Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yalnız mı kaldım ne?....... Olsun, benim ada'm var......... Enver Halefoğlu
İnsan oldum kaya oldum
İnsanda kaya oldum kayada insan
Havada kuş oldum kuşta gökyüzü
Soğukta çiçek, güneşte nehir oldum
Şebnemde parlayan şey
Kardeşçesine yalnız kardeşçesine hür
Paul Eluard
37 yorum:
özlemle bekliyor, iyi programlar diliyoruz...
MAVİLİGÜNLERİN BUGÜN Kİ YAYINI TÜM ÖĞRETMENLER İÇİN OLSUN...
Başöğretmen
Atatürk benim,
Başöğretmenim,
Ne öğrendimse,
Ondan öğrendim.
Yenilikleri,
Hep o düşünmüş,
Milleti için,
Ağlamış, gülmüş.
Çocuk kalbimle,
İlk onu sevdim,
Atatürk benim,
Başöğretmenimdir.
Tarık ORHAN
Öğretmenim Canım Benim
bana hep bir ana oldun sen öğretmenim
bana hep bir baba oldun sen öğretmenim
ama anlayamadığım hayat çok zor
kağıttan vapurlar yüzdürdüğüm siyanürlü derelerde geçti çocukluğum
birilerinin resimlerinde sönmüş güneşleri boyadı sarı pasteller
birazcık acıklı baktım hayata cebimde üç kuruş para
küçük kalbimde milyonlara bedel babamın başını hiç okşamadığı hayaller
aslında 11 senelik hikaye yazsam okuldan kaçtığım günler sayfalara sığmaz taşardı
boş kağıtlara öylece bakardı öğretmenlerim
yazılı sınavlarında hiç değişmeyen bir sıfır notum vardı
sözlerim bol keseden sallayan mt kahramanı
ali topu tut, ali topu at
ali şimdi tv'de atıp tutan toplara bakta söyle
sence öğrendi mi öğrenmesi gereken?
dersini aldı mı susması gerektiği yerde?
hayat bir bilgin bence.yoksa matematikte kafası çalışmayan tek kişi ben miydim?
edebiyatı türk filmlerinden, sosyal dersi dövüşlerden
şiiri tribünlerden, yerli malı haftasını hamburgercilerden öğrendim ben
ağacı yaşken kestiler
gençliği suni topraklara diktiler kafalarında havuz hesaplarıyla
ye kürküm ye üniformalarıyla
bana hep bir ana oldun sen öğretmenim
bana hep bir baba oldun sen öğretmenim
ama anlayamadığım hayat çok zorbenim öğretmenlerim hep merttiler
yalan yasaktı, dolan yasaktı, kopya yasaktı, küfür yasaktı
ahlaklı, dürüst ve pırıl pırıldı hepsi
uzun saç yasaktı, farklı renk gömlek yasaktı, farklılaşmak yasaktı
tembellik yasaktı, asalaklıktı
ama yaşattı içimizdeki umutları öğretmenim benim
tuvalette sigara yasaktı, aşık olmak yasaktı
derse geç girmek yasaktı, derste konuşmak yasaktı
öğrenmek zorundaydı ben, ben herşeyden çok benliğimi öğrendim
kendimi hiç mi hiç birşey demeden de şimdi
bu yalan dünyada ruhu ölen insanlığın bedeliyle
paraya taptığı dolan dünyada
bana bu kadar dürüstlüğü öğretmişken sen
ben ne yapayım öğretmenim söyler misin
bu dünyada daha nasıl yaşıyayım
hayat senin bize hazırladığından çok farklı be öğretmenim çok farklı çok..bana hep bir ana oldun sen öğretmenim
bana hep bir baba oldun sen öğretmenim
ama anlayamadığım hayat çok zor
http://www.plak1.com/muzik/hcw6StY_PDw/MT%20-%20%20Ögretmenim%20Canım%20Benim%20[raptetek.com].html
BBO ailesi sevgili öğretmenlerimize selam olsun diyerek kendi yayınımıza başlıyoruz..
BİR SALI GÜNÜ DAHA SİZLERLEYİZ
BBO FM MAVİLİGÜNLER 95.5 DE
Güzel bir gün olması ve en azından
çalınan şarkılarla ve şiirlerle bir an olsun kendimizi
namelerin ve mısraların o hoş ahengine bırakmak..,
herkes yaşadıklarından ayrı etkilensede bazen bir şiir mısrasında bazen bir melodide ençok sanat da bir doğru parçasını birleştiren noktalar kadar eşit olduğumuzu anlatır bize...
Emek ile sermayeyi aynı değirmende öğüten sanattın ,
gönül telimizi titreten her name her mısranın yoluna yoldaş olmak için tüm çabamız..
BUGÜN SİZLERLE....
Hadi Gelin bakalım BBO AİLESİ dünya penceresinden bu gün ne göreceğiz...
Günlerdir marmarada sis vardı sevgili BBO dinleyenleri..
SİS için Doğanın da bazen
bizim gözlerimizin
bizim yüreklerimizin
bizim aklımızın
yaptığı gibi saklanmak yok sayılmak mı görünmez mi olmak istiyor acaba diye düşünürüm....
