26 Ekim 2010 Salı

HerDemMavi


Mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
Mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı.
Mavi hayattır ve hayat masmavidir...

37 yorum:

no name dedi ki...

Merhaba,
minicik bir seyehate çıkma durumundayım. Muhtemelen öğleden sonra aranızda olabilecem. Program sizde...
Kolay gelsin hepinize...

mavigun41 dedi ki...

MERHABA..
HERDEMMAVİ..

işte sonbahar..
bu mevsimde doğaya bakıyorum da doğa sanki yazın o sıcaklığındaki neşesinden yorulmuşda ben biraz dinleneyim der gibi geliyor bana hep..bazen o deli rüzgarı onun bu yorgunluğundan uyandırmak için çaba harcadığını düşünürüm.
sonbahar araf ta kalmanın mevsimidir.
yaz ile kışın ortasında..
önünde zor güçlükle geçecek bir mevsim vardır..dağların,ovaların,
ağaçların,denizlerin,akarsuların..
tekrar eski neşesine eski sıcaklığına kavuşması için geçirmesi gereken zorluklar..
güçlenmek lazım..
kuvvetlenmek lazım..

HERDEMMAVİ belki bu yorgun düşmüş mevsimde bizimde yorgun yüreklerimize,yorgun bedenimize en güzel güç değil mi..

HERDEMMAVİ..
Bizim salı neşemiz.bizi soğuğa hazırlayan kışın zorluklarına hazırlayan bizim yürek sıcaklığımız değil mi?

hadi o zaman başlayalım..
zaman bulan
zaman yaratan bir ses versin bize..
herkes ateşe bir odun atsın..
sıcaklık yayılsın yüreklerimize..
gelen kışa inat..

mavigun41 dedi ki...

yıldırım gürses den dinliyoruz..

sonbahar rüzgarı

düşen bir yaprak görürsen

beni hatırla demiştim

biliyorsun seni ben

sonbaharda sevmiştim

her sonbahar gelişinde

düşen sarı yapraklarla

kuru dallar arasında

sen gelirsin aklıma

rüzgarlı düşen yapraklar

daima senin hayalin

yine bir sonbaharda

geleceksin sen bana

her son bahar gelişinde

düşen sarı yapraklarla

kuru dallar arasında

sen gelirsin aklıma


http://www.lizoz.com/962193-yildirim-gurses-sonbahar-ruzgarlari.izle

mavigun41 dedi ki...

Kurşun sesi kadar hızlı geçer yaşamak; Öyle zordur ki , kurşunu havada , sevgiyi de yürekte tutmak Ve bir akşam üstü yanınızda kimsecikler olmaz; Ya da olması gerekenler yanınızdakiler değildir.

Kopan bir ipe, sımsıkı bir düğüm atarsanız , ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür.
Ama ipe her dokunuşunuzda , canınızı acıtan tek nokta , yine o düğümdür.
ayhan aydos

mavigun41 dedi ki...

sezen aksu dan

BÜKLÜM BÜKLÜM

Ne söylesen ne beklesen
Yaradandan ya da kaderinden
Ele geçmez istediğin
Uğruna savaş vermediysen
Sanki seni boğar gibi
Sanki yeniden doğar gibi
Sanki zaman zaman ölür gibi
Acısını , çilesini çekmediysen
Hani büklüm büklüm boynunda
Hani paramparça ruhunda
Hani soran gözlerle kapında
Bekleyen dargın anıların gibi
Sevilmeden de sevmeyi
Neyi özlediğini bilmeyi
Acı da olsa yine gerçeği
Görüp te söylemeyi bilmeseydin

http://www.dailymotion.com/video/x9m52m_sezen-aksu-buklum-buklum-2009-zaman_music



Not: bu şarkı dinlerken kankamı yolcu ettiğim gün arabasında çalıyordu ne zaman dinlesem o gün geliyor aklıma ...
uzaklaşan araba ile gözümün önüne..el sallarken ona..
canım kankam kavuşmalarımız olsun diyerek sana kucak dolusu öpücükler yolluyorum..

mavigun41 dedi ki...

HERDEMMAVİ DE bu gün herkes yoğun anladım..
olsun..
ben devam ediyorum..
saat kaç olursa olsun bir selam verirsiniz umudunu taşıyarak..

mavigun41 dedi ki...

Sen yalnızlığı bilir misin? Gördün mü hiç daha önce, dinledin mi?
Bir gece yarısı, gözlerinin perdesi günü örttüğünde, deniz kızları gibi dokunur sesi kulaklarına. Biraz rüya, biraz hayal, biraz yok, aslında.....
Hiç sesini duydun mu? Öyle ince, öyle acıklı gelir ki; sanki bestekarını kaybetmiş yetim bir beste. Dalarsın geceye...Bir yanında kayıp aşk bestesi, bir yanında ihmal ettiğin üstü toza bulanmış, sararmış anıların. Günü geçmiş sevdaların...Aşkların...

Unutanlarınla / unuttukların... Elbette asla unutamayacak oldukların.

ayhan aydos

mavigun41 dedi ki...

Feridun Düzağaç
Yalnızlığım Sana Emanet

Ben aslında öyle bir şarkı yazmak isterdim ki
İçinde sen, ben ve sevmek yalnızca

Bu şarkıyı herkes söylemek isterdi
Ama kimse ayrılığa, ölüme, yağmura dur diyemedi
Bir gün kabalık edersem
Habersiz çekip gidersem
Yalnızlığım sana emanet
Çiçeklerimiz solmasın
Artık kaybetmek olmasın
Anılardan, baharlardan tüket

Ninniler söyleyebilseydim
Uyusaydın kollarımda
Öyle bir aşk ki dokunsaydı sonsuza

Bu şarkıyı herkes söylemek isterdi
Ama kimse ayrılığa, ölüme, yağmura dur diyemedi
Bir gün kabalık edersem
Habersiz çekip gidersem
Yalnızlığım sana emanet
Çiçeklerimiz solmasın
Artık kaybetmek olmasın
Anılardan, baharlardan tüket

http://www.izlesen.org/feridun-duzagac-yalnizligim-sana-emanet.html

mavigun41 dedi ki...

AŞK BEKLEMEKTİR

Ne zaman dalsan sevdanın labirentlerine
Uzun ve tiz bir ıslık sesi karşılar yüreğini.
Sevgiler imparatorluğu uzaktır, bekletir seni
Rüyalar pembe düşlerdir, siyaha çalar kimi
Eşsizdir yüreğin, barındırır tüm güzellikleri
Lirik bir bakış ol ve törpüle artık çilelerini…

Kırık dökük anılardan çıkardığımız yazılar ve bu anıların yüreğimizde açtığı yaralarla yaşamak zor gelir bizim gibilere. Uçsuz, upuzun ovalarda yalın ayak yürümek, varmayı düşlediğimiz dağlara tırmanmak ve oralarda yankımızı duyurmak çabası hep vardır. Kimi yastığa başını koyunca bunları düşünürsün, kimi yüreğini sevecek, okşayacak bir el beklersin. Sonsuza dek gözlerine bakıp, aynı sonsuzluğa ulaştıracak bir bakış dilersin.

Hayatın garip çarklarında tüm bunlar mümkündür. Ancak bilinmeyenlerle, anlaşılmayanlarla mücadele ederken bu güzellikleri kaybediverirsin ve onlardan dirhem dirhem mahrum kalırsın. Yaşamın mavi denizlerinde özgür kulaçlar atmayı kim istemez ki, yüreğimizdeki sevda ateşiyle ve aşk tütsüsüyle ibadete durmak, o ibadetlerin barınağında sonsuza dek sevişmeyi kim dilemez ki? . İşte böylesi beklentilerde yüreğin hep boştur, sözcüklerin yıldızlara değer ve geri dönmez. Ay kıskanç ışıklarını yeryüzüne gönderirken sürekli bedel alır, sürekli yeniler doğa görüntüsünü, hızla tükenen mevsimler gibi.

