16 Şubat 2010 Salı

HerDemMavi


Merhaba,HerDemMavi katılımcıları.
Yeni bir Salı...
Güzel bir program olmalı
çünkü;
mavi sevgi
mavi huzur
mavi mutluluktur...
mavi düşler yeşertir umutları
mavi derinlikler yüceltir
mavi gökyüzü kanatlandırır insanı
mavi hayattır ve hayat masmavidir...

19 yorum:

  1. Merhabalar...
    Bu haftaki konumuz "Vefa"

    "vefa da ne ki," diyebilecekler için
    öce tanımından başlarsak,

    "* Ahdinde, sözünde durma.
    * Sevgi ve dostlukta sebat ve devam.
    * Ödeme.
    * Yetişme.
    * Dince ve akılca lâzım gelen şeyi yerine getirip uhdesinden çıkma."

    diyor osmanlıca sözlük, birde Türk Dil Kurumuna bakarsak;

    " Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı."

    diyor tdk...

    Evet bugün Vefa diyoruz...

    YanıtlaSil
  2. Ahde Vefa nedir?

    Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki:

    - Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
    Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:
    - Söyledikleri doğru mu diye sorar.
    Suçlanan genç der ki:
    - Evet doğru.
    Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Genç anlatmaya başlar:
    - Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret, dedi. Hz Ömer:
    - Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da kabul ettin, dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
    - Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı:
    - Ben memleketinde zengin bir insanım, babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum, der.
    Hz. Ömer der ki:
    - Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?

    Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
    - Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As' dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr'a dönerek:
    - Ey Amr, delikanlıyı duydun, der. O yüce sahabe:
    - Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır. Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine'nin ileri gelenleri Hz. Ömer'e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As'a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:
    - Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim. Hz Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:
    - Biz de sözümün arkasındayız. Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek derki:
    - Evladım gelmeyebilirdin, kaçma şansın vardı neden geldin?
    Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insani için pek de önemli olmayan) :
    - 'AHDE VEFASIZLIK ETTI' demeyesiniz diye geldim der. Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr Ibni As'a der ki:
    - Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun, nasıl oldu onun yerine kefil oldun? . Amr Ibni As Allah kendisinden ebediyyen razı olsun, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:
    - Bu kadar insanın içerisinden beni seçti.'İNSANLIK ÖLDÜ 'dedirtmemek için kabul ettim, der. Sıra gençlere gelir, derler ki:
    - Biz bu davadan vazgeçiyoruz.
    Bu sözün üzerine Hz Ömer:
    - Biraz evvel babamızın kani yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz, der. Gençlerin cevabı da dehşetlidir:
    - MERHAMETLİ İNSAN KALMADI' DEMEYESINIZ DİYE…

    YanıtlaSil
  3. merhaba canlar..
    Burada bir çok şarkıların ,türkülerin çalınmış olacağını sanıyordum ama bakıyorum sizleri bir düşünce almış..
    vefasız edip gidenler mi..
    geldi akıllarınıza..
    Hayat devam ediyor canlar..
    En büyük vefasızlık kendimize yaptığımızdır..
    kendimizi
    çaresiz sanıp
    güçsüz sanıp
    kendimize güvenmemektir
    en büyük vefasızlık kendimizi sevmemektir..
    önce kendimizi bırakıp gitmektir..
    bu yüzden size vefasızlık eden bilinki binlerce kez kendini öldürecektir..
    siz yürüyün gidin devam edin sevginize sahip çıkmaya,dostluklarla sarmalanmaya bir gün hepsini kendini öldürenler mezarlığında bulacaksınız nasıl olsa..

    YanıtlaSil
  4. Vefasız Değilsin

    Vefasız demeye dilim varmıyor,
    Vefasız değilsin, yıllar vefasız.
    Yazdığın mektuplar bana ermiyor,
    Postayı taşıyan kullar vefasız.

