişinde bulunurlar..
Soner denize kıyısı olan bir yere gitmeyi istemekte Sevil ise daha sakin kafa dinleyebilecekleri bir yere gitmeliyiz diye itiraz etmektedir.Soner de biraz düşündükten sonra amaçlarının dinlemebilmek olduğu için Sevil'in teklifini kabul etmiştir ancak neresi olduğuna bir türlü karar verememişlerdirş.Soner hızla yukarıya çıkıp bir harita kapar ve takrar Sevil'in yanına gelir.
Soner : seç beğen hayatım sen neresini istersen oraya gideceğiz, senin zevkin benden iyidir o yüzden sen karar ver
Sevil : teşekkür ederim Sonercim ama ikimizinde kabul edeceği biryer olmalı, ikimiz ortak karar vermezsek diğeri gideceğimiz yerde mutlu olmazsa anlamı kalmazki tatilin
Soner : seninle ve çocuklarımla olduktan sonra benim için heryer mutluluk dolu olur hayatım
Sevil : Sonercim hayırdır,başını biyere falanmı vurdun yoksa
Soner : hayır hayatım,başıma silah dayalıyken seni nekadar çok sevdiğimi anladım
Sevil : öyle konuşma Sonercim, hani olanları unutup geleceğe bakacaktık artık
Soner : tabiki hayatım geleceğe bakacağız ama o an gözüm açıldı sanki, seni sevdiğimi biliyorum ama sevdiğimi düşündüğümden daha çok sevdiğimi anladım...(biraz sessiz kalır) ne diyorum ben ya ,karışık bir cümle oldu dimi
Sevil : beni nekadar çok sevdiğini biliyorum hayatım
Soner :(canımsın diyerek öper Sevil'i ve) nereye gitmek istersin söyle bakalım
Sevil : bana bırakıyorsun kararı yani, ama bak sonra itiraz etmek yok
Soner : yok dedimya hayatım, sizinle olduktan sonra heryer benim için cennet
Sevil : Sonercim sen iyisin değilmi gerçekten, ne oldu sana böyle diyerek elini Soner'in alnına koyar ateşine bakmak için
Soner : aşkolsun Sevilcim ya neden öyle düşünüyorsun, biricik karımı kırarmıyım ben hiç,lütfen hadi bakalım seç biryer
Sevil : ama haritaya bakarak tatil yerimi seçilir Sonercim
Soner : neden seçilmesin hayatım..peki o zaman şöyle yapalım
Sevil : nasıl yapalım
Soner : gitmeyi çok istediğin ama birtürlü fırsatın olmadğı için gidemediğin yeri söyle bana
Sevil : şimdi böyle pat diye sorunca gelmezki aklıma
Soner : acelemiz yok hayatım sen düşün, ben de birer kahve yapayım içeriz düşünürken
Sevil : ben yapsaydım hayatım
Soner : olmaz Sevilcim, sen şuan meşgulsün düşünmen lazım, ben hemen hallederim..
Sevil : tamam canım, sen kahveleri yap bende bu arada düşüneyim
Soner kahve yapmak için kalkar ve mutfağa gider.Sevil " hay Allah neresi olabilir acaba" diye düşünceye dalar..Soner kahveleri yapmış getirmiştir ama Sevil hala biryer bulamamıştır.
Soner : nasıl hayatım, biryer düşündünmü
Sevil : inan aklıma hiçbiryer gelmedi Sonercim,sende yardımcı olsan biraz
Soner : tabi hayatım olurum...
(yarım saat sonra)
Soner işte budur ya diyerek fırlar yerinden, nasıl olduda aklıma gelmedi bu benim..
Sevil : banada söylesene Soner , ne geldi aklına
Soner : sürpriz hayatım , çok sevineceksin
Sevil : ayyy Soner herzaman beni çatlatmasan olmaz değilmi..
Soner : ben senin o haline bayılıyorum hayatım...
diyerek hemen cep telefonuna sarılır ve Doğan'ı arar..
::::::::::::::::::::::
devam edecek:)
26 Mart 2008 Çarşamba 15:52
Davşanca BBO-81
...............
Soner : alo Doğan işyerindesn dimi aibicim
Doğan : evet Soner,başka nerde olabilirim
Soner : ayrılma biyere,ben hemen oraya geliyorum
Doğan : hayırdır abicim gene ne muzurluklar peşindesin, sen bişeyin peşinde olmasan böyle davranmazsın
Soner : hemen negatif olma be abicim işimiz var işte,hadi kapatıyorum birazdan ordayım.
Soner telefonu kapatıp Sevil'e döner
Soner : ben birazdan dönerim canım,istediğin bişey varmı gelirken getireyim
Sevil : neler yapma peşindesin Sonercim banada söylermisin
Soner : birazdan öğreneceksin hayatım az merak et
Sevil : offf Soner hep aynı şeyi yapıyorsun, peki tamam nekadar ısrar etsemde söylemeyeceksin ama bak geç kalma
Soner : geç kalmam Sevilcim , hadi görüşürüz...diyerek evden ayrılır ve Doğanın yanına gider..
Sevil Soner'in herzaman böyle yaptığını bildiği için merakla beklemekten başka çaresinin olmadığının bilicindeydi..ama dikkat ettiği tek şey Soner daha önce hiç bukadar heyecanlı ve neşeli görünmemişti gözüne, demekki gerçekten kendisini mutlu edecek bişeyin peşindeydi ve bu da heyecanını ve merakını arttırıyordu.
Soner restorana varmış hızla içeriye girmiştir, teleşla içeriye girdiğini gören Doğan gene ne oldu abicim diyerek atılır.
Soner : korkma abicim ya , kötü bişey olmadı sana bişey sormak için geldim
Doğan : telefonda da sorabilirdin abicim , taaaa buralara gelmene gerek yoktu
Soner : soramazdım çünkü Sevil yanımdaydı
Doğan : bana bak abicim gene çapkınlık peşinde falan dğilsin dimi
Soner : yok be Doğancım, Seville tatile çıkmayı planladıkta
Doğan : eeee
Soner : eee si Sevil'e gitmeyi en çok istediğin yere gidelim dedim , o da düşündü bulamadı ama benim aklıma biyer geldi
Doğan : neresiymiş abicim
Soner : hani biz Seville daha evlenmemiştik,yeni çıkmaya başlamıştık
Doğan : ben nerden bileyim o zamanları abicim ya
Soner : dur be Doğancım,söylediğimde hemen hatırlayacaksın zaten
Doğan : tamam tamam seni dinliyorum
Soner : ilk zamanlarımızda işte ya, hani Sevil gitmek için çok ısrar etmiştide ben vazgeçirmiştim onu Allahın dağında ne işimiz var diye
Doğan : ne diyorsun abicim ya, ne dağı,Uludağ'mı yoksa
Soner : off Doğan ne Uludağ'ı
Doğan : ben ne bilim abicim ya, benim bildiğim iki dağ var, biri Ağrı Dağ'ı öteki Uludağ
Soner : ya Doğan adamı kanser edersin sen
Doğan : kızma abicim ya şaka yapıyorum, evet hatırladım demek istediğini,Karadeniz de biyerlerdi sanırım gitmek istediği yer
Soner : heh işte abicim , tam olarak neresiydi hatırlıyormusun
Doğan : evet hatırlıyorum ama söylemem (gülerek)
Soner : off offf, Doğan delirtmesene beni ya , söyle hadi
Doğan : olmaz abicim, benim çıkarım ne olacak bu işten, sen gezip tozacaksın ben burda tıkılıp kalacağım, son zamanlarda senin işe falan geldiğinde yok zaten
Soner : tamam abicim, pis rüşvetçi seni..tamam veb tatilden dönünce sende Aylin ile gidersin istediğin yere
Doğan : ciddimisin abicim ya, ama babası izin vermezki bize
Soner : eee orasınıda bana bırak kardeşim,izin alırım sizin için
Doğan : yaparmısın cidden,kardeşim benim ya
Soner : hadi söyle bakalım neresiydi o yer
Soner Doğan'dan yeri öğrendikten sonra hemen eve doğru yola çıkar..Eve geldiğinde anahtarıyla açmayıp zili çalar.Sevil kapıyı açtıp karşısında Soner'i gördüğünde neden kendin açmadın diye tam fırçalayacak gibi olduğunda Soner ondan önce davranıp kapı önünde Sevil daha ne olduğunu anlamadan öper ve kapyı kapatıp Sevil'in elinden tutarak salona götürür..
Soner : tamamdır hayatım hazırlanmaya başlayalım tatile gidiyoruz
Sevil : Sonercim hani ben karar verecektim nereye gideceğimize
Soner : zaten sen karar verdin hayatım,ben değil
Sevil : anlamadım , ben bişeye karar vermedimki
Soner : verdin verdin hayatım hatırlamıyorsun
Sevil : saçmalama Soner ya, ne diyorsun söylesene açıkça
Soner : gel otur şöyle hayatım,sana nereye gideceğimizi söyleyeyim
Sevil : çok merak ettim bakalım nereye gitmeyi seçmişim
Soner : seninle ilk tanıştığımız ve çıkmaya başladığımız yıllarda çok ısrar etmiştin gitmek için ama ben ne işimiz var oralarda demiştim,hatırlıyormusun
Sevil : (biraz düşündükten sonra) evet hatırladım, yoksa orayamı gidiyoruz
Soner : evet hayatım,tabi sende gitmeyi istersen
Sevil mutlu olmuştur kocasının eski zamanları hatırlamasından ama
Sevil : çok sevindim hayatım ama üç çocukla zor olmazmı oralarda gezmek
Soner : neden zor olsun Sevilcim,çocuklarla biraz ağır gezeriz ama seni o zaman engellemiştim şimdi o hatamı telafi etmek istiyorum
Sevil Soner'in boynuna atılır ve sımsıkı sarılır,,hiçbirşey demeden birkaç dakika öyle kaldıktan sonra ona dönerek
Sevil : teşekkür ederim canım
Soner : eğer kabul ettiysen ve seni mutlu edecekse anlaştık o zaman
Sevil : delimisin Soner, ben o zaman gerçekten çok istiyordum gitmeyi ama sen olmaz deyince sesimi çıkarmadım, birda da gitmek için fırsat bulamamıştım, çok teşekkür ederim hayatım öyle mutlu ettinki beni...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
devam edecek:)
26 Mart 2008 Çarşamba 16:58
Davşanca BBO-82
..............
Sevil : delimisin Soner, ben o zaman gerçekten çok istiyordum gitmeyi ama sen olmaz deyince sesimi çıkarmadım, birda da gitmek için fırsat bulamamıştım, çok teşekkür ederim hayatım öyle mutlu ettinki beni...
Soner : o zaman hazırlanmaya başlayalım hayatım, 2 güne kalmaz çıkarız, bir hafta gönlümüzce tatil yapalım
Sevil : bir hafta çok değilmi Sonercim, yollarda perişan olmayalım çocuklarla
Soner : sen hiç merak etme herşey mükemmel olacak, ailelerimizde sadece biz tatile çıkıyoruz diye haber veririz.Benimkileri biliyorsun önceden haber verince karışırlar herşeye,şunuda al bunuda al diye..en iyisi sadece yola çıktığımızda söyleriz olur biter
Sevil : kızmasınlar sonra sana hayatım
Soner : neden kızacaklarmışki ya,tatile gidiyoruz sonuçta
Sevil : ayy inanamıyorum ya herzaman gidip görmeyi en çok istediğim yerlere gidiyoruz, sen bitanesin
Soner : evet hayatım ben bitaneyim,arasan benden başka bir tane daha bulamazsın...