Bir yol vardır aslında sevmek için. O yol tehlikelerle dolu olduğu için cazip gelmez bizlere. Bu doğanın diğer yüzüdür ve sürekli acılarla bütünleştirir sevenleri. O acılar ki, ömür törpüsüdür ve geriye dönüp bakmaya korkar insan. Korkuların ayak izleri derindir ve kaybolmayı istemezsin.

Oysa ki, dil yarası, yürek acısı beterdir. Yüreğin sızıları her doğan gün saklanır geçmişe. Saygı sevgiyi özler, sevgi saygı bekler, saygının düşürdüğü gül nehirlere düşer, nehirler sevgiyi gizler, gizlenen her sevgi de aşk’ı bekler. Fırtına tepelerinde bağdaş kurup oturunca farkına varmadan bunları düşünürsün. Bir elinde kağıt vardır, diğer elin yüreğinin gelgitlerini dinlemektedir. Kaleme varmaz elin, yüreğin tutukludur ve öfkelerinden sevinçler çıkarmayı düşler. Dumanınla bir sen boğulur, siteminle bir sen avunursun.

Kimi, bir yazı yazmak gelir içinden. Sonsuzluğa ışık tutacak bir mirasın kalsın istersin. Zorlarsın kendini, düşürürsün gözlerini bembeyaz kağıtlara. Bedeninin ateşlerine aldırmaz, yaşadıklarını takmaz, geriye dönüp bakmak istemezsin. Uyanınca, gece boyu dinmeyen yağmura uzatmak istersin sonra ellerini. Islak camlarda elini gezdirir, buğulanan camlara birkaç satır karalamak geçer içinden. Ansızın, dışarıdaki yağmur sularını kucaklamak istersin. Saçlarını serip deli yağmurlara çılgınca bir sevda yaşamayı düşlersin. Fakat neler düşlesen de, tuzaklarla dolu bu garip yerkürede adımların seni taşımaz, bir okul kaçağı gibi kendi tenhalarına dalarsın.

Kırılırsın, üzülürsün, yüreğine söz geçiremezsin. Çile yumaklarını sararsın durmaksızın. Ömür boyu taşıyamayacağın bir yalnızlığın kapısını tekrar çalarsın. Girdaplar gibidir için, döner başın, sessizce ağlarsın. Gözyaşlarını aynalara siler, dudaklarının kıvrımlarından, gözlerinin ovalarından ve yüreğinin labirentlerinden bir resim yaparsın. Dalarsın meçhullere, ararsın çocukluğunu ve kaderine yanarsın.

Bu olmazlar çemberi hep böyle döner anlayacağın. Aşk’a her zaman vakit vardır ve sevmek özünde aynıdır. Işıklara belediğin yürek ışıl ışıl bir gelecek düşler. Bir serçe yem ister pencerende, bir çekirge öter çatında ve yoldan geçmeye çalışan bir sürüngeni okşarsın gözlerinle. Anlayacağın bebek, sevmek için dokunmak zorunda değilsin. Yaşamak ve sevmek beşiğini sürekli salla yüreğinde. Bir gün, yarınlara kavuşunca güzelliğinin mükemmel bahçelerinde sevgiye uzatırsın ellerini. Sevgi dağlarının ne kadar yakın olduğuna, aşk denizlerinin ne kadar eşsiz olduğuna inan sen bile şaşarsın.

Selahattin Yetgin

mavigun41 dedi ki...

AŞK BEKLEMEKTİR

Ne zaman dalsan sevdanın labirentlerine
Uzun ve tiz bir ıslık sesi karşılar yüreğini.
Sevgiler imparatorluğu uzaktır, bekletir seni
Rüyalar pembe düşlerdir, siyaha çalar kimi
Eşsizdir yüreğin, barındırır tüm güzellikleri
Lirik bir bakış ol ve törpüle artık çilelerini…

Kırık dökük anılardan çıkardığımız yazılar ve bu anıların yüreğimizde açtığı yaralarla yaşamak zor gelir bizim gibilere. Uçsuz, upuzun ovalarda yalın ayak yürümek, varmayı düşlediğimiz dağlara tırmanmak ve oralarda yankımızı duyurmak çabası hep vardır. Kimi yastığa başını koyunca bunları düşünürsün, kimi yüreğini sevecek, okşayacak bir el beklersin. Sonsuza dek gözlerine bakıp, aynı sonsuzluğa ulaştıracak bir bakış dilersin.

Hayatın garip çarklarında tüm bunlar mümkündür. Ancak bilinmeyenlerle, anlaşılmayanlarla mücadele ederken bu güzellikleri kaybediverirsin ve onlardan dirhem dirhem mahrum kalırsın. Yaşamın mavi denizlerinde özgür kulaçlar atmayı kim istemez ki, yüreğimizdeki sevda ateşiyle ve aşk tütsüsüyle ibadete durmak, o ibadetlerin barınağında sonsuza dek sevişmeyi kim dilemez ki? . İşte böylesi beklentilerde yüreğin hep boştur, sözcüklerin yıldızlara değer ve geri dönmez. Ay kıskanç ışıklarını yeryüzüne gönderirken sürekli bedel alır, sürekli yeniler doğa görüntüsünü, hızla tükenen mevsimler gibi.

AŞK BEKLEMEKTİR
Bir yol vardır aslında sevmek için. O yol tehlikelerle dolu olduğu için cazip gelmez bizlere. Bu doğanın diğer yüzüdür ve sürekli acılarla bütünleştirir sevenleri. O acılar ki, ömür törpüsüdür ve geriye dönüp bakmaya korkar insan. Korkuların ayak izleri derindir ve kaybolmayı istemezsin.

Oysa ki, dil yarası, yürek acısı beterdir. Yüreğin sızıları her doğan gün saklanır geçmişe. Saygı sevgiyi özler, sevgi saygı bekler, saygının düşürdüğü gül nehirlere düşer, nehirler sevgiyi gizler, gizlenen her sevgi de aşk’ı bekler. Fırtına tepelerinde bağdaş kurup oturunca farkına varmadan bunları düşünürsün. Bir elinde kağıt vardır, diğer elin yüreğinin gelgitlerini dinlemektedir. Kaleme varmaz elin, yüreğin tutukludur ve öfkelerinden sevinçler çıkarmayı düşler. Dumanınla bir sen boğulur, siteminle bir sen avunursun.

Kimi, bir yazı yazmak gelir içinden. Sonsuzluğa ışık tutacak bir mirasın kalsın istersin. Zorlarsın kendini, düşürürsün gözlerini bembeyaz kağıtlara. Bedeninin ateşlerine aldırmaz, yaşadıklarını takmaz, geriye dönüp bakmak istemezsin. Uyanınca, gece boyu dinmeyen yağmura uzatmak istersin sonra ellerini. Islak camlarda elini gezdirir, buğulanan camlara birkaç satır karalamak geçer içinden. Ansızın, dışarıdaki yağmur sularını kucaklamak istersin. Saçlarını serip deli yağmurlara çılgınca bir sevda yaşamayı düşlersin. Fakat neler düşlesen de, tuzaklarla dolu bu garip yerkürede adımların seni taşımaz, bir okul kaçağı gibi kendi tenhalarına dalarsın.

Kırılırsın, üzülürsün, yüreğine söz geçiremezsin. Çile yumaklarını sararsın durmaksızın. Ömür boyu taşıyamayacağın bir yalnızlığın kapısını tekrar çalarsın. Girdaplar gibidir için, döner başın, sessizce ağlarsın. Gözyaşlarını aynalara siler, dudaklarının kıvrımlarından, gözlerinin ovalarından ve yüreğinin labirentlerinden bir resim yaparsın. Dalarsın meçhullere, ararsın çocukluğunu ve kaderine yanarsın.

