20 Kasım 2008 Perşembe

Hazin bir yitişin ilk çağrısı mıdır SONBAHAR...


Veda eder ağaçlar yapraklarına bu mevsim. Sevdalar inadına daha koyulur.
Ve doğanın hırkası sarıdır artık. Renklerin armonisi yaşanır ardı sıra.
Yeşil kırmızıya, kırmızı sarıya bırakır yerini gün be gün.

Hazin bir yitişin ilk çağrısı mıdır sonbahar yoksa, yeniden oluşum kozası mı?
Ölü toprağı serpilmiş şehirlerin yalnızlığında uyanılır gecelerin sabahına.
Kelebek bakışlarında hayal edilir okyanuslar... Bir bir yüzüne kapanmıştır
kapılar kalabalığın. Kordon Boyundaki bank dost arar dertleşecek.
Ağaçlar yavaşça bırakır yaprağını yere, asi çiçekler bekleşir toprağın eşiğinde. Sayfa arasındaki gül yaprağıncadır hülyalar. Maviye, yeşile mersiyeler yazılır çatlamış dudaklarca.
Camdaki buğuya çizilince sıkıntıların resmi, son sıcağı da çekilince bedenden yazın, eylül kuşlarına yüklendiyse menevişler artık hazana akmaktadır zaman.
Güneş, Kaf Dağının ardındadır umarsız.

Ve bir seyyahın zulasında bir dahaki dönüşe götürülür umutlar.
Beklemekse eğer yazgımız, hazanın sonunda elbet bahar olacak.
AYPARE

Hiç yorum yok: