18 Ocak 2011 Salı

HerDemMavi

Mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
Mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı.
Mavi hayattır ve hayat masmavidir...

27 yorum:

  1. Merhabalar
    Başlık benden program sizden bu Salı :)

    Fırsat buldukça gelmeye çalışırım
    Güzel bir gün,güzel bir program olsun...

    İyi yayınlar...

    YanıtlaSil
  2. basligi atmis kacmis
    bakti program basina kalacak sivismis hemen

    YanıtlaSil
  3. Öyle degildir Kayacim eminim ki isi coktur, patron zaten basindadir, belki pc bile sorun yaratmistir, telefon durmadan calmis, gelen giden basindan eksilmemis bir sürü vakit kaybina yol acmistir... :)

    YanıtlaSil
  4. Eylemcim sever...

    AFFET BENİ

    ugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde
    Cümle düşmanlarımı affettim
    Yediğim meyvalardan
    Kokladığım çiçeklerden af diliyorum

    Yerde yürürken gördüğüm
    Sebebsiz kanına girdiğim
    Zevk için öldürdüğüm
    Böceklerden af diliyorum

    Dağdan, topraktan, taştan
    Evlattan, akrabadan, arkadaştan
    Yağan yağmurdan, doğan güneşten
    Denizlerden, göklerden af diliyorum

    Yıllardır kahrımı çeken kadından
    Ondaki yaşamak ümidinden
    Baba evinden, ana sütünden
    Yediğim ekmeklerden af diliyorum

    Kadrini, kıymetini bilmediğim
    Hayali ile bahtiyar olmadığım
    Otuz yıl arayıp bulmadığım
    Geleceklerden af diliyorum.

    Yazar : ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

    YanıtlaSil
  5. Bunu benim Kankacim sever...



    HASRET

    Denize dönmek istiyorum!
    Mavi aynasında suların:
    boy verip görünmek istiyorum!
    Denize dönmek istiyorum!

    Gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider!
    Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder.
    Elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter.
    Ve madem ki bir gün ölüm mukadder;
    Ben sularda batan bir ışık gibi
    sularda sönmek istiyorum!
    Denize dönmek istiyorum!
    Denize dönmek istiyorum!

    Nazim Hikmet Ran

    YanıtlaSil
  6. YAKILACAK ADAM

    "İlk ateşi sen yaktın
    Son yangın da senden olsun
    Senin canın sağolsun"

    Bilmeliydim
    Bir sabah çekip gideceğini
    Dünyayı başıma yıkıp gideceğini bilmeliydim
    Ve sen daha kırmadan bu aşkın kalemini
    Ben herşeye eyvallah deyip
    Çekip gitmeliydim bu şehirden

    Ben yakılacak adamım bu şehirde
    Sana böyle yandığım için
    Ben asılacak adamım bu şehirde
    Seni böyle sevdiğim için

    Oysa
    Neler öğretti hayat bana
    Gülerken ağlamayı
    Sırtımdan vurulmayı
    Aç susuz yaşamayı...
    Daha neleri öğretti hayat bana
    Bir sana yalvarmayı öğrenemedim
    Bir de seni unutmayı

    Ben yakılacak adamım bu şehirde
    Sana böyle yandığım için
    Ben asılacak adamım bu şehirde
    Seni böyle sevdiğim için

    Sen sahte mutlulukların süslü prensesi
    Sen sosyetik barların şımarık sokak kedisi
    Sen mutluluğun korkak faresi
    Sen hep aynı gecelerin
    Hep aynı şarkıların
    Hep aynı masaların vazgeçilmez mezesi
    Senin cirit attığın sokaklarda
    Ne gezer aşkın vefanın gölgesi
    Çek git artık!
    Yaşanmasın bir daha aşkın böylesi
    Çek git artık!
    Bitsin burada bu aşkın hikayesi

    Oysa
    Bir yudum mutluluğun için
    Yollarına bir ömür serdim
    Oysa
    Bir gelişin için
    Sokaklarına binlerce sabır ektim
    Hasretse hasret
    Acıysa acı
    Uğrunda en kralını çektim
    Üstelik yalnız ve tektim
    Senin bir taş olduğunu nereden bilecektim?