    Feleğe işlemez torpille hatır.
    Gezdiğin sarayı hüzün donatır.
    Beni hatırlayıp bir iki satır,
    Özlemi yazmayan eller vefasız.

    Sen mi yalancısın, hayat mı yalan?
    Geceler boyunca hayale dalan,
    Dağların ardına uzanıp kalan,
    Sabaha boş dönen kollar vefasız.

    Ruhumun çilesi senin eserin,
    Sevdanın kuyusu dipsiz ve derin.
    Ağaç gövdesinde duran kalplerin,
    Üstüne eğilen dallar vefasız.

    Bir hüzün şarkısı dolanır dile.
    Bıraktığın yerde beklerim halâ.
    Sorarım adını verdiğim güle,
    Yerini söylemez, güller vefasız.

    Mehmet Nacar

    YanıtlaSil
  5. seval sonundauctu16 Şubat 2010 13:29

    Vefa, gönül borcudur ölcüsü olmayan...

    Sevgiyle birlikte dogar, sevgiyle yogrulur.

    Ask eger alevse, her seyi yakip tutusturan,

    Yananin yanmaktan yorulmasi doga kanunudur...

    Yorulan alevler kora dönüsür de,

    Daha derin, daha icten, daha cok yanar...

    Dokundugu yürekler isindikca,

    Askin sevgiyle karismis hali ortaya cikar...

    Sevgi verdikce artan, dagittikca cogalandir...

    Büyüdükce nur olur, yol gösteren isiktir.

    Zaman rüzgari esince korlar sönse bile,

    Vefa yasanmisa saygi, küllere duyulan asktir...

    :) Yukarida sonsuz bir keyifle ayila-bayila okudugunuza inandigimiz ürün alinti-malinti-calinti degil, öz ve gözle kendi imalatimiz olup TSE-ölcülerine sadik kalinarak, yaklasik 3 saatlik bir emek sonucu üretildikten ve aramizda olan veya olmayan hatta olabilecek edebiyat bilimcilerinden gerekli hosgörü teskeresi cikartildiktan sonra yüksek huzurlariniza sunulmus bulunmaktadir.

    Basligi isgal ettigimiz icin özür diler, etmemize izin verdiginiz icin ayrica cok tesekkür ederiz.

    Bugün buralarda karnaval eglencelerinin son günü olmasi dolayisiyla söz konusu 5. mevsimin son coskusu yasanmaktadir. Normal zamanlarda dut yemis bülbül sayilan patronumuz bu vesile ile nasil olduysa insafa gelmis ve bürodan her zamankinden erken cikabilecegimizi bildirmis, hatta adeta emretmis bulunmaktatir.

    Aranizda istedigim gibi olamayacagim icin sahsim adina sonsuz üzüntülerimi bildirerek her birinizi sevgiyle kucaklarim.

    Lütfen yazdiklarima bakarak ve haliyle sasarak ruh sagligimi merak etmeyin. Sizleri temin ederim ki, herhangi bir icki/ilac/narkotik madde icmis degilim. Sadece siz sevdiklerime biraz simariklik etme keyfi ve bir kac saat erken evime gitme sevincidir beni böyle konusturan. Ancak bir diger sebep az önce acan günes ve nihayet karin yagmadigi bir gün görmek de olabilir nasil ki uzun süredir kilitli tuttugum cenemin aniden düsmüs olabilecegi ihtimalini gözardi etmemek gerektigi gibi... Anlayan beri gele, ben birazdan gidiyorum... :)

    Selam ve sevgiyle kalin...

    YanıtlaSil
  6. Seval ablacım dikkatli uç :)

    "Eski bir vefa hikayesi"

    17. yüzyıl başlarında Dalmaçya'da Nadin kasabasında sancakbeyinin ahırında uşak olarak çalışan on üç yaşında bir çocuk vardı. Herkes tarafından horlanan bu kimsesiz çocuğa bir gün bir dul kadın acımış ve çıplak ayaklarına, kocasından kalmış kocaman bir çift eski kundura giydirmişti.