Sevil : biliyorum canım,iyiki varsın,öyle mutluyumki,şimdiden heyecanlandım
Soner : fazla eşya almayalım ama birde onları taşımak zorunda kalmayalım,yeteri kadar bişeyler alırız
Sevil : aaa olurmu hayatım herşeyi almalıyız ne olur ne olmaz , yolculuk ve tatil bu,heran herşey lazım olabilir
Soner : ne gibi mesela
Sevil : şimdi oralarda gezeceğiz ve terleyeceğiz,üzerimizi değiştirmek zorunda kalacağız, günlük en az iki kıyafetten var sen hesapla işte
Soner : (içinden yuh der) hayatım abartmıyormusun biraz
Sevil : ondan sonracıma,yaylaya çıkacağız,piknik malzemeleri falanda almalıyız
Soner :(yüzü şekilden şekile girer) ee daha başka
Sevil Soner'in yüz ifadesini gördüğünde gülmekten alamaz kendini.
Sevil : şaka yapıyorum hayatım, bir iki kıyafet aldımı yeterli,ne gerek var boşyere yük taşımaya
Soner : işte bu ya,benim karım, gel bakim buraya diyerek sarılır.
Tam o sırada kapı çalar, gelen Efe'dir..Çantasını yere atıp ikisnede sarılır önce ve ben kardeşlerimin yanına gidiyorum der..
O yukarı çıkarken Soner ve Sevil'in jeton onu gördüğünde düşer
Sevil : hayatım Efe'nin okulu ne olacak peki
Soner : benimde onu görünce aklıma geldi, izin alırız hayatım, bir hafta sorun olmaz sanırım
Sevil : haklısın,izin almaktan başka çözüm yok, ben yarın hazırlık yaparken sende okuluna gidip öğretmeniyle konuşur durumu anlatırsın
Soner : tamam Sevilcim hiç merak etme ben yarın hallederim herşeyi
Sevil : Efe'nin kayıt işine dönmesim ama
Soner : aşkolsun Sevilcim ya, o durum başkaydı
Sevil : biliyorum , şaka yapıyorum canım
Soner : tamam o zaman , akşamda oldu zaten hadi yemek yiyelim kurt gibi açım valla
Sevil : olur canım, sen ikizleri aşağıya indir Efe ile birlikte, bende sofrayı hazırlayayım..
Soner yukarıya çıkar, kapıdan Efe'nin ikizlerle oynayışını seyreder bir müddet.Efe gelince ikiside uyanmış ve kendilerince abisiyle oynamaktadırlar,Soner odaya girince önce Efe'yi öper
Soner : hadi bakalım evlat yemek vakti hep birlikte aşağıya iniyoruz
Efe : tamam baba...ne güzel kardeşlerim var dimi babacım,benide çok seviyorlar
Soner : tabi Efecim sen onların abisisin,seni çok seviyorlar, bak seninle ne güzel oynuyorlar...hadi bakalım anneni bekletmeyelim..hem sana bir sürprizimiz var bakalım beğenecekmisin
Efe : ne sürprizi baba, bana ne aldınız
Soner : almadık, gideceğiz
Efe : nereye gidiyoruzki
Soner : şimdi yemeğe gidelim,sofrada söyleriz
Efe babasının sürpriz var demesiyle hızla annesinin yanına koşup bacağına sarılır
Efe : nereye gideceğiz anne
Sevil : baban dayanamayıp söyledi dimi hemen...tatile gideceğiz oğlum, hep birlikte
Efe : yaşasınnn...diyerek zıplamaya başlar
Sevil : dur oğlum düşeceksin şimdi, hadi masaya otur bakalım
Soner ikizlerle birlikte aşağıya inip onları masanın yanına koyar ve Sevil'e yardım etmek için onun yanına gider.
Sevil : bakıyorum dayanamışsın Sonercim, söylemişsin Efe'ye hemen
Soner : napim hayatım dayanamadım, baba yüreği işte, yufka oluyor
Sevil : tabi bilmezmiyim
Soner : aşkolsun hayatım ya öyle değilmiyim yani
Sevil : öylesin canım bişey demedim..
Birlikte masayı hazırlayıp yemeklerini yemeye başlarlar..hem sohbet hem yemek epeyce vakit geçer masada....
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
değerli dostlarım, vaktinizi ayırıp okudunuz,dostluğunuzu ve yazılarınızı paylaştığınız için hepinize teşekkür ediyorum..
Gün benim için yine eve gitme vaktini gösteriyor..Hepinize güzel ve keyifli bir akşam diliyorum gülümsemelerin ışığında..
Hayat zor bir sınav ama bunu geçmek yine bizim elimizde,yeterki doğru olanı azimle yapalım..
Gününüz nasıl geçmiş olursa olsun,evinize vardığınızda kapıyı açmadan önce gün boyunca yaşadığınız tüm stresi ve sıkıntıyı posta kutusuna bırakmayı kapıyı açan eşinize-çocuğunuza-anne veya babanıza gülümseyerek karşılık vermeyi ihmal etmeyin.Unutmayınki sizin gülümseyişinizle tutunuyor onlar hayata...
Sevgi ve sağlıkla kalın...
26 Mart 2008 Çarşamba 18:35
Korkuyla " hayırrrr" diyerek bağırıyordu uykusunda Soner.Ter içindeydi...
Sevil'de irkilmişti Soner'in haykırşından..
Sevil uyku tutmadığı için kitap okuyordu, Soner'in kabus gördüğünden emindi,uyandırmak için omzundan dürttü :-Sonerrr
Sevil ne kadar uğraştıysa Soner'i uyandıramadı,hala "hayır" diye haykırıyordu..Soner'in uyanmayışı endişelendirdi,daha hızlı salladı onu uyanması için ama nafile,Soner birtürlü açmıyordu gözlerini..
Sevil ne yapacağını şaşırmış halde biraz bekleyeyim kendine gelir diye geçirdi aklından..
(1 saat sonra)
Son bir saattir Soner'i izliyordu Sevil, Soner'in bu süre içinde söylediği tek şey "hayır" dı..terden sırılsıklam olmuştu, sanki yağmurda kalmış gibiydi hali..
Birkez daha uyandırmak için salladı omzundan Soner'i ama yine başaramamıştı, iyice korkmaya başlamıştı Sevil,Soner sanki hipnonitze olmuş veya transa geçmiş gibiydi, Sevil ne yaptıysa uyandıramadı kocasını..Doktormu çağırsam acaba diye düşündü, ama ne söyleyecekti onlara,kocam uyanmıyormu diyeceğim,kabus görüyor ama uyanmıyor desem ne derler bana...
Nasıl olsa birazdan sabah olacak bekleyeyim,nasılsa uyanır diye düşündü endişe içinde...
(2 saat sonra)
Sabah olmuş güneş aydınlatmıştı odayı ama Soner hala uykudaydı ve hala "hayırrrr" diye haykırıyordu ter içinde..Sevil bu böyle olmayacak birilerine haber vermeliyim, bukadar uzun sürmez kabus dediğin...son kez uyandırmaya çalıştı kocasını ama yine başaramadı..Hemen telefona sarılıp anne ve babasını çağırdı durumu anlatarak..
Telaşla gelmişlerdi Esma ve Halil,hemen yukarıya çıkıp Soner'i uyandırmaya çalıştılar ama olmuyordu Soner uyanmıyordu.
Sevil : ne oldu anlamadım,birtürlü uyandıramadım gece,sadece hayırrr diyor başka birşey demiyor,ambulansmı çağırsak acaba, ne yapacağımı şaşırdım
Halil : nasıl iş anlamadım kızım, nasıl uyanmaz, hasta falan değildi dimi
Sevil : hayır baba hasta değildi, gece uyudu, bende uyku tutmadığı için kitap okuyordum, gecenin bir yarısı sayıklamaya başladı,ter içinde kaldı, hayır diyor başka birşey demiyor..
Hepsi uyandırmayı denedi tekrar tekrar ama nafile..üçüde endişenlenmişti durumdan..
Esma : bu böyle olmaz, rüya görüyor olsa şimdiye çoktan uyanması gerekirdi...doktor çağıralım...
:::::::::::::::::::::::::::::::
BİTTİ :))))
bşkn
15 Nisan 2008 Salı 13:21
Davşanca-BBO
............
Soner ve Doğan lokantada kimsenin olmamasını fırsat bilip oturur ve kahvelerini içer,muhabbetin eşliğinde..
Soner : bugün baya kalabalıktı abicim ya,yorulmuşum valla
Doğan : evet öyleydi,bende yorulmuşum, ama bırak kalabalık olsun para kazanıyoruz işte fenamı
Soner : ya Doğan lafı neresinden anlıyorsun abicim ya, ben memnun değilimmi dedim şimdi,bende seviniyorum işlerimizin güzel gitmesine.Sen evleneceksin,bende bisürü çocuk,bize çok para lazım...
Doğan : tamam abicim ya sanada bişey söylemeye gelmiyor..1-2 ay sonra düüğün var ben çok heyecanlıyım Soner,ya elime yüzüme bulaştırırsam
Soner : sende bu telaş varken yaparsın abicim senden korkulur yani
Doğan : sen ne iyi arkadaşsın ya,insan destek olacağına böylemi söyler şimdi
Soner : takılıyorum kardeşim ya alınma hemen
Doğan sohbet esnasında televizyonu açar,kanalları karıştırırken haber kanalların birinde durur..
flaş flaş flaş!!! üniversitede karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan olayda...diye anlatmaktadır spiker
Soner : sesini açsana az abicim
ikiside sohbeti bırakıp televizyondaki flaş habere dikkat kesilir,çünkü gördükleri manzara hiçde yabancı değildir.
Soner : burası bizimkilerin yeri değilmi
Doğan : evet Soner,burası Aylin ve Sevil'in olduğu üniversite
Yerlerinden kalkıp televizyona yakın yere otururlar ve sesini iyice açarlar..
"" sevgili izleyiciler ....üniversitesinde çıkan olaylarda yaralı öğrencilerin çokluğu dikkat çekiyor,ayrıca aldığımız son bilgiye göre iki bayan öğretim görevlisi atılan taşlar dolayısıyla yaralanmış durumda,birinin durumu ciddi..""
Soner : ne diyor abicim bu ya,hemen Sevil'i aramalıyım
Doğan : bi dur abicim ya,hemen telaş yapma ,bizimkiler değildir..dur izleyelim iyice
Soner : durmanın zamanımı şimdi abicim ya
Doğan : durup dururken ortalığı bulandırma,ya onlar değilse, arayıp onlarıda telaşlandıracaksın
ikisi tartışırken spiker tekrar yeni bir haber için yayına girer.
"..sevgili izleyiciler,son bilgilere göre 20 öğrencinin yaralandığı üniversite olayında Sevil Akın ve isminin Aylin olduğunu öğrendiğimiz iki öğretim görevliside yaralılar arasında..Sevil Akın'ın durumu ciddi değil ancak Aylin isimli öğretim görevlisinin başına isabet eden taş sebebiyle hayati tehlikesinin bulunduğu iki öğretim görevlisininde ....hastanesine sevk edildiği bildirildi.."
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir :))
18 Nisan 2008 Cuma 09:06
Davşanca-BBO
.............
Sevil ve Aylin'in isimlerini duydukları anda yaşadıkları şok sebebiyle ikiside dona kalır öylece.Kendine geldiklerinde Doğan elindeki tv kumandasını fırlatır ve
Doğan : nasıl olur bu abicim ya, kalk hemen hastaneye gidiyoruz, Aylin'in durumu ciddi diyor ya (telaştan titreyen sesiyle)..eli ayağına dolaşmıştır
Soner hemen telefona sarılıp Sevil'i arar ama telefonu açan olmaz, cevap alamayınca onunda Doğan'dan farkı kalmaz telaş konusunda..ikiside ne yaptıklarını bilmeden hızla çıkarlar lokantadan ve hastane yoluna düşerler..