Bu olmazlar çemberi hep böyle döner anlayacağın. Aşk’a her zaman vakit vardır ve sevmek özünde aynıdır. Işıklara belediğin yürek ışıl ışıl bir gelecek düşler. Bir serçe yem ister pencerende, bir çekirge öter çatında ve yoldan geçmeye çalışan bir sürüngeni okşarsın gözlerinle. Anlayacağın bebek, sevmek için dokunmak zorunda değilsin. Yaşamak ve sevmek beşiğini sürekli salla yüreğinde. Bir gün, yarınlara kavuşunca güzelliğinin mükemmel bahçelerinde sevgiye uzatırsın ellerini. Sevgi dağlarının ne kadar yakın olduğuna, aşk denizlerinin ne kadar eşsiz olduğuna inan sen bile şaşarsın.

Selahattin Yetgin

mavigun41 dedi ki...

AŞK BEKLEMEKTİR.

Ne zaman dalsan sevdanın labirentlerine
Uzun ve tiz bir ıslık sesi karşılar yüreğini.
Sevgiler imparatorluğu uzaktır, bekletir seni
Rüyalar pembe düşlerdir, siyaha çalar kimi
Eşsizdir yüreğin, barındırır tüm güzellikleri
Lirik bir bakış ol ve törpüle artık çilelerini…

Kırık dökük anılardan çıkardığımız yazılar ve bu anıların yüreğimizde açtığı yaralarla yaşamak zor gelir bizim gibilere. Uçsuz, upuzun ovalarda yalın ayak yürümek, varmayı düşlediğimiz dağlara tırmanmak ve oralarda yankımızı duyurmak çabası hep vardır. Kimi yastığa başını koyunca bunları düşünürsün, kimi yüreğini sevecek, okşayacak bir el beklersin. Sonsuza dek gözlerine bakıp, aynı sonsuzluğa ulaştıracak bir bakış dilersin.

Hayatın garip çarklarında tüm bunlar mümkündür. Ancak bilinmeyenlerle, anlaşılmayanlarla mücadele ederken bu güzellikleri kaybediverirsin ve onlardan dirhem dirhem mahrum kalırsın. Yaşamın mavi denizlerinde özgür kulaçlar atmayı kim istemez ki, yüreğimizdeki sevda ateşiyle ve aşk tütsüsüyle ibadete durmak, o ibadetlerin barınağında sonsuza dek sevişmeyi kim dilemez ki? . İşte böylesi beklentilerde yüreğin hep boştur, sözcüklerin yıldızlara değer ve geri dönmez. Ay kıskanç ışıklarını yeryüzüne gönderirken sürekli bedel alır, sürekli yeniler doğa görüntüsünü, hızla tükenen mevsimler gibi.

Bir yol vardır aslında sevmek için. O yol tehlikelerle dolu olduğu için cazip gelmez bizlere. Bu doğanın diğer yüzüdür ve sürekli acılarla bütünleştirir sevenleri. O acılar ki, ömür törpüsüdür ve geriye dönüp bakmaya korkar insan. Korkuların ayak izleri derindir ve kaybolmayı istemezsin.

Oysa ki, dil yarası, yürek acısı beterdir. Yüreğin sızıları her doğan gün saklanır geçmişe. Saygı sevgiyi özler, sevgi saygı bekler, saygının düşürdüğü gül nehirlere düşer, nehirler sevgiyi gizler, gizlenen her sevgi de aşk’ı bekler. Fırtına tepelerinde bağdaş kurup oturunca farkına varmadan bunları düşünürsün. Bir elinde kağıt vardır, diğer elin yüreğinin gelgitlerini dinlemektedir. Kaleme varmaz elin, yüreğin tutukludur ve öfkelerinden sevinçler çıkarmayı düşler. Dumanınla bir sen boğulur, siteminle bir sen avunursun.

Kimi, bir yazı yazmak gelir içinden. Sonsuzluğa ışık tutacak bir mirasın kalsın istersin. Zorlarsın kendini, düşürürsün gözlerini bembeyaz kağıtlara. Bedeninin ateşlerine aldırmaz, yaşadıklarını takmaz, geriye dönüp bakmak istemezsin. Uyanınca, gece boyu dinmeyen yağmura uzatmak istersin sonra ellerini. Islak camlarda elini gezdirir, buğulanan camlara birkaç satır karalamak geçer içinden. Ansızın, dışarıdaki yağmur sularını kucaklamak istersin. Saçlarını serip deli yağmurlara çılgınca bir sevda yaşamayı düşlersin. Fakat neler düşlesen de, tuzaklarla dolu bu garip yerkürede adımların seni taşımaz, bir okul kaçağı gibi kendi tenhalarına dalarsın.

Kırılırsın, üzülürsün, yüreğine söz geçiremezsin. Çile yumaklarını sararsın durmaksızın. Ömür boyu taşıyamayacağın bir yalnızlığın kapısını tekrar çalarsın. Girdaplar gibidir için, döner başın, sessizce ağlarsın. Gözyaşlarını aynalara siler, dudaklarının kıvrımlarından, gözlerinin ovalarından ve yüreğinin labirentlerinden bir resim yaparsın. Dalarsın meçhullere, ararsın çocukluğunu ve kaderine yanarsın.

Bu olmazlar çemberi hep böyle döner anlayacağın. Aşk’a her zaman vakit vardır ve sevmek özünde aynıdır. Işıklara belediğin yürek ışıl ışıl bir gelecek düşler. Bir serçe yem ister pencerende, bir çekirge öter çatında ve yoldan geçmeye çalışan bir sürüngeni okşarsın gözlerinle. Anlayacağın bebek, sevmek için dokunmak zorunda değilsin. Yaşamak ve sevmek beşiğini sürekli salla yüreğinde. Bir gün, yarınlara kavuşunca güzelliğinin mükemmel bahçelerinde sevgiye uzatırsın ellerini. Sevgi dağlarının ne kadar yakın olduğuna, aşk denizlerinin ne kadar eşsiz olduğuna inan sen bile şaşarsın.

Selahattin Yetgin

mavigun41 dedi ki...

AŞK BEKLEMEKTİR

Ne zaman dalsan sevdanın labirentlerine
Uzun ve tiz bir ıslık sesi karşılar yüreğini.
Sevgiler imparatorluğu uzaktır, bekletir seni
Rüyalar pembe düşlerdir, siyaha çalar kimi
Eşsizdir yüreğin, barındırır tüm güzellikleri
Lirik bir bakış ol ve törpüle artık çilelerini…

Kırık dökük anılardan çıkardığımız yazılar ve bu anıların yüreğimizde açtığı yaralarla yaşamak zor gelir bizim gibilere. Uçsuz, upuzun ovalarda yalın ayak yürümek, varmayı düşlediğimiz dağlara tırmanmak ve oralarda yankımızı duyurmak çabası hep vardır. Kimi yastığa başını koyunca bunları düşünürsün, kimi yüreğini sevecek, okşayacak bir el beklersin. Sonsuza dek gözlerine bakıp, aynı sonsuzluğa ulaştıracak bir bakış dilersin.

Hayatın garip çarklarında tüm bunlar mümkündür. Ancak bilinmeyenlerle, anlaşılmayanlarla mücadele ederken bu güzellikleri kaybediverirsin ve onlardan dirhem dirhem mahrum kalırsın. Yaşamın mavi denizlerinde özgür kulaçlar atmayı kim istemez ki, yüreğimizdeki sevda ateşiyle ve aşk tütsüsüyle ibadete durmak, o ibadetlerin barınağında sonsuza dek sevişmeyi kim dilemez ki? . İşte böylesi beklentilerde yüreğin hep boştur, sözcüklerin yıldızlara değer ve geri dönmez. Ay kıskanç ışıklarını yeryüzüne gönderirken sürekli bedel alır, sürekli yeniler doğa görüntüsünü, hızla tükenen mevsimler gibi.