SİS
Görünmeyenin öteki yüzü gibi..
öteki tarafında ki için diğeri bir gizem..
görmediklerimiz
görmek istemediklerimiz
görmeye dayanamadığımız
için zaman zaman yüreğimizi
zaman zaman gözlerimizi örten sislerimiz de yokmu..
bizimde..
bilsekte gerçeğin tüm güzelliğiyle yada en çirkinliğinle
hergeç ortaya çıkacağını yokmu üstüne örtü örtüklerimiz
yokmu yaralarımızın üstüne bir perde çekmişliğimiz..
Günlerdir marmarada sis var..
görünmeyenin öteki yüzü gibi..
yaramızı saklar gibi
acımızı saklar gibi
görünceğimizi bile bile görünmez olmayı istediğimiz gibi...
günlerdir marmaada sisi var
görünmeyenin öteki yüzü gibi..
bazen kaybolmak ister gibi
bazen kaybetmek ister gibi
Günlerdir marmarada sis var..
görünmeyenin öteki yüzü gibi..
Doğada kendini saklamakta nicedir marmarada...
SİSLİ BİR MAZİDEN UZAKTA
YALNIZCA SANA YAKIN..
GÖNLÜMÜN DALGALARINDA
SEVGİM KALSIN
BİTMEYEN RÜYALARIMDA HEP SEN VARSIN ..
bir özlem var içimde uzaklara dogru
engin denizlere sana,ve aşkımıza
sisli bir maziden uzakta
yalnızca sana yakın
gönlümün dalgalarında sevgim kalsın
bitmeyen rüyalarımda hep sen varsın
http://www.timsah.com/SISLI-BIR-MAZIDEN-UZAKTA/qTrTMzoDFzu
Sis
Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,
beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan
ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,
bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;
tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar
onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!
Ama bu derin karanlık örtü sana çok lâyık;
lâyık bu örtünüş sana, ey zulümlér sâhası!
Ey zulümler sâhası... Evet, ey parlak alan,
ey fâcialarla donanan ışıklı ve ihtişamlı sâha!
Ey parlaklığın ve ihtişâmın beşiği ve mezarı olan,
Doğu’nun öteden beri imrenilen eski kıralıçesi!
Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden
sefahate susamış bağrında yaşatan.
Ey Marmara’nın mavi kucaklayışı içinde
sanki ölmüş gibi dalgın uyuyan canlı yığın.
Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak,
ey bin kocadan artakalan dul kız;
güzelliğindeki tâzelik büyüsü henüz besbelli,
sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor.
Dışarıdan, uzaktan açılan gözlere, süzgün
iki lâcivert gözünle nekadar canayakın görünüyorsun!
Canayakın, hem de en kirli kadınlar gibi;
içerinde coşan ağıtların hiç birine aldırış etmeden.
Sanki bir hâin el, daha sen şehir olarak kuruluyorken,
lânetin zehirli suyunu yapına katmış gibi!
Zerrelerinde hep riyakârlığın pislikleri dalgalanır,
İçerinde temiz bir zerre aslâ bulamazsın.
Hep riyânın çirkefi; hasedin, kârgüdmenin çirkeflikleri;
Yalnız işte bu... Ve sanki hep bunlarla yükselinecek.
Milyonla barındırdığın insan kılıklarından
Parlak ve temiz alınlı kaç adam çıkar?
tevfik fikret
Örtün, evet ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;
örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahbesi!
Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar;
Kaatil kuleler, kal’ali ve zindanlı saraylar.
Ey hâtıraların kurşun kaplı kümbetlerini andıran, câmîler;
ey bağlanmış birer dev gibi duran mağrur sütunlar ki,
geçmişleri geleceklere anlatmıya memurdur;
ey dişleri düşmüş, sırıtan sur kafilesi.
Ey kubbeler, ey şanlı dilek evleri;
ey doğruluğun sözlerini taşıyan minâreler.
Ey basık tavanlı medreseler, mahkemecikler;
ey servilerin kara gölgelerinde birer yer
edinen nice bin sabırlı dilenci gürûhu;
“Geçmişlere Rahmet! ” diye yazılı kabir taşları.
Ey türbeler, ey herbiri velvele koparan bir hâtıra
canlandırdığı halde sessiz ve sadâsız yatan dedeler!
Ey tozla çamurun çarpıştığı eski sokaklar;
ey her açılan gediği bir vak’a sayıklıyan
vîrâneler, ey azılıların uykuya girdikleri yer.
Ey kapkara damlariyle ayağa kalkmış birer mâtemi
sembole eden harap ve sessiz evler;
ey herbiri bir leyleğe yahut bir çaylağa yuva olan
kederli ocaklar ki, bütün acılıklariyle somutmuş,
ve yıllardır tütmek ne... çoktan unutulmuş!
Ey mîdelerin zorlaması zehirinden ötürü
her aşâlığı yiyip yutan köhne ağızlar!
Ey tabi’atin gürlükleri ve nimetleriyle dolu
bir hayata sâhip iken, aç, işsiz ve verimsiz kalıp
her nâmeti, bütün gürlükleri, hep kurtuluş sebeplerini
gökten dilenen tevekkül zilleti ki.. sahtadir!