Yol boyunca Doğan ne dediğini bilmez halde söylenir durur,
Soner ise hem Sevil ve Aylin'in ne durumda olduğunu düşünmekte ve telaşlanmakta hem de Doğan'ın sakinleşmesini sağlamaya çalışmaktadır ama Doğan bu,laftan anlamaz,Soner ne dese boş, zaman ilerledikçe Doğan'ın telaşı ve korkusu iyice artar,Soner onu arabada zaptetmekte zorlanır..
Soner : ya abicim bi sakin ol,ikisinede kötü bişey olmayacak..ben endişelenmiyormuyum sanıyorsun..Allah aşkına sakin ol oturduğun yerde ,şimdi kaza yaptıracaksın bana..
Doğan : onlara kötü bişey olmamıştır dimi Soner,ben Aylinsiz yaşayamam
Soner : hastanedelermiş işte, bizde gidiyoruz..ama sen illa şu şom ağzını açacaksın dimi Doğancım,yaralandılar demedimi haberde,ama sen öldürdün hemen ya , bi sus
Doğan : arasakmı cebinden ne dersin Soner
Soner : arasanda hastanede açmazlar telefonu Doğancım, ben çıkmadan önce aradım Sevil'i ama açan olmadı,sabret birazdan orda olacağız..
Doğan Soner ne kadar sakin ol desede oturduğu koltukta bir o yana bir bu yana dönüp durur ve söylenir kendi kendine, ne yapacağını bilmez halde elindeki telefonu habire düşürür..
Soner : Doğancım sakin ol,dikkatimi dağıtıyorsun şimdi kaza yapacağım..sakin olmazsan atacağım arabadan seni
Doğan : tamam abicim ya, sen nekadar rahatsın böyle Soner, senin karın benim nişanlım hastanede ve bukadar rahat olabiliyorsun
Soner : rahat olduğumu nerden çıkardın şimdi, bende senin kadar endişeliyim ama karamsar değilim, onlara bişey olmayacak..
Bu tartışmalarla varırlar hastaneye,ikiside telaşla ilk yakaladıkları hemşireyi kolundan çekiştirir..
Doğan : hemşire hanım lütfen Aylin nasıl söyleyin,nerde şuan kendisi
Hemşirenin başına üşüşen iki kişiyi gören doktor yanlarına gelir
Doktor : sakin olun beyfendi,nedir sorununuz
Doğan : Aylin nerde doktor ,durumu nasıl
Doktor : durun sakin olun biraz
Doğan : lütfen nasıl olduğunu söyleyin
Doktor : çok üzgünüm, Aylin hanımı az önce kaybettik başınız sağolsun
Doğan bunu duyunca olduğu yere yığılır kalır,Soner Doğanın konuşmasından Sevil'i soracak fırsat bile bulamamıştır.Bir yandan hemşireyle birlikte Doğan'ı kaldırmaya çalışır bir yandan da Sevil nasıl peki doktor bey söylermisiniz..
Doktor : Sevil diye biri gelmedi hastanemize
Soner : nasıl olur doktor bey,Aylinle ikisini beraber getirmişler buraya,hani şu üniversitedeki olaylar yüzünden yaralanan öğretim görevlileri
Doktor : hastanemize o sebepten gelen olmadı
Soner : Aylin öldü dediniz ama doktor bey
Doktor : evet dedim ama kendisi öğretim görevlisi değildiki...95 yaşındaydı,kalp yetmezliğinden kaybettik onu..siz doğru hastaneye geldiğinize eminmisiniz
Soner : bilmiyorumki doktor, biz telaştan ne yaptığımızı bilmiyoruzki, nereye götürüldüklerini öğrenebilirmisiniz lütfen
Doktor : hangi üniversite demiştiniz, arayıp öğrenelim hemen
Soner bir yandan doktora gerekeni söylemeye çalışır bir yandan da baygın olan Doğanı ayıltmaya...Birkaç dakika sonra kendine gelen Doğan Aylin diye sayıklamaya başlar
Doğan : ben Aylin olmadan yaşayamam
Soner : bi sakin ol ve beni dinle, Aylin öldü evet ama o Aylin bizim Aylin değil
Doğan : ne saçmalıyorsun abicim ya
Soner : haklısın abicim,bizimkilerin telaşından senin şomluğundan ne dediğimi biliyormuyum ben..şimdi dinle, yanlış hastaneye gelmişiz, ölen Aylin 95 yaşındaymış
Doğan : ben hiçbişey anlamadım Soner ya
Soner : offf abicim ya off, karımın derdinemi yanayım sana laf anlatmayamı, kalk ordan, yanlış hastaneye gelmişiz diyorum, bizimkiler başka hastanedeymiş,doktor nereye götürüldüklerini araştırıyor, birazdan söyler bize
Doğan : (yattığı yerden fırlar) Aylinime bişey olmamış dimi Soner, nerde doktor hemen öğrenelim
Soner : sana okadar söyledim arabada gelirken, bi sakin ol diye,bak senin yüzünden yanlış hastaneye geldik..
Doğan : sanki öyle yapmasam doğru hastaneye gelecektik,bilmiyoruzki nerde olduklarını,haberlerde dikkat etmedik ne dediklerine..
onlar tartışırken doktor hızla yanlarına gelir ve nereye götürüldüklerini söyle.Soner ve Doğan teşekkür edip apar topar çıkarlar hastaneden..
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir:))
18 Nisan 2008 Cuma 09:08
Davşanca-BBO
.................
Doktordan Sevil ile Aylin'in kaldırıldığı hastaneyi öğrenen Soner ve Doğan hızla çıkarlar oradan..
Soner hem arabayı kullanmakta hem de Doğan ile uğraşmaktadır,Doğan ardı arkası kesilmeyen sorularla Soner'i çileden çıkarmaya devam etmektedir..Doğan'ın sorularından ve dırdırından bunalan Soner arabayı sağa çekip durur.
Soner : bak abicim aynı şekilde devam edeceksen hemen in arabadan,Sevil ve Aylin'in durumlarını bende merak ediyorum ama sen daha betersin abicim ya
Doğan Soner'in sert konuşması ve yüz ifadesinden ciddi olduğunu görünce
Doğan : tamam sustum,hadi gidelim
Soner her nekadar Doğan'ın şomluğuna ve gevezeliğine kızsada o da endişelenmeye başlamıştır,ister istemez Doğan'ın karamsar ruh hali onuda esir almıştır..Arabayı öyle hızlı kullanmaya başlamıştırki, ne trafik ışıklarına bakar doğru düzgün ne de uyarı levhalarına.Doğan Soner'in bu kadar hızlı gitmesinden korkmaya başlamıştır, sık sık uyarır yavaş gitmesi için ama nafile, Soner dinlememektedir onu..
Doğan : yavaşla biraz abicim ya, öldüreceksin ikimizide
Soner : acele ediyorum işte, sen değilmiydin bir an önce varalım diyen
Doğan : ben dedim ama bukadar hızlı demedim Soner, şimdi kaza yapacaksın
Soner : yapmam abicim merak etme, bak trafik okadar kalabalık değil
ikisi böyle atışırken Soner keskin bir virajı almaya çalışmaktadır, virajı döndüğünde ileride trafiğin kilitlendiğini görür, aceleyle frene basar ama
Soner : olamaaaazzz
Doğan : ne olamaz
Soner sürekli frene basmaktadır ama nafile
Doğan : yavaşlasana Soner ya,şimdi çarpacaksın öndeki arabaya
Soner : frenler tutmuyor abicim
::::::::::::::::::::::::::::::::
devam edecek:))
b
29 Nisan 2008 Salı 17:29
Davşanca-BBO
......................
Doğan : yavaşlasana Soner ya,şimdi çarpacaksın öndeki arabaya
Soner : frenler tutmuyor abicim
Doğan "frenler tutmuyor" lafını duyunca olduğu yerde sıçrar, eli ayağına dolanır arabanın içinde, bir yandanda söylenir durur Soner'e
Soner : dur abicim sakin ol ya, şaka yaptım,frenler sağlam (bir yandanda Doğan'ın haline güler)
Doğan : manyakmısın abicim sen ya, böyle şakamı olur,kalpten gidecektim az kalsın..
Soner : tamam abicim kusura bakma biraz ağır bir şaka oldu ama sen kaşındın..az kaldı hastaneye,birazdan orda oluruz.Sana kızıyorum çok heyheylisin diye ama bende endişeleniyorum bizimkilerin haline, haber alamamak ne kötü şeymiş ya
Doğan : bakıyorum benden aşağı kalır yanın yok Soner bey,bide bana kızıyorsun
Soner : Doğancım ama sende ne olduğunu bilmeden herşeyi kötüye yoruyorsun.
Doğan : haksızmıyım ama endişelenmekte abicim ya, tamam ben biraz heyecanlı bir tipim, birden kaptırıyorum kendimi
Soner : üzme kendini ikiside iyi olacak merak etme
Doğan : inşallah abicim inşallah....bak şurdan döneceksin tabela öyle diyor
Atışmalar ve stres dolu dakikalardan sonra hastane kapısından içeriye girerler ve buldukları ilk yere arabayı park edip hızla içeriye dalarlar, Doğan herzamanki telaşlı haliyle gördüğü ilk hemşireyi kolundan yakalayıp konuşmaya başlar ama Soner bile ne dediğini anlayamaz
Soner : dur sakin ol abicim ben konuşayım,senin ne dediğin bile anlaşılmıyor..Hemşire hanım biz Aylin ve Sevil'i arıyoruz, şu üniversitedeki olayda yaralanan öğretim görevlileri
Hemşire : evet hastanemize getirildi ikiside
Soner : durumları nasıl, görebilirmiyiz onları
Hemşire : Sevil hanım iyi ama Aylin hanım başına sert bir darbe aldığı için kendinde değil, yoğun bakımda şuan
Doğan :(kötü olduğunu duyunca eli ayağı boşalır birden ve kekeleyerek) ne diyorsunuz hemşire hanım, çokmu kötü durumu,nerde şuan görebilirmiyim onu
Hemşire : buyrun sizi yanına götüreyim ama odasına girmenize izin veremem
Soner Doğan ve hemşire onların yanına doğru yürürler, odaya vardıklarında Sevil'i odanın önünde beklerken görürler.Sevil oturduğu yerden kalkmaya çalışır Soner'in geldiğini görünce ama Soner kalkmması için işaret eder ve onun yanına vardığında önce sarılır.Sevil kocasının kollarındayken onun ne kadar korktuğunu hissetmiştir.
Sevil : ben iyiyim hayatım ama Aylin....
Soner : çok korkuttun beni canım sana bişey oldu diye içim içimi yedi, iyisin değilmi
Sevil : birkaç sıyrık,önemli bişeyim yok (der başını Soner'in omzuna yaslayarak)
O sırada Doğan Aylin'in yattığı odanın penceresinden ona bakar,içeriye girmek için ısrar etsede hemşire müsade etmez..Doğan'ın gözyaşlarına boğulduğunu gören Soner ve Sevil ayağa kalkıp onun yanına giderler..
Soner arkadaşına destek olabilmek için koluna girer ve ona güzel şeyler söylemeye çalışır ama Doğan Aylin'i öyle gördükçe daha fena olur.
Doğan : baksana abicim ya nasıl iyi olabilirim,hayatımın aşkı orda kendinde olmadan yatıyor ve ben sakin mi olmalıyım, nasıl olabilirim sence
Sevil : Doğancım, üzme kendini ne olur, Aylin iyi olacak,doktor aldığı darbe nedeniyle kendinden geçtiğini ve iyileşeceğini söyledi,hem Aylin inatçı kızdır biliyorsun, kolay kolay pes etmez o
Doğan : biliyorum Sevil ama gördüğüm manzara korkumu azaltmıyor işte..