Bir yol vardır aslında sevmek için. O yol tehlikelerle dolu olduğu için cazip gelmez bizlere. Bu doğanın diğer yüzüdür ve sürekli acılarla bütünleştirir sevenleri. O acılar ki, ömür törpüsüdür ve geriye dönüp bakmaya korkar insan. Korkuların ayak izleri derindir ve kaybolmayı istemezsin.

Oysa ki, dil yarası, yürek acısı beterdir. Yüreğin sızıları her doğan gün saklanır geçmişe. Saygı sevgiyi özler, sevgi saygı bekler, saygının düşürdüğü gül nehirlere düşer, nehirler sevgiyi gizler, gizlenen her sevgi de aşk’ı bekler. Fırtına tepelerinde bağdaş kurup oturunca farkına varmadan bunları düşünürsün. Bir elinde kağıt vardır, diğer elin yüreğinin gelgitlerini dinlemektedir. Kaleme varmaz elin, yüreğin tutukludur ve öfkelerinden sevinçler çıkarmayı düşler. Dumanınla bir sen boğulur, siteminle bir sen avunursun.

Kimi, bir yazı yazmak gelir içinden. Sonsuzluğa ışık tutacak bir mirasın kalsın istersin. Zorlarsın kendini, düşürürsün gözlerini bembeyaz kağıtlara. Bedeninin ateşlerine aldırmaz, yaşadıklarını takmaz, geriye dönüp bakmak istemezsin. Uyanınca, gece boyu dinmeyen yağmura uzatmak istersin sonra ellerini. Islak camlarda elini gezdirir, buğulanan camlara birkaç satır karalamak geçer içinden. Ansızın, dışarıdaki yağmur sularını kucaklamak istersin. Saçlarını serip deli yağmurlara çılgınca bir sevda yaşamayı düşlersin. Fakat neler düşlesen de, tuzaklarla dolu bu garip yerkürede adımların seni taşımaz, bir okul kaçağı gibi kendi tenhalarına dalarsın.

Kırılırsın, üzülürsün, yüreğine söz geçiremezsin. Çile yumaklarını sararsın durmaksızın. Ömür boyu taşıyamayacağın bir yalnızlığın kapısını tekrar çalarsın. Girdaplar gibidir için, döner başın, sessizce ağlarsın. Gözyaşlarını aynalara siler, dudaklarının kıvrımlarından, gözlerinin ovalarından ve yüreğinin labirentlerinden bir resim yaparsın. Dalarsın meçhullere, ararsın çocukluğunu ve kaderine yanarsın.

Bu olmazlar çemberi hep böyle döner anlayacağın. Aşk’a her zaman vakit vardır ve sevmek özünde aynıdır. Işıklara belediğin yürek ışıl ışıl bir gelecek düşler. Bir serçe yem ister pencerende, bir çekirge öter çatında ve yoldan geçmeye çalışan bir sürüngeni okşarsın gözlerinle. Anlayacağın bebek, sevmek için dokunmak zorunda değilsin. Yaşamak ve sevmek beşiğini sürekli salla yüreğinde. Bir gün, yarınlara kavuşunca güzelliğinin mükemmel bahçelerinde sevgiye uzatırsın ellerini. Sevgi dağlarının ne kadar yakın olduğuna, aşk denizlerinin ne kadar eşsiz olduğuna inan sen bile şaşarsın.

Selahattin Yetgin

mavigun41 dedi ki...

Gökçe Kırgız'ın
Bekledim Bekliyorum

İçimeki duygu beni öldürecek.
Bekledim bekliyorum ne zaman dönecek?
Şimdi sen gidiyorsun ya, beni kim sevecek?
Hadi sen kıydın ya
Ben kıyabilir miyim??
Terkedip gidiyorsun ya, ben kim sevecek?
Hadi sen kıydın ya
Ben kıyabilir miyim?

Söyle söyle ”sevmiyorum” de
Yak canımı alıştım zaten sensizliğe

Gitme gitme ne olur gitme..
Hadi sen kıyadın da ben kıyabilir miyim??

http://www.trtube.com/gokce-kirgizin-yeni-sarkisi-bekledim-bekliyorum-51549.html

mavigun41 dedi ki...

AŞK BEKLEMEKTİR
Ne zaman dalsan sevdanın labirentlerine
Uzun ve tiz bir ıslık sesi karşılar yüreğini.
Sevgiler imparatorluğu uzaktır, bekletir seni
Rüyalar pembe düşlerdir, siyaha çalar kimi
Eşsizdir yüreğin, barındırır tüm güzellikleri
Lirik bir bakış ol ve törpüle artık çilelerini…

Kırık dökük anılardan çıkardığımız yazılar ve bu anıların yüreğimizde açtığı yaralarla yaşamak zor gelir bizim gibilere. Uçsuz, upuzun ovalarda yalın ayak yürümek, varmayı düşlediğimiz dağlara tırmanmak ve oralarda yankımızı duyurmak çabası hep vardır. Kimi yastığa başını koyunca bunları düşünürsün, kimi yüreğini sevecek, okşayacak bir el beklersin. Sonsuza dek gözlerine bakıp, aynı sonsuzluğa ulaştıracak bir bakış dilersin.

Hayatın garip çarklarında tüm bunlar mümkündür. Ancak bilinmeyenlerle, anlaşılmayanlarla mücadele ederken bu güzellikleri kaybediverirsin ve onlardan dirhem dirhem mahrum kalırsın. Yaşamın mavi denizlerinde özgür kulaçlar atmayı kim istemez ki, yüreğimizdeki sevda ateşiyle ve aşk tütsüsüyle ibadete durmak, o ibadetlerin barınağında sonsuza dek sevişmeyi kim dilemez ki? . İşte böylesi beklentilerde yüreğin hep boştur, sözcüklerin yıldızlara değer ve geri dönmez. Ay kıskanç ışıklarını yeryüzüne gönderirken sürekli bedel alır, sürekli yeniler doğa görüntüsünü, hızla tükenen mevsimler gibi.

Bir yol vardır aslında sevmek için. O yol tehlikelerle dolu olduğu için cazip gelmez bizlere. Bu doğanın diğer yüzüdür ve sürekli acılarla bütünleştirir sevenleri. O acılar ki, ömür törpüsüdür ve geriye dönüp bakmaya korkar insan. Korkuların ayak izleri derindir ve kaybolmayı istemezsin.

Oysa ki, dil yarası, yürek acısı beterdir. Yüreğin sızıları her doğan gün saklanır geçmişe. Saygı sevgiyi özler, sevgi saygı bekler, saygının düşürdüğü gül nehirlere düşer, nehirler sevgiyi gizler, gizlenen her sevgi de aşk’ı bekler. Fırtına tepelerinde bağdaş kurup oturunca farkına varmadan bunları düşünürsün. Bir elinde kağıt vardır, diğer elin yüreğinin gelgitlerini dinlemektedir. Kaleme varmaz elin, yüreğin tutukludur ve öfkelerinden sevinçler çıkarmayı düşler. Dumanınla bir sen boğulur, siteminle bir sen avunursun.