Ey köpek havlamaları, ey konuşma şerefiyle yükselmiş
olan insanda şu nankörlüğe lânet yağdıran feryât!
Ey faydasız ağlayışlar, ey zehirli gülüşler;
ey eksinlik ve kaderin açık ifadesi, nefretli bakışlar!
Ey ancak masalların tanıdığı bir hâtıra: Nâmus;
ey adamı ikbâl kıblesine götüren yol: Ayak öpme yolu.
Ey silahlı korku ki, öksüz ve dulların ağzındaki
her tâlih şikayeti yapageldiğin yıkımlardan ötürüdür!
Ey bir adamı korumak ve hürriyete kavuşturmak için
yalnız teneffüs hakkı veren kanun masalı!
Ey tutulmıyan vaitler, ey sonsuz muhakkak yalan,
ey mahkemelerden biteviye kovulan “hak”!
Ey en şiddetlikuşkularla duygusu kö¨rleşerek
vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;
ey işitilmek korkusuyle kilitlenmiş ağızlar.
Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!
Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;
ey fazilet ve nezâketin payı, ey çoktan unutulan bu çehre!
Ey korku ağırlığından iki büklüm gemeye alışmış
zengin – fakir herkes, meşhur koca bir millet!
Ey eğilmiş esir baş, ki ak-pak, fakat iğrenç;
ey tâze kadın, ey onu tâkîbe koşan genç!
Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karı-koca;
ey kimsesiz; âvâre çocuklar... Hele sizler,
hele sizler...
Örtün, evet, ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;
Örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi! T.Fikret
.
Tevfik Fikret
GÜLAY SÖYLÜYOR
İSTANBUL AĞLIYOR
Tirende Biletsiz Sevdalar Vardi
Vagonlar Kacaklara Gözyumarlardi
Aksada Yüreklere Kar Pinarlari
Sevdanin Arkasi Var Ardi Bahardi
istanbul Agliyor Sen Agliyorsun
Hadi Git Git Artik Ne Duruyorsun
Yolcular Hep Kacak Bizse Tutuklu
Gözler Agliyor Tutkulu Cocuksu
istanbul Agliyor Sen Agliyorsun
Sevdigin Bekliyor Ne Duruyorsun
(Yildiz Avlarim Gögün Mavisinde
Her Dem Bakislarina Gözlerinin
Deryasinda Pusu Duran Ellerimi
Sana Tuzaklarim Her Tetik
Düsürdügümde Gözlerin Ölüme
Az Kalirim Yanliz Gördü Ya Gelir
Bende Kalir Yanlizlik Uzar Geceler
istanbula Yagmur Yagar Karla
Karisik Kari Ayiklar Yagmur Kokularini
Alirim Koynuma Ot Koyarim Göz
Ucuma Anlarim Yine Yangin Yine
Hasret Yakinan istanbuldan Düsen Payima
Bide Yüzünün Giderken islakligi)
Gül Damlasi Düsmüs Ates Yurduydu
Daglara Dil Uzatan Narli Kuyuydu Yagsada
Gönülere Gam Geceleri Ceren Yarasinda
Ask Büyütürdü Yaksada Gönülleri Gam
Geceleri Ceren Yarasinda Dert Büyütürdü
istanbul Agliyor Ben Agliyorum Hadi Kalk Gel
Artik Dayanamiyorum Yolcular Geldiler Sen
Yoksun icinde Yüreyim Can Veriyor Acilar icinde.
http://www.vidyorum.com/gulay-vidyolari/istanbul-agliyor-gulay-video-mp3-izle.html
SİS..
Özenle boyadım ipliğini sevginin,
Gidip de bulamamanın incinmiş rengine.
Sisi gümüş bir rüzgarla tepelerden eğirdim,
Dokudum yalnızlığın bu serin kumaşını,
Sesime ayrılıklardan bir gömlek diktim.
Ölümü tastamam ezberledim de geldim,
Dilimde bu buruk türkü tadıyla
Bilmem ki buradan nereye giderim.
Sonunda kendime bir top yangın edindim,
Soluğumla besledim dudağımın ucunda.
Ömrümün külüydü savrulan hep ardımda,
Örterek yavaş yavaş bıraktığım izleri
Yanmış bir günün sürüklenen kanatlarıyla.
Koştum, durmadan koştum o küçük yangınımla,
Adımın çaresiz kıyılarında kendi göğümü bulmaya.
metin altınok
Mavigünler güzel ve hızlı bir giriş yapmış programa
iyi yayınlar diliyorum...
Sevgili Maviligünlerin güzel dj'si
istek alıyor musun?
Alıyorsan eğer şöyle sisleri araladığında yayın akışına uygunsa eğer
Kapalıçarşı dizisinin müziği galiba
oyuncusu söylemiş Olgun Şimşek 'Otur Baştan Yaz Beni' türküsünü rica etsem olur mu?.
Sevgilerle...
benim balık hafızalı bir kankam vardı(kendi diyor valla)
bu şarkının ne zaman çaldığını anımsar belkide..
belli miolur?