    Biliyorsun...
    Seni bebekler gibi sevdim
    Seni çiçekler gibi sevdim
    Seni melekler gibi sevdim
    Çünkü sen
    Tapılacak kadındın (!) bu devirde
    Oysa ben
    Sana böyle yandığım için
    Sana böyle kandığım için
    Seni böyle sevdiğim için
    Asılacak adamım bu şehirde
    Yakılacak adamım bu şehirde

    Git git artık...
    Güle güle!

    Ahmet Selcuk Ilkan

    Not: Bu siir, maalesef siirden hic anlamayan bir nöbetci dj tarafindan rastgele secilmistir! :)

    YanıtlaSil
  7. şehir

    Candan Erçetin:
    Bu şehir insana tuzak kuruyor
    Bu şehir insanı uzak kılıyor
    Bu şehir insanı hayli yoruyor
    Bu şehir insanı hep kandırıyor(x2)

    Ceza:
    Senin için yazılmış her şiir
    Bu bedenin olsa keşke
    Bak bir ömrü vereceğim işte bu şehir benim
    Bir demir atmış ki gönlüm
    Yosun tutmuş limanda kalmış toprağında servetim var
    Anılarım çocukluğum ve geleceğim
    Bağlamış elimi kolumu ne kadar uzağa gitsem de kopamadım
    Ne kadar yakınsam ona Ben o kadar uzağım
    Ondan her taraf tuzak her bir yer yalan
    Tutulmamış ki hiç birsöz hep yalan dolan var

    Candan Erçetin:
    Bu şehir insana tuzak kuruyor
    Bu şehir insanı uzak kılıyor
    Bu şehir insanı hayli yoruyor
    Bu şehir insanı hep kandırıyor(x2)

    Ceza:
    Gel bu şehrin havası böyle kalsın
    Aynalar yalancıdır
    Bu şehrin dört bir yanında ayna var
    Alımlıdır kandırır ki anlamazsın
    Verilen sözler unutulur
    Belki yarına umut olur
    Fakat bu şehir unutturur
    Bazen hatırlatır ve ağlatır güldürür
    Birgün yaşarken birgün öldürür
    Bir türküdür bu duyduğun senin için
    Dikenli gül ve yaşanacak bir gündün
    Bu şehirde doğdum bu şehirde söndüm

    Candan Erçetin:
    Gel biz şehrin havasına hiç uymayalım
    Birbirimize verdiğimiz sözlerin hepsini tutalım
    Birde şehirli türkü tutturup karşılıklı seninle
    Şehre inat dert üstüne dert koymayalım, ayrılmayalım

    Ceza:
    Gönül bir bağlanmış ki sorma
    Her güneşli gün ve her yıldızlı geceyi özler o da bizim gibi
    Kardeşiz biz sanki yağmuruyla ıslanan
    Ağaç gibi kökünden bağlı kopmaz özümdür o bilinmez
    Sözüm var and içilmiş bir günde dört mevsimmiş
    Bu şehir benim mi bu şehir bizimmiş anla
    Pes etmedik umutla yürüdük işte hergün aynı yolda
    Bırakmam, terk etmem, ben gitmem bu şehirden

    Candan Erçetin:
    Bu şehir insana tuzak kuruyor
    Bu şehir insanı uzak kılıyor
    Bu şehir insanı hayli yoruyor
    Bu şehir insanı hep kandırıyor

    Bu şehir insana tuzak kuruyor

    Ceza:
    Gel bu şehrin havası böyle kalsın tuzakla dolmuş her yer yorulmuş tüm bedenler acep neden?