Kimi, bir yazı yazmak gelir içinden. Sonsuzluğa ışık tutacak bir mirasın kalsın istersin. Zorlarsın kendini, düşürürsün gözlerini bembeyaz kağıtlara. Bedeninin ateşlerine aldırmaz, yaşadıklarını takmaz, geriye dönüp bakmak istemezsin. Uyanınca, gece boyu dinmeyen yağmura uzatmak istersin sonra ellerini. Islak camlarda elini gezdirir, buğulanan camlara birkaç satır karalamak geçer içinden. Ansızın, dışarıdaki yağmur sularını kucaklamak istersin. Saçlarını serip deli yağmurlara çılgınca bir sevda yaşamayı düşlersin. Fakat neler düşlesen de, tuzaklarla dolu bu garip yerkürede adımların seni taşımaz, bir okul kaçağı gibi kendi tenhalarına dalarsın.

Kırılırsın, üzülürsün, yüreğine söz geçiremezsin. Çile yumaklarını sararsın durmaksızın. Ömür boyu taşıyamayacağın bir yalnızlığın kapısını tekrar çalarsın. Girdaplar gibidir için, döner başın, sessizce ağlarsın. Gözyaşlarını aynalara siler, dudaklarının kıvrımlarından, gözlerinin ovalarından ve yüreğinin labirentlerinden bir resim yaparsın. Dalarsın meçhullere, ararsın çocukluğunu ve kaderine yanarsın.

Bu olmazlar çemberi hep böyle döner anlayacağın. Aşk’a her zaman vakit vardır ve sevmek özünde aynıdır. Işıklara belediğin yürek ışıl ışıl bir gelecek düşler. Bir serçe yem ister pencerende, bir çekirge öter çatında ve yoldan geçmeye çalışan bir sürüngeni okşarsın gözlerinle. Anlayacağın bebek, sevmek için dokunmak zorunda değilsin. Yaşamak ve sevmek beşiğini sürekli salla yüreğinde. Bir gün, yarınlara kavuşunca güzelliğinin mükemmel bahçelerinde sevgiye uzatırsın ellerini. Sevgi dağlarının ne kadar yakın olduğuna, aşk denizlerinin ne kadar eşsiz olduğuna inan sen bile şaşarsın.

Selahattin Yetgin

eylem dedi ki...

Merhabalar
Biri bana yardım etsin
nefes almak istiyorum
ablacığım bir şarkıda ben istiyorum
sitede demişsin ki iş yok diye şikayet ediyordun
halen yok
elimizdeki son işi yetiştirip parasını alma derdindeyiz:)
Hadi ben işe devam
az kaldı bitireceğim inşallah...

seval dedi ki...

Kankacim ellerine saglik, yüregin hic dert görmesin...

Paylastigin her satiri ilk firsatta okuyacagim yani gidiyorum ama yine birazdan buradayim...:)

Simdilik sadece herkese bir selam ve binlerce tesekkür... :)

ve....

seval dedi ki...

Devenin nerede tellal, pirenin neden berber oldugunu ben hic anlamadim. Kimseye de soramadim ama kücükken hayati masallardaki gibi sanirdim.

Cok uzaklarda bir yerde güzel bir memleket ve bir orman vardi, peri padisahi olmasa da kötüler cezalandirilir, iyilik yapan ile dogru olan hep kazanirdi!

"Bir varmis bir yokmus..." denilince sihirli bir dünyaya acilirdi kapilar, hayalimde zümrüt yesili agaclar, ucsuz bucaksiz tarlalar, caliskan ve mutlu insanlar görürdüm... "Evvel zaman icinde, kalbur saman icinde" bir tekerleme degil bir bilmeceydi bence, cözemeden büyüdüm.

Her sabah Türküm, dogruyum, caliskanim diye haykirdim. Acik ve temizdi kücücük anlim, onurlu dimdik basim... Sonra su gibi gecti yillar, cabucak ilerledi yasim.

Bin kere düstüm, bin kere kalktim. Yamuldum, dogruldum, tekrar yola koyuldum. Bazen cok yoruldum, yolûn kenarina oturdum. Arkada biraktiklarima baktim, kaybettiklerime agladim. Dizlerimden akan kani, yüregimde yaralari, gözümden dökülen yasi herkesten sakladim...

Ayakta durabilmek ve gercegi görebilmek kolay oldu sanma, ne bir Alaaddin vardi etrafta ne de bir sihirli lamba... Hem cahildim ve kibirli, hem de inat, keci gibi... Hatta biraz da ukala.. Itiraf ederim ama aramizda kalacaksa...

Gel zaman git zaman, hic beklemedigim bir anda bir dev cikti karsima. Ben hayretler icinde kendimi rüyada zannederken, ayaklarim kesiliverdi yerden. Dev israrla tekrar ediyordu "Dile benden ne dilersen!"

Kaybedecek vakit yoktu, yakisikli dev sürekli "Lütfen acele et!" diyordu "Günes 3 kez ardarda dogmadan önce bilmeliyim, aksi halde ölecegim!"

Pamuk prensesin üvey annesi gibi tas yürekli degilim ki, göz göre göre ölüme razi gelinir mi? "Dilegim senin sagligin!" diye kekeledim. Zaten düsünmekten aciz, büyülenmis gibiydim.

Cocuklar gibi sevindi koca dev, sarildi ellerime "Tesekkür ederim!" dedi "Hayatimi kurtardin! Iyi ki sana rastladim!"

Ben o gün, kendi cesaretimin sarhosu ve gercek bir masal kahramaniydim!

Ucmak icin devler ülkesine, sartlar öyle gerektiriyor diye, tikadim kulaklarimi her seye, yumdum gözlerimi iyice. Ancak ucus bitince, merakima yenildim, nereye geldigimi bilmek ve görmek istedim. Daha aralarken kirpiklerimi acildi iki gözüm kocaman faltasi gibi.

Aman Tanrim ne göreyim, ne gökte, ne yerdeyim! Ben devin kucaginda, meshur Kaf daginin ardinda, kus ucmaz, kervan gecmez bir cöldeyim..

Meger dev yolu sasirmis Kaf dagindan asirmis....

Mutlu olmak zordu cölde, öylesine yaban elde. Derken günün birinde dev basladi, günes altinda kardan adam gibi erimeye.. Ne adaklar, ne kurbanlar, ne de her gün kirk kere, kirk gün, kirk gece iyilesmesi icin edilen dualar... Hic bir sey ise yaramadi, cok gecmeden devin büyüklügünden eser kalmadi. Gözlerim kamastiran o parlak isik mum gibi söndü, her gecen gün biraz daha kücüldü ve yavas yavas öldü...

Az gittim uz gittim, dere-tepe-düz gittim...

Yani yola devam ettim. Galiba geride kalan artik siradandi, önemli olan yasananlardan biraz ders almakti. Belki de bütün mesele, sihirli özel dostluklarda özellikle, masallarin karismasiydi gercege...

Aslinda demek istedigim, kendi beceriksizligime gencligim olsa da mazeretim, herkes kendi yönünü kendi secmeli... Ve secerken bilmeli ki, cayir- cimen olacagi gibi kumlu ve tasli da olur yollar hatta bazilari dikenli... :)

mavigun41 dedi ki...

Eylemcim..

kolay gelsin canım işte şarkın..

IŞIN KARACA söylüyor..

ARAMIZA YOLLAR

Ben yalniz seni severdim sense kendini
Hani daha da çekerdim senin derdini
Kizgin degilim hiç inan kirgin degilim
Üzgünüm koruyamadik askin ahengini

Nerelerdesin neler yaparsin
Unuttun mu sahiden ah sen de mi
Kimlesin nasil yasarsin
Unuttun mu sahiden ah sen de mi

Aramiza yollar yabanci kollar zor yillar girdi
Ümitlerimi saf sevinçlerimi derken seni kaybeettim
Bir iki sözle bir kaç sarkiyi adaletsiz yargiyi
Bir de bu talihsiz yazgiyi kalbime kaydettim

Ben seni tasirim tam suramda
Tüketirken iyi kötü fani ömrümü
Bir kez sevenlerdenmisim hiç haberim yokmus
Avutamadim bir daha sensiz gönlümü

Aramiza yollar yabanci kollar zor yillar girdi
Ümitlerimi saf sevinçlerimi derken seni kaybettim
Bir iki sözle bir kaç sarkiyi adaletsiz yargiyi
Birde bu talihsiz yazgiyi kalbime kaydettim

Dinleme yüregim kendini kalk son bir kara trene bin
Ve sevdayi gördügün her durakta hiç düsünme in
Aramiza yollar yabanci kollar zor yillar girdi
Inanmazsin ama ben bunu ilk günden beri hissettim


http://www.dailymotion.com/video/x1cebq_isin-karaca-aramiza-yollar_music

Kaya dedi ki...

