Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yalnız mı kaldım ne?....... Olsun, benim ada'm var......... Enver Halefoğlu
İnsan oldum kaya oldum
İnsanda kaya oldum kayada insan
Havada kuş oldum kuşta gökyüzü
Soğukta çiçek, güneşte nehir oldum
Şebnemde parlayan şey
Kardeşçesine yalnız kardeşçesine hür
Paul Eluard
53 yorum:
Günaydınlar HerDemMavi
iyi yayınlar...
Fırsatım varken güzel bir şiir ile başlayayım ben...
GİZLİCE SEVGİLİM
Rüyalar bile geceleri bekler
Gizlice görünmek için
Yüreğimdesin, saklısında içimin
Gizlice sevgilim
Kimse bilmesin üzgünlüğümü
Taşırım ölümüm gibi bu duyguyu
En gizli kuytularında ömrümün
Bir yer var gizlice sevgilimin uyuduğu
Gizlice sevgilim, yaşam kadar acı
Canımı tutuşturan özlem gibi
Özlüyorum derin yokoluşta
Gizlice sevgilimi
ATAOL BEHRAMOĞLU
Arkasından güzel bir parça ile devam edelim..
Ben Bir Adam-Kadın Sevdim
Sen uyurken hasretin dökülür gecelerden sabahlara
gelir yüreğime çöker gelir yüreğime çöker
hergün başka bir pencerede
sensizliğin yollarına bakar
ve boynunu büker
her gün başka bir pencerede sensizliğin yollarına bakar
ve boynunu büker
ben bir tek kadın sevdim oda sendin oda sendin
ben bir tek sende yandım alevlendim delilendim
ben bir tek adam sevdim oda sendin oda sendin
ben bir tek sende yandım alevlendim delilendim
ben bu sevdayı yenilendim söz bildim
ben bu sevdayı kutsal bildim
Burcu Güneş-Selami Şahin
http://www.dailymotion.com/video/xc74r7_burcu-gunes-selami-sahin-ben-bir-te_music
Sevgide hasret çekenler için gelsin
bu güzel şiirde...
SENİ YAŞAMAK
Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Kuşlara bakıyorum.
O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
Ve aşkım, seni her özlediğimde,
Adında isyan ediyorum.
Seni özlemek istemiyorum ben,
Ben seni yaşamak istiyorum,
Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
Ve seni sende görmek sadece
BEHÇET NECATİGİL
Genç bir yetenek güzel bir ses Emre Aydın Beni Unutma diyor...
Beni Unutma
Bugün dağıldım, bugün yoktum.
Ömrüm dedim, kat izlerin hep.
Ömrüm, ömrüm yokluğun.
Bugün siyahtım, bugün bıktım
Ömrüm dedim kül izlerin hep.
Ömrüm, baş ucunda unuttun.
Yoksun, yoksun yanımda.
Geçecek demiştin ya,
Geçmedi duruyor hala.
Yoksun, yoksun yanımda.
Bu puslu kalanlarda,
Yoksun yanımda.
Unutma, Beni Unutma.
Bugün pustum, Bugün korktum.
Ömrüm dedin son sözlerin hep
Ömrüm, ömrüm yokluğun.
Bugün üveydim, bugün kıştım.
Ömrüm dedim sen istedin hep,
Ömrüm, sen vuruldun.
Yoksun, yoksun yanımda.
Geçecek demiştin ya,
Geçmedi duruyor hala.
Yoksun, yoksun yanımda.
Bu puslu kalanlarda,
Yoksun yanımda.
Unutma, Beni Unutma.
http://facebookvideoindir.gen.tr/emre-aydin-beni-unutma-yeni-sarki-hq.html
Nisan ayı girdi gireli yağmurlarımız bitmedi
bugün güneş kendini gösterdi
Ama biz yinede "Bu Yağmurlar " diyelim
yine Emre Aydın'ın güzel bir şarkısı...
Bu Yağmurlar
Kaybettikçe bir çentik attı,
Alnımın üstüne Tanrı Büyüdün dedi,
Bu yağmurlar bu yüzden,
Birden gelir kış fark etmezsin,
Kalbinde siren sesleri,
Batar gemilerin bu yağmurlar yüzünden,
Uyan Kanar ellerin korkarsan eğer,
Bak burdayım ölmedim hala,
Tutunuyorum uçurum kenarına,
Senin ilyas.info için unutmak için,
Annem için annem için,
Büyüdükçe bir sayfa attı,
Takvimin üstünden,
Tanrı Yorgunsun dedi,
Bu yağmurlar bu yüzden,
Birden giderler fark etmezsin,
Kalbinde siren sesleri,
Ağlarsın belli olmaz,
Bu yağmurlar yüzünden…
http://www.izlesene.com/video/muzik-emre-aydin---bu-yagmurlar---wwwemreaydincomtr/1806687
Evet fırsatı şimdilik bukadar verdiler
işleri toparlayana kadar ara vereyim
sonra tekrar sizlerle beraber burada olurum inşallah...
Yine beeen ;
teknik bir ara verdik işe
o zamana kadar bende Herdemmavi'ye döndüm...
Bir şiir bir şarkı derken küçük bir gülümsememiz olsun sonra devam yine şiirlere şarkılara ve temel...
"Temel'le Dursun, İstanbul'da minibüste birlikte giderken şoför arada
bir arkasına dönüp "Levent", "Fatih", "Eyüp" diye sesleniyormuş... Olanları pür dikkat izleyen ve artık sıkılan Dursun, Temel’e dönmüş;
— Ula Temel, ne zaman ineceuk?
Temel de;
- Patlama uşağum!! Sabirli ol, ismimuz okunsun ineruk!
Ve harika bir şiir...
SENİ ARIYORUM
Bu şehrin bütün sokaklarına sinmiş yalnızlığım
Sensizliğin köşe başındayım
Avuçlarımda kırık dökük pişmanlıklar
Avuntusuz çıkmazlara doğru yürüyorum
Bütün umutsuzluğuma inat
Yine seni arıyorum...
Dudaklarımda bildiğin o ıslık
Sokak lambalarına sığınıyorum
Hafiften bir yağmur ağlıyor benimle
Bir deli rüzgar saçlarımda
Yalnızlıktan üşüyorum
Bulamayacağımı bile bile
Yine seni arıyorum...