    Candan Erçetin:
    Bu şehir insanı hayli yoruyor

    Ceza:
    BIRAKMAM TERKETMEM BEN GİTMEM BU ŞEHİRDEN

    Not: Bu sarki müzigi ve sözleriyle bir bütün olarak cok sevildigi icin secilmistir! :)

    YanıtlaSil
  8. cok bilmis dj18 Ocak 2011 15:46

    Issız sokaklarında yürürken bir şehir ne kadar tanıdıksa o kadar boş gelir
    Gördüğün bütün yüzler bir birine benzer
    Gün geçer yaraları silerse zaman siler

    Issız sokaklarında yürürken bir şehir ne kadar tanıdıksa o kadar dar gelir
    Bu şehirde daha durmak sanki akıla zarar
    Gün geçer yaraları silerse zaman siler

    Güneş olmalı sıcacık sicak
    Çiçek olmalı solmayan onu bulmalı

    Yağmur olmalı sakince ince yağmalı
    Durulmalı, durulmalı, durulmalı

    Issız sokaklarında yürürken bir şehir ne kadar tanıdıksa o kadar dar gelir
    Bu şehirde daha durmak sanki akıla zarar
    Gün geçer yaraları silerse zaman siler

    Güneş olmalı sıcacık sicak
    Çiçek olmalı solmayan onu bulmalı

    Yağmur olmalı sakince ince yağmalı
    Durulmalı, durulmalı, durulmalı...

    Not: Bunu Funda Arar söylüyor! Bence cok da güzel söylüyor... :)

    YanıtlaSil
  9. Bugün senin icin kücük mucizelerin günü olsun...

    Ikram edilen taze demlenmis bir bardak cay, ya da
    mis kokulu bir fincan kahve olsun mesela seni mutlu
    eden, ya da eski bir arkadastan beklemedigin anda
    gelen bir telefon, bir sicacik merhaba sevindirsin
    seni....

    Eve veya okula giderken ya da alisverise trafikte hep
    yesil isiklar denk düssün...

    Bugün icinde kücük sevinclerin oldugu bir gün
    olsun...

    Markette en hizli ilerleyen kasa sirasinda sen
    bekliyor ol... mis kokulu bir yemek... radyoyu
    actiginda en sevdigin sarkinin caliyor olmasi ve o
    güzel sarkiya yüksek sesle eslik etmek... anahtarlari
    aradigin yerde bulmak... baris, mutluluk ve nese
    dolu bir gün olsun. Mutlulugun, sevincin günü...

    Birseylerin mükemmelliginde Tanrinin senin yaninda
    oldugunu, seni kayirdigini ve bir yerlerden sana
    gülümsedigini hissettigin, sana özel oldugun
    hissini yasatan o garip ama hos duygu ile dolu güzel
    günler diliyorum...

    Cünkü bunu hakedecek kadar özel ve az bulunur
    birisin...

    Derler ki...
    "özel bir insana rastlamak bir an,
    özel biri oldugunu anlamak belki bir saat,
    o özel birini sevmekse belki bir gün sürebilir...
    ama o insan ömür boyu unutulmaz..."

    Yok yok, bugün degil sadece, hergün kücük mucizeler
    günü olsun!


    Not: Galiba Can Dündar´dan bir (c)alinti bu satirlar??? Degilse sayet gercek sahibi beni af etsin...

    YanıtlaSil
  10. ben bilmem ama..18 Ocak 2011 16:15

    Ask üzerine bir iki kelam buldum, ilginen var mi? :)

    Bu yalniz olanlara; Ask bir kelebek gibidir. pesinden
    kostukça hep senden kaçar.. En iyisi birak uçsun,
    inan ki hiç beklemedigin bir anda gelip omzuna
    dokunuverir... Ask mutlu eder, bazen de üzer.. Ama ask
    özeldir, askini hak eden birine sunarsan eger..