Merhabalar

Ellerinize saglik, harikasiniz siz

"Allah`im hersey ne kadar da üst üste geldi, SIKISTIM kaldim" moduna uygun bir sarki da bana gönder ablacim elin degmisken :)

mavigun41 dedi ki...

canım kankacığım
yüreğine sağlık ellerin dert görmesin..
masalların sonu gibi olmasa da hayat mutlu son yazılmasa da çoğu kez yaşadıklarımıza
sen tüm sevdiklerin için zaten bir masal kahramanı değil misin.
uçsuz bucaksız çölde olsa
kaf dağın arkası da bizim hep yanımızda olan sen değil misin..

aslında bizi gerçekten karşılıksız sevenler değil mi esas kahramanlarımız.
teşekkürler canım..

mavigun41 dedi ki...

canım kayacım hoşgeldin..
demek iki arada bir derede
iki ayağın bir pabuçta durumlarındasın..


GRİBİN SÖYLÜYOR
ZOR GELİYOR..

Terk edip gitmek kolay
Alışkanlık kalır sadece geriye
Ve bir tek o koyar

Zor geliyor
Bitirmek başlamaktan
Barışmak savaşmaktan

Zor geliyor
Kabullenmek aldanmaktan
Ağır geliyor

Terk edip gitmek kolay
Alışkanlık kalır sadece geriye
Ve bir tek o koyar

Yeniden sevmek kolay
Başından başlamak gerekir her şeye
Ve bir tek o yorar

Ne senle ne de sensiz

Zor geliyor
Sevişmek uyumaktan
Unutmak kin tutmaktan

Zor geliyor
Bildiklerim yalanlardan
Ağır geliyor

Terk edip gitmek kolay
Alışkanlık kalır sadece geriye
Ve bir tek o koyar

Yeniden sevmek kolay
Başından başlamak gerekir her şeye
Ve bir tek o yorar

Ne senle ne sensiz
Ne senle ne de sensiz
Ne senle ne sensiz

Olmuyor
Olmuyor
Olmuyor
Olmuyor
Olmuyor
Olmuyor
Olmuyor

Terk edip gitmek kolay
Alışkanlık kalır sadece geriye
Ve bir tek o koyar

Yeniden sevmek kolay
Başından başlamak gerekir herşeye
Ve bir tek o yorar

Bir tek
Bir tek
Bir tek
Bir tek
Bir tek
Bir tek
Bir tek
Bir tek
Bir tek
Bir tek o koyar

http://www.dailymotion.com/video/x8p6bq_gripin-zor-geliyor_music

mavigun41 dedi ki...

Unuttum kısaca seninle akla gelen her şeyi. Mesela almıyorum artık en sevdiğin gazeteyi, kullandığın bardakta bir gül yatmakta. Sevmiyorum güzel dediğin kokuyu ve ellerimi peteklerinde ısıtıyorum kaloriferin.

Unutulur mu oysa zirvesinde yaşanan onca şeyi hayatın? Ağlasam aklımdasın, gülsem aklımda; taktığım gözlüktesin uyurken yanımda. Atılır mıydı oysa kalbimde kilitlediğim onca güzel günü aşkının? Gittin altüst oldu Asya, yok oldu; uzaydan çıplak gözle izlenen bu büyük aşk dünyada. Ne kağıtlar tükettik, ne kalemler kırdık, ne kalpler. Tanımadığım insanlarla ağlıyorum fikren farklı; ama şeklen aynı aşk dramına ve bu insanlarla cevap arıyorum aklımdaki seninle iz bırakan tüm sorulara. Bardağını fırlatmışım, her şeyi kaldırıp atmışım, seni alıp kaçırmışım ne fark eder? Dünya dönmez oldu günler geçmez, kuşlar bana yoldaş oldu gece bitmez; ''seviyorum'' diyorsun, bağırıyorsun hatta, işe yaramıyor ve diyorlar bana artık ''giden gelmez''. Düşünmekle olmuyor, basıp gideceksin,içindeki ses engelliyor bu defa eski söylemlerine inat. Sevdim, sensiz geçmeyen hergün sevdiğime pişman ediyor. Oysa sen değil miydin lale bahçelerinde göz kırpan bedenime? İki kadeh devirip saatlerce başını göğsümden kaldırmayan değil miydin? Az mı yürüdük bardaktan boşalan yağmura inat alarmı çalışan arabaların eşlik ettiği boş caddelerde? Az mı çektik kahrını hayatın, çıkamayıp işin içerisinden her şeyi unutup sarıldığımızda sımsıkı o zor gecelerde? Üç yaşındaki çocukların bile işaret ettiği gerçeği görmek istemiyorum. Sen gitmedin, bırakmadım hayalini; istesemde göz bebeklerim vermez sana. Güzel dostum, sevgilim, hayatımdın. Aşkımın sahibi,gönlümdeki sultandın. Hak mıdır şimdi; seni NUH olup almışken ömür gemime,yalnız bırakıp beni,bulmamı istemen akvaryum balıklarında paha biçilmez hayalini?

Hak mıdır ey LEYLA; aşk acısının tohumlarını tarih sayfalarına serpip, cevap anahtarını vermeden gitmen? İnsanlar geçiyor önümden,ben geçiyorum önlerinden. Kafamda sana dair milyonlarca soru var; ama el kaldıran bulamıyorum geçenlerden,gözlerim yaşlı.Çocuklarla vakit geçirip düşünmemeye çalışıyorum,gülüyorum yalnız onlarla, ağlamamaya çalışıyorum ve buluyorum kendimi yalnız onlarla.Saate bakmadan yaşamayı denemenin bile zor olduğunu anlatıp kendime, ne yapacağımı şaşırıyorum sensiz geçen günlerde.

Şimdi kimi davet ederim yerini doldurması için kalbime bilemem; ama bilinen şu ki; ne lale kaldı büyük bahçede, ne de bende o günkü beden, göz kırpacağın.
Ne Yusuf takmıştım bilirsin,
Ne Züleyha takarım.
Sevdan emin ellerde meraklanma, yok olana kadar kalbimin bir köşesinde saklarım.
Ben hala sana aşığım bir tanem;
Bunu böyle bilir
Böyle yaşarım...

AYHAN AYDOS

mavigun41 dedi ki...

Gece Yolcuları

Unut Beni
Uyuyorum uyuyorum
Günler çabuk geçsin diye
Kadehlere koyuyorum
Acımı dindirsin diye
Bekliyorum bekliyorum
Bu sensizlik bitsin diye
Seni özlediğim kadar
Beni özlüyormusun,
Sende rüyalarında
Beni görüyormusun
Öyle zorki ayrı kalmak
Öyle dayanılmazki
Unut beni sevgilim
Ben unutmuyorum

http://www.dailymotion.com/video/x1cnmr_gece-yolculari-unut-beni_music

mavigun41 dedi ki...