    Nadin'den bir vazifeyle bir kapıcıbaşı geçti. Sancakbeyinin konağında misafir oldu ve küçük ahır uşağının zekâyla parlayan gözleri ve kir tabakaları altında kaybolmuş güzelliği dikkatini çekti, çocuğu yıkatıp temizlettikten sonra alıp İstanbul'a getirdi. Saraya verdi. Endenim Hümayun çocukları arasına katılan çocuğa, güzelliğinden ötürü Yusuf adı konuldu.


    Nadinli Yusuf kısa bir zamanda yükseldi. Kaptan paşa oldu. Bir gün Nadin'e kaptanpaşanın bir adamı geldi ve sancakbeyine mühürlü bir meşin torba verdi, bir mektupta da şunlar yazılıydı: "Falan yerde oturan Marya isminde bir dul kadın vardır; bu torba, eğer sağ ise, sancakbeyinin ve Nadin kadısının huzurunda o dul kadına verilecektir ve bir senet tanzim edilip bana gönderilecektir."

    Kadın sağdı, çok fakir düşmüş bulunuyordu. Kadının ve sancakbeyinin huzurunda kaptanpaşanın torbası kendisine teslim edildi. Torbanın içinde bir çift kocaman eski kundura vardı ve içleri altınla doldurulmuştu. Yusuf Paşa kısa bir de mektup yazmıştı: "Anacığım" diyordu, "bir gün donmuş çıplak ayaklarına bu kunduraları giydirdiğin kimsesiz çocuk, ölünceye kadar seni unutmayacaktır."

    YanıtlaSil
  7. Ahde Vefa

    Ey kardeşim, sadık dostum
    Gösterelim ahde vefa
    Dost dostunu arar, sorar
    Gösterelim ahde vefa

    Sular akar seller gibi
    Bakmayalım eller gibi
    Davranalım dallar gibi
    Gösterelim ahde vefa

    Özde, sözde bir olalım
    Geçmişten bir ders alalım
    Birlikte huzur bulalım
    Gösterelim ahde vefa

    Çobanoğlu bilir vefa
    Darda kaldı çekti cefa
    Sürülür mü yalnız sefa?
    Gösterelim ahde vefa

    Şevki Çobanoğlu

    YanıtlaSil
  8. Ve bir "Vefa Mahnısı"
    Mahnı:Azericede şarkı anlamına gelmektedir

    Seni galbimde gezdirip her an
    Eşkimiz bilmesin dedim hicran
    Ala gözlü yarim menim ki sevdiğimdir
    Senin eşkinle gözelim ağladım durdum

    Gülebilmez gülüm bahar sensiz
    Üreğim od tutup yanar yanar sensiz

    Dönmerem heç sözümden ey canan
    Getma bir an gözümden ey canan
    Senden ilham alar menim köynüm
    Meni senden inan gözelim ayırmaz ölüm

    Gülebilmez gülüm bahar sensiz
    Üreğim od tutup yanar yanar sensiz

    Anonim

    Söyleyen:Gülay

    YanıtlaSil
  9. Gülay'dan bir vefasız şarkısı

    "Sen Gelmez Oldun"


    Deyiptin baharda görüşelim
    Bahar geldi geçti sen gelmez oldun
    Yaradan eşkine ne olur dön
    Kuşlar kondu göçtü sen gelmez oldun
    Sen gelmez oldun, sen gelmez oldun
    Sen gelmez oldun

    Yarim gözleyirem, isteyirem
    Sen gelmez oldun

    Biz bu sonbaharda buluşacaktık
    Bahar geldi geçti sen gelmez oldun
    Taşlara mı döndü kalbin gelmedin
    Aylar geldi geçti sen gelmez oldun
    Sen gelmez oldun, sen gelmez oldun
    Sen gelmez oldun