    Bu sevgilisi olanlara; Askin amaci birileri için
    "mükemmel insan" olmak degildir, seni mükemmellige
    en çok yaklastiracak insani bulmaktir..

    Bu çapkin olanlara; Sevmedigin birine asla "seni
    seviyorum" deme.. Içinde olmayan duygulardan varmis
    gibi sözetme.. Kimsenin hayatina kalbini kirmak için
    girme.. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,
    çünkü birine verebilecegin en büyük aci, asik
    olmadigin birini kendine asik etmektir!

    Bu evli olanlara; Seven insan "senin hatan" yerine
    "özür dilerim" diyendir. "neredesin" yerine "ben
    buradayim" diyendir, "nasil yaparsin" yerine "niye
    yaptigini anliyorum" diyendir.. Ve ask "keske" yerine
    daima "iyi ki" diyendir..
    .
    Bu evlenmek için gün sayanlara; Bir kadin ve bir
    erkegin birbirleri için ne kadar uygun oldugu,
    birlikte geçirdikleri zamanin degil, birbirlerine
    duyduklari askin ne kadar sürdügüyle anlasilir.

    Bu kalbi kirik olanlara; Kalp yarasi siz kanatmaktan
    vazgeçinceye kadar sürer.. Ve ilaci bu aciya alismak
    degil, ondan ders çikarabilmektir.

    Bu asik olmaktan korkan olanlara; Aska düs ama
    tökezleme, anla ama bekleme.. Paylas ama isteme.
    Yaralan ama asla aciyi içinde büyütme...

    Bu sevdigini fazla sahiplenenlere; Sevdiginin bir
    baskasiyla mutlu oldugunu görmekten daha aci bir sey
    varsa, o da sevdiginin seninle mutsuz oldugunu
    görmektir..

    Bu askini itiraf etmeye çekinenlere; Sevdiginden
    ayrilinca ask aci verir, sevdigin seni terk edince
    daha da çok aci verir.. Ama en acisi, onu ne kadar
    sevdigini bilmesine hiç firsat vermemektir..

    Ve bu da dönmeyecek birini hala bekleyenlere; Hayatin
    en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hiç
    degmedigini gördügün andir.. Ve en büyük kaybin onun
    için harcadigin yillardir.. Senin askini bugün hak
    etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir..

    O halde BIRAK GIDEN GITSIN, GITTIGI YERDE KALSIN!...

    demisler... :)

    YanıtlaSil
  11. ben bilmem ama..18 Ocak 2011 16:15

    Ask üzerine bir iki kelam buldum, ilginen var mi? :)

    Bu yalniz olanlara; Ask bir kelebek gibidir. pesinden
    kostukça hep senden kaçar.. En iyisi birak uçsun,
    inan ki hiç beklemedigin bir anda gelip omzuna
    dokunuverir... Ask mutlu eder, bazen de üzer.. Ama ask
    özeldir, askini hak eden birine sunarsan eger..

    Bu sevgilisi olanlara; Askin amaci birileri için
    "mükemmel insan" olmak degildir, seni mükemmellige
    en çok yaklastiracak insani bulmaktir..

    Bu çapkin olanlara; Sevmedigin birine asla "seni
    seviyorum" deme.. Içinde olmayan duygulardan varmis
    gibi sözetme.. Kimsenin hayatina kalbini kirmak için
    girme.. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,
    çünkü birine verebilecegin en büyük aci, asik
    olmadigin birini kendine asik etmektir!

    Bu evli olanlara; Seven insan "senin hatan" yerine
    "özür dilerim" diyendir. "neredesin" yerine "ben
    buradayim" diyendir, "nasil yaparsin" yerine "niye
    yaptigini anliyorum" diyendir.. Ve ask "keske" yerine
    daima "iyi ki" diyendir..
    .
    Bu evlenmek için gün sayanlara; Bir kadin ve bir
    erkegin birbirleri için ne kadar uygun oldugu,
    birlikte geçirdikleri zamanin degil, birbirlerine
    duyduklari askin ne kadar sürdügüyle anlasilir.