Anlatacak nelerim var bir bilsen
İçimde ihtilaller kopmuş
Kendimi sürgüne verdim
Mutluluğum çoktan iflas etmiş
İtiraza hakkım yok biliyorum
Beni savunmak sana düştü
Seni arıyorum...
Yarım kalmış şiirlerim gibisin
Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda
Öylesine eksiğim sensiz
Öylesine sahipsiz
İşte bütün umutlara havlu attım gidiyorum
İçinde geç kalmışlığın çaresizliği
Çocuklar gibi ağlıyorum
Ve gel gör ki her damla gözyaşımda
Yine seni arıyorum...
AHMET SELÇUK İLKAN
Eylemcim tek kelimeyle harikasin! :)
off neden böyle oldu
Kankacım sildiğim yorumları temizlersin artık kusura bakma
Özürdiliyorum arkadaşlar
Kopyalamada bir problem yaşıyorum
evet güzelim şarkıyı şimdi yayınlıyorum inşallah...
Ne başlayabildik doğru dürüst
Ne de bitirebildik
Ne vazgeçebildim bilirsin beni
Ne de anlatabildim
Ah bu aşk iflah etmez beni
Onunsa umrumda değil
Biliyorum
Zaman sen diyorlar çaresi
Geç de nasıl geçersen geç bildiğin gibi
Ah şu gönlüm hiç kimseyi böyle sevmedi
Hiç kimseye böylesine yenilmedi
Ne yapsam ne söylesem de değişmedi
Ama Al dedim vur demedim ki
Ayakta hislerim dilimde düğümler
Söz geçmiyor ki kendime
Mecalim yok
Anlat diyorsun ya bendeki usul kıyameti
Hani birisi daha çok sever ya
Bizimkisi o misal
Meğer o vefasız çoktan gitmiş
Gel de anlat kendine
Gel de anlat ellere
Ah şu gönlüm hiç kimseyi böyle sevmedi
Hiç kimseye böylesine yenilmedi
Ne yapsam ne söylesem de değişmedi
Ama Al dedim vur demedim ki
Kırılmış gururum
Hiç aman vermiyor
Ne söylese haklı
İşin aslı bende saklı...
http://www.dailymotion.com/video/x2z3pg_nev-sukutu-hayal_music
Nazara geldim Seval ablam :)
yayınlıyorum yayınlıyorum abuk sabuk birşeyler oldu ..
neyse aynen devam ediyoruz..
Hadi bakalım biraz neşelenelim kendimize gelelim
müzik olarak kıpır kıpır dinlemeden geçmeyin :)
Candan Erçetin Vay Halime desin..
Vay Halime
Ak güvercin olaydım pencerene konaydım
Penceren çok yüksekte yar dizine konaydım
Ay ramo ramo ramo sevgilim
Ramo ramo sevgilim yar dizine konaydım
Birine aşık oldum
Düştüm peşine
Hayat çok güzel göründü
Birden gözüme
Annem sakın yapma dedi
Güldüm yüzüne
Çok seviyorum anne dedim
Karışma bize
Vay vay vay vay benim halime
Dinlemedim anneciğimi düştüm zalime
Vay vay vay vay benim halime
Bulamadım çaresini yandım kaderime
Cicim ayları geçince
Geldim kendime
Söyleyemedim kimselere
Kaldım dertlere
Yarin huysuzluğundan
Bezdim bin kere
Kaynanamın dırdırından
Döndüm iğne ipliğe
Vay vay vay vay benim halime
Dinlemedim anneciğimi düştüm zalime
Vay vay vay vay benim halime
Bulamadım çaresini yandım kaderime
Bu halim ibret olsun
Tüm sevenlere
Herkes muradına ersin
Çıkalım kerevetine
Davullar vurulsun
Düğün dernek kurulsun
Dengi dengine
Vay vay vay vay benim halime
Dinlemedim anneciğimi düştüm zalime
Vay vay vay vay benim halime
Bulamadım çaresini yandım kaderime
Keten gömlek sekiz kat dördünü giy dördünü sat
Benden başka seversen kalkma döşeklerde yat
Ay ramo ramo ramo sevgilim
Ramo ramo güzelim kalkma döşeklerde yat
http://www.beyaz.org/index.php/candan-ercetin-vay-halime-dinle.html#
Merhabalar..
Günümüz güzel geçmesini beklerken..
günün güzel geçmesi içinde biraz emek vermek gerekiyor..
Biz bu yüzden hayatımıza biraz şiir,biraz şarkı, biraz mizah yani sanattan faydalanarak
bazen hüznü,bazen kahkahaları,
bazen coşkuyu,bazen yalnızlığı,
bazen mevsimleri,bazen uzaklıkları yakın ,
bazen uzaklara gitmek arzumuzu insana aİt ne varsa..
Belki her gün yaptıklarımızdır..
Cd. de birmüzik ,başucumuzda bir kitap,
belki sıklıkla hüzünlenir gözlerimizin dolduğunu saklarız en yakınlarımızdan..
bekli bazen neşemiz yerinde bir kahkaha atarız..
hayatın içinde fark etmeden hep yaptıklarımız...
hergün..
fakat sadece HERDEMMAVİ DE..
gönül telimize değen ne varsa hayata dair..
PAYLAŞIYORUZ..
işte bu günü hep özel kılan
bu günü güzel kılan da bu...
GÖNLÜMÜZDEN GEÇENİ VERMEK..
hesabını yapmadan...
ve..
ve...
ve...
ve...
canım kardeşim EYLEM için
BBO ailesinden bir
ALKIŞŞŞ..
EVET SES GELMİYOR...
Tamam evet sesleri duyuyorum..
patronun gürlemesini,
arkadaşlarının somurtmasını,
işlerin birikmesini hesabını bile yapmadan bizlere tek başına sabahtan beri HERDEMMAVİ de..
tek renk değil rengarenk olmayı gösterdiği için..
teşekkürler..
kankama katılıyorum ....
EYLEM harikasın..
Oyy oyy oyyy...
Şımarıyorum , şımarıyorum yapmayın böyle :)
Çok teşekkür ediyorum
ee bu alkışların karşısında bende BBO ailesinin karşısında saygıyla eğiliyorum...
Duygulandım inanın yüreklerinize sağlık...
HerDemMavi ciler hesap yapmadan değince aklıma geldi..
Bir gün bir derviş,
Bir kucak dolusu elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rastlamış…
Bozkırın sıcağında yorgunluktan al almış kızın yanakları..
“Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?”
Diye sormuş derviş.
Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız:
“Sevdiğim çalışıyor orada…
Ona elma götürüyorum.”
“Kaç tane” diye soruvermiş derviş.
Kız... şaşkın:
“İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?” deyivermiş..
Ve usulca koparıvermiş derviş elindeki tespihin ipini!
****
Bu kıssa dan hisse yi çok sevdim...
evet..
insan sevdiğine götürdü(yada verdiği) şeyi sayar mı?
Yada soruyu tersten okursak..
sevdiğine götürdüklerini(verdiğini) saymaya ne zaman başlar..
he he..
hadi bakalım HerDemMavi ciler..
sayar mı?
saymaz mı?
Canım kardeşim şımar şımar..
biz çekeriz nazını...
Bende çok sevdim bu kıssadan hisseyi gerçekten çok güzel teşekkürler..
Sayar mı hiç saymaz ablam...
Ama Candan erçetin'nin de şarkıda dediği gibi cicim ayları geçince sayılabilir :)
Sevgi tükenmediği sürece sayılacağını sanmam...
Elma deyince, yar deyince bu şarkı geldi aklıma
Bir Elmanın Yarısı Biri Sensin Biri Ben
bir elmanın yarısı biri sensin biri ben
iki ceylan yavrusu biri sensin biri ben
gel bir dünya kuralım başka kimse olmasın
biri kız biri oğlan iki çocuk oynasın
açan her güzel gülün biri sensin biri ben
kafesteki bülbülün biri sensin biri ben
gel bir dünya kuralım başka kimse olmasın
biri kız biri oğlan iki çocuk oynasın
Şarkıyı söyleyeni bulamadım :)
bembeyaz
tertemiz
ve
anlaşılmaz
güzel
denemeye devam etmeli
bu ne ?
ne oldu kanka
Sayar mı ?
saymaz mı?
onu sevgiyi yaşayan bilir...
insan kırılmaya,yaralanmaya görsün...
belki sayar..
Belki saymadan çeker gider...
KIRILDIM.
Yolun sonu görünmüyor
sislere karışmış yüzünden
hemen derman bulunmuyor
kanayan yaralar çok derinken
öyle bir filiz verdiki aşkın
kıyamam kesip atmaya kökünden
yüreğim zindan beni kapattın
kaçmak gelmiyor içimden
kırıldım
akar yaşlarım, gözüm görmez
kalbim kırıl, yolu göstermez
nasıl kaçılır bu şehirden
bütün yollar sana çıkarken
http://video.youtubeacildi.com/
play/iOGrp5OAzpV2oKQ/
Nil Karaibrahimgil den
dinliyoruz..
KIRIK
Ocakta cay, ama buz gibi içim
Tepede ay, hersey sensiz ne biçim
Hayat kuru, gözlerimde yaş var
Tek bir soru; niye kırık bukadar
Bir şakam var; sen hariç kimse gülmez
Unutursun dedıler kırk gün sürmez
Kazagın bende, koklamaya korkarım
Bırak kalsın
Kırıldım tamam
Çektın gittin tamam
Üstüne varmam
Arayıp sormam
Yorgunum bakma
Gel desem sacma
Beni terk mi ettin?
Tamam dönme
O zaman üstüme varma
Arayıp sorma
Yorgunsun bakma
Gel desen sacma
Beni terk mi ettin ?
Kopamazdık biz ya
Susmazdık biz ya
Öyle olmazdık biz ya
Gitmezdın sen ya
Dönerdim ben ya
ya ya ya ya
Kırıldım tamam
Çektın gittin tamam
Üstüne varmam
Arayıp sormam
Yorgunum bakma
Gel desem sacma
Beni terk mi ettin?
Tamam dönme
O zaman üstüme varma
Arayıp sorma
Yorgunsun bakma
Gel desen sacma
Beni terk mi ettin ???
Nil Karaibrahimgil
seven kırılırken, kırıldığında bilmez ki kalp kırılsa da sever..
Ferhat Göçer den
dinliyoruz..
Kalp Kırılsa Da Sever..
Bir günden benden şikayet etttiğin
ne varsa özleyeceksin
Unuttuğun yalanlara benzemeyecek
hep yanında götüreceksin
Kalbimi kırdın tebessüm ettin birşey demedim
Kalbim senindir sen kendi parçanı yok ettin
Dalı kurusada ağaç yağmura nasıl küser
Saatin dursa bir an zaman onu nasıl bekler
Alı koymus tebessüm aşığına bir zalim
Yıkılır dökülür aman kalp kırılsada sever
Hazineler harabelerde olur
Yaz bunu baştan
Yıkılmışım dükülmüşüm
Perişanım ama aşktan
Dalı kurusada ağaç yağmura nasıl küser
Saatin dursa bir an zaman onu nasıl bekler
Alı koymus tebessüm
Aşığına bir zamana yıkılır dökülür
Kalp kırılsada sever.
http://video.youtubeacildi.com/
play/adGrl22o2bRywZc/
evet şimdi barıştık blokla,
neden böyle oldu bilemiyorum.
teknik arıza galiba...
neyse geçti...
merhaba;
güzel bir gün ve program oluyor-sayenizde-
ben de bir şarkıyla destek versem...
Yollardayım
Kapılar kapanır, ışıklar söner
Sessiz sokaklarda kalırsın, insanlar bilir, insanlar
Konuşur
Yüzüne bakar öyle sen susarsın
Anlamı yok sözlerin
Bilirsin yalan
Unutmak yalan
Yine, yine, yine, yine
Yollardayım
Yollardayım
Yollardayım
Paramparça
Yollardayım
Yollardayım
Yollardayım
Kalbim paramparça
Cem Adrian
http://www.dailymotion.com/video/x83jmo_cem-adrian-yollardayim-2009-by-alux_music
Bazen bir sözcük...
vardır ki..
anlatır her şeyi...
hesapsız kitapsız..
sevenin sevdiği kadar sevilmediğini...
yapacak bir şey yoktur...
sevilen VEFASIZ çıkmıştır..
sen herşeye rağmen devam edersin sevmeye..
bilerek...
hesapsız...
Ferhat Göçer söylüyor..
VEFASI EKSİK YARİM..