    Yarim gözlerim yolda
    Beklerim ama sen gelmez oldun

    Demiştin kapına gelirim diye
    Kulağım kapıda ses vermez oldun
    Boşyere mi yemin ettik ikimiz
    Kuşlar yuva kurdu sen gelmez oldun
    Sen gelmez oldun, sen gelmez oldun
    Sen gelmez oldun

    Yarim gözlerim yolda
    Beklerim ama sen gelmez oldun

    http://www.portakal.tv/muzik-dinle/101529.html

    YanıtlaSil
  10. Bir zamanların popüler şarkılarından biri
    tüm vefasızlara

    Soner Arıca- Vefasız

    Ne güzel başlamıştık biz seninle
    Paylaşmıştık herşeyi
    Hani sen hep benimdin ben de senin
    Geride kaldı artık herşey
    Gün olur anlarsın çok acı çektim
    Ardına yaralı bir kalp bıraktın
    Önce çocuksu gülmen apansız gitti benden
    Sonra da inandığım herşey

    Acılarla yüreğimi kanattın
    Söz vermiştin ama sen beni aldattın
    Tanrı hesap sorsun benim için sana
    Beni yaktın, yıktın, gittin vefasız

    Söz: Soner Arıca
    Müzik: Selim Aysan
    Düzenleme: Erhan Tekyıldız

    http://www.sozluklip.com/soner-arica-video-klipleri/vefasiz-soner-arica-dinle-izle.html

    YanıtlaSil
  11. Sevgi ve Vefa

    Sevgi,
    Gülün dikenini dahi sevmesi bülbülün,
    vefa,
    Sırra lal olması dilin.
    Sevgi, anakuşun yavrusuna bakışı
    Vefa,emeğin kilimdeki nakışı.
    Sevgi çöller aştıran,dağları yaran,
    Vefa,dostluğa destan yazdıran.
    Sevgi, varoluşu canın,
    Vefa hatrı bir fincanın
    Sevgi bedene can katan
    Vefa insanı insan yapan.

    28.9.1998
    Huseyin Gül

    YanıtlaSil
  12. Zeki Müren'de vefa arayanlardan imiş ve diyor ki :

    Gün ışığında yola koyuldum
    Elimde kandil gözümde mendil
    Vefa ariyorum dost arıyorum
    Şefkat arıyorum aşk arıyorum

    Vefa uzaklarda kalan bir his
    Dost eski şarkılardan bir iz
    Şefkatse bardaki sarışın kız
    Dizlerimde derman
    kandilimde yağ bitti
    Bulamadım

    Söz: Zeki Müren
    Müzik:Selmi Andak

    http://www.muzikdinle1.net/2292/Zeki-Muren--Kandil

    YanıtlaSil
  13. Vefa

    Vefa unutuldu mu diye düşündüm
    Eskiden böyle bir kavram vardı
    Sevgiler, dostluklar onunla anılır
    Kalpden kalbe sımsıcak duygular yayılırdı

    Anne, baba aile kutsiyetinde bir vefa
    Konu komşu, eş dost birlik olmuş
    Seven sevilene, sevilen sevene duyardı
    Hayat işte böylesine anlamlı yaşanırdı

    Bir selamın peşinden yılları da sürükleyen
    And içilmişcesine kanıksanmış vefa borcu
    Ne kayboldu paylaşımlardan, değişen ne?
    İnsanlığın başka hangi yapı taşları yok oldu?