BİR TUTAM MUTLULUK..!
Sen varken yanımda içim okadar çok rahattı ki,
Coşkun pınarlar gibi şen,
Gülüne kavuşmuş bülbüller gibi cıvıl cıvıldım,
Gözlerine baktıkça bakasım gelir, o gözlerde kaybolur giderdim,
...Sen yanımdayken bütün dertleri unutur,
Toz pembe hayaller kurar, gelecege seni haykırırdım,

Seni kendimden bile çok sever ve hatta kendimden çok seni özlerdim,
Sen yanımdayken zaman dursun ister,
Seni kaybetmek ise hiç istemezdim,
Her ayrılık bana azap verirdi, her ayrılık içimi yakar geçerdi,
Korkardım bir daha seni göremeyecegim diye,
Korkardım sımsıkı saramam diye,
An olur aglardım seni birdaha bulamam diye,

Sen varken yokluguna dayanamaz iken,
Sen benden, bedenimden, kalbimden gidersen,
Beni terk edersen nasıl dayanırdım..
Bu acı çıglıga nasıl engel olabilirdim,
Bir tutam mutluluk beklerken bir yıgın davetsiz hüzne ne derdim,

Sevgilim, benden gölgeni hiç çekmemeni istedim,
Bir tutam mutluluk istedim,
Bir tutam mutluluk yeterdi bana,
Bir tutam mutluluk kafiydi senden bana
Bir tutam mutlulukla idare ederdim bir ömür boyunca..
ŞAİR BARAN SOYLU

mavigun41 dedi ki...

Öylesine

ve hayat ağladı birgün ...



hiçbir sebep yoktu , çokda güneşli birgündü

yanlış giden birşeylerde yoktu.

o bilindik şakalarıyla gülüp eğleniyordu .

erkenden uyanmıştı , önceki binyılda olduğu gibi .

sahi neden hep erken uyanırdı.

o zamana kadar hiç soruda sormamıştı ...

eksik birşey mi vardı , ceplerini yokladı .

herşey normaldi , gerektiğinden fazla normaldi .

ama birşey olmalıydı ...

öğlene doğru biraz uyumuş , hatta denize karşı sigara yakmıştı .

o halde neydi gözlerindeki suyun sebebi.


kimbilir belkide o sabah ağlamaktı mutluluğun adı ...
ömer faruk aydın

mavigun41 dedi ki...

Bir Yanımız Öfke ve Deniz

belki kimseye bildiremedik
ulaşmadı haberimiz yerine
oysa bu denizlerden karşı kıyılara ne çok yineledik
'utanmak biraz insan olmaktır aslında'
biz getirmedik bilim ve tanrı egemenliğini
sömürgeleri biz keşfetmedik
günaha ilişkin değil kimliğimiz, günah belki bu çağdadır
ve avuç içimizdeki yara ondan intikam almaya yetmez
ansızın havaya düşer yorgunluğumuz
dağ geyikleri üzerine bir söylence olur

kimse görmek istemez bizi akşamları
çünkü inanca göre biz
akşamı bacak aramıza gerer, alkolle inceltiriz
ve inanırız daima
utanmak biraz insan olmaktır aslında
ihtilallerin riyasını düşünürüz
ve isyanı kutsarız çokuluslu ölümlere soyunarak
küçük yaşlardan beri biliriz
bir yanımız öfke ve deniz bir yanımız palandöken doruğu
ateş, toprak ve su gibi
aziz olmayı denemeliyiz
uygun zaman: gençlik olabilir
mekân: kuşkusuz ortadoğu
ve insan görünmeyen bir kuytuda ansızın
utanmak biraz insan olmaktır aslında

sonra ceketimiz bir uzun rüzgar yüklenir
ve ayaz kokar ellerimiz
yıllarca haber alınamaz bizden
postamız gecikir
gecikir postamız diye
cinnet getiririz güvercin katillerine
oysa zaman bize eşlik etmek zorundadır
geçmek zorundadır o
uçmalıdır haberimiz, bildirilmelidir yerine
'günah belki bu çağdadır ve biz utanırız
çünkü utanmak, biraz insan olmaktır aslında'
Oktay TAFTALI

mavigun41 dedi ki...

HERDEMMAVİ devam ediyor..

O MAVİLİK DEDİ
beni uykudan uyandırır uyandırmaz
dünyanın bütün huyları yüzünde
ben bunlardan birini seviyorum en çok
sana bir nar kesip uzatıyor ya doğa
tutsam tanelerini
sevincin gözyaşları derdim buna.

bir süre bakışıyoruz karşılıklı
ben uykudan uyanır uyanmaz
benimle şiir gibidir bu
tam karşımda ama yazılmamış
durmadan bileniyor aklımda.

seni unutarak baktığımda bile
dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
yayılıyorsun kalabalıklara
yalnız yayılmak mı
aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.

özlenirsin, alabildiğine varsın da
daha da var oluyorsun gün günden
olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
bir kuş olsa mavilik derdi buna.

edip cansever

mavigun41 dedi ki...

MAVİ MAVİ

IŞIN KARACA SÖYLÜYOR..

Yıllardır bir özlemdi
Yanıp durdu bağrımda
Tam ümidi kesmişken
Onu gördüm karşımda
Mavi mavi masmavi
Gözleri boncuk mavi
Bir gördüm aşık oldum
Bu gelen kimin yari
Hayat denen bu yolda
Yürürken adım adım
Mutluluğu ararken
Birden ona rastladım
Mavi mavi masmavi
Gözleri boncuk mavi
Bir gördüm aşık oldum
Bu gelen kimin yari

http://www.dailymotion.com/video/xd1ofv_iin-karaca-mav-mav-mettin_music

mavigun41 dedi ki...

Zordur İstanbul'u Özlemek

Zordur İstanbul'u özlemek. kağıt kesiği gibi sızlar.Bazen "ulan küçücük bir yara işte nedir ki" deseniz de, varlığını hep hissettirir.İlacı yoktur, zehri kanınıza işlemiştir.

Caddesi, sokağı, köşesi, berisi değildir özlediğiniz... Topyekun kendisidir... Gecenin bir yarısı kafanız bozulunca bir dostun kapısını çalabileceğiniz yerdir. Başka yerde yok mudur öyle dostlar? Ne hikmetse yokturlar... Ya da sizde bir uyuşmuşluk, bir tutukluk vardır, misafirliğe gidilen evde buzdolabını açamamak gibi kasılır kalırsınız.

Böyle hasretken, böyle yanmışken gidersiniz İstanbul'a... İçiniz içinize sığmaz... "Yare geldim, koynuna geldim İstanbul'um" dersiniz en arabesk coşkunuzla, ama bu kez başka birşey vardır sizi yaralayacak. "İstanbul'u içindeyken özlemek" karmaşası...

Değişen şey, şehrin cehresinden ziyade size küskünlüğüdür. Onca hasretini çektiginiz dostlar, siz yokken de hayatlarından birşey eksilmemiş biçimde yaşamışlardır. Zira siz hepsinden, herşeyden, sizi siz yapan tüm birikimden uzakta yaşarken, onlar sadece sizden ayrı kalmışlardır, derdinizi anlayamazlar. Yüreğinize bıçak gibi giren şakalaşmalar başlar: Kaybolduğunuzu hissedersiniz... Artık hiçbir yere ait değilsinizdir. Ne zaman birine "yahu İstanbul'da kalsam mı?" diye sorsanız, "aklını peynir ekmekle mi yedin, b.k mu var burda, cennet gibi yerde yaşıyorsun, saçmalama" cevabını işitirsiniz. Gerçekten iyiliğiniz için mi böyle söyleniyordur, yoksa artık yokluğunuza mı alışılmıştır, karar veremezsiniz.Canınız daha da yanar...