Soner :(arkadaşının omzunu sıvazlayarak) iyi olacak kardeşim iyi olacak,şimdi sakin olup dualarımızı esirgememeliyiz..Biz ne badireler atlattık,bunuda atlatacağız
Doğan Soner'e dönüp ona sarılır gözyaşları artarak...iyiki varsınız abicim
Sevil hem onları izlemekte hem de arada odanın penceresinden Aylin'e bakmaktadır..
(birkaç dakika sonra)
Hepsi odanın önünde oturmuş müjdeli haberi beklemektedir sessizce.Doğan oturmaktan bunalmıştır,Aylin'e bakmak için pencereye ilerler,değişen hiçbirşey yoktur,hayatının aşkı sevdiği kadın öylece yatmaktadır.hem onu seyre dalar hemde birlikte geçirdikleri günleri anımsar..Aradan birkaç dakika geçmiştir,Doğan kendine geldiğinde Aylin'in ona baktığını görür,hayalmi görüyorum diye gözlerini ovuşturur ama gördüğü gerçektir, Aylin hasta yatağında gülümseyerek ona bakmaktadır..
Doğan : açtıı, gözlerini açtı diyerek nara atar koridorda
Sevil ve Soner Doğan'ın narasıyla irkilerek doğrulurlar yerinden.Doğan onlara dönerek
Doğan : dualarımız kabul oldu abicim, Aylin kendine geldi.
::::::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir:)
29 Nisan 2008 Salı 17:55
Davşanca-BBO
..........................
Aylin'in kendine gelmesiyle fazla gürültü yapan Doğan'ın sesini duyan hemşire yanlarına gelir
Hemşire : lütfen hastanede olduğumuzu unutmayalım,biraz daha sessiz olmanızı rica ediyorum.
Doğan : Hemşire hanım Aylin kendine geldi , gözlerini açtı bakın
Hemşire odadan penceresinden bakıp siz burada bekleyin diyerek içeriye girer.Doğan'ın korkusu bu sefer umuda ve sevgiye dönüşmüştür,herzamanki telaşlı hali bu sefer mutlukluktandır,hemşirenin çıkmasını beklediği süre içinde yerinde duramaz ve sürekli Soner ve Sevil'e birşeyler söyler..Soner'i sık sık yakalyıp sarılır, Doğanın bu halinden bunalan Soner
Soner : sakin ol abicim ya bu ne hal, bak iyileşti Aylin,boğacaksın beni sarılırken..rahat dur yoksa güvenliğe haber veririm..(gülümseyerek)
Doğan : napim abicim ya, mutluluktan uçuyorum,sevincimi sizinle paylaşıyorum,sana sarılmayacağımda kime sarılacağım
Soner : şaka yapıyorum be abicim,sana takılmayada gelmiyor ya, en az senin kadar bende sevindim..
Doğan : sağol abicim ya sizler olmasanız nasıl dayanırdım ben diyerek yine sarılır
Soner : güvenlik,yetişin adam boğuyorlar..(diyerek seslenir gülerek)
Onlar tatlı tartışma içindeyken hemşire odadan çıkar
Hemşire : gözümüz aydın,hastamız kendine gelmiş,hayati tehlikesi yok
Doğan bunu duyunca oley be diyerek hemşireyede sarılır o şaşkınlık içinde..Ne olduğunu anlamayan hemşirede şaşırır birden.
Soner : yuh abicim ya, yakaladığına sarılıyorsun,sakin ol biraz
Doğan : pardon hemşire hanım,sevinçten ne yaptığımı bilmiyorum
Hemşire : önemli değil, çok sevdiğiniz biri anlaşılan hastamız
Soner : siz ne diyorsunuz hemşire hanım, hastamız bu telaşlı canlının nişanlısıdır, onları nişanlayana kadar neler çektik bir anlatsam oooo roman olur inanın.
Doğan : abartma hemen abicim ya,okadar da değil...
Soner : tabi tabi abicim,istersen kadir amcayıda çağıralım..sahi ya ailesine haber verilmedimi Aylin'in..neden kimse yok bizden başka
O anda Sevil söze girer
Sevil : kendine gelmeden önce haber vermeyi ben istemedim hayatım, şimdi onlarıda telaşa sokmak istemedim, yiyimi yaptım kötümü bilmiyorum.
Soner : iyi yapmışsın canım, Aylin kendine geldi nasıl olsa, birazdan haber veririz..bu arada hemşire hanım ne zaman çıkar hasatmız buradan
Hemşire : bu akşam burda kalması daha doğru olur, yarın sabah taburcu edebiliriz sanırım, tabi doktor bey ne derse o şekilde olur..
Doğan : doktor nerde sahi, hiç arayıp sormadık telaştan
Hemşire : bende kendisinin yanına gidip hastamız ile ilgili bilgi vereceğim, buyrun sizde benimle gelin
Soner : Sevilcim sen burda bekle istersen biz Doğan ile gidip konuşalım doktor beyle, şimdi onu yalnız göndersem ne konuşacağını şaşırır.
Sevil : tamam Sonercim, ben burdayım,geç kalmayın ama
Soner Doğan ve hemşire birlikte doktorun yanına giderler.içeriye girdiklerinde doktoru röntgen filmlerini incelerken bulurlar.Hemşire söze başlamak üzereyken Doğan ondan önce söze başlar
Doğan : doktor bey,iyi olacak değilmi,ne zaman çıkarabiliriz
Soner Doğanın bu halinden sonra ona "yuh abicim ya " der gibi bakıp doktora döner
Soner : merhaba doktor bey, biz Aylin hanımın arkadaşlarıyız,bilgi almak için gelmiştik..
Hemşire : Aylin hanım kendine geldi doktor bey
Doktor : öylemi, peki gidip bir bakalım kendisine
Doktor ve hemşire önden çıkarlar, arkalarından Soner ve Doğan onları takip eder.
Doğan : nasıl doktor bu abicim ya, hiçbişey söylemedi
Soner : sölemez tabi abicim,pat diye atladın lafa,ben olsam seni hastane dışına attırırdım..Aylin'in yanına gidiyor işte, muayene etsin bişey söyler merak etme, ne sabırsızsın abicim sen ya
Doğan : tamam abicim ya, sana bişey sormayada gelmiyor
Doktor ve hemşire Aylin'in odasına geldiklerinde onlara dışarda beklemesini söyleyip içeriye girer.
Soner ve Doğan'ın didiştiğini gören Sevil kendini gülümsemekten alamaz
Sevil : siz ne halt ediyorsunuz gene böyle bakim
Doğan : şu kocana bişey söyle Sevil ya, beni deli ediyor
Soner : kim kimi deli ediyor acaba
Sevil : tamam ikinizde sakin olun şimdi..hastanede olduğunuzu unutmayın
Soner : ben senin yanındayken hep sakinim zaten hayatım (diyerek sarılır ve öper)
Sevil : şişt Soner, rahat dur , evde değiliz.
Onların didişmesi sırasında doktor ve hemşire odadan çıkar.
Doktor : geçmiş olsun, hastamız çok iyi ancak
Doğan "ancak" dediğinde doktorun sözünü kesip lafa girer
Doğan : ancak ne doktor bey bizden birşey saklamayın lütfen
Soner : sen adamı hakikaten hasta edersin abicim ya, bi dur doktor sözünü bitirsin
Doktor : teşekkür ederim beyfendi, ancak bu akşam gözlem amacıyla hastanemizde misafir edeceğiz Aylin hanımı, yarın taburcu edebiliriz duruma göre
Soner : teşekkürler doktor bey
Dokotr ve hemşire yanlarından ayrılırken Doğan Soner'e dönerek
Doğan : duydun dimi abicim , duruma göre dedi, bizden birşey saklıyorlar belli
Soner : off abicim ya offf, Sevilcim izin verirmisin şunu boğazlayayım, nasıl olsa hastanedeyiz çabuk kurtarırlar.
Sevil : sakin ol hayatım, Doğancım duruma göre derken bu gece gözlem amacıyla tutacaklarını ve yarın taburcu edebileceklerini söylemek istedi doktor,kötü birşey yok yani
Doğan : tamam Sevil, Soner sen ne anlayışsızsın ya, bak Sevil ne güzel açıkladı durumu, sense hemen boğazlamaya kalkıyorsun beni
Soner : sessizce bakar sadece ona..Sonra Sevil'e dönerek, kadir amcalarada haber verelim, onlarında bilmesi lazım durumu
Sevil : haklısın hayatım,ben şimdi arıyorum onları..
::::::::::::::::::::::::::::::
devam edebilir:))
02 Mayıs 2008 Cuma 14:14
Davşanca-BBO
tek bölüm
.........................
(bir pazar sabahı, tüm aile uyanmış ve kahvaltılarını yapmışlardır.Sevil bitirmesi gereken bir araştırması için bilgisayar başına oturmuştur,Soner ise evin içinde aylaklıktan canı sıkıldığı için volta atmakta Efe çizgi film seyretmektedir.Soner arada Sevil'e sataşmaktadır vakit geçirebilmek için ama Sevil pek yüz vermediği için Soner de sonunda pes edip oğlunun yanına gider.
Soner : ne seyrediyorsun evlat
Efe : şirinler var baba çok komik
Soner : hadi ya, o hala oynuyormu,benimde çocukluğum onlarla geçti
Efe : sen çocukkende varmıydı baba
Soner : vardı tabi Efecim, bende az seyretmedim, hiç kalkmazdım televizyon başından şirinler varken
Sevil : hayatım televizyon başından hiç kalkmazdım demesek,yanlış örnek oluyorsun Efe'ye
Soner : ney yani sevilcim,yalanmı söyleyeyim
Sevil : yalan söyle demiyorum hayatım,söylememen yeterli.
Soner : tamam tamam ,bişey söylemeyede gelmiyor,hemen fırçayı yiyiyoruz..
Soner Sevil'den yüz bulamayınca oğlunun yanına oturup onunla şirinleri seyretmeye başlar..
Efe : baba
Soner : efendim oğlum
Efe : neden sadece bir tana kız şirin var
Soner : hatırlamıyorum evlat, ben çok uzun zaman önce seyrettim bu çizgi filmi
Efe : ama hep seyrettiğini söylemiştin, unumaman lazım
Soner : bilmiyorum Efecim..(Sevil'e dönerek) sen biliyorumusun hayatım
Sevil : ben hiç seyretmedim,bilmiyorum
Soner : annenden bize fayda yok evlat
(Bir kaç dakika düşünür Soner , aklına takılmıştır neden öyle olduğu)
Soner : hakikaten ya, neden sadece bir tane vardı.Hemen telefonuna sarılır.