    Belki diyeceksiniz, vefa hala var
    Evet var, iki konumda yaşıyor biliyorum
    İstanbul da eski bir semtin adı
    Ve onun ismiyle özdeşleşmiş bozası

    Ferzan Güney

    YanıtlaSil
  14. Vefa teyzem

    Bir şubat gecesiydi, bir hastane korüdorunda tanıdım gerçek adı, senem olan vefa teyzemi,ayaküstü sohbet ettik bilindik,hastane sohbetleriydi bunlar.
    Dertlerin döküldüğü,hayatların anlatıldığı,sırların ortaya saçıldığı türden.
    Vefa teyzem,nasılda mahsun duruyordu bir köşede,eskilere giderken gözleri hazin bir türkü anlattı dilleri.
    Sevdalanmış gençliğinde, köyün yakışıklısına babasının rızasıyla evlenmişler sonra,dünyalar güzeli bir evlat vermiş Yaradan onlara, artık her günün adı mutlulukmuş onlar için .
    Çok sürmemiş öğrenmişler acı gerçeği,biricik oğulları görme engelliymiş,evlerinde yas havası ruhlarında fırtınalar kopmuş.
    Kopan fırtınaya dayanamamış yüreğinden engelli adam, vefa teyzemi ve oğlunu bırakıp bir başına, düşmüş fırtınanın peşine, gurur meselesi yapmış bu olayı.Bir daha hiç dönmemiş evine.
    Çaresiz bir başına kalan vefa teyzem dönmüş baba ocağına,hiç hoşuna gitmemiş bu durum babasının,``dul bir kadın istemem kapımda`` demiş, bir kez daha yıkılmış vefa teyzem.
    İki çocuklu ali dayıya vermiş ilk fırsatta vefa teyzemi babası, rızasını almadan adeta kapısından atmış bu yürekli kadını.
    Ali dayıyla huzurlu günler yaşasada hep bir yanı eksikmiş,yürek ilk sevdadaki gibi çarpmıyormuş zaten bu evliliğin sebebide sevda değilmiş,hayır dualarını eksik etmemiş vefa teyzem ali dayıdan,oğluna şefkatle davranan bu insanı hep gururla anlatmış eşe dosta.
    Oğlu büyümüş okula başlama yaşı gelmiş yine ali dayı tutmuş ellerinden vefa teyzemin ve oğlunun, görme engelliler okuluna yazdırmışlar sırf bu yüzden köyü terkedip taşınmışlar Ankaraya.
    Ali dayı günün birinde, kendi çocuklarınıda emanet edip vefa teyzeme, göçmüş dünyadan,günlerce yasını tutmuş ali dayının vefa teyzem dilinden dualarından, hiç uzaklaştırmamış ali dayıyı.
    Zamanla, sabrı karıştırıp merhem yapmış ve sürmüş bütün yaralarına,turnaların kanatlarıyla göndermiş sitemlerini özlemlerini geleceğe hem anne, hem baba olmuş evlatlarına,okutmuş sahip çıkmış hepsine.
    Bir sabah, bir haber ulaşmış vefa teyzeme, onu bir başına bırakıp giden yüreği engelli, korkak adam can çekişiyormuş bir hastane odasında,helaleşmek istiyormuş dilinden düşürmüyormuş ismini vefa teyzemin,akrabalarına yalvarıyormuş ``beni görmeye gelsin ne olur``diye.
    Vefa teyzem dayanamamış bu duruma, lanet okumuş kör şeytana ve düşmüş yollara, hastane de tek, tek bakmış odalara ve bulmuş yatakta bir lokma kalan adamı.
    Tek kelime söyleyememiş önce,adam mahçup suçlu saklamış kendine örtünün altına... ``neden? neden?`` diye sormuş vefa teyzem ve eklemiş ``dayanabilseydin,o acıya, sahip çıkabilseydin bize ben senin bütün dertlerini sırtlanırdım`` demiş bulgur gibi akıtırken göz yaşlarını.
    Adam saklandığı yerden çıkmış ve oğlunun adını söylemiş zorda olsa ``Ahmetim nasıl? beni affettimi sen beni affettinmi`` diyebilmiş, vefa teyzemin o yufka yüreği dayanmamış bu adamın çektiklerine ağlamaya bile utanan, eski yürek ağrısını, affetmiş son nefesinde
    Şimdi nerede bir yalan,korkak sevda görsem sen gelirisn aklıma VEFA teyzem...ve o kocaman yüreğin...