Tepeden tırnağa aşığım sana ne ilk kez
Ne de son söyledim sana
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama
Sen hiç korkma aşk ölümde değil
Gel benim vefası eksik yarim ben sensiz dururmuyum
Sen beni bir çağır gönülden ben gelmez olurmuyum
Varsın bi ümit kalmasın bize hüznün
Kalbime sığmasa bile gel benim vefası eksik yarim
Ben sensiz dururmuyum
Sen beni bir çağır gönülden ben gelmez olurmuyum…
http://video.youtubeacildi.com/
play/ZeOkqZiBl8Wa17Q/
No name kardeşim..
baktı blog sen uzaktan seyrediyorsun..
gel yaradanım dedi..
bir de sen ses ver...
Haklısın ablacığım...
:))
Bir annenin rüyasıyla devam ediyorum...
Keremcem söylüyor, hemde çok güzel söylüyor...
Masadan kalktım, anlaşma ihtimali yoktu...
Mermer kırılmıyor yumrukla bu zamanda
Üç yaşında bebekti aşk,
Üç aylık bir ayrılık doğurdu...
Otuz beşinde bir ana,
Altmışında torun torba...
Rüya... Rüya... Rüya...
Bu ya...
Yeni hatıralar yaratmak hayat,
Önünden alıp ardına koymak...
Bugün birinin ayırıp, kenara bıraktığı...
Yarın belki benim canım olacak!
Yeni bir bedene duyulan heyecan mı,
O eski kokuya, özlem mi aşk?
Peki ikisine değer olamaz mı hayatta?
Belki öbür hayatta...
Rüya... Rüya... Rüya...
Olmadı kalbim yine yenildin!
Bize düşen artık gitmek...
Otuzunda yalanı da gördün
Dur artık! Ya da devam et...
Otuzbeşinde bir rüya...
Altmışında bir rüya daha...
Keremcem
http://www.dailymotion.com/video/x8bc1i_keremcem-bir-annenin-ruyas_music
FERHAT GÖÇER in
yorumuyla bir Sezen Aksu şarkısı geliyor..
canım KANKAMA..
aaaah yıllar nasıl geçtiyse geçti..
biz kalan yıllara bakalım..
hayatın demlediğimiz yerden..
AH YILLAR
Ah yıllar dopdulu acı tatlı
Üstüme altın tozları serpti
Herşeyi tarttı terazi
Gözlerim ıslanıp ıslanıverdi…
Hem doluya koydum hem boşa koydum
Kah oldum kah uçarı kah toydum
Yol beni ben yolu yordum
Tanıdım düşmanı dostu fenamı…
Gördü gözüm dünya gözüyle aşkını
Tattı dilim baldan bibere daha ne
Süzdüm damla damla hayatı
Ben daha ne isterim daha ne…
Şimdi tam tadını çıkarma zamanı
As ipek okur gibi inceldiği sabır
Demlene demlene tam kıvamı
Başladı ömrümüzün ihtişamı
http://video.youtubeacildi.com/
play/qenGqIGanaaFoNI/
Hadi kankam ver elini...
Bir de şiir, güzel bir şairden...
Emperyal Oteli
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
emperyal otelinde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
onlar gibi değilsin sen başkasın
bu senin gözlerin gibisi yoktur
adamın rüyasına rüyasına sokulur
aklının içinde siyah bir vapur
kıvranır insaf nedir bilmez
otelin penceresinde duracaktın
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı
kış geceleri gibi uzun uzun
tek damla gözyaşı dökmeksizin
maria dolores ağlayacaktı
istanbul'u yağmur tutacaktı
bütün bir gün iş arayacaktım
sana bir türkü getirecektim
kulaklarımız çınlayacaktı
emperyal oteli'nin resmini çektim
akşam saçaklarından damlıyordu
kapısında durmanı söylemiştim
yüzün zambaklara benziyordu
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler
asmalımesçit'teki rum kemancı
böyle rüzgarsız kalmışlığımız
bu bizim çektiğimiz sancı
el ele tutuşmuş geziyordu
gazeteler cinayeti yazıyordu
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü
emperyal oteli'nde üç gece kaldık
fazlasına paramız yetmiyordu
gözlerin gözlerimden gitmiyordu
dördüncü gece sokakta kaldık
karanlık bir türlü bitmiyordu
sirkeci garı'nda sabahladık
bilen bilmeyen bizi ayıpladı
halbuki kimlere kimlere başvurmadık
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
hiç kimse elimizden tutmuyordu
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun ... kanıma girdin ... kabulümsün.
Attila İlhan
BAZEN
Bazen yorar insanı küçük şeyler, büyük sırlar vardır küçük şeylerin içinde... Açıldıkça açılır, boyuna posuna bakmadan...
Bazen dinlendirir insanı uzaklar, uzaklığa bir yakınlığı vardır gözlerin... Gözlerin olduğu kadar gönlün de...
Bazen durur tüm adımlar, adımların tembelliğinden değil, yolların düşündürücülüğünden... Öyle çetrefillidir ki, susar ayaklar da kimi zaman...
Bazen sorar gözler, diller kabul etse bile... Maharet gözleri bile ikna etmektir, güzel söz söylemek değil…
Bazen durur dünya, inecekler iner, sonra yoluna devam eder. Ne var ki, herkes için o duruş anı farklıdır. Kimisi içinse hiç dönmez dünya ki o da apayrı mesele…
Bazen her şeyi bir mimik anlatır, bazen gözyaşı, bazen bir kelime; ne kadar da ağır gelir söylemek bazen bir kelime bile...
Bazen bir anı, bir ömür kokar. Bazen bir daha yaşayamayacağını hisseder insan içinde bulunduğu anı…
Bazen şair olur insan, mısra kuramaz. Bazen mısra kurar insan, şair değildir. Bazen hiçbiridir, ne diyeceğini bilemeyen sıradan biridir işte...
Bazen yaşadığını daha çok hisseder insan, öleceğini unutur büsbütün...
Bazen yaşadığını tamamen unutur, hatta bazen her ikisini de... Bir anı bir anına uymaz derler ya insan için, ya bütün anları birbirinin aynı olsaydı. Bazen korkutmaz mı bu ihtimal insanı?
Bazen korkar insan gölgesinden. Gölgesinin şahsında kendisinden… Zira kendi vücudu geçmiştir güneşin önüne… Kendi eseridir gölgesi…
Bazen susar insan, dudakları çatlar susuzluktan. Bazen susar insan, söylenecek çok söz varken bile…
Bazen dolar insan, kimse anlamaz. Bazen herkes anlar, kendisi kendisini anlamaz.
Yalnızdır bazen insan, öyle yalnız bakar ki dünyaya... Bazense hiç yalnız değildir, nasıl baktığını bilirse…
Bazen büyük görür insan kendini, ne acizliktir! Bazen aciz görür, ne büyük bir görüş!
Bazen, 'bazen' değil, 'her zaman' demek gerek. Ama bilmek gerek, ne zaman?
Her bazen'in bir zamanı vardır.
ALINTI
NEV den dinliyoruz...
Bazen
Hatırlıyor musun kim olduğunu
Hala hissedebiliyor musun
Ne zamandır farkında mısın yokluğunun
Arasan bulur musun kaybolduğun yerleri
Gündüzün geçtiğini farketmedin bile
Anılar sinemasından bir bilet almışsın bu gece
Ömrün küsmek ve pişmanlıkla geçip gidiyor
Bak hala aynı soruyu soruyorsun kendine
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Boğazında yıllanır bir düğüm
Umrunda mı zamanın senin küskünlüğün
İçin öyle sıkılır kimse bilmez neyin var sen bile
Olup bitenleri seyredersin öylece
Yalnızsındır kalabalıklar içinde kim daha iyi bilir ki
Bir ses vardır çözer herşeyi yasaktır duyamazsın
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Boğazında yıllanır bir düğün
Bazen
Gündüzün geçtiğini farketmedin bile
Anılar sinemasından bir bilet almışsın bu gece
Ömrün küsmek ve pişmanlıkla geçip gidiyor
Hala aynı soruyu soruyorsun kendine
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Bazen
http://video.youtubeacildi.com/
play/atLKzXerur2e5ZM/
Okudum şiiri,
"nasıl da güzel yazmış" dedim kendim kendime...
sonra aklıma Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bir dizesi takıldı,
hani bir şiirinde " ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım" der ya, işte o aklıma geldi...
sonra ya hangi şiiriydi bu dedim ben kendim kendime, ara ki bulasın dedim ben öteki bene...
aradım buldum işte o şiir...
TÜRKÜLER DOLUSU
Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.
Yerliyim yerli olmasına
ilmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam şile bezi gibi
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü , kör topal kabulum
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım
Şairim
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm
Hey hey, yine de hey hey
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım
Onlar kadar sahici
Onlar kadar gerçek
insancasına, erkekçesine
'Bana bir bardak su' dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.
Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler,
Köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...
Ben türkülerden aldım haberi.
Ah bu türküler, köy türküleri
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak
Dişisi dişi, erkeği erkek
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
Bıçağı bıçak .
Ah bu türküler köy türküleri
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
Kiminin reyhasından geçilmez
Kimi zehir, kimi zemberek gibi.
Ah bu türküler, köy türküleri
Olgun bir karpuz gibi yarırılır içim
Kan damlar ucundan, murekkep değil
işte söz, işte ses, işte biçim:
'Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar'
iliklerine kadar işlemiş sızı
Artık iflah olmaz kavak ağacı
Bu türkünün yüreğinde sancı var.
Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı
Altlarında imza yok ama
içlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömrunde bir kez olsun
Halk türküsü dinleyen...
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
Sonra bu güzel şiiri aklıma düşüren güzel şiiri de paylaşmak diledim sizlerle...
Çaresiz
ah bilsen bir bilsen duyduklarımı
sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden
ve nehirler boşalacak bir anda içerimden
sakın bilme...
anlatsan duyarım bütün güzellikleri
erir dağlarımın başındaki kar
sussan içerimde kıyamet kopar
sakın konuşma...
ha küreğe mahkum olmak prangaya vurulmak
ha görmemek gözlerini, ikisi de bir
bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir
sakın bakma...
bir haberin gelse iki satırlık
yüreğim birdenbire kanatlanır yücelir
bir martı gibi çıkar kapına gelir
sakın yazma...
çıkıp gittiğinden beri, sessiz sedasız
başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm
dönmezsen çaresiz kalır ölürüm
sakın gelme...
işte dağlar, taşlar şahidim olsun
yüzüme bakma, konuşma, yazma istemiyorum
dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum
sakın işitme...
Yavuz Bülent Bakiler
No name
Bende BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU şiirlerini okuyunca aklıma köyünden ,memleketinden uzaklar geldi..
KIRAÇ söylüyor..
BIRAK ŞU GURBETİ..
Gurbetin kahrını sen çekemezsin
Düşer bir kötüye çürür gidersin
Ellerin koynunda nasıl yatarsın
Bırak şu gurbeti garip sevdiğim
Ananın babanın eli yüzünde
Ümit verenlerin durmaz sözünde
Sakız oldun elalemin ağzında
Bırak şu gurbeti garip sevdiğim
Bir yuva kuralım var ile yoktan
Affettim inan ki ben seni çoktan
Sende kurtar beni böyle yanmaktan
Bırak şu gurbeti bahtı kara sevdiğim
http://video.youtubeacildi.com/
play/e9rLtXWEnL6DwNY/
biraz gülümseme
Adamın biri bir papaza sormuş:
" Tanrı kadınları niye bu kadar güzel yarattı ?"
Papaz cevaplamış, "Aşık olasınız diye."
Adam yine sormuş, " Peki niye bazen aptal oluyorlar ?"
Papaz yine cevaplamış: " Onlar da size aşık olabilsinler diye..."
"Karşımızdaki sevgililer birer kalemtraştı!
Biz onları yazdıkça bittik
Biz bittikçe onlar bizi hep yeniden açtılar"
küçük iskender
Ayrılık acısını bilenlere
gitsin..
GRİBİN den
DURMA YAĞMUR
zaten ıslağım boğazın ortasında
yaşlarım gizleniyor damlalarında
bi Yağmur bi
cilalanıyor ruhum istanbul sağnağında
damlalar karışmış elmacıklarıma
bi Yağmur bi ...
okunmuyor adi artik yıldızlarda
ayrılık yazıyor arkası yarınlarda
sorma Bana, sen de ONU sorma
sorma, sorma fillin fillin boğaziçini
sen fillin fillin ben içerim efkarımla kana kana
bi, bi fillin fillin boğaziçini
sen fillin fillin ben kana içerim yalanlara kana
bi, canım Çayır Çayır yanıyor
söndür yalvarırım bi n'olur bi
bi, Yağmur bi
sorma, sen de ONU sorma
http://video.youtubeacildi.com/
play/reLppYaBrJiU2Zs/
Bilgisayarımın başına geldim nihayet
Ablacım gülümseme harikaydı :)
kankam ve sen çok güzel gidiyorsunuz devam ...
hadi ben kaçtım yakarlar yoksa beni çıra gibi..işi yetiştirmem gerek...