Sezen Aksu dan dinliyoruz...
Büklüm Büklüm
Ne söylesen ne beklesen
Yaradan’dan ya da kaderinden
Ele geçmez istediğin
Uğruna savaş vermediysen
Sanki seni boğar gibi
Sanki yeniden doğar gibi
Sanki zaman zaman ölür gibi
Acısını, çilesini çekmediysen
Hani büklüm büklüm boynunda
Hani paramparça ruhunda
Hani soran gözlerle kapında
Bekleyen dargın anıların gibi
Sevilmeden de sevmeyi
Neyi özlediğini bilmeyi
Acı da olsa yine gerçeği
Görüp de söylemeyi bilmediysen
http://www.beyaz.org/index.php/sezen-aksu-buklum-buklum-dinle.html
SİSLER İÇİNDE İNSANLAR
Bir büyük kır bu dünya :
Gece vakti ıssız kır cin peri .
Bir baş uzanır gibi karanlıktan ,
Gün ortası biri selam verip geçer ,
Düşünürüm kimdi .
Tenha sokaklarda giderken yalnız ,
Durdurur bir başkası beni dalgınlığımda ;
Sallanır iki el , anlatır bir ağız ,
Kırık dökük sözler kalır aklımda :
- Görüşelim , siz şimdi nerdesiniz ?
Sisler içinde insanlar , çoğu uyanıkken uzak ;
Bir yerden tanıyorum , ama nerden ?
Ardından bakarım , köşeyi döndü mü yok :
Bir yarım rüzgâr değer gider yüzüme
Eski bahçelerden .
Uykuların eşiğinde aynı şey :
Yılların ötesinden biri
Sisler içinde seslenir : - Hatırla !
Gölgeler gibi erir uzatsam ellerimi
Buğularda .
Sisler içinde insanlar , gün ortası, geceleyin ;
Hangisi gerçek, hangisi düş , şaşırdım .
Daha demin vardı , şimdi birdenbire yok .
Issız bir kır akşamı
Bu benim yaşadığım ...
Behçet Necatigil
KAYA KARDEŞİME GELİYOR
GRUP PATİKA
SÖYLÜYOR.....
Aşk beni büyütmedi
Sevdim ki ellerdeyim
Ellerimdi aşk yanıldı
Sevdim ki yalan değil
Düşlerimdi düş yanıldı
Düşlerim sözleri sordu
Aşk seni affetmedi
Gözlerim güllerim soldu
Aşk seni büyütmedi
Gittin ki yara değil
Yangınımdı yar yanıldı
Gittin ki hayal değil
Hayatımdın sol yanımdın
Düşleri sözleri sordu
Aşk beni affetmedi
Gözleri gülleri soldu
Aşk beni büyütmedi
http://www.klippi.net/video/xak49e_patika-ask-beni-buyutmedi-eoten-cok-klip.html
Eylem Kardeşim için
GELİYOR
Eylem kardeş ben kapalıçarşı dizisindeki çocuk oyuncuyu ayrı seviyorum..
bu klipte oda var..
tüm böyle kızıl saçlı çilleri olan peri kızlarına selam olarak da çalayım bu şarkıyı..
eylem kardeşim işte türkün geliyor...
BAK İÇİME GÖR BENİ
Aklım nasıl şaşkın
Sevdan Beni taşkın
Sen görmessin amma
Narındayım ben aşkım
Bak içime gör beni
Tut elimden yak beni
İstemezsen bu aşkı
Otur baştan yaz beni
http://www.hurriyetport.com/news/132/
ARTICLE/15680/2009-11-22.html
"Kerem kendi suretini görmeden,Sen artık Aslı'na bürün demişler,
Ferhat doğduğu gün isim vermeden,
Bu çocuk ne kadar Şirin demişler.
"Serdar Tuncer.
UZAK VE SESSİZ SEVDALARA
artık; yüksek sesle söylemeyeceğim
benden duymak istediklerini,
seni çok sevdiğimi…
önce okşar gibi uzaktan tarayacağım
saksımdaki çiçekler gibi renklerini.
çayım demlenirken ocakta.,
penceremden güneşin,
her sabah yeniden kucaklamasını
saksımdaki çiçeklerin bahar kokan tenini.
sen bir düş gibi dans ederken,
buz perilerinin içinde
ve gözlerimin önünde,
teninin kokusunu içime çekeceğim.
artık; senin için şiirlerde de yazmayacağım
yaşanmamış masallardaki gibi,
seni çok sevdiğimi…
önce hırçın okyanus dalgalarının
derinliğinde kaybolacağım.
sessiz ve soğuk olup bekleyeceğim
ayışığından doğacak yakamozları.
sen bir imbat akşamı gibi dans ederken,
ulaşılamaz sahillerde
ve gözlerimin önünde,
yakamozları saçlarına takacağım.
Cevat ÇEŞTEPE
Sis
İki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! Gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
Biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?
Haydar Ergülen
http://www.timsah.com/Selcuk-Yontem-sis-siiri/eTPTrmolcEk
Ablacim ellerine saglik
Volkan Konak`tan bi türkü de benim icin calar misin, örtmenlere gitsin
madem peri kızı dedik o zaman
prenseslere de selam olsun...
ilhan irem söylüyor..
Sis
Havada uçuyordu
Duvarlardan geçiyordu
Elverdi şatlup / ışıktan geçti
Maya ağacının kökleri üzerinde melaikeler bekliyordu.
Odalarına gir cennet yüreğinin
Yıldızları yad et birbir.
Gecenin derinliklerinde anahtarlar şıkırdar
Hava kızları raksederler
Sis / gökyakutlarda
Sis / rüyalarda
Sis / yasak meyva
Sis / dudaklarda
Hüzün / yüzyıllar boyu
Tövbe / günahlara
Veda / zehirli elma
Gonca / dudaklarda
Eski zaman elbiseleri akıp gidiyor üzerinden
Sekiz bulut dağının prensesi
Mevsimlik heveslerini dökmüş çiçeklerin ecesi
Olan olmadı biten de bitmedi.
Gizli bahçelerde lirik bahar senfonileri
Geçmiş - an ve gelecek
Varolmuş ve olacak
Havadis avcısı adamotları topladı kehanet ırmağının kıyılarından
La mekan ! la kuyud !
Salamender'in tılsımı ateşte.
Tozdan geldin toza dön !
Ayna krallığının sihirli tacı görünmez oldu.
Kum yatağında kum. dikenler parçaladı avuçlarını
Silinip gitti.
Yüzü önce / sonra elleri / ve sonra tebessümü bile unutuldu.
Hırs akrebi vahşice kanırttı acımasız, meşum
Kim daha yükseklerde o mu ben mi ?
Başında kainatın sarkacı
Geçmiş - an ve gelecek
Varolmuş ve olacak.
Sekiz bulut dağının prensesi
Mevsimlik heveslerini dökmüş
Eski zaman elbiseleri akıp gidiyor üzerinden
Sis
Havada uçuyordu
Duvarlardan geçiyordu
Elverdi şatlup / ışıktan geçti
Maya ağacının kökleri üzerinde melaikeler bekliyordu.
Odalarına gir cennet yüreğinin
Yıldızları yad et birbir.
Gecenin derinliklerinde anahtarlar şıkırdar
Hava kızları raksederler
Sis / gökyakutlarda
Sis / rüyalarda
Sis / yasak meyva
Sis / dudaklarda
Hüzün / yüzyıllar boyu
Tövbe / günahlara
Veda / zehirli elma
Gonca / dudaklarda
Eski zaman elbiseleri akıp gidiyor üzerinden
Sekiz bulut dağının prensesi
Mevsimlik heveslerini dökmüş çiçeklerin ecesi
Olan olmadı biten de bitmedi.
Gizli bahçelerde lirik bahar senfonileri
Geçmiş - an ve gelecek
Varolmuş ve olacak
Havadis avcısı adamotları topladı kehanet ırmağının kıyılarından
La mekan ! la kuyud !
Salamender'in tılsımı ateşte.
Tozdan geldin toza dön !
Ayna krallığının sihirli tacı görünmez oldu.
Kum yatağında kum. dikenler parçaladı avuçlarını
Silinip gitti.
Yüzü önce / sonra elleri / ve sonra tebessümü bile unutuldu.
Hırs akrebi vahşice kanırttı acımasız, meşum
Kim daha yükseklerde o mu ben mi ?
Başında kainatın sarkacı
Geçmiş - an ve gelecek
Varolmuş ve olacak.
Sekiz bulut dağının prensesi
Mevsimlik heveslerini dökmüş
Eski zaman elbiseleri akıp gidiyor üzerinden
dinliyoruz
http://bedavamp3.tk/8146!Ilhan-Irem-Sis-Satlup-Sis-Sekiz-Bulut-Daginin-Prensesi-Cennet-Ilahiler-muzik-dinle.html
kaya kardeşimin öğretmeni için geliyor..ve diğer öğretmenlere..
VOLKAN KONAK TAN
ELEDİM ELEDİM
Dörtnala gelip Uzak Asya!dan
Akdeniz!e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak
bu cehennem, bu cennet bizim
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin İnsanın İnsana kulluğunu, bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim..." nazım hikmet ran
eledim eledim önlük eledim
aynalı beşikte yavrum bebek eledim
büyüttüm besledim asker eledim
gittide gelmedi yavrum buna ne çare(
"Ufacık bir maçka deresiyim
İki dağın arasından akarım
Nice pınar suyu karışır mayama
Çocuklar yüzmeyi bende öğrenir
Bende öper gibi ayaklarını yıkarım
Yaz başlarında bişey bulanık aksamda merak etmeyin
Tertemiz köpük akarım
Ufacık bir maçka deresiyim
Ama
Doğrudan denize akarım
Denize"
Bir güzel simâdır aklımı alan,
Aşkın ateşini yavrum sineme saran.
Bizi kınamasın ehl-i din olan.
Gitti de gelmedi yavrum buna ne çare...
http://www.muzikdinlex.tk/1806/Volkan-Konak-Eledim-Eledim
AYRILIK ŞİİRİ
Her satırı
mendireğe dizili karabatağa benzeyen
bir mektup bırakarak,
balıkçı koyundan
sisler içinde uzaklaşan kayık gibi,
bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan.
Bütün yolcularını
Boğaz Köprüsü'nün çaldığı
araba vapurunun
boş seferleri
gibi, yalnızca rüzgar
gezinir sensiz
yüreğimde.
Durgun bir sudur aslında deniz
ki çocukların
acemi oltalarını denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdığım
ayrılık şiirini okudukça
dalgalanır...
Sunay Akın( 1962 - )
NO NAME KARDEŞİM İÇİN
KAZIM KOYUNCU GELİYOR
AYRILIK ŞARKISI...
KAZIM KOYUNCU SÖYLÜYOR
Ardımda bırakıp
Gül çağrısını
Ayrılık anı bu sisli şarkıyı
İrmaklar gibi akıp uzun uzun
Terk ediyorum bu kenti
Ah ölüler gibi
Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa şimdi
Sonsuz bir yangın gibi
Sevmesem öyle kolay çekip gitmek
Yaralı bir kuş gibi
Kumral bir çocuğun
Yaz öyküsü bu
Şarkılarla geçtim aranızdan
Yalnızlar gibi susup uzun uzun
Terk ediyorum bu kenti
Ah bir aşk gibi
Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa şimdi
Sonsuz bir yangın gibi
Sevmesem öyle kolay çekip gitmek
Yaralı bir kuş gibi
Düşlüyorum bu kenti
Son bir aşk gibi
http://www.dailymotion.com/video/x4l8iy_kazim-koyuncu-ayrilik-sarkisi_music
SİSLER BULVARI
Elinin arkasında güneş duruyordu,
aylardan kasımdı, üşüyorduk,
ağacın biri bulvarda ölüyordu,
şehrin camları kaygısız gülüyordu,
her köşe başında öpüşüyorduk.
Sisler Bulvarı'na akşam çökmüştü,
omuzlarımıza çoktan çökmüştü,
kesik birer kol gibi yalnızdık,
dağlarda ateşler yanmıyordu,
deniz fenerleri sönmüştü,
birbirimizin gözlerini arıyorduk.
Sisler Bulvarı'nda seni kaybettim,
sokak lambaları öksürüyordu,
yukarıda bulutlar yürüyordu,
terkedilmiş bir çocuk gibiydim,
dokunsanız ağlayacaktım,
Yenikapı'da bir tren vardı.
Sisler Bulvarı'nda öleceğim,
sol kasığımdan vuracaklar,
bulvar durağında düşeceğim,
gözlüklerim kırılacaklar,
sen rüyasını göreceksin,
çığlık çığlığa uyanacaksın,
sabah kapını çalacaklar,
elinden tutup getirecekler,
beni görünce taş kesileceksin,
ağlamayacaksın! Ağlamayacaksın!
Sisler Bulvarı'ndan geçtim, sırılsıklamdı,
ıslak kaldırımlar parlıyordu,
durup dururken gözlerim dalıyordu,
bir bardak şarapta kayboluyordum,
gece bekçilerine saati soruyordum,
evime gitmekten korkuyordum,
sisler boğazıma sarılmışlardı.
Bir gemi beni Afrika'ya götürecek,
ismi bilmiyorum ne olacak,
Kazablanka'da bir gün kalacağım,
Sisler Bulvarı'nı hatırlayacağım,
Kırmızı Melek şarkısından bir satır,
lodos'tan bir satır, yağmur'dan iki,
senin kirpiklerinden bir satır,
simsiyah bir satır hatırlayacağım,
seni hatırlatanın çenesini kıracağım,
limanda vapur uğuldayacak.
Sisler Bulvarı bir gece haykırmıştı,
ağaçları yatıyordu, yoksuldu,
bütün yaprakları sararmıştı,
bütün bir sonbahar ağlamıştı,
ağlayan sanki İstanbul'du,
öl desen, belki ölecektim,
içimde biber gibi bir kahır,
bütün şiirlerimi yakacaktım,
yalnızlık bana dokunuyordu.
Eğer Sisler Bulvarı olmasa,
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa,
sabah ezanında yağmur yağmasa,
şüphesiz bir delilik yapardım,
hiç kimse beni anlayamazdı,
on beş sene hüküm giyerdim,
dördüncü yılında kaçardım,
belki kaçarken vururlardı.
Sisler Bulvarı'ndan geçmediğim gün,
Sisler Bulvarı öksüz, ben öksüzüm,
yağmurun altında yalnızım,
ağzım, elim, yüzüm ıslanıyor,
tren düdükleri iç içe giriyorlar,
aklımı fikrimi çeliyorlar,
Aksaray'da ışıklar yanıyor,
Sisler Bulvarı ayaklanıyor,
artık kalbimi susturamıyorum...