    Selma Polat
    kalemin ucundadır hikayeler

    YanıtlaSil
  15. VEFA / SEMT ADI

    bir adam uğradı geçti buradan
    zaman öyle çabuk eskitti onu
    ki daha geçmeden günler aradan
    geldi anıların çabucak sonu

    başka bir kimlikle döndü geriye
    biraz umut dolu biraz da hasret
    ayak seslerinden tanırlar diye
    büyüttü içinde bir hüsnü niyet

    beklediği gibi yürümedi iş
    vefa semt adıymış öğrendi o da
    yordu yüreğini bu gidiş geliş
    beyhude merhaba, beyhude veda

    parmakla saymalı dostu ahbabı
    gayrısı uğrayıp geçenler sade
    ne kadar da azmış gönül erbabı
    gün akşam olmadan doluyor vade

    Sükut ve Çığlık

    YanıtlaSil
  16. Kırık Kalpler

    Sözleşmeden buluşuverir kırık kalpler
    Anlatılmaz ama ordadır bütün dertler
    Gönül kırgınlıkları hayat haksızlıkları
    Kader yalnızlıkları çeken bütün kalpler

    Gönül durgunlukları hayat yorgunlukları
    Şehir yalnızlıkları çeken bütün kalpler
    Kimini yakıp geçen aşklar incitmiş
    Kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş

    Kimine yakın dostu ihanet etmiş
    Kimi hayatın sillesini yemiş
    Kırık kalpler durağında inecek var
    Eteğindeki taşlkarı dökecek var
    Doldurun kadehleri içelim beraber
    Yılların yorgunluğu geçene kadar…

    http://www.beyaz.org/index.php/candan-ercetin-kirik-kalpler-duraginda-dinle.html

    YanıtlaSil
  17. Vefa

    Vefa nedir bilir misin?
    Hayır hayır,
    Senin dediğin semttir birader.
    Benim dediğim vefa, unutmamaktır...
    Gerçek sevgiyi çöpe atmamaktır.
    Karşılıksız vermektir,
    Senin için yapılan küçücük iyiliği,
    Ömür boyu hafızandan silmemektir.

    İşte, öyle bir şeydir ki
    Sayfalarca yazsan da eksik kalan
    Ancak senin hiç bilmediğin
    Emeği,
    Sevgiyi,
    İyiliği,
    Hatta bir zaman sevdiğini,
    Görmezden gelmeyi,
    Kaldıramaz vefa.

    Zaman geçip de
    Bir vakit yalnız kalınca,
    Vefasızlarla karşılaşınca,
    Anlarsın vefanın kıymetini...
    Arada,
    Ölüm de,
    İhtiyaç da olmadan,
    Dostta sesini duyurmaktır.
    Düşünsene sesin telefonun diğer ucunda!..

    Küçük bir dokunuştur vefa.
    Nişanda,
    Düğünde,
    Hastalıkta ve ölümde
    İyi zamanlar gibi
    Kötü günde de,
    Gülerken olduğu gibi
    Ağlarken de
    Gözlerdedir vefa.

    Sevginin kardeşidir,
    Bir damla gözyaşıdır,
    Bir küçük busedir.
    Otuz yıl sonra,
    İlkokul öğretmeninin
    Elini öpmektir vefa.
    İşte unutma diye söylüyorum,
    Vefa sadece bir semt adı değildir kardeşim...

    Alıntı

    YanıtlaSil
  18. Sevgi,umut,sağlık ve Vefa ile kalalım HerDem Maviciler...

    İyi akşamlar...

    YanıtlaSil
  19. tüm katılımcılara teşekkürler, internetim problemliydi katılamadım, güzel program olmuş yüreğinize sağlık...

    YanıtlaSil