Ablacığım, seni kandırmışlar bence...
durma yağmurun sözleri öyle değil ki... :))
çok güzel bir şarkı yapmış Gripin.
Durma Yağmur Durma
Zaten ıslağım boğazın ortasında
Yaşlarım gizleniyor damlalarında
Durma, yağmur durma...
Cilalanıyor ruhum istanbul sağanağında
Damlalar karışmış elmacıklarıma
Durma, yağmur durma...
Okunmuyor adı artık yıldızlarda
Ayrılık yazıyor arkası yarınlarda
Sorma bana, sen de onu sorma...
Sorma, sorma doldur boğaziçini
Sen doldur ben içerim efkarımla kana kana
Durma, durma doldur boğaziçini
Sen doldur ben içerim yalanlara kana kana
Durma, canım cayır cayır yanıyor
Söndür yalvarırım durma n’olur durma...
Durma, yağmur durma
Sorma, sen de onu sorma...
Zaten ıslağım boğazın ortasında
Yaşlarım gizleniyor damlalarında
Durma, yağmur durma
Cilalanıyor ruhum istanbul sağanağında
Damlalar karışmış elmacıklarıma
Durma, yağmur durma...
Okunmuyor adı artık yıldızlarda
Ayrılık yazıyor arkası yarınlarda
Sorma bana, sen de onu sorma...
Sorma, sorma doldur boğaziçini
Sen doldur ben içerim efkarımla kana kana
Durma, durma doldur boğaziçini
Sen doldur ben içerim yalanlara kana kana
Durma, canım cayır cayır yanıyor
Söndür yalvarırım durma n’olur durma...
Durma, yağmur durma
Sorma, sen de onu sorma...
Sorma, sorma doldur boğaziçini
Sen doldur ben içerim efkarımla kana kana
Durma, durma doldur boğaziçini
Sen doldur ben içerim yalanlara kana kana
Durma, canım cayır cayır yanıyor
Söndür yalvarırım durma n’olur durma...
Durma, yağmur durma
Sorma, sen de onu sorma...
Gripin
bir gun bir papaz bir haham ve bir imam bir araya gelmisler ve onlerine sadece bir tabak tatli gelmis ve bunu hangimiz yiyecez diye dusunmusler papaz demiski bu gece uyuyalim sabah uyaninca en guzel ruyayi kim gorurse o yesin demis ve uyumuslar ki gece yarisi imam uyanip tatliyi yemis ve tekrar uyumus sabah uyanmislar haham sormus papaza ne ruya gordun diye papazda yaw sorma ruyamda hz isayi gordum beni alip gokyuzune dogru goturuyordu semalarda geziyorduk cok guzel yerlere gittik demis ve haham guzel bir ruya gormussun demis papazda evet sen ne gordun haham demis ki hahamda yaw sorma bende gece ruyamda hz musayi gordum beni aliyordu goklere guzel yerlere goturuyordu bulutlarin ustunde geziyorduk harika yerlere gittik demis papaz sende guzel ruya gormussun demis bunun uzerine ikisi imama donmus imam sen ne gordun demisler imamda yaw bir baktimki biriniz hz isayla biriniz hz musayla gittiniz tatli ziyan olmasin diye bende yedim demis :))))
Elleriniz, yüreginiz dert görmesin, birbirinden güzel siirlerle, sarkilarla bulusturdunuz bizi, sag olun! Ben de corbada tuz, karabiber misali azicik Can Dündar buldum, sevdim, siz de seversiniz umarim... :)
Canta
Genc yonetmen yeni filmi icin yuzu duzgun, kamera karsisinda rahat, dus gucu geliskin bir kadin oyuncu ariyordu.
Gazeteye ilan vererek adaylari davet etmisti.
Gun boyu pes pese girdigi mulakatlardan yorgundu.
O, kendine yeni bir kahve koyarken, siradaki oyuncu adayini iceri aldilar.
Alimli genc kiz, yuzunde merakli bir tebessumle deneme kamerasinin karsisina oturdu ve yonetmenle sohbete basladi.
Adi Emile Muller di.
Kisa hasbihalden sonra yonetmen degisik bir sey denemis olmak icin
"Cantanizi acip bana icindekileri birer birer anlatir misiniz?" dedi.
Genc kiz arkadaki cantaya uzandi. Fermuvarini acti.
Once eline gelen iri kirmizi elmayi cikarip anlatti:
"Bu elmayi sabah tezgah basinda meyvelerini parlatirken gordugum manav hediye etti. Cok istahli bakmis olmaliyim."
Sonra bir kitap cikardi.
Henuz kitabin ilk sayfalarinda oldugunu ve okudugu satirlardan cok
etkilendigini anlatti. Romanin bas kahramaninin dalaverelerinden soz etti.
Ardindan bir gazete cikardi:
Is araniyor ilanini orada okumustu. Listede, basvuracagi baska isler de vardi.
Sonra makyaj cantasi, ajandasi ve not defteri...
Yonetmen, bu sonuncudan rasgele bir sayfa cevirip okumasini isteyince defteri acip mahcup bir edayla okudu genc kiz...
Ozel duygulardi okuduklari...
Derken cantanin gizli bolmesine atti elini...
Oradan iki fotograf cikardi.
Biri uyuyan genc bir adam fotografiydi:
"Sevgilim" diye acikladi:
"Fotograf cektirmeyi hic sevmez de... Ancak uykudayken cekebiliyorum fotografini..."
Ikinci fotografin annesinin evlenmeden onceki hali oldugunu soyledi.
O halini simdikinden daha cok seviyordu.
Genc kizin, cantadan cikarip buyuk dogallikla anlattigi her bir nesne, bir yapbozun parcalari gibi onun hayatindan kesitler sunuyordu.
* * *
Bu oyun, 15 dakika kadar surdu.
Sonunda yonetmen Emile e tesekkur etti.
Cikarken kapidaki gorevliye telefonunu birakmasini soyledi.
"Arkadaslar gelecek hafta sizi arar" dedi.