Attila İlhan ( 1925 - 2005 )
SİSLİ PUSLU
BULUTSUZLUK ÖZLEMİ
SÖYLÜYOR
Hava sisli puslu
Islak ve nemli
Soğuk içime işler
Ortam gayet gri
Üşüdüğüm falan yalan
Yağmurda çamurda
Sola baksam güzeller
Sağa baksam maganda
Yürüyoruz kaldırımda
Sevdiğimle yan yana
Sevdiğimle yana yana
Sevisirdik seninle
Yağmurlu günlerde
Ne kol kalırdı ne bacak
İnsanlık hali bu n'olacak
Çoraplarımdan biri mavi
Diğeri kahverengiydi
Bir tek sen bilirdin bunu
hadi yürüsene biraz’ama yürüyemiyorum ki ayakkabılar’e başka ayakkabı yok mu’hiç aradığım gibi bir şey yok’yağmur başladı yihhu’
‘koş koş’
http://www.onlinesarki.net/mp3/1461/bulutsuzluk-ozlemi-sisli-Puslu.html
yağmur için geliyor..
lora ve cem adrian söylüyor
Sis
duvarların ardında sessiz duruyordum
üstüme gelen herbir söz için yaşarken
bak gör arkandan geçen herbir yüzlerde
bildiğin romanlar gibi sende kayboluyordun
duygularım beni bırakmaz sandım hep
koşmam gerekse çok koştum
duygularım beni bırakmaz sandım hep
koşmam gerekse çok koştum
kaybettğim herşeyi sende buluyordum
elimde olmayan çaresiz bedenlerde
anlatma şanslarım tersine giderken
bildiğin romanlar gibi sende kayboluyordun
duygularım beni bırakmaz sandım hep
koşmam gerekse çok koştum
duygularım beni bırakmaz sandım hep
koşmam gerekse çok koştum
http://www.mtvturkey.com/lora-cem-adrian-sis-wwwbaulivecom.html
sevgili GECE KUŞU başkanımıza
geliyor
UMUT AKYÜREK
söylüyor.
UNUTTURAMAZ SENİ HİÇ BİR ŞEY
unutturamaz.
seni hiçbir şey.
unutulsam da ben.
ah, unutulsam da ben.
unutturamaz.
seni hiçbir şey.
unutulsam da ben.
ah, unutulsam da ben.
her yerde sen,
her şeyde sen.
bilmem ki, nasıl söylesem?
her yerde sen, her şeyde sen.
bilmem ki, nasıl söylesem?
bir sisli hazan kesilir ruhum... eğer görmesem.
ah, eğer görmesem.
her şeyde sen, her yerde sen.
bilmem ki, nasıl söylesem?
her yerde sen, her yerde sen.
bilmem ki, nasıl söylesem?
http://canliklip.com/videoklip-12338-Umut-AKYUREK-Unutturamaz-seni-hic-bir-sey.html
Sis Çanları
ağır yol, uzak yapılar
yaklaşmak için yaklaşık tanımlar
onlarla çıktık yola
yollarda kaldık
sis bastı her yanı
tutukluk çeken silahlar gibi
sözcükler, fısıltılar, mırıldanışlar
eksilerek vardık bir yapıya
O mu, değil mi?
Kim bilebilir şimdi
kılavuzlar şehit
şehitler hain
gözlerimiz karanlık bir pusuda
çoğumuz büyümüş, kimimiz ölmüş
kendimiz bile tanıdık değiliz artık
gözümüzden silinen düşün sabahında
önümüzde açılan yeni bir uzay
Şimdiki Zamana ait bomboş ve ölü anlar
ne başka yer ne başka zaman
bizler için hala biryerlerde çalınan
sis çanları var
belki bir gün buluşur diye
aynı ormanda kaybolan çocuklar
Murathan Mungan
Sis
Diyor ki bana, sevdayı ateşten
bir gömlek gibi giydin mi
Diyorum ona, Ferhat'ım dağlar gürzümden
inledi ve yol verdi sularıma. Acı dindi
Diyor ki, hiç mi kıskançlık katmadım
bakışlarına
diyorum ben de, göğsümden çıkan ah
nice kartal vurdu, aşkla
Soruyor, ölüm mü her zaman
yenecek, nedir bu korku
Diyorum, Lokman da bir zaman
tanrı'ya bunu sordu
Diyor, kırılırsa kanadı sevginin
nasıl uçar, göklerde
Diyorum, o bir umuttur, bilesin
havalanır yine de
Soruyor bana, kalacak mısın böyle
adı yarına mahkum bir ozan olacak
Diyorum ona, nice yollar var gidilecek, nice
uçurumlar var daha, atlanacak
Soruyor bana, bu sis nasıl dağılır
tarih bile susarken. Anlat olanı
Diyorum ona, şiirim bir uyaktır
yiğitçe, ta kalbinden vurur zamanı
Ali Püsküllüoğlu
Götür Beni Gittiğin Yere Sözleri
Bu ask boyle bitemez
Birakma terketme beni
Atma beni olumlere
Atma beni zulumlere
Gotur Beni Gittigin Yere...
Ben sensiz nefes alamam
Buralarda Hic duramam
Tek basina Yanliz Kalamam
Senin Kokunu Ozlerim
Hep Yollarini Gozlerim
Gotur Beni Gittigin Yere...