Soner : alo Doğan sana bişey sorcam
Doğan : sor bakim abicim ama herzamanki abuk sabuk sorularından olmasın lütfen
Soner : bi dinle be abicim, ya şu şirinler varya hani
Doğan : ne diyorsun abicim sen ya, ne şirinleri
Soner : çizgi film olan
Doğan : ee evet var, nerden geldi aklına şimdi onlar
Soner : ya abicim hani onların içinde sadece şirine varya, neden sadece bir tane kız şirin vardı
Doğan : haydaaa abicim ne biçim soru şimdi bu
Soner : Efe bana sordu bilmediğim için sana sorayım dedim
Doğan : hehehe abicim sen oturdun şirinlerimi izliyorsun,alemsin ya
Soner : napim abicim napim, canm sıkıldı ,yapacak birşey bulamadım, eski günleri yad ediyorum
Doğan : (hala gülmektedir) çok yaşa abicim ya, Allah'ta seni güldürsün...Sorunun cevabını biliyorum ama bir şartla söylerim
Soner : bırak şimdi şartı şurtu abicim ya, biliyorsan söyle işte
Doğan : işine geliyorsa abicim,kabul etmezsen söylemem
Soner : şom Doğan menfaatçi,Doğan tamam kabul ediyorum söyle
Doğan : yarın ben lokantaya gelmeyeceğim, Aylinle şöyle bir gezelim dedik,sen idare edersin işi artık, anlaştıkmı
Soner : elimiz mahkum tamam söyle
Doğan : bak şimdi abicim , hani gargamel varya
Soner : evet şu kötü olan
Doğan : işte o yarattı şirineyi, sırf diğer şirinleri yakalayabilsin diye
Soner : vayyy, demek sende seyrediyordun şirinleri
Doğan : tabi abicim, hangimizin çocukluğu onlarla geçmedi
Soner : mesela Sevilin geçmedi, o hiç seyretmemiş
Doğan : başka sorun varmı abicim,şimdi kapatmam lazım...sözünü unutma sakın
Soner : tamam abicim unutmam,sağol
Soner : bak evlat, Doğan amcandan aldığım bilgiye göre durum bundan ibaretmiş diyerek anlatır..
Sevil Soner'in hararetle oğluna anlatışını dikkatle dinler ve kendini gülmekten alamaz..
Soner : neden gülüyorsun Sevilcim
Sevil : yok bişey hayatım, senin anlatışına gülüyorum sadece
Soner : ne varmışki anlatmamda
Sevil : kızma Sonercim, sanki devlet sorununu çözmüşünde onu anlatıyorsun gibi geldi bana (hala gülmektedir)
Soner : tabi öyle hayatım, önemli bir konu,sen seyretmediğin için bilmen ve anlaman zor
Sevil : sen öyle diyorsan ne diyebilirimki hayatım, tamam sustum..
Soner ve Efe şirinleri seyretmeye devam ederler.
Soner : ya bu gargamele de üzülüyorum, baksana o kadar çile çekiyor ama bir tane bile şirin yakalayamadı, kedi desen kendine hayrı yok,miskin miskin yatıyor hep
Efe : baba neden şirinleri yakalamaya çalışıyor hep
Soner : bak onu hatırlıyorum işte evlat, onları yakalayıp altına dönüştürmeye çalışıyor, zengin olma peşinde yani
Efe : nasıl yani baba, nasıl dönüştürecekki altına
Soner : ya Efecim çizgi film işte, gerçekte böyle şeyler olmaz biliyorsun, seyret yeter..yorma kafanı böyle şeylere
Soner bir müddet sonra hem çizgi filmden sıkıldığı hem de Efe'nin sorularından bunaldığı için yerinden kalkıp Sevil'in yanına gider ve sarılıp öper.
Sevil : korkuttun beni hayatım, hem Efe var napıyorsun uluorta
Soner : karımı öpüyorum, bunda ne kötülük var.
Sevil : saoğl canım;kötülük yok ama çocukların yanında olmaz
Soner : tamam tamam , ne yapsak yaranamıyoruz..Bak ne diyeceğim hayatım
Sevil : yine ne muzurluk geldi aklına Sonercim.
Soner : yok ya muzurluk falan değil, hadi çıkalımda gezelim biraz, canım sıkıldı evin içinde, herkes bişeylerle meşgul,bense yapacak bişey bulamadım.
Sevil : bitirmem gerekiyor ama hayatım,1-2 saat sonra çıksak.
Soner : ooo o saate akşam olacak
Sevil : kusura bakma Sonercim, bitirmeden olmaz,yarın teslim etmem gerekiyor.
Soner : peki hayatım,öyle olsun..(sonra Efe'ye döner) hadi evlat maç yapalım seninle
Efe : olur baba
Soner : hadi al gel topunuda bahçeye çıkalım
Sevil : olmaz hayatım, şimdi düşüp üzerinizi kirletirsiniz, çimen lekesi çımıyor zaten
Soner : eski bişeyler giyeriz hayatım, hem baba oğul ilişkimizi geliştirmemiz lazım dimi ama
Sevil Soner'in baba oğul ilişkisini geliştirme sözünden memnun olmuştur,onları kırmak istemez.
Sevil : tamam ama üzerinizi değiştirin, bu kıyafetlerle olmaz
Soner ve Efe üzerini değiştirip dışarıya çıkarlar.Aradan 5-10 dk anca geçmiştirki Soner topa biraz sert ve yamuk vurunca salonun camını kırar.Sevil elinde topla balkona çıkar ve camı gösterir.
Soner : pardon hayatım,yanlışlıkla oldu.
Sevil : Sonercim,biraz dikkat etsen
Soner : tamam hayatım, sen topumuzu kesmeden geri alabilirmiyiz.
Sevil kızmıştır ama Efenin babasıyla neşeli vakit geçirdiğini görünce çabuk yumuşar ve topu onlara geri verir.
Sevil : tamam veriyorum ama dikkatli olun..hemen bir camcıyı ara da açıkta kalmayalım Sonercim.
Soner : tamam hayatım birazdan ararım.
Soner ve Efe yine maça başlarlar ama Sonerin dikkatsiz tavrı yine bir cama malolur..
Sevil : hayatım evde sağlam cam bırakmaya niyetin yok anlaşılan
Soner : kazara oldu sevilcim, bilerek kıracak halim yokya.
Sevil : iyi ama Sonercim, 10 dakikada iki cam kırdın.hadi ara hemen camcıyıda gelip taksınlar yenisini..
Soner : hadi evlat bırakalım, yeter bu kadar, yoksa annen bizi haşlayacak,evde cam da kalmayacak.
Efe : tamam baba, ama hep sen kırdın , benim suçum yok..
Soner : hadi hadi çok konuşma, yanlışlıkla oldu işte..
Efe babasının haline gülmekten kendini alamaz..
Camlar yenilenmiş, Sevi'lde bu arada işini bitirmiştir..
Sevil : hadi bakalım gelin de yemek yiyelim,sonra dışarıya çıkıp gezelim biraz..Sonercim ben masayı hazırlarken sende ikizlere bakarmısın uyanmışlarmı,uyandılarsa aşağıya indiriver onları..
....BİTTİ....
03 Mayıs 2008 Cumartesi 16:07
başkan dedi ki......
Her masalda olduğu üzere..
Bir varmış bir yokmuşla başlarmış anlatılar.
Bizde geleneği bozmayıp aynen öyle başlayalım masalımıza.Küstürmek olmaz bu geleneği yaratanları..
Bir varmış bir yokmuş,evvel zaman içinde kalbur zaman içinde, develerin tellallık pirelerin berber çıraklığı yaptığı çoook eski zamanlarda yine çoook uzak diyarların birinde kendi haline,insanlarının hoşgörü ve sevgiyle yaşadığı yüzölçümü ve nüfus olarak az olsada gönül kalabalıklığının çok olduğu bir krallık varmış.
Halkı öyle sevgi doluymuş ki,birinin canı yansa hepsi birden koşarmış yardıma,komşusunun derdini kendi derdi kabul ederlermiş.
Bundan birkaç yıl önce işlediği bir suç yüzünden kral tarafından sürgün edilen Soner isminde bir adamın hikayesi dilden dile dolaşmış bugüne kadar.
Soner, gençliğinin heyecanına kapılıp eşini ihmal etmiş uzun bir süre,hatta daha da abartıp aldatır olmuş eşini.Bu durum çabuk farkedilmiş küçücük krallıkta, Soner'in bu tutumu halkın ağzından düşmemiş ve haliyle kralında kulağına gitmiş,çağırmış huzuruna bu delikanlıyı ve sormuş söylenenlerin doğru olup olmadığını.
Soner ne kadar vurdumduymaz ve çapkın olsada dürüstmüş ve kabul etmiş tüm söylenenlerin doğruluğunu.
Kral dürüstlüğü sebebiyle kendisine sadece krallıktan sürgün cezasını vermiş.
Çaresiz kralın emrini uygulayan Soner suçluda olsa eşine veda edip ayrılmış ülkesinden..
Yıllar acıyla geçmiştir Soner'in eşi olan Sevil için,karnındaki çocuğuyla kalmıştır tek başına.Eşinin yokuluğuna üzülüyor ama kendisini ihmal ettiği ve aldattığı için ona affedilmesi imkansız bir kırgınlık duymuştur aradan geçen yılar boyunca.Zor da olsa kendi başına büyütür oğlunu.
Yıllar yılları kovalamış ve Efe ismini verdiği oğlunu okul çağına getirmiştir.
Sevil görev yaptığı Kraliyet Akademisi'nin kendisini başka bir krallığa geçici görevle tayin etmesi sebebiyle sıkıntıya düşer,oğlunu emanet edebileceği kimsesi yoktur.Çareyi kralın huzuruna çıkıp durumu anlatmakta bulur.Hiç tereddütsüz çıkar huzura ve anlatır herşeyi.
Kral bir müddet düşündükten sonra hak verir ona ve çağırır vezirini.
Kral : derhal Soner'i bulup getirin huzuruma
Vezir hemen kralım diyerek uzaklaşır yanlarından..
Kral : sen şimdi git, yarın bu saatte burada ol, eski eşin oğluna sen gelene kadar bakacak meraklanma.
Sevil peki kralım der ve çıkar huzurdan.Evine giderken yol boyunca şaşkınlığını atamaz üzerinden,kralın neden böyle birşey yaptığını düşünür durur, ayrıca eski eşini tekrar görmenin onu nasıl hissettireceğini çözemez birtürlü.O ne kadar böyle düşünsede kralın buyruğu olduğu için çaresiz kabul etmek zorundadır.
Ertesi gün Sevil yine kralın huzuruna çıkmak için hazırlanır,ama yol boyunca içindeki korkuyla karışık heyecanı atamaz. "Soner'i tekrar görmek" ona neler hissettirecekti...
Kralın bulunduğu salonun kapısına girmeden önce derin bir nefes alır ve öyle çıkar huzura.İçeriye girdiğinde kralın karşısında bekleyen Soner'i görür ilk önce,kalbi sanki yerinden çıkacakmışçasına atmaya başlamıştır, anlam veremez bu haline, onu görmenin verdiği heyecanmı yoksa eskiden kalan ve hala yüreğinde yer tutan öfkemi ?
Ağır adımlarla ilerler yanlarına, ayakları onu geriye gitmeye zorluyordur sanki.
Huzura vardığında selamını verir önce krala, Soner'e bakmaya cesaret edemez.
Kral : Sen Soner
diyerek başlar söze ve durumu anlatır heryönüyle ve sonra
Kral : Sevil kızımın görevi gereği buradan 1 aylığına ayrılması gerekiyor,sen hiç görmediğin oğluna gerektiği gibi bakmak zorundasın,Sevil geriye gelene kadar.
Soner : siz nasıl emrederseniz kralım.
Kral : Sevil kızım, sen hiç meraklanma, ben herzaman oğlunun durumunu denetleyeceğim,gözün arkada kalmasın.
Sevil : Biliyorum kralım ancak oğlum bu duruma nasıl alışacak, tek endişem budur.
Kral : onu bana bırak sen, ben oğluna herşeyi anlatırım.
Sevil kralın sözüne güvenilir biri olduğunu bildiği için içi rahatlamıştır sözleriyle.
Kral : şimdi ikiniz birlikte eve gidecek ve önce oğlunuzla konuşacaksınız.Bu akşamı babasıyla geçirsin Efe evladım, yarın ben kendim gelip bakacağım hallerine.
Çaresiz kralın emrini uygulamak zorunda olduklarını bildiklerinden Sevil ve Soner selamını verip ayrılırlar huzurdan.