Emile cikarken, yonetmenin asistani girdi iceri...
Disarida bekleyen daha pek cok aday vardi.
Yonetmen gerindi. Kisa bir mola vermek istedigini soyledi.
Hala aradigini bulamamisti.
Yeni bir kahve doldururken karsisindaki sandalyeye asili cantaya ilisti gozu...
Biraz once icindekilerin birer birer anlatildigi cantaydi bu...
Telasla asistanini uyardi:
"Giden kiz cantasini unutmus, hemen kosup yetistirsene..."
Asistan kiz sandalyeye bakti ve
"Yoo... O benim cantam" dedi.
Yonetmen, koltugundan ok gibi firlayip kapiya segirtti.
Aradigi oyuncuyu bulmustu.
* * *
20 dakikalik bu siyah - beyaz Fransiz filmini gecen hafta, 10. Avrupa Filmleri Festivali nde izledim.
Kisa filmin adi, filmdeki kizin adiydi:
"Emile Muller"
Yonetmeni: Yvon Marciano...
Konusu: "Hicbir guc, dus gucu kadar guclu degildir."
Can Dundar
Kankacim bak bu tam bizden bahsediyor sanki, sen de taniyacaksin, eminim.. he he..
ESKIDEN
Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Agaçlara tirmanilirdi.
Bebekler bezden, silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasindan yapilirdi.
Kizlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
Isimleri konulur
Saatli maarif okunurdu
Komsuda pisen, bize de düser
Bizde pisen komsuya düserdi
Geceler ayaz, sokaklar karanlik,
Yildizlar parlak olurdu
Tursu, salça, manti evde yapilir
Karpuz kuyuda sogutulurdu
Erik agacinin çiçegi pencere camimiza yaslanir
Güz yapraklari bahçemize düserdi
Kardan adam yapilir, evlerde soba yakilir
Kis gecelerinde masal anlatilirdi
Merdiven çikilir, aidat ödenmez, yönetici seçilmezdi
Evler badanali, sokaklar lambasiz
Mahalleler bekçili olurdu
Ajans radyodan dinlenir
Çizgili roman okunur
Defterlere kenar süsü yapilirdi
Hayat, arkasi yarin gibiydi
Kesintisizdi
Her gün yasanacak bir sey vardi
Herkes kendi düsünü kurar
Kendi hayatini oynardi
Simdi
Hayat tek perdelik bir oyun
Stand-up bir yalnizlik gibi
Simdi
Herkes
Yogun
Yorgun
Ve
Tek basina
Can Dündar
Biraz da filozofik düsünelim! :)
Dostoyevski'nin hayatini degistiren olay neydi biliyor musunuz?
Kendi idam sahnesi...
Çar'in baski döneminde, arkadaslariyla bir sohbet grubu kurmustu. Yakalandi. 28 yasinda idam istegiyle yargilandi.
Mahkemenin sonucunu bekledigi gece hücresinden alindi. Ölüm karari yüzüne karsi okundu. Papaz günah çikarttirdi. Gözleri kapali olarak bir direge baglanip, müfreze karsisina geçirildi.
"Ates" emrini beklerken gerçek karar bildirildi kendisine...
Aslinda mahkeme 8 yil hapis vermis, Çar bunu 4 yila indirmisti; ama ona ders olsun diye böyle bir gösteri planlanmisti.
Böylece "ölüm"le tanisti; oysa bu sefil oyunda asil kesfettigi sey, "yasam"di.
Stefan Zweig'a göre 4 yil sonra yarali parmaklarindan zincirleri çikardiklari zaman sagligi bozulmus, söhreti uçup gitmisti, ama kirik dökük bedeninden her zamankinden daha parlak fiskiran tek bir sey vardi:
Yasama sevinci...
Durumu en iyi anlatan cümle Nietzsche'nindir:
"Hayati kaybetmenin kiyisina yaklasanlar, onu daha iyi tanirlar".
Can Dündar
Ve bir tane daha...
HAYATTAN NE ÖĞRENDİM?
Ağır bir ÖSS sorusu gibiydi Esquire dergisininki...''Hayattan ne öğrendiniz?'' Verilen süre içinde aklıma gelenleri aşağıda yazdım. Yanlışların doğruları götürmeyeceğini umuyorum.
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu, aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim.
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu ...
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini...
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu, gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Can DÜNDAR
Bu da cok güzel....
hayat
aşık olmak.
ilk öpüşme.
yüz kaslarınız ağrıyana dek gülmek.
sıcak bir duş.
özel bir bakış.
mail almak.
manzaralı bir yolda araba kullanmak.
radyoda en sevdiğiniz kişinin şarkısının çalması..
yatağınıza uzanıp yağmurun sesini dinlemek.
yeni çıkmıs sıcak bir ekmek..
satın almak istediğiniz kazagın %50 indirime girdiğini görmek.
uzaktaki bir arkadaşınızla telefonda konusmak.
köpük banyosu.
kıkır kıkır gülmek.
güzel bir sohbet.
kumsal.
gecen kış giydiğiniz montun cebinden on milyon çıkması.
kendinize gülmek.
gece yarısı saatlerce telefonda konuşmak.
su fıskiyelerinin arasında koşmak.
durup dururken gülmek.
yanınızda size güzel olduğunuzu söyleyen birinin olması.
ilk aşk.
hakkınızda güzel sözler söylendiğine kulak misafiri olmak.
uyanıp daha uyuyacak birkaç saatiniz olduğunu farketmek..
yeni arkadaşlar edinmek.
eski arkadaşlarınızla zaman geçirmek.
oda arkadaşınızla gece yarısı sohbetleri.
güzel düşler.
arkadaşlarınızla araba yolculuğu yapmak.
sevgilinizle yorgana sarılıp iyi bir film seyretmek.
çok güzel bir konsere gitmek.
çekici bir yabancıyla bakışmak.
çikolatalı kurabiye yapmak.
sevdiğin insana sıkıca sarılmak.
istediği armağanı açan kişinin yüzündeki ifadeyi görmek.
güneşin doğuşunu seyretmek...
ve bir söz;
"aldığın her nefesi fırsat bil, ot değilsin yeniden bitmezsin..."
can dündar
Tamam tamam, yoruldunuz okumaktan biliyorum, daha fazla söylenmeyin, bu son... :)
KAYBETMEDEN BIR KEZ DAHA DUSUNUN
Terentius, "Onunla her seyi paylasmak zevkinden mahrum kalinca, hiçbir zevki tatmamaya karar verdim" demis, yitirdigi bir dostunun ardindan.