Zordur İstanbul'u özlemek. Çünkü özlemeye bir başladınız mı, ardı arkası gelmez bu meretin...
ayhan aydos

mavigun41 dedi ki...

istanbul sokakları

Söyleyin sevgilim nerde?
İstanbul sokakları
Çare bulun bu derdime
İstanbul sokakları
Onu benden siz aldınız
Onu benden siz çaldınız
Simdi yalniz bıraktınız
İstanbul sokakları
Sevdiğimi verin bana
İstanbul sokakları
Çare bulun bu derde
iSTANBUL sokakları

http://www.dailymotion.com/video/x65ume_
istanbul-sokaklari-kurtulus_music

mavigun41 dedi ki...

özer atik-

ver elini ıstanbul


ver elini istanbul gezelim senle şöyle bir
anlatacaklarım var sana, kulelerine ve çınarlarına.
bir kızı sevdim istanbul ben ona o kırmızıya hayran,
sen kazan ben kepçe dönüyorum sokaklarında peşi sıra.

yedi tepeli kadim dostum benim
büyüksün bilirim,
yap bir büyüklük düğümle şunun yollarını kapıma.

bana inan istanbul tükeniyorum inceden
bilseydim aşk böyle bir şeymiş, seviyorum der miydim önceden
bir sızı geçmiyor istanbul bir de sözüm geçmiyor ona
sözüm ona sevmeyecekmiş beni günlerdir her sözüm ona.

yedi tepeli kadim dostum benim
büyüksün bilirim,
yap bir büyüklük düğümle şunun yollarını kapıma.

düşün ki boğazına dizilmiş söylemeye yeltendiğin her söz
mecalin yok, mecnunsun, yanıyorsun ilk defa
düşüm orda istanbul bir yerinde uyuyor
yap bir büyüklük düğümle şunun yollarını kapıma.

http://www.dailymotion.com/video/x6i0jk_ozer-atik-ver-elini-stanbul-dinle_music

mavigun41 dedi ki...

Sürüklüyorum çaresiz yalnızlığımı
SEZEN AKSU SÖYLÜYOR...

sürüklüyorum çaresiz yalnızlığımı
aldırmazlığında, acımasızlığında istanbul'un
yitik umutlarımla yaralı, vuruk
yürüyorum kalabalık caddelerde
yürüyorum bilmeden nereye gittiğimi
amaçsız,bitkin,donuk

gözlerim boş bakışlarla takılıyor bir yerlere
yüreğim kanıyor ılgıt ılgıt, sıcak sıcak
şahlanıyor içimde özlemin
kahrediyorum, karanlıklar içindeyim
oysa istanbul ışıl ışıl, parlak

mutsuzluğum siniyor sokaklara
seni solukluyorum derin derin
büyüyor giderek içimde yokluğun
anılar mil çekiyor gözlerime
sürüklüyorum çaresiz yalnızlığımı
vurdumduymaz acımasız yollarında istanbul'un

gözlerim boş bakışlarla takılıyor bir yerlere
yüreğim kanıyor ılgıt ılgıt, sıcak sıcak
şahlanıyor içimde özlemin
kahrediyorum, karanlıklar içindeyim
oysa istanbul ışıl ışıl, parlak

http://www.bedavadinle.info/video/8614/Sezen-Aksu--S%C3%BCr%C3%BCkl%C3%BCyorum-%C3%87aresizli%C4%9Fimi

mavigun41 dedi ki...

NO NAME kardeşime
gitsin..

gökhan özen söylüyor..

Seni özledim
gittiğim her yerde özlemin var
inanmıyor kalbim sözlerime sensiz
seni özledim, sensiz her şey değersiz

unuttuğum büyük yalan
gururumdan arta kalan
sensiz düşman geçen zaman
seni özledimm
o kader ki meşhur sanık
omzunda melekler tanık
içimde mektuplar yanık
seni özledim off
seni özledim


gittiğin günden beri hergün ikiz sanki
rakamlar düşüyor takvimlerden, üzerime üzerime
bıraktığın yerde gel de bul beni
bana bir gel desen o yolları hiç geçilmemiş sayarım
hafızamı kurban eder aslalardan cayarım
bir gel desen sana orucumu bozar sensizliğe doyarım
bana bir gel desen...
seni özledim..

unuttuğum büyük yalan
gururumdan arta kalan
sensiz düşman geçen zaman
seni özledimm
o kader ki meşhur sanık
omzunda melekler tanık
içimde mektuplar yanık
seni özledim off
seni özledim

http://www.dailymotion.com/video/x7pt2c_
gokhan-ozen-seni-ozledim_music

mavigun41 dedi ki...

aslı güngör söylüyor..

son paylaşım..

ve tabii ki kankama...

GELİYOOOR

iyi ki sen vardın

Hadi çok özledim gel artık
Geçti günler dayandık
İçimde iyi ki sen vardın
Seni hiç unutmadım

Herkese kısmet olmaz
Böyle sevmek sevilmek
Sürecek elbet sonsuza dek
Aşk bizi bekleyecek

Ey aşk nelere kadirsin sen
Ne şanslıdır seven, sevilen
Hesap yapmadan düşünmeden
Senin yolundan giden

Ey aşk nelere kadirsin sen
Ne şanslıdır seven, sevilen
Hesap yapmadan düşünmeden
Senin yolundan giden

Hadi çok özledim gel artık
Geçti günler dayandık
İçimde iyiki sen vardın
Seni hiç unutmadım

Hadi çok özledim gel artık
Geçti günler dayandık
İçimde iyiki sen vardın
Seni hiç unutmadım

http://izlea.com/335604

ve

KIRAÇ SÖYLÜYOR..
İstanbul saklasın bizi


İstanbul saklasın bizi
Edası ömrüme ömür
Gözleri kömür dilber
Ah bir el ver, bir el ver de
Yaralarımı sarayım

Payıma düşmüyorsun belki
Hakkım değilsin
Yine de gel
Bir senin yanında ben olayım

İstanbul Saklasın bizi
Boğazında düğümlesin
Kimseler göremesin, bulamasın ikimizi

Kuralına uymaz hayatın
Biliyorum uyuduğumuz uykular
Denizine sor içimi bu şehrin
Kifayetsiz tüm şarkılar

http://www.dinamik.biz/kirac-istanbul-saklasin-bizi-2010-video703754.html



herkese iyi akşamlar..
haftaya sağlıklı kavuşmalar nasip etsin hepimize..

sevgiyle kalın..
maviliklerde kalın..

seval dedi ki...

Canlarim bu gün benim kaybim büyük, bu gün fazlasiyla HerDemMavisiz kaldim!

Ellerine, yüregine saglik kankacim okumadan biliyorum güzelligi paylastigini, kacirdigima hayiflaniyorum...

Isim bitmedi büroda ama hemen cikmak zorundayim, BBO ailesinin tüm fertlerine sonsuz selamlar, sevgiler... :)

eylem dedi ki...

Pili bitmiş eylem diyor ki:
fiziken ve ruhen yorgunluktan çökmüş durumdayım :)
Sevgili mavigünüm bizleri bugün mavisiz bırakmadığın için
ellerine yüreğine sağlık...
ömrüne bereket...
Seval ablamıda unutmayayım teşekkürler ablalarım...
İyi akşamlar...

no name dedi ki...

Gecikmiş bir merhaba, ama yürekten...

bu hafta yükü sevgili Mavigün'ümüz sırtlamış, mükkemmel bir program yapmış.

Mavigün'üm armağanın için teşekkürler, yüreğine sağlık...

Seval ablamın masalını anasayfaya çıkarmazsam ben bana ihanet etmiş olurum. ablacığım yüreğine sağlık...

Kardeşim kısacıkta olsa uğrayıp gönül pasımızı almış sağolsun...

Canım kankam şirketi kurtarmaya soyunmuş, çalışmış ta çalışmış, buna rağmen uğrayarak sevindirmiş bizleri...

Bu hafta da böyle geçmiş oldu, darısı yarınlara...