    Bu kalbi kirik olanlara; Kalp yarasi siz kanatmaktan
    vazgeçinceye kadar sürer.. Ve ilaci bu aciya alismak
    degil, ondan ders çikarabilmektir.

    Bu asik olmaktan korkan olanlara; Aska düs ama
    tökezleme, anla ama bekleme.. Paylas ama isteme.
    Yaralan ama asla aciyi içinde büyütme...

    Bu sevdigini fazla sahiplenenlere; Sevdiginin bir
    baskasiyla mutlu oldugunu görmekten daha aci bir sey
    varsa, o da sevdiginin seninle mutsuz oldugunu
    görmektir..

    Bu askini itiraf etmeye çekinenlere; Sevdiginden
    ayrilinca ask aci verir, sevdigin seni terk edince
    daha da çok aci verir.. Ama en acisi, onu ne kadar
    sevdigini bilmesine hiç firsat vermemektir..

    Ve bu da dönmeyecek birini hala bekleyenlere; Hayatin
    en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hiç
    degmedigini gördügün andir.. Ve en büyük kaybin onun
    için harcadigin yillardir.. Senin askini bugün hak
    etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir..

    O halde BIRAK GIDEN GITSIN, GITTIGI YERDE KALSIN!...

    demisler... :)

    YanıtlaSil
  12. eminim öyledir ablacim

    ellerine saglik, stajyer falan ama iyisin iyi :))

    YanıtlaSil
  13. derinlerden bir yerden..18 Ocak 2011 16:23

    OMUZUNUZDAKI KÜÇÜK KUSA DIKKAT EDIN...

    "Ölmeyi ögrendiginde yasamayi da ögrenmissin demektir!"

    Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörü...

    1994'te vücudunda bir gariplik hissetmis. 60'lik vücudu artik dans derslerini kaldiramayacak kadar bitkinlesmis. Doktora gittiginde yakinda ölecegi
    haberini almis...

    Hastalik Mori'yi tekerlekli sandalyeye baglamis. Dersleri birakmis, evdeki bakicinin kollarinda bebeklige yeniden dönmüs. Kucaklanip kaldirilir,
    baskasi tarafindan yikanir, poposu pudralanir olmus.

    Düsünmüs o zaman: "Kendimi birakip yok olmayi mi bekleyeyim, yoksa kalan zamanimi en iyi sekilde
    degerlendireyim mi?" Sonunda ölümünden utanmamaya ve yasamla ölüm arasindaki son köprünün bütün
    ayrintilarini anlatmaya karar vermis. Hayattaki son dersi, "kendi ölümü" olacakmis. Önce sevdiklerini toplayip, onlara bir "canli cenaze töreni" düzenlemis.

    Bizim ancak ölenlerin ardindan yaptigimiz sevgi konusmalarini hayattayken dinleme ve gönlünce cevap verme sansini yaratmis.

    ABC televizyonunun ünlü haber sunucusu Ted Koppel'in programina konuk olunca üne kavusmus.

    Dünyanin dört bir yanindan mektup yazan, röportaja gelen insanlar
    ona "son yolculuk"u sormaya baslamislar. Mori'nin bu
    sorulara verdigi yanitlar Türkçede de yayimlandi.

    (Mitch Albom, "Ögretmenim Mori'yle Sali Bulusmalari",Boyner Y.1997)

    Birbirinden ilginç o yanitlardan benim aklimda kalan ders su oldu: "Herkes ölecegini bilir, ama kimse buna inanmak istemez. Oysa ölecegimize inansak, bazi
    seyleri farkli yapardik. Insan ölmeyi ögrenince yasamayi da ögrenmis oluyor."

    Budistlerin yaptigini yap ve her sabah omuzundaki küçük kusa sor:
    "- O gün, bugün mü? Hazir miyim? Olmak istedigim insan miyim? Kariyer, iyi maas, araba ve ev
    taksitleri... hayattan istedigim sey bu mu?'"