Yol boyuunca ikiside yanyana yürür fakat tek kelime konuşmazlar.Soner hernekadar konuşmak ve pişmanlığını dile getirmeye çalışsada eskiden yaptıklarından duyduğu utanç yüzünden ağzını açamaz.sevil Soner'in konuşmaya çabaladığının ama beceremediğinin farkına varmıştır ama o da suskun kalmıştır.
Eve vardıklarında Efe'yi evin bahçesinde tek başına oynarken bulurlar..
Efe geldiklerini gördüğünde bırakır oyununu ve anneee diyerek sarılır Sevil'e.
Sevil : nasıl bakalım benim aslan oğlum,oyunmu oynuyordun kendi kendine
Efe : evet anne
Efe hem annesiyle konuşmakta hem de yan gözle Soner'e bakmaktadır.Sevil Efenin babasına baktığını farkedince ayağa kalkıp
Sevil : baban geldi oğlum
Efe : biliyorum anne (diyerek babasına döner) hoşgeldin der ve elini uzatır tokalaşmak için.
Sevil : Efecim nerden biliyorsun, daha önce hiç görmemiştin babanı
Efe : tıpkı anlattığın gibi anne
Soner oğlunun bu sözüyle mutlu olmuştur Sevil'e dönerek gülümser teşekkür edercesine.Sonra dizlerinin üzerine çöküp kollarını açar oğluna.
Efe önce tereddüt eder ve annesine bakar.Sevil oğluna "kırma babanı" der gibi gözleriyle işaret yapar.
Annesinden aldığı onayla babasının kollarına atılır Efe,hiç görmemiş olsa bile babasının kucağında aldığı o sıcaklıkla uzun süre sarılı kalır.
Sevil ne kadar kızgın ve kırgın olsada oğlunun babasıyla bu sıcak kucaklaşmasından etkilenir ve gözyaşlarnı tutamaz.ikisinin ayağa kalkmak için hareketlenmesiyle teleşla siler gözyaşlarını.
Sevil : içeriye girelimmi artık,akşam olmak üzere , yemek vakti geldi.
Soner : nasıl istersen Sevil.
Efe : bizimlemi kalacaksın artık
Soner önce yutkunur,birşeyler söylemek ister ama söyleyemez.Sonerin çaresiz kaldığını gören Sevil
-anlatırım daha sonra Efecim,hadi içeriye girelim şimdi.
Soner yıllarca yaşadığı eve misafirmiş gibi çekinerek girer ve salonda bir köşeye oturur.Efe de onun oturduğu koltuğun karşısına geçer.Kaçamak bakışlarla babasını süzer arada.Sevil ise mutfakta birşeyler hazırlamakla meşguldür,arada baba oğulun ne yaptığına bakar kapının bir köşesinden.Bir an için duyduğu kızgınlığı unutup onları seyreder.Sonersiz geçen yıllar boyunca hep hayal etmiştir böyle bir aile ortamını.İşte şimdi karşısındadır hayali ama yinede endişelidir gelecek onlara neler hazırlıyor diye.
Yemeği hazırlayıp sofrayı kurduktan sonra seslenir ikisinede.
Efe bir hışımla kurulur sofraya; Soner çekinerek gelir.
Yemek boyunca bir yandan yemeğini yiyen bir yandan da babasını süzen oğlunu izler Sevil.
Yemek yenmiş sofra topanmıştır.Soner ve Efe yine aynı yerlerine oturmuşlardır,Sevil çay yapmak için yanlarından ayrılmıştır.
Efe oturduğu yerden kalkıp babasının yanına gelip oturur.Kısa bir süre sessiz kalır ve sonra
Efe : bana masal anlatırmısın
Soner önce şaşırır oğlunun bu isteğiyle,ne yapması gerektiğini bilemediği için gözleriyle Sevil'i arar ama göremez,sonra cesaretini toplayıp
Soner : tabi anlatırım,nasıl bir masal olmasını istersin
Efe : uzun ve güzel bir masal olsun,annem yatmadan önce bana hep anlatır.
Soner önce bir düşünür ne anlatsam diye,sonra tamam buldum diyerek başlar anlatmaya.
Sevil mutfaktan ikisinin konuşmalarını duyar ama hiç müdehale etmez.
Soner anlattıkça Efe dahada yakınlaşır babasına, bir müddet sonra başını babasının bacağına yaslayıp dinlemeye başlar.Soner henüz tamamlamamıştır ki masalı Efe uyuyakalır babasının bacağına yattığı şekilde.
Soner oğlunun bu yakınlaşmasından duyduğu mutluluğu oğlunun saçlarını okşayarak göstermeye çalışır ancak çekinir ters bir tepki görürüm diye.Oğluna bakaklır öylece.
Sevil yanlarına geldiğinde ikisini öyle görmenin verdiği haz ile gülümser Soner'e.
Soner : şeyy, masal istemişti bende anlatıyordum ama uyuyakaldı böylece.
Sevil : masal dinlemeyi çok sever ve genelde yarısında uyuyakalır.
Soner : yatağına götüreyim.
ikisi birden Efe'yi kucağına almak için hareketlendiği sırada elleri değer birbirine.
Soner : afedersin Sevil.
sevil : önemli değil,sen al Efe'yi, ben yatağını hazırlayayım.
Soner Efe'yi kucağına alır ve birlikte odasına çıkarlar,Sevil yatağı hazırladığında Soner Efe'yi yavaşça yatırır.
Soner : öpebilirmiyim oğlumu
Sevil : tabiki öpebilirsin,o senin oğlun.Ben aşağıya iniyorum,sende işin bitince inersin.
Soner : teşekkür ederim Sevil,sana yaptıklarımdan sonra....(dediğinde Sevil sözünü keser.)
Sevil : lütfen Soner , şimdi bu konuşmanın sırası değil.(diyerek ayrılır odadan)
Soner uzun bir müddet oğlunun uyumasını izler.Aşağıda Soner'in gelmesini bekleyen Sevil meraklanır ve odaya çıkar.Kapıya geldiğinde oğlunun uyumasını izleyen bir babanın mutluluğunu görür Soner'de.içinden söylenir durur eski eşine..."neden böyle yaptın Soner,neden çaldın bu mutluluğu yıllar boyunca benden"...
Soner kapıda duran Sevil'i farkettiğine kalkar ayağa telaşla.
Soner : özür dilerim dalmışım uyumasını seyrederken.
Sevil : önemli değil, gel sana nerede yatacağını göstereyim.
Soner : peki geliyorum.
............................
O gece başka birşey konuşmazlar,sabah olduğunda herzamanki gibi erken kalkarlar,kahvaltıyı yaptıktan sonra Sevil Efe'yi karşısına alıp anlatır herşeyi.Efe ne kadar gitme anne dese de annesinin gitmek zorunda olduğundan ve kısa süre sonra döneceğini bildiği için kabul eder durumu.
Onlar konuşmasını tam bitirdiği an da kapı çalar.Sevil kapıyı açtığında karşısında Kralı görür ve selamını verip içeriye davet eder.kralın içeriye girmesiyle Soner ve Efe'de ayağa kalkıp selamlar.Kral Efe'yi yanına çağırıp saçlarını okşar önce.
Kral : annen anlattımı herşeyi
Efe : evet anlattı
Kral : üzülmedin dimi gidecek diye.
Efe : üzüldüm ama biliyorumki yine dönecek.
Kral : aferim sana Efe.(sonra Sevil'e döner)
Kral : Sevil kızım hemen hazırlan , bir an önce yola çıkman gerekiyor,gideceği yere kadar sana eşlik edecekler.
Sevil : ben hazırım.
Kral : madem hazırsın hadi birlikte çıkalım.
Kral : Soner gözüm üzerinde , bu yakışıklı çocuğu üzmek yok.
Soner : üzermiyim hiç efendim, o benim oğlum, nasıl yapabilirim böyle birşeyi.
Sevil oğlunu doyasıya sarılır ve öper.
Efe : beni merak etme annecim
Sevil : tamam oğlum,iyi bakın kendinize tamammı.
Soner : sen hiç merak etme Sevil.
Kral ile birlikte çıkar evden Sevil,ayakları onu geri götürsede gitmek zorunda olduğu bilinci ağır basar ama oğlunun babasıyla kalması içini rahatlatmıştır bir nebzede olsa.
kapıdan Sevil'i birlikte uğurlar Soner ve Efe.Sevil gittikten sonra
Soner : ne yapmak istersin şimdi.
Efe : bilmiyorumki, ne yapalım
Soner : oyun oynayalımmı birlikte..
.....................................
(Günler böyle geçer gider.Soner öyle alışmıştırki oğlunun yanında olmaya,hiç ayrılmak gelmez içinden,birgün tekrar ayrılacağı düşüncesi yer bitirir onu.)
Sevil'in ayrılışının 20. günü ilk defa "BABA" diye hitap etmiştir Efe.Soner günlerdir beklediği sözü duymuştur nihayet,hiç zorlamamıştır Efe'yi baba demesi için,ona bırakmıştır bu kararı..Duyduğu anda kucaklar Efe'yi, sanki ilk defa görüyormuş gibi hasretle sarılır oğluna,doyasıya öper koklar.Sevil'in dönmesine az bir zaman kalmıştır,kalan günleri daha güzel geçirirler baba oğul..
...................................
Sevil görev için gittiği yerden dönmüş ve soluğu ilk olarak evinde almıştır.Soner ve Efe'yi bahçede koşuşturuken bulur,ikisininde üstü başı kir içindedir.Geldiğini farketmemişlerdir bile,yanlarına gitmeden önce bir süre izler ikisini, öyle neşelidirki ikiside.Onları izlemenin duygusallığından sıyrılıp yanlarına gider.Efe annesini görür görmez kucağına atlar ve öper hasretle.Anne oğulun kucaklaşmasını sırasını bekleyerek ziler Soner.
Soner : hoşgeldin Sevil
Sevil : hoşbuldum
Efe : babamla oyun oynuyorduk annecim.
Sevil Efe'nin "babam" sözünü duyunca içi bir hoş olur.Soner'e bakar,Soner sadece gülümseyerek karşılık verir.
Sevil : hadi içeri geçelim.
Soner : sen bırak ben alırım valizini sevil.
Sevil : teşekkür ederim Soner,yalnız biraz ağır dikkat et.
................................
O gece hepsi ilk gecekinden daha mutludur, daha fazla konuşurlar birlikte.sabah olduğunda yine kahvaltılarını yaparlar,bir süre konuştuktan sonra
Soner : ben gideyim artık
Efe : nereye gidiyorsun baba,,,anne söyle gitmesin
Sevil : ama Efecim..
Soner kapıya doğru yönelir,Sevil de kalkıp onunla gider.Kapıda Soner Sevil'e dönerek
Soner : biliyorum bana çok kızgın ve kırgınsın, ne desem ne yapsam kendimi affettiremem,yaptığım büyük bir suç ama Kraldan ülkede kalma izni alırsam sana kendimi affettirmek için müsade edermisin,hem oğlumda bana çok alıştı.
Sevil : lütfen Soner , eskiyi unutmam çok zor oldu,yeniden üzülmek istemiyorum.
Soner : seni üzmek değil niyetim, sadece senden yeni bir şans istiyorum, yaptıklarımın pişmanlığını ve değiştimi sana ispatlamak istiyorum.
Sevil bir müddet sessiz kalır, Efe'ye döner ve "ne olur anne babam bizimle kalsın" yalvaran bakışlarını görür.
Sevil : önce kralı ikna etmen gerekiyor biliyorsun, sonrasını düşünürüz.......
...BİTTİ....
09 Mayıs 2008 Cuma 19:06
d 1
" sen kraldan izni al gerisini düşünürüz "
Cevabını alan Soner sadece gülümser ve ayrılır evden.