Nasil bir insandan bahseder Terentius? Karsisinda zavalli gibi görünmekten korkmadigimiz, bizi degistirmeye degil zenginlestirmeye çalisan, yargilayan degil, kendimizi sorgulamamiza yardimci
olan biri midir yitirilen?
Sabahin 3'ünde çaldigimiz kapisini açtiginda, tek kelime etmeden kollarina atilip aglayabilecegimiz bir insan midir Terentius'un acisini bu sekilde dillendiren?
Nedenlerini merak etse de, göz yaslarimizin dinmesini bekleyecek kadar anlayisli, titrek sesimiz ve telasli cümlelerimizi sükunetle dinleyecek kadar sabirli, acimizin bir kismini kendine yük edinecek kadar cömert ve yürekli insanlar midir dost diye seçtiklerimiz?
Sadece sohbeti degil, sessizligi de s¹k¹c¹ olmayan ;yalnizligimizi unutmak için varligi, eksikligini hissetmemiz için yoklugu kafi gelen insanlara mi dostum deriz?
Basimiza gelen güzel bir seyin coskusu yüregimize sigmadiginda, saate aldirmayip telefona sarildigimiz ve karsimizdaki uykulu sese "Kulaklarina
inanamayacaksin! " diye bagirdigimizda, "Sabahi bekleyemez miydin?" demeyen biri midir gerçek bir dost?
Güzel bir film izledigimizde, keske O da olsaydi dedigimiz, okudugumuz bir kitaptan bahsedebildigimiz ve en mahrem sirlarimizi anlattiktan sonra rahatça uykuya dalabildigimiz bir sirdas midir yoksa?
Konusurken gözlerimizi kaçirmadigimiz, kendimizi saklamadigimiz ve yüzümüze
en aci gerçekleri haykirirken bile darilmadigimiz yalnizligimiz midir dost dedigimiz insanlar?
Ne bileyim, ayni fikirde olmasak da uzlasabildigimiz, köprüleri atmadan da tartisabildigimiz, her savastan birlikte ve biraz daha güçlenmis baglarla çiktigimiz insanlar midir dost payesi verdiklerimiz?
Tanidigimizi sanirken, daha kesfedilmeyi bekleyen nice el degmemis duygular ve düsünceler tasidigini gördügümüz ; sürekli bizi sasirtan kendimiz midir
onlarda sevdigimiz?
Aristo hakli midir ; "Dostluk bir ruhun iki ayri bedende yasamasidir" derken ve Terentius, baska bir bedende topraga verdigi ruhunun yasini mi tutmaktadir?
Paylastigi her seye ölüm de mi dahildir?
Acaba, neyi kaybedecegini, dostu ölmeden önce farketmis midir? Ya biz;herseyi paylasmanin, iddiali ve gerçek disi geldigi günümüzde, sahip miyiz gerçek bir dosta?
Ya da adimizin önüne dost sifati koyan insanlar var midir hayatimizda? Yoksa kendimizi sevmeyi basaramadigimizdan, sasiriyor muyuz bizi sevdigini
söyleyen birinin varligina, inanamiyor muyuz yanimizda kalmasina ve uzaklastiriyor muyuz içten içe bizi sevmesini istedigimiz insani
kendimizden?
Ve bir gün, bir el daha kayip gittiginde avuçlarimizdan, kendi mezarimizin basinda aglayacagimizi biliyor muyuz? Is isten geçmeden önce tesekkür edebiliyor muyuz sevdigimize, hiç degilse bizi sevdigi için.
CAN DUNDAR
sevgiyle kalin...
canım kankam bir gelmişsin pir gelmişisin..
o zaman bizde bir türkü dinleyelim..
Tüm dostluklara gitsin..
ZARA dan
Dostum Dostum
Bin cefalar etsen almam üstüme oy
Gayet şirin geldi dillerin dostum oy
Varıp yad ellere meyil verirsen oy
Gış ola bağlana yolların dostum dostum
İlahi anmaya yardan ayıran oy
Bahçede bülbüller ötüyor uyar oy
Kula gölge ise Allahâ??a uyan oy
Senden ayrılalı gülmedim dostum dostum
Pir sultan abdalâ??ım gülüm dermişler oy
Bu şirin canıma nasıl kıymışlar oy
İsterisem dünya malın vermişler oy
Sensiz dünya malı neylerim dostum dostum
http://www.turkulerdinle.net/1/Zara-Dostum-Dostum
Abi bir saliyi da Türk Sanat Müzigi icin ayirsak güzel olurdu..
Sarkilarinda Türkce`yi en güzel kullanan Zeki Müren`den "Veda Busesi"
hani o bırakıp giderken seni
bu öksüz tavrını takmayacaktın?
alnına koyarken veda busemi
yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
hani ey gözlerim bu son vedada,
yolunu kaybeden yolcunun dağda
birini çağırmak için imdada
yaktığı ateşi yakmayacaktın?
gelse de en acı sözler dilime
uçacak sanırdım birkaç kelime...
bir alev halinde düştün elime
hani ey gözyaşım akmayacaktın
http://www.youtube.com/watch?v=a3udvC59V3g
tamam kardeşim,
haftaya sanat müziği ana temamız olur...
Ama benim sesim güzel değil, baştan söyleyeyim, şarkı söylemek senden...
bir salı günü daha sizlere iyi akşamlar demeden önce Kaya kardeşim türk sanat müziği istemiş..
onun bu isteği de olsun diye
hepinize
MÜZEYYEN SENAR ile.
iyi akşamlar diliyorum...
AKŞAM OLDU HÜZÜNLENDİM..
Akşam oldu hüzünlendim ben yine
Hasret kaldım gözlerinin rengine
Gel mehtabım gel sevgilim gel yine
Hasret kaldım gözlerinin rengine
http://video.youtubeacildi.com/
play/jOim1GFuyKuH3pM/
Kısmet olursa,
haftaya buluşmak üzere..
sevgiyle kalın..
tamam abi sorun degil, sen calarsin ben söylerim kizlar da oynar :)
blgn mavi renk benim uüurumdur benim yeşil gözde sevdiğimdedir kapat gözlerini kimse görmresin şarkısıda benim şarkımdır
Yorum Gönder