    "Suraya uzanmis yavas yavas ölürken rahatlikla söyleyebilirim ki, istedigin kadar güce ya da paraya sahip ol, yasami satin alamazsin" diyor Mori...

    "- Son bir 24 saatin olsa ne yapmak isterdin?" sorusuna
    ise herkesi sasirtacak kadar sade bir cevap veriyor:

    "- Sabah kalkar, jimnastigimi yapar, ardindan çörek ve çayla kahvalti eder, yüzmeye giderdim. Sonra arkadaslarimi evde güzel bir ögle yemegine davet eder, onlara ne kadar deger verdigimi anlatirdim. Ardindan agaçlikli bir bahçede yürüyüp renkleri, kuslari
    seyreder, dogayi içime çekerdim. Aksam sevdiklerimle bir restorana gidip yemek yer ve en güzel kizlarla tükeninceye dek dans ederdim. Ardindan eve gelir
    mükemmel bir uyku çekerdim".

    Sizin bunlari yapacak vaktiniz var. Bütün yapmaniz gereken arada bir omuzunuza bir bakis atip sormak: "Bugün mü küçük kus, o gün bugün mü?.."

    CAN DÜNDAR´a bu güzellik icin bir kere daha tesekkürler.

    YanıtlaSil
  14. iste hayatin en güzel özeti

    "Ana rahminden indim pazara
    Bir kefen aldim döndüm mezara"

    -Yunus Emre-

    YanıtlaSil
  15. Uzun yillar önce Çin'de, Li-Li adli bir kiz evlenir ve kaynanasi ile birlikte yasamaya baslar. Kisa bir süre sonra kayinvalidesi ile geçinmenin çok zor oldugunu anlar.

    Ikisininde kisiligi tamamen farklidir. Her ikisi de bir anlasma yolu aramamaya kararlidir. Sik sik kavga edip tartisirlar. Bu durum Çin geleneklerine göre, hos bir davranis degildir. Çevrenin oldukça tepkisini alir.

    Evde huzur kalmamis, bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarindan, annesi ile karisi arasinda kalan koca içinde, ev cehennem haline gelmistir.

    Artik bir seyler yapmak gerektigine inanan Li-Li,
    dogru babasinin eski bir arkadasi olan baharatciya kosar ve derdini anlatir. Yasli adam ona bitkilerden
    yaptigi bir ekstre hazirlar ve üç ay boyunca hergün azar azar kaynanasi için yaptigi yemeklerin içine koymasini söyler. Zehir az az verilecek, böylece kaynanayi gelininin öldürdügü belli olmayacaktir.

    Yasli adam gelin hanima, kimsenin ve esinin süphelenmemesi için kaynanasina çok iyi davranmasini, ona en güzel yemekleri yapmasini, kalbini kirmaktan kacinmasini söyler.

    Sevinç içinde eve dönen Li-Li yasli adamin dediklerini aynen uygulamaya koyulur..

    Hergün en güzel yemekleri
    pisirip kaynanasinin tabagina azar azar zehiri damlatir. Kimseler süphelenmesin diye de ona çok iyi
    davranir.

    Bir süre sonra kayinvalidesi de çok degisir ve ona kendi kizi gibi davranmaya baslar. Evde artik barisla gelen mutluluk rüzgarlari esmektedir...

    Bir süre sonra, gelin hanim kendisini agir bir yük altinda hissetmeye dayanamayarak yaptiklarindan pisman bir vaziyette baharatci dükkaninin yolunu tutar ve yasli adama su ana kadar kaynanasina verdigi zehirleri
    onun kanindan temizleyecek bir iksir için yalvarmaya baslar..

    Yasli kadinin ölmesini artik istemiyordur, kendisine ikinci bir anne olan kayinvalidesini seviyor
    ve ona kiyamiyordur...

    Yasli baharatci, yasli gözlerle
    karsisinda konusup duran Li-Li ye uzun uzun bakar ve sonra kahkahalarla gülmeye baslar.

    -Sevgili Li-Li, sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Sen olsa olsa kayinvalideni daha da güçlendirdin,
    hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin beyninde olandi. Sen ona iyi davrandikça, nefret dagildi ve yerini sevgiye birakti, böylece siz gerçek bir ana kiz oldunuz! der...

    Masal bu ya mutlu sonla biter...:)

    Kissadan Hisse: Eski bir Çin atasözüne göre: Gül veren elde, gül
    kokusu kalir.. Sevilen insan; sevgisini, insanlara veren insandir.

    YanıtlaSil
  16. Katkilarin icin tesekkürler Kayacim, bu gün yanliz kaldik baksana is düstü basa..... :)

    YanıtlaSil
  17. Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer
    Her gece
    Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa
    Koynuna
    Olur olmaz yere ıslanıyorsa
    kirpiklerin artık
    Herşeye

    Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan

    Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış
    Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan

    İçindeki çocuğa sarıl, sana insanı anlatır Eller günahkar
    Diller günahkar
    Bir çağ yangını bu bütün
    Dünya günahkar
    Masum değiliz hiç birimiz

    azicik da Sezen´le özelestiri....

    YanıtlaSil
  18. Bugünkü program gurbetten geldigi icin cok yogun gecemedi
    malum arada 3 bin küsür km var..

    YanıtlaSil
  19. Haklisin Kayacim ya, Mavigünüm misafir agirliyor bugün, o mazeretli yani... No Namemiz zaten pek görünmüyor ortada, Eylemcim de gidince HerDemMavi bizim gibi gurbetci acemilere kaldi... E, artik hatatlar - eksikler af ola... :)

    "Hadi patlat bakalim ordan bir fikra!" :)

    YanıtlaSil
  20. "Sunlari biraraya toplayayim. Bir guzel muhabbet edelim" diye düsündüm.

    Mutfak isinden de anlarim.. Donattim sofrayi.. Bayagi ugrastim.. Hepsinin, ayri ayri ne yemekten, ne icmekten hoslandigini iyi bilirim.. Bayagi da para gitti ha.. Birinin yedigini öbürü yemez.. Ötekinin ictigini beriki icmez..

    Neyse, dört kisilik sofra kurdum. Mumlari da yaktim.. Bak hepsi, Erick Satie severdi.. Hatirladim.. Müzigi de ayarladim.. Geldiler.. Yirmi yasimi, otuzbes yasimin karsisina oturttum. Kirk yasimin karsisina da, ben gectim..

    Yirmi yasim, otuzbes yasimi tutucu buldu.. Kirk yasim ikisinin de salak oldugunu soyledi.. Yatistirayim dedim.. "Sen karisma moruk" dediler..

    Büyük bir hir cikti. Komsular alttan üstten duvarlara vurdular.. Yirmi yasim kirk yasima bardak atti.. Evin de içine ettiler..

    Bende kabahat. "Ne çagiriyorsun tanimadigin adamlari evine!!!..

    ALI POYRAZOGLU

    YanıtlaSil
  21. nasihatci dj18 Ocak 2011 17:02

    Yirmi yasina kadar hayati ögrenmeyen,
    Otuz yasina kadar evlenmeyen,
    Kirk yasina kadar köseyi dönmeyen,
    Elli yasina kadar ölmemis ise...

    ..isi çok zor...

    YanıtlaSil
  22. madem öyle alin size bir fikra
    ________________________________


    Temel bel ağrısı çekiyormuş. Bir gün bu ağrıya dayanamayıp doktora

    Gitmeye karar vermiş. Doktor bel ağrıları için temele fitil vermiş ve bunu her gün anal yoldan al demiş.