Yol boyunca eskiden yaptıklarına rağmen Sevil'in sözlerinin umudun başlangıcı olduğunu düşünür,şimdi tek çıkar yolu kralı ikna etmektir, kral anlayışlı biri olmasına rağmen zorludur da, onu ikna etmek hiç kolay olmayacaktır ama azimlidir Soner, bunu mutlaka başaracağım diye söylenerek yol alır..Bir yandan da nasıl yapacağı konusunda kafasında planlar yapar ama bir türlü sonuç getirecek düşünce gelmez aklına.
Sarayın önüne geldiğinde derin bir nefes alır önce, sanki gökyüzündeki tüm havayı çekmiştir ciğerlerine.Ağır ağır çıkar merdivenlerden, geniş koridordan yürür aynı adımlarla.Kralın olduğu salon kapısına geldiğinde ürperir içi,heyecanından kalbi yerinden çıkacakmışçasına atmaya başlamıştır, kendini zaptetmek için bir müddet düşüncelerinden sıyrılmaya çalışır ama nafile..
"Ne olacaksa şimdi olacak,düşünmeye gerek yok " diyerek girer içeriye.
Kralın yanına geldiğinde selamını verip izin ister konuşmak için.
Soner : izniniz olursa kralım bir maruzatım var
Kral : gitmek için mi izin istiyorsun,Sevil döndüğüne göre seninde ayrılma vaktinin geldiğinimi düşünüyorsun
Soner : hayır kralım, tam aksine, eğer izin verirseniz kalmak istiyorum
Kral : bunun mümkün olabileceğinimi düşünüyorsun, biliyorsun ki seni geçici olarak çağırdık buraya
Soner : biliyorum kralım ancak oğlumla geçirdiğim 1 aylık zamanda eskiden nekadar sorumsuz biri olduğumu ve hatalarımı anladım, izin verin kendimi onlara tekrar kabul ettireyim,izin verin onları nekadar çok sevdiğimi göstereyim,izin verin değiştiğimi onlara ispatlayayım...
Kral : can çıkar huy çıkmaz derler , nerden bileceğim tekrar eski sorumsuz Soner olmayacağını
Soner : Ailemden,sevdiklerimden ve ülkemden ayrı kaldığım yıllar boyunca hiç çıkmadılar aklımdan.Her günüm onları düşünmekle geçti,yaptığım hataların telafisi için düşündüm geceler boyu, geri gelipte aileme kavuşunca cesaret buldum kendimi affettirebilmek için..izin verin pişmanlığımı ve değiştiğimi göstereyim.
Kral :(bir müddet düşündükten sonra) peki istediğin gibi olsun,sana bir fırsat vereceğim,ama bunu başaramazsan bir daha dönmemek üzere uzaklaştırılırsın buradan..
Soner : teşekkürler kralım,güveninizi boşa çıkarmayacağım,hemen aileme haberi vermeye gideyim izniniz olursa.
Kral : dur bakalım, hemen gidemezsin, önce kendini bana kanıtlaman gerekiyor, bir şartım var
Soner : emredin kralım, ne isterseniz yaparım.
Kral : komşu krallıkta bir bilge var, ona gideceksin.Bilgede dünyanın en değerli mücevheri var onu alıp geleceksin, yalnız uyarayım, eğer bilgenin sorduğu sorulara cevap veremezsen ömür boyunca onun kölesi olarak kalacaksın.Bu şartlarda kabul ediyormusun
Soner : ediyorum kralım, aileme kavuşmak için canımı bile veririm hiç düşünmeden.
Kral : o zaman hemen yola çık, sana bir at ve yolluk versinler..
Soner : emredersiniz kralım
diyerek selamlar ve çıkar kralın yanından.Kendisine verilen at ve yollukla düşer yola.Yol boyunca neden böyle bişey istediğini ve mücevherin nasıl birşey olduğunu düşünür durur ama çıkamaz işin içinden.Bu mücevher baya gösterişli birşey herhalde yoksa neden istesin onu kral diye söylenir..
Yola çıkalı epey zaman olmuştur,neredeyse hava kararmak üzeredir, geceyi geçirmek için biryer bulmalıyım dediği sırada ilerideki küçük bir kulübeyi farkeder.
Kulübeye vardığında atı ağaca bağlar ve kapıyı çalar.
Elinde bastonuyla bir ihtiyar açar kapıyı.
Soner : iyi akşamlar amcacım, tanrı misafiri kabul edermisin
ihtiyar : tabi evlat,tanrı misafiri kabul edilmezmi, gel içeri
ihtiyarın buyur etmesiyle içeriye giren Soner gözucuyla kolaçan eder kulübenin içini, iyice yıpranmış bir masa,iki tahta iskemle ve bir köşede eski püskü bir yatak.
ihtiyar : buyur otur evlat, açmısın ?
Soner : şeyy, evet açım
ihtiyar : kuru ekmek ve sudan başka ikram edebileceğim bişeyim kalmadı ama evlat
Soner : olsun amcacım, ona da şükür
Soner yolluğu olmasına rağmen kendisine ikram edileni geri çevirmenin yanlış olacağını düşündüğü için sesini çıkarmaz, bu akşam ihtiyarın ikramıyla karnımızı doyururuz,yarın giderken yolluğun bir kısmını kendisine bırakırım diye düşünür.
ihtiyar ve Soner masaya oturup yemeğini bitirir.
ihtiyar : ben ocağa birkaç odun daha atayım , üşütmek olmaz tanrı misafirini, geceleri buralar pek serin olur.
Soner : dur amca sen zahmet etme, odunların yerini söyle ben getiririm
ihtiyar : olurmu ama evlat,sen misafirsin
Soner : ekmeğini paylaştın,yatacak yer verdin, bırak borcumu böyle ödeyeyim.
Soner dışarıya çıkıp birkaç odunla geri gelir ve ocağa atar, dışarısı gerçekten serindir, ikiside ateşin karşısına geçip epeyce sohbet eder.
ihtiyar : yolun nereye böyle evlat
(..Soner ihtiyarı hiç tanımıyor olmasına rağmen içi ısınmıştır ona, tüm mazisini ve kralın dediklerini anlatır..)
Soner : işte böyle amcacım
ihtiyar : hepimiz gençlikte hata yaptık evlat, önemli olan ders çıkarmak ve tekrarlamamak, görüyorum ki sen gerçekten pişmansın ve kendini affettirip ailene kavuşmak için azimlisin, sadece yüreğinin sesini dinle, o seni doğruya götürecektir..
Soner : inşallah amcacım inşallah...sen bu bilgeyi duydun mu hiç ?
ihtiyar : evet duydum evlat, çok acımasızmış öyle diyorlar, sorduğu soruya cevap verebilen olmamış bugüne kadar
Soner : (hadi ya der içinden) ne soruyormuşki bu kadar zor..
ihtiyar : bende bilmiyorum evlat,sadece anlatılanlar bunlar, sen kararlısın evlat, umudunu yitirme ve yüreğinin sesini dinle daima.Hadi yatalım artık,sabaha yola çıkacaksın , yolun uzun dinlenmen lazım..eski püskü ama benim yatağımda yatabilirsin.
Soner : olurmu öyle şey amcacım, ben ateşin yanında kıvrılır yatarım.
ihtiyar : peki evlat nasıl istersen..
....................................
sabah olunca ihtiyar erkenden kalkar ve ateşi canlandırıp Soner'i kaldırır..
ihtiyar : hadi evlat kalk bakalım, bir iki yudum birşey ye.
ihtiyarın ikram ettiği kuru ekmek olmasına rağmen aldığı lezzeti çoğu yemekte bulamamıştır Soner.
Yola çıkma vakti geldiğinde yolluğunu ikiye bölüp yarısını ihtiyara verir..
Soner : ikram edileni geri çevirmek olmaz diye düşündüğümden çıkarmadım bunları amcacım, al bunu borcumu böyle ödemeye çalışayım
ihtiyar : sağol evlat, Allah yolunu açık etsin,umarım isteğini gerçekleştirirsin.
Soner :(atına atlayıp) sağol,kal sağlıcakla..
ihtiyara el sallayıp düşer tekrar yola...
...............................
devam edebilir:))
17 Mayıs 2008 Cumartesi 11:33
d 2
Epeyce yol almıştır, karşısına çıkan nehri üzerine kurulmuş küçük tahta köprüden geçer.
Karşıya geçtiğinde hem kendisinin hemde atın dinlemesi gerektiğini düşünerek iner attan.
At önce suyunu içer ve otlamaya başlar,kırk yıllık dostuymuş gibi ayrılmaz Soner'in yanından.
Soner nehrin suyuyla elini yüzünü yıkayıp serinledikten sonra yakındaki bir ağacın altına oturur ve birkaç lokma birşey yer.Yolum uzun biraz kestireyim diye düşünür, tam uykuya dalacağı sırada ağlama sesiyle irkilir,sağına soluna bakınır ama kimseyi göremez fakat sesi hala duymaktadır.Ayağa kalkıp sesin geldiği tarafa yönelir, birkaç metre ilerde çalılığın diğer tarafında nehir kıyısına oturmuş ağlayan küçük bir kız çocuğunu görür ve yanına gider.Küçük kız onun geldiğini görmesine rağmen ona bakmaz ve ağlamaya devam eder.
Soner : neden ağlıyorsun küçük kız
Soner cevap alamayınca onun yanına oturur,küçük kızın dağılmış saçlarını elleriyle düzeltip yüzünü kendisne doğru çevirir.Küçük kızın ağlamaktan gözleri kızarmıştır,akan sümüklerini koluyla silmeye çalışmaktadır.
Soner dayanamayıp cebindeki mendili çıkarır ve siler küçük kızın yüzünü.
Soner : ağlama küçüğüm,anlat bana ne oldu, neden ağlıyorsun böyle
Soner'in ilgisiyle biraz rahaytlayan kızın ağlaması kesilmiştir ama hala konuşmamaktadır.
Soner : hadi anlat bana şimdi ne olduğunu, neden ağlıyordun, anlat ki yardım edebileyim küçük kız.
Kız : annem çok hasta,yataktan kalkamıyor,onun için ağlıyorum
Soner : baban doktor çağırmadımı peki
Kız : babam yok benim,ben doğmadan terketmiş bizi, hem bizim doktora verecek paramız yok
..."babam yok benim,ben doğmadan terketmiş bizi" sözüyle ürperir Soner,sanki kendi yaşantısını izlemektedir, tıpkı onun ailesini terkedişi gibi küçük kızında babası terketmişti onları.Yutkunur yutkunur, kelimeler boğazında düğümlenmiştir,uzunca bir süre konuşamaz.
Soner : eviniz nerde , hadi gel birlikte gidelim,sana yardım edeceğim.
Kız : evim yakın
Soner : hadi kalk bakalım eve gidiyoruz.
Küçük kızı ata bindirip kendisi yürür, kısa bir süre sonra küçük kızın evine varırlar.
Heryanı harap durumda olan bu evde nasıl yaşanır diye geçirir aklından.Küçük kızı attan indirip birlikte içeriye girerler.
Virane ağaç bir yatakta,heryeri yama olmuş bir yorganla örtünmüş kızın annesine yaklaşır.
Senmi geldin kızım diye yattığı yerden doğrulmaya çalışır anne,onlara doğru döndüğü vakit Soner iyice affalar.Karşısında gördüğü kişi Sevil'in ikiz kardeşidir sanki.
Küçük kız hemen annesine sarılır.
Kız : anne bak bu amca bize yardım edeceğini söyledi
- canım kızım, kim o peki
Kız : (Sonere dönerek) sahi amca senin adın neydi
Soner gördüğü manzaranın şaşkınlığını üzerinden daha atamamıştır,küçük kızın kendisini çekiştirmesiyle kendine gelir.