Askindir beni yasatan
Beni hayata baglayan
Atma beni olumlere
Atma beni zulumlere
Gotur Beni Gittigin Yere...
http://www.izlesene.com/video/sinema-ferhat-gocer-gotur-beni-gittigin-yerenefes-film-/1271595
Yağmurda Sis Düdükleri
imdat çigliklari midir
bir felaketi mi duyururlar
anlaşilmaz söyledikleri
salkim saçak çökerler karanligima
yalnizligimi dagitirlar
yagmurda sis düdükleri
camlarda çehreler hayal meyal
aramizdan müthiş ayrilmişlardir
anlaşilmaz niye öldükleri
son nefeslerini tasarladikça
insan israrla ölümünü yaşiyor
yagmurda sis düdükleri
yürekte keder yogunlaştikça
bulutlar buz tozuna yozlaşiyor
anlaşilmaz neleri götürdükleri
sabahlar olur bir türlü uyuyamam
içimde sanki şilepler çarpişiyor
yagmurda sis düdükleri
Attila İlhan
Bir Gün Sabah Sabah
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...
Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.
Şarkılar söylemişim pencereden,
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım..
Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o ? dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Fabrika düdükleri ötmededir.
Turgut Uyar
İSTANBUL OLALI
SEZEN AKSU
Uzanıp Kanlıcaâ??nın orta yerinde bi taşa
Gözümün yaşını yüzdürdüm Hisarâ??a doğru
Yapacak hiçbir şey yok gitmek istedi gitti
Hem anlıyorum hem çok acı tek taraflı bitti
Bi lodos lazım şimdi bana bi kürek
Zulada birkaç şişe yakut yer gök kırmızı
Söverim gelmişine geçmişine ayıpsa ayıp
Düşer üstüme akşamdan kalma sabah yıldızı
Ah İstanbul İstanbul olalı
Hiç görmedi böyle keder
Geberiyorum aşkından
Kalmadı bende gururdan eser
Ne acı ne acı insan kendine ne kadar yenik
Bulunmadı ihanetin ilacı yürek koca bir karadelik
Yapacak hiçbir şey yok gönül bu sevdi
Yeni bir ten yeni bir heyecan bilirim üstelik
http://www.izlesene.com/video/muzik-sezen-aksu---istanbul-istanbul-olali/275190
Siste
Ne tuhaf, siste yürümek!
Her çalı, her taş ıssız,
Ağaçlar görmüyor birbirini,
Hepsi de yalnız.
Hayatım aydınlıkken henüz
Dostlarımla doluydu dünya.
Çöktü işte şimdi sis,
Biri yok ortalıkta.
Karanlığı bilmeyen
Bilge değil, olamaz.
İnsanı ayıran her şeyden,
Karanlık: hafif, kaçınılmaz.
Siste yürümek ne tuhaf!
Yalnız olmaktır yaşamak.
Kimse kimseyi tanımaz,
Herkes yalnız.
Hermann HESSE
Çeviren : Behçet NECATİGİL
geldik yayınımızın son şerkısına
hayatımızdaki sislerin elbet bir gün yok olacaktır..
biz isteyelim ..
doğa nasıl
berrak bir masmavi bir gökyüzü ile gelecekse sisten sonra ...
güneş daha çok ısıtacaksa denizi ağacı..
bizlerde sislerden kurtulacağızdır
inanç
umut
yanımızda olsun yeterki..
derin bir nefes alalım ve
değil mi ki sevdiklerimizn
ölümlere bile dayananıyor bu yüreklerimiz
KİM KORKAR SİSTEN..
CANIM BENİM BİRİCİK KANKAMA
SON ŞARKIMIZ
ilkay akkaya
söylüyor kankam
için..
KANKAM SELAM SANA..
ah sensiz..
Günes kusmus salkimiyor Ah sensiz
zerdali güzeli gözlerinle bak bana
Keder es oldu yenemiyorum ah sensiz
Baldan tatli sözlerinle gül bana
Diken sarmis güllerimi deremiyorum
gülden nazik ellerini uzat bana
Günes kusmus salkimiyor Ah sensiz
zerdali güzeli gözlerinle bak bana
Keder es oldu yenemiyorum ah sensiz
Baldan tatli sözlerinle gül bana
Hasret yanar gecelerim ah sensiz
Davran gülüm esen yel ol gel bana
http://www.timsah.com/grup-kizilirmak-ilkay-akkaya-ah-sensiz-orjinal/n0V0TTS6sH5
HEPİNİZE
BOL GÜNEŞLİ
MASMAVİ BİR GÜNLER..
BOL YILDIZLI
MEHTAPLI GECELER DİLİYORUM..
TEKRAR BULUŞANA KADAR..
SEVGİYLE KALIN
SEVDİKLERİNİZ LE KALIN
MAVİLİKLERDE KALIN..
Canim Kankacigim sahane bir program oldu yine...
Tüm kalbimle tüm dileklerine katiliyorum, insallah günesli günlere de cikacagiz, hep birlikte siirler, sarkilar, türkülerle, kisin sonu bahar diye diye umutlarimizi besleyerek... Allah kimseyi umutsuz ve dostsuz birakmasin, güzel yüregine binlerce saglik, ellerin hic dert görmesin... :)
Ellerine yüreğine sağlık ablacım
çok teşekkürler güzel program için
seni seviyoruz...
Yorum Gönder