    Temel tamam diyerek evine dönmüş. Evde karısı Fadime sormuş;

    "Doktor ne dedi Temel?"

    -"Valla böyle bir şey verdi."

    -"Eee ne yapacakmışsın bunu?"

    -"Her gün anal yoldan alacakmışım."

    -"O ne demek ki? "

    -"Bilmiyorum"

    -"Ben de bilmiyorum, doktoru arayıp öğrensene."

    Temel doktoru aramış.

    -"Doktor bey kusura bakmayın ben bunu ne yapacağımı anlayamadım"

    Doktor: -"Anüsten alacaksınız beyefendi."

    Temel tamam diyerekten telefonu kapatmış ve karısına dönüp;

    -"Anüsten alacakmışım"

    Fadime: -"O ne demek?"

    -"Bilmiyorum"

    -"E ben de bilmiyorum şunu adam gibi yarın doktora gidip öğrenelim."

    Ertesi gün Temel doktorun odasına girer.

    -"Doktor bey ben bunu ne yapacağımı gene anlamadım."

    Doktor: -"Makattan alacaksınız."

    Temel dışarı çıkıp tekrar anlamadığını Fadime�e söyler.

    Fadime sinirli bir şekilde:

    -"Niye şunu adam gibi öğrenmiyorsun" der.

    Temel cesaretini toplar doktorun odasına tekrar girer ve sorar:

    -"Doktor bey cehaletime verin ben bunu gene anlayamadım."

    Doktor:

    -"Beyefendi kıçınıza sokun"

    Temel dışarı çıkar, Fadime sorar:

    -"Ne oldu Temel?"

    -"Valla bilmiyorum ama doktor çok kızdı."

    YanıtlaSil
  23. Ablacim paylasimlar icin tesekkür ederiz

    iyi aksamlar dileyerek müsaadenizi istiyorum

    bis zum nächsten mal..

    YanıtlaSil
  24. E be Temel! E ama yani... cik cik cik... sonunda doktoru söyletmis iste... :)

    YanıtlaSil
  25. Şenay – Sev Kardeşim

    Bak kardeşim
    Elini ver bana
    Gel kardeşim
    Neşe getirdim sana
    Al kardeşim
    Ye, iç, gül, oyna

    Sar kardeşim
    Kolunu boynuma
    Sev kardeşim
    Canım feda yoluna
    Tap kardeşim
    Tüm insanlara

    Dünyaya geldik bir kere
    Kavgayı býrak her gün bu şarkımı söyle
    Sevdikçe güler her çehre
    Amaçlar hep bir olsun
    Kalpler birlikte

    Dünyaya geldik bir kere
    Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle
    Sevdikçe güler her çehre
    Mutluluklar bir olsun
    Acı birlikte

    YanıtlaSil
  26. nostaljik dj18 Ocak 2011 17:43

    Şu dünyadaki en mutlu kişi
    Mutluluk verendir
    Şu dünyadaki sevilen kişi
    Sevmeyi bilendir
    Şu dünyadaki en bilge kişi
    Kendini bilendir
    Şu dünyadaki en soylu kişi
    İnsafa gelendir

    Bütün dünya buna inansa
    Bir inansa hayat bayram olsa
    İnsanlar el ele tutuşsa
    Birlik olsa
    Uzansak sonsuza

    Şu dünyadaki en olgun kişi
    Acıya gülendir
    Şu dünyadaki en zengin kişi
    Gönül fetedendir
    Şu dünyadaki en üstun kişi
    İnsanı sevendir
    Şu dünyadaki en soylu kişi
    İnsafa gelendir

    Senay

    YanıtlaSil
  27. veee efendiiiiim bu gün taaaa Almanya´dan kendi kendimize sundugumuz hem canli hem acemice yayinimiz bu güzel sarkilarla sona eriyor...

    HerDaimMaviyle, sevgiyle, neseyle, sevincle ve saglicakla kalin... :)

    YanıtlaSil