Kız : amca senin adın ne
Soner : (kekeleyerek) şeyy, benim adım Soner küçüğüm.
Küçük kız birden geriye çeker kendini,annesinin yanına sığınır telaşla,Soner'in ismini söylemesiyle anneninde yüzü bir acayip olur.
Soner anne ve kızın bu halinden ürker ve meraklanır
Soner : ne oldu,neden yüzünüz asıldı böyle,size yardım etmeye geldim,korkmayın.
Kız : benim babamın ismide Soner di amca,ben hiç görmedim onu ...anne o babammı ?
Anne : hayır kızım baban değil..kusura bakmayın yıllar önce babası bırakıp gitti bizi, isminizi duyunca o yüzden korktuk birden
Soner : anlıyorum,sizi üzdüysem özür dilerim
Anne : önemli değil, yıllar geçtikçe alışıyor insan ister istemez yokluğuna..
Soner : kızınız yataktan kalkamayacak kadar hasta olduğunuzu söyledi, sizi doktora götürmek gerek,böyle iyileşemezsiniz..
Anne : biliyorum ama biz çok fakiriz,doktor için paramız yok,hem doktor kasabada oturur ve buraya gelmez
Soner : (kısa bir süre düşünür) o gelmezse biz gideriz ona, bir atım var onunla gideriz.
Anne : ama ben beinemem ata,yataktan kalkamıyorum.
Soner : siz bekleyin hemen döneceğim (diyerek dışarıya çıkar)
dışarıda bulduğu uzun ağaç dallarından bir sedye yapar ve atına bağlar yaptığı sedyeyi, tekrar içeriye gelerek eskimiş bir örtüyü sedyeye serer.daha sonra annenin yanına gelerek
Soner : izin verirseniz sizi şimdi dışarıya çıkartacağım ve doktora gideceğiz
Anne : sizi yolunuzdan alıkoymayalım
Soner : öyle demeyin lütfen,bu küçük kızın ağlamasını istemiyorum,sizin iyileşmeniz için gerekeni yapmalıyım
Anne : peki,siz öyle diyorsanız,teşekkür ederim iyiliğiniz için.
Soner : teşekkür etmenize gerek yok,iyileşmeniz ve bu küçük kızın yüzünün gülmesi benim için yeterli.
Anneyi kucağına alıp sedyeye yatırır,küçük kızıda ata bindirip yola düşerler..
....................
devam edebilir:))
17 Mayıs 2008 Cumartesi 13:28
d 3
Küçük kız Soner'e iyice ısınmıştır,yol boyunca sorular sorar
Kız : senin çocuğun varmı amca
Soner : var küçüğüm,benimde bir oğlum var,o da senin yaşlarında.
Kız : onun adı ne peki
Soner : onun adı Efe
Kız : onu çok seviyormusun peki
Soner : tabiki çok seviyorum, her anne ve baba çocuklarını çok sever.
Kız : evet ama babam beni ve annemi çok sevmiyormuş,bizi bırakıp gitti.
Soner küçük kızın sözleriyle duygu sağanağı altında kalmıştı,ağlamamak için zor tutuyordu kendini.Ailesine yaşattıklarının intikamını alıyordu sanki ondan kader...Pişmandı yaptıklarından ama hiç düşünmemişti bunca yıl Sevil ve oğluna çektirdiklerini, şimdi anlıyordu ne kadar zor bir dönem geçirdiklerini.Evet sorumsuz bir hayat yaşamıştı, akıllanmış ve pişman olmuştu şimdi ama hep kendi açısından düşünmüştü herşeyi, yaptım hatalıydım diyordu bu zamana kadar..Küçücük bir çocuk hayatının dersini veriyordu şimdi ona..
Kız : annem iyi olacak dimi amca
Soner : tabiki iyi olacak,bak doktora gidiyoruz,doktor amcan hemen iyileştirecek anneni..
Kız : çok iyisin amca,çocuğun ne kadar şanslı böyle iyi kalpli bir babası olduğu için.
Büyüklerin bile böyle güzel laflar çıkarabilmesi zordur ama bu küçük kızın büyümüşte küçülmüş sözleriyle Soner'in yaşadığı duygusallık daha da artmıştı.Soner'in hem yaptıklarından duyduğu utanç hemde ailesine kavuşmak için duyduğu umut dahada artmıştı, karmakarışık duygular kaplamıştı yüreğini..pişmanlık-utanç ve umut hepsi bir aradaydı..
Arada anneyi gözucuyla kontrol ediyor,iyi olup olmadığını soruyordu Soner,bir yandan da küçük kızın sorularına cevap vermeye çalışıyordu.
Nihayet kasabaya varmışlar ve sora sora doktoru bulmuşlardı.Soner kızı attan indirdi önce ve beklemsini söyledi.Hızla içeriye girerek doktoru kolundan tuttuğu gibi annenin yanına getirdi.
Doktor : dışarıda olmazki muayene,hadi içeriye alalım birlikte,orada muayene edebilirim ancak.
Soner ve doktor birlikte anneyi içeriye taşırlar.
Doktor Soner ve kıza beklemesini söyleyip anneyi muayene etmek için ayrılır yanlarından.Kısa bir süre sonra yanlarına geldiğinde
Doktor : hadi bakalım küçük kız annenin yanına git ben babanla konuşayım
Kız : babam değilki o benim, bize yardım eden bir amca
Doktor : tamam kızım hadi sen annenin yanına git şimdi..
Soner : nesi var doktor, iyi olacakmı
Doktor : evet olacak ama iyi bakılması gerekiyor, düzgün beslenmesi ve moralinin iyi olması lazım,ilaçlarınıda düzenli şekilde kullanması tabi.
Soner : tamam ben ilaçlarını alırım,erzakta alırım ama size verebilecek param kalmıyor o zaman
Doktor : sorun değil,bana vermesenizde olur...burada yapabileceğimiz başka birşey yok,dediğim gibi iyi bakılması ve ilaçlarını düzenli olarak kullanması gerek, evine götürebilirsiniz..
Soner : peki doktor, bana hangi ilacı almamı gerektiğini söyleyin bir koşu gidip alayım.
Soner doktorun verdiği reçeteyi kaptığı gibi koşup ilaçları alır gelir, daha sonra küçük kızıda yanına alıp alışveriş yaparlar birlikte.Herşey tamam olunca anneyi tekrar sedyeye yatırıp evin yolunu tutarlar..Yol boyunca küçük kızın yüzündeki mutluluğu gördükçe Soner'in içi huzurla dolar,kendi amacını bile unutmuştur onlarla ilgilenirken.Akşamın olmaya yaklaştığı vakitte eve varırlar,anneyi tekrar yatağına yatırıp aldıkları yiyecekleri yerleştirirler dolaba küçük kızla birlikte.
Küçük kıza annesine iyi bakmasını ve ilaçlarını vakti geldikçe içirmesini öğütler, anneye dönüp tekrar iyi olup olmadığını sorduktan sonra gitmek için izin ister,kapıya doğru yöneldiği sırada
Kız : amca
Soner : efendim küçüğüm
küçük kız koşup Soner'in bacağına sarılır
Kız : sağol amca,annem senin sayende iyi olacak
Soner : sen annene iyi bak olurmu
Kız : tamam bakarım..
Küçük kızın yüzünde mutluluk gülümsemesini görmek herşeyi unutturmuştur Soner'e,o da gülümseyerek karşılık verir ve ayrılır evden. Atına binerek tekrar yola çıkar.
Son parasınıda onlar için harcamıştır,tek kalan şeyi yola çıkarken aldığı yolluktan geriye kalandır.
Hava tam olarak kararmadan epey bir yol daha gider, iyice karanlık çökünce atından inip bir ateş yakar ve birkaç lokma birşey yiyerek ateşin başında bugüne kadar yaşadıklarını,ailesini ve bilgeyi düşünür.Düşüncelere boğulduğu anda ateşin başında uykuya dalar.
..............
devam edebilir:)
17 Mayıs 2008 Cumartesi 14:44
Soner yaşlı kadının yanında yürürken şaşkın bakışlarla süzer arada onu, nerden tanıyorduki bilgeyi..
Yaşlı kadın : şaşkın şaşkın bakma evladım,seni ona götürüyorum işte, bunu istemiyormuydun
Soner : özür dilerim,şaşkınlığımı mazur görün,bilge yakınlardamı oturuyor
Yaşlı kadın : evet yakında, birazdan varırız
Önünde 3-5 kuzunun ve birkaç tavuğun gezindiği küçük bir kulübeye geldiklerinde " heralde böyle köhne bir barakada yaşamıyordur koskoca bilge " diye geçirir içinden Soner.
Yaşlı kadın : işte burası oğlum, bilge burada yaşıyor
Soner : ama nasıl olur,öyle meşhur bir bilgenin böyle viran bir barakada oturmasını beklemiyodum
Yaşlı kadın : bilgelik mal mülk zenginliği değildir oğlum..sen hele gir içeri ve otur ben kendisine haber vereyim.
Soner şaşkın haliyle birazda tereddütle girer kulübeden içeriye, içeride yok denecek az kadar eşya vardır.Yere serili bir mindere oturup beklemeye başlar bilgeyi, gözucuyla etrafı kolaçan eder...Dünyanın en değerli mücevherinin böyle harap bir evde olabileceği ihtimali ona çok uzak görünür, yaşlı kadın kendisini kandırıyormu acaba diye düşünürken içeriye yaşlı kadının girdiğini görür, saygı gösterip ayağa kalkmaya yeltenir ama yaşlı kadın rahatsız olmamasını isteyince oturur.
Yaşlı kadın da onun karşısına geçip oturur.
Yaşlı kadın : şaşırdığını ve anlam veremediğini biliyorum, evet söyle bakalım ne istiyorsun
Soner : özür dilerim ama hani bilge gelecekti
Yaşlı kadın : geldim ya işte,beni aramıyormuydun
Soner : sennnn...
Bilge : evet ben,bilge benim
Soner : ama nasıl olur
Bilge : karşında heybetli, zengin birinimi bekliyordun
Soner : ne yalan söyleyeyim evet öyle birini bekliyordum
Bilge : az öncede söyledim, bilgelik parada malda değildir evladım, bilgelik gönlünün zenginliğinde bilgindedir.
Soner : tabiki öyle ama ne bilim kafam karıştı iyice
Bilge : karışmasın oğlum, söyle bakalım şimdi nedir istediğin
Soner, kralımın emriyle geldim diyerek başlar söze ve başlar anlatmaya...uzun uzun anlatır herşeyi ve başından geçenleri.
Bilge Soner'in sözünü kesmeden dinler sonuna kadar.
Soner : (konuşmasını bitirdikten sonra) işte tüm hikaye bu
Bilge : demek mğcevheri almak için geldin
Soner : evet ama al senin olsun diyerek vermeyeceğinizi biliyorum, zor bir sorunuz varmış onun için
Bilge : evet bir sorum var ancak sorunun zorluğu senin nekadar bilgili olduğunla orantılıdır, başkasının çözemeyeciği bir soruyu sen hiç düşünmeden cevaplayabilirsin.Kararlımısın soruyu sormam için,şimdi vazgeçebilirsin ve eski hayatına dönebilirsin, soruyu sorduğumda cevaplayamazsan sevdiklerinle ilgili tüm hatıralar silinecek hafızandan, yolda gördüğünde bile tanıyamayacaksın onları..bu şartlar altında kabul ediyormusun.
Soner böyle fakir bir ortamda yaşayan bilgede dünyanın en değerli mücevheri nasıl olur diye geçirsede içinden bilgeye sormaya cesaret edemez.
Soner : kabul ediyorum
...............
devam edecek
31 Mayıs 2008 Cumartesi 14:06
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)